Hekimin Taksirle Öldürme ve Görevi İhmal Suçu - Emsal Karar | Hanyaloglu & Acar

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 28 авг 2024
  • Tüm hekimler (Özel, Kamu, Üniversite) için uygulanan Türk Ceza Kanunu’nun Taksirle bir insanın ölümüne neden olma suçu TCK 85. ve Taksirle yaralama suçu TCK 89. Maddelerinde geçen “Taksir” ile ne ifade ediliyor? Ardından da Kamu ve Üniversitede çalışan TCK 85. ya da 89. Maddelerinin uygulanamadığı durumlarda kamuda çalışan hekimler için uygulanan TCK 257 ne diyor? Üzerinden geçelim.
    TCK 85. ve TCK 89. Maddeleri açısından Taksir;
    TCK 22 (1) de aranan kanunda açıkça belirtilmesi koşulu Taksirle Ölüme Sebebiyet TCK 85 ve Taksirle Yaralama TCK 89. Maddelerinde açıklanmıştır.
    TCK 22/(2) de aranan “Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık” ve “neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” ile aranan hekimin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucunda öngöremediği bir sonucun bu davranışa bağlı olarak (Nedensellik Bağı) gerçekleşmesi durumudur.
    Kamuda çalışan bir hekim açısından;
    Taksirle işlenen suçun koşulları oluşmadığından bahisle verilebilecek beraat kararı yerine TCK 257. Maddeye aykırılık oluşturması halinde cezalandırılmasının yolunun açılması koşullarına bakalım.
    Hekimlerin TCK 257’e göre cezalandırılabilmeleri için;
    TCK 257. Maddenin uygulanabilmesi için hekimin “Kamu Görevlisi” olması,
    “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında” (hekimler açısından TCK 85 ya da 89 maddelerden dolayı suçun oluşmadığı durumlarda)
    Kamuda görevli hekimin, görevinin gereklerine aykırı hareketinin bulunması ya da görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermesi,
    Kişilerin mağduriyetine sebep olunması hallerinde kamuda çalışan hekimlerin cezalandırılması söz konusu olacaktır. Yine bu suçun unsurları inceleme konusu kararda ayrıntılı olarak verilmiştir.
    İnceleme konusu CGK kararından ziyade “Karşı Oy” kullanan Başkan ve diğer üyelerin görüşlerine katıldığımı belirtmek isterim.
    Ceza Genel Kurulu;
    “..bu nedenle sanıkların ölüm sonucundan sorumlu tutulamayacakları, bununla birlikte genel beden travmasına maruz kalmış öleni erken taburcu etmek suretiyle görevlerinin gereklerini yerine getirmekte ihmal gösterdikleri, bu ihmal nedeniyle ölenin ölüm anına kadar yaşadığı çeşitli sıkıntılara maruz kalmasına diğer bir deyişle mağduriyetine sebep oldukları anlaşıldığından, sanıkların eylemlerinin TCK'nun 257/2. maddesi kapsamında görevi ihmal suçunu oluşturduğu ve bu suçtan mahkûmiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden beraatlerine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.”
    “Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve altı Genel Kurul Üyesi;
    "Ölümün öngörülemeyen ve engellenemeyen akciğer embolisi nedeniyle gerçekleşmiş olmasına göre, sanıkların öleni 24 saat müşahade altına tutmaları halinde bile sonucun değişmeyeceği, bu itibarla sanıkların kasıtlı bir suç olan TCK'nun 257/2. maddesi kapsamında görevi kötüye kullanmak suçundan sorumlu tutulamayacakları anlaşıldığından sanıkların beraatlerine yönelik direnme hükmünün yerinde olduğu" şeklindedir.
    Malpraktiste hekimin taksirle öldürme, yaralama ve görevi ihmal suçu sebebiyle cezalandırılma koşullarına mercek tutulan karardan çıkarılacak sonuçlar; hekim aleyhine isnat edilen taksirle öldürme (TCK 85) suçunun koşulları oluşmamış ise (inceleme konusu kararda nedensellik bağı yoktur) beraat vermenin yerinde olacağı ancak hekim kamu görevlisi ise hekimin davranışlarının görevi ihmal suçunu (TCK 257) oluşturup oluşturmadığına bakılması gerektiği ve bahse konu kararda hekimlerin davranışları ile ölüm arasında nedensellik bağı aranmasına gerek olmadığı, “..mesleki özen ve titizliği göstermedikleri Adli Tıp Kurumu ve Yüksek Sağlık Kurulu raporlarıyla saptanan sanıkların görevi ihmal suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekir" sonucuna varılarak yerel mahkeme direnme kararı bozulmuştur.
    Yerel Mahkemenin “Hastanede müşahade altına alınmış olsa dahi aynı ölümün kaçınılmaz olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle her ölüm olayından ölüye şu veya bu şekilde müdahale eden bir hekimi sorumlu kılmak meslek ve sanatın yapılmasını sekteye uğratır. Bu alanda çalışanların şevki kırılır, sonuç doğurucu ve hayata döndürücü girişimlere yönelmelerini engeller. ………..” Şeklindeki yorumundan yerel mahkemenin sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının farkında olduğu ve sağlık sistemini iyi analiz ettiği anlaşılmaktadır.
    Görevi ihmal suçunda (TCK257/2) deliller değerlendirilirken hekimin tıbbi uygulamasına kötü çalışma şartlarının etkisi düşünüldüğünde çoğu zaman kasten işlenebilen Görevi ihmal suçunun hekimlerin temel insan haklarından dahi yoksun çalışma şartlarının sonucu olduğu görülecektir. İncelemeye konu kararda görüldüğü üzere hekimler bir komplikasyon sonucu ölen hastasının ölümünden olmasa da görevinin gereklerine uygun davranılmaması sebebiyle ceza alabilmektedirler.
    Daha detaylı bilgi için: www.hanyaloglu...

Комментарии • 6

  • @cemilcivelek3741
    @cemilcivelek3741 3 года назад +1

    Çok teşekkürler.

  • @ilyasisin
    @ilyasisin 3 месяца назад

    İyi akşamlar
    3 hafta önce 20 yaşında ve hiç bir kronik sorunu bulunmayan yakınımı bel fıtığı ameliyatı esnasında aort damarının yaralanması sebebiyle kaybettik. İlk ameliyat sonrasında doktorlar aort yaralanmasını fark edemediler ve müdahale ettiklerinde neredeyse 4 saat geçmişti ve çok fazla kan kaybetti. Damarın tamir edilmesine rağmen kan kaybının çok fazla olması sebebiyle geri dönüş olmadı. Doktorlar hakkında dava açmamız durumunda bir sonuç elde edebilir miyiz
    ?

    • @Malpraktis
      @Malpraktis  3 месяца назад

      Öncelikle, başınız sağ olsun. Yakınınızı kaybettiğiniz için üzgünüm. Bu tür durumlar son derece zor ve karmaşık olabilir. Size hukukî bir yol gösterici olabilmem açısından, sorunuza detaylı ve bilgilendirici bir şekilde cevap vermeye çalışacağım.
      1. Tıbbi Malpraktis (Tıbbi Hata) Nedir?
      Tıbbi malpraktis, sağlık profesyonellerinin standart uygulamalara uymaması veya hatalı uygulamalar sonucu hastaya zarar vermesi durumudur. Türkiye’de tıbbi malpraktis davaları, hem cezai hem de hukuki boyutlarıyla ele alınabilir.
      2. Sorumluluk ve İspat Yükü
      Tıbbi malpraktis davalarında, doktorun veya sağlık kuruluşunun kusurlu olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Bunun için genellikle uzman görüşleri, tıbbi raporlar ve ameliyat esnasındaki kayıtlar gibi deliller önemlidir. Özellikle sizin durumunuzda, aort yaralanmasının nasıl gerçekleştiği, fark edilmemesi ve sonrasında yaşanan sürecin detaylı olarak incelenmesi gerekecektir.
      3. Tazminat ve Ceza Davaları
      Tıbbi malpraktis davalarında iki tür dava açılabilir:
      - Tazminat Davası: Hatalı tıbbi müdahale sonucu meydana gelen zararın tazmini için maddi ve manevi tazminat talep edilebilir.
      - Ceza Davası: Doktor veya sağlık personelinin ihmali veya hatası nedeniyle ölüm veya yaralanma meydana gelmişse, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince ceza davası açılabilir.
      Sonuç olarak yakınınızı kaybetmenize sebep olan hatalı tıbbi müdahale nedeniyle doktorlar veya sağlık kuruluşu hakkında dava açabilirsiniz. Ancak bu sürecin hukuki ve tıbbi yönleri karmaşık olabilir. Bir avukatla çalışarak delil toplamak, uzman görüşü almak ve hukuki süreci başlatmak, dava sonucunda bir hak elde etmeniz açısından kritik öneme sahiptir.
      Bu tür durumlarda, deneyimli bir sağlık hukuku avukatıyla iletişime geçmenizi tavsiye ederim.
      Başınız tekrar sağ olsun.

    • @ilyasisin
      @ilyasisin 3 месяца назад

      @@Malpraktis Çok teşekkür ederim

    • @Malpraktis
      @Malpraktis  2 месяца назад

      Başınız sağolsun çok üzücü bir durum. Hasta kayıtları bir uzman tarafından incelenmeden hekim hatası konusunda net bir şey söylenemez . Aort yaralanması komplikasyon olarak değerlendirilebilir. Ancak burada önemli olan komplikasyonun zamanında fark edilip edilmediği ve zamanında müdahale yapılıp yapılmadığıdır. Bu noktada bir gecikme var ise malpraktis olarak değerlendirilir. Hasta kayıtlarını incelemek gerekir.