bu şarkıyı yıllardır dinlerim ve bana hep ilk görev yaptığım yeri hatırlatır... dağ başında bir köy..yalnızlık...soğuk....karanlık....yağmurlu....zihnimde sevdiğim kadın....elimde sigaram....lojmanda yıldızlara bakarken....vay be yıllar öncesi yine aklıma geldi..
Yanan resim değil; hayal... Silinen yazı değil; umut... Kırılan bardak değil; kalp... Saçılanlar hatıralar değil; gözyaşı... Kovulan o adam değil; yürek... Vurulan yürek değil; aşk... Demem o ki bu şiiri şuan dinliyorsanız sizden herşeyinizi alıp gitmiş birisi... geçmiş olsun yoldaşlar 😢
Orada masanın üstünde bir resim İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar' da Saçlarımızın üzerinde martılar Gözlerimizde acemi bir aşk, biraz umut Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk Senin sırtında sarı yağmurluğun Kadıköy'de ucuzluktan almışız Bende o siyah kazak Hani bir kedi gibi sokulduğun Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse Islatan her tarafımızı Orada masanın üzerinde bir resim Yak, bitsin Orada kapının arkasında bir yazı Seviyoruz yazmışız birlikte Harfler nasıl da titremiş meğer ellerimizde Bir Pazartesi akşamı ben eve dönünce Tutup öyle yazmışız nereden estiyse Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere Ne yaptığın çorbanın ne pilavın tadı Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın Orada kapının arkasında bir yazı Sil, bitsin Orada sehpanın üzerinde iki bardak Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte Nasıl da dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle Umudu sürmüşüz ortaya Kocaman yüreklerimizi bilemiş onca kahıra Bir masalmış, bir yalanmış gibi korkmuşuz Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına Ben tek sen üç şeker atmışım filiz çayımıza Sonra açıp perdeyi gök yüzünden bir dilek tutmuşuz Mehtap gülümsemiş deliyürek çocukluğumuza Orada, sehpanın üstünde iki bardak Kır, bitsin Orada odaya saçılmış küçük hatıralar Ne yana dönsem senden bir parça bir şey Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün uluorta Böreğin altını yakışın, Düğmemi dikerken iğneyi eline batırışın Ve saçların, kan gülleri taktığın Beni mahpus bıraktığın saçların Ne yana dönsem bir parça bir şey senden Hep o kanepede oturmuşluğun Şu senin yastığın, şu eşarbın İşte şu bir Haziran akşamı gitmek için ayaklanışın Ne yana dönsem bir parça bir şey senden Orada, odaya saçılmış küçük hatıralar Git, bitsin Orada ayaklarının dibinde bir adam Adam bütün adamlığını dökmüş önüne Böyle kaç gün yana kaç gece ayaklarının dibinde Öyle kolay mı öyle kolay gitmek Her şeyi bu İstanbul' u o sevdiğin adaların kokunusu Mısır çarşısını Eminönü'nün balık ekmeğini Beyoğlu' nun sinema salonlarını Birlikte beklediğimiz Yirmisekiz numarayı unutmak öyle kolay mı Öyle kolay Orada ayaklarının dibinde bir adam Kov, gitsin Orada, çekmecede altıotuzbeş bir silah Babadan kalma Hani bir bayramda saydırmışız havaya Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma Kuşlar havalanmış, Bütün güvercinleri İstanbul'un Giderken galiba bir beni bir de bunu unutmuşsun Orada altıotuzbeş bir silah Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek Vur, bitsin
Bir gün İstanbul'da bir kız severseniz ve ayrılırsanız bu şiiri çok seversiniz, severek ayrılırsanız bu şiir canınızı çok acıtır, daha çok seversiniz yıllar geçse de tekrar dinlersiniz.
Orada ayaklarının dibinde bir adam... Adam tüm adamlığını sermiş önüne, böyle kaçgün kaç gece ayaklarının dibinde, böyle kolay mı gitmek? Öyle kolay ! Orada ayaklarının dibinde bir adam kov bitsin! The End
Orada masanın üstünde bir resim İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar' da Saçlarımızın üzerinde martılar Gözlerimizde acemi bir aşk, biraz umut Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk Senin sırtında sarı yağmurluğun Kadıköy'de ucuzluktan almışız Bende o siyah kazak Hani bir kedi gibi sokulduğun Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse Islatan her tarafımızı Orada masanın üzerinde bir resim Yak, bitsin Orada kapının arkasında bir yazı Seviyoruz yazmışız birlikte Harfler nasıl da titremiş meğer ellerimizde Bir Pazartesi akşamı ben eve dönünce Tutup öyle yazmışız nereden estiyse Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere Ne yaptığın çorbanın ne pilavın tadı Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın Orada kapının arkasında bir yazı Sil, bitsin Orada sehpanın üzerinde iki bardak Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte Nasıl da dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle Umudu sürmüşüz ortaya Kocaman yüreklerimizi bilemiş onca kahıra Bir masalmış, bir yalanmış gibi korkmuşuz Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına Ben tek sen üç şeker atmışım filiz çayımıza Sonra açıp perdeyi gök yüzünden bir dilek tutmuşuz Mehtap gülümsemiş deliyürek çocukluğumuza Orada, sehpanın üstünde iki bardak Kır, bitsin Orada odaya saçılmış küçük hatıralar Ne yana dönsem senden bir parça bir şey Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün uluorta Böreğin altını yakışın, Düğmemi dikerken iğneyi eline batırışın Ve saçların, kan gülleri taktığın Beni mahpus bıraktığın saçların Ne yana dönsem bir parça bir şey senden Hep o kanepede oturmuşluğun Şu senin yastığın, şu eşarbın İşte şu bir Haziran akşamı gitmek için ayaklanışın Ne yana dönsem bir parça bir şey senden Orada, odaya saçılmış küçük hatıralar Git, bitsin Orada ayaklarının dibinde bir adam Adam bütün adamlığını dökmüş önüne Böyle kaç gün yana kaç gece ayaklarının dibinde Öyle kolay mı öyle kolay gitmek Her şeyi bu İstanbul' u o sevdiğin adaların kokunusu Mısır çarşısını Eminönü'nün balık ekmeğini Beyoğlu' nun sinema salonlarını Birlikte beklediğimiz Yirmisekiz numarayı unutmak öyle kolay mı Öyle kolay Orada ayaklarının dibinde bir adam Kov, gitsin Orada, çekmecede altıotuzbeş bir silah Babadan kalma Hani bir bayramda saydırmışız havaya Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma Kuşlar havalanmış, Bütün güvercinleri İstanbul'un Giderken galiba bir beni bir de bunu unutmuşsun Orada altıotuzbeş bir silah Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek Vur, bitsin
40 yasindayim, Ibrahim babayi 20 yaslarindan beri dinlerim, adamin keskin okunusu var. Super ses tonu var. Cok yasa Ibrahim Sadri
Ruhumuza Fatiha'yı sen oku İbrahim Sadri. Ancak bu güzel okuyuş işler ruhumuza
dinlerken içimin acidigini hissediyorum...
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar... ne yana dönsem bir parça bir şey senden... (babama)
Her dinlememde ağır bir hüzün çöker 20 li yaşlarımdan kalma keder gözyaşlarımın hep boşaldığı kagrolası şiir söylenecek çok şey var ama bırak gitsin…
bu şarkıyı yıllardır dinlerim ve bana hep ilk görev yaptığım yeri hatırlatır...
dağ başında bir köy..yalnızlık...soğuk....karanlık....yağmurlu....zihnimde sevdiğim kadın....elimde sigaram....lojmanda yıldızlara bakarken....vay be yıllar öncesi yine aklıma geldi..
Hocam orada senle bir cigara yakmak isterdim...
Bu şiir
Walter white Jesse pinkmann 😔😔😔😔😔 bayb blue
Bu şiir bana geç kalmış bir adamı hatırlattı 02.12.2021
Gerçekten çok fazla güzel..
Mükemmel bir siir. Icinde herkezi anlatabilecek her ayriliga dokunabilecek kadar duygusallik var.
Yanan resim değil; hayal...
Silinen yazı değil; umut...
Kırılan bardak değil; kalp...
Saçılanlar hatıralar değil; gözyaşı...
Kovulan o adam değil; yürek...
Vurulan yürek değil; aşk...
Demem o ki bu şiiri şuan dinliyorsanız sizden herşeyinizi alıp gitmiş birisi... geçmiş olsun yoldaşlar 😢
Orada masanın üstünde bir resim
İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar' da
Saçlarımızın üzerinde martılar
Gözlerimizde acemi bir aşk, biraz umut
Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk
Senin sırtında sarı yağmurluğun
Kadıköy'de ucuzluktan almışız
Bende o siyah kazak
Hani bir kedi gibi sokulduğun
Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse
Islatan her tarafımızı
Orada masanın üzerinde bir resim
Yak, bitsin
Orada kapının arkasında bir yazı
Seviyoruz yazmışız birlikte
Harfler nasıl da titremiş meğer ellerimizde
Bir Pazartesi akşamı ben eve dönünce
Tutup öyle yazmışız nereden estiyse
Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere
Ne yaptığın çorbanın ne pilavın tadı
Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam
Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın
Orada kapının arkasında bir yazı
Sil, bitsin
Orada sehpanın üzerinde iki bardak
Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte
Nasıl da dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle
Umudu sürmüşüz ortaya
Kocaman yüreklerimizi bilemiş onca kahıra
Bir masalmış, bir yalanmış gibi korkmuşuz
Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına
Ben tek sen üç şeker atmışım filiz çayımıza
Sonra açıp perdeyi gök yüzünden bir dilek tutmuşuz
Mehtap gülümsemiş deliyürek çocukluğumuza
Orada, sehpanın üstünde iki bardak
Kır, bitsin
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar
Ne yana dönsem senden bir parça bir şey
Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün uluorta
Böreğin altını yakışın,
Düğmemi dikerken iğneyi eline batırışın
Ve saçların, kan gülleri taktığın
Beni mahpus bıraktığın saçların
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Hep o kanepede oturmuşluğun
Şu senin yastığın, şu eşarbın
İşte şu bir Haziran akşamı gitmek için ayaklanışın
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Orada, odaya saçılmış küçük hatıralar
Git, bitsin
Orada ayaklarının dibinde bir adam
Adam bütün adamlığını dökmüş önüne
Böyle kaç gün yana kaç gece ayaklarının dibinde
Öyle kolay mı öyle kolay gitmek
Her şeyi bu İstanbul' u o sevdiğin adaların kokunusu
Mısır çarşısını Eminönü'nün balık ekmeğini
Beyoğlu' nun sinema salonlarını
Birlikte beklediğimiz
Yirmisekiz numarayı unutmak öyle kolay mı
Öyle kolay
Orada ayaklarının dibinde bir adam
Kov, gitsin
Orada, çekmecede altıotuzbeş bir silah
Babadan kalma
Hani bir bayramda saydırmışız havaya
Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma
Kuşlar havalanmış,
Bütün güvercinleri İstanbul'un
Giderken galiba bir beni bir de bunu unutmuşsun
Orada altıotuzbeş bir silah
Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek
Vur, bitsin
cok yanlis yazilmis cumle var.
ya sen ne güzel şiirler yazıyosun okuyosun be adam harikasın:D
Teşekkürler yükleyip paylaştığınız için
Bir gün İstanbul'da bir kız severseniz ve ayrılırsanız bu şiiri çok seversiniz, severek ayrılırsanız bu şiir canınızı çok acıtır, daha çok seversiniz yıllar geçse de tekrar dinlersiniz.
yataga giriyorum.. sabaha kadar dinliyorum.. yok abi yok.. bitmiyor acılar bitmiyor bu şiir... :(((
Hala bitmedi kardeşim 12 yıl olmuş 🥺🥺
ELİME GECSE OLDURURUM ACİMAM İSTE OYLE NEFRET ETTİM
Kendi kanımı kendim durdurmuş değil mi 7 tepe.
Sol tarafımdan hiç damar yolum bulunmaz.
Beynimde çıkan.
Hocam Eline Saglik Super Olmus
Bence Dunyanin En Guzel Siiri
Vur bitsin ..
14 yıl ol önce paylaşmışım bunu sanki dün gibi acaba Bi gün hatırlarda dinlermi
Soner&şeyma
Senin sırtında sarı yağmurluğun
Kadıköyde ucuzluktan almışız
Bende o siyah kazak hani bir kedi gibi sokulduğun....
orada yikilmisligim, burada caresizligim sen yoksun ya cesedimin üzerinde can cekiserek bekliyorum dönmeni dön ki biraz olsun dinsin sessizliğin acisi
kaç tane kadını bu şekilde yatağa attın bilmiyorum ama gerçekten canın çok yanar
Mahvettin be abi....
...demekle bitermi...
bir şeyin bitmesi için başlaması lazım ne tür bir karakter olduğun artık gün gibi ortada uzaaaaa
annene diyorum annene duydum mu
Siz,oruçken Bniz yemek yiyebilir mi
Sil'ince git'ince vur 'unca bit'ince bitiyomu ki
şiirde yediotuzbeş bir silah diyor, şiir kitabında ise orada altıotuzbeş bir silah diye yazıyor :)
Aslında 7.35 tabanca yok 6.35 var ayrıca 7.65 var sanırım Sadri hatalı
Doğan
Söyleyecek kelime bulamadığında küfür edesi geliyor insanin. Ben küfür dahi edemiyorum.
şimdi uzaaa yoksa sonun felaket bunu bil
bak senin niyetin belli sen artık uzmanlaşmışsın bu konularda
bak benn 18 yasında değilim akıllı olacaksın
öneri: siz siz olun, ebru çalisirken I. Sadri listesi açmayin, müthis bir sey çikiyor, ebruya hiç benzemeyen
Orada ayaklarının dibinde bir adam... Adam tüm adamlığını sermiş önüne, böyle kaçgün kaç gece ayaklarının dibinde, böyle kolay mı gitmek? Öyle kolay ! Orada ayaklarının dibinde bir adam kov bitsin! The End
Orada masanın üstünde bir resim
İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar' da
Saçlarımızın üzerinde martılar
Gözlerimizde acemi bir aşk, biraz umut
Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk
Senin sırtında sarı yağmurluğun
Kadıköy'de ucuzluktan almışız
Bende o siyah kazak
Hani bir kedi gibi sokulduğun
Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse
Islatan her tarafımızı
Orada masanın üzerinde bir resim
Yak, bitsin
Orada kapının arkasında bir yazı
Seviyoruz yazmışız birlikte
Harfler nasıl da titremiş meğer ellerimizde
Bir Pazartesi akşamı ben eve dönünce
Tutup öyle yazmışız nereden estiyse
Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere
Ne yaptığın çorbanın ne pilavın tadı
Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam
Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın
Orada kapının arkasında bir yazı
Sil, bitsin
Orada sehpanın üzerinde iki bardak
Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte
Nasıl da dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle
Umudu sürmüşüz ortaya
Kocaman yüreklerimizi bilemiş onca kahıra
Bir masalmış, bir yalanmış gibi korkmuşuz
Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına
Ben tek sen üç şeker atmışım filiz çayımıza
Sonra açıp perdeyi gök yüzünden bir dilek tutmuşuz
Mehtap gülümsemiş deliyürek çocukluğumuza
Orada, sehpanın üstünde iki bardak
Kır, bitsin
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar
Ne yana dönsem senden bir parça bir şey
Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün uluorta
Böreğin altını yakışın,
Düğmemi dikerken iğneyi eline batırışın
Ve saçların, kan gülleri taktığın
Beni mahpus bıraktığın saçların
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Hep o kanepede oturmuşluğun
Şu senin yastığın, şu eşarbın
İşte şu bir Haziran akşamı gitmek için ayaklanışın
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Orada, odaya saçılmış küçük hatıralar
Git, bitsin
Orada ayaklarının dibinde bir adam
Adam bütün adamlığını dökmüş önüne
Böyle kaç gün yana kaç gece ayaklarının dibinde
Öyle kolay mı öyle kolay gitmek
Her şeyi bu İstanbul' u o sevdiğin adaların kokunusu
Mısır çarşısını Eminönü'nün balık ekmeğini
Beyoğlu' nun sinema salonlarını
Birlikte beklediğimiz
Yirmisekiz numarayı unutmak öyle kolay mı
Öyle kolay
Orada ayaklarının dibinde bir adam
Kov, gitsin
Orada, çekmecede altıotuzbeş bir silah
Babadan kalma
Hani bir bayramda saydırmışız havaya
Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma
Kuşlar havalanmış,
Bütün güvercinleri İstanbul'un
Giderken galiba bir beni bir de bunu unutmuşsun
Orada altıotuzbeş bir silah
Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek
Vur, bitsin