Sinan Canan sürekli derinleşme, Türkiye'de bu konular konuşulamaz, sorgulama yapamıyoruz vs diyerek muhatapları küçümseme içinde. Bu da kendini, fikirlerini pazarlıyor noktasına getiriyor. Anlattığı konuları değersizleştiriyor kanaatindeyim.
Evrimin olduğu yerde Allah'a gerek yok bu şey gibi Süzgecin olduğu yerde Allah'a gerek yok demek gibi bişey. Süzgeç olmasa pilavlar ayrılamazdı sudan, Demek ki süzgeçde ayrılan pilavla suyun ayırıcısı süzgeçtir, Allah'a gerek yok:))) Tebrikler bu mantıkla silahsızken bile tehlikelidir insan. Sinan Hoca 😄😄 Çok iyi ya😁😁
YARATMA VE EVRİM KAVRAMLARI ÜZERİNE, KISACA : 1-Daha önceki yazımda bazı kavramlara değinmiştim.İzninizle, bu yazımda, çok kısaca, tekrar YARATMAK ve EVRİM kavramlarına kelami düzlemde değinmek istiyorum, zira, belli ki, çoğunluk yaratma kavramı ile evrim kavramı arasında bağ kurmakta, şu veya bu biçimde çok zorlanıyor. 2-Halbuki, bu noktada, kelami açıdan, Rabbimiz´in mealen salt ''BİZ BİRŞEYİN OLMASINI DİLEDİĞİMİZDE, O ŞEYE OL DERİZ VE O ŞEY DE OLUR'' söylemi, bence, dolaylı ama çok açık EVRİM açıklamasıdır.Neden? 3-Çünkü, dikkat edilirse, Rabbimiz, yaratılış kavramını doğrudan OLMAK fiili ile ilişkilendiriyor.Yani, Rabbimiz, canlı-cansız ayrımı yapmaksızın, herşeyin birer OLUŞ olduğuna, çok açık ve tartışmasız bir açıklama getiriyor. 4-O halde, yaratılış kavramı olmak fiili ile ilgili olarak anlaşılmaya çalışılmalıdır.Ve OLMAK bir fiil olduğu için, zorunlu olarak bir AKIŞ´ı, dolayısıyle, bir noktadan diğer bir noktaya olan bir SÜRE´yi(=süreç´i) işaret eder.Yani, Rabbimiz´in, yaratılış açısından, bizzat OL emri, zaten, peşinen bir fiili ve o fiil(=akış) için gerekli süreci kapsar. 5-Oluş fiili ve o fiilin gerçekleşme süreci, zorunlu biçimde bir EVRİLİŞ´i dile getirmektir.Dolayısıyle, bir insan, hiç fizik, kimya ve biyoloji bilmese bile, salt Allah´ın OL ilahi emrinden hareketle, yaratılışın evrimsel bir sürece dayandığını, kelami manada çıkarsaması hem mümkündür ve hem de zorunludur. 6-O halde, evrendeki herşeyi, duran ve sabit varlıklar olarak değil fakat OL´an(=akan=süreçlenen=bir durumdan başka durumlara ilerleyen ve gelişen) fiiller olarak anlamak gerekir Rabbimiz´in mealen ''BİZ BİRŞEYİN OLMASINI DİLEDİĞİMİZDE, O ŞEYE OL DERİZ VE O ŞEY DE OLUR'' ayeti gereğince. 7-Evrim kelimesi, biliniyor ki, çevirmek fiili ile birarada kullanılır, yani ''birşeyi evirip çevirmek'' şeklinde kullanılır.Birşeyi evirip çevirmek, o şeyi döndürmek ve dönüştürmek, demektir.Dolayısıyle, bence, Rabbimizin mealen ''BİRŞEYE OL DERİZ, O ŞEY DE OLUR'' ibaresinin tam karşılığı ''BİRŞEYE EVRİL DERİZ, O ŞEY DE EVRİLİR'' ya da ''BİRŞEYE DÖNEREK DÖNÜŞ DERİZ VE O ŞEY DE DÖNEREK DÖNÜŞÜR'' anlamına gelir aslında. 8-Dolayısıyle, evrimin gerçekliği bağlamında, bir insanın elinde evrime ilişkin hiçbir fiziksel, kimyasal ve biyolojik veri(=data) olmasa bile, naçizane bana göre, Rabbimiz´in mealen salt ''BİR ŞEYE OL DERİZ VE O ŞEY DE OLUR'' fiili kelamı, tek başına yeterli bir kelami gösterge ve delildir. 9-Bu noktada, yaratılış gerçeği açısından, YARATMAK kavramı ile EVRİM kavramını birbirinden ayırmak ve soyutlamak imkansızdır.Zira, OL emri ayetine göre, Rabbimiz, herşeyi evirerek ve çevirerek yarattığını zaten beyan ediyor, çok bence. 10-Tam bu noktada, YARATMAK fiilini, yani OL emrini, YARMAK(=bölmek) kavramı ile ilişkilendirmek gerekir bana kalırsa.Zira, Yaradan mutlaktır ve dolayısıyle BÖLÜNMEZ´dir(=yarılmazdır).O halde, yaratış, tümüyle YARMA(=bölme) fiilidir, öyle olmak zorundadır, zira hem Yaradan hem yaratılan, aynı anda BÖLÜNMEZ(=yarılmaz) olamaz. 11-O halde, yaratılışın temeli olan OLMAK fiili(=Ol emri), aslında YARILMAK(=bölünmek) anlamına işaret eder.Çünkü birşeyin olabilmesi(=akabilmesi=süreçlenebilmesi), farklı mecralara yarılmayı(=bölünmeyi) zorunlu kılar, ki farklı oluş biçimleri gerçekleşebilsin. 12-Nihayet, Rabbimiz´in mealen ''BİR ŞEYE OL DERİZ, O ŞEY DE OLUR'' ibaresini ''BİRŞEYE YARIL/BÖLÜN DERİZ, O ŞEY DE YARILIR/BÖLÜNÜR=O ŞEY YARILARAK EVRİLİR=O ŞEY YARILARAK DÖNÜŞÜR=O ŞEY YARILARAK EVRİMLEŞİR'' şeklinde anlamak gerekir, diye bir düşüncem var, naçizane. ..... Sağlıcakla ve dua ile :)
İnsan allahı asla anlayamıyacak diye düşünüyorum. Anlamaya çalışmaktan hiç vazgeçmeyelim tabiki. Ama anlamadığımız şeyler hakkında birbirimize dayatmalarda bulunmamalıyız bence. bizde bulunan akıl nimetini farklı işlerlede uğraşarak birlikte gelişme yolunda çalışalım. Yaratıcımızı anlayacak potansiyele henüz gelmemişizdir belki zamana bırakalım :)
Hocam, sizleri dinledikçe, sanki evrime uğruyorum :), sağolun ve özellikle de, evrim, görelilik ve kuantum teorileri üzerine programlarınızın çoğalarak oluşmasını diliyorum.Evrim konusunda bilimsel manada köklü katkılar, yorumlar ve eleştiriler yapabilecek konumda değilim fakat en azından EVRİM hususuna dair, kısa maddeler halinde, genel bir şahsi bakış açımı sunabilirim, izninize ve hoşgörünüze sığınarak : 1-ALLAH´IN VARLIĞI : Ben Allah´ın varlığı deyimini pek benimseyemiyorum, zira Allah´ın varlığı dediğimizde, mutlak, sonsuz, tek, tam, kendiliğinden ve benzersiz olan, tanım ve ölçülebilirlik dışı bir ZAT´ı kastetmiş oluruz.Dolayısıyle, mutlak, tek, sonsuz, tam, kendiliğinden ve benzersiz bir ZAT´ın zatlığını hiçbir terim ve kavramla incelenebilir ve bilinir kılamayız.Bu nedenle, algıladığımız varlıklar bütünlüğünün işleyiş biçimine bakarak, ancak ve ancak, Yaratıcı´nın neden ve nasıl yarattığı bağlamında, Yaratıcı´nın yaratma gerçeğine ilişkin teoriler ve teoremler üretebiliriz, ki dolaylı olarak ta, mutlak, tek, sonsuz, tam, kendiliğinden ve benzersiz bir YARATICI´NIN GERÇEKLİĞİNE atıfta bulunabiliriz. 2-ALLAH´A İMAN : Allah bizden Kendisi´nin varlığına değil fakat kelamının doğruluğuna inanmamızı ve güvenmemizi talep ediyor Kur´an´nen.Eğer temel sorun O´NUN VARLIĞINA İMAN olsa idi, o zaman, Allah mealen ''BENİM MEVCUDİYETİME İMAN EDİN'' derdi.Dolayısıyle, Allah´ın kelamına iman ile Allah´ın mevcudiyetine iman ayrı durumlardır; birinci tümce O´nun yaratıcılığına matuf birşeydir, ikinci tümce ise O´nun mutlak Zat´ına matuf birşeydir. 3-ALLAH´IN YARATMASI : Yaratmak terimini gereği gibi anlamak ve tanımlamak son derece önemli.Yaratmak terimi, insan hiçbirşey bilmese bile, en azından ve ilk elde, OLMAYAN ŞEYLERİN OLUR HALE GETİRİLMESİ´ni kesin biçimde işaret eder ve vurgular.Fakat dediğim gibi ''Allah´ın Zat´ı mutlak olduğu için ve mutlaklığın dışında bir alan olamayacağı için, o zaman mutlak olmayan şeyler(=yaratıklar) nerede oluyor(=yaratılıyor)?'' sorusu gündeme gelir mecburen.Bunun yanıtı bence çok basit : Allah´ın Zat´ı mutlak olduğu için yaratılan şeyler izafi olmak zorundadır ve o izafi şeyler de ancak Yaradan´ın izafi ilm-i hayalinde olabilir.Zira mutlaklık yaratılamayan kendiliğindenlik ise izafilik yaratılan izafi bir mümkünlük olmalıdır.Demek ki Allah´ın olmayan şeyleri olur hale getirmesi, o şeyleri Kendi izafi ilm-i hayalinde MÜMKÜN kılması demektir.Yani Yaradan´ın olmayan şeylerin olmasını hayal etme olasılığı(=mümkünlüğü) vardır, ve O olmayan şeyleri OLan olarak hayal edince de, o şeyler olur(=mümkün gerçeğe dönüşür).Demek ki MÜMKÜNAT´ın(=olasılığın=raslantısallığın) asli kaynağı bizzat Yaradan´ın yaratıkları Kendi ilm-i hayalinde hayal etme olasılığına dayanmaktadır. 4-ALLAH´IN TAMLIĞI : Yaradan tam(=artmaz-eksilmez) ise mutlaka TEKAMÜL DIŞI demektir.Dolayısıyle TAM olan bir Zat´ın en temel niteliği de ÇELİŞMEZLİK(=karşıtlık üstülük) olur.O halde aynı anda hem Yaradan ve hem de yaratılan ÇELİŞMEZ olamaz basiret gereği.Bu nedenle yaratılışın en kökeninde ÇELİŞME YASASI yatıyor olmalıdır.İşte bu nedenle yani Yaradan´ın mutlak ve çelişmez olması hasebiyle, yaratıklar mutlaka izafi tarzda çelişerek TEKAMÜL ETME YASASINA bağlı olmak durumundadır.Yani Allah´ın Zat´ının TAMLIK´ı, zorunlu olarak, yaratılanı EKSİK VE TEKAMÜL EDEN durumuna indirger. 5-NEDENSELLİK İLKESİ : Yaratılış bağlamında NEDENSELLİK zorunludur zira nedensizlik yani KENDİLİĞİNDENLİK ancak mutlak olanın niteliği olabilir.Dolayısıyle mutlak ve sonsuz Yaradan´ın nedeni olmadığı için Yaradan´ın Kendi dışındaki birşeye neden olması da mümkün değildir, zira Kendisi bir nedenden doğmamıştır ki, başka şeyler O´ndan doğabilsin(=O´nun ontolojik devamı olabilsin).Bu nedenle geriye tek bir seçenek kalır : herşey O´nun mutlak Zat´ının doğan ve doğal ontolojik devamı değil fakat O´nun şeyleri Kendi ilm-i hayalinde izafi tarzda YARATMASI´nın izafi eserleri olabilir.O zaman Allah´ın varlıkları yaratması, O´nun varlıkların ontolojik nedeni olması demek değil fakat varlıkların ontolojisini(=izafi mümkinat yasalarını) yaratması yani bizzat NEDENSELLİK İLKESİ´ni yaratması demektir.Demek ki Yaradan mümkün varlıkların ONTOLOJİK NEDENİ değil, fakat varlıkların ONTOLOJİK NEDENSELLİK´ini yaratandır.Yani aynı anda hem Yaradan hem de yaratılan NEDENSİZLİK(=kendilik=kıyam binefsihilik) olamaz. 6-ARŞ VE SU : Yüce Yaradan mealen ''O´UN ARŞI SU ÜZERİNDEYKEN, O YERLERİ VE GÖKLERİ 6 GÜNDE YARATTI VE HER CANLIYI DA SU´DAN YARATTI'' şeklinde açılımlarda bulunmaktadır.Yani bu ayete ya da ayetlere göre henüz yerler ve gökler VE canlılar yaratılmamışken bir ARŞ VE SU vardı.Dolayısıyle bu ilahi söylem yaratılışın ve evrilimin nasıl olduğuna dair inanılmaz bir İPUCU sunmaktadır bana göre.Ama önce Rabbimiz´in ARŞ ve SU ile neyi kastettiğini anlayabilmek gerekir.Şahsen, şimdilik ve hala, ben ARŞ´ı ince(=latif) boyutlu bir MANA ALEMİ(=manasal ışın alemi=manasal plazma) olarak, SU´yu da bu ışınsal manevi aleme mukabil CİSİM ALEMİ şeklinde anlıyorum.Ve tüm canlıların su´dan gelebilmesi için canlılık REAKSİYONLARINI tetikleyecek bir IŞINLAMA´ya ihtiyaç olsa gerektir.Yani ARŞ´IN SU ÜZERİNDE OLMASI ilahi söyleminden esinlenerek ARŞ´ın(=manevi güneş´in=manevi plazma´nın) tüm elementlere dayanak olan SU´daki hidrojen ve oksijen elementlerini reaksiyona uğratarak(=katalize ederek) yerlerin ve göklerin oluşum sürecinin, ardından da canlılık ve evrim süreçlerinin başlatıldığı izlenimine kapılıyorum adeta.Tabi çok yalnış bir izlenim ve tevil içinde de olabilirim, dolayısıyle yerlerin ve göklerin oluşumu ve canlıların su´dan yaratılması süreçlerini daha iyi anlamak açısından, bu noktada, özellikle BİYOLOGLARIN, FİZİKÇİLERİN VE ANTROPOLOGLARIN, şu, mealen '''YERLERİ, GÖKLERİ VE CANLILARI YARATMADAN ÖNCE ARŞ´IM SU ÜZERİNDE İDİ'' ilahi ifadesine, önemli bir data olarak, odaklanmaları gerektiği kanaatindeyim....Sağlıcakla ve dua ile :)
darwin'le çok yakın dönemde bilim üretmiş biri var Kropotkin. Diyor ki, evrim popülasyonlardaki dayanışma ile olmuştur, rekabet yoluyla değil. onu tercih ettim ben :)
bir insan neden evrim karsiti olabiliyor? konunun uzmani degilsen bilmiyorum dersin ama karsit olmanin sebebi ne olabilir? sebebi elbette dindir. dolayisiyla evrim karsiti müslümanlari en cok sizler anlamalisiniz. ister sinan canan olsun ister canan taslaman veya videodaki konuklar. hepsi evrim karsiti insanlardi. caner taslaman ise adnan oktarin ögrencisi iken, evrimin aldatmaca oldugunu ve kuranda gecmedigini ögretirdi.
hz adem annesi ve babasızdır direk ruh bedene verilerek oluşmuştur. bir ayette Hz isa gibidir diyor. yani bir canlı olması için anne baba şart değil. allah ın dilemesi yeterlidir. evrimin diğer teorilerini bilmem. birşeyde diyemem. bu ortak ata teorisi islam ile çelişir. neanderteller vs olayı yoktur. burada ya evrmin kabul edeceksiniz ya islamı. kuranda allah bir çok varlığı yoktan var ettiğini bildirdiği ayetler vardır. Hz Salih zamanında yaratılan deve, Hz Musa zamanında yerden çıkan yiyecekler. Yinr Hz Musa zamanında sopanın erderha benzeri bir canlı olup bütün büyüleri yemesi gibi. bu sebeble Allah yaratırken illa bir ata yada üst soydan oluşturmak zorunda değildir. Ol der ve oluverir.
Psikoloji sayfasına bekleriz: ruclips.net/channel/UCFWD6Z0PPAx5BVVgmoQiVcw
Sinan Canan sürekli derinleşme, Türkiye'de bu konular konuşulamaz, sorgulama yapamıyoruz vs diyerek muhatapları küçümseme içinde. Bu da kendini, fikirlerini pazarlıyor noktasına getiriyor. Anlattığı konuları değersizleştiriyor kanaatindeyim.
Hocam ağzınıza sağlık, her sözünüze %100 katılıyorum.
Yine müthiş bir program olmuş.
Carl Sagan hepimiz yıldız tozuyuz diyince waov teistler Topraktan yaratıldık diyince auvv ne auv :)
Evrimin olduğu yerde Allah'a gerek yok bu şey gibi Süzgecin olduğu yerde Allah'a gerek yok demek gibi bişey. Süzgeç olmasa pilavlar ayrılamazdı sudan, Demek ki süzgeçde ayrılan pilavla suyun ayırıcısı süzgeçtir, Allah'a gerek yok:))) Tebrikler bu mantıkla silahsızken bile tehlikelidir insan. Sinan Hoca 😄😄
Çok iyi ya😁😁
YARATMA VE EVRİM KAVRAMLARI ÜZERİNE, KISACA :
1-Daha önceki yazımda bazı kavramlara değinmiştim.İzninizle, bu yazımda, çok kısaca, tekrar YARATMAK ve EVRİM kavramlarına kelami düzlemde değinmek istiyorum, zira, belli ki, çoğunluk yaratma kavramı ile evrim kavramı arasında bağ kurmakta, şu veya bu biçimde çok zorlanıyor.
2-Halbuki, bu noktada, kelami açıdan, Rabbimiz´in mealen salt ''BİZ BİRŞEYİN OLMASINI DİLEDİĞİMİZDE, O ŞEYE OL DERİZ VE O ŞEY DE OLUR'' söylemi, bence, dolaylı ama çok açık EVRİM açıklamasıdır.Neden?
3-Çünkü, dikkat edilirse, Rabbimiz, yaratılış kavramını doğrudan OLMAK fiili ile ilişkilendiriyor.Yani, Rabbimiz, canlı-cansız ayrımı yapmaksızın, herşeyin birer OLUŞ olduğuna, çok açık ve tartışmasız bir açıklama getiriyor.
4-O halde, yaratılış kavramı olmak fiili ile ilgili olarak anlaşılmaya çalışılmalıdır.Ve OLMAK bir fiil olduğu için, zorunlu olarak bir AKIŞ´ı, dolayısıyle, bir noktadan diğer bir noktaya olan bir SÜRE´yi(=süreç´i) işaret eder.Yani, Rabbimiz´in, yaratılış açısından, bizzat OL emri, zaten, peşinen bir fiili ve o fiil(=akış) için gerekli süreci kapsar.
5-Oluş fiili ve o fiilin gerçekleşme süreci, zorunlu biçimde bir EVRİLİŞ´i dile getirmektir.Dolayısıyle, bir insan, hiç fizik, kimya ve biyoloji bilmese bile, salt Allah´ın OL ilahi emrinden hareketle, yaratılışın evrimsel bir sürece dayandığını, kelami manada çıkarsaması hem mümkündür ve hem de zorunludur.
6-O halde, evrendeki herşeyi, duran ve sabit varlıklar olarak değil fakat OL´an(=akan=süreçlenen=bir durumdan başka durumlara ilerleyen ve gelişen) fiiller olarak anlamak gerekir Rabbimiz´in mealen ''BİZ BİRŞEYİN OLMASINI DİLEDİĞİMİZDE, O ŞEYE OL DERİZ VE O ŞEY DE OLUR'' ayeti gereğince.
7-Evrim kelimesi, biliniyor ki, çevirmek fiili ile birarada kullanılır, yani ''birşeyi evirip çevirmek'' şeklinde kullanılır.Birşeyi evirip çevirmek, o şeyi döndürmek ve dönüştürmek, demektir.Dolayısıyle, bence, Rabbimizin mealen ''BİRŞEYE OL DERİZ, O ŞEY DE OLUR'' ibaresinin tam karşılığı ''BİRŞEYE EVRİL DERİZ, O ŞEY DE EVRİLİR'' ya da ''BİRŞEYE DÖNEREK DÖNÜŞ DERİZ VE O ŞEY DE DÖNEREK DÖNÜŞÜR'' anlamına gelir aslında.
8-Dolayısıyle, evrimin gerçekliği bağlamında, bir insanın elinde evrime ilişkin hiçbir fiziksel, kimyasal ve biyolojik veri(=data) olmasa bile, naçizane bana göre, Rabbimiz´in mealen salt ''BİR ŞEYE OL DERİZ VE O ŞEY DE OLUR'' fiili kelamı, tek başına yeterli bir kelami gösterge ve delildir.
9-Bu noktada, yaratılış gerçeği açısından, YARATMAK kavramı ile EVRİM kavramını birbirinden ayırmak ve soyutlamak imkansızdır.Zira, OL emri ayetine göre, Rabbimiz, herşeyi evirerek ve çevirerek yarattığını zaten beyan ediyor, çok bence.
10-Tam bu noktada, YARATMAK fiilini, yani OL emrini, YARMAK(=bölmek) kavramı ile ilişkilendirmek gerekir bana kalırsa.Zira, Yaradan mutlaktır ve dolayısıyle BÖLÜNMEZ´dir(=yarılmazdır).O halde, yaratış, tümüyle YARMA(=bölme) fiilidir, öyle olmak zorundadır, zira hem Yaradan hem yaratılan, aynı anda BÖLÜNMEZ(=yarılmaz) olamaz.
11-O halde, yaratılışın temeli olan OLMAK fiili(=Ol emri), aslında YARILMAK(=bölünmek) anlamına işaret eder.Çünkü birşeyin olabilmesi(=akabilmesi=süreçlenebilmesi), farklı mecralara yarılmayı(=bölünmeyi) zorunlu kılar, ki farklı oluş biçimleri gerçekleşebilsin.
12-Nihayet, Rabbimiz´in mealen ''BİR ŞEYE OL DERİZ, O ŞEY DE OLUR'' ibaresini ''BİRŞEYE YARIL/BÖLÜN DERİZ, O ŞEY DE YARILIR/BÖLÜNÜR=O ŞEY YARILARAK EVRİLİR=O ŞEY YARILARAK DÖNÜŞÜR=O ŞEY YARILARAK EVRİMLEŞİR'' şeklinde anlamak gerekir, diye bir düşüncem var, naçizane. ..... Sağlıcakla ve dua ile :)
Videonun devam serisini yapsaniz super olur.
islamcilar evanjelistlere nazaran cok daha iyi savunuyorlar dinlerini , sinan canan cok kulturlu birisi , tebrik ederim
Hiç bir dinde bildiğimiz manada Evrim yoktur. Allah ol der olur.
Bu videoyu izledim konuştuğumuz konular bitmedi 2 saat daha sürer dediniz ancak sonraki çekimi yayınlanmamış merakla bekliyoruz bilginize Efendim 😉
İnsan allahı asla anlayamıyacak diye düşünüyorum. Anlamaya çalışmaktan hiç vazgeçmeyelim tabiki. Ama anlamadığımız şeyler hakkında birbirimize dayatmalarda bulunmamalıyız bence. bizde bulunan akıl nimetini farklı işlerlede uğraşarak birlikte gelişme yolunda çalışalım. Yaratıcımızı anlayacak potansiyele henüz gelmemişizdir belki zamana bırakalım :)
Belkide ben bile bilmek istemedim.Sonucu bilinenin var olmasi var olmayi haketmez gibi geliyor.
Neyle yayın çekiyorsunuz? Yorumları nasıl çekiyor ekranda gösteriyor?
Sinan hocanın bahsettiği eğitimler bu kanalda mı olacak?
evrim varsa şöyle bir sorum olucak
evrimleşen canlıların evrimleri neden hala evrimi devam etmiyor
Devam ediyor yalnızca mikro boyutta. Makro boyutlarda olması için uzun zaman geçmesi gerekiyor
Hocam, sizleri dinledikçe, sanki evrime uğruyorum :), sağolun ve özellikle de, evrim, görelilik ve kuantum teorileri üzerine programlarınızın çoğalarak oluşmasını diliyorum.Evrim konusunda bilimsel manada köklü katkılar, yorumlar ve eleştiriler yapabilecek konumda değilim fakat en azından EVRİM hususuna dair, kısa maddeler halinde, genel bir şahsi bakış açımı sunabilirim, izninize ve hoşgörünüze sığınarak :
1-ALLAH´IN VARLIĞI : Ben Allah´ın varlığı deyimini pek benimseyemiyorum, zira Allah´ın varlığı dediğimizde, mutlak, sonsuz, tek, tam, kendiliğinden ve benzersiz olan, tanım ve ölçülebilirlik dışı bir ZAT´ı kastetmiş oluruz.Dolayısıyle, mutlak, tek, sonsuz, tam, kendiliğinden ve benzersiz bir ZAT´ın zatlığını hiçbir terim ve kavramla incelenebilir ve bilinir kılamayız.Bu nedenle, algıladığımız varlıklar bütünlüğünün işleyiş biçimine bakarak, ancak ve ancak, Yaratıcı´nın neden ve nasıl yarattığı bağlamında, Yaratıcı´nın yaratma gerçeğine ilişkin teoriler ve teoremler üretebiliriz, ki dolaylı olarak ta, mutlak, tek, sonsuz, tam, kendiliğinden ve benzersiz bir YARATICI´NIN GERÇEKLİĞİNE atıfta bulunabiliriz.
2-ALLAH´A İMAN : Allah bizden Kendisi´nin varlığına değil fakat kelamının doğruluğuna inanmamızı ve güvenmemizi talep ediyor Kur´an´nen.Eğer temel sorun O´NUN VARLIĞINA İMAN olsa idi, o zaman, Allah mealen ''BENİM MEVCUDİYETİME İMAN EDİN'' derdi.Dolayısıyle, Allah´ın kelamına iman ile Allah´ın mevcudiyetine iman ayrı durumlardır; birinci tümce O´nun yaratıcılığına matuf birşeydir, ikinci tümce ise O´nun mutlak Zat´ına matuf birşeydir.
3-ALLAH´IN YARATMASI : Yaratmak terimini gereği gibi anlamak ve tanımlamak son derece önemli.Yaratmak terimi, insan hiçbirşey bilmese bile, en azından ve ilk elde, OLMAYAN ŞEYLERİN OLUR HALE GETİRİLMESİ´ni kesin biçimde işaret eder ve vurgular.Fakat dediğim gibi ''Allah´ın Zat´ı mutlak olduğu için ve mutlaklığın dışında bir alan olamayacağı için, o zaman mutlak olmayan şeyler(=yaratıklar) nerede oluyor(=yaratılıyor)?'' sorusu gündeme gelir mecburen.Bunun yanıtı bence çok basit : Allah´ın Zat´ı mutlak olduğu için yaratılan şeyler izafi olmak zorundadır ve o izafi şeyler de ancak Yaradan´ın izafi ilm-i hayalinde olabilir.Zira mutlaklık yaratılamayan kendiliğindenlik ise izafilik yaratılan izafi bir mümkünlük olmalıdır.Demek ki Allah´ın olmayan şeyleri olur hale getirmesi, o şeyleri Kendi izafi ilm-i hayalinde MÜMKÜN kılması demektir.Yani Yaradan´ın olmayan şeylerin olmasını hayal etme olasılığı(=mümkünlüğü) vardır, ve O olmayan şeyleri OLan olarak hayal edince de, o şeyler olur(=mümkün gerçeğe dönüşür).Demek ki MÜMKÜNAT´ın(=olasılığın=raslantısallığın) asli kaynağı bizzat Yaradan´ın yaratıkları Kendi ilm-i hayalinde hayal etme olasılığına dayanmaktadır.
4-ALLAH´IN TAMLIĞI : Yaradan tam(=artmaz-eksilmez) ise mutlaka TEKAMÜL DIŞI demektir.Dolayısıyle TAM olan bir Zat´ın en temel niteliği de ÇELİŞMEZLİK(=karşıtlık üstülük) olur.O halde aynı anda hem Yaradan ve hem de yaratılan ÇELİŞMEZ olamaz basiret gereği.Bu nedenle yaratılışın en kökeninde ÇELİŞME YASASI yatıyor olmalıdır.İşte bu nedenle yani Yaradan´ın mutlak ve çelişmez olması hasebiyle, yaratıklar mutlaka izafi tarzda çelişerek TEKAMÜL ETME YASASINA bağlı olmak durumundadır.Yani Allah´ın Zat´ının TAMLIK´ı, zorunlu olarak, yaratılanı EKSİK VE TEKAMÜL EDEN durumuna indirger.
5-NEDENSELLİK İLKESİ : Yaratılış bağlamında NEDENSELLİK zorunludur zira nedensizlik yani KENDİLİĞİNDENLİK ancak mutlak olanın niteliği olabilir.Dolayısıyle mutlak ve sonsuz Yaradan´ın nedeni olmadığı için Yaradan´ın Kendi dışındaki birşeye neden olması da mümkün değildir, zira Kendisi bir nedenden doğmamıştır ki, başka şeyler O´ndan doğabilsin(=O´nun ontolojik devamı olabilsin).Bu nedenle geriye tek bir seçenek kalır : herşey O´nun mutlak Zat´ının doğan ve doğal ontolojik devamı değil fakat O´nun şeyleri Kendi ilm-i hayalinde izafi tarzda YARATMASI´nın izafi eserleri olabilir.O zaman Allah´ın varlıkları yaratması, O´nun varlıkların ontolojik nedeni olması demek değil fakat varlıkların ontolojisini(=izafi mümkinat yasalarını) yaratması yani bizzat NEDENSELLİK İLKESİ´ni yaratması demektir.Demek ki Yaradan mümkün varlıkların ONTOLOJİK NEDENİ değil, fakat varlıkların ONTOLOJİK NEDENSELLİK´ini yaratandır.Yani aynı anda hem Yaradan hem de yaratılan NEDENSİZLİK(=kendilik=kıyam binefsihilik) olamaz.
6-ARŞ VE SU : Yüce Yaradan mealen ''O´UN ARŞI SU ÜZERİNDEYKEN, O YERLERİ VE GÖKLERİ 6 GÜNDE YARATTI VE HER CANLIYI DA SU´DAN YARATTI'' şeklinde açılımlarda bulunmaktadır.Yani bu ayete ya da ayetlere göre henüz yerler ve gökler VE canlılar yaratılmamışken bir ARŞ VE SU vardı.Dolayısıyle bu ilahi söylem yaratılışın ve evrilimin nasıl olduğuna dair inanılmaz bir İPUCU sunmaktadır bana göre.Ama önce Rabbimiz´in ARŞ ve SU ile neyi kastettiğini anlayabilmek gerekir.Şahsen, şimdilik ve hala, ben ARŞ´ı ince(=latif) boyutlu bir MANA ALEMİ(=manasal ışın alemi=manasal plazma) olarak, SU´yu da bu ışınsal manevi aleme mukabil CİSİM ALEMİ şeklinde anlıyorum.Ve tüm canlıların su´dan gelebilmesi için canlılık REAKSİYONLARINI tetikleyecek bir IŞINLAMA´ya ihtiyaç olsa gerektir.Yani ARŞ´IN SU ÜZERİNDE OLMASI ilahi söyleminden esinlenerek ARŞ´ın(=manevi güneş´in=manevi plazma´nın) tüm elementlere dayanak olan SU´daki hidrojen ve oksijen elementlerini reaksiyona uğratarak(=katalize ederek) yerlerin ve göklerin oluşum sürecinin, ardından da canlılık ve evrim süreçlerinin başlatıldığı izlenimine kapılıyorum adeta.Tabi çok yalnış bir izlenim ve tevil içinde de olabilirim, dolayısıyle yerlerin ve göklerin oluşumu ve canlıların su´dan yaratılması süreçlerini daha iyi anlamak açısından, bu noktada, özellikle BİYOLOGLARIN, FİZİKÇİLERİN VE ANTROPOLOGLARIN, şu, mealen '''YERLERİ, GÖKLERİ VE CANLILARI YARATMADAN ÖNCE ARŞ´IM SU ÜZERİNDE İDİ'' ilahi ifadesine, önemli bir data olarak, odaklanmaları gerektiği kanaatindeyim....Sağlıcakla ve dua ile :)
İnancın nedir?
👍👍✅✅
darwin'le çok yakın dönemde bilim üretmiş biri var Kropotkin. Diyor ki, evrim popülasyonlardaki dayanışma ile olmuştur, rekabet yoluyla değil. onu tercih ettim ben :)
Tam aklımdan bir soru geçiyor tüh canliyken izlesem sorardım diyorum 5-10 dk sonra hocalardan biri deginip açıklamaya başlıyor. Çok güzeldi 😇
Biri avukat biri mühendis ama biyiloji hakkinda bir biyologdan fazla ahkam kesiyorlar.
Sinan Cananda Biyolog bu arada
Ol ve basla tum olasiliklar orda simdi sec.....Ne olacagini gozluyorum...Bilseydin baslatmazdim.
bir insan neden evrim karsiti olabiliyor? konunun uzmani degilsen bilmiyorum dersin ama karsit olmanin sebebi ne olabilir? sebebi elbette dindir. dolayisiyla evrim karsiti müslümanlari en cok sizler anlamalisiniz. ister sinan canan olsun ister canan taslaman veya videodaki konuklar. hepsi evrim karsiti insanlardi. caner taslaman ise adnan oktarin ögrencisi iken, evrimin aldatmaca oldugunu ve kuranda gecmedigini ögretirdi.
hz adem annesi ve babasızdır direk ruh bedene verilerek oluşmuştur. bir ayette Hz isa gibidir diyor. yani bir canlı olması için anne baba şart değil. allah ın dilemesi yeterlidir.
evrimin diğer teorilerini bilmem. birşeyde diyemem. bu ortak ata teorisi islam ile çelişir. neanderteller vs olayı yoktur. burada ya evrmin kabul edeceksiniz ya islamı.
kuranda allah bir çok varlığı yoktan var ettiğini bildirdiği ayetler vardır. Hz Salih zamanında yaratılan deve, Hz Musa zamanında yerden çıkan yiyecekler. Yinr Hz Musa zamanında sopanın erderha benzeri bir canlı olup bütün büyüleri yemesi gibi.
bu sebeble Allah yaratırken illa bir ata yada üst soydan oluşturmak zorunda değildir. Ol der ve oluverir.
😂
sinan hoca rakiyi iyi cekiyor
Her gördüğünüz içeceği rakı mı sanıyorsunuz?