Bilimsel açıdan evren hassas dengeler içinde buda mutlak bir başlangıcın olması ve bu başlangıcı bir gücün başlatmasıı gerekir. Bilimde tesadüflere yer yoktur. Bir büyük patlamadan düzen oluşmaz , eğer düzen oluştuysa bir gücün olması gerekir, biz Allah diyoruz
Keşke Gazali, Farabi, Kindi, Arabi vs gibi isimleri içeren ve yine harika olacağından şüphe etmediğim bir video serisi de hazırlasan.. Bu isimleri senden dinlemek çok zevkli olurdu.
Barış Özcan, Bebar bilim, Ayhan tarakçı, Evrim ağacı ve Dilozof Türkiye'yi temsil eden en iyi RUclips kanallarından bir kaçı. Her videolarını ne işime yarar ki demeden izleyebildiğimiz demirbaş RUclips yayıncıları. Bize bilimi, tarihi, evrimi ve felesefeyi sevdirdiğiiniz için teşekkürler. İyi ki varsınız.
16:20 Donald Hoffman’ın evrimsel süreçte zihnin hakikati anlamaktan ziyade sadece hayatta kalmaya yetecek kadar yetiler geliştirdiği fikri gerçekten büyüleyici.. Böyle birşeyi öğrenme fırsatı yarattığınız için teşekkürler.
Arayüz argümanı ilgimi çekti. Arda kalanlar zaten bilinen argümanların tekrarı gibi oldu. Başlarda zorlanıyorum ancak üzerine düşündükçe artık keyifle izliyorum. 😊
Belkide belirli olaylar da, mantıksal ve duygusal süreçlerde, kendisini anlayabilmemiz için , bizi Gözlemliyordur...
Kendisini muhteşem bir program ve sistemle yarattığı insan, kendisine verdiği güç nisbetinde, her insanın kendi zannına göre, o insan tanıyodur. Gerçekte tam manasıyla tanınan bir yaratıcı, o zaman herşeyiyle sonsuz olmaz sadece kendine verdiği sıfatları sürekli olmayabilir. ya da bu dünyada verdiği program nisbetinde, anlayabiliyoruz. Gerçekte sıfatları da mana yönünden sonsuz olabilir. Sadece bu dünya da bize verilen , şuur mana vb. ilim nisbeti ve beyin gücü nisbetinde, anlamamızı istediği kadar, anlayabiliyoruz. çok anlamak isteyip düşünmekte aşırı gidenler, aklın ileri seviyesine geçerek, deli oluyorlar, veya negatif telkinlere kapılarak, farklı mana verebiliyorlar. yaratıcı tam manasıyla, kavranamaz sonsuzdur çünkü. Sadece insan kendine verilen, şuur, mana ,ilim, beyin vb. işaretler nisbetinde bile , küçük olaylar da bile hayret uyandırarak, insanı bir yaratıcı vardıra götürebilmektedir.
ilk anlayış olarak, herkez kendi pozitif telkinlerine uymadan, kendi zannına göre, başkalarının anlayışıyla, yaratıcıyı kavramaya gittiler. sonuçta ilim adamı bile olsa, o kendi zannına ve manasına göre, yaratıcıyı anlayabiliyor.yani okul ve kitap görmemiş bir çoban bile, duygu ve durum işaretlerini takip ederek, anlayabilir.
ilim, mana vb. duyguları ve hatta sorgulama yeteneği, kanıt faktörü , ilimin ilim olmasını bile, programlayan bir yaratıcının ,kendi duygu nisbetinde varlığını inanan için sorgulamak, negatif telkinlerle yaratıcı yoktura veya farklı bir şeye götürebilir. önceki topluluklar, atalarının, önceki ve sonraki ilim adamlarının ögrettiği şekilde , inanarak gelmek istediler. kendilerine elçi gelmeyen, önceki dönem topluluklar, başkalarının izinden , atalarının ya da ilim adamlarının, izinden gitmeselerdi, kendi pozitif duygularıyla, yaratıcının ufak işaretlerini anlayararak, yaratıcının varlığını, hayretle anlayabilirler, ve bu işaretlerini takip ederek, yavaş yavaş bile, sevgi besleyip nasıl itaat etsek diye, onun memnun olacağı şeyler nelerdir, doğru yanlış
nedir, diye arayış içinde olabilirlerdi. Belkide böyle olmuştur... kimisi negatif telkinlerle , yanlışı doğru sandı. Yaratıcıyı kimisi güneş sandı, kimisi ay, veya elleriyle yaptıgı heykeller , güzel olduğu için veya liderlerini tanrı olarak zannetti.
doğru yoldan çıkılmasının sebebi, negatif telkinlere uyularak oldu. bu sebeble doğruya ulaşmakta olan kişiler, doğruyu bulabilelim diye gönderilmiş oldu.peygamberler sonuçta bu ilerleyişle yaratıcının terbiyesiyle gelmiş oldu. sonuçta kitap okumamış, hatta okuma yazma bilmeyen, çobanlık yapan çok lider vasıflı olmayan insanlara , peygamberlik verildi. tabi bu da , bir toplumu doğruya kolay varabilmesi için, bir lutuf niteliği ve imtihan niteliği taşıyor. Bir de, diğer yandan da , kendi mana ve işaretlerine uymayıp , negatif tenkinlere uyan topluluklara en son lutuf olarak elçiler geldiğinde bile uyulmadı. hatta bu elçilere mucizeler bile gösterdi gerçekten elçiyiz diye tabi buna uymayan topluluk ne yapılır çoğu yok edildi elçiye inananlar bazıları kurtulmuş oldu. Sonuç olarak mucizemi arıyolar insanın kendi fiziksel anatomisindeki ilerleyiş ve iç ve dış vb. duygulardaki muazam sistem mucizenin ta kendisidir. insan kendi fiziksel ve duygusal anatomisini öğrendiğinde bu ilerleyiş hayret uyandırıp bir yaratıcı vardıra götürebilir.
@@ilkeravdanl9708 @Ufuk Derin Yeterince düşünerek evrendeki yasaları kimin koyduğu sonucuna vardınız? Büyük yapıların büyük sorunları olur, büyük bakımları olur peki evren 15 milyar yıldır neden içine çökmüyor?(Doğa yasaları sayesinde cevabı yanlış.)Müslümanlar genelde "hassas ayar" argümanı ile gelir ama ben kümülatif evrenin nasıl kendiliğinden oluştuğunu soracağım? Bir bebeğin yere düşüp(basit bir düşme) hüngür hüngür ağladığını ama anne ve babasının gayet sakin olduğunu düşünün, anne ve babası kötü müdür yoksa çocuğa göre mi bulunduğu durum kötüdür? Kötülük probleminin bencil bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Anlamsız bir dünyada bilimin olmasını neye bağlıyorsunuz? Bilim; evreni anlamamızı sağlar(Kendimizi, dünyayı, evreni, oluşumları vs.), demek ki evrenin bir anlamı var. Eğer sürekli Büyük Patlama oluyorsa bile yine ilk Büyük Patlama olması gerekmez mi?(Sürekli Big Bang oluyordur belki de.) Şu çok zekice bir soru olan "Öyleyse Allah'ı kim yarattı?" Sorusunun devamı nasıl? Yani "Onu yaratanı kim yarattı?" diye gidiyor ama nereye bağlanıyor? Yani tekrarlanan Büyük Patlama argümanı gibi bunu da bir ilke bağlamanız gerekiyor, bu da inanca giriyor. Bu durumda sizin sormanız gereken soru şu olmalıydı: Allah varsa bana Allah'ı gösterin. Çağrı; bilimsel olarak Allah'ı göremediğimizi, deneysel olarak ispatlayamadığımızı söylüyor. Bu, bir arabadaki sebep&sonuç ilişkilerini görüp(Çağrı, evrende sebep sonuç ilişkilerinin olduğunu söylüyordu.), parçaların özelliklerinin olduğunu görüp(park sensörleri"araba", ağrı reseptörleri"insan") arabanın üreticisini deneyimleyemiyorum demekten farksız değil mi? Başka sorularım da var ama bunlar yeterli sanırım
7:30 - bir şeyler eklemek istiyorum. aristotelese göre Tanrı hareket etmeyen hareket ettiricidir ama tanrı evreni yaratmamış, tanrı evreni oluşturmamıştır. evren kendi kendine yeten bir sisteme sahip bir yapıdadır. aristotelese göre evrendeki tüm varlıklar ereksel olarak tanrıya yönelmektedir ve tanrı salt düşünce olarak evrene hiç bir müdahale etmez sadece salt form olarak evrendeki tüm varlıkların kendisine yönelmesini sağlayarak değişimi sağlar. hareket etmeyen hareket ettirici sözü bu demektir aristo determinist bir evrende tanrının ilk neden olduğu bir görüşü reddeder. aristo determinizmi reddeder. doğayı 1.tözlerin 2.tözlere doğru gittiği ereksel bir düzende tasarımlar. dolayısıyla bence kindi'nin, gazali'nin ortaya sistemsel olarak koyduğu kelam kozmolojik argüman ile aristoteles'inki oldukça farklılar. aristoteles'in argümanı rütbe anlamında bir ilk nedenden ötürüdür. sıralamada birinci, ancak geçici olarak birinci değil. aristoteles evrenin sonsuzluğuna, evrenin asla var olmadığına inanıyordu. kelam argümanı aslında evrenin ezeliliği aristo'nun öğretisini çürütmek için müslüman düşünürlerin çaba sonucunda ortaya çıktı. 10:00 - aslında evrenin başlangıcının olduğu sadece big bang kuramına dayanmıyor. elimizde evrenin başlangıcı olduğunu söyleyen bir kuram olmasaydı bile biz bunu salt olarak bilebilirdik. biz biliyoruz ki evrende nedensellik zinciri vardır ve bu zincirler sonludur. eğer bu sonlu nedensellik zinciri ezeliyete kadar uzatırsak varlık ortaya çıkmayacaktır çünkü onun nedeni onun da nedeni onun da derken sonuca gelinemeyecektir. daha iyi anlamanız için şu örneği verelim; ben bu yazıyı yazmak için birinden izin almam lazım gerek onun da birisinden izin alması gerek onun da onun da derken bu sonsuza kadar giderse o izin çıkmaz ve ben bu yazıyı yazamam lakin bu yazıyı yazabiliyorsam izin çıkmış demektir bu da nedensellik zincirinin sonsuza kadar gitmediğini gösterir. evrendeki sonlu nedensellik zinciri ezeliyete kadar uzatılamıyorsa ve bu nedensellik de sonsuz değil de sonluysa o zaman evrenin nedeni sonlu olmayan bir sonsuz nedene dayanır. 10:45 - big bang ister bir faz geçisi olsun ister olmasın bunlar sadece bir başlangıcı daha ileri götürür. ayrıca alternatif görüşlerden dolayı genel kabul gören mevcut görüş yalan mı oluyor? büyük patlamanın faz geçişi olduğunu söyleyen spekülatif teoriler vardır. elimizde kanıt olmadığından dolayı birçok kanıtla desteklenmiş mevcut kabul gören görüşü kabul etmek daha ussal olacaktır. tıpkı evrim hakkındada spekülasyonların olması ama kanıtsız olmayıp kanıtlarla desteklenmiş mevcut görüşü kabul ettiğimiz gibi. ha bu arada sürekli salınımlı bir modelin entropi artışı, parçacık üretimine bağlı kütle artışı ve çökme sürecinde metrik bozulmaların artması gibi zorlukları vardır. 19:10 - iddianın esası şu şekildedir: "sizler bilimin ulaşamadığı/açıklayamadığı yerlere tanrıyı koyuyorsunuz ve zamanla bilimin gelişmesiyle, dolayısıyla tanrı fikri de bu boşlukların dolmasıyla da yok olacaktır. bilim kalan tüm boşlukları doldurup tanrıyı de ortadan kaldıracaktır". bilim bu iddiayı sunan kişilere göre metodu içinde her şeyi açıklayacaktır bir şekilde görüşünü kabul ile başlıyor. ancak bunu diyen herkes bu argüman savunucusu veya bütün argüman savunucuları bunu der denemez. sizin tanrı dediğiniz şeyler çökecek bir şekli olsa da argüman da bundan ziyade siz zaten bunu boşluklar yerine koymuşsunuz buna tanrı demişsiniz saçma olan bu mantığı var. ancak bilim her şeyi kapsar ve açıklar ön kabulünü ele alıp argümanı bir ileri götürenler bu iddiayı gerçekten sunanlar tarafsız şekilde kabul edebilir mi? yani bilim her şeyi açıklar mı? her şey bilimsel olmadığı için bilimin her şeyi açıklayabileceği iddiasının yanlış olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok. zaten bilim her şeyi açıklar iddiası bile bilimsel olmadığı için kendi kendisini çürütür. felsefî olanın gösterdiğinin en güzeli, bu dış nedenin zamansızlık, mekânsızlık, maddi olmayan ve fiziki olmayan özelliklere sahip olması gerektiğidir. astrofizikten ve doğru akıl yürütmeden bildiğimiz şey budur. doldurulması gereken herhangi bir boşluk yoktur burada . dolayısıyla bu argüman “boşlukların tanrısı” halısı altında eleştirilemez. tüm madde ve enerji de dahil olmak üzere tüm uzay-zaman gerçekliği, evren dediğimiz şeyin varlığının açıklaması olarak dış bir nedeni olmalıdır. bu neden uzay ve zamanın ötesinde, fiziksel olmayan, maddi olmayan bir varlık olmalıdır. bu tanıma uyan yalnızca iki tür varlık vardır: sayı gibi soyut nesneler veya bedenlenmemiş bir zihin. soyut nesnelerin hiçbir şeye neden olamayacağını biliyoruz, bu nedenle tek aday tanrı olarak adlandırdığımız aşkın bedenlenmemiş bir zihin olmalıdır. bizi bilgiye ulaştıracak tek araçla yani mantıkla birlikte olası bütün yorumları eleyipte bedenleşmemiş aşkın bir zihinden yani tanrıdan nedensiz ilk neden diye bahsediyoruz. 20:30 - aslında vücudu olmayan saf bir zihin olarak tanrı oldukça basit bir varlıktır. bir akıl ya da ruh, parçalardan oluşan fiziksel bir nesne değildir. tüm açıklanamaz sabitleri ve nicelikleri ile koşullu ve alacalı evrenin aksine, ilahi bir zihin şaşırtıcı derecede basittir. dawkins "evrendeki her parçacığın bireysel durumunu sürekli olarak izleyip kontrol edebilen bir tanrı basit olamaz." der ama bu eleştiride çok saçma. bir zihin karmaşık fikirlere sahip olabilir ancak zihnin kendisi dikkat çekici derecede basit fiziksel olmayan bir varlıktır. fawkins bir zihnin fikirlerini (ki bu gerçekten karmaşık olabilir) inanılmaz derecede basit bir varlık olan ve hiçbir parçası olmayan fiziksel olmayan bir töz olan bir zihnin kendisiyle açıkça karıştırmıştır. ki zaten bir varlığı zihinimizde tamamen tasavvur edememiz onu karmaşık yapmaz. ayrıca bana kalırsa tanrı karmaşık dahi olsa -ki öyle değildir- bu onun da bir nedeni olduğunu söylememizi gerektirmez. çünkü ilk nedenin nedeni nedir sorusu tıpkı evli bekar olabilir mi gibi analitik ve hatalı bir sorudur.
Felsefeci Dilara Pelin hanıma çok teşekkürler. Bizi tefekküre sevketti. Ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum? Bu dünya neden hepimiz için aslında bir diyar-ı gurbet? Neden sürekli bir göç var. Konaklayıp oyalanıp dönüyoruz toprağa, geldiğimiz yere. Tekrar dirilmek üzere adeta vatan-ı aslimiz bizi bekliyor. Bir hekim olarak müşahade ettiğim muhteşem bedenime o harika sanata bakıp bir yaratıcıya inanmadan bunlara cevap veremiyorum inanın, sizi bilmem. Sanırım beynimizde inanmaya dair bir kod veya program mevcut (Düşen bir uçakta ateist olmazmış derler ya… ). Teizim şunu söyler: Allah’ın varlığını kabul etmek yani iman etmek bir uçakta yolculuk gibidir, din onun kullanım klavuzudur. Bizler yolcu, pilotlar ise peygamberlerdir. İman bir bilgisayar ise din adeta ona yüklenen microsoft gibi bir proğramdır. Kullanımını bir mühendisten öğreniriz o da adeta peygamberler gibidir. Bir sanatkar her zaman eserlerini sergilemek istemez mi? Yaratıcıya ait sanatları görüp ona şahit olalım diye yaratılan bizler hayranlıkla bu sanatlara müşahede edince iman etmiş oluyoruz. Örneğin Rabbimiz bana inanın, iman edin sonra ibadet edin ve de en önemlisi adaletli olun der. Din bize nasıl ibadet edeceğimizi ve nasıl adil olacağımızı anlatır. Çünkü Semavi kitaplar ibadetin ve adaletin uygulanmasında detaya girmezler. Peygamberler bu durumda dini öğreten kılavuz öğretmenlerdir. Teşbih yaptım biraz akla yaklaşır diye affola… hürmetlerimle..
Felsefeci Dilara Pelin hanıma çok teşekkürler. Bizi tefekküre sevketti. Ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum? Bu dünya neden hepimiz için aslında bir diyar-ı gurbet? Neden sürekli bir göç var. Konaklayıp oyalanıp dönüyoruz toprağa, geldiğimiz yere. Tekrar dirilmek üzere adeta vatan-ı aslimiz bizi bekliyor. Bir hekim olarak müşahade ettiğim muhteşem bedenime o harika sanata bakıp bir yaratıcıya inanmadan bunlara cevap veremiyorum inanın, sizi bilmem. Sanırım beynimizde inanmaya dair bir kod veya program mevcut (Düşen bir uçakta ateist olmazmış derler ya… ). Teizim şunu söyler: Allah’ın varlığını kabul etmek yani iman etmek bir uçakta yolculuk gibidir, din onun kullanım klavuzudur. Bizler yolcu, pilotlar ise peygamberlerdir. İman bir bilgisayar ise din adeta ona yüklenen microsoft gibi bir proğramdır. Kullanımını bir mühendisten öğreniriz o da adeta peygamberler gibidir. Bir sanatkar her zaman eserlerini sergilemek istemez mi? Yaratıcıya ait sanatları görüp ona şahit olalım diye yaratılan bizler hayranlıkla bu sanatlara müşahede edince iman etmiş oluyoruz. Örneğin Rabbimiz bana inanın, iman edin sonra ibadet edin ve de en önemlisi adaletli olun der. Din bize nasıl ibadet edeceğimizi ve nasıl adil olacağımızı anlatır. Çünkü Semavi kitaplar ibadetin ve adaletin uygulanmasında detaya girmezler. Peygamberler bu durumda dini öğreten kılavuz öğretmenlerdir. Teşbih yaptım belki biraz akla yaklaşır diye affola… hürmetlerimle..
"Herbir parçanın açıklaması varken neden bütünü açıklama ihtiyacı hissediyoruz?" demiştiniz. Fakat merak ettiğim husus şu: Acaba biz, bütünün varlıksal nitelikleri parçalarının varlıksal niteliklerinden tümüyle farklı veya birazcık farklı herhangi bir X nesnesinin bilgisine sahip miyiz? Yani parçalarının herbiri görünür birtakım nedenler sonucu ortaya çıkan herhangi bir bütünün, nedensiz bir şekilde ortaya çıktığına şahit olmuş muyuz? Veya herbiri (zamansal) sonlu olan parçaların, (zamansal) sonsuz bir bütün oluşturduğuna dair herhangi bir gözlemimiz veyahut akıl yürütmemiz var mıdır? Eğer bu soruların cevabı olumsuz ise parçalar ile bütün arasında herhangi bir farkın olmadığını ve her ikisinin de (eşit derecede) açıklamaya ihtiyaçlarının olduğunu söylemiş oluruz. Eğer bu sorulara olumlu bir cevabımız varsa açıklama yükümlülüğünün "bütünü açıklamaya gerek yok" diyenlerin sırtında olduğunu ve herhangi bir gözlem veya akıl yürütmeyi bize sunmaları gerektiğini söylemeliyiz.
Bence elinden geldiğince anlaşılır konuşuyor. Zaten bahsettiğimiz alan felsefe, bu alanla pek ilgilenmeyen birisinin hepsini anlaması beklenilebilir bir şey değil.
Cevabı bilmiyoruz ama günümüzde bu kadar interaktif sosyal iletişimi kolaylaştıran bir çok plartform varken felsefenin yokluğu üzücü. dilara yalnızlığı deneyimliyor. evren hakkında deve yükü bilgiyi aktarıp feedback alacak insanları arıyor. Soruyor sorguluyor, eleştiriyor yada eşlik ediyor. Benim gördüğüm şey şu. koca bir makalenin içinde Nedenselliğin sorunsalı derken, O neden dediği vakanın kendisi olarak bize düşünmemiz için bir şeyler sunuyor. Diğer yorumcuları bilemem, ama ben dilaranın uzattığı yardım elini görebiliyorum. Determinizmi varoluşculuğu antik ve modern düşüncenin buna verdiği tepkiyi, gelecekte yapay zekanın ortaya koyabileceği teori ve çözümleri. Umudum şu ki NEDEN demeyi bırakmamış delice düşünen insan sayısının artması. çünkü bu muhteşem keyif veren şeyin '' gülşenin kıçından'' daha az konuşulması beni delirtiyor. Nedensellik ve Tanrı üzerine günlerce sabahlara kadar konuşabilirim. Dogmatik fikirle gelinmediği sürece, buna ataizm de dahil.
"Neden?" sorusunu geçmişe doğru sonlu, geleceğe doğru sonsuz olduğunu bir an kabul etsek. Sonra da birisi gelip bize dese " bunlar bir döngü içinde tekrar kesişiyor" diye. Hooop devreler yanar. Özetle; Zaman algısına hükmedemeden bu işin içinden çıkılır mı? Zaman dediğimiz şey düz çizgi şeklinde ya akmıyorsa?
Merhaba videolarını izlerken düşünmekten, düşünürken kendime yeni yorum kapıları açabilmekten çok keyif alıyorum ilk önce güzel emeklerin için çok teşekkür ederim kendi adıma. Fakat ben felsefeye çok ilgisi veya felsefeyle alakalı çok bilgisi olan bir insan değilim ve bazen videoları izlerken fikirler sadece zihnimden kayıp gidiyormuş gibi geliyor, her zaman konunun daha derinlerine inemiyorum. Felsefik ve çok yönlü düşünebilme konusunda sadece tecrübe, ilgi ve alaka mı ön planda yoksa önerebileceğin bazı yöntemler var mı?
Neden arayan biz insanlardir.. çünkü biz hayata bir anlam yüklemeye çalışıyoruz sebeb ve sonuç ilişkisi kuruyoruz. Bir şeyin bir nedeni olmak zorunda degildir. Neden Herşeyin bir nedeni olsun ?
@damla02 ölüm sonrasını amaclamak dinlerle oldu. Eski uygarlıklarda köleleri ve askerlerin öldükten sonra daha iyi bir hayat vaat etmessen köle de askerde bulamazsın. Bunu anlayan yöneticiler hep bir vaat verip öldükten sonra şöyle evler böyle kadınlar var derler. Sence neden hep kadın vaat ederler? Neden kadına erkek vaat eden yok? Çünkü köleler ve savaşçıların çoğu erkektir. Ayrıca dünyada birçok din var. Hadi diyelim 1 tanensi gerçekten tanrıyı anlatıyor ve gerçekten ölümden sonra bir hayat var. Böle bir dinin herkese ulaşması mümkün değil. İnanmayanlar Araştırma yapsın diyorlar da bu dünyada kim neyi araştırıp soruşturmakla meşgul oluyor ki? Herkes hayatını yaşımakla meşgul. Herkes geçim derdinde. Ee bu insanların alayı cehennemlik mi? Yada binlerce din ve meshep varken bir dine girip deneyimleyip karar vermek bu kısacık hayata sığacak birşey mi? Böle birşey mümkün değil. Eğer hakikatten bir tanrı varsa bunları da düşünmesi gerekirdi. Binlerce yıl önceki yaşanmış efsanelere göre hayatınızı şekillendirilmemiz isteniyor. Ne bir video var ne bir fotoğraf ne bir bilimsel kanıt yok ve inanmamızı bekliyorlar. Aklını kullanıp sorgulayan bir insan için bunlara inanıp hayatını buna göre yaşamak gerçekten çok zor.
bir şeyin olması için her seyin olması lazım her şeyin olması için bir şeyin olması lazım oda ALLAH
3 года назад+4
10:43 Bu konuda benzer fikirlere sahibiz. Roger Penrose'un iddiasına göre entropi sanılanın aksine sürekli bozulan bir şey değil de sürekli uzay zamanı dengelemeye çalışan bir mekanizma. Örneğin bir yıldızın oluşabilmesi için 40 birim enerji gerekiyorsa, bu yıldız bir şekilde patlarsa 40 birim enerji uzaya dağılır. Ancak bu 40 birim enerjiden mutlaka daha düşük miktarda bir enerji(mesela 30 birim) yeniden maddeye dönüşür, kalan enerji uzay zamana yayılır dönüşümü sonlanır, saf enerji olarak yaşamını sürdürür. Termodinamik bu yönüyle evrensel bir yasadır. Penrose, tüm evrenin tek bir şey halini alıncaya kadar bu döngünün ve entropinin devam edeceğini, sürecin sonunda ise yeni bir big bang yaşanacağını savunur. (Burası benim yorumum) Çünkü evren bu durumuma geldiğinde kocaman, durağan bir enerji topu haline gelecektir. Saf enerji ise hareket etmek zorundadır, bu yüzden big bang yaşanmak zorundadır.
@@ismetsayn1795 Burada sorduğunuz soru tanrı nasıl doğdu sorusu gibi bir şey. Ama Hegel tarzı bir cevap verilebilir. İlk hareketten önce, tamamen hiçliğin olduğu bir ortamın olduğu varsayımıyla ilerlersek; Hiçlik zaten vardır. Hiçliğin doğmasına da gerek yoktur. Hiçlik sadece var olabilir. Hegel'in de dediği gibi "varlığa bakarken hiçliğe, hiçlik ile varlık arasındaki harekete bakarken varoluşa ulaşırız". Yani tanrı tanrı vasfını kazanabilmesi için hiçliği de içermek zorundadır. Peki ilk hareket nasıl oldu derseniz; Hegel'in dedikleri doğruysa hiçliğin de bir tini(bilinci) olması gerekiyor ve dolayısıyla varlığı, ilk hareketi, ilk patlamayı yine hiçlik yapabilir.
Bu arada bir sorum var. Antropmorfik argümana karşın bir teist şey diyemez mi: "İnsanların tanrıya benzemesinin sebebi tanrının onlara kendinden bir şeyler vermiş olmasıdır." Yani belki de biz tanrıyı kendimiz gibi düşünmüyoruzdur; o bizi kendinden bir şeylerle yaratmıştır.
Belki burada şöyle bir eleştiri yapabiliriz: "Tanrı bizi kendisinden birtakım özelliklerle donattı" demenin temelinde, O'nun var olduğuna dair ön kabulü yatıyor. Yani bu söylem Tanrının varlığını kanıtlamayı amaçlamıyor. Dolayısıyla Ateizmin antropomorfizm eleştirisi; (dolaysız olarak) Teistik bir Tanrının var olmadığını değil belki O'nun yanlış tasavvur edildiğini iddia edebilir. Dolayısıyla antropomorfizm eleştirisinden evvel Ateizmin, Tanrı'nın varlığına eleştiri getirmesi öncelikli olmalıdır denebilir.
Sizi yeni keşfettim anlattımınız gayet güzel şimdi felsefeyi iyi anlatan biri olunca anlamasıda daha kolay oluyor , ilahiyatçıyım bizim hocada bu konuları anlatıyor ama pek anlaşılmıyor ayrıca biz hep teistik açıdan baktığımız için doğru düzgün de anlıyamıyoruz. bir şeyin hem iyi hem de kötü tarafını görmek güzel ,insan farklı açılardan bakabilmeli sizde bunu gördüm
Ne kadar mantıklı açıklamalar ile zihnimizi bilinçlendirmeye çalışsak da, akıl insanı anlamlaştıran tek kaynak değil. Duygularımızı, hislerimizi geri planda tutmaya çalışıyoruz. Ama öyle anlar oluyor ki bunlar aklın tutsak ettiği yerden firar edip gerçekliğimizi bulandırıyor. Yani demek istediğim a priorik varoluşsal sorgulamalarımızı kelimelerin burjuvazisiyle geometrik mimari gibi inşa ederken, neden hep soğuk ve metalik renklerden ibaretmiş gibi davranıyoruz? En sonunda bizim için asıl doğru olan hislerin sıcak renkleri. Bu bir hindu için ineğe duyduğu kutsal bağ, bir rahibe için hayatını adadığı ahlak temeli, bir müslüman için ellerini açıp yaratıcısından gözyaşlarıyla merhamet dilediği bir an, biri için yoga, biri için yemek, biri için dünyayı gezmek olabilir. Bu bir seçmdir. Bir inançtır. Kimi Tanrıya inanır, kimi de bir gün bir yapay zekanın her şeyi çözeceğine. Son olarak video için teşekkürler. İnanılmaz keyif aldım sizi dinlerken.
Dilozof… Filozof olması gerekmez mi ? Yani en azından benim için (“Organize işler”) Bacımsın.. videolarınız çok güzel bir siyaset felsefecisi olarak çok beğeniyorum faydalanıyorum. Yolunuz açık olsun… Küçük bir arzım olacak acaba panenteizm temelinde bruno, Muhiddin arabi, ve whitehead’ı da inceleyebilir misiniz? Ben din felsefesi bağlamında bu üçlüyü çok makul görüyorum büyük bir heyecanla bu konuda ki muhtemel videonuzu bekliyor olacağım hocam Saygılar sunarım🙏🏻
Aklımın ermeye başladığı ortaokul yıllarında geceleri yatmadan önce şöyle düşünürdüm. Şayet hiç bir şey olmasaydı hatta tanrı da olmasaydi sadece yokluk olsa idi nasıl olurdu diye düşünür ve hiçliğin olamayacağını böyle bir şeyin mümkünsüzlügünü düşünürdüm.Olmamak olamaz kanısına varırdım.🙆♂️🤗
Olmamak diye bir şey olsaydı zaten onu düşünecek bir bilinç de olamazdı. Yokluk üzerine düşünmeye çalıştığımız için yokluğu bir paradoks olarak algılıyoruz, böyle algılamamız da gayet doğal çünkü yokluk üzerine düşünmeye çalışmak mantıksal bir çelişki doğuruyor. Aslında buradaki asıl mesele; düşünme, bilinç dediğimiz şeyin tam olarak nasıl bir şey ve neye bağlı olduğu. Hafıza olmasaydı ve oraya kaydettiğimiz duyusal veriler olmasaydı düşünce ve bilinçten söz edebilir miydik mesela? Ve şimdi şöyle düşünelim; henüz hafızamıza kaydetmediğimiz bir veri hakkında bir düşüncemiz olabilir mi? Belki de biz çok fazla anlam yüklemeye çalışıyoruzdur bilinç dediğimiz şeye, nihayetinde yazılımı kısıtlı bir işlemciden farksız. Hangi yazılım(hafızaya giren veriler) ne kadar kaydedilebilmişse o kadar sınırlı bir alanda düşünebiliyorsun. O kısıtları yok sayıp "nihai" olana ulaşmaya çalışmak çıldırtıcı gelebiliyor insan zihni için.
Felsefeci Dilara Pelin hanıma çok teşekkürler. Bizi tefekküre sevketti. Ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum? Bu dünya neden hepimiz için aslında bir diyar-ı gurbet? Neden sürekli bir göç var. Konaklayıp oyalanıp dönüyoruz toprağa, geldiğimiz yere. Tekrar dirilmek üzere adeta vatan-ı aslimiz bizi bekliyor. Bir hekim olarak müşahade ettiğim muhteşem bedenime o harika sanata bakıp bir yaratıcıya inanmadan bunlara cevap veremiyorum inanın, sizi bilmem. Sanırım beynimizde inanmaya dair bir kod veya program mevcut (Düşen bir uçakta ateist olmazmış derler ya… ). Teizim şunu söyler: Allah’ın varlığını kabul etmek yani iman etmek bir uçakta yolculuk gibidir, din onun kullanım klavuzudur. Bizler yolcu, pilotlar ise peygamberlerdir. İman bir bilgisayar ise din adeta ona yüklenen microsoft gibi bir proğramdır. Kullanımını bir mühendisten öğreniriz o da adeta peygamberler gibidir. Bir sanatkar her zaman eserlerini sergilemek istemez mi? Yaratıcıya ait sanatları görüp ona şahit olalım diye yaratılan bizler hayranlıkla bu sanatlara müşahede edince iman etmiş oluyoruz. Örneğin Rabbimiz bana inanın, iman edin sonra ibadet edin ve de en önemlisi adaletli olun der. Din bize nasıl ibadet edeceğimizi ve nasıl adil olacağımızı anlatır. Çünkü Semavi kitaplar ibadetin ve adaletin uygulanmasında detaya girmezler. Peygamberler bu durumda dini öğreten kılavuz öğretmenlerdir. Teşbih yaptım biraz akla yaklaşır diye affola… hürmetlerimle..
Dilara hanım videonuzu izledim, emeğinize sağlık. Richard Dawkins'in ifadesi olan ''Boşlukların Tanrısı'' ifadesi ile ilgili olarak şunu söylemek istiyorum. Tanrı birdir ve her şeyin Tanrısıdır. Mutlak güç ve Sebeplerin en temel Sebebi'dir. Varlığı zorunlu varlıktır.Diğer videolarınızı da izledim. Özetle şunu söylüyorsunuz: ''Teleolojik yani amaçsallık - nedensellik bağlamında Tanrı'ya ve Tanrı merkezli bir yaşama inanmaya lüzum yoktur. Tanrısız da evrenin işleyişi pekala mümkündür. Bir toplu iğne ucunun bile amacının olduğu bir hayat yaşarken söylemleriniz gayet makul geldi diyemiyorum ne yazık ki. Sizden iki şey öğrenmek ya da duymak istiyorum Dilara hanım. 1) Bizlere Komutansız bir ordu, Lidersiz bir devlet, başsız bir insan ya da idarecisiz bir kurum gösterin. 2) Yaşadığınız evde ve çalıştığınız kurumda ya da iş yerine giderken kullandığınız vasıtalarda amaçsız ya da öylesine boşu boşuna üretilmiş bir malzeme gösterin. Not: Eğer bu iki soruya vereceğiniz cevap varsa ateist olabilirim. Eğer yoksa sizinle yapacağımız bir felsefe sohbetinde sizin Teist olmanıza yardımcı olabilirim. Saygılarımla
Her gece yatmadan önce bulaşıkları makinaya koyup mutfağı temizleyince kendi kendime bir küçük ev sahipsiz düzenleyicisi yemek pişirip temizleyeni olmazsa üç gün sonra pislikten geçilmez , ..siz varın sayısız canlısı ile kainatı düşünün..Hayatın gerçekliğinden kopmazsanız bir iğnenin ustasız olmayacağını herkes anlar.
@@tunahansolak4346 Evrenin başlangıcından önce Tanrı'nın var olduğunu savunuyoruz. "Var"ın gözlemsel kanıtı olmadığı bir alemde Tanrı'dan başkasının olması mümkün değil. Dolayısıyla Tanrı yaratılmaz, zaten "yaratmak" dediğimiz kavram da Dünya'nın var oluşu ile birlikte başlamıştır
Big bang başladığında , ışık ses hiç bişey yoktu. Butun varlar bir protondan daha küçüktu. Zaman da yoktu. Sorularda yoktu. Başlatan etki bilinmiyor. O protondan küçük olanın nereden geldiği , ne olduğu da bilinmiyor. o na nasıl sorulurdu. BigBang başlamadan zamanda yoksa nasıl sorulur.
Aklıma takılan bir şey oldu. Neden bir ilk neden olmak zorunda diye düşünüyoruz? Bana sonsuz kavramını zihnimiz algılayamadığı için bir ilk neden olmalı diyormuşuz gibi geliyor. İlk neden bir zorunluluk değil diye düşünüyorum ben.
Diyelim ki bir ilk neden olmak zorunda, peki ama bu tanrı argümanı niye insanların anladığı şekilde tanrı kral gibi olmak zorunda? Niye ödüllendırıci olsun? niye cezalandırsın? Niye öfkelensin veya merhamet sahibi olsun? bunlar bizzat insanın kendi özellikleri. Tanrı insanlara benzemek zorunda mı?
@@safakertekin6756 Nasıl yani? Sen insana bile yakıştıramadığımız tamamen iç güdüsel olan ego, öfke, güç gibi özelliklerin tanrıdan geldiğine ikna mı oluyosun? O zaman neden bunlar bu dünyada kötü olarak niteleniyor ya da şeytan neden kötü oluyor mesela? Diyorsan ki ben zaten zeus gibi tanrılarin olduğu yunan mitolojilerinin doğruluğuna inanıyorum diydcek bir şeyim yok ama semavi dinlerde bunu dersen biraz saçma oluyor. Ayrıca benim söylemeye çalıştığım çelişki tam olarak o değildi, yani diyorum ki neden 'tanrı kral' modunda bir tanrı teorisi olmak zorunda olsun ki? Diyelim ki boyle bir varlık olsa bile, insan neden "tanrı" diyip ona tapınsın ya da o niye böyle bir şey istesin? Mesela insan olarak senin de yapabildiğin bazı seyler var, örneğin yapay zeka gibi. Şimdi yarin öbürgün sen o yapay zekaya, ben senin tanrinim bana tapmani istiyorum yoksa seni sonsuza kadar matkapla delerim, sonra bütün parcalarini yeniler tekrar tekrar delerim der misin?
@@ali20100 Kendinde olmayan bir şeyi vermesi mantığa aykırı değil mi?Her şeye sahip olduğu için istediğini verebilir ve "Tanrı uzundur,egoludur,mutludur." gibi insani sıfatları tanrıyla özdeleştirmek akla ve mantığa kesinlikle aykırıdır.Özellikleri elinde bulundurmakla onlar tarafından nitelenmek farklı şeylerdir.Sana şu şekilde anlatayım.Elimde 1 hamur olursa ben hamur olmam.Aynı şekilde elimde iyilik varsa ben iyi olmam.Ama ben iyiysem iyilik benim bir sıfatımdır.Anlatabildim mi sayın reddedici ve tanrı tanımaz?
@@skypeteam5998 Hayır anlatamadin sayin saçmalayıcı, çünkü verdiğin örneklerin hepsi çelişki dolu ve alakasız. Benim bahsettiğim şeyler birer nitelik, oyun hamuru gibi somut bir varliktan bahsetmiyoruz. Hep böyle sacma sapan alakasız seyleri örnek gostererek bir seyler soylediginizi saniyorsunuz. Mutluysan devam et ne diyim :) "bir insanda iyilik olabilir ama o insanin iyi olacagi anlamina gelmez" hayatimda duyduğum en mantiksiz cümle :) Işte yaptığın tek şey böyle laf kalabalığı yapmak. Bir sürü alakasiz şeyi birbirine bağlayıp, kendi iç çeliskilerinizi bastırmaya çalışıyorsunuz sadece. Ayrıca akla mantığa aykırı lafını sizden duymak da epey bir komik :))
Eğer Tanrıya inanışın içinde yeniden yaratılışı barındıran olgu olmasaydı Tanrı kimsenin umurunda olmazdı . Çok güzel anlatıyorsunuz videoları geç gördüğüm için üzüldüm, teşekkürler
7. Dakika itibariyle şunu sormak istiyorum(bir yıldır arkadaşıma sorup cevap alamadığım.) Peki diyelim bir başlatıcı olsun ona biz anahtar(key) diyelim. O zaman da anahtarın var olma nedeni sorunsalı doğmaz mı? Yanı aslında bu nedensellik sonsuzluğuna bir son daha doğrusu bir başlangıç tanımladığımızda aslında yaptığımız şeyin sadece mola vermek olduğunu gözlemliyoruz. Yani hiçbir şekilde o sonsuzluğa ne bir son ne de bir başlangıç biçilemeyeceğini görüyoruz.
@@yin-yang512 Nedensellik ilkesi her şeyin bir nedeni var demez. Her sonucun bir nedeni var der. Evren yaratılmamıştır argümanını eski ateistler kullanıyordu çünkü o dönemde evrenin stabil ve sonsuz olduğunu düşünüyorduk. Ama Evren bir sonuçtur çünkü günümüz bilimi başlangıcı ve sonu olduğunu söyler. Evren'nin bir nedeni olmalıdır şu durumda. Tanrı ise tanımı gereği sonuç değildir o yüzden nedeni de yoktur.
“Neden hiçlik yerine birşeyler var” Kozmolojik argüman en güçlü teolojik argüman gibi görünüyor. Siz de dahil bu argüman için spekülasyon haricinde ciddi ve temellendirilmiş bir karşı argüman görmedim şimdiye kadar.
Aslında boşlukların tanrısı oynanarak oluşturulmuş bir argüman. Evrenin nasıl oluştuğunu bilinemiyor o zaman tanrı yaratmıştır demek ne kadar mantıklı? Eğer evren yaratıldıysa tanrı neden yaratılmamış olmak zorunda? Tanrının yaratılmamış olması mantıklı iken evrenin yaratılmamış olması neden mantıksız? Evreni bir tanrı yarattı deniliyor. Tanrıyı kim yarattı diye sorulunca tanrıyı kimse yaratmamıştır deniliyor o zaman bu durumda evreni de kimse yaratmamıştır denilebilir.
@@kamilakarsuÜstte tanrıyı kim yarattı sorusuna tanrıyı kimse yaratmamıştır diyen kişilere evrenin de yaratılmamış olabileceğini söylemiştim ama yine de sen bilirsin.
lisedeyken fizik dersinde dalgalar çalışırken kızılötesi ışıkkları algılayıp bizim görebilecğımız forma dönüştüren cihazlar üzerine düşünürken benzer bir yere gelmiştim . belirli bir aralıktaki dalga boyundaki ışığı ve buna bağlı renkleri görebiliyoruz. bizim göremediğimiz farklı dalga boyları da var . hepsini algılayabilseydik dünyayı nasıl görürdük? şimdiyse biraz daha düşününce dalga boyu bizim ölçümlendirmeyi bulabildiğimiz bir yöntem olduğunu fark ettim. henüz ölçümlendiremediğimiz farklı birimler de olabilir veya gelecekte gözler yerine dünyayı farklı alıcılarla algılayabileceğiz. yani dünya ,evren aslında bambaşka olabilir. ben sadece algıladığım kadarını biliyorum
Bu konudaki düşüncelerimizin bir önemi olmadığını, bunun temelde bir bilgi problemi olduğunu ve o bilgiye erişebilip erişemeyeciğimizi hatta bir şekilde erişsek bile o bilgiyi kavrayıp kavrayamayacağımız hakkında da emin olamayacağımızı bildiğimizi söyleyebilir miyiz? Bu arayış Sisifos bir çabadan ibaret bence. Ama bunun farkında olmak bizi bu çabadan alıkoymadı, alıkoymayacak çünkü sırf bu arayışın faili olmamız üzerinden insanlık olarak kendimizi yüceltip duruyoruz.
Bence nedensel düşünme türümüze özgü bir hazırbulunuşluk. Bizim algılama ve öğrenme yöntemimiz bu sadece. Bizim kafamız sadece bu şekilde, bir şeylere anlam verebildiği sürece çalışıyor diye varlık anlamlı ya da nedenli olmak zorunda değil.
öncelikle videolar çok ufuk açıcı benim görüşümse, tanrı ilk nedendir ve oldukça karmaşıktır ve tam anlamıyla mükemmeldir çünkü böyle olmasaydı ne kendisinin nedeni ne de evrenin yaratıcısı olabilir Di artı illede bir tanrıya inanmak için bir dine ait olmaya gerek yol tanrı akılla-deneyle değil-bilinebilir
Evren gibi bütün bu uyum ve orantının oluşturduğu ince bir hesap üzerine kurulmuş mükemmel bir eserin(insan ve tüm diğer canlıları da dahil ederek düşünürsek) içinde Tanrı’nın varlığını bulmamak mümkün mü?…Bu oluşuma rastlantısal demek kadar komedi bir yaklaşım olamaz
belkide mükemmellik anlayışın kendi bakış açınla ve algınla alakalıdır. belki de o kadar da mükemmel değildir. daha mükemmel olabilirdi. yazıyla, kışıyla, ağaçtaki meyvesiyle çiçeğiyle daha iyi olabilirdi.
Aslı Şahin' nin anlatımında açıklandığı gibi içinde Tanrı enerjisi'nin vesile olduğu bu canlılık içinde;Tanrı enerjisinin varlığı'da çok önemli bir açıklamadır. Bir an,insanı alet yapan alet olarak düşünürsek..
Yapay zekanın herşeyi açıklayacağını ben de düşünmüştüm ve hatta tüm inancımı buna temellendirmiştim bile diyebilirim. Evrenin determinist yapıda olduğunu düşünerek insan zekasının üstünde bir yapay zekaya gerekli tüm bilgileri girdiğimizde, tüm insanlık tarihinin bilgilerine birden ulaşabilip bunun üzerine hesaplama ve çıkarım yapması, yeni bilgiler edinmesi ve bizi katlayarak teknolojik tekilliğe itmesi bizim tek kurtuluşumuz olacağını düşünüyorum. Üstelik, bunları yaparken biyolojik engellerden bağımsız olacak. Bizim hesaplama ve çıkarım yeteneğimiz biyolojik engeller sayesinde milyonlarca kat yavaş ilerlememizi sağlıyor.(umarım anlatabilmişimdir çünkü dilim bazen düşündüklerime yetişmiyor, bu da benden kaynaklı sanırım)
@Furkan Akaydın estafurullah teşekkür ederim cevabın İçin. O da olası dahilinde tabiki, bizim yetemediğimiz herşeye cevap alacağımız en hızlı seçenek bu gibi duruyor.
@@-fractal- şimdiki yapay zekalardan basit yapay zeka dedikleri basit algoritmik hesaplamalardan) bahsetmiyorum tabiki. Çağrı Mert Bakırcı (Evrim ağacı) bunun üzerine akademik çalışmalar yapıyor. Bu konuda alınacak ciddi yol var ve mümkün. En basiti; kuantum bilgisayarları bile normal bir bilgisayarın binlerce yıl anca hesaplayacağı şeyleri çok kısa zamanda hesaplayabiliyor! (Bu sadece bir örnek)
Felsefi terminoloji anlaması zor bir şey. Dilara da buna ek olarak cümlelerini süsleyerek ve karmaşık anlatıyor. Bunu bilerek yaptığını düşünmüyorum, mesleki deformasyon herhalde. Ben de başta zorlanıyordum fakat tam olarak anlamasam bile felsefe temalı içerikler tükettikçe konuya aşinalık kazandım. Şimdilerde bu tarz videoları anlıyorum hatta çok basit konular gibi geliyor. Zamanla alışılıyor yani, çok şaapmayın :)
18:51" bizim anlayamadığımız şeyleri belkide yapay zeka çözüp bize sunacak"diyorsunuz işte tamda bu noktada, bizlerde bunun için yaratılmış olabilirmiyiz. Yani tanrı yada enerji, kozmos ne diyorsanız o şey varlığının farkındalığına varmak, kendini, yarattıkları vasıtası ile bilmek için yaratmış olamazmı. Aslında yaratmış değilde mevcut potansiyelinden dönüştürmüş demek daha isabetli olur. Yaratan ve yaratılan dediğimizde araya mesafe koymuş oluyoruz. Oysa biricik olan kendisinden başka hiç bir şey olmayan bir varlığın elbette yarattı dediğimiz herşeyin malzemesinide kendisinden temin etmiş olması gerekir. .Yani madde dediğimiz şeyi kendinde var olan enerjiyi dönüştürerek o enerjiye kütle kazandırarak var etti. İlk parçacık, ilk atom, sonra hidrojen helyum lityum vs birbiriler ile etkileşip dönüşüp farklı farklı atomlar ortaya çıkarak evrenimizi meydana getirdi.Dolayısı ile enerji de o, atomda o, amino asit de hücrede, canlı da cansızda taş kaya güneş gezegen ne varsa hepsi ondandır. Bu sebeple yaratmak değilde dönüşmek, dönüştürmek demek bana daha uygunmuş gibi geliyor. Zira entropi yasası gereği evren sürekli değişim dönüşüm içersindedir. Netice itibari ile herşeyin kaynağı BİR'dir. Varlık Tek tir. Çokluk algıdır ve algılar yanıltıcıdır. Göz görmemek için vardır. Dilara hanıma baktığımda gördüğüm şey zihnimin bir yorumudur. Oysa gerçekte görmem gereken bir yığın atom olmalıydı hatta çok daha iyi görebilseydim yani parçacıkların ötesinide görseydim karanlık bir boşluktan başka bir şey göremezdim. (dilara hanım nerdesiin:) yani gerçekten görebilseydik hiç bir şey göremeyecektik. Çok ilginç bir aforizma oldu...konumuza dönersek nasıl ki bizler hesaplayamadıklarımızı bilemediklerimizi öğrenmek için yapay zeka yapmak istiyorsak tanrı dediğimiz o varlıkta benzer şekilde bir takım şeyleri deneyimlemek öğrenmek veya henüz bilemediğimiz daha değişik sebeplerden ötürü umumun deyişi ile bizleri yaratmış, bana göre bizlere dönüşmüş olamazmı diye düşünüyorum. "Ete kemiğe büründüm yunus gibi göründüm." bunu diyen yunus'mu yunus gibi görünenmi. Neyse.... kanaldaşlara selamlar..)
@@ilkersonmez1134 Boşlukların tanrısını oynuyorsunuz kardeşim kıvırmayın. Açıklanamayan her şeye Tanrı yapmıştır diyorsunuz. Tıpkı türlerin kökeni bilinmeden önce teistlerin Adem ve Havva masalına sığınması gibi. Günümüzde canlılığın oluşumunun ve evriminin bir tanrı tarafından yönetilmediği çok net bir şekilde ortada. Şimdi de evreni tanrı yaratmıştır diyorsunuz. Bu, apaçık bir şekilde boşlukların tanrısını oynamaktır. Evrenin nasıl oluştuğunu bilmiyoruz o zaman tanrı yaratmıştır. Ne kadar mantıklı(!)
@@yin-yang512 Öyle salakça cümleleri el-hamdü li'llâh biz kurmuyoruz. Hangi âyet, hangi hadiste imiş bizim o söylemimiz? Ricâ edersem paylaşabilir misiniz? Hangi hocanın "Allâh açıklanamayan işleri yapıyor" diye bir söylemi var? Ricâ ediyorum, tek bir isim alalım... Kendiniz çalıp kendiniz oynamayı bırakın. Gülünç oluyorsunuz gülünç.
Dilara hanım, çekimi yapmış olduğunuz melanlarda akustik düzenleme yapmalısınız, zira duvarlardan yansıyan ses dalgalarınız sizi uzun süre dinlemeyi zorlaştırıyor, ses yansımalarını azaltırsanıx dinleticilerinizi oldukça rahatlatmış olursunuz, saygılar.
"Felsefenin Tanrisi ve bir dindar'in Tanrisi ayni seyler degildir. Bir dindar olarak inanmak istiyorsaniz inanin ama felsefi tartismalar size gore degildir" buyurdu ekselansları... Bence "Tanri" hakkinda konusacak en son kisiler tüm non-teistlerdir. Hepinizi öptüm!
@@Migrant42 her şeyin nedeninin olduğunu savunmam, her nedeni bildiğim anlamına gelmez. Oluş var çünkü bir şey bunu istedi. "Neden istedi ?" Sorusuna belki ilerde cevap verebilirim
@@Migrant42 Tanrının bazı insani özelliklere sahip olmadığını neden söyleyebiliriz ? Bizi o yarattıysa bu benzerlikler oldukça normal karşılanmamalı mı ?
@@yunussayan611 tanrı mi insani özellikler taşıyor,yoksa insan mı tanrısal özellikler? Tanrı mı insanı yarattı,yoksa insan mı tanrıyı? Dinler açısından ele alırsak konuyu:Öteki dünya ile amaçlanan nedir? Cevap=Sonsuz yaşam..Bu örnekten şunu çıkarmak mümkün:İnsan tanrı gibi ölümsüz,yani sonsuz olma eğiliminde:çünkü 'ölüm' gerçeğini kabullenemiyor,korkuyor ve başlıyor eğip bükmeye..Sonuç:Dinler açısından bakıldığında,insanın tanrıya öykünerek,ölümsüz olma arzusu ve isteği,aslında tanrıyı,insanın yarattığı sonucuna ulaştırıyor bizi..İnsan tarafından yaratılan tanrının ise insani özellikler taşıması mantıksal sonuç..
video hakkında teknik bir olayı söylemek isterim biri bir şeyi anlatırken onun gözüne bakmak isterim daha iyi anlamami sağliyor gölükte yansıma olduğu zaman gözünüzü göremiyorum ve odağımı biraz dağıtıyor bu sanırım ilk yorumum sizin sayfada doğru bi çok şey oğrenip bir şey yazmayıp ilk ters bir şey gördüğümde hemen eleşirmemi umarım kabalık olarak görmiyorsunuz ve teşekürler bizimle paylaştiğiniz bilgiler için
Açıklayamadığımız şeyleri keşfetmiyoruz da ondan… Sadece düşünüyoruz… Felsefe iyidir ancak gerçeği sadece düşünerek keşfetmek deli saçmasıdır… Hele keşfetmeyi sadece bilime bırakmak, bu akıl dışı biliyormusunuz Tabi bunda sadece bizim suçumuz olmayabilir. Kötülüklerin savaşçıları derslerine iyi çalışıyorlar. Ancak onlarda biliyor ki Musa’yı büyüten çağının en kötü hükümdarıydı
Zaten tanrı yoksa mental sağlığım maalesef daha fazla dayanamayacak. Yok oluşu sindiremiyorum! Umarım bu da yaratıcımdan bana bırakılmış bir izdir, kendisine inanmadan hayatımın "benim için" anlamını yitirmesi yani...
Merhaba Dilara sizi severek dinliyorum sohbetinden sıkılmadığım bir kaç kişiden birisiniz . Sizce dindarlar sizin kendinize sorduğunuz soruları kendilerine sormuyor mu ömürlerinde bir defa bile elbette soruyor kendimden biliyorum sizin debelenmenizi izlerken tebessümle kocaman güneşleri görmeden küçücük karadeliklere odaklanmanızı seyrediyorum belkide felsefe budur dediğim oluyor din argümanlarının akait dediği üzerine yüzlerce kitap yazılan bir mevzu var siz bundan bihaber gibisiniz ayrıca mevzu iman sa iman dindar bilincin imtihanı sonucu verilen bir sorunun sınavı zaten olmaz kanımca mesele sadece şu işlem yaparak ulaşılan sonuçla zaten cevabı belli deyip işaretlenen sonuç aynı mı ? Bilmiyorum ya siz?
Şaşırdım çünkü Thomas Aquinas ı bu videonuzda tanıdıktan yıllar yıllar önce kendisiyle çok benzer cümleler kurarak tanrı varlığını kendimde mantıklı bir zemine oturtmuştum ben de (: "Eğer şimdi evrende kinetik hareket varsa, bu ancak baştaki potansyel enerjinin itici bir ilk kuvvetle harekete dönüştürülmüş olmasıyla mümkün olabilir. " gibi bir şeydi. Hala bana en yakın fikir de bu gerçi (: Video için çok teşekkürler
@@hendakoste1 mesela bugün bingbeng in ,herseyin başlangıcının olmadığını savunan bilim adamlarının olması gibi yani bingbengden öncede evren vardı diyorlar.
@@Birfani333 kardeş 20 sene okudum ben o saçmalıkları.20 seneme acıyorum.said nursi dediğin adam delidir.ayrıca bana yazdırıldı ne demek,allahla görüşüyor adam,daha ne diyim.ayrıca 100 lerce saçmalık var.burda yazsam kitap olur.kaynaklarda bile olmayan onlarca hadis uydurmuş müptezel.tavsiyem derhal kurtul,zaman kaybetme
ilk neden argümanı tam olarak kanıt olmasada tanrıya inanmam için büyük bir nedendir. Bir de boşlukların tanrısı denilen bir durumda tam olarak sayılmaz çünkü bu bir bilimsel bir tartışma olmaktan ziyade artık felsefik tartışma boyutuna geliyor bilimin açıklayabileceği şey ne olabilir ki yani nasıl bir ilk neden olabilir ki tanrıyı koymayalım?
Bence 'aşk' iki türlü..Biri,sadece dünyayı algılama organlarımız marifetiyle,yani 5 duyumuzla duygu dünyamızda oluşan 'aşk',diğeriyse bu duyu organlarımız marifetiyle doğa'yı anlamamızı,anlam katmamızı sağlayan 'aklımızla' oluşturduğumuz 'aşk'..Buradan yola çıkarak ikinci tür aşkı dikkate aldığımızda,Dilozof'a aşık kişi sayısının oldukça fazla olduğunu düşünmek yanlış olmaz...
SORUM ŞU nasıl ve ne mükemmellik ve komplekslikte bir canlı görseydiniz aaaa bu tesadüfen kendi kendine oluşmuş olamaz bunun bir tasarımcısı olmalı derdiniz (tasarımcı bunu bi anda yada çeşitli merhalelerden geçirerek yani evrim vasıtası ile mükemmelleştirmiş ve ya mükemmelleştiriyor olabilir ) örneğin ben bir elektronik mühendisi olarak vücudunda 800v elektrik üretip bunu tuzlu suda karşısındaki canlıya gönderip kendisine zarar vermeden o canlıyı avlayan balığı inceleyince işte dedim bu tasarımdır katrilyonlarca yılda geçse bu asla tesadüf olamaz kendi kendisinide yaratacak hali yok dedim ilkönce sadece kafamın içinde dış dünyama yansıtmadım ama bunun namusluca olmadıgını anladıgımda dış dünyamada yansıttım dillendirdim ateistlikten çıktım bütün aeistlerinde benimle aynı duyguyu taşıdıgına adım gibi eminim velevki tersini söylesinler beni inandıramazlar
@@suleymankarsloglu3572 ateizm bir biyoloji konusu değildir. ateizmin canlılık nasıl başladı gibi bir konusu ya da alt başlığı yoktur. zaten yorumda atezim de demedim, biyolojik evrim dedim. biyolojik evrimin ateizmle ile zerre bir alakası yok.
@@uurrcann Ahahahaha bu şuna benziyor Apocuyum ama öldürmeyle ilgim alakam yok siyaset yapmam benim konumda bu değil canlılık nerden ve nasıl geldi tartışması ateizmin nirengi taşıdır yoksa sadece bi patlama oldu hidrojen oluştu ardından bu atomlar çekim kuveti ile birleşip füzyana girip helyum oluşturmaya başladılar büyük ısılar meydana geldi buda başka atomları oluşturdu bu atomlarda çekim kuvveti ile bi araya gelerek gezegenleri oluşturdu gibi bir argüman olsaydı herkes ateist olurdu olaya canlılık hele hele akıllı canlılar kompleks canlılar girince işin rengi değişiyor bir canlı hücrenin oluşması bir yıldızın oluşmasından milyonlarca kez daha komplekstir
@@suleymankarsloglu3572 ateizmin canlılık diye bir konusu yoktur. istediğin felsefi kitabını aç, hiçbirinde ateizmde canlılık diye bir mevzu göremezsin. atom, hidrojen, füzyon falan bunlar fiziğin, kimyanın konusu. ateizmin değil. sen sanırsam ateizm ile ateist kavramı karıştırıyorsun. ateist biri kimya, fizik hakkında konuşabilir ama bu konuşması ateizmi bağlamaz, çünkü ateizmin konusu fizik, kimya, biyoloji değildir.
Sizi takip eden büyük bir kitle videolarınızın sonunda "oh be bu videoda da Tanrı olmadığına ikna oldum, şükürler olsun diyor. Sebebi ise Tanrı'yı öcü gibi tanımanız. Oysa Tanrı sevgidir. Yaptığınız suçlardan ötürü bağışlanmayı asla haketmediğinizi düşünüyorsunuz, çünkü işlediğiniz suçlarınızın bazı sebepler yüzünden olduğunu, en azından bu dünyaya gelmenin sizin seçiminiz olmadığını ve varsayılan sınavın sizin isteğiniz dışında gerçekleştiğini bu yüzden Tanrı'nın olsa bile adil olmadığını düşündüğünüz için olmamasının veya olsa bile dünya ile ilgilenmesinin dinlerle insanları sınırlamasının gereksiz ve anlamsız olduğuna inanmak isteyip bütün gayretinizi Tanrı yoktur diye düşünen tek kişi olmamak veya azınlıkta kalmamak için sarf ediyorsunuz. Oysa diyor ki; Tadın ve görün Tanrı ne iyidir, ne mutlu O'na sığınan adama.
Ateist argüman olarak onca bilinemezliğin içinde doldurulamayan boşlukları tanrıyla dolduran fazladan yeni bir karmaşık bilinemezlik eklemenin mantığı yoktur deniyor ya ben burda şunun da konuşulması gerektiğini düşünüyorum bilinebilirliğin...Bilinebilir bişey var mıdır ki?
Peki ya panteizm için de aynı şeyi diyebilir miyiz? Tanrı evrenin kendisidir,görüşü boşlukları doldurmak için midir? Buna da bir başka videonuzda değinirseniz çok sevinirim. Çünkü öbür türlü sadece teizm tanrısı tarafından bakıyoruz bu tür meselelere
Potansiyel gücü yetmeyen varlıklara o işi yapma gücü verdiğimizden "boşlukların Tanrı'sı" anlayışı ortaya çıkmıştır Misal belli başlı atomların beyni oluşturduğunu kabul ediyoruz lakin atomların düşünme potansiyeli yoktur Ya da DNA'ların insanı oluşturduğunu söylüyoruz lakin DNA'larda bir şey oluşturabilecek herhangi bir irade ya da enerji veyahut güç yoktur. Adenin, timin, guanin ve sitozin gibi temel 4 elementin birleşip bir saç rengini, göz rengini veyahut nice kalıtsal şeyleri oluşturmasında potansiyel açıdan hiçbir mantık yoktur Eğer bu gibi dogmatik düşünceleri kabul görürsek zaten sistemimiz baştan çökmüş olur Mantığa yatkın olan DNA veyahut atomların iş yaptığı değil onlar ile bir işin yapıldığıdır. Eğer aklı kabul görürsek "Boşlukların Tanrı'sı" algısı kökünden yanlıştır, dolayısıyla bu algı üzerine kurulmuş sistemlerin kökü bir dogmatik düşünceyi sebepsizce kabul görmeye dayanır, nitekim bu düşünceler de zaten bizi aklî temeli olmayan bilgilere zorunlu kıldığından yanlıştır
nedenler silsilesi sonsuza kadar gidemez cunku soyle dusunelim ben bir kutuphaneye gittim ordaki gorevliye sordum bu kitabi alabilir miyim diye oda baska gorevliye sordu o da baskasina o da baskasina bu gorevli sayisi sonsuza giderse ben o kitabi hic okuyabilir miyim? okuyamam tabiki ama o kitabi almışsam (yani sonuc gözümuzun onunde ise) nedenler sonsuza kadar gidemez demektir.
Sanat Teknoloji netice olarak Bilim aciklamazlarin sayisini azaltiyor ve bir gun herseyi aciklayabilir onermesi bir bilgi onermesi olmasi ile celismiyormu? Yani bilgi onermesi onemli ozel lig I olan yanlislanabilir olma ozelkigi ile celismiyormu? Burdan bilimin herseyi aciklamasi imkansiz Hale gelir ise Bunu yapabilecek sey var ise bu me olabilir?
Materyalist bakış açısından nedensellik sadece fiziki yapının fiziki yapıya etki etmesi şeklinde işlemektedir; bu felsefi yaklaşımın içinde “kişinin iradesiyle nedensel etki oluşturması”na yer bulmak mümkün gözükmemektedir. Materyalist yaklaşımı benimseyenlerin birçoğu “fiziksel kapalılık” (“physical closure” veya “completeness of the physical” diye de anılır) ilkesini, iradenin nedensel etkisini dışlayacak şekilde yorumlamaktadırlar. Bunu yapmalarının sebebi ise materyalist madde anlayışının bunu gerektirmesidir. Ayrıca nedensel etkideki fiziksel durumların kişinin iradesiyle gerçekleştiği söylenirse, bazılarına göre birden fazla nedenin aynı anda gözlenen bir sonuca yol açtığını ifade eden üst belirlenim (overdetermination) görüşü savunulmuş olacaktır; birçokları böylesi üst belirlenim durumlarını kabul edilemez gördüklerinden iradenin gerçekliğini reddetmişlerdir. Bir üst irade entropi yasasının da bize gösterdiği gibi her şeyi başlatandır. Başlayan her şey bir bozunum sürecine gider. İnsan doğar, büyür ve ölür. Gezegenler de ölür bazısı beyaz cüce olur, bazısı yoğunluğuna bağlı olmak üzere kara deliğe evrilir. Ama yine de video "evren neden var" sorusuna teolojik açıdan bir cevap vermiyor. Big Bang evrenin nasıl oluştuğuna bilimsel bir argüman ama neden var olduğuna dair bir şey söylemiyor. Konunun bu nedenle sığ anlatıldığını düşünüyorum.
Açıklayamayacağımız şeyler ilerde açıklanır haline geldiğinde Tanrı'nın olmaması anlamına neden gelsin ki ?Şuan evrende trilyonlarca bilinmeyen ve zaten big bang le beraber var olmuş olgular var onları algılayıp keşfettiğimizde bir sebebinin mi olduğunu yoksa rastgelelerin silsilesine inanmak daha doğru olur.O şeyin Yaratıcının yarattığını kabul etmek bilim yapmaya ve bilim adamı yetiştirmeye engel olur mu ?
Yine bir pazar günü tanrı hakkında düşüncelere daldırdınız beni. Sizi izledikçe felsefe okumaya hevesim daha da artıyor. İyi pazarlar dilerim.
Bilimsel açıdan evren hassas dengeler içinde buda mutlak bir başlangıcın olması ve bu başlangıcı bir gücün başlatmasıı gerekir. Bilimde tesadüflere yer yoktur. Bir büyük patlamadan düzen oluşmaz , eğer düzen oluştuysa bir gücün olması gerekir, biz Allah diyoruz
@@ozturk7311 aynen öyle
@@ozturk7311 şimdi ben de kabul ediyorum tanrıyı ama ona Allah demiyorum nolcak şimdi cehenneme mi gitcem 😁
@@XavXav. Yanacaksın
Keşke Gazali, Farabi, Kindi, Arabi vs gibi isimleri içeren ve yine harika olacağından şüphe etmediğim bir video serisi de hazırlasan.. Bu isimleri senden dinlemek çok zevkli olurdu.
gazzaliyi okursa ozaman müslüman olmak zorunda kalabilir ondan onlara hiç bulaşmıyor
Barış Özcan, Bebar bilim, Ayhan tarakçı, Evrim ağacı ve Dilozof Türkiye'yi temsil eden en iyi RUclips kanallarından bir kaçı. Her videolarını ne işime yarar ki demeden izleyebildiğimiz demirbaş RUclips yayıncıları. Bize bilimi, tarihi, evrimi ve felesefeyi sevdirdiğiiniz için teşekkürler.
İyi ki varsınız.
Doğamız gereği herşeye bir başlangıç ve son vermek gibi bir sanal duygumuz var
Sanal duygu değil gercek olan bu
16:20 Donald Hoffman’ın evrimsel süreçte zihnin hakikati anlamaktan ziyade sadece hayatta kalmaya yetecek kadar yetiler geliştirdiği fikri gerçekten büyüleyici..
Böyle birşeyi öğrenme fırsatı yarattığınız için teşekkürler.
Arayüz argümanı ilgimi çekti. Arda kalanlar zaten bilinen argümanların tekrarı gibi oldu. Başlarda zorlanıyorum ancak üzerine düşündükçe artık keyifle izliyorum. 😊
Belkide belirli olaylar da, mantıksal ve duygusal süreçlerde, kendisini anlayabilmemiz için , bizi Gözlemliyordur...
Kendisini muhteşem bir program ve sistemle yarattığı insan, kendisine verdiği güç nisbetinde, her insanın kendi zannına göre, o insan tanıyodur.
Gerçekte tam manasıyla tanınan bir yaratıcı, o zaman herşeyiyle sonsuz olmaz sadece kendine verdiği sıfatları sürekli olmayabilir.
ya da bu dünyada verdiği program nisbetinde, anlayabiliyoruz. Gerçekte sıfatları da mana yönünden sonsuz olabilir.
Sadece bu dünya da bize verilen , şuur mana vb. ilim nisbeti ve beyin gücü nisbetinde, anlamamızı istediği kadar, anlayabiliyoruz.
çok anlamak isteyip düşünmekte aşırı gidenler, aklın ileri seviyesine geçerek, deli oluyorlar, veya negatif telkinlere kapılarak, farklı mana verebiliyorlar.
yaratıcı tam manasıyla, kavranamaz sonsuzdur çünkü. Sadece insan kendine verilen, şuur, mana ,ilim, beyin vb. işaretler nisbetinde bile , küçük olaylar da bile
hayret uyandırarak, insanı bir yaratıcı vardıra götürebilmektedir.
ilk anlayış olarak, herkez kendi pozitif telkinlerine uymadan, kendi zannına göre, başkalarının anlayışıyla, yaratıcıyı kavramaya gittiler.
sonuçta ilim adamı bile olsa, o kendi zannına ve manasına göre, yaratıcıyı anlayabiliyor.yani okul ve kitap görmemiş bir çoban bile, duygu ve durum işaretlerini takip ederek, anlayabilir.
ilim, mana vb. duyguları ve hatta sorgulama yeteneği, kanıt faktörü , ilimin ilim olmasını bile, programlayan bir yaratıcının ,kendi duygu nisbetinde varlığını inanan için sorgulamak,
negatif telkinlerle yaratıcı yoktura veya farklı bir şeye götürebilir.
önceki topluluklar, atalarının, önceki ve sonraki ilim adamlarının ögrettiği şekilde , inanarak gelmek istediler.
kendilerine elçi gelmeyen, önceki dönem topluluklar, başkalarının izinden , atalarının ya da ilim adamlarının, izinden gitmeselerdi, kendi pozitif duygularıyla, yaratıcının ufak işaretlerini anlayararak,
yaratıcının varlığını, hayretle anlayabilirler, ve bu işaretlerini takip ederek, yavaş yavaş bile, sevgi besleyip nasıl itaat etsek diye, onun memnun olacağı şeyler nelerdir, doğru yanlış
nedir, diye arayış içinde olabilirlerdi. Belkide böyle olmuştur...
kimisi negatif telkinlerle , yanlışı doğru sandı. Yaratıcıyı kimisi güneş sandı, kimisi ay, veya elleriyle yaptıgı heykeller , güzel olduğu için veya liderlerini tanrı olarak zannetti.
doğru yoldan çıkılmasının sebebi, negatif telkinlere uyularak oldu.
bu sebeble doğruya ulaşmakta olan kişiler, doğruyu bulabilelim diye gönderilmiş oldu.peygamberler sonuçta bu ilerleyişle yaratıcının terbiyesiyle gelmiş oldu.
sonuçta kitap okumamış, hatta okuma yazma bilmeyen, çobanlık yapan çok lider vasıflı olmayan insanlara , peygamberlik verildi.
tabi bu da , bir toplumu doğruya kolay varabilmesi için, bir lutuf niteliği ve imtihan niteliği taşıyor.
Bir de, diğer yandan da , kendi mana ve işaretlerine uymayıp , negatif tenkinlere uyan topluluklara en son lutuf olarak elçiler geldiğinde bile uyulmadı.
hatta bu elçilere mucizeler bile gösterdi gerçekten elçiyiz diye tabi buna uymayan topluluk ne yapılır çoğu yok edildi elçiye inananlar bazıları kurtulmuş oldu.
Sonuç olarak mucizemi arıyolar insanın kendi fiziksel anatomisindeki ilerleyiş ve iç ve dış vb. duygulardaki muazam sistem mucizenin ta kendisidir.
insan kendi fiziksel ve duygusal anatomisini öğrendiğinde bu ilerleyiş hayret uyandırıp bir yaratıcı vardıra götürebilir.
Emeğinize sağlık hanımefendi.Bu defa işteyken izliyorum , Artvin’den selamlar herkese.
Is yerinde video mu izliyorsun?
Önce Bebar Bilim, sonra Evrim Ağacı, şimdi de Dilozof. Verimli bir gün oluyor :)
Barış Özcan :)
Ay valla ben bu. Her pazar rutin bir şekilde bebar, evrim ağacı, ruhi Çenet, barış Özcan, dilozof izleyerek günü geçiriyorum dmckpdmdkdkd
@@sudenur3977 birebir olmasa da yakınmış :D
@@ilkeravdanl9708RUclips: L. Moore- Kuran ve embriyoloji dersi. Embriyoloji uzmanlarının Kuran'ı incelediği üç tane uzun video var.
@@ilkeravdanl9708 @Ufuk Derin Yeterince düşünerek evrendeki yasaları kimin koyduğu sonucuna vardınız? Büyük yapıların büyük sorunları olur, büyük bakımları olur peki evren 15 milyar yıldır neden içine çökmüyor?(Doğa yasaları sayesinde cevabı yanlış.)Müslümanlar genelde "hassas ayar" argümanı ile gelir ama ben kümülatif evrenin nasıl kendiliğinden oluştuğunu soracağım? Bir bebeğin yere düşüp(basit bir düşme) hüngür hüngür ağladığını ama anne ve babasının gayet sakin olduğunu düşünün, anne ve babası kötü müdür yoksa çocuğa göre mi bulunduğu durum kötüdür? Kötülük probleminin bencil bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Anlamsız bir dünyada bilimin olmasını neye bağlıyorsunuz? Bilim; evreni anlamamızı sağlar(Kendimizi, dünyayı, evreni, oluşumları vs.), demek ki evrenin bir anlamı var. Eğer sürekli Büyük Patlama oluyorsa bile yine ilk Büyük Patlama olması gerekmez mi?(Sürekli Big Bang oluyordur belki de.)
Şu çok zekice bir soru olan "Öyleyse Allah'ı kim yarattı?" Sorusunun devamı nasıl? Yani "Onu yaratanı kim yarattı?" diye gidiyor ama nereye bağlanıyor? Yani tekrarlanan Büyük Patlama argümanı gibi bunu da bir ilke bağlamanız gerekiyor, bu da inanca giriyor. Bu durumda sizin sormanız gereken soru şu olmalıydı:
Allah varsa bana Allah'ı gösterin.
Çağrı; bilimsel olarak Allah'ı göremediğimizi, deneysel olarak ispatlayamadığımızı söylüyor. Bu, bir arabadaki sebep&sonuç ilişkilerini görüp(Çağrı, evrende sebep sonuç ilişkilerinin olduğunu söylüyordu.), parçaların özelliklerinin olduğunu görüp(park sensörleri"araba", ağrı reseptörleri"insan") arabanın üreticisini deneyimleyemiyorum demekten farksız değil mi?
Başka sorularım da var ama bunlar yeterli sanırım
Sizinle karşılıklı sohbet insanı nasıl bir huzura kavuşturur bir bilseniz.
7:30
- bir şeyler eklemek istiyorum. aristotelese göre Tanrı hareket etmeyen hareket ettiricidir ama tanrı evreni yaratmamış, tanrı evreni oluşturmamıştır. evren kendi kendine yeten bir sisteme sahip bir yapıdadır. aristotelese göre evrendeki tüm varlıklar ereksel olarak tanrıya yönelmektedir ve tanrı salt düşünce olarak evrene hiç bir müdahale etmez sadece salt form olarak evrendeki tüm varlıkların kendisine yönelmesini sağlayarak değişimi sağlar. hareket etmeyen hareket ettirici sözü bu demektir aristo determinist bir evrende tanrının ilk neden olduğu bir görüşü reddeder. aristo determinizmi reddeder. doğayı 1.tözlerin 2.tözlere doğru gittiği ereksel bir düzende tasarımlar. dolayısıyla bence kindi'nin, gazali'nin ortaya sistemsel olarak koyduğu kelam kozmolojik argüman ile aristoteles'inki oldukça farklılar. aristoteles'in argümanı rütbe anlamında bir ilk nedenden ötürüdür. sıralamada birinci, ancak geçici olarak birinci değil. aristoteles evrenin sonsuzluğuna, evrenin asla var olmadığına inanıyordu. kelam argümanı aslında evrenin ezeliliği aristo'nun öğretisini çürütmek için müslüman düşünürlerin çaba sonucunda ortaya çıktı.
10:00
- aslında evrenin başlangıcının olduğu sadece big bang kuramına dayanmıyor. elimizde evrenin başlangıcı olduğunu söyleyen bir kuram olmasaydı bile biz bunu salt olarak bilebilirdik. biz biliyoruz ki evrende nedensellik zinciri vardır ve bu zincirler sonludur. eğer bu sonlu nedensellik zinciri ezeliyete kadar uzatırsak varlık ortaya çıkmayacaktır çünkü onun nedeni onun da nedeni onun da derken sonuca gelinemeyecektir. daha iyi anlamanız için şu örneği verelim; ben bu yazıyı yazmak için birinden izin almam lazım gerek onun da birisinden izin alması gerek onun da onun da derken bu sonsuza kadar giderse o izin çıkmaz ve ben bu yazıyı yazamam lakin bu yazıyı yazabiliyorsam izin çıkmış demektir bu da nedensellik zincirinin sonsuza kadar gitmediğini gösterir. evrendeki sonlu nedensellik zinciri ezeliyete kadar uzatılamıyorsa ve bu nedensellik de sonsuz değil de sonluysa o zaman evrenin nedeni sonlu olmayan bir sonsuz nedene dayanır.
10:45
- big bang ister bir faz geçisi olsun ister olmasın bunlar sadece bir başlangıcı daha ileri götürür. ayrıca alternatif görüşlerden dolayı genel kabul gören mevcut görüş yalan mı oluyor? büyük patlamanın faz geçişi olduğunu söyleyen spekülatif teoriler vardır. elimizde kanıt olmadığından dolayı birçok kanıtla desteklenmiş mevcut kabul gören görüşü kabul etmek daha ussal olacaktır. tıpkı evrim hakkındada spekülasyonların olması ama kanıtsız olmayıp kanıtlarla desteklenmiş mevcut görüşü kabul ettiğimiz gibi. ha bu arada sürekli salınımlı bir modelin entropi artışı, parçacık üretimine bağlı kütle artışı ve çökme sürecinde metrik bozulmaların artması gibi zorlukları vardır.
19:10
- iddianın esası şu şekildedir: "sizler bilimin ulaşamadığı/açıklayamadığı yerlere tanrıyı koyuyorsunuz ve zamanla bilimin gelişmesiyle, dolayısıyla tanrı fikri de bu boşlukların dolmasıyla da yok olacaktır. bilim kalan tüm boşlukları doldurup tanrıyı de ortadan kaldıracaktır". bilim bu iddiayı sunan kişilere göre metodu içinde her şeyi açıklayacaktır bir şekilde görüşünü kabul ile başlıyor. ancak bunu diyen herkes bu argüman savunucusu veya bütün argüman savunucuları bunu der denemez. sizin tanrı dediğiniz şeyler çökecek bir şekli olsa da argüman da bundan ziyade siz zaten bunu boşluklar yerine koymuşsunuz buna tanrı demişsiniz saçma olan bu mantığı var. ancak bilim her şeyi kapsar ve açıklar ön kabulünü ele alıp argümanı bir ileri götürenler bu iddiayı gerçekten sunanlar tarafsız şekilde kabul edebilir mi? yani bilim her şeyi açıklar mı? her şey bilimsel olmadığı için bilimin her şeyi açıklayabileceği iddiasının yanlış olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok. zaten bilim her şeyi açıklar iddiası bile bilimsel olmadığı için kendi kendisini çürütür.
felsefî olanın gösterdiğinin en güzeli, bu dış nedenin zamansızlık, mekânsızlık, maddi olmayan ve fiziki olmayan özelliklere sahip olması gerektiğidir. astrofizikten ve doğru akıl yürütmeden bildiğimiz şey budur. doldurulması gereken herhangi bir boşluk yoktur burada . dolayısıyla bu argüman “boşlukların tanrısı” halısı altında eleştirilemez. tüm madde ve enerji de dahil olmak üzere tüm uzay-zaman gerçekliği, evren dediğimiz şeyin varlığının açıklaması olarak dış bir nedeni olmalıdır. bu neden uzay ve zamanın ötesinde, fiziksel olmayan, maddi olmayan bir varlık olmalıdır. bu tanıma uyan yalnızca iki tür varlık vardır: sayı gibi soyut nesneler veya bedenlenmemiş bir zihin. soyut nesnelerin hiçbir şeye neden olamayacağını biliyoruz, bu nedenle tek aday tanrı olarak adlandırdığımız aşkın bedenlenmemiş bir zihin olmalıdır. bizi bilgiye ulaştıracak tek araçla yani mantıkla birlikte olası bütün yorumları eleyipte bedenleşmemiş aşkın bir zihinden yani tanrıdan nedensiz ilk neden diye bahsediyoruz.
20:30
- aslında vücudu olmayan saf bir zihin olarak tanrı oldukça basit bir varlıktır. bir akıl ya da ruh, parçalardan oluşan fiziksel bir nesne değildir. tüm açıklanamaz sabitleri ve nicelikleri ile koşullu ve alacalı evrenin aksine, ilahi bir zihin şaşırtıcı derecede basittir. dawkins "evrendeki her parçacığın bireysel durumunu sürekli olarak izleyip kontrol edebilen bir tanrı basit olamaz." der ama bu eleştiride çok saçma. bir zihin karmaşık fikirlere sahip olabilir ancak zihnin kendisi dikkat çekici derecede basit fiziksel olmayan bir varlıktır. fawkins bir zihnin fikirlerini (ki bu gerçekten karmaşık olabilir) inanılmaz derecede basit bir varlık olan ve hiçbir parçası olmayan fiziksel olmayan bir töz olan bir zihnin kendisiyle açıkça karıştırmıştır. ki zaten bir varlığı zihinimizde tamamen tasavvur edememiz onu karmaşık yapmaz. ayrıca bana kalırsa tanrı karmaşık dahi olsa -ki öyle değildir- bu onun da bir nedeni olduğunu söylememizi gerektirmez. çünkü ilk nedenin nedeni nedir sorusu tıpkı evli bekar olabilir mi gibi analitik ve hatalı bir sorudur.
Emeğine sağlık
"Marifet, iltifata tabiidir" derler... Yorumunuzdaki özen, detaylar, medeni üslup, (hatta imla kurallarına riayet etmeniz bile) tebrik edilmeyi hakediyor.. Dilozof kanalının ne kadar kaliteli takipçileri olduğunun bir örneğini görüyoruz..
Tebrikler dostum,açıklamaların tamamen tatmin edici ve doyurucu.umarım sizlerden çok vardır.
Felsefeci Dilara Pelin hanıma çok teşekkürler. Bizi tefekküre sevketti.
Ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum? Bu dünya neden hepimiz için aslında bir diyar-ı gurbet? Neden sürekli bir göç var. Konaklayıp oyalanıp dönüyoruz toprağa, geldiğimiz yere. Tekrar dirilmek üzere adeta vatan-ı aslimiz bizi bekliyor.
Bir hekim olarak müşahade ettiğim muhteşem bedenime o harika sanata bakıp bir yaratıcıya inanmadan bunlara cevap veremiyorum inanın, sizi bilmem. Sanırım beynimizde inanmaya dair bir kod veya program mevcut (Düşen bir uçakta ateist olmazmış derler ya… ).
Teizim şunu söyler: Allah’ın varlığını kabul etmek yani iman etmek bir uçakta yolculuk gibidir, din onun kullanım klavuzudur. Bizler yolcu, pilotlar ise peygamberlerdir.
İman bir bilgisayar ise din adeta ona yüklenen microsoft gibi bir proğramdır. Kullanımını bir mühendisten öğreniriz o da adeta peygamberler gibidir.
Bir sanatkar her zaman eserlerini sergilemek istemez mi? Yaratıcıya ait sanatları görüp ona şahit olalım diye yaratılan bizler hayranlıkla bu sanatlara müşahede edince iman etmiş oluyoruz.
Örneğin Rabbimiz bana inanın, iman edin sonra ibadet edin ve de en önemlisi adaletli olun der.
Din bize nasıl ibadet edeceğimizi ve nasıl adil olacağımızı anlatır. Çünkü Semavi kitaplar ibadetin ve adaletin uygulanmasında detaya girmezler.
Peygamberler bu durumda dini öğreten kılavuz öğretmenlerdir.
Teşbih yaptım biraz akla yaklaşır diye affola… hürmetlerimle..
Felsefeci Dilara Pelin hanıma çok teşekkürler. Bizi tefekküre sevketti.
Ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum? Bu dünya neden hepimiz için aslında bir diyar-ı gurbet? Neden sürekli bir göç var. Konaklayıp oyalanıp dönüyoruz toprağa, geldiğimiz yere. Tekrar dirilmek üzere adeta vatan-ı aslimiz bizi bekliyor.
Bir hekim olarak müşahade ettiğim muhteşem bedenime o harika sanata bakıp bir yaratıcıya inanmadan bunlara cevap veremiyorum inanın, sizi bilmem. Sanırım beynimizde inanmaya dair bir kod veya program mevcut (Düşen bir uçakta ateist olmazmış derler ya… ).
Teizim şunu söyler: Allah’ın varlığını kabul etmek yani iman etmek bir uçakta yolculuk gibidir, din onun kullanım klavuzudur. Bizler yolcu, pilotlar ise peygamberlerdir.
İman bir bilgisayar ise din adeta ona yüklenen microsoft gibi bir proğramdır. Kullanımını bir mühendisten öğreniriz o da adeta peygamberler gibidir.
Bir sanatkar her zaman eserlerini sergilemek istemez mi? Yaratıcıya ait sanatları görüp ona şahit olalım diye yaratılan bizler hayranlıkla bu sanatlara müşahede edince iman etmiş oluyoruz.
Örneğin Rabbimiz bana inanın, iman edin sonra ibadet edin ve de en önemlisi adaletli olun der.
Din bize nasıl ibadet edeceğimizi ve nasıl adil olacağımızı anlatır. Çünkü Semavi kitaplar ibadetin ve adaletin uygulanmasında detaya girmezler.
Peygamberler bu durumda dini öğreten kılavuz öğretmenlerdir.
Teşbih yaptım belki biraz akla yaklaşır diye affola… hürmetlerimle..
Tam da Felsefe problemleri dersinde Giordano Bruno'nun Küllerin Şöleni adlı eserini analiz ettiğimiz bu günlerde karşıma çıkmanız muhteşem oldu.
Seni dinlemek huzur veriyor huzur ❤ ⚘🧿🙏🦅
"Herbir parçanın açıklaması varken neden bütünü açıklama ihtiyacı hissediyoruz?" demiştiniz. Fakat merak ettiğim husus şu: Acaba biz, bütünün varlıksal nitelikleri parçalarının varlıksal niteliklerinden tümüyle farklı veya birazcık farklı herhangi bir X nesnesinin bilgisine sahip miyiz? Yani parçalarının herbiri görünür birtakım nedenler sonucu ortaya çıkan herhangi bir bütünün, nedensiz bir şekilde ortaya çıktığına şahit olmuş muyuz? Veya herbiri (zamansal) sonlu olan parçaların, (zamansal) sonsuz bir bütün oluşturduğuna dair herhangi bir gözlemimiz veyahut akıl yürütmemiz var mıdır?
Eğer bu soruların cevabı olumsuz ise parçalar ile bütün arasında herhangi bir farkın olmadığını ve her ikisinin de (eşit derecede) açıklamaya ihtiyaçlarının olduğunu söylemiş oluruz. Eğer bu sorulara olumlu bir cevabımız varsa açıklama yükümlülüğünün "bütünü açıklamaya gerek yok" diyenlerin sırtında olduğunu ve herhangi bir gözlem veya akıl yürütmeyi bize sunmaları gerektiğini söylemeliyiz.
00:16 00:35 de "neden sorusuu" bende bağımlılık yaptı :)
Bir de 'nedeni' bulduktan sonra,bu 'neden' nedir'i açıklama serüveni başlıyor..
@@instructionpointer ne,nerede,ne zaman,neden,nasıl ve kim? :) Herkes bu 'kim'i arıyor aslında..
Bence elinden geldiğince anlaşılır konuşuyor. Zaten bahsettiğimiz alan felsefe, bu alanla pek ilgilenmeyen birisinin hepsini anlaması beklenilebilir bir şey değil.
Cevabı bilmiyoruz ama günümüzde bu kadar interaktif sosyal iletişimi kolaylaştıran bir çok plartform varken felsefenin yokluğu üzücü. dilara yalnızlığı deneyimliyor. evren hakkında deve yükü bilgiyi aktarıp feedback alacak insanları arıyor. Soruyor sorguluyor, eleştiriyor yada eşlik ediyor. Benim gördüğüm şey şu. koca bir makalenin içinde Nedenselliğin sorunsalı derken, O neden dediği vakanın kendisi olarak bize düşünmemiz için bir şeyler sunuyor. Diğer yorumcuları bilemem, ama ben dilaranın uzattığı yardım elini görebiliyorum. Determinizmi varoluşculuğu antik ve modern düşüncenin buna verdiği tepkiyi, gelecekte yapay zekanın ortaya koyabileceği teori ve çözümleri. Umudum şu ki NEDEN demeyi bırakmamış delice düşünen insan sayısının artması. çünkü bu muhteşem keyif veren şeyin '' gülşenin kıçından'' daha az konuşulması beni delirtiyor. Nedensellik ve Tanrı üzerine günlerce sabahlara kadar konuşabilirim. Dogmatik fikirle gelinmediği sürece, buna ataizm de dahil.
"Neden?" sorusunu geçmişe doğru sonlu, geleceğe doğru sonsuz olduğunu bir an kabul etsek. Sonra da birisi gelip bize dese " bunlar bir döngü içinde tekrar kesişiyor" diye.
Hooop devreler yanar.
Özetle; Zaman algısına hükmedemeden bu işin içinden çıkılır mı? Zaman dediğimiz şey düz çizgi şeklinde ya akmıyorsa?
zaman reenkarnasyon gerçek olur.
@@oguzturkay5116keşişmenin reenkarnasyon şeklinde olması gerekli değil.
her videoda bu kadar tanri yaratici konularindan bahsettiginize gore zaten yaraticinin varligini otomatikman bilinc altinda kabul etmisiniz zaten
Merhaba videolarını izlerken düşünmekten, düşünürken kendime yeni yorum kapıları açabilmekten çok keyif alıyorum ilk önce güzel emeklerin için çok teşekkür ederim kendi adıma. Fakat ben felsefeye çok ilgisi veya felsefeyle alakalı çok bilgisi olan bir insan değilim ve bazen videoları izlerken fikirler sadece zihnimden kayıp gidiyormuş gibi geliyor, her zaman konunun daha derinlerine inemiyorum. Felsefik ve çok yönlü düşünebilme konusunda sadece tecrübe, ilgi ve alaka mı ön planda yoksa önerebileceğin bazı yöntemler var mı?
Neden arayan biz insanlardir.. çünkü biz hayata bir anlam yüklemeye çalışıyoruz sebeb ve sonuç ilişkisi kuruyoruz. Bir şeyin bir nedeni olmak zorunda degildir. Neden Herşeyin bir nedeni olsun ?
@damla02 ölüm sonrasını amaclamak dinlerle oldu. Eski uygarlıklarda köleleri ve askerlerin öldükten sonra daha iyi bir hayat vaat etmessen köle de askerde bulamazsın. Bunu anlayan yöneticiler hep bir vaat verip öldükten sonra şöyle evler böyle kadınlar var derler. Sence neden hep kadın vaat ederler? Neden kadına erkek vaat eden yok? Çünkü köleler ve savaşçıların çoğu erkektir. Ayrıca dünyada birçok din var. Hadi diyelim 1 tanensi gerçekten tanrıyı anlatıyor ve gerçekten ölümden sonra bir hayat var. Böle bir dinin herkese ulaşması mümkün değil. İnanmayanlar Araştırma yapsın diyorlar da bu dünyada kim neyi araştırıp soruşturmakla meşgul oluyor ki? Herkes hayatını yaşımakla meşgul. Herkes geçim derdinde. Ee bu insanların alayı cehennemlik mi? Yada binlerce din ve meshep varken bir dine girip deneyimleyip karar vermek bu kısacık hayata sığacak birşey mi? Böle birşey mümkün değil. Eğer hakikatten bir tanrı varsa bunları da düşünmesi gerekirdi. Binlerce yıl önceki yaşanmış efsanelere göre hayatınızı şekillendirilmemiz isteniyor. Ne bir video var ne bir fotoğraf ne bir bilimsel kanıt yok ve inanmamızı bekliyorlar. Aklını kullanıp sorgulayan bir insan için bunlara inanıp hayatını buna göre yaşamak gerçekten çok zor.
mantık yasası çünkü
Biz insanlar ancak var olanı anlar ve algılayabiliriz. Var olmayanlarlar ise bize çok uzaktır.
Varolmayan zaten yoktur,hiçtir İnsanlar dediğinizin tam tersi yokuda anlar.
Var olanlar bizi tanrıya götürüyor.. Eminim ki bilim sonunda tanrıya ulaşacak ve iman edecektir) :
@Esad 😊😊
Instagram'da görmüştüm gece hikayeyi. Fırından çıkmış taze, kaçmaz.
bir şeyin olması için her seyin olması lazım her şeyin olması için bir şeyin olması lazım oda ALLAH
10:43 Bu konuda benzer fikirlere sahibiz. Roger Penrose'un iddiasına göre entropi sanılanın aksine sürekli bozulan bir şey değil de sürekli uzay zamanı dengelemeye çalışan bir mekanizma. Örneğin bir yıldızın oluşabilmesi için 40 birim enerji gerekiyorsa, bu yıldız bir şekilde patlarsa 40 birim enerji uzaya dağılır. Ancak bu 40 birim enerjiden mutlaka daha düşük miktarda bir enerji(mesela 30 birim) yeniden maddeye dönüşür, kalan enerji uzay zamana yayılır dönüşümü sonlanır, saf enerji olarak yaşamını sürdürür. Termodinamik bu yönüyle evrensel bir yasadır. Penrose, tüm evrenin tek bir şey halini alıncaya kadar bu döngünün ve entropinin devam edeceğini, sürecin sonunda ise yeni bir big bang yaşanacağını savunur. (Burası benim yorumum) Çünkü evren bu durumuma geldiğinde kocaman, durağan bir enerji topu haline gelecektir. Saf enerji ise hareket etmek zorundadır, bu yüzden big bang yaşanmak zorundadır.
Çok ilginç bir tespit Serdar bey, yorumunuzla birlikte ortaya döngü çıktı. Aklıma Nietzsche'nin Bengi dönüş'ü geldi.
@@One_Way_Charlie evet, döngü kısmı teknik olarak benzerlik gösteriyor.
@ Biz bundan da öncesini merak ediyoruz zaten bu patlamaların da öncesi
@ patlamaların olduğu ortam nasıl var oldu
@@ismetsayn1795 Burada sorduğunuz soru tanrı nasıl doğdu sorusu gibi bir şey. Ama Hegel tarzı bir cevap verilebilir. İlk hareketten önce, tamamen hiçliğin olduğu bir ortamın olduğu varsayımıyla ilerlersek; Hiçlik zaten vardır. Hiçliğin doğmasına da gerek yoktur. Hiçlik sadece var olabilir. Hegel'in de dediği gibi "varlığa bakarken hiçliğe, hiçlik ile varlık arasındaki harekete bakarken varoluşa ulaşırız". Yani tanrı tanrı vasfını kazanabilmesi için hiçliği de içermek zorundadır. Peki ilk hareket nasıl oldu derseniz; Hegel'in dedikleri doğruysa hiçliğin de bir tini(bilinci) olması gerekiyor ve dolayısıyla varlığı, ilk hareketi, ilk patlamayı yine hiçlik yapabilir.
Deneyimden ve hatta duyuların tüm izlenimlerinden bağımsız bilgi var mı yok mu?”
Bu arada bir sorum var. Antropmorfik argümana karşın bir teist şey diyemez mi: "İnsanların tanrıya benzemesinin sebebi tanrının onlara kendinden bir şeyler vermiş olmasıdır." Yani belki de biz tanrıyı kendimiz gibi düşünmüyoruzdur; o bizi kendinden bir şeylerle yaratmıştır.
@The Mandalorian evet ama böyle tercih etmiş olamaz mı?
Belki burada şöyle bir eleştiri yapabiliriz: "Tanrı bizi kendisinden birtakım özelliklerle donattı" demenin temelinde, O'nun var olduğuna dair ön kabulü yatıyor. Yani bu söylem Tanrının varlığını kanıtlamayı amaçlamıyor. Dolayısıyla Ateizmin antropomorfizm eleştirisi; (dolaysız olarak) Teistik bir Tanrının var olmadığını değil belki O'nun yanlış tasavvur edildiğini iddia edebilir. Dolayısıyla antropomorfizm eleştirisinden evvel Ateizmin, Tanrı'nın varlığına eleştiri getirmesi öncelikli olmalıdır denebilir.
Sizi yeni keşfettim anlattımınız gayet güzel şimdi felsefeyi iyi anlatan biri olunca anlamasıda daha kolay oluyor , ilahiyatçıyım bizim hocada bu konuları anlatıyor ama pek anlaşılmıyor ayrıca biz hep teistik açıdan baktığımız için doğru düzgün de anlıyamıyoruz. bir şeyin hem iyi hem de kötü tarafını görmek güzel ,insan farklı açılardan bakabilmeli sizde bunu gördüm
Ne kadar mantıklı açıklamalar ile zihnimizi bilinçlendirmeye çalışsak da, akıl insanı anlamlaştıran tek kaynak değil. Duygularımızı, hislerimizi geri planda tutmaya çalışıyoruz. Ama öyle anlar oluyor ki bunlar aklın tutsak ettiği yerden firar edip gerçekliğimizi bulandırıyor. Yani demek istediğim a priorik varoluşsal sorgulamalarımızı kelimelerin burjuvazisiyle geometrik mimari gibi inşa ederken, neden hep soğuk ve metalik renklerden ibaretmiş gibi davranıyoruz? En sonunda bizim için asıl doğru olan hislerin sıcak renkleri. Bu bir hindu için ineğe duyduğu kutsal bağ, bir rahibe için hayatını adadığı ahlak temeli, bir müslüman için ellerini açıp yaratıcısından gözyaşlarıyla merhamet dilediği bir an, biri için yoga, biri için yemek, biri için dünyayı gezmek olabilir. Bu bir seçmdir. Bir inançtır. Kimi Tanrıya inanır, kimi de bir gün bir yapay zekanın her şeyi çözeceğine.
Son olarak video için teşekkürler. İnanılmaz keyif aldım sizi dinlerken.
Biz akıl ve bilinç ile varız bunlar yoksa bizlerde yokuz bilmem anlatabildim mi korkma korkmak bir şeyi çözüm lemez dualar hiçbir şey i çözüm lemedi
Dilozof…
Filozof olması gerekmez mi ? Yani en azından benim için (“Organize işler”)
Bacımsın..
videolarınız çok güzel bir siyaset felsefecisi olarak çok beğeniyorum faydalanıyorum. Yolunuz açık olsun…
Küçük bir arzım olacak acaba panenteizm temelinde bruno, Muhiddin arabi, ve whitehead’ı da inceleyebilir misiniz? Ben din felsefesi bağlamında bu üçlüyü çok makul görüyorum büyük bir heyecanla bu konuda ki muhtemel videonuzu bekliyor olacağım hocam
Saygılar sunarım🙏🏻
Sanat filmleriyle tabloları harmanladığın inceleme videolarını özledikk
Bunlar sana ağır geliyor tabi. Dedikodu olmadığı için sıkıcı
@@kargaaa7168 sanat felsefesinden bihaber aklını başka kanallara kanalize et:)
@@Migrant42 ahuhuhu. Şuna da bak sen. Sen ancak dedikodufan anlarsın. Hülyaya kapılır gibi ağzınız açık dinliyonuz her şeyi
@@kargaaa7168 yaa,bilmediği şeyle ilk karşılaşmasında insan,senin gibi apışıp kalır,şaşırır;ama bu oldukça insani bir durumdur.Meraklanma yani :)
Sizi ilgi ile izliyorum..çok değişik düşünsellerim var ama toparlıyamıyorum.. saygılar
Din dersleri güncellenmeli ve sizin gibi öğretmenler derslere girmeli.
Bizim kuran hocası derste bunu anlatıyordu ama sınıfta ben hariç herkes uyuyordu😅😅😂.
Aklımın ermeye başladığı ortaokul yıllarında geceleri yatmadan önce şöyle düşünürdüm. Şayet hiç bir şey olmasaydı hatta tanrı da olmasaydi sadece yokluk olsa idi nasıl olurdu diye düşünür ve hiçliğin olamayacağını böyle bir şeyin mümkünsüzlügünü düşünürdüm.Olmamak olamaz kanısına varırdım.🙆♂️🤗
Olmamak diye bir şey olsaydı zaten onu düşünecek bir bilinç de olamazdı. Yokluk üzerine düşünmeye çalıştığımız için yokluğu bir paradoks olarak algılıyoruz, böyle algılamamız da gayet doğal çünkü yokluk üzerine düşünmeye çalışmak mantıksal bir çelişki doğuruyor. Aslında buradaki asıl mesele; düşünme, bilinç dediğimiz şeyin tam olarak nasıl bir şey ve neye bağlı olduğu. Hafıza olmasaydı ve oraya kaydettiğimiz duyusal veriler olmasaydı düşünce ve bilinçten söz edebilir miydik mesela? Ve şimdi şöyle düşünelim; henüz hafızamıza kaydetmediğimiz bir veri hakkında bir düşüncemiz olabilir mi? Belki de biz çok fazla anlam yüklemeye çalışıyoruzdur bilinç dediğimiz şeye, nihayetinde yazılımı kısıtlı bir işlemciden farksız. Hangi yazılım(hafızaya giren veriler) ne kadar kaydedilebilmişse o kadar sınırlı bir alanda düşünebiliyorsun. O kısıtları yok sayıp "nihai" olana ulaşmaya çalışmak çıldırtıcı gelebiliyor insan zihni için.
Felsefeci Dilara Pelin hanıma çok teşekkürler. Bizi tefekküre sevketti.
Ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum? Bu dünya neden hepimiz için aslında bir diyar-ı gurbet? Neden sürekli bir göç var. Konaklayıp oyalanıp dönüyoruz toprağa, geldiğimiz yere. Tekrar dirilmek üzere adeta vatan-ı aslimiz bizi bekliyor.
Bir hekim olarak müşahade ettiğim muhteşem bedenime o harika sanata bakıp bir yaratıcıya inanmadan bunlara cevap veremiyorum inanın, sizi bilmem. Sanırım beynimizde inanmaya dair bir kod veya program mevcut (Düşen bir uçakta ateist olmazmış derler ya… ).
Teizim şunu söyler: Allah’ın varlığını kabul etmek yani iman etmek bir uçakta yolculuk gibidir, din onun kullanım klavuzudur. Bizler yolcu, pilotlar ise peygamberlerdir.
İman bir bilgisayar ise din adeta ona yüklenen microsoft gibi bir proğramdır. Kullanımını bir mühendisten öğreniriz o da adeta peygamberler gibidir.
Bir sanatkar her zaman eserlerini sergilemek istemez mi? Yaratıcıya ait sanatları görüp ona şahit olalım diye yaratılan bizler hayranlıkla bu sanatlara müşahede edince iman etmiş oluyoruz.
Örneğin Rabbimiz bana inanın, iman edin sonra ibadet edin ve de en önemlisi adaletli olun der.
Din bize nasıl ibadet edeceğimizi ve nasıl adil olacağımızı anlatır. Çünkü Semavi kitaplar ibadetin ve adaletin uygulanmasında detaya girmezler.
Peygamberler bu durumda dini öğreten kılavuz öğretmenlerdir.
Teşbih yaptım biraz akla yaklaşır diye affola… hürmetlerimle..
Dilara hanım videonuzu izledim, emeğinize sağlık. Richard Dawkins'in ifadesi olan ''Boşlukların Tanrısı'' ifadesi ile ilgili olarak şunu söylemek istiyorum. Tanrı birdir ve her şeyin Tanrısıdır. Mutlak güç ve Sebeplerin en temel Sebebi'dir. Varlığı zorunlu varlıktır.Diğer videolarınızı da izledim. Özetle şunu söylüyorsunuz: ''Teleolojik yani amaçsallık - nedensellik bağlamında Tanrı'ya ve Tanrı merkezli bir yaşama inanmaya lüzum yoktur. Tanrısız da evrenin işleyişi pekala mümkündür. Bir toplu iğne ucunun bile amacının olduğu bir hayat yaşarken söylemleriniz gayet makul geldi diyemiyorum ne yazık ki.
Sizden iki şey öğrenmek ya da duymak istiyorum Dilara hanım.
1) Bizlere Komutansız bir ordu, Lidersiz bir devlet, başsız bir insan ya da idarecisiz bir kurum gösterin.
2) Yaşadığınız evde ve çalıştığınız kurumda ya da iş yerine giderken kullandığınız vasıtalarda amaçsız ya da öylesine boşu boşuna üretilmiş bir malzeme gösterin.
Not: Eğer bu iki soruya vereceğiniz cevap varsa ateist olabilirim. Eğer yoksa sizinle yapacağımız bir felsefe sohbetinde sizin Teist olmanıza yardımcı olabilirim.
Saygılarımla
analojik safsata.
Her gece yatmadan önce bulaşıkları makinaya koyup mutfağı temizleyince kendi kendime bir küçük ev sahipsiz düzenleyicisi yemek pişirip temizleyeni olmazsa üç gün sonra pislikten geçilmez , ..siz varın sayısız canlısı ile kainatı düşünün..Hayatın gerçekliğinden kopmazsanız bir iğnenin ustasız olmayacağını herkes anlar.
@@anemoanemo3502 Ustasiz olamaz ise tanrinin ustasi kim.Pardon o yaratilamazdi unuttum.Teolojik zırvaliklariniz ile kendinizi tatmin edebilirsiniz.
@@tunahansolak4346 Evrenin başlangıcından önce Tanrı'nın var olduğunu savunuyoruz. "Var"ın gözlemsel kanıtı olmadığı bir alemde Tanrı'dan başkasının olması mümkün değil. Dolayısıyla Tanrı yaratılmaz, zaten "yaratmak" dediğimiz kavram da Dünya'nın var oluşu ile birlikte başlamıştır
Aynı şey mi ????
Videosunu hızlandırarak izleyemediğim nadir kanallardan qlwl
Big bang başladığında , ışık ses hiç bişey yoktu. Butun varlar bir protondan daha küçüktu. Zaman da yoktu. Sorularda yoktu. Başlatan etki bilinmiyor. O protondan küçük olanın nereden geldiği , ne olduğu da bilinmiyor. o na nasıl sorulurdu. BigBang başlamadan zamanda yoksa nasıl sorulur.
Aklıma takılan bir şey oldu. Neden bir ilk neden olmak zorunda diye düşünüyoruz? Bana sonsuz kavramını zihnimiz algılayamadığı için bir ilk neden olmalı diyormuşuz gibi geliyor. İlk neden bir zorunluluk değil diye düşünüyorum ben.
Diyelim ki bir ilk neden olmak zorunda, peki ama bu tanrı argümanı niye insanların anladığı şekilde tanrı kral gibi olmak zorunda? Niye ödüllendırıci olsun? niye cezalandırsın? Niye öfkelensin veya merhamet sahibi olsun? bunlar bizzat insanın kendi özellikleri. Tanrı insanlara benzemek zorunda mı?
Ama hepsi tanrıdan geldi oda var reis
@@safakertekin6756 Nasıl yani? Sen insana bile yakıştıramadığımız tamamen iç güdüsel olan ego, öfke, güç gibi özelliklerin tanrıdan geldiğine ikna mı oluyosun? O zaman neden bunlar bu dünyada kötü olarak niteleniyor ya da şeytan neden kötü oluyor mesela?
Diyorsan ki ben zaten zeus gibi tanrılarin olduğu yunan mitolojilerinin doğruluğuna inanıyorum diydcek bir şeyim yok ama semavi dinlerde bunu dersen biraz saçma oluyor.
Ayrıca benim söylemeye çalıştığım çelişki tam olarak o değildi, yani diyorum ki neden 'tanrı kral' modunda bir tanrı teorisi olmak zorunda olsun ki? Diyelim ki boyle bir varlık olsa bile, insan neden "tanrı" diyip ona tapınsın ya da o niye böyle bir şey istesin? Mesela insan olarak senin de yapabildiğin bazı seyler var, örneğin yapay zeka gibi. Şimdi yarin öbürgün sen o yapay zekaya, ben senin tanrinim bana tapmani istiyorum yoksa seni sonsuza kadar matkapla delerim, sonra bütün parcalarini yeniler tekrar tekrar delerim der misin?
@@ali20100 Kendinde olmayan bir şeyi vermesi mantığa aykırı değil mi?Her şeye sahip olduğu için istediğini verebilir ve "Tanrı uzundur,egoludur,mutludur." gibi insani sıfatları tanrıyla özdeleştirmek akla ve mantığa kesinlikle aykırıdır.Özellikleri elinde bulundurmakla onlar tarafından nitelenmek farklı şeylerdir.Sana şu şekilde anlatayım.Elimde 1 hamur olursa ben hamur olmam.Aynı şekilde elimde iyilik varsa ben iyi olmam.Ama ben iyiysem iyilik benim bir sıfatımdır.Anlatabildim mi sayın reddedici ve tanrı tanımaz?
@@skypeteam5998 Hayır anlatamadin sayin saçmalayıcı, çünkü verdiğin örneklerin hepsi çelişki dolu ve alakasız. Benim bahsettiğim şeyler birer nitelik, oyun hamuru gibi somut bir varliktan bahsetmiyoruz. Hep böyle sacma sapan alakasız seyleri örnek gostererek bir seyler soylediginizi saniyorsunuz. Mutluysan devam et ne diyim :)
"bir insanda iyilik olabilir ama o insanin iyi olacagi anlamina gelmez" hayatimda duyduğum en mantiksiz cümle :)
Işte yaptığın tek şey böyle laf kalabalığı yapmak. Bir sürü alakasiz şeyi birbirine bağlayıp, kendi iç çeliskilerinizi bastırmaya çalışıyorsunuz sadece.
Ayrıca akla mantığa aykırı lafını sizden duymak da epey bir komik :))
@Achilles Sen dersin kardeşim, Zeus'un oğlusun ya babana çekmiş olabilirsin :))
Pardon Aşil'in babası Zeus değilmiş, yanlış bilgi olmasın :)
dilozof, seni çok seviyorum ablacım.❤️ (içimden geldi)
Tebrikler çok sevgilerimle♥️
Eğer Tanrıya inanışın içinde yeniden yaratılışı barındıran olgu olmasaydı Tanrı kimsenin umurunda olmazdı . Çok güzel anlatıyorsunuz videoları geç gördüğüm için üzüldüm, teşekkürler
💯💯💯
yaşasın yeni videooooooo🎉🥰
Çok beklettin. Gözümüz yollarda kaldı. 😀
7. Dakika itibariyle şunu sormak istiyorum(bir yıldır arkadaşıma sorup cevap alamadığım.)
Peki diyelim bir başlatıcı olsun ona biz anahtar(key) diyelim.
O zaman da anahtarın var olma nedeni sorunsalı doğmaz mı?
Yanı aslında bu nedensellik sonsuzluğuna bir son daha doğrusu bir başlangıç tanımladığımızda aslında yaptığımız şeyin sadece mola vermek olduğunu gözlemliyoruz. Yani hiçbir şekilde o sonsuzluğa ne bir son ne de bir başlangıç biçilemeyeceğini görüyoruz.
Tanrı dediğimiz şeyin tanımı zaten yaratılmamış olmak.dolayısıyla bir neden biçilemez
@@ilkersonmez1134 Tanrı yaratılmamışsa evren de yaratılmamış olabilir.
@@yin-yang512 hayır tabikide.bigbang ortada evren için aynı şeyi diyemezsin.tek kaçışın çoklu evrenlerdir.ona dair bilimsel bir gözlem de yok
@@yin-yang512 Nedensellik ilkesi her şeyin bir nedeni var demez. Her sonucun bir nedeni var der. Evren yaratılmamıştır argümanını eski ateistler kullanıyordu çünkü o dönemde evrenin stabil ve sonsuz olduğunu düşünüyorduk. Ama Evren bir sonuçtur çünkü günümüz bilimi başlangıcı ve sonu olduğunu söyler. Evren'nin bir nedeni olmalıdır şu durumda. Tanrı ise tanımı gereği sonuç değildir o yüzden nedeni de yoktur.
@@ilkersonmez1134 Tanrıya dair bilimsel gözlem var mı?
yeni videoyu heyecanla bekliyorum. harika bir seri oluyor
“Neden hiçlik yerine birşeyler var” Kozmolojik argüman en güçlü teolojik argüman gibi görünüyor. Siz de dahil bu argüman için spekülasyon haricinde ciddi ve temellendirilmiş bir karşı argüman görmedim şimdiye kadar.
Aslında boşlukların tanrısı oynanarak oluşturulmuş bir argüman. Evrenin nasıl oluştuğunu bilinemiyor o zaman tanrı yaratmıştır demek ne kadar mantıklı? Eğer evren yaratıldıysa tanrı neden yaratılmamış olmak zorunda? Tanrının yaratılmamış olması mantıklı iken evrenin yaratılmamış olması neden mantıksız? Evreni bir tanrı yarattı deniliyor. Tanrıyı kim yarattı diye sorulunca tanrıyı kimse yaratmamıştır deniliyor o zaman bu durumda evreni de kimse yaratmamıştır denilebilir.
@@yin-yang512 kozmolojik argüman bahsettiğiniz şey değil ki. Bir argümana karşı çıkmak için önce onu iyice bilmek gerekli değil mi?
@@kamilakarsuÜstte tanrıyı kim yarattı sorusuna tanrıyı kimse yaratmamıştır diyen kişilere evrenin de yaratılmamış olabileceğini söylemiştim ama yine de sen bilirsin.
@@yin-yang512 Tekrarlanan Big banglerin de ilki olmalı ama sen bilirsin...
@@xxx3985 Neden ilki olmak zorunda?
lisedeyken fizik dersinde dalgalar çalışırken kızılötesi ışıkkları algılayıp bizim görebilecğımız forma dönüştüren cihazlar üzerine düşünürken benzer bir yere gelmiştim . belirli bir aralıktaki dalga boyundaki ışığı ve buna bağlı renkleri görebiliyoruz. bizim göremediğimiz farklı dalga boyları da var . hepsini algılayabilseydik dünyayı nasıl görürdük?
şimdiyse biraz daha düşününce dalga boyu bizim ölçümlendirmeyi bulabildiğimiz bir yöntem olduğunu fark ettim. henüz ölçümlendiremediğimiz farklı birimler de olabilir veya gelecekte gözler yerine dünyayı farklı alıcılarla algılayabileceğiz. yani dünya ,evren aslında bambaşka olabilir. ben sadece algıladığım kadarını biliyorum
Ne derseniz deyin, bu konuyu çözebileni görmedim😅 yorulmayın artık boşyere lütfen👍
Bu konudaki düşüncelerimizin bir önemi olmadığını, bunun temelde bir bilgi problemi olduğunu ve o bilgiye erişebilip erişemeyeciğimizi hatta bir şekilde erişsek bile o bilgiyi kavrayıp kavrayamayacağımız hakkında da emin olamayacağımızı bildiğimizi söyleyebilir miyiz?
Bu arayış Sisifos bir çabadan ibaret bence. Ama bunun farkında olmak bizi bu çabadan alıkoymadı, alıkoymayacak çünkü sırf bu arayışın faili olmamız üzerinden insanlık olarak kendimizi yüceltip duruyoruz.
Bence nedensel düşünme türümüze özgü bir hazırbulunuşluk. Bizim algılama ve öğrenme yöntemimiz bu sadece. Bizim kafamız sadece bu şekilde, bir şeylere anlam verebildiği sürece çalışıyor diye varlık anlamlı ya da nedenli olmak zorunda değil.
öncelikle videolar çok ufuk açıcı benim görüşümse, tanrı ilk nedendir ve oldukça karmaşıktır ve tam anlamıyla mükemmeldir çünkü böyle olmasaydı ne kendisinin nedeni ne de evrenin yaratıcısı olabilir Di artı illede bir tanrıya inanmak için bir dine ait olmaya gerek yol tanrı akılla-deneyle değil-bilinebilir
Evren gibi bütün bu uyum ve orantının oluşturduğu ince bir hesap üzerine kurulmuş mükemmel bir eserin(insan ve tüm diğer canlıları da dahil ederek düşünürsek) içinde Tanrı’nın varlığını bulmamak mümkün mü?…Bu oluşuma rastlantısal demek kadar komedi bir yaklaşım olamaz
belkide mükemmellik anlayışın kendi bakış açınla ve algınla alakalıdır. belki de o kadar da mükemmel değildir. daha mükemmel olabilirdi. yazıyla, kışıyla, ağaçtaki meyvesiyle çiçeğiyle daha iyi olabilirdi.
Hem mükkemmel hem de sonu var sadece komik.
Aslı Şahin' nin anlatımında açıklandığı gibi içinde Tanrı enerjisi'nin vesile olduğu bu canlılık içinde;Tanrı enerjisinin varlığı'da çok önemli bir açıklamadır.
Bir an,insanı alet yapan alet olarak düşünürsek..
@@kayrataha4408 Bu yüzden İslam ahiret inancını içeriyor. Gerçekten inançsız hayat komik ve anlamsız, hak veriyorum
Evren mükemmel değildir
Yapay zekanın herşeyi açıklayacağını ben de düşünmüştüm ve hatta tüm inancımı buna temellendirmiştim bile diyebilirim. Evrenin determinist yapıda olduğunu düşünerek insan zekasının üstünde bir yapay zekaya gerekli tüm bilgileri girdiğimizde, tüm insanlık tarihinin bilgilerine birden ulaşabilip bunun üzerine hesaplama ve çıkarım yapması, yeni bilgiler edinmesi ve bizi katlayarak teknolojik tekilliğe itmesi bizim tek kurtuluşumuz olacağını düşünüyorum. Üstelik, bunları yaparken biyolojik engellerden bağımsız olacak. Bizim hesaplama ve çıkarım yeteneğimiz biyolojik engeller sayesinde milyonlarca kat yavaş ilerlememizi sağlıyor.(umarım anlatabilmişimdir çünkü dilim bazen düşündüklerime yetişmiyor, bu da benden kaynaklı sanırım)
@Furkan Akaydın estafurullah teşekkür ederim cevabın İçin. O da olası dahilinde tabiki, bizim yetemediğimiz herşeye cevap alacağımız en hızlı seçenek bu gibi duruyor.
Yapay zeka bunu yapamaz tabiki. Potansiyeli fazla abartılan bir teknoloji.
@@-fractal- şimdiki yapay zekalardan basit yapay zeka dedikleri basit algoritmik hesaplamalardan) bahsetmiyorum tabiki. Çağrı Mert Bakırcı (Evrim ağacı) bunun üzerine akademik çalışmalar yapıyor. Bu konuda alınacak ciddi yol var ve mümkün. En basiti; kuantum bilgisayarları bile normal bir bilgisayarın binlerce yıl anca hesaplayacağı şeyleri çok kısa zamanda hesaplayabiliyor! (Bu sadece bir örnek)
söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum ama seni izlemek çok güzel Dilara
Anlamak için çaba sarfetmek gerek..
Felsefi terminoloji anlaması zor bir şey. Dilara da buna ek olarak cümlelerini süsleyerek ve karmaşık anlatıyor. Bunu bilerek yaptığını düşünmüyorum, mesleki deformasyon herhalde. Ben de başta zorlanıyordum fakat tam olarak anlamasam bile felsefe temalı içerikler tükettikçe konuya aşinalık kazandım. Şimdilerde bu tarz videoları anlıyorum hatta çok basit konular gibi geliyor. Zamanla alışılıyor yani, çok şaapmayın :)
Siz de Talha yı anlamamışsınız sanırım :)
@@bumbumerang Nasıl anlamam gerekiyordu ki?
18:51" bizim anlayamadığımız şeyleri belkide yapay zeka çözüp bize sunacak"diyorsunuz işte tamda bu noktada, bizlerde bunun için yaratılmış olabilirmiyiz. Yani tanrı yada enerji, kozmos ne diyorsanız o şey varlığının farkındalığına varmak, kendini, yarattıkları vasıtası ile bilmek için yaratmış olamazmı. Aslında yaratmış değilde mevcut potansiyelinden dönüştürmüş demek daha isabetli olur. Yaratan ve yaratılan dediğimizde araya mesafe koymuş oluyoruz. Oysa biricik olan kendisinden başka hiç bir şey olmayan bir varlığın elbette yarattı dediğimiz herşeyin malzemesinide kendisinden temin etmiş olması gerekir. .Yani madde dediğimiz şeyi kendinde var olan enerjiyi dönüştürerek o enerjiye kütle kazandırarak var etti. İlk parçacık, ilk atom, sonra hidrojen helyum lityum vs birbiriler ile etkileşip dönüşüp farklı farklı atomlar ortaya çıkarak evrenimizi meydana getirdi.Dolayısı ile enerji de o, atomda o, amino asit de hücrede, canlı da cansızda taş kaya güneş gezegen ne varsa hepsi ondandır. Bu sebeple yaratmak değilde dönüşmek, dönüştürmek demek bana daha uygunmuş gibi geliyor. Zira entropi yasası gereği evren sürekli değişim dönüşüm içersindedir.
Netice itibari ile herşeyin kaynağı BİR'dir. Varlık Tek tir. Çokluk algıdır ve algılar yanıltıcıdır. Göz görmemek için vardır. Dilara hanıma baktığımda gördüğüm şey zihnimin bir yorumudur. Oysa gerçekte görmem gereken bir yığın atom olmalıydı hatta çok daha iyi görebilseydim yani parçacıkların ötesinide görseydim karanlık bir boşluktan başka bir şey göremezdim. (dilara hanım nerdesiin:) yani gerçekten görebilseydik hiç bir şey göremeyecektik. Çok ilginç bir aforizma oldu...konumuza dönersek nasıl ki bizler hesaplayamadıklarımızı bilemediklerimizi öğrenmek için yapay zeka yapmak istiyorsak tanrı dediğimiz o varlıkta benzer şekilde bir takım şeyleri deneyimlemek öğrenmek veya henüz bilemediğimiz daha değişik sebeplerden ötürü umumun deyişi ile bizleri yaratmış, bana göre bizlere dönüşmüş olamazmı diye düşünüyorum.
"Ete kemiğe büründüm yunus gibi göründüm." bunu diyen yunus'mu yunus gibi görünenmi.
Neyse.... kanaldaşlara selamlar..)
""Boşlukların Tanrısı"....
Felsefe bilen teistler böyle bir söyleme sığınmıyorlar.ateistler saman adam dövmeye devam etsinler
boşlukların tanrısı dünyanın en boş argümanı olabilir cidden
@@ilkersonmez1134 Boşlukların tanrısını oynuyorsunuz kardeşim kıvırmayın. Açıklanamayan her şeye Tanrı yapmıştır diyorsunuz. Tıpkı türlerin kökeni bilinmeden önce teistlerin Adem ve Havva masalına sığınması gibi. Günümüzde canlılığın oluşumunun ve evriminin bir tanrı tarafından yönetilmediği çok net bir şekilde ortada. Şimdi de evreni tanrı yaratmıştır diyorsunuz. Bu, apaçık bir şekilde boşlukların tanrısını oynamaktır. Evrenin nasıl oluştuğunu bilmiyoruz o zaman tanrı yaratmıştır. Ne kadar mantıklı(!)
O boşluk hiç dolmayacaksa demek ki Tanrı var...
@@yin-yang512 Öyle salakça cümleleri el-hamdü li'llâh biz kurmuyoruz. Hangi âyet, hangi hadiste imiş bizim o söylemimiz? Ricâ edersem paylaşabilir misiniz? Hangi hocanın "Allâh açıklanamayan işleri yapıyor" diye bir söylemi var? Ricâ ediyorum, tek bir isim alalım...
Kendiniz çalıp kendiniz oynamayı bırakın. Gülünç oluyorsunuz gülünç.
Dilara hanım, çekimi yapmış olduğunuz melanlarda akustik düzenleme yapmalısınız, zira duvarlardan yansıyan ses dalgalarınız sizi uzun süre dinlemeyi zorlaştırıyor, ses yansımalarını azaltırsanıx dinleticilerinizi oldukça rahatlatmış olursunuz, saygılar.
"Felsefenin Tanrisi ve bir dindar'in Tanrisi ayni seyler degildir.
Bir dindar olarak inanmak istiyorsaniz inanin ama felsefi tartismalar size gore degildir" buyurdu ekselansları...
Bence "Tanri" hakkinda konusacak en son kisiler tüm non-teistlerdir.
Hepinizi öptüm!
Non-teistleri öptünüz yine Hocam!
Esenlikler💜👏👏
"Hiçbir şey kendi kendinin nedeni değildir, neden kendisi oluşundan önce gelir" Farabi
'Oluş'a neden nedir?
@@Migrant42 her şeyin nedeninin olduğunu savunmam, her nedeni bildiğim anlamına gelmez. Oluş var çünkü bir şey bunu istedi. "Neden istedi ?" Sorusuna belki ilerde cevap verebilirim
@@yunussayan611 'istemek' kelimesi bile oldukça insani dostum..
@@Migrant42 Tanrının bazı insani özelliklere sahip olmadığını neden söyleyebiliriz ? Bizi o yarattıysa bu benzerlikler oldukça normal karşılanmamalı mı ?
@@yunussayan611 tanrı mi insani özellikler taşıyor,yoksa insan mı tanrısal özellikler? Tanrı mı insanı yarattı,yoksa insan mı tanrıyı? Dinler açısından ele alırsak konuyu:Öteki dünya ile amaçlanan nedir? Cevap=Sonsuz yaşam..Bu örnekten şunu çıkarmak mümkün:İnsan tanrı gibi ölümsüz,yani sonsuz olma eğiliminde:çünkü 'ölüm' gerçeğini kabullenemiyor,korkuyor ve başlıyor eğip bükmeye..Sonuç:Dinler açısından bakıldığında,insanın tanrıya öykünerek,ölümsüz olma arzusu ve isteği,aslında tanrıyı,insanın yarattığı sonucuna ulaştırıyor bizi..İnsan tarafından yaratılan tanrının ise insani özellikler taşıması mantıksal sonuç..
Ağzınıza sağlık muhteşem bir dizi….
ve heidegger soruyordu: “neden nedir?”
İnsanın düşüncesinin temelidir.
Neden-sonuç.
Anlam aramaktır.
@@tempus1248 eger bir gun olumsuzlugu gerceklestirirsek nedenle baslayan nicinle devam Eden ne zamanla sona eren sorularda ortadan kalkacaktir.
@@suatustel746 Evet tanrısal bir şeye sahip olmuş oluruz ama asla kalkmaz o sorular ortadan.
video hakkında teknik bir olayı söylemek isterim biri bir şeyi anlatırken onun gözüne bakmak isterim daha iyi anlamami sağliyor gölükte yansıma olduğu zaman gözünüzü göremiyorum ve odağımı biraz dağıtıyor
bu sanırım ilk yorumum sizin sayfada
doğru bi çok şey oğrenip bir şey yazmayıp ilk ters bir şey gördüğümde hemen eleşirmemi umarım kabalık olarak görmiyorsunuz ve teşekürler bizimle paylaştiğiniz bilgiler için
Bence açıklayamadığımız şeylere "tanrı" demek, kolay yola gitmektir.
Aksine açıkladığımız şeylerden tanrıya gidiyoruz tersinden değil.malesef çok istismar ediliyor ateistler tarafından.olayı anlamamakta ısrar ediyolar
@@ilkersonmez1134 Ateist değilim?
yooo
@@alperen3030 ben ateistsin demedim zaten
Açıklayamadığımız şeyleri keşfetmiyoruz da ondan… Sadece düşünüyoruz… Felsefe iyidir ancak gerçeği sadece düşünerek keşfetmek deli saçmasıdır… Hele keşfetmeyi sadece bilime bırakmak, bu akıl dışı biliyormusunuz
Tabi bunda sadece bizim suçumuz olmayabilir. Kötülüklerin savaşçıları derslerine iyi çalışıyorlar.
Ancak onlarda biliyor ki Musa’yı büyüten çağının en kötü hükümdarıydı
Mükemmel bir video👏
Sayenizde tanrının varlığını daha çok özümsedim... Boşluklar tanrı olmadan açıklanamıyor bilimin kendisi bile agnostik şuan sanrm...😊
Zaten tanrı yoksa mental sağlığım maalesef daha fazla dayanamayacak. Yok oluşu sindiremiyorum! Umarım bu da yaratıcımdan bana bırakılmış bir izdir, kendisine inanmadan hayatımın "benim için" anlamını yitirmesi yani...
Mustafa sana kötü bir haberim var.
@@mmawolfvaroluşu sindirdin de yokoluşu mu sindiremiyorsun?
@@hendakoste1 Evet, %100 hakim olmasam da (zaten olan kimse yok) var oluşu sindirdim lakin sıra yok oluşa gelince sindirim problemleri başladı.
@@mmawolf ikisi aynı şey zaten birisini sindirdiysen öteki de onun tam tersi işte.
Panenteizm ve tasavvuf arasındaki ilişkiye bakan bir video isteyebilir miyiz sizden dilozof hanım?
yazılımcı olmadan programı açıklayamadığım gibi tanrı olmadan kâinat açıklanamaz. sadece açıkladığını zannedersin.
Çok öğretici olmuş. Harika bir anlatım
Emeğinize sağlık
Karadelik arkasinda ne var?
Evreninin patlama ile olduğu ortam nasil var oldu ?
Kemal Sunal, İlyas Salman, Şener Şen süper kadrosu filminde Cevap mevcut...
Merhaba Dilara sizi severek dinliyorum sohbetinden sıkılmadığım bir kaç kişiden birisiniz . Sizce dindarlar sizin kendinize sorduğunuz soruları kendilerine sormuyor mu ömürlerinde bir defa bile elbette soruyor kendimden biliyorum sizin debelenmenizi izlerken tebessümle kocaman güneşleri görmeden küçücük karadeliklere odaklanmanızı seyrediyorum belkide felsefe budur dediğim oluyor din argümanlarının akait dediği üzerine yüzlerce kitap yazılan bir mevzu var siz bundan bihaber gibisiniz ayrıca mevzu iman sa iman dindar bilincin imtihanı sonucu verilen bir sorunun sınavı zaten olmaz kanımca mesele sadece şu işlem yaparak ulaşılan sonuçla zaten cevabı belli deyip işaretlenen sonuç aynı mı ? Bilmiyorum ya siz?
Paradigma farkı aslında, tanrı olmasın isteğiyle araştırıp bu cihette bakmaktan olabilir.
İlginç konular sevgili Dilozof...pardon Pelin...emeklerinize sağlık
"Günün sonunda bilemesek bile..." bunu öğrenemeden öleceğimizi bilmek. Bu o kadar sinir bozucu birşey ki...
Şaşırdım çünkü Thomas Aquinas ı bu videonuzda tanıdıktan yıllar yıllar önce kendisiyle çok benzer cümleler kurarak tanrı varlığını kendimde mantıklı bir zemine oturtmuştum ben de (:
"Eğer şimdi evrende kinetik hareket varsa, bu ancak baştaki potansyel enerjinin itici bir ilk kuvvetle harekete dönüştürülmüş olmasıyla mümkün olabilir. " gibi bir şeydi. Hala bana en yakın fikir de bu gerçi (:
Video için çok teşekkürler
Ya öyle bir şey yoksa?daha keşfedilmemiş doğa kanunları da olabilir.
@@hendakoste1 mesela bugün bingbeng in ,herseyin başlangıcının olmadığını savunan bilim adamlarının olması gibi yani bingbengden öncede evren vardı diyorlar.
Bütün felsefi, bilimsel ve akli sorularınızın cevabını risale-i nur eserlerinden bulabilirsiniz arkadaşlar
Risale i Nur da higss bozonu ve alanı var mı?
acil ondan kurtul,deli saçması.
@@Migrant42 O nedir bilmem, fakat ihtiyaç duyacağın bütün suallerin cevabı Risale-i Nurda var. Ben okuyorum, tavsiye ederim.
@@muratgamingtr8136 Karalamak kolay tabi. Neresi deli saçması izah et bizde bilelim.
@@Birfani333 kardeş 20 sene okudum ben o saçmalıkları.20 seneme acıyorum.said nursi dediğin adam delidir.ayrıca bana yazdırıldı ne demek,allahla görüşüyor adam,daha ne diyim.ayrıca 100 lerce saçmalık var.burda yazsam kitap olur.kaynaklarda bile olmayan onlarca hadis uydurmuş müptezel.tavsiyem derhal kurtul,zaman kaybetme
ilk neden argümanı tam olarak kanıt olmasada tanrıya inanmam için büyük bir nedendir. Bir de boşlukların tanrısı denilen bir durumda tam olarak sayılmaz çünkü bu bir bilimsel bir tartışma olmaktan ziyade artık felsefik tartışma boyutuna geliyor bilimin açıklayabileceği şey ne olabilir ki yani nasıl bir ilk neden olabilir ki tanrıyı koymayalım?
Dilozof; muhteşem bir kriz yönetme tekniğiyle, aç kalan beyinlere temel besin maddelerini fırlatmakta.
Keyifle dinledim. harika.
Aşık olacaksanız böyle kadınlara aşık olun sevgili erkek kardeşlerim hiç olmazsa sürünmenize değer bir neden olur... 🙏🙏
Bence 'aşk' iki türlü..Biri,sadece dünyayı algılama organlarımız marifetiyle,yani 5 duyumuzla duygu dünyamızda oluşan 'aşk',diğeriyse bu duyu organlarımız marifetiyle doğa'yı anlamamızı,anlam katmamızı sağlayan 'aklımızla' oluşturduğumuz 'aşk'..Buradan yola çıkarak ikinci tür aşkı dikkate aldığımızda,Dilozof'a aşık kişi sayısının oldukça fazla olduğunu düşünmek yanlış olmaz...
@The Mandalorian hadım edilince cinsel istek bitiyor mu gerçekten merak ediyorum ?
Dürüst,sevmeyi bilen kadınlara aşık olunmalı !
@@MaraviyaMavie aklı başında,empati yeteneği gelişmiş ve bencil olmayan kadınları da dahil edelim :)
Böyle kadın bir bulayım var ya..
Yeter ki sürüneyim. Olsun!
Bir olayın nedenlerinin açıklanması o olayın failinin olmamasını mı gerektirir Dilozof hanım?
SORUM ŞU nasıl ve ne mükemmellik ve komplekslikte bir canlı görseydiniz aaaa bu tesadüfen kendi kendine oluşmuş olamaz bunun bir tasarımcısı olmalı derdiniz (tasarımcı bunu bi anda yada çeşitli merhalelerden geçirerek yani evrim vasıtası ile mükemmelleştirmiş ve ya mükemmelleştiriyor olabilir ) örneğin ben bir elektronik mühendisi olarak vücudunda 800v elektrik üretip bunu tuzlu suda karşısındaki canlıya gönderip kendisine zarar vermeden o canlıyı avlayan balığı inceleyince işte dedim bu tasarımdır katrilyonlarca yılda geçse bu asla tesadüf olamaz kendi kendisinide yaratacak hali yok dedim ilkönce sadece kafamın içinde dış dünyama yansıtmadım ama bunun namusluca olmadıgını anladıgımda dış dünyamada yansıttım dillendirdim ateistlikten çıktım bütün aeistlerinde benimle aynı duyguyu taşıdıgına adım gibi eminim velevki tersini söylesinler beni inandıramazlar
dediğine literatürde biyolojik evrim deniliyor. tasarım değil.
@@uurrcann 😁😁 bi ara tanrı yok herşeyi doğa yarattı deniyordu tanrının yerine doğayı koy ateizmi kur şark kurnazlığı
@@suleymankarsloglu3572 ateizm bir biyoloji konusu değildir. ateizmin canlılık nasıl başladı gibi bir konusu ya da alt başlığı yoktur. zaten yorumda atezim de demedim, biyolojik evrim dedim. biyolojik evrimin ateizmle ile zerre bir alakası yok.
@@uurrcann Ahahahaha bu şuna benziyor Apocuyum ama öldürmeyle ilgim alakam yok siyaset yapmam benim konumda bu değil canlılık nerden ve nasıl geldi tartışması ateizmin nirengi taşıdır yoksa sadece bi patlama oldu hidrojen oluştu ardından bu atomlar çekim kuveti ile birleşip füzyana girip helyum oluşturmaya başladılar büyük ısılar meydana geldi buda başka atomları oluşturdu bu atomlarda çekim kuvveti ile bi araya gelerek gezegenleri oluşturdu gibi bir argüman olsaydı herkes ateist olurdu olaya canlılık hele hele akıllı canlılar kompleks canlılar girince işin rengi değişiyor bir canlı hücrenin oluşması bir yıldızın oluşmasından milyonlarca kez daha komplekstir
@@suleymankarsloglu3572 ateizmin canlılık diye bir konusu yoktur. istediğin felsefi kitabını aç, hiçbirinde ateizmde canlılık diye bir mevzu göremezsin. atom, hidrojen, füzyon falan bunlar fiziğin, kimyanın konusu. ateizmin değil. sen sanırsam ateizm ile ateist kavramı karıştırıyorsun. ateist biri kimya, fizik hakkında konuşabilir ama bu konuşması ateizmi bağlamaz, çünkü ateizmin konusu fizik, kimya, biyoloji değildir.
Sizi takip eden büyük bir kitle videolarınızın sonunda "oh be bu videoda da Tanrı olmadığına ikna oldum, şükürler olsun diyor. Sebebi ise Tanrı'yı öcü gibi tanımanız. Oysa Tanrı sevgidir. Yaptığınız suçlardan ötürü bağışlanmayı asla haketmediğinizi düşünüyorsunuz, çünkü işlediğiniz suçlarınızın bazı sebepler yüzünden olduğunu, en azından bu dünyaya gelmenin sizin seçiminiz olmadığını ve varsayılan sınavın sizin isteğiniz dışında gerçekleştiğini bu yüzden Tanrı'nın olsa bile adil olmadığını düşündüğünüz için olmamasının veya olsa bile dünya ile ilgilenmesinin dinlerle insanları sınırlamasının gereksiz ve anlamsız olduğuna inanmak isteyip bütün gayretinizi Tanrı yoktur diye düşünen tek kişi olmamak veya azınlıkta kalmamak için sarf ediyorsunuz. Oysa diyor ki; Tadın ve görün Tanrı ne iyidir, ne mutlu O'na sığınan adama.
Ateist argüman olarak onca bilinemezliğin içinde doldurulamayan boşlukları tanrıyla dolduran fazladan yeni bir karmaşık bilinemezlik eklemenin mantığı yoktur deniyor ya ben burda şunun da konuşulması gerektiğini düşünüyorum bilinebilirliğin...Bilinebilir bişey var mıdır ki?
Dünya bir gezegen, sonra başka gezegenler var çok uzaklarda başkaları peki sonra ne var ? Evrenden uzaydan başka bir gerçeklik var mı? Neredeyiz biz ?
Ne diyon sen ya
Peki ya panteizm için de aynı şeyi diyebilir miyiz? Tanrı evrenin kendisidir,görüşü boşlukları doldurmak için midir? Buna da bir başka videonuzda değinirseniz çok sevinirim. Çünkü öbür türlü sadece teizm tanrısı tarafından bakıyoruz bu tür meselelere
Potansiyel gücü yetmeyen varlıklara o işi yapma gücü verdiğimizden "boşlukların Tanrı'sı" anlayışı ortaya çıkmıştır
Misal belli başlı atomların beyni oluşturduğunu kabul ediyoruz lakin atomların düşünme potansiyeli yoktur
Ya da DNA'ların insanı oluşturduğunu söylüyoruz lakin DNA'larda bir şey oluşturabilecek herhangi bir irade ya da enerji veyahut güç yoktur. Adenin, timin, guanin ve sitozin gibi temel 4 elementin birleşip bir saç rengini, göz rengini veyahut nice kalıtsal şeyleri oluşturmasında potansiyel açıdan hiçbir mantık yoktur
Eğer bu gibi dogmatik düşünceleri kabul görürsek zaten sistemimiz baştan çökmüş olur
Mantığa yatkın olan DNA veyahut atomların iş yaptığı değil onlar ile bir işin yapıldığıdır. Eğer aklı kabul görürsek "Boşlukların Tanrı'sı" algısı kökünden yanlıştır, dolayısıyla bu algı üzerine kurulmuş sistemlerin kökü bir dogmatik düşünceyi sebepsizce kabul görmeye dayanır, nitekim bu düşünceler de zaten bizi aklî temeli olmayan bilgilere zorunlu kıldığından yanlıştır
Çoklu evren yanlışlanamaz bir teori; daha Türkçesi, bilim değil; büyük inanç gerektiren bir temenni.
nedenler silsilesi sonsuza kadar gidemez cunku soyle dusunelim ben bir kutuphaneye gittim ordaki gorevliye sordum bu kitabi alabilir miyim diye oda baska gorevliye sordu o da baskasina o da baskasina bu gorevli sayisi sonsuza giderse ben o kitabi hic okuyabilir miyim? okuyamam tabiki ama o kitabi almışsam (yani sonuc gözümuzun onunde ise) nedenler sonsuza kadar gidemez demektir.
Teşekkürler.
caner taslamanla bir programda buluşsanız keşke
Sanat Teknoloji netice olarak Bilim aciklamazlarin sayisini azaltiyor ve bir gun herseyi aciklayabilir onermesi bir bilgi onermesi olmasi ile celismiyormu?
Yani bilgi onermesi onemli ozel lig I olan yanlislanabilir olma ozelkigi ile celismiyormu?
Burdan bilimin herseyi aciklamasi imkansiz Hale gelir ise Bunu yapabilecek sey var ise bu me olabilir?
Sevgili dilozof karma karışık ruh halime bu aydınlatıcı videoların iyi geliyor ki iyiki senin videolarınla karşılaştım❤️selam sevgiler
Materyalist bakış açısından nedensellik sadece fiziki
yapının fiziki yapıya etki etmesi şeklinde işlemektedir; bu felsefi yaklaşımın içinde “kişinin iradesiyle nedensel etki oluşturması”na yer bulmak mümkün gözükmemektedir. Materyalist yaklaşımı benimseyenlerin birçoğu
“fiziksel kapalılık” (“physical closure” veya “completeness
of the physical” diye de anılır) ilkesini, iradenin nedensel etkisini dışlayacak şekilde yorumlamaktadırlar. Bunu yapmalarının sebebi ise materyalist madde anlayışının bunu gerektirmesidir. Ayrıca nedensel etkideki fiziksel durumların kişinin iradesiyle gerçekleştiği söylenirse, bazılarına göre birden fazla nedenin aynı anda gözlenen bir sonuca yol açtığını ifade eden üst belirlenim (overdetermination) görüşü savunulmuş olacaktır; birçokları böylesi üst belirlenim durumlarını kabul edilemez gördüklerinden iradenin gerçekliğini reddetmişlerdir. Bir üst irade entropi yasasının da bize gösterdiği gibi her şeyi başlatandır. Başlayan her şey bir bozunum sürecine gider. İnsan doğar, büyür ve ölür. Gezegenler de ölür bazısı beyaz cüce olur, bazısı yoğunluğuna bağlı olmak üzere kara deliğe evrilir. Ama yine de video "evren neden var" sorusuna teolojik açıdan bir cevap vermiyor. Big Bang evrenin nasıl oluştuğuna bilimsel bir argüman ama neden var olduğuna dair bir şey söylemiyor. Konunun bu nedenle sığ anlatıldığını düşünüyorum.
hayatta kalmaya yetecek kadar kısmını gerçeği görmeye yetecek kadara eşitlemek mümkün olabilir mi?
Bu biraz da 'gerçek' in ne olduğuyla alakalı sanırım...
Hicbirsey kendi kendine olmaz olmaz olmaz 🤲🤲☝️☝️☝️
Ayrıca dini tecrübe nedir ?, Dini tecrübe delilinide anlatabileceğiniz bir video cekseydiniz şahane olurdu 🙏🙂
Açıklayamayacağımız şeyler ilerde açıklanır haline geldiğinde Tanrı'nın olmaması anlamına neden gelsin ki ?Şuan evrende trilyonlarca bilinmeyen ve zaten big bang le beraber var olmuş olgular var onları algılayıp keşfettiğimizde bir sebebinin mi olduğunu yoksa rastgelelerin silsilesine inanmak daha doğru olur.O şeyin Yaratıcının yarattığını kabul etmek bilim yapmaya ve bilim adamı yetiştirmeye engel olur mu ?