*Uzaylı Yazar Hiun* *Bölüm:7(Güneşimi Buldum)* *Dikkat!!!! Lütfen tüm videoyu izleyiniz!!!!!* _Ana karakterler_ _•|Yi Harin|•_--------------_•|Kim Seungmin|•_ _Öncelikle bu hikayenin benim için çok ama çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Çünkü bu hikayenin bir kısmını rüyada gördüm. Hikayemizin isimli YN'si "Yi Harin" ve Seungmin beni ifade ediyor. Benim içide yaşadığım duyguların abartılı hallerini. Her karakterlerin ayrı bir hikayesi var. Ve bazıları beni ifade ediyor. Bu da bu hikayeyi benim için önemli yapıyor. Şuan okuyacağınız hikaye kaybolmuş bir grup gencin birbirini bulma hikayesidir. Bu bir birleşme hikayesi Plus Eight_ Seungmin'den Dayısı derin bir nefes verdi "Ne zamandan beri?" Sakin durduğu için rahatlamıştım bu sadece yanılmaymış "Bu-bugün efendi-" "HARİN SEN 1 GÜNLÜK SEVGİLİNİ EVE Mİ SOKUYORSUN?" Harin derin bir nefes aldı "Dayıcığım öyle değil." "Nasıl peki?" "Uzun zamandır ondan hoşlanıyordum. Bugün çıkma teklifi etti bende kabul ettim." "Ne zamandan beri tanışıyorsunuz?" "Sen gittiğinden beri." Derin bir nefes verdi "Bak biliyorum sert davrandım ama sadece hata yapmanı istemiyorum." "Dayıcığım ben ona güveniyorum." "Benim de güvenmem önemli. Şimdi geç olmuştur orda söyle ona eve gitsin." "Yağmur yağıyor." "Bitince gitsin işte. Şuan işim var sonra her şeyi anlatacaksın, tamam mı?" "Tamam." "İyi o zaman. Yul'u yerime öp. Görüşüyoruz."dedi ve kapattı. Mahçup bir şekilde Harin'e döndüm "Şey...ben bu kadar kızacağını tahmin etmemiştim." Gülümsedi "Sorun değil." Yul hemen bana döndü "Babama da dedim aldın değil mi nonamı?" Güldüm "Aldım aldım." Harin'e tekrar döndüm "Sorun olmaz değil mi? Yani fazla kızar mı?" "İlk öğrendiği için öyle oldu. Genelde kimseye kolayca gönlümü vermem. Biraz şaşırdı bide kıskanmış olabilir."dedi ve hafifçe gülümsedi. Kafamın arkasını kaşıdım "Benim açıldığım ilk kızsın. Nasıl davranırım bilmiyorum bu yüzden değişik davranabilirim." Güldü "Benimde ilk, yani bende bilmiyorum. Sorun değil." Gözlerim kocaman açıldı "Ciddi misin!? Gerçekten ilk sevgilin miyim?" Kafasını salladı. Hafifçe güldüm. İster istemez mutlu olmuştum. Devam etti "Kimseye aşık olmadım. Hoşlandım ama körü körüne aşık olmadım. İlk başta reddetmemin nedeni buydu. Eğer gerçek değilse seni kıracağımı düşündüm." Derin bir nefes aldım "Sana bir şey itiraf etmem lazım. Aslında sana teklif etme gibi bir niyetim yoktu. Nedeniyse reddetilmekten korkmak. Jisung'a anlattım. O da beni cesaretlendirdi." "Öyle mi?" Kafamı salladım. Yağmur durmuştu ayağa kalktım ve ona döndüm "Yağmur dindi ben gideyim artık." Gideceğim sırada elimi tuttu "Gitme! Yani bugünlük kal." "Ama iş?" "Boş ver. Hem yağmur yağıyordu bahanen var." "Dayın?" "Kamera yok ya görmez. Hem bence kalabilirsin. 1 haftadır ilk defa bu kadar gülerken gördüm seni. Sahi ya gülüşünün çok güzel olduğunu söylemişmiydim? Her seferinde güldüğünde içim sıcacık oluyor." "Sahiden mi? Kimse bunu dememişti." "İşte ne güzel diyen ilk kişi benim. Daha sık gül o zaman." Hafifçe gülümsedim "Böyle mi?" Kafasını salladı "Hayır birazcık daha büyük gül!" Birazcık daha güldüm. Güldü "Böyle işte! Sana çok yakışıyor!" İfademi bozup kahkahalarla boğuldum. O da gülmeye başladı. Beni gösterdi "Böylesi daha da güzel!" Gülmeye devam ettik... Yazar'dan Bizim grup yine oturmuş bekliyordu. Mono Jisung'a döndü "Bir şey yazmadı mıııı!?" "Hayır. Merak etme ya dayısı kızmaz o kadar değil mi!?" "Bilmiyorum ama kıskanç biri. Kıskanç bir baba gibi." Changbin eliyle bitti işareti yaptı "Offf Seungmin bitti. Sevgilim emin misin?" Mono kafasını salladı "Eminim." Jeongin bir şey anlamış gibi Changbin'e döndü ve elini doğrultu "Hyung ne dedin bir daha söyle!" "Neden?" Jeongin ayağa fırladı ve ikisini gösterdi "YAKALADIM SİZİ! MONO'YA SEVGİLİM DEDİN!!" Kafeyi ne korosu kapladı. Changbin de ayağa fırladı "YALAN SÖYLÜYORSUN ÖYLE BİR ŞEY DEMEDİM!" Jeongin devam etti "Sevgilim emin misin dedin! Benim tilki kulaklarım yanlış duymaz!!" "YA! ASSİİH, YANLIŞ DUYMUŞ!!" Hyunjin tuttuğu kulaklarınından ellerini çekip baktı "Kulaklarım kanıyor. Hyung kulaklarım kanadı!" "SÖYLE O JEONGİN'E İFTİRA ATMASIN O ZAMAN!" Jeongin devam etti "Duydum ama dedin!!" Mono Changbin'e döndü "Söyle şunu da kurtulalım." Herkes birden Changbin'e döndü. Derin bir nefes verdi "Evet doğru." Hyunjin drama queen moduna geçti "Aşık olsun insan bi bana söyler. Hem nasıl oldu da sevgili oldunuz siz ya?" Mono hafifçe gülümsedi "Şey ben 2 yıldır Changbin'e yanığım." Hepsi ağzı açık ikisine baktı. Felix devam etti "Ben çok mu safım yoksa bunlar mı çok akılı? Ne ara aşık olunuz!??" Herkes gülmeye başladı... (Dünyanın en saçma sahnesi de yazdığıma göre Uzaylı yazarınıza büyük bir alkış!!)
Harin'den İçimdeki mutluluk ister istemez yüzme yansıyordu. Ona her baktığımda inanamıyordum. Bu yüzden de filmden çok onu izliyordum. Yul'da saçma bakışları ikimize atıyordu. Sessizliği bozdu "Nona Seungmin hyung'a neden öyle bakı-" Devamı gelmeden elimle ağzını kapattım. Seungmin hafifçe gülümsedi "Bende tam onu sorucaktım. Bana niye öyle bakıyorsun s-sevgilim?" Onun sesi titremişti benimde kalbim. Yüzünde değişik bir ifade vardı. Şaşkınlıkla konuşmaya başladım "S-sevgilim mi?" Gözlerini kaçırdı "Değil misin?" Gülümsedim ve yalancı bir gülüş attım "Tabi öyle de duymadığım şey değişik geliyor." "İstersen demeyim?" "Hayır de. Hoşuma gitti."dedim ve gülümsedim. Filime tekrar döndük. Tam o sırada Seungmin'in telefonu çaldı. Cebinden çıkarıp kim olduğuna baktı. Kayıtlı değildi. Sesini tazeleyip konuşmaya başladı "Alo." "***" "Çok yüzsüzsün yalanlarını başkasına sat!" "***" "SANA İSTEMİYORUM DEDİM! SAÇMA LAFLARINI DA YALANLARINI DA!" Yul Seungmin bağırdığı için ürkmüştü. Fark edince sesini düşürdü "Hayır dedim arama bir daha beni!" Telefonu kapatıp yana attı. Elini saçlarına geçirdi. Titriyordu. Yavaşça omuzuna dokundum "İyi misin?" Kafasını salladı "İyiyim sadece sinirim bozuldu." "Kimdi?" "Babam olacak o it." "Ne dedi?" "Annemin bıraktığı mektup vardı. İçinde banka şifresi yazıyordu. Açıp açmadığımı sordu." "Yüzsüz it! Sahi ya avukattan aldın mı mektubu?" "Aldım ama açmaya yüzüm yok." "Neden?" "Verdiğim söz havada kaldı. Ona tedavi parasını vereceğime söz vermiştim." "Senin suçum değildi. Üzme kendini." "O adam yüzünden gözlerimin önünde eridi. Elimden hiç bir şey gelmedi." Kafasını kaldırıp bana döndü "Bana sarılır mısın?" Kafamı salladım ve kollarımı ona doladım. Titreyen bedeni durdu. Kalbi deli gibi atıyordu. Omuzumda ıslaklık hissedince birazcık daha sıktım onu. Sarılmak ilaç gibidir. _Önemsiz hissedenleri önemli hissettirir._ Kömür ve elmas misali. Sarıldığın kömür kucağında inanılmaz derecede mükemmel bir elmasa dönüşür. . . . Filim bitmişti. Saate geç olmuştu ama Seungmin hâlâ gitmemişti. Nedeniyse Yul'un izin vermemesiydi. Galiba onu çok sevmişti. Bulaşıkları yıkarken yanıma geldi ve kolunu tezgâhın üstüne koydu "Yardım edeyim mi?" "Gerek yok bitirdim zaten. Kim kazandı UNO'yu?" "Hile yapmadığına eminiz değil mi?" Kafamı salladım "Neden sordun ki?" "Çok iyi oynuyor. Kartlarla arası iyi kart falanda atıyor bana da öğreti ama fazla beceremiyorum."dedi ve hafifçe gülümsedi. Bende gülümsedim "Dayım eskiden sihirbazdı. Bende biliyorum ama en güzelini Yul atıyor." "Onu kimse geçemez zaten. Atarkan ses çıkıyor. Kartla adam bile döver bu." Gülmeye başladım. Tam o sırada kapı çaldı. Seungmin'e döndüm "Sen şunu dolaba koy ben bakıp geleyim." Kafasını salladı bende kapıyı açmaya gittim lakin Yul çoktan açmış kapının önünde bekliyordu. Hızlıca yanına gittim ve elimi omuzlarına yerleştirdim. (Lakin mi? (opsiyonel)) Gördüklerim karşısında şok oldum. Bay Kim kapıdaydı. Konuşmaya başladı "Seungmin'in burda olduğunu biliyorum. Çağır gelisin bir şey diyecem sonra defolup gidebilir." Gördüğüm an ağızına bir tane çakasım geldi ama kendimi tuttum. Konuşmaya başladım "Seungmin burda değil. Bu yüzden siz defolup gidebilirsiniz."dedim ve yalancı bir gülümseme attım. Tam o sırada Seungmin mutfaktan çıkıp geldi "Harin kim geld-" Sözünün devamı gelmeden öylece durdu. Bay Kim devam etti "Oğlum burda olduğuna göre onunla konuşabilirim. İzin verirsen içeri geçeyim." Geçmesine izin vermedim. Seungmin derin bir nefes verdi ve dişlerini sıkarak konuşmaya başladı "Ben senin oğlun değilim!" Adam yüzüsüz yüzsüz konuşmaya başladı "Konuşup gidicem." "Şimdi siktir ol git Kim Suyok!" "Terbiyen de mi yok terbiyesiz! Karşında baban var." "Terbiyem sana çok gelir dediğim gibi git. İğrenç yüzünü saçma sözlerini ve sesini duymak istemiyorum." "Tek şey istiyorum. O mektubu aç ve şifreyi söyle! Sonra sen yoluna ben yoluma!" "Ne o parayı yediririm ne de elini kolunu sallayarak gitmene izin veririm." Beni itti ve içeri girdi. Ardından Seungmin'e bir tane tokat attı "Şiddetle mi olacak bu? Söyle dediysem söyle şu zıkkım şeyi!" "Yapmadığın şey miydi zaten, ha!?" Bir tane daha yapıştıracakken Seungmin elini tutu ve büktü. Gözlerinde intikam hırsı vardı. Ne yapacağını anladığımda aralarına girdim "Seungmin yapma! Değmeyecek. Bayım lütfen sizde gidin. Gece gece gizlice evime girip kapımın önünde insan darp ediyorsunuz. Polise şikayet etmeden gidin." Göz ucuyla ikimize bakıp kapıdan çıktı ve gitti. Seungmin'e döndüm "Ona vuracak mıydın!?" "Karışmasan evet! O piç kurusu kanında boğulmalı!!!" "Ama sen de bulanacaksın. Ona değmez. Hele bir sakin ol." Gözlerim yüzündeki ize kaydı. Hafifçe kızartmıştı ona döndüm "Acıyor mu?" Kafasını salladı "Hayır ama sızlıyor." Berabar koltuğa oturduk. Modumuz düşmüştü. Öylece bir kaç saat oturup boş muhabbet yaptıktan sonra Seungmin evine gitti. Bende yarın okul olduğu için uyumaya gittim... Seungmin'den *1 Hafta sonra* Yatağımdan heycanla kalktım. Bugün büyük gündü. İkinci karşılaşmanın olacağı gün. İlkini Black Dream almıştı. Nedeni açıkça belliydi zaten. İzlenmelere para basmışlardı. Bizim izlenimler de o kadar düşük değildi zaten ama yinede Mono'ya dokunmuştu. Nedeniyse klip için çok çalışmasıydı. Ayağa kalktım ve mutfağa gittim. Dolaba açıp baktım. Hiç bir şey yoktu. Gayet normal bir şeydi, çünkü dün provadan sonra alışverişe gidememiştim. Bu arada hâlâ babam beni sıkıyor. Gözü paradan başka bir şey görmüyor. Umurumda değil. Açıkçası mektubu da açmayı düşünmüyorum. Harin'de bana açmam için ısrar ediyor. Önemli olabileceğini söyleyip duruyor. Hava iyice soğuduğu için üstüme ince bir ceket aldım ve evden çıktım. Market yakın olduğu için hızlıca gidip içeri girdim. Sandviç reyonuna gittim. Elimi attığım sırada biri bana seslendi "Seungmin!" Arkama dönüp baktığımda Minho olduğunu gördüm. Yanıma geldi ve çekingen bir şekilde sordu "Bende kahvaltı etmedim beraber edelim mi?" Aramız hâlâ soğuktu. Diğerleriyle aram birazcık olsada düzelmişti ama onunla bir türlü olmuyordu. Kalbim sıcak olsada beynim onun yüzünden öldüğünü söyleyip duygularımı değiştiriyordu. Gerekenleri aldıktan sonra yürümeye başladık. Sessizliği o bozdu "Yine onu gördüm bu gece." Son cümlede sesi titredi. Sonra devam etti "Merak etme üşümüyormuş. Bana sarıldı o an gerçek gibi hissettim. Hâlâ hissediyorum." Gülümsedim "Şanslısın benim rüyalarıma bir kere bile gelmedi." "Gerçekten mi!??" "Ölü birini çok görürsen rüyana gelmezmiş." "Cenazeye yetişemedim. Üzgünüm ama sende biliyordun." "Evet biliyorum."dedim ve başımı eğdim. Onu suçlamıştım hakkım olmadan...
Yazar'dan Hastane odası sessizdi. Bir aydır hareketsiz yatan kişinin başında kardeşi gibi olan arkadaşı vardı. Minho yavaşça gözlerini açtı. Jeongin ayağa fırladı ve kapıya koştu "HYUNG UYANDI!" İçeri Seungmin haricinde diğerleri girdi. Doktor gelip hemen onu kontrol etti. Doktor kontrolü bitirdikten sonra odadan çıktı. Yorgun çıkan sesini düzeltip konuşmaya başladı "Jeongin Seungi nerde?" Odadaki 6 kişi gözlerini kaçırdı. Jeongin'in eli ayağı birbirine dolanınca Chan öne geçti. Derin bir nefes verdi ve konuşmaya başladı "Minho ilk önce sakin ol." "Neden? Kötü bir şey mi oldu?" Chan yutkundu ve titreyen sesini düzeltmeye çalıştı "Minho biz onu yaklaşık 1 ay önce kaybettik." Donup kaldı "Ne?" Gözleri yaşarmıştı. Sessizce iki damla döküldü. Ardından oda da sesler artı. Elinden bir şey gelmiyordu. Yatakta oturup ağlamak dışında... Harin'den En az onun kadar heyecanlıydım. Nedeni tasarımlarımın görünecek olmasıydı. Jisung'la işim bitmişti. Sıra Seungmin'e geldi. Tam bir rock star gibi duruyordu. Deri ceketini düzeltim ardından omuzundan kaynaması için iğneyle sabitledim. Böyle daha kalıplı duruyordu. Üstünü düzelttikten sonra son kez ona baktım. Titriyordu "Harin nasıl oldum?" Gülümsedim "Çok güzel oldun. Kendim yaptım diye demiyorum çok yakıştı." Gözleri gözlerimi buldu ve öylece kızarık gözlerime baktı "Dün uyumadın mı?"diye sordu. Gülümsedim "Fazla değil. Heyecandan ve hata yapma korkusundan uyuyamadım. Belki 100 kere tasarımın üstünden geçtim."dedim ve gülümsedim. "Yorgun duruyorsun biraz dinlen." "Birazdan dinlenirim son olarak Jeongin kaldı halledip yerime geçicem." Onu orda bırakıp Jeongin'in yanına gittim. Üstünde düzeltilecek fazla bir şey yoktu ama yinede göz attım. Yakanın olduğundan fazla kalkık olduğunu görünce hemen elimi ona attım. Gülümsedi ve konuşmaya başladı "Harin ilk defa bu kadar mutlu görünüyorum onu. Uzun zamandır gülüşünü görmemiştim." Kafamla onayladım. Devam etti "Bide artık saklamayın çok belli ediyorsunuz." Şaşkınca ona döndüm "Nasıl yani?" "Sevgili olduğunuz çok belli." Yutkundum tam konuşacakken devam etti "Açıklama yapma sevmek suç değil." Gülümsedim ve işime döndüm. İşim bitince beklemeye başladım. Son kez Seungmin'in yanına gittim "Sana güveniyorum yaparsın!" Gülümsedi ve kafasını salladı. Sahne yaklaştığı hemen yerime geçtim. Hem tasarımlarım için hem de Seungmin için heyecanlıydım. Birden sessizlik sustu ve sahne karardı. Mono'ya baktım o da heyecanlıydı. Sakince beklemeye başladık. İlk önce ışık Chan'ın üstüne yandı. İki kere bateriye vurdu. Sonra ışık Changbin'i takip etti o da davula vurdu. Ardından salonunu Jeongin'in klavye notları doldurdu. Baz ses kulaklarımızı titretti. Felix gibi sesi baz gitarın arkasına Minho gibi hoş elektro gitar doldurdu. Arkasına 2 ışık daha yandı. Han ve Hyunjin karşılıklı çalmaya başladı. Minho devam ettirdi ve çok beklediğim an olan Seungmin şarkıya girdi. Gözlerimi ondan alamıyordum. Arada sırada gözüyle beni arıyordu gözleri beni bulunca gülümseyerek söylemeye devam etti. Mono her zamanki gibi yerinde durmayıp tezahürat yapmaya başladı. Herkes eğleniyordu. Kocaman gülümsediğimi hissettim. O an kalbim durdu gibi oldu sanki. Sahnede ayrı aşık olmuştum bu çocuğa. Gülüşü mükemmeldi. Her zamankinden daha mükemmel. Sahne bitti biter bitmez gözleri tekrar beni buldu ve gözleriyle güldü. Parıldayan gözlerine aşık olduğumu hissettim o zaman. İçimdeki hoş his mükemmeldi. Bitmesini için direndim adeta. Büyük bir alkış kopunca kendime geldim ve alkışlamaya başladım. Dudaklarım istemsizce kıvrılıp gamzelerim beliginleşti. Çok sık ortaya çıkmayan iki çukur en mutlu zamanımda yüzümde beliriyordu. Kocaman gülümsedim. O zaman parıldamaya başladım, güneş gibi... Yazar'dan Kayıp güneş bulunmuştu, evet o kızdı Harin Seungmin gibi bir elması parldatacak ışık kaynağı güneşti. Yakmayan ve aydınlatan kış güneşi... _Devam edecek_ Sınır 350 izlenme 30 like 20 abone _/Güzel bir bölüm olamadı ama idare eder. Güneş bulunduğuna göre finale az kalmış demektir. Yaklaşık 3 bölüm sonra büyük ihtimalle final yapıcam şaşırmayın./_ *MARS UZAYLISI HİUNN*
*Uzaylı Yazar Hiun*
*Bölüm:7(Güneşimi Buldum)*
*Dikkat!!!! Lütfen tüm videoyu izleyiniz!!!!!*
_Ana karakterler_
_•|Yi Harin|•_--------------_•|Kim Seungmin|•_
_Öncelikle bu hikayenin benim için çok ama çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Çünkü bu hikayenin bir kısmını rüyada gördüm. Hikayemizin isimli YN'si "Yi Harin" ve Seungmin beni ifade ediyor. Benim içide yaşadığım duyguların abartılı hallerini. Her karakterlerin ayrı bir hikayesi var. Ve bazıları beni ifade ediyor. Bu da bu hikayeyi benim için önemli yapıyor. Şuan okuyacağınız hikaye kaybolmuş bir grup gencin birbirini bulma hikayesidir. Bu bir birleşme hikayesi Plus Eight_
Seungmin'den
Dayısı derin bir nefes verdi "Ne zamandan beri?"
Sakin durduğu için rahatlamıştım bu sadece yanılmaymış "Bu-bugün efendi-"
"HARİN SEN 1 GÜNLÜK SEVGİLİNİ EVE Mİ SOKUYORSUN?"
Harin derin bir nefes aldı "Dayıcığım öyle değil."
"Nasıl peki?"
"Uzun zamandır ondan hoşlanıyordum. Bugün çıkma teklifi etti bende kabul ettim."
"Ne zamandan beri tanışıyorsunuz?"
"Sen gittiğinden beri."
Derin bir nefes verdi "Bak biliyorum sert davrandım ama sadece hata yapmanı istemiyorum."
"Dayıcığım ben ona güveniyorum."
"Benim de güvenmem önemli. Şimdi geç olmuştur orda söyle ona eve gitsin."
"Yağmur yağıyor."
"Bitince gitsin işte. Şuan işim var sonra her şeyi anlatacaksın, tamam mı?"
"Tamam."
"İyi o zaman. Yul'u yerime öp. Görüşüyoruz."dedi ve kapattı.
Mahçup bir şekilde Harin'e döndüm "Şey...ben bu kadar kızacağını tahmin etmemiştim."
Gülümsedi "Sorun değil."
Yul hemen bana döndü "Babama da dedim aldın değil mi nonamı?"
Güldüm "Aldım aldım."
Harin'e tekrar döndüm "Sorun olmaz değil mi? Yani fazla kızar mı?"
"İlk öğrendiği için öyle oldu. Genelde kimseye kolayca gönlümü vermem. Biraz şaşırdı bide kıskanmış olabilir."dedi ve hafifçe gülümsedi.
Kafamın arkasını kaşıdım "Benim açıldığım ilk kızsın. Nasıl davranırım bilmiyorum bu yüzden değişik davranabilirim."
Güldü "Benimde ilk, yani bende bilmiyorum. Sorun değil."
Gözlerim kocaman açıldı "Ciddi misin!? Gerçekten ilk sevgilin miyim?"
Kafasını salladı. Hafifçe güldüm. İster istemez mutlu olmuştum.
Devam etti "Kimseye aşık olmadım. Hoşlandım ama körü körüne aşık olmadım. İlk başta reddetmemin nedeni buydu. Eğer gerçek değilse seni kıracağımı düşündüm."
Derin bir nefes aldım "Sana bir şey itiraf etmem lazım. Aslında sana teklif etme gibi bir niyetim yoktu. Nedeniyse reddetilmekten korkmak. Jisung'a anlattım. O da beni cesaretlendirdi."
"Öyle mi?"
Kafamı salladım. Yağmur durmuştu ayağa kalktım ve ona döndüm "Yağmur dindi ben gideyim artık."
Gideceğim sırada elimi tuttu "Gitme! Yani bugünlük kal."
"Ama iş?"
"Boş ver. Hem yağmur yağıyordu bahanen var."
"Dayın?"
"Kamera yok ya görmez. Hem bence kalabilirsin. 1 haftadır ilk defa bu kadar gülerken gördüm seni. Sahi ya gülüşünün çok güzel olduğunu söylemişmiydim? Her seferinde güldüğünde içim sıcacık oluyor."
"Sahiden mi? Kimse bunu dememişti."
"İşte ne güzel diyen ilk kişi benim. Daha sık gül o zaman."
Hafifçe gülümsedim "Böyle mi?"
Kafasını salladı "Hayır birazcık daha büyük gül!"
Birazcık daha güldüm. Güldü "Böyle işte! Sana çok yakışıyor!"
İfademi bozup kahkahalarla boğuldum. O da gülmeye başladı. Beni gösterdi "Böylesi daha da güzel!"
Gülmeye devam ettik...
Yazar'dan
Bizim grup yine oturmuş bekliyordu. Mono Jisung'a döndü "Bir şey yazmadı mıııı!?"
"Hayır. Merak etme ya dayısı kızmaz o kadar değil mi!?"
"Bilmiyorum ama kıskanç biri. Kıskanç bir baba gibi."
Changbin eliyle bitti işareti yaptı "Offf Seungmin bitti. Sevgilim emin misin?"
Mono kafasını salladı "Eminim."
Jeongin bir şey anlamış gibi Changbin'e döndü ve elini doğrultu "Hyung ne dedin bir daha söyle!"
"Neden?"
Jeongin ayağa fırladı ve ikisini gösterdi "YAKALADIM SİZİ! MONO'YA SEVGİLİM DEDİN!!"
Kafeyi ne korosu kapladı. Changbin de ayağa fırladı "YALAN SÖYLÜYORSUN ÖYLE BİR ŞEY DEMEDİM!"
Jeongin devam etti "Sevgilim emin misin dedin! Benim tilki kulaklarım yanlış duymaz!!"
"YA! ASSİİH, YANLIŞ DUYMUŞ!!"
Hyunjin tuttuğu kulaklarınından ellerini çekip baktı "Kulaklarım kanıyor. Hyung kulaklarım kanadı!"
"SÖYLE O JEONGİN'E İFTİRA ATMASIN O ZAMAN!"
Jeongin devam etti "Duydum ama dedin!!"
Mono Changbin'e döndü "Söyle şunu da kurtulalım."
Herkes birden Changbin'e döndü. Derin bir nefes verdi "Evet doğru."
Hyunjin drama queen moduna geçti "Aşık olsun insan bi bana söyler. Hem nasıl oldu da sevgili oldunuz siz ya?"
Mono hafifçe gülümsedi "Şey ben 2 yıldır Changbin'e yanığım."
Hepsi ağzı açık ikisine baktı. Felix devam etti "Ben çok mu safım yoksa bunlar mı çok akılı? Ne ara aşık olunuz!??"
Herkes gülmeye başladı...
(Dünyanın en saçma sahnesi de yazdığıma göre Uzaylı yazarınıza büyük bir alkış!!)
Harin'den
İçimdeki mutluluk ister istemez yüzme yansıyordu. Ona her baktığımda inanamıyordum.
Bu yüzden de filmden çok onu izliyordum. Yul'da saçma bakışları ikimize atıyordu.
Sessizliği bozdu "Nona Seungmin hyung'a neden öyle bakı-"
Devamı gelmeden elimle ağzını kapattım. Seungmin hafifçe gülümsedi "Bende tam onu sorucaktım. Bana niye öyle bakıyorsun s-sevgilim?"
Onun sesi titremişti benimde kalbim. Yüzünde değişik bir ifade vardı. Şaşkınlıkla konuşmaya başladım "S-sevgilim mi?"
Gözlerini kaçırdı "Değil misin?"
Gülümsedim ve yalancı bir gülüş attım "Tabi öyle de duymadığım şey değişik geliyor."
"İstersen demeyim?"
"Hayır de. Hoşuma gitti."dedim ve gülümsedim.
Filime tekrar döndük. Tam o sırada Seungmin'in telefonu çaldı.
Cebinden çıkarıp kim olduğuna baktı. Kayıtlı değildi. Sesini tazeleyip konuşmaya başladı "Alo."
"***"
"Çok yüzsüzsün yalanlarını başkasına sat!"
"***"
"SANA İSTEMİYORUM DEDİM! SAÇMA LAFLARINI DA YALANLARINI DA!"
Yul Seungmin bağırdığı için ürkmüştü. Fark edince sesini düşürdü "Hayır dedim arama bir daha beni!"
Telefonu kapatıp yana attı. Elini saçlarına geçirdi. Titriyordu.
Yavaşça omuzuna dokundum "İyi misin?"
Kafasını salladı "İyiyim sadece sinirim bozuldu."
"Kimdi?"
"Babam olacak o it."
"Ne dedi?"
"Annemin bıraktığı mektup vardı. İçinde banka şifresi yazıyordu. Açıp açmadığımı sordu."
"Yüzsüz it! Sahi ya avukattan aldın mı mektubu?"
"Aldım ama açmaya yüzüm yok."
"Neden?"
"Verdiğim söz havada kaldı. Ona tedavi parasını vereceğime söz vermiştim."
"Senin suçum değildi. Üzme kendini."
"O adam yüzünden gözlerimin önünde eridi. Elimden hiç bir şey gelmedi."
Kafasını kaldırıp bana döndü "Bana sarılır mısın?"
Kafamı salladım ve kollarımı ona doladım. Titreyen bedeni durdu. Kalbi deli gibi atıyordu. Omuzumda ıslaklık hissedince birazcık daha sıktım onu.
Sarılmak ilaç gibidir. _Önemsiz hissedenleri önemli hissettirir._ Kömür ve elmas misali. Sarıldığın kömür kucağında inanılmaz derecede mükemmel bir elmasa dönüşür.
.
.
.
Filim bitmişti. Saate geç olmuştu ama Seungmin hâlâ gitmemişti. Nedeniyse Yul'un izin vermemesiydi. Galiba onu çok sevmişti.
Bulaşıkları yıkarken yanıma geldi ve kolunu tezgâhın üstüne koydu "Yardım edeyim mi?"
"Gerek yok bitirdim zaten. Kim kazandı UNO'yu?"
"Hile yapmadığına eminiz değil mi?"
Kafamı salladım "Neden sordun ki?"
"Çok iyi oynuyor. Kartlarla arası iyi kart falanda atıyor bana da öğreti ama fazla beceremiyorum."dedi ve hafifçe gülümsedi.
Bende gülümsedim "Dayım eskiden sihirbazdı. Bende biliyorum ama en güzelini Yul atıyor."
"Onu kimse geçemez zaten. Atarkan ses çıkıyor. Kartla adam bile döver bu."
Gülmeye başladım. Tam o sırada kapı çaldı. Seungmin'e döndüm "Sen şunu dolaba koy ben bakıp geleyim."
Kafasını salladı bende kapıyı açmaya gittim lakin Yul çoktan açmış kapının önünde bekliyordu. Hızlıca yanına gittim ve elimi omuzlarına yerleştirdim.
(Lakin mi? (opsiyonel))
Gördüklerim karşısında şok oldum. Bay Kim kapıdaydı.
Konuşmaya başladı "Seungmin'in burda olduğunu biliyorum. Çağır gelisin bir şey diyecem sonra defolup gidebilir."
Gördüğüm an ağızına bir tane çakasım geldi ama kendimi tuttum. Konuşmaya başladım "Seungmin burda değil. Bu yüzden siz defolup gidebilirsiniz."dedim ve yalancı bir gülümseme attım.
Tam o sırada Seungmin mutfaktan çıkıp geldi "Harin kim geld-"
Sözünün devamı gelmeden öylece durdu. Bay Kim devam etti "Oğlum burda olduğuna göre onunla konuşabilirim. İzin verirsen içeri geçeyim."
Geçmesine izin vermedim. Seungmin derin bir nefes verdi ve dişlerini sıkarak konuşmaya başladı "Ben senin oğlun değilim!"
Adam yüzüsüz yüzsüz konuşmaya başladı "Konuşup gidicem."
"Şimdi siktir ol git Kim Suyok!"
"Terbiyen de mi yok terbiyesiz! Karşında baban var."
"Terbiyem sana çok gelir dediğim gibi git. İğrenç yüzünü saçma sözlerini ve sesini duymak istemiyorum."
"Tek şey istiyorum. O mektubu aç ve şifreyi söyle! Sonra sen yoluna ben yoluma!"
"Ne o parayı yediririm ne de elini kolunu sallayarak gitmene izin veririm."
Beni itti ve içeri girdi. Ardından Seungmin'e bir tane tokat attı "Şiddetle mi olacak bu? Söyle dediysem söyle şu zıkkım şeyi!"
"Yapmadığın şey miydi zaten, ha!?"
Bir tane daha yapıştıracakken Seungmin elini tutu ve büktü. Gözlerinde intikam hırsı vardı.
Ne yapacağını anladığımda aralarına girdim "Seungmin yapma! Değmeyecek. Bayım lütfen sizde gidin. Gece gece gizlice evime girip kapımın önünde insan darp ediyorsunuz. Polise şikayet etmeden gidin."
Göz ucuyla ikimize bakıp kapıdan çıktı ve gitti. Seungmin'e döndüm "Ona vuracak mıydın!?"
"Karışmasan evet! O piç kurusu kanında boğulmalı!!!"
"Ama sen de bulanacaksın. Ona değmez. Hele bir sakin ol."
Gözlerim yüzündeki ize kaydı. Hafifçe kızartmıştı ona döndüm "Acıyor mu?"
Kafasını salladı "Hayır ama sızlıyor."
Berabar koltuğa oturduk. Modumuz düşmüştü. Öylece bir kaç saat oturup boş muhabbet yaptıktan sonra Seungmin evine gitti.
Bende yarın okul olduğu için uyumaya gittim...
Seungmin'den
*1 Hafta sonra*
Yatağımdan heycanla kalktım. Bugün büyük gündü. İkinci karşılaşmanın olacağı gün.
İlkini Black Dream almıştı. Nedeni açıkça belliydi zaten. İzlenmelere para basmışlardı. Bizim izlenimler de o kadar düşük değildi zaten ama yinede Mono'ya dokunmuştu. Nedeniyse klip için çok çalışmasıydı.
Ayağa kalktım ve mutfağa gittim. Dolaba açıp baktım. Hiç bir şey yoktu. Gayet normal bir şeydi, çünkü dün provadan sonra alışverişe gidememiştim.
Bu arada hâlâ babam beni sıkıyor. Gözü paradan başka bir şey görmüyor. Umurumda değil. Açıkçası mektubu da açmayı düşünmüyorum.
Harin'de bana açmam için ısrar ediyor. Önemli olabileceğini söyleyip duruyor.
Hava iyice soğuduğu için üstüme ince bir ceket aldım ve evden çıktım.
Market yakın olduğu için hızlıca gidip içeri girdim. Sandviç reyonuna gittim.
Elimi attığım sırada biri bana seslendi "Seungmin!"
Arkama dönüp baktığımda Minho olduğunu gördüm. Yanıma geldi ve çekingen bir şekilde sordu "Bende kahvaltı etmedim beraber edelim mi?"
Aramız hâlâ soğuktu. Diğerleriyle aram birazcık olsada düzelmişti ama onunla bir türlü olmuyordu.
Kalbim sıcak olsada beynim onun yüzünden öldüğünü söyleyip duygularımı değiştiriyordu.
Gerekenleri aldıktan sonra yürümeye başladık. Sessizliği o bozdu "Yine onu gördüm bu gece."
Son cümlede sesi titredi. Sonra devam etti "Merak etme üşümüyormuş. Bana sarıldı o an gerçek gibi hissettim. Hâlâ hissediyorum."
Gülümsedim "Şanslısın benim rüyalarıma bir kere bile gelmedi."
"Gerçekten mi!??"
"Ölü birini çok görürsen rüyana gelmezmiş."
"Cenazeye yetişemedim. Üzgünüm ama sende biliyordun."
"Evet biliyorum."dedim ve başımı eğdim.
Onu suçlamıştım hakkım olmadan...
Yazar'dan
Hastane odası sessizdi. Bir aydır hareketsiz yatan kişinin başında kardeşi gibi olan arkadaşı vardı.
Minho yavaşça gözlerini açtı. Jeongin ayağa fırladı ve kapıya koştu "HYUNG UYANDI!"
İçeri Seungmin haricinde diğerleri girdi. Doktor gelip hemen onu kontrol etti.
Doktor kontrolü bitirdikten sonra odadan çıktı. Yorgun çıkan sesini düzeltip konuşmaya başladı "Jeongin Seungi nerde?"
Odadaki 6 kişi gözlerini kaçırdı. Jeongin'in eli ayağı birbirine dolanınca Chan öne geçti.
Derin bir nefes verdi ve konuşmaya başladı "Minho ilk önce sakin ol."
"Neden? Kötü bir şey mi oldu?"
Chan yutkundu ve titreyen sesini düzeltmeye çalıştı "Minho biz onu yaklaşık 1 ay önce kaybettik."
Donup kaldı "Ne?"
Gözleri yaşarmıştı. Sessizce iki damla döküldü. Ardından oda da sesler artı. Elinden bir şey gelmiyordu. Yatakta oturup ağlamak dışında...
Harin'den
En az onun kadar heyecanlıydım. Nedeni tasarımlarımın görünecek olmasıydı.
Jisung'la işim bitmişti. Sıra Seungmin'e geldi. Tam bir rock star gibi duruyordu. Deri ceketini düzeltim ardından omuzundan kaynaması için iğneyle sabitledim.
Böyle daha kalıplı duruyordu. Üstünü düzelttikten sonra son kez ona baktım. Titriyordu "Harin nasıl oldum?"
Gülümsedim "Çok güzel oldun. Kendim yaptım diye demiyorum çok yakıştı."
Gözleri gözlerimi buldu ve öylece kızarık gözlerime baktı "Dün uyumadın mı?"diye sordu.
Gülümsedim "Fazla değil. Heyecandan ve hata yapma korkusundan uyuyamadım. Belki 100 kere tasarımın üstünden geçtim."dedim ve gülümsedim.
"Yorgun duruyorsun biraz dinlen."
"Birazdan dinlenirim son olarak Jeongin kaldı halledip yerime geçicem."
Onu orda bırakıp Jeongin'in yanına gittim. Üstünde düzeltilecek fazla bir şey yoktu ama yinede göz attım.
Yakanın olduğundan fazla kalkık olduğunu görünce hemen elimi ona attım. Gülümsedi ve konuşmaya başladı "Harin ilk defa bu kadar mutlu görünüyorum onu. Uzun zamandır gülüşünü görmemiştim."
Kafamla onayladım. Devam etti "Bide artık saklamayın çok belli ediyorsunuz."
Şaşkınca ona döndüm "Nasıl yani?"
"Sevgili olduğunuz çok belli."
Yutkundum tam konuşacakken devam etti "Açıklama yapma sevmek suç değil."
Gülümsedim ve işime döndüm. İşim bitince beklemeye başladım. Son kez Seungmin'in yanına gittim "Sana güveniyorum yaparsın!"
Gülümsedi ve kafasını salladı. Sahne yaklaştığı hemen yerime geçtim. Hem tasarımlarım için hem de Seungmin için heyecanlıydım.
Birden sessizlik sustu ve sahne karardı. Mono'ya baktım o da heyecanlıydı. Sakince beklemeye başladık.
İlk önce ışık Chan'ın üstüne yandı. İki kere bateriye vurdu. Sonra ışık Changbin'i takip etti o da davula vurdu.
Ardından salonunu Jeongin'in klavye notları doldurdu.
Baz ses kulaklarımızı titretti. Felix gibi sesi baz gitarın arkasına Minho gibi hoş elektro gitar doldurdu. Arkasına 2 ışık daha yandı. Han ve Hyunjin karşılıklı çalmaya başladı.
Minho devam ettirdi ve çok beklediğim an olan Seungmin şarkıya girdi.
Gözlerimi ondan alamıyordum. Arada sırada gözüyle beni arıyordu gözleri beni bulunca gülümseyerek söylemeye devam etti.
Mono her zamanki gibi yerinde durmayıp tezahürat yapmaya başladı. Herkes eğleniyordu.
Kocaman gülümsediğimi hissettim. O an kalbim durdu gibi oldu sanki. Sahnede ayrı aşık olmuştum bu çocuğa. Gülüşü mükemmeldi. Her zamankinden daha mükemmel.
Sahne bitti biter bitmez gözleri tekrar beni buldu ve gözleriyle güldü. Parıldayan gözlerine aşık olduğumu hissettim o zaman. İçimdeki hoş his mükemmeldi. Bitmesini için direndim adeta.
Büyük bir alkış kopunca kendime geldim ve alkışlamaya başladım. Dudaklarım istemsizce kıvrılıp gamzelerim beliginleşti. Çok sık ortaya çıkmayan iki çukur en mutlu zamanımda yüzümde beliriyordu.
Kocaman gülümsedim. O zaman parıldamaya başladım, güneş gibi...
Yazar'dan
Kayıp güneş bulunmuştu, evet o kızdı Harin Seungmin gibi bir elması parldatacak ışık kaynağı güneşti.
Yakmayan ve aydınlatan kış güneşi...
_Devam edecek_
Sınır
350 izlenme
30 like
20 abone
_/Güzel bir bölüm olamadı ama idare eder. Güneş bulunduğuna göre finale az kalmış demektir. Yaklaşık 3 bölüm sonra büyük ihtimalle final yapıcam şaşırmayın./_
*MARS UZAYLISI HİUNN*
@@Hiun-povDEVAMI GELMEZSE AĞZINA PEÇETE TIKARIMMMM❤ÇOK GÜZEL YAZIYORSUNNNNN❤LÜTFEN DEVAMI GELSİNNNNN❤ÇILDIRIYORUMMMMMM❤
Alkış, Alkış! Hadi her kes alkışlasın! Elleri görmüyorumm!!!ELLER ELLERRRRRR ELLERRRRRRRR
@@Hiun-pov Yul bundan sonra favorimsin😂
Cok güzel olmusss
Ilk❤
bi seung biaslı olarak söyleyebilirim ki dünyanın en iyi seung hayal et hikayesi, yeteneğin var kaçırma derim🫀🫶🏻
Mükemmel olmuş
Çok güzel beyaz beyaz aynı melek gibi
Olm hikayeyi okurken bi ben mi ağladım?😢
Çoooook güzel olmuş yalnız changbin'e çok saşırdım ,yeni bölümü bekliyorum
AGAGAGAGAGA SIRF BUNUN İÇİN UYUMAYIP BEKLİYORDUM DEYDİ İYİ Kİ UYUMAMIŞIM
Ya benim aklıma yine bir fikir geldi seungi yi öldü göstersin babası terk etmek için bahane yani (birazcık ters köşe seviyorum)
Sen sakamisın HARIKA OLMUS kaç gündür bu bölümü bekliyordum bu kanaldaki favori hikayenin kesinlikle bayıldım devamını gelsin kalemine saglikk
Erken geldim glb