What an amazing scene, from a beautiful movie. This scene reminds me of a monologue from Chekhov's short story Enemies, when the doctor is talking to himself about the silence between him and the deceased character's father. Teşekkür ederim Mr. Ceylan, for crafting such exquisite film art. As a film student, I confess your films have marked and influenced me deeply.
Ceylan was impressed by Chokhov. I see Chekhov's stories in the scenes of this film and in Ceylan's other films. I was glad to see someone who understood this.
"yüzyıllardır yağıyor ne farkeder.." burada durup derin bir düşünceye dalıyorum. O yaşlanmış, yüzyıllardır yağan yağmuru düşünüyorum. Ah be nbc dünyanın en güzel filmini çekecek ne vardı..
I guess I'll be the first English comment here. This movie is goddamn beautiful. In writing, in characters, and in cinematography. And this monologue, even though I don't fully understand it, is the prime example of all three of these qualities in one moment.
This scene is one of the most striking/beautiful sequences I've ever seen. Ceylan's films always have such a powerful effect on me, same goes for the films of those great directors like Tarkovsky, Kiarostami or de Oliveira. In my opinion, he's one of the most important directors of our time. I do hope he continues to make films for a long time.
4 yıl olmuş belki şu an bile yoksun belki ben yarın olmayacağım hayat neden yaşanır istek arzu hırs şehvet hepsini geç görev mi üstüne birde sorumluluklar insan olma sorumluluğu korku yaratıcı bilinmezlik.
uzun zamandır kendime vakit ayıramadığım bir dönemdi , bir gün her işi iptal edip , herkesi ekip 2 şişe şarap eşliğinde bu filmi her saniyesini yaşıya yaşıya izledim , ilaç gibi geldi , bu bir film değil zaten , gerçek hayattan bir kesit , ne çekmişsin be baba eline sağlık..
2 kutbun çatışması var bu sahnede, bir tarafta herşeyi anlamsız gören, madden kazanmış belki ama manen mücadele etmeye takati bile olmayan, kaldı ki mücadele için bir sebepte göremeyen, Arabında dediği gibi ölmeden mezara girmiş biri diğer tarafta ise yaşadığı hengameden belki de yaşamın dahi anlamını düşünmeye vakit bulamayan, gayet mutlu, ölümü düşünmemek için kendine yapılacak işler tasarlayan ve bu şekilde onu erteleyebildiğini düşünen, yaşadığı her anı "bir zamanlar Anadolu'da ..." girizgahlarıyla anlatabileceği kadar masalsı görmesini bilen biri. Doktor kaybetmiş bir kişi olarak Araba cevap bile vermeye yeltenmiyor, haklısın felan diyip geçiştiriyor, yani bu sahnede de kendisinden bekleneceği gibi kaybedişi kabul ediyor ve kabuğuna çekiliyor. Arap ise film boyunca kah ağaç sallayıp meyve düşürüyor, kah bahçede kavun bulup arabanın bagajına atıyor kazanmaya yani hayattan keyif almaya devam ediyor, tıpkı kendisinden bekleneceği gibi. Herkes bu sahneden kendine bir pay biçip karşı kutbu eleştirme sevdasına düşmüş gibi ama ne arap gibi olmak iyidir ne doktor gibi. Her aşırılığın kötü olduğu, dengenin ideal olduğu bu varoluşta her kutup kendini daha iyisine törpüleyebilir.
This movie has the most exclusive elements of cinematography. The level of art in this movie is such a state of art.👌 I really appreciate to NBC what he is doing, thereby we could watch such a movie.
@@burakulukaya2495 kardeşim nasıl gidiliyor keskin myoya varmadan sağa yol ayrımı var oradan mı gidiliyor çok gitmek istiyorum da yardımcı olur musun yol Tarifinde
Sanki orada arabada oturan, rüzgarı ensesinde hisseden benmişim gibi. Sahne o derece içine alıyor insanı. Bi dinginlik geliyor insanın ruhuna. bir sükunet. Holywood filmlerini izleyerek büyüyenler, trenin ekranın sağından soluna geçişine bile sabredemezler. Oysa bilmezler ki sahnede hiçbir ayrıntı boşuna değil. Hepsinin temsil ettiği bir olgu var. İş onu okuyabilmekte.
Abdullah Abdullah Ciğerlerinde kum olması demek, adamın diri diri gömülmesi demekti. Bu durum basit bir "sarhoşken adam öldürme vakasından" fazlası demekti yani. Doktor katilin daha fazla ceza almasını istemedi. Bu yüzden bu detayı yazdırmadı. Yazdırmama sebebi ise katilin cezaevinden çıktıktan sonra çocuğuna bakma ihtimaliydi. Ama sonuçta doktor da yalan söylemişti. Cesetteki kan ona da sıçradı. O da bozuk düzenin içindeki yerini aldı.
Doktorun karakterinde kendimi buluyorum artık varoluşsal sancılar mı dersiniz ne dersiniz deyin.. Çok düşünüyorum az konuşuyorum, uzun zamandır yalnız yaşıyorum bazen dışarı çıkıp boş boş dolaşıp etrafı gözlemliyorum, gündelik konular zerre ilgimi çekmiyor 'amaç ne' asıl ona kafa yoruyorum, çoğu şeyi boş buluyorum, yeni insanlar tanımak da istemiyorum hem kendimi de tanıyamıyorum bazen anlamıyorum da,bilmiyorum nereye gidecek bu işin sonu
Selam. Allaha yakinlas. Islam dinini yasamaya calis. Senin durumunda olup dine inanmayanlarin sonu kotu senaryolarla bitiyor. Ama inanlarin, Allahi bulanlarin iyi. Aradigim buymus diyorlar. Yoksa dunyaya neden geldik, hersey bos intihar falan
Bence bu işin sonu iyi bir yere gitmez fazla düşünme bu konuları herkes içinde bazı çatışmalar yaşar. Bu doğamız gereği ama böyle her şeye boş gözüyle bakarsan kendine zarar verirsin en sonunda. hayatta güzel şeylerde vardır. Onlara odaklan ve mutlu olduğun anları unutma
Türk sinemasının gelmiş geçmiş en başarılı filmi. Bu sahne de bence filmin en etkileyici sahnesi. Harikasın Nuri Bilge... İğde beline yağmur yağıyor. Yağsın! Yüzyıllardır yağıyor, ne fark eder? Ama bundan sadece 100 yıl sonra bile Arap, ne sen ne ben ne savcı ne komiser.. Hani şairin dediği gibi; yine yıllar geçecek ve geriye benden bir iz kalmayacak, yorgun ruhumu karanlık ve soğuk kuşatacak.
Bu filmi en az 10 kez izledim. Birinde doktorun gözünden, birini savcının, birini arabın, ötekinin berikinin.. gerçekten hepsinde de birbirinden müthiş 10 farklı film izlemiş oldum diyebilirim. ❤
Muhteşem bir soyutlama, ışık kullanımı, doğallığın sanatla, edebiyatla ve felsefe ile harmanlanması... Kısaca eşsiz bir sanat örneği... Varoluşçuluğun daniskası!..
Çok etkilendiğim bir sahne. Vurgulanmak istenen ana temayı veren, kamera açısı ve görüntünün çok az olup kullandığı ilkelerle çok şey anlatan sinemanın sanat olabileceği düşüncesini destekleyen Nuri Bilge Ceylan klasiği.
Bu sahne aslında filmin yaratıcısı için bir savaş sahnesi. Tüm film boyunca doktor, tıpkı yaratıcısı gibi var olmakla olmamak arasında kararsız kalmış bir adam. Ve bu sahnede nihilizmi ayyuka çıkıyor. Doktorun varlığının asıl ''anti''si Arap. Hem izleyiciye, hem Doktor'a hem de onun yaratıcısına göre aslında çok sığ ve bayat bir cevap veriyor Arap, Doktor'un nihilist tiradına karşılık. ''İlerde anlatırsın, çoluğuna çocuğuna, anın olur...'' Aslında bu sığ söz öbeğinin ne kadar güçlü ve gerçek olduğunu sonradan öğreniyoruz. Arap verdiği bu gerçekte tradisyonalist olan cevabı ile Doktor'un nihilizmini tokatlıyor resmen. Çünkü esasen Doktor'un tiradı bir nihilist söylem değil, sandığının aksine bir varoluş sancısı. Arap ise (belki bilerek, belki bilmeyerek) nihilizmin en hakiki anti'si olan tradisyonalism ile Doktor'un tiradını yerle bir ediyor. Var olamayacak olmaktan korkan Doktor'a ''Üre!'' diyor. Arkanda genlerini taşıyan insanlar ve bir ''legacy'' bırak diyor. Zira her nihilist'de olduğu gibi Doktor da bir başkalarının genetik mirasçısı ve bayrak yarışçısı olduğunu çoktan unutmuş durumda. Arap'ın bu savaştan galip geldiğini biliyoruz. Çünkü filmi izliyoruz. Doktor onun dediği gibi geride bir legacy bırakmak adına bu anısını yazdı. O anı film oldu...
çok yerinde tespit. Zaten Arap kendince yaşamanın sırrını çözmüş.Kendini koruyor,atlamıyor her şeye. Cesedin başında kavunları düşünecek kadar bencil ya da gamsız.
Bence doktor aşmış biri, düşünce tarzı ve söylemleri unique arap'ın cevabı yetersiz ve basit bence doktor bu kelamları ettikten sonra ben nediyorum bu müptezel pezevenk ne diyor demiştir. Andolu halkının genelinde sur vardır karşısındaki ne konuşursa ne derse desin hep bir cevabı vardır bilsede bilmesede Arap = ingnored is blesss.
Sahneleri sürekli geriye sarıp sarıp izlediğim bir filmdi bu sahne ise bende çok ayrı bir yer tuttu doktorun cümleleri sanki benim dilimden dökülmüş gibiydi hayran kalmamak elde değil
Kanalın abone sayısı 52 k böyle mükkemmel yönetmenlerin kıymetini bilmiyoruz ! İyiki uluslararası festivaller var onlar bu güzel insanların hakkını teslim ediyor...
Nuri Bilge once said ''Cinema hasn't produced its Dostoyevski yet'' in his speech but he has pushed the limits in this scene to disprove his own sentence.
Filmde savcı hem kendisini hem maktülü clark gable'a benzetiyor ya aslında film boyunca doktor söyledikleriyle maktül gibi savcıyı da diri diri mezara gömüyor :)
Doktorun varoluşsal sancılarını Arap “ileride çoluk çocuğuna anlatırsın yani ne bilim” gibi klişe ve basit bir söylemle yıkması muazzam bir sahne. “Oyunuculuk saklamaktır, göstermek değil” görüşünün öncüsü Nuri Bilge Ceylan’a selam olsun🎈
hayati ne zaman sorgulasam, ne zaman hayat manasini kaybetse, bu videoyu acip izliyorum, neden onu da tam bilmiyorum. burada bir cok kisinin dedigi gibi kendimi orada hiss ediyorum, onlar konusuyor ben dinliyorum sanki.
Doktor filmin göbeği ve bu sahne de bu filmin göbeği. Doktor nesli tükenmekte olan bir karakter. Silik bir karakter olmamakla birlikte silinmekle silinmemek arasında duran bir kişilik. En iyisi şöyle diyelim silinmek üzere silinmemek için direnen yapısı olan bir kişilik bu yüzden sayıları az ve bu yüzden de nesli tükenmek üzere bir karakter. Sanatçı Ceylan'a göre nihilist ve sorgulayıcı bir tavrı var yalnız filmde bunu alamıyoruz onun yerine daha çok "eylemsizlik" üzerine bir tavrı var. Bir çıkış arayıp da bulamayan bir yapısı. Çaresizliği yansıtmıyor amma eylemsizlik fiilini ya da fiilsizliğini çok güzel veriyor. Doktor başlı başına en düzgün adam orda. Doktor ve Diğerleri de olabilirmiş filmin ismi bu manada. Çünkü öbürleri toplumda sayılarına bolca rastladığımız yapıda vs tipte birileri. Filmde doktora ihtiyacımız var, ihtiyaç duyuyoruz. Bunun dışında gizli bir inançsızlık var onda. Materyalist bir yok olma kasveti bu da sözlerine yansıyor. Bundan yalnızca 100 yıl sonra ne sen ne ben ne komiser..
+Hüseyin Atlıhan Tesekkurler Huseyin. Dunya sinema tarihine girmis bütün doktor karakterleri içinde yer bulabilmiş bir gerçek doktor var karşımızda burada.
Doktorun bütün eğitimine birikimine rağmen şehirden geldiği için film boyunca farklı kişiler üzerinden gerek polis tarafından gerek şoför tarafından verilen öğütleri dinlemek zorunda kaldığını görüyoruz.Doktorun olayları benimsediğini ve iliklerine kadar hissettiğini son sahnede zaten görebiliyoruz buna karşın olay örgüsünde bulunan diğer kişilerin olayları yüzeysel bir şekilde değerlendirdiğine tanıklık ediyoruz.Mesela burda şoförün bütün olayı sadece ileride anlatabileceğin bir hikaye diye özetlemesi yaşananları ve durumun psikolojisini pek de anlamadığına delalet.Bu arada doktorun perspektifi diğer bireylere göre gerçekten çok yönlü.Ne kadar eleştirilebilir olsa da gerektiğinde kendini katil yerine koyup, olayları bütünsel değerlendirerek çocuğu ve aileyi düsünerek onların hayatlarına küçük bir dokunuşta bulunduğunu gözlemliyoruz.
Filmi daha iyi anlayabilmek için filmin çekildiği ve olaylarin geçtiği Keskin'de yaşamak gerek. Keskin - memleketim- kanımca Anadolu'yu ve Anadolu insanını en iyi kategorize eden yerdir. Yaşayan bilir. Ercan abi -kendisi ile tanışmışligim olmasina binaen- Keskin'de görev yaptığı için bilir bu coğrafyayı. Ah Keskinim ah...
Keşke nuri bilge ceylan yunus emrenin hayatını film yapsa o bozkırın havasını o dervişin dağ taş tepe gezerek içsel yolculuğu nu mükemmel yansıtacağına eminim
Oralı olduğum için kendimi şanslı hissediyorum bu filmi izledikten sonra. İğdebeli'ne ve Keskin'e bakan hakim bir tepede oturup sigara yakıp bu tiradı kafamda canlandırıyorum. Dünyada bana bundan daha fazla haz veren fazla şey olmamıştır
İlerde bir çoluk çocuk sahibi olunca, anlatacak hikayen olur Bir zamanlar anadolu’da dersin ücra bir yerde görev yaparken işte böyle bir gece yaşamıştık......
Bana tekrar Türkiye filmlerini izlemek için sebep veren adamsın abi, sayende sinemanın vurdu kırdı aksiyon ve komediden ibaret olmadığını gördüm. Teşekkürler abi
Bu sahneden ince bir ironi var : Doktorun şiirinin felsefi boyutundan arap hiç bir şey anlamıyor. Doktara çok düz cümleler kurarak karşılık veriyor. Burada Anadolu insanın düşünsel yapısına ince bir gönderme var.
Çok zor durumdayım bir hayalim kalmadı çok uğraştım ama hayat hep engel koydu hak etmiştim ne seven ne eden ne de heves keşke bir sevenim bir heyecanım olsaydı üstüne tanrı varoluş şu bu insan olmak keşke hiç var olmasaydım
Bu ne harika bir sahnedir, sanki bir film izlemiyorum, varolussal bir kitap okuyorum. Arabin elmayi isirisi cok sey anlatiyor, gel gor ki doktor gibi bir kez varolussal krize girdin mi cikamiyorsun... Isin sonunda hayata nasil baktigna geliyor is, Arap gibi mi doktor gibi mi. Ve cogu zaman iki karakterden birine doguyoruz, secemiyoruz.
ne fark eder ? yüzümü gördüm bu filmde.. hislerimi bitmişliği boşvermişliği...konuşmasan bile yüzünden akan kederi gördüm... çok şey var çok. Ama kime ne anlatacaksın ?
Şimdi sıkılırsın edersin de bir gün gelir belki burada yaşadığın şeyler hoşuna bile gidebilir. çoluk çocuk sahibi olunca anlatılacak bir hikayen olur fena mı? Bir zamanlar Anadolu'da dersin ücra Bir yerde görev yaparken işte böyle böyle bir gece yaşamıştık dersin anlatırsın yani ne bileyim masal gibi... Ne geceler yaşadım aynı böyle, aynı böyle...
Sahnede dikkati çeken bir ayrıntıda şu; doktorun tarif ettiği adeta yok olma duygusu kendisine bir ferahlık veriyor, sanki yaşanılan bütün acıları sancıları ölmekle son bulacak, karanlık ve soğuk olarak tanımladığı o hiçlik dahi varolmanın, bilinç sahibi olmanın ve yaşamanın verdiği eziyete oranla kendisine hoş bir seçenekmiş gibi geliyor ve kamera doktora dönünce doktorun yüzünün güldüğünü görüyoruz fakat bu durum savcıyı korkutuyor, ölmek duygusu mu diyelim hesap verme endişesi mi diyelim bilmiyoruz ama doktorun betimlediği olaylar öylesine ürpertiyor ki savcı kafasını camdan dahi dışarı çıkarmıyor ve ürkek bakışlarla doktoru izliyor belki de doktorun düşüncelerinin birazda kendisinde olmasına iç geçirerek.
Uçsuz bucaksız gökten gözlerinizi ayırmadan bakarken, her nedense düşüncelerinizde, duygularınızda, yalnız olduğunuz bilinci uyanır. Kendinizi umarsızlık içinde yalnız, en yakınınız saydığınız kimselerden uzak, çok uzak bulursunuz. Koca evrende değersiz bir varlık olarak görürsünüz kendinizi. Binlerce yıldır gökyüzünden bakan yıldızlar, insanın kısacık yaşamını umursamayan, bilinmeyenlerle dolu gökyüzü ve karanlık... siz onlarla göz göze gelip anlamlarını çözmeye çalıştıkça suskunluklarıyla içinizi ezerler. İşte o anda mezarda bizleri bekleyen yalnızlık aklınıza gelir. Yaşam gerçeği; tüm gerçeği, tüm korkunçluğu, umarsızlığıyla beyninizde çakar... (Anton Çehov - Bozkır) ' Yerli sinemanın Çehov'u ' da kısacık bir şiirle anlatmış tüm meseleyi.
Bozkırın ortasında yapayalnız bir bilim adamısın doktor. Çıkış yolu arıyor da çıkamıyor musun yoksa bu metafordan sen de hoşnut musun? Sen hangisisin, ya da hangisi sensin?
Derin insanlar ne zaman böyle üstü kapalı duygusal bir sohbet daveti bulsa hemen atlarlar. Sonradan da pişman olurlar. Bu sahnede Mümtaz Taylan kendi derdini yalın bir dille anlatmış. Doktorsa kendi derdini şiirsel bir dille anlattığı için Arap bunu anlamıyor ve konuyu abarttığını düşünüyor. Doktor, daha sözünü bitirmeden fazla duygusal konuştuğunu ve Arap'ın bunlardan pek bir şey anlamayacağını düşünerek "Öyle değil mi Arap?" diyor. Müthiş bir sahne.
Bi çok kişi doktorun varoluşsal sıkıntı çektiğini yazmış bence öyle bi derdi yok doktorun, onun derdi başka,ilişkisinden dolayı büyük ihtimalle. Bu arada çook iyi film🎥🎬
O dağın eteğinden bir tren gidiyor.görünen tren ve ışıkları.ya görünmeyen içindeki umutlar, hayaller,sevinçler üzüntüler.trenle birlikte onlar da gidiyor,
**şimdi sıkılırsın edersin de bir gün gelir belki burada yaşadığın şeyler hoşuna bile gidebilir... anlatırsın yani ne bileyim, masal gibi... :( ulen bu sahne nedir neyin kelamı bu yav
What an amazing scene, from a beautiful movie. This scene reminds me of a monologue from Chekhov's short story Enemies, when the doctor is talking to himself about the silence between him and the deceased character's father. Teşekkür ederim Mr. Ceylan, for crafting such exquisite film art. As a film student, I confess your films have marked and influenced me deeply.
Ceylan was impressed by Chokhov. I see Chekhov's stories in the scenes of this film and in Ceylan's other films. I was glad to see someone who understood this.
Çok nihilistik bir sahne, insanı alıyor yokluğun kalbine bırakıyor, inanılmaz.
Çok güzel tanımlamışsın
anton cehov’un altıncı koğuş. kitabı da ayan beyan bunu anlatıyor ... nuri bilge ceylanın da çok esinlendiği yazardır kendisi
Yokluğun kalbi dediğin Anadolu'daki her hangibir kasaba vu sahneyi şehir esaretinden çıkıp yasayabilirsin kaybolmadan
"yüzyıllardır yağıyor ne farkeder.." burada durup derin bir düşünceye dalıyorum. O yaşlanmış, yüzyıllardır yağan yağmuru düşünüyorum. Ah be nbc dünyanın en güzel filmini çekecek ne vardı..
lan bu kadar güzel bi film olamaz ya varımızı yoğumuzu nuri bilge ceylana yatıralım
Aşırı katılıyorum.
Bu sahneyi aşamıyorum. Bozkır, o rüzgarın sesi, savcının halleri...Bazen açıp defalarca izliyorum. Bana ait bir şeyler varmış gibi.
Aynı şeyleri düşünüyorum...garip
@@ibrahimklc6065 hepimizi buraya getiren şeyler benzerse demek
I guess I'll be the first English comment here. This movie is goddamn beautiful. In writing, in characters, and in cinematography. And this monologue, even though I don't fully understand it, is the prime example of all three of these qualities in one moment.
zoobify112 glad you like it, it is subjectively the most succesful Turkish movie
Yes it is! Masterpiece
Luck to watch it in native
I'm afraid the subtitles do not suffice.
Pls tell what is the context of this scene
This scene is one of the most striking/beautiful sequences I've ever seen. Ceylan's films always have such a powerful effect on me, same goes for the films of those great directors like Tarkovsky, Kiarostami or de Oliveira. In my opinion, he's one of the most important directors of our time. I do hope he continues to make films for a long time.
bazen aklıma geldikçe açar izlerim bu sahneyi beni alıp götürür uzaklara bundan sadece 100 yıl sonra hiçbirimiz kalmayacak değilmi hemde hiçbirimiz
Utku Yalcin sen de bizim hemen öldürdün be
4 yıl olmuş belki şu an bile yoksun belki ben yarın olmayacağım hayat neden yaşanır istek arzu hırs şehvet hepsini geç görev mi üstüne birde sorumluluklar insan olma sorumluluğu korku yaratıcı bilinmezlik.
Ne zaman kendimi kaybolmuş hissetsem açar bu sahneyi izlerim. Varoluş sancılarını, yitmişliği bu kadar güzel anlatan çok az sahne vardır. Teşekkürler.
Kesinlikle, yalnız değilsin
uzun zamandır kendime vakit ayıramadığım bir dönemdi , bir gün her işi iptal edip , herkesi ekip 2 şişe şarap eşliğinde bu filmi her saniyesini yaşıya yaşıya izledim , ilaç gibi geldi , bu bir film değil zaten , gerçek hayattan bir kesit , ne çekmişsin be baba eline sağlık..
2 kutbun çatışması var bu sahnede, bir tarafta herşeyi anlamsız gören, madden kazanmış belki ama manen mücadele etmeye takati bile olmayan, kaldı ki mücadele için bir sebepte göremeyen, Arabında dediği gibi ölmeden mezara girmiş biri diğer tarafta ise yaşadığı hengameden belki de yaşamın dahi anlamını düşünmeye vakit bulamayan, gayet mutlu, ölümü düşünmemek için kendine yapılacak işler tasarlayan ve bu şekilde onu erteleyebildiğini düşünen, yaşadığı her anı "bir zamanlar Anadolu'da ..." girizgahlarıyla anlatabileceği kadar masalsı görmesini bilen biri. Doktor kaybetmiş bir kişi olarak Araba cevap bile vermeye yeltenmiyor, haklısın felan diyip geçiştiriyor, yani bu sahnede de kendisinden bekleneceği gibi kaybedişi kabul ediyor ve kabuğuna çekiliyor. Arap ise film boyunca kah ağaç sallayıp meyve düşürüyor, kah bahçede kavun bulup arabanın bagajına atıyor kazanmaya yani hayattan keyif almaya devam ediyor, tıpkı kendisinden bekleneceği gibi.
Herkes bu sahneden kendine bir pay biçip karşı kutbu eleştirme sevdasına düşmüş gibi ama ne arap gibi olmak iyidir ne doktor gibi. Her aşırılığın kötü olduğu, dengenin ideal olduğu bu varoluşta her kutup kendini daha iyisine törpüleyebilir.
Çok güzel anlatmışsınız. Aynen sizin gibi düşünmüştüm :)
🙏
This movie has the most exclusive elements of cinematography. The level of art in this movie is such a state of art.👌 I really appreciate to NBC what he is doing, thereby we could watch such a movie.
Köyümün hemen yanında olan İğdebeli... Bu sene gittim ve sırf bu sahneyi yaşayabilmek için oturdum etrafı seyrettim.
Bir efsanesin NBC.
Keskine mi bağlı burası
@@halilhalil7400 Çelebiye bağlı, Keskin'e çok yakın
@@burakulukaya2495 kardeşim nasıl gidiliyor keskin myoya varmadan sağa yol ayrımı var oradan mı gidiliyor çok gitmek istiyorum da yardımcı olur musun yol Tarifinde
Burak ulukaya kardeş ilk çeşmenin tam nerede oldugu biliyomusun bende çok merak ettim hatta geçen hafta dag solaklısı tarafına gittim fakat bulamadım
@@muhammed_sen tam bilmiyorum malesef
Sanki orada arabada oturan, rüzgarı ensesinde hisseden benmişim gibi. Sahne o derece içine alıyor insanı. Bi dinginlik geliyor insanın ruhuna. bir sükunet. Holywood filmlerini izleyerek büyüyenler, trenin ekranın sağından soluna geçişine bile sabredemezler. Oysa bilmezler ki sahnede hiçbir ayrıntı boşuna değil. Hepsinin temsil ettiği bir olgu var. İş onu okuyabilmekte.
Abdullah Abdullah Anlamadığın şey neydi? Neyi merak ediyorsun yani?
Abdullah Abdullah Doktorun otopsi raporunda neden yalan söylediğini mi merak ediyorsun?
Abdullah Abdullah Ciğerlerinde kum olması demek, adamın diri diri gömülmesi demekti. Bu durum basit bir "sarhoşken adam öldürme vakasından" fazlası demekti yani. Doktor katilin daha fazla ceza almasını istemedi. Bu yüzden bu detayı yazdırmadı. Yazdırmama sebebi ise katilin cezaevinden çıktıktan sonra çocuğuna bakma ihtimaliydi. Ama sonuçta doktor da yalan söylemişti. Cesetteki kan ona da sıçradı. O da bozuk düzenin içindeki yerini aldı.
Abdullah Abdullah Rica ederim. Henüz hukuk fakültesinde öğrenciyim. İş sahibi olamadık daha.
Grim Beorn ben de yakın zamanda izlemiştim pek anlam verememiştim. Teşekkürler çok yararlı oldu.
Doktorun karakterinde kendimi buluyorum artık varoluşsal sancılar mı dersiniz ne dersiniz deyin.. Çok düşünüyorum az konuşuyorum, uzun zamandır yalnız yaşıyorum bazen dışarı çıkıp boş boş dolaşıp etrafı gözlemliyorum, gündelik konular zerre ilgimi çekmiyor 'amaç ne' asıl ona kafa yoruyorum, çoğu şeyi boş buluyorum, yeni insanlar tanımak da istemiyorum hem kendimi de tanıyamıyorum bazen anlamıyorum da,bilmiyorum nereye gidecek bu işin sonu
Selam. Allaha yakinlas. Islam dinini yasamaya calis. Senin durumunda olup dine inanmayanlarin sonu kotu senaryolarla bitiyor. Ama inanlarin, Allahi bulanlarin iyi. Aradigim buymus diyorlar. Yoksa dunyaya neden geldik, hersey bos intihar falan
Abi Çorum a git.bak huzur orda
vereceğiniz tavsiyenin amk ne çorumu ne dini lan
Bence bu işin sonu iyi bir yere gitmez fazla düşünme bu konuları herkes içinde bazı çatışmalar yaşar. Bu doğamız gereği ama böyle her şeye boş gözüyle bakarsan kendine zarar verirsin en sonunda. hayatta güzel şeylerde vardır. Onlara odaklan ve mutlu olduğun anları unutma
gerizekalı mısınız kardeşim ? bu raddeye gelmiş bir insan sizin vereceğiniz tavsiyelerin hepsini kafasında bir yerde irdeleyip çöpe atmıştır zaten.
Sanırım izlediğim en iyi filmdi-onlarca film izledim ve bunu bana hissettirdiğin için teşekkürler NBC-
I cant overstate how beautiful this scene is
This scene is absolute beauty
One of the best scene in the Turkish cinema history 👍 Respect and congratulations 👏👏👏
Türk sinemasının gelmiş geçmiş en başarılı filmi. Bu sahne de bence filmin en etkileyici sahnesi.
Harikasın Nuri Bilge...
İğde beline yağmur yağıyor. Yağsın! Yüzyıllardır yağıyor, ne fark eder? Ama bundan sadece 100 yıl sonra bile Arap, ne sen ne ben ne savcı ne komiser.. Hani şairin dediği gibi; yine yıllar geçecek ve geriye benden bir iz kalmayacak, yorgun ruhumu karanlık ve soğuk kuşatacak.
"Yorgun ruhunu karanlık ve soğuk kuşatacak." Dehşet verici.
Şuan haziran 2020 01.08 saat rüzgar oldu mu bu sahne aklıma gelir ki yine geldi açtım
Ne demek istiyor bununla?
Yani niye bunu söylüyor ki?
Ne onlar nede sen ben geriye zerremiz kalmaz. ne zaman göçeceğimiz bile belli değil her vaktimizi yerinde değerlendirelim
Bu filmi en az 10 kez izledim. Birinde doktorun gözünden, birini savcının, birini arabın, ötekinin berikinin.. gerçekten hepsinde de birbirinden müthiş 10 farklı film izlemiş oldum diyebilirim. ❤
Muhteşem bir soyutlama, ışık kullanımı, doğallığın sanatla, edebiyatla ve felsefe ile harmanlanması... Kısaca eşsiz bir sanat örneği... Varoluşçuluğun daniskası!..
Çok etkilendiğim bir sahne. Vurgulanmak istenen ana temayı veren, kamera açısı ve görüntünün çok az olup kullandığı ilkelerle çok şey anlatan sinemanın sanat olabileceği düşüncesini destekleyen Nuri Bilge Ceylan klasiği.
Muhteşem ötesi bir sahne. Çok başka bir dünyaya taşıyor beni
Bu sahne aslında filmin yaratıcısı için bir savaş sahnesi. Tüm film boyunca doktor, tıpkı yaratıcısı gibi var olmakla olmamak arasında kararsız kalmış bir adam. Ve bu sahnede nihilizmi ayyuka çıkıyor. Doktorun varlığının asıl ''anti''si Arap. Hem izleyiciye, hem Doktor'a hem de onun yaratıcısına göre aslında çok sığ ve bayat bir cevap veriyor Arap, Doktor'un nihilist tiradına karşılık. ''İlerde anlatırsın, çoluğuna çocuğuna, anın olur...'' Aslında bu sığ söz öbeğinin ne kadar güçlü ve gerçek olduğunu sonradan öğreniyoruz.
Arap verdiği bu gerçekte tradisyonalist olan cevabı ile Doktor'un nihilizmini tokatlıyor resmen. Çünkü esasen Doktor'un tiradı bir nihilist söylem değil, sandığının aksine bir varoluş sancısı. Arap ise (belki bilerek, belki bilmeyerek) nihilizmin en hakiki anti'si olan tradisyonalism ile Doktor'un tiradını yerle bir ediyor. Var olamayacak olmaktan korkan Doktor'a ''Üre!'' diyor. Arkanda genlerini taşıyan insanlar ve bir ''legacy'' bırak diyor. Zira her nihilist'de olduğu gibi Doktor da bir başkalarının genetik mirasçısı ve bayrak yarışçısı olduğunu çoktan unutmuş durumda. Arap'ın bu savaştan galip geldiğini biliyoruz. Çünkü filmi izliyoruz. Doktor onun dediği gibi geride bir legacy bırakmak adına bu anısını yazdı. O anı film oldu...
Ünsal Çetinkaya 👏👏👏👏👏acayip bi yorum
çok yerinde tespit. Zaten Arap kendince yaşamanın sırrını çözmüş.Kendini koruyor,atlamıyor her şeye. Cesedin başında kavunları düşünecek kadar bencil ya da gamsız.
Birader çok felsefik yorumlamışsın.Valla kapasitemizi aştı :)
Seninle iki tek atılır. Kardeş.
Bence doktor aşmış biri, düşünce tarzı ve söylemleri unique arap'ın cevabı yetersiz ve basit bence doktor bu kelamları ettikten sonra ben nediyorum bu müptezel pezevenk ne diyor demiştir. Andolu halkının genelinde sur vardır karşısındaki ne konuşursa ne derse desin hep bir cevabı vardır bilsede bilmesede Arap = ingnored is blesss.
muazzam bir film bence
Sen nasıl bir insansın ya inanın bitiyorum filme kaç kez izledim bilmiyorum. Ma ettin bizi nuri abi
Sahneleri sürekli geriye sarıp sarıp izlediğim bir filmdi bu sahne ise bende çok ayrı bir yer tuttu doktorun cümleleri sanki benim dilimden dökülmüş gibiydi hayran kalmamak elde değil
Filmin en güzel sahnelerinden biriydi
Filmi seyretmiyoruz her sahnede oralarda biryerlerdeyiz.Büyük üstadsın Nuri Bilge Ceylan.
Just beautiful scene
Bir Zamanlar Anadolu'da keşke bir kitap olsaydı. Ne okunurdu be...
Kanalın abone sayısı 52 k böyle mükkemmel yönetmenlerin kıymetini bilmiyoruz ! İyiki uluslararası festivaller var onlar bu güzel insanların hakkını teslim ediyor...
Bir zamanlar Anadolu’da dersin böyle böyle bir gece yaşamıştık dersin
Yaa
Kendimi gece gece Anadolu ' da hissediyorum.🌹 🙋🏻♀️ ❤
Nuri Bilge once said ''Cinema hasn't produced its Dostoyevski yet'' in his speech but he has pushed the limits in this scene to disprove his own sentence.
Could you pls explain why this scene is so artistic & how he pushed the limits of the scene.. I'm trying to understand :)
@@ikangovanc6773 you won't, don't bother yourself.
Harika bir sahneydi 🖤
Sanki bende aralarındayım. Birazdan konuya dahil olucam gibi.. NBC sen çok efsanesin..
Nefis bir sahne ..
"Ya ne yaptın doktor? Daha yapılacak dünya kadar işimiz var, sen ÖLMEDEN bizi MEZARA soktun ha... Düşünmeyeceksin öyle.."
Filmde savcı hem kendisini hem maktülü clark gable'a benzetiyor ya aslında film boyunca doktor söyledikleriyle maktül gibi savcıyı da diri diri mezara gömüyor :)
Doktorun varoluşsal sancılarını Arap “ileride çoluk çocuğuna anlatırsın yani ne bilim” gibi klişe ve basit bir söylemle yıkması muazzam bir sahne. “Oyunuculuk saklamaktır, göstermek değil” görüşünün öncüsü Nuri Bilge Ceylan’a selam olsun🎈
Bu görüşün öncüsü NBC değil
@@ozmenaydn5060 direkt olarak bu aforizmanın sahibi olmayabilir, benim açımdan öyle. Öncüsünü biliyorsan aydınlatabilirsin dostum✌️
Kim?
@@thepala6418 adını tam bilmiyorum ama Hollywood dan galiba, yaşlı bi aktör anlatıyordu eski zamanlarda
@@ozmenaydn5060yani keşke bilseydin dostum güzel olurdu öncüsü değil diyip de sanki hepimizi aydınlatacak gibi oldun bir an..Sevgiler..
Hani şairin dediği gibi;
“Yine yıllar geçecek ve geride benden bir iz kalmayacak. yorgun ruhumu karanlık ve soğuk kuşatacak.”
Ahmet Mümtaz Taylan sen efsanesin efsane
hayati ne zaman sorgulasam, ne zaman hayat manasini kaybetse, bu videoyu acip izliyorum, neden onu da tam bilmiyorum. burada bir cok kisinin dedigi gibi kendimi orada hiss ediyorum, onlar konusuyor ben dinliyorum sanki.
film kirikkalenin keskin ilcesinde cekilmistir..yok boyle oyunculuk bir sanat eseri cikmis
kanka şarkı önersene gercekten begendiğin (metal)
Keskin liyim çekildiği yılları bilirim bu flimin ama bu kadar mükemmel olacağını hiç tahmin etmemiş dim
Yine yıllar geçecek ve geride benden bir iz kalmayacak
Aynı anda hem muhteşem bir Ressam, hem inanılmaz bir Yönetmen! O, bir Bilge Ceylan! Muhteşem!... 👏👏👏👏
Doktor filmin göbeği ve bu sahne de bu filmin göbeği.
Doktor nesli tükenmekte olan bir karakter.
Silik bir karakter olmamakla birlikte silinmekle silinmemek arasında duran bir kişilik. En iyisi şöyle diyelim silinmek üzere silinmemek için direnen yapısı olan bir kişilik bu yüzden sayıları az ve bu yüzden de nesli tükenmek üzere bir karakter.
Sanatçı Ceylan'a göre nihilist ve sorgulayıcı bir tavrı var yalnız filmde bunu alamıyoruz onun yerine daha çok "eylemsizlik" üzerine bir tavrı var. Bir çıkış arayıp da bulamayan bir yapısı. Çaresizliği yansıtmıyor amma eylemsizlik fiilini ya da fiilsizliğini çok güzel veriyor.
Doktor başlı başına en düzgün adam orda. Doktor ve Diğerleri de olabilirmiş filmin ismi bu manada. Çünkü öbürleri toplumda sayılarına bolca rastladığımız yapıda vs tipte birileri. Filmde doktora ihtiyacımız var, ihtiyaç duyuyoruz.
Bunun dışında gizli bir inançsızlık var onda. Materyalist bir yok olma kasveti bu da sözlerine yansıyor. Bundan yalnızca 100 yıl sonra ne sen ne ben ne komiser..
çok güzel bir yorum bravo valla
+Hüseyin Atlıhan Tesekkurler Huseyin.
Dunya sinema tarihine girmis bütün doktor karakterleri içinde yer bulabilmiş bir gerçek doktor var karşımızda burada.
Yüreğine sağlık, yorumlarinda en az film kadar etkileyici.
Çok yerinde tespit olmuş,tebrikler...
Vaaavv benim kafa yapimdan biri sagaaaaa
Doktorun bütün eğitimine birikimine rağmen şehirden geldiği için film boyunca farklı kişiler üzerinden gerek polis tarafından gerek şoför tarafından verilen öğütleri dinlemek zorunda kaldığını görüyoruz.Doktorun olayları benimsediğini ve iliklerine kadar hissettiğini son sahnede zaten görebiliyoruz buna karşın olay örgüsünde bulunan diğer kişilerin olayları yüzeysel bir şekilde değerlendirdiğine tanıklık ediyoruz.Mesela burda şoförün bütün olayı sadece ileride anlatabileceğin bir hikaye diye özetlemesi yaşananları ve durumun psikolojisini pek de anlamadığına delalet.Bu arada doktorun perspektifi diğer bireylere göre gerçekten çok yönlü.Ne kadar eleştirilebilir olsa da gerektiğinde kendini katil yerine koyup, olayları bütünsel değerlendirerek çocuğu ve aileyi düsünerek onların hayatlarına küçük bir dokunuşta bulunduğunu gözlemliyoruz.
şu sahnenin kamera arkası olsa da tepedeki ışıklandırmayı görebilsek keşke. minik bir andromeda var muhtemelen
Filmi daha iyi anlayabilmek için filmin çekildiği ve olaylarin geçtiği Keskin'de yaşamak gerek. Keskin - memleketim- kanımca Anadolu'yu ve Anadolu insanını en iyi kategorize eden yerdir. Yaşayan bilir. Ercan abi -kendisi ile tanışmışligim olmasina binaen- Keskin'de görev yaptığı için bilir bu coğrafyayı. Ah Keskinim ah...
Keşke nuri bilge ceylan yunus emrenin hayatını film yapsa o bozkırın havasını o dervişin dağ taş tepe gezerek içsel yolculuğu nu mükemmel yansıtacağına eminim
Acaba bundan 100 yıl sonra bu sahneyi izleyen olur mu ?
ben de çok merak ediyorum
Oralı olduğum için kendimi şanslı hissediyorum bu filmi izledikten sonra. İğdebeli'ne ve Keskin'e bakan hakim bir tepede oturup sigara yakıp bu tiradı kafamda canlandırıyorum. Dünyada bana bundan daha fazla haz veren fazla şey olmamıştır
Aslında doktor burada doğanın ölümsüz olduğunu, çok güçlü olduğunu lakin insanın doğa karşısında çaresiz ve yenik ya da yenileceğini vurguluyor....
Kesinlikle haklısınız aynı zaman da Arap da onun tam zıttı maddeci ceset koyarken bile kavun gibi şeylerin derdinde
Hala izliyorum
İlerde bir çoluk çocuk sahibi olunca, anlatacak hikayen olur
Bir zamanlar anadolu’da dersin ücra bir yerde görev yaparken işte böyle bir gece yaşamıştık......
Bana tekrar Türkiye filmlerini izlemek için sebep veren adamsın abi, sayende sinemanın vurdu kırdı aksiyon ve komediden ibaret olmadığını gördüm.
Teşekkürler abi
*türkiye filmleri
*Türk filmleri
Doktor un yaşadığı varoluşsal sorgulamaların aynılarını şuanda yaşıyorum." Yorgun ruhumu karanlık ve soğuk kuşatacak. "
Bu doktor üzerine bir film yapsa süper olur.
Bu sahneden ince bir ironi var : Doktorun şiirinin felsefi boyutundan arap hiç bir şey anlamıyor. Doktara çok düz cümleler kurarak karşılık veriyor. Burada Anadolu insanın düşünsel yapısına ince bir gönderme var.
İki karakter de Entropi kanununa kendi seviyelerinden bakıyor. İkisi de farklı evrenlerde iyi niyetli insanlar.
Sen de arabın dediğine düz diyosun yazık
@@bayanmallard5414 Filme objektif bakmaya çalış zavallı ortaçağ artığı duyguların ile değil.
@Ahmet Fadıl sende biraz kitap oku.
@@yunusbabur9438 sen de biraz somut ve doğal bak, kurgu sineması değil bu.
Bu başka bir şey ya
İzlerken üşüdüm
Yaz akşamında izlediğim halde ben de üşümüştüm
Kesinlikle
İçimizdeki uzun yolculukların düşünsel bir molası, ruhumuzun tavan arasındaki bilişsel bir yansıması...
Bu elma detayı çok ilginç. Nuri Bilge Ceylan'ın neredeyse bütün filmlerinde var.
Hatırlayın. Hepimizin hayatında mutlaka yuvarlanan bir elmayı izlemişliği var. Özellikte çocuklukta. Hayatın içinde olan her detayı vermiş bize NBC
Çok zor durumdayım bir hayalim kalmadı çok uğraştım ama hayat hep engel koydu hak etmiştim ne seven ne eden ne de heves keşke bir sevenim bir heyecanım olsaydı üstüne tanrı varoluş şu bu insan olmak keşke hiç var olmasaydım
Bu ne harika bir sahnedir, sanki bir film izlemiyorum, varolussal bir kitap okuyorum. Arabin elmayi isirisi cok sey anlatiyor, gel gor ki doktor gibi bir kez varolussal krize girdin mi cikamiyorsun... Isin sonunda hayata nasil baktigna geliyor is, Arap gibi mi doktor gibi mi. Ve cogu zaman iki karakterden birine doguyoruz, secemiyoruz.
Tarkovsky, Çehov, Dostoyevski esintilerini de sahneyle beraber hissettim.
Puahshahahajahahahahahah.....
When the doctor says 'as the poet said' whom is he referring to? The lines are beautiful and if it's a full length poem I'd like to read the rest.
Actually Russian Poem if you want you can find original lines. Mihail Lermontov name of the poet
fotoğraf ile video sevişmiş burada.
Çok iyi bir tespit
Efsane okadar
ne fark eder ? yüzümü gördüm bu filmde.. hislerimi bitmişliği boşvermişliği...konuşmasan bile yüzünden akan kederi gördüm... çok şey var çok. Ama kime ne anlatacaksın ?
ben varım akif aga anlatabilirsn
Tamamen Çehov, tamamen Anadolu... Belki de Türk Sineması'nın en başarılı filmi(türüne göre tabi)
Şimdi sıkılırsın edersin de bir gün gelir belki burada yaşadığın şeyler hoşuna bile gidebilir. çoluk çocuk sahibi olunca anlatılacak bir hikayen olur fena mı? Bir zamanlar Anadolu'da dersin ücra Bir yerde görev yaparken işte böyle böyle bir gece yaşamıştık dersin anlatırsın yani ne bileyim masal gibi...
Ne geceler yaşadım aynı böyle, aynı böyle...
Sahnede dikkati çeken bir ayrıntıda şu; doktorun tarif ettiği adeta yok olma duygusu kendisine bir ferahlık veriyor, sanki yaşanılan bütün acıları sancıları ölmekle son bulacak, karanlık ve soğuk olarak tanımladığı o hiçlik dahi varolmanın, bilinç sahibi olmanın ve yaşamanın verdiği eziyete oranla kendisine hoş bir seçenekmiş gibi geliyor ve kamera doktora dönünce doktorun yüzünün güldüğünü görüyoruz fakat bu durum savcıyı korkutuyor, ölmek duygusu mu diyelim hesap verme endişesi mi diyelim bilmiyoruz ama doktorun betimlediği olaylar öylesine ürpertiyor ki savcı kafasını camdan dahi dışarı çıkarmıyor ve ürkek bakışlarla doktoru izliyor belki de doktorun düşüncelerinin birazda kendisinde olmasına iç geçirerek.
Uçsuz bucaksız gökten gözlerinizi ayırmadan bakarken, her nedense düşüncelerinizde, duygularınızda, yalnız olduğunuz bilinci uyanır.
Kendinizi umarsızlık içinde yalnız, en yakınınız saydığınız kimselerden uzak, çok uzak bulursunuz.
Koca evrende değersiz bir varlık olarak görürsünüz kendinizi.
Binlerce yıldır gökyüzünden bakan yıldızlar, insanın kısacık yaşamını umursamayan, bilinmeyenlerle dolu gökyüzü ve karanlık...
siz onlarla göz göze gelip anlamlarını çözmeye çalıştıkça suskunluklarıyla içinizi ezerler.
İşte o anda mezarda bizleri bekleyen yalnızlık aklınıza gelir.
Yaşam gerçeği; tüm gerçeği, tüm korkunçluğu, umarsızlığıyla beyninizde çakar...
(Anton Çehov - Bozkır)
' Yerli sinemanın Çehov'u ' da kısacık bir şiirle anlatmış tüm meseleyi.
Bozkırın ortasında yapayalnız bir bilim adamısın doktor.
Çıkış yolu arıyor da çıkamıyor musun yoksa bu metafordan sen de hoşnut musun?
Sen hangisisin, ya da hangisi sensin?
gülerek izleyen bir tek ben miyim
Niye????
senin de tıp bayramın kutlu olsun doktor cemal
Ya hadi
Çok iyi be
fevkalâdenin fevkinde be kardeşim
Derin insanlar ne zaman böyle üstü kapalı duygusal bir sohbet daveti bulsa hemen atlarlar. Sonradan da pişman olurlar.
Bu sahnede Mümtaz Taylan kendi derdini yalın bir dille anlatmış. Doktorsa kendi derdini şiirsel bir dille anlattığı için Arap bunu anlamıyor ve konuyu abarttığını düşünüyor. Doktor, daha sözünü bitirmeden fazla duygusal konuştuğunu ve Arap'ın bunlardan pek bir şey anlamayacağını düşünerek "Öyle değil mi Arap?" diyor. Müthiş bir sahne.
Şafak Sezer'in neredeyse bütün filmlerinde oynayan kilolu bi eleman var, 0:35 Ahmet Mümtaz Taylan aynı ona benziyo :)güzel tirat bu arada.
NBC abimiz ve gökhan tiryaki abimize selam ederim bulun beni
Pure quality.
anton cehov’un altıncı koğuş kitabı da ayan beyan bunu anlatıyor ... nuri bilge ceylanın da çok esinlendiği yazardır zaten kendisi...
eve çokça klasik okuduğu belli nbc nin.
rüzgarın kokusunu aldım lan
Bi çok kişi doktorun varoluşsal sıkıntı çektiğini yazmış bence öyle bi derdi yok doktorun, onun derdi başka,ilişkisinden dolayı büyük ihtimalle. Bu arada çook iyi film🎥🎬
O dağın eteğinden bir tren gidiyor.görünen tren ve ışıkları.ya görünmeyen içindeki umutlar, hayaller,sevinçler üzüntüler.trenle birlikte onlar da gidiyor,
Ahmet Mümtaz Taylan bu film için Ercan Kesal’dan Keskin ağzı dersi alsaymış. Arap karakterinin şivesi sırıtıyor.
Keskinlisin değil mi cankurtaran köyü bende keskinliyim okatanları tanırım
Bülüyomusun Ertem okatanlar Arap köyünden toprağam
"Maalesef, hayvan terli". Bu nasıl güzel bir Türkçe.
Tablo gibi.. İnsanın içinde kopan fırtınaların doğaya yansıması sanki.
**şimdi sıkılırsın edersin de bir gün gelir belki burada yaşadığın şeyler hoşuna bile gidebilir... anlatırsın yani ne bileyim, masal gibi... :( ulen bu sahne nedir neyin kelamı bu yav
Arap anadolu’nun görünmeyen yüzü , onu bize gösterdiğin için teşekkürler.
Can anyone help me to find this movie with English subtitles___??? Any web or anything___???
Torrent..
Bugün
Daha yapılacak çok şey var
Pls tell what is the context of this scene
1:41 de ne diyor, ben anlayamadım tam
İğdebeli’ne yağmur yağıyor…
@@faruksahin9848 çok teşekkür ederim
Hem yerel, hem uluslararası.