çok uzun yıllardır 'geri dönüşüm' ayrımı yapıyordum ama şimdi sizi izledikçe yıllardır sadece kendimi kandırmışım onu görüyorum... sizinle ve bu mevzularla daha önce karşılaşmayı isterdim. neyse nerden dönsem kar, ağzınıza sağlık:)
bize bir kere tamirci geldi. deterjan firmalarının ürünleri çok kullanılsın diye fazladan kullanmasını söylediklerini, bunun hem çamaşır makinesinde birikerek makineyi bozduğunu hem de çamaşırın temizlenmesini önleyip çamaşırı sertleştirdiğini söyledi. o zamandan beridir. Bir Türk kahvesi fincanı kadar kullanıyoruz. bunu yaptığımızda 1- 1,5 su bardağı yazıyordu deterjan ambalajlarında. yıllardır böyle yapıyoruz sertleşen çamaşırlarımızda sertleşmiyor artık.
Bu kadar araştırmacı insanların bazı mevzulardaki temel sıkıntıları hiç fark edememesine, ucundan kıyısından dahi idrak edememelerine çok üzülüyorum. Ucuz olma hâlinin gıda dahil tüm ürünlerde bu kadar kötülenmesine şiddetle karşıyım şahsen. Zira ürünleri pahalı yapan kaliteleri değil esasen REKLAMLAR ve müessese sahibinin açgözlülüğüdür. Marketlerde en pahalı, en fazla reklamı dönen peynirin, zeytinin içinde en çok zehir ihtiva eden olduğunu görüyoruz. Kıyafet vs. Için de böyle. Ünlülere servet ödenerek çekilen reklamları her yerde bangır bangır dönen fahiş fiyatlı markaların kıyafetleri (hücrelerimizin kan akışını bozan, cilde nefes aldırmayan) polyester(plastik) ile dolu, plastik ayakkabıları kanserojen. Çalışanların hakkını gasp etmeleri de fiyatlarıyla doğru orantılı tabii. Bunlara rağmen iç çamaşırı, çoraplarını dahi insanlar o rezil markalardan alıyorlar. Ama Denizli'de minicik atölyede üretim yapan iş sahibi, hem çalışanını gözetiyor hem de %100 pamuk, keten ürününü makul fiyatlarla tüketiciye sunuyor. Hakeza gıda da böyle. Muğla'nın köyünde zehirsiz limon üreten, paraya tapmayan çiftçi makul fiyatla satıyor.
Teşekkür ederim bilgilendirmeler için. Çok kıymetli bir çaba içindesiniz. Utku hanımın " Çok zor" deyişi yüreğime dokundu...
çok uzun yıllardır 'geri dönüşüm' ayrımı yapıyordum ama şimdi sizi izledikçe yıllardır sadece kendimi kandırmışım onu görüyorum... sizinle ve bu mevzularla daha önce karşılaşmayı isterdim. neyse nerden dönsem kar, ağzınıza sağlık:)
İki yıldır saçım için yeşil sabun(zeytinyağlı) kullanıyorum. Sıkınyım yok. Mutluyum. Üstelik beni çocukluğuma götürmesi, ruhumu hafifletiyor.
İkinize da hayranım. 10 yılı geçti yumuşatıcı yı bırakalı. Öncesindede yarım kapak koyardım zaten...
Bir kez daha izleyeceğim 🤗
elimiz yandığı için iki bardağı iç içe alırdık.
Çamaşır yıkarken yumşaltıcı ben de kullanmak istemiyorum,çamaşırlar sert olmazmı?
Lala Guler Ismayilzade ben yıllardır kullanmıyorum. Eksikliğini hissetmiyorum
@@haleacunaydin bana da hep anlamsız bor şey gibi gelmiş. Kullanmamayı deneyecem:))
bize bir kere tamirci geldi. deterjan firmalarının ürünleri çok kullanılsın diye fazladan kullanmasını söylediklerini, bunun hem çamaşır makinesinde birikerek makineyi bozduğunu hem de çamaşırın temizlenmesini önleyip çamaşırı sertleştirdiğini söyledi. o zamandan beridir. Bir Türk kahvesi fincanı kadar kullanıyoruz. bunu yaptığımızda 1- 1,5 su bardağı yazıyordu deterjan ambalajlarında. yıllardır böyle yapıyoruz sertleşen çamaşırlarımızda sertleşmiyor artık.
@@delikedi524 bənzəri bir şey ben de duymuştum hər halde Calgonla ilgili. Bunu söylediğiniz güzel oldu.Teşekkür ederim)
Bu kadar araştırmacı insanların bazı mevzulardaki temel sıkıntıları hiç fark edememesine, ucundan kıyısından dahi idrak edememelerine çok üzülüyorum. Ucuz olma hâlinin gıda dahil tüm ürünlerde bu kadar kötülenmesine şiddetle karşıyım şahsen. Zira ürünleri pahalı yapan kaliteleri değil esasen REKLAMLAR ve müessese sahibinin açgözlülüğüdür. Marketlerde en pahalı, en fazla reklamı dönen peynirin, zeytinin içinde en çok zehir ihtiva eden olduğunu görüyoruz. Kıyafet vs. Için de böyle. Ünlülere servet ödenerek çekilen reklamları her yerde bangır bangır dönen fahiş fiyatlı markaların kıyafetleri (hücrelerimizin kan akışını bozan, cilde nefes aldırmayan) polyester(plastik) ile dolu, plastik ayakkabıları kanserojen. Çalışanların hakkını gasp etmeleri de fiyatlarıyla doğru orantılı tabii. Bunlara rağmen iç çamaşırı, çoraplarını dahi insanlar o rezil markalardan alıyorlar. Ama Denizli'de minicik atölyede üretim yapan iş sahibi, hem çalışanını gözetiyor hem de %100 pamuk, keten ürününü makul fiyatlarla tüketiciye sunuyor. Hakeza gıda da böyle. Muğla'nın köyünde zehirsiz limon üreten, paraya tapmayan çiftçi makul fiyatla satıyor.
: S o kadar reklamla pahalı hale gelen gıda yine de temiz gıda yanında ucuz kalıyor. Temiz gıda yapan cok az yer bar ne yazık ki
👏👏👏👏