Yaprakların yeşil olmasını şöyle de anlatabiliriz. Genelde yapraklar, tam ışık alamayacağı için, ışık alma hassasiyetlerinin yüksek olması lazım ki düşük ışıklarda da enerji üretebilsin. Hassasiyet artınca da, doğrudan ışık aldığı anlarda aşırı enerji yaprağı yakacak, yeşili yansıtarak sorun giderilir. Kış aylarında yeşil renkten ayrılması da düşünülmeli.
Değerli hocam mükemmel anlattınız elinize emeğinize sağlık. Ağaçların fizikçi gözüyle en gelişmiş varlıklar olması müthiş bir yorum. Ayrıca evrim kelimesini kullanmadan evrim süreçlerini anlatmanız da takdire şayan
4:00 hocam 300 nanomerte altında ışık atmosferde iyonize oluyor. 300 altına evrim hiç yatırım yapmamış. 300 ve 380nm arasındaki ışık da hayvanlarının çoğusunun retinasından dahi geçemiyor. sebebi de ışık gözümüzde elektriğe, kimyasal enerjiye dönüşmesi için rengi algılayan molekülün moleküler yapısı foton enerjisi ile değişiyor fakat yüksek enerjili ışık altındaki biyolojik moleküllerin direk kovalent bağlarını koparabildiği için direk göz kullanılamaz hale geleceği için evrim 380nm altı ışığı derimizden ve lensten engelleyecek şekilde geliştirmiş. Kızılötesinin de enerjisi fotosentezde, görmede kullanılan biyolojik molekülleri uyarabilecek, değiştirebilecek seviyede. Olsaydı bile artık dağlar taşlar sıcak olan her şey canlının kendi ısısı bile görüşünü bozacaktı. Belki soğukkanlı bir hayvan vücut ısısı düşük bir canlı james webb teleskobu gibi kızılötesi görecek şekilde evrimleşmiştir. Ama en önemli sebebi 700nm ve üstü suyun derinlerine inememesi. Yaşam da denizlerde başladığı için evrim kızılötesine de pek yatırım yapamamış hocam. (tabi bir de bu yüzden mercanlar, akvaryumlar mor ötesi ışıkta çok güzel görünüyor). Şu anda denizden ne geçerse onu görüyoruz. Böcekler, eklembacaklılar çok çok erken sudan çıkmış kurtarmışlar kendilerini onlar o yüzden görme konusunda biraz daha genişler. Fizikçilerde büyüğün de küçüğün de bir sınırı olmadığı için görünür ışık elektromanyetik spektrumda nokta kadar alanda sıkışmış gibi görünüyor:) Ama asında görme inanılmaz bir avantaj sağladığı için evrim gözde hiç kısmamış hocam. çevre ile fark yaratacak her şeyi görmeye çalışmış. hatta gözü olmayan bitkiler bile görülebilmek için evrim geçirmiş.
hmmm. İç mekan yetiştiriciliği ile ilgili düşük masraflı bir çözüm arandığında led kullanmak durumundayız zira MH ya da HPS ampuller(sarı ve beyaz sokak lambaları) harika lümene sahip olsalar da ölümüne elektirik yakıyor. Yetiştirme ledlerine baktığımızda ise mor ve kırmızı arası ışıklar olduğunu görüyoruz. Hiç yeşil aralık yok. Fotosentezi sağlayan dalga boyları bu aralığı kapsıyor anlaşılan. Vaktince okuduğum bir kaynakta çiçeklenme(meyvelenme) hormonu için karanlığa ihtiyaç duyan fotoperiodik bitkilerin ortamını karanlık vakitte bir sebepten kontrol etmemiz gerektiğinde, ışıkla beraber büyüme hormonu salgılanıp çiçeklenme hormonu salgılanması duraksamasın diye ortamı ancak yeşil ışıkla kontrol etmemiz gerektiği belirtiliyordu.
Dalgalar gibi davranıyor: Işık, su dalgaları gibi yayılır ve engellerden geçerken bükülebilir (kırınım). Ayrıca, farklı ışık renkleri (kırmızı, mavi vb.) farklı dalga boylarına sahiptir. Parçacıklar gibi davranıyor: Işık, enerji paketleri (foton) halinde de düşünülebilir. Bu enerji paketleri, maddeyle etkileşime girdiğinde tıpkı küçük parçacıklar gibi davranır.(onca şey öğrendim) Neden bu kadar önemli?
3:45'deki sorunuzun yanıtı ihtiyaç-gereksinim. Bir çok canlı görünür ışığın belirli aralığı ile yetinirken, insanda tamamının algılanabilmesi evrimsel açıdan gereklilik olmalı. Aynı şekilde engerek ve çıngıraklı yılanlar göz ile burun delikleri arasında görünür ışığın ötesinde (ya da berisinde) kızıl ötesini algılamayı sağlayan organlar geliştirmişlerdir.
Bitkilerle ilgili yorumunuz cok carpici ve su acidan da bir sekilde (felsefik) dogrulanabilir : eger uygarlik olcutu olarak kendisine en yakin yildizin enerjisini ne kadar sogurabildigi olculuyorsa bu dusunceniz de rasyonel
Bitaz indirgrmeci olmuş sanırım sadexe optimizasyona kullanılabilirlipe değinilmiş. Yada indirgemecidense kapsayıcı bilemedim .şöyle açıklamak gerekiyor göz de olan olay hem fotoelektrik olay hemde kimyasal. sinir iletimi Sodyum potasyum kanallarıyla olur. Tam araştırmasını yapmadımmama drmem o ki o potasyumu yada ilk olarak hangi element ise onu tetikleyecek değerdeki ışık frekansına göre bir aralıkta evrilme var .yani bir yerde 2 yönlü bi etkileşim ışıpın skalası ve ortamda bulunan evrimleşecek elementlerin cinsi .uzun oldu 😊 Sadece felsefesini yaparsak etkileyenle etkilenenin sınırları içinde oluşan bi optimizasyon.
Fotosentez ile görme birbirinden dağlar kadar farklıymış özür dilerim.fotosentez basit anlamıyla bir fotoelektrik olay atomdaki elektron seviyesi değişiyor okadar .ama görme daha kompleks belki topografik bir etki denebilir.proteğinin şeklini değiştirip etkisini değiştiren bir ışık soğurma durumu var.
Değerli hocam,göz evrimleşti ise güneş neden evrimleşmedi? evet güneşte diğer yıldızlar gibi bir gün enerjisi bitecek ve sönecek. Hem aynı zamanda bitkilerin muazzam olduğunu kastediyorsunuz ve hem de doğal seleksiyondan..Bu bir çelişki değil mi? teşekkürler
@@tafana eğer bitkiler Doğal seleksiyon sonucu bugünki evrimsel haline gelmişse demek ki daha önce yeşil renkli olmayabilir buda demek oluyor ki güneş de yeşilin dışındaki farklı bir ışıma yapmalı ki max şiddetteki ışımayı bu bitki soğurabilsin. (Wien yasası gereği) Oysa bilimsel veriler öyle demiyor! Mesela şuan en kabul gören büyük patlama (genişleme)teorisine delil olacak en büyük dayanaklardan kozmik arka plan ışıması,hubble yasası ve diğer bilimsel delilleri toparlarsak Planck zamanından sonraki saniyelerle ifade edilen kuvvet ayrışmaları vs..bu kısacık zaman diliminde seleksiyona mı uğradı? Bilimsel bir dayanağı olmayan seleksiyon ve evrimde tamamen bir hayal ürünüdür. Teşekkürler
@@theScientist77bütün ihtimaller denenmiş olsa idi tum parçacıklar antisi ile buluşacak ve bigbang sürecinde evren oluşmayacakti. Hepsi yine o saf enerjiye dönüşecekti bence.
Soru "Neden bu aralık?" sorusuydu. Siz konuyu yeşile çekmişsiniz. Biraz yan çizmişsiniz. Güneşten bize bütün dalga boylarında ışık geliyor. Her güneşten (yıldızdan) böyle geliyor. Bence soru ortada.
Hocam evdeki lambalarımızın eylemsizlikten dolayı açılı durması ve kendi üzerimizde dünyanın hem radyal hem de merkezcil ivmesinden dolayı sürekli bir etki hissetmemiz gerekmez miydi?
Etki var orası doğru, ama hissedilecek kadar büyük değil. Dünya üzerinde bütün pratik hesaplarda dünyayı eylemsiz gibi kabul ediyoruz ve fazla da hata yapmıyoruz. Etkiler küçük yani. Küçük derken ilgilendiğiniz hassasiyet seviyesi burada belirleyici küçük veya hesaba katmak gerek demek için
Ama bu sordugunuz sorun cevabini lise yillarindan hatirliyorum, simdi mi makalesini yazmislar🤔 Demek ki benim hocam bir deha imis degerini bilememisiz🙄
Ağaç zaten yeşili soğurduğu için yeşil görmüyor muyuz? Biz beyaz ışığa göre eksik olan renkleri görüyoruz. Yani ağacın yaprağından gözümüze yansıyan kırmızı ışıktır. Bu durumda eksik olan yeşil olduğu için yeşil olarak belirliyor beynimiz.
Hayir yansitilan isik goze geliyor, onu gormus oluyoruz. Hatta bu yuzden siyah bir cisim daha cok isinir her rengi sogurup butun enerjiyi kendine topladigi icin.
@@vestaniaa Bu doğru değil. Siyah cisim tümünü soğurur beyaz tümünü yansıtır. Cisimler hangi rengi soğurursa o renkte görürüz. Yeşil gördüğümüzde sarı ve mavi soğurulmuş olur gözümüze gelen ışık kırmızıdır. Bu nedenle negatif renkli fimlerde yaprak kırmızı görünür. filmi yansıyan ışık yaktığından yaprak kırmızı olur.
Hocam bilimi çok severim. Ama kusura bakmayın hayatımda bana en saçma gelen teori evrimdir. Kolayca söylüyorsunuz "doğa bütün varyasyonları denedi bu spektrumda kaldı" diye ama bu muhal bir ihtimal. Bütün ihtimalleri tarayan mutasyonlar olacak uygun olmayan nesiller seleksyona ugrayacak. Kulağa o kadar saçma geliyorki
Yaprakların yeşil olmasını şöyle de anlatabiliriz.
Genelde yapraklar, tam ışık alamayacağı için, ışık alma hassasiyetlerinin yüksek olması lazım ki düşük ışıklarda da enerji üretebilsin. Hassasiyet artınca da, doğrudan ışık aldığı anlarda aşırı enerji yaprağı yakacak, yeşili yansıtarak sorun giderilir. Kış aylarında yeşil renkten ayrılması da düşünülmeli.
hocam siz video attıkça fizik bölümü yazıcam diye korkuyorum. yks 2 hafta kaldı aklımı çelmeyin güzel konuları bi o kadar güzel anlatarak :)
yaz yaz birlikte girelim fizik bölümüne :)
Yazın gençler fizik sizlere inanılmaz olan bu evreni anlamaya çalışmak herkesin işi değil😊
korkma korkma girince alışıyorsun
Acından ölürsün. Türkiye'de temel bilim mi okunur . .
Değerli hocam mükemmel anlattınız elinize emeğinize sağlık. Ağaçların fizikçi gözüyle en gelişmiş varlıklar olması müthiş bir yorum. Ayrıca evrim kelimesini kullanmadan evrim süreçlerini anlatmanız da takdire şayan
4:00 hocam 300 nanomerte altında ışık atmosferde iyonize oluyor. 300 altına evrim hiç yatırım yapmamış. 300 ve 380nm arasındaki ışık da hayvanlarının çoğusunun retinasından dahi geçemiyor. sebebi de ışık gözümüzde elektriğe, kimyasal enerjiye dönüşmesi için rengi algılayan molekülün moleküler yapısı foton enerjisi ile değişiyor fakat yüksek enerjili ışık altındaki biyolojik moleküllerin direk kovalent bağlarını koparabildiği için direk göz kullanılamaz hale geleceği için evrim 380nm altı ışığı derimizden ve lensten engelleyecek şekilde geliştirmiş. Kızılötesinin de enerjisi fotosentezde, görmede kullanılan biyolojik molekülleri uyarabilecek, değiştirebilecek seviyede. Olsaydı bile artık dağlar taşlar sıcak olan her şey canlının kendi ısısı bile görüşünü bozacaktı. Belki soğukkanlı bir hayvan vücut ısısı düşük bir canlı james webb teleskobu gibi kızılötesi görecek şekilde evrimleşmiştir. Ama en önemli sebebi 700nm ve üstü suyun derinlerine inememesi. Yaşam da denizlerde başladığı için evrim kızılötesine de pek yatırım yapamamış hocam. (tabi bir de bu yüzden mercanlar, akvaryumlar mor ötesi ışıkta çok güzel görünüyor). Şu anda denizden ne geçerse onu görüyoruz. Böcekler, eklembacaklılar çok çok erken sudan çıkmış kurtarmışlar kendilerini onlar o yüzden görme konusunda biraz daha genişler. Fizikçilerde büyüğün de küçüğün de bir sınırı olmadığı için görünür ışık elektromanyetik spektrumda nokta kadar alanda sıkışmış gibi görünüyor:) Ama asında görme inanılmaz bir avantaj sağladığı için evrim gözde hiç kısmamış hocam. çevre ile fark yaratacak her şeyi görmeye çalışmış. hatta gözü olmayan bitkiler bile görülebilmek için evrim geçirmiş.
Bak sen şu evrime. Ne akıllı yaratıkmış. Way canına
hmmm. İç mekan yetiştiriciliği ile ilgili düşük masraflı bir çözüm arandığında led kullanmak durumundayız zira MH ya da HPS ampuller(sarı ve beyaz sokak lambaları) harika lümene sahip olsalar da ölümüne elektirik yakıyor. Yetiştirme ledlerine baktığımızda ise mor ve kırmızı arası ışıklar olduğunu görüyoruz. Hiç yeşil aralık yok. Fotosentezi sağlayan dalga boyları bu aralığı kapsıyor anlaşılan. Vaktince okuduğum bir kaynakta çiçeklenme(meyvelenme) hormonu için karanlığa ihtiyaç duyan fotoperiodik bitkilerin ortamını karanlık vakitte bir sebepten kontrol etmemiz gerektiğinde, ışıkla beraber büyüme hormonu salgılanıp çiçeklenme hormonu salgılanması duraksamasın diye ortamı ancak yeşil ışıkla kontrol etmemiz gerektiği belirtiliyordu.
Dalgalar gibi davranıyor: Işık, su dalgaları gibi yayılır ve engellerden geçerken bükülebilir (kırınım). Ayrıca, farklı ışık renkleri (kırmızı, mavi vb.) farklı dalga boylarına sahiptir.
Parçacıklar gibi davranıyor: Işık, enerji paketleri (foton) halinde de düşünülebilir. Bu enerji paketleri, maddeyle etkileşime girdiğinde tıpkı küçük parçacıklar gibi davranır.(onca şey öğrendim)
Neden bu kadar önemli?
Hoş bir video teşekkürler 👍
rica ederim
3:45'deki sorunuzun yanıtı ihtiyaç-gereksinim. Bir çok canlı görünür ışığın belirli aralığı ile yetinirken, insanda tamamının algılanabilmesi evrimsel açıdan gereklilik olmalı. Aynı şekilde engerek ve çıngıraklı yılanlar göz ile burun delikleri arasında görünür ışığın ötesinde (ya da berisinde) kızıl ötesini algılamayı sağlayan organlar geliştirmişlerdir.
Hocam Merhaba çok güzel anlattınız teşekkür ederim
Bitkilerle ilgili yorumunuz cok carpici ve su acidan da bir sekilde (felsefik) dogrulanabilir : eger uygarlik olcutu olarak kendisine en yakin yildizin enerjisini ne kadar sogurabildigi olculuyorsa bu dusunceniz de rasyonel
Teşekkürler.
Bitaz indirgrmeci olmuş sanırım sadexe optimizasyona kullanılabilirlipe değinilmiş. Yada indirgemecidense kapsayıcı bilemedim .şöyle açıklamak gerekiyor göz de olan olay hem fotoelektrik olay hemde kimyasal. sinir iletimi Sodyum potasyum kanallarıyla olur. Tam araştırmasını yapmadımmama drmem o ki o potasyumu yada ilk olarak hangi element ise onu tetikleyecek değerdeki ışık frekansına göre bir aralıkta evrilme var .yani bir yerde 2 yönlü bi etkileşim ışıpın skalası ve ortamda bulunan evrimleşecek elementlerin cinsi .uzun oldu 😊
Sadece felsefesini yaparsak etkileyenle etkilenenin sınırları içinde oluşan bi optimizasyon.
Fotosentez ile görme birbirinden dağlar kadar farklıymış özür dilerim.fotosentez basit anlamıyla bir fotoelektrik olay atomdaki elektron seviyesi değişiyor okadar .ama görme daha kompleks belki topografik bir etki denebilir.proteğinin şeklini değiştirip etkisini değiştiren bir ışık soğurma durumu var.
Atmosferin geçirgenliği görebileğimiz dalgaboyunu ve aralığının belirlenmesinde etken değil midir?
Biraz sonra finalim var. Ama yine de engel olamadım kendime.
Hadi başarılar 😀
dersini çalış
çok güzel bir içerik teşekkürler
rica ederim
Hocam bazen de bi soru soralim bu yorumlar bolumunde, ise yarar buldunuz sorulari videoda sorarsiniz🧲🔬🪐
sana mı sorcaz aslanım
Değerli hocam,göz evrimleşti ise güneş neden evrimleşmedi? evet güneşte diğer yıldızlar gibi bir gün enerjisi bitecek ve sönecek. Hem aynı zamanda bitkilerin muazzam olduğunu kastediyorsunuz ve hem de doğal seleksiyondan..Bu bir çelişki değil mi? teşekkürler
Değil, rica ederim...
Doğal seleksiyondan bahsetmek neden bişeyin muazzam olduğunu söylemekle çelişsin?
@@tafana eğer bitkiler Doğal seleksiyon sonucu bugünki evrimsel haline gelmişse demek ki daha önce yeşil renkli olmayabilir buda demek oluyor ki güneş de yeşilin dışındaki farklı bir ışıma yapmalı ki max şiddetteki ışımayı bu bitki soğurabilsin. (Wien yasası gereği) Oysa bilimsel veriler öyle demiyor! Mesela şuan en kabul gören büyük patlama (genişleme)teorisine delil olacak en büyük dayanaklardan kozmik arka plan ışıması,hubble yasası ve diğer bilimsel delilleri toparlarsak Planck zamanından sonraki saniyelerle ifade edilen kuvvet ayrışmaları vs..bu kısacık zaman diliminde seleksiyona mı uğradı? Bilimsel bir dayanağı olmayan seleksiyon ve evrimde tamamen bir hayal ürünüdür. Teşekkürler
@@theScientist77 arkadaşlar herkesin görüşüne saygım var ama bu tartışmaya burada giremeyelim. Videonun ana fikri bununla alakalı değildi zaten...
@@theScientist77bütün ihtimaller denenmiş olsa idi tum parçacıklar antisi ile buluşacak ve bigbang sürecinde evren oluşmayacakti. Hepsi yine o saf enerjiye dönüşecekti bence.
Hocam kanala astrofizik ile ilgili videolarda yükleyebilir misiniz ?
hayır burç yorumu videosu yüklicem
Soru "Neden bu aralık?" sorusuydu. Siz konuyu yeşile çekmişsiniz. Biraz yan çizmişsiniz. Güneşten bize bütün dalga boylarında ışık geliyor. Her güneşten (yıldızdan) böyle geliyor. Bence soru ortada.
çok biliyosan sen anlat
adın kehribar analiz burada ne işin var git tespih videosu izle abim
Hocam evdeki lambalarımızın eylemsizlikten dolayı açılı durması ve kendi üzerimizde dünyanın hem radyal hem de merkezcil ivmesinden dolayı sürekli bir etki hissetmemiz gerekmez miydi?
Etki var orası doğru, ama hissedilecek kadar büyük değil. Dünya üzerinde bütün pratik hesaplarda dünyayı eylemsiz gibi kabul ediyoruz ve fazla da hata yapmıyoruz. Etkiler küçük yani. Küçük derken ilgilendiğiniz hassasiyet seviyesi burada belirleyici küçük veya hesaba katmak gerek demek için
yoooo şimdi bunun konumuzla ne alakası var
10:02 Fizikte böyle olmayan konu var mı zaten hocam :)
var
ismi önemli olmayan antik bir kitapta okumuştum ki bir işin ustaları alanları dışına çıktıklarında afallar kalırlar.
celal şengör, ali nesin ...
pardon adınız bir ceviz ağacı mı ?
@@malithece4982 evet ben bir ceviz ağacıyım
Ama bu sordugunuz sorun cevabini lise yillarindan hatirliyorum, simdi mi makalesini yazmislar🤔 Demek ki benim hocam bir deha imis degerini bilememisiz🙄
napim
Ağaç zaten yeşili soğurduğu için yeşil görmüyor muyuz? Biz beyaz ışığa göre eksik olan renkleri görüyoruz. Yani ağacın yaprağından gözümüze yansıyan kırmızı ışıktır. Bu durumda eksik olan yeşil olduğu için yeşil olarak belirliyor beynimiz.
Hayir yansitilan isik goze geliyor, onu gormus oluyoruz. Hatta bu yuzden siyah bir cisim daha cok isinir her rengi sogurup butun enerjiyi kendine topladigi icin.
@@vestaniaa Bu doğru değil. Siyah cisim tümünü soğurur beyaz tümünü yansıtır. Cisimler hangi rengi soğurursa o renkte görürüz. Yeşil gördüğümüzde sarı ve mavi soğurulmuş olur gözümüze gelen ışık kırmızıdır. Bu nedenle negatif renkli fimlerde yaprak kırmızı görünür. filmi yansıyan ışık yaktığından yaprak kırmızı olur.
Siyah bir renk değil ışık yokluğu o yüzden farklı. Bitkiler yeşili yansıtır biz de onu görürüz.
Hocam bilimi çok severim. Ama kusura bakmayın hayatımda bana en saçma gelen teori evrimdir. Kolayca söylüyorsunuz "doğa bütün varyasyonları denedi bu spektrumda kaldı" diye ama bu muhal bir ihtimal. Bütün ihtimalleri tarayan mutasyonlar olacak uygun olmayan nesiller seleksyona ugrayacak. Kulağa o kadar saçma geliyorki