23 mart 2021. Saat 03.45 ve her kendimi kötü hissedip uyuyamadığımda olduğu gibi yine kendimi burada buldum.. 3 senedir kendimi iyi hissetmek için yaptığım şey sen ne diyon izlemek
5 Ocak 2022, saat 03,21 berbatım ve günümde bok gibi. Galiba CT'nin yemekten gebermek üzere olduğu mantı, çiğ börek ve ayran üclemesi ile yaşantıma son vereceğim. İyi geceler.
11 Şubat 2022 saat, 00.52 artık insanlara katlanamıyorum. Ne zaman ya onların ölmesi ya da benim ölmem gerektiğini düşünsem kendimi oyalamak için bu 3 kişinin bir arada sohbet ettiği video serisini izlerim. İyi geceler.
2000 yılında Annemle Amerika'ya Florida, Tampa'da yaşayan Teyzemi ziyarete gitmiştik. Ben ozaman 14 yaşında azılı bir ergen olduğum için sürekli American Pie hayalleriyle dolup taşıyorum. Ama nereye gidilirse aileyle hareket etmek gerektiği için bir türlü kendi başıma takılamıyorum. Ve ozamanlar tam emo tavırlarda sürekli salaş gömlek, eller cepte, her adımımda bana "help me" bakışları atan convers'lerime baka baka yürüyorum. Tabi annem de bu durumdan çok rahatsız ve sürekli arkamdan "Evladım dik dur! Çağlar Dik dur, kamburun çıkacak! diye söylene söylene takip ediyor. Bir ara ben inatlaştım (sonuçta Amerika'dayım artık, özgürlükler ülkesi..) o daha da inatlaştı. Ben inadına daha bükülüyorum, annem daha da sinirli biçimde "Çağlar DİK! Evladım DİKK dur DİKKKK, DİKK!! diye arkamdan bağırmaya başladı. Sonra bir baktım İngilizce konuşulan bir ülkede Sokak ortasında "DICK DICK" diye bağıran annemle başbaşayım ve tüm sokak anneme bakıyor. Bazıları deli sanıp uzaklaşıyor falan. En son ergen sesimle arkama dönüp bağırdım: "Şu kelimeyi kullanma artık, beni rezil ediyosunnn" diye. Sonra teyzem durumu açıklayınca o da utandı ve arabaya binip eve döndük. Ayrıca ülkeye girerken bavulumuzu açıp kontrol eden Havaalanı polisine de ortaokul ingilizcemle "Tahin Pekmez"i ve "Poşette Vakumlanmış Boyoz"u anlatmaya çalışmak ayrı rezillikti!..
Sungurun yorumları igrenc canlandırmalarını özledik. Omercanin şaşırmalari, arada kaynayan ince esprileri… Ct’nin okuyamamışlari….. Keske dağılmasaydı sen ne diyon
Annem, bildim bileli, azılı bir sigara tiryakisidir. 9-10 yaşlarında, annem yine sigarasını tüttürmüş kitabını okuyorken; anneme o can alıcı soruyu sordum: Madem bu kadar kötü bir şey, neden sürekli içiyorsun? Annem şöyle bir baktı ve, gayet sakin, sigarayı bana uzatarak "Al" dedi. Ne yapacağımı şaşırdım. "Nasıl yani ık mık..." derken, "Al, al bir fırt" diye yineledi. Anne sözü dinlenir, ben de azıcık çektim; kötü bir tat aldım. Annem "Olmaz öyle, iyice çekeceksin ciğerlerine." diye uyardı ve zorla ikinciyi de çektirdi. Başlarda bilinçli ve eğitici görünüyordu; ama sanırım beni de bir bağımlı yapacaktı. İkinci fırtı söylediği gibi çektim. Gözlerim yaşardı. 5-10 dakika arası kesintisiz öksürdüm. Aynısını alkol kullanırken sorduğumda da yapmıştı. Ailedeki bütün çocuklar, annemin baştan çıkarıcı sigara teklifine maruz kalmıştır. (PlayStation: Hala sigara ve alkol kullanmıyorum.)
Oğlum eşim ve ben bir gün misafirliğe gittik.Can o zamanlar 6-7 yaşlarında tuvalet eğitimini erken yaşta vermeme rağmen bazı sorunları yaşıyordu herneyse misafirin salonunda otururken can misafir çocuğunun play doh hamurlarıyla renkli renkli boklar yaparken bir anda ayağa kalkıp bağırdı:Anne! Anne! Tuvalet! diye bağırdı bende onu tuvalete götürdüm ve kapının önünde beklemeye başladı sonrasında:Bitti! diye seslendi.İçeriye girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok oldum.Tuvalet Alaturka idi ki can henüz alaturka tuvalette tuvaletini yapmadığı için nasıl yapılacağını da bilmiyordu ve kapıyı açtım ve bana maşrapa uzattı.Maşrapanın içine bakınca bir de ne göreyim.Yarısına kadar bokla dolu bir maşrapayı elinde sallıyordu.Olayın şokuyla ne yapacağımı bilemedim.Kendimi Toparlayınca Can'ın altını silip maşrapanın içini boşaltıp içeri döndük.Bu da böyle bir anım(ız)dır
O Zamanlar 15 yaşlarındaydım , futbolcu kartları biriktirip o futbolcu kartlarıyla ticaret yaptığımız , Eurovision'a katılabildiğimiz !!! , ülkede herkesin siyaset konuşmak zorunda olmadığı , mahalle maçlarının ezan okununca bittiği ve hakemin +3 uzatma verdiği , güzel senelerdi.O seneler Barcelona'nın ve dünyanın 1 numaralı futbolcusu RONALDİNHO'nun kartı olanlara kızlar teklif ediyordu , kartı viçuuuv diye cebinizden çıkardığınızda 30 dakikası bedavaya getiren kızlar vardı o kadar değerli bir karttı ronaldinho.Mahallede Ronaldinho kartına sahip olan 1 kişi vardı ve mahallede herkes bu elemanı kıskanıp Ronaldinho karşılığında para teklif ediyordu ama piç hiçbirine yanaşmıyordu.Her gün Ronaldinho çıkar umuduyla anneme zorla kart paketi satın aldırıyordum her seferinde Sabri , Pandev zart zurt siktiri boktan adamlar çıkıyordu , bir gün mega paket satın almıştım ki bu pakette bugünün parasıyla 35-40 lira civarıydı.Yanındada hediye 5 liralık paket veriyorlardı.40 LİRALIK PAKETİ HEYECAN İLE AÇTIM İÇİNDEN RONALDİNHO ÇIKMASI UMUDUYLA FAKAT YİNE FASA FİSO.O ÜZÜNTÜYLE YANINDA HEDİYE VERİLEN 5 LİRALIK PAKETİ CAAARTT DİYE ORTADAN YIRTTIM 40 LİRAM BOŞA GİTTİ DİYE YIRTTIKTAN SONRA BİRDE NE GÖREYİM , 5 LİRALIK YANCI HEDİYE PAKETTEN RONALDİNHO ÇIKMIŞTI VE BEN O PAKETİ YIRTMIŞTIM DOLAYISIYLA ORTADAN İKİYE BÖLÜNMÜŞ BİR RONALDİNHOM VARDI 1 AY FELAN AĞLAMIŞTIM İÇİME ÇOK OTURMUŞTU ONDAN SONRA BİRDAHA NE KART ALDIM NE DE RONALDİNHOYU İZLEDİM BARCELONA MAÇI OLUNCA KÜFÜR EDİYORDUM...
Memleketten annemin bir akrabası gelmişti,6-7 yaşlarındaydım ve kadını cidden hiç sevmiyordum elimde olsa bir kaşık suda boğardım kendisini.Bir gün ne yapıp ne etsemde bu kadını rahatsız etsem ve evden yollasam(teyzemler apartmanda en üst katta oturuyorlardı bu akrabamız da onlarda kalıyordu)diye düşünürken aklıma şuan düşününce bile utançtan beni yerin dibine sokan bir plan geldi.Poşet dosyanın içine sıçıp ağzını bağlayıp salona doğru fırlattım ve banyoya kaçtım, kapıyı kilitledim sonra içeriden gelen çığlıklar ve annemin kapıya dayanması bir oldu kapıyı açmadım ve gitmesini bekedim tabi misafirler gidince büyük bir dayak yemiştim ama değerdi.Kadına olan nefretimin sebebini sorarsanız artık hatırlamıyorum
Ben ilkokuldayken yemek konusunda annemle sürekli kavga ederdik. Ben çok yavaş yerdim, o çok hızlı. 'Makineyi çalıştırmak için seni bekliyorum!' klasik cümlemizdi. O zamanlar üst katımızda karadenizli bir aile oturuyordu. O gün de hamsi tava yapmışlar. Annem de onlarla beraber yapmış, eve elinde bir tava hamsiyle geldi, koydu önüme, hadi ye diye. Ben de hamsiyi severim ama o gün midemi abur cuburla tıka basa doldurmuşum, eve gelince yemek yeme gibi bir planım yok. Dedim anne ben tokum, hayır dedi yiyeceksin çok faydalı. Yemezsen dışarı çıkmayı unut. Ben de mecbur başladım yemeye. Bir iki üç derken, tavanın çeyreği bitti. Annem diğer odaya geçti 'ben gelene kadar hepsi bitecek' dedi. Ben biraz daha devam ettim, ama baktım olmayacak, artık hamsiden de tiksinmeye başlamışım, eteğimin ceplerine(2 cebi vardı) başladım doldurmaya. Hamsileri avuçlayıp avuçlayıp cebime tıkıştırıyorum. Bir yandan da gözüm kapıda, annem böyle görse daha fena kızar çünkü. Tabaktan cebe tabaktan cebe derken sonunda başardım. Sonra da 'bittiiii' diye bağırıp odama koştum. Ceplerimdeki bütün hamsiyi çöp kutuma boşalttım. Sonra dedim bu balık sonuçta, kokar. Gözüme ilişen kolonyayı ceplerime bocaladım. Ama keşke yapmasaydım.. Yaklaşık iki saat sonra, oyun oynamaya diye gittiğim arkadaşın evinde, tüm gece burnumuza gelen kolonyalı hamsi kokusunun kaynağını aradık. Ben bi süre sonra durumu farketsem de hiç taviz vermeden ay uykum geldi diyerek eve kaçtım. O eteği annemin korkusuyla dolabıma sakladım, ki bundan daha aptalca bişey yapılamazdı heralde... O günden sonra da, yani yaklaşık 11 yıldır hamsiye elimi sürmüyorum...
bir keresinde annemle salonda otururken ben televizyon izliyordum ,annemse barbunya mı fasülye mi ne kırıyordu(bunun başka bi ismi var mı bilmiyorum) sanırım 10 yaşındaydım star wars 2 yi izlerken annem sinir olduğunda çıkardığı sesten çıkardı.Dedim "allah allah noluyo acaba" falan sonra annem sordum ."yeni üçlemeyi mi izliyeceksin , cidden mi?"dedi ben bunu duyduğumda bile şok olmuştum zaten .Anneme kafa tutmaya çalıştım sonuçta 2000 nesli olarak kendi timeline'mı savunmalıydım , ama annemin bildikleri bununla sıralı kalmadı . öncelikle ilk üçlemenin kendisi için önemini ve neden onun daha iyi olduğu falan anlattı bütün bunlar olup giderken ben kendimi babama hobbit anlatmaya çalışırken adamın neler hissetiğini düşünmeye başlarken buldum.Çünkü bildiklerim onunkilerin yanında ancak dark veydır , cüce olan ve obiban kenobi demeye yetiyor gibiydi .Ek bilgi o zaman bile tüm originleri biliyor , animasyonları falan izliyor ve ilginçtir güzel bulunmayan çr leri bile okuyordum yani buna rağmen annem beni böcük gibi eziyordu.Annemi görseniz hiç öyle olduğunu zannetmesiniz fakat star wars la hayatını geçirenlerdenmiş (koleksiyonlarını gösterdi oradan biliyorum) ancak evlenip çocuk yapınca güçlerini gizleyip inzivaya çekilmiş.Bu ustalığın önünde eğilmekten başka bir şey yapamazdım ;şaşkınlığın, korkunun ve heyecanın verdiği güçle önünde eğildim ve "usta eğit beni " dedim .O günden sonra tartışmaya konuşmaya başladık fakat konu uzayınca (ve yeni filmin etkisiyle )star warstan soğudum , yazık kadını da padawan acısıyla bıraktım.
-ANNEM'DEN Hamit Hocan vardı ya senin ilkokulda , özel ders veriyordu bizde velilerle pasta börek yiyorduk. Ne oldu hatırlamıyorum tam böyle bir şey söylendi , derslerin haftaya ne zaman olduğuyla mı ilgili bilemiyorum artık... Bende hatırlayamadım. Sen de bir anda "Anne sende AIDS mi var?" demiştin. Önce bir şaşırdım bu deli ne diyor diye sonra gülmeye kahkaha atmaya başladık böyle Hamit Hoca , veliler falan. Düzelttim sonra AIDS değil Alzeihmer diye. Bir şeyi öğrenmişsin onu da yanlış öğrenmişsin. Gerizekalı çok utanmıştım. -BENDEN O zamanlar AIDS'i Alzeihmer sandığım için arkadaşlarımla oyun oynarken falan bir kuralı unutmuşum gibi yapıp hile yapıyordum, ya da zarda 5lazımdı ama 6atıyorum monopoly de, çaktırmadan bulunduğum kareyi de sayarak 5oynuyordum.Ortaya çıkınca da ben AIDS'im diyip üzülüyormuş gibi yapıyordum , ki bana acıyıp çok kızmasınlar. Ha şimdi bizim bir salak vardı , 3.sınıfta AIDS olduğunu iddia ediyordu diye ortamlarda anlatıp gülüyorlardır. Edit: ayids diye okuyordum.
7-8 yaşlarında falandım. Lion King vizyona yeni girmişti. Kaldığımız kasabada o zamanlar sinema yoktu. Anne ve babam beni yaşadığımız bölgenin merkezi şehrine götürmüştü. Takriben 45dk'lik mesafedeydi. Orada sinema vardı. İlk kez sinemaya gidecektim. Ancak sinema salonuna gittiğimizde, hiç yer kalmadığını öğrendik. Annem hemen olay çıkartıp, bilet kesen görevliye "sorumlu ile görüşmek istiyorum" dedi. Babamın ve doğal olarak benim anlam veremediğimiz bu talep sonrasında sorumlu geldi. Annem hemen beni elimden tutup sorumlunun yanına gitti ve başladı yazmaya; "Beyefendi bu nasıl iş, rezervasyon gerektiğini biz nerden bilelim. Oğlumun mutlu olması için onu hasta yatağından kaldırıp 1 saatlik yol geldik. 3 gündür 40 derece ateşlerde yanıyor. Bu nasıl iş. Şimdi ona siz açıklayın filmi neden izlemeyeceğini" falan dedi. Oysa hasta falan değilim :D Sözünü bitirdiği anda da elimi sıkmaya başladı. Doğal olarak elim ağrıdı, bağırdım ve ardından da ağlamaya başladım. Sorumlu ilk yok falan dedikten sonra ağlamama dayanamayıp "tamam bir şeyler ayarlayacağız" dedi. Annemin senaryosu tutmuştu. Merdiven boşluğuna benim için o eski pis beyaz plastik sandelyelerden bir tane koydular. Sinemada ilk filmimi öyle izledim. (Sağolasın anam) Tabi ben salona girerken prensip sahibi babam ile annemin tartışmalarını da duyuyordum. "Niye yalan söyledin insanlara, ayıp değil mi" falan diye. Not: Bence gelecek program yorum seçme işinin Can Sungur'a bırakın ve her seçtiği yoruma da kürekle bok atın. Hem siz(ömercan ve ct) rahatlarsınız, hem de biz.
Annemler sigara içerdi ben de sürekli merak ederdim "Anne sigara nasıl bir şey?" sorusunu sürekli anneme sorardım. Sonunda anneme sormayı bırakıp sigara içecektim karar vermiştim (Bunu yapacağım dediğim zaman 5 yaşındaydım). Annemin bakmadığı bir anda, sigaranın yakılacağını bilmiyordum böyle de iş görür diye düşünüp içime çekmeye çalıştım ama başarısız oldum. Bu denememin neden başarısız olduğunu kendi kendime düşündüm ve hemen aklıma parlak fikir geldi ve "Ulan acaba bunu ben ters mi tutuyorum?". Sonra sigaranın filitreli ucunu değil ters tarafını içime çektim ve tütün kurusu genzime kaçtı. Hayvanlar gibi öksürüyorum. Bu seslerin üzerine annem geldi, ne olduğunu anlamaya çalıştı elimde sigarayı görünce ilk başta yakıp denediğimi düşündü ama sonunda tersten çektiğimi anlayıp yüzüme bakıp sadece "Gerizekalı..." dedi. Daha çok mallığım vardır da anlatmıyorum ama benim hatırladığım ilk bu tarz olayım bu olmuştu.
Merhabalar abi. O zamanlar küçüğüm, 5-6 yaşlarındayım. Annemin çok sevdiği çeyizlik bir perdesi vardı. Üzerinde tohumalar şeklinde çiçekleri olurdu. O çiçeklere dokunmayı, onlarla oynamayı çok severdim. Ama annem izin vermezdi, perdeyi kırıştırıyorum diye. Bir gün annemle babam evde yokken yine kardeşimle perdenin önünde oynuyorduk. Daha sonra yine perdenin çiçekleriyle oynamaya başladım. Sonra perdeyi kırıştarmamalı olduğumu hatırladım, ama yine de içimdeki çiçeklerle oynamak aşkını göz ardı edemiyordum. Yüzüğünün peşindeki Gollum'a dönmüştüm adeta. Çiçeklerle oynayıp, perdeyi kırıştırmamak için dahiyane bir plan kurmuştum. Çiçekleri kesecektim. Hemen bir makas bulup geri geldim. 8-10 tane çiçeyi kesip, onlarla oynamaya başladım. Bir az oynadıktan sonra bunları yakarsam, ne olur diye düşündüm. O değil de, çok acayip biriymişim çocukken. Mutfaktan kibrit kapıp geldim ve çiçeklerden birini yaktım. Sonra elim yanmasın diye çiçeği yere koydum. Daha sonra çiçeğin alevi diğer çiçeklere, bir az sonra da perdeye sıçradı. Ama perde ne biçim yanıyor. Orman yangını başlatmış mangalcı amca gibi bakıyorum perdeye. Kardeşime sanki bütün olanların sorumlusu oymuş gibi "gerizekalı çabuk su getir, evi yakacağız" dedim. Beraber koşup mutfaktan bardaklarla dolusu su getirip perdedeki ve çiçeklerdeki alevi söndürmeyi başardık. Annem eve döndüğünde küçükçaplı bir şok yaşamışdı. En sevdiği perdenin hem çiçeklerini kesmiş, hem de yakmıştık. Kardeşim hiç bir şey yapmamasına rağmen, annem onu da suçlu buldu ve ikimizi de bir güzel dövdü. Sonra da 1 hafta televizyon izlememe cezası verdi.
Sevgili anneciğim ben bebekken beni alaturka usul leğende yıkamak istemiş. Ama ben morarmışım boğulmuşum ve sesim nefesim gitmiş. Orda bulunan bir aile büyüğü hemen benden ümidi kesip kucağında dualar okumuş. 15 dakika sonra birden canlanmışım. Yanisi bir kere öldüğüm için bir daha ölmeyeceğime inanıyorum. "What is dead may never die!"
2022 de hala izliyorum. O kadar içerik eksikliği yaşanan RUclips da , üzerimde ki mutsuzluğu unutmak için eski güzel günlerin hatırına 4. Ye dönüyorum. Bu arada bende hala lokum yiyemiyorum .
Lise zamanlarıydı. Sabahın 6'sında kim kalkacak gibi iğrenç duygularla yatmaya hazırlanıyordum. Gece 3 suları olduğundan da annem gelecek, kapat artık o bilgisayarı diye sinirlenecek diye biraz gerginim. Karanlıktan ve aynalardan deli korkan ben, anneme yakalanmamaya çalıştığımdan loş ışıkta, aynanın karşısında dişlerimi fırçalamaya koyuldum. (Banyonun kapısını kapatmayan aklıma tüküreyim.) Aynadan da direkt zifiri karanlık koridor ve annemin oda kapısı görünüyordu. Küçücük ışık kaynağı altında dengesiz beynim bana oyunlar oynuyordu. İyiden iyiye paranoyaklaşmıştım. Sürekli aynaya küçük bakışlar atıp karanlığın içinden gelebilecek tehlikelere hazırlıyordum kendimi. Ağzımı çalkaladım ve kafamı kaldırıp aynaya baktığımda gerçek mi hayal ürünü mü olduğunu anlamadığım bir yansıma gördüm. Aynadaki yüz koridorun karanlık sularından bana bakıyordu. Annem uyanacak da ağzıma terlik atacak korkusuyla çığlığı da basamadım tabi. Elimde diş fırçam, yüzün olduğu yöne doğru seğirttim. Bu bir yansıma değildi! Karşımdaydı! Hayatımda söyleyip, söyleyebileceğim bütün küfürleri sıraya dizdim. Ta ki yüzün benimle konuşmasına kadar... Karşımdaki kil maskesi yapmış olan annemmiş. Yaratıcı küfürlerimi bana yansıtıp uykusuna geri döndü. Seni çok seviyorum anneciğim. Keşke hala yanımızda olabilsen ve seni bir daha görebilsem. (Maskeli de olur...)
Şimdi size anlatacağım hikayenin baş kahramanı şuanda 23 yaşında olan ablam. Bundan yaklaşık 3 sene önce normal bir haftasonu babam silahını temizlerken, ablam o yaşına kadar hiç elini sürmediği silahı birden görünmeyen varlıkların gazlamasıyla eline alıp anneme doğrulttu. Büyük bir keyifle silahı sabit bir şekilde tutmaya devam eden ablam üstüne bir de " bak anne silahı tam ağzınla burnun arasına nişan aldım. Ahahahah" dedi ve içi dolu olan şarjörün varlığından habersizce tetiğe bastı. Dakikalarca süren derin bi sessizliğin ardından evde herkes kirece dönmüş yüz, faltaşı gibi açılmış kocaman gözlerle birbirine bakıyordu. Babamın " Kızım napıyorsun?" Demesiyle ablamın şüpheyle elindeki silaha bakması bir oldu. Şükürler olsun ki şarjör silaha tam olarak oturmamıştı. Eğer otursaydı ablam annemin yüzünü paramparça edecekti. Hikayenin daha ilerisini düşünmek bile istemiyorum. Bu olaydan sonra 20 yıl boyunca silaha elini sürmeyen ablam, 3 yıldır silahı görünce kaçıyor. Işte ablamın annemle yaşadığı en tuhaf olay budur.
Küçükken bir arkadaş gurubuna katılmak için yeterince atılgan olmadığımdan, annemin birden utanıp konuşamadığım o arkadaş grubunun yanında "bunu da oyuna alın" diyerek beni mutlu etme çabası.
4-5 yaşlarında falandım. Annemi her çocuğun annesini öptüğü şekilde yanaktan öpüyorum falan yatmadan önce. Bir gün hep öpüyorum ısırsam ne olacak acaba diye düşünüp annemin yanağını ısırmıştım. Baya canı yanmıştı ve gülmüştü. Utanç verici olmasada garip sanırım.
Sene 96, 6 yaşındayım, ilkokula başlamışım kardeşim de yeni 1 yaşına girmiş. Kardeşim doğduğunda gelen misafirler çeyrek, para falan takıyorlardı. Bir de o zamanlar fiyatı daha düşük olan at nalı, maşallah gibi isimlerle anılan teneke ucuz altınlar vardı. Ben de çocukluk aklıyla evde bir fincanın içinde duran maşallahları gördüm ve 3-4 tanesini cebime attım, okulda yakama takıyorum sünnetlik çocuk gibi. Neden böyle bir şey yaptım hiç bilmiyorum fakat altından olduğu için havalı olacağını düşündüm sanırım. İlkokul hocam bunu fark etmiş (bunu dipnot olarak buraya bırakıyorum). Neyse öğlene kadar yakamda maşallah denilen tenekeden bozma altın parçasıyla okulda dolaştıktan sonra, öğle arası okulun yanında bulunan bakkala gittim. Sanırım o dönem televizyonda çok sık çıkan Ali Baba ve 40 Haramiler etkisi ile altının her yerde geçen bir şey olduğunu düşünüp bakkala yakamdaki maşallahı uzatarak "Amca buna ne olur" dedim. Ben nerden bileyim aynı zamanda imam olan bakkal amcanın anne tarafından akraba olduğunu. Hemen yakamdaki maşallahları aldı "Sen bunları nerden aldın bakayım, annene söyle gelsin benden alsın." dedi. Ben de hayal kırıklığına uğrayıp, ağlamakla, sinirlenmek arasında bir duyguyla okula gittim. Sınıf öğretmeni yine beni gördüğünde yakama bakmış ve altını göremeyince şüphelenmiş. Önce bana sordu ne yaptın diye ben de "Bakkal aldı." dedim. Kadın telaşlandı, aynı zamanda imam olan bakkal amcanın, izlediği kötü karakterli din adamı içeren filmlerin de etkisiyle beni kandırdığını düşündü.Annemi aradı durumu anlattı. Annem bir hışımla okula geldi ki, lisede endüstri meslek lisesi bizim liseyi bastığında bu kadar tırsmamıştım. Önce altınları çaldığım için beni bir dövdü, sonra bakkala gidip olayın aslını öğrenince altınları bakkalda yiyecek kadar vizyonsuz olduğum için bir daha dövdü, sonra öğretmene bakkal aldı deyip, annene söyle benden alsın dediğini söylemediğim için bir daha dövdü. Yetmedi 20 yıl boyunca ara ara bu olayı hatırlatarak sözleriyle dövdü. Ben bu olaydan sonra altının bakkalda bozulmadığını öğrendim. Büyük bir ders oldu bana. Siz siz olun altın çalarsanız "Buna ne olur" demeyin. Kuyumcuya gidip insan gibi tarttırın.
Bir gün annem ve kız kardeşimle balıkesire gitmiştik. Annemin bir arkadaşını ziyaret etmeye. Hava da öyle bir sıcakki 2dk güneş görsen terliyorsun. Zaten evi zar zor bulmuşuz. Park yeri bulmak zaten ölüm. Neyse kadın apartmanın önüne inmiş karşıladı bizi. Görseniz 100 kilo, 5dk susmuyor. Apartmana girdik asansöre bindik 4.kata çıkıcaz, asansör 4 kişilik ama 1metrekareden bile az. İki kat çıkıp asansör durdu, annemde de paranoya vardır bir anda bağırmaya başladı ali camı kır diye. Ben de nasıl kırayim 1.85 boyunda 60 kiloyum bir deri bir kemik ki zaten 3sn geçmedi duralı ne kırması(ki zaten havalandırma var). Biz annemi sakinleştirmeye çalışıyoruz. Kadın ordan diyor " apartmanda da kimse yok, herkes tatilde bomboş" biz annemi zor sakinleştiriyoruz o iyice panik yaratıyor. Zaten yanım kadından dolayı sırılsıklam oldu. Havasızlıktan çok kadının terinden boğulucaz. Hemen telefonu çıkartıp asansörün teknik servis numarasını aradık evi tarif etsin diye kadına verdim. Kadın konuşamadan geri verdi kapandı diye. Bi baktım telefon sırılsıklam olmuş açılmıyor. Teriyle bozmuş telefonu. Bişey de diyemiyorum ayıp olmasın diye şarjı bitti galiba dedim. Annem iyice panikledi. Kız kardeşim çıkardı telefonu aradı tam yine vericeklerdi kadına ,bağırdım "hayııııır ben konuşucam" aldım telefonu birden o panikle hafızam tam kapasite çalıştı tüm tabelalar aklımdan geçti ve tarif ettim yeri. 1,5 dk sonra geldiler ,hemen yakınmış, açtılar kapıyı. Çıktık ikinci kattan. Kadın diyor "e biz şimdi merdivenlerle mi çıkıcaz" . Annem kız kardeşimle merdivenle çıktı. Ben kadın yalnız kalmasın diye( niye yani çıksın kendi başına) onla çıktım. Asansörde bana" bak böyle durumlar için telefonun hep şarjlı olsun bak ders al " diyor. Ama ben dersimi aldım, bir daha kalabalık şekilde asansöre binmedim ve kendime su geçirmez bir telefon aldım.
"Allah razı olsun, haftada bir gün sizi açıyor ve kırk dakikalığına en azından hayatımızdaki acıları unutuyoruz, hıdıhı hıdıhı falan" nedir ya? Sen kanalına olan bu naif, belkide minnoş ilgiyi böyle mi yorumluyorsun hocam. Aferin sana o zaman. Bir de o tip izleyiciyle boş boş şişman esprisi yapanlarla aynı cümle içinde dalga geçmen de ayrıca hoş olmuş. Bravo.
5.sınıftayken annem beni dershaneye kaydettirmişti. Tabi o zamanlar sınıftaki kimse dershaneye falan gitmiyordu ve benim de dershane ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Sonra haftalar geçti, ben de iyice alışmıştım dershaneye. Bir gün okuldaki öğretmen o malûm pilli-ampullü elektrik devresi ödevini verdi. Biz de 3 kafadar hemen birbirimizi kapıp grup oluşturduk falan. Sonra bizim arkadaş "haftasonu bizim eve gelin lan, hem ps2 oynar hem de ödevi yaparız" diye daha sonra benim çocukluk travmama dönüşecek öneriyi sundu. Biz de "oha, süper olur" diyerek kabul ettik. Ancak hepinizin de anlayacağı gibi dershane ile ödevi yapacağımız gün çakışıyordu. Ben de "Dershaneye gitmesem nolur ki, okuldan da kaçıyoruz hiç bir şey olmuyor" gibi beyinsizce bir yaklaşımla dershaneye gitmeme kararı almıştım. Ve o pazar günü arkadaşın evine gittim. Sonra arkadaşlarla bu hikaye içinde alınan en doğru karar olan "ilk ödevi bitirelim sonra oyun oynarız" fikrinde anlaştık. Ödevi yapıyoruz ama yaptıkça bunun epey bir vaktimizi alacağını anlamıştık (basit bir elektrik devresi ama hoca dümdüz getirirseniz kabul etmem demişti). Ödevi akşam gibi anca bitirebildik, oyun falan da yalan olmuştu. Sonra dağıldık ve ben eve gittim. Kapıyı anahtarımla açtım. Babam daha gelmemişti ama mutfaktaki sesler annemin evde olduğuna delaletti. Mutfak koridorun ortasındaydı ve benim odama geçmem için o yolu yürümem gerekiyordu. Yürüdüm ve sebzeleri yıkayan annemi gördüm. "Merhaba anne" dedim tüm tatlılığımla. Annem merhaba falan demeden hemen "dershane nasıldı?" diye sordu. Ben de işte o kırılma anında yanlış olan cevabı vermiştim. "İyiydi" dedim. Meğersem dershaneler devamsızlık durumunda velileri arıyormuş. Annem de "tamam" diyerek sebzeleri yıkamaya devam etti ve ben de odamın yolunu tuttum. Çantamı kenara fırlattım. montumu kapının arkasına astım ve... Ardından annem adeta koşarcasına odama daldı. O ıslak ve mermerimsi elleriyle: "Sen beni mi kandırıyorsun!?" Şlak!! "Takip edilmediğini mi sanıyorsun!?" Şlak!! "Yüzüme bak!" Şlak!! "Tonla para veriyoruz o dershaneye." Şlak!! "Niye gidilmiyor o dershaneye?!" Şlak!! "Nerdeydin bütün gün?" Şlak!! Annemin bana vurmayı bıraktığı yerlerde adeta sezercik gibi açıklama yapmaya çalışıyordum. "Arkadaşlara gittik. ödev yaptık anneciğim." O gün annem burnum kanayana kadar beni dövmüştü. Daha önceleri yaptığım onca yaramazlığa rağmen hiç dayak yememiştim. İşin en acı kısmıysa, ben haylazlık etmek yerine bütün gün ödev yapmıştım ve haklı olarak annemi buna inandıramıyordum... Şlak!! Şlak!! Şlak!!
annem beni doğurduktan 3 saat sonra ,asansörde babama: "Ne çıkmış acabağ? Açta bir bakalım."demiş .Çok severler beni sağolsunlar.(beni devlet hastahanesinde.büyük kardeşimi özel hastahanede doğurmuş. düpedüz rejim değişikliği, düpedüz darbe.)
Eve misafirler gelmişti. Sakince bilgisayarın başından kalktım ve ''Hoş geldiniz nasılsınız iyi misiniz?'' cümlesini kurduktan sonra geri bilgisayarımın başına geçtim. Yaklaşık 2 dakika sonra anlayamadığım bir biçimde içeriden anırmaya yakın gülme sesleri geldi. Dikkatlice dinlediğimde gözümde nazik ve narin olan komşu kızı anırarak ''HA HA HA ŞUNA BAK PARMAĞIM KADAR EHUEHUE'' dedi. Saniyelik bir kalp krizi geçirerek içeri koştum ve korktuğum şey karşımdaydı. Annem sünnet fotoğraflarımı ortaya sermiş komşularda dikkatlice inceliyordu. Bir şey diyemeden başımı eğdim ve içeri doğru giderek pipomu ağzıma yerleştirerek Geekyapar! adlı kanala bu taze anımı anlattım. Bu arada gerçekten şuanda yaşanmış bir olay :'(
annemle en tuhaf anım hiç unuttmam bundan 3 yıl önceydi evde çok sıkılmıştım dişarıda gezelim demiştim baya bi kavga ettik ben çık dışarı diye bağırmıştım odamdan.akşam olmuştu annemle haftada 2 3 gün akşam kahve içmeye sohbet etmeye giden arkadaşı ve benim 4 senelik sınıf arkadaşımın annesine gittmiştik işte ben hala sabahki yaşadığım tartışmanın sinirini taşiyordum rahatlamak için kulaklık takıp şarkı dinleyerek yürüyordum misafire üst köprüde yürürken aniden biri kolumdan tuttup beni çevirip bi tane osmanlı tokadı atmıştı bi kaç sn kendime gelemedim sonra bi baktım annem okadar seslendim cevap versene ağızına sıçtımın çocuğu demişti o an sabahki siniri görebiliyordum ben tabi kulaklık yüzünden duymadım diyorum anne yeminle duymadım seni vallahi diyorum annem bana inanmiyor kolumu sıkıyor en sonunda kalabalığın ortasında yeter lan yeter bi git lan başımdan hiçbir boka inanmiyorsun diye bağırmıştım herkes bize bakmıştı annemin o anki bakışından aha şimdi sıçtık bakışını görebiliyordum hem misafire gittmedik eve geri döndük hemde evde bi güzelde dayak yemiştim sopayla halada kavga ediyoruz ama evrim sağolsun artık dayak yemiyorum
10-11 yaşlarımdayım, televizyonda bir film izlerken milli olmakla alakalı bir şaka duydum ama bir anlam veremedim. Aynı günün ilerleyen saatlerinde annemle beraber ayakkabı almaya çıkmışken aklıma birden bire bu şaka geldi ve kendi kendime "Bu soru işaretlerine daha fazla dayanamayacağım!" diyerek anneme biraz da yüksek bir sesle: "Anne, milli olmak ne demek?" diye sordum. Etrafımızdaki yaşlı teyzelerin astigmatlı gözleriyle beni yargıladıklarını hissedebiliyordum. Ama nedenini bilmiyordum. Annem de "Kapa çeneni eve gidince babana sor!" diye kızmıştı. Bu kadar negatifliği kaldıramayan çocuk aklım bu soruyu aklımdan sildi. Sonra zaman beni pisleştirdi ve sorunun cevabını kendi kendime keşfettim.
Abi kısa ve öz bir gün rahatsız gibiyim dedim "anne bana ilgi göster" demiştim bir kağıdın üzerine "İLGİ" yazıp tutmuştu o gün bugündür annemden ilgi istemedim. 😂
ömercan bir ara mesneviden ders aldım çalıcak sandım.
7 лет назад+1
annem, babam ve babaannemin sık sık anlattığı bir olayı sizlerle paylaşayım. daha yeni yeni emeklemeye başlayan bir bebekmişim o zamanlar. annem de yemek yaparken patates olmadığını fark edince hayal kırıklığına uğramış. bende sürüne sürüne babaannemin evine gidip (ki evlerimiz aynı kattaydı.) minnak yumruklarımla dövmeye başlamışım kapıyı. babaannem kapıyı açınca yere düşmüşüm ama bozuntuya vermeden emekleyerek mutfağa girip sebzelikten bir patates alıp bizim eve götürmüşüm. annem de baya sevinmiş patates getirdim diye. babaannem sesini çıkarmamış bu duruma ki babamda o gün ordaymış. bir gitmişim iki gitmişim üçüncüde babam popoma vurup "yürü eve" deyince bir daha gitmemiş. işte bu konu onca yıl sonra ortaya çıkınca adım patates hırsızına çıktı. sülalede gelen geçen patates hırsızı diyor.
Hizmet Getirdim: 0.50'de masada dans eden kırmızılı kadının adı Tarra White. Kendisi kötülü filmler çekiyor. Adını bir arkadaştan duymuştum. Kolay gelsin.
Kaçtır izliyorum ilk defa yazayım dedim. Öncelikle hepinize selamlar :) Küçükken yaramaz bir çocukmuşum. Ben yaptıklarımı pek hatırlamıyorum ama her misafirliğe gidişimizde "aaa bizim vazoyu kıran çocuk", "aaa bu bizim camları indiren bebe" gibi yellenmelerle hep anılırdım. Bir gün gene evdeki televizyonun prizinin nereye gittiğini merak ettim tv'yi nin içini çatalla açmaya çalışıyorum annem gördü. ANNESİ GÖRDÜ! inattan mıdır nedir yapma olum dedikçe devam ettim. En son bir bozdum tvyi orasını hatırlıyorum sonra bir güzel dayak filan 5 dk sonra bu sefer de radyonun peşindeyim. Annem bağırarak "bak seni bağlarım bebe yerinde dur oynama" gibi bir nida ile seslendi. "yok ya yapamazsın" - "yaparım" - "yapamazsın" filan derken annem gitti arka odadan ip de bulamamış kadıncağız benim pijama altlarından biriyle beni bağlamaya kalktı ben de gülüyorum olmaz öyle şey filan diye. oluyormuş. kadın nasıl düğüm attıysa çıkamadım pijamadan. ellerimi de deli tımarhanelerdeki gibi bağladı. Evin içinde koşuyorum ağlıyorum yok kadın çözmüyor. Gücüm de yetmedi yırtmaya pijamayı. öyle 4-5 saat durduktan sonra babam eve geldi çözdü filan. yaklaşık 20 yıl geçti hala pijama durur. hanım geçen atalım dedi "yok" dedim "onun bende anısı var." ne anısı var diyor söyleyemiyorum da utancımdan. o pijama bana anayla inatlaşılmayacağını öğretti :) Bu da böyle bir anı işte. Saygılar
7 лет назад+3
15 yaşımda ergenler ile dolan kendi ucuz dünyamda en yakın arkadaşım hala annem. tam konuya uygun değil ama anneler günü edition dediniz yazmadan geçemeyecektim:)
Yıllardır izleyip gülerim, sonunda benim de başıma geldi. Kalçamda çıkan sivilceyi aileme gösterdiğimde hepsi lokum demeye başladı sanki genel geçer bir bilgiymiş gibi. Şok geçirdim, gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Israrcılar ama ben doktorun verdiği kremi kullanmayı tercih ediyorum.
4. sınıftaydım tarlada tütün ekmiştik.Neyse ben yoruldum uzanayım dedim az bizim işçinin birinin de 5 yaşında falan oğlu var.Ben uyuyakalmışken bu oğlan üstüme işeyerek beni uyandırdı.Kalkıp 2-3 tane çaktım, böle iğrenç bir tat yok 1 saat boyunca dilimi sudan geçirdim.Neyse geri anneme söyliyeyim dedim diyorum "anne çocuk ağzıma işedi" o an işçilerle konuşuyor "he he tamam" falan diyor bu konuşma 3 kere falan oldu neyse boş ver dedim eve dönerken arabada "anne çocuk azıma işedi diyorum niye takmadın" dedim."Ne çocuk ağzına mı işedi niye söylemedin"falan dedi o an içimden başlarım böyle işe falan dedim.En azından sidiğin tadını öğrenmiş oldum hala ağzımda tadı var :(
Annemin de benim de fikrim aynıdır. Ben 7-8 yaşlarındayken hastalıktan ötürü iğne olmam gerekti. İğne de penisilin olduğu için herhangi bir sağlık kuruluşunda yapmıyorlar. Annemle devlet hastanesine araç da olmadığı için mecburen toplu taşımayla gittik. Yattım falan işte hemşire say dedi 1,2,3 derken 6 dedim ve muazzam bir acı hissettim. Meğer kadın iğneyi kıçımda dondurmuş çıkmıyor,nasıl becerdiyse artık. Şu an bile sızladı be. Annemin kucağında kıçımda iğneyle hastanenin ortasında oradan oraya gidiyorum,bir yandan da "bir daha 6 demem,bir daha 6 demem" diye bağırıyorum. Daha sonra doktorun biri bir şeyler yapıp çıkardı allah razı olsun ama ben ne basabiliyorum ne yürüyebiliyorum. Kadın beni-eşşek kadar çocuğum sonuçta-pek de kısa olmayan mesafe kucağında kıçım havaya bakarak taşıdı. Otobüste de hala ağlıyorum yüzüstü vaziyette. İnsanlar baktıkça da "kıçım,kıçım bir daha nasıl oturacağım" diye saçma sapan feryat ediyorum. Kadını de kendimi de rezil ettim o gün. Her türlü hakkı büyüktür vesselam. Ondan sonra da ciddi bir süre 6 demedim o rakam benim çocukluk travmamdı resmen. Hala da o hemşireyi yâd ederim,inşallah başka çocuklara yapmamıştır. (Sıçmalı falan değil ama organ aynı)
Ergenlige yeni daha ilk girdiğim vakitler peçete kullanmazdım. Çöpte çok ıslak peçete görürlerse anlarlar diye bi düşüncem vardı. Onun yerine giymediğim bi atlete yapar odanin bi köşesinde gizlerdim sonra da okula giderken sokaktaki çöp kutusuna atardım. Fakat epey bi biriktirirdim atlette. Ve her seferinde atlet tamamen sapsarı olmuş bi durumda olurdu. Bi gün okuldan eve gelip üstkata çıkarken yan odadan ablamın "bu çok yırtık bunu atalım" dediğini ardından da annemin "yok, ..... (ismim)... onunla siliyor" dediğini duydum. Çamaşır katladıkları haricinde bir anlam veremedim. 2 gün sonra gardıropta yine hiç giymediğim bir kazağın için gizlenen atleti almak için aradığımda bulamadım. O zaman jeton düştü, başından kaynar sular dökülmek ne demekmiş o zaman anladım. Tüm hayatımda o idrak etme sürecindeki 10 sn deki kadar terlemedim.
Biz bir avm'ye gitmiştik, ben de orada içkilere bakıyordum. Şişeleri inceliyorum öylesine, zaman geçiriyorum. Oğlum bir anda çok korkmuş gibi bakan bir suratla avm'nin ortasında ''Anne sen içmeyi bırakmıştın hani!'' diye bağırmıştı. Tüm avm bana dönüp bakmıştı, çok utanmıştım. Herkes beni sanki alkolik bir anneymişim ve çocuğuma kötü davranıyormuşum sanmıştı. O an o şaşkınlık ve utanç ile sadece gülümseyip, oğlumu kolundan tutup avm'den çıkabilmiştim. Hatırladıkça hem güler hem utanırız.
Ygs-lys öğrencisiyim. Tv la falan hiç aram yok ama sizi ve bir kaç youtuberı baya takip ediyorum. Annem içerde işlenirken bende uzanmış sen ne diyonu izliyordum. Kahkaha sesleriniz falan havada uçuşuyor ben ayrı gülüyorum falan annemde klasik triplenmiş kalk ders çalış bu şeyleri izleyeceğine falan diye. (Sınav sonucumda kötü gelse anlicam abi iyi aldım) neyse işte geldi içeriye falan böyle söylencekken tam ömercan abinin anlattığı şey dikkatini çekti sonra benimle birlikte oturdu falan baya izledi. Artık laf yapmıyor ömercan abi çok teşekkür ederim. En garip anım olmasa da olsun djdjdmss
Sizinle trajikomik bir anımı paylaşacağım. Bu olayın başlangıcı hemen hemen bundan bir sene önceye dayanmakta, yine yaz aylarındayız ve üniversite yeni tatile girmiş, adana da evimde sıradan bir günde kız arkadaşımla kavga etmekteyim. Telefonda bağırış çağırışlar, sağ sola yumruk sallamalar, masalara vurmalar gibi abes hareketli bir tartışma yaşamışım ve sakinleşmeye çalışıyorum. Kafamda kavgadan haklı çıkmak için binlerce düşünceyi seviştirirken aniden telefon çaldı ve şu şekilde bir sohbet gerçekleşti. " Merhaba ben fatih, Aysel teyzenin oğluyum, annem vefat etti ve yarın bilmem nerede cenazesi var annelere iletirsen sevinirim." Telefon kapandıktan sonra düşünmeye fırsat kalmadan bu işleri başıma açan pislik sevgilim akabinde hemen aradı ve kavgama kaldığım yerden bütün haşmeti ile devam ettim. Neyse buraya kadar her şey normal ama size konu bütünlüğü açısından bir kaç bilgi vermek zorundayım, ilk olarak aysel teyze kimdir? Bu teyzemiz bizim çok eskiden ev sahibimiz olup, annemin o dönem yakın arkadaşlarından, böyle minnoş, şirin mi şirin bir yaşlı teyzemiz olup o evden taşındıktan sonra ki bu 10-15 yıla denk geliyor, senede bir kaç kere telefonda görüştüğü annemin vefa borcu olan ailecek sevdiğimiz yaşlı bir teyzemiz. Tabi aysel teyzenin oğlunun beni aramasının sebebi, bundan 3-4 sene önce aysel teyze bize ziyarete geldiğinde, telefon kullanmayı bilmediği için annemin numarasını onun telefonuna eklememi istedi ama ben tabi annemin numarasını ezbere bilmediğim için kendi numaramı yazma eşekliğini yapmıştım ve bu durum böyle kaldı. Anneme ulaşmak istediklerinde beni ararlardı ve bir şekilde annemle görüşürlerdi ki o da yılda 1-2 kere en fazla hatır için kısa bir sohbet şekline son bulurdu. Neyse işin özü bu vefatında 3-4 ay sonra evde bilgisayarımda çılgınlar gibi geeklik yaparken annem gelip, oğlum aysel teyzenden haber yok mu baya uzun süredir sesi çıkmadı? gibi bir soru sorunca benim kafamda bir anda şimşekler çaktı ve anlık bir şoka girerek adeta bvs'deki flash'ın geldiği sahne gibi bir anda " it's aysel, aysel is the key" gibi bir sahne yaşadım, kısa süreli şoku atlattıktan sonra kafamdaki hesaplar sonucu, annemin cenazeyi kaçırmasına mı yoksa unuttuğum için bana çemkirmesine mi ya da daha kolay mı geldi bilmiyorum ama şu cevabı vermiştim " hayır annecim aramadı hiç". Evet abilerim, ablalarım, kardeşlerim bu şuana kadar işin trajedi kısmıydı ve artık olayın komedi kısmına gelelim. Bu olaydan yaklaşık 1 sene geçti ve annem hala aysel teyzenin yaşadığını zannediyor. Hala ara ara yalanlarla olayı geçiştirsem de ( anne aradı dışarıdaydım, anne aradı selamı vardı çok, anne dur şimdi işim var sonra ararsın vs...) gibi bahanelerle geçiştirsem de hala anneme bu durumu nasıl açıklayacağım hakkında hiç bir fikrim yok. Hayır ortak bir eş dost olsa da aysel teyze vefat etti bizi aramadılar diye çocuklarına çamur atsam diye beklemekten bu zamana kadar gerçeği sakladım . Aysel teyzeyi böyle bir olaya alet ettiğim için utanıyorum ve annecim, bunların hepsi sen üzülme diye yaptım demek isterdim ama yaşananların hepsi eşekliğimin bir sonucu maalesef. Sanırım yavaş yavaş telefonda aysel teyze rolu yapacak birine ihtiyacım olabilir, bayramda yaklaşıyor bu sefer nasıl geçiştirecem bilmiyorum.
İspanyadayken annem oyuncak bebek bakerken "how much baby" diye satıcı kıza söyleyince kız 5 dk şoku atlamatı. Sonra elindeki bebeği gördü ve gülmeye başladık.
Annem yorum olarak yazmış ama ben göremedim tekrak şöyle bırakayım efe küçükken cok ağlayan bir çocuktu ama öyle böyle ağlanmazdı bir pipet için in 3 gun ağladığını bilirim.birgun bu ağlamalarına kesin çözüm ailemizdeki büyüklerden geldi.üç cuma sela ezan arasi dayisinin ayakkabısıyla ağzına vurulacak ve boylece yersiz ağlamalar bitecekti..çaresiz ve bıkkın ben yavaş vurulmak kaydıyla kabul ettim. Ablamla birlikte denemlere başladık ilk hafta hic değişiklik yok..ikinci hafta abla biraz daha mı hissedilir vursam dedim.ama yine değişen bişey yok...üçüncü hafta deliye döndüm artık ne yapsam susmuyor çıldırdım ablam hala yavaş yavaş uğraşırken ben kafayı yemiş bi şekilde ayakkabılıktan bulduğum krampon aldım sallaya sallaya geliyorum gerildim gözüm dönmüş ablam tuttu "bırak abla bırak kesmez o şöyle bi geçireyim suratına anca ozaman belki "dedim.. sonra sakinleştim tabi :) sonuç yine değişmedi Ama bize böyle bir ani olarak kaldı
küçükken biriktirdiğim bilgi kartları vardı değişik bilgiler veren resimli kartlar.2.sınıfa giderken bunları biriktirirdim ve bir kartta güzel bir kadın resmi vardı ben her akşam o kartı öper okşar sarılırdım bigün annem odama girdi bisi sormaya beni kartı öperken gördü çok umursamadı sordu sorcanı ve gitti.bense utangaçlığın şokuyla çıkardım tüm kartları sanki annem izliyomuş gibi diğer kartlarıda öpüp seviyorum annem hepsine aynı sapıkça ilgiyi gösterdiğimi görsün diye ama annem çoktan gitmişti.
Ben henüz 5-6 yaşlarındayken annemle bir süpermarkete alışverişe gitmiştik. Nedense alışveriş çok uzun sürdü ve birden çişim geldi. Anneme söyledim, "eve kadar sabret oğlum" dedi ancak dayanacak gibi değildim. Sonra annem, reyonlarla ilgilenen bir çalışana gidip "oğlum çok sıkıştı, tuvaletinizi kullanabilir miyiz?" diye sordu. Personel de "kusura bakmayın hanımefendi, tuvalet sadece personel için, size müsaade edemeyiz" dedi. Annem de çok sinirlenip "öyle mi, peki o zaman" diyip bana döndü ve "yap çişini oğlum" dedi. Ve herkesin içinde bana zorla çişimi yaptırdı. Peynir reyonunun önüne ılık ılık işemiştim. Ben işimi bitirip rahatladıktan sonra annem personele dönüp "buyur temizle şimdi" dedi ve umarsızca alışverişine devam etti. Ben de çişli şortumla gezerek her yeri batırmaya devam ediyordum. Annemin suratında şeytani bir gülümseme vardı. Alışveriş nihayet bitip ödeme kısmına geçtiğimizde mağaza müdürü yanımıza geldi. "Çok özür dileriz hanımefendi, sizi mağdur ettik. Personelimizin böyle bir şey yapmaması gerekirdi. Alışverişiniz bu seferlik bizden, bunu bir özür olarak kabul edin" dedi. O gün annemin dehasını ilk kez gördüm ve hayran kaldım. Kadın hem personelden intikamını almış, hem de alışverişi bedavaya getirmişti. Bugün bile çevresi tarafından çok korkulan, ama bi o kadar da çok sevilen bir kadındır. Canım benim.
7 лет назад+1
The Poor Jewish çok tatlı kadınmış. Annene selamlar
Annem anlatıyor ben yazıyorum bunu da Bir gün de babasıyla ben oturduk televizyon izlemeye çalışıyoruz efe sürekli babasının kafasına oturmaya çalışıyor babası indiriyo o çıkıyo tekrar bu böyle bi süre tekrar etti en son çıktı ıkınıyor adamın üstünde babası " olum ne yapıyosun "dediğinde " azına sıçıyorum baba " cevabı vermişti
7-8 yaşlarındayım.Hasta oldum haliyle hastaneye gidildi, çocuk acile yatildi.Herşey anneciğimin sabahtan beri serum yiyorsun yavrum ben sana bi tost yaptırayım demesiyle başladı.Annem tostu getirdikten sonra, aldigim ilk lokmada midemde ki olup olmayan herşey yukari hizla tirmanmasiyla ve benim elimle onu tutmaya cabalayip suratimin kusmuk olmasiyla bu da yetmeyip geriye kalanlari annecigim ustune boca etmemle devam etti.Ama olayin en kotu kismi biz birinin evden gelene, kiyafet getirene kadar hastanede o sekilde beklemek zorunda kalmamizdi.(Kusmamın tek sebebi ise annecigimin o tostu yagli yaptirmasi idi.)Bu olayin bu kadar sinir bozucu kilan diger bir neden ise o sirada bulundugumuz devlet hastanesinin cocuk acili tika basa dolu idi .(Yaklasik yirmi cocuk ve buda yetmezmis gibi bide onlarin aileleri )
3 senedir Turkish Delight diyince aklıma bu video geliyor
daha fenafillahı ben daha dün püskevitli lokkum yedim, evet bu hafıza sorununu yaşadım
gelin millet snd dc serverı kurdum hasret giderin discord.gg/MtrZCD9Q
Sen şu eve kız attım (yanlış anlamayın ) diyen herif değil misin?
@@billharford9150 evet o herifim
@@themanofsteel7385 olm adam her gün burda
üç ayda bir bu lokum hikayesini dinleyip gözümden yaş gelmeden hayatıma devam edemiyorum
kesinlikle dksşkgşetleşm
stüdyoda 3 mevsim yaşanıyor. ömercan yaz, türkdoğan sonbahar, cs kış
Faruk K'nın çenesi Noluyo lan
@@duckyouyoulilshift329 ʂəɳ ɳə ɖɨʎøɳ ɳəɹɖəʔ
gelin millet snd dc serverı kurdum hasret giderin discord.gg/MtrZCD9Q
23 mart 2021. Saat 03.45 ve her kendimi kötü hissedip uyuyamadığımda olduğu gibi yine kendimi burada buldum.. 3 senedir kendimi iyi hissetmek için yaptığım şey sen ne diyon izlemek
8 Aralık 2021, saat 02.47 berbat değil ama kötü bir gündü. İyi geceler.
5 Ocak 2022, saat 03,21 berbatım ve günümde bok gibi. Galiba CT'nin yemekten gebermek üzere olduğu mantı, çiğ börek ve ayran üclemesi ile yaşantıma son vereceğim. İyi geceler.
11 Şubat 2022 saat, 00.52 artık insanlara katlanamıyorum. Ne zaman ya onların ölmesi ya da benim ölmem gerektiğini düşünsem kendimi oyalamak için bu 3 kişinin bir arada sohbet ettiği video serisini izlerim. İyi geceler.
21 Mayıs 2022 keşke sen ne diyon geri dönse
7 Şubat 2024 saat 02.27
CT ' nin babası CT'yi tek başına yapmış 👏👏helal olsun
2000 yılında Annemle Amerika'ya Florida, Tampa'da yaşayan Teyzemi ziyarete gitmiştik. Ben ozaman 14 yaşında azılı bir ergen olduğum için sürekli American Pie hayalleriyle dolup taşıyorum. Ama nereye gidilirse aileyle hareket etmek gerektiği için bir türlü kendi başıma takılamıyorum. Ve ozamanlar tam emo tavırlarda sürekli salaş gömlek, eller cepte, her adımımda bana "help me" bakışları atan convers'lerime baka baka yürüyorum. Tabi annem de bu durumdan çok rahatsız ve sürekli arkamdan "Evladım dik dur! Çağlar Dik dur, kamburun çıkacak! diye söylene söylene takip ediyor. Bir ara ben inatlaştım (sonuçta Amerika'dayım artık, özgürlükler ülkesi..) o daha da inatlaştı. Ben inadına daha bükülüyorum, annem daha da sinirli biçimde "Çağlar DİK! Evladım DİKK dur DİKKKK, DİKK!! diye arkamdan bağırmaya başladı. Sonra bir baktım İngilizce konuşulan bir ülkede Sokak ortasında "DICK DICK" diye bağıran annemle başbaşayım ve tüm sokak anneme bakıyor. Bazıları deli sanıp uzaklaşıyor falan. En son ergen sesimle arkama dönüp bağırdım: "Şu kelimeyi kullanma artık, beni rezil ediyosunnn" diye. Sonra teyzem durumu açıklayınca o da utandı ve arabaya binip eve döndük. Ayrıca ülkeye girerken bavulumuzu açıp kontrol eden Havaalanı polisine de ortaokul ingilizcemle "Tahin Pekmez"i ve "Poşette Vakumlanmış Boyoz"u anlatmaya çalışmak ayrı rezillikti!..
acayip iyimiş
Çağlar avcıl annesine dürüst olsaydı videosu gelsin
Güzel tecrübe ben de şehir dışına çıkamadım.
POŞETTE VAKUMLANMIŞ BOYOZ
Sungurun yorumları igrenc canlandırmalarını özledik. Omercanin şaşırmalari, arada kaynayan ince esprileri… Ct’nin okuyamamışlari…..
Keske dağılmasaydı sen ne diyon
Siyasi espirilerde "KAYYUMLAR" intro girince ölüyorum yaw. #Kayyumlandı
10:55 bu anı tartışmasız bana göre sen ne diyon tarihinin en komik anısıdır. Nerdeyse tüm sen ne diyonları 3 4 kez izlemiş olarak söylüyorum bunu
Asit atmış oblivion ve star wars bölümü daha iyi bence
@@tolga4497 34
Acid ve lokum geek efsanesi ya
Kızlarının kulaklarına işeyen nine de iyiydi.
@@Sefa332 Bu hangi bölümdeydi ya :D
size bir türlü atanamıyorum YILDIM ne haliniz varsa görün
Kayyum Kayyumoğlu ulan 😂😂😂
Birlikten kuvvet doğar. Kafa kafaya verip çabalarsak eninde sonunda atanırız. Yılmak yok!
Kayyum Kayyumoğlu ahh ah nerde o eski kayyumlar
Atanamayan Kayyum hiç sorma azizim
40 yıllık kayyumum böyle özentiler görmedim
Bu en efsane bölümlerden biridir. Yılda 1 kesin geri dönüp izlerim. Ve yine buradayım.
2020 de benden başka izleyen var mı çok merak ettim 😂
Beeen 😀 yuksek ihtimalle onumuzdeki 5 10 yil boyunca da izleyeceğim.☺
umut 12 😂
olmaz olur mu yav
@@imjustapoorwayfaringgeek ettiği lafa bak adamın xd
Ben baştan başladım buraya kadar geldim işte sanada selam
Annem, bildim bileli, azılı bir sigara tiryakisidir. 9-10 yaşlarında, annem yine sigarasını tüttürmüş kitabını okuyorken; anneme o can alıcı soruyu sordum: Madem bu kadar kötü bir şey, neden sürekli içiyorsun? Annem şöyle bir baktı ve, gayet sakin, sigarayı bana uzatarak "Al" dedi. Ne yapacağımı şaşırdım. "Nasıl yani ık mık..." derken, "Al, al bir fırt" diye yineledi. Anne sözü dinlenir, ben de azıcık çektim; kötü bir tat aldım. Annem "Olmaz öyle, iyice çekeceksin ciğerlerine." diye uyardı ve zorla ikinciyi de çektirdi. Başlarda bilinçli ve eğitici görünüyordu; ama sanırım beni de bir bağımlı yapacaktı. İkinci fırtı söylediği gibi çektim. Gözlerim yaşardı. 5-10 dakika arası kesintisiz öksürdüm. Aynısını alkol kullanırken sorduğumda da yapmıştı. Ailedeki bütün çocuklar, annemin baştan çıkarıcı sigara teklifine maruz kalmıştır.
(PlayStation: Hala sigara ve alkol kullanmıyorum.)
Zaman yolculuğumdaki son durağımdan sesleniyorum,2023'e gelmeyin
keyifli zamanları hatırlatır diye açıyorum, sadece hüzün veriyor.
Oğlum eşim ve ben bir gün misafirliğe gittik.Can o zamanlar 6-7 yaşlarında tuvalet eğitimini erken yaşta vermeme rağmen bazı sorunları yaşıyordu herneyse misafirin salonunda otururken can misafir çocuğunun play doh hamurlarıyla renkli renkli boklar yaparken bir anda ayağa kalkıp bağırdı:Anne! Anne! Tuvalet! diye bağırdı bende onu tuvalete götürdüm ve kapının önünde beklemeye başladı sonrasında:Bitti! diye seslendi.İçeriye girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok oldum.Tuvalet Alaturka idi ki can henüz alaturka tuvalette tuvaletini yapmadığı için nasıl yapılacağını da bilmiyordu ve kapıyı açtım ve bana maşrapa uzattı.Maşrapanın içine bakınca bir de ne göreyim.Yarısına kadar bokla dolu bir maşrapayı elinde sallıyordu.Olayın şokuyla ne yapacağımı bilemedim.Kendimi Toparlayınca Can'ın altını silip maşrapanın içini boşaltıp içeri döndük.Bu da böyle bir anım(ız)dır
O Zamanlar 15 yaşlarındaydım , futbolcu kartları biriktirip o futbolcu kartlarıyla ticaret yaptığımız , Eurovision'a katılabildiğimiz !!! , ülkede herkesin siyaset konuşmak zorunda olmadığı , mahalle maçlarının ezan okununca bittiği ve hakemin +3 uzatma verdiği , güzel senelerdi.O seneler Barcelona'nın ve dünyanın 1 numaralı futbolcusu RONALDİNHO'nun kartı olanlara kızlar teklif ediyordu , kartı viçuuuv diye cebinizden çıkardığınızda 30 dakikası bedavaya getiren kızlar vardı o kadar değerli bir karttı ronaldinho.Mahallede Ronaldinho kartına sahip olan 1 kişi vardı ve mahallede herkes bu elemanı kıskanıp Ronaldinho karşılığında para teklif ediyordu ama piç hiçbirine yanaşmıyordu.Her gün Ronaldinho çıkar umuduyla anneme zorla kart paketi satın aldırıyordum her seferinde Sabri , Pandev zart zurt siktiri boktan adamlar çıkıyordu , bir gün mega paket satın almıştım ki bu pakette bugünün parasıyla 35-40 lira civarıydı.Yanındada hediye 5 liralık paket veriyorlardı.40 LİRALIK PAKETİ HEYECAN İLE AÇTIM İÇİNDEN RONALDİNHO ÇIKMASI UMUDUYLA FAKAT YİNE FASA FİSO.O ÜZÜNTÜYLE YANINDA HEDİYE VERİLEN 5 LİRALIK PAKETİ CAAARTT DİYE ORTADAN YIRTTIM 40 LİRAM BOŞA GİTTİ DİYE YIRTTIKTAN SONRA BİRDE NE GÖREYİM , 5 LİRALIK YANCI HEDİYE PAKETTEN RONALDİNHO ÇIKMIŞTI VE BEN O PAKETİ YIRTMIŞTIM DOLAYISIYLA ORTADAN İKİYE BÖLÜNMÜŞ BİR RONALDİNHOM VARDI 1 AY FELAN AĞLAMIŞTIM İÇİME ÇOK OTURMUŞTU ONDAN SONRA BİRDAHA NE KART ALDIM NE DE RONALDİNHOYU İZLEDİM BARCELONA MAÇI OLUNCA KÜFÜR EDİYORDUM...
gelin millet snd dc serverı kurdum hasret giderin discord.gg/MtrZCD9Q
analık...
Memleketten annemin bir akrabası gelmişti,6-7 yaşlarındaydım ve kadını cidden hiç sevmiyordum elimde olsa bir kaşık suda boğardım kendisini.Bir gün ne yapıp ne etsemde bu kadını rahatsız etsem ve evden yollasam(teyzemler apartmanda en üst katta oturuyorlardı bu akrabamız da onlarda kalıyordu)diye düşünürken aklıma şuan düşününce bile utançtan beni yerin dibine sokan bir plan geldi.Poşet dosyanın içine sıçıp ağzını bağlayıp salona doğru fırlattım ve banyoya kaçtım, kapıyı kilitledim sonra içeriden gelen çığlıklar ve annemin kapıya dayanması bir oldu kapıyı açmadım ve gitmesini bekedim tabi misafirler gidince büyük bir dayak yemiştim ama değerdi.Kadına olan nefretimin sebebini sorarsanız artık hatırlamıyorum
Dayı hala akrabaları görüşüyor musunuz
Ajajwjsisxiissosos
Ooo 208 bin abone olmuş. Çikolata banyosuna kaldı 792 bin. Ömercan'ı 50 yaşında o hallerde görmek istemesem de gördüğümde gözüm açık gitmeyeceğim...
bütün gün eski sen ne diyonları izledim yemin ediyorum hayat daha güzelmiş
27:43 *can sungur "al" diyerek frikik veriyor*
2024 bitmek üzere ve ben yine buradayım 🫡
Aynı sekildeee
Ben ilkokuldayken yemek konusunda annemle sürekli kavga ederdik. Ben çok yavaş yerdim, o çok hızlı. 'Makineyi çalıştırmak için seni bekliyorum!' klasik cümlemizdi. O zamanlar üst katımızda karadenizli bir aile oturuyordu. O gün de hamsi tava yapmışlar. Annem de onlarla beraber yapmış, eve elinde bir tava hamsiyle geldi, koydu önüme, hadi ye diye. Ben de hamsiyi severim ama o gün midemi abur cuburla tıka basa doldurmuşum, eve gelince yemek yeme gibi bir planım yok. Dedim anne ben tokum, hayır dedi yiyeceksin çok faydalı. Yemezsen dışarı çıkmayı unut. Ben de mecbur başladım yemeye. Bir iki üç derken, tavanın çeyreği bitti. Annem diğer odaya geçti 'ben gelene kadar hepsi bitecek' dedi. Ben biraz daha devam ettim, ama baktım olmayacak, artık hamsiden de tiksinmeye başlamışım, eteğimin ceplerine(2 cebi vardı) başladım doldurmaya. Hamsileri avuçlayıp avuçlayıp cebime tıkıştırıyorum. Bir yandan da gözüm kapıda, annem böyle görse daha fena kızar çünkü. Tabaktan cebe tabaktan cebe derken sonunda başardım. Sonra da 'bittiiii' diye bağırıp odama koştum. Ceplerimdeki bütün hamsiyi çöp kutuma boşalttım. Sonra dedim bu balık sonuçta, kokar. Gözüme ilişen kolonyayı ceplerime bocaladım. Ama keşke yapmasaydım.. Yaklaşık iki saat sonra, oyun oynamaya diye gittiğim arkadaşın evinde, tüm gece burnumuza gelen kolonyalı hamsi kokusunun kaynağını aradık. Ben bi süre sonra durumu farketsem de hiç taviz vermeden ay uykum geldi diyerek eve kaçtım. O eteği annemin korkusuyla dolabıma sakladım, ki bundan daha aptalca bişey yapılamazdı heralde...
O günden sonra da, yani yaklaşık 11 yıldır hamsiye elimi sürmüyorum...
bluekiss yuh! hamsiye sırf bunun için mi el sürmüyorsun?
Khleodon bırak el sürmeyi kokusu bile midemi bulandırıyor :/
bir keresinde annemle salonda otururken ben televizyon izliyordum ,annemse barbunya mı fasülye mi ne kırıyordu(bunun başka bi ismi var mı bilmiyorum) sanırım 10 yaşındaydım star wars 2 yi izlerken annem sinir olduğunda çıkardığı sesten çıkardı.Dedim "allah allah noluyo acaba" falan sonra annem sordum ."yeni üçlemeyi mi izliyeceksin , cidden mi?"dedi ben bunu duyduğumda bile şok olmuştum zaten .Anneme kafa tutmaya çalıştım sonuçta 2000 nesli olarak kendi timeline'mı savunmalıydım , ama annemin bildikleri bununla sıralı kalmadı . öncelikle ilk üçlemenin kendisi için önemini ve neden onun daha iyi olduğu falan anlattı bütün bunlar olup giderken ben kendimi babama hobbit anlatmaya çalışırken adamın neler hissetiğini düşünmeye başlarken buldum.Çünkü bildiklerim onunkilerin yanında ancak dark veydır , cüce olan ve obiban kenobi demeye yetiyor gibiydi .Ek bilgi o zaman bile tüm originleri biliyor , animasyonları falan izliyor ve ilginçtir güzel bulunmayan çr leri bile okuyordum yani buna rağmen annem beni böcük gibi eziyordu.Annemi görseniz hiç öyle olduğunu zannetmesiniz fakat star wars la hayatını geçirenlerdenmiş (koleksiyonlarını gösterdi oradan biliyorum) ancak evlenip çocuk yapınca güçlerini gizleyip inzivaya çekilmiş.Bu ustalığın önünde eğilmekten başka bir şey yapamazdım ;şaşkınlığın, korkunun ve heyecanın verdiği güçle önünde eğildim ve "usta eğit beni " dedim .O günden sonra tartışmaya konuşmaya başladık fakat konu uzayınca (ve yeni filmin etkisiyle )star warstan soğudum , yazık kadını da padawan acısıyla bıraktım.
Beybur Kusdemir vay anasını ne anneler varmış
olsun benim annemde annem.
Bu arada akılda canlanması için ;annem elif şafak, ayşe kulin gibi yazarları da okumasını seven bir insan.Yani pek uyuşan zevkleri yok sanırım
Hahaha. Annesini savunacak bi özellik bulamayıp "Olsun benim annem de annem." demek. 😂😂😂😂
Beybur Kusdemir ikinci üçleme bok gibi
5 yıl geçti halen lokum hiksyesine döner bakarım. efsane..
6 yıl oldu halen bakıp gülüyorum.
-ANNEM'DEN
Hamit Hocan vardı ya senin ilkokulda , özel ders veriyordu bizde velilerle pasta börek yiyorduk. Ne oldu hatırlamıyorum tam böyle bir şey söylendi , derslerin haftaya ne zaman olduğuyla mı ilgili bilemiyorum artık... Bende hatırlayamadım. Sen de bir anda "Anne sende AIDS mi var?" demiştin. Önce bir şaşırdım bu deli ne diyor diye sonra gülmeye kahkaha atmaya başladık böyle Hamit Hoca , veliler falan. Düzelttim sonra AIDS değil Alzeihmer diye. Bir şeyi öğrenmişsin onu da yanlış öğrenmişsin. Gerizekalı çok utanmıştım.
-BENDEN
O zamanlar AIDS'i Alzeihmer sandığım için arkadaşlarımla oyun oynarken falan bir kuralı unutmuşum gibi yapıp hile yapıyordum, ya da zarda 5lazımdı ama 6atıyorum monopoly de, çaktırmadan bulunduğum kareyi de sayarak 5oynuyordum.Ortaya çıkınca da ben AIDS'im diyip üzülüyormuş gibi yapıyordum , ki bana acıyıp çok kızmasınlar. Ha şimdi bizim bir salak vardı , 3.sınıfta AIDS olduğunu iddia ediyordu diye ortamlarda anlatıp gülüyorlardır.
Edit: ayids diye okuyordum.
Evi arabayı birde Slash in Les Paul gitarını bastım yorumun seçilmesini bekliyorum. Tutarsa hepinize güllü lokum alacam.
+AXL ROSE kardeşim senin turnen yok mu ne arıyosun burda
Hacı bizim Slash çok ağlıyor sen ne diyon nerde? falan diye o yüzden.
Masada CS var lan
4 yıl oldu ama lokum kadar epic hikaye hatırlamıyorum
5 yıl oldu. Zeytinyağlı sopa da çok iyiydi ama lokum daha iyi sanırım.
7-8 yaşlarında falandım. Lion King vizyona yeni girmişti. Kaldığımız kasabada o zamanlar sinema yoktu. Anne ve babam beni yaşadığımız bölgenin merkezi şehrine götürmüştü. Takriben 45dk'lik mesafedeydi. Orada sinema vardı. İlk kez sinemaya gidecektim. Ancak sinema salonuna gittiğimizde, hiç yer kalmadığını öğrendik. Annem hemen olay çıkartıp, bilet kesen görevliye "sorumlu ile görüşmek istiyorum" dedi. Babamın ve doğal olarak benim anlam veremediğimiz bu talep sonrasında sorumlu geldi. Annem hemen beni elimden tutup sorumlunun yanına gitti ve başladı yazmaya; "Beyefendi bu nasıl iş, rezervasyon gerektiğini biz nerden bilelim. Oğlumun mutlu olması için onu hasta yatağından kaldırıp 1 saatlik yol geldik. 3 gündür 40 derece ateşlerde yanıyor. Bu nasıl iş. Şimdi ona siz açıklayın filmi neden izlemeyeceğini" falan dedi. Oysa hasta falan değilim :D Sözünü bitirdiği anda da elimi sıkmaya başladı. Doğal olarak elim ağrıdı, bağırdım ve ardından da ağlamaya başladım. Sorumlu ilk yok falan dedikten sonra ağlamama dayanamayıp "tamam bir şeyler ayarlayacağız" dedi. Annemin senaryosu tutmuştu. Merdiven boşluğuna benim için o eski pis beyaz plastik sandelyelerden bir tane koydular. Sinemada ilk filmimi öyle izledim. (Sağolasın anam) Tabi ben salona girerken prensip sahibi babam ile annemin tartışmalarını da duyuyordum. "Niye yalan söyledin insanlara, ayıp değil mi" falan diye.
Not: Bence gelecek program yorum seçme işinin Can Sungur'a bırakın ve her seçtiği yoruma da kürekle bok atın. Hem siz(ömercan ve ct) rahatlarsınız, hem de biz.
Annemler sigara içerdi ben de sürekli merak ederdim "Anne sigara nasıl bir şey?" sorusunu sürekli anneme sorardım. Sonunda anneme sormayı bırakıp sigara içecektim karar vermiştim (Bunu yapacağım dediğim zaman 5 yaşındaydım). Annemin bakmadığı bir anda, sigaranın yakılacağını bilmiyordum böyle de iş görür diye düşünüp içime çekmeye çalıştım ama başarısız oldum. Bu denememin neden başarısız olduğunu kendi kendime düşündüm ve hemen aklıma parlak fikir geldi ve "Ulan acaba bunu ben ters mi tutuyorum?". Sonra sigaranın filitreli ucunu değil ters tarafını içime çektim ve tütün kurusu genzime kaçtı. Hayvanlar gibi öksürüyorum. Bu seslerin üzerine annem geldi, ne olduğunu anlamaya çalıştı elimde sigarayı görünce ilk başta yakıp denediğimi düşündü ama sonunda tersten çektiğimi anlayıp yüzüme bakıp sadece "Gerizekalı..." dedi. Daha çok mallığım vardır da anlatmıyorum ama benim hatırladığım ilk bu tarz olayım bu olmuştu.
Merhabalar abi. O zamanlar küçüğüm, 5-6 yaşlarındayım. Annemin çok sevdiği çeyizlik bir perdesi vardı. Üzerinde tohumalar şeklinde çiçekleri olurdu. O çiçeklere dokunmayı, onlarla oynamayı çok severdim. Ama annem izin vermezdi, perdeyi kırıştırıyorum diye. Bir gün annemle babam evde yokken yine kardeşimle perdenin önünde oynuyorduk. Daha sonra yine perdenin çiçekleriyle oynamaya başladım. Sonra perdeyi kırıştarmamalı olduğumu hatırladım, ama yine de içimdeki çiçeklerle oynamak aşkını göz ardı edemiyordum. Yüzüğünün peşindeki Gollum'a dönmüştüm adeta. Çiçeklerle oynayıp, perdeyi kırıştırmamak için dahiyane bir plan kurmuştum. Çiçekleri kesecektim. Hemen bir makas bulup geri geldim. 8-10 tane çiçeyi kesip, onlarla oynamaya başladım. Bir az oynadıktan sonra bunları yakarsam, ne olur diye düşündüm. O değil de, çok acayip biriymişim çocukken. Mutfaktan kibrit kapıp geldim ve çiçeklerden birini yaktım. Sonra elim yanmasın diye çiçeği yere koydum. Daha sonra çiçeğin alevi diğer çiçeklere, bir az sonra da perdeye sıçradı. Ama perde ne biçim yanıyor. Orman yangını başlatmış mangalcı amca gibi bakıyorum perdeye. Kardeşime sanki bütün olanların sorumlusu oymuş gibi "gerizekalı çabuk su getir, evi yakacağız" dedim. Beraber koşup mutfaktan bardaklarla dolusu su getirip perdedeki ve çiçeklerdeki alevi söndürmeyi başardık. Annem eve döndüğünde küçükçaplı bir şok yaşamışdı. En sevdiği perdenin hem çiçeklerini kesmiş, hem de yakmıştık. Kardeşim hiç bir şey yapmamasına rağmen, annem onu da suçlu buldu ve ikimizi de bir güzel dövdü. Sonra da 1 hafta televizyon izlememe cezası verdi.
15:47 de masasakini görünce gülme krizine girdim 😂😂
Bu kanalı 10 gündür falan takip ediyorum. Bu sohbet gerçekten çok sardı. Eski videoları da vakit buldukça izleyeceğim. 👏
Sevgili anneciğim ben bebekken beni alaturka usul leğende yıkamak istemiş. Ama ben morarmışım boğulmuşum ve sesim nefesim gitmiş. Orda bulunan bir aile büyüğü hemen benden ümidi kesip kucağında dualar okumuş. 15 dakika sonra birden canlanmışım. Yanisi bir kere öldüğüm için bir daha ölmeyeceğime inanıyorum. "What is dead may never die!"
Profil resminin linkini atabilir misin? :)
Bilal Keleş bu bir ekran görüntüsü
Fyodor Ebru Nerden bulabilirim?
Bilal Keleş Sherlock 4. sezon 3. bölüm 1.10 saniyesinde gerçekleşiyor arz ederim :)
Fyodor Ebru Çok teşekkürler :)
Hayatımda bir kere adam gibi şut çekebildim. O da annemin yüzüne geldi.
Yemek yerken izliyordum. lokum mevzusunda durdurmak zorunda kaldım. gülmekten kusuyodum.
Yemeği bitirdim. Devam ediyorum şimdi.
Çok sarıyor, seriyi tekrar dönmek güzel
2022 de hala izliyorum. O kadar içerik eksikliği yaşanan RUclips da , üzerimde ki mutsuzluğu unutmak için eski güzel günlerin hatırına 4. Ye dönüyorum. Bu arada bende hala lokum yiyemiyorum .
mına goyim 2024 bitecek hala dönüp dolaşıp yine buradayım
Bugün baron zemo türk lokumu vererek cenazenin yerini öğrendi,bende aklıma bu bölüm gelince açıp bidaha izliyim dedim.
wish we could turn back time to the good old days :(
Lise zamanlarıydı. Sabahın 6'sında kim kalkacak gibi iğrenç duygularla yatmaya hazırlanıyordum. Gece 3 suları olduğundan da annem gelecek, kapat artık o bilgisayarı diye sinirlenecek diye biraz gerginim. Karanlıktan ve aynalardan deli korkan ben, anneme yakalanmamaya çalıştığımdan loş ışıkta, aynanın karşısında dişlerimi fırçalamaya koyuldum. (Banyonun kapısını kapatmayan aklıma tüküreyim.) Aynadan da direkt zifiri karanlık koridor ve annemin oda kapısı görünüyordu. Küçücük ışık kaynağı altında dengesiz beynim bana oyunlar oynuyordu. İyiden iyiye paranoyaklaşmıştım. Sürekli aynaya küçük bakışlar atıp karanlığın içinden gelebilecek tehlikelere hazırlıyordum kendimi. Ağzımı çalkaladım ve kafamı kaldırıp aynaya baktığımda gerçek mi hayal ürünü mü olduğunu anlamadığım bir yansıma gördüm. Aynadaki yüz koridorun karanlık sularından bana bakıyordu. Annem uyanacak da ağzıma terlik atacak korkusuyla çığlığı da basamadım tabi. Elimde diş fırçam, yüzün olduğu yöne doğru seğirttim. Bu bir yansıma değildi! Karşımdaydı! Hayatımda söyleyip, söyleyebileceğim bütün küfürleri sıraya dizdim. Ta ki yüzün benimle konuşmasına kadar... Karşımdaki kil maskesi yapmış olan annemmiş. Yaratıcı küfürlerimi bana yansıtıp uykusuna geri döndü. Seni çok seviyorum anneciğim. Keşke hala yanımızda olabilsen ve seni bir daha görebilsem. (Maskeli de olur...)
Şimdi size anlatacağım hikayenin baş kahramanı şuanda 23 yaşında olan ablam. Bundan yaklaşık 3 sene önce normal bir haftasonu babam silahını temizlerken, ablam o yaşına kadar hiç elini sürmediği silahı birden görünmeyen varlıkların gazlamasıyla eline alıp anneme doğrulttu. Büyük bir keyifle silahı sabit bir şekilde tutmaya devam eden ablam üstüne bir de " bak anne silahı tam ağzınla burnun arasına nişan aldım. Ahahahah" dedi ve içi dolu olan şarjörün varlığından habersizce tetiğe bastı. Dakikalarca süren derin bi sessizliğin ardından evde herkes kirece dönmüş yüz, faltaşı gibi açılmış kocaman gözlerle birbirine bakıyordu. Babamın " Kızım napıyorsun?" Demesiyle ablamın şüpheyle elindeki silaha bakması bir oldu. Şükürler olsun ki şarjör silaha tam olarak oturmamıştı. Eğer otursaydı ablam annemin yüzünü paramparça edecekti. Hikayenin daha ilerisini düşünmek bile istemiyorum. Bu olaydan sonra 20 yıl boyunca silaha elini sürmeyen ablam, 3 yıldır silahı görünce kaçıyor. Işte ablamın annemle yaşadığı en tuhaf olay budur.
Küçükken bir arkadaş gurubuna katılmak için yeterince atılgan olmadığımdan, annemin birden utanıp konuşamadığım o arkadaş grubunun yanında "bunu da oyuna alın" diyerek beni mutlu etme çabası.
19:10 "lokum koyalım" dediğin sırada yayılarak izlediğimden ağzımda biriken tükrüğü ekrana püskürterek kahkaha attım
4-5 yaşlarında falandım. Annemi her çocuğun annesini öptüğü şekilde yanaktan öpüyorum falan yatmadan önce. Bir gün hep öpüyorum ısırsam ne olacak acaba diye düşünüp annemin yanağını ısırmıştım. Baya canı yanmıştı ve gülmüştü. Utanç verici olmasada garip sanırım.
Sene 96, 6 yaşındayım, ilkokula başlamışım kardeşim de yeni 1 yaşına girmiş. Kardeşim doğduğunda gelen misafirler çeyrek, para falan takıyorlardı. Bir de o zamanlar fiyatı daha düşük olan at nalı, maşallah gibi isimlerle anılan teneke ucuz altınlar vardı. Ben de çocukluk aklıyla evde bir fincanın içinde duran maşallahları gördüm ve 3-4 tanesini cebime attım, okulda yakama takıyorum sünnetlik çocuk gibi. Neden böyle bir şey yaptım hiç bilmiyorum fakat altından olduğu için havalı olacağını düşündüm sanırım. İlkokul hocam bunu fark etmiş (bunu dipnot olarak buraya bırakıyorum). Neyse öğlene kadar yakamda maşallah denilen tenekeden bozma altın parçasıyla okulda dolaştıktan sonra, öğle arası okulun yanında bulunan bakkala gittim. Sanırım o dönem televizyonda çok sık çıkan Ali Baba ve 40 Haramiler etkisi ile altının her yerde geçen bir şey olduğunu düşünüp bakkala yakamdaki maşallahı uzatarak "Amca buna ne olur" dedim. Ben nerden bileyim aynı zamanda imam olan bakkal amcanın anne tarafından akraba olduğunu. Hemen yakamdaki maşallahları aldı "Sen bunları nerden aldın bakayım, annene söyle gelsin benden alsın." dedi. Ben de hayal kırıklığına uğrayıp, ağlamakla, sinirlenmek arasında bir duyguyla okula gittim. Sınıf öğretmeni yine beni gördüğünde yakama bakmış ve altını göremeyince şüphelenmiş. Önce bana sordu ne yaptın diye ben de "Bakkal aldı." dedim. Kadın telaşlandı, aynı zamanda imam olan bakkal amcanın, izlediği kötü karakterli din adamı içeren filmlerin de etkisiyle beni kandırdığını düşündü.Annemi aradı durumu anlattı. Annem bir hışımla okula geldi ki, lisede endüstri meslek lisesi bizim liseyi bastığında bu kadar tırsmamıştım. Önce altınları çaldığım için beni bir dövdü, sonra bakkala gidip olayın aslını öğrenince altınları bakkalda yiyecek kadar vizyonsuz olduğum için bir daha dövdü, sonra öğretmene bakkal aldı deyip, annene söyle benden alsın dediğini söylemediğim için bir daha dövdü. Yetmedi 20 yıl boyunca ara ara bu olayı hatırlatarak sözleriyle dövdü. Ben bu olaydan sonra altının bakkalda bozulmadığını öğrendim. Büyük bir ders oldu bana. Siz siz olun altın çalarsanız "Buna ne olur" demeyin. Kuyumcuya gidip insan gibi tarttırın.
Bir gün annem ve kız kardeşimle balıkesire gitmiştik. Annemin bir arkadaşını ziyaret etmeye. Hava da öyle bir sıcakki 2dk güneş görsen terliyorsun. Zaten evi zar zor bulmuşuz. Park yeri bulmak zaten ölüm. Neyse kadın apartmanın önüne inmiş karşıladı bizi. Görseniz 100 kilo, 5dk susmuyor. Apartmana girdik asansöre bindik 4.kata çıkıcaz, asansör 4 kişilik ama 1metrekareden bile az. İki kat çıkıp asansör durdu, annemde de paranoya vardır bir anda bağırmaya başladı ali camı kır diye. Ben de nasıl kırayim 1.85 boyunda 60 kiloyum bir deri bir kemik ki zaten 3sn geçmedi duralı ne kırması(ki zaten havalandırma var). Biz annemi sakinleştirmeye çalışıyoruz. Kadın ordan diyor " apartmanda da kimse yok, herkes tatilde bomboş" biz annemi zor sakinleştiriyoruz o iyice panik yaratıyor. Zaten yanım kadından dolayı sırılsıklam oldu. Havasızlıktan çok kadının terinden boğulucaz. Hemen telefonu çıkartıp asansörün teknik servis numarasını aradık evi tarif etsin diye kadına verdim. Kadın konuşamadan geri verdi kapandı diye. Bi baktım telefon sırılsıklam olmuş açılmıyor. Teriyle bozmuş telefonu. Bişey de diyemiyorum ayıp olmasın diye şarjı bitti galiba dedim. Annem iyice panikledi. Kız kardeşim çıkardı telefonu aradı tam yine vericeklerdi kadına ,bağırdım "hayııııır ben konuşucam" aldım telefonu birden o panikle hafızam tam kapasite çalıştı tüm tabelalar aklımdan geçti ve tarif ettim yeri. 1,5 dk sonra geldiler ,hemen yakınmış, açtılar kapıyı. Çıktık ikinci kattan. Kadın diyor "e biz şimdi merdivenlerle mi çıkıcaz" . Annem kız kardeşimle merdivenle çıktı. Ben kadın yalnız kalmasın diye( niye yani çıksın kendi başına) onla çıktım. Asansörde bana" bak böyle durumlar için telefonun hep şarjlı olsun bak ders al " diyor. Ama ben dersimi aldım, bir daha kalabalık şekilde asansöre binmedim ve kendime su geçirmez bir telefon aldım.
CT ne kadar rahat bok gibi bi espri yapınca hemen yüksek sesle "şuşuşu demişki" diye bağırıp konuyu değiştirebiliyo.
"Allah razı olsun, haftada bir gün sizi açıyor ve kırk dakikalığına en azından hayatımızdaki acıları unutuyoruz, hıdıhı hıdıhı falan" nedir ya? Sen kanalına olan bu naif, belkide minnoş ilgiyi böyle mi yorumluyorsun hocam. Aferin sana o zaman. Bir de o tip izleyiciyle boş boş şişman esprisi yapanlarla aynı cümle içinde dalga geçmen de ayrıca hoş olmuş. Bravo.
Yorumum 486 beğeni aldı ama videoya almadın CT abi yazıklar olsun senden beklemezdim bunu.......
Kıl dönmesi ameliyatı oldum yatıyorum hocam .. bi yandan da sizin videoları izliyorum.. FeelsGoodMan
35:20 sol alttaki Easter egg mi
Enes Malik ERDEM küçük bi CS var desek daha doğru sanki 😂😂😂
video yayınlandığından beri 4. izleyişim, her seferinde de gülüyorum, final haftamın en eğlenceli yanısınız, teşekkürler...
Annem sürekli facebook arkadaşlarıma bakıp bana sevgili ayarlamaya çalılıyor. Hatta bazen kendi arkadaşlarının kızlarını ayarlamaya çalışıyor
Keşke zaman lordlarının özel hayatına biraz daha saygı gösterilse...
The Doctor yemin ediyorum sürekli takipçin oldum yakında "sen nediyon nerde" yorumundan sonra "The Doctor'un yorumu nerde" yorumu atmaya başlıcam 😂😂
:D
+1
Neden peki ?
Köpeğim deli gibi telefona havlıyor bu videoyu ne zaman açsam. 3 senedir izleyemiyorum
5.sınıftayken annem beni dershaneye kaydettirmişti. Tabi o zamanlar sınıftaki kimse dershaneye falan gitmiyordu ve benim de dershane ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Sonra haftalar geçti, ben de iyice alışmıştım dershaneye. Bir gün okuldaki öğretmen o malûm pilli-ampullü elektrik devresi ödevini verdi. Biz de 3 kafadar hemen birbirimizi kapıp grup oluşturduk falan. Sonra bizim arkadaş "haftasonu bizim eve gelin lan, hem ps2 oynar hem de ödevi yaparız" diye daha sonra benim çocukluk travmama dönüşecek öneriyi sundu. Biz de "oha, süper olur" diyerek kabul ettik. Ancak hepinizin de anlayacağı gibi dershane ile ödevi yapacağımız gün çakışıyordu. Ben de "Dershaneye gitmesem nolur ki, okuldan da kaçıyoruz hiç bir şey olmuyor" gibi beyinsizce bir yaklaşımla dershaneye gitmeme kararı almıştım. Ve o pazar günü arkadaşın evine gittim. Sonra arkadaşlarla bu hikaye içinde alınan en doğru karar olan "ilk ödevi bitirelim sonra oyun oynarız" fikrinde anlaştık. Ödevi yapıyoruz ama yaptıkça bunun epey bir vaktimizi alacağını anlamıştık (basit bir elektrik devresi ama hoca dümdüz getirirseniz kabul etmem demişti). Ödevi akşam gibi anca bitirebildik, oyun falan da yalan olmuştu. Sonra dağıldık ve ben eve gittim. Kapıyı anahtarımla açtım. Babam daha gelmemişti ama mutfaktaki sesler annemin evde olduğuna delaletti. Mutfak koridorun ortasındaydı ve benim odama geçmem için o yolu yürümem gerekiyordu. Yürüdüm ve sebzeleri yıkayan annemi gördüm. "Merhaba anne" dedim tüm tatlılığımla. Annem merhaba falan demeden hemen "dershane nasıldı?" diye sordu. Ben de işte o kırılma anında yanlış olan cevabı vermiştim. "İyiydi" dedim. Meğersem dershaneler devamsızlık durumunda velileri arıyormuş. Annem de "tamam" diyerek sebzeleri yıkamaya devam etti ve ben de odamın yolunu tuttum. Çantamı kenara fırlattım. montumu kapının arkasına astım ve... Ardından annem adeta koşarcasına odama daldı. O ıslak ve mermerimsi elleriyle: "Sen beni mi kandırıyorsun!?" Şlak!! "Takip edilmediğini mi sanıyorsun!?" Şlak!! "Yüzüme bak!" Şlak!! "Tonla para veriyoruz o dershaneye." Şlak!! "Niye gidilmiyor o dershaneye?!" Şlak!! "Nerdeydin bütün gün?" Şlak!! Annemin bana vurmayı bıraktığı yerlerde adeta sezercik gibi açıklama yapmaya çalışıyordum. "Arkadaşlara gittik. ödev yaptık anneciğim." O gün annem burnum kanayana kadar beni dövmüştü. Daha önceleri yaptığım onca yaramazlığa rağmen hiç dayak yememiştim. İşin en acı kısmıysa, ben haylazlık etmek yerine bütün gün ödev yapmıştım ve haklı olarak annemi buna inandıramıyordum... Şlak!! Şlak!! Şlak!!
28 temmuz 2022 saat 02:06 hala arada rahatlamak 40 dakikalığına da olsa dertlerimi unutmak için sen ne diyon izliyorum
Omercan neden kadraj disina bakıp duruyor yoksa tehlikedemisiniz teklikideyseniz sen ne diyon #26 yı atin
annem beni doğurduktan 3 saat sonra ,asansörde babama: "Ne çıkmış acabağ? Açta bir bakalım."demiş .Çok severler beni sağolsunlar.(beni devlet hastahanesinde.büyük kardeşimi özel hastahanede doğurmuş. düpedüz rejim değişikliği, düpedüz darbe.)
Annemle o kadar boş anılarım var ki anlatsam nasa evreni araştırmayı bırakıp bizi araştırır...
Ramazan gelene kadar biriktirmiştim, sahurluk çıtır
Eve misafirler gelmişti. Sakince bilgisayarın başından kalktım ve ''Hoş geldiniz nasılsınız iyi misiniz?'' cümlesini kurduktan sonra geri bilgisayarımın başına geçtim. Yaklaşık 2 dakika sonra anlayamadığım bir biçimde içeriden anırmaya yakın gülme sesleri geldi. Dikkatlice dinlediğimde gözümde nazik ve narin olan komşu kızı anırarak ''HA HA HA ŞUNA BAK PARMAĞIM KADAR EHUEHUE'' dedi. Saniyelik bir kalp krizi geçirerek içeri koştum ve korktuğum şey karşımdaydı. Annem sünnet fotoğraflarımı ortaya sermiş komşularda dikkatlice inceliyordu. Bir şey diyemeden başımı eğdim ve içeri doğru giderek pipomu ağzıma yerleştirerek Geekyapar! adlı kanala bu taze anımı anlattım. Bu arada gerçekten şuanda yaşanmış bir olay :'(
canı gönülden inanan kardeşlerimiz beğenebilirmi
Ozan Aykurt ben olsam hepsinin suratına tükürür annemle de bir hafta konuşmazdım
Kenara köşeye fışkırttığınız katlanan cs detayını gördüm geekyapar! I'm watching you!
annemle en tuhaf anım hiç unuttmam bundan 3 yıl önceydi evde çok sıkılmıştım dişarıda gezelim demiştim baya bi kavga ettik ben çık dışarı diye bağırmıştım odamdan.akşam olmuştu annemle haftada 2 3 gün akşam kahve içmeye sohbet etmeye giden arkadaşı ve benim 4 senelik sınıf arkadaşımın annesine gittmiştik işte ben hala sabahki yaşadığım tartışmanın sinirini taşiyordum rahatlamak için kulaklık takıp şarkı dinleyerek yürüyordum misafire üst köprüde yürürken aniden biri kolumdan tuttup beni çevirip bi tane osmanlı tokadı atmıştı bi kaç sn kendime gelemedim sonra bi baktım annem okadar seslendim cevap versene ağızına sıçtımın çocuğu demişti o an sabahki siniri görebiliyordum ben tabi kulaklık yüzünden duymadım diyorum anne yeminle duymadım seni vallahi diyorum annem bana inanmiyor kolumu sıkıyor en sonunda kalabalığın ortasında yeter lan yeter bi git lan başımdan hiçbir boka inanmiyorsun diye bağırmıştım herkes bize bakmıştı annemin o anki bakışından aha şimdi sıçtık bakışını görebiliyordum hem misafire gittmedik eve geri döndük hemde evde bi güzelde dayak yemiştim sopayla halada kavga ediyoruz ama evrim sağolsun artık dayak yemiyorum
Ne büyük tesadüftür ki izlemeden önce lokum yemiştim iyiki önceden yemiştim ikinciyi götüremedim izledikten sonra saol ct
Annemin okulda sınıfıma girip beni utandıran sevgi gösterisi
lokum hikayesi sen ne diyon serisinin en iyi birkaç hikayesinden biri
10-11 yaşlarımdayım, televizyonda bir film izlerken milli olmakla alakalı bir şaka duydum ama bir anlam veremedim. Aynı günün ilerleyen saatlerinde annemle beraber ayakkabı almaya çıkmışken aklıma birden bire bu şaka geldi ve kendi kendime "Bu soru işaretlerine daha fazla dayanamayacağım!" diyerek anneme biraz da yüksek bir sesle: "Anne, milli olmak ne demek?" diye sordum. Etrafımızdaki yaşlı teyzelerin astigmatlı gözleriyle beni yargıladıklarını hissedebiliyordum. Ama nedenini bilmiyordum. Annem de "Kapa çeneni eve gidince babana sor!" diye kızmıştı. Bu kadar negatifliği kaldıramayan çocuk aklım bu soruyu aklımdan sildi. Sonra zaman beni pisleştirdi ve sorunun cevabını kendi kendime keşfettim.
Abi kısa ve öz bir gün rahatsız gibiyim dedim "anne bana ilgi göster" demiştim bir kağıdın üzerine "İLGİ" yazıp tutmuştu o gün bugündür annemden ilgi istemedim. 😂
ömercan bir ara mesneviden ders aldım çalıcak sandım.
annem, babam ve babaannemin sık sık anlattığı bir olayı sizlerle paylaşayım. daha yeni yeni emeklemeye başlayan bir bebekmişim o zamanlar. annem de yemek yaparken patates olmadığını fark edince hayal kırıklığına uğramış. bende sürüne sürüne babaannemin evine gidip (ki evlerimiz aynı kattaydı.) minnak yumruklarımla dövmeye başlamışım kapıyı. babaannem kapıyı açınca yere düşmüşüm ama bozuntuya vermeden emekleyerek mutfağa girip sebzelikten bir patates alıp bizim eve götürmüşüm. annem de baya sevinmiş patates getirdim diye. babaannem sesini çıkarmamış bu duruma ki babamda o gün ordaymış. bir gitmişim iki gitmişim üçüncüde babam popoma vurup "yürü eve" deyince bir daha gitmemiş. işte bu konu onca yıl sonra ortaya çıkınca adım patates hırsızına çıktı. sülalede gelen geçen patates hırsızı diyor.
2024 ten selaaaaammm antartikada çiçek açtı 😶🌫️🤗
Ama hala çikolata banyosundan çok uzağız
100.000 e az kaldı. 100.000 özel videosunda yiğitcan bir comeback yapar diye umuyorum.
Hizmet Getirdim: 0.50'de masada dans eden kırmızılı kadının adı Tarra White. Kendisi kötülü filmler çekiyor. Adını bir arkadaştan duymuştum. Kolay gelsin.
Honoré de Balzac kötülü derken ayıplı mı yani?
Honoré de Balzac give this man some iskender.
Kaçtır izliyorum ilk defa yazayım dedim. Öncelikle hepinize selamlar :) Küçükken yaramaz bir çocukmuşum. Ben yaptıklarımı pek hatırlamıyorum ama her misafirliğe gidişimizde "aaa bizim vazoyu kıran çocuk", "aaa bu bizim camları indiren bebe" gibi yellenmelerle hep anılırdım. Bir gün gene evdeki televizyonun prizinin nereye gittiğini merak ettim tv'yi nin içini çatalla açmaya çalışıyorum annem gördü. ANNESİ GÖRDÜ! inattan mıdır nedir yapma olum dedikçe devam ettim. En son bir bozdum tvyi orasını hatırlıyorum sonra bir güzel dayak filan 5 dk sonra bu sefer de radyonun peşindeyim. Annem bağırarak "bak seni bağlarım bebe yerinde dur oynama" gibi bir nida ile seslendi. "yok ya yapamazsın" - "yaparım" - "yapamazsın" filan derken annem gitti arka odadan ip de bulamamış kadıncağız benim pijama altlarından biriyle beni bağlamaya kalktı ben de gülüyorum olmaz öyle şey filan diye. oluyormuş. kadın nasıl düğüm attıysa çıkamadım pijamadan. ellerimi de deli tımarhanelerdeki gibi bağladı. Evin içinde koşuyorum ağlıyorum yok kadın çözmüyor. Gücüm de yetmedi yırtmaya pijamayı. öyle 4-5 saat durduktan sonra babam eve geldi çözdü filan. yaklaşık 20 yıl geçti hala pijama durur. hanım geçen atalım dedi "yok" dedim "onun bende anısı var." ne anısı var diyor söyleyemiyorum da utancımdan. o pijama bana anayla inatlaşılmayacağını öğretti :) Bu da böyle bir anı işte. Saygılar
15 yaşımda ergenler ile dolan kendi ucuz dünyamda en yakın arkadaşım hala annem. tam konuya uygun değil ama anneler günü edition dediniz yazmadan geçemeyecektim:)
Yıllardır izleyip gülerim, sonunda benim de başıma geldi. Kalçamda çıkan sivilceyi aileme gösterdiğimde hepsi lokum demeye başladı sanki genel geçer bir bilgiymiş gibi. Şok geçirdim, gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Israrcılar ama ben doktorun verdiği kremi kullanmayı tercih ediyorum.
4. sınıftaydım tarlada tütün ekmiştik.Neyse ben yoruldum uzanayım dedim az bizim işçinin birinin de 5 yaşında falan oğlu var.Ben uyuyakalmışken bu oğlan üstüme işeyerek beni uyandırdı.Kalkıp 2-3 tane çaktım, böle iğrenç bir tat yok 1 saat boyunca dilimi sudan geçirdim.Neyse geri anneme söyliyeyim dedim diyorum "anne çocuk ağzıma işedi" o an işçilerle konuşuyor "he he tamam" falan diyor bu konuşma 3 kere falan oldu neyse boş ver dedim eve dönerken arabada "anne çocuk azıma işedi diyorum niye takmadın" dedim."Ne çocuk ağzına mı işedi niye söylemedin"falan dedi o an içimden başlarım böyle işe falan dedim.En azından sidiğin tadını öğrenmiş oldum hala ağzımda tadı var :(
onu bunu bilmiyorumda çay içerken daha sizi izlemicem güle güle burnumdan çay aktı ben galiba gerçekten burnumdan kustum
Yıllık lokum dozumu almaya geldim
xhshxsjjssj ben de
Annemin de benim de fikrim aynıdır. Ben 7-8 yaşlarındayken hastalıktan ötürü iğne olmam gerekti. İğne de penisilin olduğu için herhangi bir sağlık kuruluşunda yapmıyorlar. Annemle devlet hastanesine araç da olmadığı için mecburen toplu taşımayla gittik. Yattım falan işte hemşire say dedi 1,2,3 derken 6 dedim ve muazzam bir acı hissettim. Meğer kadın iğneyi kıçımda dondurmuş çıkmıyor,nasıl becerdiyse artık. Şu an bile sızladı be. Annemin kucağında kıçımda iğneyle hastanenin ortasında oradan oraya gidiyorum,bir yandan da "bir daha 6 demem,bir daha 6 demem" diye bağırıyorum. Daha sonra doktorun biri bir şeyler yapıp çıkardı allah razı olsun ama ben ne basabiliyorum ne yürüyebiliyorum. Kadın beni-eşşek kadar çocuğum sonuçta-pek de kısa olmayan mesafe kucağında kıçım havaya bakarak taşıdı. Otobüste de hala ağlıyorum yüzüstü vaziyette. İnsanlar baktıkça da "kıçım,kıçım bir daha nasıl oturacağım" diye saçma sapan feryat ediyorum. Kadını de kendimi de rezil ettim o gün. Her türlü hakkı büyüktür vesselam. Ondan sonra da ciddi bir süre 6 demedim o rakam benim çocukluk travmamdı resmen. Hala da o hemşireyi yâd ederim,inşallah başka çocuklara yapmamıştır. (Sıçmalı falan değil ama organ aynı)
Ergenlige yeni daha ilk girdiğim vakitler peçete kullanmazdım. Çöpte çok ıslak peçete görürlerse anlarlar diye bi düşüncem vardı. Onun yerine giymediğim bi atlete yapar odanin bi köşesinde gizlerdim sonra da okula giderken sokaktaki çöp kutusuna atardım. Fakat epey bi biriktirirdim atlette. Ve her seferinde atlet tamamen sapsarı olmuş bi durumda olurdu. Bi gün okuldan eve gelip üstkata çıkarken yan odadan ablamın "bu çok yırtık bunu atalım" dediğini ardından da annemin "yok, ..... (ismim)... onunla siliyor" dediğini duydum. Çamaşır katladıkları haricinde bir anlam veremedim. 2 gün sonra gardıropta yine hiç giymediğim bir kazağın için gizlenen atleti almak için aradığımda bulamadım. O zaman jeton düştü, başından kaynar sular dökülmek ne demekmiş o zaman anladım. Tüm hayatımda o idrak etme sürecindeki 10 sn deki kadar terlemedim.
Senin yerine utandım kardeş. iyiki bu yorumu okumayacaklar.
Wahh Wahh adına utanmak bu olda gerek.
Wahh Wahh nasıl lan anlamadım. Biliyorlar mıymış yani
serinin en iyi yorumlarından!
Biz bir avm'ye gitmiştik, ben de orada içkilere bakıyordum. Şişeleri inceliyorum öylesine, zaman geçiriyorum. Oğlum bir anda çok korkmuş gibi bakan bir suratla avm'nin ortasında ''Anne sen içmeyi bırakmıştın hani!'' diye bağırmıştı. Tüm avm bana dönüp bakmıştı, çok utanmıştım. Herkes beni sanki alkolik bir anneymişim ve çocuğuma kötü davranıyormuşum sanmıştı. O an o şaşkınlık ve utanç ile sadece gülümseyip, oğlumu kolundan tutup avm'den çıkabilmiştim. Hatırladıkça hem güler hem utanırız.
Lan! 4. izlememde farkettim 35.19'da Masanın üztünde cs'nin fotosu var!
CS'nin sürekli bir şeylerle oynaması hoşuma gidiyo lan.
Allah aşkına biri söylesin. Şu kayyumlar introsu hangi film ya da diziye ait? Hiç bir yerde bulamıyorum çıldıracağım
Mahallenin Muhtarları
Çok teşekkür ederim Geekyapar bey
Alican Gunes cahiiiil
Ygs-lys öğrencisiyim. Tv la falan hiç aram yok ama sizi ve bir kaç youtuberı baya takip ediyorum. Annem içerde işlenirken bende uzanmış sen ne diyonu izliyordum. Kahkaha sesleriniz falan havada uçuşuyor ben ayrı gülüyorum falan annemde klasik triplenmiş kalk ders çalış bu şeyleri izleyeceğine falan diye. (Sınav sonucumda kötü gelse anlicam abi iyi aldım) neyse işte geldi içeriye falan böyle söylencekken tam ömercan abinin anlattığı şey dikkatini çekti sonra benimle birlikte oturdu falan baya izledi. Artık laf yapmıyor ömercan abi çok teşekkür ederim. En garip anım olmasa da olsun djdjdmss
Sizinle trajikomik bir anımı paylaşacağım. Bu olayın başlangıcı hemen hemen bundan bir sene önceye dayanmakta, yine yaz aylarındayız ve üniversite yeni tatile girmiş, adana da evimde sıradan bir günde kız arkadaşımla kavga etmekteyim. Telefonda bağırış çağırışlar, sağ sola yumruk sallamalar, masalara vurmalar gibi abes hareketli bir tartışma yaşamışım ve sakinleşmeye çalışıyorum. Kafamda kavgadan haklı çıkmak için binlerce düşünceyi seviştirirken aniden telefon çaldı ve şu şekilde bir sohbet gerçekleşti. " Merhaba ben fatih, Aysel teyzenin oğluyum, annem vefat etti ve yarın bilmem nerede cenazesi var annelere iletirsen sevinirim." Telefon kapandıktan sonra düşünmeye fırsat kalmadan bu işleri başıma açan pislik sevgilim akabinde hemen aradı ve kavgama kaldığım yerden bütün haşmeti ile devam ettim. Neyse buraya kadar her şey normal ama size konu bütünlüğü açısından bir kaç bilgi vermek zorundayım, ilk olarak aysel teyze kimdir? Bu teyzemiz bizim çok eskiden ev sahibimiz olup, annemin o dönem yakın arkadaşlarından, böyle minnoş, şirin mi şirin bir yaşlı teyzemiz olup o evden taşındıktan sonra ki bu 10-15 yıla denk geliyor, senede bir kaç kere telefonda görüştüğü annemin vefa borcu olan ailecek sevdiğimiz yaşlı bir teyzemiz. Tabi aysel teyzenin oğlunun beni aramasının sebebi, bundan 3-4 sene önce aysel teyze bize ziyarete geldiğinde, telefon kullanmayı bilmediği için annemin numarasını onun telefonuna eklememi istedi ama ben tabi annemin numarasını ezbere bilmediğim için kendi numaramı yazma eşekliğini yapmıştım ve bu durum böyle kaldı. Anneme ulaşmak istediklerinde beni ararlardı ve bir şekilde annemle görüşürlerdi ki o da yılda 1-2 kere en fazla hatır için kısa bir sohbet şekline son bulurdu. Neyse işin özü bu vefatında 3-4 ay sonra evde bilgisayarımda çılgınlar gibi geeklik yaparken annem gelip, oğlum aysel teyzenden haber yok mu baya uzun süredir sesi çıkmadı? gibi bir soru sorunca benim kafamda bir anda şimşekler çaktı ve anlık bir şoka girerek adeta bvs'deki flash'ın geldiği sahne gibi bir anda " it's aysel, aysel is the key" gibi bir sahne yaşadım, kısa süreli şoku atlattıktan sonra kafamdaki hesaplar sonucu, annemin cenazeyi kaçırmasına mı yoksa unuttuğum için bana çemkirmesine mi ya da daha kolay mı geldi bilmiyorum ama şu cevabı vermiştim " hayır annecim aramadı hiç". Evet abilerim, ablalarım, kardeşlerim bu şuana kadar işin trajedi kısmıydı ve artık olayın komedi kısmına gelelim. Bu olaydan yaklaşık 1 sene geçti ve annem hala aysel teyzenin yaşadığını zannediyor. Hala ara ara yalanlarla olayı geçiştirsem de ( anne aradı dışarıdaydım, anne aradı selamı vardı çok, anne dur şimdi işim var sonra ararsın vs...) gibi bahanelerle geçiştirsem de hala anneme bu durumu nasıl açıklayacağım hakkında hiç bir fikrim yok. Hayır ortak bir eş dost olsa da aysel teyze vefat etti bizi aramadılar diye çocuklarına çamur atsam diye beklemekten bu zamana kadar gerçeği sakladım . Aysel teyzeyi böyle bir olaya alet ettiğim için utanıyorum ve annecim, bunların hepsi sen üzülme diye yaptım demek isterdim ama yaşananların hepsi eşekliğimin bir sonucu maalesef. Sanırım yavaş yavaş telefonda aysel teyze rolu yapacak birine ihtiyacım olabilir, bayramda yaklaşıyor bu sefer nasıl geçiştirecem bilmiyorum.
hocam öğrendi mi annen yoksa hayla bilmiyormu
Uzun süre böyle devam etti ama sonunda öğrendi tabi. :)
@@eruilluvatar6521 tamam tşk ederim
@@eruilluvatar6521 öğrenince ne dedi çok merak ettim
eru acil cevap tepkisi ne oldu
İspanyadayken annem oyuncak bebek bakerken "how much baby" diye satıcı kıza söyleyince kız 5 dk şoku atlamatı. Sonra elindeki bebeği gördü ve gülmeye başladık.
Annem yorum olarak yazmış ama ben göremedim tekrak şöyle bırakayım
efe küçükken cok ağlayan bir çocuktu ama öyle böyle ağlanmazdı bir pipet için in 3 gun ağladığını bilirim.birgun bu ağlamalarına kesin çözüm ailemizdeki büyüklerden geldi.üç cuma sela ezan arasi dayisinin ayakkabısıyla ağzına vurulacak ve boylece yersiz ağlamalar bitecekti..çaresiz ve bıkkın ben yavaş vurulmak kaydıyla kabul ettim. Ablamla birlikte denemlere başladık ilk hafta hic değişiklik yok..ikinci hafta abla biraz daha mı hissedilir vursam dedim.ama yine değişen bişey yok...üçüncü hafta deliye döndüm artık ne yapsam susmuyor çıldırdım ablam hala yavaş yavaş uğraşırken ben kafayı yemiş bi şekilde ayakkabılıktan bulduğum krampon aldım sallaya sallaya geliyorum gerildim gözüm dönmüş ablam tuttu "bırak abla bırak kesmez o şöyle bi geçireyim suratına anca ozaman belki "dedim.. sonra sakinleştim tabi :) sonuç yine değişmedi Ama bize böyle bir ani olarak kaldı
şahsımca sen ne diyon tarihinin en iyi hikayesi turkish delight hikayesidir
küçükken biriktirdiğim bilgi kartları vardı değişik bilgiler veren resimli kartlar.2.sınıfa giderken bunları biriktirirdim ve bir kartta güzel bir kadın resmi vardı ben her akşam o kartı öper okşar sarılırdım bigün annem odama girdi bisi sormaya beni kartı öperken gördü çok umursamadı sordu sorcanı ve gitti.bense utangaçlığın şokuyla çıkardım tüm kartları sanki annem izliyomuş gibi diğer kartlarıda öpüp seviyorum annem hepsine aynı sapıkça ilgiyi gösterdiğimi görsün diye ama annem çoktan gitmişti.
2023e 1 ay kalmış yine burdayım sanat eseri gibi bi seri
ömer abi çikolatan hangi marka olsun
2021 deyim hala izliyorum asla eskimiyor
kusursuz içerik.
Lan ne güzel içerik düşük not alıyorum buraya geliyorum , reddediliyorum buraya geliyorum, boşlukta buradayım
Hadi iyi geceler tekrardan
iyi geceler
Ben henüz 5-6 yaşlarındayken annemle bir süpermarkete alışverişe gitmiştik. Nedense alışveriş çok uzun sürdü ve birden çişim geldi. Anneme söyledim, "eve kadar sabret oğlum" dedi ancak dayanacak gibi değildim. Sonra annem, reyonlarla ilgilenen bir çalışana gidip "oğlum çok sıkıştı, tuvaletinizi kullanabilir miyiz?" diye sordu. Personel de "kusura bakmayın hanımefendi, tuvalet sadece personel için, size müsaade edemeyiz" dedi. Annem de çok sinirlenip "öyle mi, peki o zaman" diyip bana döndü ve "yap çişini oğlum" dedi. Ve herkesin içinde bana zorla çişimi yaptırdı. Peynir reyonunun önüne ılık ılık işemiştim. Ben işimi bitirip rahatladıktan sonra annem personele dönüp "buyur temizle şimdi" dedi ve umarsızca alışverişine devam etti. Ben de çişli şortumla gezerek her yeri batırmaya devam ediyordum. Annemin suratında şeytani bir gülümseme vardı. Alışveriş nihayet bitip ödeme kısmına geçtiğimizde mağaza müdürü yanımıza geldi. "Çok özür dileriz hanımefendi, sizi mağdur ettik. Personelimizin böyle bir şey yapmaması gerekirdi. Alışverişiniz bu seferlik bizden, bunu bir özür olarak kabul edin" dedi. O gün annemin dehasını ilk kez gördüm ve hayran kaldım. Kadın hem personelden intikamını almış, hem de alışverişi bedavaya getirmişti. Bugün bile çevresi tarafından çok korkulan, ama bi o kadar da çok sevilen bir kadındır. Canım benim.
The Poor Jewish çok tatlı kadınmış. Annene selamlar
Annem anlatıyor ben yazıyorum bunu da
Bir gün de babasıyla ben oturduk televizyon izlemeye çalışıyoruz efe sürekli babasının kafasına oturmaya çalışıyor babası indiriyo o çıkıyo tekrar bu böyle bi süre tekrar etti en son çıktı ıkınıyor adamın üstünde babası " olum ne yapıyosun "dediğinde " azına sıçıyorum baba " cevabı vermişti
7-8 yaşlarındayım.Hasta oldum haliyle hastaneye gidildi, çocuk acile yatildi.Herşey anneciğimin sabahtan beri serum yiyorsun yavrum ben sana bi tost yaptırayım demesiyle başladı.Annem tostu getirdikten sonra, aldigim ilk lokmada midemde ki olup olmayan herşey yukari hizla tirmanmasiyla ve benim elimle onu tutmaya cabalayip suratimin kusmuk olmasiyla bu da yetmeyip geriye kalanlari annecigim ustune boca etmemle devam etti.Ama olayin en kotu kismi biz birinin evden gelene, kiyafet getirene kadar hastanede o sekilde beklemek zorunda kalmamizdi.(Kusmamın tek sebebi ise annecigimin o tostu yagli yaptirmasi idi.)Bu olayin bu kadar sinir bozucu kilan diger bir neden ise o sirada bulundugumuz devlet hastanesinin cocuk acili tika basa dolu idi .(Yaklasik yirmi cocuk ve buda yetmezmis gibi bide onlarin aileleri )