Sabah kolları arasında uyandığım adam yüzündeki tebessümle beni izliyor ve saçlarımı okşuyordu. Güneş gözüme geldiği için gözlerimi yumdum. Güzel yüzünü görmek istiyordum oysa. "Günaydın." Dedi derin ve erkeksi sesiyle. Uykulu değildi, uyanalı çok olmuştu demek ki. Aynı şekilde mırıldandım. Cama sırtımı dönüp kafamı göğsüne gömdüm. Kıkırdadığında kokusu beni ayıltmak yerine mayıştırıyordu. Birden gözlerimi açtım. Dün... O kadar şey anlatmıştı, onu tam anlamıyla tanımıştım. Siktir, dün her şeyi öğrenmiştim. Yutkunduğum sırada kollarımı boynuna sardım sıkıca. Hemen dibimdeki çıplak göğsüne uzanıp dudaklarımı kalbinin üzerine bastırdım. Ensemdeki parmakları hala saçlarımla oynarken diğer eli de belimi sarmıştı. "Teşekkür ederim, benim uğruma savaştığın için." Şakağıma öpücük kondurup derince kokladı. "Senin için her şeyle savaşırım. Ama bu konuyu kapatalım mı?" Elime fazla güç veriyordu, haberi yoktu ama böyle yaparsa onu asla bırakamazdım, neyse ki bırakmak isteyen de yoktu. Kafamı salladım. Kendini geri çekip dik dik baktı suratıma. "Ne? Ne oldu?" "Öyle sırnaşıp sürtünürsen nasıl kendime hakim olabilirim?" Güldüm. Ellerimi çözüp ensesinden aşağı kaydırdım ve parmak uçlarımı çıplak teninde gezdirdim. Gözlerine bakıyordum, yutkundu. "Kendinize hakim olmanızı isteyen mi var Bay Kim?" Ağzının içinde bir küfür mırıldandığında ne olduğunu anlamadan kendimi altında bulmuştum. Şaşkınca gözlerimi kırpıştırarak bir karış tepemdeki yüzüne bakıyordum. Yaratılırken torpil geçilmişti bu adama. Başka açıklaması olamazdı. Bu sefer o güldü. Bir eli vücudumda gezmeye başladı, bacağımı okşayıp kalçama kadar gezdirdi elini. İçimde zerre endişe veya korku yoktu, görmesini istediğim için gözlerine bakmaya devam ettim. Her anlamla onun olmak isterdim, istiyordum. Kalçamı sıktığında yutkundum, tepkimi izlerken tekrar aynısını yaptı ve avuçlayıp yoğurdu. Ağzımdan belli belirsiz bir inilti kaçtığında dudağının kenarı zevkle kıvrıldı. "Kendime hakim olmazsam ne olur biliyor musun?" "Bilmek istiyorum." Tek kaşı havalandı. Eli ön tarafıma geldi, bacaklarım arasında yerini aldı ve çamaşırımın üzerinden kızlığıma dokundu. Hafif bir baskıyla okşadığında verdiğim nefes titremişti. Yumuşak dokunuşları devam ederken karnımda yükselen ateş büyüyordu. Sert bir baskı hissettiğimde inlemiştim. Birden üzerimden kalktığında yaşadığım boşluğu sorguladım. Sevmemiştim. Bocalayışımı keyifle izleyip yataktan kalktı. "Kahvaltı yapmamız lazım. Mutfakta bekliyorum." Kaşlarım çatıldı, onun keyifle odadan çıkışını izledim sırt kaslarına bakarak. Adi adam. Benim ona yaptığımı yapıyor ve intikam alıyordu. Siktir, kötü bir histi. Bomboş ve iğrenç. Yataktan çıkıp banyoya ilerledim. Yüzüme soğuk su çarpıp kendime gelmeye çalıştım ama zordu. Parmakları, baştan çıkarıcı gülüşü, kasları, yumuşak saçları... Defalarca küfür mırıldanıp kendimi hazırladıktan sonra yanına gittim. "Ne yiyoruz?" Masa boştu. Kahvaltı yerine beni mi yiyeceksiniz beyefendi? Olur yani benlik hiç sıkıntı değil. "Kahvaltı sipariş ettim, dışarıda çıkabilirdik ama dersin var. Yetişmen lazım." Yüzüm bariz bir şekilde düştü. Benim planlarım vardı, yatakta falan. Hala aynı keyifle çalan kapıyı açmaya gitti, 5 dakika sonra karşılıklı oturuyorduk. İştahım yoktu. Tabağıma zorla domates salatalık peynir zeytin doldurup önüme itekledi. "Hepsi bitecek." "Canım istemiyor." "Canımızın her istediğini yapamayız maalesef." Sırıtan yüzüne ters bir bakış atıp çatalı elime aldım. "Derse girmek istemiyorum." Kaşları havalandı. "Tarihe mi?" "Hm hm." "Neden?" Belli belirsiz güldüm. "Bu aralar biyoloji daha çok ilgimi çekiyor." Önümdeki çıplak bedenine baktım. Gülüşü kulağımı doldurduğunda masumca tebessüm ederek yüzüne baktım. "Başıma bela aldım. Yemin ederim başıma bela aldım." Mırıldanıp önüne döndü, ne olduğunu bilmediğim çikolatalı hamur işinden bölüp tabağıma koydu. Parmağına bulaşan çikolataya baktı, sonra bana. Gözleri koyulaştı ve yutkundu. Benim de aynı şeyi düşünüyor olmam neydi peki? Yemin ederim ne kadar arsız yanım varsa uyandırmıştı. "Doydum ben." Bakışlarımı kaçırıp anca yarısını yediğim tabağı öne itelekledim. Yerimden kalkıp tezgahta ellerimi yıkarken iki yanımdan uzanan kollar ve arkamda hissettiğim bedenin varlığıyla yutkundum. Musluğu kapatıp önüme döndüğümde oluşturduğu kafesin içindeydim. Yakınlığı yine kalbimi şaha kaldırdı. Yutkundum. Yer varmış gibi bir adım daha üzerime geldi, kalçalarım tezgaha yapışmıştı. Belimden tutup tek hamlede arkamdaki boşluğa oturttu. Şimdi aynı boydaydık. Usulca bacaklarıma uzandı elleri. Nazikçe iki yana ayırdığında kendine yer açmıştı. Bu kadar yavaş olması sinirimi bozsada ses etmedim. Ellerim boynuna yerleşti. Dudaklarıma tutku dolu uzun bir öpücük bıraktığında başım dönmeye başladı. Daha sıkı tutundum. Kalçamda oyalanan elleri bacak içime kaydı. Yine çamaşırın üzerinden kızlığımı bulduğunda midem kasıldı. Sabahtan beri dokunuşları imaları ve ortam yüzünden zonklayan noktaya baskı uyguladı. İnledim. Parmakları sakince kenardan içeri kaydı. Yüzüne kibirli bir gülüş yayılırken kulağıma fısıldamıştı. "Benim için sulanmış olman fazla keyif verici." Onun da eşofmanını zorlayan bir şeyi vardı ön tarafında. Ben lafını ediyor muydum? Parmakları hassas noktalarda ustalıkla gezerken içimdeki yangın büyüyordu. Tekrar inleyip kafamı boyun girintisine gömdüm. Burada hem destek alabilirdim hem hem soluklanabilirdim. "Üzerindeki etkim muazzam." Deliğimin girişinde dolanan parmağıyla bence de muazzamdı. Cevabım yine titrek bir nefes oldu. "Elimin altında bu kadar uysal olacağını kim tahmin edebilirdi?" "T-Taehyung" "Taehyung sana ölsün, söyle." Ölüm yoktu. Böyle dememeliydi. Dudağımı dişledim, hissettiklerim o kadar yoğundu ki kelimeleri tam seçemiyordum. Boynuna daha çok asılıp kendime çektim. Kokusunda kaybolurken kendimi tamamen eline bırakmıştım. Ağzından homurtu şeklinde birkaç küfür çıktığında bacaklarımdan aşağı kayan çamaşıra baktım. Bacaklarımı daha çok araladığında tişört iyice yukarı sıyrılmış ve tüm çıplaklığımla önünde kalmıştım. "Seni ne yapmalı? Seni sarıp sarmalamalı." Boynundaki ellerimi çözdü. Kendini bana bastırdığında tekrar inledim, feci halde sertleşmişti. Yüzümü nazikçe kavradı, tutuşunun aksine sert olan öpüşleri dudağımdan başlayarak çeneme boynuma kadar indi. Dudakları tenimde gezdikçe çıldıracak gibi oluyordum. Tişörtümü çıkartıp hız kesmeden gerdanıma oradan göğsüme ilerledi. Sulu öpücükleri göbeğime kadar indiğinde nefesimi tuttum. Önümde diz çöktü ve bakışları gözüme tırmandı. Ellerini bacaklarımın iç kısmına yerleştirip vajinama yaklaştı, sıcak dilini hissettiğim anda gözlerimi kapatıp dudağımı dişledim. Ellerim tezgaha yerleşti, güç almak istedim. Ama zordu, dilini o kadar iyi kullanıyordu ki şüpheye düşmem için dürtüyordu bir tarafım. Ellerimi saçlarına daldırdım, yumuşak tutamları parmaklarım arasında kayarken dudakları arasına sertçe hapsettiği kızlığımla seslice inledim. Delireyim, kalpten gideyim istiyordu. Refleks olarak bacaklarımı kapatmak istediğimde izin vermedi. Hareketleri sertleşti, inlemelerim arttı. Saçını çekiştirdim, kafasını kendime bastırdım. Dilini deliğimin girişinde hissetmem son olmuştu. Bacaklarım titremeye başladı. Hiç beklemediğim bir şekilde kalktığında kucağındaydım. "Şu mutfakta daha lezzetli bir şey tatmadım." Benim derdimse başkaydı.
"Şu mutfakta daha lezzetli bir şey tatmadım." Benim derdimse başkaydı. "Ş-şuan duramazsın." "Asıl şuan durmazsam fazlasını kaldıramazsın." Anlamamıştım. Sıkıca ona tutundum. Çok fenaydım şuan. Sırtım yatakla buluştuğunda üzerindeki son parçayı da çıkarıp kenara savurdu. Gördüklerimle yutkunmadan edemedim. Bu biraz, acıtacaktı sanki. Bacaklarımı ayırıp kendime çektiğimde onun için oluşturduğum alana kuruldu, yeterince ıslanmış olan ve nabız gibi atan kızlığıma sürttü penisinin ucunu. Bu sefer aynı anda inlemiştik. Girişimde hissettim bu sefer. Aldığım nefes boğazımı yaktı. Yavaşça içime itti. Belim büküldüğünde elleriyle yatağa sabitleyip dudağıma kapanmıştı. Kendini itmeye devam etti, canım yanıyordu. Acıyla inledim, dudaklarına çarpan sesim boğuk ve anlaşılmazdı. Acım arttı. Kendini geri çekti, gözlerini kapatıp birkaç saniye bekledi, o da zorlanıyordu. Ama önceliği bendim. Tekrar girdi yavaşça. Bu sefer yarısına kadar alabilmiştim. Ellerim sırtına gitti destek almak için ona tutunmam gerekiyordu. "A-acıyor" "Geçecek güzelim" Alnımı öpüp tekrar çıktı ve geri girdi. Gözümden bir yaş süzüldüğünde yanağımda yakalayıp dudaklarını kapattı. Çok sevilesi bir beydi, ama canım yanıyordu. Birkaç dakika sonra yavaş hareketlerine alışmıştım. Terden alnına ve boynuna yapışan saçları çok daha fazla ultra çekcilik katıyordu. Erimemek mümkün değildi. Yavaşça yayılmaya başlayan zevk dalgalarıyla rahat bir nefes aldım. Tırnaklarım istemsizce derisine battı. "Hız-lan." Ritimlerini ve sıklığını artırdı. Acıdan eser kalmadığında arsızca iniyordum dudaklarına. Sırtına daha çok tutundum. Biraz sert bir tutunuş olmuş olmalı ki homurdandı. "Siktir. İntikamını sırtımdan mı alıyorsun?" "İtirazın m-mı v-var?" "Asla. Devam et." Gülmeye çalıştım ama altında savrulurken pek kolay değildi. Hareketleri hızlandı, bulduğu noktayla inlemem çığlığa dönüştü. "Daha hızlı!" Tüm bu laflarımı yedirecekti ama şuan için değerdi. Son noktaya ulaştığımda birkaç sert vuruşuyla boşaldım. O da peşimden içime gelmişti. Üzerimde bekledi bir süre. Kendini yanıma attığında hala nefes nefeseydik. Pestilim çıkmıştı, ama yaşadığım en iyi deneyimdi. "Hizmetimizden memnun kaldınız mı?" Güldük. "Hm hm kaldım." Kedi gibi sokulduğumda kolunun altına almıştı. Bir süre de çıplak tenlerimizde soluklandık. Saçlarımı öptü, okşadı. Parmakları yanağımda çenemde gezindi. "Banyoya gitmemiz lazım." "İmkansız." "Çabuk yoruldun." Eğlenen sesine ters bir bakış attım. "Neyse, alıştırırız artık." Güldü. "Taehyung." "Hm" "Seni çok seviyorum." O anca sevilirdi. Güzel sevilirdi. "Ben de seni çok seviyorum." Daha çok sarmaladı. "Ama şu yorgunluk konusunda ciddiyim. Bir çare bulmamız lazım." Omzuna vurdum. "İlk deneyimimdi." "Biliyorum." "E o zaman?" "Uyu hadi. Gerçekten yoruldun. Performansını beğendim ama-" Yine vurduğumda gülmeye başladı. Çok keyif alıyordu. Sıkıca sarıldım bedenine. Artık ondan hiç gidemezdim, dediğim gibi gitmek isteyen de yoktu zaten. İçime boşaldığını yeni idrak ederek gözlerimi yundum. Sabah ilaç alırdım. Şimdi kokusuyla dinlenmem gereken mevzular vardı... Bitmistir... Hey sen! Demek hala @bone degilsin 🤨 seni ziyadesiyle kınıyorum, hemen halletmen gereken konular var dostum!
Sabah kolları arasında uyandığım adam yüzündeki tebessümle beni izliyor ve saçlarımı okşuyordu. Güneş gözüme geldiği için gözlerimi yumdum.
Güzel yüzünü görmek istiyordum oysa.
"Günaydın." Dedi derin ve erkeksi sesiyle. Uykulu değildi, uyanalı çok olmuştu demek ki.
Aynı şekilde mırıldandım. Cama sırtımı dönüp kafamı göğsüne gömdüm. Kıkırdadığında kokusu beni ayıltmak yerine mayıştırıyordu. Birden gözlerimi açtım. Dün... O kadar şey anlatmıştı, onu tam anlamıyla tanımıştım. Siktir, dün her şeyi öğrenmiştim.
Yutkunduğum sırada kollarımı boynuna sardım sıkıca. Hemen dibimdeki çıplak göğsüne uzanıp dudaklarımı kalbinin üzerine bastırdım. Ensemdeki parmakları hala saçlarımla oynarken diğer eli de belimi sarmıştı.
"Teşekkür ederim, benim uğruma savaştığın için." Şakağıma öpücük kondurup derince kokladı.
"Senin için her şeyle savaşırım. Ama bu konuyu kapatalım mı?" Elime fazla güç veriyordu, haberi yoktu ama böyle yaparsa onu asla bırakamazdım, neyse ki bırakmak isteyen de yoktu. Kafamı salladım.
Kendini geri çekip dik dik baktı suratıma.
"Ne? Ne oldu?"
"Öyle sırnaşıp sürtünürsen nasıl kendime hakim olabilirim?" Güldüm.
Ellerimi çözüp ensesinden aşağı kaydırdım ve parmak uçlarımı çıplak teninde gezdirdim. Gözlerine bakıyordum, yutkundu.
"Kendinize hakim olmanızı isteyen mi var Bay Kim?" Ağzının içinde bir küfür mırıldandığında ne olduğunu anlamadan kendimi altında bulmuştum. Şaşkınca gözlerimi kırpıştırarak bir karış tepemdeki yüzüne bakıyordum. Yaratılırken torpil geçilmişti bu adama. Başka açıklaması olamazdı. Bu sefer o güldü.
Bir eli vücudumda gezmeye başladı, bacağımı okşayıp kalçama kadar gezdirdi elini.
İçimde zerre endişe veya korku yoktu, görmesini istediğim için gözlerine bakmaya devam ettim. Her anlamla onun olmak isterdim, istiyordum.
Kalçamı sıktığında yutkundum, tepkimi izlerken tekrar aynısını yaptı ve avuçlayıp yoğurdu. Ağzımdan belli belirsiz bir inilti kaçtığında dudağının kenarı zevkle kıvrıldı.
"Kendime hakim olmazsam ne olur biliyor musun?"
"Bilmek istiyorum." Tek kaşı havalandı. Eli ön tarafıma geldi, bacaklarım arasında yerini aldı ve çamaşırımın üzerinden kızlığıma dokundu. Hafif bir baskıyla okşadığında verdiğim nefes titremişti.
Yumuşak dokunuşları devam ederken karnımda yükselen ateş büyüyordu. Sert bir baskı hissettiğimde inlemiştim.
Birden üzerimden kalktığında yaşadığım boşluğu sorguladım. Sevmemiştim. Bocalayışımı keyifle izleyip yataktan kalktı.
"Kahvaltı yapmamız lazım. Mutfakta bekliyorum." Kaşlarım çatıldı, onun keyifle odadan çıkışını izledim sırt kaslarına bakarak.
Adi adam. Benim ona yaptığımı yapıyor ve intikam alıyordu. Siktir, kötü bir histi. Bomboş ve iğrenç. Yataktan çıkıp banyoya ilerledim. Yüzüme soğuk su çarpıp kendime gelmeye çalıştım ama zordu. Parmakları, baştan çıkarıcı gülüşü, kasları, yumuşak saçları... Defalarca küfür mırıldanıp kendimi hazırladıktan sonra yanına gittim.
"Ne yiyoruz?" Masa boştu. Kahvaltı yerine beni mi yiyeceksiniz beyefendi? Olur yani benlik hiç sıkıntı değil.
"Kahvaltı sipariş ettim, dışarıda çıkabilirdik ama dersin var. Yetişmen lazım." Yüzüm bariz bir şekilde düştü. Benim planlarım vardı, yatakta falan.
Hala aynı keyifle çalan kapıyı açmaya gitti, 5 dakika sonra karşılıklı oturuyorduk. İştahım yoktu. Tabağıma zorla domates salatalık peynir zeytin doldurup önüme itekledi.
"Hepsi bitecek."
"Canım istemiyor."
"Canımızın her istediğini yapamayız maalesef." Sırıtan yüzüne ters bir bakış atıp çatalı elime aldım.
"Derse girmek istemiyorum." Kaşları havalandı.
"Tarihe mi?"
"Hm hm."
"Neden?" Belli belirsiz güldüm.
"Bu aralar biyoloji daha çok ilgimi çekiyor." Önümdeki çıplak bedenine baktım. Gülüşü kulağımı doldurduğunda masumca tebessüm ederek yüzüne baktım.
"Başıma bela aldım. Yemin ederim başıma bela aldım." Mırıldanıp önüne döndü, ne olduğunu bilmediğim çikolatalı hamur işinden bölüp tabağıma koydu.
Parmağına bulaşan çikolataya baktı, sonra bana. Gözleri koyulaştı ve yutkundu. Benim de aynı şeyi düşünüyor olmam neydi peki? Yemin ederim ne kadar arsız yanım varsa uyandırmıştı.
"Doydum ben." Bakışlarımı kaçırıp anca yarısını yediğim tabağı öne itelekledim.
Yerimden kalkıp tezgahta ellerimi yıkarken iki yanımdan uzanan kollar ve arkamda hissettiğim bedenin varlığıyla yutkundum. Musluğu kapatıp önüme döndüğümde oluşturduğu kafesin içindeydim. Yakınlığı yine kalbimi şaha kaldırdı. Yutkundum. Yer varmış gibi bir adım daha üzerime geldi, kalçalarım tezgaha yapışmıştı. Belimden tutup tek hamlede arkamdaki boşluğa oturttu. Şimdi aynı boydaydık. Usulca bacaklarıma uzandı elleri. Nazikçe iki yana ayırdığında kendine yer açmıştı. Bu kadar yavaş olması sinirimi bozsada ses etmedim. Ellerim boynuna yerleşti. Dudaklarıma tutku dolu uzun bir öpücük bıraktığında başım dönmeye başladı. Daha sıkı tutundum. Kalçamda oyalanan elleri bacak içime kaydı.
Yine çamaşırın üzerinden kızlığımı bulduğunda midem kasıldı. Sabahtan beri dokunuşları imaları ve ortam yüzünden zonklayan noktaya baskı uyguladı. İnledim. Parmakları sakince kenardan içeri kaydı. Yüzüne kibirli bir gülüş yayılırken kulağıma fısıldamıştı.
"Benim için sulanmış olman fazla keyif verici." Onun da eşofmanını zorlayan bir şeyi vardı ön tarafında. Ben lafını ediyor muydum?
Parmakları hassas noktalarda ustalıkla gezerken içimdeki yangın büyüyordu. Tekrar inleyip kafamı boyun girintisine gömdüm. Burada hem destek alabilirdim hem hem soluklanabilirdim.
"Üzerindeki etkim muazzam." Deliğimin girişinde dolanan parmağıyla bence de muazzamdı. Cevabım yine titrek bir nefes oldu.
"Elimin altında bu kadar uysal olacağını kim tahmin edebilirdi?"
"T-Taehyung"
"Taehyung sana ölsün, söyle." Ölüm yoktu. Böyle dememeliydi. Dudağımı dişledim, hissettiklerim o kadar yoğundu ki kelimeleri tam seçemiyordum.
Boynuna daha çok asılıp kendime çektim.
Kokusunda kaybolurken kendimi tamamen eline bırakmıştım.
Ağzından homurtu şeklinde birkaç küfür çıktığında bacaklarımdan aşağı kayan çamaşıra baktım.
Bacaklarımı daha çok araladığında tişört iyice yukarı sıyrılmış ve tüm çıplaklığımla önünde kalmıştım.
"Seni ne yapmalı? Seni sarıp sarmalamalı." Boynundaki ellerimi çözdü. Kendini bana bastırdığında tekrar inledim, feci halde sertleşmişti.
Yüzümü nazikçe kavradı, tutuşunun aksine sert olan öpüşleri dudağımdan başlayarak çeneme boynuma kadar indi.
Dudakları tenimde gezdikçe çıldıracak gibi oluyordum. Tişörtümü çıkartıp hız kesmeden gerdanıma oradan göğsüme ilerledi. Sulu öpücükleri göbeğime kadar indiğinde nefesimi tuttum. Önümde diz çöktü ve bakışları gözüme tırmandı.
Ellerini bacaklarımın iç kısmına yerleştirip vajinama yaklaştı, sıcak dilini hissettiğim anda gözlerimi kapatıp dudağımı dişledim.
Ellerim tezgaha yerleşti, güç almak istedim. Ama zordu, dilini o kadar iyi kullanıyordu ki şüpheye düşmem için dürtüyordu bir tarafım.
Ellerimi saçlarına daldırdım, yumuşak tutamları parmaklarım arasında kayarken dudakları arasına sertçe hapsettiği kızlığımla seslice inledim. Delireyim, kalpten gideyim istiyordu.
Refleks olarak bacaklarımı kapatmak istediğimde izin vermedi. Hareketleri sertleşti, inlemelerim arttı.
Saçını çekiştirdim, kafasını kendime bastırdım. Dilini deliğimin girişinde hissetmem son olmuştu. Bacaklarım titremeye başladı.
Hiç beklemediğim bir şekilde kalktığında kucağındaydım.
"Şu mutfakta daha lezzetli bir şey tatmadım." Benim derdimse başkaydı.
"Şu mutfakta daha lezzetli bir şey tatmadım." Benim derdimse başkaydı.
"Ş-şuan duramazsın."
"Asıl şuan durmazsam fazlasını kaldıramazsın." Anlamamıştım. Sıkıca ona tutundum. Çok fenaydım şuan. Sırtım yatakla buluştuğunda üzerindeki son parçayı da çıkarıp kenara savurdu. Gördüklerimle yutkunmadan edemedim. Bu biraz, acıtacaktı sanki.
Bacaklarımı ayırıp kendime çektiğimde onun için oluşturduğum alana kuruldu, yeterince ıslanmış olan ve nabız gibi atan kızlığıma sürttü penisinin ucunu. Bu sefer aynı anda inlemiştik.
Girişimde hissettim bu sefer. Aldığım nefes boğazımı yaktı. Yavaşça içime itti.
Belim büküldüğünde elleriyle yatağa sabitleyip dudağıma kapanmıştı.
Kendini itmeye devam etti, canım yanıyordu. Acıyla inledim, dudaklarına çarpan sesim boğuk ve anlaşılmazdı. Acım arttı. Kendini geri çekti, gözlerini kapatıp birkaç saniye bekledi, o da zorlanıyordu. Ama önceliği bendim.
Tekrar girdi yavaşça. Bu sefer yarısına kadar alabilmiştim. Ellerim sırtına gitti destek almak için ona tutunmam gerekiyordu.
"A-acıyor"
"Geçecek güzelim" Alnımı öpüp tekrar çıktı ve geri girdi. Gözümden bir yaş süzüldüğünde yanağımda yakalayıp dudaklarını kapattı. Çok sevilesi bir beydi, ama canım yanıyordu.
Birkaç dakika sonra yavaş hareketlerine alışmıştım. Terden alnına ve boynuna yapışan saçları çok daha fazla ultra çekcilik katıyordu.
Erimemek mümkün değildi.
Yavaşça yayılmaya başlayan zevk dalgalarıyla rahat bir nefes aldım.
Tırnaklarım istemsizce derisine battı.
"Hız-lan."
Ritimlerini ve sıklığını artırdı. Acıdan eser kalmadığında arsızca iniyordum dudaklarına.
Sırtına daha çok tutundum. Biraz sert bir tutunuş olmuş olmalı ki homurdandı.
"Siktir. İntikamını sırtımdan mı alıyorsun?"
"İtirazın m-mı v-var?"
"Asla. Devam et." Gülmeye çalıştım ama altında savrulurken pek kolay değildi. Hareketleri hızlandı, bulduğu noktayla inlemem çığlığa dönüştü.
"Daha hızlı!" Tüm bu laflarımı yedirecekti ama şuan için değerdi.
Son noktaya ulaştığımda birkaç sert vuruşuyla boşaldım. O da peşimden içime gelmişti.
Üzerimde bekledi bir süre. Kendini yanıma attığında hala nefes nefeseydik. Pestilim çıkmıştı, ama yaşadığım en iyi deneyimdi.
"Hizmetimizden memnun kaldınız mı?" Güldük.
"Hm hm kaldım." Kedi gibi sokulduğumda kolunun altına almıştı. Bir süre de çıplak tenlerimizde soluklandık.
Saçlarımı öptü, okşadı. Parmakları yanağımda çenemde gezindi.
"Banyoya gitmemiz lazım."
"İmkansız."
"Çabuk yoruldun." Eğlenen sesine ters bir bakış attım. "Neyse, alıştırırız artık." Güldü.
"Taehyung."
"Hm"
"Seni çok seviyorum." O anca sevilirdi. Güzel sevilirdi.
"Ben de seni çok seviyorum." Daha çok sarmaladı. "Ama şu yorgunluk konusunda ciddiyim. Bir çare bulmamız lazım."
Omzuna vurdum.
"İlk deneyimimdi."
"Biliyorum."
"E o zaman?"
"Uyu hadi. Gerçekten yoruldun. Performansını beğendim ama-" Yine vurduğumda gülmeye başladı. Çok keyif alıyordu. Sıkıca sarıldım bedenine.
Artık ondan hiç gidemezdim, dediğim gibi gitmek isteyen de yoktu zaten.
İçime boşaldığını yeni idrak ederek gözlerimi yundum. Sabah ilaç alırdım. Şimdi kokusuyla dinlenmem gereken mevzular vardı...
Bitmistir...
Hey sen! Demek hala @bone degilsin 🤨
seni ziyadesiyle kınıyorum, hemen halletmen gereken konular var dostum!
Of yine harika olmuş
diyosunnn 😉❣️😋
Diyorum
Devamı yok mu bu kadar mı böyle bitemez
bittiiiigg yazın okuyun düzenlersem özel bölüm gelebilir ama şimdilik son bu
@@cynosurecatty lütfen özel bölüm yap
Elif hanim bir soru kaleminiziğin güzeliği şakamı ❤❤ bende baş dönmesi yaratıda oyuzden
ahajshajsjakak kendine gel daha neler yazıcam (az önceki kurguyu görünce benim bile basım dönüyo) ❤️🔥😮💨
Off keşke hamile olsaydı ve evlenselerdi yaa
bu hikaye tek bölümlüktü seri yazdım hakhsldşx
@@cynosurecatty sjsjsjsjsjsjj
@@cynosurecatty Bir özel bölüm yapsan benim içinnnn
tüm serilere bakıcam sırayla ama söz veremem 😭
Sonunda yattılar ya
tüm seriyi bunun icin takip etmis olmana hayran kaldım ❤️🔥🎀
@@cynosurecatty işimiz bu KAMDJOS şaka maka bir yana arada aklımıza esince cringe dozu almayıp okuyabilecegimiz üç beş yazardansin
TESEKKÜR EDERİM O KADAR GÜZEL BİR İLTİFAT Kİ SABAHA KADAR SIRITABİLİRİM 🫶🏻❤️🔥
@@cynosurecatty seni mutlu ettiysek ne mutlu bize 💘
Uzun bi aradan sonra yeni bölüm harika olmuş başka bölüm var mı? Yoksa bitti mi?
bittii
ve begenmene cok sevindim 🥹❤️🔥
@@cynosurecatty bende sevinmene sevindim😊 ve hikayenin bitmesine üzüldüm😅 boşlukta hissediyom kendimi daha çok böyle tatlı soft hikayeler gelsinn💕
okunmuyor ama pek... yazarım yine de ❣️
@@cynosurecatty sen yaz ben okurum😸
İlkkk🎉🎉
bu seri icin son ilkti 🥹❤️🔥🏆