John Berger'in "Görme Biçimleri" kitabında müze iktidar ilişkisine ve ressamların iktidar tarafından yönlendirilmesine hatta reklamlara kadar çok iyi tahliller var. Programda bahsedilen bazı konulara açıklık getirmek adına bir göz atılabilir.
I know im randomly asking but does anybody know a tool to get back into an Instagram account?? I was dumb lost the account password. I would appreciate any assistance you can give me
Çok anlamlı bir noktaya değindiğinizin farkında mısınız? İlker beyin anlatımına konu olacak karşıt (veya boş) inanışı temsil ediyor Nazım. Böylece anlatılacak konunun gidişatı da belirlenmis oluyor. Dinleyen, takip edenler arasındaki ayni kafadaki benzer kişiler de böylece aşama atlıyor (veya itirazları kemikleşiyor). Yani şimdi İlker bey düşüncelerini önündeki kağıttan okusa bir tane dinleyici kalmaz, Nazım onu tetikleyen bir tamamlayıcı konumunda. Espriler de işin tuzu biberi, böylece gevşeme sağlanıyor, daha bir "bizden"leşiyor. Yani bu ikili veya üçlü temel yapı için ideal olmuş bence. Çok başarılı ve eğitici (anlayanlara). Sadece belli bir daldaki teknik konular için değil, tüm yapısı ve islenilen konular, aralara serpiştirilmiş sohbetler açısından da bu coğrafya için bulunmaz bir nimet bence.
Özüne bakarsak, 5 yaşında bir çocuğun hiçbir beğeni ve beklenti olmadan yaptığı resim, birilerine beğendirmek için yapılan resimden daha sanattır. Pablo Picasso der ki; "Rafael gibi çizebilmek için dört yıl harcadım, çocuk gibi çizebilmek için ise bir ömür. " Bir diğer taraftan bakarsan günümüzde küratörle kurulan yakın ve güzel ilişkilerin sonucunda sanatçı olursun.
Muhakkak ancak bu tutuyor, bu iyi satar beklentisi ile değil. Özellikle Gizil dönemde takdir edilmek çocuklar için önemlidir. Duvara, halıya, masaya çizer, özünde sadece kendini ifade etmek vardır. Anne babayı çiz denildiğinde dünyasında nasıl görüyorsa öyle çizer. Hatta bu dönemde çocukların çizdikleri ile çocukların psikolojik sorunları sıkıntıları bile anlaşılabilir. Çocuk kimsenin ne dediğini umursamadan çizer ama çizdiğini fark edenlerin " a ne güzel çizmişsin" denilmesini de bekler. Beklenti ve popüler olanı çizmeye başlamak ergenlik dönemi ile başlar ve yavaş yavaş birilerinin beğenilerine göre şekillenir.
İlker bey gibi gerçekçi insanları çok haklı buluyorum. Ben de bu tarz gerçekçi konuşunca ruhsuz damgası yiyorum ama varsın desinler. Her şeye ederini söyleyip abartıdan uzak durmak daha iyi benim için.
Hocam 27 yaşında, üniversite eğitimli bir insanım. Şimdiye kadar kimse kafamı sizin kadar açmadı. Gerçekten çok teşekkür ederim. Umarım Olmaz'ın 3. Sezonu da olur. Seviliyorsunuz :)
Bir ressam olarak şunu söyleyebilirim ki; özellikle günümüzde "ünlü ressam" olarak anılmak için yapmanız gereken şeylerin resimle alakası yoktur. Resim bu konuda diğer sanatlara göre belki de en çok yozlaşanıdır. Fotoğrafın resme vurduğu darbenin ağırlığı etkilerini devam ettirmektedir. insanlar printer takliti yaparan en iyi sanatçı olma yolunda ilerlediklerini düşünmektedir ve daha da kötüsü toplumdan da takdir görmektedir. Böyle bir resme ne ihtiyaç vardır ne de bu insanlığı bir yerlere götürür. Ben de sanatın tanımını halen bulamamış birisiyim. Ansiklopedik bilgiler sanatı hiçbir zaman tanımlayamıyor. Yetersiz kalmaktan ziyade o kadar esnetiliyor ki: kimilerine göre herşey sanat oluyor, kimilerine göre ise tanrının bir lütfu. Benim uzun düşünme süreçlerinden sonra varabildiğim naçizane düşüncem: sanat içinde bir çok şeyi barındırıyor. Mesela yetenet, sabır, tecrübe, akıl, teknik, bakış açısı. Fakat sanatın bir yönü var ki o işin içine katmadığımıda sanatı zanaattan yani meslekten ayırt etmek neredeyse imkansız. Sanatın ulvi bir amacı olmalıdır. medeniyet ve var oluş üzerine bir mesajı olmalıdır. Ve tabii ki sanatçı aydın olmalıdır. "Aydın olmak" kişiye göre ya da topluma göre değişeceği düşünülebilir belki. fakat bu bir yanılgıdır. Aydın olmanın özünde zaten tam da bu vardır. Yani evrensel olabilmek. Yani sanatçı tüm kutuplarından arınmış nötr olmalıdır ve kafası bilim ve felsefeyle ilgili temel soruları en az bir kez düşünmüş ve bunlarla bir fikir beyan edebilecek bir kişi olmalıdır. Tabi bunları sonucu olarak sanatçı yol göstericidir. Yaptığı işlerle etkilediği insanları bir yerlere ulaştırmalı onlara bir şeyler katmalıdır.
Videolardan her ne kadar da yeni iseyler oyrensem de, bana en cok izleten sey her halde Ilker abinin hayat felsefesi ve genel olarak hayata, olaylara balansli yaklasimi.
İlker bey sabır küpü👏🏻Nazımın kendiyle çelişen ve bi anlam bütünlüğü olmayan (konuşmak için konuşan) konuşma ve sorularına sabırla cevap verdiği için alkışlıyorum.
'başkaları tarafından beğenilme' motivasyonuyla ortaya çıkartılan bir eserin 100 yıl sona hatırlanacağını sanmıyorum. bir nevi “İnsanlara Ne İstediklerini Sorsaydım Daha Hızlı Giden At Üretirdim” Henry Ford
Olmaz Öyle Saçma Şey serisinin en güzel bölümüydü benim adıma. Konunun bu kadar dağılıp parça parça son dakikalarda bütünü tamamlaması ve bu kadar ciddi, fularlı konuların hafif geyik havasıyla (Sonu düpedüz geyik) bitirilmesi çok eğlenceliydi. Teşekkürler İFA :)
Sizi izlerken vücudumun 3 organını dinliyor gibi hissediyorum kendimi İlker hocanın realistliği : Beyin Nazım'ın romantikliği : Kalp Veysi : İkisini de besleyip döndürmeye çalıştığı için Mide :))) Seviliyorsunuz efenim :)))
Bu yorumu üç ay önce yapmışım, şimdi tekrar izledim ve tekrar hayran kaldım. Videoyu durdurup anlattıkları üzerine kafa yorup tekrar devam ettiriyorum. Bir başyapıt adeta.
4 yıl sonra yine burada buldum kendimi ve yine hayranlıkla seyrettim, hem de artık bir rts öğrencisi olarak. Her yeni izleyişimde İlker hocanın laf arasında verdiği ufacık bilgilerin bile ne kadar ufuk açıcı olduğunu fark ediyorum. 4 yıl önceki halime kıyasla bu alana daha hakim biri olarak bu video serisinin kıymetini çok daha iyi anlıyorum. Bu yorumlar ise benim için adeta bir anı defteri haline geldi. Her seferinde bu sohbetleri bize bağışlayan üçlüye minnettar kalıyorum 🤩 iyi ki varsınız
Bence Nazım'ın ve bizim temel istediğimiz hayranlık uyandırmak. Yaptığımız işin, fikirlerimizin değer görmesi. Oscar ya da Cannes bu yüzden fark etmiyor.
bu his de bir eksiklik yok mu? yani içsel bir eksiklik, aileden görülmemiş ilgiyi başkalarından beklemek gibi. yola takdir görmek için çıkan büyük bir ihtimal bulamayacak çünkü. burada ilker bey'le görüşlerimiz tutuyor. yola film çekmek için çık. işini iyi yap. her filmde üstüne bir şey koy. film iyi olursa, sen iyi çekersen değer görürsün, değilse de kaybolur gidersin. yapacak bir şey yok. imkanlar el verdiğince, gücün yettiğince sürekli ortaya bir şey çıkarmalısın. kümese girmiş tilki gibi boğup boğup atmalısın kenara.
Olmaz öyle saçma şey video serisi youtube üzerinde en sevdiğim ve yararlı bulduğum yayınlardan bir tanesi. Çok güzel işler çıkarmışsınız eski bölümlerin hepsini izliyorum. Emekleriniz için teşekkür ederim.
felsefenin mına koymuşsunuz harikaydı. veysi ve nazım iyi ki varlar yoksa düşünme sürecindeki o farklı yollara giremezdik. veysi ve nazım karşıt olmaya anlamamazlıktan gelmeye farklı bakış açılarıyla bakmaya lütfen devam edin çünkü bu sayede sohbet daha da derinleşiyor.
Nazım'ın dünyaya/sanata bakışındaki naiflik ve gerçeklerin Veysi - temsili kapital - ve İlker - temsili bilen kişi - tarafından anlatılması; bu sektörü Türkiye'de ve dünyada anlatan/ eleştiren bir iş yapmak istesek, yazıp, oynasak, çeksek bu kadar güzel olmayabilirdi :) E izleyiciniz de var; hem de dünyanın en büyük tiyatro salonlarını sanırım 2 - 3 gece dolduracak kadar kişi izlemiş bu videoyu. Sanat diycem buna ben :) Hem de reklam kampanyası olarak böyle çok kullanımlı bir youtube kanalı kurmanız da ayrıca fena değil :) Öğreniyorum, gülüyorum, dizi gibi takip ediyorum acaba n'aptılar diye :) Daha ne olsun !
Bağnaz nedirin net cevaplarından birisi Nazım karakteri. Neyi savunduğundan habersiz karşı tarafı itibarsızlaştırmaya çalışmayı kusursuz gerçekleştirmiş tebrikler.
İlk önce; yeni bölümlerini beklediğim ya da bu şekilde takip ettiğim tek kanal (ki ben kendime hala şaşıyorum). İlker hoca ve ekibi günlük hayatımda çok karşılaşmadığım profilde insanlar, ekrandan tanımak bile büyük keyif. Bu videoda tartışılanlara gelirsek; sadece ülkede değil dünyada var olan bir algı sorunu var ve İlker hoca bunu çok güzel ifade ediyor aslında. Bir kavrama olduğundan daha farklı anlamlar yüklemek işleri zorlaştırıyor bazen. Ressam olarak da, müzisyen olarak da ürettiğin eserlerin beğenilmesini ve satmasını istiyorsun, bu alanlarda üretim yapan birçok arkadaşım var ve fikirlerimi onlar üzerinden yaptığım gözlemler dolayısıyla paylaşıyorum, mutlaka farklı durumlar da vardır. Ressamlığa, müzisyenliğe ya da oyunculuğa ulvi bir anlam yüklenmesi diğer mesleklerdeki insanların kolaycılığa kaçması gibi geliyor bana. Sen sanatçısın, sistemi eleştir, otoritenin yanında olma, toplumun içinde bulunduğu durumları anlat ama ben hayatıma normal normal devam edeyim gibi bir istek olduğunu görüyorum. Oysa yönetmenlik de , ressamlık da, yazarlık da bir yer de meslektir, evet, bir öğretmene ya da hemşireye göre etki alanı daha büyük bir meslek olabilir ama nihayetinde para kazanılan bir iştir. Uzun yıllardır tanıdığım bir ressam arkadaşım var, bir sürü yerde röportaj veren, televizyona çıkan, kendisinden hiç sanatçı diye bahsetmiyor bu ortamlarda ki bence muhteşem eserleri var. Neden diye sorduğumda "benim yaptıklarımın sanat olup olmadığına sen karar vereceksin, ben değil" demişti. Bu bölümü izlerken de aklıma o geldi.
Başta İlker Hoca olmak üzere tüm ekibi tebrik ederim. Keşfettiğim günden beri keyifle takip ediyorum. Sanat tartışmasında İlker Hocanın Da Vinci örneği ile ilgili bir şeyler eklemek isterim. Günümüzde de aslında bugünün "Da Vinci"leri hala aynen o gün olduğu gibi para karşılığı yeteneklerini kiralıyorlar. Kime? Sinema ve oyun sektörüne. Bugün gördüğümüz bütün Marvel filmlerinden League of Legends benzeri oyunlara hepsinde "consept artist" titriyle çalışan pek çok akıl almaz derecede kabiliyetli insanlar çalışıyor. Bu insanlar gördüğümüz tüm mekan ve karakterler için 100lerce farklı konsept çalışma yapıp kare kare resmediyorlar. Zaten sinema tarafına hakim olduğunuza eminim. Oyun tarafı da ayrı bir derya. Sonuçta İlker hocanın dediği gibi yine egemenler için çalışıyorlar ve üretimleri, film ve oyun gibi ürünlere dönüşerek egemenlerin ideallerinin yayılmasına yardımcı oluyor. Bu insanların yaptıkları belki bugün "sanat" olarak anılmıyor (her ne kadar artist denilse de) ama belki yıllar sonra yine birileri tarafından sanat olarak adlandırılacaklar. Bu alanda yapılan çalışmalara örnek görmek için artstation.com adresine bakabilirsiniz, sektörün en baba adamları buradalar. Bu arada ben de Nazım Beyin sinemacı olmayı hayal etmesi gibi concept artist olmayı hayal eden bir kişiyim. Kendisinin çektiği çelişki ve acıları paylaşıyorum :) Sevgiler ve iyi yayınlar dilerim.
dakika 20 deyim sonunda yazacaktım yorumu ama nazım kanser ettin bu sefer beni de ilker hocamızı da gerçekten.. Sanat insanların ulaşamayacağı bir nirvana noktası değil ki bunu anlamamız gerek bence.. Bu arada İlker hocamızı sabrından ve hoşgörüsünden dolayı tebrik ediyorum gerçekten :)
Kamera arkası arkadaşlar konuyu anlamış ama tam da anlamamış tartışması yapıyor. Çok şahane. Konuya çok uzak ben keyifle izledim :) Bu arada video içerik sanatdır. Bu kanal da pekhala sanat olabilir bir gün...
6 лет назад
En efsane OÖSŞ programı olmuş. Bir GSF mezunu olarak, 4 yıllık Sanat Tarihi ve Sanat Akımlar öğrenim kazanımlarımın hepsi gözümün önünden geçti. Canikligil hocam kafamda müthiş bir kapı açtı... Teşekkürler hocam, Nazım ve Veysi beyler... Muazzamsınız...
İlker hocam, "olmaz öyle saçma şey" tabirini kullanmayı azalttınız. Size yakışıyor bu tabiri kullanmak. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Her videodan sonra epistomolojik sorgulamalarda buluyorum kendimi, teşekkürler sayın Nazım, Veysi ve İlker Canikligil.
Sevgili Nazim, sanata ve sanatin ne olduguna dair bakis acindaki naiflige ve masumiyetine, her ne kadar tebessum etsem de, malesef buyumeye ve yaralar alarak bu cocuksu bakistan kurtulmaya olan ihtiyacin da muazzam. Sinema sanat midir kismina, Ilker hocanin soyledikleri sahane. Ustune konusmak ayip. Ama sanat nedir konusuna dair, affiniza siginarak soyleyecek 3-5 lafim var nacizane. :) Neyin toplumlarda ya da dunyada sanat etiketi alip, sanatsal deger tasidigini, herseyden once ona bakan kitlelerin birikimi ve kapasitesi belirliyor. Gunumuzde yiginlarin, cehaletten ve suursuzluktan kivrandigi bu donemde, sanatsal degerlerin de gecerliligi fazlasiyla gorece olmaya dogru gidiyor. Eflatun un, demokrasi icin soyledigi sey de cok benzer bu durum aslinda; "demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar." dolayisi ile sanatin kalitesine dair dogru bir degerlendirme yapmaniz, ancak onu sundugunuz insanlarin kapasitesi kadar olabiliyor. Bu degismez bir gercek, ve egilip bukulmeye cok musait sonuclar dogurur her zaman. Peki sanat nedir? Oncelikle sunda anlasalim. sanat yapmanin, ya da sanatci olmanin tek ama tek kriteri, eseri uretenin, onu yaparken bir duygu durumu icinde olmasidir.. Bu cok boktan bir duygu da olabilir, ya da rezil bir sanatsal yorum da olabilir.. Farketmez. Oyle ya da boyle, sanat yaptim dediginiz an, kimse size cikip da bu sanat degil aga diyemez malesef.. Eseriniz bokum gibi olsa da diyemez. Peki ne yapabiliriz? Yapabilecegimiz sey, kullanilan disipline ve eserin sonucuna bakarak, dogru kriterlerle sanat eserinin kalitesini irdeleyebiliriz. Cunku plastik sanatlardan, isitsel ya da performans sanatlarina kadar, tum disiplinleri teknik anlamda irdeleyebiliriz. Ben kendi adima bir sanat eserini incelerken 3 seye dikkat ediyorum. Bu 3 konu benim icin 3 sac ayagi gibi ustune ahkam kestigimiz eser konusunda. 1- ZEKA Yani sanatci, ortaya koydugu eserde, yetenegi, teknik kapasitesi, bilgisi, birikimi ya da baska konular disinda, beyin kivrimlarimizi harekete geciren, eserin bize tasidigi anlami ya da mesaji anlatirken, inceci, gondermeli, merak uyandiran, birseyler ogreten, bizi sasirtan ya da eserini tamamlamak icin kullandigi cozum anlaminda bizleri hayretler icinde birakan bir seyler ortaya koyabilmis midir? Sanatci, bizlere kendisini diger insanlardan, daha zeki, daha farkli, daha carpici oldugunu hissettireblmis midir? 2-YARATICILIK Yani farklilik.. Yani tekduze olmayan, varolan diger eserlerden bu anlamda siyrilabilen, birseyleri ilk kez aktarabilen dillendirebilen, nuanslara sahip midir sanat eseri? Yaraticilik ve zekayi bu anlamda birbirine karistirmak cok olasidir. Yetenekli olmasaniz da yaratici olabilirsiniz. Ayni cok zeki olsaniz bile, yaratici olamayabileceginiz gibi. Aptal da olsaniz, tesaduflerden nemalanarak, yaratici bir sonuc cikartabilirsiniz. Zaten onemli olan bunlarin birbirlerini besliyor ve destekliyor olmasi. 3-EMEK VE TEKNIK USTUNLUK (YETENEK VE ZANAAT) Cok yenetekli olsaniz bile, yani misal bir yagliboya tabloda foto-gercekci bir kare elde edebilecek olcude yetenekli olsaniz da, takdir edersiniz ki, detay derinligi, bir parmak ya da tum bir insan figuru cizmis olmaniz ayni sey degil malesef. Foto-gercekci resim sadece bir ornek. yeteneginiz kendisini empresyonist bir resimde de gosterebilir misal. Ama bir dantel masa ortusu cizmekle, normal bir ipek kumas ortu cizmek ayni degil malum. Dolayisi ile demem o ki, dunyada kimseye sanatci-sanat ya da sanatci-sanat degil deme ehliyetine sahip olan kimse yok. Olamaz da. Bizler ancak, bilgi birikimimiz ve teknik anlamdaki rasyonel bilgilerimiz isiginda degerlendirmeler yapabilir, eserin kalitesi anlaminda ahkam kesebiliriz. Bunu iyi yapabilmek icin de, salt tarih, felsefe, dunya, vb her konuda sahip oldugumuz bilgi kadar, kendimizin de iyi ya da kotu bir cok sey uretmis insanlar olmamiz da onemli. Cunku birak bir eser hakkinda dogru yorumlar yapabilmeyi, ozellikle iyi bir eser ortaya koyabilmek icin, pek cok kotu esere imza atmis olmaniz gerekebilir. Bu surecin uzunlugu da, kapasitenize ve potansiyelinize gore degisir. Cunku tecrube ve pratik, en az teorik anlamdaki altyapiniz kadar onemlidir.
Sanatçısız sanat olmaz. Yani insanı, yaptığı "sanat eseri" sanatçı yapmaz. Sanatçının yaptığı eser, sanat eserine dönüşür. Örneğin instagramda kimin çektiğini bilmediğimiz bir fotoğraf bu bağlamda büyük bir bilinirlik ve sanatsal takdir kazandı diyelim. Tabiri caiz ise "viral" oldu ve Steve Mccury'nin "Afgan Kızı" fotoğrafı kadar bir değer elde etti. Eğer bu fotoğraf anonim olarak kalır ise bu bir sanat eseri değil, bir tarihi eser olarak kalırdı. Ama bu fotoğrafı çeken kişi tamamen bu etkiyi yaratma amacı ile yola çıkmış biri çıkar ise, bu fotoğraf bir sanat eseri olurdu. Yok değil ise, yani tamamen şansa çekilmiş ve yarattığı etkiyi yaratmayı hiç düşünmeden yola çıkmış birine ait diyelim, işte o zaman çok ilginç bir şey olurdu. Bu fotoğrafa ulaşmamızı sağlayan mecra “iktidar” olurdu. Yani ortada sanat veya sanatçı olmaz, sadece iktidar kalırdı. Mecranın gözümüzdeki değerini arttırmaktan başka hiçbir işe yaramazdı bu fotoğraf… Özetle sanatçı olmak için, olmaya çalışmak gerekir önce, belki bir gün denk gelir. "Sanatçı olsam keşke" hayaliyle yaşarken denk gelir ise ancak medya maymunu olur insan. Sanatçı, iktidardan rol çalarak/alarak algıyı yaratan kişidir. TV iktidarların, Sinema iktidardan rol çalanlarındır. Rolünü iyi oynayan Nuri Bilge Ceylan olur, kötü oynayan Çılgın Dersane’lerden birinin yönetmeni olur. Kutsal olan meslek sahibi olmaktır. Yani zanaatkarlık. Sanatçılık ancak bahşedilir. Kısmetse olur, değil ise olmaz… Van Gogh’a kadar gitmeye gerek yok.Vivien Mayer’in hikayesine bakıp çok da dertlenmemek lazım bu hususta.
Nazım çok iyi eğlenceli bir kişilik, ben sanat uğruna maddi manevi fedakarlıklar yaptım bunu açmaya gerek yok,sende sanatsal içerik üretme isteği var onu algıladım ve bu konuda yardımcı olmak naçizane haddime değil belki ama bir tavsiye olarak algılayabilirsin,Sanat birazda nasıl düşündüğün ve nasıl gördüğünle alakalı dünyayı, ki buda zamanla değişebiliyor, vizyonunu genişlet.Bir yönetmeni neden seversin ve hangi filmini yani sende olan karşılığı ne? mesala hollywood filmlerini gerçekten gördüğün zaman sıkılıyormusun? işte bu dönüşümleri kastediyorum, gün gelir ailene eski lisedeki arkadaşlarına bile uzak düşersin değişmişsindir ve bunun geri dönüşü yoktur, bu benim deneyimlediğim birşey. Tarkovskye sanat nedir diye sorduklarında : Tarkovsky sanatı yada başka bir kavramı ele almadan önce Çok daha kapsamlı bir soruya cevap vermeliyiz der. Yani İnsanın bu dünyada ki yaşamının anlamı ne? eğer biz bu dünyaya spiretüel olarak gelişmek için geldiysek sanat da oraya ulaşabilmek anlamına gelir diyor ve ben hak veriyorum. Sanatçı bir aile den gelmedim ama sanatı destekleyen bir ailem var, İdeolojilerde ne olursa olsun. Sanat ruhsal farkındalığın mihenk taşı, Sevgiler..
Avrupa'da o dönemde Feodalite var; Köylüler (Serfler) Feodal beye bağlıdır ve beyliği terk etmeleri yasaktır, o 9 kişi muhtemelen derebeyleridir ;-) :)
Tarihte sanat himaye işidir, şairler, ressamlar, aşıklar himaye görmüş eser vermişlerdir. Kavgaları da himaye görmek, yahut sahip oldukları himayeleri kaybetmelerinden çıkmıştır. Halil İnalcık hocanın Türk tarihinde sanatın himayesini anlattığı "Has-Bağçede Ayş u Tarab" adlı kitabını öneririm. İktidarın sanatı ve sanatçıyı nasıl etkilediği ve himaye verdikleriyle toplumun beğenilerini istemeden de olsa nasıl yönettikleri çok güzel anlatılıyor. Dönem İtalya'sında çıkan büyük sanatçılar da aynı patronaja sahip kişiler.Hatta Osmanlı'Dan himaye isteyen, sanatını yahut yeteneğini padişahın taleplerine sunmak isteyen bir çok sanatçının mektupları da ortada... Okumanızı tavsiye ederim İlker bey!
Harika ötesi bir sohbet. Seriyi büyük bir keyifle motosiklet kullanırken kulaklıktan dinledim. Sonuçta İstanbul'da ölmeden motosiklet kullanmak da bir sanat 😊
RUclips da izlerken en keyif aldığım kanalsınız. TEDx Konuşmanızdan etkilenmiştim. Özgün ve gerçekçi yorumlarınıza bayıldım. Harikulade güzel ve kaliteli muhabbetiniz içinde ayrıca kutlarım. Çok keyifli bir iş olmuş. Devamı için teşekkürler.
Bir mimar olarak severek izliyorum. Sektörler arası epey benzerlikler var. Benim kendi sektörümden anladığım ve İlker Bey'in de genelde değindiği konunun özeti sanki şu: Aslında içinde biraz tasarım ya da sanat gibi doğrudan formulü olmayan başlıklar konuşulan sektörlerde, o sektörün içindeki tanınan insanlar ne yaptıklarını anlatmayarak (tanımsız bırakarasak) paralarını kazanmaya devam ediyor. Fakat hem mimarlık, hem de sinema aslında son derece teknik-mekanik konular. Onları takip eden, ciddiye alan yeni nesil ise yaşadığı çağı kaçırıp gerçekten bir şey üretememiş oluyor. Halbuki o ünlüler de aslında bazen tesadüflerin bazen de çok çalışmanın onları taşıdığı bir yerdeler. Daha çok üretip, kişileri değil çağı (etrafta neler olduğunu) izlemek lazım ki tesadüf denk geldiğinde hazır olasın.
32:36 evet İlker Canikligil yönetmendir çünkü filmleri var, reklam filmleri var vs. Film çekiyorsan sen de yönetmen olursun, ben de yönetmen olurum. Bu iş bu kadar basit, illa bir yerden ödül almana gerek yok bu ünvan için.
İktidiarın her şeyi belirlediği gibi sanat eserleri içinde neyin öne çıkacağını ve neyin sanat olduğunu belirlediği doğru. Üretim ilişkileri zaten tüm yaşayışı belirler ve egemen sınıf çıkarına yeniden üretir. Sanat ise anlattığı şeyin yanında insanda sonsuzluk duygusuna sebep olur. Üslubu ve içeriği içinden çıktığı dönemin şartlarına endekslidir ama zaten mesele o dönemini öncesinden yüklenip sonraya da bırakilmesidir. Bu bir derinlik meselesidir. İnsanın zamanla ve mekanla görüntüsü değişen ama ezelden ebede değişmeyecek konuları vardır. Eser buraya hitap ettiğinde sanatsallaşır. Bu konu da temelde insanın ölümlülüğü duygusudur veya aşktır. Bilinçaltı veya bilinç düzeyinde; yöntemi güzellik, şiddet, çirkinlik olsa da o sonsuz duyguya işaret etmedikçe şeyler sanatsallaşmaz. Van Gogh döneminde sefalet içindeydi de hangi iktidarın işine geldi, bugün iktidarın bize sanat olarak dayattığı hangi eser kalacak? İnsanın ebediyetine hitap etmektir kanımca asıl olan. Evet iktidar seçer ayırır ve bizim karşımıza gelmeyen birçok eser de aslında varolmuştur ama değer burada değildir.
Bizim oralarda bir söz vardır: iki laf var, ikisini de sen söylüyorsun. Nazım da tam öyle iki laf var ikisini de kendi söylüyor 😁 Nazım'ın İkizler burcu olduğuna inanmaya başladım 😊
Sanat ideolojinin estetize edilmiş halidir. Sanat için mutlak bir tanım bulmak mümkün değil elbette ama genel olarak geçerli olduğuna inandığım tanımlama bu. Bir çok insanın yanlış yaptığı şey, egemen ideolojik alana başka bir ideolojik bakışla girmeye çalışmak. Herhangi bir egemen düşünce (devlet, şirket, ordu, okul, örgüt, hoca vb.) ancak kendi renginde ya da yakın renkteki üretimi mümkün kılar. Buna karşı bir şey yapmak istediğinizde size hiç bir imkan sunmayacaktır, hatta engel dahi olur. Kendi ideolojik alanımızı yaratmak gerek, bunun için de praksise ve kitleye ihtiyacımız var. O yüzden bütünüyle bireysel meselelerden çıkan bir üretiminin başkaları için bir anlamı yok, hareketi yaratacak kitleye ulaşmak için daha kapsamlı bir ideolojik bakışa sahip olmak gerek, tabi bu bakış belli bir derinlikten de mahrum olmamalı.
hangi ideoloji arkadaşım.. m.ö 300 yılında bir buşman kabilesi müzik yapıyor . sanatı aptal aptal modalarla trendlerle karıştırtırmayın yahu. sanat yapılabilindiği için ve bunun yarattığı farklılık- haz için yapılır.
Nazım Bey gibi bir kaç öğrencim var. Onlara konuyu anlatırken geçirdiğim kalp spazmını, videonuzu izlerken de geçirdim. :)) Fakat yine öğrencilerimi takdir ettiğim gibi Nazım Bey’i de düşüncelerini ‘hemencecik’ değiştirmediği için takdir ettim. Zoru sevdiğimden belki. İlker Hocama derin saygı ve sevgiler. Dipnot: Müziksiz fevkalade. Hadi bir de buradan buyrun :) Dipnotun dipnotu: Hoparlör ve çakıyı uzun süre unutmayacağım :))
keşke yakın çevremde ilker canikligil gibi dünya standartlarında objektif bir bakış açısı yakalamış kibirsiz doğruyu seni ezmeden anlatabilecek bir kişi olsa.
Dijital oyunların sinemaya adım adım yaklaşması hakkında ne düşünüyorsunuz? Aynı şekilde oyunları Lead Designer'lar yönetirken artık birçok oyun yönetmenler tarafından yönetiliyor. Bu iki sektör arasında nasıl bir bağlılık var ? Birbirlerini destekliyorlar veya baltalıyorlar mı?
"Sanatçıların yaptığı evrenin parçalarını büyük bir maharetle seçmektir; olayların dizginlenemez akışı sırasında fevkalade faydalı ve eğlenceli parçalar seçilir ve bir tutarlılık ve süreklilik yanılsaması yaratacak şekilde düzenlenir. Sanatçı dünyayı kendi dünyasına çevirir ve kendi dünyasından bir dünya yaratır. Bir süreliğine. O sanat eserine bakma veya o eseri dinleme, seyretme ya da okuma süresince. Tıpkı bir kristal gibi, sanat eseri sanki herseyi içinde barındırıyormuş, sonsuzluğu imliyormus gibi gözükür. Gelgelelim aslında sadece bir kaşifin harita taslağından ibarettir. Sisli bir kıyı şeridini gösteren bit krokidir, hepsi bu." Dünyanın Kıyısında Dans - Ursula K. Le Guin
Videonun 2. dakikasındayım ve muazzam bir konuyla giriş yapıldı, mesleğimin her dakikası Nazım'ın yerinde sayma hissi ve buna ek olarak böyle devam edersem başarılı olabilecek miyim hissi ile geçiyor. Halbuki nerede kendimi başarılı sayacağımı bilmiyorum ve hep kendimi kendi mesleğimin dahileriyle yarıştırmaktan alıkoyamıyorum. Bakalım neler anlatılacak :)
Şu asık suratıma biraz da olsa neşe kattınız hocam... Ilker canikligil dünyanın en iyi insanıdır tekrar ediyorum ilker canikligil dünyanın en iyi insanıdır
Vab Gogh'un amcası Lahey'de sanat simsarlığı yapıyordu ve Van Gogh gençliğinde onun yanında çalışmıştı velhasıl köyde otururken sonradan anlaşılan biri değil, çok kasıyor ve network sayesinde bir şekilde giriyor olaya. Değerli sanat budur dayatması erklerin elinde fakat sanat ve sanatçı tanımı bu tip dayatmalardan bağımsız bana göre. Nazım'ın da dediği gibi arz edilen sanatın alıcısı benim, bende sanatsal bakış açısı yoksa yani algılarım bağımsız bir şekilde baktığı şeyin kendisindeki karşılığını yani etkisini değerlendiremiyorsa, başkasının bu çok değerli bir sanat eseri propagandasını yerim ama yemiyorsam sanatı değerlendirmek bana kalır sana kalır. Sanatçının yaptığı şey dünyayı algılamak ve algıladıklarının düşündürdüğü, hissettirdiği şeyleri sanki bir dönüştürücü makine gibi dünyaya geri ifade etmek. Velhasıl sanat toplum için değil, birey için değil, sanatçının kendisi için yapılır. Sanat hayatı kusmaktır aslında. Bu bazen estetik ve özenli bir şekilde olur hatta naftir de çünkü sanatçı naif karakterlidir, bazen çok öylesine veya özensiz. Her sanatçı sanatına karakterini katar. Baktığımızda o karakteri görmemiz lazım. O yüzden bazı sanatçılar kendi tarzını yaratma konusunda takıntılıdır oysa tarz karakter değildir bu da bir yanılsama. Bu da Nazım'da da olan beğenilme arzusu ile eş zamanlı dünyaya imzasını atma hatta o imza sayesinde bir nevi ölümsüzlüğü yakalama. Elbette zengin birinin portresini yapmak durumunda kalan insan aslında zanaatçidir. Ama bu demek değildir ki o üretimde sanat olmayacak. Bazen at üstünde bir adam resmetmiştir ama at öyle bir bakar ki resmi yapan o adama içinden küfür etmiştir aslında. Bu bir ifadedir, bir mesajdır sanatçı yine dünya ile ilgili his, görüş bildirmektedir bunu yaparken söz sanatını değil resim sanatını kullanır başkası müziği diğeri fotoğrafı bir diğeri sinemayı kullanır. Tabi ki en kadim sanatlar heykelcilik, resim(gözden fetih) , müzik(kulaktan fetih), söz(şiir, hikaye(göz/kulak). Diğer bütün sanatlar da bunlardan türetilmiştir. Temel renklerden başka renkleri türetmek gibi. Rol yapmak sanat mıdır mesela? Bu bir yorum serbest performans ise olabilir ama yönetmenin ısmarladığı bir performans ise değildir. O oyuncu da zanaatçı olmuştur. Bundan da gayri küçük bir çocuğun çöp adamlarla ailesini istediği gibi özgürce çizmesi bir sanat performansıdır. Zaten çocukken hemen herkes sanatçıdır, zamanla sosyal kabul dayatması yüzünden o yetilerini kaybederler :(
Bu videoda nazımın ağzına terlikle vurma isteği hasıl olsa da nazım olmasa ilker hocanın değeri anlaşılamayacak olması hasebiyle nazıma ayrıca teşekkür ediyoruz. Şaka bir yana tüm ekibi severek izliyor ve dinliyoruz. :)
Nazım başkan sonuna kadar haklı gözlüklü boş yapıyor. Güzel olan her şey sanat değildir tabi ki ancak sanat olması için bir ileti taşıyıcının estetik kaygılarla üretilmiş olması gerekir. Eğer o ileti aktarırken estetiğe daha fazla önem veriliyorsa o sanat olur, fotoğraf, sinema, müzik, resim bunlar için görsel-işitsel iletim alanları açar. Sanatı zanaattan ayıran da tam olarak budur; bu alanlar doğaları itibariyle üreticinin kendinden bir şeyler katmasına ve aktarmak istediklerini duyulara hitap edecek şekilde vermesine daha fazla olanak tanır.
Hocam bir soru sormak istiyorum. Umarım cevab verirsiniz. Qüzel bir hikaye olursa ve ben onun filmini yapmak istiyorum nasıl yapa bilirim? Türkçem kötü ola bilir kusura bakmayın
'Her çağda hakim sınıfın fikirleri,hakim fikirlerdir yani toplumda egemen maddi güç olan sınıf aynı zamanda egemen entelektüel güçtür.' Yani Karl Marx da İlker hocayla aynı fikirde.
İlker Bey, bulunduğunuz ortamda çok zor anlaşılıyorsunuz maalesef fakat bu umrunuzda değil ve etkileyici olan da bu. Da Vinci, sanat ve sanatçı kavramı hakkında söylediklerinizin altına imzamı basarım. Türkiye'de sanata çok duygusal yaklaşıldığı için büyük bir yanlış anlaşılma ve kafa karışıklığı var. Bu video belki birkaç kişinin sorgulamasını sağlayacaktır. Teşekkür ederim emekleriniz için...
Ah Nazım ben de her şeye senin duygusal bakış açınla yaklaşıyorum. Ama duygusallık günümüz dünya düzeninde kayıptan başka bişey getirmiyo be. Ah şu duygusallar olarak nerelere gidelim, kimlere soralım ?
Nazım gibi düşünenlerin bir kez daha irdelemesi gereken kavramlar var.Bu kavramlar tanımladıktan ve içimize sindirildikten sonra örneklerler üzerinden sınanmalı. İktidar ,bir anlayışın geniş kitleleri ikna etmesi hasebiyle yaygın olması(Hoca da anlattı ama ben de bu haliyle açıklama gereği duydum).Örneğin Barcelona futbol takımı.Herkes onların oyun anlayışının çok iyi olduğunu düşünüyor. İsviçre çakılığı ve Nuri Bilge kısmına gelirsek yine futboldan örnek Ronaldo.Onun gibi olabilir misin,evet.Ama ona benzeyen bir oyuncu bile yokken onun yolundan o sonuca ulaşmayı beklemek pek olası değil.Bir çok yetenekli topçu var,fiziklerini iyi yapmayı onlar da biliyor ama onun performansına 1 sezon bile ulaşan yok nerdeyse ,bu adam hiç bir futbolcunun olmadığı kadar (10 yıldır) hep zirvede.Bunun yerine Rakitic daha olası. Tabi bunlar gibi kalbur üstü karakter olabilmek için İsviçre çakısı olmak da bir zorunluluk.Zira bir dal diğerini bütünlerken bir yandan da diğerini de geliştiriyor.Kurguyu yapmak sana filmi çekerken de yazarken de bir filtre daha katıyor ve ortaya daha zarif bir iş çıkıyor.Kısacası takımın onu oluşturan bireylerin toplamından fazlası olma durumu. Videonun önemli aksı sanat ve zanaat arasındaki ilişki .Bunlar birbirleri arasında geçişken varlıklar.Bunları ayıran mesele yaratıcısının ona atfettiği anlam bence.Yaratıcı işin adını koyacak ki devamında toplum ona göre değerlendirsin, benimseyecekse o haliyle benimseyecek. Son olarak esas soru da aslında sanat nedir?Soru iyi,cevap zor.Önce bir tanım yapmadan bölük bölük tarif ederek bir tanım yaparsak belki işimiz kolaylaşır. Cevabımızı sınamamız için örnek de Recep İvedik 3.Ne kadar iyi örnek bilmiyorum ama en azından "kalabalıkların beğenisi" kalıbı için iyi bir sınav bence.Ayrıca Nuri Bilge şakası da var :)
İlker Canikligil Nazim'a "Bir takim insanlar senden resim istiyorsa ressamsindir" dedi, ayni programda Van Gogh'un da ne acilar cektiginden bahsetti (ki kendisi tum yasami boyunca sadece 1 tane resim satabilmistir). Bu bir celiski degil midir?
İlker Canikligil'in dediği bir bakıma doğru; simgeler çok şey anlatır örneğin Fatih Sultan Mehmet neden Bellini'ye o ünlü tablosunu yaptırıyor? Çünkü o tabloda da Ayasofya'ya ve beraberinde içindekilere, İstanbul'a artık kendisinin hakim olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bunu tabloda simgeler anlatıyor. Bunun gibi bir şey anlatmak istediği...
-ben de resim yaparim.
+yapamazsin.
-yaparim.
+yapmiyorsun.
-yapayim.
+ee yap.
John Berger'in "Görme Biçimleri" kitabında müze iktidar ilişkisine ve ressamların iktidar tarafından yönlendirilmesine hatta reklamlara kadar çok iyi tahliller var. Programda bahsedilen bazı konulara açıklık getirmek adına bir göz atılabilir.
Aşırı boş bir kitap. Rip off. Yani konuya asiri yabanci amatorler icin giriş olabilir belki.
Kainata yayın yapan hoparlör esprisi gözümden yaş getirdi gülmekten. İlker ve ekibi FTW!
Arkadaşlar bu sene ilkeri ittireceğiz.
Küresel film lobisi.
:D
2 sene sonra güncelleme yapıyorum. İtelendi
I know im randomly asking but does anybody know a tool to get back into an Instagram account??
I was dumb lost the account password. I would appreciate any assistance you can give me
- sen leonardoyu savundun
- hayır savunmadım
- pikassoyu savundun
- hayır savunmadım
- evet savundun
''pikasso'' da patladım
Programın yarısı İlker hocanın "Hayır o öyle değil, yanlış anlıyorsun." demesiyle geçiyor. :D
usta ile çekirge kapışıyor :D :D
Çekirgenin çok mürekkep yalaması lazım. Çok temel konularda bir perspektif eksikliği mevcut
format deniyor buna...
Çok anlamlı bir noktaya değindiğinizin farkında mısınız? İlker beyin anlatımına konu olacak karşıt (veya boş) inanışı temsil ediyor Nazım. Böylece anlatılacak konunun gidişatı da belirlenmis oluyor. Dinleyen, takip edenler arasındaki ayni kafadaki benzer kişiler de böylece aşama atlıyor (veya itirazları kemikleşiyor). Yani şimdi İlker bey düşüncelerini önündeki kağıttan okusa bir tane dinleyici kalmaz, Nazım onu tetikleyen bir tamamlayıcı konumunda. Espriler de işin tuzu biberi, böylece gevşeme sağlanıyor, daha bir "bizden"leşiyor. Yani bu ikili veya üçlü temel yapı için ideal olmuş bence. Çok başarılı ve eğitici (anlayanlara). Sadece belli bir daldaki teknik konular için değil, tüm yapısı ve islenilen konular, aralara serpiştirilmiş sohbetler açısından da bu coğrafya için bulunmaz bir nimet bence.
dönüp dönüp bunu izliyorum, ilk izlediğimde bir takım fikirlerimi değiştirmiş bir konuşmadır özellikle Da Vinci kısmı. gerçekten çok akıllıca
Özüne bakarsak, 5 yaşında bir çocuğun hiçbir beğeni ve beklenti olmadan yaptığı resim, birilerine beğendirmek için yapılan resimden daha sanattır. Pablo Picasso der ki; "Rafael gibi çizebilmek için dört yıl harcadım, çocuk gibi çizebilmek için ise bir ömür. " Bir diğer taraftan bakarsan günümüzde küratörle kurulan yakın ve güzel ilişkilerin sonucunda sanatçı olursun.
Muhakkak ancak bu tutuyor, bu iyi satar beklentisi ile değil. Özellikle Gizil dönemde takdir edilmek çocuklar için önemlidir. Duvara, halıya, masaya çizer, özünde sadece kendini ifade etmek vardır. Anne babayı çiz denildiğinde dünyasında nasıl görüyorsa öyle çizer. Hatta bu dönemde çocukların çizdikleri ile çocukların psikolojik sorunları sıkıntıları bile anlaşılabilir. Çocuk kimsenin ne dediğini umursamadan çizer ama çizdiğini fark edenlerin " a ne güzel çizmişsin" denilmesini de bekler. Beklenti ve popüler olanı çizmeye başlamak ergenlik dönemi ile başlar ve yavaş yavaş birilerinin beğenilerine göre şekillenir.
İlker bey gibi gerçekçi insanları çok haklı buluyorum. Ben de bu tarz gerçekçi konuşunca ruhsuz damgası yiyorum ama varsın desinler. Her şeye ederini söyleyip abartıdan uzak durmak daha iyi benim için.
Hocam 27 yaşında, üniversite eğitimli bir insanım. Şimdiye kadar kimse kafamı sizin kadar açmadı. Gerçekten çok teşekkür ederim. Umarım Olmaz'ın 3. Sezonu da olur. Seviliyorsunuz :)
arada bir bu videoları izlemeye gelirim,son durum nedir hocam
Nâzım'a kitap önerisi :
İmgenin İktidarları - Louis Marin
Nietzsche - Ahlâkın Soykütüğü Üzerine
Nazım para vermeden terapi görüyor, Veysi de ortaya çıkan üründen az da olsa para kazanıyor. İlker ağabey büyüksün.
Bir ressam olarak şunu söyleyebilirim ki; özellikle günümüzde "ünlü ressam" olarak anılmak için yapmanız gereken şeylerin resimle alakası yoktur. Resim bu konuda diğer sanatlara göre belki de en çok yozlaşanıdır. Fotoğrafın resme vurduğu darbenin ağırlığı etkilerini devam ettirmektedir. insanlar printer takliti yaparan en iyi sanatçı olma yolunda ilerlediklerini düşünmektedir ve daha da kötüsü toplumdan da takdir görmektedir. Böyle bir resme ne ihtiyaç vardır ne de bu insanlığı bir yerlere götürür.
Ben de sanatın tanımını halen bulamamış birisiyim. Ansiklopedik bilgiler sanatı hiçbir zaman tanımlayamıyor. Yetersiz kalmaktan ziyade o kadar esnetiliyor ki: kimilerine göre herşey sanat oluyor, kimilerine göre ise tanrının bir lütfu.
Benim uzun düşünme süreçlerinden sonra varabildiğim naçizane düşüncem: sanat içinde bir çok şeyi barındırıyor. Mesela yetenet, sabır, tecrübe, akıl, teknik, bakış açısı. Fakat sanatın bir yönü var ki o işin içine katmadığımıda sanatı zanaattan yani meslekten ayırt etmek neredeyse imkansız. Sanatın ulvi bir amacı olmalıdır. medeniyet ve var oluş üzerine bir mesajı olmalıdır. Ve tabii ki sanatçı aydın olmalıdır. "Aydın olmak" kişiye göre ya da topluma göre değişeceği düşünülebilir belki. fakat bu bir yanılgıdır. Aydın olmanın özünde zaten tam da bu vardır. Yani evrensel olabilmek. Yani sanatçı tüm kutuplarından arınmış nötr olmalıdır ve kafası bilim ve felsefeyle ilgili temel soruları en az bir kez düşünmüş ve bunlarla bir fikir beyan edebilecek bir kişi olmalıdır. Tabi bunları sonucu olarak sanatçı yol göstericidir. Yaptığı işlerle etkilediği insanları bir yerlere ulaştırmalı onlara bir şeyler katmalıdır.
insanların duygularını harekete geçiren ve onlara ilham veren her şey sanattır. olmaya da bilir. bu benim görüşüm.
Benim youtube da bu zamana kadar okuduğum en iyi yorum bu. Tüm zamanların en iyi yorumu.
Videolardan her ne kadar da yeni iseyler oyrensem de, bana en cok izleten sey her halde Ilker abinin hayat felsefesi ve genel olarak hayata, olaylara balansli yaklasimi.
Aradığım kanalı bulmuş gibiyim:
Sanat var
Sanatçı dedikodusu var
Gırgır var (samimi ve seviyeli)
Güzel güzel, olumlu.
İlker bey sabır küpü👏🏻Nazımın kendiyle çelişen ve bi anlam bütünlüğü olmayan (konuşmak için konuşan) konuşma ve sorularına sabırla cevap verdiği için alkışlıyorum.
'başkaları tarafından beğenilme' motivasyonuyla ortaya çıkartılan bir eserin 100 yıl sona hatırlanacağını sanmıyorum.
bir nevi “İnsanlara Ne İstediklerini Sorsaydım Daha Hızlı Giden At Üretirdim” Henry Ford
Olmaz Öyle Saçma Şey serisinin en güzel bölümüydü benim adıma. Konunun bu kadar dağılıp parça parça son dakikalarda bütünü tamamlaması ve bu kadar ciddi, fularlı konuların hafif geyik havasıyla (Sonu düpedüz geyik) bitirilmesi çok eğlenceliydi. Teşekkürler İFA :)
Sizi izlerken vücudumun 3 organını dinliyor gibi hissediyorum kendimi
İlker hocanın realistliği : Beyin
Nazım'ın romantikliği : Kalp
Veysi : İkisini de besleyip döndürmeye çalıştığı için Mide :)))
Seviliyorsunuz efenim :)))
Heeeer şeyi özetlemişsin karşim :)
TbrX
Zevkten dört köşe izledim. Sanatla ilgili bir çok temel soru zihnime üşüştü, güldüm, eğlendim. Ellerinize sağlık.
İlker hocanın yaptığı yorumlara hayran kaldım, bu bölümde coşmuş gerçekten.
Bu yorumu üç ay önce yapmışım, şimdi tekrar izledim ve tekrar hayran kaldım. Videoyu durdurup anlattıkları üzerine kafa yorup tekrar devam ettiriyorum. Bir başyapıt adeta.
4 yıl sonra yine burada buldum kendimi ve yine hayranlıkla seyrettim, hem de artık bir rts öğrencisi olarak. Her yeni izleyişimde İlker hocanın laf arasında verdiği ufacık bilgilerin bile ne kadar ufuk açıcı olduğunu fark ediyorum. 4 yıl önceki halime kıyasla bu alana daha hakim biri olarak bu video serisinin kıymetini çok daha iyi anlıyorum. Bu yorumlar ise benim için adeta bir anı defteri haline geldi. Her seferinde bu sohbetleri bize bağışlayan üçlüye minnettar kalıyorum 🤩 iyi ki varsınız
Bence Nazım'ın ve bizim temel istediğimiz hayranlık uyandırmak. Yaptığımız işin, fikirlerimizin değer görmesi. Oscar ya da Cannes bu yüzden fark etmiyor.
bu his de bir eksiklik yok mu? yani içsel bir eksiklik, aileden görülmemiş ilgiyi başkalarından beklemek gibi. yola takdir görmek için çıkan büyük bir ihtimal bulamayacak çünkü. burada ilker bey'le görüşlerimiz tutuyor. yola film çekmek için çık. işini iyi yap. her filmde üstüne bir şey koy. film iyi olursa, sen iyi çekersen değer görürsün, değilse de kaybolur gidersin. yapacak bir şey yok. imkanlar el verdiğince, gücün yettiğince sürekli ortaya bir şey çıkarmalısın. kümese girmiş tilki gibi boğup boğup atmalısın kenara.
Hem öğreten,hem güldüren hem de düşündüren bir program oldu.Gerçekten teşekkürler.
Ya çok şefkatli bi şekilde anlatmaya, Nazım'a hayatın, sanatın gerçeklerini anlatmaya çalışıyor.. 😍😘
Olmaz öyle saçma şey video serisi youtube üzerinde en sevdiğim ve yararlı bulduğum yayınlardan bir tanesi. Çok güzel işler çıkarmışsınız eski bölümlerin hepsini izliyorum. Emekleriniz için teşekkür ederim.
felsefenin mına koymuşsunuz harikaydı. veysi ve nazım iyi ki varlar yoksa düşünme sürecindeki o farklı yollara giremezdik. veysi ve nazım karşıt olmaya anlamamazlıktan gelmeye farklı bakış açılarıyla bakmaya lütfen devam edin çünkü bu sayede sohbet daha da derinleşiyor.
Nazım'ın dünyaya/sanata bakışındaki naiflik ve gerçeklerin Veysi - temsili kapital - ve İlker - temsili bilen kişi - tarafından anlatılması; bu sektörü Türkiye'de ve dünyada anlatan/ eleştiren bir iş yapmak istesek, yazıp, oynasak, çeksek bu kadar güzel olmayabilirdi :) E izleyiciniz de var; hem de dünyanın en büyük tiyatro salonlarını sanırım 2 - 3 gece dolduracak kadar kişi izlemiş bu videoyu. Sanat diycem buna ben :) Hem de reklam kampanyası olarak böyle çok kullanımlı bir youtube kanalı kurmanız da ayrıca fena değil :) Öğreniyorum, gülüyorum, dizi gibi takip ediyorum acaba n'aptılar diye :) Daha ne olsun !
Çok havvvvvaaaalı bi kızdığğğğğğğ
Bağnaz nedirin net cevaplarından birisi Nazım karakteri. Neyi savunduğundan habersiz karşı tarafı itibarsızlaştırmaya çalışmayı kusursuz gerçekleştirmiş tebrikler.
Bu kanal ilerde sanat olur ya da olmaz ama bu bölümde anlattıklarınız izleyice katmak istedikleriniz madafaking unique masterpiece!
İlk önce; yeni bölümlerini beklediğim ya da bu şekilde takip ettiğim tek kanal (ki ben kendime hala şaşıyorum). İlker hoca ve ekibi günlük hayatımda çok karşılaşmadığım profilde insanlar, ekrandan tanımak bile büyük keyif.
Bu videoda tartışılanlara gelirsek; sadece ülkede değil dünyada var olan bir algı sorunu var ve İlker hoca bunu çok güzel ifade ediyor aslında. Bir kavrama olduğundan daha farklı anlamlar yüklemek işleri zorlaştırıyor bazen. Ressam olarak da, müzisyen olarak da ürettiğin eserlerin beğenilmesini ve satmasını istiyorsun, bu alanlarda üretim yapan birçok arkadaşım var ve fikirlerimi onlar üzerinden yaptığım gözlemler dolayısıyla paylaşıyorum, mutlaka farklı durumlar da vardır.
Ressamlığa, müzisyenliğe ya da oyunculuğa ulvi bir anlam yüklenmesi diğer mesleklerdeki insanların kolaycılığa kaçması gibi geliyor bana. Sen sanatçısın, sistemi eleştir, otoritenin yanında olma, toplumun içinde bulunduğu durumları anlat ama ben hayatıma normal normal devam edeyim gibi bir istek olduğunu görüyorum.
Oysa yönetmenlik de , ressamlık da, yazarlık da bir yer de meslektir, evet, bir öğretmene ya da hemşireye göre etki alanı daha büyük bir meslek olabilir ama nihayetinde para kazanılan bir iştir.
Uzun yıllardır tanıdığım bir ressam arkadaşım var, bir sürü yerde röportaj veren, televizyona çıkan, kendisinden hiç sanatçı diye bahsetmiyor bu ortamlarda ki bence muhteşem eserleri var. Neden diye sorduğumda "benim yaptıklarımın sanat olup olmadığına sen karar vereceksin, ben değil" demişti. Bu bölümü izlerken de aklıma o geldi.
Başta İlker Hoca olmak üzere tüm ekibi tebrik ederim. Keşfettiğim günden beri keyifle takip ediyorum. Sanat tartışmasında İlker Hocanın Da Vinci örneği ile ilgili bir şeyler eklemek isterim. Günümüzde de aslında bugünün "Da Vinci"leri hala aynen o gün olduğu gibi para karşılığı yeteneklerini kiralıyorlar. Kime? Sinema ve oyun sektörüne. Bugün gördüğümüz bütün Marvel filmlerinden League of Legends benzeri oyunlara hepsinde "consept artist" titriyle çalışan pek çok akıl almaz derecede kabiliyetli insanlar çalışıyor. Bu insanlar gördüğümüz tüm mekan ve karakterler için 100lerce farklı konsept çalışma yapıp kare kare resmediyorlar. Zaten sinema tarafına hakim olduğunuza eminim. Oyun tarafı da ayrı bir derya. Sonuçta İlker hocanın dediği gibi yine egemenler için çalışıyorlar ve üretimleri, film ve oyun gibi ürünlere dönüşerek egemenlerin ideallerinin yayılmasına yardımcı oluyor. Bu insanların yaptıkları belki bugün "sanat" olarak anılmıyor (her ne kadar artist denilse de) ama belki yıllar sonra yine birileri tarafından sanat olarak adlandırılacaklar. Bu alanda yapılan çalışmalara örnek görmek için artstation.com adresine bakabilirsiniz, sektörün en baba adamları buradalar. Bu arada ben de Nazım Beyin sinemacı olmayı hayal etmesi gibi concept artist olmayı hayal eden bir kişiyim. Kendisinin çektiği çelişki ve acıları paylaşıyorum :)
Sevgiler ve iyi yayınlar dilerim.
dakika 20 deyim sonunda yazacaktım yorumu ama nazım kanser ettin bu sefer beni de ilker hocamızı da gerçekten.. Sanat insanların ulaşamayacağı bir nirvana noktası değil ki bunu anlamamız gerek bence.. Bu arada İlker hocamızı sabrından ve hoşgörüsünden dolayı tebrik ediyorum gerçekten :)
Kamera arkası arkadaşlar konuyu anlamış ama tam da anlamamış tartışması yapıyor. Çok şahane. Konuya çok uzak ben keyifle izledim :) Bu arada video içerik sanatdır. Bu kanal da pekhala sanat olabilir bir gün...
En efsane OÖSŞ programı olmuş. Bir GSF mezunu olarak, 4 yıllık Sanat Tarihi ve Sanat Akımlar öğrenim kazanımlarımın hepsi gözümün önünden geçti. Canikligil hocam kafamda müthiş bir kapı açtı... Teşekkürler hocam, Nazım ve Veysi beyler... Muazzamsınız...
İlker hocam, "olmaz öyle saçma şey" tabirini kullanmayı azalttınız. Size yakışıyor bu tabiri kullanmak. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Her videodan sonra epistomolojik sorgulamalarda buluyorum kendimi, teşekkürler sayın Nazım, Veysi ve İlker Canikligil.
"yapması çok zor olan şeyleri yapabiliyorum. siz bunun çok basit olduğunu sanarken, asla yapamayacaksınız"
"Hayattaki en büyük başarım bu adamı bulmakmış" ahahaha
Hocam çok yaşayın
Sevgili Nazim, sanata ve sanatin ne olduguna dair bakis acindaki naiflige ve masumiyetine, her ne kadar tebessum etsem de, malesef buyumeye ve yaralar alarak bu cocuksu bakistan kurtulmaya olan ihtiyacin da muazzam.
Sinema sanat midir kismina, Ilker hocanin soyledikleri sahane. Ustune konusmak ayip. Ama sanat nedir konusuna dair, affiniza siginarak soyleyecek 3-5 lafim var nacizane. :)
Neyin toplumlarda ya da dunyada sanat etiketi alip, sanatsal deger tasidigini, herseyden once ona bakan kitlelerin birikimi ve kapasitesi belirliyor. Gunumuzde yiginlarin, cehaletten ve suursuzluktan kivrandigi bu donemde, sanatsal degerlerin de gecerliligi fazlasiyla gorece olmaya dogru gidiyor. Eflatun un, demokrasi icin soyledigi sey de cok benzer bu durum aslinda;
"demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar."
dolayisi ile sanatin kalitesine dair dogru bir degerlendirme yapmaniz, ancak onu sundugunuz insanlarin kapasitesi kadar olabiliyor. Bu degismez bir gercek, ve egilip bukulmeye cok musait sonuclar dogurur her zaman.
Peki sanat nedir?
Oncelikle sunda anlasalim. sanat yapmanin, ya da sanatci olmanin tek ama tek kriteri, eseri uretenin, onu yaparken bir duygu durumu icinde olmasidir.. Bu cok boktan bir duygu da olabilir, ya da rezil bir sanatsal yorum da olabilir.. Farketmez. Oyle ya da boyle, sanat yaptim dediginiz an, kimse size cikip da bu sanat degil aga diyemez malesef.. Eseriniz bokum gibi olsa da diyemez.
Peki ne yapabiliriz? Yapabilecegimiz sey, kullanilan disipline ve eserin sonucuna bakarak, dogru kriterlerle sanat eserinin kalitesini irdeleyebiliriz. Cunku plastik sanatlardan, isitsel ya da performans sanatlarina kadar, tum disiplinleri teknik anlamda irdeleyebiliriz.
Ben kendi adima bir sanat eserini incelerken 3 seye dikkat ediyorum. Bu 3 konu benim icin 3 sac ayagi gibi ustune ahkam kestigimiz eser konusunda.
1- ZEKA
Yani sanatci, ortaya koydugu eserde, yetenegi, teknik kapasitesi, bilgisi, birikimi ya da baska konular disinda, beyin kivrimlarimizi harekete geciren, eserin bize tasidigi anlami ya da mesaji anlatirken, inceci, gondermeli, merak uyandiran, birseyler ogreten, bizi sasirtan ya da eserini tamamlamak icin kullandigi cozum anlaminda bizleri hayretler icinde birakan bir seyler ortaya koyabilmis midir? Sanatci, bizlere kendisini diger insanlardan, daha zeki, daha farkli, daha carpici oldugunu hissettireblmis midir?
2-YARATICILIK
Yani farklilik.. Yani tekduze olmayan, varolan diger eserlerden bu anlamda siyrilabilen, birseyleri ilk kez aktarabilen dillendirebilen, nuanslara sahip midir sanat eseri? Yaraticilik ve zekayi bu anlamda birbirine karistirmak cok olasidir. Yetenekli olmasaniz da yaratici olabilirsiniz. Ayni cok zeki olsaniz bile, yaratici olamayabileceginiz gibi. Aptal da olsaniz, tesaduflerden nemalanarak, yaratici bir sonuc cikartabilirsiniz. Zaten onemli olan bunlarin birbirlerini besliyor ve destekliyor olmasi.
3-EMEK VE TEKNIK USTUNLUK (YETENEK VE ZANAAT)
Cok yenetekli olsaniz bile, yani misal bir yagliboya tabloda foto-gercekci bir kare elde edebilecek olcude yetenekli olsaniz da, takdir edersiniz ki, detay derinligi, bir parmak ya da tum bir insan figuru cizmis olmaniz ayni sey degil malesef. Foto-gercekci resim sadece bir ornek. yeteneginiz kendisini empresyonist bir resimde de gosterebilir misal. Ama bir dantel masa ortusu cizmekle, normal bir ipek kumas ortu cizmek ayni degil malum.
Dolayisi ile demem o ki, dunyada kimseye sanatci-sanat ya da sanatci-sanat degil deme ehliyetine sahip olan kimse yok. Olamaz da. Bizler ancak, bilgi birikimimiz ve teknik anlamdaki rasyonel bilgilerimiz isiginda degerlendirmeler yapabilir, eserin kalitesi anlaminda ahkam kesebiliriz.
Bunu iyi yapabilmek icin de, salt tarih, felsefe, dunya, vb her konuda sahip oldugumuz bilgi kadar, kendimizin de iyi ya da kotu bir cok sey uretmis insanlar olmamiz da onemli. Cunku birak bir eser hakkinda dogru yorumlar yapabilmeyi, ozellikle iyi bir eser ortaya koyabilmek icin, pek cok kotu esere imza atmis olmaniz gerekebilir. Bu surecin uzunlugu da, kapasitenize ve potansiyelinize gore degisir. Cunku tecrube ve pratik, en az teorik anlamdaki altyapiniz kadar onemlidir.
Sanat : bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb. dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü. bence sözlük anlamı gayet açıklayıcı
Müzik o kadar önemsizmiş ki, yokluğunu farketmemişim.Enfes bir bölüm olmuş.İlker Hocam bayılıyorum size 😍
Aha sapyoseksüelliğim tuttu yine 🙈
Gerçekten yerimde sayıyorum dört yıldır aynı videoyu izliyorum
Sanatçısız sanat olmaz.
Yani insanı, yaptığı "sanat eseri" sanatçı yapmaz. Sanatçının yaptığı eser, sanat eserine dönüşür.
Örneğin instagramda kimin çektiğini bilmediğimiz bir fotoğraf bu bağlamda büyük bir bilinirlik ve sanatsal takdir kazandı diyelim. Tabiri caiz ise "viral" oldu ve Steve Mccury'nin "Afgan Kızı" fotoğrafı kadar bir değer elde etti. Eğer bu fotoğraf anonim olarak kalır ise bu bir sanat eseri değil, bir tarihi eser olarak kalırdı. Ama bu fotoğrafı çeken kişi tamamen bu etkiyi yaratma amacı ile yola çıkmış biri çıkar ise, bu fotoğraf bir sanat eseri olurdu. Yok değil ise, yani tamamen şansa çekilmiş ve yarattığı etkiyi yaratmayı hiç düşünmeden yola çıkmış birine ait diyelim, işte o zaman çok ilginç bir şey olurdu. Bu fotoğrafa ulaşmamızı sağlayan mecra “iktidar” olurdu. Yani ortada sanat veya sanatçı olmaz, sadece iktidar kalırdı. Mecranın gözümüzdeki değerini arttırmaktan başka hiçbir işe yaramazdı bu fotoğraf… Özetle sanatçı olmak için, olmaya çalışmak gerekir önce, belki bir gün denk gelir. "Sanatçı olsam keşke" hayaliyle yaşarken denk gelir ise ancak medya maymunu olur insan.
Sanatçı, iktidardan rol çalarak/alarak algıyı yaratan kişidir. TV iktidarların, Sinema iktidardan rol çalanlarındır. Rolünü iyi oynayan Nuri Bilge Ceylan olur, kötü oynayan Çılgın Dersane’lerden birinin yönetmeni olur. Kutsal olan meslek sahibi olmaktır. Yani zanaatkarlık. Sanatçılık ancak bahşedilir. Kısmetse olur, değil ise olmaz…
Van Gogh’a kadar gitmeye gerek yok.Vivien Mayer’in hikayesine bakıp çok da dertlenmemek lazım bu hususta.
Nazım çok iyi eğlenceli bir kişilik, ben sanat uğruna maddi manevi fedakarlıklar yaptım bunu açmaya gerek yok,sende sanatsal içerik üretme isteği var onu algıladım ve bu konuda yardımcı olmak naçizane haddime değil belki ama bir tavsiye olarak algılayabilirsin,Sanat birazda nasıl düşündüğün ve nasıl gördüğünle alakalı dünyayı, ki buda zamanla değişebiliyor, vizyonunu genişlet.Bir yönetmeni neden seversin ve hangi filmini yani sende olan karşılığı ne? mesala hollywood filmlerini gerçekten gördüğün zaman sıkılıyormusun? işte bu dönüşümleri kastediyorum, gün gelir ailene eski lisedeki arkadaşlarına bile uzak düşersin değişmişsindir ve bunun geri dönüşü yoktur, bu benim deneyimlediğim birşey. Tarkovskye sanat nedir diye sorduklarında : Tarkovsky sanatı yada başka bir kavramı ele almadan önce Çok daha kapsamlı bir soruya cevap vermeliyiz der. Yani İnsanın bu dünyada ki yaşamının anlamı ne? eğer biz bu dünyaya spiretüel olarak gelişmek için geldiysek sanat da oraya ulaşabilmek anlamına gelir diyor ve ben hak veriyorum. Sanatçı bir aile den gelmedim ama sanatı destekleyen bir ailem var, İdeolojilerde ne olursa olsun. Sanat ruhsal farkındalığın mihenk taşı, Sevgiler..
Köyde var 1000 kişi 990 ı çapa yapıyor Rembrandt da resme sarıyor kalan 9 kişi ne oluyor Nazım ?
Avrupa'da o dönemde Feodalite var; Köylüler (Serfler) Feodal beye bağlıdır ve beyliği terk etmeleri yasaktır, o 9 kişi muhtemelen derebeyleridir ;-) :)
Kpssye çalışıyor onlar
Hoca dibine kadar realist nazım da aynı şekil romantik bu zıtlık çok güzeldi gerçekten
Ne leziz bi muhabbet. Durdurup yorum yapasim geldi. Tekrar tekrar izlemek, ese dosta izletmek lazim.
'Bütün duyularıma hitap ediyorsa sanattır' ne demek ayol. O zaman kafandan aşağıya bir kova suyu şorr diye dökersek o da sanat olur :)
adgasgjasf on numara
Sanırım söylemek istediği kendi yaptığı değil de başkasının bir ürünün bunu ona yaşatması.
başkası döksün o zaman :D
:))
Neden olmasın :D
Tarihte sanat himaye işidir, şairler, ressamlar, aşıklar himaye görmüş eser vermişlerdir. Kavgaları da himaye görmek, yahut sahip oldukları himayeleri kaybetmelerinden çıkmıştır.
Halil İnalcık hocanın Türk tarihinde sanatın himayesini anlattığı "Has-Bağçede Ayş u Tarab" adlı kitabını öneririm.
İktidarın sanatı ve sanatçıyı nasıl etkilediği ve himaye verdikleriyle toplumun beğenilerini istemeden de olsa nasıl yönettikleri çok güzel anlatılıyor.
Dönem İtalya'sında çıkan büyük sanatçılar da aynı patronaja sahip kişiler.Hatta Osmanlı'Dan himaye isteyen, sanatını yahut yeteneğini padişahın taleplerine sunmak isteyen bir çok sanatçının mektupları da ortada...
Okumanızı tavsiye ederim İlker bey!
Böyle felsefik tartışmaların olduğu videolar daha çok gelmeli.Ufuk açıcı ve düşündürücü bir videoydu.
İlker hocam ilk defa beni anlayan birini yani sizi dinledim özellikle sanat filmleri konusunda bence çok haklısınız.
Harika ötesi bir sohbet. Seriyi büyük bir keyifle motosiklet kullanırken kulaklıktan dinledim. Sonuçta İstanbul'da ölmeden motosiklet kullanmak da bir sanat 😊
En iyi Olmaz bölümü olabilir bu.
RUclips da izlerken en keyif aldığım kanalsınız. TEDx Konuşmanızdan etkilenmiştim. Özgün ve gerçekçi yorumlarınıza bayıldım. Harikulade güzel ve kaliteli muhabbetiniz içinde ayrıca kutlarım. Çok keyifli bir iş olmuş. Devamı için teşekkürler.
Bir mimar olarak severek izliyorum. Sektörler arası epey benzerlikler var. Benim kendi sektörümden anladığım ve İlker Bey'in de genelde değindiği konunun özeti sanki şu: Aslında içinde biraz tasarım ya da sanat gibi doğrudan formulü olmayan başlıklar konuşulan sektörlerde, o sektörün içindeki tanınan insanlar ne yaptıklarını anlatmayarak (tanımsız bırakarasak) paralarını kazanmaya devam ediyor. Fakat hem mimarlık, hem de sinema aslında son derece teknik-mekanik konular. Onları takip eden, ciddiye alan yeni nesil ise yaşadığı çağı kaçırıp gerçekten bir şey üretememiş oluyor. Halbuki o ünlüler de aslında bazen tesadüflerin bazen de çok çalışmanın onları taşıdığı bir yerdeler. Daha çok üretip, kişileri değil çağı (etrafta neler olduğunu) izlemek lazım ki tesadüf denk geldiğinde hazır olasın.
32:36 evet İlker Canikligil yönetmendir çünkü filmleri var, reklam filmleri var vs. Film çekiyorsan sen de yönetmen olursun, ben de yönetmen olurum. Bu iş bu kadar basit, illa bir yerden ödül almana gerek yok bu ünvan için.
Resmen bağımlılık yaptınız. Bittikçe izliyorum harikasınız hocam 👍
Nazım iyileşme sürecine girdikçe program bitecekmiş gibi hissediyorum.
İktidiarın her şeyi belirlediği gibi sanat eserleri içinde neyin öne çıkacağını ve neyin sanat olduğunu belirlediği doğru. Üretim ilişkileri zaten tüm yaşayışı belirler ve egemen sınıf çıkarına yeniden üretir. Sanat ise anlattığı şeyin yanında insanda sonsuzluk duygusuna sebep olur. Üslubu ve içeriği içinden çıktığı dönemin şartlarına endekslidir ama zaten mesele o dönemini öncesinden yüklenip sonraya da bırakilmesidir. Bu bir derinlik meselesidir. İnsanın zamanla ve mekanla görüntüsü değişen ama ezelden ebede değişmeyecek konuları vardır. Eser buraya hitap ettiğinde sanatsallaşır. Bu konu da temelde insanın ölümlülüğü duygusudur veya aşktır. Bilinçaltı veya bilinç düzeyinde; yöntemi güzellik, şiddet, çirkinlik olsa da o sonsuz duyguya işaret etmedikçe şeyler sanatsallaşmaz. Van Gogh döneminde sefalet içindeydi de hangi iktidarın işine geldi, bugün iktidarın bize sanat olarak dayattığı hangi eser kalacak? İnsanın ebediyetine hitap etmektir kanımca asıl olan. Evet iktidar seçer ayırır ve bizim karşımıza gelmeyen birçok eser de aslında varolmuştur ama değer burada değildir.
İlker Canikligil teşekkürler.
Bu zamana kadarki en derinlikli ve efsane bölüm bu olmuş. İyi ki varsınız!
Bizim oralarda bir söz vardır: iki laf var, ikisini de sen söylüyorsun. Nazım da tam öyle iki laf var ikisini de kendi söylüyor 😁 Nazım'ın İkizler burcu olduğuna inanmaya başladım 😊
1984 kitabindaki çiftdüşün muhabbeti
Geçen 5 senede 15 yıllık yaşlanmışsınız İlker Bey
Sanat ideolojinin estetize edilmiş halidir.
Sanat için mutlak bir tanım bulmak mümkün değil elbette ama genel olarak geçerli olduğuna inandığım tanımlama bu.
Bir çok insanın yanlış yaptığı şey, egemen ideolojik alana başka bir ideolojik bakışla girmeye çalışmak. Herhangi bir egemen düşünce (devlet, şirket, ordu, okul, örgüt, hoca vb.) ancak kendi renginde ya da yakın renkteki üretimi mümkün kılar. Buna karşı bir şey yapmak istediğinizde size hiç bir imkan sunmayacaktır, hatta engel dahi olur. Kendi ideolojik alanımızı yaratmak gerek, bunun için de praksise ve kitleye ihtiyacımız var. O yüzden bütünüyle bireysel meselelerden çıkan bir üretiminin başkaları için bir anlamı yok, hareketi yaratacak kitleye ulaşmak için daha kapsamlı bir ideolojik bakışa sahip olmak gerek, tabi bu bakış belli bir derinlikten de mahrum olmamalı.
hangi ideoloji arkadaşım.. m.ö 300 yılında bir buşman kabilesi müzik yapıyor . sanatı aptal aptal modalarla trendlerle karıştırtırmayın yahu. sanat yapılabilindiği için ve bunun yarattığı farklılık- haz için yapılır.
Olmaz Öyle Saçma Şey dünyanın en büyük sanat eseridir.
Sanırım sanatın tanımlama konusunda izlediğim en iyi içerik youtube mecrasındaki.
Nazım Bey gibi bir kaç öğrencim var. Onlara konuyu anlatırken geçirdiğim kalp spazmını, videonuzu izlerken de geçirdim. :)) Fakat yine öğrencilerimi takdir ettiğim gibi Nazım Bey’i de düşüncelerini ‘hemencecik’ değiştirmediği için takdir ettim. Zoru sevdiğimden belki. İlker Hocama derin saygı ve sevgiler.
Dipnot: Müziksiz fevkalade. Hadi bir de buradan buyrun :)
Dipnotun dipnotu: Hoparlör ve çakıyı uzun süre unutmayacağım :))
24 haziranı bekler gibi bekliyoduk hocaam.merhaba nazım ve veysi!
keşke yakın çevremde ilker canikligil gibi dünya standartlarında objektif bir bakış açısı yakalamış kibirsiz doğruyu seni ezmeden anlatabilecek bir kişi olsa.
"Hayattaki en büyük başarım bu adamı bulmak olabilir" :):):):)
İlker Hoca'nın en iyi performansı 👍
Çok eğlenceli bir bölümdü :). Güzel şeyler de düşündürttü bana. Ellerinize sağlık
Bu bölümü dönüp dönüp izliyorum. Sanırım izlediğim en iyi motivasyon videosu bu.
Dijital oyunların sinemaya adım adım yaklaşması hakkında ne düşünüyorsunuz? Aynı şekilde oyunları Lead Designer'lar yönetirken artık birçok oyun yönetmenler tarafından yönetiliyor. Bu iki sektör arasında nasıl bir bağlılık var ? Birbirlerini destekliyorlar veya baltalıyorlar mı?
"Sanatçıların yaptığı evrenin parçalarını büyük bir maharetle seçmektir; olayların dizginlenemez akışı sırasında fevkalade faydalı ve eğlenceli parçalar seçilir ve bir tutarlılık ve süreklilik yanılsaması yaratacak şekilde düzenlenir. Sanatçı dünyayı kendi dünyasına çevirir ve kendi dünyasından bir dünya yaratır. Bir süreliğine. O sanat eserine bakma veya o eseri dinleme, seyretme ya da okuma süresince. Tıpkı bir kristal gibi, sanat eseri sanki herseyi içinde barındırıyormuş, sonsuzluğu imliyormus gibi gözükür. Gelgelelim aslında sadece bir kaşifin harita taslağından ibarettir. Sisli bir kıyı şeridini gösteren bit krokidir, hepsi bu."
Dünyanın Kıyısında Dans - Ursula K. Le Guin
Allah sabır vermiş İlker Beye. Maşallah.
Videonun 2. dakikasındayım ve muazzam bir konuyla giriş yapıldı, mesleğimin her dakikası Nazım'ın yerinde sayma hissi ve buna ek olarak böyle devam edersem başarılı olabilecek miyim hissi ile geçiyor. Halbuki nerede kendimi başarılı sayacağımı bilmiyorum ve hep kendimi kendi mesleğimin dahileriyle yarıştırmaktan alıkoyamıyorum.
Bakalım neler anlatılacak :)
"Bu yılın en iyi kameramanı açıklandı: Nazım Yılmaz" CNN International
Ahmet Yucel kameraman deme sonra kızar. Görüntü yönetmeni bey diyeceksiniz. Haha
En ufku açıcı bölüm olmuş benim adıma. Efsaneydi hocam.
En keyif aldığım sohbet bu oldu, teşekkür ederim 😊
Bu bölüm efsane olmuş.Tekrar tekrar izliyorum.👌👏
En efsane bölümlerden biri gerçekten güldürürken düşündürdü.
Şu asık suratıma biraz da olsa neşe kattınız hocam...
Ilker canikligil dünyanın en iyi insanıdır tekrar ediyorum ilker canikligil dünyanın en iyi insanıdır
bomba gibi olmuş..beklediğimize deydi..harikasınız.(diğeri gelene kadar tekrar tekrar izleriz artık)
Olağan üstünde kaliteli bir program yapmışsınız ve yapıyorsunuz Sizi Tebrik ediyorum Başarılarınızın devamını diliyorum .
Vab Gogh'un amcası Lahey'de sanat simsarlığı yapıyordu ve Van Gogh gençliğinde onun yanında çalışmıştı velhasıl köyde otururken sonradan anlaşılan biri değil, çok kasıyor ve network sayesinde bir şekilde giriyor olaya. Değerli sanat budur dayatması erklerin elinde fakat sanat ve sanatçı tanımı bu tip dayatmalardan bağımsız bana göre. Nazım'ın da dediği gibi arz edilen sanatın alıcısı benim, bende sanatsal bakış açısı yoksa yani algılarım bağımsız bir şekilde baktığı şeyin kendisindeki karşılığını yani etkisini değerlendiremiyorsa, başkasının bu çok değerli bir sanat eseri propagandasını yerim ama yemiyorsam sanatı değerlendirmek bana kalır sana kalır. Sanatçının yaptığı şey dünyayı algılamak ve algıladıklarının düşündürdüğü, hissettirdiği şeyleri sanki bir dönüştürücü makine gibi dünyaya geri ifade etmek. Velhasıl sanat toplum için değil, birey için değil, sanatçının kendisi için yapılır. Sanat hayatı kusmaktır aslında. Bu bazen estetik ve özenli bir şekilde olur hatta naftir de çünkü sanatçı naif karakterlidir, bazen çok öylesine veya özensiz. Her sanatçı sanatına karakterini katar. Baktığımızda o karakteri görmemiz lazım. O yüzden bazı sanatçılar kendi tarzını yaratma konusunda takıntılıdır oysa tarz karakter değildir bu da bir yanılsama. Bu da Nazım'da da olan beğenilme arzusu ile eş zamanlı dünyaya imzasını atma hatta o imza sayesinde bir nevi ölümsüzlüğü yakalama. Elbette zengin birinin portresini yapmak durumunda kalan insan aslında zanaatçidir. Ama bu demek değildir ki o üretimde sanat olmayacak. Bazen at üstünde bir adam resmetmiştir ama at öyle bir bakar ki resmi yapan o adama içinden küfür etmiştir aslında. Bu bir ifadedir, bir mesajdır sanatçı yine dünya ile ilgili his, görüş bildirmektedir bunu yaparken söz sanatını değil resim sanatını kullanır başkası müziği diğeri fotoğrafı bir diğeri sinemayı kullanır. Tabi ki en kadim sanatlar heykelcilik, resim(gözden fetih) , müzik(kulaktan fetih), söz(şiir, hikaye(göz/kulak). Diğer bütün sanatlar da bunlardan türetilmiştir. Temel renklerden başka renkleri türetmek gibi. Rol yapmak sanat mıdır mesela? Bu bir yorum serbest performans ise olabilir ama yönetmenin ısmarladığı bir performans ise değildir. O oyuncu da zanaatçı olmuştur. Bundan da gayri küçük bir çocuğun çöp adamlarla ailesini istediği gibi özgürce çizmesi bir sanat performansıdır. Zaten çocukken hemen herkes sanatçıdır, zamanla sosyal kabul dayatması yüzünden o yetilerini kaybederler :(
Oh 36 dakika ne güzel
Senin kadar değil beybi
Güzellik kaygısıyla, miktarı fark etmeksizin emek verilerek ortaya çıkarılmış bir eser beğeni topladığı topluluk için sanattır.
Bu videoda nazımın ağzına terlikle vurma isteği hasıl olsa da nazım olmasa ilker hocanın değeri anlaşılamayacak olması hasebiyle nazıma ayrıca teşekkür ediyoruz. Şaka bir yana tüm ekibi severek izliyor ve dinliyoruz. :)
Müziksiz süper olmuş!!! Thanks!
Manas Khaldarov Ben müziği hiç farketmemişim. Yorumlara bakınca eski bölümleri açıp baktım. Bence müziksiz de olmuş. Müzikli de oluyordu.
Ümit Arabul Sanırım gergin tartışmalı bölümlerde kısıyorlar :) dikkat kesilelim iyice diye :D
Bende farketmemisim olmadigini...demek beyin noise cancel yaptı arada onu.
durkarr 😁 yapıyo
Nazım başkan sonuna kadar haklı gözlüklü boş yapıyor. Güzel olan her şey sanat değildir tabi ki ancak sanat olması için bir ileti taşıyıcının estetik kaygılarla üretilmiş olması gerekir. Eğer o ileti aktarırken estetiğe daha fazla önem veriliyorsa o sanat olur, fotoğraf, sinema, müzik, resim bunlar için görsel-işitsel iletim alanları açar. Sanatı zanaattan ayıran da tam olarak budur; bu alanlar doğaları itibariyle üreticinin kendinden bir şeyler katmasına ve aktarmak istediklerini duyulara hitap edecek şekilde vermesine daha fazla olanak tanır.
Hocam bir soru sormak istiyorum. Umarım cevab verirsiniz. Qüzel bir hikaye olursa ve ben onun filmini yapmak istiyorum nasıl yapa bilirim? Türkçem kötü ola bilir kusura bakmayın
'Her çağda hakim sınıfın fikirleri,hakim fikirlerdir yani toplumda egemen maddi güç olan sınıf aynı zamanda egemen entelektüel güçtür.' Yani Karl Marx da İlker hocayla aynı fikirde.
Çok farklı bakış açılarından da bakmamı sağladığınız için çok teşekkür ederim.
İlker Bey, bulunduğunuz ortamda çok zor anlaşılıyorsunuz maalesef fakat bu umrunuzda değil ve etkileyici olan da bu. Da Vinci, sanat ve sanatçı kavramı hakkında söylediklerinizin altına imzamı basarım. Türkiye'de sanata çok duygusal yaklaşıldığı için büyük bir yanlış anlaşılma ve kafa karışıklığı var. Bu video belki birkaç kişinin sorgulamasını sağlayacaktır. Teşekkür ederim emekleriniz için...
Ah Nazım ben de her şeye senin duygusal bakış açınla yaklaşıyorum. Ama duygusallık günümüz dünya düzeninde kayıptan başka bişey getirmiyo be. Ah şu duygusallar olarak nerelere gidelim, kimlere soralım ?
Hocam saygılar, şahane bir video olmuş.
konular tartışma muhabbet kısaca her şey çok iyi ya hiç bitmesin bu program
Nazım gibi düşünenlerin bir kez daha irdelemesi gereken kavramlar var.Bu kavramlar tanımladıktan ve içimize sindirildikten sonra örneklerler üzerinden sınanmalı.
İktidar ,bir anlayışın geniş kitleleri ikna etmesi hasebiyle yaygın olması(Hoca da anlattı ama ben de bu haliyle açıklama gereği duydum).Örneğin Barcelona futbol takımı.Herkes onların oyun anlayışının çok iyi olduğunu düşünüyor.
İsviçre çakılığı ve Nuri Bilge kısmına gelirsek yine futboldan örnek Ronaldo.Onun gibi olabilir misin,evet.Ama ona benzeyen bir oyuncu bile yokken onun yolundan o sonuca ulaşmayı beklemek pek olası değil.Bir çok yetenekli topçu var,fiziklerini iyi yapmayı onlar da biliyor ama onun performansına 1 sezon bile ulaşan yok nerdeyse ,bu adam hiç bir futbolcunun olmadığı kadar (10 yıldır) hep zirvede.Bunun yerine Rakitic daha olası.
Tabi bunlar gibi kalbur üstü karakter olabilmek için İsviçre çakısı olmak da bir zorunluluk.Zira bir dal diğerini bütünlerken bir yandan da diğerini de geliştiriyor.Kurguyu yapmak sana filmi çekerken de yazarken de bir filtre daha katıyor ve ortaya daha zarif bir iş çıkıyor.Kısacası takımın onu oluşturan bireylerin toplamından fazlası olma durumu.
Videonun önemli aksı sanat ve zanaat arasındaki ilişki .Bunlar birbirleri arasında geçişken varlıklar.Bunları ayıran mesele yaratıcısının ona atfettiği anlam bence.Yaratıcı işin adını koyacak ki devamında toplum ona göre değerlendirsin, benimseyecekse o haliyle benimseyecek.
Son olarak esas soru da aslında sanat nedir?Soru iyi,cevap zor.Önce bir tanım yapmadan bölük bölük tarif ederek bir tanım yaparsak belki işimiz kolaylaşır.
Cevabımızı sınamamız için örnek de Recep İvedik 3.Ne kadar iyi örnek bilmiyorum ama en azından "kalabalıkların beğenisi" kalıbı için iyi bir sınav bence.Ayrıca Nuri Bilge şakası da var :)
İlker Canikligil Nazim'a "Bir takim insanlar senden resim istiyorsa ressamsindir" dedi, ayni programda Van Gogh'un da ne acilar cektiginden bahsetti (ki kendisi tum yasami boyunca sadece 1 tane resim satabilmistir). Bu bir celiski degil midir?
İlker Canikligil'in dediği bir bakıma doğru; simgeler çok şey anlatır örneğin Fatih Sultan Mehmet neden Bellini'ye o ünlü tablosunu yaptırıyor? Çünkü o tabloda da Ayasofya'ya ve beraberinde içindekilere, İstanbul'a artık kendisinin hakim olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bunu tabloda simgeler anlatıyor. Bunun gibi bir şey anlatmak istediği...