🌃Jeon Jungkook Ile Hayal Et|Sana Aşık Olan Düşmanınla İşbirliği Yaparsın| 3/3 🌃 Jeon Jungkook × Jung Aera 🌃 Aurora'nın Kaleminden 🌃 Şarkıyla okumanızı tavsiye ederim. 🌃 Keyifli Okumalar! 📌📌 ONEMLI!!!! Arkadaşlar bu lakaplar karıştırmayın. Aksi takdirde kurguyu anlamazsınız Jeon Jungkook: Jeon Jeon Jeongsan(Baba): Bay jeon Başımı sallayarak koluna daha sıkı sarıldım. Bu hareketimle tebessüm ederek önüne döndüğünde bende önüme döndüm. Büyük masaya doğru yürümeye başladık. Büyük masada toplanan kişilerin saygın ve yabancı olduğu belliydi. Bakışlarım baş sandalyede oturan Bay Jeon'da durdu. Büyük bir ciddiyet ve saygınlıkla davetlileri selamlıyor, sohbet ediyordu. Gözlerine odaklandım. Duygular aramaya çalıştım. Ama hiçbir şekilde sonuca varamadım. Büyük masaya vardığımızda Bay Jeon'a en yakın olan sandalyeye geçtik. Onun sağ tarafında kalıyorduk ve sol tarafında yanı karşımızda ise bir gözü beyaz olan adamın oturduğunu fark ettim. Adamın keskin bakışları bizde oyalanırken bozuntuya vermeden önüme döndüm. Jeon sandalyeye oturmama yardımcı olduktan sonra yanımdaki sandalyeye geçti. Bana göre Bay Jeon'a o daha yakın oturuyordu. Yerime iyice yerleştikten sonra başa döndüm. Ve işte tam da o anda gözlerimle göz göze gelen gözlerle durdum. Uzun yıllar olmuştu bu gözlerle göz göze gelmeyeli. Sakin ve aynı ciddiyetle bana selam verdi. Yine gözlerinde aradım bir şeyler. Ama herkese nasıl bakıyorsa bizede aynı şekilde bakıyordu. Selamını aldıktan sonra çok fazla dikkat çekmemek adına Jeon'a döndüm. Onunda bana baktığını fark ettiğimde beni rahatlatmak için gülümsedi. Kulağına doğru yaklaştım konuşmak adına. "Gözlerinden anlayamıyorum Jeon." Diye fısıldadım ve devam ettim. "Aynı şefkatle bakan Bay Jeon'u görüyorum hala." Geriye çekildiğimde gülümsedi. "Bizi tanıdığını düşünüyorum. O her zaman duygularını iyi saklayan biri oldu." ... Herkes kendi halinde kaynaşıp sohbet ederken benim ve Jeon'un odak noktası Bay Jeon'du. Gülerek bazen de ciddiyete bürünerek sohbet eden Bay Jeon vardı karşımda. O kadar gerçekçi davranıyordu ki. Ama Jeon'unda dediği gibi o duygularını saklamayı hep bilirdi. Davetin ilerleyen saatlendeydik. Hiçbir sorun oluşmamıştı şuana kadar. Bay Jeon'dan bir hareket beklesekte bu mümkün görünmüyordu. Gözlerim tekrardan ona gittiğinde sol tarafında ki adamla sohbet ettiğini fark ettim. Adamın şüpheli hareketlerini fark etmemek elde değildi. Onu süzdüğüm sırada bana kısa bir bakış atarak ayaklandığını gördüm. Geriye çekilerek ilerlemeye başladığında kaşlarım çatıldı. Lavabonun olduğu bölüme doğru ilerliyordu. Seri ve hızlı adımlara yavaş yavaş gözden kaybolduğunda Jeon'a döndüm. Dikkat çekmemek adına çaprazımızdaki adamla sohbet ettiğini fark ettiğimde aklıma gelen şeyle tekrardan önüme döndüm. Masadaki içki bardağını elime aldığım gibi dudaklarıma götürecekken bilerek üstüme dökülüp beni ıslatmasina izin verdim. Hafifçe bağırarak ayaklanmamla tüm herkesin bakışları beni buldu. Bardak yere çarpıp büyük bir gürültüyle kırılırken Jeon'unda ayaklandığını gördüm. "Byeol?" "Aish! Üzerime döküldü." Diye yüzümü düşürdüğümde yanıma gelen çalışanları fark ettim. "Byeol Hanım bir yerinize bir şey olmadı ya. Çocuklar Bayan Byeol'a yardımcı olun." Diyen Bay Jeon'du. Bir adım geriye çekilerek başımı sağa sola salladım. "Çok naziksiniz Bay Chan. Sorun yok. Lavaboya uğrasam daha iyi olacak." Başını salladığında müsaade isteyerek eteğimin uçlarından tuttum. Bana öylece bakan Jeon'a göz kırpıp yerine oturmasını işaret ederek lavaboya doğru ilerlemeye başladım. O adamın bir işler çevirdiğini biliyordum. Ve dikkatimi çekmek için o tarafa doğru gittiğini de biliyordum. Hızlı adımlarla ilerleyerek koridora vardığımda görünmediğimden emin olup bacağıma bağlı silahı çıkardım. Tedbirli olmalıydım. Silaha susturucu takılıydı ve bu benim için avantajdı. Silahı siyahlar içerisindeki elbisemle gizleyerek ilerlemeye devam ettim. Sağıma soluma bakınıyordum. Uzun koridorun sonunda karşı karşıya olan bay ve bayan tuvaleti vardı. Yavaş ve sessiz olmaya çalışarak biraz daha ilerledim. Tuvaletlerin kapısı kapalıydı. Erkekler tuvaletinin önüne hafifçe yönümü çevirdiğim sırada gelen kapı sesiyle hemen arkamı dönerek bakmamla elinde silahla o adam çıktı kızlar tuvaletinden. Tetiğe basacakken ondan önce davranarak tetiğe bastım. Tam omuzundan vurduğumda ikinci bir kezde boynuna vurmak için sıktım. Adam yere yığıldığında hızlıca silahımı bacağıma yerleştirdim. "Siktiğimin herifi." Diye kısık bir şekilde küfür ettiğimde acı içinde güldü. "Gözü kara olmaya devam ediyorsun. Buraya gelmeseydin senin sonun olacaktı." Acı içinde konuşarak bana baktığında alayla güldüm. "Beni tanıdığına göre eski bir tanıdıksın. Bu da demek oluyor ki Bay Jeon'un hafızası yerinde." Dedim ona doğru eğilirken. Kartın saklandığı odanın anahtarının onda olduğuna emindim. "Hafızasının yerinde olup olmadığı bir şey değiştirmeyecek. O bugün istediği şeyi elde edecek. Yapılan tüm hesaplar bugün açıklığa kavuşacak." Cebine doğru elimi soktuğunda elime gelen anahtarla gülümsedim. Tekrar doğrularak ayaklandığımda son kez fısıldadım. "Kim olduğunu, neden beni buraya çekmek istediğini ve amacının ne olduğunu bilmiyorum. Ama biliyorum ki yapılan hesaplar ve yeminler teker teker uygulanacak." Bir şey demesini beklemeden arkamı dönerek kapıya ilerlemeye başladım. Kim olduğunu bilmiyordum. Bir diğer bilmediğim ise bu kadar basit olmamalıydı. Bir terslik vardı. Oda o kadar gizli korunuyorsa bu anahtarın ulaşılabilecek bir yerde olmaması gerekirdi. Derin bir nefes alarak anahtarı daha sıkı kavradım. Hızlı bir o kadar da sakin kalmaya çalısarak adımlarımı sürdürdüğümde aklıma gelenle Kulaklığımı aktif hala getirdim. "Ekip. Duyuyor musunuz beni?"
Devam 1 Kısık bir şekilde mırıldanarak adımlarımı durdurdum. "Evet Aera. Dinlemedeyiz." "Anahtara ulaştım. Ama o mu emin değilim." Jeon'unda hatta olduğunu varsayarark sesimi daha da kıstım. "Kendim şuan aramaya çıkarsam dikkat çekerim." Dedim. Ekibe Bay Jeon olayını anlatmam kafa karışıklığına sebep olurdu. Karta ulaşmak her şeyi çözecekti. "Aera beni iyi dinle. Chan birazdan yetiştirme yurdu için yapacağı bir projeyi tanıtmak için odasına çıkacak ve birkaç dosya alacak. Bunu görevliden yapmasını isteyecek. Büyük ihtimalle görevli olan kişiyi devirdin. Görevli ortalıklarda olmayınca daveti birbirine katacaktır. Sende o sürede bir şekilde odaya çıkacaksın. Kartı alıp direkt zemin kata inip çocukları serbest bırakacaksın. Bizde o an içeriye gireceğiz. Çok dikkatli olman gerek." Dedikleriyle başımı sallayarak kulaklığı kapattım. Ekip Bay Jeon'u bilmiyordu ki. Sorun şuydu ki Bay Jeon hafızasını kaybetmediği için bizden şüphe edecekti. O adamı benim için göndermişti. Üstelik benim tekrardan ortadan kaybolmam dikkat çekecekti. ... Selam vererek sandalyeme oturduğumda Jeon'un endişeli bakışlarını görebiliyordum. Onu rahatlatmak adına gülümsedim. "Bir sorun yok ya Bayan Byeol?" Geciktiniz." Diye soran Bay Jeon'du başımı sağa sola sallayarak gülümsedim. "Hayır Bay Chan. Iyiyim ben." Dedim. Anlamıştı. Bakışlarından bunu anlamak zor değildi. Tekrardan önüme döndüğümde Jeon kulağıma yaklaştı. "Emin oldun mu?" Diye sordu. Dikkat çekmeyecek bir şekilde başımı salladım. "Evet. Üstelik adam görevlendirmiş beni öldürmesi adına. Anahtarlar cebindeydi. Şimdi ne yapacağız Jeon?" Kısıkça konuştuğumda biraz daha eğildi. "Soğukkanlı olacağız. Jack'in de dediği gibi odası için adam görevlendirecek. Onu halletim ben." Kaşlarım çatılırken belli etmemeye çalışarak sakince soludum. "Nasıl?" "Görevlendirdiği adamın öldüğünü biliyor. Benim adamım garson kılığında. O gelecek. Davetin karışmaması için tepki vermeyecek. O odadan kartıda alacak aynı zamanda adamım. Tam o anda da ekip girecek. Sen sakin ol ve bana odaklan." Dedi profesyonelce. Başımı salladığımda önüme dönecekken dudaklarıma kondurduğu ıslak öpücükle kalakaldım. Kalbimin hızlanmasıyla ona tekrardan döndüğümde göz kırptı. "Dikkat çekmemek için." Dedi. Göz devirip tepki vermeden önüme döndüm. Tam o anda da Bay Jeon'un ayaklandığını gördüm. "Saygı değer misafirlerim. Yetim çocuklarımızın geleceği için yapacağım projeyi size sunmak istiyorum." Tam vakti diyerekten odaklandım. "Sikik herif." Diye kısıkça küfür etti Jeon. Tam o anda masaya yaklaşan Jeon'un sağ kolunu gördüm. Bana bakarak göz kırmasıyla eteğimi düzeltmek için eğildiğim. Amacım başkaydı. Sakladığım anahtarı yavaşça ve sessizce yere bırakarak hafifçe sürttüm. Adam yanımdan geçmiş gibi yaparak anahtarı belli etmeden aldığında rahat bir nefes soludum. Bay Jeon'un yanına doğru ilerlediği sırada Bay Jeon'un gerçektende iyi rol yaptığını anlamıştım. Tebessüm ederek Jeon'un adamını yukarı yönlendirdi. "Jeon adamında umarım iyi dövüyordur. Çünkü Bay Jeon'un adamlarının onun yolunu keseceğini bilmemek aptallık olur." Gülümseyerek fısıldadım belli etmemek adına. Jeon'da bana dönmeden gülümsedi. "Sağ kolum olan birisinin tecrübesini mi sorguluyorsun?" Dedi alayla. "Evet. Sorguluyorum." Dedim. ...
Devam 2 ... Bakış açıma giren bedenle rahat bir nefes aldığımda Bay Jeon'un şaşkın bakışlarını gördüm. Jeon'un adamı çizik dahi almadan sağ salim karşınızdaydı. Sadece üstü kırışmıştı. Elindeki dosyayla bize doğru geldiği sırada içimi bir tedirginlik sardı. Kalbim daha da hızlı attı. Herkes Jeon'un adamına odaklıydı. Tam o anda Jeon'un adamı dosyanın içerisini açarak silah çıkardı. Bakışlarım büyürken Jeon'un gülüşünü hisettim. Adam silahı Bay Jeon'un başına yasladı. Davetliler büyük çığlıklar atarak oturdukları yerden ayaklandıklarında bizim ekibin içeriye girmesi bir oldu. Elinde silahlar ile bizim ekibin tam vaktinde içeriye girmesi beni şaşırtsada bende ayaklandım. Jeon ile aynı anda silahlarımızı çıkartıp davetlilere tuttuğumuzda Bay Jeon'un adamlarıda aynı şekilde içeriye girdi. Iki taraf karşı karşıya kaldığı sırada davetlilerin ve çalışanların kaçtığını gördüm. Mekandaki çığlık ve bağırış sesleri yükseldiği gibi silah sesi yükseldi. Jeon'un ekibide bizim ekibin peşinden içeriye girdiğinde kalbim daha da hızlandı. Benim ekibim ve Jeon'un ekibi, Bay Jeon'un ekibiyle karşı karşıyaydı. Gelen ikinci bir silah sesiyle ortalık kan çanağına dönmeye başladı. Bay Jeon hiçbir şey yapmadan sadece delirmiş gibi gülerken Jeon'un elimi tuttuğunu hissettim. "Aera biz ikimiz çocukları arka bahçeye çıkaralım güvenli bir şekilde. Ekibin diğer kalanı arabalarla orada bekliyor." Bağırarak alt katı işaret ettiğinde hızlıca başımı salladım. Jeon'un sağ kolundan, kartı almak için o yöne döndük. Silahtan gözlerini ayıramazken o da bize döndü. "Abi bende. Sağ salim eline vereceğim." Diyerek Jeon'a diğer eliyle kartı uzattı. Kartı alarak bodrum katının girişine yani mutfağa doğru koşmaya başladık. Biz gelene kadar ekibin burayı halledeceğine emindim. Jeon'unda adamlarıyla birlikte sayıca fazlaydık. Ama aklıma takılan sorular her geçen dakika artıyordu. Şuan çocuklara odaklanmalıydım. Jeon ile hızlıca mutfağa vardığımızda gizli kapının yerini bildiğimiz için buzdolabını çekmeye başladık. Aceleyle buzdolabını çekip gizli kapıyı açığa çıkardığımızda Jeon aynı aceleyle kartı geçti. Yeşil ışık veren kapı saniyeler sonunda açıldı. Kapıyı tam açarak içeriye adım atmamla burnuma doluşan Nem ve rutubet kokusuyla burnumu buruşturdum. Bir büyük bile burada kalamazken küçücük çocuklar günlerce nasıl burada kalabiliyordu ki? Bu duruma içim acıyordu. Bomboş koridorda yankı yapan çocuk çığlığıyla gözlerim doldu. İçimdeki öfke kat ve kat artarken kendimi tutamadan içeriye koştum. Uzun ve kuytu koridordan ben önde Jeon arkada geçtiğimizde karşıma çıkan büyük oda ile durdum. Silahı anahtar yerine tutarak birkaç kez sıkarak kilidin açılmasını sağladım. Kapıya tekme atarak içeriye girdiğimde gördüm şeyler ile kalakaldım. Ağızları ve elleri bağlı, otuza yakın çocuk ağlarken başında beyaz önlüklü iki kadın duruyordu. Gözlerim morarmış bedenlerde gezinip durdu. Kadınların bize dönmesiyle kendime hakim olamayarak tabancayı boşaltmaya başladım. "Adi şerefsizler." Çocukların bağırış seslerini bile duymayacak kadar gözüm dönmüştü. Elimdeki boşalan silah yere düştüğünde, Jeon'un çocuklara doğru koştuğunu gördüm. Dolan gözlerim ile bende çocuklara doğru koşup yere çöktüm. Yerler pis ve ıslaktı. Üstelik çocuklar soğuktan tirtirtitriyordu. "Korkmayın. Size zarar vermeyeceğiz. Sizi kurtarmaya geldik." Dedi Jeon yumuşak ve şefkat dolu bir ses tonuyla. Akan gözlerime engel olamadan başımı salladım. "Evet. Size zarar vermeyeceğiz. Korkmayın." Dedim bende onun gibi yumuşak olmaya çalışarak. Ellerini çözdüğüm minik bir çocuk moraran bedenini korumak için geriye çekildiğinde elimi korkutmayacak bir şekilde uzattım. "Sakin ol. Korkma. " Dedim yavaşça. Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum. "Aera. Dışarda bekleyen ekibi buraya çağıracağım. Çocukları kucaklamaları gerekiyor. İkimizde yukarı çıkalım. Alınacak bir hesap var." Dedi tam o sırada Jeon. Çocukları gördükten sonra tamamen unutmuştum yukarıyı. Başımı salladım hızlıca. "Sen burada bekle. Çocukların daha fazla korkmasını istemiyorum. Ekibi çağırıp geleceğim." Dedikleriyle başımı onaylarcasına salladım. Jeon koşar adımlarla çıkışa gittiğinde bende minik bedenlere döndüm. Kimisi 5 yaşında görünürken kimisi 15 yaşında görünüyordu. Bende gezinen bakışlar o kadar ürkek ve korkaktı ki. Onları neden daha önce kurtaramadım diye lanet ettim kendime. "Artık bitti. Her şey bitti. Korkmayın. Güvendesiniz. İnanın bana. Size hiçbir şey yapmayacağız." Onlara güven vermek adına konuştum. Ama bu pekte mümkün görünmüyordu. Hepsi o kadar korkmuş ve ürkmüştükü nefes almaya korkuyor gibiydiler. Onlara gözlerim dolu dolu bakıyordum. Bu kadar küçük çocukların bu işkenceyi görmesi tam bir kalpsizlikti. Jeon ve ekibin sesi geldiğinde onlara son kez fısıldadım. "Sizleri ömrümün sonuna kadar koruyacağıma söz veriyorum." ... Kana bulanmış zemin, kopan beden parçaları, ve yere serili insanlar... Gözlerim mahşer alanına dönmüş bu yerde gezindiğinde bedenimi korku sardı. Gözlerim hemen etrafta gezinmeye başladı. Ekibimi arıyordum.Birisinin kılına zarar gelmesi bana kendimi asla afettirmezdi. "Aera Hanım. Ekibiniz birkaç yaralıyla...yaralıyla birlikte dışarı çıktı. Merak etmeyin ciddi bir sorun yok." Titrek ve kısık bir şekilde gelen ses Jeon'un adamına yani sağ koluna aitti. Jeon'la aynı anda arkamızı döndük. En köşede Kanlar içinde kalmış Bay Jeon'a hala silah tutuyordu. Ama omuzundan yaralıydı. Bay Jeon ise gülümseyerek yeri izliyordu. Aynı anda o tarafa koşmaya başladık. Adamı, elindeki silahı bırakıp yaralı omuzunu tuttuğunda hafifçe sarsıldı. Jeon ona destek vererek diğer kolundan tutarak bağırdı. "JACK! EUNWOO! HAN! KIMSE YOK MU?!"
Devam 3 Acıyla bağırmasıyla sağ kolu tebessüm etti. Tam o anda aklıma geçmişten bir sahne geldi. Bende tebessüm ettiğimde adamıyla göz göze geldik. "İsimsiz? Daha isim bulamadın mi kendine?" Dedim. Acı dolu tebessümü büyüdü. "Evet efendim. Hala isimsizim. Jeon Jungkook'un sağ kolu diye anılmak daha iyi geliyor." Dedi acıyla. Tam o anda Ekipten birkaç kişinin geldiğini gördüm. Jeon'un sağ kolu bana bakış attı son kez. "Abimi affet. Sensiz gerçekten olmuyor." Dedikten sonra Han'ın yanına ilerlemeye başladı. Yüzüm yavaş yavas düşerken Jeon ile göz göze geldim. Evet şimdi gerçek son veya gerçek başlangıçtı. İkimizde aynı anda yerde dizleri üzerine çökülü bedene döndük. Kahkahası bos olan duvarlara çarparak yankı yaptığında dudaklarım titremeye başladı. "Ne güzel büyümüşsünüz. Size tutmayı öğrettiğim silahı şimdi bana tutuyorsunuz." Dedi kahkahalar atarken. Tam karşısına geçtim bedeninin. "Sektörün en tanınan mafyaları olmuşsunuz. Ama bu bir sikime yaramaz ki. Sizleri buralara kadar getiren ben ve can dostumken, bize ihanet eden sizlersiniz." Diye ekledi. Jeon'un acı dolu gülüşünü işittim. "Ihanet mi? IHANET MI?! BIZI SIRTIMIZDAN VURAN ÖZ BABALARIMIZKEN BUNU SÖYLEMEYE YÜZÜN NASIL OLUYOR?! BIZI ÖLDÜRMEK ISTEYEN SIZKEN BIZIM SUÇUMUZ NE OLUYOR?!" Öfkeyle bağırarak yere eğildiğinde Bay Jeon'un saçlarını kavrayarak ona bakmasını sağladı. "GÖZLERİME BAK! BEN SENİN OĞLUNDUM! OĞLUN! BANA JUNG HAN'IN ÖLÜM GECESI 13 TANE KURŞUN SIKIP, BENI SOĞUK ODAYA, ÖLÜME TERK EDEN SEN! YANI BABAM! HİÇ MI VICDAN YOK SENDE?!" Saçlarını sertçe bıraktığında Bay Jeon'un yüzü düştü ve gözleri bende durdu. "Ya sen? Sen neyin intikamını alacaksın benden?" Diye sordu. Dudaklarım titriyordu. Onun bana vereceği cevap her şeyin sonu veya her şeyin başı olacaktı. "Jeon o gece babamı vurduğunda neden ortalıkta yoktun? Neden ses dahi çıkarmadın?" Dedim titreyen sesimle. Mideme kramplar giriyordu. Yüzünde iğrenç bir gülüş belirdi. "Ha şu mesele. Babanın seni "Mal" yada "Yem" mi demeliyim? Her neyse artık. Seni o koyduğu yer meselesi mi?" Kalbim hızlandıkça gözlerim doluyordu. Ben onun diyeceklerini hem duymak hemde duymamak istiyordum. Büyük bir kahkaha attı. "Yıllarca inandığın gerçeğin yalan olduğunu sana zevkle açıklarım. Baban bir gemi uğruna ve annene duyduğu nefret uğruna seni bitirmek istedi. Anneni de baban öldürdü. Annen babanın düşmanıyla büyük bir aşk yaşadı. Hemde bir çocuğu vardı senden önce. Sen doğduktan sonra baban ikisinide öldürdü. Sonra intikamını senden almak istedi. Gemiyide keyfiyen bahane etti. Jeon olmasaydı şuan yaşıyor olmazdın. Benim onunla ilgim alakam yok." Dedikleriyle nefesim daraldığında gözlerim akmaya başladı.Neden buna hayır diyemiyordum? "Yıllarca ölüp bittiğin babanın yasıyla yaşadın. Ama gerçekleri hiç mi gözün görmedi? Onlarca insan sana bunu kanıtlamak istedi. Ama sen yine görmedin. Beni onunla işbirliği yapmış diyerekten tuttuğunu biliyorum. Ama buraya dostumun intikamını almak için gelmiştim. Sizi öldürmek için." Bedenim titriyordu. Dedikleriyle bedenim titriyordu. Kendimi tutamayıp dizlerim üzerine çöktüğümde Jeon'un hırıltılı nefesini hisettim. "Neden? Neden bizden intikam almak istiyordun? Neden ortadan koyboldun?" "Size tek bir şey hatırlatmak için. Buraya kadar gelmeniz, sizi sırtınızdan vuranlar sayesinde olduğunu bilmeniz için. Küçükken sizi eğitme amacımız iyiliğiniz için mi sanıyorsunuz? Çıkarlarımız için. ÇIKARLARIMIZ!" Midem gördüğüm kandan ve duyduğum iğrençlikten bulanıyordu. Tam o anda peş peşe silah sesi patladı. Tam 13 kez patladı o silah. Jeon'un nefesleri daha sıkı duyulugordu artık. Kanlar içine çarpan beden ile ortam sessizliğe büründü. Peki ben ne yapacaktım? Beynim ve Kalbim bunun karmaşasından nasıl kurtulacaktı? Babamın bana ihanet ettiğini? En önemlisi ben Jeon'a duyduğum vicdan azabı içinden nasıl kurtulacaktım? Ağlamaya başladım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. O kadar çok hıçkırıyordum ki. Boğulacağımı hisetttim. Kanlar içerisinde sadece haykırarak ağladım. İçimdeki tüm acıyı kustum belkide. Ama yine yanımda o vardı. Jeon Jungkook. ... Pijamanın alt kısmını bacaklarımdan geçirerek yukarıya çektiğinde, tepkisizce tavana bakmaya devam ettim. Gözlerim dolu doluydu ama akamıyordu. Eve gelmiştik. Sabah beşe geliyordu. Şimdi ise Jeon pijamalarımı giydiriyordu. Soğuk ellerinin bedenimden çekildiğini hisettim. Bedenim hafifçe titrerken sağ kolumun üzerine yatarak camdan belli olan ayı izlemeye başladım. Beynim ve kalbim o kadar doluydu ki. Günlerce yağsa boşalmazdı. Belime sarılan kollar ile bir damla gözyaşı süzüldü usulca gözlerimden. İki koluyla sıkıca belimden sararak başını boynuma gömdü. Bu yaptığıyla daha çok ağlamaya başlamıştım. "Jeon yapma bunu bana." Dedim ağlamaklı bir ses tonuyla. Dudaklarını boynumda gezdirmye başladı. "Beni affedemezsin Jeon. Bunu yapamazsın kendine." Bana karşılık olarak son kez fısıldadı. "Aera bembeyaz bir sayfa açacağız. Sadece ikimiz olacağız. Geçmiş geçmişte kalacak." SON
Gerçekten mükemmeldi sonlarda çok çok duygulandım ağladım resmen ya çok güzel olmuş hele ki son küçük paragraf beni bitirdi gerçekten ya çok çok MÜKEMMEL olmuşşşş ❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
Ayyyy çok güzeldii bee ağlicam şimdi , o kadar güzel yazıyorsun ki her bir satırında o duyguyu hissettiriyorsun sanki bir film izliyorum gibi nasıl aklına geliyor böyle şeyler cidden emek veriyorsun, ellerine emeğine sağlık bebeğim başarılarının her daim devamını diliyorum💋
Bişey sorucam Aera ve Jeon kendilerini Park Byeol ve park kai diye tanitmişti ama neden jeon'un babasi üzerine şarap döktüğünde aera hanima yardimci olun dedi
🌃Jeon Jungkook Ile Hayal Et|Sana Aşık Olan Düşmanınla İşbirliği Yaparsın| 3/3
🌃 Jeon Jungkook × Jung Aera
🌃 Aurora'nın Kaleminden
🌃 Şarkıyla okumanızı tavsiye ederim.
🌃 Keyifli Okumalar!
📌📌 ONEMLI!!!!
Arkadaşlar bu lakaplar karıştırmayın. Aksi takdirde kurguyu anlamazsınız
Jeon Jungkook: Jeon
Jeon Jeongsan(Baba): Bay jeon
Başımı sallayarak koluna daha sıkı sarıldım. Bu hareketimle tebessüm ederek önüne döndüğünde bende önüme döndüm. Büyük masaya doğru yürümeye başladık. Büyük masada toplanan kişilerin saygın ve yabancı olduğu belliydi. Bakışlarım baş sandalyede oturan Bay Jeon'da durdu. Büyük bir ciddiyet ve saygınlıkla davetlileri selamlıyor, sohbet ediyordu. Gözlerine odaklandım. Duygular aramaya çalıştım. Ama hiçbir şekilde sonuca varamadım. Büyük masaya vardığımızda Bay Jeon'a en yakın olan sandalyeye geçtik. Onun sağ tarafında kalıyorduk ve sol tarafında yanı karşımızda ise bir gözü beyaz olan adamın oturduğunu fark ettim. Adamın keskin bakışları bizde oyalanırken bozuntuya vermeden önüme döndüm. Jeon sandalyeye oturmama yardımcı olduktan sonra yanımdaki sandalyeye geçti. Bana göre Bay Jeon'a o daha yakın oturuyordu. Yerime iyice yerleştikten sonra başa döndüm. Ve işte tam da o anda gözlerimle göz göze gelen gözlerle durdum. Uzun yıllar olmuştu bu gözlerle göz göze gelmeyeli. Sakin ve aynı ciddiyetle bana selam verdi. Yine gözlerinde aradım bir şeyler. Ama herkese nasıl bakıyorsa bizede aynı şekilde bakıyordu. Selamını aldıktan sonra çok fazla dikkat çekmemek adına Jeon'a döndüm. Onunda bana baktığını fark ettiğimde beni rahatlatmak için gülümsedi. Kulağına doğru yaklaştım konuşmak adına.
"Gözlerinden anlayamıyorum Jeon."
Diye fısıldadım ve devam ettim.
"Aynı şefkatle bakan Bay Jeon'u görüyorum hala."
Geriye çekildiğimde gülümsedi.
"Bizi tanıdığını düşünüyorum. O her zaman duygularını iyi saklayan biri oldu."
...
Herkes kendi halinde kaynaşıp sohbet ederken benim ve Jeon'un odak noktası Bay Jeon'du. Gülerek bazen de ciddiyete bürünerek sohbet eden Bay Jeon vardı karşımda. O kadar gerçekçi davranıyordu ki. Ama Jeon'unda dediği gibi o duygularını saklamayı hep bilirdi. Davetin ilerleyen saatlendeydik. Hiçbir sorun oluşmamıştı şuana kadar. Bay Jeon'dan bir hareket beklesekte bu mümkün görünmüyordu. Gözlerim tekrardan ona gittiğinde sol tarafında ki adamla sohbet ettiğini fark ettim. Adamın şüpheli hareketlerini fark etmemek elde değildi. Onu süzdüğüm sırada bana kısa bir bakış atarak ayaklandığını gördüm. Geriye çekilerek ilerlemeye başladığında kaşlarım çatıldı. Lavabonun olduğu bölüme doğru ilerliyordu. Seri ve hızlı adımlara yavaş yavaş gözden kaybolduğunda Jeon'a döndüm. Dikkat çekmemek adına çaprazımızdaki adamla sohbet ettiğini fark ettiğimde aklıma gelen şeyle tekrardan önüme döndüm. Masadaki içki bardağını elime aldığım gibi dudaklarıma götürecekken bilerek üstüme dökülüp beni ıslatmasina izin verdim. Hafifçe bağırarak ayaklanmamla tüm herkesin bakışları beni buldu. Bardak yere çarpıp büyük bir gürültüyle kırılırken Jeon'unda ayaklandığını gördüm.
"Byeol?"
"Aish! Üzerime döküldü."
Diye yüzümü düşürdüğümde yanıma gelen çalışanları fark ettim.
"Byeol Hanım bir yerinize bir şey olmadı ya. Çocuklar Bayan Byeol'a yardımcı olun."
Diyen Bay Jeon'du. Bir adım geriye çekilerek başımı sağa sola salladım.
"Çok naziksiniz Bay Chan. Sorun yok. Lavaboya uğrasam daha iyi olacak."
Başını salladığında müsaade isteyerek eteğimin uçlarından tuttum. Bana öylece bakan Jeon'a göz kırpıp yerine oturmasını işaret ederek lavaboya doğru ilerlemeye başladım. O adamın bir işler çevirdiğini biliyordum. Ve dikkatimi çekmek için o tarafa doğru gittiğini de biliyordum. Hızlı adımlarla ilerleyerek koridora vardığımda görünmediğimden emin olup bacağıma bağlı silahı çıkardım. Tedbirli olmalıydım. Silaha susturucu takılıydı ve bu benim için avantajdı. Silahı siyahlar içerisindeki elbisemle gizleyerek ilerlemeye devam ettim. Sağıma soluma bakınıyordum. Uzun koridorun sonunda karşı karşıya olan bay ve bayan tuvaleti vardı. Yavaş ve sessiz olmaya çalışarak biraz daha ilerledim. Tuvaletlerin kapısı kapalıydı. Erkekler tuvaletinin önüne hafifçe yönümü çevirdiğim sırada gelen kapı sesiyle hemen arkamı dönerek bakmamla elinde silahla o adam çıktı kızlar tuvaletinden. Tetiğe basacakken ondan önce davranarak tetiğe bastım. Tam omuzundan vurduğumda ikinci bir kezde boynuna vurmak için sıktım. Adam yere yığıldığında hızlıca silahımı bacağıma yerleştirdim.
"Siktiğimin herifi."
Diye kısık bir şekilde küfür ettiğimde acı içinde güldü.
"Gözü kara olmaya devam ediyorsun. Buraya gelmeseydin senin sonun olacaktı."
Acı içinde konuşarak bana baktığında alayla güldüm.
"Beni tanıdığına göre eski bir tanıdıksın. Bu da demek oluyor ki Bay Jeon'un hafızası yerinde."
Dedim ona doğru eğilirken. Kartın saklandığı odanın anahtarının onda olduğuna emindim.
"Hafızasının yerinde olup olmadığı bir şey değiştirmeyecek. O bugün istediği şeyi elde edecek. Yapılan tüm hesaplar bugün açıklığa kavuşacak."
Cebine doğru elimi soktuğunda elime gelen anahtarla gülümsedim. Tekrar doğrularak ayaklandığımda son kez fısıldadım.
"Kim olduğunu, neden beni buraya çekmek istediğini ve amacının ne olduğunu bilmiyorum. Ama biliyorum ki yapılan hesaplar ve yeminler teker teker uygulanacak."
Bir şey demesini beklemeden arkamı dönerek kapıya ilerlemeye başladım. Kim olduğunu bilmiyordum. Bir diğer bilmediğim ise bu kadar basit olmamalıydı. Bir terslik vardı. Oda o kadar gizli korunuyorsa bu anahtarın ulaşılabilecek bir yerde olmaması gerekirdi. Derin bir nefes alarak anahtarı daha sıkı kavradım. Hızlı bir o kadar da sakin kalmaya çalısarak adımlarımı sürdürdüğümde aklıma gelenle Kulaklığımı aktif hala getirdim.
"Ekip. Duyuyor musunuz beni?"
Devam 1
Kısık bir şekilde mırıldanarak adımlarımı durdurdum.
"Evet Aera. Dinlemedeyiz."
"Anahtara ulaştım. Ama o mu emin değilim."
Jeon'unda hatta olduğunu varsayarark sesimi daha da kıstım.
"Kendim şuan aramaya çıkarsam dikkat çekerim."
Dedim. Ekibe Bay Jeon olayını anlatmam kafa karışıklığına sebep olurdu. Karta ulaşmak her şeyi çözecekti.
"Aera beni iyi dinle. Chan birazdan yetiştirme yurdu için yapacağı bir projeyi tanıtmak için odasına çıkacak ve birkaç dosya alacak. Bunu görevliden yapmasını isteyecek. Büyük ihtimalle görevli olan kişiyi devirdin. Görevli ortalıklarda olmayınca daveti birbirine katacaktır. Sende o sürede bir şekilde odaya çıkacaksın. Kartı alıp direkt zemin kata inip çocukları serbest bırakacaksın. Bizde o an içeriye gireceğiz. Çok dikkatli olman gerek."
Dedikleriyle başımı sallayarak kulaklığı kapattım. Ekip Bay Jeon'u bilmiyordu ki. Sorun şuydu ki Bay Jeon hafızasını kaybetmediği için bizden şüphe edecekti. O adamı benim için göndermişti. Üstelik benim tekrardan ortadan kaybolmam dikkat çekecekti.
...
Selam vererek sandalyeme oturduğumda Jeon'un endişeli bakışlarını görebiliyordum. Onu rahatlatmak adına gülümsedim.
"Bir sorun yok ya Bayan Byeol?" Geciktiniz."
Diye soran Bay Jeon'du başımı sağa sola sallayarak gülümsedim.
"Hayır Bay Chan. Iyiyim ben."
Dedim. Anlamıştı. Bakışlarından bunu anlamak zor değildi. Tekrardan önüme döndüğümde Jeon kulağıma yaklaştı.
"Emin oldun mu?"
Diye sordu. Dikkat çekmeyecek bir şekilde başımı salladım.
"Evet. Üstelik adam görevlendirmiş beni öldürmesi adına. Anahtarlar cebindeydi. Şimdi ne yapacağız Jeon?"
Kısıkça konuştuğumda biraz daha eğildi.
"Soğukkanlı olacağız. Jack'in de dediği gibi odası için adam görevlendirecek. Onu halletim ben."
Kaşlarım çatılırken belli etmemeye çalışarak sakince soludum.
"Nasıl?"
"Görevlendirdiği adamın öldüğünü biliyor. Benim adamım garson kılığında. O gelecek. Davetin karışmaması için tepki vermeyecek. O odadan kartıda alacak aynı zamanda adamım. Tam o anda da ekip girecek. Sen sakin ol ve bana odaklan."
Dedi profesyonelce. Başımı salladığımda önüme dönecekken dudaklarıma kondurduğu ıslak öpücükle kalakaldım. Kalbimin hızlanmasıyla ona tekrardan döndüğümde göz kırptı.
"Dikkat çekmemek için."
Dedi. Göz devirip tepki vermeden önüme döndüm. Tam o anda da Bay Jeon'un ayaklandığını gördüm.
"Saygı değer misafirlerim. Yetim çocuklarımızın geleceği için yapacağım projeyi size sunmak istiyorum."
Tam vakti diyerekten odaklandım.
"Sikik herif."
Diye kısıkça küfür etti Jeon. Tam o anda masaya yaklaşan Jeon'un sağ kolunu gördüm. Bana bakarak göz kırmasıyla eteğimi düzeltmek için eğildiğim. Amacım başkaydı. Sakladığım anahtarı yavaşça ve sessizce yere bırakarak hafifçe sürttüm. Adam yanımdan geçmiş gibi yaparak anahtarı belli etmeden aldığında rahat bir nefes soludum. Bay Jeon'un yanına doğru ilerlediği sırada Bay Jeon'un gerçektende iyi rol yaptığını anlamıştım. Tebessüm ederek Jeon'un adamını yukarı yönlendirdi.
"Jeon adamında umarım iyi dövüyordur. Çünkü Bay Jeon'un adamlarının onun yolunu keseceğini bilmemek aptallık olur."
Gülümseyerek fısıldadım belli etmemek adına. Jeon'da bana dönmeden gülümsedi.
"Sağ kolum olan birisinin tecrübesini mi sorguluyorsun?"
Dedi alayla.
"Evet. Sorguluyorum."
Dedim.
...
Devam 2
...
Bakış açıma giren bedenle rahat bir nefes aldığımda Bay Jeon'un şaşkın bakışlarını gördüm. Jeon'un adamı çizik dahi almadan sağ salim karşınızdaydı. Sadece üstü kırışmıştı. Elindeki dosyayla bize doğru geldiği sırada içimi bir tedirginlik sardı. Kalbim daha da hızlı attı. Herkes Jeon'un adamına odaklıydı. Tam o anda Jeon'un adamı dosyanın içerisini açarak silah çıkardı. Bakışlarım büyürken Jeon'un gülüşünü hisettim. Adam silahı Bay Jeon'un başına yasladı. Davetliler büyük çığlıklar atarak oturdukları yerden ayaklandıklarında bizim ekibin içeriye girmesi bir oldu. Elinde silahlar ile bizim ekibin tam vaktinde içeriye girmesi beni şaşırtsada bende ayaklandım. Jeon ile aynı anda silahlarımızı çıkartıp davetlilere tuttuğumuzda Bay Jeon'un adamlarıda aynı şekilde içeriye girdi. Iki taraf karşı karşıya kaldığı sırada davetlilerin ve çalışanların kaçtığını gördüm. Mekandaki çığlık ve bağırış sesleri yükseldiği gibi silah sesi yükseldi. Jeon'un ekibide bizim ekibin peşinden içeriye girdiğinde kalbim daha da hızlandı. Benim ekibim ve Jeon'un ekibi, Bay Jeon'un ekibiyle karşı karşıyaydı. Gelen ikinci bir silah sesiyle ortalık kan çanağına dönmeye başladı. Bay Jeon hiçbir şey yapmadan sadece delirmiş gibi gülerken Jeon'un elimi tuttuğunu hissettim.
"Aera biz ikimiz çocukları arka bahçeye çıkaralım güvenli bir şekilde. Ekibin diğer kalanı arabalarla orada bekliyor."
Bağırarak alt katı işaret ettiğinde hızlıca başımı salladım. Jeon'un sağ kolundan, kartı almak için o yöne döndük. Silahtan gözlerini ayıramazken o da bize döndü.
"Abi bende. Sağ salim eline vereceğim."
Diyerek Jeon'a diğer eliyle kartı uzattı. Kartı alarak bodrum katının girişine yani mutfağa doğru koşmaya başladık. Biz gelene kadar ekibin burayı halledeceğine emindim. Jeon'unda adamlarıyla birlikte sayıca fazlaydık. Ama aklıma takılan sorular her geçen dakika artıyordu. Şuan çocuklara odaklanmalıydım. Jeon ile hızlıca mutfağa vardığımızda gizli kapının yerini bildiğimiz için buzdolabını çekmeye başladık. Aceleyle buzdolabını çekip gizli kapıyı açığa çıkardığımızda Jeon aynı aceleyle kartı geçti. Yeşil ışık veren kapı saniyeler sonunda açıldı. Kapıyı tam açarak içeriye adım atmamla burnuma doluşan Nem ve rutubet kokusuyla burnumu buruşturdum. Bir büyük bile burada kalamazken küçücük çocuklar günlerce nasıl burada kalabiliyordu ki? Bu duruma içim acıyordu. Bomboş koridorda yankı yapan çocuk çığlığıyla gözlerim doldu. İçimdeki öfke kat ve kat artarken kendimi tutamadan içeriye koştum. Uzun ve kuytu koridordan ben önde Jeon arkada geçtiğimizde karşıma çıkan büyük oda ile durdum. Silahı anahtar yerine tutarak birkaç kez sıkarak kilidin açılmasını sağladım. Kapıya tekme atarak içeriye girdiğimde gördüm şeyler ile kalakaldım. Ağızları ve elleri bağlı, otuza yakın çocuk ağlarken başında beyaz önlüklü iki kadın duruyordu. Gözlerim morarmış bedenlerde gezinip durdu. Kadınların bize dönmesiyle kendime hakim olamayarak tabancayı boşaltmaya başladım.
"Adi şerefsizler."
Çocukların bağırış seslerini bile duymayacak kadar gözüm dönmüştü. Elimdeki boşalan silah yere düştüğünde, Jeon'un çocuklara doğru koştuğunu gördüm. Dolan gözlerim ile bende çocuklara doğru koşup yere çöktüm. Yerler pis ve ıslaktı. Üstelik çocuklar soğuktan tirtirtitriyordu.
"Korkmayın. Size zarar vermeyeceğiz. Sizi kurtarmaya geldik."
Dedi Jeon yumuşak ve şefkat dolu bir ses tonuyla. Akan gözlerime engel olamadan başımı salladım.
"Evet. Size zarar vermeyeceğiz. Korkmayın."
Dedim bende onun gibi yumuşak olmaya çalışarak. Ellerini çözdüğüm minik bir çocuk moraran bedenini korumak için geriye çekildiğinde elimi korkutmayacak bir şekilde uzattım.
"Sakin ol. Korkma. "
Dedim yavaşça. Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum.
"Aera. Dışarda bekleyen ekibi buraya çağıracağım. Çocukları kucaklamaları gerekiyor. İkimizde yukarı çıkalım. Alınacak bir hesap var."
Dedi tam o sırada Jeon. Çocukları gördükten sonra tamamen unutmuştum yukarıyı. Başımı salladım hızlıca.
"Sen burada bekle. Çocukların daha fazla korkmasını istemiyorum. Ekibi çağırıp geleceğim."
Dedikleriyle başımı onaylarcasına salladım. Jeon koşar adımlarla çıkışa gittiğinde bende minik bedenlere döndüm. Kimisi 5 yaşında görünürken kimisi 15 yaşında görünüyordu. Bende gezinen bakışlar o kadar ürkek ve korkaktı ki. Onları neden daha önce kurtaramadım diye lanet ettim kendime.
"Artık bitti. Her şey bitti. Korkmayın. Güvendesiniz. İnanın bana. Size hiçbir şey yapmayacağız."
Onlara güven vermek adına konuştum. Ama bu pekte mümkün görünmüyordu. Hepsi o kadar korkmuş ve ürkmüştükü nefes almaya korkuyor gibiydiler. Onlara gözlerim dolu dolu bakıyordum. Bu kadar küçük çocukların bu işkenceyi görmesi tam bir kalpsizlikti. Jeon ve ekibin sesi geldiğinde onlara son kez fısıldadım.
"Sizleri ömrümün sonuna kadar koruyacağıma söz veriyorum."
...
Kana bulanmış zemin, kopan beden parçaları, ve yere serili insanlar...
Gözlerim mahşer alanına dönmüş bu yerde gezindiğinde bedenimi korku sardı. Gözlerim hemen etrafta gezinmeye başladı. Ekibimi arıyordum.Birisinin kılına zarar gelmesi bana kendimi asla afettirmezdi.
"Aera Hanım. Ekibiniz birkaç yaralıyla...yaralıyla birlikte dışarı çıktı. Merak etmeyin ciddi bir sorun yok."
Titrek ve kısık bir şekilde gelen ses Jeon'un adamına yani sağ koluna aitti. Jeon'la aynı anda arkamızı döndük. En köşede Kanlar içinde kalmış Bay Jeon'a hala silah tutuyordu. Ama omuzundan yaralıydı. Bay Jeon ise gülümseyerek yeri izliyordu. Aynı anda o tarafa koşmaya başladık. Adamı, elindeki silahı bırakıp yaralı omuzunu tuttuğunda hafifçe sarsıldı. Jeon ona destek vererek diğer kolundan tutarak bağırdı.
"JACK! EUNWOO! HAN! KIMSE YOK MU?!"
Devam 3
Acıyla bağırmasıyla sağ kolu tebessüm etti. Tam o anda aklıma geçmişten bir sahne geldi. Bende tebessüm ettiğimde adamıyla göz göze geldik.
"İsimsiz? Daha isim bulamadın mi kendine?"
Dedim. Acı dolu tebessümü büyüdü.
"Evet efendim. Hala isimsizim. Jeon Jungkook'un sağ kolu diye anılmak daha iyi geliyor."
Dedi acıyla. Tam o anda Ekipten birkaç kişinin geldiğini gördüm. Jeon'un sağ kolu bana bakış attı son kez.
"Abimi affet. Sensiz gerçekten olmuyor."
Dedikten sonra Han'ın yanına ilerlemeye başladı. Yüzüm yavaş yavas düşerken Jeon ile göz göze geldim. Evet şimdi gerçek son veya gerçek başlangıçtı. İkimizde aynı anda yerde dizleri üzerine çökülü bedene döndük. Kahkahası bos olan duvarlara çarparak yankı yaptığında dudaklarım titremeye başladı.
"Ne güzel büyümüşsünüz. Size tutmayı öğrettiğim silahı şimdi bana tutuyorsunuz."
Dedi kahkahalar atarken. Tam karşısına geçtim bedeninin.
"Sektörün en tanınan mafyaları olmuşsunuz. Ama bu bir sikime yaramaz ki. Sizleri buralara kadar getiren ben ve can dostumken, bize ihanet eden sizlersiniz."
Diye ekledi. Jeon'un acı dolu gülüşünü işittim.
"Ihanet mi? IHANET MI?! BIZI SIRTIMIZDAN VURAN ÖZ BABALARIMIZKEN BUNU SÖYLEMEYE YÜZÜN NASIL OLUYOR?! BIZI ÖLDÜRMEK ISTEYEN SIZKEN BIZIM SUÇUMUZ NE OLUYOR?!"
Öfkeyle bağırarak yere eğildiğinde Bay Jeon'un saçlarını kavrayarak ona bakmasını sağladı.
"GÖZLERİME BAK! BEN SENİN OĞLUNDUM! OĞLUN! BANA JUNG HAN'IN ÖLÜM GECESI 13 TANE KURŞUN SIKIP, BENI SOĞUK ODAYA, ÖLÜME TERK EDEN SEN! YANI BABAM! HİÇ MI VICDAN YOK SENDE?!"
Saçlarını sertçe bıraktığında Bay Jeon'un yüzü düştü ve gözleri bende durdu.
"Ya sen? Sen neyin intikamını alacaksın benden?"
Diye sordu. Dudaklarım titriyordu. Onun bana vereceği cevap her şeyin sonu veya her şeyin başı olacaktı.
"Jeon o gece babamı vurduğunda neden ortalıkta yoktun? Neden ses dahi çıkarmadın?"
Dedim titreyen sesimle. Mideme kramplar giriyordu. Yüzünde iğrenç bir gülüş belirdi.
"Ha şu mesele. Babanın seni "Mal" yada "Yem" mi demeliyim? Her neyse artık. Seni o koyduğu yer meselesi mi?"
Kalbim hızlandıkça gözlerim doluyordu. Ben onun diyeceklerini hem duymak hemde duymamak istiyordum. Büyük bir kahkaha attı.
"Yıllarca inandığın gerçeğin yalan olduğunu sana zevkle açıklarım. Baban bir gemi uğruna ve annene duyduğu nefret uğruna seni bitirmek istedi. Anneni de baban öldürdü. Annen babanın düşmanıyla büyük bir aşk yaşadı. Hemde bir çocuğu vardı senden önce. Sen doğduktan sonra baban ikisinide öldürdü. Sonra intikamını senden almak istedi. Gemiyide keyfiyen bahane etti. Jeon olmasaydı şuan yaşıyor olmazdın. Benim onunla ilgim alakam yok."
Dedikleriyle nefesim daraldığında gözlerim akmaya başladı.Neden buna hayır diyemiyordum?
"Yıllarca ölüp bittiğin babanın yasıyla yaşadın. Ama gerçekleri hiç mi gözün görmedi? Onlarca insan sana bunu kanıtlamak istedi. Ama sen yine görmedin. Beni onunla işbirliği yapmış diyerekten tuttuğunu biliyorum. Ama buraya dostumun intikamını almak için gelmiştim. Sizi öldürmek için."
Bedenim titriyordu. Dedikleriyle bedenim titriyordu. Kendimi tutamayıp dizlerim üzerine çöktüğümde Jeon'un hırıltılı nefesini hisettim.
"Neden? Neden bizden intikam almak istiyordun? Neden ortadan koyboldun?"
"Size tek bir şey hatırlatmak için. Buraya kadar gelmeniz, sizi sırtınızdan vuranlar sayesinde olduğunu bilmeniz için. Küçükken sizi eğitme amacımız iyiliğiniz için mi sanıyorsunuz? Çıkarlarımız için. ÇIKARLARIMIZ!"
Midem gördüğüm kandan ve duyduğum iğrençlikten bulanıyordu. Tam o anda peş peşe silah sesi patladı. Tam 13 kez patladı o silah. Jeon'un nefesleri daha sıkı duyulugordu artık. Kanlar içine çarpan beden ile ortam sessizliğe büründü.
Peki ben ne yapacaktım?
Beynim ve Kalbim bunun karmaşasından nasıl kurtulacaktı?
Babamın bana ihanet ettiğini?
En önemlisi ben Jeon'a duyduğum vicdan azabı içinden nasıl kurtulacaktım?
Ağlamaya başladım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. O kadar çok hıçkırıyordum ki. Boğulacağımı hisetttim. Kanlar içerisinde sadece haykırarak ağladım. İçimdeki tüm acıyı kustum belkide. Ama yine yanımda o vardı.
Jeon Jungkook.
...
Pijamanın alt kısmını bacaklarımdan geçirerek yukarıya çektiğinde, tepkisizce tavana bakmaya devam ettim. Gözlerim dolu doluydu ama akamıyordu. Eve gelmiştik. Sabah beşe geliyordu. Şimdi ise Jeon pijamalarımı giydiriyordu. Soğuk ellerinin bedenimden çekildiğini hisettim. Bedenim hafifçe titrerken sağ kolumun üzerine yatarak camdan belli olan ayı izlemeye başladım. Beynim ve kalbim o kadar doluydu ki. Günlerce yağsa boşalmazdı. Belime sarılan kollar ile bir damla gözyaşı süzüldü usulca gözlerimden. İki koluyla sıkıca belimden sararak başını boynuma gömdü. Bu yaptığıyla daha çok ağlamaya başlamıştım.
"Jeon yapma bunu bana."
Dedim ağlamaklı bir ses tonuyla. Dudaklarını boynumda gezdirmye başladı.
"Beni affedemezsin Jeon. Bunu yapamazsın kendine."
Bana karşılık olarak son kez fısıldadı.
"Aera bembeyaz bir sayfa açacağız. Sadece ikimiz olacağız. Geçmiş geçmişte kalacak."
SON
@@Kirazçiçeği_Pkxd Dikkatlice okursan anlarsın
Gerçekten mükemmeldi sonlarda çok çok duygulandım ağladım resmen ya çok güzel olmuş hele ki son küçük paragraf beni bitirdi gerçekten ya çok çok MÜKEMMEL olmuşşşş ❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
Ayyyy çok güzeldii bee ağlicam şimdi , o kadar güzel yazıyorsun ki her bir satırında o duyguyu hissettiriyorsun sanki bir film izliyorum gibi nasıl aklına geliyor böyle şeyler cidden emek veriyorsun, ellerine emeğine sağlık bebeğim başarılarının her daim devamını diliyorum💋
Çok teşekkür ediyorum güzelim 🌸
@@AurorasssJ1 Rica ederim bebeğim ne demekk🎀
Hikaye müqqq ❤❤(mafya sevgilinin iş ortağının kızı seni iter ve başını yere vurursun yapar mısın )
İstek topluluğu atacağım güzelim. Orada belirt
@@AurorasssJ1 tmm
Tam beklediğim gibi ilerledii hayran kaldımm😻
Çok güzel olmuş ellerine sağlık bebeğimm💋
Herşeyin bu kadar mükemmel olmak zorundamı?! 🎀🤍
🩷
Çok güzeldii Helinimm final kısmı ayrı bir güzeldi döktürmüşsünnn 🫠🫠🦋🦋
Oldukça güzel bir finaldi. Ellerine sağlık güzelim 🐚
Bişey sorucam Aera ve Jeon kendilerini Park Byeol ve park kai diye tanitmişti ama neden jeon'un babasi üzerine şarap döktüğünde aera hanima yardimci olun dedi
Aaaa
Pardonnn
Kafa gitti sorryy
Çok üzgünüm düzelttim
Orasını düzeltsen güzel olur 😘
@@AurorasssJ1Olur yaa öyle şeyler 😘
Değistirdimm
Kusura bakma kafam gitmis Aera aera diye diye cok uzgunum
Beni uyardığın icin teşekkür ederimmm @@sewerearmygirl7928
İlk görüntülenme ilk beğeni ilk yorum benden o zamannn 🤍🪐
MUHTESEMDI BAYILDIMMM
MÜKEMMELLİK AKIYOR
Final çok iyi
çok iyi🥹🫶🏻
👌🏻💋
Ilk ve hikaye yokk