Hem özelde hem de devlette çalışmış, pek çok inşaat yapmış bir inşaat mühendisi olarak gördüğüm; siyaset inşaat ve inşaat paydaşlarıyla beslendikçe bu iş değişmez. Vatandaşımız da sağolsun sadece kuralların kanunların nasıl etrafından dönerim, nasıl menfaat sağlarım derdinde. İmar aflarına milyonlarca başvuruyu İsveç halkı yapmıyor.
Çok haklısın maalesef ama değinilmesi gereken bir konu var bir Hataylı olarak yazıyorum bunu insanlar ev alamıyor ki napsınlar imar affına bayıldıkları için yönelmediler durumlar zorlaştırıldığı için yöneldiler
Mühendisim, 3yıl inşaat işinde çalıştım. Okuldan çıkınca idealist olarak işe başlıyorsunuz. Herşey eksiksiz, kitaba uygun yapılmasını istiyorsunuz. Ama bu ciddiyet, hassasiyet piyasada karşılık görmüyor. Çünkü amaç para kazanmak! Ne zaman yıkılacağı belli olmayan bir bina için malzemeden bol bol çalmak, savsaklamak çok kolay.
Çaldığını gördüğün müteahhit, çalışan, yetkilileri ifşa etme ve sessiz kalmama dönemine girdik. Çalıştığınız binalarda cidden bir sorun var diye gözlemlediyseniz, bunu apartman sahipleri/yetkilere haber vermeniz gerekir diye düşünüyorum. Bunu yanlışları görenleri korumak için anonim şekilde yapmayı kolaylaştıran bir kanal/stk/web platformu kurulması şart bence.
İlker Bey en sonunda dayanamamış konuyu, en büyük sorunumuz olan " ahlaksız " bir millet olduğumuz noktasına getirmiş. Böyle zor bir zamanda sabırla program sunduğu için teşekkür ediyorum.
Konu bir millete özel bi ahlaksızlık değil bence. İnsanlarımızda ahlaksızlık yaygın bu bir haklı tespit olabilir ancak deprem ile gelen felaketin kök nedeni diyemeyiz. Çünkü insanlar neden ahlaksızlığı tercih ediyorlar diye sorunca, cevabım şu: Devlet, ideali, doğruyu korumaz, denetlemez ise yönetim sistemi toplumu çürütmeye başlar, idealist olan, işini en mükemmel şekilde yapma hevesinde olan bir müteahhit, bir jeolog, bir mühendis de marjinalleşir ve var olmak için ya dönüşecek ya da sistemi terk edecektir. Bunu çok iyi anlamalıyız ve buna yönelik tedbirler geliştirmeliyiz ki bu felaketler tekrarlamasın.
Ben de bir inşaat mühendisi olarak hocamızın söylediklerine katılmakla beraber kendi gördüğüm en büyük iki problemi aktarmak isterim. Birincisi zemin etüdleri baştan sağma yapılıyor ve gerekli özen gösterilmiyor ki hocamız da buna parmak bastı. İkincisi bence daha da önemlisi ustalarımız. Maalesef ustalarımız işine gelmeyince zoruna giden bir iş olduğunda yapmamak için elinden geleni yapıyor. Sizin yanınızda göstermelik yapsa bile arkanızı dönmenizle kendi bildiğini yapması bir oluyor. Etriyeler olması gerektiği gibi 135⁰ bağlanmıyor, betona su katılıyor, beton yerleştirilirken vibratör düzgün kullanılmıyor. Priz sonrasında yeteri kadar kür yapılmıyor. Kolon döşeme birleşimleri temizlenip iyi bir soğuk derz yapılmıyor. Kısaca düşününce aklıma gelen başlıca konular bunlar. Ustalarımızın yaptıkları işin ciddiyetini kavraması lazım. Hatta imza ile sorumluluk altına alınması lazım ki işçilikten kaçmasın. Her ustanım başına bir mühendis dikilecek hali yok.
Fatih beyin anlatımını cok begeniyorum, her şeyi once tanım olarak açıklayıp onun uzerinden ilerliyor, boylece cumlenin ortasında bir şey duyup o neydi ya derken konusmayı kacırmıyorum. Keşke daha sık gelse, gerçekten faydalı genel kültür bilgileri edindim şu 1 bucuk saat içerisinde
Hocamiz cok bilgili ve idealist. Kendisi buyuk projelerde calismis ve Japonya'da bulunmus. Ulkemiz icin bir deger. Fakat; burasi Turkiye. Sari kula isteyen ustalar ile belli bir sure calissaydi ulkemizin insaat sektorunun icinde oldugu vahim durumu daha net kavrayabilirdi. Yinede size ve hocamiza tesekkur ederiz. Ilker bey, bir usta, insaat iscisi gelsin. Onlarida dinleyelim.
İyi insanların, yüzü güleç insanların üzülmesi de gerçekten “gerçek” oluyor ve bu durum kalbimi sıkıştırıyor. Hocamın gözler yorgun. Son beş gündür bazen su içmeye gidiyorum mutfağa, gözüm doluyor. Yemek yiyorum birden ağlıyorum. Vallahi kaldıramıyorum artık bazı şeyleri.
Fatih Sütçü Hocam, mükemmel anlattı, ülkemizin gurur kaynağı bir aydın insanmış, kendisini bilim insanı kimliğinin yanında yönetim kademelerinde görmek isterim, böyle kişilerden bir kabine oluşturabilsek, kendisini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak görmeyi çok isterdim. Yayına emeği geçen herkese teşekkür ederim, hocımızı ve İlker Beyi ayrıca tebrik ediyorum.
İlker Bey öncelikle böylesi bir zamanda katkılarınız için ne kadar teşekkür etsek az kalır. Fatih hocayla programınızı izledim. Önceki programı da izlemiştim. Fatih hocanın katıldığı başka bazı programlara da denk gelmiştim. Ancak hocanın atladığı bir husus var. Fatih hoca bütün değerlendirmelerini yönetmeliklere uygun yapılan binalar üzerine kurguluyor. Oysa Türkiye'de özellikle eski binaların -ki genelde binalarımız eskidir- büyük çoğunluğu yapılırken yönetmelik bile görülmemiştir. Biz biliyoruz ki özellikle günümüzdeki deprem bölgesini de kapsayan taşrada halk müteahhite dahi başvurmadan evlerini kendisi yaptırır. Çoğunda plan, program veya yönetmelik yoktur. Taşrada sık rastlandığı üzere ahbap çavuş ilişkisiyle prosedürler bir şekilde aşılabiliyor. Bu olmasa bile imar barışı gibi uygulamalarla devlet yönetmeliklere uymayan yapıları görmezden geliyor. Bunun haricinde Türk toplumu seçim dönemlerinde kaçak kat çıkıp kiraya vermeyi sever. Bun gibi hususları örnek olması açısından çok daha fazla sıralamak mümkün tabi. Ezcümle Türkiye'nin sorununun yönetmelik veya saha uygulaması değil daha ziyade yönetmelikten hiç "haberdar olmayan" yapılaşma olduğunu düşünüyorum.
Çok net bir anlatım, teşekkürler. İstanbul'da Beşiktaş, Beyoğlu, Sisli, Harbiye, Kadıköy, Üsküdar vs, her yerin yıkılıp yeniden inşa edilmesi gerekiyor. ev sahipleri, bunu karşılayamaz, kaldı ki, geçici bile olsa milyonların yeniden iskânı gerekir.. Nüfusu azaltıp toplanma alanlarını çoğaltmak gerekir. İstanbul ekonomi, üretim, finans, sanat, eğitim,,, akla gelen her alanda Türkiye'nin % 30 - 40 demek. Hiçbir ülke böyle bir yıkımla basa çıkamaz. Tüm Türkiye nesiller boyu etkilenir. .Cok ağır yaptırımlar ve destekler de iceren kanunlarla milli bir plan yapilip bir an önce uygulanmalı.
Günlerdir biz de oturup benzer videolar seyrediyoruz. Eşim mimar. İzlediğimiz ennnnnn önemli video oldu bu. Fatih bey gerçek bir bilim insanının tüm özelliklerini sergiliyor bizlere. İlker bey de çok sakin ve harika sorular soruyor. Çok teşekkür ederiz. Yalnız günlerdir önerilerde çıkıyordu video ama eski video olduğunu zannedip izlememiştim. Resmi değiştiseniz ne güzel olur. Çok çok önemli bir video çok teşekkür ederiz...
2 года назад+4
İlker, Fatih Bey o kadar çok şey öğrendim ki... Bilmek, bildiğin kötü de hissettirse en iyisi. Teşekkür ederim.
Özellikle yayının ikinci kısmındaki pratik bilgilerle muhtemelen şunu izleyen binlerin hayatı kurtulmuş olabilir. Bu tip toplumu aydınlatacak yayınlar için başta İlker Bey olmak üzere tüm Flu TV çalışanlarına teşekkür ediyorum kendi adıma.
Merhaba, yayın çok bilgilendirici olmuş teşekkürler. Bir öneri : Özellikle İstanbul depremine hazırlık için hazır herkesin ilgisi bu konulardayken “kendi evim sağlam mı nasıl test edebilirim” kısmını ayrıca mini bir video ile yayımlayabilirseniz faydalı olabilir. Kolay gelsin.
Çok değerli bir mühendis Fatih hocam. İnşallah iyi değerlendirirler kendisini. Ülkemize bu tarz değerler çok lazım, bilime ilime değer veren bir hükümet lazım. Ya çok zor değil insan gibi mantıklı düşünmek lazım, iyi kontrol lazım lütfen Allah rızası için ya.
"Yeni bina nasıl yıkılır?" Herkes buna şaşırıyor. Yeni bina şöyle yıkılır: 1. İnsanlar bir gayrimenkulü alırken; sadece dış görüntüsüne bakar, teknik detaylar hakkında hiçbir merakı olmadan, fiyatına göre karar verirse. 2. Müteahhitlik yapan insanlar, ya baştan niyetleri bozuk, ya da eksik vicdanları yüzünden; zamanla piyasa şartlarına uymayı kabul ederek bina üretirlerse. 3. Müteahitler binaların projelerini en hileli proje üreten mühendislere çizdirirlerse. 4. Belediyeler kontrol mühendislerini, liyakat gözetmeden, tecrübesiz, yeni mezun, eş-dost, partili vb. insanlardan seçerek kadrolarına alırlarsa. 5. Şantiyedeki usta; bilgisiz ve yozlaşmış, bu yüzden de işlerini kılıfına kolayca uyduruyorsa. 6. Elektrik ve su tesisatı gibi, binanın her bir noktasını dolaşan altyapı malzemeleri dosenirken; betonarme sistem fare gibi kemiriliyorsa. 7. Yapı denetim sistemi; daha düne kadar ücret pazarlığı yapılarak, kendi seçtiğin firmaya kendini denetletme üzerine kurulmuşsa. Kısacası: Eğer insanlar; bilgisiz, gösteriş düşkünü, paraya tapar, liyakat nedir bilmez, yozlaşmış, empatiden yoksun, hile yapmayı zeka sayan, kurallara uymayı enayilik gören haldeyse... Yeni binalar öyle bir yıkılır ki... bu duruma hiç şaşıramazsınız.
Hataylıyım inşaat işçileriyle konuştum. Eskiden bazı binaların temelini atarken binanın kolonu kadar kazarlarmış. Kepçe yokmuş o zamanlar. Akrabamızın binasına bu yüzden güçlendirme yapmıştık. Bina yıkılmadı. Önlem alın arkadaşlar.
2 года назад+11
Bu zamana kadar bu konuda dinlediğim en güzel program. Çok sağolun hocam❤️
Merhaba ben de inşaat mühendisiyim ve yıllarca kamuda çalıştım Öncelikle ben öğrenciyken Erzincan depremi oldu ve üzerine hocalarımın incelemelerini okumuştum Öncelikle çoğunlukla projede problem olmuyor Aslında en büyük sıkıntı uygulama Donatı kalitesi etriye bağlanması betonda kullanılan agrega betonun sulanması kiriş kolon bağlantısı vs Ama yıllarca kamuda çalıştığım için şunu söyleyebilirim bürokrasi o kadar ağır ki işletme binalarını bosaltamiyorsunuz kimseyi teknik rapora ikna edemiyorsunuz işletmeleri bir yere taşımak zor olduğundan olabildiğince bundan uzak durmaya çalışıyorlar vs vs Benim en çok takıldığım şey binalar amacına uygun projelendirilip öyle kullanılması yani hastane olarak dizayn edilmemiş bir bina hastaneye dönüştürülmesi gibi
Gercekten guzel bir yayin olmus; Fatih hocama yaptigi aciklamalar ve verdigi bilgiler icin tesekkur ederim. Saniyorum olayin ozu bireysel ve toplumsal ahlakta yatiyor. En ust yoneticisinden en alttaki kullanicisina kadar bu durumdan herkes sorumludur. Umarim kendimizi bilmeye, ahlakli ve vicdanli nesiller yetistirmeye ve bilime daha fazla onem vermeye toplumca ozen gosteririz.
İskenderun’daki 80’lerde yapılmış binamızda deprem sonrası bir çatlak bile yok. Antakya’da 2019 yılında teslim edilen sitemizin 1 bloğu çöktü. Yani nasıl iş bu? Gerçekten çok üzücü.
geçmiş olsun hocam. Tek başına üst yapının aldığı mühendislik hizmetinin yeterli olmadığına örnek aslında. Antakya ve İskendurun aynı zeminmiş gibi aynı temel yapılarıyla aynı taşıma değerleri gözeterek bina yapmanın sonucu bu. Belki Antakya'daki binanız İskendurun'da olsaydı yıkılmazdı. Veya tam tersi her ikisi de Antakya'da olsa yıkılırdı. Zemin dışındaki diğer tüm koşullar ayı kalmak şartıyla.
Bir mimar olarak, deprem konusunda deprem sonrası gördüğüm en bilgilendirici ve doğru soruların sorulduğu yayın buydu. Sorular ve konuk doğru olunca da bilgiye ulaşmak oldukça kolay ve zevkli. Belki kendi bile farkında değil ama İlker Canikligil şu anda türkiyedeki ilk 5 araştırmacı gazeteciden biri. Not: Gördüğümüz kadarıyla Türkiye'de projeler belediyeden ruhsat alınana kadar yönetmeliklere uygun gidiyor ancak usulsüz ne oluyorsa inşaat aşamasında ve denetiminde oluyor. Tasarım ve teknoloji aşamasındaki sorunlar konuşuluyor hep. Ama projesinde sorun olmamasına rağmen pek çok yapı yıkılıyor. Acaba bir de bir müteahhit çıkıp konuyu kendi açısından anlatsa? Eğitimsiz kalfaların yaptığı hataları, onların denetlenememesini, uygulamadaki eğitime dayalı sorunları dinlesek? Etriyeyi kolon demirinin dışına sarmak yerine içine koyan usta nasıl olabiliyor mesela?
Şimdi burada ufak bir düzeltme yapmak lazım. Hocamız son dere haklı bu söylediğinde ancak bu oranlar yüksek katlı yapılarda bu şekilde. Çoğumuzun oturduğu 4-5 katlı binalarda bu oranlar yüzde 20-30a kadar çıkabiliyor. Yine de yapılamaz bir şey değil.
Fatih hocam yorumuza saglik. En net en iyi anlatimli bilgilere sizin sayenizde ulasmis olduk. Yine bir yayin olsun. Sizi tekrardan dinlemek istiyoruz🙏🙏
Fatih hocam 43. dakikada karot alınması hakkında kan tahlili gibi bir uygulama demiş fakat bu çok iyimser bir yaklaşım. Karot alınan taşıyıcının taşıma kapasitesi dramatik ölçüde azalır. Omurgayı incelemek için omurlardan birinin sökülüp alınması gibi düşünebilirsiniz. Öte yandan betondan herhangi bir şekilde çalınamayacağını belirtmiş fakat ne yazık ki bu konuda da hırsızlığın farklı boyutlara ulaştığını görmek mümkün. Yapı denetime rüşvet vererek küp numunelere yerinde C35 döküp lab'a gönderip, şantiyede C20 beton dökenler var. Temel altı kazıkların imalatı sırasında pek çok yerde tremi kullanmadan, zemin seviyesinden betonun 15-20 metre aşağı salındığını, dolayısıyla betonun ayrıştığını söylemek mümkün. Fatih hocam işinin ehli fakat memleketteki hırsızlığı biraz hafife alıyor maalesef.
Doğru yerden alınan karotun herhangi bir sakıncası yok. Örneğin kirişlerde tarafsız eksen bölgesinden alınan karot bir problem oluşturmaz zaten sonrasında yüksek mukavemetli tamir harcı ya da epoksi ile dolduruluyor. Epoksinin dayanımı betondan bile yüksek çoğu durumda.
@@mikailgerek tabii ki, hemen açıklayayım. karot uygulaması yeni yapılmış binaya yapılmıyor takdir edersiniz ki. halihazırda kabuk atmış, paspayına kadar çürümüş, donatıları unufak olmuş, sürekli suya maruz kaldığı için mahvolmuş taşıyıcı elemanlarla dolu yapılara uygulanıyor doğası gereği. karot alma işlemi zaten "çürük olan" binanın çürüklüğünü tescillemek için yapılıyor yani genellikle. terminolojide hemfikir isek esas meseleyi açıklayayım. özellikle eski yapılarda yapı elemanlarının boyutlandırması zaten küçük. bu küçük boyutlu yapı elemanlarının donatı sayıları son derece yetersiz ve büyük çoğunluğu donatıya kadar çürük olduğundan yapının ağırlığını zar zor taşıyan taşıyıcıların ortasında kocaman bir delik açtığınızda zaten küçük olan kesit tamamen kullanılmaz hale gelir. "ya kardeşim metreküplerce betonun içinden birkaç tane numune almışsın ne olacak?" diyecek arkadaşlara karot alınmış ve sonucu olumlu çıkmış yapıya kendi canlarını, ailelerinin canlarını ve mallarını emanet edip etmeyeceklerini sormak isterim. evet ederim diyenlere bol şans, şahsen ben etmem. 40 cm'de bir etriye atılmış, saplama kirişlerin cirit attığı, galeri boşluklarının çevresinde bırak yırtık donatısını perde bile imal edilmediği, 30 yıldır kaç tane deprem görmüş bina üzerine karot alındıktan sonra karot örneği "uygun" alınsa ne, test sonucu olumlu çıksa ne.
@@ST35TBU Kolonlar momentin sıfır olduğu yerde yani bir nevi orta noktasından alınan karot örneği sonrası oluşan boşluğa rötre yapmayan tamir harçları ile kapatılsa ne gibi sorun olur peki hocam?
İnşaatın hızlı yapılması da aslında bir işçilikten çalma örneği olabiliyor. Örneğin bir ustanın günlük yapabileceği doğru donatı işçiliği, uygun beton yerleştirme kapasitesi var. Veya betonun yerleştirilmesinden sonra olması gereken kürleme ve kalıp alma süreleri var. Adamlar burada imalat kalitesi ile birim maliyetlerini de düşürmüş (çalmış) oluyor. Malzemeden çalmadığını varsaydığımızda bile; (1) Donatı hızlı yapılırken yeterli bağlama işlemleri sağlanamıyor. Beton dökümü esnasında zaten belli donatı kaymaları, istenilen bölgede istenilen donatı kesitlerinin olmaması, topaklanan donatıların arasına uygun betonun yerleşmesinde problemler vs olabiliyor, (2) Betonun hızlı ve vibratörsüz bir şekilde kolayca yerleştirilmesi için, hala göz önünde olmayan apartman gibi inşaatlarda şantiyede betona su ekleniyor. Bu da beton santralinden gelen betonun maliyetini düşürmüyor belki ama dayanımını ciddi oranda düşürüyor. Aslında aynı betonlama işini, iki kat işçilikle düzgün taşıma, yerleştirme ve sıkıştırma işlemleri ile yapması gereken bundan kaçıyor. Su katmadığında ise az vibratör/elle sıkıştırma işlemleri neticesinde boşluklu ve kusurlu bir imalat oluşuyor. Çözümü beton maliyetinde en fazla %5-6 (toplam bina maliyetinde %1'in altında) artışa yol açacak yüksek kıvamlı bir beton sipariş etmek kadar basitken. (3) Yetersiz kürleme ve erken kalıp alma beton kalitesi ve betonarme elemanın yeterli performansa ulaşmadan inşaatın devam etmesi demek. Özellikle dayanımlar düşerken, korozyana yatkınlık gibi bir riskinde artması yapı ömrünü ve tasarım performansını fazlasıyla sınırlıyor. Neden sadece 2 ayda müteahhit 4-5 kat çıkabilsin, şantiyede yetersiz kalıp varlığı ve bu kalıpların hemen sökülüp üst kata başlanma gereksinimi yüzünden. ----Bu koşuşturmaya yetişemeyen denetleme mekanizmasının da ayak altında dolaşmaması gerekiyor tabi. Yani illa fiziki bir çalma gerekmiyor. "İşçilik kalitesi", "Zaman" = "Para", "Haksız kazanç"
Fatih hocaya bilgilendirme için çok teşekkürler. Aslında baktığımızda yine konu eğitime hukuğa çıkıyor, bizde bir çok ceza ve kanun var fakat uygulamada sıkıntı çekiyoruz. Çünkü ahlak ve bu konudaki kültürelde eksiklerimiz var bunun sebebinin de eğitimden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
İlker hocam ustalar proje çiziminden anlıyor mu diye sormuşsunuz. Üç sene önce kentsel dönüşümü biten apartmanımızda ön cephedeki kiriş perde duvarın dış cepheye yakın tarafına yapılması gerekirken benim katta daire içine doğru duvarın diğer ucuna yapıldı. Bunu üstüne iki kat daha çıktıklarından sonra farkettik. Mimarından mühendisine, yapı denetimcisine bu hatanın nasıl yapılmış olacağını sorduk, hiçbiri cevaplayamadı. Bir şey olma denip bu şekilde bina bitirildi.
Bu çok büyük bir sorun mu peki, kusura bakmayın bilmediğimden soruyorum, cahilliğime verin lütfen. Bir sorun olduğu aşikar ancak büyük bir sorun mu? Hayatınızı riske atan bir sorun mu afet anında?
Bu faciadan çok şey öğrenicez ama benim şahsi görüşüm kimsenin sessiz kalmaması. Müteahhit firmanın websitesi/Google/sosyal medyada bu yapılan hatadan bahsetmeyi düşünebilirsiniz. Tabii ki daha da önemlisi, ve bu cidden çok üzücü çünkü yapılacaklar listesini uzatıyor, kentsel dönüşümlü yeni binaların bağımsız kurum/şirketler tarafından kontrol edilmesi.
@@OnurB. burada anlatılmak istenen bu değil ki. Bu spesifik örnek büyük bir sorun olmayabilir belki fakat burada anlatılan ustaların, yani plananan projenin hayata geçirilmesinde primer görevlilerin, yaptıkları işe olan dikkatleri ve titizlikleri.
bende depremzedeyim ve düşündüğüm tek şey ahlak problemiydi İlker beyin dediği gibi deprem sonra yaşananlara şahit olunca yaşadığımız bu depremin az bile olduğunu düşünmeye başladım çok yozlaştık, çok ahlaksızlaştık, kayıtsızlaştık, kör olduk..
52:30, Bu çerçeve sistemde aslında bazı problemler vurgulanabilir. Örneğin yapı simetrik değil, sol konsol olan taraftaki kolonların arasında kiriş gözükmüyor. Yani çerçeve sistemde kirişlerin süreksizliği söz konusu. Bir de tasarımda duvar elemanların kat rijitliklerine etkisi dikkate alınmaz ama deprem esnasındaki yüklere ve çerçevenin rijitliğine etkisi söz konusudur. Alt katın özellikle duvarsız bir tasarımla iş yeri gibi kullanılması bizim yönetmeliklerin açığıdır. Deprem etkisinde daha az rijitliğe ve artan kat ötelemesine sahip olacak zemin katın oluşturduğu "Yumuşak kat" düzensizliği göz ardı edilmektedir. Bu da yeni yapılarda büyük oranda zemin katın göçmesi gibi, veya bunun tetiklediği devrilme ve tam göçme durumlarına yol açabilmektedir. Çözümü: Bu tarz zemin/alt katların rijitliğini artıracak bir takviyenin bina tasarımında dikkate alınması!
18:14 bu hususta amerikada bir çalışma yapıldı çok kısa mesafelerde yer ivme değerlerinde değişiklik olabiliyor. Heleki böyle bir depremde meslektaşlarım daha iyi anlayacaktır. Yer çekimi ivmesinin 2 katı büyüklüğünde yer ivmesinin saptandığı bir yerde, sağlam binaların yıkılıp eski binalardan bazılarının ayakta kalmasının nedeni değişken yer ivme değerleridir. Yani o yeni yapılan yapı, o yıkılmayan eski evin olduğu yerde olsaydı belki orta veya ağır hasarla atlatacaktı fakat tasarım ivme değerinin 1g civarında olduğu buna karşın deprem yer ivmesinin 2g ve üzerinde ölçüldüğü bir yerde taş üstünde taş kalmaması çok normal. Deprem çevriminin 2475 yılda bir görüleceği bir depremdi. Bana göre asıl mantıksızlık fay hattının olduğu bilinen bir yerde 14 15 katlı imarın olabilmesi. Burada zemin +4 ' ün üzerinde 2018 deprem yönetmeliğine göre yapılan kolon kiriş kesme güvenliğinin sağlandığı bir yapıdan deprem sonrası çok rahat canlı çıkabilirdiniz, tabi o görüntülerde gördüğümüz derin kırıklara denk gelmemek kaydıyla. Hepimizin başı sağolsun. Umuyorum gerekli dersler çıkarırlar.
Hocam saygılar. Deprem bölgesinde Adana hariç 10 katın üzerinde bildiğim kadarıyla zaten pek bina yok, sanırım Adana dışında Rönesans hariç yıkılmış devasa yapılar da yok. Benim gözüme çarpan 6-7-8 kat aralığında ve zemin katı dükkan, kafe vs. olan binalar göçtü. Bazı köyler hariç müstakil ve/veya 2 katlı, genelde bahçeli evlerde ise hemen hemen hiçbir yıkım yoktu. Yine dönüyoruz 99 kanunlarına. O tarihten evvel inşa edilmiş evler yok olsa, yine kötü eyvallah ancak en fazla 5 bin can kaybı olurdu diye düşünüyorum. Tekrardan saygılar.
konut kredisi çekenler bilir, kredi çekerken ekspertiz raporu zorunlu. keşke tüm gayrimenkul satışlarında zorunlu olsa ve raporlara deprem dayanıklılık test zorunluluğu da getirilebilse.
Hangi binaların ilk depremde hangilerinin ikinci depremde yıkıldığını uydu görüntülerinden tespit edebiliriz belki hocam. Vakti vaktine uydu resimlerini talep etmek lazım.
Bir doktora tez konusu öneriyorum: İmar barışı ile ruhsat alan binaların depremde yıkılıp yıkılmadığının araştırılması. İmar barışının deprem yıkımlarına etkilerinin incelenmesi
Satın alınacak dairelerin kontrolden geçirilmesi yeterli değil başka bir katta yapılan bir işlemde o binanın çömesine sebep olabilir. Tüm daireler denetlenmeli. 2 senede bir binanın tüm daireleri temeli ve dükkanlar denetlenmeli binayı etkileyen kolon kesme vb işlem yapılmış mı denetlenmeli. denetim sırasında kimse ile muhatap olunmamamlı hiç bir yorum yapılmamalı maliklerle iletişim kurulmamalı, denetim sonucu sonradan yazılı olarak bildirilmeli ki arada bir al gülüm ver gülüm olmasın. vs vs.. bilemiyorum bir şekilde mükemmel olmasada daha güvenilir işler yapılabilir.
Araç ve yakıt fiyatları yüksekliği >> şehire göç >>> çok katlı binalara ruhsat verilmesi >> arsa fiyatlarının artışı >>> denetimsizlik ve eğitimsiz kişilerin müteahitlik yapmasına izin veirilmesi sonucu yüksek rekabet ve yapı kalitesinin düşmesi >> sonuç ilçelerde dahi yüksek katlı kalitesiz küçücük ve pahalı evler.. olduğunu düşünüyorum..
Bir yıl önce bu programı izlemiştim. Bi baktım yorum da yazmışım. Flu batmaz dedi ülke battı. Deprem programı yaptı İstanbul yıkılır artık demişim 😢 ülke yıkıldı.
ben uçak teknisyeniyim , bir uçak düştükten sonra bende çıkıp uçak eskiydi diyeyim o zaman ( beyefendinin , binalar eskiydi muhabbetini bizim iş kolundan herhangi birinin anlaması mümkün değildir , üzgünüm ) ...... birde herkes ne kadar rahat hayret ediyorum .... kimi çıkıp kader diyor kimi bina eskiydi diyor kimi demirden çalmış müteahhit diyor kimi ev sahipleri de ahlaksız diyor ................................................... kader diyenleri eleştiremiyorum kusura bakmayın yada ak parti ve ( inşaat ve rant ) konularını da eleştiremiyorum ,,beni affedin ,,,,,, tutuklanmaktan korkuyorum ..... ak partiden,,, tayyip beyden,,,,, polisten ,,,,savcılardan ,,,,hakimlerden korkuyorum ... beni döverler hapse atarlar onurumu zedelerler diye korkuyorum .... Özetle :::::: ölmekten korkmuyorum ama düşüncelerimi söylemekten korkuyorum... ben bir vatandaş değilim korkak bir hayvanım .... ülkemizin yüzüncü yılı dimi bu sene ??? .... cumhuriyet eleştirisi yapmaktan da korkuyorum tabi yada islam dinine bir eleştiri getirmekten,,, ... .............................. bir tek İlker'den korkmuyorum ,,,, o yüzden yorumlarda ona ağzıma ne gelirse söylüyorum ,,, oda arada sırada sopa gösterip sizi döverim diyor ama ondan genede korkmuyorum ... hatta İlker beni dövse bile ondan korkmam yani , o derece
Merhabalar benim çok merakettigim bir husus var neden Avrupa'da olduğu gibi inşaat işçilerimiz meslek okullarında yetişmiyor. Bu bana çok önemli bir konu gibi geldi .normalde hem işçiliğinin hem de tesisatımiz berbat ötesi. bu tip bir egitim binanın sağlamlığına da etkisi olmaz mi. Mühendislerin isiniz kolaylasmaz mi
Olay devletin ne kadar para harcamaya hazır olması. Cevap; hiç hazır değil. Buna ek olarak inşaat işçilerinin en azından yarısı bahsi geçen meslek okullarından mezun olamayacağı da bir gerçek. Haliyle eleman açığı beklenir, haliyle işler yavaşlar, haliyle devlete ek masraf çıkar blabla.
Günümüzde muteahit malzemeden ziyade imar duruma eklediği fazladan katlar üzerinden para kazanıyor.... fazla kat fazla daire... ama bu sırada muhendıs mesela 6 kata göre hesaplıyor sonra cıkıyor bu iş tadilat projesi ile 9 kata.... hadı tasıyıcı sıstem 6 -9 kat arası hesaplamalar tuttu dıyelım bu sefer 3 kat bodrumeklenmeli diye cıkıyor kat yukseldığı ıcın ama bodrum yapılmıyor ya da temel eksik oluyor... özellikle zemın yumusaksa ama bodrum eklenmıyor falan fılan... bir de dukkan katlarında az kolon istenıyor... o tarz şeyler eksik oluyor...
Videonun üstünden çok zaman geçmiş ama Hatay’ın iskenderun ilçesinde oturduğum için canlı yayın izleme yada videolara bakma gibi bir durumumuz olmadı..zaten hat yoktu internet yoktu..bu okunacakmı bilmiyorum ama eklemek istediğim bir şey var, bizim bina 77 yılında yapılmış ve 5 katlı yıkılmadı bir çatlak bile oluşmadı..babamların evi 2006 yılında yapıldı 4 katlı ve yerle bir oldu..bizim bina eski göründüğü için ve deprem bölgesinde olduğumuz için bize bişey olacak diye hep korkuyorlardı kendi yeni binaları yıkıldı 😞yıkılan binaların yarısından çoğu yeni hatta daha yapım aşamasında olanlar bile yıkıldı
Direkt her binaya devlet destekli zorunluluk getirilip yaptırılmalı... Keşke devlet kendisi yaptırsa ama bu ülke de rüya bu... maliyetler düşürülürse insanlar yaptırır bence...
37:57 ben hiç parasız çulsuz mütahit görmedim. sanıyorum genel kar marjlarının karların miktarına göre ayarlanması lazım yapılan işlere göre. simitçi de yaptığı ürünü %30 karla satıp mütahit de %30 kar altına düşmek istemiyorsa bence sorun var demektir. büyük paralar ile yapılan işlerde kar marjı sınırlandırılmalı veya düzenlenmeli.
Hocamizin katkilari genel bilgilendirme acisindan onemli olmuş. Fakat, akademisyen bir mühendis yerine; piyasada aktif calisan, yapılan yanlışları bizzat bilen, "olmuş olabilir" gibi cümlelerden daha fazlasını anlatabilecek bir muhendis veya mimar ile röportaj yapmaniz daha faydali olur. Icerik için teşekkürler.
Hocam elinize sağlık ancak bu deprem testi nasıl yaptırılıyor, sonucunda yıkım kararı çıkarsa ne yapılacak, ev almadan önce veya kiralamadan önce her seferinde 4bin 5 bin verip nasıl expere sokucaz, sonuçta bu araba değil, yıkım kararı çıktıktan sonra ev bulasıya veya ev yapılıncaya kadar kaldığımız yerin depreme dayanıklı olduğu ne malum, bu işleyişte de bi çıkmaz var gibi? Bu konularda bir bilirkişiyle de röportaj yapabilir misiniz?
İlker hocam lütfen bu konuyu iyice deşin kanalınızda. Sadece akademisyenler ile konu anlaşılmıyor çünkü kağıt üstünde her şey doğru görünüyor. Yeni bina nasıl yıkılır bunu öğrenene kadar içim rahat etmeyecek çünkü ona da güvenemeyeceksem neden gidip o kadar para vereyim.
Burada denetim mekanizması neden çalışmıyor bunu irdelememiz ve bunun önlemi için kamuoyu oluşturmamız lazım. Usta hatası olabilir ama inşaat mühendisi ve müteahhit ustasını denetlemek ile sorumlu değil mi? Müteahhiti belediye denetlemiyor mu? Belediyede ilgili alanda çalışanların yetkinliklerini kim denetliyor? Malpraktis yasası inşaat alanında neden yok?
Yeni bina söyle yıkılır: 1. İnsanlar bir gayrimenkul alırken sadece dış görüntüsüne bakar, teknik detaylar hakkında hiçbir merakı olmadan, fiyatına göre karar verirse. 2. Müteahhitlik yapan insanlar, ya baştan niyetleri bozuk, ya da eksik vicdanları yüzünden; zamanla piyasa şartlarına uymayı kabul ederek bina üretirlerse. 3. Muteahitler bu binaların projelerini en hileli proje üreten mühendislere cizdirirlerse. 4. Belediyeler kontrol mühendislerini, liyakat gözetmeden, tecrübesiz yeni mezun eş-dost, partili vb. insanlardan seçerek kadrolarına alırlarsa. 5. Şantiyedeki usta; bilgisiz ve yozlaşmış, bu yüzden de işlerini kılıfına kolayca uyduruyorsa. 6. Elektrik ve su tesisatı gibi, binanın her bir noktasını dolaşan, altyapı malzemeleri dosenirken; betonarme fare gibi kemiriliyorsa. 7. Yapı denetim sistemi; daha düne kadar ücret pazarlığı yapılarak, kendi seçtiğin firmaya kendini denetletme üzerine kurulmuşsa. Kısacası: Eğer insanlar; bilgisiz, gösteriş düşkünü, paraya tapar, liyakat nedir bilmez, yozlaşmış, empatiden yoksun, hile yapmayı zeka sayan, kurallara uymayı enayilik gören haldeyse... Yeni binalar öyle bir yıkılır ki... bu duruma hiç şaşıramazsınız.
@@eminayduran Emin Bey belli ki piyasanin icinden, soyledikleri %100 dogru. Aslinda gercek manada statik olarak saglam yapiya talep olmadigindan, diger sebepler de tetikleniyor.
@@eminayduran Teşekkürler cevabınız için. Ben burada ev alanlarda suç bulmuyorum sonuçta ben oturma izni olmayan bina almıyorum. Ben bambaşka alanda özelleşmiş bir insanım nereden bileyim evin kalitesi nasıl anlaşılır? Bu araba değil ki alasın iki saatte ekspertize sokasın sonuç versinler. Oturma izni çıkmış ise uygun yapılmıştır diye düşünüyorum. Tab her ortamda kötü niyetliler vardır ama önemli olan denetimdir. Fakat yazdıklarınızdan öğrendim ki kendi denetimini yapacak firmayı müteahhit seçiyor. Bu akla ziyan bir durum. Kötü niyetli şirketler sıkı denetim yapacak firmayı seçmezler bu açık. Peki belediye kontrol mühendisleri sadece tecrübesiz mi yoksa orada da akçeli bir takım işler dönüyor mu? Belediye nasıl bu olanları görmüyor? Tek tük bina olsa anlarım ama hastane bile yıkılmış insaf!
@@burorak Tabi ki son kullanicinin anlamamasi lazim yapinin saglamligindan. ancak mutlaka uretimde olan herkes uzerinde mahalle baskisini da olusturmasi gerrekiyor. Tekrar yaziyorum benim 15 yillik mimari tecrubeme dayanarak soyluyorum ki %90 vasifsizlik/bilgi eksikligi, maksimum %10 akceli isler. Bunu iyi birsey olarak demiyorum. Aksine daha kotu, denetleyeciler isteseler dahi uretimi duzeltecek yetkinlige haiz degiller. Hastane bile demeyin. Kamu insaatlari yapi denetime tabi degiller. Guya devlet diyor ki "bu insaat zaten devletin, ben zaten kendi muhendisimle denetlerim." E sonuc da maalesef ortada.
4:10 bu argümana karşı şunu sormak istiyorum: Binalar ömürleri boyunca iki büyük deprem görmeyecek biçimde tasarlanıyorlarsa ve İstanbul’daki binalar zaten 17 Ağustos 1999 depremini gördüklerine göre şu an sağlam da olsalar yıkılmalarını mı beklemeliyiz? Bir diğer soru da şöyle olabilir: İki deprem üst üste oldu diye kabul ediyoruz çünkü aralarında çok kısa bir zaman farkı var. Peki 99 depremi örneğinde olduğu gibi araya 20 yıl, hatta daha fazla zaman girdiğinde bu durum daha da kötü bir senaryoya işaret etmiyor mu? Neticede bir de bunca yıldır o binalar eskidi. Yorum olarak da şunu eklemek istiyorum: Binalar asla yıkılmamalı. Eğer bir veya iki depremde yıkılacağını düşünüyorsak da insanları tahliye edecek bir planımız olmalı(ydı). Neticede “büyük bir deprem olacak ama burada yaşayanların %20’si hayatta kalsa bize yeter” gibi bir yaklaşımda bulunamayız. Hocamızın böyle bir düşüncede olmadığına %100 eminim, ama bu konuyu netleştirmek, ifade etmek gerektiğine inanıyorum.
Bir yıl önceki programda Fatih Bey yeni hastanelerin tamamı sismik izolasyonla yapıldı güçlendirildi demişti. Ama yeni hastaneler yıkıldı. Bir kadın doğum hastanesi yıkılmamış. Sismik izolasyonu gösteriliyor tv de.
Hocam demirlerin(anladığım kadarıyla hocamın donatı dediği) paslanmadığı inşaat yok ki? O demir inşaatın önüne atılır haftalarca, belki aylarca kalır. Yağmur, çamur, güneş Allah ne verdiyse yer. Her inşaat kökünden problemli o zaman. Hocam bu konuda ne diyor?
@@sukruaydinlik selamlar, pas dediğimiz zaten temizlenmedikçe ilerleyen bir şey değil mi? Belki betonla kaplandıktan sonra oksijenle teması kesildiği için duruyordur. Yok mu malzeme mühendisi?
@@mfugr biraz muallak bir konu bu. İnşaatlarda donatılar korozyona uğramasın diye temele grobeton döküyoruz ama paslı donatıları kullanırken pas eğer yüzeysel ile kullanılıyoruz. Aynen dediğin gibi pasın yürümesi için ortamda oksijen lazım. Betona gömülünce oksijen olmadığından pas yürümez ama vibrasyon ne kadar iyi yapılıyor? Bana göre ise paslı donatı kullanılmamalı.
Hem özelde hem de devlette çalışmış, pek çok inşaat yapmış bir inşaat mühendisi olarak gördüğüm; siyaset inşaat ve inşaat paydaşlarıyla beslendikçe bu iş değişmez. Vatandaşımız da sağolsun sadece kuralların kanunların nasıl etrafından dönerim, nasıl menfaat sağlarım derdinde. İmar aflarına milyonlarca başvuruyu İsveç halkı yapmıyor.
Bencede, işlemeyen her çarkın altından çıkan probleme parmak basmışsınız.
Çok haklısın maalesef ama değinilmesi gereken bir konu var bir Hataylı olarak yazıyorum bunu insanlar ev alamıyor ki napsınlar imar affına bayıldıkları için yönelmediler durumlar zorlaştırıldığı için yöneldiler
Türkiye eğitimli cahiller ülkesidir. Rantın beslendiği her yerde ahlaksızlık olur.
Mühendisim, 3yıl inşaat işinde çalıştım. Okuldan çıkınca idealist olarak işe başlıyorsunuz. Herşey eksiksiz, kitaba uygun yapılmasını istiyorsunuz. Ama bu ciddiyet, hassasiyet piyasada karşılık görmüyor. Çünkü amaç para kazanmak! Ne zaman yıkılacağı belli olmayan bir bina için malzemeden bol bol çalmak, savsaklamak çok kolay.
15 yil calistim, calma neredeyse gormedim ama bilgi noksanligi ve vurdumduymazlik var daha cok.
Bir binanın sağlamlığı ile ilgili unsurlar (kaba inşaat) binanın toplum maliyetinin kaçta kaçını oluşturuyor?
@@bestjerk yaklasik %30 . 3te1 gibi.
Fatih bey de soylemis 38:28 de aynisini.
Çaldığını gördüğün müteahhit, çalışan, yetkilileri ifşa etme ve sessiz kalmama dönemine girdik. Çalıştığınız binalarda cidden bir sorun var diye gözlemlediyseniz, bunu apartman sahipleri/yetkilere haber vermeniz gerekir diye düşünüyorum. Bunu yanlışları görenleri korumak için anonim şekilde yapmayı kolaylaştıran bir kanal/stk/web platformu kurulması şart bence.
İlker Bey en sonunda dayanamamış konuyu, en büyük sorunumuz olan " ahlaksız " bir millet olduğumuz noktasına getirmiş.
Böyle zor bir zamanda sabırla program sunduğu için teşekkür ediyorum.
Konu bir millete özel bi ahlaksızlık değil bence. İnsanlarımızda ahlaksızlık yaygın bu bir haklı tespit olabilir ancak deprem ile gelen felaketin kök nedeni diyemeyiz. Çünkü insanlar neden ahlaksızlığı tercih ediyorlar diye sorunca, cevabım şu: Devlet, ideali, doğruyu korumaz, denetlemez ise yönetim sistemi toplumu çürütmeye başlar, idealist olan, işini en mükemmel şekilde yapma hevesinde olan bir müteahhit, bir jeolog, bir mühendis de marjinalleşir ve var olmak için ya dönüşecek ya da sistemi terk edecektir. Bunu çok iyi anlamalıyız ve buna yönelik tedbirler geliştirmeliyiz ki bu felaketler tekrarlamasın.
Ben de bir inşaat mühendisi olarak hocamızın söylediklerine katılmakla beraber kendi gördüğüm en büyük iki problemi aktarmak isterim. Birincisi zemin etüdleri baştan sağma yapılıyor ve gerekli özen gösterilmiyor ki hocamız da buna parmak bastı. İkincisi bence daha da önemlisi ustalarımız. Maalesef ustalarımız işine gelmeyince zoruna giden bir iş olduğunda yapmamak için elinden geleni yapıyor. Sizin yanınızda göstermelik yapsa bile arkanızı dönmenizle kendi bildiğini yapması bir oluyor. Etriyeler olması gerektiği gibi 135⁰ bağlanmıyor, betona su katılıyor, beton yerleştirilirken vibratör düzgün kullanılmıyor. Priz sonrasında yeteri kadar kür yapılmıyor. Kolon döşeme birleşimleri temizlenip iyi bir soğuk derz yapılmıyor. Kısaca düşününce aklıma gelen başlıca konular bunlar. Ustalarımızın yaptıkları işin ciddiyetini kavraması lazım. Hatta imza ile sorumluluk altına alınması lazım ki işçilikten kaçmasın. Her ustanım başına bir mühendis dikilecek hali yok.
Fatih beyin anlatımını cok begeniyorum, her şeyi once tanım olarak açıklayıp onun uzerinden ilerliyor, boylece cumlenin ortasında bir şey duyup o neydi ya derken konusmayı kacırmıyorum. Keşke daha sık gelse, gerçekten faydalı genel kültür bilgileri edindim şu 1 bucuk saat içerisinde
Hocamiz cok bilgili ve idealist. Kendisi buyuk projelerde calismis ve Japonya'da bulunmus. Ulkemiz icin bir deger. Fakat; burasi Turkiye. Sari kula isteyen ustalar ile belli bir sure calissaydi ulkemizin insaat sektorunun icinde oldugu vahim durumu daha net kavrayabilirdi. Yinede size ve hocamiza tesekkur ederiz. Ilker bey, bir usta, insaat iscisi gelsin. Onlarida dinleyelim.
İyi insanların, yüzü güleç insanların üzülmesi de gerçekten “gerçek” oluyor ve bu durum kalbimi sıkıştırıyor. Hocamın gözler yorgun.
Son beş gündür bazen su içmeye gidiyorum mutfağa, gözüm doluyor. Yemek yiyorum birden ağlıyorum. Vallahi kaldıramıyorum artık bazı şeyleri.
Aynen hepimiz aynı durumu yaşıyoruz kime baksam bu hissi görüyorum
Fatih Sütçü Hocam, mükemmel anlattı, ülkemizin gurur kaynağı bir aydın insanmış, kendisini bilim insanı kimliğinin yanında yönetim kademelerinde görmek isterim, böyle kişilerden bir kabine oluşturabilsek, kendisini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak görmeyi çok isterdim. Yayına emeği geçen herkese teşekkür ederim, hocımızı ve İlker Beyi ayrıca tebrik ediyorum.
İlker Bey öncelikle böylesi bir zamanda katkılarınız için ne kadar teşekkür etsek az kalır. Fatih hocayla programınızı izledim. Önceki programı da izlemiştim. Fatih hocanın katıldığı başka bazı programlara da denk gelmiştim. Ancak hocanın atladığı bir husus var. Fatih hoca bütün değerlendirmelerini yönetmeliklere uygun yapılan binalar üzerine kurguluyor. Oysa Türkiye'de özellikle eski binaların -ki genelde binalarımız eskidir- büyük çoğunluğu yapılırken yönetmelik bile görülmemiştir. Biz biliyoruz ki özellikle günümüzdeki deprem bölgesini de kapsayan taşrada halk müteahhite dahi başvurmadan evlerini kendisi yaptırır. Çoğunda plan, program veya yönetmelik yoktur. Taşrada sık rastlandığı üzere ahbap çavuş ilişkisiyle prosedürler bir şekilde aşılabiliyor. Bu olmasa bile imar barışı gibi uygulamalarla devlet yönetmeliklere uymayan yapıları görmezden geliyor. Bunun haricinde Türk toplumu seçim dönemlerinde kaçak kat çıkıp kiraya vermeyi sever. Bun gibi hususları örnek olması açısından çok daha fazla sıralamak mümkün tabi. Ezcümle Türkiye'nin sorununun yönetmelik veya saha uygulaması değil daha ziyade yönetmelikten hiç "haberdar olmayan" yapılaşma olduğunu düşünüyorum.
Çok net bir anlatım, teşekkürler. İstanbul'da Beşiktaş, Beyoğlu, Sisli, Harbiye, Kadıköy, Üsküdar vs, her yerin yıkılıp yeniden inşa edilmesi gerekiyor. ev sahipleri, bunu karşılayamaz, kaldı ki, geçici bile olsa milyonların yeniden iskânı gerekir.. Nüfusu azaltıp toplanma alanlarını çoğaltmak gerekir. İstanbul ekonomi, üretim, finans, sanat, eğitim,,, akla gelen her alanda Türkiye'nin % 30 - 40 demek. Hiçbir ülke böyle bir yıkımla basa çıkamaz. Tüm Türkiye nesiller boyu etkilenir. .Cok ağır yaptırımlar ve destekler de iceren kanunlarla milli bir plan yapilip bir an önce uygulanmalı.
Fatih Hocama başarılar diyorum , bir insan bu kadar nazik ve halden anlayabilir olabilir 👏👏👏
Günlerdir biz de oturup benzer videolar seyrediyoruz. Eşim mimar. İzlediğimiz ennnnnn önemli video oldu bu. Fatih bey gerçek bir bilim insanının tüm özelliklerini sergiliyor bizlere. İlker bey de çok sakin ve harika sorular soruyor. Çok teşekkür ederiz.
Yalnız günlerdir önerilerde çıkıyordu video ama eski video olduğunu zannedip izlememiştim. Resmi değiştiseniz ne güzel olur.
Çok çok önemli bir video çok teşekkür ederiz...
İlker, Fatih Bey o kadar çok şey öğrendim ki... Bilmek, bildiğin kötü de hissettirse en iyisi. Teşekkür ederim.
Özellikle yayının ikinci kısmındaki pratik bilgilerle muhtemelen şunu izleyen binlerin hayatı kurtulmuş olabilir. Bu tip toplumu aydınlatacak yayınlar için başta İlker Bey olmak üzere tüm Flu TV çalışanlarına teşekkür ediyorum kendi adıma.
Merhaba, yayın çok bilgilendirici olmuş teşekkürler. Bir öneri : Özellikle İstanbul depremine hazırlık için hazır herkesin ilgisi bu konulardayken “kendi evim sağlam mı nasıl test edebilirim” kısmını ayrıca mini bir video ile yayımlayabilirseniz faydalı olabilir. Kolay gelsin.
Çok değerli bir mühendis Fatih hocam. İnşallah iyi değerlendirirler kendisini. Ülkemize bu tarz değerler çok lazım, bilime ilime değer veren bir hükümet lazım. Ya çok zor değil insan gibi mantıklı düşünmek lazım, iyi kontrol lazım lütfen Allah rızası için ya.
Çok iyi kalpli bir arkadaş kendisi.
Fatih Hocam, ne kadar güzel anlattınız, çok teşekkür ederiz. İlker Hocam iyi ki varsınız.
"Yeni bina nasıl yıkılır?"
Herkes buna şaşırıyor.
Yeni bina şöyle yıkılır:
1. İnsanlar bir gayrimenkulü alırken; sadece dış görüntüsüne bakar, teknik detaylar hakkında hiçbir merakı olmadan, fiyatına göre karar verirse.
2. Müteahhitlik yapan insanlar, ya baştan niyetleri bozuk, ya da eksik vicdanları yüzünden; zamanla piyasa şartlarına uymayı kabul ederek bina üretirlerse.
3. Müteahitler binaların projelerini en hileli proje üreten mühendislere çizdirirlerse.
4. Belediyeler kontrol mühendislerini, liyakat gözetmeden, tecrübesiz, yeni mezun, eş-dost, partili vb. insanlardan seçerek kadrolarına alırlarsa.
5. Şantiyedeki usta; bilgisiz ve yozlaşmış, bu yüzden de işlerini kılıfına kolayca uyduruyorsa.
6. Elektrik ve su tesisatı gibi, binanın her bir noktasını dolaşan altyapı malzemeleri dosenirken; betonarme sistem fare gibi kemiriliyorsa.
7. Yapı denetim sistemi; daha düne kadar ücret pazarlığı yapılarak, kendi seçtiğin firmaya kendini denetletme üzerine kurulmuşsa.
Kısacası:
Eğer insanlar; bilgisiz, gösteriş düşkünü, paraya tapar, liyakat nedir bilmez, yozlaşmış, empatiden yoksun, hile yapmayı zeka sayan, kurallara uymayı enayilik gören haldeyse...
Yeni binalar öyle bir yıkılır ki... bu duruma hiç şaşıramazsınız.
@@fotonot Her maddeyi tek tek yazmak zor. Elbette zemin analizi ve buna göre çözümler üretebilmek binanın sağlamlığı açısından en majör konulardan.
Şu süreçte izlediğim en aydınlatıcı yayınlardan biri bu oldu.
Hataylıyım inşaat işçileriyle konuştum. Eskiden bazı binaların temelini atarken binanın kolonu kadar kazarlarmış. Kepçe yokmuş o zamanlar. Akrabamızın binasına bu yüzden güçlendirme yapmıştık. Bina yıkılmadı. Önlem alın arkadaşlar.
Bu zamana kadar bu konuda dinlediğim en güzel program. Çok sağolun hocam❤️
Merhaba ben de inşaat mühendisiyim ve yıllarca kamuda çalıştım
Öncelikle ben öğrenciyken Erzincan depremi oldu ve üzerine hocalarımın incelemelerini okumuştum
Öncelikle çoğunlukla projede problem olmuyor
Aslında en büyük sıkıntı uygulama
Donatı kalitesi etriye bağlanması betonda kullanılan agrega betonun sulanması kiriş kolon bağlantısı vs
Ama yıllarca kamuda çalıştığım için şunu söyleyebilirim bürokrasi o kadar ağır ki işletme binalarını bosaltamiyorsunuz kimseyi teknik rapora ikna edemiyorsunuz işletmeleri bir yere taşımak zor olduğundan olabildiğince bundan uzak durmaya çalışıyorlar vs vs
Benim en çok takıldığım şey binalar amacına uygun projelendirilip öyle kullanılması yani hastane olarak dizayn edilmemiş bir bina hastaneye dönüştürülmesi gibi
Gercekten guzel bir yayin olmus; Fatih hocama yaptigi aciklamalar ve verdigi bilgiler icin tesekkur ederim. Saniyorum olayin ozu bireysel ve toplumsal ahlakta yatiyor. En ust yoneticisinden en alttaki kullanicisina kadar bu durumdan herkes sorumludur. Umarim kendimizi bilmeye, ahlakli ve vicdanli nesiller yetistirmeye ve bilime daha fazla onem vermeye toplumca ozen gosteririz.
İskenderun’daki 80’lerde yapılmış binamızda deprem sonrası bir çatlak bile yok. Antakya’da 2019 yılında teslim edilen sitemizin 1 bloğu çöktü. Yani nasıl iş bu? Gerçekten çok üzücü.
geçmiş olsun hocam. Tek başına üst yapının aldığı mühendislik hizmetinin yeterli olmadığına örnek aslında. Antakya ve İskendurun aynı zeminmiş gibi aynı temel yapılarıyla aynı taşıma değerleri gözeterek bina yapmanın sonucu bu. Belki Antakya'daki binanız İskendurun'da olsaydı yıkılmazdı. Veya tam tersi her ikisi de Antakya'da olsa yıkılırdı. Zemin dışındaki diğer tüm koşullar ayı kalmak şartıyla.
Fatih hocamizin nazik ve donanimli anlatimi cok basarili gercekten tebrikler 👏
Konunun uzmanı biriyle, böyle verimli bir program yaptığınız için teşekkürler İlker Canikligil
15:25 de ilker hocamın o acı gülüşü de özetliyor her şeyi içimizi yaktınız içimizi...
hukuki diince aci gulme geldi. Kabilede yasadigimiz gercegi vuruldu yuze
bu ülkenin harika insanlarından biri olan ilker hocamızın harika bir yayını, katkısı daha ❤❤❤❤
bravo çok çok güzel konulara parmak bastınız gözlerinizden öpüyorum
Bir mimar olarak, deprem konusunda deprem sonrası gördüğüm en bilgilendirici ve doğru soruların sorulduğu yayın buydu. Sorular ve konuk doğru olunca da bilgiye ulaşmak oldukça kolay ve zevkli. Belki kendi bile farkında değil ama İlker Canikligil şu anda türkiyedeki ilk 5 araştırmacı gazeteciden biri.
Not:
Gördüğümüz kadarıyla Türkiye'de projeler belediyeden ruhsat alınana kadar yönetmeliklere uygun gidiyor ancak usulsüz ne oluyorsa inşaat aşamasında ve denetiminde oluyor. Tasarım ve teknoloji aşamasındaki sorunlar konuşuluyor hep. Ama projesinde sorun olmamasına rağmen pek çok yapı yıkılıyor. Acaba bir de bir müteahhit çıkıp konuyu kendi açısından anlatsa? Eğitimsiz kalfaların yaptığı hataları, onların denetlenememesini, uygulamadaki eğitime dayalı sorunları dinlesek? Etriyeyi kolon demirinin dışına sarmak yerine içine koyan usta nasıl olabiliyor mesela?
Yıllardır çok pahalı çok pahalı denilen "izalatör" lerin yapı maliyetine %5 - %10 etki etmesi sonucu gelen akıl tutulması ...🤯🤯🤯
Şimdi burada ufak bir düzeltme yapmak lazım. Hocamız son dere haklı bu söylediğinde ancak bu oranlar yüksek katlı yapılarda bu şekilde. Çoğumuzun oturduğu 4-5 katlı binalarda bu oranlar yüzde 20-30a kadar çıkabiliyor. Yine de yapılamaz bir şey değil.
Fatih Hoca’ya çok teşekkürler!
harika yayın - özellikle muhteşem sorular - teşekkürler
Ne kadar naif bir öğretim görevlisi ve işinin uzmanı bu tavırda insanlara o kadar çok ihtiyacımız var ki...
Çok güzel özetlemişsiniz hocam sağ olun iyi ki varsınız
Fatih hocam yorumuza saglik. En net en iyi anlatimli bilgilere sizin sayenizde ulasmis olduk. Yine bir yayin olsun. Sizi tekrardan dinlemek istiyoruz🙏🙏
Araba manyağı bir topluma araba üzerinden örnek vermek olayı anlayan insan sayısını kat ve kat arttırıyor ...çok akıllıca
başarılı bir program olmuş. devamı gelmeli ve detaylı konular masaya yatırılablir.
Fatih hocam 43. dakikada karot alınması hakkında kan tahlili gibi bir uygulama demiş fakat bu çok iyimser bir yaklaşım. Karot alınan taşıyıcının taşıma kapasitesi dramatik ölçüde azalır. Omurgayı incelemek için omurlardan birinin sökülüp alınması gibi düşünebilirsiniz. Öte yandan betondan herhangi bir şekilde çalınamayacağını belirtmiş fakat ne yazık ki bu konuda da hırsızlığın farklı boyutlara ulaştığını görmek mümkün. Yapı denetime rüşvet vererek küp numunelere yerinde C35 döküp lab'a gönderip, şantiyede C20 beton dökenler var. Temel altı kazıkların imalatı sırasında pek çok yerde tremi kullanmadan, zemin seviyesinden betonun 15-20 metre aşağı salındığını, dolayısıyla betonun ayrıştığını söylemek mümkün. Fatih hocam işinin ehli fakat memleketteki hırsızlığı biraz hafife alıyor maalesef.
Doğru yerden alınan karotun herhangi bir sakıncası yok. Örneğin kirişlerde tarafsız eksen bölgesinden alınan karot bir problem oluşturmaz zaten sonrasında yüksek mukavemetli tamir harcı ya da epoksi ile dolduruluyor. Epoksinin dayanımı betondan bile yüksek çoğu durumda.
Karot örneği uygun bir şekilde alınan taşıyıcı sistemin taşıma gücü nasıl dramatik ölçüde azalıyor açıklar mısın bi zahmet?
@@mikailgerek tabii ki, hemen açıklayayım. karot uygulaması yeni yapılmış binaya yapılmıyor takdir edersiniz ki. halihazırda kabuk atmış, paspayına kadar çürümüş, donatıları unufak olmuş, sürekli suya maruz kaldığı için mahvolmuş taşıyıcı elemanlarla dolu yapılara uygulanıyor doğası gereği. karot alma işlemi zaten "çürük olan" binanın çürüklüğünü tescillemek için yapılıyor yani genellikle. terminolojide hemfikir isek esas meseleyi açıklayayım. özellikle eski yapılarda yapı elemanlarının boyutlandırması zaten küçük. bu küçük boyutlu yapı elemanlarının donatı sayıları son derece yetersiz ve büyük çoğunluğu donatıya kadar çürük olduğundan yapının ağırlığını zar zor taşıyan taşıyıcıların ortasında kocaman bir delik açtığınızda zaten küçük olan kesit tamamen kullanılmaz hale gelir. "ya kardeşim metreküplerce betonun içinden birkaç tane numune almışsın ne olacak?" diyecek arkadaşlara karot alınmış ve sonucu olumlu çıkmış yapıya kendi canlarını, ailelerinin canlarını ve mallarını emanet edip etmeyeceklerini sormak isterim. evet ederim diyenlere bol şans, şahsen ben etmem. 40 cm'de bir etriye atılmış, saplama kirişlerin cirit attığı, galeri boşluklarının çevresinde bırak yırtık donatısını perde bile imal edilmediği, 30 yıldır kaç tane deprem görmüş bina üzerine karot alındıktan sonra karot örneği "uygun" alınsa ne, test sonucu olumlu çıksa ne.
@@ST35TBU Kolonlar momentin sıfır olduğu yerde yani bir nevi orta noktasından alınan karot örneği sonrası oluşan boşluğa rötre yapmayan tamir harçları ile kapatılsa ne gibi sorun olur peki hocam?
Fevkalade güzel bir program.. Sn Fatih Sütçü hocamıza da teşekkür ederiz.. 🙏🙏🙏
Evet bence ban teli denilebilecek kuşa videolar atılsa çok yararlı olur. Bu konuda biraz eksik olduğunuzu düşünüyorum.
fatih beyi gene bekleriz, kaliteli bir içerikti.
bir çıt itü'de çalışması dolayısı ile nazik yorumlar yaptı sanki, ama izlemesi keyifliydi.
Fatih hocama teşekkürler, çok aydınlatıcı bilgiler 👍
İnşaatın hızlı yapılması da aslında bir işçilikten çalma örneği olabiliyor. Örneğin bir ustanın günlük yapabileceği doğru donatı işçiliği, uygun beton yerleştirme kapasitesi var. Veya betonun yerleştirilmesinden sonra olması gereken kürleme ve kalıp alma süreleri var. Adamlar burada imalat kalitesi ile birim maliyetlerini de düşürmüş (çalmış) oluyor. Malzemeden çalmadığını varsaydığımızda bile;
(1) Donatı hızlı yapılırken yeterli bağlama işlemleri sağlanamıyor. Beton dökümü esnasında zaten belli donatı kaymaları, istenilen bölgede istenilen donatı kesitlerinin olmaması, topaklanan donatıların arasına uygun betonun yerleşmesinde problemler vs olabiliyor,
(2) Betonun hızlı ve vibratörsüz bir şekilde kolayca yerleştirilmesi için, hala göz önünde olmayan apartman gibi inşaatlarda şantiyede betona su ekleniyor. Bu da beton santralinden gelen betonun maliyetini düşürmüyor belki ama dayanımını ciddi oranda düşürüyor. Aslında aynı betonlama işini, iki kat işçilikle düzgün taşıma, yerleştirme ve sıkıştırma işlemleri ile yapması gereken bundan kaçıyor. Su katmadığında ise az vibratör/elle sıkıştırma işlemleri neticesinde boşluklu ve kusurlu bir imalat oluşuyor. Çözümü beton maliyetinde en fazla %5-6 (toplam bina maliyetinde %1'in altında) artışa yol açacak yüksek kıvamlı bir beton sipariş etmek kadar basitken.
(3) Yetersiz kürleme ve erken kalıp alma beton kalitesi ve betonarme elemanın yeterli performansa ulaşmadan inşaatın devam etmesi demek. Özellikle dayanımlar düşerken, korozyana yatkınlık gibi bir riskinde artması yapı ömrünü ve tasarım performansını fazlasıyla sınırlıyor. Neden sadece 2 ayda müteahhit 4-5 kat çıkabilsin, şantiyede yetersiz kalıp varlığı ve bu kalıpların hemen sökülüp üst kata başlanma gereksinimi yüzünden.
----Bu koşuşturmaya yetişemeyen denetleme mekanizmasının da ayak altında dolaşmaması gerekiyor tabi. Yani illa fiziki bir çalma gerekmiyor.
"İşçilik kalitesi", "Zaman" = "Para", "Haksız kazanç"
Fatih hocaya bilgilendirme için çok teşekkürler.
Aslında baktığımızda yine konu eğitime hukuğa çıkıyor, bizde bir çok ceza ve kanun var fakat uygulamada sıkıntı çekiyoruz.
Çünkü ahlak ve bu konudaki kültürelde eksiklerimiz var bunun sebebinin de eğitimden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
İlker hocam ustalar proje çiziminden anlıyor mu diye sormuşsunuz. Üç sene önce kentsel dönüşümü biten apartmanımızda ön cephedeki kiriş perde duvarın dış cepheye yakın tarafına yapılması gerekirken benim katta daire içine doğru duvarın diğer ucuna yapıldı. Bunu üstüne iki kat daha çıktıklarından sonra farkettik. Mimarından mühendisine, yapı denetimcisine bu hatanın nasıl yapılmış olacağını sorduk, hiçbiri cevaplayamadı. Bir şey olma denip bu şekilde bina bitirildi.
Bu çok büyük bir sorun mu peki, kusura bakmayın bilmediğimden soruyorum, cahilliğime verin lütfen. Bir sorun olduğu aşikar ancak büyük bir sorun mu? Hayatınızı riske atan bir sorun mu afet anında?
Bu faciadan çok şey öğrenicez ama benim şahsi görüşüm kimsenin sessiz kalmaması. Müteahhit firmanın websitesi/Google/sosyal medyada bu yapılan hatadan bahsetmeyi düşünebilirsiniz. Tabii ki daha da önemlisi, ve bu cidden çok üzücü çünkü yapılacaklar listesini uzatıyor, kentsel dönüşümlü yeni binaların bağımsız kurum/şirketler tarafından kontrol edilmesi.
@@OnurB. burada anlatılmak istenen bu değil ki. Bu spesifik örnek büyük bir sorun olmayabilir belki fakat burada anlatılan ustaların, yani plananan projenin hayata geçirilmesinde primer görevlilerin, yaptıkları işe olan dikkatleri ve titizlikleri.
@@zagorsaxe evet bu belirtmek istediğim, teşekkürler.
Sorun çok büyük olabilir. BAĞIMSIZ bir inşaat mühendisine sorun bence
Çok yararlı şeyler öğrendik, teşekkür ederiz.
Çok güzel program olmuş...
bende depremzedeyim ve düşündüğüm tek şey ahlak problemiydi İlker beyin dediği gibi deprem sonra yaşananlara şahit olunca yaşadığımız bu depremin az bile olduğunu düşünmeye başladım çok yozlaştık, çok ahlaksızlaştık, kayıtsızlaştık, kör olduk..
En faydalı yayın olmuş
Sıkı hocadır kendisi, selamlar, saygılar.
52:30, Bu çerçeve sistemde aslında bazı problemler vurgulanabilir. Örneğin yapı simetrik değil, sol konsol olan taraftaki kolonların arasında kiriş gözükmüyor. Yani çerçeve sistemde kirişlerin süreksizliği söz konusu. Bir de tasarımda duvar elemanların kat rijitliklerine etkisi dikkate alınmaz ama deprem esnasındaki yüklere ve çerçevenin rijitliğine etkisi söz konusudur. Alt katın özellikle duvarsız bir tasarımla iş yeri gibi kullanılması bizim yönetmeliklerin açığıdır. Deprem etkisinde daha az rijitliğe ve artan kat ötelemesine sahip olacak zemin katın oluşturduğu "Yumuşak kat" düzensizliği göz ardı edilmektedir. Bu da yeni yapılarda büyük oranda zemin katın göçmesi gibi, veya bunun tetiklediği devrilme ve tam göçme durumlarına yol açabilmektedir. Çözümü: Bu tarz zemin/alt katların rijitliğini artıracak bir takviyenin bina tasarımında dikkate alınması!
Teşekkürler Flucular 👏👏👏
Hiç deprem yaşamamış olur mu hiç, Elazığ depremlerinin hepsini Hatay'da hissetmiş biriyim, Maraş da hissetti!..
1:26:20 sıfır otomobilde bile boyalı parça çıktı hocam
Burası Türkiye 🥲
18:14 bu hususta amerikada bir çalışma yapıldı çok kısa mesafelerde yer ivme değerlerinde değişiklik olabiliyor. Heleki böyle bir depremde meslektaşlarım daha iyi anlayacaktır. Yer çekimi ivmesinin 2 katı büyüklüğünde yer ivmesinin saptandığı bir yerde, sağlam binaların yıkılıp eski binalardan bazılarının ayakta kalmasının nedeni değişken yer ivme değerleridir. Yani o yeni yapılan yapı, o yıkılmayan eski evin olduğu yerde olsaydı belki orta veya ağır hasarla atlatacaktı fakat tasarım ivme değerinin 1g civarında olduğu buna karşın deprem yer ivmesinin 2g ve üzerinde ölçüldüğü bir yerde taş üstünde taş kalmaması çok normal. Deprem çevriminin 2475 yılda bir görüleceği bir depremdi. Bana göre asıl mantıksızlık fay hattının olduğu bilinen bir yerde 14 15 katlı imarın olabilmesi. Burada zemin +4 ' ün üzerinde 2018 deprem yönetmeliğine göre yapılan kolon kiriş kesme güvenliğinin sağlandığı bir yapıdan deprem sonrası çok rahat canlı çıkabilirdiniz, tabi o görüntülerde gördüğümüz derin kırıklara denk gelmemek kaydıyla. Hepimizin başı sağolsun. Umuyorum gerekli dersler çıkarırlar.
Hocam saygılar. Deprem bölgesinde Adana hariç 10 katın üzerinde bildiğim kadarıyla zaten pek bina yok, sanırım Adana dışında Rönesans hariç yıkılmış devasa yapılar da yok. Benim gözüme çarpan 6-7-8 kat aralığında ve zemin katı dükkan, kafe vs. olan binalar göçtü. Bazı köyler hariç müstakil ve/veya 2 katlı, genelde bahçeli evlerde ise hemen hemen hiçbir yıkım yoktu. Yine dönüyoruz 99 kanunlarına. O tarihten evvel inşa edilmiş evler yok olsa, yine kötü eyvallah ancak en fazla 5 bin can kaybı olurdu diye düşünüyorum. Tekrardan saygılar.
Güzel insanlar iyi ki varsınız.
konut kredisi çekenler bilir, kredi çekerken ekspertiz raporu zorunlu. keşke tüm gayrimenkul satışlarında zorunlu olsa ve raporlara deprem dayanıklılık test zorunluluğu da getirilebilse.
Hangi binaların ilk depremde hangilerinin ikinci depremde yıkıldığını uydu görüntülerinden tespit edebiliriz belki hocam. Vakti vaktine uydu resimlerini talep etmek lazım.
Bir doktora tez konusu öneriyorum: İmar barışı ile ruhsat alan binaların depremde yıkılıp yıkılmadığının araştırılması. İmar barışının deprem yıkımlarına etkilerinin incelenmesi
Doktora değil savcılık araştırma konusu olmalı aslında.
10 numara yayın
1:27:00 bizim müteahitler o puanları gerekli kişilere para yedirerek alabilirler gibi geliyor
Satın alınacak dairelerin kontrolden geçirilmesi yeterli değil başka bir katta yapılan bir işlemde o binanın çömesine sebep olabilir. Tüm daireler denetlenmeli. 2 senede bir binanın tüm daireleri temeli ve dükkanlar denetlenmeli binayı etkileyen kolon kesme vb işlem yapılmış mı denetlenmeli. denetim sırasında kimse ile muhatap olunmamamlı hiç bir yorum yapılmamalı maliklerle iletişim kurulmamalı, denetim sonucu sonradan yazılı olarak bildirilmeli ki arada bir al gülüm ver gülüm olmasın. vs vs.. bilemiyorum bir şekilde mükemmel olmasada daha güvenilir işler yapılabilir.
şuan hala rüzgar ve kar yönetmeliğimiz çok eski. türkiyenin her yerinde rüzgar hızını 28 m/s alıyoruz ve bölgelere göre kar yükleri çok saçma
Araç ve yakıt fiyatları yüksekliği >> şehire göç >>> çok katlı binalara ruhsat verilmesi >> arsa fiyatlarının artışı >>> denetimsizlik ve eğitimsiz kişilerin müteahitlik yapmasına izin veirilmesi sonucu yüksek rekabet ve yapı kalitesinin düşmesi >> sonuç ilçelerde dahi yüksek katlı kalitesiz küçücük ve pahalı evler.. olduğunu düşünüyorum..
Ne güzel, Biz iki büyük depreme göre bina tasarlamıyoruz. Hasar alsın ama yıkılmasın dedi Hoca. Hem hasar almasın hem yıkılmasın çok mu zor
alanında çok bilgili ve başarılı olduğu belli fatih bey'in. böyle insanları gördükçe ülkemize dair umudum artıyor.
Fatih bey cok gercekleri soylerimde basima bir is gelebilir gibi hep yumusatarat konusuyor.
Evet ben de neden bu konuk bu kadar tereddüt ederek konuşuyor anlamadım. Programda duygusal bir kopukluk var gibi...
beş-on deprem daha geçirelim, biz bu inşaat işini öğreneceğiz.
teşekkür ederiz! süper bi video
gecmis olsun herkese
İlker Hocam ortak canlı yayına da katılmanızı dileriz
Bir yıl önce bu programı izlemiştim. Bi baktım yorum da yazmışım. Flu batmaz dedi ülke battı. Deprem programı yaptı İstanbul yıkılır artık demişim 😢 ülke yıkıldı.
Fatih hocam supersiniz
Sizi de GELECEK BILIMDE kanalının deprem dayanışma ortak yayınında görmek isteriz Ilker Hocam.
Samandağ'a da bekleriz hocam...
İmar affının olduğu yerde teknik bilginin kıymeti yoktur...
Hatay’daki yıkılan hastanede babam çalışmış. Kalıpçı olarak. Defalarca ihalesi yapılmış. Yevmiyelerini bile alamamışlar. 80 lerde yapılmış.
Teşekkürler.
İlk depremde ne kadar bina yıkıldığıyla ilgili Elbistan’dayken görüştüğüm kişiler, ilk depremde sadece 3 binanın yıkıldığını söyledi Merkez’de… 5:11
34:13 çok önemli
ben uçak teknisyeniyim , bir uçak düştükten sonra bende çıkıp uçak eskiydi diyeyim o zaman ( beyefendinin , binalar eskiydi muhabbetini bizim iş kolundan herhangi birinin anlaması mümkün değildir , üzgünüm ) ...... birde herkes ne kadar rahat hayret ediyorum .... kimi çıkıp kader diyor kimi bina eskiydi diyor kimi demirden çalmış müteahhit diyor kimi ev sahipleri de ahlaksız diyor ................................................... kader diyenleri eleştiremiyorum kusura bakmayın yada ak parti ve ( inşaat ve rant ) konularını da eleştiremiyorum ,,beni affedin ,,,,,, tutuklanmaktan korkuyorum ..... ak partiden,,, tayyip beyden,,,,, polisten ,,,,savcılardan ,,,,hakimlerden korkuyorum ... beni döverler hapse atarlar onurumu zedelerler diye korkuyorum .... Özetle :::::: ölmekten korkmuyorum ama düşüncelerimi söylemekten korkuyorum... ben bir vatandaş değilim korkak bir hayvanım .... ülkemizin yüzüncü yılı dimi bu sene ??? .... cumhuriyet eleştirisi yapmaktan da korkuyorum tabi yada islam dinine bir eleştiri getirmekten,,, ... .............................. bir tek İlker'den korkmuyorum ,,,, o yüzden yorumlarda ona ağzıma ne gelirse söylüyorum ,,, oda arada sırada sopa gösterip sizi döverim diyor ama ondan genede korkmuyorum ... hatta İlker beni dövse bile ondan korkmam yani , o derece
Bizim zemin etütleri ve yapılan temeller de büyük sorunlarımız var
Merhabalar benim çok merakettigim bir husus var neden Avrupa'da olduğu gibi inşaat işçilerimiz meslek okullarında yetişmiyor. Bu bana çok önemli bir konu gibi geldi .normalde hem işçiliğinin hem de tesisatımiz berbat ötesi. bu tip bir egitim binanın sağlamlığına da etkisi olmaz mi. Mühendislerin isiniz kolaylasmaz mi
Kullanilan malzemenin de cok kaliteli olmasi gerekir
Olay devletin ne kadar para harcamaya hazır olması. Cevap; hiç hazır değil. Buna ek olarak inşaat işçilerinin en azından yarısı bahsi geçen meslek okullarından mezun olamayacağı da bir gerçek. Haliyle eleman açığı beklenir, haliyle işler yavaşlar, haliyle devlete ek masraf çıkar blabla.
Günümüzde muteahit malzemeden ziyade imar duruma eklediği fazladan katlar üzerinden para kazanıyor.... fazla kat fazla daire... ama bu sırada muhendıs mesela 6 kata göre hesaplıyor sonra cıkıyor bu iş tadilat projesi ile 9 kata.... hadı tasıyıcı sıstem 6 -9 kat arası hesaplamalar tuttu dıyelım bu sefer 3 kat bodrumeklenmeli diye cıkıyor kat yukseldığı ıcın ama bodrum yapılmıyor ya da temel eksik oluyor... özellikle zemın yumusaksa ama bodrum eklenmıyor falan fılan... bir de dukkan katlarında az kolon istenıyor... o tarz şeyler eksik oluyor...
Arkadaş güzel anlatıyor
Doktorların karşılaştığı malpraktis davalarının hukuki süreci mühendis mimar ve müteahhitleri de kapsamalı.
Videonun üstünden çok zaman geçmiş ama Hatay’ın iskenderun ilçesinde oturduğum için canlı yayın izleme yada videolara bakma gibi bir durumumuz olmadı..zaten hat yoktu internet yoktu..bu okunacakmı bilmiyorum ama eklemek istediğim bir şey var, bizim bina 77 yılında yapılmış ve 5 katlı yıkılmadı bir çatlak bile oluşmadı..babamların evi 2006 yılında yapıldı 4 katlı ve yerle bir oldu..bizim bina eski göründüğü için ve deprem bölgesinde olduğumuz için bize bişey olacak diye hep korkuyorlardı kendi yeni binaları yıkıldı 😞yıkılan binaların yarısından çoğu yeni hatta daha yapım aşamasında olanlar bile yıkıldı
Yayına katılan konuklara kaliteli bir mikrofonu kargo ile gönderip çekim sonunda tekrar iade alabilirsiniz.
Keşke, ev almadan önce alınacak ev için depreme dayanıklı olup olmadığı kontrolü zorunluluğu getirilse. Gerçi sonra onunda katakullisini yaparız..
Direkt her binaya devlet destekli zorunluluk getirilip yaptırılmalı... Keşke devlet kendisi yaptırsa ama bu ülke de rüya bu... maliyetler düşürülürse insanlar yaptırır bence...
Hocayı ilk defa böyle gördüm...
37:57 ben hiç parasız çulsuz mütahit görmedim. sanıyorum genel kar marjlarının karların miktarına göre ayarlanması lazım yapılan işlere göre.
simitçi de yaptığı ürünü %30 karla satıp mütahit de %30 kar altına düşmek istemiyorsa bence sorun var demektir.
büyük paralar ile yapılan işlerde kar marjı sınırlandırılmalı veya düzenlenmeli.
İzmir Karşıyaka'da kolonu bariz çatlak bina sonradan az hasarlıya çevrildi, kiraya verildi.
Hocamizin katkilari genel bilgilendirme acisindan onemli olmuş.
Fakat, akademisyen bir mühendis yerine; piyasada aktif calisan, yapılan yanlışları bizzat bilen, "olmuş olabilir" gibi cümlelerden daha fazlasını anlatabilecek bir muhendis veya mimar ile röportaj yapmaniz daha faydali olur.
Icerik için teşekkürler.
Aynen bildiğimiz prosedürü anlatiyor.
Hocam elinize sağlık ancak bu deprem testi nasıl yaptırılıyor, sonucunda yıkım kararı çıkarsa ne yapılacak, ev almadan önce veya kiralamadan önce her seferinde 4bin 5 bin verip nasıl expere sokucaz, sonuçta bu araba değil, yıkım kararı çıktıktan sonra ev bulasıya veya ev yapılıncaya kadar kaldığımız yerin depreme dayanıklı olduğu ne malum, bu işleyişte de bi çıkmaz var gibi? Bu konularda bir bilirkişiyle de röportaj yapabilir misiniz?
ilkeri ilk defa gercekten uzgun gordum.
İlker hocam lütfen bu konuyu iyice deşin kanalınızda. Sadece akademisyenler ile konu anlaşılmıyor çünkü kağıt üstünde her şey doğru görünüyor. Yeni bina nasıl yıkılır bunu öğrenene kadar içim rahat etmeyecek çünkü ona da güvenemeyeceksem neden gidip o kadar para vereyim.
Burada denetim mekanizması neden çalışmıyor bunu irdelememiz ve bunun önlemi için kamuoyu oluşturmamız lazım. Usta hatası olabilir ama inşaat mühendisi ve müteahhit ustasını denetlemek ile sorumlu değil mi? Müteahhiti belediye denetlemiyor mu? Belediyede ilgili alanda çalışanların yetkinliklerini kim denetliyor? Malpraktis yasası inşaat alanında neden yok?
Yeni bina söyle yıkılır:
1. İnsanlar bir gayrimenkul alırken sadece dış görüntüsüne bakar, teknik detaylar hakkında hiçbir merakı olmadan, fiyatına göre karar verirse.
2. Müteahhitlik yapan insanlar, ya baştan niyetleri bozuk, ya da eksik vicdanları yüzünden; zamanla piyasa şartlarına uymayı kabul ederek bina üretirlerse.
3. Muteahitler bu binaların projelerini en hileli proje üreten mühendislere cizdirirlerse.
4. Belediyeler kontrol mühendislerini, liyakat gözetmeden, tecrübesiz yeni mezun eş-dost, partili vb. insanlardan seçerek kadrolarına alırlarsa.
5. Şantiyedeki usta; bilgisiz ve yozlaşmış, bu yüzden de işlerini kılıfına kolayca uyduruyorsa.
6. Elektrik ve su tesisatı gibi, binanın her bir noktasını dolaşan, altyapı malzemeleri dosenirken; betonarme fare gibi kemiriliyorsa.
7. Yapı denetim sistemi; daha düne kadar ücret pazarlığı yapılarak, kendi seçtiğin firmaya kendini denetletme üzerine kurulmuşsa.
Kısacası:
Eğer insanlar; bilgisiz, gösteriş düşkünü, paraya tapar, liyakat nedir bilmez, yozlaşmış, empatiden yoksun, hile yapmayı zeka sayan, kurallara uymayı enayilik gören haldeyse...
Yeni binalar öyle bir yıkılır ki... bu duruma hiç şaşıramazsınız.
@@eminayduran Emin Bey belli ki piyasanin icinden, soyledikleri %100 dogru. Aslinda gercek manada statik olarak saglam yapiya talep olmadigindan, diger sebepler de tetikleniyor.
@@eminayduran Teşekkürler cevabınız için. Ben burada ev alanlarda suç bulmuyorum sonuçta ben oturma izni olmayan bina almıyorum. Ben bambaşka alanda özelleşmiş bir insanım nereden bileyim evin kalitesi nasıl anlaşılır? Bu araba değil ki alasın iki saatte ekspertize sokasın sonuç versinler. Oturma izni çıkmış ise uygun yapılmıştır diye düşünüyorum. Tab her ortamda kötü niyetliler vardır ama önemli olan denetimdir. Fakat yazdıklarınızdan öğrendim ki kendi denetimini yapacak firmayı müteahhit seçiyor. Bu akla ziyan bir durum. Kötü niyetli şirketler sıkı denetim yapacak firmayı seçmezler bu açık. Peki belediye kontrol mühendisleri sadece tecrübesiz mi yoksa orada da akçeli bir takım işler dönüyor mu? Belediye nasıl bu olanları görmüyor? Tek tük bina olsa anlarım ama hastane bile yıkılmış insaf!
@@burorak Tabi ki son kullanicinin anlamamasi lazim yapinin saglamligindan. ancak mutlaka uretimde olan herkes uzerinde mahalle baskisini da olusturmasi gerrekiyor. Tekrar yaziyorum benim 15 yillik mimari tecrubeme dayanarak soyluyorum ki %90 vasifsizlik/bilgi eksikligi, maksimum %10 akceli isler. Bunu iyi birsey olarak demiyorum. Aksine daha kotu, denetleyeciler isteseler dahi uretimi duzeltecek yetkinlige haiz degiller. Hastane bile demeyin. Kamu insaatlari yapi denetime tabi degiller. Guya devlet diyor ki "bu insaat zaten devletin, ben zaten kendi muhendisimle denetlerim." E sonuc da maalesef ortada.
4:10 bu argümana karşı şunu sormak istiyorum:
Binalar ömürleri boyunca iki büyük deprem görmeyecek biçimde tasarlanıyorlarsa ve İstanbul’daki binalar zaten 17 Ağustos 1999 depremini gördüklerine göre şu an sağlam da olsalar yıkılmalarını mı beklemeliyiz?
Bir diğer soru da şöyle olabilir:
İki deprem üst üste oldu diye kabul ediyoruz çünkü aralarında çok kısa bir zaman farkı var. Peki 99 depremi örneğinde olduğu gibi araya 20 yıl, hatta daha fazla zaman girdiğinde bu durum daha da kötü bir senaryoya işaret etmiyor mu? Neticede bir de bunca yıldır o binalar eskidi.
Yorum olarak da şunu eklemek istiyorum:
Binalar asla yıkılmamalı. Eğer bir veya iki depremde yıkılacağını düşünüyorsak da insanları tahliye edecek bir planımız olmalı(ydı). Neticede “büyük bir deprem olacak ama burada yaşayanların %20’si hayatta kalsa bize yeter” gibi bir yaklaşımda bulunamayız. Hocamızın böyle bir düşüncede olmadığına %100 eminim, ama bu konuyu netleştirmek, ifade etmek gerektiğine inanıyorum.
Bir yıl önceki programda Fatih Bey yeni hastanelerin tamamı sismik izolasyonla yapıldı güçlendirildi demişti. Ama yeni hastaneler yıkıldı. Bir kadın doğum hastanesi yıkılmamış. Sismik izolasyonu gösteriliyor tv de.
Şehir hastanelerinde kullanılıyor sismik izolasyon, belki diğer hastanelerde kullanılmıyor olabilir.
Hocam demirlerin(anladığım kadarıyla hocamın donatı dediği) paslanmadığı inşaat yok ki? O demir inşaatın önüne atılır haftalarca, belki aylarca kalır. Yağmur, çamur, güneş Allah ne verdiyse yer. Her inşaat kökünden problemli o zaman. Hocam bu konuda ne diyor?
Selamlar, cok anlamam ama bence o biraz yuzeysel bi pas sanki. Icine isleyecek kadar bi pas olusursa asil sikinti olabilir
@@sukruaydinlik selamlar, pas dediğimiz zaten temizlenmedikçe ilerleyen bir şey değil mi? Belki betonla kaplandıktan sonra oksijenle teması kesildiği için duruyordur. Yok mu malzeme mühendisi?
@@mfugr biraz muallak bir konu bu. İnşaatlarda donatılar korozyona uğramasın diye temele grobeton döküyoruz ama paslı donatıları kullanırken pas eğer yüzeysel ile kullanılıyoruz. Aynen dediğin gibi pasın yürümesi için ortamda oksijen lazım. Betona gömülünce oksijen olmadığından pas yürümez ama vibrasyon ne kadar iyi yapılıyor? Bana göre ise paslı donatı kullanılmamalı.