2-) "Ne yapacağız?" "Eve gidiyoruz." Onun evi olmayacağına göre, büyük bir küfür savurdum içimden. İtiraz etmemi beklemeden kapıyı açıp dışarı atladığında sinirlenmiştim. Kendi canını bu kadar kolay tehlikeye atmamalıydı. Telefonumu arka cebime alacakken gelen bildirimlere göz attım. Sıradan şeylerdi, ve artık ilgilenmediğim notlar falan. Kolyemi tutarken yanlışlıkla biraz çektiğim için boynum acıdı, tüm dünya üzerime geliyor olabilir miydi? Kendini yolmak neydi cidden? Bunu nasıl yapmıştım, neyse ki saran vardı. Tekrar boğazımı temizleyip hızlı adımlarla öndeki adamı takip ettim. Akıllara zarar bir beydi. Sessiz geçen yolculuktan sonra evimin önünde durduğumuzda her geçen gün daha da itici durduğunu fark ettim. "Ben buraya gelmek istemiyorum." "Hallederiz prenses hanım." Kaşlarımı çatıp karşısında dikildim. "Dalga geçme!" Üzerime eğildi, çenemi tuttuğunda yine karnımda kelebekler hareketlenmişti. "Sonsuza kadar benimle mi kalacaksın?" Dudaklarımı aralayıp gözlerimi kaçırdığımda yanaklarımın gerçekten yandığını hissediyordum. Bunca yıl sonra utançla adama bakıyordum ya, pesti! "Seni ne yapayım ya?" Geri çekilip önünden yürümeye başladım, kulağıma gülme sesi geldi. Bizim kata geldiğimizde kapının önünde gördüğüm kalabalık ayakkabılarla yutkundum. "Ev, kalabalık." "Bekleriz." "Senin gidecek yerin yok mu?" "Yok, yanımdaki baş belasını güvene almam gerekiyor önce." Yüzüme birkaç saniye bakıp güldü yine. Kalpten gidecektim. "Başımın belası." Kalpten kesin gidecektim. Yine yandığımı hissedince onu arkamda bırakıp yürümeye başladım ama belime sarılan kaslı kol buna çok müsaade etmeyecek gibiydi. "Sürekli kaçacak mısın? Kırmızı da yakışıyor aslında." Yine güldüğünde baya eğleniyordu. "Katilsen öyle davran." Kolundan kurtulmaya çalıştıkça daha sıkı tuttu. Birden havalandığımda çığlığımı son anda yuttum. "Haklısın, öyle davranayım." Başka bir şey demeden yangın merdivenine yürümeye başladığında kalbim yine hızlıydı, yok artık. Beni öldürmezdi değil mi? Blöf yapıyordum... İçeri girdiğimizde ürperdiğimi hissettim. Kapıyla bedeni arasına sıkıştığımda ise çok daha fazlası. Dudakları benimkini örttüğünde gözlerimi kapatıp kendimi ona bıraktım, kucağındaki bedenim her bir öpüşte daha da ona yapışırken ilk defa kendime hakim olamadığım bir konu oluyordu. Ona dayanmak ve karşı koymak zor değildi, imkansızdı. Tehlikeli bir girdaptı ve ben defalarca içine atlamak için gönüllü olurdum. Biliyordum, hissediyordum. Sanıldığı gibi biri değildi. Hikayesi çok daha başkaydı. Kötü biri değildi, iyi insanları öldürmüyor kurtarıyordu. Bu konuda emin değildim ama öyle olmasını umdum. Hoyratça öpüşürken durmak istemiyordum, ama nefesim bitiyordu. Öldürüyordu, nefesimi kesiyordu. Ve ben ona karşı çıkmak bile istemiyordum. Savaşın ortasında açmış bir çiçek gibiydi, saçma sapan hislerdi. Geri çekilmek istediğimde öpüşünü sertleştirip çenemi sıkıca kavradı. Böyle şeyler de yapmamalıydı. Tırnaklarım ensesine batarken geri çekilmek yerine içime düşecek gibi öpüyordu. İnsanı çıldırtırdı, çıldırıyordum. Kafam kapıya dayalı olduğu için kaçamıyordum, bırakmıyordu. Zorlanıyordum ama korkmuyordum. Sahi, ne ara bu kadar güvenmiştim?Adil değildi. Göğsümü kontrol edemediğimde bir atak daha geçirmek üzereydim. Sonunda serbest kaldığımda kafam yana eğildi, hala kolları arasındayken öksürüp kendime geldim. Hızlı soluklarım kokunçtu, en az anılar kadar. Geçmişten bu kadar travma getirmek de benim suçum değildi. Kimse istemezdi. "Ne yaptığını sanıyorsun ya!?" Sinirle yükselip omzuna vurmaya başladığımda yandan bir gülüş attı, ama bakışları keskindi. "İşini düzgün yap dedin. Kucağımdaki küçük kızımın nefesini kesiyorum." Kucağındaki küçük kızı!? Beni buraya gömebilirdi. Sahiplik eklerini şuana kadar sevmiyordum ama... Tüm dengemi alt üst etmişti. Konuşacağım sırada kapı sesiyle irkildim. Evin dış kapısı olmalıydı. "Bay Park. Emin olun o da çok istekli. Sizin koynunuza girmek için gün sayıyor." Babamın sesiyle kaşlarım çatıldı. Sonra yabancı biri söze girdi, sanırım Bay Parktı. "Emin olamıyorum. Kızı görmedim bile. Kefili sensin, mal kötü çıkarsa kabul etmem." "Sorun olmayacak." "İsteksizse de yürümez bu iş." Babamın gülüşünü duydum. "Her kadın gençliğinde toydur dostum. Ona sahip olduktan sonra sözünden çıkmaz. Başta ağlayıp zırlasa da sonrasında itaat eder." "İtaat, severim. Umarım eğitimi uzun sürmez." Sesler boğuklaştı, sanırım asansöre bindiler. Konu bendim. Bahis bendim. Uğruna para ödenen bendim. Malmış gibi, hayvan pazarlıyorlarmış gibi konuşulan bendim. Midem bulanmıştı, dehşet bir şekilde kusmak istiyordum. Yüzüme ne yansıdı bilmiyorum ama hemen önümdeki ölümcül gözlerin hedefi de bendim. Belimdeki eli sıkılaştı.
3-) "Şimdi." dedi. Çenesini öyle bir sıkıyordu ki alnındaki ve boynundaki damarları görmezden gelmeyi seçtim. "Şimdi bana tek bir neden söyle, ikisi de hayatta kalsın." Gülümsedim. "Onları öldürmeyeceksin, çünkü ben istiyorum." Ağzımdan çıkan kelimeleri ben mi söylüyordum? "İntikam almam lazım, hiç zor durumda kaldın mı? Sevdiğin birini kaybettin mi? Gözünün önünde hem de. Saniye saniye, hm?" Tüm vücudu gerilirken bakışları kısıldı. "İntikam istiyorum. Onu ben öldürmek istiyorum. Masum biri değilim ama... katil olmak istiyorum. " Bence büyük başarıydı, dudakları bu kadar yakınken. Her nefeste onu soluyorken. "Onları öldürmeyeceksin çünkü rica ediyorum. İzin ver lütfen." Sesli bir nefes verdiğinde bakışlarını kaçırdı. "Peki ya benim intikamım, o ne olacak küçüğüm?" Elimi yanağına yasladım. Odaklanamıyordum ama pek bir şey de umrumda değil gibiydi. "Babamla derdin olduğunu biliyorum, seni hatırlatıyorum. Küçüklük anılarımda geçen adını hatırlıyorum Kim Taehyung." Tekrar kasıldı. Bugün biraz garipti. "Ne hatırlıyorsun?" "Önemi yok. Sen varsın. Gizlice dinlediğim konuşmalarda. Uğruna dayak yemiştim bir kere." İşaret parmağım alt dudağında dolanırken gülümsedim. Bakışlarım gözüne çıktı ama onun odağı ıslattığım dudaklarımdı. "Beraber intikam alalım mı? Lütfen." İç çektikten sonra sesli bir nefes daha verdi. Bekledi, baktı. Küfür etti, yine bekledi. Ben onu izledim, o beni. Yutkundu ve bakışlarını kaçırdı, anlamıştım. İçsel bir şeyler düşünmüş ve kabul etmişti, sadece bundan memnun değildi. "Başımın belası, sana neden karşı koyamıyorum?" Sesli itirafıyla zaten hızlı olan kalbim teklediğinde yanaklarımın yandığını hissettim, güldü. Kesinlikle kızarmıştım. Nereden çıkmıştı bu utangaçlık? Asla anlam veremiyordum. "Kabul ediyorsun yani?" Yine güldü. "Burası bizim anlaşma mekanımız oldu, hm?" Söylediği şeyle ben de sırıtmıştım. "İntikam alındıktan sonra ilk anlaşmayı bozacağım ve emrin altında olmayacağım." Kaşlarını çattı alayla. "O zaman seni sonsuza kadar emrim altına alıyorum, şuan anlaşma hakkımı kullanarak." Uyanıklık yapıyordu. Yer miydim? Elbette. "Hayır, intikam alındıktan sonra sen benim istediklerimi yapacaksın." "O zaman hakkımı şimdi iyi kullanmalıyım." Göz kırptığında ne yapacağını bilemedim. En azından uzatıp arıza çıkarmamıştı. Bu iyi bir şeydi. Siktir, bu üzerindeki etkimdi. Ama hala iyi bir şeydi. "Teşekkür edecektin sen en son, ne oldu o?" Hazırlıksız yakalandığım için afalladım. "Ben sana banyoda ne demişim hatırlıyor musun?" Kafasını salladı fısıldarken. "Bir sonrakinde benim isteyeceğimi söyledin, ve ben küçük kızıma kulak asmadım." Gözlerimi kırpıştırdım. Bu adam böyle şeyler söylememeliydi. Küçük kızı da neydi!? Bendim! Ah, sanırım bayılacağım... "Haklı çıktım." "Haklı çıktın." "Teşekkür meselesine gelince bayım, buradan çıkabilir miyiz? Bende yangın merdiveni travması oluştu da." Güldüğünde yine pat diye koridora daldı. "Ayarsız" "Bir şey mi dedin?" "Hayır. Ayakkabılar azalmış, girecek miyiz?" "İstiyor musun?" "Başka şansım var mı?" Omuz silkti. "Senin için yaratırım." "Beni yine otele mi atacaksın?" "Çok meraklısın bakıyorum da." Buna farklı cevaplar verebilirdim ama sustum. Eve nasıl girecekti, hiçbir fikrim yoktu. Cebinden bir anahtar çıkardığında ise gerçekten şokla izliyordum. "Yok artık!" "Kullanışlı baya, ister misin?" Dalga geçer gibi anahtarı salladığında göz devirdim. Ve şaşırtmadı, zerre kontrol etme gereği bile duymadan içeri daldığında elimi yaşlı teyzeler gibi kalbime attım. Şu yaşta kalpten gidecektim. Olacak iş değildi. Konu o olunca her şey oluyordu ama. Kapının arkasında biraz oyalandığında birkaç metre ilerimizden geçen adamlar bizi takmadı. Ev hala kalabalıktı ve ben kimseyi tanımıyordum. Telefonum titreştiğinde aynı hissi vücudumda da hisettim. Sadece iki kişinin bildirimi açıktı. Annem ve babam. Gerçi artık üç olmuştu. Kullanılmayan kısımlardan giderek onu da peşimden sürükledim. Annemi görmemiştim, evin kızının gelmesi kimse içim sorun olmazdı ve Taehyung da araya kaynamıştı. Rahat bir nefes vererek kapıyı kapatıp kitlediğimde arkamı dönmesem de hemen dibimde olduğunu biliyordum. Belime yerleşti elleri. Seviyordum bana dokunmasını. İnsanı uçsuz bucaksız bir uçurumda bile güvende hissettiriyordu. "Şimdi sen ben odaya attın, değil mi?" Arkamı döndüm. Etkisi altında kalmamak için, ki bu çok zordu, ondan uzaklaştığımda peşimdeydi. Dolaba ilerledim omuz silkerken. "Öyle de denebilir. Odamda bir katil var diye bağırsam dışarıdaki herkes arkasına bakmadan kaçar. " Güldü. "Var mı öldürmemi istediğin?" Elini silah gibi yapıp havaya hayali kurşunlar sıkınca gülmeden edemedim. Büyük bir tişört alıp yatağa attım. "Duşa gireceğim. Kafana göre takıl." Bir adım yaklaştım. "Evin içinde değil odada takıl. Sakın çıkayım ve birini öldüreyim deme." Muzipçe güldü. "Burada öylece oturacağımı düşünmen beni üzer." "Seni biraz üzeceğim o zaman." Gülümseyip bileğinden tuttum ve yatağıma ittim, oturduğunda alıcı gözlerle beni süzüyordu. "Okul eteği neden bu kadar kısa?" "Emin ol senin aldıkların kadar değil." Homurdandığında kıkırdayıp banyoya ilerledim. Suyun dolmasını beklerken içimde çocuksu bir neşe vardı. Fazlasıyla garipti. Hava hafiften kararırken sevdiğim köpük ve kokulardan döktüm küvete. Yine belime sarılan koluyla göremeyeceğini bildiğim için dudağımı dişledim. "Bensiz banyo keyfi mi yapacaksın?" "Uslu uslu oturman gerekiyordu." "Ya ya ne demezsin, tam benlikmiş." "Gece, burada mı kalacaksın?" "Gece, seninle kalacağım." Onaylayan mırıltılar çıkardığımda uzaklaşıp musluğu kapattım ve suyu köpürttüm. Elime biraz köpük alıp ona uzattığımda değişik bir ifadeyle beni izliyordu. "Çık hadi, yıkanacağım." Hareket bile etmedi. "Hey, kime diyorum?" "Şu teşekkürrümü ver, yoksa ben alacağım." Birkaç saniye baktım, ciddiydi. Yine yandığımı hissederken birkaç adımla dibine girdim. Boşuna kaçmaya çalışıyordum.İnsan her zerresiyle arzuladığı birine er ya da geç kapılırdı. Bu kadar kısa sürede hayatımı ona bağlamış olmam ise deli saçması. Tişörtümü tek hamlede çıkarıp yere attıktan sonra eteği de yanına gönderdim. Küvete yerleşip oturduğumda elimle gelmesi için işaret yapmıştım. "Suyu sevdiğimi biliyor muydun?" bitmistirrrrr, yok arkadaş sevistirmeyecegim snksmxksslalzdl l!le atıp @b0ne olup öyle giderseniz sevinirim ❤ (acıklamaya baktınız mı?)
yazarım, yine ve yine harikaydı! Ama... BÖYLE YERDE KESİLİR Mİİİİ!!!! ŞİMDİ YENİ BÖLÜME KADAR NASIL BEKLEYECEĞİM??(asla yeni bölümün ne zaman geleceğini sormuyorum) [ ama aynı zamanda da soruyorum.....]💜
AYYY ALLAH'IM BU NEDEN BU KADAR GÜZELL BEBEĞİM MÜKEMMELSİN VALLA BAYILIYORUMM ÇOK GÜZEL YAZIYOSUNN ELLERİNE EMEĞİNE SAĞLIK BAYILDIMM YENİ BÖLÜMÜ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUMM BİR TANESİNN💋💋
açıklamaya bakar mısınız?
Şarkıyla okuyun
2-) "Ne yapacağız?"
"Eve gidiyoruz." Onun evi olmayacağına göre, büyük bir küfür savurdum içimden.
İtiraz etmemi beklemeden kapıyı açıp dışarı atladığında sinirlenmiştim. Kendi canını bu kadar kolay tehlikeye atmamalıydı.
Telefonumu arka cebime alacakken gelen bildirimlere göz attım. Sıradan şeylerdi, ve artık ilgilenmediğim notlar falan.
Kolyemi tutarken yanlışlıkla biraz çektiğim için boynum acıdı, tüm dünya üzerime geliyor olabilir miydi? Kendini yolmak neydi cidden? Bunu nasıl yapmıştım, neyse ki saran vardı.
Tekrar boğazımı temizleyip hızlı adımlarla öndeki adamı takip ettim. Akıllara zarar bir beydi. Sessiz geçen yolculuktan sonra evimin önünde durduğumuzda her geçen gün daha da itici durduğunu fark ettim.
"Ben buraya gelmek istemiyorum."
"Hallederiz prenses hanım." Kaşlarımı çatıp karşısında dikildim.
"Dalga geçme!" Üzerime eğildi, çenemi tuttuğunda yine karnımda kelebekler hareketlenmişti.
"Sonsuza kadar benimle mi kalacaksın?" Dudaklarımı aralayıp gözlerimi kaçırdığımda yanaklarımın gerçekten yandığını hissediyordum. Bunca yıl sonra utançla adama bakıyordum ya, pesti!
"Seni ne yapayım ya?" Geri çekilip önünden yürümeye başladım, kulağıma gülme sesi geldi.
Bizim kata geldiğimizde kapının önünde gördüğüm kalabalık ayakkabılarla yutkundum.
"Ev, kalabalık."
"Bekleriz."
"Senin gidecek yerin yok mu?"
"Yok, yanımdaki baş belasını güvene almam gerekiyor önce." Yüzüme birkaç saniye bakıp güldü yine. Kalpten gidecektim. "Başımın belası." Kalpten kesin gidecektim. Yine yandığımı hissedince onu arkamda bırakıp yürümeye başladım ama belime sarılan kaslı kol buna çok müsaade etmeyecek gibiydi.
"Sürekli kaçacak mısın? Kırmızı da yakışıyor aslında." Yine güldüğünde baya eğleniyordu.
"Katilsen öyle davran." Kolundan kurtulmaya çalıştıkça daha sıkı tuttu. Birden havalandığımda çığlığımı son anda yuttum.
"Haklısın, öyle davranayım." Başka bir şey demeden yangın merdivenine yürümeye başladığında kalbim yine hızlıydı, yok artık. Beni öldürmezdi değil mi? Blöf yapıyordum...
İçeri girdiğimizde ürperdiğimi hissettim. Kapıyla bedeni arasına sıkıştığımda ise çok daha fazlası.
Dudakları benimkini örttüğünde gözlerimi kapatıp kendimi ona bıraktım, kucağındaki bedenim her bir öpüşte daha da ona yapışırken ilk defa kendime hakim olamadığım bir konu oluyordu. Ona dayanmak ve karşı koymak zor değildi, imkansızdı.
Tehlikeli bir girdaptı ve ben defalarca içine atlamak için gönüllü olurdum. Biliyordum, hissediyordum. Sanıldığı gibi biri değildi. Hikayesi çok daha başkaydı.
Kötü biri değildi, iyi insanları öldürmüyor kurtarıyordu. Bu konuda emin değildim ama öyle olmasını umdum.
Hoyratça öpüşürken durmak istemiyordum, ama nefesim bitiyordu. Öldürüyordu, nefesimi kesiyordu. Ve ben ona karşı çıkmak bile istemiyordum.
Savaşın ortasında açmış bir çiçek gibiydi, saçma sapan hislerdi. Geri çekilmek istediğimde öpüşünü sertleştirip çenemi sıkıca kavradı.
Böyle şeyler de yapmamalıydı. Tırnaklarım ensesine batarken geri çekilmek yerine içime düşecek gibi öpüyordu.
İnsanı çıldırtırdı, çıldırıyordum.
Kafam kapıya dayalı olduğu için kaçamıyordum, bırakmıyordu. Zorlanıyordum ama korkmuyordum. Sahi, ne ara bu kadar güvenmiştim?Adil değildi.
Göğsümü kontrol edemediğimde bir atak daha geçirmek üzereydim.
Sonunda serbest kaldığımda kafam yana eğildi, hala kolları arasındayken öksürüp kendime geldim.
Hızlı soluklarım kokunçtu, en az anılar kadar.
Geçmişten bu kadar travma getirmek de benim suçum değildi. Kimse istemezdi.
"Ne yaptığını sanıyorsun ya!?" Sinirle yükselip omzuna vurmaya başladığımda yandan bir gülüş attı, ama bakışları keskindi.
"İşini düzgün yap dedin. Kucağımdaki küçük kızımın nefesini kesiyorum." Kucağındaki küçük kızı!? Beni buraya gömebilirdi. Sahiplik eklerini şuana kadar sevmiyordum ama... Tüm dengemi alt üst etmişti.
Konuşacağım sırada kapı sesiyle irkildim. Evin dış kapısı olmalıydı.
"Bay Park. Emin olun o da çok istekli. Sizin koynunuza girmek için gün sayıyor." Babamın sesiyle kaşlarım çatıldı. Sonra yabancı biri söze girdi, sanırım Bay Parktı.
"Emin olamıyorum. Kızı görmedim bile. Kefili sensin, mal kötü çıkarsa kabul etmem."
"Sorun olmayacak."
"İsteksizse de yürümez bu iş." Babamın gülüşünü duydum.
"Her kadın gençliğinde toydur dostum. Ona sahip olduktan sonra sözünden çıkmaz. Başta ağlayıp zırlasa da sonrasında itaat eder."
"İtaat, severim. Umarım eğitimi uzun sürmez." Sesler boğuklaştı, sanırım asansöre bindiler. Konu bendim. Bahis bendim. Uğruna para ödenen bendim. Malmış gibi, hayvan pazarlıyorlarmış gibi konuşulan bendim. Midem bulanmıştı, dehşet bir şekilde kusmak istiyordum. Yüzüme ne yansıdı bilmiyorum ama hemen önümdeki ölümcül gözlerin hedefi de bendim. Belimdeki eli sıkılaştı.
3-) "Şimdi." dedi. Çenesini öyle bir sıkıyordu ki alnındaki ve boynundaki damarları görmezden gelmeyi seçtim. "Şimdi bana tek bir neden söyle, ikisi de hayatta kalsın." Gülümsedim.
"Onları öldürmeyeceksin, çünkü ben istiyorum." Ağzımdan çıkan kelimeleri ben mi söylüyordum? "İntikam almam lazım, hiç zor durumda kaldın mı? Sevdiğin birini kaybettin mi? Gözünün önünde hem de. Saniye saniye, hm?" Tüm vücudu gerilirken bakışları kısıldı.
"İntikam istiyorum. Onu ben öldürmek istiyorum. Masum biri değilim ama... katil olmak istiyorum. " Bence büyük başarıydı, dudakları bu kadar yakınken. Her nefeste onu soluyorken.
"Onları öldürmeyeceksin çünkü rica ediyorum. İzin ver lütfen." Sesli bir nefes verdiğinde bakışlarını kaçırdı.
"Peki ya benim intikamım, o ne olacak küçüğüm?" Elimi yanağına yasladım. Odaklanamıyordum ama pek bir şey de umrumda değil gibiydi.
"Babamla derdin olduğunu biliyorum, seni hatırlatıyorum. Küçüklük anılarımda geçen adını hatırlıyorum Kim Taehyung." Tekrar kasıldı. Bugün biraz garipti.
"Ne hatırlıyorsun?"
"Önemi yok. Sen varsın. Gizlice dinlediğim konuşmalarda. Uğruna dayak yemiştim bir kere." İşaret parmağım alt dudağında dolanırken gülümsedim. Bakışlarım gözüne çıktı ama onun odağı ıslattığım dudaklarımdı.
"Beraber intikam alalım mı? Lütfen." İç çektikten sonra sesli bir nefes daha verdi. Bekledi, baktı. Küfür etti, yine bekledi. Ben onu izledim, o beni. Yutkundu ve bakışlarını kaçırdı, anlamıştım. İçsel bir şeyler düşünmüş ve kabul etmişti, sadece bundan memnun değildi.
"Başımın belası, sana neden karşı koyamıyorum?" Sesli itirafıyla zaten hızlı olan kalbim teklediğinde yanaklarımın yandığını hissettim, güldü. Kesinlikle kızarmıştım. Nereden çıkmıştı bu utangaçlık? Asla anlam veremiyordum.
"Kabul ediyorsun yani?" Yine güldü.
"Burası bizim anlaşma mekanımız oldu, hm?" Söylediği şeyle ben de sırıtmıştım.
"İntikam alındıktan sonra ilk anlaşmayı bozacağım ve emrin altında olmayacağım." Kaşlarını çattı alayla.
"O zaman seni sonsuza kadar emrim altına alıyorum, şuan anlaşma hakkımı kullanarak." Uyanıklık yapıyordu. Yer miydim? Elbette.
"Hayır, intikam alındıktan sonra sen benim istediklerimi yapacaksın."
"O zaman hakkımı şimdi iyi kullanmalıyım." Göz kırptığında ne yapacağını bilemedim. En azından uzatıp arıza çıkarmamıştı. Bu iyi bir şeydi. Siktir, bu üzerindeki etkimdi. Ama hala iyi bir şeydi.
"Teşekkür edecektin sen en son, ne oldu o?" Hazırlıksız yakalandığım için afalladım.
"Ben sana banyoda ne demişim hatırlıyor musun?" Kafasını salladı fısıldarken.
"Bir sonrakinde benim isteyeceğimi söyledin, ve ben küçük kızıma kulak asmadım." Gözlerimi kırpıştırdım. Bu adam böyle şeyler söylememeliydi. Küçük kızı da neydi!? Bendim! Ah, sanırım bayılacağım...
"Haklı çıktım."
"Haklı çıktın."
"Teşekkür meselesine gelince bayım, buradan çıkabilir miyiz? Bende yangın merdiveni travması oluştu da." Güldüğünde yine pat diye koridora daldı.
"Ayarsız"
"Bir şey mi dedin?"
"Hayır. Ayakkabılar azalmış, girecek miyiz?"
"İstiyor musun?"
"Başka şansım var mı?" Omuz silkti.
"Senin için yaratırım."
"Beni yine otele mi atacaksın?"
"Çok meraklısın bakıyorum da." Buna farklı cevaplar verebilirdim ama sustum. Eve nasıl girecekti, hiçbir fikrim yoktu. Cebinden bir anahtar çıkardığında ise gerçekten şokla izliyordum.
"Yok artık!"
"Kullanışlı baya, ister misin?" Dalga geçer gibi anahtarı salladığında göz devirdim. Ve şaşırtmadı, zerre kontrol etme gereği bile duymadan içeri daldığında elimi yaşlı teyzeler gibi kalbime attım. Şu yaşta kalpten gidecektim. Olacak iş değildi. Konu o olunca her şey oluyordu ama.
Kapının arkasında biraz oyalandığında birkaç metre ilerimizden geçen adamlar bizi takmadı. Ev hala kalabalıktı ve ben kimseyi tanımıyordum.
Telefonum titreştiğinde aynı hissi vücudumda da hisettim. Sadece iki kişinin bildirimi açıktı. Annem ve babam. Gerçi artık üç olmuştu.
Kullanılmayan kısımlardan giderek onu da peşimden sürükledim. Annemi görmemiştim, evin kızının gelmesi kimse içim sorun olmazdı ve Taehyung da araya kaynamıştı. Rahat bir nefes vererek kapıyı kapatıp kitlediğimde arkamı dönmesem de hemen dibimde olduğunu biliyordum. Belime yerleşti elleri. Seviyordum bana dokunmasını. İnsanı uçsuz bucaksız bir uçurumda bile güvende hissettiriyordu.
"Şimdi sen ben odaya attın, değil mi?" Arkamı döndüm. Etkisi altında kalmamak için, ki bu çok zordu, ondan uzaklaştığımda peşimdeydi. Dolaba ilerledim omuz silkerken.
"Öyle de denebilir. Odamda bir katil var diye bağırsam dışarıdaki herkes arkasına bakmadan kaçar. " Güldü.
"Var mı öldürmemi istediğin?" Elini silah gibi yapıp havaya hayali kurşunlar sıkınca gülmeden edemedim.
Büyük bir tişört alıp yatağa attım.
"Duşa gireceğim. Kafana göre takıl." Bir adım yaklaştım. "Evin içinde değil odada takıl. Sakın çıkayım ve birini öldüreyim deme." Muzipçe güldü.
"Burada öylece oturacağımı düşünmen beni üzer."
"Seni biraz üzeceğim o zaman." Gülümseyip bileğinden tuttum ve yatağıma ittim, oturduğunda alıcı gözlerle beni süzüyordu.
"Okul eteği neden bu kadar kısa?"
"Emin ol senin aldıkların kadar değil." Homurdandığında kıkırdayıp banyoya ilerledim.
Suyun dolmasını beklerken içimde çocuksu bir neşe vardı. Fazlasıyla garipti.
Hava hafiften kararırken sevdiğim köpük ve kokulardan döktüm küvete. Yine belime sarılan koluyla göremeyeceğini bildiğim için dudağımı dişledim.
"Bensiz banyo keyfi mi yapacaksın?"
"Uslu uslu oturman gerekiyordu."
"Ya ya ne demezsin, tam benlikmiş."
"Gece, burada mı kalacaksın?"
"Gece, seninle kalacağım." Onaylayan mırıltılar çıkardığımda uzaklaşıp musluğu kapattım ve suyu köpürttüm. Elime biraz köpük alıp ona uzattığımda değişik bir ifadeyle beni izliyordu.
"Çık hadi, yıkanacağım." Hareket bile etmedi.
"Hey, kime diyorum?"
"Şu teşekkürrümü ver, yoksa ben alacağım." Birkaç saniye baktım, ciddiydi. Yine yandığımı hissederken birkaç adımla dibine girdim. Boşuna kaçmaya çalışıyordum.İnsan her zerresiyle arzuladığı birine er ya da geç kapılırdı.
Bu kadar kısa sürede hayatımı ona bağlamış olmam ise deli saçması. Tişörtümü tek hamlede çıkarıp yere attıktan sonra eteği de yanına gönderdim. Küvete yerleşip oturduğumda elimle gelmesi için işaret yapmıştım.
"Suyu sevdiğimi biliyor muydun?"
bitmistirrrrr, yok arkadaş sevistirmeyecegim snksmxksslalzdl
l!le atıp @b0ne olup öyle giderseniz sevinirim ❤
(acıklamaya baktınız mı?)
yazarım, yine ve yine harikaydı! Ama... BÖYLE YERDE KESİLİR Mİİİİ!!!! ŞİMDİ YENİ BÖLÜME KADAR NASIL BEKLEYECEĞİM??(asla yeni bölümün ne zaman geleceğini sormuyorum) [ ama aynı zamanda da soruyorum.....]💜
@@cynosurecattymükemmeldi ellerine sağlık 🎉💙
En iyi yerlerde.
Ya en güzel yerinde bitti ejsjsjsjej
ah be...
AYYY ALLAH'IM BU NEDEN BU KADAR GÜZELL BEBEĞİM MÜKEMMELSİN VALLA BAYILIYORUMM ÇOK GÜZEL YAZIYOSUNN ELLERİNE EMEĞİNE SAĞLIK BAYILDIMM YENİ BÖLÜMÜ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUMM BİR TANESİNN💋💋
askmmm 😭😭😭❤️🔥
Seri o kadar güzel ki yeni bolum bir an önce gelsin diye gün saymaya başlayacağım yakında 😊😊
yaa teşekkür ederimm 😭❤️🔥🥰
@@cynosurecatty rica ederim ne demek 🤗❣
Mü-kem-melllllll HARİKA OLMUŞŞŞŞ.
teşekkür ederimmm 🥰🥰🥰❤️🔥
Coooook guzeldi ve yine mukemmel bi yerde bittiiii yeeey
yeyyy ❤️🔥🫶🏻
Hayat bazen "acaba" ihtimalinin verdiği heyecanla "yine mi" hissinin verdiği hayal kırıklığı arasında yaşanan gelgitten ibaretdir...
cok haklısın❤️🔥
Laannnnnnn ne ara attın uyku beni götürmüş😢😢😢😢
olur öyle benim de gözüm kapalıydı atarken nskalzlz
@@cynosurecatty 😂😂
@@cynosurecattykeşke arkadaşım olsaydın 7/24 anırırdıl bence qqkwksk gerçekten arkadaşım olmanı isterdim
Harika ötesiydi, öldüm resmen, MÜKEMMEL ❤❤
TESEKKÜR EDERİM 😽😽
Ya cok guzell mukemmel olmus ciglik atmamak icin zor duruyorum.
sakin ol askmmm jsajslsla 🫠
Yine harika olmuş yazarım❤
teşekkür ederim askm ❤️🔥
@@cynosurecatty rica ederim bitanem ❤️🔥💋
Geldimmmm ellerine sağlık askimmmm 💗
hos geldinnn askmmmm 🥰
Okumak için sabırsızlanıyorum
Hayat bazen hiç yokmuşuz gibi acımazsız ve karanlık hissetiriyor
Alla allaaa jdksjxuw8f
🥲🥲
Daha okumadım ama yine güzel olduğuna eminim❤❤
asıksın diye yorumladım 😽
hayat bazen en imkansiz ama en buyuk hayalin gerceklesebilirmis gibi hissettiriyor ama bazen de hayalin asla gerceklesmeyecekmis gibi hissettiriyor
aynen öyle
Hayat bazen iyi hissettiriyor
when baba when...
Hayat bazen olmayacak hayallerin güzel zevkini hissettiriyor
sadece bazen...
@@cynosurecattyevet💔
Muhtesemmmm
🫡🤭🤭😽😽😽
Agaggaga cok guzeell❤❤
teşekkür ederimmm 😭🎀
Cok güzeldi ama çabuk bitti•́ ‿ ,•̀
Hayat bazen bjr ruya kadar güzel bazen de kabus kadar kötü hissettiriyor
haftada 2 olunca kısalacak demistim 🥲
@@cynosurecatty evet🤧
Woağğ
Bu sabah artık hayatta hissetmediğimi fark ettim üzgünüm
kız o ne demekkk depresip olma böyle
@@cynosurecatty kusura bakma görmemişim Bir saat kadar sonra sana açıklarım ben
sorun yok değil m???
@@cynosurecatty ailevi meseleler işte neyse sen nasılsın bu arada videoyu yükledim
Viyyy koşmadim uçtum hikayene elifim
Hayat bazen yarınım yokmuş gibi hissetiriyor
elifin 🤭😭❤️🔥🤏🏻
@@cynosurecatty evet bende taehyung gibi sahipliyiciyim😎
sanırım kimse taehyunga hayır demez 🥹🤭
GELDİİİİMMMM GELDİİİİM!! AGAGGAGAGAGAGAAAAA🤩🤩🤩🤩🤩🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉
hos geldinnnn
YA BEN NASIL GÖRMEDİM BUNUUU ÇIDLIRICAM HEMMEN OKUYORUMM
gec olsun güc olmasınn 🎀
Kızın her şeye tamam demesi beni üzüyor ya
hiç o açıdan bakmamıştım, vicdan yaptırdin şimdi bana
sonraki bölümde hallediyorum 🫡
@@cynosurecatty İnşallah düşündüğüm konuda hayır demez. Kız sürekli tamam dediğine göre ailesi konuşma şansı vermemiş hiç belli ki
@@Alminawest e askm ailesiyla olan durumu ortada değil mi sence 🙃
@@cynosurecatty e gittikçe üzüldüm
@@cynosurecattyTae hariç dimiii 😊
Yeni bölüm istiyoruz hemde hemen hanımefendi
düsünürüz hanımefendi 🫡😶
Tam yerinde bitti beğ😿
bilirsin beni...
@@cynosurecatty bilmezmiyiz 😹
🙂↔️🫠
Hayat bazen hiç küsmemişiz ve hala birlikteyiz gibi hissettiriyor.
sonra geciyo haberin olsun 🫡😶
10 ne zaman gelir???😢