19’uncu yüzyıl, Fransa. Dini ve ahlâki kaygıların arasında yükselen bir şiir sanatı, bir aydınlanma hareketi ve yükselen Fransız entelijansiyası. Bir yandan etik kaygıların ve dini arka planın mevcudiyeti şüphe götürmezken, bir yandan da bu mevcudiyetin sanatın önlenemez yükselişine karşı koyamayışı alenidir. Bilhassa şiir sanatında, Charles Baudelaire, Gerard de Nerval, Alphonse de Lamartine gibi şairler, Fransa’da bir şiir devrimi başlatmışlardır ve bu devrimin belki de doruk noktasında Arthur Rimbaud ve Paul Verlaine gözümüze çarpar. 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında yaşamış iki şair, yalnızca şiire verdikleri o muazzam katkıyla değil, aralarındaki şairane ilişkiyle de insanlık hâfızasında hatrı sayılır izler bırakmışlardır. 30 Mart 1844 senesinde, Paul Verlaine dünyaya geldi. Bundan 10 sene sonra, 20 Ekim 1854’te ise şiirin dâhi çocuğu Arthur Rimbaud. İkilinin kaderi, Verlaine’in disiplinli geçen çocukluğundan sonra, sıkıcı yaşamının tam ortasında, Rimbaud’nun ise en deli, en uçarı döneminde kesişti. Bu sırada Paul Verlaine evliydi ama Rimbaud’nun karşı koyulamaz zekâsı ve yeteneği, onu o kadar etkilemişti ki, kendisini Rimbaud’dan uzak tutmayı başarması neredeyse imkânsızdı. Nitekim Verlaine, 1972 senesinde eşinden ayrıldı ve Rimbaud ile yaşamaya başladı.Her şeyden vazgeçip şiirde bir ayaklanma başlatmak için kaçan bu şairler, iki yıl boyunca Londra'da birlikte başıboş, bohem bir hayat sürdürdü. İkilinin arasındaki ilişki hem oldukça ateşli, hem de oldukça kırılgan görünüyordu. Rimbaud çok güzel bir çocuktu. Rimbaud Verlaine'e karşı acımasız davranır ve adeta ona eziyet ederdi. Verlaine'in yaşı, görünüşü ve kişiliği hakkındaki alaycı tavırları, uçarılığı ve umursamazlığı Verlaine’i kızdırsa da ondan vazgeçmek pek mümkün görünmüyordu. Ama Rimbaud 1973 senesinde Verlaine’i öylesine kızdırdı ki, Verlaine apar topar Londra’dan ayrıldı. Arkadaşlıklarında belki de ilk defa kalbi kırılan taraf Rimbaud oluyordu, ona verdiği değeri farkına varabilmek için Verlaine'in yalnızca bir defa sabır göstermemesi yetti. Rimbaud ise Verlaine’in ardından ona şu mektubu gönderdi:
“Dön, dön artık, dostum, dön. Artık iyi ve kibar olacağıma söz veriyorum. Sana karşı soğuk davranışım inatla sürdürdüğüm bir şakaydı; ama şimdi çok pişmanım buna. Geri dönersen bu da unutulup gider. Bu şakaya inanmış olman ne acı! İki gündür durmaksızın ağlıyorum. Geri dön. Biraz olsun yüreklilik göster, benim sevgili dostum. Henüz hiçbir şey kaybedilmiş değil; yapacağın şey yalnızca ve yalnızca bir dönüş yolculuğu sadece. Burada yine yüreklilikle, sabırla yaşarız. Yalvarıyorum sana. Hem daha fazla senin iyiliğine olacaktır bu. Geri dön, bütün eşyalarını yerli yerinde bulacaksın. Umuyorum ki tartışmamızda ciddi bir neden olmadığını sen de anlamışsındır artık şimdi. Ne korkunç bir andı o! Peki ama, gemiyi terk etmeni işaret ettiğim zaman sen neden gelmedin? Bu noktaya gelmek için mi iki sene birlikte yaşadık? Peki ama ne yapacaksın şimdi? Sen buraya gelmek istemiyorsan, ben senin bulunduğun yere geleyim mi? Evet, haksız olan benim. Beni unutmayacaksın, öyle değil mi? Hayır, unutamazsın sen beni. Ben seni hep yüreğimde taşıyorum. Dostunu cevapsız bırakma: birlikte yaşayamayacak mıyız artık? Biraz yürekli ol. Hemen bana yaz. Daha uzun süre kalamayacağım burada. Kalbinin sesinden başka şey dinleme. Yanına geleyim mi? Hemen bildir bana. Tüm hayatım boyunca sana bağlı kalacağım. Hemen cevapla beni. Burada en çok pazartesi akşamına kadar kalacağım. Üzerimde henüz bir peni bile yok; elimdeki tüm parayı postaya veremem. Kitaplarını ve müsveddelerini Vermersch’e bıraktım. Seni bir daha göremezsem, ya denizci olacağım ya asker.” 1873. Bu mektup ikilinin arasındaki buzları eritmeye yetmedi. Aralarındaki tartışma daha da alevlendi ve Paul Verlaine çok sevdiği Arthur Rimbaud’yu silahla yaraladı. Verlaine’in karısına dönme çabasına karşın Rimbaud onun aklını çelmeye çalışırken Verlaine öfkesine ve bir bakıma ise nefrete dönen sevgisine engel olamadı. Bu yaralamanın ardından Verlaine iki sene hapis cezasına çarptırıldı. Bu hadiseden sonra ise ikilinin yolları tamamen ayrılmıştı. Arthur Rimbaud, Afrika’ya giderek orada tüccarlık yapmaya başladı. Birbirlerinden haber almadan geçirdikleri onlarca yıl diyar diyar gezdi ve şiirin dahi çocuğu artık şiirlere küsmüş oldu. Daha sonra ise kalça kanseri olan Rimbaud, önce bir bacağını, ilerleyen yıllarda ise hayatını kaybetti. Hastalığını ve bacağının kesilmesini ailesinden de saklayan Rimbaud, Verlaine'in hatıralarında hep o güzel çocuk olarak kalacaktı. Tarih 10 Kasım 1891’di. Ve şiirin dâhi çocuğu Rimbaud henüz 37 yaşındaydı. Paul Verlaine ise hayatının son dönemini içkinin ve uyuşturucunun pençesinde geçirdi. Bu sırada önemli eserler vermeye de devam ediyordu. Ama onun yaşamı da uzun sürmedi. Verlaine’in hayata gözlerini yumduğu zaman, tarih 8 Ocak 1896 idi. İki şair yeryüzünden silinseler de geride bıraktıkları şiirler asla silinmeyecekti. İki şairin aralarındaki ilişki belki çok sağlıklı değildi, belki çok uzun soluklu da olmadı. Fakat Rimbaud edebiyat dünyasına darbe vuran bir devrimin başıydı, aykırı şairdi. On altı buçuk yaşında, "kahin'in mektupları" adıyla bilinen iki mektubunda "ben bir başkasıdır" (je est un autre) diye yazarken, bunun "benim ben'im tanrı'dır." anlamına geldiğini biliyordu. On yedi yaşından yirmi bir yaşına kadar, dört yılda, şiirin bütün geleneklerini, yapısal ve zihinsel düzenini parçalayıp altüst etti. düzyazı şiirleriyle yarattığı dil, günümüz modern şiirinin yazınsal temellerini oluşturdu. Rimbaud'nun şiirde ulaştığı yükseklik şiirin son sınırları olarak kabul edilir. Rimbaud şiiri bırakmadı, sözün simyasını keşfetti, şiiri tamamladı ve sessizliğe erişti. "rimbaud'dan sonra ne yazılabilir?" sorusunu yirminci yüzyıl şairleri yanıtlayamadı. rimbaud, modern şiirin başlangıç noktasıydı. Verlain için de ilham kaynağı oldu. Bu iki şair, dünya şiir tarihinin iki önemli yüzü olarak, edebiyattaki dehâlarını her eserlerinde kanıtladı. Ve birbirlerine kattıkları en önemli şey, şiirsel dehâydı. Rimbaud’nun Verlaine’e göre daha iyi bir şair olduğu fikrine, Verlaine’in de katılacağı konusunda şüphe yoktur. Ama şüphe olmayan diğer bir konuysa, Rimbaud’nun bu şiir dehâsını ortaya koyabilmesinin, Verlaine’in sayesinde olduğudur. Verlaine’in de Rimbaud sayesinde, kendi şiirini bir adım daha ileri götürdüğünü de söylemek oldukça mümkündür. Cinsiyeti şiir olan bu şairler, birbirlerini sevdikleri kadar mahvettikleri kısa ömürlerine bir devrim sığdırdılar.
"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek, seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda." Tutunamayanlar, Oğuz Atay
"Bütün dünya sana sırtını dönüp gitse de ben, burada bir yerde sana sarılmak için bekliyor olacağım. Daha iyi, daha güzel, daha farklı birisi olmana gerek yok. Sen orada öylece, olduğun gibi güzelsin. Hayat seni incitecek gibi olacak bazen, yalnız hissedeceksin fakat korkma! Ben varım." Bir Kadının Portresi, Henry James
O kadar çok dinledim ki artık sözlerine bakmama gerek yok. O kadar çok söyledim ki artık müziğini dinlememe gerek yok. O kadar çok içimden parçalar buldum ki sanki tüm kayıp parçaları toplamış gibiyim. Bu şarkıyı gerçekten çok ama çok seviyorum...
"Gözlerin vardı rengine milyonlarca şiir yazılacak. Adın vardı birçok şiirime ilham olacak. Sen vardın birçok kişinin bakacağı ama sadece bana gözüken."
O kadar güzel bir şarkı ki... Belki de hiç yaşayamayacağım olayları anlatırken o hayal edişim ve o hayalin içinde kayboluşum beni bu şarkıya bağlıyor. Dönmenin vakti geldi Pim Stones
"Al beni de erit ateşinde göz bebeklerinin. Erit beni. Ruhumu aşkının potasında yak. Kahrolsun bu karanlıklar, bu mesafeler, bu zaman. Ben seni istiyorum. Ya seninle yaşamak ya da sende yok olmak..." Karanlıkta Erimek, Ümit Yaşar Oğuzcan
İyi değilim bunu anlatmak, atlatmak istiyorum veya kendi içimde boğulmak. Sıcacık olmak istiyorum, havadan değil, başımdan aşağıya vuran aşkından. Çok yük var sırtımda, kuş gibi hafiflemek istiyorum veya gözlerinin gökyüzünde kaybolup yeniden bulunmak. Çok güzel hissetmek istiyorum, yüzümün güzelliğinden değil, beni öyle hissettiren bakışlarından. bu da benden bu güzel sayfanın, güzel takipçilerine gelsin.
-Geceleri yıldızlara bak, özlem dolu mesajlarımı taşıyacaklar sana. -Ya yağmur yağarsa? -Ne desem bilemedim. Yağmur sahiden de mesajları ıslatır, hüzne boğar aynı zamanda geciktirirdi. Güneşi Uyandıralım - Jose Mauro
Kelimelere dokemedigimiz şeyleri müziklerden dinleyip bu kadar benzer olmasına şaşırmak çok tuhaf .Sadece gözler konuşsun artık kimse kimseye bir şey demesin artık kelimeler yoruluyor geriye susup bakmak kaliyor(ilk Seren Oswald dan dinlemiştim şimdi burdan iki sevdiğim kanal ve tabiki şarkının güzelliği :))
Sabahtan beri dinliyorum yorum yapmak ancak aklıma geldi. Görür görmez tıkladım ve Ölülerin Ruhları Taekook... "Başını göğsüme yasla. Sana eskiden sahip olabileceğimiz hayatın öyküsünü anlatacağım." Kesinlikle bu şarkı onlar.
"Sana ne kadar tuhaf gelecek ben öldükten sonra, şu yaptığın şeyler. Boynunun altında artık kollarımı bulamayınca, dinlenmek için başını üzerine dayadığım kalbimi, gözlerinin üzerinde şu dudaklarımı. Çünkü, bir gün, çok uzaklara gitmem gerekecek." -Arthur Rimbaud
şu karanlık saatlerde, gelip soluklanayım. sesi bana herşeyi unutturuyor, ama aynı zamanda tüm kırgınlıklarımı derinden hissettiriyor. sarfettiği her kelime ve o çok özel.
Acımı Anlamıyor musun yüzümden? Yüreğimi yansıtan Bir aynaya döndü. Aklımdan Azad oldu da dilim. Yaşamın arkasından konuşarak Özgürlüğünü kanıtlıyor şimdi. Acımı Anlamıyor musun yüzümden? Bir kez olsun duy beni Sözcükler Araya girmeden. Sonun sonsuzluğu - Ahmet Erhan
Bazen herkesin böyle bir kanaldan faydalanıp hayatını güzelleştirmesi gerektiğini düşünüyorum bazen de sadece kendime özel saklı bir yerimmiş gibi kalmasını istiyorum..çok bencilce ama o kadar eşsiz ve özel ki burası benim için..
O güneşe en yakın Kimsenin varamayacağı bir dağ başında Uçsuz bucaksız uzak denizlerde İnsan ayağı değmemiş ormanlarda Uzaklarda, en uzaklarda O gemilerin uğramadığı limanlarda Işığım ol, alınyazım ol benim Vatanim ol, evim ol
Bana çok fazla şey hissettiriyor bu kanal fakat en çok gerçek şeyleri hissettirebilmesini seviyorum sahtelikten yoksun benliğimde ki asıl varlığı buluyorum bu şarkılarda,bunun için teşekkür ederim hesap sahibi.
'galiba sen bir bulutsun göbeğin kuşlara yuva. Uzaklaştıkça güzelsin. Sesin melekler yankısı, zaten hangimiz neyi ilk defa kaybediyoruz ki. Bak mesela ikimiz birbirimizi kaç kez kaybettik, kaç balık öldü akvaryumda, kaç kez bu defa son dedik. Biliyorum söylemiştin heves etmek için bile çok geç. Galiba ben bir yağmurum, yağmaktan çoktan vazgeçmiş. Kalkarken arkamızdaki parkı yakmalıydık. Beceremedik...
Biri vardı aramızda sadece ağaçlar vardı. Ne bir adım attı ne de ben attım öylece kaldı zaman boşlukta. Uzak değildi ama nefesler başka yönde ilerliyordu. Uzak değildi ama sesler duyulmuyordu. Akreple yelkovan da uzak değildi ama asla tam kavuşamıyordu. Bazen sadece duruyorduk birkaç dakika saatlere bedel oluyordu. Sonra tekrar dönüyorduk eski hayata eski rüyalara. Birisi vardı ne yakında ne de asla ulaşılabilecek uzaklıkta. Bildiklerim vardı bir de asla anlatamadıklarım. Sustuklarım vardı bir de asla unutulmayacaklarım.
Deli gibi sevdiğim şarkılardan biridir bu şarkı.. Kanalını gerçekten çok ama çok seviyorum ve uzun bir süredir takip ediyordum. Çevirilerin ve seçtiğin şarkılar o kadar güzelli acemi bir yazar olarak kelime bulamıyorum. Umarım başarılarına bu şekilde devam edersin. 50 binden 500 binlere kadar büyümen dileği ile💛 :)
Bu sayfayı keşfettiğime gerçekten sevindim bu aralar değil baya uzun bi süredir sıkılıyorum herseyden ailem arkadaşlarım bile dahil bu duruma adeta ruhum bi boşlukta sıkışıp kalmış gibi çıkmazda hissediyorum kendimi ve bu kafayla fazla yasıyacagımı da sanmıyorum bana çok iyi geldi bu sayfa teşekkür ederim iclal dere ❤️
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne? Tuttum ta içime oturttum seni. Aldım, okşadım saçlarını, öptüm. Içtim yudum yudum güzelliğini. Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette. Bendeydi özlemlerin en korkuncu. Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil hiç doymayan bir şeydi bu. Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu. Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim. Biri vardı ağlayan, gecelerce. Biri vardı sana tutkun, o bendim. Ben seni sevdim mi ? Sevdim, en büyük En solmayan güller açtı içimde. Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim bozbulanık gençliğimde. Ben seni sevdim mi ? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber. Ve bir gün orada yitirdim seni. Ben seni sevdim mi? Sevdim, ya sen beni? |Ben Seni Sevdim Mi, Ümit Yaşar Oğuzcan
Kanalını ilk keşfettiğimde abone sayın 500lerde bile değildi şimdi 50k olduğunu görmek çok mutlu etti, tebrikler İclal umarım daha da büyürsün ve daha çok kişi seni ve güzel müzik zevkini tanır. 🍀💙
Arthur Rimbaud ve Paul Verlaine hikayesi eğer ilginizi çektiyse başrolünde Leonardo Dicaprio'nun olduğu biyografik film Total Eclipse'i izlemenizi öneriyorum.
@@ritmodeamor Arthur Rimbaud için özellikle "Özlem" ve "Cehennemde bir mevsim" ile birlikte "Ofelya" "Mutluluk" ve "En yüksek kulenin türküsü" şiirlerini, Paul Verlaine için ise "Green" "Yaş dolar yüreğime" "Dans edelim gel" "Dilek" "İçli görüşme" şiirlerini önerebilirim.
Ona bu kadar bağlıyken o da gitti ne oldu bize bilmiyorum, asıl ona ne oldu bilmiyorum ama her zaman içimde bir yerlerde olucaksın...her dinlediğim şarkı bir armağan olucak sana senin haberin olmadan
O kadar güzel ki yaptığın her iş ve her videondan yeni şeyler öğrenip bu eşsiz zevkine hayran kalıyorum. Yaptığın yeni işleri merakla beklemekle beraber nice 50k diyerek seni tebrik ediyorum. Umarım başarıların yükselmeye devam eder. Seviliyorsun 💗
hayatim boyunca bu sarkiyi dinleyecegime yemin edebilirim 1 yildir dinliyorum zaten bu sarki olmadan ne dinelrdim bilmitorum bu sarkiyi her sinledigimde cok garip oluyorum.
Gün batarken ayrılırsak eğer Gizlice bakışlarını doldur koynuma. Güneşsiz ayrılamam. Az sonra Suyu kesilecek insan ırmağının. Yeminim var şafaklar adına. Yorgun yüreklere biraz umut Biraz sevgi sunmadan duramam. Doğanın dudaklarında dolaşır ellerim. Yaşamın tenini okşarım bütün gece. Karanlıklara karşı biraz bilim Biraz estetik Şiirsiz uyuyamam. Sular çoktan ışıdı koynumda Gel artık uyandır beni. Seher vakti dağıt saçlarını yüzüme. Rüzgarsız uyanamam. İstersen fırtınalar yarat soluğunla Yorganı kaldırıp savur üstümden. Kendinle ört her yerimi. Gün doğarken sensizliğe dayanamam.
Söz vermiştin bana. Beraber boyayacaktık o önünde sarıldığımız duvarı. Inanıyordum beraber kurduğumuz hayallerin gerçek olacağına. Ama şimdi... Sen yoksun ve ben tek başıma boyuyorum duvarları en sevdiğin renge. Gözlerimin rengine. Çok canım yanıyor sevgilim. Ellerim titriyor fırçayı tutarken. Hep heyecandan titreyen ellerim bu sefer sensizlikten titriyor. Herkes gülümse diyor. Sen izliyormuşsun beni gökyüzünden. Gülümseyemiyorum sevgilim. Affet... Sana sahte bir gülümseme göndermek kalbimdeki acıyı arttırıyor. Her gece gözyaşlarımı görüyorsun zaten. Üzüldüğünü biliyorum ama çok özlüyorum sevgilim. Elimde değil çok özlüyorum. Anlatamıyorum bunu kimseye. Insan ömründe bir kere aşık olmaz ki diyorlar. Bilmiyorlar ki benim tüm aşklarım sensin. Artık gel istiyorum. Ben yanına gelemiyorum bari sen gel diyorum. Sonra gökyüzünü çok sevdiğin aklıma geliyor. Tamam diyorum Allah'ım o gelmesin ben gideyim. Kavuşalım artık yeter bu ayrılık Sevgili.
ilk konuşmaya başladığımızda neden mesajlarına bu kadar çabuk bakıyorum diye kendimi sorgulamıştım. bilirsin mesajlara pek bakan birisi değilim. o zaman nedenini bilmiyordum çünkü gelecekten bi' haberdim. birisini zamanla tanıyabilmenin ne demek olduğunun daha yeni farkına vardım, yine senin sayende. birisini tanımayı istedim ilk defa. gördüğümden daha fazlasını görmek ve bilmek istedim. saçını kurutmayı sever misin ya da dişlerini fırçalarken sıkılır mısın gibi senin için önemsiz olan her ayrıntıyı öğrenmek istedim. kendimi bunlar için çırpınırken bulduğumda bunca zamandır yapabilmeyi istediğim şeyin kıymetini, zorluğunu ve başıma çok nadir gelebilecek bir şey olduğunu anladım. seni tanımayı istemek ardında çok farklı hisleri getirdi bana. kıyıda bir deniz kabuğu gibi duran heyecanım senin dalgalarına kapılıp denizine karıştı. öyle memnunumki halimden. sonucu ne olursa olsun sakladığım her şeyi sende tüketebilirim. sende bitebilirim. benim için kuşkusuz en mutlu son bu olacaktır.
ağzım mühürlüymüş gibi dile getirmediğim o iki kelimeyi bugüne dek saklayabilmek için çok direndim. belki bu yüzden biraz üzmüş bile olabilirim seni ama bil istedim o iki kelimenin bendeki kıymetini. sana zarar vereceğimi düşündüğüm için yollarımızı ayırmak istediğim gün bu şarkıyı dinliyordum. o gün gördüğüm serapın son bulacağını düşünmüştüm ama sonra asıl başlangıcımız olduğunun farkına vardım ve hayatım boyu varlığına minnettar kalacak kadar senden ibaret oldum. senin için çektiğim acı bile mutlu etti beni. seninle yaşadığım en ufak bir mutluluğun bile beni ne denli delirtebileceğini anlıyorsundur şimdi.
seni seviyorum. henüz boyutunu kendim dahi kavrayamadığım kadar çok. isterimki bana sevgilim diye seslen, isterimki sana sevgilim diye seslenebileyim. bundan sonra yaşayacağın mutlu ve mutsuz her anına eşlik etmeme izin verir misin?
Yoruldum beni taşır mısın biraz kendimsiz yürüyeceğim yüzünün yollarını ezbere bilirim ama sen gülümseyince unutkanlık şapka oldu başımda ikiye böldüğüm simit yarım kaldı ellerimde korkma seni martılarla paylaşmayacağım unutma, yük oluyorsam yok da olurum sevgilim onu bunu boş ver de gel hayatımın renksiz odalarında yeni düşler biriktirdim sana İhtiyarlığımız Bekliyor Bizi
19’uncu yüzyıl, Fransa. Dini ve ahlâki kaygıların arasında yükselen bir şiir sanatı, bir aydınlanma hareketi ve yükselen Fransız entelijansiyası.
Bir yandan etik kaygıların ve dini arka planın mevcudiyeti şüphe götürmezken, bir yandan da bu mevcudiyetin sanatın önlenemez yükselişine karşı koyamayışı alenidir.
Bilhassa şiir sanatında, Charles Baudelaire, Gerard de Nerval, Alphonse de Lamartine gibi şairler, Fransa’da bir şiir devrimi başlatmışlardır ve bu devrimin belki de doruk noktasında Arthur Rimbaud ve Paul Verlaine gözümüze çarpar. 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında yaşamış iki şair, yalnızca şiire verdikleri o muazzam katkıyla değil, aralarındaki şairane ilişkiyle de insanlık hâfızasında hatrı sayılır izler bırakmışlardır.
30 Mart 1844 senesinde, Paul Verlaine dünyaya geldi. Bundan 10 sene sonra, 20 Ekim 1854’te ise şiirin dâhi çocuğu Arthur Rimbaud. İkilinin kaderi, Verlaine’in disiplinli geçen çocukluğundan sonra, sıkıcı yaşamının tam ortasında, Rimbaud’nun ise en deli, en uçarı döneminde kesişti. Bu sırada Paul Verlaine evliydi ama Rimbaud’nun karşı koyulamaz zekâsı ve yeteneği, onu o kadar etkilemişti ki, kendisini Rimbaud’dan uzak tutmayı başarması neredeyse imkânsızdı. Nitekim Verlaine, 1972 senesinde eşinden ayrıldı ve Rimbaud ile yaşamaya başladı.Her şeyden vazgeçip şiirde bir ayaklanma başlatmak için kaçan bu şairler, iki yıl boyunca Londra'da birlikte başıboş, bohem bir hayat sürdürdü.
İkilinin arasındaki ilişki hem oldukça ateşli, hem de oldukça kırılgan görünüyordu. Rimbaud çok güzel bir çocuktu.
Rimbaud Verlaine'e karşı acımasız davranır ve adeta ona eziyet ederdi.
Verlaine'in yaşı, görünüşü ve kişiliği hakkındaki alaycı tavırları, uçarılığı ve umursamazlığı Verlaine’i kızdırsa da ondan
vazgeçmek pek mümkün görünmüyordu. Ama Rimbaud 1973 senesinde Verlaine’i öylesine kızdırdı ki, Verlaine apar topar Londra’dan ayrıldı. Arkadaşlıklarında belki de ilk defa kalbi kırılan taraf Rimbaud oluyordu, ona verdiği değeri farkına varabilmek için Verlaine'in yalnızca bir defa sabır göstermemesi yetti.
Rimbaud ise Verlaine’in ardından ona şu mektubu gönderdi:
“Dön, dön artık, dostum, dön.
Artık iyi ve kibar olacağıma söz veriyorum.
Sana karşı soğuk davranışım inatla sürdürdüğüm bir şakaydı; ama şimdi çok pişmanım buna.
Geri dönersen bu da unutulup gider. Bu şakaya inanmış olman ne acı!
İki gündür durmaksızın ağlıyorum. Geri dön. Biraz olsun yüreklilik göster, benim sevgili dostum.
Henüz hiçbir şey kaybedilmiş değil; yapacağın şey yalnızca ve yalnızca bir dönüş yolculuğu sadece. Burada yine yüreklilikle, sabırla yaşarız.
Yalvarıyorum sana. Hem daha fazla senin iyiliğine olacaktır bu.
Geri dön, bütün eşyalarını yerli yerinde bulacaksın.
Umuyorum ki tartışmamızda ciddi bir neden olmadığını sen de anlamışsındır artık şimdi.
Ne korkunç bir andı o! Peki ama, gemiyi terk etmeni işaret ettiğim zaman sen neden gelmedin?
Bu noktaya gelmek için mi iki sene birlikte yaşadık? Peki ama ne yapacaksın şimdi? Sen buraya gelmek istemiyorsan, ben senin bulunduğun yere geleyim mi?
Evet, haksız olan benim.
Beni unutmayacaksın, öyle değil mi?
Hayır, unutamazsın sen beni.
Ben seni hep yüreğimde taşıyorum.
Dostunu cevapsız bırakma: birlikte yaşayamayacak mıyız artık?
Biraz yürekli ol. Hemen bana yaz.
Daha uzun süre kalamayacağım burada.
Kalbinin sesinden başka şey dinleme.
Yanına geleyim mi?
Hemen bildir bana.
Tüm hayatım boyunca sana bağlı kalacağım.
Hemen cevapla beni. Burada en çok pazartesi akşamına kadar kalacağım.
Üzerimde henüz bir peni bile yok; elimdeki tüm parayı postaya veremem. Kitaplarını ve müsveddelerini Vermersch’e bıraktım.
Seni bir daha göremezsem, ya denizci olacağım ya asker.”
1873.
Bu mektup ikilinin arasındaki buzları eritmeye yetmedi. Aralarındaki tartışma daha da alevlendi ve
Paul Verlaine çok sevdiği Arthur Rimbaud’yu silahla yaraladı.
Verlaine’in karısına dönme çabasına karşın Rimbaud onun aklını çelmeye çalışırken Verlaine öfkesine ve bir bakıma ise nefrete dönen sevgisine engel olamadı. Bu yaralamanın ardından Verlaine iki sene hapis cezasına çarptırıldı.
Bu hadiseden sonra ise ikilinin yolları tamamen ayrılmıştı. Arthur Rimbaud, Afrika’ya giderek orada tüccarlık yapmaya başladı. Birbirlerinden haber almadan geçirdikleri onlarca yıl diyar diyar gezdi ve şiirin dahi çocuğu artık şiirlere küsmüş oldu.
Daha sonra ise kalça kanseri olan Rimbaud, önce bir bacağını, ilerleyen yıllarda ise hayatını kaybetti.
Hastalığını ve bacağının kesilmesini ailesinden de saklayan Rimbaud, Verlaine'in hatıralarında hep o güzel çocuk olarak kalacaktı.
Tarih 10 Kasım 1891’di. Ve şiirin dâhi çocuğu Rimbaud henüz 37 yaşındaydı.
Paul Verlaine ise hayatının son dönemini içkinin ve uyuşturucunun pençesinde geçirdi. Bu sırada önemli eserler vermeye de devam ediyordu. Ama onun yaşamı da uzun sürmedi. Verlaine’in hayata gözlerini yumduğu zaman, tarih 8 Ocak 1896 idi.
İki şair yeryüzünden silinseler de geride bıraktıkları şiirler asla silinmeyecekti.
İki şairin aralarındaki ilişki belki çok sağlıklı değildi, belki çok uzun soluklu da olmadı.
Fakat Rimbaud edebiyat dünyasına darbe vuran bir devrimin başıydı, aykırı şairdi.
On altı buçuk yaşında, "kahin'in mektupları" adıyla bilinen iki mektubunda "ben bir başkasıdır" (je est un autre) diye yazarken,
bunun "benim ben'im tanrı'dır." anlamına geldiğini biliyordu. On yedi yaşından yirmi bir yaşına kadar, dört yılda, şiirin bütün geleneklerini, yapısal ve zihinsel düzenini parçalayıp altüst etti. düzyazı şiirleriyle yarattığı dil, günümüz modern şiirinin yazınsal temellerini oluşturdu.
Rimbaud'nun şiirde ulaştığı yükseklik şiirin son sınırları olarak kabul edilir. Rimbaud şiiri bırakmadı, sözün simyasını keşfetti, şiiri tamamladı ve sessizliğe erişti. "rimbaud'dan sonra ne yazılabilir?" sorusunu yirminci yüzyıl şairleri yanıtlayamadı.
rimbaud, modern şiirin başlangıç noktasıydı. Verlain için de ilham kaynağı oldu.
Bu iki şair, dünya şiir tarihinin iki önemli yüzü olarak, edebiyattaki dehâlarını her eserlerinde kanıtladı.
Ve birbirlerine kattıkları en önemli şey, şiirsel dehâydı. Rimbaud’nun Verlaine’e göre daha iyi bir şair olduğu fikrine,
Verlaine’in de katılacağı konusunda şüphe yoktur. Ama şüphe olmayan diğer bir konuysa, Rimbaud’nun bu şiir dehâsını ortaya koyabilmesinin,
Verlaine’in sayesinde olduğudur. Verlaine’in de Rimbaud sayesinde, kendi şiirini bir adım daha ileri götürdüğünü de söylemek oldukça mümkündür.
Cinsiyeti şiir olan bu şairler, birbirlerini sevdikleri kadar mahvettikleri kısa ömürlerine bir devrim sığdırdılar.
Buraya yazdığın hikayeleri okumak o kadar güzel ki... Teşekkürler İclal...
💙💙 bu işe gönlünü veriyorsun tebrik ederim ve teşekkürler bu güzel hikayeleri bizimle buluşturduğun için 🌸🌸
Devrim senin şiirlerinde başlar.
Çok güzeldi
İclal... Ruhumuzu adeta okşayan bu mükemmel şeyleri kendi bünyende toplayıp, bize ellerinle sunuyorsun. Öyle şanslıyız ki... Teşekkür ederiz...
Pim Stones... Sesi bu dünyaya ait olamayacak kadar büyülü...
Kesinlikle doğru bu arada
Ciddennn yaaa
@@Merami0 aynen yaa. Biri bari yüklesin Spotify 'a
"-Kolyeni bende unutmuşsun,akşam gel al.
-Yangında düşürdüm sanıyordum.
-Yangın sayılır."
Ağır roman-1996 / Metin Kaçan
Woow
Ciddi anlamda Pim Stones 'İn şarkılarına yüzlerce insanın ihtiyacı var.
Evet
"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek, seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."
Tutunamayanlar, Oğuz Atay
"Bütün dünya sana sırtını dönüp gitse de ben, burada bir yerde sana sarılmak için bekliyor olacağım. Daha iyi, daha güzel, daha farklı birisi olmana gerek yok. Sen orada öylece, olduğun gibi güzelsin. Hayat seni incitecek gibi olacak bazen, yalnız hissedeceksin fakat korkma! Ben varım."
Bir Kadının Portresi, Henry James
"Seni saklayacağım inan,
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde,
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek.
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde."
O kadar çok dinledim ki artık sözlerine bakmama gerek yok.
O kadar çok söyledim ki artık müziğini dinlememe gerek yok.
O kadar çok içimden parçalar buldum ki sanki tüm kayıp parçaları toplamış gibiyim.
Bu şarkıyı gerçekten çok ama çok seviyorum...
"Gözlerin vardı rengine milyonlarca şiir yazılacak.
Adın vardı birçok şiirime ilham olacak.
Sen vardın birçok kişinin bakacağı ama sadece bana gözüken."
O kadar güzel bir şarkı ki... Belki de hiç yaşayamayacağım olayları anlatırken o hayal edişim ve o hayalin içinde kayboluşum beni bu şarkıya bağlıyor. Dönmenin vakti geldi Pim Stones
"Sana bir zamanlar sahip olabileceğimiz hayatın hikayelerini anlatacağım..."
Yaşanabilecekken yaşanamayan hayatın hikayeleri...
"Al beni de erit ateşinde göz bebeklerinin. Erit beni. Ruhumu aşkının potasında yak. Kahrolsun bu karanlıklar, bu mesafeler, bu zaman. Ben seni istiyorum. Ya seninle yaşamak ya da sende yok olmak..."
Karanlıkta Erimek, Ümit Yaşar Oğuzcan
İyi değilim bunu anlatmak, atlatmak istiyorum veya kendi içimde boğulmak.
Sıcacık olmak istiyorum, havadan değil, başımdan aşağıya vuran aşkından.
Çok yük var sırtımda, kuş gibi hafiflemek istiyorum veya gözlerinin gökyüzünde kaybolup yeniden bulunmak.
Çok güzel hissetmek istiyorum, yüzümün güzelliğinden değil, beni öyle hissettiren bakışlarından.
bu da benden bu güzel sayfanın, güzel takipçilerine gelsin.
"Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen?
Sahi nedir sevmek, bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı?"
-Geceleri yıldızlara bak, özlem dolu mesajlarımı taşıyacaklar sana.
-Ya yağmur yağarsa?
-Ne desem bilemedim. Yağmur sahiden de mesajları ıslatır, hüzne boğar aynı zamanda geciktirirdi.
Güneşi Uyandıralım - Jose Mauro
Bir kaç bin aboneyken takip etmeye başlamıştım seni . Şimdi 50k olduğunu görmek çok mutlu etti . Çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum 🍀
Kelimelere dokemedigimiz şeyleri müziklerden dinleyip bu kadar benzer olmasına şaşırmak çok tuhaf .Sadece gözler konuşsun artık kimse kimseye bir şey demesin artık kelimeler yoruluyor geriye susup bakmak kaliyor(ilk Seren Oswald dan dinlemiştim şimdi burdan iki sevdiğim kanal ve tabiki şarkının güzelliği :))
Pim Stones, sesinde lavantalar yetiştirdiğim kişi.
Wow
Just wow
😮❤
Ne güzel demişsin
sinnerin kapagi..
Sabahtan beri dinliyorum yorum yapmak ancak aklıma geldi. Görür görmez tıkladım ve Ölülerin Ruhları Taekook... "Başını göğsüme yasla. Sana eskiden sahip olabileceğimiz hayatın öyküsünü anlatacağım." Kesinlikle bu şarkı onlar.
bu kanaldaki her eser bir sanat.
öyle..
@@bilgesea238 kanala tanrının sanatı katılmış desene..
@@hilaland7 aynısını içimden geçiriyorum her seferinde
_Sessiz kalmaya dayanamazsın tek duyabildiğin kendi sesin_
Pim Stones kulağıma gelmiş en güzel şey teşekkürler
"Sana ne kadar tuhaf gelecek ben öldükten sonra, şu yaptığın şeyler. Boynunun altında artık kollarımı bulamayınca, dinlenmek için başını üzerine dayadığım kalbimi, gözlerinin üzerinde şu dudaklarımı. Çünkü, bir gün, çok uzaklara gitmem gerekecek." -Arthur Rimbaud
şu karanlık saatlerde, gelip soluklanayım. sesi bana herşeyi unutturuyor, ama aynı zamanda tüm kırgınlıklarımı derinden hissettiriyor. sarfettiği her kelime ve o çok özel.
böyle şarkıları hayatıma kattığın için teşekkür ederim :) işini çok iyi yapıyorsun böyle devam edersin umarım hak ettiğini alıcağını düşünüyorum🧿
akhilleus'un şarkısını hatırlatıyor bana ve bu o kadar hoş ki..
En sevdiğim şarkının bildirimini görünce içim bir huzur buldu
Bildirimi görünce çok mutlu oldum, özlemişim
Acımı
Anlamıyor musun yüzümden?
Yüreğimi yansıtan
Bir aynaya döndü.
Aklımdan
Azad oldu da dilim.
Yaşamın arkasından konuşarak
Özgürlüğünü kanıtlıyor şimdi.
Acımı
Anlamıyor musun yüzümden?
Bir kez olsun duy beni
Sözcükler
Araya girmeden.
Sonun sonsuzluğu - Ahmet Erhan
😢😢
Uğruna canlar verilebilecek bir şarkı daha...
yeeyyyzzzz umarim icine cok sinen bi sarki olur, dinlemek icin sabirsizlaniyorum
"Istemeye hakkım var mı bilmem ama seni yürekten ilgilendiren şeyleri, başkalarına anlatmaktan kaçınacağın şeyleri duymak isterdim. Anlat bana."
Anlatmadın
Anlatmadı dinlemedi
Bazen herkesin böyle bir kanaldan faydalanıp hayatını güzelleştirmesi gerektiğini düşünüyorum bazen de sadece kendime özel saklı bir yerimmiş gibi kalmasını istiyorum..çok bencilce ama o kadar eşsiz ve özel ki burası benim için..
O güneşe en yakın
Kimsenin varamayacağı bir dağ başında
Uçsuz bucaksız uzak denizlerde
İnsan ayağı değmemiş ormanlarda
Uzaklarda, en uzaklarda
O gemilerin uğramadığı limanlarda
Işığım ol, alınyazım ol benim
Vatanim ol, evim ol
Uzun zamandır bir şarkıyı defalarca başa alıp dinlememiştim, ruhuma kalbime işliyor,dibe çekiyor.... Ve bu acı nedense hoşuma gidiyor...
Aşktan korkmak, yaşamdan korkmak demektir ve yaşamdan korkanlar şimdiden üç kez ölmüşlerdir.
Bana çok fazla şey hissettiriyor bu kanal fakat en çok gerçek şeyleri hissettirebilmesini seviyorum sahtelikten yoksun benliğimde ki asıl varlığı buluyorum bu şarkılarda,bunun için teşekkür ederim hesap sahibi.
Kimse için üzmeyin kendinizi arkadaşlar yalnız değilsiniz. Canınız sıkılıyorsa buradaki insanlarla dertleşebilirsiniz. Iyi bakın kendinize.
İclal seni önceden beri takip ediyorum hergün biraz daha bu kanalın büyüdüğünü görmek beni mutlu ediyo umarım daha iyi yerlere gelirsin💜
En sevdiğim en ağladım şarkı. Çok anlamlı olmuş hayat umarım sana hep mutluluk getirir
Onlar gibi değildin
anlar gibiydin
Gözlerine baktım
görmedin bile
Sen de artık
onlar gibisin
görmedin
Yorumlar kısmına bıraktığın o kadar çok şey var ki her geldiğimde bir yandan şarkıyı dinliyor bir yandan yazdıklarını tekrar tekrar okuyorum
@@mavis319 ya 🥺🥺🥺 nasıl sevindim anlatamam
@@tidalwave720
Yeni sesler...yeni şarkıcılar ve yeni aşklar ararken bu şarkıya denk geldim.
Aşık olmadım hiçbir zaman ama olmak isterdim.
Yine bir şarkıya aşık oldum sayende ✨🖤
O kadar güzel, dokunaklı bir şarkı ki başa sarıp dinliyorum, sayende bunları keşfetmek çok güzel 😊
'galiba sen bir bulutsun göbeğin kuşlara yuva. Uzaklaştıkça güzelsin. Sesin melekler yankısı, zaten hangimiz neyi ilk defa kaybediyoruz ki. Bak mesela ikimiz birbirimizi kaç kez kaybettik, kaç balık öldü akvaryumda, kaç kez bu defa son dedik. Biliyorum söylemiştin heves etmek için bile çok geç. Galiba ben bir yağmurum, yağmaktan çoktan vazgeçmiş.
Kalkarken arkamızdaki parkı yakmalıydık.
Beceremedik...
Biri vardı aramızda sadece ağaçlar vardı.
Ne bir adım attı ne de ben attım öylece kaldı zaman boşlukta.
Uzak değildi ama nefesler başka yönde ilerliyordu.
Uzak değildi ama sesler duyulmuyordu.
Akreple yelkovan da uzak değildi ama asla tam kavuşamıyordu.
Bazen sadece duruyorduk birkaç dakika saatlere bedel oluyordu.
Sonra tekrar dönüyorduk eski hayata eski rüyalara.
Birisi vardı ne yakında ne de asla ulaşılabilecek uzaklıkta.
Bildiklerim vardı bir de asla anlatamadıklarım.
Sustuklarım vardı bir de asla unutulmayacaklarım.
Dinlemeden beğeniyorum artık
Cidden ben de fdgmhfdtukgf
Bu kanalın RUclips için Bir hazine olduğunu bilmiyorum umarım daha da değerlenir
Deli gibi sevdiğim şarkılardan biridir bu şarkı..
Kanalını gerçekten çok ama çok seviyorum ve uzun bir süredir takip ediyordum. Çevirilerin ve seçtiğin şarkılar o kadar güzelli acemi bir yazar olarak kelime bulamıyorum.
Umarım başarılarına bu şekilde devam edersin.
50 binden 500 binlere kadar büyümen dileği ile💛 :)
Şarkıyı her dinlediğimde asla bu duyguları yaşayamayacak olmak canımı fazla acıtıyor ve sadece ağlamak istememe sebep oluyor.
Bu sarkinin bana hissettirdiklerini hicbir sarki hissettiremiyor
Bu sayfayı keşfettiğime gerçekten sevindim bu aralar değil baya uzun bi süredir sıkılıyorum herseyden ailem arkadaşlarım bile dahil bu duruma adeta ruhum bi boşlukta sıkışıp kalmış gibi çıkmazda hissediyorum kendimi ve bu kafayla fazla yasıyacagımı da sanmıyorum bana çok iyi geldi bu sayfa teşekkür ederim iclal dere ❤️
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne?
Tuttum ta içime oturttum seni.
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm.
Içtim yudum yudum güzelliğini.
Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette.
Bendeydi özlemlerin en korkuncu.
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil hiç doymayan bir şeydi bu.
Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu.
Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim.
Biri vardı ağlayan, gecelerce.
Biri vardı sana tutkun, o bendim.
Ben seni sevdim mi ? Sevdim, en büyük
En solmayan güller açtı içimde.
Ömrümü değerli kılan bir şeydin
Sen benim bozbulanık gençliğimde.
Ben seni sevdim mi ? Sevdim, öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber.
Ve bir gün orada yitirdim seni.
Ben seni sevdim mi?
Sevdim, ya sen beni?
|Ben Seni Sevdim Mi, Ümit Yaşar Oğuzcan
ruhumu dinlendiriyor bu müzikler 🥺 ve koronayım inşallah iyi olurum bu da burada kalsin 💜
tuhaf bi şey var şarkıda.
ben anlayamadım henüz
bir hediye gibi tanrıdan
Bu şarkıyı önceden beridir biliyorum. O kadar farklı bir şarkı ki, bende o kadar farklı hisler uyandırıyor ki...
La boheme çevirinde 400 aboneni kutlamışsın iclal şimdi ise 50 bini.
tebrik ederim nice 50k’lara
Kanalını ilk keşfettiğimde abone sayın 500lerde bile değildi şimdi 50k olduğunu görmek çok mutlu etti, tebrikler İclal umarım daha da büyürsün ve daha çok kişi seni ve güzel müzik zevkini tanır. 🍀💙
Pim stones... bayılıyorum bu adama.
Göğüs kafesimi delip geçen, kalbime dokunan bir şarkı..
Favori şarkımı tekrar dinlemek istiyordum ve İclal paylaştıı🥰🥰
en sevdigim sarkilardan biridir.
Çiçeklerden papatyayı
Insanlardan seni sevdim
Ah bu şarkıların gözü kör olsun.
Ruhum doyamıyor bu şarkıya, bıkamıyorum.
Ben şarkıyı yaşıyorum şarkı da beni yaşıyor sanki.
Yine mukemmel sarki ve yine sen ♡♡♡
yine mükemmel.... tebrik ederim Canım İclal
Zevkine asigim, sonuna kadar hak ediyorsun
Bu öylesine bir şey değil çok farklı çok anlamlı
Her zamanki gibi mükemmel..
Kanalı keşfettiğimden beri muhteşem başyapıtlarla karşılaştım.
İclal başarılarının devamını dileri.❤️❤️❤️
Arthur Rimbaud ve Paul Verlaine hikayesi eğer ilginizi çektiyse başrolünde Leonardo Dicaprio'nun olduğu biyografik film Total Eclipse'i izlemenizi öneriyorum.
Önerin için teşekkür ederim.💗Önerini görüpte izledim filmi. Onlara ait olan şiirler önerebilir misin?
@@ritmodeamor Rica ederimm
@@ritmodeamor Arthur Rimbaud için özellikle "Özlem" ve "Cehennemde bir mevsim" ile birlikte "Ofelya" "Mutluluk" ve "En yüksek kulenin türküsü" şiirlerini, Paul Verlaine için ise "Green" "Yaş dolar yüreğime" "Dans edelim gel" "Dilek" "İçli görüşme" şiirlerini önerebilirim.
@@gamzedemirel9056 Çok teşekkür ederim önerilerin için. Yüreğine sağlık canımın içi.💗
@@ritmodeamor Rica ederim hoşuna giderlerse ne mutlu banaa🤍
Henüz bin abonen varken seni takip etmiştim hesabının büyüyüp 54k olman beni çok mutlu etti başarılarının devamını dilerim.
Ona bu kadar bağlıyken o da gitti ne oldu bize bilmiyorum, asıl ona ne oldu bilmiyorum ama her zaman içimde bir yerlerde olucaksın...her dinlediğim şarkı bir armağan olucak sana senin haberin olmadan
O kadar güzel ki yaptığın her iş ve her videondan yeni şeyler öğrenip bu eşsiz zevkine hayran kalıyorum. Yaptığın yeni işleri merakla beklemekle beraber nice 50k diyerek seni tebrik ediyorum. Umarım başarıların yükselmeye devam eder. Seviliyorsun 💗
Akşamlar ağlatıyor, ağladım, çok ağladım!
Ay ışığı insafsız, güneşler acımasız;
Buruk aşklar elinde uyuşup esrik kaldım,
Yeter, yarılsın teknem! Alsın beni bu deniz!
Çeviri için teşekkürler ☁️
hayatim boyunca bu sarkiyi dinleyecegime yemin edebilirim 1 yildir dinliyorum zaten bu sarki olmadan ne dinelrdim bilmitorum bu sarkiyi her sinledigimde cok garip oluyorum.
Zincirlerimden kopup
Sana gelmeyi düşünüyordum.
Sonra durdum.
İçimde bir şeyler koptu.
Kendime geldim.
Beni ağlatıyor, çok güzel
zevk diye bi şey var. aha da kanıtı. 🧡
amour à la haine çevirisi en sevdiklerimdendi. umarım bi an önce düzelir...
İclal'cimm tebrik ederim💓 daha yolun çok başındayken seni tanımıştım. İyi ki yollarımız kesişti 🌸 iyi ki varsın 💜🥺
Gün batarken ayrılırsak eğer
Gizlice bakışlarını doldur koynuma.
Güneşsiz ayrılamam.
Az sonra
Suyu kesilecek insan ırmağının.
Yeminim var şafaklar adına.
Yorgun yüreklere biraz umut
Biraz sevgi sunmadan duramam.
Doğanın dudaklarında dolaşır ellerim.
Yaşamın tenini okşarım bütün gece.
Karanlıklara karşı biraz bilim
Biraz estetik
Şiirsiz uyuyamam.
Sular çoktan ışıdı koynumda
Gel artık uyandır beni.
Seher vakti dağıt saçlarını yüzüme.
Rüzgarsız uyanamam.
İstersen fırtınalar yarat soluğunla
Yorganı kaldırıp savur üstümden.
Kendinle ört her yerimi.
Gün doğarken sensizliğe dayanamam.
Bu şiire kitap yazarım kimin şiiri bu
@@benibisaln8001 adnan yücel
@@tidalwave720 çok teşekkür ederim 🥰
my love, my one true friend.
Özlemişim seni İclal ♥️
Kaçırdığım büyük bir hayat olduğunu düşünmekten ve onu hayal etmekten kendimi alıkoymalıyım
Söz vermiştin bana.
Beraber boyayacaktık o önünde sarıldığımız duvarı.
Inanıyordum beraber kurduğumuz hayallerin gerçek olacağına.
Ama şimdi...
Sen yoksun ve ben tek başıma boyuyorum duvarları en sevdiğin renge.
Gözlerimin rengine.
Çok canım yanıyor sevgilim.
Ellerim titriyor fırçayı tutarken.
Hep heyecandan titreyen ellerim bu sefer sensizlikten titriyor.
Herkes gülümse diyor.
Sen izliyormuşsun beni gökyüzünden.
Gülümseyemiyorum sevgilim.
Affet...
Sana sahte bir gülümseme göndermek kalbimdeki acıyı arttırıyor.
Her gece gözyaşlarımı görüyorsun zaten.
Üzüldüğünü biliyorum ama çok özlüyorum sevgilim.
Elimde değil çok özlüyorum.
Anlatamıyorum bunu kimseye.
Insan ömründe bir kere aşık olmaz ki diyorlar.
Bilmiyorlar ki benim tüm aşklarım sensin.
Artık gel istiyorum.
Ben yanına gelemiyorum bari sen gel diyorum.
Sonra gökyüzünü çok sevdiğin aklıma geliyor.
Tamam diyorum Allah'ım o gelmesin ben gideyim.
Kavuşalım artık yeter bu ayrılık Sevgili.
Her şeyim ne kadar senden ibaretmiş meğer...💜🖤
"Oh how we were happy in the life we could have had"
ilk konuşmaya başladığımızda neden mesajlarına bu kadar çabuk bakıyorum diye kendimi sorgulamıştım. bilirsin mesajlara pek bakan birisi değilim. o zaman nedenini bilmiyordum çünkü gelecekten bi' haberdim. birisini zamanla tanıyabilmenin ne demek olduğunun daha yeni farkına vardım, yine senin sayende. birisini tanımayı istedim ilk defa. gördüğümden daha fazlasını görmek ve bilmek istedim. saçını kurutmayı sever misin ya da dişlerini fırçalarken sıkılır mısın gibi senin için önemsiz olan her ayrıntıyı öğrenmek istedim. kendimi bunlar için çırpınırken bulduğumda bunca zamandır yapabilmeyi istediğim şeyin kıymetini, zorluğunu ve başıma çok nadir gelebilecek bir şey olduğunu anladım. seni tanımayı istemek ardında çok farklı hisleri getirdi bana. kıyıda bir deniz kabuğu gibi duran heyecanım senin dalgalarına kapılıp denizine karıştı. öyle memnunumki halimden. sonucu ne olursa olsun sakladığım her şeyi sende tüketebilirim. sende bitebilirim. benim için kuşkusuz en mutlu son bu olacaktır.
ağzım mühürlüymüş gibi dile getirmediğim o iki kelimeyi bugüne dek saklayabilmek için çok direndim. belki bu yüzden biraz üzmüş bile olabilirim seni ama bil istedim o iki kelimenin bendeki kıymetini. sana zarar vereceğimi düşündüğüm için yollarımızı ayırmak istediğim gün bu şarkıyı dinliyordum. o gün gördüğüm serapın son bulacağını düşünmüştüm ama sonra asıl başlangıcımız olduğunun farkına vardım ve hayatım boyu varlığına minnettar kalacak kadar senden ibaret oldum. senin için çektiğim acı bile mutlu etti beni. seninle yaşadığım en ufak bir mutluluğun bile beni ne denli delirtebileceğini anlıyorsundur şimdi.
seni seviyorum. henüz boyutunu kendim dahi kavrayamadığım kadar çok. isterimki bana sevgilim diye seslen, isterimki sana sevgilim diye seslenebileyim. bundan sonra yaşayacağın mutlu ve mutsuz her anına eşlik etmeme izin verir misin?
11.06.22 03:03 bugün kelebek etkisiyle tanıştığım en güzel şarkı
Tek uyuşturucumuz aşkımızdı :>
Şu adamın albüm çıkarmasanı beklediğim kadar başka bir şey beklemedim ya.
Bir tren yolculuğu yaparız bir gün
Sandviç falan yeriz
İyi günler değil uzakta
Yine buradayım. Haftalardır aralıksız dinliyorum bu şarkıyı.
Sahip olamayacağımız o hikayede kayboldum.
this song is growing on me
Bu şarkı beni çok yıprattı
ahhhh pim stonesss öldüm bittimmm
Çok güzel
Yoruldum
beni taşır mısın
biraz kendimsiz yürüyeceğim
yüzünün yollarını ezbere bilirim
ama sen gülümseyince
unutkanlık şapka oldu başımda
ikiye böldüğüm simit
yarım kaldı ellerimde
korkma
seni martılarla paylaşmayacağım
unutma, yük oluyorsam
yok da olurum sevgilim
onu bunu boş ver de gel
hayatımın renksiz odalarında
yeni düşler biriktirdim sana
İhtiyarlığımız Bekliyor Bizi