Sene 2006.Üniversitede ilef rts bölümünde ilk günümün son dersinden çıktım. Aynı dersten çıkan bir arkadaş ateşin var mı deyip tanıştık.Cebeci den Kızılay a yürüyene kadar sinema konuşmuştuk.Bana sürekli hiç izlemediğim Haneke filmlerini ne kadar çok sevdiğini vs. anlatmıştı.Sinema okuyan ve sinemayı çok seven biri olarak "ben bu adamı neden bilmiyorum" diye utanmış ve kendimi sorgulamıştım.O günden sonra o zamana kadar ki bütün Haneke filmlerini izlemiştim.14 yıl sonra bana okuldaki o ilk günümün heyecanını ve o sohbeti anımsattığınız teşekkür ederim.Ingmar Bergman da gelsin lütfen. Dünya sineması dersine selam olsun.
Ya bir şey diyim mi, kamera arkasında gençler güldükçe içim bi hoş oldu. Memleketin gençlerinin mutsuzluğunun arasında çok iyi geldi bu kahkahaları duymak. Hep gülün.
Siz Haneke avusturya vatandaşı diyince dikkatimi çekti belki bilirsiniz thomas bernhard diye ünlü bir avusturyalı yazar var. Yazdığı kitaplarda aynı Haneke gibi bir mutsuzluk, umutsuzluk ve intihar havası mevcut. Ki kendisi de küçükken ayakkabı odasına mı ne girip kendisini kemerle asmaya çalışmış başarısız olunca da hiçbir şey olmamış gibi odadan çıkıp keman dersine girmiş falan. Kitaplarına gelirsek birkaç tanesini okudum ve ilk başlarda kendi kendime "ne acayip bir üslup eleştiri tarzı" diye düşünüyordum ve bütün çarpıklığıyla kendi toplumunu, aile yapısını anlatış şekli çok hoşuma gidiyor "adam haklı, adam haklı" diye diye neye ne kadar sövse kızsa da hak verip içselleştirerek okuyordum bütün kitaplarını ama öte yandan içim kararmış, yaşadığım ruh hali tam bir bezmişlik ve can sıkıntısı oluyordu hep sonunda. Her neyse adam en son sinirlenip güvercinlere sövmeye başladı falan, bildiğin standart güvercin hani... Artık sinirlerim nasıl altüst olduysa beni öyle bir gülme aldı ki.. Haneke'nin kendini, içinde yaşadığı toplumu böyle aşırı ciddiye alışı, o uçsuz bucaksız karanlık ya da tünelin ucunun hep bombok bir yere çıkması işte tipik bir avusturyalı! diyebileceğim kadar avusturya vatandaşı tanımadım eserlerini okuyup izlemedim fakat yine de bu tarz eserler izleyince ve okuyunca eser sahibinin yaşadığı ülkeleri tahmin etmek çok da zor olmuyor açkçası. Saygı duyulan bir sanatçıdır, birçok ödülleri vardır takdir edilmiştir bunları bir yana bırakıyorum ama insan bi noktadan sonra derdini sikeyim, kolaysa gel bu ülkede yaşa nihilist oç diye sövmeye başlamıyorsa bence asıl izleyen kişi samimi değildir. Bizim her gün yüzlerce his ve durumla boğuşma şeklimizin ve maddi manevi var olma savaşımızın yanında avrupa sinemasının ve edebiyatının hissizlik temasını bu denli sömürmesi ve bokunu çıkarması benim ilgimi pek çekmiyor artık, bence gerçekten anlatacakları bir şeyleri, bir dertleri, altmetinleri yok. Son derece yavan, yüzeysel ve yaşadıkları dünyadan bir haberler.
Haneke seviyoruz çünkü Türkiye standartlarında orta sınıf ailelerden geliyoruz ve sevgisizliği doya doya yaşadık. Disiplinle büyütülmenin acısını biliyoruz. Yarı deliyiz hepimiz ve tamamen delirmemek derdimizi anlayan sanatçılara ihtiyacımız var.
İlker Hoca sürekli kendi açısından baktığı için başkalarının ne gördüğünü ya da ne görmek için izlediğini yahut neler gördüğünden sevdiğini göz ardı ediyor bence :) Haneke filmlerinde benim ilgimi çeken en başta şiddet olgusu, kişinin kendi bedenine ve bir başkasına bilinçli bir şekilde zarar verme eğilimi. İnsanların beğensek de beğenmesek de karanlık bir yanı var, bunu ya bastırarak ya da fazlasıyla açık ederek ortaya koyuyor. Haneke'de bu ikisi de var. The White Ribbon benim en sevdiğim filmi ve orada gördüğüm şey şiddet ruhunun, ceza ve ödül mevzusunun sinsi bir ortamda işlenmesi, sonuçta köyde insanların başına gelenlere neyin yahut kimin sebep olduğu bir süre anlaşılamıyor. En sonundaysa amiyane tabirle biz babadan böyle gördüklük bir mevzu olduğunu anlıyoruz. The Piano Teacher'da ise kişinin kendi bedenine bilinçli bir şekilde zarar vermesi (David La Breton, Ten ve İz kitabında birçok sebebi örnekliyor) cinsel yanıyla ilişkilendirilerek yine şiddet öğesiyle önümüze atılıyor. Peki neden bir Türkiyeli bu herifin filmlerini sevmeli ya da sevmemeli, yahut ne buluyor da seviyor? Yalnızca bir örnek vereyim: Türkiye aile içi şiddetin çok ciddi boyutlara vardığı bir ülke, erken yaşta sürekli şiddete maruz kalan çocuk zamanla kendine ve başkalarına şiddet göstermeye başlıyor, taşrada yetişmiş her erkek çocuğu az ya da çok ebeveynlerinden şiddet görmüş, ne gördüyse kardeşlerine, çevresindekilere onu yapmıştır. O yüzden şiddet öğesini hafife almamalıyız.
Cumlede 4 tane kelime var, zaten ozne basa yuklem sona koyuluyor. geriye 2 kelime kaliyor, onlari dogru siralasaydin bari 🙂 Dogrusu: Cefri filmleri izlemeyince elendi.
Cefri ve Nazım'ın beraber olduğu bir video görmek isterdim. Çok ilginç bir tepkime izlerdik. O kadar aynı düşünürlerdi ki birbirlerinden nefret ederlerdi diye düşünüyorum...
Tam da Haneke videosu isteği yapsam da Ilker Hoca'yı yine "SANAT!!!" diye bağırırken izleme şansı yakalasam derken hediye gibi bölüm :D Doğu ve Gülsema da iyi ki katılmış harikalar. Psikoloji bölümünde derste Haneke filmlerini psikanalitik olarak yorumlama ödevi vermişlerdi. Oradan biliyordum ki bundan güzel bir OÖSŞZ bölümü çıkar. Immfff ığnlşşh ömmm SANAT!!!!
avusturyada 3 senedir yaşıyorum. dünyada çok millet gördüm ülke gezdim. ama şimdiye kadar gördüğüm en hissiz millet avusturyalalılar. o kadar insan tanıdım ne bir aşk hikayesi ne nefret ne terk edilme vs vs vs. bomboş kupkuru ilişkileri ve yaşamları var.
en sevdiğim yönetmenlerden birisi. bu ekipten dinlemeyi çok istemiştim gerçekten ama hayvan gibi spoiler yedim. her şeyi unutabilirim de "amour" galiba aklımdan çıkmayacak, happy end ile double penetration yaptınız resmen. hayır spoiler veriyorum derken bir boşluk olsun bari daha ileri saramadan yedik zaten. neyse seviliyorsunuz yine de :)
Benny's Video filminde babanın cesedi ortadan kaldıracaklarını anlattığı sahnede annenin birden gülmeye başlaması aşırı rahatsız edicidir. Ama asıl rahatsız edici olan anneyle çocuğun tatile gittikleri sahnelerdir. Orta sınıf ne olursa olsun aile rutinini bozmamıştır.
Şu Cambly'e sırf FluTV için üye oldum ama memlekete bu kadar faydalı kanala düzgün bir sponsorun sponsor olmamasına da büyük üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. (Ey! Medya patronları, siz kimsiniz?)
Bir şey ile kimse ilgilenmezse, bilinmez olursa korkulur. Ama sanatı bile güzelliği bile bunun üstüne kurarsak ne ölümden korkarız ne acıdan. Bu bir günah çıkarma. Acılarla barışmak için.
Haneke konusunu özellikle oradaki çocuklar istedi diye işledik dediniz İlker Bey ama çocuklar ne Benny'nin Videosu'nu izlemiş, ne Yedinci Kıta'yı izlemiş, ne Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parçası'nı izlemiş... Yani bazı filmlerini izlememiş olabilirler (Yedinci Kıta bence baya önemli bir film) ama böyle bir program yapılacaksa en azından hızlı da olsa şöyle bir gözden geçirmek gerekiyor diye düşünüyorum. 😊
Kamera arkasında seslerini duyduğumuz arkadaşları tanımıyorum fakat en azından iki saat okuma yapsalardı Haneke ile ilgili, çok daha verimli bir program olabilirmiş. ''Yaşlılar yavaş, planlar yavaş'' :) Bu cümleden sonra kapattım programı kusura bakmayın. En sevdiğim iki üç yönetmenden biridir Haneke. Tabi ki herkes sevemez, nefret eder, izlemez, dalga geçer anlarım da, program yapılıyor ve adamın filmlerinin dörtte üçünü izlememiş ''Z kuşağı'' arkadaşlar yorum yapıyorlar :) Komik. Funny Games eyyorlamaları dinlemeye değerdi. Çok beğenen kamera arkasındaki arkadaşlar ne yazık ki hiçbir şey anlamamışlar. Olur gibi. Kolay gelsin.
Abi, 16 yaşındayım, sayısalcıyım, ve bununla birlikte şu asistanlardan daha fazla film izlediğimi görüyorum her defa. Allah aşkına video için açıb iki filmini izleyeydiniz adamın insafsızlar
la pianiste isimli filmi tıp fakültesinde psikiyatri dersinde izlemiştik, hocamız psikolojik olarak çok doğru ve isabetli bir bakış açısına sahip olduğunu söylemişti
Hocam, Heneke bir röportajında "Schindlerin Listesindeki duş sahnesini göstermezdim..böyle bir film çekmezdim..bazı şeyler 'konuşulmaz'dır" demişti. Yönetmen otosansür uygulamalı mı? Sinema hayatın bir yansımasıysa, "anlatılamaz" şeyler var mıdır?
Neden Heneke'nin filmlerinde Schubert çalıyor. Çünkü Schubert te Avusturyalı. Programınızı tesadüfen izledim.. Çok beğendim.. Haneke'yi çok sevimli tartışıyorsunuz...Çok bilgilendim. Teşekkürler
Sinemaya yeni başlamış, hayatın gerçeğiyle karşılaşmamış, sanat aşığı idealist yönetmen tribindeki kız çok iyi ya fkkdkckskkdjaks İlker Canikligil sektörün tozunu yutmuş neyin ne olduğunu bilen bir yönetmen olarak kızın idealist hayallerini gördükçe çok eğleniyor 😂😂😂
güzel eğlenceli ve bilgilendirici içerik. Funny Games izlemek istiyordum aklımdaydı, bahsi geçen yerde durdurdum izledim. nşa( normal şartlar altında) yani bilmeden bu filmi izlesem , hiç unutmazdım. Yazar yönetmen doktor avukat şantiye şefi .... burada ne demek istemiş, teknedeki bıçak sahnesi ( there is a knife on the boat, komedi :) her şeyi anlatıyor, buradan bakınca öyle buradan bakmayan için ise TAM BİR klasik ( klasik olmayan hep hatırlanacak ;) Yorum düzenlemeyi sevmem bir arkadaş demiş 45:09 Tarihi an aynen katıldım.(sadece bu satır içindi düzenlme
Bu seri sanki her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Yıllardı izlemeye cesaret edemediğim AMOUR filmini izleme isteği uyandı. Heleki en kolay izlenenecek filmi bu diyince...
Serhan bey ile Schubert konuşmanın zamanı geldi sanırım tam da Haneke’nin üzerine artık gerekli bence, zaten müzik serisinde de Haydn ve Schubert sanırsam sıradaki besteciler olacaktır. Bunalım ile ilgilenen yönetmenlerin Schubert ilgisi şaşırtıcı değildir, hele ki bestecinin hayatı araştırılırsa belki de bunalım ve Schubert arasındaki ilişki kolaylıkla çıkarılabilir. Bunalım burada en doğru kelime mi buna da tam emin değilim, şahsen ben tamamlanmama duygusunun belki de daha baskın olabileceğini düşünüyorum (8.senfoni ile ilgili bir anlamda bunu söylememek ile birlikte Schubert’in ünlü tamamlanmamış senfonisi de bu anlamda bence hayatı işe ilgili ilginç bir örnek oluşturur). Ayrıca Serhan Bey’in Schubert’in liedlerini sevdiğini tahmin edebiliyorum eminim anlatacağı çok şey vardır
Önceden 2 yönetmen sayamıyordum sayenizde Karı kız ortamlarında Haneke Kanepe yardırıyorum. Allah işinizi rast getirsin.
İşiniz gücünüz şov 😑
😂😂😂
Dostum senin içeriklerin anlaşılıyor ki Haneke'lerle değil kanepelerle alakalı.
karı ney la?
@@daydream1468 dfgee ama kızlar bunlara düşüyor adamın biri freud k,itabı okuyarak kac kadını soymustu haberi çıktı
Sene 2006.Üniversitede ilef rts bölümünde ilk günümün son dersinden çıktım. Aynı dersten çıkan bir arkadaş ateşin var mı deyip tanıştık.Cebeci den Kızılay a yürüyene kadar sinema konuşmuştuk.Bana sürekli hiç izlemediğim Haneke filmlerini ne kadar çok sevdiğini vs. anlatmıştı.Sinema okuyan ve sinemayı çok seven biri olarak "ben bu adamı neden bilmiyorum" diye utanmış ve kendimi sorgulamıştım.O günden sonra o zamana kadar ki bütün Haneke filmlerini izlemiştim.14 yıl sonra bana okuldaki o ilk günümün heyecanını ve o sohbeti anımsattığınız teşekkür ederim.Ingmar Bergman da gelsin lütfen. Dünya sineması dersine selam olsun.
Ya bir şey diyim mi, kamera arkasında gençler güldükçe içim bi hoş oldu. Memleketin gençlerinin mutsuzluğunun arasında çok iyi geldi bu kahkahaları duymak. Hep gülün.
@Homeros torentte var. Ordan bakmalısınız.
@Homeros internette çoğu sinema sitelerinde var filmleri
"Bir insan Baklava yiyerek Haneke izleyemez"
İlker Canikligil 😂
Aynen o baklava boğazında kalır insanın 😁😅😂
Terrence Malick
Krzysztof Kieślowski
Robert Zemeckis
Paul Thomas Anderson
Darren Aronofsky
Wes Anderson
Şu yönetmenlerden biri gelse çok mutlu olurum
Ilker hocanin kamera karsisinda oldugu serilerin artmasini istiyorum harika bi enerji
Genç arkadaşlarımızın en fazla katılımının olduğu Olmaz programı olmuş gibi, gerçekten güzel program olmuş.
Siz Haneke avusturya vatandaşı diyince dikkatimi çekti belki bilirsiniz thomas bernhard diye ünlü bir avusturyalı yazar var. Yazdığı kitaplarda aynı Haneke gibi bir mutsuzluk, umutsuzluk ve intihar havası mevcut. Ki kendisi de küçükken ayakkabı odasına mı ne girip kendisini kemerle asmaya çalışmış başarısız olunca da hiçbir şey olmamış gibi odadan çıkıp keman dersine girmiş falan. Kitaplarına gelirsek birkaç tanesini okudum ve ilk başlarda kendi kendime "ne acayip bir üslup eleştiri tarzı" diye düşünüyordum ve bütün çarpıklığıyla kendi toplumunu, aile yapısını anlatış şekli çok hoşuma gidiyor "adam haklı, adam haklı" diye diye neye ne kadar sövse kızsa da hak verip içselleştirerek okuyordum bütün kitaplarını ama öte yandan içim kararmış, yaşadığım ruh hali tam bir bezmişlik ve can sıkıntısı oluyordu hep sonunda. Her neyse adam en son sinirlenip güvercinlere sövmeye başladı falan, bildiğin standart güvercin hani... Artık sinirlerim nasıl altüst olduysa beni öyle bir gülme aldı ki.. Haneke'nin kendini, içinde yaşadığı toplumu böyle aşırı ciddiye alışı, o uçsuz bucaksız karanlık ya da tünelin ucunun hep bombok bir yere çıkması işte tipik bir avusturyalı! diyebileceğim kadar avusturya vatandaşı tanımadım eserlerini okuyup izlemedim fakat yine de bu tarz eserler izleyince ve okuyunca eser sahibinin yaşadığı ülkeleri tahmin etmek çok da zor olmuyor açkçası.
Saygı duyulan bir sanatçıdır, birçok ödülleri vardır takdir edilmiştir bunları bir yana bırakıyorum ama insan bi noktadan sonra derdini sikeyim, kolaysa gel bu ülkede yaşa nihilist oç diye sövmeye başlamıyorsa bence asıl izleyen kişi samimi değildir. Bizim her gün yüzlerce his ve durumla boğuşma şeklimizin ve maddi manevi var olma savaşımızın yanında avrupa sinemasının ve edebiyatının hissizlik temasını bu denli sömürmesi ve bokunu çıkarması benim ilgimi pek çekmiyor artık, bence gerçekten anlatacakları bir şeyleri, bir dertleri, altmetinleri yok. Son derece yavan, yüzeysel ve yaşadıkları dünyadan bir haberler.
onlar çok bencil ve bireysel çünkü ve nankörler
Haneke seviyoruz çünkü Türkiye standartlarında orta sınıf ailelerden geliyoruz ve sevgisizliği doya doya yaşadık. Disiplinle büyütülmenin acısını biliyoruz. Yarı deliyiz hepimiz ve tamamen delirmemek derdimizi anlayan sanatçılara ihtiyacımız var.
İlker Hoca sürekli kendi açısından baktığı için başkalarının ne gördüğünü ya da ne görmek için izlediğini yahut neler gördüğünden sevdiğini göz ardı ediyor bence :) Haneke filmlerinde benim ilgimi çeken en başta şiddet olgusu, kişinin kendi bedenine ve bir başkasına bilinçli bir şekilde zarar verme eğilimi. İnsanların beğensek de beğenmesek de karanlık bir yanı var, bunu ya bastırarak ya da fazlasıyla açık ederek ortaya koyuyor. Haneke'de bu ikisi de var.
The White Ribbon benim en sevdiğim filmi ve orada gördüğüm şey şiddet ruhunun, ceza ve ödül mevzusunun sinsi bir ortamda işlenmesi, sonuçta köyde insanların başına gelenlere neyin yahut kimin sebep olduğu bir süre anlaşılamıyor. En sonundaysa amiyane tabirle biz babadan böyle gördüklük bir mevzu olduğunu anlıyoruz. The Piano Teacher'da ise kişinin kendi bedenine bilinçli bir şekilde zarar vermesi (David La Breton, Ten ve İz kitabında birçok sebebi örnekliyor) cinsel yanıyla ilişkilendirilerek yine şiddet öğesiyle önümüze atılıyor.
Peki neden bir Türkiyeli bu herifin filmlerini sevmeli ya da sevmemeli, yahut ne buluyor da seviyor? Yalnızca bir örnek vereyim: Türkiye aile içi şiddetin çok ciddi boyutlara vardığı bir ülke, erken yaşta sürekli şiddete maruz kalan çocuk zamanla kendine ve başkalarına şiddet göstermeye başlıyor, taşrada yetişmiş her erkek çocuğu az ya da çok ebeveynlerinden şiddet görmüş, ne gördüyse kardeşlerine, çevresindekilere onu yapmıştır. O yüzden şiddet öğesini hafife almamalıyız.
Yıl 2050
Duygu: Ben karşılaştırmalı edebiyat okuyorum
Çok güzel olmuş, Kaufman'dan sonra en beğendiğim bölüm. Ellerinize sağlık.
Yapmayın hocam ya entel Feridun gibi yorum yapmışsınız .
bu kadar mütevazilik olmaz diğer bölüm cefriyi bekliyoruz izlemediği filmler hakkında yorumlarını merak ediyoruz
İlker hocam, tüm üyeler size 5 TL verse 2,65 milyon TL yapar. Siz de bu bütçe ile kavrulacağımız bir film çekseniz 😅
Sonrada hoca salak olmadigi için , paralari alip kaçar
%40'ı vergiye gider ama güzel olur her türlü ^^
Hemi de her ay! Cok isteriz ulkenin guzel beyinleri zengin olsun, potansiyellerini kinetige donustursenler.
%60 INI RUclips KESİYO
KALAN %40 DAN DA DEVLET YETERİNCE KESİYO
@@herseybirlesik3670 her sey birlesik, harfler buyuk.. masallah masallah 😁
cefri izlemeyince filmleri elendi
Kamerayı kaybetmenin de etkisi olabilir
Cumlede 4 tane kelime var, zaten ozne basa yuklem sona koyuluyor. geriye 2 kelime kaliyor, onlari dogru siralasaydin bari 🙂
Dogrusu:
Cefri filmleri izlemeyince elendi.
@@pixelbasedlifeforms filmleri izlemeyince elendi cefri
@@yayaco2751 siir yazmiyorsan mantiksiz.
@Homeros hemen hemen hepsi torrent de mevcut.
Cefri ve Nazım'ın beraber olduğu bir video görmek isterdim. Çok ilginç bir tepkime izlerdik. O kadar aynı düşünürlerdi ki birbirlerinden nefret ederlerdi diye düşünüyorum...
Ekip şahane ve İlker hoca sen çok kaliteli bir insansın 👍
İlker Canikligil'in daha ciddi bir tavırla, bilgece konuştuğu dönemleri özlemişim.
En sevdiğim birkaç yönetmenden biri. Bildirim gelince aşırı sevindim, aylardır bekliyordum.
Scorsese de oscar ve cannes almıştı. Şu adamı hep yok sayıyosunuz hocam :(
@Sabırsız Dodo Irishman videosunda konuşmuşlardı eski Olmaz bölümlerinde
Tam da Haneke videosu isteği yapsam da Ilker Hoca'yı yine "SANAT!!!" diye bağırırken izleme şansı yakalasam derken hediye gibi bölüm :D Doğu ve Gülsema da iyi ki katılmış harikalar. Psikoloji bölümünde derste Haneke filmlerini psikanalitik olarak yorumlama ödevi vermişlerdi. Oradan biliyordum ki bundan güzel bir OÖSŞZ bölümü çıkar. Immfff ığnlşşh ömmm SANAT!!!!
"Şarap alamazsın hafta sonu ve anlatamazsın adama." video boyunca güldüğüm tek nokta oldu. GÜZEL. :)
21:51 ''Cabin in the Woods' filmi izleyen insan, kendisine saygısı olmayan bir kancıktır!' - Michael Haneke
@Homeros BluTV'de (blutv.com), Google Play'de ve MUBI'de (mubi.com) var.
@Homeros Dvdlerini de alabilirsin bende çoğu var
@Homeros mubi' de var
Hazır bugün MUBİ 'ye "Bennys Video" gelmiş. Önce bu videoyu, sonra filmi izleyip kültürden dolup taşayım. Thanks Teacher
Duygunun görevi filmleri izlemeden izliyormuş taklidi yapmak sanırım tartovsky bölümünde de 2 filmini izleyip nbc' nin aynısı yaa diyordu :DD
avusturyada 3 senedir yaşıyorum. dünyada çok millet gördüm ülke gezdim. ama şimdiye kadar gördüğüm en hissiz millet avusturyalalılar. o kadar insan tanıdım ne bir aşk hikayesi ne nefret ne terk edilme vs vs vs. bomboş kupkuru ilişkileri ve yaşamları var.
en sevdiğim yönetmenlerden birisi. bu ekipten dinlemeyi çok istemiştim gerçekten ama hayvan gibi spoiler yedim. her şeyi unutabilirim de "amour" galiba aklımdan çıkmayacak, happy end ile double penetration yaptınız resmen. hayır spoiler veriyorum derken bir boşluk olsun bari daha ileri saramadan yedik zaten. neyse seviliyorsunuz yine de :)
edit: ileri sardım ama tam yerini tutturamamışım yine yedim, afiyet.
ben de son anda sardım yaa
Cambly çocuğunun Amor deyişini Amur diye düzeltirken Mihaele Mihıl diyip, bir de çocuklara öğrettin İlker hocam!
Buram buram kalite kokuyor video
Kim Ki- Duk için de bir bölüm yapabilir misiniz?
O kim ki duk? Adına bölüm yapılsın?
Benny's Video filminde babanın cesedi ortadan kaldıracaklarını anlattığı sahnede annenin birden gülmeye başlaması aşırı rahatsız edicidir. Ama asıl rahatsız edici olan anneyle çocuğun tatile gittikleri sahnelerdir. Orta sınıf ne olursa olsun aile rutinini bozmamıştır.
Daha dun eski bolumleri izledim. Yasasinnn!!! Geri gelmesine cok sevindim.
Şu Cambly'e sırf FluTV için üye oldum ama memlekete bu kadar faydalı kanala düzgün bir sponsorun sponsor olmamasına da büyük üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. (Ey! Medya patronları, siz kimsiniz?)
Güzel bölümdü. Bu güzellik de hayatın gerçeklerini gösteren (ve bunu yaptığı için kötümserlikle suçlanan) Haneke sayesinde ortaya çıktı bence.
Bir şey ile kimse ilgilenmezse, bilinmez olursa korkulur. Ama sanatı bile güzelliği bile bunun üstüne kurarsak ne ölümden korkarız ne acıdan. Bu bir günah çıkarma. Acılarla barışmak için.
Haftalardır bu bölüm gelsin diye dua ediyordum.
İlker hoca birisine çok kötümser diyorsa bir durup düşünmek gerekir :D
İzlemediğim bölümleri izliyorum, "bir insan baklava yiyip Haneke izleyemez" çok iyi : ))
elinize saglık cok güzel bir bölüm olmuş,lütfen bu seriyi daha cok cekin:)
Soderbergh gelene kadar yönetmen bölümleri hakettiği değere ulaşmış olamayacak =)
Çok iyi bölümdü yalnız kamera arkası ekibi mikrofona çok yakın konuşuyor ses patlıyor arada
"Bir insan baklava yiyip haneke sevemez" lafına baklava yerken denk gelmek...
Doğu'nun bu kadar bilgili olduğunu düşünmezdim,adamın içinden entellektüel bir adam çıktı :D
Çok güzel çok samimi bir program olmuş 👏👏👏
Haneke konusunu özellikle oradaki çocuklar istedi diye işledik dediniz İlker Bey ama çocuklar ne Benny'nin Videosu'nu izlemiş, ne Yedinci Kıta'yı izlemiş, ne Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parçası'nı izlemiş... Yani bazı filmlerini izlememiş olabilirler (Yedinci Kıta bence baya önemli bir film) ama böyle bir program yapılacaksa en azından hızlı da olsa şöyle bir gözden geçirmek gerekiyor diye düşünüyorum. 😊
Hocam ya ne olur bir ara David Cronenberg için de böyle bir bölüm hazırlayın ne olur
Bu kadar anlamsız kahkahayı İlker Bey şahane açıkladı, tebrikler .
Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz için de bir bölüm yapmalısınız
Kral ve bende NBC var bakabilirsin
İFA daki bölümlerde de Nuri yi sevmek vardı yanlış hatırlamıyorsam
Hocam şu bahsi geçen 4.duvar hakkında bir video da şahane olur teşekkürler
24:38
Fransızlar: Tamam, o kadar Cezayirliyi, Afrikalıyı öldürdük ama sor! Neden öldürdün diye sor :D
duygu evladım boşuna canını sıkıyorsun demeye gelmiştim ama yorumları görünce kararsız kaldım
Çok eğlenceliydi yaaa en çok güldüğüm bölüm oldu :P Haneke etkisi fkdkdkdk
Yine keyifli bir bölümdü..
En iyi video kapaklarınızdan biri, harika!
Ay ilker hocam sağolun deneme kodu için çok beğendim
"Bir insan baklava yiyip haneke seyredemez"
Tespitin mükemmelliği
Takımca Avrupa değerlerini sayıp haykırarak gülmelerinden buruk da olsa inanılmaz bir keyif aldım.
Kamera arkasında seslerini duyduğumuz arkadaşları tanımıyorum fakat en azından iki saat okuma yapsalardı Haneke ile ilgili, çok daha verimli bir program olabilirmiş.
''Yaşlılar yavaş, planlar yavaş'' :) Bu cümleden sonra kapattım programı kusura bakmayın.
En sevdiğim iki üç yönetmenden biridir Haneke. Tabi ki herkes sevemez, nefret eder, izlemez, dalga geçer anlarım da, program yapılıyor ve adamın filmlerinin dörtte üçünü izlememiş ''Z kuşağı'' arkadaşlar yorum yapıyorlar :) Komik.
Funny Games eyyorlamaları dinlemeye değerdi. Çok beğenen kamera arkasındaki arkadaşlar ne yazık ki hiçbir şey anlamamışlar. Olur gibi.
Kolay gelsin.
Tam beklediğim bölüm, müthiş oldu.
Olmaz Öyle Saçma Şey müziği otomatik neşe veriyor.
Wong Kar-wai bekliyoruz artık
Bir cuma günü Woody Allen görücem umarım. Çaresizce bekliyorum 😂
Duyguyu buradan tebrik ediyorum, sanirim kanal tarihinde ilk kez duygunun sözleri icin ekranda dipnot belirdi
Türkiye'den Haneke çıkmaz ama, bunu denerken Haneke'yi hicveden müthiş komedi çıkarabiliriz.
sahane bi bolumdu. elinize saglik
Hocam sırf siz daha çok para kazanın diye verdiğiniz tüm Cambly kodlarını kullandım. Bakın bu herkes yapmaz.
nevzat hoca askerleriyiz, kendisi bizim hermoafrodit baba figürümüz.
Bir bölümde de Ingmar Bergman hakkında konuşabiliriz misiniz?
@@hilaly.1659 Yedinci Mühür filmini oldukça beğenmiştim, sonrasında ise Persona diyebilirim...
Çok çok çok iyi idi....👏👏👏
Özlemiştik
Abi, 16 yaşındayım, sayısalcıyım, ve bununla birlikte şu asistanlardan daha fazla film izlediğimi görüyorum her defa. Allah aşkına video için açıb iki filmini izleyeydiniz adamın insafsızlar
Haneke filmlerinden daha keyifli bir bölüm olmuş 👌🏻
HAHAAAA catladimmm yine gulmekten ilker hoca çok yasayin iyi ki varsiniz
9:44 İlker Canikligil: Şiddet flan 😂😂😂
2:21'de uyuşturucu derken pudra şekeri resminin gelmesi detayı mükemmel oturmuş.
Xavier Dolan için de bir Olamaz Öyle Saçma Şey videosu yapar mısınız ? 😊
la pianiste isimli filmi tıp fakültesinde psikiyatri dersinde izlemiştik, hocamız psikolojik olarak çok doğru ve isabetli bir bakış açısına sahip olduğunu söylemişti
Efsane bölümlerden biri :)
13:14 de dediğiniz filmin adı ne
Hocam sondaki sahne için Doğuya güvenebilmeniz ne kadar ihmalkar olduğunuzu bir kere daha kanıtladı ya o sopa adamın elinden kayıp camları indirseydi.
Çok teşekkürler...
Bir dahaki bölüme Akira Kurosawa gelir mi İlker Hocam?
Night Shyamalan bölümü bekliyorum. Ama bu bölüm çok gizemli ve sonunda şok edici bir ters köşe olmalı.🧐
Hocam, Heneke bir röportajında "Schindlerin Listesindeki duş sahnesini göstermezdim..böyle bir film çekmezdim..bazı şeyler 'konuşulmaz'dır" demişti. Yönetmen otosansür uygulamalı mı? Sinema hayatın bir yansımasıysa, "anlatılamaz" şeyler var mıdır?
@Homeros "Uğurfilm"
çok eğlenceli bir bölümdü
Sondaki sohbet çok güzel
Begendim gercekten. teşekkürler
Bu bölüm nedense diğer bölümlere kıyasla çok daha yüzeysel bir bölüm olmuş. Umarım gelecek programda bunu düzeltirsiniz
Neden Heneke'nin filmlerinde Schubert çalıyor. Çünkü Schubert te Avusturyalı. Programınızı tesadüfen izledim.. Çok beğendim.. Haneke'yi çok sevimli tartışıyorsunuz...Çok bilgilendim. Teşekkürler
Güzel video :) teşekkürler
Hanekenin 2 meslektaşı ile yazdığı eserin adi nedir? Lütfen cevaplarmisiniz
Sinemaya yeni başlamış, hayatın gerçeğiyle karşılaşmamış, sanat aşığı idealist yönetmen tribindeki kız çok iyi ya fkkdkckskkdjaks İlker Canikligil sektörün tozunu yutmuş neyin ne olduğunu bilen bir yönetmen olarak kızın idealist hayallerini gördükçe çok eğleniyor 😂😂😂
Elinize sağlık 😀
geoffrey ve nazım bir araya gelse en iyi olmaz bölümleri olur
güzel eğlenceli ve bilgilendirici içerik. Funny Games izlemek istiyordum aklımdaydı, bahsi geçen yerde durdurdum izledim. nşa( normal şartlar altında) yani bilmeden bu filmi izlesem , hiç unutmazdım. Yazar yönetmen doktor avukat şantiye şefi .... burada ne demek istemiş, teknedeki bıçak sahnesi ( there is a knife on the boat, komedi :) her şeyi anlatıyor, buradan bakınca öyle buradan bakmayan için ise TAM BİR klasik ( klasik olmayan hep hatırlanacak ;)
Yorum düzenlemeyi sevmem bir arkadaş demiş 45:09 Tarihi an aynen katıldım.(sadece bu satır içindi düzenlme
Bu seri sanki her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Yıllardı izlemeye cesaret edemediğim AMOUR filmini izleme isteği uyandı. Heleki en kolay izlenenecek filmi bu diyince...
Bugün tam da haneke üzerine podcast ve video izliyordum. Acayip şaşırttı beni :) En sevdiğim 3 yönetmeden birisi .. TEŞEKKÜRLER CANİKLİGİL
ooooo güzel bölüm 👍👍👍
müthiş !!! tebrikler
Serhan bey ile Schubert konuşmanın zamanı geldi sanırım tam da Haneke’nin üzerine artık gerekli bence, zaten müzik serisinde de Haydn ve Schubert sanırsam sıradaki besteciler olacaktır. Bunalım ile ilgilenen yönetmenlerin Schubert ilgisi şaşırtıcı değildir, hele ki bestecinin hayatı araştırılırsa belki de bunalım ve Schubert arasındaki ilişki kolaylıkla çıkarılabilir. Bunalım burada en doğru kelime mi buna da tam emin değilim, şahsen ben tamamlanmama duygusunun belki de daha baskın olabileceğini düşünüyorum (8.senfoni ile ilgili bir anlamda bunu söylememek ile birlikte Schubert’in ünlü tamamlanmamış senfonisi de bu anlamda bence hayatı işe ilgili ilginç bir örnek oluşturur). Ayrıca Serhan Bey’in Schubert’in liedlerini sevdiğini tahmin edebiliyorum eminim anlatacağı çok şey vardır