Teşekkür ederim, güzel düşünceleriniz için! Hareketin olmadığı bir varoluşu veya varoluşları düşünmek gerçekten felsefi bir derinlik kazandırabilir. Aristoteles’in hareket anlayışı her ne kadar fiziksel dünyayla ilişkili olsa da, durağanlık veya hareketsizliği düşünmek, özellikle metafizik düzlemde yeni perspektifler sunabilir. Felsefenin zenginleşmesi de bu tür sorgulamalarla mümkün oluyor.
İçerikleriniz çok sade ve kaliteli. Daha önce videolarda müziğin baskın olduğunu bir kaç defa dile getirmiştim. Görüyorum ki o sorun da aşılmış. Bence bir iki yıl içinde felsefenin sayılı kanallarından olacaksınız. Nitekim felsefeye olan ihtiyaç ve ilgi geometrik şekilde artıyorken, bu ihtiyaca cevap veren kanal ve kaynakların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.. Emekleriniz için teşekkürler ve başarılar.
Çok teşekkürler. Felsefenin toplumun aydınlanması için gerek bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Bu da insanın kendi ve doğa ile barışmasının gereği. Keşke ilk okuldan itibaren tüm eğitim sisteminde de felsefeye dokunulsa ve ilk tohumları en azından atılsa. Elimizden geldiğince, değerli bir kütüphaneyi bu ortamda gelecek nesillere aktarmak amacımız. Sizlerin değerli eleştiri ve önerileri amacımıza ulaşabilmemizin en önemli aracı. Hep amatör ruhla ve heyecanla devam edeceğiz, sürekli de kendimizi geliştireceğiz. Tekrar teşekkür ederim.
* İnsanın varlık iddiasında bulunması geçici ve mecazidir. Akıl, zorunlu ve imkansızın (mevcudun-şimdiki zamanın-geçmiş zamanın) bilgisine vakıf olsa da, mümkünün (imkanın-gelecek zamanın) bilgisine vakıf olamaz. Çünkü zaman, imkanı kuşatmıştır. Allah vardı zaman yoktu, Allah önce zamanı sonra evreni varetti. Zaman kavramı bütün soruların cevabıdır. * Aslolan sevgidir (şefkat). Bilinmeyi isteyerek; zamanı, evreni, içinde tüm canlıları (melek-insan-bitki-hayvan) akıllı olarak, sadece melek ve insanı da düşünen, akıllı ve ayrıca bilinçli olarak yaratan, güzelliği, sevgiyi, bilgiyi ve bilmeyi öğreten Allah’ın şanı yücedir.
* Allah’a ulaşmayı istemek meleklere ve insanlara kalmıştır, ancak senin istemeni de isteyen kimdir sorusunun cevabı da yine Allah’ın bizatihi kendisidir. Çünkü Allah zamanı ve tüm varlığı kuşatmıştır. Melek ve insana düşen ise acziyetinin farkına vararak ve benlik duvarını aşarak dünyada iken namaz ile Allah’a ulaşmak ve konuşmaktır. Namaz ile ve namaz dışında doğrudan Allah ile sürekli iletişim kurmak ve konuşmaktır. Bu konuşma tek taraflı gibi görünse de sonunda perdeler açılacaktır. İnananlar için dünyada iken Allah’ı görmek imkansız değildir… * İSLAM MUHAMMED PEYGAMBER İLE BAŞLAMADI TÜM PEYGAMBERLER İSLAM PEYGAMBERİYDİ * İslam özel bir isim olmayıp Allah’a teslimiyet anlamına gelir. Tüm elçiler ve inananlar islam ve müslüman kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını, kendi inançlarını tanımlamak için kullanmışlardır. İlk melek ve insandan itibaren sürekli “yinelenerek” gönderilmiş olan bu Kuran metninde temel olarak emirler (ibadetler) ve yasaklar (kötülükler) belirtilmiştir. Bu emirler ve yasaklar hiç değişmemiştir. Kuran’da yer alan; namaz kılma, oruç tutma, zekat verme, sarhoşluk verenlerden sakınma, faizden sakınma, kumardan sakınma, zinadan sakınma vb. tüm emir ve yasaklar kutsal metinlerde hep vardı. Kuran metni de geçmişten bugüne doğruluk ve uygunluk sağlamasının ve teyidinin yapılabilmesi için matematiksel kodlama sistemi ile eklemelere ve çıkarmalara karşı korunmuştur. İslam, Muhammed Peygamber ile başlamadı, ilk zamandan itibaren hep aynı din (Emirler/Yasaklar) vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi, Kuran ile YİNELENDİ… Salt düşünce metinleri zannedilen ve felsefe olarak bilinen bilgi külliyatının kaynağı da temel hatlarıyla meleklere ve insanlığa ilk gönderilen bu Kuran metnidir. Bilinen felsefecilerin birçoğu da aynı zamanda Allah’ın elçileridir. Allah, Elçi ve Peygamber olan Muhammed Peygamber ile Kuran mesajını (Kuran Metni olan mutlak bilgiyi) son kez “yinelemiştir”. İlk gönderilen Tevrat ve İncil gibi tüm kutsal kitaplar da tahrif edilmeden önceki ilk hali itibariyle emir ve yasaklar kapsamında Kuran’dır. Bugün Tevrat ya da İncile uymak isteyenler de Kuran’a uymalıdır. Kuran metni dışında din adına kaynak yoktur. Kurandaki tüm bilginin kaynağı da Allah’ın bizatihi kendisidir. Bu bilgiyi doğrudan elçilerine kutsal kitaplar yoluyla Kuran olarak beyan etmiş ve açığa çıkarmıştır.
* KURAN YENİ BİR KİTAP DEĞİL SOY BİR KİTAPTIR TÜM KİTAPLARLA GELEN MUTLAK BİLGİNİN YİNELENMİŞ HALİDİR * Mutlak Bilgi nedir. Mutlak bilgiyi teyit etmek mümkün müdür. Sadece Kuran metni mutlak bilgidir. Kaynağı Allah’ın bizatihi kendisidir. Bütün kitaplar tek bir Kitab’ın daha iyi anlaşılabilmesi için okunur. Diğer kaynaklardan gelen tüm bilgiler (hadis, sünnet, icma, kıyas, örf, adet, gelenek, tarih, felsefe vb.) tarihsel ve görecelidir. Çünkü Kuran metni dışındaki tüm bu bilgiler her zaman farklı bakış açılarıyla yanlışlanabilir durumdadır. Tek kaynak ise sadece Kuran metnidir. Kuran metni dışında din de kaynak yoktur. Bugün kaynaklarda bulunan hadisler peygamberin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamber Kuran’a aykırı söz söyleyemeyeceğine göre hadis kaynaklarındaki Kuran’a aykırı sözleri Peygamber söyledi demek öncelikle Peygambere büyük iftiradır. Hadisler Kuran’a göre din için kaynak değildir. Peygamberle ilgili gerekli tüm bilgi de Kuran’da mevcuttur. Ancak bugün islam diye, aslında hadis, sünnet adı altında oluşturulmuş, örf, adet, gelenek, tarihsel söylentiler, anlatılar, vehimler, uydurulmuş rivayetler, tarihsel varsayımlar, atasözleri, menkibe hikayeleri, kasıtlı yalanlardan oluşturulmuş bir din külliyatı var islam bu zannedilen. Kuran metnini mutlak ve tek kaynak olarak esas alarak tüm kitaplardan, bilgilerden, yazılı, sözlü kaynaklardan, hadis diye söylenen sözlerden de yararlanılabilir Kuran metninin önüne geçirmemek kaydıyla ve mutlak olmayan, yanlışlanabilir bilgi anlamında. Ancak dinde tek kaynak sadece Kuran metnidir. * “Bu Kuran senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasasıdır. Sen bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın." (Kuran : 17:77) * “Kuran, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan bir kitaptır; iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. (Kuran : 12:111) * “Oku, insana yazmayı ve bilgiyi öğreten Rabbin sonsuz iyilik ve ikram sahibidir.” (Kuran : 96:3,4,5) * Melekleri ve insanları ancak beni bilmeleri, tanımaları, ibadet etmeleri ve bana ulaşmaları için yarattım.” (Küntü Kenzen Mahfiyyen Fehalaktü'l Halka Liya'rifûnî) (Ben bir gizli hazine idim, görülmek, bilinmek istedim, bu yüzden âlemi (zamanı, evreni, kainatı, tüm varlığı, melek ve insanı yarattım.) (Kuran : 51.56) * “Her şey fani olacak, ancak Celâl ve İkram sahibi Rabbinin zatı (cennet) Bâki kalacaktır.” (Kuran : 28:88)
Bu konular üzerinde düşünmek ve tartışmak, her birimizin inançlarını ve anlayışını derinleştirebilir. Sizin gibi, ilahi ve felsefi kavramlar üzerine düşünen insanlar, bu platformlarda fikir alışverişi yaparak birbirini zenginleştirebilir. Bu düşünceleri paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim...
Emeğinize sağlık güzel bir video olmuş.
Hareketin olmadığı varoluş veya varoluşları irdelemek,düşünmek tasarımlamak felsefeyi zenginleştirecektir.
Teşekkür ederim, güzel düşünceleriniz için! Hareketin olmadığı bir varoluşu veya varoluşları düşünmek gerçekten felsefi bir derinlik kazandırabilir. Aristoteles’in hareket anlayışı her ne kadar fiziksel dünyayla ilişkili olsa da, durağanlık veya hareketsizliği düşünmek, özellikle metafizik düzlemde yeni perspektifler sunabilir. Felsefenin zenginleşmesi de bu tür sorgulamalarla mümkün oluyor.
İçerikleriniz çok sade ve kaliteli. Daha önce videolarda müziğin baskın olduğunu bir kaç defa dile getirmiştim. Görüyorum ki o sorun da aşılmış. Bence bir iki yıl içinde felsefenin sayılı kanallarından olacaksınız. Nitekim felsefeye olan ihtiyaç ve ilgi geometrik şekilde artıyorken, bu ihtiyaca cevap veren kanal ve kaynakların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.. Emekleriniz için teşekkürler ve başarılar.
Çok teşekkürler. Felsefenin toplumun aydınlanması için gerek bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Bu da insanın kendi ve doğa ile barışmasının gereği. Keşke ilk okuldan itibaren tüm eğitim sisteminde de felsefeye dokunulsa ve ilk tohumları en azından atılsa. Elimizden geldiğince, değerli bir kütüphaneyi bu ortamda gelecek nesillere aktarmak amacımız. Sizlerin değerli eleştiri ve önerileri amacımıza ulaşabilmemizin en önemli aracı. Hep amatör ruhla ve heyecanla devam edeceğiz, sürekli de kendimizi geliştireceğiz. Tekrar teşekkür ederim.
@@Felsefeninizinde Eksik olmayınız, hürmetler.
* İnsanın varlık iddiasında bulunması geçici ve mecazidir. Akıl, zorunlu ve imkansızın (mevcudun-şimdiki zamanın-geçmiş zamanın) bilgisine vakıf olsa da, mümkünün (imkanın-gelecek zamanın) bilgisine vakıf olamaz. Çünkü zaman, imkanı kuşatmıştır. Allah vardı zaman yoktu, Allah önce zamanı sonra evreni varetti. Zaman kavramı bütün soruların cevabıdır.
* Aslolan sevgidir (şefkat). Bilinmeyi isteyerek; zamanı, evreni, içinde tüm canlıları (melek-insan-bitki-hayvan) akıllı olarak, sadece melek ve insanı da düşünen, akıllı ve ayrıca bilinçli olarak yaratan, güzelliği, sevgiyi, bilgiyi ve bilmeyi öğreten Allah’ın şanı yücedir.
* Allah’a ulaşmayı istemek meleklere ve insanlara kalmıştır, ancak senin istemeni de isteyen kimdir sorusunun cevabı da yine Allah’ın bizatihi kendisidir. Çünkü Allah zamanı ve tüm varlığı kuşatmıştır. Melek ve insana düşen ise acziyetinin farkına vararak ve benlik duvarını aşarak dünyada iken namaz ile Allah’a ulaşmak ve konuşmaktır. Namaz ile ve namaz dışında doğrudan Allah ile sürekli iletişim kurmak ve konuşmaktır. Bu konuşma tek taraflı gibi görünse de sonunda perdeler açılacaktır. İnananlar için dünyada iken Allah’ı görmek imkansız değildir…
* İSLAM MUHAMMED PEYGAMBER İLE BAŞLAMADI TÜM PEYGAMBERLER İSLAM PEYGAMBERİYDİ
* İslam özel bir isim olmayıp Allah’a teslimiyet anlamına gelir. Tüm elçiler ve inananlar islam ve müslüman kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını, kendi inançlarını tanımlamak için kullanmışlardır. İlk melek ve insandan itibaren sürekli “yinelenerek” gönderilmiş olan bu Kuran metninde temel olarak emirler (ibadetler) ve yasaklar (kötülükler) belirtilmiştir. Bu emirler ve yasaklar hiç değişmemiştir. Kuran’da yer alan; namaz kılma, oruç tutma, zekat verme, sarhoşluk verenlerden sakınma, faizden sakınma, kumardan sakınma, zinadan sakınma vb. tüm emir ve yasaklar kutsal metinlerde hep vardı. Kuran metni de geçmişten bugüne doğruluk ve uygunluk sağlamasının ve teyidinin yapılabilmesi için matematiksel kodlama sistemi ile eklemelere ve çıkarmalara karşı korunmuştur. İslam, Muhammed Peygamber ile başlamadı, ilk zamandan itibaren hep aynı din (Emirler/Yasaklar) vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi, Kuran ile YİNELENDİ… Salt düşünce metinleri zannedilen ve felsefe olarak bilinen bilgi külliyatının kaynağı da temel hatlarıyla meleklere ve insanlığa ilk gönderilen bu Kuran metnidir. Bilinen felsefecilerin birçoğu da aynı zamanda Allah’ın elçileridir. Allah, Elçi ve Peygamber olan Muhammed Peygamber ile Kuran mesajını (Kuran Metni olan mutlak bilgiyi) son kez “yinelemiştir”. İlk gönderilen Tevrat ve İncil gibi tüm kutsal kitaplar da tahrif edilmeden önceki ilk hali itibariyle emir ve yasaklar kapsamında Kuran’dır. Bugün Tevrat ya da İncile uymak isteyenler de Kuran’a uymalıdır. Kuran metni dışında din adına kaynak yoktur. Kurandaki tüm bilginin kaynağı da Allah’ın bizatihi kendisidir. Bu bilgiyi doğrudan elçilerine kutsal kitaplar yoluyla Kuran olarak beyan etmiş ve açığa çıkarmıştır.
* KURAN YENİ BİR KİTAP DEĞİL SOY BİR KİTAPTIR TÜM KİTAPLARLA GELEN MUTLAK BİLGİNİN YİNELENMİŞ HALİDİR
* Mutlak Bilgi nedir. Mutlak bilgiyi teyit etmek mümkün müdür. Sadece Kuran metni mutlak bilgidir. Kaynağı Allah’ın bizatihi kendisidir. Bütün kitaplar tek bir Kitab’ın daha iyi anlaşılabilmesi için okunur. Diğer kaynaklardan gelen tüm bilgiler (hadis, sünnet, icma, kıyas, örf, adet, gelenek, tarih, felsefe vb.) tarihsel ve görecelidir. Çünkü Kuran metni dışındaki tüm bu bilgiler her zaman farklı bakış açılarıyla yanlışlanabilir durumdadır. Tek kaynak ise sadece Kuran metnidir. Kuran metni dışında din de kaynak yoktur. Bugün kaynaklarda bulunan hadisler peygamberin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamber Kuran’a aykırı söz söyleyemeyeceğine göre hadis kaynaklarındaki Kuran’a aykırı sözleri Peygamber söyledi demek öncelikle Peygambere büyük iftiradır. Hadisler Kuran’a göre din için kaynak değildir. Peygamberle ilgili gerekli tüm bilgi de Kuran’da mevcuttur. Ancak bugün islam diye, aslında hadis, sünnet adı altında oluşturulmuş, örf, adet, gelenek, tarihsel söylentiler, anlatılar, vehimler, uydurulmuş rivayetler, tarihsel varsayımlar, atasözleri, menkibe hikayeleri, kasıtlı yalanlardan oluşturulmuş bir din külliyatı var islam bu zannedilen. Kuran metnini mutlak ve tek kaynak olarak esas alarak tüm kitaplardan, bilgilerden, yazılı, sözlü kaynaklardan, hadis diye söylenen sözlerden de yararlanılabilir Kuran metninin önüne geçirmemek kaydıyla ve mutlak olmayan, yanlışlanabilir bilgi anlamında. Ancak dinde tek kaynak sadece Kuran metnidir.
* “Bu Kuran senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasasıdır. Sen bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın." (Kuran : 17:77)
* “Kuran, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan bir kitaptır; iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. (Kuran : 12:111) * “Oku, insana yazmayı ve bilgiyi öğreten Rabbin sonsuz iyilik ve ikram sahibidir.” (Kuran : 96:3,4,5)
* Melekleri ve insanları ancak beni bilmeleri, tanımaları, ibadet etmeleri ve bana ulaşmaları için yarattım.” (Küntü Kenzen Mahfiyyen Fehalaktü'l Halka Liya'rifûnî) (Ben bir gizli hazine idim, görülmek, bilinmek istedim, bu yüzden âlemi (zamanı, evreni, kainatı, tüm varlığı, melek ve insanı yarattım.) (Kuran : 51.56)
* “Her şey fani olacak, ancak Celâl ve İkram sahibi Rabbinin zatı (cennet) Bâki kalacaktır.” (Kuran : 28:88)
Bu konular üzerinde düşünmek ve tartışmak, her birimizin inançlarını ve anlayışını derinleştirebilir. Sizin gibi, ilahi ve felsefi kavramlar üzerine düşünen insanlar, bu platformlarda fikir alışverişi yaparak birbirini zenginleştirebilir. Bu düşünceleri paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim...