Zaman zaman kendimi gerçekleştirme, kendim olma , ben kimim ve ben gerçekten ne istiyorum gibi konularda buhranlar yaşıyorum. Sürekli olarak rebuild etmeye çalıştığım bir ben var. Zihnimde cebelleştiğim şeylerin bir çok insanın yaşadığı varoluşsal süreçler olduğunu öğrenmek beni hem motive ediyor hem de hislerimi ve düşüncelerimi daha cesurca değerlendirme cesareti veriyor. Ellerine & emeğine sağlık Dilara, çok teşekkürler.
Beni Kierkegaard ile tanistirdiginiz için öncelikle teşekkür ederim. Yıllardır felsefeye girdim girdim vazgeçtim. Simdi 40 yaşındayım hakikat arayışıma devam ederken felsefeye ihtiyacım olduğunu anladım. Artık hayatın sırrını verecek diye kitaplara, kişilere, akımlara, eğitimlere sarilmiyorum. Etkileyici sunumlarla insanlara hayatın sırrını verecekmiş izlenimi yaratıyorlar. Sır mır yok. Ben kendi hamurumu yoğuruyorum.. Acele etmemeyi de öğrendim. Saygılar.
İnsanı aydınlığına ulaştiran bu tür büyük düşünürlerin çok değerli felsefelerini anlatırken içten içe iyi bir insan olmanın tüyolarini da nakış nakış işliyorsunuz onumuzü aydinlatiyorsunuz.Teşekkürler..
42 yaşında vefat etmesine rağmen 30'u aşkın eser bırakan oldukça üretken bir zihin Kierkegaard. Alfa Kitap, önemli eserlerini Danca'dan çevirerek yayınladı. Okumaya başlamak için "Ya / Ya da" adlı kitabı iyi olabilir, Dr. Elis Şimson'un sunuş yazısı pek güzel! Dilozof seçkisine ulaşmak için: bit.ly/3EcCxEA
Hakikatin öznelliği tam da imanlı bir insanın savunacağı bir argüman. Kişi ancak kendi öznel deneyimlerinden ve dinamiklerinden hareketle böyle bir savunuya ulaşabilir. İmanı merkezden çıkardığınızda ise bu savunu dağılır.
Gerçekten zorlukları aştıkça korkularda azalıyor. İnsan sıkıntı ve baskıyı sevmesede, onu bir basamak olarak görürse, inanıyorum ki sonu çok daha iyi olacaktır.
Kierkegaard’ın öznel varoluşçu söylemleri bana tasavvuf felsefesinde Yunus Emre’yi andırdı. “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.” “Bir ben var benden içeri” gibi.
Bir ben var benden içeri demek: sinir zayıflığına sahibim, bünyem benliğime katılmıyor demektir. yoksa yunus: içimde sezgisel benlik var, diyebilecek kapasitede birisi değildir.
@@Zerdust0 muhtemelen odak noktası Kierkegaard'ın felsefî yönü değilde daha çok şair noktası bu nedenle böyle bir çıkarım pek mantıksız değil Kierkegaard sadece varoluş hakkında yazmadı sonuçta
@@Zerdust0 ama Kierkegaard'ın tasavvufi yorumu şöyle şimdi katılıyorum kimi konularda fakat Kierkegaard'ın tanrı dediği kavramı birey diye yorumlamış olması fikrini düşünüyorum fakat kimi kısımlarda incildeki hikâyelerden Bahs ediyor fakat yine de orada tanrıyı birey kavramına yüklemeye çalışıyor ama tanrıyı olmamız gereken bir bireymis gibi değilde zaten olan yüce bir bireymis gibi anlatıyor bu nedenle şu fikirde çelişki yaratıyor ben de yani adamın tanrı anlayışı kendine göre bir tanrı anlayışı var şimdi yunus emre de tanrı anlayışı var fakat bu islamiyetteki tanrı anlayışı burdan bir benzetme de olabilir yani ama Kierkegaard'ın tanrı anlayışını keşfetmek anlamak biraz zor yani bu tür filozoflar insanlar anlamasın diye ağır bir dil kullanırlar zaten
Ruhum öyle ağır ki hiçbir düşünce onu taşıyamıyor, hiçbir kanat çırpışı onu arşa yükseltemiyor. Hareket etse bile toprağı süpürerek ilerliyor, fırtına öncesinde rüzgar şiddetlendiğinde alçaktan uçan kuşların yaptığı gibi. Ruhumun üzerine bir bunaltı, bir kaygı çöreklenmiş depremi önceden haber eder gibi. Soren Kierkegaard Ya / Ya Da
Kierkegaard ile ilk tanışmam üniversite yıllarında oldu ve ilk bakışta aşk denilen şey vuku buldu diyebilirim. O zamana dek Nietzsche gözdem iken o yerini birden ve sanki aydınlanmışçasına Kierkegaard'a bıraktı. Yüksek Lisans tez konuma da baş konuk olan Danimarkalı filozofa hayranlığım devam ediyor. Onda bir parça tasavvuf ve bu paralelde de Hallac-ı Mansur ve İbni Arabi bulmak zor olmasa gerek. Bence akıl/iman ikilisinde öncelik meselesinden ziyade nezaket açısından önden buyur edilmesi gereken iman/vahiydir. Ardından akıl gelmelidir ki Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlunu kurban etme girişimi karşısında Allah'a itaatin önünde akıl sessiz kalmalı çünkü imanın saygı duruşu var. Selametle!!! * (T.S.A.)
Hz ibrahimin oğlunu kurban etmek istemesindeki imanı ben de özgürlük olarak yorumlamiştım. Aslında "oğul" dünyada bağımlı olunan/kaybetmekten korkulan her şeyi temsil ediyor gibi. Onu kaybetmeyi göze alarak her şeyden bagimsizlasmiş oluyor.
Sanırım şu ana dek Felsefe Tarihi içeriğinde kendimi en yakın bulduğum filozof Kierkegaard oldu 😇 sayende öğrendiklerimiz inanılmaz. Tıpkı senin söylediğin gibi özet bilgiyi değil, anlaşılır bilgiyi sunduğun için teşekkürler 🙏🏻 Benim son zamanlarda üzerine düşündüğüm ve cevabına henüz ulaşamadığım konu, öznelliğimi korurken toplumla olan ilişkimi nasıl sağlıklı düzeyde tutabileceğim üzerine. Zira iki taraftan birine fazla yaklaşırken buluyorum kendimi hep 🤷🏻♀️
"Az önce insanların neşesine neşe kattığım bir partiden geldim; dudaklarımdan nükteler döküldü, herkes güldü ve bana hayran kaldı -fakat ben ayrıldım- bu çizgi dünya' nın yörüngesi kadar uzun olmalı------------------------------------------------------------------------------------ ve kendimi vurmak istedim." kahkaha benden yana. Soren Kierkegaard.
hakikatin öznel olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki her birey kendi yaşantısı bazında seçimler yapacak ve bu seçimlerin doğurduğu şeyi yaşayacaktır. Yaşanılan her tecrübe, kişilerin kendi hakikatlerini bulmalarında yardımcı olacak sıkıntılı süreçlere götürebilir. bence burada önemli olan, kişinin kendi hakikatini bulma arzusunda olması. Burada çok sevdiğim bir sözü paylaşmak isterim: "Her arayan bulamaz ; ama bulanlar hep arayanlardır. " Ben de kendi varlığımı anlamlanlandırma isteğiye kendi hakikatimi bulma niyetiyle giristiğim arayışıma, bu arama halinde olmama şükrederek, benim gibi arayışta olan diğer arkadaşlara selam etmek istiyorum. İnşallah, kendi hakikatlerimizi bularak, doğumumuzun faturasını öderiz. Bu dünyaya neden gelmiş olduğumuzu bilirsek, amacımıza uygun yaşar ve kendimizi gerçekleştirmiş oluruz. Böylece varlığımızın faturasını öderiz. Sevgili Dilozof, seni çok seviyorum, teşekkürler emeklerin için.
Defalarca kez begenmek istedim sürekli olarak varoluş krizleri geçirdim buna bir açıklama ararken tam olarak bu güzel video ile karşılaştım şükürler olsun dilara binlerce insan bence minnet duyuyordur bu güzel bilgileri bize aktardığın için bence sana asıl minnet duyması gereken Tanrıdır, sevgiyle, minnetle. 💐
Öncelikle, paylaştığınız bilgiler için çok teşekkürler. Kıymetli düşunürümuze katılmakla birlikte felsefenin de bu öznel tefekkürle meydana geldiğine inanıyorum. Öyle ya, bu sebeple birçok filozof, kendi hakikatlerinden yola çıkarak sonsuz bir düşünme alemi ve tarzı oluşturmuşlardır.
Soren merhumu iyi bilirdik diyebilirim sayenizde😊gerçekten harika bir anlatımın var. Sóren gibi zor bir varolucuyu bu kadar yalin anlatım harika. Kendimden çok şey buldum O'nda. Babası ile olan ilişkilerini aynen yaşamış ihl ve ilahiyat sürecinin ardından düştüğüm hakikati arama çabalarında 3 varoluşçularin yolundan geçiyorum. Süreç beni nereye götürecek bilmiyorum. İyi ki varsınız.
Dilara uzun süredir abonenim. Sadece meraklı bir felsefe dinleyicisi ve okuyucusuyum. Senin bu alanda nerdeyse tek ciddi kanal olduğunu düşünüyorum. İlgiyle takip etmeyi gerçekten çok istiyorum fakat bunu yapmakta çok zorlanıyorum. Videolara devam ederken birbiri ardına gelen nefessiz, kesintisiz, karmaşık, bol virgüllü cumleler ne ara videodan koptugumun farkında bile olmuyorum ve bı noktada çıkmak zorunda kalıyorum ve tahmin ediyorum benim gibi düşünen birçok kişi vardır. Videolarda bı 15 dk civarında. Direkt konunun ozune odaklanacak şekilde örneğin şu filozof, şu konu veya şu filozofun şu hayatı vb. Gibi net cümleler ile önemli noktaları anlatsan Hem senin işin kolaylaşır, hem de izleyici için, çok daha kolay anlaşılır takip edilebilir videolar çıkar ortaya. Bahsettigim şey aşirı basitleştirmek değil sadece AKIŞI BERRAKLAŞTİRMAK Ayrıca bunun kanalıni da çok daha fazla buyutecegine de eminim. Çok daha geniş bir kitleye hitap edebilicegini , felsefeye olan ilgiyi de artirabilecegini düşünüyorum. Uzun süredir buna takiliyordum yazmak istedim🙏 İyi çalışmalar başarilar.
Tam da Kierkegaard ile ilgili sadece bir tane mi özel olarak ele alan video var diye düşünerek Ingilizce kaynaklara yönelmiştim ki, videoya denk geldim. Emeğinize sağlık ☀️
Selamlar Dilozof hanım, videolarınızı zekle izliyor ve başarılarınızın devamını diliyorum. Kierkegaardın varoluş olumlamaları ile uzak doğu düşüncesi arasındaki benzeşliğe dikkat çektiniz. Evet haklısınız, başta Budist öğreti, taoizm, brahmanizm, jainizm ve hatta sufizm'in içerisinde bile bir miktar varoluşçu humanizm bulmak mümkün. Ve elbette belirttiğiniz gibi doğayı insandan ayrı ele alarak değil, evreni insanla, insanda tanıyıp anlamlandırarak, insanın bu gezegene zıt ve bu evrene aykırı doğasını bu kendini içinde bulundu evrene entegre etmek ve bu tezatlığı bu şekilde çözmeyi amaçlamaktadır. Ünlü Müslüman filozof Sühreverdinin işrak düşüncesi dahi bu minvalde ele alınmalıdır. Hülasa Gerek Teistik gerekse Ateistik Existentialism 'in aksine burada yani doğu düşüncesinde hür iradenin inşası ve insanın özgürleşe bilmesi için varoluşunun doğasından gelen yanlışlıklar zincirini kırarak gereksiz arzu ve edimler karmasına (kısır döngüsüne) son verip Anlam'a ve mutluluğa ulaşıla bileceğini savunarak öğreti ve pratiklerini geliştirmişlerdir.
Kafamın epeyce karıştığı, bazı yerleri başa sarıp tekrar izleyip anlamlandırmaya çalıştığım, bir hayli beynimi yoran harika bir video :) Beni yormanı, düşündürtmeni seviyorum. Hep de seveceğim 🙏🏼❤️
doğru dediğimiz şeyler bazen herkes tarafından kabul ediliyorken bazen yalnız kendi doğrularımızdır. mesela 2 kere 2 nin 4 etmesini herkes doğru kabul eder ama konu dine ibadete tanrıya gelince kişilere göre değişir. Bu durumu ele alan Sören doğru kavramını inceler ve ikiye ayırır. Nesnel ve öznel doğrular olarak. Nesnel doğru; herkes tarafından kabul bulmuş ve artık tartışmaya açık olmayan şeylerdir örneğin fizik kuralları insanların yaşlanmaları veya hepimizin birgün öleceğimizi bilmemiz gibi kavramlardır. öznel doğru ise kişinin kendi iç dünyasında kabul ettiği doğrulardır mesela din ve tanrı inancı öznel doğrular için güzel bir örnektir. Sörenin ölüm konsepti mesela bu konuyu güzel özetler; örneğin herkesin birgün öleceğini bilmesi nesnel bir doğru iken ölümden sonra yaşamın devam etmesi öznel bir doğrudur. Bunuda basit bir mantık çıkarımı ile sunar ; der ki etrafımıza baktığımız zaman insanların istisnasız öldüğünü görürüz ve kendimizinde bir insan olduğunu biliriz. o öleceğimizi doğru kabul ederiz. fakat ölümden sonraki yaşam konusu deneyimleyebileceğimiz bişey değildir. Kişinin inançlarına ve öznel doğrularına kalmış bir bilgidir. doğruluğu tartışılır.
Bir gün intihar edersem emil cioran ile tanıştığım gün sebebi olacaktır. Geçmişe yönelik değil geleceğe yönelik gerçekleştireceğim o eylemi söz veriyorum.
@@Crixus1903 Cioran intiharı hayatta kalmak için bir imkan, motivasyon olarak görmüyor muydu? Her an intihar edebilir olmanın verdiği rahatlık sayesinde hayata katlanabildiğini söylüyor bir röportajda
@@fatihakpinar2508 @Fatih AKPINAR evet çünkü ona göre intihar geç alınmış bir karar. Bende ondan dedim geçmişe değil geleceğe yönelik vericem o kararı diye...
@@fatihakpinar2508 her an intihar edebilme şansımızın olması intihara karşı değil hayatın karamsarlığına karşı elimizde bulunan piyango bileti gibi demek istiyor aslinda. Buda bir motivasyon kaynağı.
Herşey bir sebep üzerine gerçekleşir Sebepler ise ne üzerine gerçekleşir Sebep sebepleri kovalar En baştaki sebep ve sebepler ise sebep ile başlamaz bir irade bir kasıt olması gerekir Bu iradeye veya kasta vereceğimiz ad sadece yaratıcı olur
Uzun zamandır, kaygılar içinde kendimi, hayatımı, seçimlerimi düşünüyordum ve bu videoyu izlemek işime yarayacak, buna eminim. Videonu izledikten sonra videonun sonundaki soruna şöyle bir yanıt vermek istiyorum, varoluşun kendisinin bir hakikat olabilmesi için bireyin içinde var olan potansiyelin farkında olmalı ve ona ulaşmak için seçimler yapmalı. Potansiyelini gerçekleştirdiğinde vardığı nokta onu ne kadar özgür kılıyorsa o kadar hakikate ulaşabilmiş olabilir. Tamamen özgür olabilmek mümkün mü, bu da ayrı bir konu tabii. Kierkegaard okumayı çok ama çok istiyordum, şu an daha da merak etmeye başladım. Uzun zamandır düşündüğüm şeylerle alakalı videonu izlemek çok iyi geldi. Diğer videolarını merakla bekliyorum!
Kierkegaar'ın öznellikle ilgili bahsettiğiniz fikirlerinden anladığım kadarıyla hiç bir zaman tam anlamıyla nesnellik mümkün olamayacaktır çünkü her zaman birey olaya dahil olduğu için öznellik de olacaktır. Bu bana kuantum fiziğindeki Kopenhag yaklaşımını anımsattı. Orada da hiç bir zaman gözlemci etkisinin ortadan kaldılamayacağı vardı anladığım kadarıyla.
Bizim kültürel ve tarihi gerceklerimizden cıkan tarihde etkili olmuş düşünür ve filozoflardan bi video yapmanızı bekliyoruz.Cünkü zamanımızın genel kabul görmüş modern akademik söylemlerle anlatılmaya calışılan bu düşünce ve kuramlar bizim kültürümüzden cıkmış, cok daha derin bi erdeme ulaşmış,zamanlarına ve zamanımıza ışık sacan ilim ve fikir sahibi düşünürlerimiz tarafından söylenmiş.Belki siz farklı acıdan bize bu karakterleri anlatırsınız ve keyif alırız
Muhteşem bir video kanalınızı yeni keşfetmeme rağmen sanki yıllardır videolarınızı takip ediyormuşum gibi hissediyorum sizi izledikçe felsefe konusundaki bakış açım gelişiyor size minettarım bu konuda🙏
Merhaba güzel insan . Yaşım geçmiş olsada umurlarımızın sağ kalanlarını tebrik ederim ve de dinlemekte keyif alır aydınlanmak yolunda devam ederim. Insan doğduğunda beyni var ama içi boş.o beyni yaşadığı hayat doldurmakta.Ister istemez yaşamla ilgili yorumda onlar oluyor.öznel insan hali daha çok yaşanmakta.Nesnel durumlarda kısıtlı bölgesel kalmakta. iyi çalışmalar.
Ben bunu içsel bir yolculuk olarak tanımılıyorum benim için öznelikten öte bir şey bu artık başka kavram bulmalı iç meseleler çatışmalar bazen nesnel olanla kavgalar ama hakikat sadece özneliğe indirgebebilir ne de nesneliğe bilmiyorum dediğim bir noktadayım ama başka bir şey var bunu kendim bulmalıyım bu da benim hakikat yolculuğum olsun🦋
Felsefe ve Tasavvuf 2 adet kuyudur felsefe kuyusu çok derin ve içinde çıkılması mümkün olmayan bir kuyudur tasavvuf kuyusu ise ondan çikmak mümkündür Çünkü kuyuya uzatılan Bir merdiven vardır😊
İnsanın en önemli uğraşı hakikate ulaşmaktır. Bütün zihinsel etkinliklerinde bunu esas alması gerekir. Okuma eyleminden düşünme eylemine eğer amaç bu değil de eğlenme, zaman geçirme ise boş bir uğraş demektir. Öznel hakikat olur ama buna hakikat denir mi? Hakikat teriminin nasıl tanımlandığına bağlı. Deneyimlenen dünya esasen nesnel olduğu için doğal olarak öznel hakikatler de nesnel hakikatlerle ilintili olmak zorunda. Bu bağlamda mesela sanatsal eylemler öznel hakikat olarak nitelenebilir. Bir şiirin veya bir resmin hakikati öznel bir hakikattir. Ancak bunlar da nesnel dünyanın öznel bakış açısıyla ifadesidir. Bu bakımdan mutlak manada öznel hakikat olamaz. Bunun var olabilmesi için nesnel olmayan bir hayatın içinde yaşıyor olmak gerekir.
Hakikât "mutlak doğru" Demektir. Kişiye göre bir anlayıştan söz edilecek ise bunu hakikât ile değil, "doğru" Kelimesiyle ifade etmek gerekir. Zira "doğru" tanımı, zamana, zemine toplumun değer yargıları ve kişiye göre değişiklik gösterebilir.. Hakikât, var olduğuna inanılan bir ütopyadır. Hakikât, anlam arayışının nihai hedefidir. Aramakla bulunur mu bilinmez, fakat arıyor olmak dahi, bulmak kadar değerlidir.
Bu haftaki 1+1=1 programında Ducane Hoca ile Ahmet hoca da benzer bir konuyu irdelediler. Dilara hocam kendinizi arayısınızdaki surecte Turkce dusunen insanlara sundugunuz bu güzel calışma umarım sancılı sureclerinizde sizin sahil-i selamete ulaşmanızda insurance niz olsun.
Selam. İslam filozofların,İslam felsefesi de konuşacak mısınız? Ibn-i Sina yayını sonrası sizin bu konuda derin çalışmalar yapmanız ve bizimle paylaşmanız faydalı olacaktır..
herkes kendi inancını hakikat zanneder ama uyanana kadar gördüğümüz rüyayı gerçek sandığımız bir dünyada ölüm deneyimini yaşamadan hakikatı bulmak çok zor ...
Kilit kelimesini telafuz ederken bir şekil geldi ekrana bu şekli koymanızın herhangi bir sebebi var mıdır...Neden kilit dediğinizde o kapı deliği ekrana geldi..Psikoloji de ya da bilinçaltımıza bize farkettirmeden ne kodladınız merak ettim..Cevap verebilecek şeffaflıkta olduğunuz totolojisiyle merakımı gidereceğinizi umuyorum..
Genel anlamda halk eğilimlerine göre seçimler yapar...mesela ac bir insan karnını doyurmak için meyve mi yesem,makarna mi yesem diye düşünerek bunların arasında secim yaparak yaşamını sürdürür...fakat buna secim demek ne kadar doğrudur..eğilimlerimize rağmen aldığımız kararlar ise kesinlikle bir tercihtir...dondurma yeme isteğiyle doluyken bunu yapmamak bir seçimdir mesela ve kişiyi ozgurleşmeye götürebilir bu secimler...diye düşündüm..sizi dinlerken..tesekkurler video için...yeni bir insanla tanıştırdınız beni..
1-''NESNEL HAKİKAT'' ve ''ÖZNEL HAKİKAT'' ayrımı ve bu deyimlerin doğru anlaşılması(=tanımlanması) son derece önemlidir, ve bu bağlamda, nesnel hakikatin keşfedilmesi ve prensip edinilmesi, hakikat yolculuğunun olmazsa olmazıdır. 2-O halde, ''NESNEL HAKİKAT'' nedir? : Nesnel hakikat, bir varolma biçimini ya da niteliğini güdüleyen, irade dışı işleyen yasadır ya da yasalar bütünlüğüdür. 3-Genel olarak, dört varolma biçimi vardır : a-RUHVARLIK b-MADDEVARLIK c-NEFSVARLIK d-TOPLUMVARLIK ve herbiri, onu o yapan nesnel yasalara dayanır.Ki, HAKİKAT´i hakikat(=sabit gerçeklik) yapan da, o yasaların kendisidir, zira, adı üstünde, YASA, değişmeyen ve birşeyin varolmasını sağlayan, irade dışı, somut GÜDÜLEYİCİ´dir. 4-Dolayısıyle, hakikatin peşinde koşan bir FİLOZOF, bu dört varlık alanının herbirine has temel yasaları ve bu dört varlık alanının yasalarının birbirleriyle olan nesnel örüntülerini keşfetmeye çalışan yani GERÇEK BİLGE olmaya çalışan kişidir aslında. 5-O nedenle, nesnel hakikati bulmak, nesnel tarzda, varoluş yasalarının KEŞFEDİLMESİ meselesidir, ama o nesnel yasaları yok sayan öznel bir KURGU meselesi değildir. 6-Dolayısıyle, nesnel hakikati yaşam biçimi ve prensip haline getirebilmek için, öncelikle o varlık alanının nesnel yasalarının, yani o varlığı o varlık yapan, insanın öznel iradesinden bağımsız biçimde işleyen yasaların keşfedilmesi gerekir. 7-ÖZNEL HAKİKAT dediğimiz şey, aslında, o nesnel yasaların, kasten ya da bilmeden dıştalanarak oluşturulan KURGUSAL HAKİKAT´tir.Özne ve nesne zorunlu bütünlüğü başka birşey, öznenin ve nesnenin ne olduklarını bildiren NESNEL YASALILIK başka birşeydir, yani, bir ÖZNE, öznenin(=kendisinin) ne olduğunu anlamaya çalışırken de, özneyi özne yapan nesnel yasaları keşfetmeye çalışmak zorundadır. 8-Dolayısıyle, insan, nesnel yasalılığı devre dışı bıraktığında, ÖZNE´yi de, NESNE´yi de öznel biçimde anlar ve anladığı o öznelliği sanki NESNEL HAKİKAT imişçesine benimseyerek mutlaklaştırır, ki bu, hakikat yolculuğunda, insanın hakikate ve kendisine yapabileceği en büyük haksızlıktır, diye düşünürüm naçizane, velhasılı kelam.Sağlıcakla ve dua ile :)
Arap mantigina göre varliklar sonuç için vardir. Yani bu mantiga göre ölmek için doğduk. Acaba dogarak vucuda gelmek mi, daha önemli ve degerli, yoksa şu veya bu sebepten varlığın zevale gidişi yani ölüm mü daha önemli bir realitedir? Bu sorunun cevabi bir insandan diğerine değişebilir. Fakat esas olan bir zaman diliminde neden var oluyor ve süreç bitiminde neden yok oluyoruz. Bu kaotik bir tesadüf müdür yoksa bir tasarım mıdır? Bu hakikatin muhatabi olan Varlik alemindeki canli türleri ve alt turevlerindeki çeşitlilik ve ayni yaşam surecini her canlinin benzer sekilde sürdürerek sonra yok olmasi ve yerine yenilerinin gelmesi mekanizmanin bilinçli, bilgili ve kudretli bir tasarimciya gereksinimi oldugunu zorunlu kilar. Peki asil soru şu, yok oluşun anlami nedir? Kesin bir son veya zeval mi yoksa yeni bir bidayet, başlangıç için değişim, dönüşüm işlevi mi? Sorunun cevabini metafizik alemde veya kutsal kitaplarda aramaya gerek yok. Oradan gelen bilgiler somut alemdeki işleyişi teyit eder. Yani somut dünyada kesin bir yok olustan bahsedilemez. Öyle olsaydi türler birer birer yok olurdu. Tasarim, üreme hakikati ile türlerin varligini koruyor. Peki bir insan ölünce yerine gelen o insan degil bir başkası, ölen ne oluyor. Yok mu oluyor? İşte bu soruya metafizik bilgi dışında yani kutsal kitap dışında başka bir kaynaktan bilgi edinemeyiz. Ama dünyadaki üreme ile türlerin devamini sağlayan senarist, kutsal kitabinda da bildirdigi ayni mekanizmayi ölümden sonra da isletemez mi, toprağa atilan kuru bir tohumun diriltildigi gibi, şartlar olgunlasinca ölen her insani yeniden diriltilemez mi? cevabi kurani bilgide " bu çürümüş kemikleri kim diriltecek sorusuna; "onlari ilk defa yoktan kim yarattiysa yine o diriltecek. O yaratmanin her türlüsünü bilir" diye cevaplamistir. Bu hakikatin tezahurunu dünyada görüyor ve inanıyorsak, sonraki dirilişe de emsal gösterildiginde bu bilgiye inanmamak ne kadar akilci veya bilimseldir. Bu realite kişiye göre değişir demek sadece görecelidir ve hakikatin tecellisini bağlamaz. Çünkü her bahar sürekli yeniden dirilişe gözlerimizle sahit olmuyor muyuz😊
İLİM KENDİN BİLMEKTİR İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan murat ne Kişi Hak'kı bilmektir Çün okudun bilmezsin Ha bir kuru ekmektir Okudum bildim deme Çok taat kıldım deme Eğer Hak bilmez isen Abes yere gelmektir Dört kitabın mânâsı Bellidir bir elifte Sen elifi bilmezsin Bu nice okumaktır Yiğirmi dokuz hece Okursun uçtan uca Sen elif dersin hoca Mânâsı ne demektir Yunus Emre der hoca Gerekse bin var hacca Hepisinden iyice Bir gönüle girmektir
objelerin ,nesnelerin ve araçların esaretinden ve bağımlılığından ancak filozofun bahsettiği 3 evredeki imanla kurtulabiliriz. Tevhid inancı gereği ilahi ve aşkın olana bağlılık , bizi Her şeye karşı özgürleştirecektir.
enerji alabilmek için çalışmak gerekir. Bu avcı toplayıcı şeklinde olabilir,yada toprağı işleyerek olabilir Yada fabrikalarda emeğini satarak olabilir. İnsanlığın %99 u bu şekilde çalışır absurt zihinsel gevelemelerle ilgilenmezler
BENİMDİR İSİM, HERŞEY DE BENİM.. Ben seni sine yaptım ki, sen mi olasın? Seni benden fer'i ettim ki, ben mi diyesin? Sen benim severek giydiğim sinesin, Ben deme ki, benim ile ben olasın... Sefalar süresin, ser olasın, Benimlesin, benim aşkımdır sende... Sen bir örtüsün bende, Ben sende gizlenir, beni ben ederim... Senin benden başka bir şeyin yok işte, Nefes bile almasam... senin kudretin mi var? Arzumu senden işletiyorsam, sen miyim? Sen benimsin, dursam durursun işte, Bendesin, benden ayrılma sen benim işte... Kaynak: Asaran cilt-3 sayfa, 37 Abdülkadir Duru Niçin "ASARAN" DEDİK? ASIR'ları AN'ında toplayan, maddeleri gövdesinde toplu bulunduran, görünenlerin hepsini gözünün ufacık bir merceğinde toplu tutabilen, tatların tümünü topyekün dilinde yaşatabilen; bu kadar büyük, bu kadar cem'al olan insanın bütün kıymeti de dikkatinde toplanıyor. Dikkatin değeri ise, bir AN'da ortaya çıkıyor. İnsanın gerçek anlamda yaşadığı ömrü de, farkında olunarak alıp verilen o bir nefesle bir AN'dır. Bu farktan yoksun gelip-geçen yıllarsa "AH!" edilen ömürdür. İşte "ASARAN" ASIR'ları AN'nında toplayabilen insanın, herkesi o Özlemi çekilen yaşama çağırmasıdır. Her biri bir AN'ın değerini içeren bu dizeler, her okuyanı dikkati oranında AN'ına getireceğini de denemeye sunar. Abdülkadir Duru AN-BE-AN Tavsiyem anın yaşa, Gönlün girmez hiç kışa, Neş'eler saça-saça, Zevk dolarsın dene bak! Güç bulmak istiyorsan, Dolu zevk istiyorsan, Zindelik istiyorsan, Hür olursun dene bak! An-be-an böyle yaşa, Şaka değil zevk yaşa, Elini atsan taşa, Altın olur dene bak! Kaynak: Asaran cilt-3 sayfa, 7 Abdülkadir Duru Not: zevk insani keyif hayvanidir. HUZURLU YAŞAMAK İSTEYEN İNSAN: ▪️Sever sevgi beklemez. ▪️ Takdir eder, takdir beklemez. ▪️ Yardım eder, yardım beklemez. ▪️ Anlayış gösterir, anlayış beklemez. TOPLAMDA: Her insan kendi görüşünü tamam, düşündüğünü doğru, yaptığını haklı, olayları da kendi umduğu gibi ister. Onun için huzursuzluk tabii halde gelişir, devam eder. Bu durumu huzura kavuşuturacak tek şey: Genel ölçüyü bulmaktır. Genel ölçü, insanın öz yaratılışını tanımak ve her ihtiyacını iyi bilmekten bulunacaktır. Abdülkadir Duru MUHAMMED İLE Almışım haberin ararım seni, Ayağın sesinden duydum ben seni, O günden beridir can ile teni, Koymuşum yoluna Muhammed ile.... Herşeyin aslından izlerim seni, Cemalin bulunca işte o demi, Sırrını bulduğum koca Ademi, Sırtında taşırım Muhammed İle.... Kulağım durmadan arıyor sesini, Düşündüm bendeki bunca nefesi, Ne derde yaşatır beni hevesi, Hu deyip, hay diyor Muhammed İle... Kaynak: Asaran cilt-2 sayfa 50 Abdülkadir Duru
Zaman zaman kendimi gerçekleştirme, kendim olma , ben kimim ve ben gerçekten ne istiyorum gibi konularda buhranlar yaşıyorum. Sürekli olarak rebuild etmeye çalıştığım bir ben var. Zihnimde cebelleştiğim şeylerin bir çok insanın yaşadığı varoluşsal süreçler olduğunu öğrenmek beni hem motive ediyor hem de hislerimi ve düşüncelerimi daha cesurca değerlendirme cesareti veriyor. Ellerine & emeğine sağlık Dilara, çok teşekkürler.
Yanlız değilsin. .
_"Hayat ileriye doğru yaşanır, ama geriye bakarak anlaşılır."_
Bu kierkegard in sözü mu
Tam olarak şöyle: Hayat geriye doğru anlaşılabilir. Fakat ileriye doğru yaşanmalıdır.
Teşekkürler Ustam
Beni Kierkegaard ile tanistirdiginiz için öncelikle teşekkür ederim.
Yıllardır felsefeye girdim girdim vazgeçtim. Simdi 40 yaşındayım hakikat arayışıma devam ederken felsefeye ihtiyacım olduğunu anladım.
Artık hayatın sırrını verecek diye kitaplara, kişilere, akımlara, eğitimlere sarilmiyorum. Etkileyici sunumlarla insanlara hayatın sırrını verecekmiş izlenimi yaratıyorlar. Sır mır yok.
Ben kendi hamurumu yoğuruyorum..
Acele etmemeyi de öğrendim.
Saygılar.
18 yaşındayım kierkegaardla 40yaşlarımda tanışmayı hatta felsefeye o yaşlarda ihtiyaç duymayı dilerdim
İnsanı aydınlığına ulaştiran bu tür büyük düşünürlerin çok değerli felsefelerini anlatırken içten içe iyi bir insan olmanın tüyolarini da nakış nakış işliyorsunuz onumuzü aydinlatiyorsunuz.Teşekkürler..
Davam edin lutfen kesmiyin.felsefe harika bir sey.ne mutlu onu anlayana.insan olmaq icin mukemmel bir rolu var deye dusunuyorum.
42 yaşında vefat etmesine rağmen 30'u aşkın eser bırakan oldukça üretken bir zihin Kierkegaard. Alfa Kitap, önemli eserlerini Danca'dan çevirerek yayınladı. Okumaya başlamak için "Ya / Ya da" adlı kitabı iyi olabilir, Dr. Elis Şimson'un sunuş yazısı pek güzel!
Dilozof seçkisine ulaşmak için:
bit.ly/3EcCxEA
Hakikatin öznelliği tam da imanlı bir insanın savunacağı bir argüman. Kişi ancak kendi öznel deneyimlerinden ve dinamiklerinden hareketle böyle bir savunuya ulaşabilir. İmanı merkezden çıkardığınızda ise bu savunu dağılır.
Videonun süresi ve içeriği oldukça makul geldi bana. Teşekkürler
Gerçekten zorlukları aştıkça korkularda azalıyor. İnsan sıkıntı ve baskıyı sevmesede, onu bir basamak olarak görürse, inanıyorum ki sonu çok daha iyi olacaktır.
Kierkegaard’ın öznel varoluşçu söylemleri bana tasavvuf felsefesinde Yunus Emre’yi andırdı. “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.” “Bir ben var benden içeri” gibi.
Bir ben var benden içeri demek: sinir zayıflığına sahibim, bünyem benliğime katılmıyor demektir. yoksa yunus: içimde sezgisel benlik var, diyebilecek kapasitede birisi değildir.
@@Zerdust0 muhtemelen odak noktası Kierkegaard'ın felsefî yönü değilde daha çok şair noktası bu nedenle böyle bir çıkarım pek mantıksız değil Kierkegaard sadece varoluş hakkında yazmadı sonuçta
@@Zerdust0 ama Kierkegaard'ın tasavvufi yorumu şöyle şimdi katılıyorum kimi konularda fakat Kierkegaard'ın tanrı dediği kavramı birey diye yorumlamış olması fikrini düşünüyorum fakat kimi kısımlarda incildeki hikâyelerden Bahs ediyor fakat yine de orada tanrıyı birey kavramına yüklemeye çalışıyor ama tanrıyı olmamız gereken bir bireymis gibi değilde zaten olan yüce bir bireymis gibi anlatıyor bu nedenle şu fikirde çelişki yaratıyor ben de yani adamın tanrı anlayışı kendine göre bir tanrı anlayışı var şimdi yunus emre de tanrı anlayışı var fakat bu islamiyetteki tanrı anlayışı burdan bir benzetme de olabilir yani ama Kierkegaard'ın tanrı anlayışını keşfetmek anlamak biraz zor yani bu tür filozoflar insanlar anlamasın diye ağır bir dil kullanırlar zaten
Evet Yunus Emre felsefi ile ilgili de detaylı ve karşılaştırmalı bir inceleme olsa harika olur değil mi ?
Diksiyonunuz mükemmel.Tane tane zor kavramları anlatıyorsunuz.Aslında çok iyi bir iş yapıyorsunuz.Dünya ölçeğinde müthiş ve orjinal bir kanal🙏📺🙏🤗🫶♾️
Ruhum öyle ağır ki hiçbir düşünce onu taşıyamıyor, hiçbir kanat çırpışı onu arşa yükseltemiyor. Hareket etse bile toprağı süpürerek ilerliyor, fırtına öncesinde rüzgar şiddetlendiğinde alçaktan uçan kuşların yaptığı gibi. Ruhumun üzerine bir bunaltı, bir kaygı çöreklenmiş depremi önceden haber eder gibi.
Soren Kierkegaard
Ya / Ya Da
ruh muh tanrı falan başladıysa kafayı kırmış demektir. veleddalin amin olmuş.
Gelecek ve yeni videolara fazla meraklıyız Pelin ve senin gibi bir kişinin bizlerle bu içerikleri paylaşması fazlaca şans olsa gerek. ❤
dilozof videolarını 1.5 hızda hiç sekmeden anlayabilmek güzel bir hismiş. :)
Kierkegaard ile ilk tanışmam üniversite yıllarında oldu ve ilk bakışta aşk denilen şey vuku buldu diyebilirim. O zamana dek Nietzsche gözdem iken o yerini birden ve sanki aydınlanmışçasına Kierkegaard'a bıraktı. Yüksek Lisans tez konuma da baş konuk olan Danimarkalı filozofa hayranlığım devam ediyor. Onda bir parça tasavvuf ve bu paralelde de Hallac-ı Mansur ve İbni Arabi bulmak zor olmasa gerek. Bence akıl/iman ikilisinde öncelik meselesinden ziyade nezaket açısından önden buyur edilmesi gereken iman/vahiydir. Ardından akıl gelmelidir ki Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlunu kurban etme girişimi karşısında Allah'a itaatin önünde akıl sessiz kalmalı çünkü imanın saygı duruşu var. Selametle!!!
*
(T.S.A.)
Woooowww çok etkilendim, gerçekten
Hz ibrahimin oğlunu kurban etmek istemesindeki imanı ben de özgürlük olarak yorumlamiştım. Aslında "oğul" dünyada bağımlı olunan/kaybetmekten korkulan her şeyi temsil ediyor gibi. Onu kaybetmeyi göze alarak her şeyden bagimsizlasmiş oluyor.
İbrahimin oğlu İsmailin durumu ne
@@METINZADIKAN nitelik açısından babasıyla aynı durumu paylaşıyor
Tövbe tövbeee
Bu kanala kitaplı sponsorluklar gelmesini çok seviyorum
Sizi seviyorum ve donanımlı bir hanımın böylesine güzel içerikler üretip paylaşması şahane •••
Sanırım şu ana dek Felsefe Tarihi içeriğinde kendimi en yakın bulduğum filozof Kierkegaard oldu 😇 sayende öğrendiklerimiz inanılmaz. Tıpkı senin söylediğin gibi özet bilgiyi değil, anlaşılır bilgiyi sunduğun için teşekkürler 🙏🏻 Benim son zamanlarda üzerine düşündüğüm ve cevabına henüz ulaşamadığım konu, öznelliğimi korurken toplumla olan ilişkimi nasıl sağlıklı düzeyde tutabileceğim üzerine. Zira iki taraftan birine fazla yaklaşırken buluyorum kendimi hep 🤷🏻♀️
Neler öğrendiniz bir kaç şey sayar mısınız?
bir süreliğine yalan bilgiler beliğine girer çıkar. çevreyle olan irtibatın, sonucu hiç değiştirmez.
☉🌳
@@mehmetali3469 kendine bir hakikat aramak ve bunu felsefede yapmak mesela neden mantikli degil ?
"Az önce insanların neşesine neşe kattığım bir partiden geldim; dudaklarımdan nükteler döküldü, herkes güldü ve bana hayran kaldı -fakat ben ayrıldım- bu çizgi dünya' nın yörüngesi kadar uzun olmalı------------------------------------------------------------------------------------
ve kendimi vurmak istedim." kahkaha benden yana. Soren Kierkegaard.
Bu podcasti ikinci kez dinledim, zaman zaman durdurarak, not alarak ve KİERKEGAARD düşüncelerini sindirerek anladım.🙏🦋
Kesinlikle her sene yılın kanalı ödülünü sen almalısın
Teşekkürler efenim.
hakikatin öznel olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki her birey kendi yaşantısı bazında seçimler yapacak ve bu seçimlerin doğurduğu şeyi yaşayacaktır. Yaşanılan her tecrübe, kişilerin kendi hakikatlerini bulmalarında yardımcı olacak sıkıntılı süreçlere götürebilir. bence burada önemli olan, kişinin kendi hakikatini bulma arzusunda olması. Burada çok sevdiğim bir sözü paylaşmak isterim: "Her arayan bulamaz ; ama bulanlar hep arayanlardır. " Ben de kendi varlığımı anlamlanlandırma isteğiye kendi hakikatimi bulma niyetiyle giristiğim arayışıma, bu arama halinde olmama şükrederek, benim gibi arayışta olan diğer arkadaşlara selam etmek istiyorum. İnşallah, kendi hakikatlerimizi bularak, doğumumuzun faturasını öderiz. Bu dünyaya neden gelmiş olduğumuzu bilirsek, amacımıza uygun yaşar ve kendimizi gerçekleştirmiş oluruz. Böylece varlığımızın faturasını öderiz. Sevgili Dilozof, seni çok seviyorum, teşekkürler emeklerin için.
amaç işleri, şeytan işleridir, yalnız.
Defalarca kez begenmek istedim sürekli olarak varoluş krizleri geçirdim buna bir açıklama ararken tam olarak bu güzel video ile karşılaştım şükürler olsun dilara binlerce insan bence minnet duyuyordur bu güzel bilgileri bize aktardığın için bence sana asıl minnet duyması gereken Tanrıdır, sevgiyle, minnetle. 💐
Aynı ben....
Öncelikle, paylaştığınız bilgiler için çok teşekkürler. Kıymetli düşunürümuze katılmakla birlikte felsefenin de bu öznel tefekkürle meydana geldiğine inanıyorum. Öyle ya, bu sebeple birçok filozof, kendi hakikatlerinden yola çıkarak sonsuz bir düşünme alemi ve tarzı oluşturmuşlardır.
Soren merhumu iyi bilirdik diyebilirim sayenizde😊gerçekten harika bir anlatımın var. Sóren gibi zor bir varolucuyu bu kadar yalin anlatım harika. Kendimden çok şey buldum O'nda. Babası ile olan ilişkilerini aynen yaşamış ihl ve ilahiyat sürecinin ardından düştüğüm hakikati arama çabalarında 3 varoluşçularin yolundan geçiyorum. Süreç beni nereye götürecek bilmiyorum.
İyi ki varsınız.
Kadir gecemiz mübarek olsun ALLAH dualarınızı kabul etsin 🙂
Dilara uzun süredir abonenim. Sadece meraklı bir felsefe dinleyicisi ve okuyucusuyum. Senin bu alanda nerdeyse tek ciddi kanal olduğunu düşünüyorum. İlgiyle takip etmeyi gerçekten çok istiyorum fakat bunu yapmakta çok zorlanıyorum. Videolara devam ederken birbiri ardına gelen nefessiz, kesintisiz, karmaşık, bol virgüllü cumleler ne ara videodan koptugumun farkında bile olmuyorum ve bı noktada çıkmak zorunda kalıyorum ve tahmin ediyorum benim gibi düşünen birçok kişi vardır.
Videolarda bı 15 dk civarında. Direkt konunun ozune odaklanacak şekilde örneğin şu filozof, şu konu veya şu filozofun şu hayatı vb. Gibi net cümleler ile önemli noktaları anlatsan Hem senin işin kolaylaşır, hem de izleyici için, çok daha kolay anlaşılır takip edilebilir videolar çıkar ortaya. Bahsettigim şey aşirı basitleştirmek değil sadece AKIŞI BERRAKLAŞTİRMAK Ayrıca bunun kanalıni da çok daha fazla buyutecegine de eminim. Çok daha geniş bir kitleye hitap edebilicegini , felsefeye olan ilgiyi de artirabilecegini düşünüyorum.
Uzun süredir buna takiliyordum yazmak istedim🙏 İyi çalışmalar başarilar.
Taşıdığımız her duygunun sebebi ve anlamı yine bizimle alakalı.💐
Emeğine sağlık Dilara. Tebrik ederim. İyi bir Kierkegaard videosu olmuş.
Tam da Kierkegaard ile ilgili sadece bir tane mi özel olarak ele alan video var diye düşünerek Ingilizce kaynaklara yönelmiştim ki, videoya denk geldim. Emeğinize sağlık ☀️
Yeni keşfettim sizi Dilara hanım. Videolarinizi izlemek çok keyifli. Başarılar diliyorum.
Selamlar Dilozof hanım, videolarınızı zekle izliyor ve başarılarınızın devamını diliyorum. Kierkegaardın varoluş olumlamaları ile uzak doğu düşüncesi arasındaki benzeşliğe dikkat çektiniz. Evet haklısınız, başta Budist öğreti, taoizm, brahmanizm, jainizm ve hatta sufizm'in içerisinde bile bir miktar varoluşçu humanizm bulmak mümkün. Ve elbette belirttiğiniz gibi doğayı insandan ayrı ele alarak değil, evreni insanla, insanda tanıyıp anlamlandırarak, insanın bu gezegene zıt ve bu evrene aykırı doğasını bu kendini içinde bulundu evrene entegre etmek ve bu tezatlığı bu şekilde çözmeyi amaçlamaktadır. Ünlü Müslüman filozof Sühreverdinin işrak düşüncesi dahi bu minvalde ele alınmalıdır.
Hülasa
Gerek Teistik gerekse Ateistik Existentialism 'in aksine burada yani doğu düşüncesinde hür iradenin inşası ve insanın özgürleşe bilmesi için varoluşunun doğasından gelen yanlışlıklar zincirini kırarak gereksiz arzu ve edimler karmasına (kısır döngüsüne) son verip Anlam'a ve mutluluğa ulaşıla bileceğini savunarak öğreti ve pratiklerini geliştirmişlerdir.
Bende öznel varoluşçu yum. Öznel bir varoluşun ahlaki kaygıları da daha az ve olanaklı.
Kafamın epeyce karıştığı, bazı yerleri başa sarıp tekrar izleyip anlamlandırmaya çalıştığım, bir hayli beynimi yoran harika bir video :) Beni yormanı, düşündürtmeni seviyorum. Hep de seveceğim 🙏🏼❤️
Mutfağa geri dön
SİZ ÇOK GÜZEL KONUŞUYORSUNUZ.FİL O ZO FİYANI BILMEDEN FİL O ZO LARDAN KONUŞMA EZBERÇİLİK DİR.HAKIKAT DEGİLDİR....
Hergün bir videonuzu izleyecem çünkü beynimi zorluyorsunuz iyiki varsınız teşekkürler
doğru dediğimiz şeyler bazen herkes tarafından kabul ediliyorken bazen yalnız kendi doğrularımızdır. mesela 2 kere 2 nin 4 etmesini herkes doğru kabul eder ama konu dine ibadete tanrıya gelince kişilere göre değişir. Bu durumu ele alan Sören doğru kavramını inceler ve ikiye ayırır. Nesnel ve öznel doğrular olarak. Nesnel doğru; herkes tarafından kabul bulmuş ve artık tartışmaya açık olmayan şeylerdir örneğin fizik kuralları insanların yaşlanmaları veya hepimizin birgün öleceğimizi bilmemiz gibi kavramlardır. öznel doğru ise kişinin kendi iç dünyasında kabul ettiği doğrulardır mesela din ve tanrı inancı öznel doğrular için güzel bir örnektir. Sörenin ölüm konsepti mesela bu konuyu güzel özetler; örneğin herkesin birgün öleceğini bilmesi nesnel bir doğru iken ölümden sonra yaşamın devam etmesi öznel bir doğrudur. Bunuda basit bir mantık çıkarımı ile sunar ; der ki etrafımıza baktığımız zaman insanların istisnasız öldüğünü görürüz ve kendimizinde bir insan olduğunu biliriz. o öleceğimizi doğru kabul ederiz. fakat ölümden sonraki yaşam konusu deneyimleyebileceğimiz bişey değildir. Kişinin inançlarına ve öznel doğrularına kalmış bir bilgidir. doğruluğu tartışılır.
İyi ugraşmışsın bire bir aynı kopya Bravo,👏👏👏
Emeğinize sağlık herzaman olduğu gibi çok bilgilendirici güzel bir paylaşım olmuş 👍 teşekkürler 🙏
Nietzche den itibaren videolar mükemmeldi ❤❤
Mukemmel anlatıyorsunuz...bazen anlamazsam bile😊
müthiş bir video olmuş ^_^ ya/ya da yı yeniden okuma vakti gelmiş benim için. ^^
Çok güzel video olmuş emeklerinize sağlık
Değerli incelemeniz için teşekkür ederim. Umarım bir gün rumen düşünür "Emil Cioran" hakkında da bir inceleme videosu yaparsınız.
Bir gün intihar edersem emil cioran ile tanıştığım gün sebebi olacaktır. Geçmişe yönelik değil geleceğe yönelik gerçekleştireceğim o eylemi söz veriyorum.
@@Crixus1903 Cioran intiharı hayatta kalmak için bir imkan, motivasyon olarak görmüyor muydu? Her an intihar edebilir olmanın verdiği rahatlık sayesinde hayata katlanabildiğini söylüyor bir röportajda
@@fatihakpinar2508 @Fatih AKPINAR evet çünkü ona göre intihar geç alınmış bir karar. Bende ondan dedim geçmişe değil geleceğe yönelik vericem o kararı diye...
@@fatihakpinar2508 her an intihar edebilme şansımızın olması intihara karşı değil hayatın karamsarlığına karşı elimizde bulunan piyango bileti gibi demek istiyor aslinda. Buda bir motivasyon kaynağı.
@@fatihakpinar2508 istediğin an acılarına son verebilme şansına sahipsin. Düşünsene ne kadar muhteşem bisey bu...
Harika bilgiler. Çok teşekkürler💐💐💐
Seni çok seviyoruz, Dilizof. ✌️✌️✌️❤️❤️❤️👍👍👍🌹🌹🌹👋👋👋🔆🔆🔆
Emeğine sağlık çok güzel çalışma olmuş.
Herşey bir sebep üzerine gerçekleşir
Sebepler ise ne üzerine gerçekleşir
Sebep sebepleri kovalar
En baştaki sebep ve sebepler ise sebep ile başlamaz bir irade bir kasıt olması gerekir
Bu iradeye veya kasta vereceğimiz ad sadece yaratıcı olur
Sebebi var eden insan bilincidir, sebep bize göre sebep.
@@masterkunoichi sebebi var eden insan değil insan olamaz bu mümkün değil
Olayı Yüce yaratıcıdan uzaklaştırmak için yaptığın yorum olarak görüldü
Harika anlatım ❤teşekkürler
Ya/ya da'yi sipariş ettim. Heyecanlıyım:)
Çok güzel bir videoydu. Üretmeye devam et lütfen.
Sevgili Dilara
Muhteşem bir yorum olmuş.
Teşekkürler dilozof bu akıcı ve güzel içerik için. Eklemek istiyorum “Sören şirkegor “ doğru telaffuz edilen halidir.
Şirkegor nedir ya :D kirkegard daha havalı daha bir dikkat çekici duruyor :D
Uzun zamandır, kaygılar içinde kendimi, hayatımı, seçimlerimi düşünüyordum ve bu videoyu izlemek işime yarayacak, buna eminim.
Videonu izledikten sonra videonun sonundaki soruna şöyle bir yanıt vermek istiyorum, varoluşun kendisinin bir hakikat olabilmesi için bireyin içinde var olan potansiyelin farkında olmalı ve ona ulaşmak için seçimler yapmalı. Potansiyelini gerçekleştirdiğinde vardığı nokta onu ne kadar özgür kılıyorsa o kadar hakikate ulaşabilmiş olabilir.
Tamamen özgür olabilmek mümkün mü, bu da ayrı bir konu tabii.
Kierkegaard okumayı çok ama çok istiyordum, şu an daha da merak etmeye başladım. Uzun zamandır düşündüğüm şeylerle alakalı videonu izlemek çok iyi geldi. Diğer videolarını merakla bekliyorum!
hemen hemen muhteşem, söylediklerin. potansiyel fark edilmez mesela, sezilir.
@@chahuncoller belki o da olabilir. Üstüne daha da konuşulabilir tabii.
Kierkegaar'ın öznellikle ilgili bahsettiğiniz fikirlerinden anladığım kadarıyla hiç bir zaman tam anlamıyla nesnellik mümkün olamayacaktır çünkü her zaman birey olaya dahil olduğu için öznellik de olacaktır. Bu bana kuantum fiziğindeki Kopenhag yaklaşımını anımsattı. Orada da hiç bir zaman gözlemci etkisinin ortadan kaldılamayacağı vardı anladığım kadarıyla.
cok basarili icerikler, tesekkurler
İyi ki varsın Dilara Pelinn..ehi
Emeğine yoluna sağlık🌌☉🌳
Dilara merhaba,simulakr,simulasyon kavramlari icin de bir video hazrlar misin ki❤
Kendisi için yaşayan
Başkası için yaşayan ✅
Tanrı için yaşayan
Seni dinlemek huzur veriyor nokta 🙏🧿♥️🌷♥️🧿🦅
Varlığınız için sonsuz teşekkür ederim
Emeğine yüreğine sağlık, iyi ki varsın ❤️
Bizim kültürel ve tarihi gerceklerimizden cıkan tarihde etkili olmuş düşünür ve filozoflardan bi video yapmanızı bekliyoruz.Cünkü zamanımızın genel kabul görmüş modern akademik söylemlerle anlatılmaya calışılan bu düşünce ve kuramlar bizim kültürümüzden cıkmış, cok daha derin bi erdeme ulaşmış,zamanlarına ve zamanımıza ışık sacan ilim ve fikir sahibi düşünürlerimiz tarafından söylenmiş.Belki siz farklı acıdan bize bu karakterleri anlatırsınız ve keyif alırız
İbni Arabi ve Konevi hakkında bir araştırma yayını yapsanız; Uzakdoğu’ya gitmeye gerek yok aslında bize çok yakın :)
Muhteşem bir video kanalınızı yeni keşfetmeme rağmen sanki yıllardır videolarınızı takip ediyormuşum gibi hissediyorum sizi izledikçe felsefe konusundaki bakış açım gelişiyor size minettarım bu konuda🙏
Merhaba güzel insan .
Yaşım geçmiş olsada umurlarımızın sağ kalanlarını tebrik ederim ve de dinlemekte keyif alır aydınlanmak yolunda devam ederim.
Insan doğduğunda beyni var ama içi boş.o beyni yaşadığı hayat doldurmakta.Ister istemez yaşamla ilgili yorumda onlar oluyor.öznel insan hali daha çok yaşanmakta.Nesnel durumlarda kısıtlı bölgesel kalmakta.
iyi çalışmalar.
Hayat, çözülmesi gereken sınav değil; deneyimlenmesi gereken bir gerçekliktir.
Ben bunu içsel bir yolculuk olarak tanımılıyorum benim için öznelikten öte bir şey bu artık başka kavram bulmalı iç meseleler çatışmalar bazen nesnel olanla kavgalar ama hakikat sadece özneliğe indirgebebilir ne de nesneliğe bilmiyorum dediğim bir noktadayım ama başka bir şey var bunu kendim bulmalıyım bu da benim hakikat yolculuğum olsun🦋
“Düşüncelerinizi yazarsanız, memnuniyetle okur mu? “ Bakıyorum hiç tik yok, yani tek bir beğeni, hiç bir yanıt.
Bu elbette üzücü🙏
aniden kilit çıkınca şoklandım yarın sınavım var teşekkürler
Hepimizin içinde bir Kierkegaard var. Çok şey söyleyip bir yere bağlayamıyoruz. Herkesi biliyoruz, kendimize faydamız yok.
Yorumunuz harika, biraz açar mısınız? :)
@@meselci Kimin ne dediği önemli olmuyor belirli bir seviyeden sonra… SENİN ne dediğin önemli… laf bu kadar :)
Felsefe ve Tasavvuf 2 adet kuyudur felsefe kuyusu çok derin ve içinde çıkılması mümkün olmayan bir kuyudur tasavvuf kuyusu ise ondan çikmak mümkündür Çünkü kuyuya uzatılan Bir merdiven vardır😊
Ben tasavvuf kuyusundan çıkmayı başardım.💞
hakikat, her özne kadar farklı yüze sahiptir. Bu da benden olsun :)
İnsanın en önemli uğraşı hakikate ulaşmaktır. Bütün zihinsel etkinliklerinde bunu esas alması gerekir. Okuma eyleminden düşünme eylemine eğer amaç bu değil de eğlenme, zaman geçirme ise boş bir uğraş demektir. Öznel hakikat olur ama buna hakikat denir mi? Hakikat teriminin nasıl tanımlandığına bağlı. Deneyimlenen dünya esasen nesnel olduğu için doğal olarak öznel hakikatler de nesnel hakikatlerle ilintili olmak zorunda. Bu bağlamda mesela sanatsal eylemler öznel hakikat olarak nitelenebilir. Bir şiirin veya bir resmin hakikati öznel bir hakikattir. Ancak bunlar da nesnel dünyanın öznel bakış açısıyla ifadesidir. Bu bakımdan mutlak manada öznel hakikat olamaz. Bunun var olabilmesi için nesnel olmayan bir hayatın içinde yaşıyor olmak gerekir.
Hakikât "mutlak doğru" Demektir.
Kişiye göre bir anlayıştan söz edilecek ise bunu hakikât ile değil, "doğru" Kelimesiyle ifade etmek gerekir. Zira "doğru" tanımı, zamana, zemine toplumun değer yargıları ve kişiye göre değişiklik gösterebilir..
Hakikât, var olduğuna inanılan bir ütopyadır. Hakikât, anlam arayışının nihai hedefidir.
Aramakla bulunur mu bilinmez, fakat arıyor olmak dahi, bulmak kadar değerlidir.
Bu haftaki 1+1=1 programında Ducane Hoca ile Ahmet hoca da benzer bir konuyu irdelediler. Dilara hocam kendinizi arayısınızdaki surecte Turkce dusunen insanlara sundugunuz bu güzel calışma umarım sancılı sureclerinizde sizin sahil-i selamete ulaşmanızda insurance niz olsun.
Kız bayılıyorum sana. Çok tatlısın.
Batılı filozofların dışında Mezopotamya- Ortadoğu'da ki filozof ara da değinmeniz beni sevindirdi.
Selam. İslam filozofların,İslam felsefesi de konuşacak mısınız? Ibn-i Sina yayını sonrası sizin bu konuda derin çalışmalar yapmanız ve bizimle paylaşmanız faydalı olacaktır..
çok açıklayıcı ve su gibi akan bir video...
Bu varoluşsal sancılar için şu ekleme yapılabilir : ''Öldürmeyen acı güçlendirir.''
herkes kendi inancını hakikat zanneder ama uyanana kadar gördüğümüz rüyayı gerçek sandığımız bir dünyada ölüm deneyimini yaşamadan hakikatı bulmak çok zor ...
Kilit kelimesini telafuz ederken bir şekil geldi ekrana bu şekli koymanızın herhangi bir sebebi var mıdır...Neden kilit dediğinizde o kapı deliği ekrana geldi..Psikoloji de ya da bilinçaltımıza bize farkettirmeden ne kodladınız merak ettim..Cevap verebilecek şeffaflıkta olduğunuz totolojisiyle merakımı gidereceğinizi umuyorum..
Emeğinize sağlık
🙏🐝🐞🌷🌼🌸🌻🏵🌹
Kierkegard’ı dinleyince bir söz aklıma geldi:
Mü’min söze inanır, münafık göze
Yaşam deneyimlemek üzeredir.Deneyimlemekte kişiye özgü bir durumdur.
Yaşamın Hakikatı Lâ ilahe illallah Muhammedur Resulullah Bir Başka Hakikat Ölümdür
Genel anlamda halk eğilimlerine göre seçimler yapar...mesela ac bir insan karnını doyurmak için meyve mi yesem,makarna mi yesem diye düşünerek bunların arasında secim yaparak yaşamını sürdürür...fakat buna secim demek ne kadar doğrudur..eğilimlerimize rağmen aldığımız kararlar ise kesinlikle bir tercihtir...dondurma yeme isteğiyle doluyken bunu yapmamak bir seçimdir mesela ve kişiyi ozgurleşmeye götürebilir bu secimler...diye düşündüm..sizi dinlerken..tesekkurler video için...yeni bir insanla tanıştırdınız beni..
1-''NESNEL HAKİKAT'' ve ''ÖZNEL HAKİKAT'' ayrımı ve bu deyimlerin doğru anlaşılması(=tanımlanması) son derece önemlidir, ve bu bağlamda, nesnel hakikatin keşfedilmesi ve prensip edinilmesi, hakikat yolculuğunun olmazsa olmazıdır.
2-O halde, ''NESNEL HAKİKAT'' nedir? : Nesnel hakikat, bir varolma biçimini ya da niteliğini güdüleyen, irade dışı işleyen yasadır ya da yasalar bütünlüğüdür.
3-Genel olarak, dört varolma biçimi vardır : a-RUHVARLIK b-MADDEVARLIK c-NEFSVARLIK d-TOPLUMVARLIK ve herbiri, onu o yapan nesnel yasalara dayanır.Ki, HAKİKAT´i hakikat(=sabit gerçeklik) yapan da, o yasaların kendisidir, zira, adı üstünde, YASA, değişmeyen ve birşeyin varolmasını sağlayan, irade dışı, somut GÜDÜLEYİCİ´dir.
4-Dolayısıyle, hakikatin peşinde koşan bir FİLOZOF, bu dört varlık alanının herbirine has temel yasaları ve bu dört varlık alanının yasalarının birbirleriyle olan nesnel örüntülerini keşfetmeye çalışan yani GERÇEK BİLGE olmaya çalışan kişidir aslında.
5-O nedenle, nesnel hakikati bulmak, nesnel tarzda, varoluş yasalarının KEŞFEDİLMESİ meselesidir, ama o nesnel yasaları yok sayan öznel bir KURGU meselesi değildir.
6-Dolayısıyle, nesnel hakikati yaşam biçimi ve prensip haline getirebilmek için, öncelikle o varlık alanının nesnel yasalarının, yani o varlığı o varlık yapan, insanın öznel iradesinden bağımsız biçimde işleyen yasaların keşfedilmesi gerekir.
7-ÖZNEL HAKİKAT dediğimiz şey, aslında, o nesnel yasaların, kasten ya da bilmeden dıştalanarak oluşturulan KURGUSAL HAKİKAT´tir.Özne ve nesne zorunlu bütünlüğü başka birşey, öznenin ve nesnenin ne olduklarını bildiren NESNEL YASALILIK başka birşeydir, yani, bir ÖZNE, öznenin(=kendisinin) ne olduğunu anlamaya çalışırken de, özneyi özne yapan nesnel yasaları keşfetmeye çalışmak zorundadır.
8-Dolayısıyle, insan, nesnel yasalılığı devre dışı bıraktığında, ÖZNE´yi de, NESNE´yi de öznel biçimde anlar ve anladığı o öznelliği sanki NESNEL HAKİKAT imişçesine benimseyerek mutlaklaştırır, ki bu, hakikat yolculuğunda, insanın hakikate ve kendisine yapabileceği en büyük haksızlıktır, diye düşünürüm naçizane, velhasılı kelam.Sağlıcakla ve dua ile :)
Arap mantigina göre varliklar sonuç için vardir. Yani bu mantiga göre ölmek için doğduk. Acaba dogarak vucuda gelmek mi, daha önemli ve degerli, yoksa şu veya bu sebepten varlığın zevale gidişi yani ölüm mü daha önemli bir realitedir? Bu sorunun cevabi bir insandan diğerine değişebilir. Fakat esas olan bir zaman diliminde neden var oluyor ve süreç bitiminde neden yok oluyoruz. Bu kaotik bir tesadüf müdür yoksa bir tasarım mıdır? Bu hakikatin muhatabi olan Varlik alemindeki canli türleri ve alt turevlerindeki çeşitlilik ve ayni yaşam surecini her canlinin benzer sekilde sürdürerek sonra yok olmasi ve yerine yenilerinin gelmesi mekanizmanin bilinçli, bilgili ve kudretli bir tasarimciya gereksinimi oldugunu zorunlu kilar. Peki asil soru şu, yok oluşun anlami nedir? Kesin bir son veya zeval mi yoksa yeni bir bidayet, başlangıç için değişim, dönüşüm işlevi mi? Sorunun cevabini metafizik alemde veya kutsal kitaplarda aramaya gerek yok. Oradan gelen bilgiler somut alemdeki işleyişi teyit eder. Yani somut dünyada kesin bir yok olustan bahsedilemez. Öyle olsaydi türler birer birer yok olurdu. Tasarim, üreme hakikati ile türlerin varligini koruyor.
Peki bir insan ölünce yerine gelen o insan degil bir başkası, ölen ne oluyor. Yok mu oluyor? İşte bu soruya metafizik bilgi dışında yani kutsal kitap dışında başka bir kaynaktan bilgi edinemeyiz. Ama dünyadaki üreme ile türlerin devamini sağlayan senarist, kutsal kitabinda da bildirdigi ayni mekanizmayi ölümden sonra da isletemez mi, toprağa atilan kuru bir tohumun diriltildigi gibi, şartlar olgunlasinca ölen her insani yeniden diriltilemez mi? cevabi kurani bilgide " bu çürümüş kemikleri kim diriltecek sorusuna; "onlari ilk defa yoktan kim yarattiysa yine o diriltecek. O yaratmanin her türlüsünü bilir" diye cevaplamistir. Bu hakikatin tezahurunu dünyada görüyor ve inanıyorsak, sonraki dirilişe de emsal gösterildiginde bu bilgiye inanmamak ne kadar akilci veya bilimseldir. Bu realite kişiye göre değişir demek sadece görecelidir ve hakikatin tecellisini bağlamaz. Çünkü her bahar sürekli yeniden dirilişe gözlerimizle sahit olmuyor muyuz😊
İslam tasavvufuna doğru bir açılım var sanki. Çok teşekkürler, ileri okuma imkanı veren sununuz için.
İLİM KENDİN BİLMEKTİR
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere gelmektir
Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır
Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
objelerin ,nesnelerin ve araçların esaretinden ve bağımlılığından ancak filozofun bahsettiği 3 evredeki imanla kurtulabiliriz.
Tevhid inancı gereği ilahi ve aşkın olana bağlılık , bizi
Her şeye karşı özgürleştirecektir.
Ünlü bir üşenirinde söylediği gibi... Boşver...
enerji alabilmek için çalışmak gerekir. Bu avcı toplayıcı şeklinde olabilir,yada toprağı işleyerek olabilir Yada fabrikalarda emeğini satarak olabilir. İnsanlığın %99 u bu şekilde çalışır absurt zihinsel gevelemelerle ilgilenmezler
Hakikat kuşatılamayandır.
Yaşamın hakikati, tekâmül etmek çabamız, emeğimizle tecrübelerimizden çıkardığımız dersler neticesi, aydınlan-mak yol alışımız.@
Chuang Tzu okuyun! Nietzsche ile benzerliklerini göreceksiniz..
İoanna kuçuradi ile bir söyleşi yapmanı isterdim.
BENİMDİR İSİM,
HERŞEY DE BENİM..
Ben seni sine yaptım ki, sen mi olasın?
Seni benden fer'i ettim ki, ben mi diyesin?
Sen benim severek giydiğim sinesin,
Ben deme ki, benim ile ben olasın...
Sefalar süresin, ser olasın,
Benimlesin, benim aşkımdır sende...
Sen bir örtüsün bende,
Ben sende gizlenir, beni ben ederim...
Senin benden başka bir şeyin yok işte,
Nefes bile almasam... senin kudretin mi var?
Arzumu senden işletiyorsam, sen miyim?
Sen benimsin, dursam durursun işte,
Bendesin, benden ayrılma sen benim işte...
Kaynak: Asaran cilt-3 sayfa, 37
Abdülkadir Duru
Niçin "ASARAN" DEDİK?
ASIR'ları AN'ında toplayan, maddeleri gövdesinde toplu bulunduran, görünenlerin hepsini gözünün ufacık bir merceğinde toplu tutabilen, tatların tümünü topyekün dilinde yaşatabilen; bu kadar büyük, bu kadar cem'al olan insanın bütün kıymeti de dikkatinde toplanıyor. Dikkatin değeri ise, bir AN'da ortaya çıkıyor.
İnsanın gerçek anlamda yaşadığı ömrü de, farkında olunarak alıp verilen o bir nefesle bir AN'dır. Bu farktan yoksun gelip-geçen yıllarsa "AH!" edilen ömürdür.
İşte "ASARAN" ASIR'ları AN'nında toplayabilen insanın, herkesi o Özlemi çekilen yaşama çağırmasıdır.
Her biri bir AN'ın değerini içeren bu dizeler, her okuyanı dikkati oranında AN'ına getireceğini de denemeye sunar. Abdülkadir Duru
AN-BE-AN
Tavsiyem anın yaşa,
Gönlün girmez hiç kışa,
Neş'eler saça-saça,
Zevk dolarsın dene bak!
Güç bulmak istiyorsan,
Dolu zevk istiyorsan,
Zindelik istiyorsan,
Hür olursun dene bak!
An-be-an böyle yaşa,
Şaka değil zevk yaşa,
Elini atsan taşa,
Altın olur dene bak!
Kaynak: Asaran cilt-3 sayfa, 7
Abdülkadir Duru
Not: zevk insani keyif hayvanidir.
HUZURLU YAŞAMAK İSTEYEN İNSAN:
▪️Sever sevgi beklemez.
▪️ Takdir eder, takdir beklemez.
▪️ Yardım eder, yardım beklemez.
▪️ Anlayış gösterir, anlayış beklemez.
TOPLAMDA:
Her insan kendi görüşünü tamam, düşündüğünü doğru, yaptığını haklı, olayları da kendi umduğu gibi ister.
Onun için huzursuzluk tabii halde gelişir, devam eder. Bu durumu huzura kavuşuturacak tek şey:
Genel ölçüyü bulmaktır. Genel ölçü, insanın öz yaratılışını tanımak ve her ihtiyacını iyi bilmekten bulunacaktır. Abdülkadir Duru
MUHAMMED İLE
Almışım haberin ararım seni,
Ayağın sesinden duydum ben seni,
O günden beridir can ile teni,
Koymuşum yoluna Muhammed ile....
Herşeyin aslından izlerim seni,
Cemalin bulunca işte o demi,
Sırrını bulduğum koca Ademi,
Sırtında taşırım Muhammed İle....
Kulağım durmadan arıyor sesini,
Düşündüm bendeki bunca nefesi,
Ne derde yaşatır beni hevesi,
Hu deyip, hay diyor Muhammed İle...
Kaynak: Asaran cilt-2 sayfa 50
Abdülkadir Duru