Hafiz Sami Efendi - Beyati Gazel
HTML-код
- Опубликовано: 25 апр 2012
- Hâfɪz Sâmi Efendi (1874-1943)
Beyâtî Gazel
Sami'nin kizkardesi Sɪdɪka Aktürk der ki:
"Agabeyimin okudugu mevlidlerden birkaçi ile hakikaten iftihar duydum. Bunlardan biri 1317'de (1901) Zeyrek'te Kilise Camiinde okudugu mevlid'dir. O gün o Cami kalkti kalkti oturdu idi".
"Mesrutiyet yillarinda idi. Esad Efendinin tekkesinde (Ṣeyh Esad Erbili) tekkesinde bir Sûre-i Mülk okudu. derviṣler öyle bir hâle geldiler ki dizleriyle kütür kütür tepinmege, kendilerini yerlere vurmaya, bagirip çagirmaga basladilar. Semâhâne gürültüden bambaska bir hale girdi. Herkes çildirmis gibi idi. Vaziyet çok kötülesti. Ṣeyh Efeni yüksek sesle Fatiha diye bagirip okumayi kestirmek zorunda kaldi."
1912'de ruhunda beliren bir skinti üzerine Camiilerde muntazaman okuma islerine son vermis. Bundan sonra okumalari hep tesadüfe bagli kalmistir. 1936'da Ṣükrü nailî, Süreyya Hidayet paṣalarin delaletiyle, Gülhâne hastanesine yatirilmis ve tedavisine çalisilmis, sinir iztiraplari bir müddet sükûn bulur gibi olmus ise de biraz sonra buhranlar alabildigine sürüme koyulmustur. Bu siralarda kulaklarinin da isitmemeye baslamasi zavallinin sikintisini katmerlestirmis. Sami, gündüzlerini azap, gecelerini iztirap içinde geçirmeye mahkum olmustu.
Merhum, hastaliginin cismani degil, ruhani olduguna iyice kanaat getirmis oldugu için doktorlara bas vurmayi lüzumsuz görür, maddî ilaçlardan fayda ummazdi. Kendisini hem agabey, hem baba ve hersey bilen hemsiresi, onun çektigi aci iztiraplara dayanamayarak bir aksam üstü Fatih'teki Rahmi Duman'a götürmek istedi, Sami bermutad gitmek istememis ise de çok sevdigi hemsiresinin rica ve israrlarini reddetmeyerek beraberce Mehmed Aga'daki evlerinden çikip Zincirlikuyunun yaninda Nisanci Caddesi'ne dogruldular. Hafɪz Paṣa Camiine yaklasmislardi, Sâmi orada birdenbire durup sirtindaki musambasini çikardi ve hemsiresine:
Sɪdɪka! Dönelim, kardesim! Dedi. Hemsiresi eliyle isaret edip "evin uzak, doktorun daha yakin oldugunu anlatti ve gitmelerini yalvardi."
Bu yalvarmaya dayanamayan Sami bir adɪm attɪ. Ikincisini atarken hemṣiresinin koluna tutundu ve cok kükrek ve korkunç bir sesle allah diye haykɪrdɪ, yere düṣtü, uzandi. Hafɪz Sâmi ölmüṣtü.
26 Nisan 1943 Pazartesi günü akṣamɪ saat yedi buçuk.
Inna Lillahi ve Inna Ileyhi Raciûn.
Ertesi gün namazi Fatih Camiinde kilindiktan sonra tramvay yolunu takiben Edirnekapisi disindaki ebedî karargahina götürüldü. Yapilan cenaze töreni pek ruhanî ve pek zengin idi. Birçok güzel sesli hafizlar, önde okuyor, binlerce insan aglaya aglaya Hafiz Sami'nin tabutunu kollari üstünde tasiyorlardi.
Mezarinin yerini kendisi sagliginda tayin eylemisti. O tarafa geçtikçe mezarcilarla konusur, ölünce oraya gömülmesini onlara tenbih eder dururmus.
Sâmi'de nagme yapma tarzlari:
Bu zât, Osman gibi (Hafiz Sasi Osman Efendi) sesine durmadan oynaklik vermez. Ardi arasi kesilmez nagmelerle kulaklari sasma ve sasirmaya sevketmez, sirasinda nagmesiz uzatir, sirasinda en saheser nagmeleri yapar. Dönüm yerlerinde yaptigi en kivrak nagmelerde zerre kadar falso bulunmak söyle dursun, ignenin ucu kadar tekellüf de yoktur. O, bir sudur, külfetsiz akar. O, bir bülbüldür, dem çek uzatir. Fakat yeri gelince saksakaya baslar, kutsal illerden derip getirdigi içten nagmelerle "iç"leri hoplatir.
Sâmi, istimdadlarda sesini titretmez. Dümdüz çeker. Fakat tizlerde sesin bir parçalanma isi vardir, hayretlere sezadir. Bu, Süleyman (Karabacak) tarafindan da yapilirdi. Sesin ve hançerenin zenginligini gösteren bu "parçalanma" sanati, halâvet bakimindan pek yüksektir. Sâmî'nin son okudugu "Ey Kamer Tal'at" Muhayyer gazelinde meyaninin sonunda bu ses parçalanmasi güzelligi vardir. 
Видеоклипы
Mail adresime “S.a” yazın, hafız Sami Efendi’nin derlediğim hâtıralarını göndereyim pdf olarak, abone olup like atmayı unutmayın❤️ evcara23@gmail.com
furkan571ucar@gmail.com
ek_remtoker@hotmail.com
zan6_@hotmail.com
hasliyuksek@gmail.com
Bana da atabilir misiniz acaba
Sesine bu kadar hakim olabilen başka kimseyi dinlemedim şu ana kadar ..Allah rahmet eylesin keman gibi kullanıyor gırtlağını
♥️teşekkürler efendim, Hafız Sami’nin hatıralarını derlemiştik, mail adresinizi yazınız sizlere fî sebîlillah gönderelim
Bi dağın başında; elektriği olmayan, telefon çekmeyen, dünyaya ait hiçbir sesin duyulmadığı yaylamızda, bi bu eserde atmosferi terkediyorum. Zahmet edip yükleyene sonsuz teşekkürler
yıldıray çakmak eyvallah Allah razı olsun 🤲🏼
İçimde öyle bir acı var ki gök kubbe de hiçbir söz anlatamaz.
bu muhteşem esere ilk yorumu da ben yazmış bulunayım..böyle bir sesi duyupta etkilenmemek gerçekten mümkün değil..herkes anlamaz..anlatılmaz...nasıl bir duyguyla söyledin be üstad nasıl neler hissettin..ağlattın beni...mekanın cennet olsun ışıklar içinde uyu...13.07.2018 23:00
Eyvallah efendim dinlediğiniz için ne mutlu bize, mail adresinizi verebilirseniz, size, Hafız Sami’nin, arkadaşı Ali Rıza Sağman tarafından kaleme alınmış hatıralarını, pdf olarak gönderelim. Selamlar
çok memnun olurum ;mail adresimi gönderiyorum.
Ben de isterim efendim. gokmeneyup@gmail.com
Neyzen Bûselik internette araştırdım bahsettiğiniz eserin pdfini bulamadım. Mümkünse, rica etsem bana da gönderir misiniz? alpr.yazicioglu@gmail.com
Gönül matlubu aşk olmuş gezer divanedir şimdi
Seninle aşina olmuş ciger bigânedir şimdi
Ezelden câm-ı cemşîdi sifâle saymayan tenler
Felek sâkisi destinde döner peymânedir şimdi
Matlûb: taleb olunacak, kavuşmak istenilecek ve gönül bağlanacak olan
Bigâne: yabancı
Câm: cam şişe, kadeh
Cemşid: şah
Sifale: çanak çömlek
Sâki: kadeh sunan
Dest: el
Peymâne: büyük kadeh
Teşekkür ederim bu büyük katkınıza Allah razı olsun, divan edebiyatı üstâdlarına taş çıkartıcak bir hizmette bulundunuz👑
Sâki’nin manâsı sadece kadeh sunan değildir. Yanlış/Eksik bilgi. Divan edebiyatında farklı, mâneviyatta farklı, kaf veyahut kef kullanımında çok daha farklı manâlar içerir. Tıpkı Leyla ile Mecnun’u dünyevi aşk olarak anlatanların düştüğü hata gibi herkes bu hataya düşüyor. İsmim Sâki olduğu için izâh etmek istedim, yanlış anlaşılmasın.
Emeğine sağlık kardeşim mükemmel mekanın cennet olsun büyük insan
Huzur içinde yatsın.
MaşALLAH
Efendinin kabri nerededir acaba? Gidip bir Fatiha okuyup nasiplensek*
Kabri edirnekapı mezarlığında, haritada işaretleyeceğim inş, annesi ile beraber yatıyorlar, maalesef annesinin kabir taşını birileri sökmüş, fakat götürmemiş, kabrinin üstünde duruyordu, onu kaldırım kenara koydum.
Konservatuvarcılara bir kulak
Bu sesler Allah vergisi. Bir asır’da bir gelir,
Hocam hangi gazel bu yazarı kimdir
Makarow remember divan edebiyatını bilen bir hocaya sorabilirsiniz
şair haşmet, ölümü 1679
Bu eserin sözlerini bulma imkânımız var mıdır acaba?
gönül mağlubu aşk olmuş gezer divanedir şimdi
seninle aşina olmuş ciğer biganedir şimdi
Devamını çıkaramadım
Divan Edebiyatını bilen bir hocaya sormalısınız
gönül matlûb-u aşk olmuş gezer dîvânedir şimdi
seninle âşinâ olmuş diger bîgânedir şimdi
ezelden câm-ı cemşîdi sifâle saymayan tenler
felek sâkîsi destinde döner peymânedir şimdi
@@ridvanerdem89 hocam ben senin hakkını nasıl ödeyeyim? Çok teşekkür ederim 🙂
@@yenibahcelioguz rica ederim sultan. güzel söylemiş sözü söyleyen.
ridvanerdem89 size bin kerre maşşallah Rabbim işinizi rast getirsin ❤️
Hafız Sami’nin o “Ey kamer-i talat” güftesiyle başlayan gazelinin kaydı sizde var mı acaba? O gazeli yirmi seneyi aşkın bir süre önce Süleyman Erguner hoca notaya almış lakin şimdi kayıt ne yazık ki kayıp, internette yok bildiğim kadarıyla...
Bende maalesef arşiv yok, Hafız Sami’nin zaten bildiğim kadarıyla 100-200 arası plağı var, bunların çoğu zaten ya antikacılarda yurtiçi veya yurtdışı olsun, keşfedilmeyi bekliyor, yahud bende var fakat internete yüklemem bende kalsın diyenlerden gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Bu bahsettiğiniz bilgiyi İslam Ansiklopedisinden aldınız biliyorum, Ergüner kardeşlerde olabilir, Kutsi yahud Süleyman Ergünerlerde, Süleyman Ergüner’in Face sayfası var, gayette sorulan sorulara cevap veriyor, messenger yolu ile bir sorunuz kendilerine, bende bir deneyim bakalım sonuç ne olacak
Neyzen Bûselik Yok ben İslam ansiklopedisinden edinmedim bilgiyi. Süleyman hocanın yazdığı nota elimde. Ayrıca hoca ile epey muhabbetimiz var. Geçenlerde yaptığımız bir telefon görüşmesinde de zaten sordum kendisine, lakin onda da kayıt yok. Doksanlı yılların sonunda nereden dinledim de yazdım bilmiyorum, bir yerde oturup yazmıştım o notayı diyor, kaydın kendisinde de olmadığını söyledi.
Ahmet Yağmur Kucur eyvallah, keşke dinlediği kaydı bişekilde muhafaza edebilseydi bu husus da halledilmiş olurdu, bu fakir Yurtdışında Rotterdam’da kalıyorum, kardeşi Kutsi Ergüner hoca ile buradaki ders verdiği konservatuar’da tanışma muhabbet etme fırsatım oldu, fakat bunu sormak aklıma gelmedi