Beslenmenin Infertilite (Kısırlık) Üzerindeki Etkisi
HTML-код
- Опубликовано: 9 ноя 2024
- Bir yıllık korunmasız ilişkiyle gebe kalamayan hastalar infertil olarak nitelendirilmektedir. Infertilitenin toplumda görülme oranı %15'dir. Bu da altı çiftten birinde bu sorunun görüldüğü anlamına gelmektedir.
Günümüzde diyabet ve kalp hastalıklarının beslenmeyle yakın bir ilişkisi olduğu bilinmektedir. Ancak son dönemlerde çocuk sahibi olmayı planlayan çiftlerde de beslenmenin önemli bir rol oynadığı bazı çalışmalarla kanıtlanmıştır. Özellikle sanayileşmiş ülkelerde son 50 yıla bakıldığında sperm sayısında ve kalitesinde bir düşüş görülmektedir. Bu durumun nedenleri araştırıldığında en büyük etkenin trans yağı tüketimi olduğu görülmektedir. Testislerde biriken trans yağların erkeklik hormonu düzeyini azaltarak (sperm sayısı ve kalitesi) infertiliteye yol açtığı saptanmıştır.
Özellikle işlenmiş kırmızı et tüketiminin de spermlere ve testislere zarar verdiği bilinen bir gerçektir. Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre hamilelik döneminde kırmızı eti fazla tüketen kadınların erkek çocuklarının sperm sayılarının diğer hastalara göre daha düşük olduğu görülmektedir. Bu nedenle kırmızı et tüketimine dikkat edilmelidir.
Bazı erkek hastalar kas gelişimi için bir takım hormon karışımları kullanmakta ve bunların bilinen kanserojen etkileri olduğu gibi özellikle testis yapısına ve sperm üretimine çok olumsuz etkileri olduğu da görülmektedir.
Erkek hastaların, sütle birlikte süt ürünlerini, kırmızı eti ve işlenmiş kırmızı eti sınırlı tüketmeleri gerekmektedir. Erkek hastalara bitkisel ağırlıklı protein kaynaklarını yani baklagilleri tercih etmeleri, yeşil sebze meyve tüketmeleri önerilmektedir. Özellikle spermin dış yapısını olumlu etkileyen DHA içerikleri yağ asitlerini destekleyen bir beslenme alışkanlığına sahip olmaları gerekmektedir.
Bol zeytinyağı, balık, sebze, meyveden zengin işlenmiş gıdaların daha az olduğu bir diyet şekli olan Akdeniz diyeti çocuk sahibi olmak isteyen tüm hastalar için en iyi diyet seçeneğidir. Çiftler bu şekilde beslendikleri takdirde tedaviye bile gerek kalmadan çocuk sahibi olabilmektedir.
Kadın hastalar için Omega 3'ler özellikle yumurtanın gelişimi ve olgunlaşma sürecinde çok değerlidir. Yapılan çalışmalarda folik asit ve çinkonun gebelik öncesi dönemde verilmesinin gebe kalma süresini kısalttığı ve canlı doğum oranını artırdığı kendiliğinden olabilecek düşük oranlarını azalttığı saptanmıştır. Bu nedenle özellikle D vitamini, B12 ve çinko düzeylerine bakılması eğer bir eksiklik varsa mutlaka tamamlanması sürecin olumlu sonuçlanması açısından değerlidir.
Son dönemlerde güncel olan antioksidan destekleri de yine araştırılan konular arasındadır. Özellikle C, E vitamini, Q10 gibi hücrelerin sağlığını koruyan, hücrelerdeki herhangi olumsuz maddeleri nötrleyen bileşikler bulunmaktadır. Bunlarla yapılan çalışmalarda henüz az sayıda da olsa veriler oldukça umut vericidir.
Gebelik Planlayan Hastalarımıza Nasıl Bir Diyet Öneriyoruz?
Infertilite doğurganlık diyeti olarak adlandırılan beslenme tarzı bu süreçte hastalara önerilmektedir. Yulaf, çavdar ve tam buğday, içeriklerindeki selenyum, fitik asit ve bazı vitaminler nedeniyle gebelik şansını artırmaya yardımcı olmaktadır. Beraberinde yine zeytinyağı, balık yağı ve deniz ürünleri de gebe kalma süresini hızlandıran diğer besin türevleridir. Akdeniz diyeti bu süreçte dünyada yapılan tüm araştırmalarda da kanıtlanmış gebe kalma süresine en olumlu etkisi olan diyet türüdür.
Medipol Tüp Bebek Merkezimizde, Infertilite (kısırlık) tedavisi gören çiftlerin doğru bir beslenme ile embriyo kalitelerini artırmalarına yönelik gereken tüm desteği sunmaktayız.
Doç. Dr. Vuslat Lale Bakır
Kadın Hastalıkları ve Doğum / Tüp Bebek (IVF)
Medipol Mega Üniversite Hastanesi
Bilgi ve randevu için: 444 70 44 bit.ly/3iMNF01
#Infertilite #Kısırlık #Beslenme #Embriyo #TüpBebek #MedipolTüpBebek #Medipol