NBC hep uyariyor oyunculari, rol yapmayin, dogal olun diye, belki de sirri odur. Gercekten muhtesem bir sahne, arada bir gelir izlerim bastan sanki hic izlememisim gibi...
Muhtarın hacı yağı kokusunun burnunuza kadar geldiği, Savcının aslında muhtarı hiç dinlemediği bunu da "senin oğlan var mı?" sorusuyla anladığımız muhteşem sahne... özellikle kapalı havalarda gelir otururum bu sofraya, muhtarın serzenişini dinler kalkarım.
Anadolu tasrasinda bi sedirde oturup koyluyle muhabbet dinleyen herkes bu sahnenin ne kadar abuk derecede gercek oldugunu bilir. Cevirdikleri muhabbet, muhtarin derdini anlatma, sadede gelme fasli, et muhabbeti. Konunun bi anda degisebilmesi ve bunun gayet normal olmasi falan on numara
Devlet, halkının derdini yalandan dinler. Hatta dinlemez bile. "Senin oğlan var mı?" sorusuna muhtarın verdiği tepki paha biçilemeyecek derecede gerçekçi. Ercan Kesal ne güzel döktürmüş. Şu sahneyi ara ara açar izlerim. Her defasında hayranlığım artarak.
doğru diyorsun ama kim kimin derdini gerçekten dinler ki? aile veya akrabaları çıkar kimse kimseyi can kulağıyla dinlemez zaten, mesela bayramda düğünde cenazede vs bir araya gelenlerin konuşmalarını dikkatli dinlediğinde bu açıkça anlaşılıyor. insan başkası için bir yere kadar düşünür. ne derdini ne mutluluğunu çok fazla umursamaz.
02:30 Muhtar "oğlum polis" deyince yanındaki polis "vay bizdenmiş" diyor. Yılmaz Erdoğan ise komiser olduğu için "bizim meslektaş" demiyor "senin meslektaş" diyor. Orada bile "ben sıradan polis değilim. Komiserim, amirim" havalarına giriyor. Ulan emniyet müdürü de olsan polissin işte.
@@blackeagle4092 Film baştan sona insanların birbirlerini kıskanmasını ve üstünlük kurma çabasını anlatıyor. Cinayetmiş, ceset aramaymış bunlar ikinci planda. Polis memuru, komiseri kıskanıyor. Komiser savcıyı kıskanıyor. Savcı da alttan alta doktoru kıskanıyor ve ona üstünlük kurmaya çalışıyor film boyunca. Mesela muhtar doktora "ekmeğe biraz bal sür" deyince savcı hemen "bir kavanoz bal" istiyor. Yani "senin kaşıkla yediğini ben kavanozla alırım" diyerek üstünlük kurma çabasında. Başka sahnede yılmaz erdoğan şoförle konuşurken savcı hakkında konuşuyor ve "bu dünyada halay başı olacaksın.Biz o kadar uğraştık, savcı kendi çözmüş gibi havalarda" diyor. Biri başka yerde olunca diğerleri hemen onun arkasından konuşuyor. Daha bir çok böyle sahne var. Tek tek saymaya gerek yok.
yılmaz erdoğan üstünlük kurmaktan ziyade,polis memurunun aaa diye şaşırması ile dalga geçiyor. hatta onun aa diye tepkisini taklit ederek. bak senin meslekten diyor. bir nevi çocuk yerine koyar gibi alaya alıyor.
Bir doktor olarak bu olayın bundan başka türlü yaşanmadığını garanti ederim. Adli olaylara giderken hep bu film aklıma gelir. Bu film net bir gerçek kesit. Bir baş yapıt. Yani bir gerçekliği bu kadar doğal anlatamazsın ya... Tebrikler Nuri Bilge Bey, sizi seviyor ve destekliyoruz.
Ben de 3yılı adli ölümlere gitmekle geçmiş bir doktor olarak ne zaman ölüm çıksa gitsem bu film aklıma gelirdi.Her şey o kadar gerçek ki.İnanılmaz derecede benzer sahneler.
Bu bir sahne değil, bu bir Türkiye gerçeği. Muhtar aslında yolsuzluk yapan biri küçük bir ilçede elinden geldiğince yapabileceği şekilde gözüne mezarlığı kestirmiş. Bir yerde dedikodu varsa o dedikoduya konu olan şey büyük ihtimalle doğrudur. Savcı aslında hiç muhattap olmayacağı insanlarla beraber işi gereği bunu yapmak zorunda yemeğini yiyor ve dinlemiş gibi yapıyor. Muhtar; savcı'yı bulmuşken konuyu bir şekilde arz edeyim derdinde. Muhtar aslında çok zeki bir adam statüye göre konuşma şeklini belirliyor, savcı ile farklı tonda komiser ile farklı tonda doktor ile farklı tonda. Komiser fırsatı bulduğu an ast'ını yani polisi eziyor "senin meslekten" diyor oradakilere ve en önemlisi polis memuruna yerini bil diyor. Doktor klasik türk doktoru etli sütlü ile ısı yok sessiz sakin dinliyor. İki farklı sofra var ve o da statüye göre şekillenmiş durumda. Makam sahibi olanlar farklı sofrada, işçi sınıfı farklı sofrada. Muhtar doktora bal'ın organik ve güzel olduğunu söyleyince, savcı baldan istediğini belirtiyor hemen. Muhtar da işimiz görülsün düşüncesi ile herşeyi yapmaya hazır. Muhtarın özellikle seçtiği kelimeler, vücut dili, çocuklarından bahsettiği zaman takındığı mağrur duruş, komiser'in "rahat ol senin gibi binlerce insan tanıdım, binlerce insan gördüm, neyin ne olduğunun farkındayım" tavrı , polis memurunun hiçbirsey umrunda olmayıp sadece yemek yeme derdinde olması. Diğer sofradaki grubun. "Kim ölmüş kim kalmış bize ne" şeklindeki duruma kayıtsız kalıp alaycı tavrı. Bu filmin en özel sahnesi bu, yüzlerce kez izledim be her defasında ayrı bir detay yakalıyorum. Üzerine yıllarca düşünülse bile böyle bir sahne yapmak imkansız. İşte o yüzden bu bir sahne değil bu bir Türkiye gerçeği. Bu filmi ana dilde izleyip bu toprakların bir ferdi olarak değerlendirmek büyük bir şans ve Nuri Bilge Ceylan seninle aynı devri paylaşmak muazzam bir olay...m
Herşeyin de bokunu çıkarın. Tamam en zeki en zevkli sanattan anlayan sizsiniz he he oturmuşlar yemek yiyolar işte filmi yapan bile bu kadar düşünmemiştir
Aslında köyde büyüyen insanlar için normal bir sahne ama bu normal sahne bu kadar yüksek kalite bir kurgu ve oyunculukla yansıtılınca sanat eseri olmuş. Muhtar rolünü oynayan değerli oyuncumuz hayatının belki de en kusursuz performansını sergilemiş. Muazzam bir oyunculuk...
3:08 de "Senin oğlan var mı?" sorusuna muhtarın tepkisi on numara gerçekçi. Adam az önce anlattı ya, oğlanlarını. O soruya da, yanında oğlan var mı diye sorması. Anlattım ya diye devam etmesi. Savcının da muhtarı kulağının kenarıyla dinlediğinin gösterilmesi (her üst makam - muhtar ilişkisi gibi). Sanki kahvede olan gerçek muhabbeti izledim ya. :)
ibrahimapaydinn O sahneyi planlamamislar, Taner Olmez bos bulunup sorunca Ercan Kesal falan bozmadan dogaclama ile kotarmislar. Bir hatadan derinlik kazanmis adamlar. Bu tip seyler olur sinemada. Mesela Two Towers'da Viggo Mortensen'in yerde duran migfere tekme atip 'ioiaaarh' diye bagirmasi sahnesi ornek. Normalde planda yok oyle birsey, ama tekme attigunda parmagini kiran Viggo gene de kopmamis ve acidan bagirmasini sahneye adapte etmeyi basarmis
Yani gercek hayattada tum ust alt iliskilerinde kendinden alti dinlerken yarim agiz dinleyip normalde iliskilerde yardiran insanlarin o muhabbetlerde saf cocuk gibi anlamamis sekilde yeniden sormalarinin nedeni kendinden kucukle muhabbet kuramama mi diyorsun
En güzel ayrıntı köy yerinde ve o yıllarda "on numara" gibi bir deyimin henüz bilinmemesinden dolayı muhtarın önce anlamaya çalışıp komiserin yüz ifadesinden memnun olduğunu çözerek "değil mi" demesi. Gerçekten her izleyişimde başka ayrıntılar yakalıyorum sayenizde.
@@emreahmet167 Olayın geçtiği yıl 70'lerin sonu. Ercan Kesal'ın geç bir doktor olduğu yıllar. Zaten olay kendi başından geçen bir olaydan uyarlama, filmdeki doktor da aslında kendi gençliği.
Muhtarın, kendisini üst tabakaya nispet etmek istemesi fakat, "bilhassa" yerine "bilakis" kelimesini dahi üç kere çok farklı yerlerde ve yanlış anlamlarda kullanması ayrıntısı toplum hayatımızda oldukça güzel bir yere ışık tutmuş aslında. Tebrik ederim.
Mükemmel bi ayrıntı cidden ben de izlerken bilhassa demesi gerekmiyor muydu diye düşünürken kafaya kafaya çakıyor üst üste iki kere daha bilakis diye. Ustalık işi...
basit bir tespit ama nedense izlerken farkına varmak zor. ben de okuyunca ayıktım. normalmiş gibi izlemişim. demek yanımda kullansa biri onu da yadırgamadan dinleyeceğim. ilginç.d
Hahahaha tarkovski'nin bir sekansın da arkadan kedi geçiyor sizin gibi bir ton anlam ikonografi yüklüyorlar kendisine sorduklarında farketmedim arkadan geçmiş diye cevap veriyor. Çok ütopik düşünmeyin ana fikri alın yeter. bazı sahnelerde yüzeysellik iyidir.
Orada Yilmaz Erdogan'in gulusu harika. Zaten morg ve gasilhane istemesine de sasiriyor en basta. Ustune muhtar dedikodu yapiyorlar, para calacak diyorlar gibi laflar deyince o da basliyor pis pis siritmaya.
Çünkü oraya ilk oturduklarında muhtar, Arap nedense bizi pek sevmez deyince, Arabın "Ne sevicem bunların dedikoducu köyünü" demesine etrafındakilerin paye vermemesi ve muhtarın gülüp geçmesi ama hemen biraz sonra kendisinin "dedikodu hazır" demesi üzerine yaşadığı sessiz haklılığının bakışı o :) Ayrıca bu topraklar üzerinde buna benzer tavırların da güzel bir portresi bu sahne. Geri planda kalmışların çıkışlarına paye verilmez haklı da olsa, dediği tasdiklenmez. Titre bakılır önce. Yermesi istenmez. Ama mevki sahibinin yermeye hakkı vardır. Aslında ortaya konan durumun gerçekliği aynı olmasına rağmen, bunu dile getiren ağzın toplum gözündeki değerine göre kıymet kazanır söylenen. İkiyüzlülüklerimizden birtanesinin resmi bu sahne.
Benim hayretle tekrar tekrar izleyip hayran kaldığım şey; oyunculukların sanki bir orkestranın enstrümanları gibi ince ince, dikkat kesilerek yönetilmesi ve neticede ortaya muhteşem sahneler çıkarılması
03:56’da polis kuzuyu daha yeni yiyor. Hatta yediğini gören komser; ‘sen niye yemiyorsun’ diye samimiyetsiz bir soru soruyor. Daha sonra muhtarın da uyarmasıyla kuzudan yeni yiyen polis zanlıya da dürüm yapıyor. Fakat savcı komser ve doktor yedikten sonra. Bu da çok küçük ama önemli bir detay. Statü yemek sofrasında bile kendini gösteriyor.
3:33 teki polis memurunun, komiserin önünde olan etten alırken çekinip,komiserin tepkisine bakmak için sürekli komiserin yüzüne bakması... Et bizde değerli ve güzel bi yemek olduğu için et üst makamdaki kişinin önünde...Bu nasıl bir gerçekliktir...!
Üniversitedeyken bir ilçeye 40-50 kişi geziye gitmiştik. Rektör de gelmişti. ilçe belediyesi bize kahvaltı hazırlamış fakat tabakların hepsi rektörün önünde olduğu için yarı aç kalkmıştık. Hiyerarşiyi hissetmediğimiz yer yok memlekette.
Çok ince ince işlemiş! Çok ince ince. Koskoca savcının köy muhtarından Bal istemesi, o ana kadar otoriter olan savcının bir bal için otoritesini yerle bir etmesi, bal istendiği sırada savcının omuzuna inen o muhtarın eli. Yok mu o el! O el çok şeyi aslında özetliyor!
Türk sinema tarihinin en iyi sahnelerinden biridir. Sahneyi ilk izlediğimde çok etkilenmiştim ve sahne günlerce aklımdan çıkmamıştı. Filme gelirsek, ne söylenebilir ki tek kelime ile ‘başyapıt’. Tarihin en iyilerinden. Teşekkürler NBC.
İngilizce altyazı ile izledim, yabancıların gözünden bu sahneyi anlamak için. Nuri Bilge'nin yurt dışında bu kadar başarılı bulunması aslında mucize gibi. Kelimelerin yerel anlamlarını tam anlamıyla İngilizce'ye çevirmek imkansız. Ve bu filmin vuruculuğunu da en çok bu sağlıyor. Muhtar: "Benim uşahların durumu eyi allaşukür. Yani.. Böyükh oolan şeede işde gırkkalede mekaede..." gibi bir şey diyor. Bunu İngiltere'de bir soylu ailesinin de ifade edeceği şekilde "My sons are doing alright, thank god" diye çevirmek sahnenin bütün büyüsünü alıyor. Ancak başka bir çeviri de pek mümkün değil. Büyük ihtimalle biz de çok iyi uzakdoğulu, İranlı vs. Yönetmenleri izlerken böyle detayları kaçırıyoruz istemeden. Böyle bir filmi anadilinden izleyebildiğim için mutluyum.
Dediklerine katılıyorum ama yurtdışı ilgisi pek mucize sayılmaz aslında. Karakterin ne dediğinin bire bir anlaşılmasından daha önemli şeyler var yönetmenliği değerlendirme konusunda. Devrik yazmamın konuyla alakası yok öyle denk geldi:D
düşündüğümüzden fazlasını anlayıp farklı derecede etkileniyorlardır eminim. o kadar saf bir sahneki kayıtsız kalmak mümkün değil ama bu insanlarla yaşadığımızdan gerçeklik duygusu arşa çıkıyor bizim için, her ayrıntıyı yakalıyoruz, haliyle sahne daha da büyüyor.
tabii ki cevirinin belli bir aksan secilerek onun üzerinde yapilmasi belki daha iyi olabilirdi, tam düzgün ingilizce ile yapilmasi ceviri konusunda sikinti cikarmis, ancak güzel is olmus. cevirmenlerin de ellerine saglik
Bence hep yanlış düşünüyorsunuz. Jüri, senin gördüklerine bakmıyor. Jüri' nin sanat değerlendirmesi başka, senin filmde kendi kültürünü görmen, filmi beğenmen başka.
Sinemaya çok ilgisi olan ve sırf izlemek için izlemeyenlere bu yazdıkların uygulanmıyor, emin olabilirsin. Sanat severler bir tür empati ve açık görüşlülük kurup filme de güzelce ve rahat kafa ile odaklaniyorlarsa filmi "yaşamak" için sıkıntı yaşamıyorlar. Ben mesela yurt dışında doğdum ve büyüdüm ve yazdıklarını bir nevi anlayabiliyorum ama inan ki insanlar senin sandigin kadar filmi tek boyutlu izlemiyorlar. Cannes da ki jüri mesela filmin repliklerini anlamadan ve yaşamadan zor ödül verir :)
@@saidmhl9586 muhtarlar bu yeteneğe sahip olduğu için muhtar olur genelde. Her köyde vardır böyle tipler. Organizatördürler. İlerleyen dönemde de muhtar olurlar.
3:42 de komiser eti övdüğü an muhtarda öyle bir ifade var ki... muhtar kaliteli et yediğini biri anlasa da ona ifade etse bende bununla övünsem der gibi... harbi oscarlık oyunculuk ve yönetmenlik.
Aslinda o kisim senaryoda yokmus. O kadar aclarmis ki o sahne cekilirken YE dogaclama soylemis ardindaki replikler de akabinde gelismis. Ercan Kesal konuk oldugu bir podcastta anlatti.
Ben Malatyalıyım bu sahneyi çok yaşadım özellikle "o bizim koçyiğidiğimiz " lafı beni benden aldı çok duydum bu lafı böyle sofralarda Ve tabii ki de "kola var mı" çekingenliği çok oluyor böyle sofralarda Nuri Bilge Ceylan gerçek bir gözlemci ve yönetmen yolu açık olsun
I have some bad news. Your understanding on this scene is quite limited due to language and cultural barriers. This scene's perfection comes from the power of reflection reality strongly. So, in order to understand this scene is required two major things, first, you need to have a strong Turkish understanding (I am saying strong since the language of mukhtar is not pure Istanbulian Turkish, it is a middle Anatolian dialect) and secondly, you must have been there a few times to see how those people live their lives and see how they see the world differently from you. Unfortunately, it is nearly impossible to translate all words and behaviors as same as it should be. Be sure, a lot of native Turkish people do not understand this scene completely since they haven't experienced any kind of Anatolian life before. So, you are not alone :)
Bu sahne çok özel. Anadoluda yaşamayan hiç bir insan bu sahneyi anlayamaz. Anadoluda herkes bu ortamlara şahit olmuyor lakin 85 milyonun hepsi bu sahneyi aynı duyguyla anlıyor hissediyor.
Olum nasıl bir sahne bu lan. Hareketler, ses toplamaları, muhtarın konuşma akışkanlığı, yarı muhafazakar yarı uyanık , yarı şark kurnazlığı, yarı muhtar babacanlığı. Harikasınız helal olsun. Nuri bilge ceylan ın en güzel yönlerinden biri çok mükemmeliyetçi olması. E doğal olarak da ortaya böyle başarılı işler çıkıyor. 👏 bravo 👏 herkese....
gerçek zaten filimdeki doktor. aslında ercan kestel. senoryoyu o yazmış olay 1984 de gecmiş. 1984 deki evine misafir oldukları muhtarı bire bir oynuyor.
0:24 de muhtarın lafı genzine atarak devam etmesi,1:26 da göç veren köy dedikten sonra diğer polisin tebessüm etmesi,2:04 de muhtarın dedikodu hazır demesiyle Arap’ın dönüp bakma çabası,2:16 da köy sandığının parasını yiyecek lafıyla komiserin sarkastik bir tavırla gülüşü, 3:05 de savcının senin oğlan var mı demesi ki üzerine muhtarın yanımızda mı diye sorması(savcı dinliyormuş gibi görünüp dinlemediğini gösteriyor burada da) 3:33 de polisin yer sofrasında amirine bakarak ekmeğine et koyması ki yemek hele ki et ise her zaman devlet büyüğünün önünde olur yani savcıya daha yakın bir şekilde, 3:46 da muhtarın deeeeemi diye cevaplaması ki bunu anadolu insanı net bilir şive olarak, biraz daha abartacak olursam muhtarın kavanoz derken ki el hareketi sanki varmışcasına hissiyatı... Bilge hocaya selam olsun mükemmel bir sahne olmuş defalarca izledim özellikle bu sahneyi. Ercan Kesal’ı tanımasak önceden muhtarmış dedirtecek kadar gerçekçi olmuş. N.B.C sinema sanatında ayrı bir yer de tutulmalı diye düşünüyorum✌️👏👏
@@huseyinbag1111 teşekkür ederim dostum✌️ like almak değil de yazmak da ki sebebim tıpkı benim de başkalarının yorumlarını okuyup göremediğim başka şeylere hakim olmak biraz ilgi alanım. Farklı pencerelerden bakan birçok kişinin kendince çıkardıkları şeyler ile yeni birşeyi görüp öğrenmek hoşuma gidiyor.✊ ben de o sinema severlerden biri olabiliyorsam ne mutlu bana✌️
@@thepala6418 üstat bu senin hayata boş bakmadığını gösteriyor. İnsanları ve çevreni iyi gözlemlediğini gösteriyor. Ve belki de hayattaki en önemli şeylerden bir tanesi bu. Çünkü gözlem yapan insan ve cevresine duyarlı olan insan en iyi stajı yapar şu dünyada. Belkide kendini daha iyi tanır. Yaşanmışlıkların farkına varan insan yaşamla ilgili tecrübelere daha erken ulaşır. Çünkü birileri daha önce o taşlı yollardan geçmiştir. falan filan :) ...kelimelerim bu kadarına yetti :) harika gözlem - harika tespit...
@@huseyinbag1111 “gözlerimin içine bakarak yapılan sahte bir gülüş yerine,yüzüme karşı gösterilen gerçek bir nefreti tercih ederim.” Bu çok sevdiğim Çehov’a ait bir söz. Bakmakla görmek arasında her zaman fark vardır. Ben de elimden geldiğince okuyarak, izleyerek, gözlemleyerek empati kurarak kendi halinde biri olarak yaşamımı idame ediyorum. Bunu yaparken de işte Nuri Bilge’nin dünyasına girmeye çalışıp aynı aynı pencereden bakıp ama farklı birşeyler görmeye çalışıyorum o kadar. Yazdıklarımla başkalarına da bir bakış açısı sağlayıp o pencereyi gösterebilmek belki de Nuri hocanın sinemasıyla tanıştıktan sonra oldu diyebilirm. Sağolasın✊
Hasret gidermeye geldim. Şu ortamı, diyalogları, jest ve mimikleri nasıl da özlemişim. Film değil, hayatın içinden bir kesit gibi. O kadar doğal, o kadar samimi, o kadar içten.
@gokhankorkmaz2553 Bu durumda hasret gidermek nasıl oluyor bu filmi izledikten sonra anlayamadım doğrusu.Şahsen ben filmi izlerken inanılmaz gerildim ve her bir sahnesinde içim daralmıştı..Örneğin ; Anadolu'nun ne kadar zor zamanlar geçirdiğini,insanların medeniyetten uzak cehaletle savaş verirken bir taraftan da eğitimsizlik yüzünden dünyaya ufacık bir pencereden bakmak zorunda kalması ve bundan bir gram haberlerinin olmayışına rağmen doğru bildikleri her şeyin aslında modern dünyadan uzak saçma gelenekler olması,bu sahnedeki köyün hiyerarşik durumu,batılı kentler kendilerini geliştirmeye devam ederken gerek eğitim ve imkan gerek teknoloji açısından ilerlemeleri fakat bu filmdeki kasabanın bırakın teknolojiyi filmin son sahnesinde otopsi doktorunun malzeme bulamayıp otopsi esnasında bu durumdan söylenmesi ve normal bir şekilde davranırken ölen adamın yakınları olan kadın ve çocuğun arkasına bakıp okulun yanından geçmesi bile çok ürkütücü bir sahneydi bence.Kısacası bu tarz türk yapımı dramalar yaşanmışlık açısından gerçekliği gereği bir kayıp gibi geliyor ve her zaman kötü hissettiriyor bana.
It just bring back memories from Kashmir how my family and relatives used to dine together under candles in a similar fashion. The long talks and the food , the cold winter night and everybody was tucked inside under blankets surrounded by mud-straw walls. I miss that life. Especially, my sister and my younger brother. We have embarked on different paths now . Life has become so busy and chaotic, there is no peace anymore. I come back to this scene over and over again to relive that moment. This scene gives me peace, comfort and solace.
I miss my tired but happy mother i miss my poor but good humored father i miss my funny brother and sister i miss my village i miss this simple and peaceful life... Unfortunatley life is going on and we cant stop.
Yorumlarda doktorların çok değerli görüşlerine rastladım. Bütün olarak filmin ve özellikle de bu sahnenin sahiciliğinden bahsediyorlar. Tamamen katılıyorum. Askerlik görevimi Anadolu'da uzun dönem jandarma olarak yaptım ve adli olaylarda çok defa görev aldım. Ne yazık ki bunlardan birkaçı da cinayet vakalarıydı. En önce ayrıntısına kadar sahicilik var bu filmde. İzlerken kendimi orada hissettim film boyunca. Bu filmi izlerken, "nasıl bu kadar gerçeğe uygun ve doğal yapabildiler" diye hayretler içinde kalmıştım. Arasanız bile küçücük bir kusur bulamazsınız. Gerçekten mükemmel, kusursuz bir film. Bu yüzden diyorum, Nuri Bilge Ceylan, Türk sinemasının yüzakıdır, medarı iftiharıdır.
oyunculuklar mükemmel ama,özellikle siz de çocukluğunda sayısız kez o sofralarda bulunmuş,sayısız önemli misafiri yer sofrasında ağırlayıp,yıllar boyu samimiyetsiz ve gerçeklikten uzak köy sahnelerini izleyince sahne daha vurucu oluyor,çocukluğumu yüzüme vuruyor...
Bir kırıkkaleli olarak. Ve köyde büyümüş biri olarak...ortam bire bir aynı, muhtarın konuşması oturması, arada yutkunması( reflü geçirircesine), dekor....ve muhtarın konudan konuya atlaması efsane...yılmaz erdoğan gene konuşturmuş...tepside ki yufka detayı bile süper
İyi ki nuri bilge ceylan gibi biri varolmuş türkiyede, böyle ortamları anılarımızdan başka bir yerde görmek insanın içini huzur ve samimiyet dolduruyor.
@@mehmetaliozer8709 You would definitely miss things by not knowing the language. It's like reading Dostoevsky or Balzac in English, or Shakespeare or Goethe in Turkish. There is a language barrier, but a truly great work is universal and can survive translation.
O kadar film izledim, şu filmdeki hafif karamsarlıkla karışık gerçekçiliğin verdiği hissi hiçbir yerde bulamadım. Var mı buna benzer bunun havasında film önerebilecek olan
''mandalinalar'' diye bi film vardı onda tarif ettiğiniz şeyleri hissetmiştim. Tabi Bir zamanlar Anadolu 'da çok farklı şahane bir film. Hele bir de anlatılan coğrafyada köyler de yaşamış biri olarak tarifsiz haz almıştım bu filmden
Whatthe Fuqge hocam kesinlikle Sarmaşık. Tolga Karaçelik. Bu kadar durgun da değil film normal akıyor ama gerçek diyaloglar. Sonlara doğru psikolojik gerilime dönüyor biraz korku da var ama her gün gördüğün adamlar her günkü insanlar sanki gizli kamera çekmiş gibi gene böyle. İzlediğim an benim favori filmim oldu. Ben ilk onu izledikten sonra böyle filmler aramaya başladım nuri bilge ceylanı da çok popüler diye izlemiyordum sonra izleyince büyük bir hata yaptığımın farkına vardım.
Ne güzel sahnedir, ne kadar doğal muhabbettir bu. Filmi izlememiştim ama şu sahneyi gördüğüm andan itibaren izlemeye karar verdim. Gerçi izlemeden de hayran kaldım ama olsun
Sekiz senedir köylerde aile hekimliği yapiyorum gezici hizmet gezici hizmet dolanıyorum köyleri ve muhtar sofralarına davet ediliyorum her türden muhtar gördüm diyebilirim. Elestirimi sinematografik olarak yapacak değilim ama bu kadar düzgün konuşan meramını bu kadar doğru anlatabilen tonlamalari esleri böyle düzgün konuya hakim bir muhtar tanimadim. Bana verdiği hisse gelince yüzlerce kez muhtarlarla yer sofrasında yemek yemiş biri olarak muhtara yanındaki yufka ekmekten biraz uzatır mısın diyesim geldi :)
Sen aile hekimisin muhtarın evine bir devlet böyüğü, hökümetin adamları ziyarete geliyor kibarlaşmaya çalışıyor bir isteği var iyi oynanmış adam senaryo gerektiği gibi sırıtmıyor gerçek hayat gibi
Bu müthiş, nefis bir filmdi; oyuncu kadrosu, senaryosu, görüntüleri ile gerçekten enfes etkileyici bir film... Bittiğinde, zaten bittiğini anlamadık, hala devam edecek sandık... Ömrünüze bereket Nuri Bilge Ceylan..
Aman Allah'ım canım sıkıldığında bu sahneyi izlemeden yapamıyorum. Bu kadar gerçek nasıl çekilebilir.O kadar kusursuz ki haberleri yok gizlice çekilmiş gibi.Sanatın ne olduğu,insana neler hissettirdiğini,neden olması gerektiğini gördük.Nuri beye hayran kalmamak dehasından etkilenmemek mümkün değil.Keşke her alanda böylesine işini iyi yapan insanlarımız olsaydı.Tüm dünyaya da hayranlık uyandıran bir ülke olurdur.
ben kendimi o sofrada değil de arkadaki sofrada oturuyormuşum gibi hissettim. küçüklere ayrı bir sofra açılır o çocukların yanlarına 2 tane abi oturtulurdu çocuklara göz kulak olsun yemeklerını yiyip yaramazlık yapmasınlar diye.kulağım hep büyük sofrada olurdu o kadar güzel muhabbetler dönerdi ki o kadar saf o kadar samimi muhabbetlerdi ki bu sahneyi her izlediğimde o zamanlar geliyor aklıma.her sofrada ercan abi gibi bir amcamız olurdu köyün sorunlarını söylerdi siyasetten bahsederdi.hiç bir şey anlamazdım ama o muhabbet o kadar güzel gelirdi ki o tabak çatal sesleri ağız şapırdatmaları büyülerdi beni o zaman anlamıyo insan şimdi özleniyo o samimi günler en kötüsüde yalnız kaldıgım bir evde yazıyo olmam bunları.
bence bu sahnenin bize gerçekçi gelmesinin sebebi aynı normal hayattaki konuşmalarımızda olduğu gibi adamlar birbirini doğru düzgün dinlemiyor birbirinin sözünü kesiyor ve muhtar oğlunu anlatıyor polis oldu falan diyor 10 saniye sonra vali senin oğlan varmı diyor muhtarı dinlemiyor
Mükemmel bir sahne! Sahnenin doğallığını anlatmaya zaten gerek yok,onu zaten hepiniz izlediniz.Hiç kimse rol yapıyormuş gibi gelmiyor,repliklerden tutun yemek yerken ağız şapırdatmaya kadar her şey şahane. En çok hoşuna giden kısmı ise ; Naci komiserin “ne bekletiyorsunuz göm gitsin” dedikten sonra muhtarın sinir olup tesbihini geri çıkarması oldu.Çok ince bir detay bu. Gıcık olduğunu belli etmemek için hemen tesbihine sarıldı. Tabi içinden ne küfürler ediyordur “keyfimden bekletmiyorum amk “ gibi. çok güzel bir şekilde politik bir cevapla üstesinden geldi. Ama nihayetinde bu konu asla kaymakam’ın kulağına da savcı tarafından aksettirilmedi.Adam muhtarı öyle dinlemiyor ki; 30 saniye önce erkek çocuklarının mesleklerini gururla anlatmasına rağmen savcı resmen yemeğe kitlenmiş ve bir kelimesini bile dinlemiyor ki “senin oğlan var mı?” diye soruyor. Bir de kuzu eti muhabbetinde; Naci komiserin muhtardan kuzu etini teyit ettikten sonra doktora dönüp: bak demiştim gibisinden bi hareket yapması da çok ince. Filmin başındaki manda yoğurdu muhabbetinden de hatırlayacağımız üzre; Naci komiserin boğaz konusunda ben herşeyi bilirim havalarının boşa olmadığını görüyoruz. Ki bazı insanlar bu yeme içme konusunda damak tadı iyi oluyor çevrenizde bir sürü bu örneği görebilirsiniz.Çok ince detaylar düşünülmüş ya da o an doğaçlama olarak akla da gelmiş olabilir bilmiyorum ama her taş gediğine tam oturmuş. Teşekkürler Nuri Bilge Ceylan!
Sofradaki balın kalitesinden bahsetmesi ve kavanoza koyarak vermek istemesi köy yaşamında kıymet verilen misafirlere ev sahibinin kendisini kanıtlamak istemesinin en güzel göstergesi …
bu ne şahane bir oyunculuktur muhtar. sanırsın adam gerçekten muhtar bin yıldır orada yaşayan bir yerli hayran olmamak elde değil bize bu gerçekliği yaşattığınız için teşekkür ederim.
Ercan Kesal'ın Evvel Zaman kitabını okuyanlar bilir. Ercan Kesal, doktor olduğunda ilk tayin yeri Keskin'dir. Bir gece cinayet için tüm ekip yola çıkmıştır. Aslında bu film, o yıllarda kendisinin günlüğüne yazdığı sahnelerden oluşmaktadır. Yıllar geçer ve bu günlükleri film yapma girişiminde bulunur ve böyle bir atmosferdeki filmi ancak NBC gibi bir yönetmen çekebileceğini düşünür. Böylece film çekilir ve filmde doktor rolünü canlandıran Muhammet Uzuner Ercan Kesal'ın gençliğini oynamaktadır.
@What Time Evet Ercan Kesal nin meslegi Doktorluk kendisi ilk hobi amaçlı NBC ın filmlerin de para almadan (gönüllü) oynamıştır. Tabi şimdi geldiği nokta ortada.
Mukemmel bir sahnedir bu. Sanki orada kamera yok, film milm cekilmiyor. O koydeki eve hepimiz gizlice girmisiz iceriyi izliyoruz. Nuri Bilge Ceylan filmlerine her zaman bayilmisimdir. Bu film her seyiyle zirve bir filmdir. Muhtarin 'Tekne kazintisi' derken utanma gostergesi takkeyi duzeltmesi on numara bes yildiz bir detay. Anadolu aynen boyledir.
Görünüsu ile oyunculugu ile bu kadar naturel bu kadar gercege yakin sahne ben görmedim. Sanki 30 yil once dedemin dizindeyim ve konusmayi takip etmeye calisiyorum. Herseyi ile mükemmel bir sahne. Beni dört bucuk dakika 30 yil onceye goturdun ya.... hangi sözlerle tesekkür edecegimi bilemiyorum.
bu oyunculuk falan değil abi, bu resmen gerçek...anadolunun illerinde, ilçelerinde yaşamış biri olarak; kesinlikle doğallıkla, hafif şivelerle, sohbet tarzı ile giyim kuşam ile, ağız şapırdatmaları ile mükemmel bir ahenk var ya...resmen bu bir film değil bu köyün içinden bir gizli kameraya alınmış video...
Savcının oğlanlari tekrar sorması baldan bahsedilmesi etten bahsedilmesi köyle ile alakalı durumların konuşulması gerçekten mükemmel oyunculuk mükemmel bir sahne. İzlerken sanki film değilde normal gerçekten bir olay gibi insan kendini orada hissediyor.
3:32 tekne kazıntısı yaşı ilerlemiş kimselerin doğan son çocuğu için şaka yollu söylenir. Adam bunu söylerken öyle bi oymamışki o tavrı eğilip başını düzeltmesi mükemmel bir detay.
Neredeyse filmin önüne geçen bir sahne. Ne arıyoruz tam olarak onu da bilmiyorum ama aklıma geldikçe keyifle izliyorum. Bir de ahlat ağacında 3 gencin yürürken yaptığı sohbet.
2 года назад+2
Ya yemin ederim doyuyorum resmen şu sahneyi seyrederken. Ruhum doyuyor. Kaç defa seyrettim bilmiyorum, kaç defa seyredeceğimi de. Detaylar cenneti 😍
Ercan Kesal'in "dedikodu hazır tabi köy sandığının paralarını yiyecek" diye serzenişte bulunurken Yılmaz Erdoğan'ın pis bi gülüşü ve muhtarın para yediğini düşünmesini gülüşle vermişler.. aşırı doğal aşırı gerçekçi.. NBC efsanesin
0:54 den itibaren muhtar derdini savcıya anlatırken savcı önündeki yemeğe bakıyor pek ilgilenmiyor gibi havası var muhtar da sezmiş olacak ki birden komisere anlatmaya başlıyor 'çok önemli bilakis komiserim' şeklinde o ara savcı 1 2 saniyeliğine muhtara bakıyor ilginç bir şekilde farkettiniz mi :D
Oyunculuklar enfes. Kamera arkası görüntüsü var mı bu kısmın bilmiyorum ama mükemmel bir senaryo ve kurgu var burada. Bu sahneyle NBC ne kadar uğraşmıştır diye bilmek istiyor insan.
Dün bir yerde misafirliğe gittim. Adam saç kavurma yapmış. Masanın ortasına koydu yaklaşık 10 erkek yemeye başladık. Herkes çok güzel olmuş abi sen kendin mi yaptın nev’inden sorular sordu. Ben de direkt bu sahne aklıma gelip “bu kuzu eti mi” dedim bekledim ki adam “tabi. Bizim evde guzu etinden başka bişey yenmez” desin
1:20 de polis memuru, komser naci ( yılmaz erdoğan)'nin göçveren mi ? diye sormasına gülüyor. Naci orada g.tveren mi ? anlamında soruyor. Polis memuru, komserle aralarındaki iletişim dolayısıyla espriyi anlayıp gülüyor. İzleyiciye bu hissiyat verilmeye çalışılmış. Nuri Bilge Ceylan'ın sahneye kattığı güzelliklerden birisi. Sahne arkasında da muhabbeti geçmiş bir konu olabilir o diyalog. üzerine doğaçlama bir gülme geliyor büyük ihtimal ama hem çok sırıtmadığı hem de polis memuruyla komser arasındaki iletişimin gücünden kaynaklanan samimi bir gülücük olduğu hissi bıraktığından dolayı filmde de bu haliyle yer almış.
Ayrıca sanırım, Nuri Bilge abimiz oyuncuları aç bırakarak bu sahneyi çekmiş. Bir de 3:06 da Taner Birsel'in dinlemediği de iyice belli oluyor, daha adam çocuklarını yeni anlatmış, sorup baştan anlattırıyor.
Nuri Bilge Ceylan'ın en iyi filmi ve filmin en iyi sahnesi, karakterler, jestler mimikler ve Ercan Kesal müthiş bir oyunculuk çıkarmış, bu sahne doyumsuz bir keyif. Anadolu'nun en geniş manzarası bütün zenginliğiyle bu yemekte sergilenmiş, muhteşem
Abi bu nasıl oyunculuktur yahu kendimi nevşehir'de hissettim helal olsun
yalniz film kırıkkalenin keskin ilçesinde çekildi
Only GameTR Evet biliyorum ama Ercan Kesal Nevşehirli olduğu için memleketinin ağzı ile oynamış Keskin biraz daha açık konuşur
Ersin AKTAŞ chhi
yazdığın yorumu ben yazacaktım, aşağı bi indim aynısı ..benim yerime de yazdığın için sağol..
Hayırdır gardaş Nevşehirde ne gibi bir anın var da bu sahne seni nerelere götürdü de aklına Nevşehir geldi Meteriste Cinganlar mı kovaladı ne oldu
Sanki 10 yaşındayım odanın Bi kenarında oturmuş büyüklerimi izliyorum ne kadar doğal ne kadar samimi nasıl bir oyunculuktur bu yav
NBC hep uyariyor oyunculari, rol yapmayin, dogal olun diye, belki de sirri odur. Gercekten muhtesem bir sahne, arada bir gelir izlerim bastan sanki hic izlememisim gibi...
Muhtarın hacı yağı kokusunun burnunuza kadar geldiği, Savcının aslında muhtarı hiç dinlemediği bunu da "senin oğlan var mı?" sorusuyla anladığımız muhteşem sahne... özellikle kapalı havalarda gelir otururum bu sofraya, muhtarın serzenişini dinler kalkarım.
çok yerinde bir durum, Birazda insanlara ne kadar değer yüklediğimizin güzel bir özeti olmuş aslında
Anadolu tasrasinda bi sedirde oturup koyluyle muhabbet dinleyen herkes bu sahnenin ne kadar abuk derecede gercek oldugunu bilir.
Cevirdikleri muhabbet, muhtarin derdini anlatma, sadede gelme fasli, et muhabbeti. Konunun bi anda degisebilmesi ve bunun gayet normal olmasi falan on numara
Özellikle kuzu muhabbetine bittim bu nasıl bir oyunculuktur yarabbi.
O kadar da iyi değil
Tarantino gibi yapmis Nuri Bilge Ceylan
@@ferrytheberry daha iyi
Sehir de de ben muhabbeti degistirirm hep ayni olmuyor genelde.tabi bazen karsidaki sasiriyor degisimdne
sanki sofrada oturuyorum ama hiçbir şey yemiyormusum gibi :)
Yunus allah seni neetmesin :)
sorma ya karnım acıktı
ben orada otursam dinlemekten yiyememki zaten
vay yunusum gardasım nassın barış ben ak100:)
Baba neyi düşünmüşsün ya :D
Da vinci bu sahneyi görseydi son akşam yemeği tablosunu siler bu ortamı çizerdi
Abartmayın
saygılar abicim
Sanmam ya :) o kadar değil.
Yavaş gel
abartma be..da vinci şunları mı resmedecek?! da vinci dediğin muhtarın askerlik arkadaşı mı?.sen biliyor musun da vinci kim?
Devlet, halkının derdini yalandan dinler. Hatta dinlemez bile. "Senin oğlan var mı?" sorusuna muhtarın verdiği tepki paha biçilemeyecek derecede gerçekçi. Ercan Kesal ne güzel döktürmüş. Şu sahneyi ara ara açar izlerim. Her defasında hayranlığım artarak.
İlk 2 cümle epey genelleme olmuş ama canın sağolsun abim
Ferhat abi burada karşılaştık selam vereyim dedim ☺️ bu da bir Türkiye gerçeği olarak kalsın, konuyla alakasız, konudan bağımsız selamlaşma 😅
@@haruncivan4627 aleyküm selam Haruncum 😊👋👋👋
Abart aq
doğru diyorsun ama kim kimin derdini gerçekten dinler ki? aile veya akrabaları çıkar kimse kimseyi can kulağıyla dinlemez zaten, mesela bayramda düğünde cenazede vs bir araya gelenlerin konuşmalarını dikkatli dinlediğinde bu açıkça anlaşılıyor. insan başkası için bir yere kadar düşünür. ne derdini ne mutluluğunu çok fazla umursamaz.
02:30 Muhtar "oğlum polis" deyince yanındaki polis "vay bizdenmiş" diyor. Yılmaz Erdoğan ise komiser olduğu için "bizim meslektaş" demiyor "senin meslektaş" diyor. Orada bile "ben sıradan polis değilim. Komiserim, amirim" havalarına giriyor. Ulan emniyet müdürü de olsan polissin işte.
Bilgin Başaran polislik ve askerlik atanamayan ve iş bulamayanların mesleği oldu maalesef
Adam orda ironi yapmış dalgaya vurmuş sen ciddiye almışsın :D
@@blackeagle4092 Film baştan sona insanların birbirlerini kıskanmasını ve üstünlük kurma çabasını anlatıyor. Cinayetmiş, ceset aramaymış bunlar ikinci planda. Polis memuru, komiseri kıskanıyor. Komiser savcıyı kıskanıyor. Savcı da alttan alta doktoru kıskanıyor ve ona üstünlük kurmaya çalışıyor film boyunca. Mesela muhtar doktora "ekmeğe biraz bal sür" deyince savcı hemen "bir kavanoz bal" istiyor. Yani "senin kaşıkla yediğini ben kavanozla alırım" diyerek üstünlük kurma çabasında. Başka sahnede yılmaz erdoğan şoförle konuşurken savcı hakkında konuşuyor ve "bu dünyada halay başı olacaksın.Biz o kadar uğraştık, savcı kendi çözmüş gibi havalarda" diyor. Biri başka yerde olunca diğerleri hemen onun arkasından konuşuyor. Daha bir çok böyle sahne var. Tek tek saymaya gerek yok.
Adam orda ironi yapmamış. Yorum doğru. Yılmaz Erdoğan fırsatı bulunca statünü bil demiş ve cevredekilere de bunu aksettirmiş
yılmaz erdoğan üstünlük kurmaktan ziyade,polis memurunun aaa diye şaşırması ile dalga geçiyor. hatta onun aa diye tepkisini taklit ederek. bak senin meslekten diyor. bir nevi çocuk yerine koyar gibi alaya alıyor.
Bir doktor olarak bu olayın bundan başka türlü yaşanmadığını garanti ederim.
Adli olaylara giderken hep bu film aklıma gelir. Bu film net bir gerçek kesit. Bir baş yapıt. Yani bir gerçekliği bu kadar doğal anlatamazsın ya...
Tebrikler Nuri Bilge Bey, sizi seviyor ve destekliyoruz.
Ben de 3yılı adli ölümlere gitmekle geçmiş bir doktor olarak ne zaman ölüm çıksa gitsem bu film aklıma gelirdi.Her şey o kadar gerçek ki.İnanılmaz derecede benzer sahneler.
filmin senaristi de zaten ercan kesal işte, muhtar, kendisi aslen doktor. bununla ilgili öyküleri de var.
Sahneyi ve filmi Ercan bey yazdı. Kendisinin yaşadığı bir hikayedir.
Senaryo Ercan Kesal'ın diye biliyorum. Keskin'de pratisyenlik yapmış yıllarca.
Bu bir sahne değil, bu bir Türkiye gerçeği. Muhtar aslında yolsuzluk yapan biri küçük bir ilçede elinden geldiğince yapabileceği şekilde gözüne mezarlığı kestirmiş. Bir yerde dedikodu varsa o dedikoduya konu olan şey büyük ihtimalle doğrudur. Savcı aslında hiç muhattap olmayacağı insanlarla beraber işi gereği bunu yapmak zorunda yemeğini yiyor ve dinlemiş gibi yapıyor. Muhtar; savcı'yı bulmuşken konuyu bir şekilde arz edeyim derdinde. Muhtar aslında çok zeki bir adam statüye göre konuşma şeklini belirliyor, savcı ile farklı tonda komiser ile farklı tonda doktor ile farklı tonda. Komiser fırsatı bulduğu an ast'ını yani polisi eziyor "senin meslekten" diyor oradakilere ve en önemlisi polis memuruna yerini bil diyor. Doktor klasik türk doktoru etli sütlü ile ısı yok sessiz sakin dinliyor. İki farklı sofra var ve o da statüye göre şekillenmiş durumda. Makam sahibi olanlar farklı sofrada, işçi sınıfı farklı sofrada. Muhtar doktora bal'ın organik ve güzel olduğunu söyleyince, savcı baldan istediğini belirtiyor hemen. Muhtar da işimiz görülsün düşüncesi ile herşeyi yapmaya hazır. Muhtarın özellikle seçtiği kelimeler, vücut dili, çocuklarından bahsettiği zaman takındığı mağrur duruş, komiser'in "rahat ol senin gibi binlerce insan tanıdım, binlerce insan gördüm, neyin ne olduğunun farkındayım" tavrı , polis memurunun hiçbirsey umrunda olmayıp sadece yemek yeme derdinde olması. Diğer sofradaki grubun. "Kim ölmüş kim kalmış bize ne" şeklindeki duruma kayıtsız kalıp alaycı tavrı. Bu filmin en özel sahnesi bu, yüzlerce kez izledim be her defasında ayrı bir detay yakalıyorum. Üzerine yıllarca düşünülse bile böyle bir sahne yapmak imkansız. İşte o yüzden bu bir sahne değil bu bir Türkiye gerçeği. Bu filmi ana dilde izleyip bu toprakların bir ferdi olarak değerlendirmek büyük bir şans ve Nuri Bilge Ceylan seninle aynı devri paylaşmak muazzam bir olay...m
Bize de böyle izleyici gözü lazım
Üstad, alkışlıyorum seni👏👏👏👏
Herşeyin de bokunu çıkarın. Tamam en zeki en zevkli sanattan anlayan sizsiniz he he oturmuşlar yemek yiyolar işte filmi yapan bile bu kadar düşünmemiştir
@@ozcandemir8512 hahaha böyle yapanlar da var doğru
Yav arkadaş ne yorum yapmışın ya, 👏👏 vallahi helal olsun, tebrikler. Not: dediklerine %100 katılıyorum👍 birçoğunu da yaşamış ve şahit olmuş olarak. 😔
Arada gelip oturuyorum sofraya,elhamdülillah bugün'de doyduk:)
😂😂😂😂😂😂😂😂😂
Bu sefer de benden olsun 😊 bildirim gelince yersin yine👍
Yanlız birşey söylimm et on numara
@@yunusbey6518 demi
@@erkan.35. guzu değil mi bu...
Aslında köyde büyüyen insanlar için normal bir sahne ama bu normal sahne bu kadar yüksek kalite bir kurgu ve oyunculukla yansıtılınca sanat eseri olmuş. Muhtar rolünü oynayan değerli oyuncumuz hayatının belki de en kusursuz performansını sergilemiş. Muazzam bir oyunculuk...
Ercan Kesal
Muhtarı oynayan Ercan Kesal. Filmde ki doktor gerçekte Ercan Kesal'ın gençliği. Kendi başından geçen olayı senaryo yazmış.
Nuri bilge ceylanın hemen hemen tüm.filmlerinin yazarı ercan kesal bu arada
Sanat eserinin ne olduğunu bir öğrenin önce. Bu kadar basit değil bazı şeyler.
şu an o bahsi geçen bey efendi için gereksiz bir itham oldu o beyefendi zaten mükemmel bir oyuncudur. Edit imla .
3:08 de "Senin oğlan var mı?" sorusuna muhtarın tepkisi on numara gerçekçi. Adam az önce anlattı ya, oğlanlarını. O soruya da, yanında oğlan var mı diye sorması. Anlattım ya diye devam etmesi. Savcının da muhtarı kulağının kenarıyla dinlediğinin gösterilmesi (her üst makam - muhtar ilişkisi gibi). Sanki kahvede olan gerçek muhabbeti izledim ya. :)
ibrahimapaydinn O sahneyi planlamamislar, Taner Olmez bos bulunup sorunca Ercan Kesal falan bozmadan dogaclama ile kotarmislar.
Bir hatadan derinlik kazanmis adamlar.
Bu tip seyler olur sinemada. Mesela Two Towers'da Viggo Mortensen'in yerde duran migfere tekme atip 'ioiaaarh' diye bagirmasi sahnesi ornek.
Normalde planda yok oyle birsey, ama tekme attigunda parmagini kiran Viggo gene de kopmamis ve acidan bagirmasini sahneye adapte etmeyi basarmis
Yani gercek hayattada tum ust alt iliskilerinde kendinden alti dinlerken yarim agiz dinleyip normalde iliskilerde yardiran insanlarin o muhabbetlerde saf cocuk gibi anlamamis sekilde yeniden sormalarinin nedeni kendinden kucukle muhabbet kuramama mi diyorsun
Oyuncular zaten deli gibi aç oturmuş masaya. Adamlar yumulmuş bi taraftan. Gerçekçiliği kovalayınca böyle güzel yan ürünler çıkıyor işte
Bir de tekne kazıntısı derken utanması
ibrahimapaydinn katılıyorum
"Yalniz et on numara" dedikten sonra "demi" deyisi mukemmel bi dogallik yahu
En güzel ayrıntı köy yerinde ve o yıllarda "on numara" gibi bir deyimin henüz bilinmemesinden dolayı muhtarın önce anlamaya çalışıp komiserin yüz ifadesinden memnun olduğunu çözerek "değil mi" demesi.
Gerçekten her izleyişimde başka ayrıntılar yakalıyorum sayenizde.
O sahne doğaçlama zaten ;)
@@muziksiyenci yıl kaç
@@emreahmet167 Olayın geçtiği yıl 70'lerin sonu. Ercan Kesal'ın geç bir doktor olduğu yıllar. Zaten olay kendi başından geçen bir olaydan uyarlama, filmdeki doktor da aslında kendi gençliği.
Etin aslı guzudur bazıları kokuyor diyor ama etin iyisi guzu
Muhtarın, kendisini üst tabakaya nispet etmek istemesi fakat, "bilhassa" yerine "bilakis" kelimesini dahi üç kere çok farklı yerlerde ve yanlış anlamlarda kullanması ayrıntısı toplum hayatımızda oldukça güzel bir yere ışık tutmuş aslında. Tebrik ederim.
Mükemmel bi ayrıntı cidden ben de izlerken bilhassa demesi gerekmiyor muydu diye düşünürken kafaya kafaya çakıyor üst üste iki kere daha bilakis diye. Ustalık işi...
sanırım en neçe tespit buydu
basit bir tespit ama nedense izlerken farkına varmak zor. ben de okuyunca ayıktım. normalmiş gibi izlemişim. demek yanımda kullansa biri onu da yadırgamadan dinleyeceğim. ilginç.d
Hahahaha tarkovski'nin bir sekansın da arkadan kedi geçiyor sizin gibi bir ton anlam ikonografi yüklüyorlar kendisine sorduklarında farketmedim arkadan geçmiş diye cevap veriyor. Çok ütopik düşünmeyin ana fikri alın yeter. bazı sahnelerde yüzeysellik iyidir.
@@meliihkoyuncu ama NBC gibi bir adamın filminde kelimenin yanlış kullanılması bile isteye yapılan bir durumdur repliklere yüzeysel bakılmaz
2:01'de Muhtar dedikodu hazır deyince arkadaki Ahmet Mümtaz've diğer oyuncunun dikkat kesilmesi de güzel bir detay.
harbi güzel yakalamışsın
onu ben de yakaladım ama bunu yapan Nuri bilge ceylan işte
Filmi izlemeyen yakalayamaz
Orada Yilmaz Erdogan'in gulusu harika. Zaten morg ve gasilhane istemesine de sasiriyor en basta. Ustune muhtar dedikodu yapiyorlar, para calacak diyorlar gibi laflar deyince o da basliyor pis pis siritmaya.
Çünkü oraya ilk oturduklarında muhtar, Arap nedense bizi pek sevmez deyince, Arabın "Ne sevicem bunların dedikoducu köyünü" demesine etrafındakilerin paye vermemesi ve muhtarın gülüp geçmesi ama hemen biraz sonra kendisinin "dedikodu hazır" demesi üzerine yaşadığı sessiz haklılığının bakışı o :) Ayrıca bu topraklar üzerinde buna benzer tavırların da güzel bir portresi bu sahne. Geri planda kalmışların çıkışlarına paye verilmez haklı da olsa, dediği tasdiklenmez. Titre bakılır önce. Yermesi istenmez. Ama mevki sahibinin yermeye hakkı vardır. Aslında ortaya konan durumun gerçekliği aynı olmasına rağmen, bunu dile getiren ağzın toplum gözündeki değerine göre kıymet kazanır söylenen. İkiyüzlülüklerimizden birtanesinin resmi bu sahne.
Filmi izlerken Ercan Kesal oyunculuğuyla bu sahneyi zihnime kazımıştı. Müthiş bir performans.
+Volkan Çelik aynen
Benim hayretle tekrar tekrar izleyip hayran kaldığım şey; oyunculukların sanki bir orkestranın enstrümanları gibi ince ince, dikkat kesilerek yönetilmesi ve neticede ortaya muhteşem sahneler çıkarılması
"Bu sefer adaylığımı koymaya hiç niyetim yoktu." da çok büyük bir gerçektir, muhtar torunu olarak çok duydum.
Senaryosu ve oyunculuğuyla inanılmaz gerçekçi ve muhteşem bir sahne.örneği yok müthiş..
hüseyin küçük nuri bilgenceylanın filmlerini izlemeni tavsiye ederim böyle sahne çok var gerçek hayat gibi uzak filmi harikadır mesela
Bir ayrılık filmini davsiye ederim
Kesinlikle öyle.bırak Türkiye'yi Nuri Bilge Ceylan kendisi bile bu filmin üzerine çıkamaz bence
03:56’da polis kuzuyu daha yeni yiyor. Hatta yediğini gören komser; ‘sen niye yemiyorsun’ diye samimiyetsiz bir soru soruyor. Daha sonra muhtarın da uyarmasıyla kuzudan yeni yiyen polis zanlıya da dürüm yapıyor. Fakat savcı komser ve doktor yedikten sonra. Bu da çok küçük ama önemli bir detay. Statü yemek sofrasında bile kendini gösteriyor.
bu sahneyi çok fazla izledim ama bu ayrıntıyı kaçırmışım, güzel yakalamışsınız :)
Ercan kesal zamanında muhtar olmak istedi de seçmediler mi acaba? Adamın içinden kalmış sanki harika oynamış:)
Beyoğlu belediye başkanlığına adaylığını koymuşluğu var.
Tıp okurken fırsat bulamamıştır belki
Kendisi komünisttir
Kendisi yıllarca anadoluda doktorluk yapmıştır.
Büyük oyuncu bee
3:33 teki polis memurunun, komiserin önünde olan etten alırken çekinip,komiserin tepkisine bakmak için sürekli komiserin yüzüne bakması... Et bizde değerli ve güzel bi yemek olduğu için et üst makamdaki kişinin önünde...Bu nasıl bir gerçekliktir...!
cok iyi farketmissiniz. gercekcilik cidden on numara. NBC ve yuksek kalite oyuncular olunca tabi :)
Nefis oyunculuk ve tespit.👍🏻 Aynı sahne benim de dikkatimi çekti.
Bal değil mi o
Fazla da zorlamasanız mı artık 😀
Üniversitedeyken bir ilçeye 40-50 kişi geziye gitmiştik. Rektör de gelmişti. ilçe belediyesi bize kahvaltı hazırlamış fakat tabakların hepsi rektörün önünde olduğu için yarı aç kalkmıştık. Hiyerarşiyi hissetmediğimiz yer yok memlekette.
Çok ince ince işlemiş! Çok ince ince. Koskoca savcının köy muhtarından Bal istemesi, o ana kadar otoriter olan savcının bir bal için otoritesini yerle bir etmesi, bal istendiği sırada savcının omuzuna inen o muhtarın eli. Yok mu o el! O el çok şeyi aslında özetliyor!
Bal isteyince bir anda samimi oluyor sırtına dokunma falan 😀
Hacı bu kadar ciddiye almayın üzerine o kadar düşünülmüş ayrintilar değil bunlar
@@anotherday2730 aynen knk sen bilion
@@anotherday2730kamera arkasini izlemeni tavsiye ederim sahnede olan biten hicbir sey tesadüf degil hepsi düşünülmüş kurgulanmış
oyunculuk demeye dilim varmiyor yahu, ne kadar icindeler sahnenin. gercekten yasiyorlar gibi, biz de o masada sohbeti dinliyormusuz gibi
Sude tabi yöneten de çok önemli burada. Bu kadroyu bir araya getiren yöneten çok önemli bir iş çıkarmış
Ercan Kesal muhtarlığa adaylığını koysun oy verelim
Türk sinema tarihinin en iyi sahnelerinden biridir. Sahneyi ilk izlediğimde çok etkilenmiştim ve sahne günlerce aklımdan çıkmamıştı. Filme gelirsek, ne söylenebilir ki tek kelime ile ‘başyapıt’. Tarihin en iyilerinden. Teşekkürler NBC.
İngilizce altyazı ile izledim, yabancıların gözünden bu sahneyi anlamak için. Nuri Bilge'nin yurt dışında bu kadar başarılı bulunması aslında mucize gibi. Kelimelerin yerel anlamlarını tam anlamıyla İngilizce'ye çevirmek imkansız. Ve bu filmin vuruculuğunu da en çok bu sağlıyor. Muhtar: "Benim uşahların durumu eyi allaşukür. Yani.. Böyükh oolan şeede işde gırkkalede mekaede..." gibi bir şey diyor. Bunu İngiltere'de bir soylu ailesinin de ifade edeceği şekilde "My sons are doing alright, thank god" diye çevirmek sahnenin bütün büyüsünü alıyor. Ancak başka bir çeviri de pek mümkün değil. Büyük ihtimalle biz de çok iyi uzakdoğulu, İranlı vs. Yönetmenleri izlerken böyle detayları kaçırıyoruz istemeden. Böyle bir filmi anadilinden izleyebildiğim için mutluyum.
Dediklerine katılıyorum ama yurtdışı ilgisi pek mucize sayılmaz aslında. Karakterin ne dediğinin bire bir anlaşılmasından daha önemli şeyler var yönetmenliği değerlendirme konusunda. Devrik yazmamın konuyla alakası yok öyle denk geldi:D
düşündüğümüzden fazlasını anlayıp farklı derecede etkileniyorlardır eminim. o kadar saf bir sahneki kayıtsız kalmak mümkün değil ama bu insanlarla yaşadığımızdan gerçeklik duygusu arşa çıkıyor bizim için, her ayrıntıyı yakalıyoruz, haliyle sahne daha da büyüyor.
tabii ki cevirinin belli bir aksan secilerek onun üzerinde yapilmasi belki daha iyi olabilirdi, tam düzgün ingilizce ile yapilmasi ceviri konusunda sikinti cikarmis, ancak güzel is olmus. cevirmenlerin de ellerine saglik
Bence hep yanlış düşünüyorsunuz. Jüri, senin gördüklerine bakmıyor. Jüri' nin sanat değerlendirmesi başka, senin filmde kendi kültürünü görmen, filmi beğenmen başka.
Sinemaya çok ilgisi olan ve sırf izlemek için izlemeyenlere bu yazdıkların uygulanmıyor, emin olabilirsin. Sanat severler bir tür empati ve açık görüşlülük kurup filme de güzelce ve rahat kafa ile odaklaniyorlarsa filmi "yaşamak" için sıkıntı yaşamıyorlar. Ben mesela yurt dışında doğdum ve büyüdüm ve yazdıklarını bir nevi anlayabiliyorum ama inan ki insanlar senin sandigin kadar filmi tek boyutlu izlemiyorlar. Cannes da ki jüri mesela filmin repliklerini anlamadan ve yaşamadan zor ödül verir :)
insanı, insana , insanca bu kadar güzel kimse anlatamaz.
Kamera açısı ve çok net duyulan yemek yeme sesleri ile sanki orada oturan 7. kişiymişsiniz hissi harika yaratılmış.
Ahlat agacinda da aynısı olmuştu. Genel olarak tarzı bu herhalde
Mükemmel. Anadolu'da yaşayıp büyüyen insanlar, muhtarın ne kadar mükemmel rol yaptığını anlayacaktır.
Anadolunun neresinde derdini bu kadar güzel derli toplu anlatabilen muhtar var?
@@saidmhl9586 muhtar olmuş biri zaten derdini güzel anlattığı için olmuştur. Anadoluda muhtarlar genelde bilgili kültürlüdür ama Türkçesi bozuktur
@@saidmhl9586 muhtarlar bu yeteneğe sahip olduğu için muhtar olur genelde. Her köyde vardır böyle tipler. Organizatördürler. İlerleyen dönemde de muhtar olurlar.
2:04 'dedikodu hazır' dediğinde Arabın kulak kabartması ince işçilik
Hahaha cok iyi detay ya.
3:42 de komiser eti övdüğü an muhtarda öyle bir ifade var ki... muhtar kaliteli et yediğini biri anlasa da ona ifade etse bende bununla övünsem der gibi... harbi oscarlık oyunculuk ve yönetmenlik.
Aslinda o kisim senaryoda yokmus. O kadar aclarmis ki o sahne cekilirken YE dogaclama soylemis ardindaki replikler de akabinde gelismis. Ercan Kesal konuk oldugu bir podcastta anlatti.
Ben Malatyalıyım bu sahneyi çok yaşadım özellikle "o bizim koçyiğidiğimiz " lafı beni benden aldı çok duydum bu lafı böyle sofralarda
Ve tabii ki de "kola var mı" çekingenliği çok oluyor böyle sofralarda Nuri Bilge Ceylan gerçek bir gözlemci ve yönetmen yolu açık olsun
Mr. Ceylan is one of the best directors in the cinema history. Perfect scene. So real...
Perfect except the audio cuts and lip synchronization.
Lan sen anlıcan bu sahnenin gerçekliğini
To understand the reality of the scene, you must have gone to a village in Central Anatolia. So many words and situations are impossible to translate.
How can you say "so real" to this scene. You know, you speaking English so I don't suppose you are Turkish.
I have some bad news. Your understanding on this scene is quite limited due to language and cultural barriers. This scene's perfection comes from the power of reflection reality strongly. So, in order to understand this scene is required two major things, first, you need to have a strong Turkish understanding (I am saying strong since the language of mukhtar is not pure Istanbulian Turkish, it is a middle Anatolian dialect) and secondly, you must have been there a few times to see how those people live their lives and see how they see the world differently from you. Unfortunately, it is nearly impossible to translate all words and behaviors as same as it should be.
Be sure, a lot of native Turkish people do not understand this scene completely since they haven't experienced any kind of Anatolian life before. So, you are not alone :)
Bu sahne çok özel. Anadoluda yaşamayan hiç bir insan bu sahneyi anlayamaz. Anadoluda herkes bu ortamlara şahit olmuyor lakin 85 milyonun hepsi bu sahneyi aynı duyguyla anlıyor hissediyor.
TRT'de denk gelmiştim bu filme. Tam da bu sahne. Belgesel sanmıştım ilk başta. İnanılmaz doğal inanılmaz gerçekçi.
Bu sahneyi, oyuncu olmak isteyen arkadaşlar hergün en az 1 doz almalı.
Olum nasıl bir sahne bu lan. Hareketler, ses toplamaları, muhtarın konuşma akışkanlığı, yarı muhafazakar yarı uyanık , yarı şark kurnazlığı, yarı muhtar babacanlığı. Harikasınız helal olsun. Nuri bilge ceylan ın en güzel yönlerinden biri çok mükemmeliyetçi olması. E doğal olarak da ortaya böyle başarılı işler çıkıyor. 👏 bravo 👏 herkese....
+yalnız bişey söyliyim et on numara
-deami
bu olay gerçek senaryo olamaz
Kardeş araya virgul koysan daha guzel anlaşilir
gerçek zaten filimdeki doktor. aslında ercan kestel. senoryoyu o yazmış olay 1984 de gecmiş. 1984 deki evine misafir oldukları muhtarı bire bir oynuyor.
Jdjskakso
@@sevenyurek7492 yazarlar arasında Ebru Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan'da var
@@yunusemretrpan8862 var tabi ama hikayenin kemiği ercan bey in yasadıkları.
0:24 de muhtarın lafı genzine atarak devam etmesi,1:26 da göç veren köy dedikten sonra diğer polisin tebessüm etmesi,2:04 de muhtarın dedikodu hazır demesiyle Arap’ın dönüp bakma çabası,2:16 da köy sandığının parasını yiyecek lafıyla komiserin sarkastik bir tavırla gülüşü, 3:05 de savcının senin oğlan var mı demesi ki üzerine muhtarın yanımızda mı diye sorması(savcı dinliyormuş gibi görünüp dinlemediğini gösteriyor burada da) 3:33 de polisin yer sofrasında amirine bakarak ekmeğine et koyması ki yemek hele ki et ise her zaman devlet büyüğünün önünde olur yani savcıya daha yakın bir şekilde, 3:46 da muhtarın deeeeemi diye cevaplaması ki bunu anadolu insanı net bilir şive olarak, biraz daha abartacak olursam muhtarın kavanoz derken ki el hareketi sanki varmışcasına hissiyatı...
Bilge hocaya selam olsun mükemmel bir sahne olmuş defalarca izledim özellikle bu sahneyi. Ercan Kesal’ı tanımasak önceden muhtarmış dedirtecek kadar gerçekçi olmuş. N.B.C sinema sanatında ayrı bir yer de tutulmalı diye düşünüyorum✌️👏👏
Güzel tespitler..
Ucuz yorumlar 500 like alırken senin yaptığın harika tespitlerin 80 like alması 😊👏👏
@@huseyinbag1111 teşekkür ederim dostum✌️ like almak değil de yazmak da ki sebebim tıpkı benim de başkalarının yorumlarını okuyup göremediğim başka şeylere hakim olmak biraz ilgi alanım. Farklı pencerelerden bakan birçok kişinin kendince çıkardıkları şeyler ile yeni birşeyi görüp öğrenmek hoşuma gidiyor.✊ ben de o sinema severlerden biri olabiliyorsam ne mutlu bana✌️
@@thepala6418 üstat bu senin hayata boş bakmadığını gösteriyor. İnsanları ve çevreni iyi gözlemlediğini gösteriyor. Ve belki de hayattaki en önemli şeylerden bir tanesi bu. Çünkü gözlem yapan insan ve cevresine duyarlı olan insan en iyi stajı yapar şu dünyada. Belkide kendini daha iyi tanır. Yaşanmışlıkların farkına varan insan yaşamla ilgili tecrübelere daha erken ulaşır. Çünkü birileri daha önce o taşlı yollardan geçmiştir. falan filan :) ...kelimelerim bu kadarına yetti :)
harika gözlem - harika tespit...
@@huseyinbag1111 “gözlerimin içine bakarak yapılan sahte bir gülüş yerine,yüzüme karşı gösterilen gerçek bir nefreti tercih ederim.” Bu çok sevdiğim Çehov’a ait bir söz. Bakmakla görmek arasında her zaman fark vardır. Ben de elimden geldiğince okuyarak, izleyerek, gözlemleyerek empati kurarak kendi halinde biri olarak yaşamımı idame ediyorum. Bunu yaparken de işte Nuri Bilge’nin dünyasına girmeye çalışıp aynı aynı pencereden bakıp ama farklı birşeyler görmeye çalışıyorum o kadar. Yazdıklarımla başkalarına da bir bakış açısı sağlayıp o pencereyi gösterebilmek belki de Nuri hocanın sinemasıyla tanıştıktan sonra oldu diyebilirm. Sağolasın✊
Hasret gidermeye geldim. Şu ortamı, diyalogları, jest ve mimikleri nasıl da özlemişim. Film değil, hayatın içinden bir kesit gibi. O kadar doğal, o kadar samimi, o kadar içten.
Hayatın dışında mısınız ki, hayatın içinden bir kesit görünce bu kadar coşku ve heyecana kapılıyorsunuz?
@@lakonim soru güzel:) yaklaşımda güzel:) ancak biraz daha düşünmenizi tavsiye ediyorum. Sorunuzun cevabını bulacaksınız. (İnşallah kabalık etmemişimdir)
@@korkmazgokhaan sorunun cevabını buldum, teşekkürler.
@gokhankorkmaz2553 Bu durumda hasret gidermek nasıl oluyor bu filmi izledikten sonra anlayamadım doğrusu.Şahsen ben filmi izlerken inanılmaz gerildim ve her bir sahnesinde içim daralmıştı..Örneğin ; Anadolu'nun ne kadar zor zamanlar geçirdiğini,insanların medeniyetten uzak cehaletle savaş verirken bir taraftan da eğitimsizlik yüzünden dünyaya ufacık bir pencereden bakmak zorunda kalması ve bundan bir gram haberlerinin olmayışına rağmen doğru bildikleri her şeyin aslında modern dünyadan uzak saçma gelenekler olması,bu sahnedeki köyün hiyerarşik durumu,batılı kentler kendilerini geliştirmeye devam ederken gerek eğitim ve imkan gerek teknoloji açısından ilerlemeleri fakat bu filmdeki kasabanın bırakın teknolojiyi filmin son sahnesinde otopsi doktorunun malzeme bulamayıp otopsi esnasında bu durumdan söylenmesi ve normal bir şekilde davranırken ölen adamın yakınları olan kadın ve çocuğun arkasına bakıp okulun yanından geçmesi bile çok ürkütücü bir sahneydi bence.Kısacası bu tarz türk yapımı dramalar yaşanmışlık açısından gerçekliği gereği bir kayıp gibi geliyor ve her zaman kötü hissettiriyor bana.
Method acting at its finest. This deserves an oscar.
It just bring back memories from Kashmir how my family and relatives used to dine together under candles in a similar fashion. The long talks and the food , the cold winter night and everybody was tucked inside under blankets surrounded by mud-straw walls. I miss that life. Especially, my sister and my younger brother. We have embarked on different paths now . Life has become so busy and chaotic, there is no peace anymore. I come back to this scene over and over again to relive that moment. This scene gives me peace, comfort and solace.
I miss my tired but happy mother i miss my poor but good humored father i miss my funny brother and sister i miss my village i miss this simple and peaceful life... Unfortunatley life is going on and we cant stop.
Senin ooolan var mı
Yorumlarda doktorların çok değerli görüşlerine rastladım. Bütün olarak filmin ve özellikle de bu sahnenin sahiciliğinden bahsediyorlar. Tamamen katılıyorum.
Askerlik görevimi Anadolu'da uzun dönem jandarma olarak yaptım ve adli olaylarda çok defa görev aldım. Ne yazık ki bunlardan birkaçı da cinayet vakalarıydı. En önce ayrıntısına kadar sahicilik var bu filmde. İzlerken kendimi orada hissettim film boyunca.
Bu filmi izlerken, "nasıl bu kadar gerçeğe uygun ve doğal yapabildiler" diye hayretler içinde kalmıştım. Arasanız bile küçücük bir kusur bulamazsınız. Gerçekten mükemmel, kusursuz bir film. Bu yüzden diyorum, Nuri Bilge Ceylan, Türk sinemasının yüzakıdır, medarı iftiharıdır.
Sebebi muhtari oynayan ercan kesal'in keskin'de doktorluk yapmasi. 1 cinayet vakasini nbc'ye anlatmis. O da çekmiş :)
Kırıkkaleliyim memleketimi ne zaman özlesem açar bu sahneyi izlerim öyle doğal öyle içten
oyunculuklar mükemmel ama,özellikle siz de çocukluğunda sayısız kez o sofralarda bulunmuş,sayısız önemli misafiri yer sofrasında ağırlayıp,yıllar boyu samimiyetsiz ve gerçeklikten uzak köy sahnelerini izleyince sahne daha vurucu oluyor,çocukluğumu yüzüme vuruyor...
Bir kırıkkaleli olarak. Ve köyde büyümüş biri olarak...ortam bire bir aynı, muhtarın konuşması oturması, arada yutkunması( reflü geçirircesine), dekor....ve muhtarın konudan konuya atlaması efsane...yılmaz erdoğan gene konuşturmuş...tepside ki yufka detayı bile süper
Evde yattığım yerden kalktım alkışladım helal olsun. Türk sinema tarihinin en iyi ilk 3 sahnesine girer.
Ayda bir izliyorum, unutmamak adına. Her seferinde tüylerim diken diken oluyor.
İyi ki nuri bilge ceylan gibi biri varolmuş türkiyede, böyle ortamları anılarımızdan başka bir yerde görmek insanın içini huzur ve samimiyet dolduruyor.
Bırak be kardeşim öok boktan saçma sapan film bile değil
@@sahingunes2705 Gerçek bir film söyle de bilelim o zaman.
inanılmaz derecede gerçekçi olmuş bi an kendimi bayram günü köyde hissettim on numara oyunculuk
One of the greatest films I've ever seen. This film is a masterpiece.
Can you understand the emotion of this scene? It is very difficult without knowing Turkish because
@@mehmetaliozer8709 You would definitely miss things by not knowing the language. It's like reading Dostoevsky or Balzac in English, or Shakespeare or Goethe in Turkish. There is a language barrier, but a truly great work is universal and can survive translation.
@@ba8898 thanks. I was just wondering
@@mehmetaliozer8709 I’m a kurd, I know what’s all about.
Kaç kez izlediğimi hatirlamiyorum, her seferide farkli duygular hissediyorum müthiş bir film sahne
O kadar film izledim, şu filmdeki hafif karamsarlıkla karışık gerçekçiliğin verdiği hissi hiçbir yerde bulamadım. Var mı buna benzer bunun havasında film önerebilecek olan
kesinlikle sana katılılıyorum.
''mandalinalar'' diye bi film vardı onda tarif ettiğiniz şeyleri hissetmiştim. Tabi Bir zamanlar Anadolu 'da çok farklı şahane bir film. Hele bir de anlatılan coğrafyada köyler de yaşamış biri olarak tarifsiz haz almıştım bu filmden
mike leigh'in filmlerini dene. all or nothing ya da another year' la başlayabilirsin.
Uzak filmini izlemediysen mutlaka ama mutlaka izle benim favori filmim.
Whatthe Fuqge hocam kesinlikle Sarmaşık. Tolga Karaçelik. Bu kadar durgun da değil film normal akıyor ama gerçek diyaloglar. Sonlara doğru psikolojik gerilime dönüyor biraz korku da var ama her gün gördüğün adamlar her günkü insanlar sanki gizli kamera çekmiş gibi gene böyle. İzlediğim an benim favori filmim oldu. Ben ilk onu izledikten sonra böyle filmler aramaya başladım nuri bilge ceylanı da çok popüler diye izlemiyordum sonra izleyince büyük bir hata yaptığımın farkına vardım.
Ne güzel sahnedir, ne kadar doğal muhabbettir bu. Filmi izlememiştim ama şu sahneyi gördüğüm andan itibaren izlemeye karar verdim. Gerçi izlemeden de hayran kaldım ama olsun
02:51 de muhtarin kücuk siyasetci gulusu
Tabak çanak sesinden tutun o yutkunmalarina varana kadar muuuuaaazzm bir gercrkcilikkk enfess
Sekiz senedir köylerde aile hekimliği yapiyorum gezici hizmet gezici hizmet dolanıyorum köyleri ve muhtar sofralarına davet ediliyorum her türden muhtar gördüm diyebilirim. Elestirimi sinematografik olarak yapacak değilim ama bu kadar düzgün konuşan meramını bu kadar doğru anlatabilen tonlamalari esleri böyle düzgün konuya hakim bir muhtar tanimadim. Bana verdiği hisse gelince yüzlerce kez muhtarlarla yer sofrasında yemek yemiş biri olarak muhtara yanındaki yufka ekmekten biraz uzatır mısın diyesim geldi :)
Ah hocam yufka ekmek ha...beni uzdu bu film.halimize muhtarimiza burokrasimize...
Ercan Kesal o sebepten böyle oynamış.Yani muhtarlar aslında derdini bu şekilde anlatmak istiyor ama ziklenmiyor demek istiyor.
Sen aile hekimisin muhtarın evine bir devlet böyüğü, hökümetin adamları ziyarete geliyor kibarlaşmaya çalışıyor bir isteği var iyi oynanmış adam senaryo gerektiği gibi sırıtmıyor gerçek hayat gibi
Aksine! Bu tür adamlar (muhtar) hitabet sanatıyla işini yürütür.
Dilan Dilan sonsuza kadar haklısın
Bu müthiş, nefis bir filmdi; oyuncu kadrosu, senaryosu, görüntüleri ile gerçekten enfes etkileyici bir film... Bittiğinde, zaten bittiğini anlamadık, hala devam edecek sandık...
Ömrünüze bereket Nuri Bilge Ceylan..
Aman Allah'ım canım sıkıldığında bu sahneyi izlemeden yapamıyorum. Bu kadar gerçek nasıl çekilebilir.O kadar kusursuz ki haberleri yok gizlice çekilmiş gibi.Sanatın ne olduğu,insana neler hissettirdiğini,neden olması gerektiğini gördük.Nuri beye hayran kalmamak dehasından etkilenmemek mümkün değil.Keşke her alanda böylesine işini iyi yapan insanlarımız olsaydı.Tüm dünyaya da hayranlık uyandıran bir ülke olurdur.
ben kendimi o sofrada değil de arkadaki sofrada oturuyormuşum gibi hissettim. küçüklere ayrı bir sofra açılır o çocukların yanlarına 2 tane abi oturtulurdu çocuklara göz kulak olsun yemeklerını yiyip yaramazlık yapmasınlar diye.kulağım hep büyük sofrada olurdu o kadar güzel muhabbetler dönerdi ki o kadar saf o kadar samimi muhabbetlerdi ki bu sahneyi her izlediğimde o zamanlar geliyor aklıma.her sofrada ercan abi gibi bir amcamız olurdu köyün sorunlarını söylerdi siyasetten bahsederdi.hiç bir şey anlamazdım ama o muhabbet o kadar güzel gelirdi ki o tabak çatal sesleri ağız şapırdatmaları büyülerdi beni o zaman anlamıyo insan şimdi özleniyo o samimi günler en kötüsüde yalnız kaldıgım bir evde yazıyo olmam bunları.
ok computer ya işte film kadar güzel ve gerçekçi bir yorum aynı durumları yaşamış biri olarak hislerime tercüman oldunuz valla tebrikler
Böyuklerin lafini denleme lann yemeinizi yeyin
Seslerin, kelimelerin, cümlelerin birbirine karıştığını, anadolunun doğallığını çokça görebileceğiniz müthiş bir nuri billge ceylan eseri
Hastasıyım bu adamın filmlerinin, bu kadar güzel anlatılamaz öyle bir sofra. "O an"ı öyle güzel anlatıyorsunuz ki hocam. Efsane ya.
Türk sinema tarihinin bana gore en iyi sahnesi, anadolu var bu sahnede
SRDR57 kesinlikle katılıyorum. Müthiş bir sahne ve müthiş bir Türkiye portresi.
Mükemmel bir tirad.. dönüp dönüp izliyorum.. o kadar sıcak bir ortam ki. Hem kasvetli hem samimi. Bravo..
Ortancası da polis ÇANAKKALEDE YENİCE KÖYÜNDE:) Nuri Bilge doğup büyüdüğü yere bir selam çakmayı da ihmal etmemiş:)
Aa oralı miymiş, Ahlat Ağacı da orada çekilmişti
Nuri Bilge Ceylan Yeniceli, Annesi Torhasan babası Çakıroba köyünden, köyümüzde sıradan biri gibi, asla kibir yok, büyüklük yok..
imdb'de istanbul doğumlu yazıyor ama
Bekri Mustafa kendi sayfasına girip okursanız istanbul doğumlu ama baba tarafı Çanakkale yenicedir
Berat Somuncuoğlu Son filmi ahlat ağacı da çanakkale de çekilince bunu yeni gördüm ve sağolun sayenizde yeni Çanakkaleli olduğunu öğrendim :)
bence bu sahnenin bize gerçekçi gelmesinin sebebi aynı normal hayattaki konuşmalarımızda olduğu gibi adamlar birbirini doğru düzgün dinlemiyor birbirinin sözünü kesiyor ve muhtar oğlunu anlatıyor polis oldu falan diyor 10 saniye sonra vali senin oğlan varmı diyor muhtarı dinlemiyor
Mükemmel bir sahne! Sahnenin doğallığını anlatmaya zaten gerek yok,onu zaten hepiniz izlediniz.Hiç kimse rol yapıyormuş gibi gelmiyor,repliklerden tutun yemek yerken ağız şapırdatmaya kadar her şey şahane. En çok hoşuna giden kısmı ise ; Naci komiserin “ne bekletiyorsunuz göm gitsin” dedikten sonra muhtarın sinir olup tesbihini geri çıkarması oldu.Çok ince bir detay bu. Gıcık olduğunu belli etmemek için hemen tesbihine sarıldı. Tabi içinden ne küfürler ediyordur “keyfimden bekletmiyorum amk “ gibi. çok güzel bir şekilde politik bir cevapla üstesinden geldi. Ama nihayetinde bu konu asla kaymakam’ın kulağına da savcı tarafından aksettirilmedi.Adam muhtarı öyle dinlemiyor ki; 30 saniye önce erkek çocuklarının mesleklerini gururla anlatmasına rağmen savcı resmen yemeğe kitlenmiş ve bir kelimesini bile dinlemiyor ki “senin oğlan var mı?” diye soruyor.
Bir de kuzu eti muhabbetinde; Naci komiserin muhtardan kuzu etini teyit ettikten sonra doktora dönüp: bak demiştim gibisinden bi hareket yapması da çok ince. Filmin başındaki manda yoğurdu muhabbetinden de hatırlayacağımız üzre; Naci komiserin boğaz konusunda ben herşeyi bilirim havalarının boşa olmadığını görüyoruz. Ki bazı insanlar bu yeme içme konusunda damak tadı iyi oluyor çevrenizde bir sürü bu örneği görebilirsiniz.Çok ince detaylar düşünülmüş ya da o an doğaçlama olarak akla da gelmiş olabilir bilmiyorum ama her taş gediğine tam oturmuş. Teşekkürler Nuri Bilge Ceylan!
Diyaloglar çok gerçekçi, muhtar kameraya bakıp "Çay koyayaım mı yeğen?" dese bardak uzatırım nerdeyse amk.
:))))
Sofradaki balın kalitesinden bahsetmesi ve kavanoza koyarak vermek istemesi köy yaşamında kıymet verilen misafirlere ev sahibinin kendisini kanıtlamak istemesinin en güzel göstergesi …
Doğru ama o, kendisi için yapıyor.
Savcı yüzsüzü kendi istiyo, küçük bi kavanoz diye
Hayatımda bukadar gerçeğinden orijinal bir film izlemedim. Kaçkere izledim bu senaryoyu.Helal olsun sana tebrikler efsane yönetmen nuri bilge ceylana.
bu ne şahane bir oyunculuktur muhtar. sanırsın adam gerçekten muhtar bin yıldır orada yaşayan bir yerli hayran olmamak elde değil bize bu gerçekliği yaşattığınız için teşekkür ederim.
Ercan Kesal'ın Evvel Zaman kitabını okuyanlar bilir. Ercan Kesal, doktor olduğunda ilk tayin yeri Keskin'dir. Bir gece cinayet için tüm ekip yola çıkmıştır. Aslında bu film, o yıllarda kendisinin günlüğüne yazdığı sahnelerden oluşmaktadır. Yıllar geçer ve bu günlükleri film yapma girişiminde bulunur ve böyle bir atmosferdeki filmi ancak NBC gibi bir yönetmen çekebileceğini düşünür. Böylece film çekilir ve filmde doktor rolünü canlandıran Muhammet Uzuner Ercan Kesal'ın gençliğini oynamaktadır.
@What Time Evet
bu evvel zaman kitabı bu tarz anılardan mı oluşuyor acaba
@@yusufyldrm3217 Tamamen Bir Zamanlar Anadolu'da filminin nasıl ilerlediği hakkında, Ercan Kesal'in gözünden bakıyoruz anlatılanlara.
@What Time Evet Ercan Kesal nin meslegi Doktorluk kendisi ilk hobi amaçlı NBC ın filmlerin de para almadan (gönüllü) oynamıştır. Tabi şimdi geldiği nokta ortada.
@@serkanaydn9745 Bir hobi olarak NBC filmlerinde oynamak...
+Hobileriniz neler?
-Kitap okumak, müzik dinlemek, NBC filmlerinde oynamak.
Mukemmel bir sahnedir bu. Sanki orada kamera yok, film milm cekilmiyor. O koydeki eve hepimiz gizlice girmisiz iceriyi izliyoruz. Nuri Bilge Ceylan filmlerine her zaman bayilmisimdir. Bu film her seyiyle zirve bir filmdir. Muhtarin 'Tekne kazintisi' derken utanma gostergesi takkeyi duzeltmesi on numara bes yildiz bir detay. Anadolu aynen boyledir.
Görünüsu ile oyunculugu ile bu kadar naturel bu kadar gercege yakin sahne ben görmedim. Sanki 30 yil once dedemin dizindeyim ve konusmayi takip etmeye calisiyorum. Herseyi ile mükemmel bir sahne. Beni dört bucuk dakika 30 yil onceye goturdun ya.... hangi sözlerle tesekkür edecegimi bilemiyorum.
bu oyunculuk falan değil abi, bu resmen gerçek...anadolunun illerinde, ilçelerinde yaşamış biri olarak; kesinlikle doğallıkla, hafif şivelerle, sohbet tarzı ile giyim kuşam ile, ağız şapırdatmaları ile mükemmel bir ahenk var ya...resmen bu bir film değil bu köyün içinden bir gizli kameraya alınmış video...
Savcının oğlanlari tekrar sorması baldan bahsedilmesi etten bahsedilmesi köyle ile alakalı durumların konuşulması gerçekten mükemmel oyunculuk mükemmel bir sahne. İzlerken sanki film değilde normal gerçekten bir olay gibi insan kendini orada hissediyor.
Harika bir yönetmen..Harika bir senaryo..Harika olağanüstü bir oyunculuk...
Şu sahneyi her görüşümde izliyorum mükemmel ya harika sahne
One of my favourite films ever.
3:32 tekne kazıntısı yaşı ilerlemiş kimselerin doğan son çocuğu için şaka yollu söylenir. Adam bunu söylerken öyle bi oymamışki o tavrı eğilip başını düzeltmesi mükemmel bir detay.
Mən də o sözün anlamını axtarırdım çox sağolun
Ben mesala en kucuk abim benden 15 yas buyuk onun ustundede 4 tane daha var
Neredeyse filmin önüne geçen bir sahne. Ne arıyoruz tam olarak onu da bilmiyorum ama aklıma geldikçe keyifle izliyorum. Bir de ahlat ağacında 3 gencin yürürken yaptığı sohbet.
Ya yemin ederim doyuyorum resmen şu sahneyi seyrederken. Ruhum doyuyor. Kaç defa seyrettim bilmiyorum, kaç defa seyredeceğimi de. Detaylar cenneti 😍
4:03 te muhtar, komiser ve polisin aynı anda konuşmaları ve polisin ne dediğinin anlasilmamasi gerçeklik hissi veriyor, çok hoş..
Harbi ne diyo orda kalmış bu falan mı diyor
3:35 o takkeyi indiriş,o bakış,o kullanılan kelime bile aynı.
İnanılmaz bir kesit harbiden.
Nuri Bilge Ceylan hayatı boyunca mükemmel gözlem yapmış. Tüm karakterleri mimiklerine kadar analiz etmiş. 👏
Ercan Kesal'in "dedikodu hazır tabi köy sandığının paralarını yiyecek" diye serzenişte bulunurken Yılmaz Erdoğan'ın pis bi gülüşü ve muhtarın para yediğini düşünmesini gülüşle vermişler.. aşırı doğal aşırı gerçekçi.. NBC efsanesin
0:54 den itibaren muhtar derdini savcıya anlatırken savcı önündeki yemeğe bakıyor pek ilgilenmiyor gibi havası var muhtar da sezmiş olacak ki birden komisere anlatmaya başlıyor 'çok önemli bilakis komiserim' şeklinde o ara savcı 1 2 saniyeliğine muhtara bakıyor ilginç bir şekilde farkettiniz mi :D
Yok farketmedik.
Sen bu göte bakma ben farkettim
Oyunculuklar enfes. Kamera arkası görüntüsü var mı bu kısmın bilmiyorum ama mükemmel bir senaryo ve kurgu var burada. Bu sahneyle NBC ne kadar uğraşmıştır diye bilmek istiyor insan.
Nerden izleyebilirim ?
hoca tyt fizik netleri artmıyor ya
doğaçlama diye biliyoruz :)
Vimeo’da Nbc’nın tüm kamera arkalarının olduğu 3 videolu bir seri var. Nbc’nin kendi kanalından satın alabilir ya da kiralayabilirsin.
Filmin çekildiği yerdeki köylüler çalışanlara soruyormuş: "Bu muhtar hangi köyün muhtarı tanıyamadık diye" :)
Dün bir yerde misafirliğe gittim. Adam saç kavurma yapmış. Masanın ortasına koydu yaklaşık 10 erkek yemeye başladık. Herkes çok güzel olmuş abi sen kendin mi yaptın nev’inden sorular sordu. Ben de direkt bu sahne aklıma gelip “bu kuzu eti mi” dedim bekledim ki adam “tabi. Bizim evde guzu etinden başka bişey yenmez” desin
Ne dedi peki onuda yazsaydın merak ettim 😀
@@mathilda1938 he ya ne dedi onu desene kardask
Soruya cevap ver deli etme
Hay ananı sşkyim taksit taksit konuşma yazsana devamı o,c
4 numara güzel miydi bir de 😂
I love how they eat and continue their conversation.
Yaaa genemi izliyorum...bu kacinci oldu...mükemmel!!!
1:20 de polis memuru, komser naci ( yılmaz erdoğan)'nin göçveren mi ? diye sormasına gülüyor. Naci orada g.tveren mi ? anlamında soruyor. Polis memuru, komserle aralarındaki iletişim dolayısıyla espriyi anlayıp gülüyor. İzleyiciye bu hissiyat verilmeye çalışılmış. Nuri Bilge Ceylan'ın sahneye kattığı güzelliklerden birisi. Sahne arkasında da muhabbeti geçmiş bir konu olabilir o diyalog. üzerine doğaçlama bir gülme geliyor büyük ihtimal ama hem çok sırıtmadığı hem de polis memuruyla komser arasındaki iletişimin gücünden kaynaklanan samimi bir gülücük olduğu hissi bıraktığından dolayı filmde de bu haliyle yer almış.
Orhan Okur ben de tam bu gülme neden olmuş diye yazacaktım, bana biraz kendini tutamamış gülmüş gibi geldi murat kılıç, bilemedim.
Ayrıca sanırım, Nuri Bilge abimiz oyuncuları aç bırakarak bu sahneyi çekmiş. Bir de 3:06 da Taner Birsel'in dinlemediği de iyice belli oluyor, daha adam çocuklarını yeni anlatmış, sorup baştan anlattırıyor.
Orhan Okur evet o mezvuyu bende farketmiştim
Bence tamamen istemeden gülmüş.
bak işte bunu çözmek zordur..bravo
Tek başıma yemek yerken hep bu sahneyi açarım.
"Gelir gelir, Allah can sağlığı versin, elektrik de gelir su da gelir, bir şey yok onda...." 😄 Nuri Bilge Ceylan sen muhteşem bir detaysın....
Nuri Bilge Ceylan detaylara çok önem veriyor.Herhangi bir kitabı filme uyarlasa kitaptaki hissi birebir yansıtır eminim.
Nuri Bilge Ceylan'ın en iyi filmi ve filmin en iyi sahnesi, karakterler, jestler mimikler ve Ercan Kesal müthiş bir oyunculuk çıkarmış, bu sahne doyumsuz bir keyif. Anadolu'nun en geniş manzarası bütün zenginliğiyle bu yemekte sergilenmiş, muhteşem
Sahneyi izlerken biran bana dönüp kardeş hayırdır ne dinlion bizi diycekmisler gibi bi piskoza kapıldım :)