1:43 Ölümlü Dünya 19:17 vizontele soundtrack 36:24 Oscar ödülleri 54:48 cola (reklam) 56:54 motor geçiyor 1:11:02 reklamcılık 1:23:53 pro tesisat (reklam) 1:24:05 coca cola (reklam) 1:44:25 pedofili / 4chan / deep web 1:56:42 reklam coca cola 2:00:35 haftaya konuşulacaklar
PR çalışmalarını RUclips üzerinden yaptılar ve güzel de izlendiler -ki ben de ordan görüp, çok gülüp sinemasına gitmiştim size de tavsiye ederim. Video serisinin ismi Ölümlü Dünya Ekininden Muazzam Tanıtım Fikirleri :)
Dogman (2018) filmi de öneririm. Bu sene Cannes'da en iyi erkek oyuncu ödülünü de aldı. Ayrıca, Sinematopya sitesindeki Bülent Gültenin bu film üzerine yazdığı yazının da okunmasını öneririm. Farklı bir bakış açısı sunan doyurucu bir film okuması sunmuş. :)
Sayenizde reklamcılık sektörü hakkında epey bilgi edindim hocam :)) sohbetin doğaçlama yolla ilerlemesi ve muhabbettin bir anda bilgi veren hale dönmesi muazzam bence, umarım uzun soluklu olur bu content CS bey.
Oscar hakkında ben de eyyorlamak isterim! Toni Collette'i harcadılar matmazel. Eli boş dönmesin isterdim. En azından bişey vermeseler de adaylık filan olaydı keşke. Hereditary'de insan üstü bir şeydi bu kadın.
siz napıyosunuz, ya şimdi ölümlü dünya haftaya kelebekler ve sarmaşık..ya siz ne ulu insanlarsınız ya..bu liste böyle devam ederse ben rabbimden daha ne isterim
vallahi eski yatay bakışları izliyordum sıkıntıdan 4 saatir.. ohh mis açtım miller i köpeğimle izliyorum.. izledikten sonra editleyeceğim.. Edit : Tancan a yorumuma değindiği için teşekkür ederim. Pozitif ayrımcılık = ayrımcılıktır.. Yahu The Flash da eşcinsel komser vardı sevgilisi geliyor falan.. Herşey güllük gülistanlık e şimdi abd de bu adamı gömerler normalde. Sen The Flash a koyunca ben bunu yemedim ki.. Moonlight da aynı.. Adam siyah uyuştucu satıcısı büyüttüğü çocuk gay olduğunu söyleyince o herif oluyor Victor Hugo.. Aman ne aforizmalar be aforizmalar. Yahu Harlem de koko satıcıdı adımın ekürüsi gay olsa sike sike öldürür burda oscar verdiler.. Beni lgbt birey olarak inandıramayan bu senaryolara nasıl oscar veriyorlar ilginç.. ABD pink money peşinde.. LGBT ler onlar için pazardan başka birşey değil. Bu da bence homofobi kadar kötü birşey Bu arada umarım sundance e geniş geniş yer verirsiniz..
5 лет назад+1
Yayınlarımızı sonuna kadar izleyip bizi aydınlatan yorumlarınla destek verdiğin için ben teşekkür ederim.
Sizce film puanlaması nasıl olmalı? Genelde IMDb puanına göre değer veriliyor fakat genel izleyici oyladığından pek olumlu bir sonuç vermiyor. Onun açısından bir çok açıdan ayrı değerlendirilse en çok nelerin övüldüğü görüp izlesek çok daha iyi olmaz mı? Atıyorum mesela kamera açıları olsun, fikir olsun, işleyiş olsun vs. ona göre değerlendirse ve biz de bakıp ona göre izlesek hem filmlerin hakları daha az yenir hem de izleyene daha çok şey katar. Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Böyle bir şey olsa sizce nasıl kategorilere ayrılmalı? Ben bunu daha çok Yatay Bakış sayesinde fark edebildim onun için de sizlere çok teşekkür ederim :)
Yabancı dilde en iyi film Oscar listesindeki filmler hakkında kısa kısa; Shoplifters , Japonya varoluşlarında nereden baktığınıza göre değişen nahif bir aile hikayesi.. Senaryo iyi yazılmış. Öyle ki hikaye örgüsünde sona doğru bu aile hakkındaki gerçekler açıklanıp izleyiciyi ters köşeye yatırsa bile karakterleri yadırgamıyorsunuz. Ailenin seyirciyle kurduğu bağ kopmadan ilgiyle izliyorsunuz. Ayrıca, aile kavramı ve aile kurumunu sorgulayan çok iyi bir yergi.. Roma 'da Alfonso Cuaron, hayatın olağan yaşamlarından birini anlatıyorken arka planda ülkenin o dönemdeki insancıl olmayan politik iklimini ve bunun dolaylı toplumsal etkilerini yansıtmasıyla beraber etkileyici bir anlatı sunuyor. Çok iyi çekilmiş. Filmin ilk yarısı izleyiciyi ikinci yarıdaki gerilime, gelişmelere hazırlıyor ve anlatıya dikkat kesiliyorsunuz. Özellikle, filmde Yalitza Aparicio'nun oynadığı 'Cleo' karakterinin erdemine tanık olmak hayranlık uyandırıcı. Roma filmini fazla konuşmaya gerek yok. Çok çok iyi.. Cold War , ön planda sıradan bir aşk hikayesi, arka planda daha derin konuları, dünya savaşı sonrası tarihsel dönemleri, toplumsal travmaları ve savrulmaları anlatıyor. Fakat, bunda Roma filmi kadar başarılı olamıyor. Özellikle, ön planda anlatılan hikayede aşık çiftin aşkı izleyiciyi tam ikna edemiyor. Arka planda anlatılanlara da 90 dakikalık filmin süresi yetmiyor. Zamanın ve o dönemlerin ruhunu daha uzun izlemek istiyor insan.. Bunların dışında iyi bir film.. Capharnaüm filmi, izlerken yutkunulması zor olan anlatılardan ama melodrama çok yakın hikayeyi fazla ajite etmeden gerçekçi bir ton yakalayıp sonuna kadar kendini izletmesi yönetmenin başarısıdır. Çoğumuzun konfor alanı ve dünyası dışındaki bu hikayeyi bu derece gerçek ve içinden görmek insanı sarsıp bir kendine getiriyor. Kendi hayatlarımızı iyi veya kötü memnun bir şekilde yaşıyor olabiliriz ama bu yaşama hakkı herkese eşit bir şekilde ve şartlarda sunulmuyor. Ayrıca, filmin ana karakterindeki gerçekte de Lübnan'da sokaklarda bulunan suriyeli mülteci çocuk Zain'in oyunculuk performansı da çok etkileyici ve şaşırtıcı.. Film, Cannes'da da büyük jüri ödülü de aldı. Bana göre Roma filmin sonra senenin en iyi filmlerinden.. Never Look Away , yabancı dilde en iyi film oscar listesinin en zayıf filmi bana göre.. Büyük bir anlatı olabilecekken didaktik ve melodram ağırlıklı birbirinden kopuk bölümler halinde anlatılmış. (Nazi ve Hitler zulmünden sadece yahudiler değil Alman halkının kendisi de neler çektiğini anlatması bir süre sonra sıkıyor.) Ressam Kurt Barnert'in çocukluğundan gençliğine 30 yıllık bir hayatını anlatırken bu nazi, savaş, yıkım yıllarının ve sonrasında soğuk savaş döneminin bu sanatçının karakter oluşuna ve sanatına etkisini anlatması gereken ana odağından sapıyor ve sayıca çok olan yan karakterlerin hikayelerine fazla giriyor. Bu durum da filmin 3 saatlik süresini dayanılamaz hale getiriyor. Yalnız, film mini dizi olarak çekilse çok iyi bir dizi yapımı olurdu. Yönetmen F.H. von Donnersmarck, "The Lives of Others(2006)" filmindeki muazzam başarısından çok uzak.. Bu yüzden beni hayal kırıklığına uğrattı. İyi seyirler.. :)
Ölümlü dünya türk sinemasına ezberbozan kara mizahlardandı uzun süredir kahkaha atarak güldüğüm türk filmi yoktu sorgu sahnesi yanlışlıkla pideciyi vurdukları pideleri alıp yolda yemeleri kırmızı ışıkta adamı vurmak için poşeti kafasına geçirip vurmaya gitmesi otel sahneleri krize sokmuştu beni.
Yüreğinize sağlık CS ve Tancan, Oscar ödülleri konusunda İlker hocanın görüşlerine katılıyorum, tamamen endüstri ve hype desteklemek üzerine dükkan açmış bir akademi var ortada, sanırım nu konuyu en iyi Bojack Horseman sezon 3’te işlediler. Spider Verse kesinlikle en iyi editingi ve en iyi sound design almalıydı merak eden arkadaşların bununla ilgili belgeselleri izlemesini tavsiye ederim, üzerinde çalışanların, sanatçıların 30 saniyelik bir sahneye 3 aylarını nasıl harcadıklarını anlatırken gözlerinde yaptıkları işe olan tutkuları okunuyor. Gönlüm isterdiki en iyi kostümü ise Outlaw King alsın. Film diğer kısımlarda biraz vasat kalsada özellikle İngiliz ve İskoç Tarihine ilgisi olan arkadaşların kaçırmaması gereken bir film. Kostümlerdeki muazzam detayları ve tarihe olan sadakati ile bir sölen yaratıyor.
Green Book konusunda aynı düşünmüyorum, bence oyunculuklar iyiydi. Amerikanın pleb göçmeninin zenciden çok da farklı şartlar altında yaşamadığını anlattığı sahne, Shirley'nin ben zenci değilsem, beyaz değilsem adam değilsem neyim tarzı o patlama sahnesi, biri ırkçı öbürü kendi ırkından kopmuş beyaz gibi yaşamaya çalışan iki zıt karakterin o yolculukta birbirini değiştirmesi bunlar çok başarılı işlenmişti. Gerçek bir hikaye diye şişirmelerine çok takıldım sadece bunu özgün senaryo olarak sunsalar daha iyi olurdu. KFC sahnesi reklam kokmakla birlikte bildiğim kadarıyla gerçekten şu sıra zenci fastfoodu olmuş durumda cidden. O açıdan sembolik bir anlam yüklenmesini o kadar da yadırgamadım. Ne yalan söyleyeyim Roma'nın o durağan tonu bana geçmedi, Bohemian Rapsody keza şarkılarla şişirilmiş yavan bir öykü gibiydi, Green Book ise günün sonunda akılda kalıcı bir yapım oldu benim için.
@@-273c3 Klasik ama iyi işlenmiş bir klasik. Ayrıca ben akademinin haksızlık yapmaktan çok bir tema çerçevesinde ödül dağıttıklarını düşünüyorum. Bu seneki tema da zenci filmleriydi. Çok tartışılan black panther adaylığı da abi zenci filmi ne varsa koyun bi tane de süper kahraman var olur mu olur olur iki ödül veririz marvelcılar da sevinir gibi bi diyalogla eklendi Green book zenci filmleri içinde en iyisi miydi evet. Bu yüzden ödülü hak etti. Roma bir yönetmenlik başarısıydı ve hakkını aldı mı aldı. Favorite de keza olivia colman taşıdı filmi, tema lgbt olsa kesin alırdı ama yine de hakkını aldı. Tek sıkıntı temaya göre dağıtmıyormuş gibi yapmaları. Aslında bence resim yarışması yapar gibi temayı bi önceki oscardan duyurup herkese ödev verse akademi daha iyi olur. En azından izleyici de sinemacı da bilip ona göre adaylarını belirler.
Abi bir yatay bakış bölümünde primer konuşsanız çok güzel olur senin tavsiyenle izledim çok ilginç bir kafa bir sinema öğrencisi olarak hem teşvik edici hem de düşük bütçeli işin altından nasıl kalkılabilir temalı başarılı bir iş olarak buldum. sizinde film hakkındaki yorumlarınızı duymak isterim.
22.35 - alcatel markasını tcl aldıktan sonra bir iki güzel model çıkardılar özellikle idol 3 ses konusunda sınıfının en iyilerindendi - mevcut modellerde yeni mwc de tanıtılan 1s de 100$ seviyesi için alınabilir cihaz - not: eve ilk giren cep telefonu alcatel ve benimde sevdiğim bir iki android modeli olduğu için marka sevgim var :)
Hereditary’nin yönetmeni Ari Aster’ın yeni filmi geliyormuş 9 Ağustos’ta.Korku türünde olacak bu film de ve adı Midsommar.Yatay Bakış’ta Tancan the Döşü Kıllı ile birlikte incelemeniz dileğiyle Gıral.
Benim takip etmekten en zevk aldığım ödül töreni Spirit Awards.Uzun uzun övmeyeceğim ama en iyi filme aday olan 5 filmi yazmam yeterli olur gibi geliyor -First Reformed -Eighth Grade -If Beale Street Could Talk -Leave No Trace -You Were Never Really Here Bir de Oscarlara bak neyss
cs gibi film konusunda çok güvendiğim birinin ölümlü dünya övmesi şaşırttı beni çünkü film gerçekten kötü o da biliyor aslında filmin kötü olduğunu ama gençler uğraşmış yapmış e birçok yerine de gülünüyor. şimdi destekleyelim heveslerini kırmayalım da belki ilerde iyi ve komik bir film yaparlar diye düşünmüş ama bağırarak konuşmanın komik olduğunu düşünen bu ekipten iyi bir film çıkmaz.
Ölümlü Dünya ekibi yeni film çekti Cinayet Süsü isimli. Fragmanını mutlaka görmüşsünüzdür de Ali Atay filmi olduğundan haberiniz yoksa diye yazmak istedim.
Dört gözle CS'nin Peak Games yorumunu bekliyordum. Az da olsa yayınlarda aralara serpiştirdiği, reklamlarla ilgili yorumları büyük ilgiyle takip ediyorum. Twitter'da konu kopmasa haberim olmayacaktı. "Yazılımcı aramadığı kesin" kısmına benzer argümanlarla katılıyorum. Peak Games'i zaten halihazırda birçok yazılım etkinliğinde sponsor v.s. olarak görüyorum. İstanbul, Ankara, İzmir v.b. yazılım etkinliklerinin düzenlendiği ama halen firmadan/firmanın arayışından haberdar olamayacak kişi var mıdır bilmiyorum ama prime time'da ulusal kanal izleyicisinin arasında olmadığı aşikar. Çok zorlayarak oğlu/kızı - tanıdığı'na "sektirmeye" mi çalışıyor diye düşünüyorum, çıkış bulamıyorum. Zira üniversitede ilgili bölüm mezun adaylarına ulaşmak istese bile "oyun geliştiricisi olmaya çalışmak" zaten kendi kendini satabilecek bir heyecan iken, reklam hiç orayı zorlamamış bile. Bandersnatch bile o heyecanı daha iyi satıyordu. Marka bilinirliliği desek, reklamın süresi ve yazılım piyasasında olmayan kimseler için "heklenme deneyimiİ dışında birşey ifade etmiyor olması sorunlu. Diğer yandan Peak Games .NET ile daha fazla biliniyor. Kendisiyle tanışan insanlara golang company imajı vermişler. Özgünüz iddası var ancak saatler içinde reklam kampanyası taklit damgası yiyor. Geleceği inşa ediyoruz söylemi desem, neden birden spesifik olarak "programcı" arayışından bahsediliyor genel bir yetenek alımı yerine? Tek avuntum yazılım alanının akademik, kurumsal, girişim v.b. birçok alanında yer almış biri olarak 20 sene sonra birilerinin yazılım iş gücü talebini büyük bütçeyle ifade etmesiydi.
Siz burada oscar eskiden böyle değildi diyorsunuz ama bu konuda yanılıyorsunuz bence. Mesela size şu şekilde açıklayım , 1969 yılında en iyi filmi hangi film aldı desem muhtemelen hiç hatırlamazsınız ama aslında o sene "a 2001 space odyssey" vardı ve günümüzde herkes "a 2001 space odyssey" filmini ovuyor. Aynısı Citizen Kane , Psycho , The Thing gibi sayamayacağımız bir sürü film için de geçerli. Yani kısacası bundan 20 yıl sonra kimse Green book'u bilmicek ama herkes Roma'yi hatirlicak
Bir şeye açıklık getirmek isterim. Sound Editing ödülünün kapsamı içinde Bohemian Rhapsody'nin bütün Müzik sekansları da var. Bildiğiniz gibi Filmde Freddy Mercury'nin orjinal vokal kayıtlarının yanısıra bir sürü de görüntüye uygunluk amaçlı yeni kayıtlar da yapıldı. Marc Martel isimli başarılı bir Freddy Mercury impersonator(?) uyla çalışıldı ve her ne kadar Rami Malek çoğu yerde playback bile yapmayı becerememiş olsa da, şarkı söyleme kısımlarındaki işitsel hibrit geçişler gayet de sorunsuz bir şekilde kotarılmıştı. O yüzden BR'nin aldığı belki de en hakedilmiş ödül Sound Editing denebilir.
5 лет назад+2
Akademinin istisna olarak hakkaniyetli verdiği ödüller genelde teknik ödüller olur. Tabii biraz da teknik konuların iyi bir sunumu da yapılabildiği için etkilenme şansları var. Bu bağlamda, bu seneden önce ödülün verildiği filmlere bakarsak Bohemian'ın içerik olarak ne kadar hak edip etmediğini daha iyi kıyaslayabiliriz. Hatta editing değil de mixing kategorisi Bohemian için daha ha edilmiş kategori de diyebiliriz.
@ Doğru, hatta akademinin de bu iki branşı pek ayırt edemediğini söylersek de yanlış olmaz. Genelde Editing ödülü en kolaycı şekilde ''normalde varolmayan sesleri en iyi yaratan'' filmlere gidiyordu bugüne kadar (Dunkirk,Arrival,Madmax,Graviti gibi), ama aslında bence BR'de yapılan bu vokal hibridini de Sound Editing olarak görmeleri yanlış değil hatta (eğer bilinçli verdilerse) oldukça progresif bir karar. Sound Mixing, en azından benim tecrübeme göre, filmin sadece yaratıcı ses tasarımının değil bütün ses öğelerinin arasındaki uyuma veriliyor. Diyaloglar, Müzik, Efektler ve Ambiyansın tamamının uyumu şeklinde. Yani özetlemek gerekirse ben şahsen iyi niyetli düşünüp BR'deki kreatif ses işlerinin Sound Editing'e dahil edildiğini düşünmeyi tercih ediyorum ve ödülün 'sound design' ödülü olmaktan biraz olsun çıktığı için memnuniyet duyuyorum.
Tancan abi sen yapılan cüce mizahını eleştirince anımsadım, başrolünde Colin Farrell'in yardırdığı "In Bruges" adında düzgün bir film vardı izlediniz mi ? Ya da izleyip programda değerlendirmeyi düşünür müsünüz ?
En iyi şarkıda keşke SpiderVerse'teki What's Up Danger aday gösterilseydi. Şarkı sözleri o kadar Miles'ın kendini arayışına da uyuyorduki izlerken o sahne beni çok etkilemişti. Keşke Black Panther'e değilde hakkeden SpiderVerse'e destek olsalardı ama kaliteye destek olmazlar..
Peki ya belgeseller ? Biraz düşününce pek işlenebilir bir içerik gibi gelmedi bana yatay bakış için ama belki sizin aklınızda tamda buraya uygun bir şeyler vardır. Bu arada farkettin mi bilmiyorum can abi ama rahatsız edici bir ses var özellikle tancan abinin konuşmalarında. bkz 13:30 14::00 . Düşük seste alışılabiliyor ama yükses seste bariz duyuluyor. Bir kaç örneğini görmüştüm arkada çalışan fan klima benzeri şeyler yüzünden olduğunu söylenmişti.
New york times ın The Daily diye bir podcasti var(Spotify da var) normalde politika ağırlıklı ancak dün oscar lar hakkında yarım saatlik bir podcast koymuşlar çok iyi olmuş dinlemenizi tavsiye ederim.
Bu sene bence en iyi film ödülünü (Roma en azından en iyi yabancı film aldığından) The Favourite almalıydı. Ayrıca Annihilation, Suspiria, Hereditary gibi filmlerin adaylığı bile olmaması büyük ayıptı. Kısacası Oscar yine kalitesizliğini gösterdi.
Abi Bafta'yı neden Bıhafta konuşmadınız? Bu arada Limonata çok iyiydi. Hadi konuşalım. Ayrıca Bohemian Rhapsody'de deli gibi ağladığım ve Queen hayranı olduğum için eleştiremem ancak Rami Malek efsaneydi. Teknik anlamda da kötü yanları Brain Singer'ın seti terk edip gitmesi ve yönetmen değişikliği var sanırım.
Aslında olay ABD sınırları içine girildiği an bayağılaşıyor. Sanat olarak sinemanın ödüllendirildiği ortamlar bağımsız film festivalleridir, her ne kadar politik doğruculuk mikrobundan onlar da nasiplerini alsa da. Dünyada sinema Hollywood’dan ibaret değil, kaldı ki Hollywood sinemaya hizmet eden bir platform da değil. O yüzden alternatif festivallere, ödüllere ve bağımsız yapımlara yönelmeniz belki popüler bir tercih olmayacaktır ama sizi daha çok tatmin edecektir. The Favourite’ın yönetmeni Lanthimos Hollywood’a ‘transfer’ olmadan önce Köpek Dişi ve Alpler diye beyin yakan iki hayvan film çekti. Sonra The Lobster’ı çekti, sonra Geyik’i çekti ki bence her biri o sene Oscar alan filmlerden daha ciddiye alınması gereken filmlerdi ama ancak Favourite’la o raddeye gelebildi, o zaman da kendi özgün dilini kaybetti. Benim için Oscar, sinemanın farklı coğrafyalarını keşfedince anlamını yitirdi. Dönemin hâkim liberal ideolojisinin en yüzeysel biçimde işlendiği vasat filmlerin ödüllendirildiği tuhaf bir organizasyon. Bence sizin için de öyle olmuş ama gündem bu, sinir bozucu olsa da konuşuluyor lanet olsun adamım.
Billy Lynn's Long Halftime Walk (2016) filmini önerebilirim.Metacritic de biraz kötü yorumlar almasına rağmen izledikten sonra ülkelerinin militarizmi yoktan yere nasıl pompaladığını ve bu ideolojiyi pompalamak için kullanılan araçlar olan askerleri adeta bir maskot gibi kullanıldıklarını anlatan,ne bir tarafı gömüp ne de fütursuzca serdiği güzel bir kompozisyon çıkarmayı başarmışlar bence.Ana konsepti US askerleri perspektifinden anlatsa da aynı bağlam diğer bütün devletler içinde göz ardı edilemeyecek bir şekilde düşünülebileceğini bize gösteriyor.Her ne kadar sonu nowhere bir yere bağlansa ve flashbackler bazı yerler de anlamsız olsa da en azından temiz bir şekilde eleştirisini yapıp izlediğimiz ekrandan bize veda ediyor.Kısacası ilgisini çeken herkesin izlemesini tavsiye ederim.
Merhaba, uzun süredir sektörde olan bir yazılımcı olarak peak olayıyla ilgili şunu ekleyeyim, reklam yayınlandıktan hemen sonra twitterda ve bilimum slack gruplarında sektör içinde büyük olay oldu. Zaten hemen çalıntı olduğu muhabbetleri çıktı ve neredeyse 3 gün herkes bunu tartıştı. Bir sürü (tv izlemeyen) arkadaşım sürekli bak böyle bir şey yayınlanmış diye birbirine yolladı reklamı. Burada sanırım var olan tepki biraz şaşırma etkisinin üzerine yükseldi. Bizler zaten dijital platformlardan 24 saat çıkmayan ve neredeyse her alanına nüfuz etmiş insanlar olarak oradan ne gelse sasirmayacak durumdayız. Birde buna ortalama bir yazilimcinin haftada en az linkedin veya benzer platformlardan 2-3 kere "headhunterlar" tarafindan mesajlar almasini ekleyin. Ama peak reklamı "vay be adamlar tvye bilboardlara reklam vermişler" olarak karşılandı biraz. Stackoverflowda veya linkedinde boyle bir reklam görseniz ok deyip gecersiniz ama alışık olunmayan bir mecradan gelince olay daha farklı boyuta ulaştı kanımca. Şunu belirteyim, bende dahil reklamı tvde yayinlandigi anda izleyen kimseyi görmedim. Bu arada konuyla ilgili gördüğüm en iyi görüş şu, twitter.com/BilgemCakir/status/1097933896589537280?s=19
Teen titans go'nun filmini izlediniz mi abi izleyip yorumlarsaniz cok sevinirim asiri komik seversiniz bence. Kostum oscarini da bence the favourite almaliydi yonetmen de solemis aslinda doneme uygun bir kostum tasarimi yok daha modernize edilmis bir kostum tasarimi var
Bildiğim kadarıyla 8 milyonun üzerinde bir bütçesi vardı filmin. Zaten yapımcısı TAFF. Elbette dünya standartlarına göre düşük bütçeler ama ülkemizdeki işlere göre yüksek bütçeli sayılabilecek bir film.
Oscar'ı ve tüm ödül sezonunu Ekim'den Şubat'a kadar takip eden biri olarak birkaç şey söylemek istiyorum. Son 3 yılda sosyal medyanın etkisinin artması Akademi'de iyice hissedilmeye başladı ve aldıkları kararları da verilen reaksiyonlara göre alıyorlar artık. OscarSoWhite ve MeToo hareketlerinden sonra senede 70 üye alırken 700 üye almaya başladılar. Kadın ve göçmen oranını artırmak için çalışıyorlar. Filmlerde de azınlık hikayelerinin daha çok takdir görmesi bu rüzgarın bir sonucu gibi. Bu değişimi ve bu değişimin ödüllere yansıdığını görmek benim çok hoşuma gidiyor. "Hangi ödüle yansıdı ki Best Picture'ı Green Book aldı." diyebilirsiniz. Ancak kısa belgesel/film/animasyon dallarının hepsinde, En İyi Belgesel ve Prodüksiyon Tasarım dallarında sahneye kadınlar çıktı. Roma gibi insanların altyazı ile izlediği siyah-beyaz bir Netflix filmi 3 tane çok büyük ödül aldı. Netflix 15 adaylık 4 ödülle döndü. 1-2 ödül üzerinden sapladınız da sapladınız Akademi'ye ki haklısınız ancak bunlar Altın Küre gibi 90 kişi de değiller ki 8000 kişi falan var içeride. Toplanıp şundan koyalım bundan koyalım şeklinde değil de kampanya filmlerin ne kadar el sıktığına ne kadar programa çıkıp görünür olduğuna göre değişiyor biraz adaylıklar. Paralar yatmış olayı da bundan dolayı da sökecek bir durum değil. Buradan Black Panther'e gelecek olursak filme çok indirgemeci yaklaştığınızı düşünüyorum. Black community tarafından çok sahiplenildi ki ben olsam ben de bi çıt yükselirdim sanırım. Filmin de yarattığı güzel dünyanın içine ayakları yere basan bir düşman koyup hikayesi de aksiyonu da güzel bir iş ortaya çıkardığını düşünüyorum. Oscar 8'lisi içinde 4 veya 5. sıraya koyardım. Aday olması çok doğaldı bence. Green Book'a gelecek olursak çok kapsayıcı bir film olması ve kampanya döneminde çıkan haberlerin altından kalkabilmesi ödüle uzanmasına sebep oldu. Roma dışında diğer filmlerin hiç şansı yoktu zaten. Akademi'nin eski topraklarının son çırpınışı olarak görüyorum bu ödülü almasını. Spielberg'ün bok atması gibi kendi aralarında da Netflix'e sayıp sövüp Roma'yı son sıraya yazan çok olmuş olabilir ( Best Picture oylamasında birden sekize filmleri sıralıyor herkes bu yüzden sıralama aşırı etkili). Green Book ile ilgili bazı eleştirilerinize katılmadığımı belirtmeliyim bir yandan da. Doc Shirley'nin ailesinden izin almamış olmaları ve sonrasında ailesinin buna tepki vermesi o ailenin kendi gereksiz muhafazakarlığı ile ilgili. Shirley'nin ailesi hikayeyi ne kadar yalanlasa da mektuplar da çıktı Nick Vallelonga, Doc Shirley ile tanışması ve senaryolaştırma sürecini de anlattı. Ayrıca hikayeye Shirley'nin hikayesi gibi bakıp beyaz adam övülüyor ırkçılığı normalleştiriliyor gibi bir anlam çıkarıyorsanız sanırım. Tam da anlamadım neye kızdığınızı aslında. Bence hikaye ve mesaj tamamen Tony Lip'in üzerinden dönüyor ve bir numarası olmasa da güzel bir değişim ve bilinçlenme hikayesiydi. Aslında siyah adam beyaz adamı kurtarıyor ve Shirley'nin yolculuğa çıkma amacı üzerinden mesajını da çok tatlı bir şekilde veriyor film. Velhasıl kelam ben filmi beğendim ve çook keyif aldım izlerken. Ama En İyi Film'i hak edecek bir film de kesinlikle değil tabii ki. Benim gönlüm The Favourite'tan yanaydı. Biraz olsun Colman ile neşelendim töreni izlerken. Sound Editing ve Mixing ödülleri ile ilgili şunu söyleyeyim. Her kategori kendi adaylarını belirlerken ödülü tüm Akademi veriyor. Ve çoğu teknik olarak bi bok bilmeyip tüm filmleri de izlemedikleri için Queen var işte müzik brom sound brom diye salak salak verdiler. Best Editing'de de Bryan Singer kovulup filmi kurguda tamamladıkları için oradan yürüdüler. Ama cidden korkunç BoRap'in olması. Costume Design'da da The Favourite'a vermek isterdim ancak Black Panther'de de kurgusal bir filmde sıfırdan yaratılan kostümler olması sebebiyle mutlu oldum. Short Documantry'deki kazanan film Period: End of Sentence ve The Game Netflix'te var mutlaka bir göz atın. Oscar'ı takip eden biri olarak her söylediğinize bir şey söylemek istedim. Özellikle eksik kaldığınız yerleri sürekli tamamlayasım geliyor kendi içimde küçük küçük çıldırıyorum. Yazdıkça yazasım geliyor. Bu kadar yetsin. Seviliyorsunuz, iyi ki varsınız
Bohemian Rhapsody’de son Live Aid sahnesi için Rami Malek ve Freddie Mercury’nin sesleri mixlenip şarkıya yediriliyor. En iyi sound editing ödülü içi uygun bir film bence :3
Türkiyede adının çok duyulmadığı, yine düşük bütçeli ama fena olmayan İtirazım Var diye bir film var, izlemenizi öneririm abi. Yönetmenliğini ve senaristliğini Onur Ünlü yapmış, başrolde de Serkan Keskin oynuyor. 138.000 kadar izlenmiş ama bence çok çok iyi olmasa da, bazı yerleri inceden kasıntı olsa da güzel bir film. Umarım yorumu görüp bir hafta da bunu konuşursunuz :)
Ölümlü dünyada sizin bulduğunuz tespitleri ben de çok hissettim fakat benim düşüncem film bunların farkinda çekilmiş sanırım fazla üstünde durulmak istememiş gibi . Film sadece bizi güldürmek istiyor ve bence başarıyor da .
Madem buradan okunuyor ben de yazıyorum. İzlemediyseniz Kynodontas’ı MUTLAKA İZLEYİN. 2009 yapımı bi film ancak bu sene bile festival kapsamında gösterilmişti. Festival dediysem öyle boğucu bir film değil. Bir ailenin çocuklarını manipüle edilmiş bir dünyada, doğru bilinen yanlışlarla eğitirek kendilerine bağlamalarını anlatıyor. Özünde içsel özgürlüğün yok edilişi ama biraz daha dışında ailede ve toplumda (belki de ana akım öğretilerde) patriyarşi, hegemonya, baş kaldırı gibi konular var.
1:00:55 tancan konuşurken kesmemek icin heralde cs sustu ama o bakış her şeyi anlatıyor... 6 tane filliboya kutusunu bi kazanda karıştırıp fırçayla yüzüme süreyim de hemen oscar alayım ben de..
Bazen çok iyi bir fikrin, planın olur ama eldeki imkanlar yeterince iyi bir iş çıkarmana izin vermez. Ölümlü Dünya böyle bir film bence. "olmamış" ama ekip farkında, "bu imkanlarla bu oldu, hiç olmamasından iyidir" demişler ve eğlenmeye bakmışlar. Günün sonunda kahkahalarla güldük. Aklımızda bir sürü sahne kaldı. Organize İşler de olmamış bir film ama elindeki dev bütçeye, ünlü oyunculara, 1400 salonu kapatacak güce rağmen olmamış bir film ve müthiş özgüvenleriyle farkında değiller. Günün sonunda, çok yakın zamanda izlememe rağmen aklımda da kalan hiçbir şey yok gibi.
Ölümlü Dünya da ki Feyyaz Yiğit i filmde samimiyetsiz bulduysanız tavsiyem şarkılarına bakmanız olur süper sonik efsanevi derece saçma sapan hoş bir gitarı vardır bir bakın derim.
Şunu fark ettim; koca Twitch ve RUclips aleminde şu kaliteli işleri bilen, takip eden 97 bin kişi var sadece. Bir de "Türk reklam sektörünün en önemli müşteri kitlesi yerel şiveyle konuşan Karadenizliler sanırım :).
Pedofili ve çocuk istismarı birçok filme dizide de konu edildi. Aklıma gelen birkaç örnek şunlar; Jagten(2012), Spotlight(2015), Doubt(2008), The Tale(2018), Little Children(2006) En son The Kominsky Method(2018) dizisinde şöyle bir sahne vardır. Michael Douglas yaşlıdır, tek başınadır. Biraz nefeslenmek için bir çocuk parkında bir banka oturur. Telefonla arkadaşıyla konuşup oynayan çocukları seyrederken bundan rahatsız olan anneler gidip orada olan bir polise şikayet ederler. Michael Douglas da durumu hemen anlar, olamaz şu kadınlar beni pedofili zannettiler diyerek telefonu kapatır, elini kaldırarak selam verir ve kadınlara, ben pedofili falan değilim, der.
Oscarın neden böyle olduğunu tam anlayamıyorum aslında. İnsanlar çok anlıyor gibi davranıyor, 3-5 sinema kötüsü idaresinde evil bir oluşum gibi davranıyor ancak öyle değil. Zira ödül seçim sistemi oldukça sayısal ve adil bir yöntem. Seçim sistemini araştırmanızı tavsiye ederim. Burda sıkıntı muhtemelen akademi üyelerinde. Ancak akademi üyeleri de az buz bir rakam değil 8500 kişiydi bu sene. 8500 kişinin oy verdiği ve tamamen sayısal ve hakkaniyetli bir oy verme sisteminden nasıl böyle sonuçlar geliyor benim anlayamadığım kısım orası. Yine de oscara, tek bir irade hükmediyormuş gibi davranmak oldukça saçma.
Abi videoyu yeni görüyorum da gerçekten de Oscar töreni izlemeyi geçtim kazananlar listesine bile neden bakıyorsunuz ki? BAFTA var NTA var pek çok güzel ödül töreni var.
1:43 Ölümlü Dünya 19:17 vizontele soundtrack 36:24 Oscar ödülleri
54:48 cola (reklam) 56:54 motor geçiyor 1:11:02 reklamcılık 1:23:53 pro tesisat (reklam) 1:24:05 coca cola (reklam) 1:44:25 pedofili / 4chan / deep web 1:56:42 reklam coca cola 2:00:35 haftaya konuşulacaklar
motor geçiyoru izlemek için gelmiştim
Sen varya adamsın adamm
çok teşekkürler
Ellerin dert görmesin
"Yazılımcı yalnız adam ver pornhuba reklamı, yazılımcı kıymalı börek yer ve sessiz osurur" ama ayıp yahu :D:D
1:42:57 börekçi için fast travel arkadaşlar
PR çalışmalarını RUclips üzerinden yaptılar ve güzel de izlendiler -ki ben de ordan görüp, çok gülüp sinemasına gitmiştim size de tavsiye ederim. Video serisinin ismi Ölümlü Dünya Ekininden Muazzam Tanıtım Fikirleri :)
Dogman (2018) filmi de öneririm. Bu sene Cannes'da en iyi erkek oyuncu ödülünü de aldı.
Ayrıca, Sinematopya sitesindeki Bülent Gültenin bu film üzerine yazdığı yazının da okunmasını öneririm. Farklı bir bakış açısı sunan doyurucu bir film okuması sunmuş. :)
Geri denk geldim bu videoya yan yana bi başka oluyormuş, Tancanın sondaki fısıltıları özlendi. Eskiden her şey eski gibiydi şimdi yeni gibi kısaca
1:12:00 bahsettiği kitap Born in 1842: A History of Advertising
Sayenizde reklamcılık sektörü hakkında epey bilgi edindim hocam :)) sohbetin doğaçlama yolla ilerlemesi ve muhabbettin bir anda bilgi veren hale dönmesi muazzam bence, umarım uzun soluklu olur bu content CS bey.
Oscar hakkında ben de eyyorlamak isterim! Toni Collette'i harcadılar matmazel. Eli boş dönmesin isterdim. En azından bişey vermeseler de adaylık filan olaydı keşke. Hereditary'de insan üstü bir şeydi bu kadın.
Limonata'yı incelemenizi sabırsızlıkla bekliyorum🤗. Ertan Saban ile ilgili düşüncelerinizi de.
@Kerem Gümüş ne oldu
Abi öyle bir övdünüzki tekrar izlicem şimdi ölümlü dünyayı
siz napıyosunuz, ya şimdi ölümlü dünya haftaya kelebekler ve sarmaşık..ya siz ne ulu insanlarsınız ya..bu liste böyle devam ederse ben rabbimden daha ne isterim
oscar konuşmayalım diyorsunuz da sırf oscara nasıl sövdüğünüzü dinleyebilmek için iple çektim video yüklenmesini
vallahi eski yatay bakışları izliyordum sıkıntıdan 4 saatir.. ohh mis açtım miller i köpeğimle izliyorum.. izledikten sonra editleyeceğim..
Edit : Tancan a yorumuma değindiği için teşekkür ederim.
Pozitif ayrımcılık = ayrımcılıktır..
Yahu The Flash da eşcinsel komser vardı sevgilisi geliyor falan.. Herşey güllük gülistanlık e şimdi abd de bu adamı gömerler normalde. Sen The Flash a koyunca ben bunu yemedim ki.. Moonlight da aynı.. Adam siyah uyuştucu satıcısı büyüttüğü çocuk gay olduğunu söyleyince o herif oluyor Victor Hugo.. Aman ne aforizmalar be aforizmalar. Yahu Harlem de koko satıcıdı adımın ekürüsi gay olsa sike sike öldürür burda oscar verdiler.. Beni lgbt birey olarak inandıramayan bu senaryolara nasıl oscar veriyorlar ilginç..
ABD pink money peşinde.. LGBT ler onlar için pazardan başka birşey değil. Bu da bence homofobi kadar kötü birşey
Bu arada umarım sundance e geniş geniş yer verirsiniz..
Yayınlarımızı sonuna kadar izleyip bizi aydınlatan yorumlarınla destek verdiğin için ben teşekkür ederim.
Korku sinemasının oscarları olan Fangoria Chainsaw ödülleri de verildi. Hereditary 7 dalın 6'sından ödül aldı
Şu sevdalar tribünü nerde ?
Can ve Tancan ile uzun zaman çalışmış bir yazılımcı olarak börek muhabbetinde nefesim kesildi :D
Sizce film puanlaması nasıl olmalı? Genelde IMDb puanına göre değer veriliyor fakat genel izleyici oyladığından pek olumlu bir sonuç vermiyor. Onun açısından bir çok açıdan ayrı değerlendirilse en çok nelerin övüldüğü görüp izlesek çok daha iyi olmaz mı? Atıyorum mesela kamera açıları olsun, fikir olsun, işleyiş olsun vs. ona göre değerlendirse ve biz de bakıp ona göre izlesek hem filmlerin hakları daha az yenir hem de izleyene daha çok şey katar. Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Böyle bir şey olsa sizce nasıl kategorilere ayrılmalı? Ben bunu daha çok Yatay Bakış sayesinde fark edebildim onun için de sizlere çok teşekkür ederim :)
Yabancı dilde en iyi film Oscar listesindeki filmler hakkında kısa kısa;
Shoplifters , Japonya varoluşlarında nereden baktığınıza göre değişen nahif bir aile hikayesi.. Senaryo iyi yazılmış. Öyle ki hikaye örgüsünde sona doğru bu aile hakkındaki gerçekler açıklanıp izleyiciyi ters köşeye yatırsa bile karakterleri yadırgamıyorsunuz. Ailenin seyirciyle kurduğu bağ kopmadan ilgiyle izliyorsunuz. Ayrıca, aile kavramı ve aile kurumunu sorgulayan çok iyi bir yergi..
Roma 'da Alfonso Cuaron, hayatın olağan yaşamlarından birini anlatıyorken arka planda ülkenin o dönemdeki insancıl olmayan politik iklimini ve bunun dolaylı toplumsal etkilerini yansıtmasıyla beraber etkileyici bir anlatı sunuyor. Çok iyi çekilmiş. Filmin ilk yarısı izleyiciyi ikinci yarıdaki gerilime, gelişmelere hazırlıyor ve anlatıya dikkat kesiliyorsunuz. Özellikle, filmde Yalitza Aparicio'nun oynadığı 'Cleo' karakterinin erdemine tanık olmak hayranlık uyandırıcı. Roma filmini fazla konuşmaya gerek yok. Çok çok iyi..
Cold War , ön planda sıradan bir aşk hikayesi, arka planda daha derin konuları, dünya savaşı sonrası tarihsel dönemleri, toplumsal travmaları ve savrulmaları anlatıyor. Fakat, bunda Roma filmi kadar başarılı olamıyor. Özellikle, ön planda anlatılan hikayede aşık çiftin aşkı izleyiciyi tam ikna edemiyor. Arka planda anlatılanlara da 90 dakikalık filmin süresi yetmiyor. Zamanın ve o dönemlerin ruhunu daha uzun izlemek istiyor insan.. Bunların dışında iyi bir film..
Capharnaüm filmi, izlerken yutkunulması zor olan anlatılardan ama melodrama çok yakın hikayeyi fazla ajite etmeden gerçekçi bir ton yakalayıp sonuna kadar kendini izletmesi yönetmenin başarısıdır. Çoğumuzun konfor alanı ve dünyası dışındaki bu hikayeyi bu derece gerçek ve içinden görmek insanı sarsıp bir kendine getiriyor. Kendi hayatlarımızı iyi veya kötü memnun bir şekilde yaşıyor olabiliriz ama bu yaşama hakkı herkese eşit bir şekilde ve şartlarda sunulmuyor. Ayrıca, filmin ana karakterindeki gerçekte de Lübnan'da sokaklarda bulunan suriyeli mülteci çocuk Zain'in oyunculuk performansı da çok etkileyici ve şaşırtıcı.. Film, Cannes'da da büyük jüri ödülü de aldı. Bana göre Roma filmin sonra senenin en iyi filmlerinden..
Never Look Away , yabancı dilde en iyi film oscar listesinin en zayıf filmi bana göre.. Büyük bir anlatı olabilecekken didaktik ve melodram ağırlıklı birbirinden kopuk bölümler halinde anlatılmış. (Nazi ve Hitler zulmünden sadece yahudiler değil Alman halkının kendisi de neler çektiğini anlatması bir süre sonra sıkıyor.)
Ressam Kurt Barnert'in çocukluğundan gençliğine 30 yıllık bir hayatını anlatırken bu nazi, savaş, yıkım yıllarının ve sonrasında soğuk savaş döneminin bu sanatçının karakter oluşuna ve sanatına etkisini anlatması gereken ana odağından sapıyor ve sayıca çok olan yan karakterlerin hikayelerine fazla giriyor. Bu durum da filmin 3 saatlik süresini dayanılamaz hale getiriyor. Yalnız, film mini dizi olarak çekilse çok iyi bir dizi yapımı olurdu. Yönetmen F.H. von Donnersmarck, "The Lives of Others(2006)" filmindeki muazzam başarısından çok uzak.. Bu yüzden beni hayal kırıklığına uğrattı.
İyi seyirler.. :)
Artık izlemeden beğeniyorum videolarınızı.İyi ki varsınız
Çilingir abi, haftalık konsepte uygun cosplayleri sakın bırakma, seviliyorsunuz
#CanSungur Brom Sen Ne Diyon! serisinin birinde "oscar bir kıstas değil" demiştiniz. Bu yüzden sikmişim oscarı.
Gençler şu kanalı daha çok takip edin ya. Ne numaralar dönüyor bir bilseniz ne numaralar. Ah ahhhhh anca support kasın.
CS ile Twitch Dünyası?
1:42:59 börek hikayesi
Ölümlü dünya türk sinemasına ezberbozan kara mizahlardandı uzun süredir kahkaha atarak güldüğüm türk filmi yoktu sorgu sahnesi yanlışlıkla pideciyi vurdukları pideleri alıp yolda yemeleri kırmızı ışıkta adamı vurmak için poşeti kafasına geçirip vurmaya gitmesi otel sahneleri krize sokmuştu beni.
Yüreğinize sağlık CS ve Tancan, Oscar ödülleri konusunda İlker hocanın görüşlerine katılıyorum, tamamen endüstri ve hype desteklemek üzerine dükkan açmış bir akademi var ortada, sanırım nu konuyu en iyi Bojack Horseman sezon 3’te işlediler. Spider Verse kesinlikle en iyi editingi ve en iyi sound design almalıydı merak eden arkadaşların bununla ilgili belgeselleri izlemesini tavsiye ederim, üzerinde çalışanların, sanatçıların 30 saniyelik bir sahneye 3 aylarını nasıl harcadıklarını anlatırken gözlerinde yaptıkları işe olan tutkuları okunuyor. Gönlüm isterdiki en iyi kostümü ise Outlaw King alsın. Film diğer kısımlarda biraz vasat kalsada özellikle İngiliz ve İskoç Tarihine ilgisi olan arkadaşların kaçırmaması gereken bir film. Kostümlerdeki muazzam detayları ve tarihe olan sadakati ile bir sölen yaratıyor.
SAAT 03:27 CS NAPIYORSUN
1. Filmi izleyip burada yorumlarınızı dinlemek çok iyi oldu. Ağzınıza saglik. Yarın 2. Filmden umudum çok :)
Sanırım James Gunn'ın bahsettiğiniz diğer filmi Slither'dı.
Green Book konusunda aynı düşünmüyorum, bence oyunculuklar iyiydi. Amerikanın pleb göçmeninin zenciden çok da farklı şartlar altında yaşamadığını anlattığı sahne, Shirley'nin ben zenci değilsem, beyaz değilsem adam değilsem neyim tarzı o patlama sahnesi, biri ırkçı öbürü kendi ırkından kopmuş beyaz gibi yaşamaya çalışan iki zıt karakterin o yolculukta birbirini değiştirmesi bunlar çok başarılı işlenmişti. Gerçek bir hikaye diye şişirmelerine çok takıldım sadece bunu özgün senaryo olarak sunsalar daha iyi olurdu.
KFC sahnesi reklam kokmakla birlikte bildiğim kadarıyla gerçekten şu sıra zenci fastfoodu olmuş durumda cidden. O açıdan sembolik bir anlam yüklenmesini o kadar da yadırgamadım. Ne yalan söyleyeyim Roma'nın o durağan tonu bana geçmedi, Bohemian Rapsody keza şarkılarla şişirilmiş yavan bir öykü gibiydi, Green Book ise günün sonunda akılda kalıcı bir yapım oldu benim için.
İzlerken çok eğleniyorsun ama roma ve the favorite'nin sonradan ağızda bıraktığı tadı bırakamıyor bence. Biraz klasik bir film gibi geldi bana.
@@-273c3 Klasik ama iyi işlenmiş bir klasik. Ayrıca ben akademinin haksızlık yapmaktan çok bir tema çerçevesinde ödül dağıttıklarını düşünüyorum. Bu seneki tema da zenci filmleriydi. Çok tartışılan black panther adaylığı da abi zenci filmi ne varsa koyun bi tane de süper kahraman var olur mu olur olur iki ödül veririz marvelcılar da sevinir gibi bi diyalogla eklendi Green book zenci filmleri içinde en iyisi miydi evet. Bu yüzden ödülü hak etti. Roma bir yönetmenlik başarısıydı ve hakkını aldı mı aldı. Favorite de keza olivia colman taşıdı filmi, tema lgbt olsa kesin alırdı ama yine de hakkını aldı.
Tek sıkıntı temaya göre dağıtmıyormuş gibi yapmaları. Aslında bence resim yarışması yapar gibi temayı bi önceki oscardan duyurup herkese ödev verse akademi daha iyi olur. En azından izleyici de sinemacı da bilip ona göre adaylarını belirler.
Reklamcilik olayini ozel bir bolum olarak tartisip konusmanizin cok keyifli ve bilgilendirici olacagina inaniyorum saygilar...
Dikdörtgen çerve içinde dikdörtgen çerçeveler görmediğimiz güzel zamanlar
Abi bir yatay bakış bölümünde primer konuşsanız çok güzel olur senin tavsiyenle izledim çok ilginç bir kafa bir sinema öğrencisi olarak hem teşvik edici hem de düşük bütçeli işin altından nasıl kalkılabilir temalı başarılı bir iş olarak buldum. sizinde film hakkındaki yorumlarınızı duymak isterim.
22.35 - alcatel markasını tcl aldıktan sonra bir iki güzel model çıkardılar özellikle idol 3 ses konusunda sınıfının en iyilerindendi -
mevcut modellerde yeni mwc de tanıtılan 1s de 100$ seviyesi için alınabilir cihaz - not: eve ilk giren cep telefonu alcatel ve benimde sevdiğim bir iki android modeli olduğu için marka sevgim var :)
Hereditary’nin yönetmeni Ari Aster’ın yeni filmi geliyormuş 9 Ağustos’ta.Korku türünde olacak bu film de ve adı Midsommar.Yatay Bakış’ta Tancan the Döşü Kıllı ile birlikte incelemeniz dileğiyle Gıral.
Bir Eurovision bir de Oscar özel yayını gibisi yok
Benim takip etmekten en zevk aldığım ödül töreni Spirit Awards.Uzun uzun övmeyeceğim ama en iyi filme aday olan 5 filmi yazmam yeterli olur gibi geliyor
-First Reformed
-Eighth Grade
-If Beale Street Could Talk
-Leave No Trace
-You Were Never Really Here
Bir de Oscarlara bak neyss
you were never really here'yi şu listeden görüp sakın izlemeyin arkadaşlar gerçekten çok kötü
Abi omercanla araniz limonimi yoksa aylardır yollarınız,kameralar önünde hic mi kesişmedi ?
Aynen kanka, avm'de kavga etmişler.
Can Sungur bıçak çekti
Toksik kitle yüzünden cs elini eteğini çekti geekyapardaki marvel dc tarzı filmlerin incelemelerinden ama sinema günlüklerinde hala çıkıyor.
@Atican Gümüş kavga konusunda arkadaş espiri yapmış sen ne diyon inside jokelarından biriydi.
@@buraksirakaya7163 toksik kitle kim ki?
cs gibi film konusunda çok güvendiğim birinin ölümlü dünya övmesi şaşırttı beni çünkü film gerçekten kötü o da biliyor aslında filmin kötü olduğunu ama gençler uğraşmış yapmış e birçok yerine de gülünüyor. şimdi destekleyelim heveslerini kırmayalım da belki ilerde iyi ve komik bir film yaparlar diye düşünmüş ama bağırarak konuşmanın komik olduğunu düşünen bu ekipten iyi bir film çıkmaz.
Cs komik bulmasa filmi derdi zaten ama adam diyor çok güldüm filme diye
Ölümlü Dünya ekibi yeni film çekti Cinayet Süsü isimli. Fragmanını mutlaka görmüşsünüzdür de Ali Atay filmi olduğundan haberiniz yoksa diye yazmak istedim.
Dört gözle CS'nin Peak Games yorumunu bekliyordum. Az da olsa yayınlarda aralara serpiştirdiği, reklamlarla ilgili yorumları büyük ilgiyle takip ediyorum.
Twitter'da konu kopmasa haberim olmayacaktı. "Yazılımcı aramadığı kesin" kısmına benzer argümanlarla katılıyorum.
Peak Games'i zaten halihazırda birçok yazılım etkinliğinde sponsor v.s. olarak görüyorum. İstanbul, Ankara, İzmir v.b. yazılım etkinliklerinin düzenlendiği ama halen firmadan/firmanın arayışından haberdar olamayacak kişi var mıdır bilmiyorum ama prime time'da ulusal kanal izleyicisinin arasında olmadığı aşikar. Çok zorlayarak oğlu/kızı - tanıdığı'na "sektirmeye" mi çalışıyor diye düşünüyorum, çıkış bulamıyorum. Zira üniversitede ilgili bölüm mezun adaylarına ulaşmak istese bile "oyun geliştiricisi olmaya çalışmak" zaten kendi kendini satabilecek bir heyecan iken, reklam hiç orayı zorlamamış bile. Bandersnatch bile o heyecanı daha iyi satıyordu.
Marka bilinirliliği desek, reklamın süresi ve yazılım piyasasında olmayan kimseler için "heklenme deneyimiİ dışında birşey ifade etmiyor olması sorunlu. Diğer yandan Peak Games .NET ile daha fazla biliniyor. Kendisiyle tanışan insanlara golang company imajı vermişler. Özgünüz iddası var ancak saatler içinde reklam kampanyası taklit damgası yiyor. Geleceği inşa ediyoruz söylemi desem, neden birden spesifik olarak "programcı" arayışından bahsediliyor genel bir yetenek alımı yerine?
Tek avuntum yazılım alanının akademik, kurumsal, girişim v.b. birçok alanında yer almış biri olarak 20 sene sonra birilerinin yazılım iş gücü talebini büyük bütçeyle ifade etmesiydi.
İlgili peak games reklamı: ruclips.net/video/vvCU4EMIfnk/видео.html&ab_channel=Musa
Siz burada oscar eskiden böyle değildi diyorsunuz ama bu konuda yanılıyorsunuz bence. Mesela size şu şekilde açıklayım , 1969 yılında en iyi filmi hangi film aldı desem muhtemelen hiç hatırlamazsınız ama aslında o sene "a 2001 space odyssey" vardı ve günümüzde herkes "a 2001 space odyssey" filmini ovuyor. Aynısı Citizen Kane , Psycho , The Thing gibi sayamayacağımız bir sürü film için de geçerli. Yani kısacası bundan 20 yıl sonra kimse Green book'u bilmicek ama herkes Roma'yi hatirlicak
1:18:30 HSJDJSKDKSKDK
Bir şeye açıklık getirmek isterim. Sound Editing ödülünün kapsamı içinde Bohemian Rhapsody'nin bütün Müzik sekansları da var. Bildiğiniz gibi Filmde Freddy Mercury'nin orjinal vokal kayıtlarının yanısıra bir sürü de görüntüye uygunluk amaçlı yeni kayıtlar da yapıldı. Marc Martel isimli başarılı bir Freddy Mercury impersonator(?) uyla çalışıldı ve her ne kadar Rami Malek çoğu yerde playback bile yapmayı becerememiş olsa da, şarkı söyleme kısımlarındaki işitsel hibrit geçişler gayet de sorunsuz bir şekilde kotarılmıştı. O yüzden BR'nin aldığı belki de en hakedilmiş ödül Sound Editing denebilir.
Akademinin istisna olarak hakkaniyetli verdiği ödüller genelde teknik ödüller olur. Tabii biraz da teknik konuların iyi bir sunumu da yapılabildiği için etkilenme şansları var. Bu bağlamda, bu seneden önce ödülün verildiği filmlere bakarsak Bohemian'ın içerik olarak ne kadar hak edip etmediğini daha iyi kıyaslayabiliriz. Hatta editing değil de mixing kategorisi Bohemian için daha ha edilmiş kategori de diyebiliriz.
@ Doğru, hatta akademinin de bu iki branşı pek ayırt edemediğini söylersek de yanlış olmaz. Genelde Editing ödülü en kolaycı şekilde ''normalde varolmayan sesleri en iyi yaratan'' filmlere gidiyordu bugüne kadar (Dunkirk,Arrival,Madmax,Graviti gibi), ama aslında bence BR'de yapılan bu vokal hibridini de Sound Editing olarak görmeleri yanlış değil hatta (eğer bilinçli verdilerse) oldukça progresif bir karar. Sound Mixing, en azından benim tecrübeme göre, filmin sadece yaratıcı ses tasarımının değil bütün ses öğelerinin arasındaki uyuma veriliyor. Diyaloglar, Müzik, Efektler ve Ambiyansın tamamının uyumu şeklinde. Yani özetlemek gerekirse ben şahsen iyi niyetli düşünüp BR'deki kreatif ses işlerinin Sound Editing'e dahil edildiğini düşünmeyi tercih ediyorum ve ödülün 'sound design' ödülü olmaktan biraz olsun çıktığı için memnuniyet duyuyorum.
Tancan abi sen yapılan cüce mizahını eleştirince anımsadım, başrolünde Colin Farrell'in yardırdığı "In Bruges" adında düzgün bir film vardı izlediniz mi ? Ya da izleyip programda değerlendirmeyi düşünür müsünüz ?
En iyi şarkıda keşke SpiderVerse'teki What's Up Danger aday gösterilseydi. Şarkı sözleri o kadar Miles'ın kendini arayışına da uyuyorduki izlerken o sahne beni çok etkilemişti. Keşke Black Panther'e değilde hakkeden SpiderVerse'e destek olsalardı ama kaliteye destek olmazlar..
Peki ya belgeseller ? Biraz düşününce pek işlenebilir bir içerik gibi gelmedi bana yatay bakış için ama belki sizin aklınızda tamda buraya uygun bir şeyler vardır.
Bu arada farkettin mi bilmiyorum can abi ama rahatsız edici bir ses var özellikle tancan abinin konuşmalarında. bkz 13:30 14::00 . Düşük seste alışılabiliyor ama yükses seste bariz duyuluyor. Bir kaç örneğini görmüştüm arkada çalışan fan klima benzeri şeyler yüzünden olduğunu söylenmişti.
36:25 oscar muhabbeti
Eyw
17:45 - 18:00 CS-Tancan Erşan Kuneriye ilham oluyor
Infinity War'ın Oscar alamamasının tek sebebi akademinin 60 yaş üzeri zombilerle dolu olması.
İnfinity War' un en iyi Görsel efekt ödülünü alamaması... Thanosun mimiklerine yazık
Hala twitch partnerliği gelmeyen Tancan'ın tepkisi 40:00
New york times ın The Daily diye bir podcasti var(Spotify da var) normalde politika ağırlıklı ancak dün oscar lar hakkında yarım saatlik bir podcast koymuşlar çok iyi olmuş dinlemenizi tavsiye ederim.
Bu sene bence en iyi film ödülünü (Roma en azından en iyi yabancı film aldığından) The Favourite almalıydı. Ayrıca Annihilation, Suspiria, Hereditary gibi filmlerin adaylığı bile olmaması büyük ayıptı. Kısacası Oscar yine kalitesizliğini gösterdi.
Abi Bafta'yı neden Bıhafta konuşmadınız? Bu arada Limonata çok iyiydi. Hadi konuşalım. Ayrıca Bohemian Rhapsody'de deli gibi ağladığım ve Queen hayranı olduğum için eleştiremem ancak Rami Malek efsaneydi. Teknik anlamda da kötü yanları Brain Singer'ın seti terk edip gitmesi ve yönetmen değişikliği var sanırım.
Aslında olay ABD sınırları içine girildiği an bayağılaşıyor. Sanat olarak sinemanın ödüllendirildiği ortamlar bağımsız film festivalleridir, her ne kadar politik doğruculuk mikrobundan onlar da nasiplerini alsa da. Dünyada sinema Hollywood’dan ibaret değil, kaldı ki Hollywood sinemaya hizmet eden bir platform da değil. O yüzden alternatif festivallere, ödüllere ve bağımsız yapımlara yönelmeniz belki popüler bir tercih olmayacaktır ama sizi daha çok tatmin edecektir. The Favourite’ın yönetmeni Lanthimos Hollywood’a ‘transfer’ olmadan önce Köpek Dişi ve Alpler diye beyin yakan iki hayvan film çekti. Sonra The Lobster’ı çekti, sonra Geyik’i çekti ki bence her biri o sene Oscar alan filmlerden daha ciddiye alınması gereken filmlerdi ama ancak Favourite’la o raddeye gelebildi, o zaman da kendi özgün dilini kaybetti. Benim için Oscar, sinemanın farklı coğrafyalarını keşfedince anlamını yitirdi. Dönemin hâkim liberal ideolojisinin en yüzeysel biçimde işlendiği vasat filmlerin ödüllendirildiği tuhaf bir organizasyon. Bence sizin için de öyle olmuş ama gündem bu, sinir bozucu olsa da konuşuluyor lanet olsun adamım.
Abi mikrofonda veya ses kayıtta bir sıkıntı var herhalde, ses şiddetine göre bir tınlama oluyor bi bak istersen
Billy Lynn's Long Halftime Walk (2016) filmini önerebilirim.Metacritic de biraz kötü yorumlar almasına rağmen izledikten sonra ülkelerinin militarizmi yoktan yere nasıl pompaladığını ve bu ideolojiyi pompalamak için kullanılan araçlar olan askerleri adeta bir maskot gibi kullanıldıklarını anlatan,ne bir tarafı gömüp ne de fütursuzca serdiği güzel bir kompozisyon çıkarmayı başarmışlar bence.Ana konsepti US askerleri perspektifinden anlatsa da aynı bağlam diğer bütün devletler içinde göz ardı edilemeyecek bir şekilde düşünülebileceğini bize gösteriyor.Her ne kadar sonu nowhere bir yere bağlansa ve flashbackler bazı yerler de anlamsız olsa da en azından temiz bir şekilde eleştirisini yapıp izlediğimiz ekrandan bize veda ediyor.Kısacası ilgisini çeken herkesin izlemesini tavsiye ederim.
Merhaba, uzun süredir sektörde olan bir yazılımcı olarak peak olayıyla ilgili şunu ekleyeyim, reklam yayınlandıktan hemen sonra twitterda ve bilimum slack gruplarında sektör içinde büyük olay oldu. Zaten hemen çalıntı olduğu muhabbetleri çıktı ve neredeyse 3 gün herkes bunu tartıştı. Bir sürü (tv izlemeyen) arkadaşım sürekli bak böyle bir şey yayınlanmış diye birbirine yolladı reklamı. Burada sanırım var olan tepki biraz şaşırma etkisinin üzerine yükseldi. Bizler zaten dijital platformlardan 24 saat çıkmayan ve neredeyse her alanına nüfuz etmiş insanlar olarak oradan ne gelse sasirmayacak durumdayız. Birde buna ortalama bir yazilimcinin haftada en az linkedin veya benzer platformlardan 2-3 kere "headhunterlar" tarafindan mesajlar almasini ekleyin. Ama peak reklamı "vay be adamlar tvye bilboardlara reklam vermişler" olarak karşılandı biraz. Stackoverflowda veya linkedinde boyle bir reklam görseniz ok deyip gecersiniz ama alışık olunmayan bir mecradan gelince olay daha farklı boyuta ulaştı kanımca. Şunu belirteyim, bende dahil reklamı tvde yayinlandigi anda izleyen kimseyi görmedim. Bu arada konuyla ilgili gördüğüm en iyi görüş şu, twitter.com/BilgemCakir/status/1097933896589537280?s=19
Teen titans go'nun filmini izlediniz mi abi izleyip yorumlarsaniz cok sevinirim asiri komik seversiniz bence. Kostum oscarini da bence the favourite almaliydi yonetmen de solemis aslinda doneme uygun bir kostum tasarimi yok daha modernize edilmis bir kostum tasarimi var
Titans go güzel olsada fazla çocuksu kaçıyor bence
CT izlemişti onu, geekyaparda ayaküstü konuşma videosu var
Bildiğim kadarıyla 8 milyonun üzerinde bir bütçesi vardı filmin. Zaten yapımcısı TAFF. Elbette dünya standartlarına göre düşük bütçeler ama ülkemizdeki işlere göre yüksek bütçeli sayılabilecek bir film.
CS beyciğim teknoloji, sektör, reklam ve pazarlama vs. için de bir program yapsanız tadından yenmez aslında.
Tufan tesisatı dene asıl hizmeti gör Can abi
Oscar'ı ve tüm ödül sezonunu Ekim'den Şubat'a kadar takip eden biri olarak birkaç şey söylemek istiyorum. Son 3 yılda sosyal medyanın etkisinin artması Akademi'de iyice hissedilmeye başladı ve aldıkları kararları da verilen reaksiyonlara göre alıyorlar artık. OscarSoWhite ve MeToo hareketlerinden sonra senede 70 üye alırken 700 üye almaya başladılar. Kadın ve göçmen oranını artırmak için çalışıyorlar. Filmlerde de azınlık hikayelerinin daha çok takdir görmesi bu rüzgarın bir sonucu gibi. Bu değişimi ve bu değişimin ödüllere yansıdığını görmek benim çok hoşuma gidiyor. "Hangi ödüle yansıdı ki Best Picture'ı Green Book aldı." diyebilirsiniz. Ancak kısa belgesel/film/animasyon dallarının hepsinde, En İyi Belgesel ve Prodüksiyon Tasarım dallarında sahneye kadınlar çıktı. Roma gibi insanların altyazı ile izlediği siyah-beyaz bir Netflix filmi 3 tane çok büyük ödül aldı. Netflix 15 adaylık 4 ödülle döndü. 1-2 ödül üzerinden sapladınız da sapladınız Akademi'ye ki haklısınız ancak bunlar Altın Küre gibi 90 kişi de değiller ki 8000 kişi falan var içeride. Toplanıp şundan koyalım bundan koyalım şeklinde değil de kampanya filmlerin ne kadar el sıktığına ne kadar programa çıkıp görünür olduğuna göre değişiyor biraz adaylıklar. Paralar yatmış olayı da bundan dolayı da sökecek bir durum değil. Buradan Black Panther'e gelecek olursak filme çok indirgemeci yaklaştığınızı düşünüyorum. Black community tarafından çok sahiplenildi ki ben olsam ben de bi çıt yükselirdim sanırım. Filmin de yarattığı güzel dünyanın içine ayakları yere basan bir düşman koyup hikayesi de aksiyonu da güzel bir iş ortaya çıkardığını düşünüyorum. Oscar 8'lisi içinde 4 veya 5. sıraya koyardım. Aday olması çok doğaldı bence.
Green Book'a gelecek olursak çok kapsayıcı bir film olması ve kampanya döneminde çıkan haberlerin altından kalkabilmesi ödüle uzanmasına sebep oldu. Roma dışında diğer filmlerin hiç şansı yoktu zaten. Akademi'nin eski topraklarının son çırpınışı olarak görüyorum bu ödülü almasını. Spielberg'ün bok atması gibi kendi aralarında da Netflix'e sayıp sövüp Roma'yı son sıraya yazan çok olmuş olabilir ( Best Picture oylamasında birden sekize filmleri sıralıyor herkes bu yüzden sıralama aşırı etkili).
Green Book ile ilgili bazı eleştirilerinize katılmadığımı belirtmeliyim bir yandan da. Doc Shirley'nin ailesinden izin almamış olmaları ve sonrasında ailesinin buna tepki vermesi o ailenin kendi gereksiz muhafazakarlığı ile ilgili. Shirley'nin ailesi hikayeyi ne kadar yalanlasa da mektuplar da çıktı Nick Vallelonga, Doc Shirley ile tanışması ve senaryolaştırma sürecini de anlattı. Ayrıca hikayeye Shirley'nin hikayesi gibi bakıp beyaz adam övülüyor ırkçılığı normalleştiriliyor gibi bir anlam çıkarıyorsanız sanırım. Tam da anlamadım neye kızdığınızı aslında. Bence hikaye ve mesaj tamamen Tony Lip'in üzerinden dönüyor ve bir numarası olmasa da güzel bir değişim ve bilinçlenme hikayesiydi. Aslında siyah adam beyaz adamı kurtarıyor ve Shirley'nin yolculuğa çıkma amacı üzerinden mesajını da çok tatlı bir şekilde veriyor film. Velhasıl kelam ben filmi beğendim ve çook keyif aldım izlerken. Ama En İyi Film'i hak edecek bir film de kesinlikle değil tabii ki.
Benim gönlüm The Favourite'tan yanaydı. Biraz olsun Colman ile neşelendim töreni izlerken.
Sound Editing ve Mixing ödülleri ile ilgili şunu söyleyeyim. Her kategori kendi adaylarını belirlerken ödülü tüm Akademi veriyor. Ve çoğu teknik olarak bi bok bilmeyip tüm filmleri de izlemedikleri için Queen var işte müzik brom sound brom diye salak salak verdiler.
Best Editing'de de Bryan Singer kovulup filmi kurguda tamamladıkları için oradan yürüdüler. Ama cidden korkunç BoRap'in olması.
Costume Design'da da The Favourite'a vermek isterdim ancak Black Panther'de de kurgusal bir filmde sıfırdan yaratılan kostümler olması sebebiyle mutlu oldum.
Short Documantry'deki kazanan film Period: End of Sentence ve The Game Netflix'te var mutlaka bir göz atın.
Oscar'ı takip eden biri olarak her söylediğinize bir şey söylemek istedim. Özellikle eksik kaldığınız yerleri sürekli tamamlayasım geliyor kendi içimde küçük küçük çıldırıyorum. Yazdıkça yazasım geliyor. Bu kadar yetsin. Seviliyorsunuz, iyi ki varsınız
Isle of dog konuşmanızı çok isterim çok beğendiğim bir eser
Bohemian Rhapsody’de son Live Aid sahnesi için Rami Malek ve Freddie Mercury’nin sesleri mixlenip şarkıya yediriliyor. En iyi sound editing ödülü içi uygun bir film bence :3
Tek şarkıyla oluyorsa, ok.
Cinayet Susu incelemesini de bekliyoruz :))
36:00 Oscar
1:08:19 bu karakterin filmi gelmeli.
Türkiyede adının çok duyulmadığı, yine düşük bütçeli ama fena olmayan İtirazım Var diye bir film var, izlemenizi öneririm abi. Yönetmenliğini ve senaristliğini Onur Ünlü yapmış, başrolde de Serkan Keskin oynuyor. 138.000 kadar izlenmiş ama bence çok çok iyi olmasa da, bazı yerleri inceden kasıntı olsa da güzel bir film. Umarım yorumu görüp bir hafta da bunu konuşursunuz :)
Ölümlü dünyada sizin bulduğunuz tespitleri ben de çok hissettim fakat benim düşüncem film bunların farkinda çekilmiş sanırım fazla üstünde durulmak istememiş gibi . Film sadece bizi güldürmek istiyor ve bence başarıyor da .
Madem buradan okunuyor ben de yazıyorum. İzlemediyseniz Kynodontas’ı MUTLAKA İZLEYİN. 2009 yapımı bi film ancak bu sene bile festival kapsamında gösterilmişti. Festival dediysem öyle boğucu bir film değil. Bir ailenin çocuklarını manipüle edilmiş bir dünyada, doğru bilinen yanlışlarla eğitirek kendilerine bağlamalarını anlatıyor. Özünde içsel özgürlüğün yok edilişi ama biraz daha dışında ailede ve toplumda (belki de ana akım öğretilerde) patriyarşi, hegemonya, baş kaldırı gibi konular var.
Richard E. Grant'in Can You Ever Forgive Me'deki performansı Ali'den daha iyiydi!
IFC'ye de bakabilirsiniz. Yakın zamanda onun da ödülleri dağıtıldı.
Bu youtube reklamları beni benden alıyor.Adam video boyunca oscar'a sövdü.Oscar ödüllü diye reklam veriyo aralarda
intro ve outro
Eee Tufan Tesisat ne oldu?
1:00:55 tancan konuşurken kesmemek icin heralde cs sustu ama o bakış her şeyi anlatıyor... 6 tane filliboya kutusunu bi kazanda karıştırıp fırçayla yüzüme süreyim de hemen oscar alayım ben de..
Bazen çok iyi bir fikrin, planın olur ama eldeki imkanlar yeterince iyi bir iş çıkarmana izin vermez. Ölümlü Dünya böyle bir film bence. "olmamış" ama ekip farkında, "bu imkanlarla bu oldu, hiç olmamasından iyidir" demişler ve eğlenmeye bakmışlar. Günün sonunda kahkahalarla güldük. Aklımızda bir sürü sahne kaldı.
Organize İşler de olmamış bir film ama elindeki dev bütçeye, ünlü oyunculara, 1400 salonu kapatacak güce rağmen olmamış bir film ve müthiş özgüvenleriyle farkında değiller. Günün sonunda, çok yakın zamanda izlememe rağmen aklımda da kalan hiçbir şey yok gibi.
Simto hello, nerelerdeydin?
@@csnaber Hellöö! Pek youtube yorumcusu değilim ama takipteyim hep, izliyorum. (:
Protesisat mı? Tufan Tesisata ne oldu?
Ölümlü Dünya da ki Feyyaz Yiğit i filmde samimiyetsiz bulduysanız tavsiyem şarkılarına bakmanız olur süper sonik efsanevi derece saçma sapan hoş bir gitarı vardır bir bakın derim.
Black Panther`in müziği olduğunu, adaylar okunurken fark ettim. Sound Editing, Sound Mixing, Original Score'un First Man'e verilmemesi büyük rezalet
Şunu fark ettim; koca Twitch ve RUclips aleminde şu kaliteli işleri bilen, takip eden 97 bin kişi var sadece.
Bir de "Türk reklam sektörünün en önemli müşteri kitlesi yerel şiveyle konuşan Karadenizliler sanırım :).
tancan abi üstündekini nerden aldın
Okula gitmeden neymiş bu diye izliyim dedim
Umarım bir gün Dallas Buyers Club da incelersiniz.Matthew Mcconaughey konusunda fikirlerinizi merak ediyorum.
1:18:30 işte aradığım muhabbet
Pedofili ve çocuk istismarı birçok filme dizide de konu edildi. Aklıma gelen birkaç örnek şunlar;
Jagten(2012), Spotlight(2015), Doubt(2008), The Tale(2018), Little Children(2006)
En son The Kominsky Method(2018) dizisinde şöyle bir sahne vardır. Michael Douglas yaşlıdır, tek başınadır. Biraz nefeslenmek için bir çocuk parkında bir banka oturur. Telefonla arkadaşıyla konuşup oynayan çocukları seyrederken bundan rahatsız olan anneler gidip orada olan bir polise şikayet ederler. Michael Douglas da durumu hemen anlar, olamaz şu kadınlar beni pedofili zannettiler diyerek telefonu kapatır, elini kaldırarak selam verir ve kadınlara, ben pedofili falan değilim, der.
ölümlü dünya'yı sizden gördüm izledim güzelmiş hoşuma gitti teşekkürler
Oscarın neden böyle olduğunu tam anlayamıyorum aslında. İnsanlar çok anlıyor gibi davranıyor, 3-5 sinema kötüsü idaresinde evil bir oluşum gibi davranıyor ancak öyle değil. Zira ödül seçim sistemi oldukça sayısal ve adil bir yöntem. Seçim sistemini araştırmanızı tavsiye ederim. Burda sıkıntı muhtemelen akademi üyelerinde. Ancak akademi üyeleri de az buz bir rakam değil 8500 kişiydi bu sene. 8500 kişinin oy verdiği ve tamamen sayısal ve hakkaniyetli bir oy verme sisteminden nasıl böyle sonuçlar geliyor benim anlayamadığım kısım orası. Yine de oscara, tek bir irade hükmediyormuş gibi davranmak oldukça saçma.
Adam paspas sahnesine çok uzatmislar dedi ya 😀
İstanbul Film Festivali ödüllerine de bakabilirsiniz.Altın Lale veya ulusal ödüller olabilir
Eski bölümlere geri döndüm ve Tancan'ın mikrofona fısıldamasını özlemişim.
Tancay bey bu tişörtleri nereden buluyorsunuz ?
ÇLÜMLÜ DÜNYA EKİP YENİ FİLM YAPIYO ALİ ATAY YÖNETİYO YİNE ADI CİNAYET SÜSÜ
Canın bardağının yeşil olması sonucu manzaranın bardakta zuhur etmesi...
tancan abi dekolteni çok özledim keşke hep öyle kalsaydın
Abi videoyu yeni görüyorum da gerçekten de Oscar töreni izlemeyi geçtim kazananlar listesine bile neden bakıyorsunuz ki? BAFTA var NTA var pek çok güzel ödül töreni var.
#CanSungur Bu video neden 144 p değil brom?