Aşık olmak anlık bir şey. Birden her şeyin çok parlak göründüğü, birden en pastel renklerin bile ısınmaya başladığı, birden tüm yemeklerin, çok daha lezzetli olduğu bir an bu.
Spinoza'nın mutluluk(neşe) dağı ile Schopenhavere'ın mutsuzluk dağı arasında oluşan geniş bir ovadır aşk. Mutluluk dağına tırmandığımız eylemlerimizden(istenc) vazgeçtiğimiz de mutsuzluk dağına vazgeçiş hızımızla beraber yuvarlanıp çıkarız! Döngü içerisinde devam eden bir conatus gibi:)
Aşk bir varlık hali midir yolsa algılama biçimi midir eğer varlık hali ise Spinoza yı baz alırsak aşkında bir conatusu olması lazımdır bu durumda insanları var olma mücadelesi içerisinde araç olarak kullanan bir olgu olmuş olur peki böyle bir durumda ben aşık olduğumda bunu kendim mi istiyorum yoksa aşkın conatusuna mı kapılmış oluyorum
Belki de yazdıklarım çok saçma ve hatta aptalca olabilir düşünen ve doğruyu arayan bir varlık mutlaka hata yapar doğruyu yada ona ulaşmak eğer mümkünse sizlerden duymak öğrenmek amacını gütmekteyim
@@ferhatgonc1187 doğru aslında. Spinoza'ya göre de varolan her şey varolma çabasıyla, conatusuyla var olabilmiştir. O halde biz de aşk yoksa bizim aşka olan var olma çabamız mı baskın geliyor. Ya da aşkın bizden çok daha kuvvetli bir conatusu varsa bizi yok eder. Biz varsak aşk yok mu vs yorumlara gidiyor aslında. Belki de aşk insanın conatusunda varolan bir olgudur dediğiniz gibi..
Bence aşk ne spinoza' nin pembe düşü nede Schopenhavere' in kabusu değildir. Bence aşk konfor alanında rehavet halinde uyuyan insanı bir üst gerçekliğe geçmesi için gerekli olan çalar saattir.
Videonun sponsoru 14 Şubat dolayısıyla sevgili @meet2talk.cafe idi. Fakat Şubat ayı malumunuz. Aşk konuşacak halde değildik. Bu yüzden kampanyayı yeniledik. Mart ayı boyunca bir aylık paketlerde bize özel %20 indirim kodu: “Heydilozof” meet2talk.online/
Год назад
Ateizm ile alakali videolarini seyrediyorum. Videolarinizda imam gazali, imam rabbani, mevlana celalettin rumi ve bediuzzaman gibi islam düşünürlerinede yer vermenizi rica ederim. Ozellikle risalei nur eseri bu felsefe konularinda mukemmel bir eserdir.
Aşk, conatusu arttıran ama neşe getirmeme ihtimali, neşe getirme ihtimalinden çok daha yüksek olan evrimsel bir sonuçtur. Bizlere de evrimin ucundaki varlıklar olarak bu tuhaflığa ve anlamsızlığa son vermek düşer bence. Çok uzak bir gelecek gibi görülebilir ama her türlü ihtiyacımızın angaryasını yapay zekaya devrettiğimizde, işte o zaman aşka yine de ihtiyaç duyacak mıyız bilemiyorum. Varlığımızı devam ettirme ihtiyacını yine de duyacak mıyız? İşte o zaman, sırf can sıkıntısından oyunu terk etmek daha büyük bir arzu olabilir.
Bence içinde bulunduğumuz duruma göre aşk, conatusu arttıran bir duygu olabilir iken azap verici de olabilir. Bu tamamen insanın içinde bulunduğu durumdan kaynaklı ve değişiklik gösterebilir. Aşık olduğumuz kişi aşkımıza olumlu yaklaşırsa conatusumuz artar ancak platonik ya da reddedilmiş isek azap verici bir duruma dönüşür.
Valla ben. Bütün videoları izliyorum, bildirimler de açık ama inanın bi şey anlamıyorum beynimi yakıp bırakıyor. Dert tasa kalmıyor , valla morfin gibi geliyor. Adam ne dinliyorsun diyor cevap olarak video diyorum o derece yani... Ama çok iyi geliyor. ❤ iyi ki varsın Dilara hep ol emi...
Filozoflar çoğunlukla bekâr yaşamışlar gibi eğer aşk ı tuzak olarak düşünürsek bile iyi bir sınavdan geçiyoruz ve belki bu etkinin duygusunda kalmayı basarabilirsek sakin bir sevgi haline dönüşebilir de beni düşündüren herşeyde mutluluğu aramak sürekli bir mutsuzluk kaynağında gezindigimizi gösteriyor birazda
Aşk insanın anlam arayışı gereği hormonlarına yüklediği anlamdı.r Aşk anlam bakımından "aşkın" tanrısal demektir. Dönemsel birliktelikler vardır aşk kavramı dinamik olanı doğaya aykırı olarak statik olarak açıklamaktır. Aşk gibi derin bir anlamı karşı cinse atfetmek insansal bir yanılsamadır😀
Güzel ve anlamlı olmuş. Aşkın varoşulun özü ve devamlılığı ile ilgili bağlamda spinoza ve şopenaur iki farklı yerden bakış ..benim kendi genel bakış açımda bazı insanların soylarının devamlılığı konusunda conatus'un güçlü oluşu ile nesillere uzandığını, bunun güçsüz oluşuyla da varlıklarını devam ettiremediklerini düşünüyorum. Yani varlığa olan güçlü eğilim aşkın iyimser doğasını da beraberinde getirir ve bu olduğu sürece insanlık var olur. Ama benim gibi olanlar, şopenaur kadar olmasa da, hayattaki varlığımızın her konuda olduğu gibi aşkın getirdiği o tehditkar hali huzur ve keyifle kaldıramayanlar bunu ızdıraba dönüştürür ve tekrar yaşamaktan kaçınarak hem özüne ya da tanrısal iradeye ya da conatusuna aykırı davranarak var olmamayı seçmiş olurlar.
Aşk bir turnusoldur. Eğer aşk denilince aklına; çaresizlik, acı vs. geliyorsa bir şeyleri hatalı değerlendiriyorsun demektir. Çaresizliği, acıyı övüp yüceltiyorsan sanat dediğin şeylere katıyorsan hataları övüyorsun demektir. Eğer aşk denilince aklına; huzur, tamamlanmışlık vs. geliyorsa bir şekilde kendi varlığınla uyumlu bir yoldasın demektir. Huzuru, dinginliği, tamamlanma halini övüp sanat dediğimiz şeylere katıyorsak ideali övüyoruz demektir. Tabii ki doz önemli. Abartı sanatı da çok kitle sürükleyecektir. Yanmakla donmak arasında nefes alabildiğimiz gibi sanatta da durum böyledir.
spinoza’dan yana aklımla aşık oldum , bu conatasu arttıran bir etki üstüne üstün varlığınla barışma varlığını olduğun gibi kabul etme gibi bir etkide .. üzgünüm üzdü beni aşk kısa süreli conatus yaşadım sanırım !
Schopenhauer'den bahsederken aklıma geldi... "Sanatı onu üreten sanatçıdan ayırabilir miyiz?" tartışması hakkındaki düşüncelerini merak ettim. Bu konuda bir video gelse keşke. Ve her zamanki gibi dolu dolu bir içerik olmuş, seviliyorsun Dilozof!
Teşekkürler. Schopenhauer'a Türkiye'deki ilgi maalesef, onun kitaplarından bazı bölümlerin yayınevlerinin seçip popülerleştirmesi yoluyla oldu. Son dönemde İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya, Doğadaki İsteme Üzerine, YTİDK, Parerga ve Paralipomena I-II gibi tam çevirilerle sahih felsefesi daha doğru eleştirilere konu olma imkânına kavuştu.
Yorumlarda, genel olarak aşkın platonik veya karşılıklı olmak üzere ikiye ayrıldığını gördüm. Bence bir çeşidi daha var ki; belirsiz, bilinmez ve durumu stabil/değişmez olan aşk. Izdırabın en yoğun olduğu tür bu gibi gözüküyor. Hele ki bu stabillik/değişmezlik hali bile belirsiz ve süreğenliği şüpheli ise...
Aşk, kuşkusuz bitecek ve sonlanacak bu kısım tartışmaya kapalı bence fakat bu yaşamın içerisinde ki her seferinde tekrar tekrar yaşanılan bu duygu ne zaman son bulacak yada son bulmalı mı? Sanki bir sonra ki duygu durumuna yada bize zarar veriyor gibi Belki de kültürümüz hatta müslüman toplumda yaşıyor oluşumuz böyle düşünmemiz de etkilidir.Pelin cim yine harikasın🙏
Aslında ben biraz Spinoza' ya daha yakın düşünüyorum çünkü var olma çabamız bizim olağanlara karşı olan bakışımızla ilgili aşk, evet cinsel bir mekanızma tetiğidir fakat soyut olarakta anlam yükleme konusunda yardımcı olabilir dediğim gibi var olma çabamız bizim olaylara bakış açımızla ilgili.
Düşünüyorum kimim kime yakınım henüz bilmiyorum sanırım bir daha dinlerim ama “aşk “ pek söze dökülmeyen kişinin varoluş sebebine göre kimyasıyla birlikte oluşan his 🥰
13:00 Aynen. aşık olduk bu muhteşem bir dirayet ve şevk veriyordu. ama sonra da alkolik olduk. aman diyim aşık maşık olmayın. "keşke hiç var olmasaydık" filan yani...
Bir aşık (agape-amor manasında) dostumunda dediği gibi "An realitede bir zaman ölçüsü olsa da hakikatte bir "hâl" ölçüsüdür. Aşk realitede bir duygu durumu olarak algılansa da bir "hâl" (makam) durumudur." Tüm yaşadıklarına rağmen, dahası kendine rağmen olumlama/aşk halini yaşayan Bereketli Spinoza selam sana! (Ölen sadece hayvandır, aşıklar ölmez)🥲
Varkalım çabamızı artırmak için aşık olabiliriz ancak aşk karşılık bulamadığında veya doyum noktasına ulaşamadığında ya da doyum noktasına ulaşıp hevesi kalmadığında varkalım çabamızın da bir düşüş içerisinde olduğunu görürüz. Yine de o aşk hâli bir çok şeye bedeldir.
aşk başlarda conatusu arttırırken bir süre sonra aşk duyduğun kişiyle beraber olursan ve o da sana aşık olursa ancak zaman geçipte seni artık sevmez sana karşı olan duyguları biter ve dolayısıyla davranışlarına da yansırsa ve sizin içinizdeki aşk hiç bitmiyorsa ve önceden doya doya dokunduğunuz öptüğünüz aşığınıza aetık dokunamıyor gülüşüne bile hasret kalıyorsanız bu aşk insana ızdırap ve acı verir ve tam tersi etki gösterir sonuç olarak conatuscuğumuz işin sonunda mahfolur pert olur...
Bence yaşama iç güdüsünde aşk tetikleme mekanizmasıdır insan cinsel hazza ulaşmak için yapamayacağı eylem yoktur belli bir duygu durumundan sonra cinsel aşk tanrı aşkına da dönüşebilir
sayın filozof. Aşk varlık nedeni olabilir,ama aşk irade dışı ve iradeye bağlı olarak iki şekilde okunablir. ancak cinsellik aşk olmadanda saltık bir ihtiyaç doğal bir eylemdir,aşkı cinsellik veya üremenin nedeni olmaktan öte,düşündüğüm üzde sevgiyi kavrayabiliriz aşkı sevgi kavramının bir sonucu olarak okumakta mümkün aşık olmak müptela olmak demektir. kayıtsız şartsız ve hiç bir çıkara dayanmadan ortaya çıkan sevgi halidir. herkes sever ama herkes aşık olamaz. iyi günler çalışmanıza başarılar dilerim
Bence oldukça rölatif bir şey aşk, kimisini Spinoza yapar, kimini Schopenhauer ama başkasıyla bir ilişkimiz olduğu için aşkta, hayatımızı ona göre yorumlamak pek doğru gelmiyor. Sonuçta kendimizle varız ve başkalarının hayatımıza çokta bir etkisi olmaması gerektiğini düşünüyorum.(sadece kadın-erkek ilişkilerini kapsıyor dediklerim.) Yazmayı unutmuşum Schopenhauer'dan bir alıntı:"Ne kadar az istek,o kadar az mutsuzluk." Sanırım ilişkiler için doğru bir tanım.
Benim aşka bakış açım sanata bakış açım gibi.Eserler değişir ama hisler hoşuma giden eserde nükseder.Yani ben var olmadığım sürece aşık olduğum kişinin varlığının bir anlamı yok.Aşk benim içimde ve aşkın kendisi benim.Bu yüzden hisler iyi ya da kötü yaşayıp geçmek lazım.Var olduğumuza dair en iyi kanıt bence.
"Halbuki aşk başka ne olsundu hayatın mazereti" İsmet Özel böyle söylemişti. Yanlış anımsamıyorsam. Madem ki her şey mizaca bağlı ise bu sorunun cevabı o duyguyu ihtiva edene bağlı hale gelir. Disiplinler yönünden bakınca hormonlar vs. ortaya çıkıyor. Tercih etmek zorunda olmadığımız bir duruma, sadece mahkum olduğumuz bir şeye dönüşür. O da bu olgunun yaşandığı andaki, yaşayan kişilerine kalır. Ama şahsiyetten çıkarıp akla getireceksek olayı; olası olanlar içerisinde en makul olmayan bir yaşama biçimi çünkü tam bir özgecilik halinde ket vurulmuş bir yaşam sürecine girmiş oluruz. Ötekinin varlığı bizim varlığımızı parçalamak üzere iken sürekli yeniler. Hızlısından bir ölüm, kutsanmış anlar silsilesi bu alandan çıkışta elimizde kalır. Sonra... Yeniden.
schopenhauer'un mutlu olma sanati kitabi üzerine ne düşünüyorsunuz? Kendisi gibi çok karanlık bir kitap olmasını beklerken olaylara oldukça stoik bir şekilde yaklaştığını gördüm ve çok şaşırdım
Ben spinozacıyım. Yani zamanında birisini sevdigim icin bazı temel motivasyonlar edindim ve hala hayatimda bu motivasyondan doğan durumlar dışında motivasyon kaynagim olmadığını fark ettim.
İhtiyaç,giderilmesi gereken eksikliklerdir.Sevgi ise kendine yetebilme durumu ya da kendi benliğini bulma halidir.Sevgi ihtiyacı ise birleşince karışık duruyor bence sevgi için başkasına ihtiyaç duymayız kendimizi fark ettikten sonra yalnız kalıp sevmeyi yaptığın şeylerle bakarken fark edersin ne kadar mutlu olduğunu sevgi ihtiyacı ise bence geriye baktığında bir kisiyle birlikte anı bırakmak.Anılar olmasaydı ya da yaşadığımız şeyleri bir daha hatırlamasaydık yine de sevgi ihtiyacını hisseder miydik?Nedir bizi bırakmayan ara ara gelen bu karşılıklı sevgiyi alıp verme isteği ? İnsan yarım mıdır kendisini kendisi tamamlayamaz mı mesela Hiçbir şey bizimle kalmayacak her şey geçici.Bizimle kalıcak tek şey sevme hissi sevdiğimiz şeyler değil.O zaman insan bunu bilerek kendisine dönemez mi ya da kendini kandırıp dönmek mi istemez? Bunu kendi kendime düşünerek yazdım başka bir bakış açısı olmuştur umarım
"Madem bir harf, kâtibini göstermeksizin olmaz. San’atlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz. Nasıl olur ki, bir harfte koca bir kitabı yazan, bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş, kendi kitabıyla ve nakşıyla bilinmesin?"
Aşk bir başkasının anlatımıyla üzerine anlam kazanilabilecek bir kavram değil bence, bu tamamen parmak izi gibi hem her insanın iç dünyasına hemde yaşadıklarına göre var olan ve sadece orada anlamlanabilen bir kavram.
Aşk yaşama istencini besleyen bir duygulanım, ama berbat bir aşk durumu bu istenci aşağıda çekebilir. Aşkınızda karşılık bulamamanız ya da aşık olma halinden kaynaklı davranış ve tavırların sonradan farkkedılmesi gibi durumlar istencimizi sarsabilir. Genel anlamda Allahına kadar spinozaciyik :))
13:27 En iyisi aşık olup conatusumu güçlendirebilme ihtimalimi yükseltmek için dışarı çıkayım... 26:31 Olabilirsem muhtemel çile ve azabını çekerim artık... :) Övgüyü kabul ettiysek yergiyi; zevki kabul ettiysek acıyı da otomatik olarak kabul etmiş sayılmaz mıyız ne de olsa...
elbetteki aşk; Conastusu arttıran olarak önkabülüm ve varlığımın deneyimi ile burdayım ancak bunların ötesinde ikisinide kabullenemiyorum ne varlığı olumlayabiilirim ne neşe alabilirim ne de olumsuz ızdırap diyebilirim her zaman ortada hissediyorum
Aşk conatus’u artırmaz. Aşık olmuş herkes bilir ki aşk aşık olunan kişiden karşılık bulana kadar eyleme gücünün azalmasına neden olur. Kişinin zihni bütünüyle esaret halindedir. Aşkına karşılık bulduğu anda kısa sürede kaybolur. Artık yeni birine (yeni bir uyarıcıya) ihtiyaç vardır. Ancak kişi bu duygulanımı (aşık olunan kişiden de olumlu karşılık görüyor olma şartıyla) üst düzey bir farkındalıkla yüce gönüllü bir sevgiye evrilmesini sağlayabilirse o zaman conatus’u artırır.
doğru aşk conatusumuzu besler bu yüzden önce conatusumuzu kendimiz beslemeyi öğrenip kendimizde bulduğumuz sevgiyle yaşamı ve insanları sevmeliyiz yoksa shcopenhauerın dediği gibi aşk çileden başka bir şey olmaz
Aşk kesinlikle sonucundan bağımsız olarak cotanusu artıran bir duygu bence. Sonuç olumsuzsa dahi varoluşun çıplak acısındansa aşkın acısını çekmeyi yeğlerim
Aşk conatusumuzu hem doruklara çıkarabilecek hem de dibe çekebilecek bir olgudur. Gözlerim kapalı hayalini kurarken keyiflendirir ancak o hayalden uyanıp çaresiz bir şekilde karşılıksız kalmışsam Tanrı'ya yakarmamak da elde değildir. Ayrıca her aşkın bir süre sonra biteceğini bile bile onun için her şeyi yapabileceğinizi düşünmek hayatın absürtlüğünü çok güzel dışavurur.
Guzeldi... Schopenhauer'i secmemek icin mecburen 2. Opsiyonu secmis oldun gibi... Video sirasinda ekrana verilen text bilgiler cok hizli kaldiriliyor bu nedenle tamami okumak icin gereken sure bir yandan dinleme yaparken daha uzun surebiliyor, daha fazla sure ekranda kalmasini saglarsaniz faydali olabilir. 👍
Çok mutluluk çok acı getirir der ya schophenhauer, bipolar bir tarafı da vardır aşkın bu yüzden. Bir delilik halidir ve azap verir. Zamanında çektiğim aşk acılarını düşünüyorum da yaslandigimda yaşamı nefes almaktan fazlası kılan şeyin aşk olduğunu düşüneceğim gibi geliyor.
Aşk, sadece bize bağlı değil ki ama. ben neşe getirdiğini düşünüyorum. bence aşk tamamen zihinle ilgili bir mesele. erken yaşlarda bize bedenle ilgili gelmesi kadar büyük bir yanılsama da yok bence hayatta. Şimdi bazı insanları dinlerken. mesela şule aydın vb. öyle bir aşk hissediyorum ki. yalnız şöyle; hani "nasıl olur da, benim zihnimdeki cümlelerin aynısını kurabilir." gibi bir hissiyat. Oysa genç yaşlarda, "nasıl olur da beni kendisine böyle çekebilir ki" diye bir kurgu ile başlıyor aşk. Bence bu iki aşk kesinlikle birbirinden farklı.! bence cinsel dürtüler, aşk a interferans yapıyor. aslında ilgili değil ama iç içe geçmiş örüntülü gibi algılıyoruz biz bunu. Aşk, bir çocuğun bir kediyi veya kuzuyu bağrına basması gibi bir duygu aslında. zihinsel aşk en muhteşem olanı. Düşünsenize nasıl oluyor da birebir aynı düşünüyor iki insan. beni bu çok etkiliyor.
O dönemlerde kadınları sadece hamile bırakma ve damızlık olarak kullanma çok yaygın ,biliyorsunuz. (ki dediğiniz gibi mizojini de çok yaygın) eşcinsel aşktan ve cinsellikten (bu tartışmaya göre ,nesil devamı korkusu olmayan bir cinsellik) bu sohbetinizde bahsetmemenizden çok şaşırdım ve epey eksik buldum tartışmayı, bu konularla ilgili ;aşkın sınırının olmayışı ,koskoca LGBTİ ve queer hareketle ilgili sizin düşüncelerinizi merak ediyorum.
Aşk bütüncül varoluşun yaşamsal imesi bence. Neşe verse de üzse de faydalıdır. Çünkü geliştirir. Gelişme isteğinde olanları mutlu eder. Gelişme sürecinde umudu yitirecek kadar yara almışları gelişemiyecekleri için bunaltır
seni dinlemeyi ve senin yaptigin editi izlemeyi daha çok seviyorum bence suan videoyu editleyen ekip seni yakalayamiyor videoyu basit gösteriyor gibi geliyor bana
Schopenaur semavi dinlere inanmadığı için pişman olmuştur bence alemde yaratılan her şeyin bir hikmeti var Nasi anlamsız olur manasız bir şey olmaz kendi kendine tesadüfen olmasına tesadüf edilmez yüce yaradan Allah kudret sahibidir benim inancım tabii kör tabiat şuursuz bir tabiat kendisi yaratılmıştır Zaten
Aşık olmak anlık bir şey. Birden her şeyin çok parlak göründüğü, birden en pastel renklerin bile ısınmaya başladığı, birden tüm yemeklerin, çok daha lezzetli olduğu bir an bu.
@@bigsmoke6967 kaybedenler kulübü 🔥
Spinoza'nın mutluluk(neşe) dağı ile Schopenhavere'ın mutsuzluk dağı arasında oluşan geniş bir ovadır aşk. Mutluluk dağına tırmandığımız eylemlerimizden(istenc) vazgeçtiğimiz de mutsuzluk dağına vazgeçiş hızımızla beraber yuvarlanıp çıkarız! Döngü içerisinde devam eden bir conatus gibi:)
👏👏👏
Aşk bir varlık hali midir yolsa algılama biçimi midir eğer varlık hali ise Spinoza yı baz alırsak aşkında bir conatusu olması lazımdır bu durumda insanları var olma mücadelesi içerisinde araç olarak kullanan bir olgu olmuş olur peki böyle bir durumda ben aşık olduğumda bunu kendim mi istiyorum yoksa aşkın conatusuna mı kapılmış oluyorum
Belki de yazdıklarım çok saçma ve hatta aptalca olabilir düşünen ve doğruyu arayan bir varlık mutlaka hata yapar doğruyu yada ona ulaşmak eğer mümkünse sizlerden duymak öğrenmek amacını gütmekteyim
@@ferhatgonc1187 doğru aslında. Spinoza'ya göre de varolan her şey varolma çabasıyla, conatusuyla var olabilmiştir. O halde biz de aşk yoksa bizim aşka olan var olma çabamız mı baskın geliyor. Ya da aşkın bizden çok daha kuvvetli bir conatusu varsa bizi yok eder. Biz varsak aşk yok mu vs yorumlara gidiyor aslında. Belki de aşk insanın conatusunda varolan bir olgudur dediğiniz gibi..
Önce yazmayı öğren, gözlerim kanadı okumaya çalışırken
Bence aşk ne spinoza' nin pembe düşü nede Schopenhavere' in kabusu değildir.
Bence aşk konfor alanında rehavet halinde uyuyan insanı bir üst gerçekliğe geçmesi için gerekli olan çalar saattir.
Aşk, insani yeni bir konfor alanina sokup kendisine bagimli yapan bir hastalıktır.
Videonun sponsoru 14 Şubat dolayısıyla sevgili @meet2talk.cafe idi. Fakat Şubat ayı malumunuz. Aşk konuşacak halde değildik. Bu yüzden kampanyayı yeniledik. Mart ayı boyunca bir aylık paketlerde bize özel %20 indirim kodu: “Heydilozof”
meet2talk.online/
Ateizm ile alakali videolarini seyrediyorum.
Videolarinizda imam gazali, imam rabbani, mevlana celalettin rumi ve bediuzzaman gibi islam düşünürlerinede yer vermenizi rica ederim.
Ozellikle risalei nur eseri bu felsefe konularinda mukemmel bir eserdir.
"Aşk benim varlığımı besleyen bir duygu. Benim varolmak konusundaki sahip olduğum güçte belirli bir artışa neden oluyor."
Aşk, conatusu arttıran ama neşe getirmeme ihtimali, neşe getirme ihtimalinden çok daha yüksek olan evrimsel bir sonuçtur. Bizlere de evrimin ucundaki varlıklar olarak bu tuhaflığa ve anlamsızlığa son vermek düşer bence. Çok uzak bir gelecek gibi görülebilir ama her türlü ihtiyacımızın angaryasını yapay zekaya devrettiğimizde, işte o zaman aşka yine de ihtiyaç duyacak mıyız bilemiyorum. Varlığımızı devam ettirme ihtiyacını yine de duyacak mıyız? İşte o zaman, sırf can sıkıntısından oyunu terk etmek daha büyük bir arzu olabilir.
Bence içinde bulunduğumuz duruma göre aşk, conatusu arttıran bir duygu olabilir iken azap verici de olabilir. Bu tamamen insanın içinde bulunduğu durumdan kaynaklı ve değişiklik gösterebilir. Aşık olduğumuz kişi aşkımıza olumlu yaklaşırsa conatusumuz artar ancak platonik ya da reddedilmiş isek azap verici bir duruma dönüşür.
Aşkı aşkla anlatan güzel ruh....
Valla ben. Bütün videoları izliyorum, bildirimler de açık ama inanın bi şey anlamıyorum beynimi yakıp bırakıyor. Dert tasa kalmıyor , valla morfin gibi geliyor. Adam ne dinliyorsun diyor cevap olarak video diyorum o derece yani... Ama çok iyi geliyor. ❤ iyi ki varsın Dilara hep ol emi...
Filozoflar çoğunlukla bekâr yaşamışlar gibi eğer aşk ı tuzak olarak düşünürsek bile iyi bir sınavdan geçiyoruz ve belki bu etkinin duygusunda kalmayı basarabilirsek sakin bir sevgi haline dönüşebilir de beni düşündüren herşeyde mutluluğu aramak sürekli bir mutsuzluk kaynağında gezindigimizi gösteriyor birazda
Aşk insanın anlam arayışı gereği hormonlarına yüklediği anlamdı.r Aşk anlam bakımından "aşkın" tanrısal demektir. Dönemsel birliktelikler vardır aşk kavramı dinamik olanı doğaya aykırı olarak statik olarak açıklamaktır. Aşk gibi derin bir anlamı karşı cinse atfetmek insansal bir yanılsamadır😀
Güzel ve anlamlı olmuş. Aşkın varoşulun özü ve devamlılığı ile ilgili bağlamda spinoza ve şopenaur iki farklı yerden bakış ..benim kendi genel bakış açımda bazı insanların soylarının devamlılığı konusunda conatus'un güçlü oluşu ile nesillere uzandığını, bunun güçsüz oluşuyla da varlıklarını devam ettiremediklerini düşünüyorum. Yani varlığa olan güçlü eğilim aşkın iyimser doğasını da beraberinde getirir ve bu olduğu sürece insanlık var olur. Ama benim gibi olanlar, şopenaur kadar olmasa da, hayattaki varlığımızın her konuda olduğu gibi aşkın getirdiği o tehditkar hali huzur ve keyifle kaldıramayanlar bunu ızdıraba dönüştürür ve tekrar yaşamaktan kaçınarak hem özüne ya da tanrısal iradeye ya da conatusuna aykırı davranarak var olmamayı seçmiş olurlar.
Aşk bir turnusoldur. Eğer aşk denilince aklına; çaresizlik, acı vs. geliyorsa bir şeyleri hatalı değerlendiriyorsun demektir. Çaresizliği, acıyı övüp yüceltiyorsan sanat dediğin şeylere katıyorsan hataları övüyorsun demektir. Eğer aşk denilince aklına; huzur, tamamlanmışlık vs. geliyorsa bir şekilde kendi varlığınla uyumlu bir yoldasın demektir. Huzuru, dinginliği, tamamlanma halini övüp sanat dediğimiz şeylere katıyorsak ideali övüyoruz demektir. Tabii ki doz önemli. Abartı sanatı da çok kitle sürükleyecektir. Yanmakla donmak arasında nefes alabildiğimiz gibi sanatta da durum böyledir.
Neye dayanarak bu kadar net konusuyorsunuz acaba... Komikti :D
@@sinemsengul7762 Galiba kendi düşüncelerine dayanarak bu kadar net konuşuyor. Komik olan bir şey de göremedim.
spinoza’dan yana aklımla aşık oldum , bu conatasu arttıran bir etki üstüne üstün varlığınla barışma varlığını olduğun gibi kabul etme gibi bir etkide .. üzgünüm üzdü beni aşk kısa süreli conatus yaşadım sanırım !
Schopenhauer'den bahsederken aklıma geldi... "Sanatı onu üreten sanatçıdan ayırabilir miyiz?" tartışması hakkındaki düşüncelerini merak ettim. Bu konuda bir video gelse keşke. Ve her zamanki gibi dolu dolu bir içerik olmuş, seviliyorsun Dilozof!
Teşekkürler.
Schopenhauer'a Türkiye'deki ilgi maalesef, onun kitaplarından bazı bölümlerin yayınevlerinin seçip popülerleştirmesi yoluyla oldu. Son dönemde İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya, Doğadaki İsteme Üzerine, YTİDK, Parerga ve Paralipomena I-II gibi tam çevirilerle sahih felsefesi daha doğru eleştirilere konu olma imkânına kavuştu.
Yorumlarda, genel olarak aşkın platonik veya karşılıklı olmak üzere ikiye ayrıldığını gördüm. Bence bir çeşidi daha var ki; belirsiz, bilinmez ve durumu stabil/değişmez olan aşk. Izdırabın en yoğun olduğu tür bu gibi gözüküyor. Hele ki bu stabillik/değişmezlik hali bile belirsiz ve süreğenliği şüpheli ise...
insanı öldürür
Aşk, kuşkusuz bitecek ve sonlanacak bu kısım tartışmaya kapalı bence fakat bu yaşamın içerisinde ki her seferinde tekrar tekrar yaşanılan bu duygu ne zaman son bulacak yada son bulmalı mı? Sanki bir sonra ki duygu durumuna yada bize zarar veriyor gibi Belki de kültürümüz hatta müslüman toplumda yaşıyor oluşumuz böyle düşünmemiz de etkilidir.Pelin cim yine harikasın🙏
Aşkın felsefesi olmaz, olursa aşk olmaz.
"Aşk, patolojik duyusal duygulanımdır." -Kant
Aşk çocukça duygular ilkel hormonların tetiklemesiyle oluşan bir anestezi hali😅
Aslında ben biraz Spinoza' ya daha yakın düşünüyorum çünkü var olma çabamız bizim olağanlara karşı olan bakışımızla ilgili aşk, evet cinsel bir mekanızma tetiğidir fakat soyut olarakta anlam yükleme konusunda yardımcı olabilir dediğim gibi var olma çabamız bizim olaylara bakış açımızla ilgili.
Düşünüyorum kimim kime yakınım henüz bilmiyorum sanırım bir daha dinlerim ama “aşk “ pek söze dökülmeyen kişinin varoluş sebebine göre kimyasıyla birlikte oluşan his 🥰
Aşk, geniş bir çok derinleşmiş bir sevgidir aslında. Bizde iş aşkı diye bir terim vardır.
Aşk beni Schopenhauer yaptı, isterdim ki bir Spinoza yapsın
Aşk! Aşık olduğun şeyle berabersen neşe verir. Ama tam tersiyse ızdırap cektirir.
13:00 Aynen. aşık olduk bu muhteşem bir dirayet ve şevk veriyordu. ama sonra da alkolik olduk. aman diyim aşık maşık olmayın. "keşke hiç var olmasaydık" filan yani...
Felsefe bahane aşk şahane :D
Aşk, begendigimiz bedenlere hayalimizdeki ruhları koymaktır. Begendigimiz kisiyle uyuşursa ne âlâ, uyuşmazsa sorun ondadır(!)
Bir aşık (agape-amor manasında) dostumunda dediği gibi "An realitede bir zaman ölçüsü olsa da hakikatte bir "hâl" ölçüsüdür. Aşk realitede bir duygu durumu olarak algılansa da bir "hâl" (makam) durumudur." Tüm yaşadıklarına rağmen, dahası kendine rağmen olumlama/aşk halini yaşayan Bereketli Spinoza selam sana!
(Ölen sadece hayvandır, aşıklar ölmez)🥲
Anlaşılır olmanı çok seviyorum. Gerçekten.
Varkalım çabamızı artırmak için aşık olabiliriz ancak aşk karşılık bulamadığında veya doyum noktasına ulaşamadığında ya da doyum noktasına ulaşıp hevesi kalmadığında varkalım çabamızın da bir düşüş içerisinde olduğunu görürüz. Yine de o aşk hâli bir çok şeye bedeldir.
aşk başlarda conatusu arttırırken bir süre sonra aşk duyduğun kişiyle beraber olursan ve o da sana aşık olursa ancak zaman geçipte seni artık sevmez sana karşı olan duyguları biter ve dolayısıyla davranışlarına da yansırsa ve sizin içinizdeki aşk hiç bitmiyorsa ve önceden doya doya dokunduğunuz öptüğünüz aşığınıza aetık dokunamıyor gülüşüne bile hasret kalıyorsanız bu aşk insana ızdırap ve acı verir ve tam tersi etki gösterir sonuç olarak conatuscuğumuz işin sonunda mahfolur pert olur...
Bence yaşama iç güdüsünde aşk tetikleme mekanizmasıdır insan cinsel hazza ulaşmak için yapamayacağı eylem yoktur belli bir duygu durumundan sonra cinsel aşk tanrı aşkına da dönüşebilir
kısaca Schopenhauer dikkat çekmek istemiş, ben de isterdim sanırım ama aynı zamanda aşırı pozitif olmanın meyvelerini yediğim için Spinozacıyım.
Bertnard Russel da çok güzel açıklamış aşkı sevgiyi mutluluğu , onunla ilgili de detaylı bir video çeker misin Dilara
sayın filozof. Aşk varlık nedeni olabilir,ama aşk irade dışı ve iradeye bağlı olarak iki şekilde okunablir. ancak cinsellik aşk olmadanda saltık bir ihtiyaç doğal bir eylemdir,aşkı cinsellik veya üremenin nedeni olmaktan öte,düşündüğüm üzde sevgiyi kavrayabiliriz aşkı sevgi kavramının bir sonucu olarak okumakta mümkün aşık olmak müptela olmak demektir. kayıtsız şartsız ve hiç bir çıkara dayanmadan ortaya çıkan sevgi halidir. herkes sever ama herkes aşık olamaz. iyi günler çalışmanıza başarılar dilerim
Aşkın metafizipini okuduktan sonra olmuyor. 😊
Bence oldukça rölatif bir şey aşk, kimisini Spinoza yapar, kimini Schopenhauer ama başkasıyla bir ilişkimiz olduğu için aşkta, hayatımızı ona göre yorumlamak pek doğru gelmiyor. Sonuçta kendimizle varız ve başkalarının hayatımıza çokta bir etkisi olmaması gerektiğini düşünüyorum.(sadece kadın-erkek ilişkilerini kapsıyor dediklerim.) Yazmayı unutmuşum Schopenhauer'dan bir alıntı:"Ne kadar az istek,o kadar az mutsuzluk." Sanırım ilişkiler için doğru bir tanım.
Benim aşka bakış açım sanata bakış açım gibi.Eserler değişir ama hisler hoşuma giden eserde nükseder.Yani ben var olmadığım sürece aşık olduğum kişinin varlığının bir anlamı yok.Aşk benim içimde ve aşkın kendisi benim.Bu yüzden hisler iyi ya da kötü yaşayıp geçmek lazım.Var olduğumuza dair en iyi kanıt bence.
Varoluş dengedir bir miktar spinosa bir miktar sheupheir..sonuçta ikidir de varlığa hizmet eder😊
"Halbuki aşk başka ne olsundu hayatın mazereti" İsmet Özel böyle söylemişti. Yanlış anımsamıyorsam. Madem ki her şey mizaca bağlı ise bu sorunun cevabı o duyguyu ihtiva edene bağlı hale gelir. Disiplinler yönünden bakınca hormonlar vs. ortaya çıkıyor. Tercih etmek zorunda olmadığımız bir duruma, sadece mahkum olduğumuz bir şeye dönüşür. O da bu olgunun yaşandığı andaki, yaşayan kişilerine kalır. Ama şahsiyetten çıkarıp akla getireceksek olayı; olası olanlar içerisinde en makul olmayan bir yaşama biçimi çünkü tam bir özgecilik halinde ket vurulmuş bir yaşam sürecine girmiş oluruz. Ötekinin varlığı bizim varlığımızı parçalamak üzere iken sürekli yeniler. Hızlısından bir ölüm, kutsanmış anlar silsilesi bu alandan çıkışta elimizde kalır. Sonra... Yeniden.
Bilgi arttıkça mutluluk artar. 😊 Huzur artar. 😊
Aşk travmaların çarpışmasıdır. Nokta.
schopenhauer'un mutlu olma sanati kitabi üzerine ne düşünüyorsunuz? Kendisi gibi çok karanlık bir kitap olmasını beklerken olaylara oldukça stoik bir şekilde yaklaştığını gördüm ve çok şaşırdım
Ben spinozacıyım. Yani zamanında birisini sevdigim icin bazı temel motivasyonlar edindim ve hala hayatimda bu motivasyondan doğan durumlar dışında motivasyon kaynagim olmadığını fark ettim.
İhtiyaç,giderilmesi gereken eksikliklerdir.Sevgi ise kendine yetebilme durumu ya da kendi benliğini bulma halidir.Sevgi ihtiyacı ise birleşince karışık duruyor bence sevgi için başkasına ihtiyaç duymayız kendimizi fark ettikten sonra yalnız kalıp sevmeyi yaptığın şeylerle bakarken fark edersin ne kadar mutlu olduğunu sevgi ihtiyacı ise bence geriye baktığında bir kisiyle birlikte anı bırakmak.Anılar olmasaydı ya da yaşadığımız şeyleri bir daha hatırlamasaydık yine de sevgi ihtiyacını hisseder miydik?Nedir bizi bırakmayan ara ara gelen bu karşılıklı sevgiyi alıp verme isteği ? İnsan yarım mıdır kendisini kendisi tamamlayamaz mı mesela Hiçbir şey bizimle kalmayacak her şey geçici.Bizimle kalıcak tek şey sevme hissi sevdiğimiz şeyler değil.O zaman insan bunu bilerek kendisine dönemez mi ya da kendini kandırıp dönmek mi istemez? Bunu kendi kendime düşünerek yazdım başka bir bakış açısı olmuştur umarım
Teşekkürederim , faydali ve bilgi verici.
Benciyim sanırım.yaşamım güzel ve iyi olsun diye çabalıyorum.sevgiyle kalınız.
Dilarammmm seni seviyoruz Felsefeyi sevdiren ponçiğim 😘😘
Aşk, öznel'dir; "ben'den sana" varmaktır, tekil'den tüme varmak; Sevgi nesnel'dir; "ben'den sana" varmanın aracı/gemisi'dir.
"Madem bir harf, kâtibini göstermeksizin olmaz. San’atlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz. Nasıl olur ki, bir harfte koca bir kitabı yazan, bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş, kendi kitabıyla ve nakşıyla bilinmesin?"
Aşk bir başkasının anlatımıyla üzerine anlam kazanilabilecek bir kavram değil bence, bu tamamen parmak izi gibi hem her insanın iç dünyasına hemde yaşadıklarına göre var olan ve sadece orada anlamlanabilen bir kavram.
Arthur Schopenhauer... Wolverine saçlı, ballı böreğim benim. Bazı konularda katilmasak da seviyoruz.
Benim üzümlü kekim
Biz dededen Spinozacıyız. Yoksa bu topraklarda bütün yaşananlara rağmen nasıl ayakta kalacağız?
Spinoza ile başlayıp schopenhauer ile bitmesi arasında gidip geldim ama hala conastusu artıran ve varlığımı onaylayan aşk her zaman kabulum
Aşk duygusu, yaşama sevincinin dışavurumudur.
Aşk yaşama istencini besleyen bir duygulanım, ama berbat bir aşk durumu bu istenci aşağıda çekebilir. Aşkınızda karşılık bulamamanız ya da aşık olma halinden kaynaklı davranış ve tavırların sonradan farkkedılmesi gibi durumlar istencimizi sarsabilir.
Genel anlamda Allahına kadar spinozaciyik :))
Selam olsun Spinozist hayatlara ❤
Aşk, ayrıca şiddetli varoluş bunalımlarının kökenidir. Her gerçekliği bulma yöntemi gibi
13:27 En iyisi aşık olup conatusumu güçlendirebilme ihtimalimi yükseltmek için dışarı çıkayım...
26:31 Olabilirsem muhtemel çile ve azabını çekerim artık... :)
Övgüyü kabul ettiysek yergiyi; zevki kabul ettiysek acıyı da otomatik olarak kabul etmiş sayılmaz mıyız ne de olsa...
Harikasın , Dilara Çolak 🐬
elbetteki aşk; Conastusu arttıran olarak önkabülüm ve varlığımın deneyimi ile burdayım ancak bunların ötesinde ikisinide kabullenemiyorum ne varlığı olumlayabiilirim ne neşe alabilirim ne de olumsuz ızdırap diyebilirim her zaman ortada hissediyorum
Aşk conatus’u artırmaz. Aşık olmuş herkes bilir ki aşk aşık olunan kişiden karşılık bulana kadar eyleme gücünün azalmasına neden olur. Kişinin zihni bütünüyle esaret halindedir. Aşkına karşılık bulduğu anda kısa sürede kaybolur. Artık yeni birine (yeni bir uyarıcıya) ihtiyaç vardır. Ancak kişi bu duygulanımı (aşık olunan kişiden de olumlu karşılık görüyor olma şartıyla) üst düzey bir farkındalıkla yüce gönüllü bir sevgiye evrilmesini sağlayabilirse o zaman conatus’u artırır.
canim benim sesini duyunca huzur bulduğum guzel insan 🤗🤗👍👍👍
doğru aşk conatusumuzu besler bu yüzden önce conatusumuzu kendimiz beslemeyi öğrenip kendimizde bulduğumuz sevgiyle yaşamı ve insanları sevmeliyiz yoksa shcopenhauerın dediği gibi aşk çileden başka bir şey olmaz
Teşekkürler.
Aşk kesinlikle sonucundan bağımsız olarak cotanusu artıran bir duygu bence. Sonuç olumsuzsa dahi varoluşun çıplak acısındansa aşkın acısını çekmeyi yeğlerim
Aşk conatusumuzu hem doruklara çıkarabilecek hem de dibe çekebilecek bir olgudur. Gözlerim kapalı hayalini kurarken keyiflendirir ancak o hayalden uyanıp çaresiz bir şekilde karşılıksız kalmışsam Tanrı'ya yakarmamak da elde değildir. Ayrıca her aşkın bir süre sonra biteceğini bile bile onun için her şeyi yapabileceğinizi düşünmek hayatın absürtlüğünü çok güzel dışavurur.
harika.
Guzeldi...
Schopenhauer'i secmemek icin mecburen 2. Opsiyonu secmis oldun gibi...
Video sirasinda ekrana verilen text bilgiler cok hizli kaldiriliyor bu nedenle tamami okumak icin gereken sure bir yandan dinleme yaparken daha uzun surebiliyor, daha fazla sure ekranda kalmasini saglarsaniz faydali olabilir. 👍
Byung Chul Han hakkında bir video bekliyoruz. Bence çağımızın önemli filozoflarından birisi
Spinozadan önce ve sonra oldum onu tanidigima çok mutluyum. Neler neler konuşmak isterdim karşıma spinoza reankarnesi çıkar umarim😂❤
Biz aşkı aşktan daha çok sevdik ☺️
😉☺️
@@neverminddude ☺️😉
Peki bu hissin aşk olduğunu nereden biliyoruz. Biri aşık olup seviyor biri aşık olup sövüyor. İki zıt olay aşk adı altında buluşabiliyor
aşk bir gençlik hastalığıdır...
Teşekkürler evlat
Çok mutluluk çok acı getirir der ya schophenhauer, bipolar bir tarafı da vardır aşkın bu yüzden. Bir delilik halidir ve azap verir. Zamanında çektiğim aşk acılarını düşünüyorum da yaslandigimda yaşamı nefes almaktan fazlası kılan şeyin aşk olduğunu düşüneceğim gibi geliyor.
😉 :)
Aşk, sadece bize bağlı değil ki ama. ben neşe getirdiğini düşünüyorum. bence aşk tamamen zihinle ilgili bir mesele. erken yaşlarda bize bedenle ilgili gelmesi kadar büyük bir yanılsama da yok bence hayatta.
Şimdi bazı insanları dinlerken. mesela şule aydın vb. öyle bir aşk hissediyorum ki. yalnız şöyle; hani "nasıl olur da, benim zihnimdeki cümlelerin aynısını kurabilir." gibi bir hissiyat. Oysa genç yaşlarda, "nasıl olur da beni kendisine böyle çekebilir ki" diye bir kurgu ile başlıyor aşk.
Bence bu iki aşk kesinlikle birbirinden farklı.! bence cinsel dürtüler, aşk a interferans yapıyor. aslında ilgili değil ama iç içe geçmiş örüntülü gibi algılıyoruz biz bunu. Aşk, bir çocuğun bir kediyi veya kuzuyu bağrına basması gibi bir duygu aslında. zihinsel aşk en muhteşem olanı. Düşünsenize nasıl oluyor da birebir aynı düşünüyor iki insan. beni bu çok etkiliyor.
Aşk bana göre kontrol edilmesi gereken bir patoloji. Eğer başarılırsa, sürdürülebilir sonsuz yaratımın da kaynağıdır.
Bence anlatımın yanında arkada müzikte olmalı bu sayede kavramların çok olduğunda sıkılmayız
Anne şefkati ..baba sevgisi .ve eş sevgisi..yarisirlarsa Anne Şefkati birinci gelir .ki üstelik Annede sevgi de vardır..şefkat kadar olmasa da.
Küpeler çok estetik duruyor.
Varkalım çabasında ızdırap çekerken neşe getiren şeydir aşk bence…
Bu soruya seneler önce cevap verseydim spinoza derdim ama schopenhauer diyorum Dilara hocam
Seni dinlemek huzur veriyor nokta 🙏🧿♥️🌷♥️🧿🙏🦅
O dönemlerde kadınları sadece hamile bırakma ve damızlık olarak kullanma çok yaygın ,biliyorsunuz. (ki dediğiniz gibi mizojini de çok yaygın) eşcinsel aşktan ve cinsellikten (bu tartışmaya göre ,nesil devamı korkusu olmayan bir cinsellik) bu sohbetinizde bahsetmemenizden çok şaşırdım ve epey eksik buldum tartışmayı, bu konularla ilgili ;aşkın sınırının olmayışı ,koskoca LGBTİ ve queer hareketle ilgili sizin düşüncelerinizi merak ediyorum.
Merhaba ben psikoloji okuyorum ve Jung'un felsefi görüşlerini anlamakta zorlanıyorum bunun için ayrı bir video yapar mısınız Dilara hocam. 😊
Seviliyorsun ❣️🔥💚
Aşk bütüncül varoluşun yaşamsal imesi bence. Neşe verse de üzse de faydalıdır. Çünkü geliştirir. Gelişme isteğinde olanları mutlu eder. Gelişme sürecinde umudu yitirecek kadar yara almışları gelişemiyecekleri için bunaltır
5. kelime ivmesi olacak
seni dinlemeyi ve senin yaptigin editi izlemeyi daha çok seviyorum bence suan videoyu editleyen ekip seni yakalayamiyor videoyu basit gösteriyor gibi geliyor bana
Spinoza yı tanrının bir parçası olarak bilirim..Aşk ı Cemal Safi nin benim adım Aşk adlı şiirinde anlayabilirsiniz.
Spinoza'dan devam edelim. :))
“ Sende olmayan birşeyi onu senden istemeyen birine vermeye çalışmak “
Siponazo birşey sormak istiyorum Mesnevi de bir felsefe midir?
Iyiki varsiniz
Ben ikiside değilmişim. Ya da bazen o bazen de öbürü
Merakliyiz
güzel bir video. eline sağlık.
Schopenaur semavi dinlere inanmadığı için pişman olmuştur bence alemde yaratılan her şeyin bir hikmeti var Nasi anlamsız olur manasız bir şey olmaz kendi kendine tesadüfen olmasına tesadüf edilmez yüce yaradan Allah kudret sahibidir benim inancım tabii kör tabiat şuursuz bir tabiat kendisi yaratılmıştır Zaten
Dinsizlere göre başı hiç, sonu hiç , iki hiç arasında var olur mu hiç .