Abi naaptınız ya! Ne zaman siyasi içerikli biseyler söylesem yada düşünsem kafamda direk kayyumlar jenerik beliriyor.Ciddi ortamlarda alıyor beni bir gülme!
Her hafta,her sen ne diyon videosunun altına ne kadar vaktimi harcayıp da yorum attım, yine de beceremedim, olmadı, okunmadı yorumum :D benim de çok vaktimi harcayıp beceremediğim şey budur.
Seriyi ilk defa keşfettim ve baştan sona izlemeye başladım. Galiba ilk defa izlediğim için şanslıyım, keşke lotr’u da unutup yeniden izleme şansım olsaydı :D
Sen ne diyon eski Türkiye'dir. Hala daha iyi halde olan, neşesi ölmemiş, mutlu olma umudunu mıh gibi taşınan zamanlardan bir bukledir. Bu programa hayvan gibi gülmeye devam ederken artık bazen sadece gülümsüyorum. Geçmişimden bir fotoğraf görür gibi. NWH'da Tobey'i görünce gülümsediğim gibi. İleride über süper zengin olursam haftada 1 bölüm sen ne diyon çekilmesi için elimden geleni yapacağım. #makesennediyon
God of War 3 te son boss ta zeus la vs atıldığını bilen bilir. Benim lanet oyunum o boss sırasında tam da sonda adamı öldürmek için atılan yumruk sırasında bug a girdi. Hiç abartmıyorum en az 1.30 saat boyuca üçgen butonuna abandım. Parmaklarım çılgınlarcasına kopmak üzereydi. Televizyon ekranı zeus un kanı yüzünden kıpkırmızı olmuştu. En son sinir krizi geçirip etrafa saldırmak üzereyken controler ı bıraktım ve oyun sinematikten devam etti. Meğersem çoktan adamı öldürmüş ve oyunu bitirmiştim, tek yapmam gereken üçgen e basmayı bırakmakmış. O günden sonra üçgen tuşum bozuldu ve gta oynarken sürekli arabadan düştüm. Benim için travma etkisi yaratan bir olaydı.... 1.30 saat
@@etiketisoyulmamssusisesi aga beeee. Nostalji. Bir zamanlar senin adın EtiketiSoyulmamış SuŞişesiydi. Hatırlıyorum da, bu yorum okunduğunda CS nin "allahım bitmiyor" diyişine haykırarak gülmüştüm. Bu güzel yorumun için teşekkürler :)
Geek abilerim, hayatımın 1 YILINII NASIL ÇÖP ETTİĞİMİ ANLATIYIM,bizim lise 1de bi çocuk vardı ve ben de buna o zamanlar çok aşıktım ama öyle böyle değil, gizlice kesiyorum, takip ediyorum, başka kızlardan uzak tutmaya çalışıyorum arkadaşlığımızı kullanarak. Normalde böyle biri değilimdir ama o dönem öyle pis bi persona içindeyim. İşte bi gün bunun kankalarıyla muhabbetine kulak misafiri olmuştum bunlar çılgın gibi yabancı dizi muhabbeti yapıyolar ama öyle böyle değil dizi referansları yabancı isimler havalarda uçuşuyor ondan sonra doktor who çok efsane geçen bölüm zamanda geri gitti süper ya falan diyolar kendilerini gaza getiriyolar.ben de malım hiç yabancı dizi kültürüm yok. Bunların muhabbete bi özendim hemen ertesi gün "20 SAAT BOYUNCA" DOKTOR WHO 8SEZONU devirdim(o zamanlar 8sezon vardı) ve felç geçirdim gözlerim ve beynim kanayarak ertesi gün okula gittim süper muhabbette bi yardırdım ki bu aşık olduğum çocuk da etkilendi falan ama içim kan ağlıuyordu.. O ne salak bi diziydi ya diyodum içimden. Nefret etmiştim aslında da çaktırmıyordum.(Çünkü bi de zorla izlemiştim, doğru düzgün izlesem yine severdim belki)Neyse günün sonunda karlı çıkmıştım hehe oley derken bu sefer de bunun dizikolik arkadaşları geldi How I met Your Mother konuşmaya başladılar, yılmadım ertesi günler 9 sezonu bitirdim. Kesinlikle çöp bi diziydi hele ki finali rezaletti. Okulda gene muhabbet ettim yılmadım sonraki günler Shameless Breaking bad Game of Thrones bitirdim..(bu dizileri cidden severek izledim o ayrı) Her şey çocuğun ilgisini çekmek içindi ama ben de tükendim.O sene en az 1000saatimi dizi ve film izleyerek ve bu çocukla muhabbetini ederek geçi,rdim... SONUÇTA ÇIKMADIK FRİENDZONE YEDİM ki bu çok normaldi artık dizi konuşmaktan çocuğa yürümeyi unutmuştum ve iyice kanka olmuştuk..Ama sonra da bi geek oldum işte marvele DCye de bu çocuk sayesinde alıştım.. Sizi de çok seviyorum görüşmek üzere..
Mükemmel bir kısa film yazdım. Mükemmel ama. Konusu, ana teması, senaryosu çok orijinal. Birlikte kısa film çektiğimiz arkadaş grubumuz yetenekli olduğumu düşünmüştü ve "ağabey bir fikrin var mı" diye sormuşlardı. Ben de hayatımın kısa filmini yazdım ve en az 15 kez revize ettim. Hayatımın derken biyografi değil, hayatımda yazdığım en iyisi. Drama ama silahlar da var, aksiyon pek yok, olay da o değil zaten. Neyse ilk hepsi gaza geldi senaryoyu beğendiler ayrı ayrı. Kasım ayıydı yazın çekeriz dediler. Yaza kadar öyle bir heyecanlanmıştım ki g.tüm tavana değiyordu. Derslerimin hepsini en az cc geçmiştim. Bu arada bu arkadaşlarımla bu filmin ayrıntılarını defalarca konuşmaya çalışıyordum. Senaryo eğitimi için kitaplar okumuştum ve arada onların yazdığı filmleri bile çekmiştik. Yaz geldi, ağustos olunca herkes bu filmin varlığını unutmuş gibi davranıyordu. Bütün sene emek verdiğim projeyi sallamamaya başladılar. Oysa ki kostümünden kuru sıkı silahına kadar her teçhizatı ayarlamıştım. En son her türlü iyiliği yaptığım bu arkadaşlarım projeme yardım etmeyeceklerini yüzüme tokat gibi çarptılar. Ben de ağır konuştum. Sonrasında bir gün ağır konuştuğumu fark ettim ve özür diledim. (Ağladım bile hatta) Tatsızlıkla ayrıldığımız bu arkadaş grubundan sonra başka insanlarla da bu filmi çekmek için konuştum. Sıcak bakıp hiçbir şey yapmayan çok insan oldu. Sanki ben bir suç işliyormuşum gibi bakıyordu bazen insanlar bana. 2 kısa film kursuna yazıldım ikisi de çekmedi bu filmi. Ama kurslardan çekim tekniklerini öğrendim. Makine alacak param yok ve oynatacak oyuncu da bulamıyorum. Ekibim zaten yok. Halbuki bir okunsa çekilir aslında bu film. Bu şekilde bir buçuk sene kadar geçti. Bir dostum bana uzun metrajlı film senaryosu yarışması önerdi. Bu filmin konusunu daha mükemmel bir şekilde, özgün yapısını hiç bozmadan uzattım. Öyle bir şey ki zaten ben bu filme 8 adet devam filmi yazmıştım. İlk 6 filminden 110 sayfa amerikan format uzun metrajlı film senaryosu çıktı ve başı sonu mantıklı iyi bir film senaryosu çıktı. Kime sinopsisini okutsam "bu harika" tarzı bir cevap alıyordum. Günde 2 saat yazı yazan bir insanım. Öyle ya da böyle muhakkak yazarım. Neyse yarışmaya gönderdim senaryo ve sinopsisi. 355 kadar filmden 20'sini seçmişler. Benim senaryo aralarında yok. Zaten sayı yüksek diye normal karşıladım ama ne göreyim. 100'den fazla proje teknik nedenlerden yarışmaya alınmamış. Times New Roman olacaktı, amerikan format, 12 punto bunlar doğruydu ama 1.5 satır aralığını bazı noktalarda yanlışlıkla 1 yapmışım. Galiba fark etmiş olacaklar ki ön elemeye bile girmeden elenmiş. Tekrar revize edip yine katılacağım ama çok uğraştım be ağabey. 25 yaşındayım, 22 yaşımdan beri bununla yatıp bununla kalkıyorum. Banyoda replikleri seslendiriyorum, mizansenleri oynuyorum. Yazmak için starbucksın o tiksinç kahvesini her gün içtim. Oturdum saatlerce kalkmadım. Makine mühendisi bir arkadaşım var ve her gün yanıma geliyordu bitirme ödevini yanımda yapıyordu yalnız hissetmeyim diye. Neler çektiğimi bi o, bir Allah bilir. Yayınlarsanız Allah razı olsun o kadar söylüyorum, yayınlamazsanız da canınız sağ olsun.
10.sınıftayken tarihi berbat olan bir öğrenciydim. Kel pos bıyıklı bir tarih hocamız vardı. Mecburen tarih dersinden proje almak zorunda kalmıştım. Bir konu verdi. Bunun hakkında bulabildiğin herşeyi bul getir dedi. Bende çıktı mı alıp getiriyim hocam dedim. Evet dedi. Bende o konu hakkında her şeyi buldum çıktısını aldım. Sonra hocaya götürdüm. Şimdi dedi bunları hepsini yaz resimlerle süsle ve bana ver dedi. Yoksa not vermem dedi. Bende gittim hepsini teker teker yazdım tam 68.5 sayfa sürdü. Ödevi teslim etmem içinde 1 Ay süre vermişti. Bir yandan da sınavlarımın başladığı zamandı. . Sınav haftasının yediği 2 haftyı da saymassak geri kalan 2 haftada bitirmiş oldum. Hocanın yanına gittim verdim. Hiç bakmadan bir kenara koydu. Ders anlatmaya başladı. Derken okulun sonuna yakın notlar girildi. Ben o kdar yazdım ya 100 verir kesin falan diyorum böyle. Yırttım falan diyorum bir girdim eokula adam performansıma 65 projeye de 70 girmiş. Ben bir yanlışlık varmı diye yanına gitmiştim. Arkadaşlarımın yanında azarlamıştı. Bir daha da hiçbir proje ödevime o kdar özen ve zaman harcamadım. Tüm hevesimi kırmıştı sevgili keltoş hocam... :/
+İremS.023 hatta ailem gidip şikayet falan etti ama adam hiç oralı bile olmadı. hak ettiğini verdim demiş birde. Yıllar geçsede içime oturacak bu konu. Düşünürken bile sinirlerim bozuluyor. Ne ınsanlar varya.
Benim saatlerimi değil ama dakikalarımı harcayıp yapamadığım birşey var. Bugün CS ile aynı metrobüse bindim. Ona tek bir soru sormak istedim. Aylardır sormak istediğim bir soru. Onu dakikalarca gözetledim. Acaba sorsam mı sormasam mı bilemedim. Tam inerken acaba dedim, şimdi sorsam mı? Ama ona kıyamadım,donuktu suratı videolardaki gibi gülmüyordu,belki işine gidiyordu kim bilir. Soramadım ona, onu üzmek istemedim. Ha soru neydi diye merak ettiyseniz. Soru tabiki SEN NE DİYON NERDE idi :D (Not: Adam farklı bi üst giyiyordu lan şok geçirdim :D)
Yürürken hiç bir şey içemiyorum. Bu özelliğimi yaklaşık 2 yıl önce keşfettim. Ve ne yaparsam yapayım, olmuyor. Boğulma hissine kapılıp, içgüdüsel olarak engelliyorum içmemi. İşin ilginç tarafı, bunu 2 sene öncesine kadar keşfedememem.
ne zaman bi çıkmazın, çaresizliğin, duygusal mıçılmışlığın doruğunda hissetsem anasayfama mutlaka bir sen ne diyon düşer. ve ben de 15. defa izler, utanmadan ilk günkü gibi de yarılarak gülerim. :)
Amanınnnn 2 3 sene once izlediğimde de şaşırmistim simdi unutmuştum gene şaşırıyorum. Bende rize ardeşenliyim pek gidemedim istanbulda yaşadığımdan ötürü. Baris abiyle ilçeye kadar hemşeri çıktık. Adamsin baris abi
Şu yapboz saçmalığına saatlerimi harcamama rağmen bir türlü yapamıyorum.Parçalar yerlerine oturmuyor sinirden fırlatı veriyorum.Bazen merak ediyorum yapboz mu çok zor yoksa ben mi gerizekalıyım?
Aylarımı saatlerimi Geekyaparı FRP videosu hazırlama ve yapmaya ikna etmeye harcadım fakat hala bir gelişme yok GeekGözlüğüne selam olsun ( Keşke Skyrim Mod videoları devam etse )
Bir an KAYYUM atandı diye korktum. Neyseki Burada Kurallar Sonradan Değiştirilebiliyormuş Ve Hâlâ Geç Atılan Videolar Geçerli Sayılıyormuş. Edit... Abi 8 yıl İngilizce eğitim aldım. Üniversiteye geldiğim an hiç bir şey bilmedigimin farkına vardım. Bir eğitim bu kadarmı kötü verilir abi. Bir yıl da bu kadar geliştirilebilen bir yetenek ise bu dil nasıl oluyor bu kadar ingilizce dersi bir işe yaramıyor anlayabilmiş değilim. Bu boşa giden vakit bana sadece verilen kötü eğitimin bir kitle cahilleştirme aracı olarak kullanılabildiğini öğretti. Farkındalık gerçekten edinilmesi uğraş isteyen bir şey. Farkındalık tohumlarının insanlara ulaştırıldığı bir gelecek dileğiyle.
Yanlış öğretiyolar da ondan. Ben yabancı dil öğrencisiyim ve şu an ki öğrendiğim ingilizce ilkokul, ortaokul ve lise 1 deki ingilizceyle o kadar farklı ki. Ve çoğu şeyi yalan yanlış anlatıyolar. Aslında doğru denilen çoğu şey yanlış, yanlış denilen çoğu şey de doğru...
Zamanında 400 sayfalık matematik projesi için kitap bitirmiştim ama nasıl kasıyorum sabah akşam onu yapıyorum. Sonra proje toplanma zamanı gelmişti hocaya götürdüm verdim hocaya baştan başladı, kitabın sayfalarını hızlıca çevirdi toplam 3 saniye sürdü çevirmesi ve sadece aferim oğlum dedi...
Matematik... Ulan 5. sınıftan beri yapamıyorum 10. sınıfa geldim hala yapamıyorum çalışıyorum çalışıyorum sınavdan önce bütün soruları yapıyorum ama nedense sınavda olmuyor en kötüsüde çalışmama rağmen düşük alınca çalışmıyor oluyorum.
Subay olmak. 14 yaşındayken Kuleli'ye girdim, 5 sene boyunca mapushane gibi bi hayat yaşadım. 1500 erkek öğrenci, 100 civarı erkek öğretmen subay, 100 civarı idari erkek subay, bi elin parmaklarını geçmeyecek kadar kadın öğretmen subayla dışarı çıkmaksızın haftaiçleri geçti. Sadece haftasonu dışarı çıkılıyordu o da cezalı olmazsan ki bunların 5'te 2'sinin cezalı geçtiğini belirtmekte fayda var. Ayrıca her yıl sonu İzmir'in sıcağında yapılan kamplar da işin başka bi boyutu.Liseyi bitirip harp okulunun intibak kampında dayanamadım ayrıldım, yani o kadar emek verdim ama başaramadım.Gerçi darbe girişiminden sonra herkesi attılar, ayrılmasaymışım da olamayacakmışım. Bi de 40 bin lira tazminat ödedik. Aklıma tüküreyim.
12. sınıftaydım, sınıfta fizikten proje ödevi alan tek mal bendim, proje ödevi olarak ışık dalgalarında girişim deneyini yapacaktım. Tabiki her normal öğrenci gibi ben de ödevimi teslim tarihinin son 5-6 gününe bıraktım ve bu öyle kolay bir şey de değildi ışığın girişimiyle ilgili her türlü özelliği üzerinde gösterebileceğim bir düzenek hazırlamam gerekiyordu. Sabahladım, birkaç gün okula gitmedim, tonla malzeme satın aldım vs. vs. Sonunda gerçekten kendimden beklemediğim, çok güzel, çok kullanışlı bir düzenek yapmıştım. 100 almayı bırak "acaba projemi fizik laboratuvarına koyar mı ?" diye düşünüyordum o kadar güzeldi yani. Teslim gününden 1 gün önce birkaç geceliğine kalmaya teyzem ve ikiz oğulları geldi ( bu iki piç de birbirinden yaramazdır ) . Bunların geldiğini duyunca ben tabi çıldırdım anneme sakın odama girmesinler, ödevime ellemesinler filan diyorum annem bunları uyardı, tembihledi ben de en az 3-4 kere uyardım içim rahat etmedi, ödevimi dolabımın üzerine koydum ve yattım. Ulan sanki şerefsizleri hiç uyarmamışız gibi gece kalkıp ödevi almaya çalışmışlar. Birbirlerinin üzerine çıkıp dolabımın üzerinden almaya çalışırken tabiki de beceremeyip yere düşürmüş ve ödev param parça. Sabah olduğunda annem ve teyzem " oğlum çocuk onlar daha affet " tarzında korudukları için dövemedim de şerefiszleri, öyle elim boş okula gittim, öğretmenden 1 gün daha süre istedim. Hem geç getirdiğim için hem de o 1 günde basit, işlevsiz bir şey yaptığım için 40 aldım o projeden. Hala onları her gördüğümde o güzel ödevim aklıma gelir 2-3 tokat atarım piçlere.
Küçükken kağıtlarla füze yapıp borularla atardık. O füzeyi yapmayı öğrendim ama nasıl bir beceriksiz isem bir türlü yapamadım. Zaten ayakkabı bağcıklarını bağlamayı da zor öğrendim. Öğrendiğim bir şekil var 30 yaşına geldim hala onu kullanıyorum.
çok eskiden oynadığım bir oyun vardı. ilkokulda falan oynardım. oyunun adı galiba gravity runner 2 gibi bir şeydi. bir kostüm vardı, onu acayıp almak istiyodum. oyun parasıyla 1 000 000 altındı. 1 oynayışta anca 10 altın falan topluyabiliyodun. aylarca o parayı toplamaya çalıştım. o kostümü aldım. 1-2 gün sonra da sıkıldığım için oyunu sildim. o kadar uğraş hiçbirşey içindi.
abi, ben o zamanlar ortaokulumu henüz yeni bitirmiştim. biz samsun'da otururken ankara'nın, önde gelen liselerinden birini tutturmayı başardım. okulların açılmasına bir ay kala, ailemden ayrılacağımın bilinciyle bir boşluğa düştüm. kendimi eğlendirmek için çeşitli ergen sitelerinde, romantik ve sürükleyici üslubumla hanımları trollüyordum. nezih bir iskandinav ülkesinde, gurbetçi bir hanımla sohbetimizi bir ayda, iyice ilerlettik. ben ona çok sıradışı iltifatlar ediyor, o da benim cümlelerim hakkında övünç dolu cümleler kuruyordu. gel zaman git zaman okullar açıldı, ve artık evimden yurdumdan uzakta, ankara'da idim. hanım arkadaşımı durumdan da haberdar etmiştim, ve artık sadece hafta sonları, ben internet kafeye gittiğimde iletişimde kurabiliyorduk. biz kıtalar arası ilişkimizi ilerletirken, ben kendi zone'umda da rahat durmuyor idim. önce yurtta kendimi üst dönemlere sevdirdim, bu sayede ilk senemden okulda epey popüler de oldum. yarıyıl tatiline geldiğimizde uzaklardaki sevdiceğimle ilişkimizi epey ilerletmiş, mahrem konularda bile birbirimizi hoş etmeye başlamıştık. ben de kendimi sürekli geliştiriyordum ki, zamanla iyi şiir yazabildiğimi de farkettim. bu şiirleri elbetteki uzaktaki aşkıma ithafen yazıyordum. ancak elde hazır şiir varken bunlardan neden daha da faydalanmayayım ki, diye şeytan dürtmelerine maruz kalmam sonucu, bu şiirlerle ankara'da da hanımları etkilemeye başladım. tabii bu durumda öncelikle ilişki durumu belirtilebilen sitedeki hesabımı ortadan kaldırdım, ve gurbetçi meleğime bunu ailemin isteğiyle yaptığımı söyledim. ankara'da ipe sapa gelmez bir playboy olmuştum, aynı zamanda mesafe tanımaz ilişkimi de sürdürüyor idim, bu lise sona kadar sürdü. ankara'daki ilişkilerim kısa süreli iken, internet sayesinde yürüttüğüm ilişkim sapa sağlam ilerliyordu. bunu birbirimize duyduğumuz büyük özleme bağlıyordum. mutlu mesut bir hayatım vardı, nereden bilebilirdim ki, bir anda cehenneme dönüşsün. benim iflah olmaz çapkınlıklarım, kendisinin aklına düşen şüphe ile yaptığı derin araştırmalar sonucu, iskandinav bebeğimin kulağına gitti. bunu sınav dönemlerinin stresiyle yaptığım hatalara bağlıyorum. terk edildiğimde yaptığım hatayı da anladım. o benim başka yerde bulamayacağım büyük aşkımdı. ve ankara'daki tüm ilişkilerimi, büyük bir kararlılıkla bitirip, olağanüstü pişmanlığımı gönlümün sultanına anlatmaya çalıştım. edebiyat dünyasında infiale sebep olan şiirler mi yazmadım, cemiyette yankı yaratan jestler mi yapmadım, ama dört yıllık ilişkim, tamamen kendi doymazlığım sebebi ile kesinkes bitti. bütün dengelerim bozuldu ve sınavda da rezil oldum. ailemin yıllarca verdiği emeği kendi fantezilerim yüzünden heba etmiştim. mezuna kaldım ve bir yıl herşeyi erteleyerek, güzide bir üniversitede tıp fakültesi kazanabilip ailemi memnun ettim. bu sene güz döneminde uzun uğraşlarım sonucu, sözkonusu iskandinav ülkesinde erasmus'a gittim. bir de ne göreyim! benim güneşim ve yıldızlarım, benden on kat yakışıklı, sarışın mavi gözlü, boylu poslu bir iskandinav delikanlısı ile birlikte. o an yıllar önceki hatamdan yine pişmanlık duydum ve aşkımı kalbime gömdüm. erasmus dönemini de taş gibi iskandinav hatunları ile günümü gün ederek geçirdim. oryantal meraklarından ötürü türk erkeklerine ilgi duyuyorlar, ve benim de yıllarca süren açlığım sonucu iyice piç bir oğlan olup çıkmıştım. oradaki altı ayda adeta cenneti yaşadım. şimdi de zincirini koparmış bir serseri olarak ankara'da hayatın zevklerini tadıyorum. yılarca peşinden koştuğum büyük aşkımı elde edemedim, ancak benim geek dostlarıma asıl mesajım: efendilikle vaktinizi ve enerjinizi heba etmeyin. piç olun ve hayatı yaşayın, genç dostlarım. hürmet ve saygı ile.
VOLEYBOL. Takıma yedek olarak girdim.Hoca hep duvarda çalıştırırdı beni maçlara çıkarmazdı. Bizim takım baya iyiydi. Bi kulübe girmiştik. Artık lisanslı oyuncuydum ama asla o duvardan kurtulamadım .Madalayalarım falan var takımda olduğum için. Belki de ilk maçıma çıkarken formalarımı kaldırıma koyup unuttuğum içindir. O hikayeyi de başka bi sen ne diyon da anlatırım artık.
7 лет назад+2
Abi ben yazılımcıyım. Home office çalışabileceğim bir iş buldum. Patronda zaten kosgebden destek almı, 2 3 kişiyle hallediyor işini. Ben de yeni mezun olduğum için hem deneyim oluyor diye hem de çalışma saatlerinin esnekliğinden dolayı acayip keyifliyim. Frontend developer olarak girdiğim işte, bir kaç ay sonra, bir arkadaşın işi bırakması sonucunda backend kısmına da bakmaya başladım. yeni bir iş planında, sisteme yeni bir modül eklememi istedi patron. neler istediğini anlattı ama ben performansı düşük diye başka bir şekilde yapmayı teklif ettim. hazırlaması zor olacaktı ama son kullanıcı açısından ve görsel açıdan onun istediğinden daha güzel ve performanslı olacaktı. Açıklayıp faydali yanlarını da söyleyince kabul etti. Aslında orda işkillenmem lazımdı durumdan. Çünkü fazla kolay ikna olmuştu. Neyse ben işe koyuldum. 7 8 güne istediği şeyi tamamlamam lazımdı çünkü kendi fikrimdi ve geri adım atamazdım. O sürenin yarısı hata ayıklamakla geçti. Yazılımla uğraşan arkadaşlar bilir işin en sinir bozucu kısmı hata ayıklamaktır. Çünkü hatalı tek bir virgül veya nokta uyarı vermezken, çalışma anında büyüyüp dünya kadar olur. Sen bir de onu görmez ve başka bir şeyin hatalı olduğunu düşünüp ona yoğunlaşırsan delirmemek işten bile değil. Neyse ben sonunda modülü tamamladım, yayınladım, patrona haber verdim ve ondan geri dönüş bekliyorum. Aradı beni ve başladı anlatmaya. Çok beğendiğini, düzgün açlıştığını söyledi. Baya baya övdü işi. Ve o son cümle gelip bıçak gibi saplandı böğrüme. BUNU BOŞVER, BENİM BAŞTA DEDİĞİM GİBİ YAPALIM.
yelken okuluna gidiyordum küçükken.aylarca uğraştım ettim derken son seçmeler oldu beni takıma çağırdılar,dediler gel yetenek var sende milli takıma da çıkarsin diye ama SBS illeti sağolsun lise sınavına hazırlancam diye takıma bile giremeden bitti yelken maceram
2.5 sezon Flash izledim ve 4 sezon legue of legends oynadım.(not: CT'nin sürekliği eleştirip merak ettirdiği Mutant Chronicles adlı filmi izledim. 2 saat borçlusun)
bu sene başı okul daha yeni başlamıştı.öğrenci evinde ev arkadaşımla çok sıkılmıştık rutin dışında birşeyler yapmak istiyorduk.Hadi kiralayalım bi araba akşam yola çıkalım ertesi akşama kadar şehir dışına geze geze gideriz birimiz çadırda birimizde arabada yatar diyip bir anda gaza geldik.Cepte olan parayla ancak araba kiralayabiliyorduk.Bi kaç arkadaşı aradık borç istedik olmadı kışın giyilmeyi bekleyen mont ceplerine baktık olmadı belki yanlışlıkla bi yerden para gelmiştir diyip hesaplarımıza baktık yine olmadı..En son gözümüz karardı ve bişeyleri satalım sonra yine alırız diyip evde satılabilecek eşyalar aradık ve saatlerimizi satalım diye düşündük zaten takmıyorduk pek.Saatleri sattık akşama yola çıktık ve daha şehirden çıkmadan lastik patladı.Daha benzin alamadan çektik kenara lastik değiştirirsek benzin paramız kalmaz satacakta başka birşeyimiz yok diye düşünüp taktırdık lastiği ve anca şehir içinde iki tur atıp hevesimizi almıştık..
Lisedeyken İngilizce öğretmenimiz bize bir performans ödevi vermişti. Ben de çok sevinmiştim çünkü el işi türü şeyleri yapmayı çok severdim neyse ben bu ödevi baya bi uğraşıp yaptım hoca da beğendi sonra sınıfta sunum yaparken hoca benim ödevi rulo yapıp elinde tuttu ders boyunca , ama benim içim gidiyo oturduğum yerden ödeve bişey olmasın kırışmasın diye sonra içime doğmuş gibi hoca arkalardan bi çocuğa sinirlenip benim ödevimle çocuğun sırtına sırtına vurmaya başladı. Tabi o an ben havale geçiriyorum sırada çünkü 5-6 saat uğraşıp ancak yapabildiğim ödev dayak cetveline dönmüştü. Tabii bu olaydan sonra eğitim sistemine lanet ettim ve hiçbir ödevi özenerek yapmadım.
İddia işleri.Ne kadar vaktimi harcamışımdır ama tutturamıyorum.Bir de futbol severiz sözde.Neyse ki sonradan Turgut Uç diye birinin varlığını öğrendim.Sağolsun az buçuk bir şeyler kazandırdı bize.
Saatlerimi harcayıp da yinede beceremediğim şey net satrançtır.Çok zeka istiyor abi karşımdaki kişi her daim hamlemi önceden görüyor.Bense daha kuralları bile ezberleyemedim.
Bir gün ailece alışverişteyiz Migrosta bir kampanya , 2puzzle alana 1 tane beleş , hayatımda ilk defa puzzle yapacağım gaza geldim bizimkileride ikna ediyorum babam işten gelince yapar annem arada bakar falan diye direktifler yağdırıyorum. Reyondaki puzzlelarla adeta aşk yaşarken ve tek tek onları eleyip favori üçlümü ararken annemlerde ev alışverişini bitirdiler , puzzlelarimida alarak eve geldik. Çalışma masamın üstünü boşalttım , evde plastik bardak arayıp ustlerine asetatli kalemle ; gökyüzü , pembe parçalar, duvar falan gibi ayırt edici şeyleri yazıp parçaları tek tek ayırdım. aynı şeyi yere ve kanepenin üstüne kurduğum diğer puzzlelar içinde yineledim. Köşe parçaları birlestirerek tek tek çerçeveleri de yapmıştım her şey tamamdı. Ertesi gün dershaneye gitmem gerekti ve yattım, dershaneye gittim döndüm falan benim özenle ayırdığım parçalar plastik bardaklardan çıkmış çerçevesini oluşturduğum diğer parçalarla tek tek birleşmiş. Gözlerim dolmuştu , aldatılmış gibi hissediyordum hemen anneme sordum. "Akşam sen yatınca baban koltuğun üstündeki puzzlela uğraştı biraz uyku tutmamış, bende evi temizlerken yerde gördüm başladım bir duramadim." dedi. Koşarak odama gittim çalışma masamin üstündeki puzzle yerinde değildi. Tabii ki annemin buna bir açıklamasi vardı " Çok dağınıktı bende ders çalışamazsin diye hepsini kutusuna geri koydum." dedi.O an beni bıçaklayarak öldürseler bu kadar canım yanmazdi sanırım
AH. DotA2 diyebilirim şahsen, 1201 saat DotA'm var steamimde hâlâ 800mmr low elo takılıyoruz adamlar 1200 saatte 4k mmr kasıyor ah ulan ah 1201 saat cıstır ku oynasaydım belki orada olabilirdim bir şeyler.
1.5 yıldır vücut geliştirme ile uğraşıyorum bu süreden önce 90+ kilo olarak tombul tombul dolanıyordum ama hala istediğim fiziğe kavuşmuş değilim durmayıda ara vermeyide pes etmeyide düşümüyorum çünkü zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır diyerekten sözümü bitiriyorum.
21 senedir hayattayım tek yeteneğim her yetenekte ustalaşmaya çalışıp saatlerimi günlerimi harcayıp yine bir bok elde edememek. Kısacası saatlerimi günlerimi yıllarımı harcayıp hayatımda kalıcı bir yetenek elde edemedim.
Liseden mezun olduğum zamandan beri (2012) yurtdışında gidip üniversite okuma hayalim vardı 2017 deyiz halen gidemedim . ilk yıl hangi ülkede okusam diye araştırma yaptım o sebeple gidemedim cunku net bir fikrim yoktu. ondan sonraki yıl italya ya gitmeye karar verdim toefl için hazırlandım sınavı geçemedim sonrasında bi işe girdim para biriktirmek için ve yabancı dilimi geliştirmek için ancak o donem ekonomik olarak yardım etmem gerekiyordu biriktiridigim parayı anneme vermek zorunda kaldım . Sonraki sene psikolojim bozuldu . Ne yapsam olmuyor gidemiyordum ve annem emekli olamaya karar verdi sana destek olucam dedi ama 1 sene daha dayan dedi . Aradan 1 sene geçti ve emekli oldu polonya ya gitmeye karar verdik arkadaşımla . Herşeyi ayarladık hersey dahil 15 000 lira idi . Ancak okulu ayarlayan bu danışmanlık sirketi bize kazık attı yurt parası dahil kanpanyası bitti dedi pasaportu herseyi ayarlamıştım 1 ay sonra okulda olacaktım yurtdışında . Buradan kurtuluyorum sanıyordum . Mekantronık mühendisi olacaktım. Olamadı .... Ben bu hayalimden vazgeçtim olmuyor olmicak ama artık üzgün değilim . Çünkü aşık oldum . İyiki gidemedim diyorum 5 yıl hatta daha fazla olan çabalarımı tek kalemde sildim .. Eee suan napiyosun diye soruyosunz bu tarz yorumlara . Şuan Aikido da kendimi ilerletiyor ve fitness salonunda antronör olarak çalışıyorum belgemi 1 seneye alıcam ve dısardan radyo tv okuyorum . Aydınlatma acısından yazdım saygılar sevgiler pek sevgili geekler
ben 5 yaslarindayken geveze isminde bir civcivim vardi. cok severdim. bir gun koydeyken civcivi ölü bulduk. ben yıkıldım tabi iki gözüm iki çeşme. aradan 3 hafta geçti köye geldiğimde evin arka tarafında bir yumurta buldum. çok sevindim hemen aldım yumurtayı beremin içine koydum. evden birkaç parça bez getirdim yumurtayı iyice sardım. her köye gidişimde baktım yumurtaya dua falan ettim. yaz bitti civciv çıkmadı bir sonraki ay tekrar gittim ve yumurtayı perişan sersefil halde buldum. günlerce ağladım ağlamaktan ateşim çıktı öslvpsş canım gevezem....
Net LEGION.İlk seferde tüm bölümleri arka arkaya izledikten sonra beynim yandı.Sonra bir kez daha izledim baştan sona yine yandı.Yok anlayamıyorum şu diziyi ya.Kaç saat harcarsam harcayayım beceremiyorum.Hep CW yüzünden bunlar.
Kendimce bir çizgi roman senaryosu yazıyordum ve çizecektim aynı zamanda. Fakat bilindiği gibi senaryo yazmadan önce bir sürü araştırma yapmak gerekiyor. E bu da epey zaman alıyor haliyle. Her neyse işte senaryo falan bitti, çok mutluyum tabi ben o sıralar. Ama içimde de anlam veremediğim bir şüphe var. Kendi kendime "Ulan ben bunu yazdım ama bir yerden çok tanıdık geliyor bu, acaba bir filmin konusu falan mıydı" diye düşünüyorum. Neyse o sıralar da babam bana Wayward Pines'ın ilk sezonunu baya baya anlatıyordu. Ben de senaryoyu bitirdikten sonra rahatladım diye diziye başladım, izliyorum. İzledikçe "hassiktir" diyorum kendi kendime. Ve sonunda dizinin ilk sezonunu bitirdim. Sezon finalini bitirdim ve tuvalete gittim aynaya bakmak için. Aynada kendime baktım ve "senin o senaryoyu yazmanı eline emreden beynini sikiyim" dedim. Senaryo Wayward Pines'ın aynısı olmuş. Babam bana anlatırken iyice aklıma sinmiş demek ki. En baştan araştırmaya başladım. Fakat bu sefer gerçekten bana ait bir fikir oluşturdum ve şu anda da hikayeyi çizmekle meşgulüm. Eğer bunun sonunda da başka bir yerden aklımda kalmış çıkarsa o kadar şeyi yazdığım kalemi kendime sokarım. Yazarken bile bunun olma olasılığını düşünür sinirlendim aq...
İlki 8. sınıfta dershane ile küçük skeçlerden oluşan bir tiyatro oyunu hazırlıyorduk ve başımızda 2 hoca vardı. Hocalardan birinin başka dershaneye geçmesi ile yükü artan diğer hocamız projeyi iptal etmişti. 2. sefer ise 10. sınıfta lise sonuna oyun hazırlıyorduk. Pembe Konağın Gelinleri adlı oyunu 2 kişi oynamak yerine her jenerasyonu çifter oyunculara bölüştük ve çalışıyorduk. Fakat ezberini yapmayan birkaç kişi yüzünden önce seneye ertelendi, daha sonrada iptal oldu. Yani önce Bandırma'da sonra İstanbul'da ezberim ve yeteneğim boşa gitti. Yine de hala tiyatro adına yılmış değilim
Abi, ben fifa manager moda hastayım. Hangi fifa oyunu olursa olsun grafiklere, oynanışa falan bakmam transferimi yapar, kadromu düzenlerim. Yedi yaşımdan beri her oyunda bu modu oynadım ama bir şampiyonlar ligi kupası alamadım; Real, Atletico,Juventus, Arsenal,Celtic,Basel ve Werder Bremen gibi her türlü takımla oynadım, müthiş şeyler yaptım ama bu kupayı hiç kazanamadım. En son Fifa 11'de Atletico ile ilk sezon müthiş işler yapmış;Barcelona ve Reali mahvetmiş ama yarı finalde Spurs gibi salak bir takıma uzatmalarda yenilmiştim. Sonrası alt+f4 ve delete. Not: O direk Pato ve Neymar'a girsin Aq. Şerefsizler 4 kere direğe vurdular. Torres sakatlanmasaydı her şey farklı olabilrdi.
Ben mimarlık okuyorum. 1. sınıftayım. Bizim bir dersimiz var amacı bize tasarım yapmayı öğretmek. Ama hani mimarlıkla alakası yok. İlk dönem işte aşama aşama tam üç ay boyunca tasarımı basitten başlayıp zora doğru hani yapıştırıcı kullanmadan bişileri nasıl bir araya getirebilirime kadar gittik. Ama yaptığımız şeyler aşırı soyuttu. Sokakta, feribotta falan amcalar, teyzeler bu ne ? diye sorduğunda cevap veremiyoduk. Üç ay boyunca emek vere vere en son jüride 70 alıp geçtim. Bu dönemde triadisches ballet diye bişiden ilham alarak ( bak sen bak ) bir karakter oluşturup bunu kullanarak başka şeyler oluşturup bunları kullanarak da yeni bişeyler oluşturuyoruz. Benim hayatımda aylarımı verip sonuçta hiç bir işe yaramayan yaptığım tek şey bu ( soyut ) projeler.
Üniversitede yüksek kredili bir ders için sunum hazırlayacaktık hoca sunumun çıktısını kitap şeklinde renkli kağıda basım olarak çıkarın dedi. Biz günlerce sunuma uğraştık didindik çıktıya 70 lira verdik e öğrenci hali epey para içimiz acımıştı. Sunum günü geldiğinde grup olarak sunumu yaptık hocaya kitabı teslim ettik ve hoca bize ben sizden böyle birşey istemedim keşke renksiz yapsaydınız birde 70 lira mı verdiniz dedi. Üzerine sınıfa duyuru yapıp sunumu mail olarak atabilirsiniz dedi. Ve en acısı paramızı ve zamanımızı harcadığımız o yüksek kredili dersin sunumunu da beğenmedi.
11. sınıftayken biyolojiden nefret ederdim. Hatta ve hatta "biyoloji bir bilim değildir" sözüyle okulda anarşik anarşik takılan birisiydim. Fakat ilk sınav vakitlerinde "amaan sabah 5'de kalkıp hallederiz agaa" cümlesiyle horul horul saat 8.10 a kadar uyumamla (okul saat 8.30 da başlıyor.yurtta kalıyorum bende) 0 çalışma tam enerji ile girilmiş,plan hatası ve hoca hastalığıyla yanlış derste girilen bir sınavdan 30 gelmesiyle "popo" korkusu oluştu. E doğal olarak 2. sınav tek şansımdı. 2. sınavdan önceki gün okul biter bitmez(16.00) derse başlayıp yemek ve "bok atma eylemi" haricinde aralıksız gece saat 05.00 a kadar yoğun çalışmış ve kendini yurtta biyo profesörü ilan etmiş herkesi bilgilerim ve "endamımla" tokatlamıştım. Lakin o sınavdan da 45 alıp yine saf bir nefret ile mal gibi kalmıştım.. not: ilk yorumumdur. Bana sevgi ile yaklaşınız.
İlk sene ygs-lys'den kötü bir sıralama yaptığım için mezuna kalmıştım. İkinci yılımda gerçekten adam akıllı çalıştım çabaladım. Ygs'de önceki seneden gerçekten daha fazla net yaptım hatta 50-60 puan daha fazla geldi ama sıralamam bi önceki seneyle neredeyse aynıydı. Ben de lys'de sayısalı bırakıp dilim daha iyi en azından diyerek dil çalıştım ama ygs'de onun kısmına odaklanmadığım için o da çok yüksek gelmedi. Şu an İstanbul Üni'de Latin dili ve edebiyatı okuyorum. Cuma günleri en üst katta Berna'yı da görüyorum hatta arada bir. Tek tavsiyem var GELMEYİN.
16 yıldır öğrenciyim.Nereden baksan 16k-17k derse girmişimdir ama ne dersi dinlemeyi ne de not almayı öğrenebildim.Hala sınavın sabahı bakarım notlara.Hep aynı teselli:Neyse abi bütlerde geçeriz ;(
Resim çizmek.Ana karnından elinde fırçayla çıkmadıkça şu resim işini becermek çok zor.Doğuştan yetenekli olmak lazımmış onu anladım.Bende zaten ne yetenek var ne bir şey.Neyse çöp adama devam edeyim ben.
Lise ikideyiz, okula yeni gelen bir kız var bende hafif hafif hoşlanıyorum ama friendzone gibi takılıyorum aynı zamanda da nasıl açıla bilirim diye düşünüyorum. İşte çiçek alırım karşısına geçip duygularımı açıklarım diye planlar yapıyorum. Bu böyle 3 ay boyunca sürdü. Neden 3 ay diye sorucak olursanız ben biraz utangaçtım. Neyse gitti kızın yanına tam "Seni seviyorum benimle çıkarmısın?" diye sorucam kız bana dönüp "Ne oldu bilemezsin, ben Hakan'la çıkmaya başladım." dediği anda elimdeki çiçekler ile camdan atlayasım geldi. Neyseki çiçekleri arkamda tuttuğum için görmemişti de fazla rezil olmadım. İki ay sonra bunlar ayrildı bende bunu duyar duymaz hemen "Benimle çıkarmısın?" diye sordum oda "Ben Yusufla çıkıyorum." dedi sizin anlayacağınız kız motormuşda benim haberim yokmuş. Bunları duyduktan sonra kızla itibaratımı kesmeye karar verdim şuan bile konuşmuyorum.
5 Ay önce ERP (Kurumsal kaynak planlama) SAP Business One yazılımı ile ilgili çalışmaya başladım. 21 yaşımda olduğumdan dolayı çok saçma şeyler yaptım ve bunun sonucu olarak istedikleri işleri yerine tam zamanında getiremedim. Bire zaman sonra bizim sertifika kazanmamız için sınava girmek lazımdı. Bilmeden bir pazartesi günü sınava girim ve sonuç olarak neredeyse en kötü sonucu alan ben oldum sınava'dan. Sonra azim ettim 1 ay boyunca akşam mesai yaparak yazılımı öğrenmeye çalıştım bütün modülleri teker teker yazmaya başladım. Sonucunda 1 ay sonra çok ta olmasa programı biler hale geldim ama bizim işler bir şirket ile anlaşım o şirkete entegre etmeyle geçiyor. Bende bu projelerden birisine katılmak istiyordum ve dün bütün cesaretimi toplayıp. "Patronum affedersiniz sizden bir şey isteyeceğim. Beni bir projeye yada bir işe dahil eder misiniz ." dedim. Sonrasında ise patron "Sana verdiğim işler zaten istediği zaman gelmiyor ki. 5-10 gün sonra gelen işin bir faydası yok ki bana. Sende sana verdiğim işlerde böyle takıl." dedi. Ben oracıkta bütün emeklerim boşuna gitmiş gibi hissediyordum yıkılmış bir şekilde oracıkta kala kaldım ve şunu anladım kurumsal şirketler istediğini versen bile onun 2-3 katını istiyorlar ve hiçbir zaman istediği potansiyelde çalışmayacaksın. Şu an iş yerinde bunu yazıp bir proje bekliyorum. Sağlıcakla Kalın.
Sınav dönemlerinde sınav gecesi saatlerce çalışıp bir yere vararmaması ... Mükemmel gereksiz bir çaba ama insanın vicadını '' en azından çalıştım '' diye rahatlatması gerekiyor
Proje ödevleri dağıtıldı bende coğrafyadan aldım. Oturdum toprak çeşitleri özellikleri nerede bulunur vs hazırladım. Hocaya da usb ile slayt olarak götürdüm ama sayfalarca. Kış aylarındayız bu sırada da tatil olma ihtimali var. Neyse müthiş kar yağdı ve tatil oldu. Bizim de karne haftasına denk geldi. Bizim hoca da o tatilde usbyi okulda bırakmış dolayısıyla ne ödevi okumuş ne de karneye girmiş. Usb de arada kaynadı çöktü ona da.
İstanbul'da yüksek lisans yaparken, Ardahan'a atanıp, kaydımı da mecburen buraya aldırdım. Zaten divan edebiyatında bir tane doç. olduğu için seçenekler de sınırlı olduğu için bir hoca ile çalışmaya başladım. Tabi ders döneminde filan ben sürekli bir konuyu söylüyorum, kaynaklar getiriyorum vs. Hocada gönülsüz ama olmaz da demiyor. Sonra yüksek lisans seminerinde, ben bu seminerde kuramsal girişi tamamlayayım, tez de zaten aynı konu sadece örneklem alırım diye düşündüm. Bir dönem boyunca 80 sayfalık bir seminer yazdım. Sonra yöntem konusunda metinlerarasılık mı karşılaştırmalı edebiyat mı olacak tartışması sonucu konum değişti. Üstüne tekrar bambaşka bir konuda seminer ve tez hazırlamak zorunda kaldım. Bir de işin kötü yanı 3 yılda bitirmezsem atılacağım. Atılmama günler kala sunabildim anca tezimi.
2-3 yıl önce okulda bir proje ödevi almıştım. Üzerinden uzun bi süre geçti herkes sunumunu yaptı ben daha ödeve bakmadım bile... hatta ödev konumu unutup son hafta tekrar hocadan konu öğrenmeye çalıştım falan.. Zaman kalmayınca hocadan rica ettim zar zor 1 gün daha izin alabildim. akşamına eve gidince oturdum direk bilgisayarın başına başladım ödevi yapmaya. tabi o zamanlar daha cahilim slayt felan hiç bi bok bilmiyorum.. Neyse başladım bi slayt yapmaya nasıl olucak felan internete yazıyorum oraya bakıyorum buraya bakıyorum resim yükleyeyim yazı yazayım falan derken saatler boyu süren bi çalışma ardından sonunda projeyi tamamladım.. tam sevinip kendi kendime : " Oh be kesin 100 alacam, bari bi su içeyim de ferahlıyım" deyip mutfağa su içmeye gittim. Saat geç oldu tabii ertesi gün okula gidicem. ben su içmeye gidince uyanan babamda odama girip bilgisayarın hala açık olduğunu görünce bir sinirle bilgisayardaki herşeyi kapatıp fişi çekmiş ve yatmış. Geri geldiğimde yaptığım bütün herşey bütün hayallerim gitmişti.. Ertesi gün hocaya anlatınca bana : "hem ödevini geç getiriyorsun birde gelmiş karşımda yalan uyduruyorsun" diyerek 0 verdi.. bunlar yetmezmiş gibi bir de babamın gelip "öğretmeninle konuştum proje ödevinden 0 almışsın bir de yalan söylemişsin" deyip beni azarlaması ve 1 ay bilgisayarı yasaklaması ayrı bi koymuştu bana o gün bu gündür ödev yapacağım zaman odamın kapısını kilitliyorum..
4-5 yaşlarındayım hayatımda daha önce hiç video oyunu oynamamışım babam elinde bir kutuyla ablamla yanımıza geldi ve size playstation aldım dedi. ablamla ben ne olduğunu bile bilmiyorduk ama deli gibi mutlu olmuştuk. yanında getirdiği her oyunu tek tek deniyoruz winning elevendır, tekkendir hatta çocuk aklımızla çizgi film cdlerimizi bile deniyorduk.bi gün hiç denemediğimiz bi oyunu keşfettik ablamla PAC MAN WORLD. işin kötü yanı memory card yok ve her sabah 0 dan oyuna başlayıp bitirmeyi deniyoruz ve başaramıyoruz akşam olunca annem zorla çok ısındı diyerek fişini çekiyor her şey çöp oluyor. annemden gizli fişi çekmeden bırakıyorum ertesi gün deniyorum yine beceremiyorum olmuyor yakalanıyorum. 4 yıl boyunca o oyunu bitirmeyi denedim 4 YIL. Hiçbir zaman bitiremedim çocukluğuma dair bütün güzel anıllarımda hep oyun vardır. ama yıllar sonra youtubeda oyunun 4saatlik bitiriliş videosunu izleyip sonunu görüp ağlayarak ps1 imi oynamak istedim. ama oynayamadım keşke ps1 imi kimseye vermeseydin anne KEŞKE. şuan bile o oyunu oynamak istiyorum o oyunu bitirmek istiyorum lütfen aranızda birinin varsa bana bu GEEK anı yaşatın LÜTFEN !
"Adobe Photoshop Çalışmayı Durdurdu." hatasını her aldığımda; "ALLAH KAYDETSİN!" diye bağırırdım.
I realize it is pretty off topic but do anybody know of a good website to watch new movies online ?
@@kamrynshepherd8156 fmovies
@@noraholiday7110 hmmm David Bowie fanı buldum😋
@@giganticyufka0 tabiki de 👩🎤
😅😅😅
5:38 arabesk
41:10 Efsane CS emote'u
İşte geldim yine buradayım. 7 yıl olmuş. Kısık sesle gül, karın ve çocukların duymasın...
Karın mı...
@@faliiko4743tasolar ve karın
Hala burdayım, canım sıkkınken açar izlerim mükemmel!
Hala daha buradayım
@@ugur9421 hayır değilsin geri dön
:(
:/
Valla öyle be.
Abi naaptınız ya! Ne zaman siyasi içerikli biseyler söylesem yada düşünsem kafamda direk kayyumlar jenerik beliriyor.Ciddi ortamlarda alıyor beni bir gülme!
Her hafta,her sen ne diyon videosunun altına ne kadar vaktimi harcayıp da yorum attım, yine de beceremedim, olmadı, okunmadı yorumum :D benim de çok vaktimi harcayıp beceremediğim şey budur.
Mustafa Çakıroğlu vallaha kardeşim ya sen ya ben gireceğiz bu videoya ben de aynısını yazdım inşallah sen videoya girersin.
ulan bu nasıl menşınleşme ya bu evreye hangi ara geldik lan dslkagjsdglkasdjglaksdgj
Mustafa Çakıroğlu o dertten bende muzdaribim kanka hepsinin altına yazdım ama hiç okunmadı olsun onları böylede seviyorum💜💜
DUY SESİMİZİİİİİİ!!!İ!!!İ!!
yalnız değilsin
Birkaç saat sonra bayram ve ben buradayım yine.
biz hep buradayız reis..
after all this time..
Aynısından
Of can sungurun anısını yemek yerken dinlememeliydim gülmekten boğazıma kaçacaktı yemek ahwhhdjqjjqjdbqjjwjdnshjwif
Seriyi ilk defa keşfettim ve baştan sona izlemeye başladım. Galiba ilk defa izlediğim için şanslıyım, keşke lotr’u da unutup yeniden izleme şansım olsaydı :D
Artık kayyum introsuz sen ne diyon düşünemiyorum
goksu=kalp
@@alperensahin1591 3 yıl olmuş krdşm cevap verir mi ?
@@invectusmaneo4124 nasılsın paşam
Aaaa lady gaga?
sa
Sen ne diyon eski Türkiye'dir. Hala daha iyi halde olan, neşesi ölmemiş, mutlu olma umudunu mıh gibi taşınan zamanlardan bir bukledir. Bu programa hayvan gibi gülmeye devam ederken artık bazen sadece gülümsüyorum. Geçmişimden bir fotoğraf görür gibi. NWH'da Tobey'i görünce gülümsediğim gibi. İleride über süper zengin olursam haftada 1 bölüm sen ne diyon çekilmesi için elimden geleni yapacağım. #makesennediyon
Kayyumlar introsu içimi ısıtıyor
Hala buralarda mısın man of steel
Ama yanlış anlamayın
God of War 3 te son boss ta zeus la vs atıldığını bilen bilir. Benim lanet oyunum o boss sırasında tam da sonda adamı öldürmek için atılan yumruk sırasında bug a girdi. Hiç abartmıyorum en az 1.30 saat boyuca üçgen butonuna abandım. Parmaklarım çılgınlarcasına kopmak üzereydi. Televizyon ekranı zeus un kanı yüzünden kıpkırmızı olmuştu. En son sinir krizi geçirip etrafa saldırmak üzereyken controler ı bıraktım ve oyun sinematikten devam etti. Meğersem çoktan adamı öldürmüş ve oyunu bitirmiştim, tek yapmam gereken üçgen e basmayı bırakmakmış. O günden sonra üçgen tuşum bozuldu ve gta oynarken sürekli arabadan düştüm. Benim için travma etkisi yaratan bir olaydı.... 1.30 saat
EtiketiSoyulmamış SuŞişesi yasayan bilir bunu benim de 1 saatimi yemisti gavat zeus...
Barış Sak allahım acıma ortak buldum
Yalnız o bug değil ya . Oyuna eklenmiş bir mekanikti ama ...
@@etiketisoyulmamssusisesi aga beeee. Nostalji. Bir zamanlar senin adın EtiketiSoyulmamış SuŞişesiydi. Hatırlıyorum da, bu yorum okunduğunda CS nin "allahım bitmiyor" diyişine haykırarak gülmüştüm. Bu güzel yorumun için teşekkürler :)
SD:G:SDG:DS:GDS:G:DS:GDS:GDS:GD:SG:DS:GDS
hala izliyorum arada nasıl bi program yaptınız ya zamanında
Geek abilerim, hayatımın 1 YILINII NASIL ÇÖP ETTİĞİMİ ANLATIYIM,bizim lise 1de bi çocuk vardı ve ben de buna o zamanlar çok aşıktım ama öyle böyle değil, gizlice kesiyorum, takip ediyorum, başka kızlardan uzak tutmaya çalışıyorum arkadaşlığımızı kullanarak. Normalde böyle biri değilimdir ama o dönem öyle pis bi persona içindeyim. İşte bi gün bunun kankalarıyla muhabbetine kulak misafiri olmuştum bunlar çılgın gibi yabancı dizi muhabbeti yapıyolar ama öyle böyle değil dizi referansları yabancı isimler havalarda uçuşuyor ondan sonra doktor who çok efsane geçen bölüm zamanda geri gitti süper ya falan diyolar kendilerini gaza getiriyolar.ben de malım hiç yabancı dizi kültürüm yok. Bunların muhabbete bi özendim hemen ertesi gün "20 SAAT BOYUNCA" DOKTOR WHO 8SEZONU devirdim(o zamanlar 8sezon vardı) ve felç geçirdim gözlerim ve beynim kanayarak ertesi gün okula gittim süper muhabbette bi yardırdım ki bu aşık olduğum çocuk da etkilendi falan ama içim kan ağlıuyordu.. O ne salak bi diziydi ya diyodum içimden. Nefret etmiştim aslında da çaktırmıyordum.(Çünkü bi de zorla izlemiştim, doğru düzgün izlesem yine severdim belki)Neyse günün sonunda karlı çıkmıştım hehe oley derken bu sefer de bunun dizikolik arkadaşları geldi How I met Your Mother konuşmaya başladılar, yılmadım ertesi günler 9 sezonu bitirdim. Kesinlikle çöp bi diziydi hele ki finali rezaletti. Okulda gene muhabbet ettim yılmadım sonraki günler Shameless Breaking bad Game of Thrones bitirdim..(bu dizileri cidden severek izledim o ayrı) Her şey çocuğun ilgisini çekmek içindi ama ben de tükendim.O sene en az 1000saatimi dizi ve film izleyerek ve bu çocukla muhabbetini ederek geçi,rdim... SONUÇTA ÇIKMADIK FRİENDZONE YEDİM ki bu çok normaldi artık dizi konuşmaktan çocuğa yürümeyi unutmuştum ve iyice kanka olmuştuk..Ama sonra da bi geek oldum işte marvele DCye de bu çocuk sayesinde alıştım.. Sizi de çok seviyorum görüşmek üzere..
12 sezon degildir 12 olsa duramassın
haklısın :d 9 sezonmuş capaldi gelmeden bırakmıştım o zamanlar
Oha cocuga yuruyim derken geek olmussun :D
doctor who güzeldir aslında sonuna doğru sıçıyor.
Mükemmel bir kısa film yazdım. Mükemmel ama. Konusu, ana teması, senaryosu çok orijinal. Birlikte kısa film çektiğimiz arkadaş grubumuz yetenekli olduğumu düşünmüştü ve "ağabey bir fikrin var mı" diye sormuşlardı. Ben de hayatımın kısa filmini yazdım ve en az 15 kez revize ettim. Hayatımın derken biyografi değil, hayatımda yazdığım en iyisi. Drama ama silahlar da var, aksiyon pek yok, olay da o değil zaten. Neyse ilk hepsi gaza geldi senaryoyu beğendiler ayrı ayrı. Kasım ayıydı yazın çekeriz dediler. Yaza kadar öyle bir heyecanlanmıştım ki g.tüm tavana değiyordu. Derslerimin hepsini en az cc geçmiştim. Bu arada bu arkadaşlarımla bu filmin ayrıntılarını defalarca konuşmaya çalışıyordum. Senaryo eğitimi için kitaplar okumuştum ve arada onların yazdığı filmleri bile çekmiştik. Yaz geldi, ağustos olunca herkes bu filmin varlığını unutmuş gibi davranıyordu. Bütün sene emek verdiğim projeyi sallamamaya başladılar. Oysa ki kostümünden kuru sıkı silahına kadar her teçhizatı ayarlamıştım. En son her türlü iyiliği yaptığım bu arkadaşlarım projeme yardım etmeyeceklerini yüzüme tokat gibi çarptılar. Ben de ağır konuştum. Sonrasında bir gün ağır konuştuğumu fark ettim ve özür diledim. (Ağladım bile hatta) Tatsızlıkla ayrıldığımız bu arkadaş grubundan sonra başka insanlarla da bu filmi çekmek için konuştum. Sıcak bakıp hiçbir şey yapmayan çok insan oldu. Sanki ben bir suç işliyormuşum gibi bakıyordu bazen insanlar bana. 2 kısa film kursuna yazıldım ikisi de çekmedi bu filmi. Ama kurslardan çekim tekniklerini öğrendim. Makine alacak param yok ve oynatacak oyuncu da bulamıyorum. Ekibim zaten yok. Halbuki bir okunsa çekilir aslında bu film.
Bu şekilde bir buçuk sene kadar geçti. Bir dostum bana uzun metrajlı film senaryosu yarışması önerdi. Bu filmin konusunu daha mükemmel bir şekilde, özgün yapısını hiç bozmadan uzattım. Öyle bir şey ki zaten ben bu filme 8 adet devam filmi yazmıştım. İlk 6 filminden 110 sayfa amerikan format uzun metrajlı film senaryosu çıktı ve başı sonu mantıklı iyi bir film senaryosu çıktı. Kime sinopsisini okutsam "bu harika" tarzı bir cevap alıyordum. Günde 2 saat yazı yazan bir insanım. Öyle ya da böyle muhakkak yazarım. Neyse yarışmaya gönderdim senaryo ve sinopsisi. 355 kadar filmden 20'sini seçmişler. Benim senaryo aralarında yok. Zaten sayı yüksek diye normal karşıladım ama ne göreyim. 100'den fazla proje teknik nedenlerden yarışmaya alınmamış. Times New Roman olacaktı, amerikan format, 12 punto bunlar doğruydu ama 1.5 satır aralığını bazı noktalarda yanlışlıkla 1 yapmışım. Galiba fark etmiş olacaklar ki ön elemeye bile girmeden elenmiş. Tekrar revize edip yine katılacağım ama çok uğraştım be ağabey. 25 yaşındayım, 22 yaşımdan beri bununla yatıp bununla kalkıyorum. Banyoda replikleri seslendiriyorum, mizansenleri oynuyorum. Yazmak için starbucksın o tiksinç kahvesini her gün içtim. Oturdum saatlerce kalkmadım. Makine mühendisi bir arkadaşım var ve her gün yanıma geliyordu bitirme ödevini yanımda yapıyordu yalnız hissetmeyim diye. Neler çektiğimi bi o, bir Allah bilir. Yayınlarsanız Allah razı olsun o kadar söylüyorum, yayınlamazsanız da canınız sağ olsun.
Akkapı Mahallesi Bu konuda bir gelişme oldu mu? Çok merak ettim de
Gelişme var mı?
Hacı sonuç?
@Akkapı Mahallesi o kadar yıl geçti üstünden. Bir sonuç alabildin mi?
Sen Ne Diyon'da yer almak
Ah be abi.Keşke sende olsan.
sigara paketinden çıktı yanayım mı abi dedi
A🌜🌛🚬😎🤑🦍🤑😂🤥😄😠😮😡☹️🥱🙄☺️🙁😡😯🤬😯🥱😄🦠👤👃👃🗣️🤞🤲🤞👈✋🤞✋🤚👐👋🖐️🤏
Bundan yıllar sonra yapabildin abi ama artık çok geç olmuştu...
6:52 şu kurtlar sofrası diyince çıkan resime anlamsızca aşırı gülmüştüm ilk izlediğimde :D
Hala komik
Hala komik
10.sınıftayken tarihi berbat olan bir öğrenciydim. Kel pos bıyıklı bir tarih hocamız vardı. Mecburen tarih dersinden proje almak zorunda kalmıştım. Bir konu verdi. Bunun hakkında bulabildiğin herşeyi bul getir dedi. Bende çıktı mı alıp getiriyim hocam dedim. Evet dedi. Bende o konu hakkında her şeyi buldum çıktısını aldım. Sonra hocaya götürdüm. Şimdi dedi bunları hepsini yaz resimlerle süsle ve bana ver dedi. Yoksa not vermem dedi. Bende gittim hepsini teker teker yazdım tam 68.5 sayfa sürdü. Ödevi teslim etmem içinde 1 Ay süre vermişti. Bir yandan da sınavlarımın başladığı zamandı. . Sınav haftasının yediği 2 haftyı da saymassak geri kalan 2 haftada bitirmiş oldum. Hocanın yanına gittim verdim. Hiç bakmadan bir kenara koydu. Ders anlatmaya başladı. Derken okulun sonuna yakın notlar girildi. Ben o kdar yazdım ya 100 verir kesin falan diyorum böyle. Yırttım falan diyorum bir girdim eokula adam performansıma 65 projeye de 70 girmiş. Ben bir yanlışlık varmı diye yanına gitmiştim. Arkadaşlarımın yanında azarlamıştı. Bir daha da hiçbir proje ödevime o kdar özen ve zaman harcamadım. Tüm hevesimi kırmıştı sevgili keltoş hocam... :/
+Ege bırakma söz konusu olunca öyle şeyler yapamıyorsun 😂 içimden gecmedi değil yani
+İremS.023 hatta ailem gidip şikayet falan etti ama adam hiç oralı bile olmadı. hak ettiğini verdim demiş birde. Yıllar geçsede içime oturacak bu konu. Düşünürken bile sinirlerim bozuluyor. Ne ınsanlar varya.
İremS.023 adres ver bende o iş
:D :D evinin adresini bilsem hemen söylerdim de şimdi okulun ismini verip reklam yapmıyım.
Benim saatlerimi değil ama dakikalarımı harcayıp yapamadığım birşey var. Bugün CS ile aynı metrobüse bindim. Ona tek bir soru sormak istedim. Aylardır sormak istediğim bir soru. Onu dakikalarca gözetledim. Acaba sorsam mı sormasam mı bilemedim. Tam inerken acaba dedim, şimdi sorsam mı? Ama ona kıyamadım,donuktu suratı videolardaki gibi gülmüyordu,belki işine gidiyordu kim bilir. Soramadım ona, onu üzmek istemedim. Ha soru neydi diye merak ettiyseniz. Soru tabiki SEN NE DİYON NERDE idi :D (Not: Adam farklı bi üst giyiyordu lan şok geçirdim :D)
HASAN GEYMİŞŞŞ!!!!
ikonik cs duruşu bu bölümdenmiş demek ki
Selamlar gece ses olsun diye kaçıncı kez geldiğimi bilmeden döndüm tekrardan
Ben de öyle
Yürürken hiç bir şey içemiyorum. Bu özelliğimi yaklaşık 2 yıl önce keşfettim. Ve ne yaparsam yapayım, olmuyor. Boğulma hissine kapılıp, içgüdüsel olarak engelliyorum içmemi. İşin ilginç tarafı, bunu 2 sene öncesine kadar keşfedememem.
Bendede var bu.Acını anlıyorum :D
Bende en çok yürüyerek içmeyi seviyorum, ironiye gel :D
Yıl 2024 bu bilmem kaçıncı kez dönüp dönüp izleyişim...
ne zaman bi çıkmazın, çaresizliğin, duygusal mıçılmışlığın doruğunda hissetsem anasayfama mutlaka bir sen ne diyon düşer. ve ben de 15. defa izler, utanmadan ilk günkü gibi de yarılarak gülerim. :)
2024 hala burda olanlar? Beğenin de gelip tekrar izleyeyim
Amanınnnn 2 3 sene once izlediğimde de şaşırmistim simdi unutmuştum gene şaşırıyorum. Bende rize ardeşenliyim pek gidemedim istanbulda yaşadığımdan ötürü. Baris abiyle ilçeye kadar hemşeri çıktık.
Adamsin baris abi
Şu yapboz saçmalığına saatlerimi harcamama rağmen bir türlü yapamıyorum.Parçalar yerlerine oturmuyor sinirden fırlatı veriyorum.Bazen merak ediyorum yapboz mu çok zor yoksa ben mi gerizekalıyım?
gecenin ikisinde snd izlemek kadar güzel bir şey yok
Aylarımı saatlerimi Geekyaparı FRP videosu hazırlama ve yapmaya ikna etmeye harcadım fakat hala bir gelişme yok GeekGözlüğüne selam olsun ( Keşke Skyrim Mod videoları devam etse )
Ben sana küstüm.
18:33 ✨Kesin fransız öpücüğü dilli milli falan✨ by CS
Bir an KAYYUM atandı diye korktum. Neyseki Burada Kurallar Sonradan Değiştirilebiliyormuş Ve Hâlâ Geç Atılan Videolar Geçerli Sayılıyormuş.
Edit...
Abi 8 yıl İngilizce eğitim aldım. Üniversiteye geldiğim an hiç bir şey bilmedigimin farkına vardım. Bir eğitim bu kadarmı kötü verilir abi. Bir yıl da bu kadar geliştirilebilen bir yetenek ise bu dil nasıl oluyor bu kadar ingilizce dersi bir işe yaramıyor anlayabilmiş değilim. Bu boşa giden vakit bana sadece verilen kötü eğitimin bir kitle cahilleştirme aracı olarak kullanılabildiğini öğretti.
Farkındalık gerçekten edinilmesi uğraş isteyen bir şey. Farkındalık tohumlarının insanlara ulaştırıldığı bir gelecek dileğiyle.
Yanlış öğretiyolar da ondan. Ben yabancı dil öğrencisiyim ve şu an ki öğrendiğim ingilizce ilkokul, ortaokul ve lise 1 deki ingilizceyle o kadar farklı ki. Ve çoğu şeyi yalan yanlış anlatıyolar. Aslında doğru denilen çoğu şey yanlış, yanlış denilen çoğu şey de doğru...
Cem Göçgenci aynen öyle.
12:02 o düşen kağıt parçası dikkatimi dağıttı :D
Bilinmeze gitti
Yıllarımı harcadım, Sen ne diyona çıkamadım. Tşk canlar
Zamanında 400 sayfalık matematik projesi için kitap bitirmiştim ama nasıl kasıyorum sabah akşam onu yapıyorum. Sonra proje toplanma zamanı gelmişti hocaya götürdüm verdim hocaya baştan başladı, kitabın sayfalarını hızlıca çevirdi toplam 3 saniye sürdü çevirmesi ve sadece aferim oğlum dedi...
1 hafta önce bitirdi hahahahahahahahaha
Kötü çocuktaki felsefi derinlik.Evet evet viskimi yudumlayıp odamda ölmeyi bekledim günlerce haftalarca aylarca.Sırf o derinliği insanoğluna açıklamak için.Hala başaramadım elveda dünya......
Robot Babür dur yapmaa anlıyorum seni
yusuf ?
1:45 2:45 Çok seviyorum şu KAYYUMLAR jeneriğini
Matematik... Ulan 5. sınıftan beri yapamıyorum 10. sınıfa geldim hala yapamıyorum çalışıyorum çalışıyorum sınavdan önce bütün soruları yapıyorum ama nedense sınavda olmuyor en kötüsüde çalışmama rağmen düşük alınca çalışmıyor oluyorum.
Subay olmak. 14 yaşındayken Kuleli'ye girdim, 5 sene boyunca mapushane gibi bi hayat yaşadım. 1500 erkek öğrenci,
100 civarı erkek öğretmen subay, 100 civarı idari erkek subay, bi elin parmaklarını geçmeyecek kadar kadın öğretmen subayla
dışarı çıkmaksızın haftaiçleri geçti. Sadece haftasonu dışarı çıkılıyordu o da cezalı olmazsan ki bunların 5'te 2'sinin cezalı geçtiğini belirtmekte fayda var. Ayrıca her yıl sonu İzmir'in sıcağında yapılan kamplar da işin başka bi boyutu.Liseyi bitirip harp okulunun intibak kampında dayanamadım ayrıldım, yani o kadar emek verdim ama başaramadım.Gerçi darbe girişiminden sonra herkesi attılar, ayrılmasaymışım da olamayacakmışım. Bi de 40 bin lira tazminat ödedik. Aklıma tüküreyim.
Aah aah! Nerde o günler :D Özlemişim be abi..
12. sınıftaydım, sınıfta fizikten proje ödevi alan tek mal bendim, proje ödevi olarak ışık dalgalarında girişim deneyini yapacaktım. Tabiki her normal öğrenci gibi ben de ödevimi teslim tarihinin son 5-6 gününe bıraktım ve bu öyle kolay bir şey de değildi ışığın girişimiyle ilgili her türlü özelliği üzerinde gösterebileceğim bir düzenek hazırlamam gerekiyordu. Sabahladım, birkaç gün okula gitmedim, tonla malzeme satın aldım vs. vs. Sonunda gerçekten kendimden beklemediğim, çok güzel, çok kullanışlı bir düzenek yapmıştım. 100 almayı bırak "acaba projemi fizik laboratuvarına koyar mı ?" diye düşünüyordum o kadar güzeldi yani. Teslim gününden 1 gün önce birkaç geceliğine kalmaya teyzem ve ikiz oğulları geldi ( bu iki piç de birbirinden yaramazdır ) . Bunların geldiğini duyunca ben tabi çıldırdım anneme sakın odama girmesinler, ödevime ellemesinler filan diyorum annem bunları uyardı, tembihledi ben de en az 3-4 kere uyardım içim rahat etmedi, ödevimi dolabımın üzerine koydum ve yattım. Ulan sanki şerefsizleri hiç uyarmamışız gibi gece kalkıp ödevi almaya çalışmışlar. Birbirlerinin üzerine çıkıp dolabımın üzerinden almaya çalışırken tabiki de beceremeyip yere düşürmüş ve ödev param parça. Sabah olduğunda annem ve teyzem " oğlum çocuk onlar daha affet " tarzında korudukları için dövemedim de şerefiszleri, öyle elim boş okula gittim, öğretmenden 1 gün daha süre istedim. Hem geç getirdiğim için hem de o 1 günde basit, işlevsiz bir şey yaptığım için 40 aldım o projeden. Hala onları her gördüğümde o güzel ödevim aklıma gelir 2-3 tokat atarım piçlere.
Tokata devam mi kral ben sinirlendim burdan
bi tokat benden olsun
06:53 ayrıca bkz. Kurtlar sofrası 97 RPG Serisi buradan doğmuş :D
Küçükken kağıtlarla füze yapıp borularla atardık. O füzeyi yapmayı öğrendim ama nasıl bir beceriksiz isem bir türlü yapamadım. Zaten ayakkabı bağcıklarını bağlamayı da zor öğrendim. Öğrendiğim bir şekil var 30 yaşına geldim hala onu kullanıyorum.
çok eskiden oynadığım bir oyun vardı. ilkokulda falan oynardım. oyunun adı galiba gravity runner 2 gibi bir şeydi. bir kostüm vardı, onu acayıp almak istiyodum. oyun parasıyla 1 000 000 altındı. 1 oynayışta anca 10 altın falan topluyabiliyodun. aylarca o parayı toplamaya çalıştım. o kostümü aldım. 1-2 gün sonra da sıkıldığım için oyunu sildim. o kadar uğraş hiçbirşey içindi.
Gece gece attığım kahkahanın haddi hesabı yok efsanesiniizzzz😂😂😂
95 kere interstellar izleyip filmin sonunda bir bilim kurgu aradım , bulamadığım için kendimi aptal sandım meğersem bir bok yokmuş.
Bence aptalsın gürbz
cgfdjhdfjhgfd
underrated yorum
abi, ben o zamanlar ortaokulumu henüz yeni bitirmiştim. biz samsun'da otururken ankara'nın, önde gelen liselerinden birini tutturmayı başardım. okulların açılmasına bir ay kala, ailemden ayrılacağımın bilinciyle bir boşluğa düştüm. kendimi eğlendirmek için çeşitli ergen sitelerinde, romantik ve sürükleyici üslubumla hanımları trollüyordum. nezih bir iskandinav ülkesinde, gurbetçi bir hanımla sohbetimizi bir ayda, iyice ilerlettik. ben ona çok sıradışı iltifatlar ediyor, o da benim cümlelerim hakkında övünç dolu cümleler kuruyordu. gel zaman git zaman okullar açıldı, ve artık evimden yurdumdan uzakta, ankara'da idim. hanım arkadaşımı durumdan da haberdar etmiştim, ve artık sadece hafta sonları, ben internet kafeye gittiğimde iletişimde kurabiliyorduk. biz kıtalar arası ilişkimizi ilerletirken, ben kendi zone'umda da rahat durmuyor idim. önce yurtta kendimi üst dönemlere sevdirdim, bu sayede ilk senemden okulda epey popüler de oldum. yarıyıl tatiline geldiğimizde uzaklardaki sevdiceğimle ilişkimizi epey ilerletmiş, mahrem konularda bile birbirimizi hoş etmeye başlamıştık. ben de kendimi sürekli geliştiriyordum ki, zamanla iyi şiir yazabildiğimi de farkettim. bu şiirleri elbetteki uzaktaki aşkıma ithafen yazıyordum. ancak elde hazır şiir varken bunlardan neden daha da faydalanmayayım ki, diye şeytan dürtmelerine maruz kalmam sonucu, bu şiirlerle ankara'da da hanımları etkilemeye başladım. tabii bu durumda öncelikle ilişki durumu belirtilebilen sitedeki hesabımı ortadan kaldırdım, ve gurbetçi meleğime bunu ailemin isteğiyle yaptığımı söyledim. ankara'da ipe sapa gelmez bir playboy olmuştum, aynı zamanda mesafe tanımaz ilişkimi de sürdürüyor idim, bu lise sona kadar sürdü. ankara'daki ilişkilerim kısa süreli iken, internet sayesinde yürüttüğüm ilişkim sapa sağlam ilerliyordu. bunu birbirimize duyduğumuz büyük özleme bağlıyordum. mutlu mesut bir hayatım vardı, nereden bilebilirdim ki, bir anda cehenneme dönüşsün. benim iflah olmaz çapkınlıklarım, kendisinin aklına düşen şüphe ile yaptığı derin araştırmalar sonucu, iskandinav bebeğimin kulağına gitti. bunu sınav dönemlerinin stresiyle yaptığım hatalara bağlıyorum. terk edildiğimde yaptığım hatayı da anladım. o benim başka yerde bulamayacağım büyük aşkımdı. ve ankara'daki tüm ilişkilerimi, büyük bir kararlılıkla bitirip, olağanüstü pişmanlığımı gönlümün sultanına anlatmaya çalıştım. edebiyat dünyasında infiale sebep olan şiirler mi yazmadım, cemiyette yankı yaratan jestler mi yapmadım, ama dört yıllık ilişkim, tamamen kendi doymazlığım sebebi ile kesinkes bitti. bütün dengelerim bozuldu ve sınavda da rezil oldum. ailemin yıllarca verdiği emeği kendi fantezilerim yüzünden heba etmiştim. mezuna kaldım ve bir yıl herşeyi erteleyerek, güzide bir üniversitede tıp fakültesi kazanabilip ailemi memnun ettim. bu sene güz döneminde uzun uğraşlarım sonucu, sözkonusu iskandinav ülkesinde erasmus'a gittim. bir de ne göreyim! benim güneşim ve yıldızlarım, benden on kat yakışıklı, sarışın mavi gözlü, boylu poslu bir iskandinav delikanlısı ile birlikte. o an yıllar önceki hatamdan yine pişmanlık duydum ve aşkımı kalbime gömdüm. erasmus dönemini de taş gibi iskandinav hatunları ile günümü gün ederek geçirdim. oryantal meraklarından ötürü türk erkeklerine ilgi duyuyorlar, ve benim de yıllarca süren açlığım sonucu iyice piç bir oğlan olup çıkmıştım. oradaki altı ayda adeta cenneti yaşadım. şimdi de zincirini koparmış bir serseri olarak ankara'da hayatın zevklerini tadıyorum. yılarca peşinden koştuğum büyük aşkımı elde edemedim, ancak benim geek dostlarıma asıl mesajım: efendilikle vaktinizi ve enerjinizi heba etmeyin. piç olun ve hayatı yaşayın, genç dostlarım. hürmet ve saygı ile.
VOLEYBOL. Takıma yedek olarak girdim.Hoca hep duvarda çalıştırırdı beni maçlara çıkarmazdı. Bizim takım baya iyiydi. Bi kulübe girmiştik. Artık lisanslı oyuncuydum ama asla o duvardan kurtulamadım .Madalayalarım falan var takımda olduğum için. Belki de ilk maçıma çıkarken formalarımı kaldırıma koyup unuttuğum içindir. O hikayeyi de başka bi sen ne diyon da anlatırım artık.
Abi ben yazılımcıyım. Home office çalışabileceğim bir iş buldum. Patronda zaten kosgebden destek almı, 2 3 kişiyle hallediyor işini. Ben de yeni mezun olduğum için hem deneyim oluyor diye hem de çalışma saatlerinin esnekliğinden dolayı acayip keyifliyim. Frontend developer olarak girdiğim işte, bir kaç ay sonra, bir arkadaşın işi bırakması sonucunda backend kısmına da bakmaya başladım. yeni bir iş planında, sisteme yeni bir modül eklememi istedi patron. neler istediğini anlattı ama ben performansı düşük diye başka bir şekilde yapmayı teklif ettim. hazırlaması zor olacaktı ama son kullanıcı açısından ve görsel açıdan onun istediğinden daha güzel ve performanslı olacaktı. Açıklayıp faydali yanlarını da söyleyince kabul etti. Aslında orda işkillenmem lazımdı durumdan. Çünkü fazla kolay ikna olmuştu. Neyse ben işe koyuldum. 7 8 güne istediği şeyi tamamlamam lazımdı çünkü kendi fikrimdi ve geri adım atamazdım. O sürenin yarısı hata ayıklamakla geçti. Yazılımla uğraşan arkadaşlar bilir işin en sinir bozucu kısmı hata ayıklamaktır. Çünkü hatalı tek bir virgül veya nokta uyarı vermezken, çalışma anında büyüyüp dünya kadar olur. Sen bir de onu görmez ve başka bir şeyin hatalı olduğunu düşünüp ona yoğunlaşırsan delirmemek işten bile değil. Neyse ben sonunda modülü tamamladım, yayınladım, patrona haber verdim ve ondan geri dönüş bekliyorum. Aradı beni ve başladı anlatmaya. Çok beğendiğini, düzgün açlıştığını söyledi. Baya baya övdü işi. Ve o son cümle gelip bıçak gibi saplandı böğrüme. BUNU BOŞVER, BENİM BAŞTA DEDİĞİM GİBİ YAPALIM.
24:34 best edit ever :D "İSTANBUL HEZARFEN HAVALİMANI" AHAHA :D
yelken okuluna gidiyordum küçükken.aylarca uğraştım ettim derken son seçmeler oldu beni takıma çağırdılar,dediler gel yetenek var sende milli takıma da çıkarsin diye ama SBS illeti sağolsun lise sınavına hazırlancam diye takıma bile giremeden bitti yelken maceram
2.5 sezon Flash izledim ve 4 sezon legue of legends oynadım.(not: CT'nin sürekliği eleştirip merak ettirdiği Mutant Chronicles adlı filmi izledim. 2 saat borçlusun)
LoL'ü yanlış yerde oynamışsındir.Eu west'e bekleriz
bu sene başı okul daha yeni başlamıştı.öğrenci evinde ev arkadaşımla çok sıkılmıştık rutin dışında birşeyler yapmak istiyorduk.Hadi kiralayalım bi araba akşam yola çıkalım ertesi akşama kadar şehir dışına geze geze gideriz birimiz çadırda birimizde arabada yatar diyip bir anda gaza geldik.Cepte olan parayla ancak araba kiralayabiliyorduk.Bi kaç arkadaşı aradık borç istedik olmadı kışın giyilmeyi bekleyen mont ceplerine baktık olmadı belki yanlışlıkla bi yerden para gelmiştir diyip hesaplarımıza baktık yine olmadı..En son gözümüz karardı ve bişeyleri satalım sonra yine alırız diyip evde satılabilecek eşyalar aradık ve saatlerimizi satalım diye düşündük zaten takmıyorduk pek.Saatleri sattık akşama yola çıktık ve daha şehirden çıkmadan lastik patladı.Daha benzin alamadan çektik kenara lastik değiştirirsek benzin paramız kalmaz satacakta başka birşeyimiz yok diye düşünüp taktırdık lastiği ve anca şehir içinde iki tur atıp hevesimizi almıştık..
Lisedeyken İngilizce öğretmenimiz bize bir performans ödevi vermişti. Ben de çok sevinmiştim çünkü el işi türü şeyleri yapmayı çok severdim neyse ben bu ödevi baya bi uğraşıp yaptım hoca da beğendi sonra sınıfta sunum yaparken hoca benim ödevi rulo yapıp elinde tuttu ders boyunca , ama benim içim gidiyo oturduğum yerden ödeve bişey olmasın kırışmasın diye sonra içime doğmuş gibi hoca arkalardan bi çocuğa sinirlenip benim ödevimle çocuğun sırtına sırtına vurmaya başladı. Tabi o an ben havale geçiriyorum sırada çünkü 5-6 saat uğraşıp ancak yapabildiğim ödev dayak cetveline dönmüştü. Tabii bu olaydan sonra eğitim sistemine lanet ettim ve hiçbir ödevi özenerek yapmadım.
İddia işleri.Ne kadar vaktimi harcamışımdır ama tutturamıyorum.Bir de futbol severiz sözde.Neyse ki sonradan Turgut Uç diye birinin varlığını öğrendim.Sağolsun az buçuk bir şeyler kazandırdı bize.
Saatlerimi harcayıp da yinede beceremediğim şey net satrançtır.Çok zeka istiyor abi karşımdaki kişi her daim hamlemi önceden görüyor.Bense daha kuralları bile ezberleyemedim.
Bir gün ailece alışverişteyiz Migrosta bir kampanya , 2puzzle alana 1 tane beleş , hayatımda ilk defa puzzle yapacağım gaza geldim bizimkileride ikna ediyorum babam işten gelince yapar annem arada bakar falan diye direktifler yağdırıyorum. Reyondaki puzzlelarla adeta aşk yaşarken ve tek tek onları eleyip favori üçlümü ararken annemlerde ev alışverişini bitirdiler , puzzlelarimida alarak eve geldik. Çalışma masamın üstünü boşalttım , evde plastik bardak arayıp ustlerine asetatli kalemle ; gökyüzü , pembe parçalar, duvar falan gibi ayırt edici şeyleri yazıp parçaları tek tek ayırdım. aynı şeyi yere ve kanepenin üstüne kurduğum diğer puzzlelar içinde yineledim. Köşe parçaları birlestirerek tek tek çerçeveleri de yapmıştım her şey tamamdı. Ertesi gün dershaneye gitmem gerekti ve yattım, dershaneye gittim döndüm falan benim özenle ayırdığım parçalar plastik bardaklardan çıkmış çerçevesini oluşturduğum diğer parçalarla tek tek birleşmiş. Gözlerim dolmuştu , aldatılmış gibi hissediyordum hemen anneme sordum. "Akşam sen yatınca baban koltuğun üstündeki puzzlela uğraştı biraz uyku tutmamış, bende evi temizlerken yerde gördüm başladım bir duramadim." dedi. Koşarak odama gittim çalışma masamin üstündeki puzzle yerinde değildi. Tabii ki annemin buna bir açıklamasi vardı " Çok dağınıktı bende ders çalışamazsin diye hepsini kutusuna geri koydum." dedi.O an beni bıçaklayarak öldürseler bu kadar canım yanmazdi sanırım
AH. DotA2 diyebilirim şahsen, 1201 saat DotA'm var steamimde hâlâ 800mmr low elo takılıyoruz adamlar 1200 saatte 4k mmr kasıyor ah ulan ah 1201 saat cıstır ku oynasaydım belki orada olabilirdim bir şeyler.
1.5 yıldır vücut geliştirme ile uğraşıyorum bu süreden önce 90+ kilo olarak tombul tombul dolanıyordum ama hala istediğim fiziğe kavuşmuş değilim durmayıda ara vermeyide pes etmeyide düşümüyorum çünkü zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır diyerekten sözümü bitiriyorum.
Beceremem
Yalan söylemeyi beceremem,
İkiyüzlü olmayı beceremem
Bir kedi görsem ona mama vermemeyi beceremem
Ben kötü biri olmayı beceremem
UwU
Hastayken izlenecek en güzel şey
saatlerimi günlerimi yıllarımı harcadığım ama beceremediğim tek şey : hayatım
21 senedir hayattayım tek yeteneğim her yetenekte ustalaşmaya çalışıp saatlerimi günlerimi harcayıp yine bir bok elde edememek. Kısacası saatlerimi günlerimi yıllarımı harcayıp hayatımda kalıcı bir yetenek elde edemedim.
2019 da izleyen varmı
Var
Good old days
2020
Olmazmı
Bi zahmet
Liseden mezun olduğum zamandan beri (2012) yurtdışında gidip üniversite okuma hayalim vardı 2017 deyiz halen gidemedim . ilk yıl hangi ülkede okusam diye araştırma yaptım o sebeple gidemedim cunku net bir fikrim yoktu. ondan sonraki yıl italya ya gitmeye karar verdim toefl için hazırlandım sınavı geçemedim sonrasında bi işe girdim para biriktirmek için ve yabancı dilimi geliştirmek için ancak o donem ekonomik olarak yardım etmem gerekiyordu biriktiridigim parayı anneme vermek zorunda kaldım . Sonraki sene psikolojim bozuldu . Ne yapsam olmuyor gidemiyordum ve annem emekli olamaya karar verdi sana destek olucam dedi ama 1 sene daha dayan dedi . Aradan 1 sene geçti ve emekli oldu polonya ya gitmeye karar verdik arkadaşımla . Herşeyi ayarladık hersey dahil 15 000 lira idi . Ancak okulu ayarlayan bu danışmanlık sirketi bize kazık attı yurt parası dahil kanpanyası bitti dedi pasaportu herseyi ayarlamıştım 1 ay sonra okulda olacaktım yurtdışında . Buradan kurtuluyorum sanıyordum . Mekantronık mühendisi olacaktım. Olamadı .... Ben bu hayalimden vazgeçtim olmuyor olmicak ama artık üzgün değilim . Çünkü aşık oldum . İyiki gidemedim diyorum 5 yıl hatta daha fazla olan çabalarımı tek kalemde sildim .. Eee suan napiyosun diye soruyosunz bu tarz yorumlara . Şuan Aikido da kendimi ilerletiyor ve fitness salonunda antronör olarak çalışıyorum belgemi 1 seneye alıcam ve dısardan radyo tv okuyorum . Aydınlatma acısından yazdım saygılar sevgiler pek sevgili geekler
Şuan naptın
sanırım league of legends çünkü hala bronze1 im şu oyunda bronzedan çıkmak ayrı dert :/
Bilinçsiz Oyuncu kullandığın nick herşeyi açıklıyor oysaki.
herkes aynı şeyi söylüyo :D iyi ki trollüğüne bi nick koyduk
Bilinçsiz Oyuncu oyunu eğlenmek için oynarsan çıkrsın herhalde (valla ben bu işleri tam bilmiyorum 21 levelim)
serideyim :D
ben 5 yaslarindayken geveze isminde bir civcivim vardi. cok severdim. bir gun koydeyken civcivi ölü bulduk. ben yıkıldım tabi iki gözüm iki çeşme. aradan 3 hafta geçti köye geldiğimde evin arka tarafında bir yumurta buldum. çok sevindim hemen aldım yumurtayı beremin içine koydum. evden birkaç parça bez getirdim yumurtayı iyice sardım. her köye gidişimde baktım yumurtaya dua falan ettim. yaz bitti civciv çıkmadı bir sonraki ay tekrar gittim ve yumurtayı perişan sersefil halde buldum. günlerce ağladım ağlamaktan ateşim çıktı öslvpsş canım gevezem....
Net LEGION.İlk seferde tüm bölümleri arka arkaya izledikten sonra beynim yandı.Sonra bir kez daha izledim baştan sona yine yandı.Yok anlayamıyorum şu diziyi ya.Kaç saat harcarsam harcayayım beceremiyorum.Hep CW yüzünden bunlar.
24:06 41:08 42:11 bu hareketler çok komiğime gidiyor çok seviyorum sizi
Özledim
Kendimce bir çizgi roman senaryosu yazıyordum ve çizecektim aynı zamanda. Fakat bilindiği gibi senaryo yazmadan önce bir sürü araştırma yapmak gerekiyor. E bu da epey zaman alıyor haliyle. Her neyse işte senaryo falan bitti, çok mutluyum tabi ben o sıralar. Ama içimde de anlam veremediğim bir şüphe var. Kendi kendime "Ulan ben bunu yazdım ama bir yerden çok tanıdık geliyor bu, acaba bir filmin konusu falan mıydı" diye düşünüyorum. Neyse o sıralar da babam bana Wayward Pines'ın ilk sezonunu baya baya anlatıyordu. Ben de senaryoyu bitirdikten sonra rahatladım diye diziye başladım, izliyorum. İzledikçe "hassiktir" diyorum kendi kendime. Ve sonunda dizinin ilk sezonunu bitirdim. Sezon finalini bitirdim ve tuvalete gittim aynaya bakmak için. Aynada kendime baktım ve "senin o senaryoyu yazmanı eline emreden beynini sikiyim" dedim. Senaryo Wayward Pines'ın aynısı olmuş. Babam bana anlatırken iyice aklıma sinmiş demek ki. En baştan araştırmaya başladım. Fakat bu sefer gerçekten bana ait bir fikir oluşturdum ve şu anda da hikayeyi çizmekle meşgulüm. Eğer bunun sonunda da başka bir yerden aklımda kalmış çıkarsa o kadar şeyi yazdığım kalemi kendime sokarım. Yazarken bile bunun olma olasılığını düşünür sinirlendim aq...
Yarın YKS var. Kafam dagilsin diye geldim. Ise de yaradı. Seviyorum sizi
iki gün sonra var yks...
İlki 8. sınıfta dershane ile küçük skeçlerden oluşan bir tiyatro oyunu hazırlıyorduk ve başımızda 2 hoca vardı. Hocalardan birinin başka dershaneye geçmesi ile yükü artan diğer hocamız projeyi iptal etmişti. 2. sefer ise 10. sınıfta lise sonuna oyun hazırlıyorduk. Pembe Konağın Gelinleri adlı oyunu 2 kişi oynamak yerine her jenerasyonu çifter oyunculara bölüştük ve çalışıyorduk. Fakat ezberini yapmayan birkaç kişi yüzünden önce seneye ertelendi, daha sonrada iptal oldu. Yani önce Bandırma'da sonra İstanbul'da ezberim ve yeteneğim boşa gitti. Yine de hala tiyatro adına yılmış değilim
Abi, ben fifa manager moda hastayım. Hangi fifa oyunu olursa olsun grafiklere, oynanışa falan bakmam transferimi yapar, kadromu düzenlerim.
Yedi yaşımdan beri her oyunda bu modu oynadım ama bir şampiyonlar ligi kupası alamadım; Real, Atletico,Juventus, Arsenal,Celtic,Basel ve Werder Bremen gibi her türlü takımla oynadım, müthiş şeyler yaptım ama bu kupayı hiç kazanamadım. En son Fifa 11'de Atletico ile ilk sezon müthiş işler yapmış;Barcelona ve Reali mahvetmiş ama yarı finalde Spurs gibi salak bir takıma uzatmalarda yenilmiştim. Sonrası alt+f4 ve delete.
Not: O direk Pato ve Neymar'a girsin Aq. Şerefsizler 4 kere direğe vurdular. Torres sakatlanmasaydı her şey farklı olabilrdi.
Ben mimarlık okuyorum. 1. sınıftayım. Bizim bir dersimiz var amacı bize tasarım yapmayı öğretmek. Ama hani mimarlıkla alakası yok. İlk dönem işte aşama aşama tam üç ay boyunca tasarımı basitten başlayıp zora doğru hani yapıştırıcı kullanmadan bişileri nasıl bir araya getirebilirime kadar gittik. Ama yaptığımız şeyler aşırı soyuttu. Sokakta, feribotta falan amcalar, teyzeler bu ne ? diye sorduğunda cevap veremiyoduk. Üç ay boyunca emek vere vere en son jüride 70 alıp geçtim. Bu dönemde triadisches ballet diye bişiden ilham alarak ( bak sen bak ) bir karakter oluşturup bunu kullanarak başka şeyler oluşturup bunları kullanarak da yeni bişeyler oluşturuyoruz. Benim hayatımda aylarımı verip sonuçta hiç bir işe yaramayan yaptığım tek şey bu ( soyut ) projeler.
19:04 ahahah hala gülüyorum
Üniversitede yüksek kredili bir ders için sunum hazırlayacaktık hoca sunumun çıktısını kitap şeklinde renkli kağıda basım olarak çıkarın dedi. Biz günlerce sunuma uğraştık didindik çıktıya 70 lira verdik e öğrenci hali epey para içimiz acımıştı. Sunum günü geldiğinde grup olarak sunumu yaptık hocaya kitabı teslim ettik ve hoca bize ben sizden böyle birşey istemedim keşke renksiz yapsaydınız birde 70 lira mı verdiniz dedi. Üzerine sınıfa duyuru yapıp sunumu mail olarak atabilirsiniz dedi. Ve en acısı paramızı ve zamanımızı harcadığımız o yüksek kredili dersin sunumunu da beğenmedi.
11. sınıftayken biyolojiden nefret ederdim. Hatta ve hatta "biyoloji bir bilim değildir" sözüyle okulda anarşik anarşik takılan birisiydim. Fakat ilk sınav vakitlerinde "amaan sabah 5'de kalkıp hallederiz agaa" cümlesiyle horul horul saat 8.10 a kadar uyumamla (okul saat 8.30 da başlıyor.yurtta kalıyorum bende) 0 çalışma tam enerji ile girilmiş,plan hatası ve hoca hastalığıyla yanlış derste girilen bir sınavdan 30 gelmesiyle "popo" korkusu oluştu. E doğal olarak 2. sınav tek şansımdı. 2. sınavdan önceki gün okul biter bitmez(16.00) derse başlayıp yemek ve "bok atma eylemi" haricinde aralıksız gece saat 05.00 a kadar yoğun çalışmış ve kendini yurtta biyo profesörü ilan etmiş herkesi bilgilerim ve "endamımla" tokatlamıştım. Lakin o sınavdan da 45 alıp yine saf bir nefret ile mal gibi kalmıştım..
not: ilk yorumumdur. Bana sevgi ile yaklaşınız.
İlk sene ygs-lys'den kötü bir sıralama yaptığım için mezuna kalmıştım. İkinci yılımda gerçekten adam akıllı çalıştım çabaladım. Ygs'de önceki seneden gerçekten daha fazla net yaptım hatta 50-60 puan daha fazla geldi ama sıralamam bi önceki seneyle neredeyse aynıydı. Ben de lys'de sayısalı bırakıp dilim daha iyi en azından diyerek dil çalıştım ama ygs'de onun kısmına odaklanmadığım için o da çok yüksek gelmedi. Şu an İstanbul Üni'de Latin dili ve edebiyatı okuyorum. Cuma günleri en üst katta Berna'yı da görüyorum hatta arada bir. Tek tavsiyem var GELMEYİN.
Şalvar sagası devam ediyor, abi duydunuz mu yenisini çekmişler şalvara sıçmanın ne demektir ya, yuh
16 yıldır öğrenciyim.Nereden baksan 16k-17k derse girmişimdir ama ne dersi dinlemeyi ne de not almayı öğrenebildim.Hala sınavın sabahı bakarım notlara.Hep aynı teselli:Neyse abi bütlerde geçeriz ;(
Cumhuriyet mahallesi her şehirde olur nereli sorularda işinize yarar
4 yıldır düşünüyorum ama hala bu dünyaya gelmemdeki amacı çözemedim. Teşekkürler tanrım.
Resim çizmek.Ana karnından elinde fırçayla çıkmadıkça şu resim işini becermek çok zor.Doğuştan yetenekli olmak lazımmış onu anladım.Bende zaten ne yetenek var ne bir şey.Neyse çöp adama devam edeyim ben.
Lise ikideyiz, okula yeni gelen bir kız var bende hafif hafif hoşlanıyorum ama friendzone gibi takılıyorum aynı zamanda da nasıl açıla bilirim diye düşünüyorum. İşte çiçek alırım karşısına geçip duygularımı açıklarım diye planlar yapıyorum. Bu böyle 3 ay boyunca sürdü. Neden 3 ay diye sorucak olursanız ben biraz utangaçtım. Neyse gitti kızın yanına tam "Seni seviyorum benimle çıkarmısın?" diye sorucam kız bana dönüp "Ne oldu bilemezsin, ben Hakan'la çıkmaya başladım." dediği anda elimdeki çiçekler ile camdan atlayasım geldi. Neyseki çiçekleri arkamda tuttuğum için görmemişti de fazla rezil olmadım. İki ay sonra bunlar ayrildı bende bunu duyar duymaz hemen "Benimle çıkarmısın?" diye sordum oda "Ben Yusufla çıkıyorum." dedi sizin anlayacağınız kız motormuşda benim haberim yokmuş. Bunları duyduktan sonra kızla itibaratımı kesmeye karar verdim şuan bile konuşmuyorum.
:D
Hayat neden böyle boktan
Ben de aynısını merak ediyorum
5 Ay önce ERP (Kurumsal kaynak planlama) SAP Business One yazılımı ile ilgili çalışmaya başladım. 21 yaşımda olduğumdan dolayı çok saçma şeyler yaptım ve bunun sonucu olarak istedikleri işleri yerine tam zamanında getiremedim. Bire zaman sonra bizim sertifika kazanmamız için sınava girmek lazımdı. Bilmeden bir pazartesi günü sınava girim ve sonuç olarak neredeyse en kötü sonucu alan ben oldum sınava'dan. Sonra azim ettim 1 ay boyunca akşam mesai yaparak yazılımı öğrenmeye çalıştım bütün modülleri teker teker yazmaya başladım. Sonucunda 1 ay sonra çok ta olmasa programı biler hale geldim ama bizim işler bir şirket ile anlaşım o şirkete entegre etmeyle geçiyor. Bende bu projelerden birisine katılmak istiyordum ve dün bütün cesaretimi toplayıp.
"Patronum affedersiniz sizden bir şey isteyeceğim. Beni bir projeye yada bir işe dahil eder misiniz ." dedim.
Sonrasında ise patron "Sana verdiğim işler zaten istediği zaman gelmiyor ki. 5-10 gün sonra gelen işin bir faydası yok ki bana. Sende sana verdiğim işlerde böyle takıl." dedi.
Ben oracıkta bütün emeklerim boşuna gitmiş gibi hissediyordum yıkılmış bir şekilde oracıkta kala kaldım ve şunu anladım kurumsal şirketler istediğini versen bile onun 2-3 katını istiyorlar ve hiçbir zaman istediği potansiyelde çalışmayacaksın. Şu an iş yerinde bunu yazıp bir proje bekliyorum.
Sağlıcakla Kalın.
3 yıl olmuş, inanamıyorum 😳
Sınav dönemlerinde sınav gecesi saatlerce çalışıp bir yere vararmaması ... Mükemmel gereksiz bir çaba ama insanın vicadını '' en azından çalıştım '' diye rahatlatması gerekiyor
Can geekyapar ekibiyle küs mü neler oldu anlatsanıza
Ayrıldı
Kendi kanalı var artık
Proje ödevleri dağıtıldı bende coğrafyadan aldım. Oturdum toprak çeşitleri özellikleri nerede bulunur vs hazırladım. Hocaya da usb ile slayt olarak götürdüm ama sayfalarca. Kış aylarındayız bu sırada da tatil olma ihtimali var. Neyse müthiş kar yağdı ve tatil oldu. Bizim de karne haftasına denk geldi. Bizim hoca da o tatilde usbyi okulda bırakmış dolayısıyla ne ödevi okumuş ne de karneye girmiş. Usb de arada kaynadı çöktü ona da.
Nedense bu video ve rezillik videosunu izlediğimde bu arkadaşlara çok üzülüyorum :(
Kayyumlar videosunu indirip saatlerimi verdim. Aylarımı vermeye doğru gidiyorum. İzlerken hipnotize oluyorum.
Kubilay KIDIR nerden indirdin
sınav var yarın erken yatıcaz bu ayıptır
HER SALI DİYE BÖLÜM ÇEKTİLER AQ NE BEKLi10
20.00 da atsınlar
Ali Doğan Ay başarılar bro
emre karahan sağolasın dostum
İyi şanslar girecek bize
İstanbul'da yüksek lisans yaparken, Ardahan'a atanıp, kaydımı da mecburen buraya aldırdım. Zaten divan edebiyatında bir tane doç. olduğu için seçenekler de sınırlı olduğu için bir hoca ile çalışmaya başladım. Tabi ders döneminde filan ben sürekli bir konuyu söylüyorum, kaynaklar getiriyorum vs. Hocada gönülsüz ama olmaz da demiyor. Sonra yüksek lisans seminerinde, ben bu seminerde kuramsal girişi tamamlayayım, tez de zaten aynı konu sadece örneklem alırım diye düşündüm. Bir dönem boyunca 80 sayfalık bir seminer yazdım. Sonra yöntem konusunda metinlerarasılık mı karşılaştırmalı edebiyat mı olacak tartışması sonucu konum değişti. Üstüne tekrar bambaşka bir konuda seminer ve tez hazırlamak zorunda kaldım. Bir de işin kötü yanı 3 yılda bitirmezsem atılacağım. Atılmama günler kala sunabildim anca tezimi.
1:14
5:46
24:03
27:05
40:08 cs tükürük
42:27
2-3 yıl önce okulda bir proje ödevi almıştım. Üzerinden uzun bi süre geçti herkes sunumunu yaptı ben daha ödeve bakmadım bile... hatta ödev konumu unutup son hafta tekrar hocadan konu öğrenmeye çalıştım falan.. Zaman kalmayınca hocadan rica ettim zar zor 1 gün daha izin alabildim. akşamına eve gidince oturdum direk bilgisayarın başına başladım ödevi yapmaya. tabi o zamanlar daha cahilim slayt felan hiç bi bok bilmiyorum.. Neyse başladım bi slayt yapmaya nasıl olucak felan internete yazıyorum oraya bakıyorum buraya bakıyorum resim yükleyeyim yazı yazayım falan derken saatler boyu süren bi çalışma ardından sonunda projeyi tamamladım.. tam sevinip kendi kendime : " Oh be kesin 100 alacam, bari bi su içeyim de ferahlıyım" deyip mutfağa su içmeye gittim. Saat geç oldu tabii ertesi gün okula gidicem. ben su içmeye gidince uyanan babamda odama girip bilgisayarın hala açık olduğunu görünce bir sinirle bilgisayardaki herşeyi kapatıp fişi çekmiş ve yatmış. Geri geldiğimde yaptığım bütün herşey bütün hayallerim gitmişti.. Ertesi gün hocaya anlatınca bana : "hem ödevini geç getiriyorsun birde gelmiş karşımda yalan uyduruyorsun" diyerek 0 verdi.. bunlar yetmezmiş gibi bir de babamın gelip "öğretmeninle konuştum proje ödevinden 0 almışsın bir de yalan söylemişsin" deyip beni azarlaması ve 1 ay bilgisayarı yasaklaması ayrı bi koymuştu bana o gün bu gündür ödev yapacağım zaman odamın kapısını kilitliyorum..
Yad etmek için geldim..
4-5 yaşlarındayım hayatımda daha önce hiç video oyunu oynamamışım babam elinde bir kutuyla ablamla yanımıza geldi ve size playstation aldım dedi. ablamla ben ne olduğunu bile bilmiyorduk ama deli gibi mutlu olmuştuk. yanında getirdiği her oyunu tek tek deniyoruz winning elevendır, tekkendir hatta çocuk aklımızla çizgi film cdlerimizi bile deniyorduk.bi gün hiç denemediğimiz bi oyunu keşfettik ablamla PAC MAN WORLD. işin kötü yanı memory card yok ve her sabah 0 dan oyuna başlayıp bitirmeyi deniyoruz ve başaramıyoruz akşam olunca annem zorla çok ısındı diyerek fişini çekiyor her şey çöp oluyor. annemden gizli fişi çekmeden bırakıyorum ertesi gün deniyorum yine beceremiyorum olmuyor yakalanıyorum. 4 yıl boyunca o oyunu bitirmeyi denedim 4 YIL. Hiçbir zaman bitiremedim çocukluğuma dair bütün güzel anıllarımda hep oyun vardır. ama yıllar sonra youtubeda oyunun 4saatlik bitiriliş videosunu izleyip sonunu görüp ağlayarak ps1 imi oynamak istedim. ama oynayamadım keşke ps1 imi kimseye vermeseydin anne KEŞKE. şuan bile o oyunu oynamak istiyorum o oyunu bitirmek istiyorum lütfen aranızda birinin varsa bana bu GEEK anı yaşatın LÜTFEN !