Видео

@@G1905-GS gelicek

@cynosurecatty tamammm☆☆☆

@@Mitski_81 jeon halletmistirr 🥰🫂

o kısım beni aşıyor... 🫥🫥

@cynosurecatty beni bu hale senin yazıların getirdiii mükemmellerrr Abone oldum bu arada

@@kraliceyazar aramıza hos geldin o zaman ve böyle seylere hazırlıklı olman gerekebilir

o senin güzelliğin 💖🫶🏻🫶🏻

@@Alminawest 😔🫠

@@Jkhayatımm içime sinmedi bastan yazmam gerekti o yüzden gecikti azicikk

@cynosurecatty yeni bölüm?🤧

@@Jkhayatımm az kaldi (insallh)

askimmm 💖🫶🏻

@@Jkhayatımm ay arada ben de acıp okuyorum ne güzelmis diyorum iyi ki yazmisim 🫂

@cynosurecatty KXNDKDN ayy

ayayayyyyaa ❤️‍🔥😭

begenmene cok sevindim 💖

@cynosurecatty faninim bebisim💗

@imthebestnisa askmm 💓💓

ben onu yazamıyorum 😭

@@cynosurecattyama ben de ne zamandır onu bekliyorum🥺bir bölüm daha yazıp bizim için final yapabilir misin ?lütfenn bağımlılık yapıyor.❤

@@NehirrCB97 hayur ya daha finale cok vardı 😭😭

@@cynosurecatty farkındayım ama onu yazmak istemiyorsun.çözüm bulmaya çalışıyorum sadece❤️❤️‍🔥

@NehirrCB97 yok yok yazicam sadece sırayla 🫂

böyle gereksiz teferruatlara takılmayalım, begenmis almıstır falan🙏🏻🙂‍↔️🫶🏻🙌🏻

kurgudan kaynaklıdır... 💀

AHHHAJSHSJHASHAJXHSJAH

ahshhsjahahaj ben de yorum okumayı özledim 🫶🏻

bitirdim aslında ama baştan yazma ihtimalim var cok içime sinmedi

@ anladımm teşekkürlerr

rica ederim 💖

@@cynosurecatty aayyy lütfen bi an önce gelsin çok merak ediyorummm 😭😭😭

@1905_cimbomgs ❤️‍🔥❤️‍🔥

teşekkür ederim bebegim, anlasılıyodur ya (umarım) 🥹🤓

❤️‍🔥❤️‍🔥❤️‍🔥

ay benim de cok icime sindi ❤️‍🩹

💫💫❤️‍🔥💫

2-) Kapıyı kitleyip anahtarı cebine aldığında şaşkın gözlerle bakıyordum. "Konuşsana!" Yatağa savurduğunda sert tavrından hala ödün vermiyordu. Sinirle kalkacağım sırada omzumdan tutup durmam için bastırdı. Küfür etmek için dudaklarımı araladım ama yan tarafa koyduğu ilk yardım çantasıyla konuşmaktan vaz geçtim. Önümde diz çöküp ayağımı dizine koydu. "Gerçekten aptal bir kadınsın." Göz devirip ayağımı geri çektim. "Dokunma bana!" Kafasını kaldırıp alttan bir bakış attı ve dilini yanağının içinde gezdirirken beni süzdü. Dudaklarım kuruduğu için ıslatıp komodinde duran şişeyi aldım ve tepeme diktim. Dakikalardır koşuyordum. Yormuş olmalıydı. Gözleri dudaklarıma dayalı olan şişede ve bende gezindikten sonra kafasını yana eğip bir şeyler fısıldadı. Duymamıştım. "Anahtarı ver. Uyuyacağım." Elimi uzatıp açıp kapattım. Yine aynı bakışı attığında sinirle soluyordum. "Bu gece uyumayacaksın." Gülmeye başladığımda hiç de eğlenmiyordum. "Buna sen mi karar veriyorsun?" Şişedeki suyu işaret etti. "Az önce kendin karar verdin." Başta anlamadım sonra gözlerim şokla açılırken bir ona bir suya baktım. "Hay sikeyim! Onun orada ne işi vardı?" Kafasını salladı ağır hareketlerle. "Tüm gece yatağımda olacaksın." Dehşet içinde saçlarımı geriye attım. "Elli kere aptal dersen tabii olurum!" Yumuşar gibi oldu ama tavrından ödün vermedi. "Hangi manyak odasında viagra bulundurur?" Çenesini kaşıdı. "Senin üzerinde kullanacaktım ama kararsız kalmıştım." Ve ben işini kolaylaştırmıştım. Kesin yoğun miktardaydı, bu adam işini hep garantiye alıyordu. Tekrar ayak bileğimi kavradığında tekme savurdum. Çenesine gelmişti. Oh olsundu. "Sabrımı sınıyorsun." "Anlamıyorsum laftan! Bırak diyorum." Ne olduğunu anlamadan belimden kavrayıp yatağa yapıştırınca kendimi altında buldum. Adamın her hareketi sertti. "Yavaş olsana be adam! İn üstümden!" Çenemi kavradığında otoriter havası altında ezilecektim. "Yardım edip nazik olmaya çalışıyorum ama zorluyorsun." "Beni zorla tutuyorsun! Kim kendini bir mafyaya feda eder?" Artık uzaklaşmam gerekiyordu, kanımda yüksek dozda olduğunu tahmin ettiğim bir tetikleyici vardı. Karışıyırdu. Yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Tahminen yarım saatim vardı, belki de daha az. Sorun şuydu ki, bunu o da biliyordu. "Kendine hakim olamayacaksın. Hatta bir süre sonra yalvaracaksın." "Bırak!" Eli baldırıma yerleştiğinde inlememek için kendimi frenledim. Gerçek anlamda siktirip gitmeliydi. "Ve sana bunu zorla yapmacağım. Kendin geleceksin." Avcu içine hapsolduğumda dudaklarımdan kaçan minik iniltiye engel olamadım. Kendime sonra sövecektim. "Sana hayatta gelmem." Güldü. Erkeksi sesi çok güzeldi. Gözüm kapıya kaydığında çıkış yolu arıyordum. Bir şekilde yalnız kalabilirsem işimi kendim hallederdim. Ama maalesef bu saatten sonra beni hayatta bırakmazdı. Kişisel alanıma hep saygılıydı yine de bugün bütün kurallar çiğnenecekti. Odayı taramaya devam ettim. Anahtar cebinden yatağa düşmüştü, ya da kendi koymuştu. Harika bir fırsattı. Belki bir şeyler deneyebilirdim. "Ayağım acıyor." Sert tutuşu gevşerken ciddiyetimi sorguladı. İkna olduğunda kalktığı anda doğrulup anahtarı aldığım gibi kapıya koşmaya çalıştım. Ayaklarım gerçekten sızladığında yüzümü buruşturmak zorunda kalmıştım. Anahtarı deliğe takıp döndürdükten sonra kapıyı açıp bir adım attım, sadece bu kadardı. Baş aşağı omzuna attığında sinirle bağırdığım. Resmen çuval gibi sırtlamıştı beni. Kapıdaki korumalar bize döndüğünde eteğimi kapatmakla uğraşıyordu. Tersten görebiliyordum. "Herkes dışarı. Ben çağırana kadar evde kimse olmayacak." Adamlar dışarı çıkarken kara bahtıma söyleniyordum. "Gerçekten, ne olacağını düşündün?" "Tekrar ve tekrar ediyorum. Siktir git." Konuşmadan içeri girdiğinde kendimi yine yatakta buldum. Yandaki yastığı yüzüme bastırıp çığlık atarken imkanım olsa alnına sıkacaktım. İhtiyaçla bacaklarımı birbirine bastırıp yastığı kenara geri koydum. "Sesini sonraya sakla." Kemerini çıkarırken sadece izliyordum. Bana yaklaştığında geri geri kaçmayı denedim bu sefer. Bacağımdan tutup çektiğinde çaresiz bir nefes verdim. İki yanımda dizleri üzerinde dururken üzerime eğilip bileklerimi tuttu. Çekmeye çalışıyordum ama sıkı tutuşundan kurtulma şansım yoktu. Başımın üstünde sertçe birleştirdiğinde kemeri iki bileğime dolayıp sıktı. Boştaki ucunu yatak başlığına sabitlediğinde küfür savurdum ama biraz geçti. "Uslu dur." Kim takardı onu? Bacağımı kaldırıp dizimle erkekliğine tekme attığımda gözlerini kapatıp adeta burnundan soludu. "Bak." dedi. Dişlerinin arasından. "Hiç yardımcı olmuyorsun." "Bir de yardım mı edeceğim sana?" Dizimi tekrar kaldıracakken benden önce davranıp bacağımı yakaladı. Sıkmasıyla istemsiz bir inilti daha döküldü dudaklarımdan. Halim gittikçe berbatlaşıyordu. "Eğer düzgün durmazsan... Ayaklarını da bağlamak zorunda kalacağım ve sabaha kadar böyle bekleyeceksin." Çin işkencesi mi uygulamak istiyordu? Yutkunurken mecbur bıraktım hareket etmeyi. Yapardı çünkü. Deliydi. En az benim kadar. Bacağımdaki eli yukarılara çıkarken okşamayı da ihmal etmiyordu. "Aferin." Yüzüne ters bir bakış attım. "Bunun acısını senden çok pis çıkaracağım Jeon Jungkook." Adını nadiren sesli telaffuz ederdim ve öyle zamanlarda duraksıyordu. Yine öyle oldu. Sonra yavaşça gülümsedi. Tehlikeliydi. Elleri elbisemin yakasına geldiğinde iki yanından tutup çekti. Yırtılan kumaşa şokla bakarken o işine devam edip üzerimden çıkana kadar yırttı. Yere savurduğunda hala şaşkındım. "Hayvan! Hayvansın!" Bir şey demeden bedenimi süzdü. Gözlerine beğeni yerleşirken tekrar bacaklarımı birbirine bastırdım. Eli çamaşırımın üzerine gittiğinde bacak arama doğru kaydırdı. "Şşt. Böyle anlaşmadık. Hareket etme." Bacaklarımı ayırdığında inlememek için dişimi sıktım. Yüzüme bakıp pişkince güldü. "Bu kadar sinir iyi değil, rahatla bebeğim." Arsız gülüşüne devam ederken gözlerimi kapatıp sertçe yutkundum. "İzninle." Altımdaki son parçadan kurtulduğunda sadece sütyenle karşısındaydım. Özellikle tenime sürttüğü parmakları daha fazlası için yalvartabilirdi. Nasıl bu aşamaya gelmiştim aklım almıyordu. Gerçekten aptaldım. Sorun şuydu ki, işin sonunu görebiliyordum. Buradan geri dönüş yoktu. "Bunun hesabını çok pis çıkartacağım." Dişlerimin arasından adeta tısladığımda gülüşü daha da yayıldı.

3-) Dişlerimin arasından adeta tısladığımda gülüşü daha da yayıldı. "Ben en az 5 diyorum." Kaşlarım çatıldığında anlamadığımı fark edip açıklama gereği duydu. "5 tur." Göz kırptığında kendimi daha fazla tutamadım ve ayak ucumda beni izleyen yüzüne tekme attım. Son anda yana kaydığı için boşa gitmişti. Gülüşü solarken bileğimi havada yakalayıp bacağımı indirmeden kadınlığıma yaklaştı. Gözleri yüzümdeyken sert bir okşayışla bedenimi uyardığında kafamı yastığa gömüp derince inledim. Onaylamaz mırıltılar çıkarırken tutuşu yukarı kaydı ve bacağımı biraz daha kaldırdı. "Sürekli pençelerini gösteriyorsun. Nazik olmak istiyorum ve nasıl olunur bilmiyorum. Yine de senin için deniyorum." Dudağımı dişleyip kendimi eline ittiğimde parmaklarını geri çekti. "İstediğin şeyi söyleyeceksin." "G-geberip gitmeni istiyorum." "Pekala." Dedi bacağımı indirirken. "Bu böyle olmayacak. Siktiğim inadın kırılmıyor." Uzaklaştığında yarım açık gözlerle izliyordum. Dolaba ilerleyip bir şişe çıkardığında küfür ettim. Önüne dönmeden bacaklarımı kapatıp bir nebze olsun kendime bastıracakken, elindekini bana gösterip salladı. "Seversin değil mi?" Gözleri yine bedenimi tararken kaşları çatıldı. Yakalanmıştım. Onaylamaz mırıltılar çıkardı. "Kural ihlali." "Seni öldüreceğim." Eli sütyen kopçama gittiğinde işini zorlaştırmak için ağırlığımı o tarafa verdim ama hiç zorlanmamıştı. Askılarını çıkaramadığı için bileklerime kadar sıyırıp bıraktı. "İnan bana, bunu çok kişiden duydum." "Ama ben gerçekleştireceğim." Yıkılmaz tavrım kendi içimde sarsıntıya uğradığında her türlü kazanan belliydi. Şişeyi eline alıp tıpasını çıkardıktan sonra üzerime yaklaştırdı. "Alkolü seviyorum, biliyorsun." Göz kırptığında gerdanımdan başlayarak yavaşça döktü. Göğüslerime, oradan göbek deliğime ve vajinama indi. Hissettiklerim daha da artarken gözlerim gerçekten kararıyordu. Ellerim titrediğinde çekip kemerden kurtulmaya çalıştım. Olmamıştı. Zaten ıslak olan vajinamdan kayıp giden yakıcı sıvı beni çıldırtacak gibiydi. "D-dur!" Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Ne gördü bilmiyorum ama gözlerindeki acıma duygusunu seçebilmiştim. Nefes nefese kaldığım için boğazım kurumuştu, dudağımı ıslatıp yutkundum. Son biz koz kalmıştı elinden kurtulmak için. Etik değerlere saygı duyardı. "İstemiyorum seni! Yapma." Elbette yalandı. Bunu biliyor muydu emin değildim. Şişeyi bırakıp yüzüme yaklaştı. "Gözlerime bakarak tekrar edebilir misin?" Gözlerine baktım, ama bu onda daha fazla kaybolmamdan başka bir işe yaramamıştı. Dudağının kenarı yavaşça kıvrıldı. "Ben de öyle düşünmüştüm." Pekala, pes ediyordum. "İhtiyacım var." Ağlamaklı sesimle kaşları havalandı. "Neye?" "Sana, dokunuşuna, erkekliğine." Bakışları sürerken gerçekten ağlayacaktım. Hiçbir şey umrumda değildi şuan. Ekledim. "L-lütfen." Üzerimden doğrulduğunda beklemeden parmaklarını içime yolladı. Kaygan vajinama kolayca girmesiyle büyük bir inleme bıraktım odaya. Gördüğüm son şey zafer gülüşüydü. Tekrar yutkunurken gözlerimi yumdum. Ama bir sorun vardı, yetmiyordu. 3. parmağını yolladığında büyüyen dolulukla tekrar inledim. Islak göğsüme çıkan eli avuç içine alıp yoğurduğunda delirecektim. "Neden bu kadar darsın?" Cevap vermeden hızlanan hareketlerinin tadını çıkardım. "E-ellerim." Göğsümdeki eli benden uzaklaştı. Belinden çıkardığı bıçakla kemeri keserken özgür olmanın verdiği cesaretle ensesinden tutup dudaklarını benimkilere yapıştırdım. Eli tekrar göğsümü bulduğunda dudaklarını talan etmeye başlamıştım. İlk günden beri merak ettiğim tek şey onunla öpüşmenin nasıl hissettireceğiydi. Lanet derecede güzeldi. Ensesine indirdiğim ellerim onu sıkıca tutarken nefes almamız için geri çekildi. Alınlarımızı birbirine dayadığında hassas noktamda sürtünen parmaklarıyla dudağına doğru inledim. "Jungkook." "Bence dünya üzerindeki en sabırlı adam benim. Yine de sana bu kadar yakınken uzak olmak, beni delirtiyordu." Çığlık attığımda kafamı yastığa bastırıp gözlerimi yumdum. Açıkta kalan boynuma yönelen dudakları her bir santimi talan etti. Altında zevkten kıvranırken ondan başka bir şey düşünemiyordum. Ben de sabırlıydım, üstün bir başarı göstererek ondan köşe bucak kaçmıştım. Hem ruhen hem fiziken. İçimdeki parmakları genişletmek ister gibi sürtünürken derin bir nefes verdim. "Jungkook." Fısıldamıştım. "Adım ağzına bu kadar yakışıyorken, neden bana hep sustun?" Çemkirmek dışında iletişimimiz yoktu. Yaptığı her bir dokunuş inanılmaz hisler uyandırırken daha fazlasını istediğim için kendimi eline ittim. Hızlanan hareketleri güzel olsa da yetersiz hissettiriyordu. Ayrıca ne yapacağını nasıl bu kadar iyi biliyordu? Geçmişini düşünmemeye çalışarak gözlerimi yumdum. Geri çekilirken nefes nefese onu izliyordum. Üzerindeki gömlekten kurtuldu önce, kasları önüme serilirken dudaklarımı dişledim. Pantolonunu ve üzerimdeki yerini almadan üzerindeki son parçayı da çıkardı. Onun kusursuz vücudunu süzdüm, canım çok yanacaktı. Bacaklarımı aralayıp yer açtım. Gülüşünden eğlendiği belli oluyordu. Soğuk parmaklarını tenimde hissettiğimde yine inledim. "Sana öyle şeyler yapacağım ki, her gece yine bana geleceksin." Hafif doğruldu ve erkekliğini kavrayıp nazik olmayan bir şekilde bana sürttü. Zevkten ölebilirsem, şuan olurdu. Islak kadınlığım onun için bekliyor, hızla kasılıp gevşiyordu. Gözlerimi açığımda beni izlediğini gördüm. Girişime konumlanan sıcaklık öyle tahrik ediciydi ki, belim yay gibi kıvrıldı. Yavaşça içime girmeye başladı. Ellerim çarşafı sıkıca kavrarken göğsüm hızla inip kalkıyordu. Bir süre sonra onu tamamen kabul ettiğimde zevk ve acıdan gözlerim dolmuştu. Ellerim bu sefer boynuna sarıldığında destek almak ister gibi sarıldım. Hafifçe çıkıp tekrar yerleşti. Zorlanıyordum, o da zorlanıyordu. "J-Jungkook." Ağlamaklı sesime küfür edip öncekine göre daha sert bir şekilde çıkıp girdi. "Acıyor." Kıvranıyordum. Ama hala daha fazlasına ihtiyacım vardı. Altında hareketlenip göğslerimi ona sürttüm. "Şuan öyle uysal ve arsızsın ki..." Eli göğsümü kavradı biraz oynadıktan sonra göğüs ucumu parmakları arasına alıp hoyratça sıktı. Bir damla yaş daha düştü gözlerimden, bu kesinlikle zevktendi. Hızlanan hareketlerine karşılık olarak çığlık atıp boynuna daha sıkı sarıldım. "Bana sarılman için o şeyi mi içmen gerekiyordu?" Diye homurdandığında gülmek istedim. O bir türlü içime sığamıyordu. "Bu böyle olmayacak." Geri çekildiğinde titrek bir nefes aldım. Benden uzaklaştı ve bacak aramda dizleri üzerine çöktü. Yanımdaki yastıklardan birini alıp belimin altına yerleştirdiğinde her şeyimle onu bekliyordum. Nefesini hissedince sabırsızca kıpırdandım. Karnımdaki yangın sönecek gibi değildi. Sabaha kadar bana istediğini yapabilirdi. Son kez göz göze geldik ve yüzü kadınlığıma kapandı. Sıcak nefesi ve ıslak dudakları benim ıslaklığımla buluşunca çığlık atmamak için kendimi zor tuttum.

4-) Sıcak nefesi ve ıslak dudakları benim ıslaklığımla buluşunca çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Dudakları kıvrımlarımda gezinmeye başladı. O kadar hassastım ki, küçük bir dokunuş bile bulutların üstüne çıkmama yeterdi. O ise dilini tüm sertliğiyle kullanıyordu. Ellerimi ağzıma bastırıp çığlığıma engel olmaya çalıştım. Resmen yiyip bitiriyordu beni. Sonunda diliyle becermeye başladığında kendimi daha fazla tutamadım. Hızlı dil darbeleri içime girip çıkıyor, dudaklarını etrafımda sarıp vakumluyordu. Adıyla inledim ve uzaklaşması için geri çekilmeye çalıştım. Belimden tutup kendine daha çok sabitlediğinde mecburen ağzına gelmiştim. İçimdeki her şeyi boşaltana kanka kadar bekledi, en sonunda uzaklaşırken gözlerime bakarak yutkundu. İğrenç herifin tekiydi. Hızlı nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken içimdeki dolulukla inledim. Sertliğini habersizce yollamıştı. Dudakları bu sefer alkolle kaplı göğüslerimi buldu. Diliyle şimdi de oraya işkence etmeye başladığında tek yaptığım altına inlemekti. Her şeyi o yönetirken başka bir şey yapmam da beklenemezdi zaten. "Bacaklarını belime sar." Dediğini yaptım, bu mümkünmüş gibi daha da yakınlaşmamıza neden oldu. Onu her şeyiyle hissediyordum. Diğer göğsüme geçtiğinde içimden gelen dürtüyle saçlarıyla oynamaya başladım. Yumuşak tutamları arasında nazikçe gezdiriyordum parmaklarımı. O ise naziklikten çok uzak bir şekilde vuruşlar yapıyordu. Artık acıya dair bir şey kalmamıştı, ama şimdiden bile kasıklarım ve belim ağrıyordu. "J-Jeon." Göğsümden ayrılıp dudağıma küçük bir öpücük kondurdu ve yüzüme baktı. Terden ya da alkolden ya da benim sıvılarımdan ıslanmış saçları, çok güzel görünüyordu. "Hm?" Hesap sormak, konuşmak istiyordum. Ama ortam pek müsait değildi. Odadaki havada buram buram şehvet vardı. Ağız dolusu iniltilerim odada yankılanırken pür dikkat beni izliyordu. İçimde bir yerlerden kopup gün yüzüne çıkmaya çalışan bir şeyler hissettim. Kalbim acıdı. Korkuyordum. Beni kullanıp atmasından. Kolay biri değildim ve belki de bu yüzden bunca zaman ondan kaçmıştım, ısrarla yatağına sokmuştu. Gerçi benim de suçum vardı. Kimi kandırıyordum ki? İstemediğim bir şey yaşanmıyordu. "Kafanda kurduğun şeyler, gerçeklerden çok uzak." "Ne?" "Saçma sapan düşüncelere kapıldığını bilecek kadar tanıyorum seni. Gözlerinden anlaşılıyor." Bir şey demeden yutkunup gözlerimi kaçırdım. "İnan bana, sandığından farklı olan her şeyi kanıtlayacağım." Konuşurken yavaşlamıştı ve şimdi son hız devam ediyordu. Bulduğu noktaya yaptığı vuruşlarla yine bulutların üzerine çıktım. Bacaklarımı son bir güçle daha sıkı doladım ona. Ensesinden çekip dudaklarına kapandım. Tüm bedenini, tüm varlığını istiyordum. Birkaç vuruş daha sonra ağzıma gelen kan tadıyla kendimi bıraktım. İçimden çıkıp parmaklarıyla masaj yapmaya başladı, gözleri hala yüzümdeydi ama kimin dudağı kanıyordu, bilemiyordum. Titrek bir nefes verip ayrıldım. "Jungkook." "Seni hiç bırakmayacağım." Şaşkınca gülümsedim. "Bunu söyleyeceğimi nereden bildin?" Omuz silkti. Kendini yanıma devirip uzandığında fazlasıyla çekiciydi. Ağrıyan kaslarımı umursamadan battaniyeyi üzerime çektim. O ise kolunu kafasının altına destek olarak koymuş beni izliyordu. "Tahmin ettim. Ayrıca manzaramı niye bozdun ki?" Kaşlarını çatıp üzerimdekini işaret etti. "Sen utanmaz bir adamsın." "Ah, yeni bir ismim oldu." Kıkırdadığımda usulca ona yaklaşıp sarıldım ve başımı göğsüne yasladım. "Teşekkür ederim." Dediğinde kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Belki de ilk defa bu kadar huzurlu görüyordum onu. "Ne için?" "Bana güvendiğin için. Bunu boşa çıkarmayacağım." "Sana güvendiğimde nereden çıktı?" "Tüm yelkenlerini suya indirmenden." Boğazımı temizleyip kaşlarımı çattım. "Sana öyle gelmiş. Çok konuşma ayrıca." Kahkaha attığında gülmemek için kendimi tuttum. "Susmamı mı istersin? Beraber susalım mı yani? Senin konuşmaya mecalin olduğunu pek sanmıyorum." "Haha baya komiksin ya sen. Hani 5 turdu ayrıca. Ne oldu, yoruldun mu?" Birden onu üzerimde bulduğumda gözlerim şaşkınca açıldı. "Sen, nasıl? Ayrıca dalga geçiyordum, hem yorulman da çok doğal yani o kadar-" Parmağıyla beni susturduğunda eğleniyordu. "Sabaha kadar devam edeceğiz. Sadece senin erken yorulmanı istemedim." "Sabaha kadar mı?" "İlacın etkisi mi geçti?" "Olabilir." Şişeye bakış attığında altında hareketlendim. "Jeon hayır." Uzanıp kalan suyun bir kısmını içtikten sonra dudağıma kapanıp ağzındaki suyu dudaklarımdan içeri yolladı. İçtim. Akıl karı değildi... "Ben bekleyecektim, kendin kaşındın." Battaniyenin altına girdiğinde çıplak tenlerimiz yine buluştu. Sanırım kurtuluş yoktu. S O N bilemiyorum bence güzeldi 🙂‍↔️🫠

ACAYİP İYİ SAKA MİSİN BE

@@Bayilcamgaliba ay teşekkür ederim 🥹💓

bu seride cok yanlıs seyler var ama yazmak istedim 🥹🥲

@@elifnazbicer1074 dikkat dikkat bu bir hatırlatma mesajıdır...