YAZININ DEVAMI ...Sebebine gelince; bu bireyler, geçmişlerindeki haremlik selamlık yaşam tarzının yan etkilerini hala taşıdıkları için, onların karşı cinsle iletişim kurma yetenekleri gelişmemiştir. Sonradan duyu organlarına kavuşmuş gibi, çocuksu ve ilkeldirler. Denge profili kazanmamış karakterleriyle hemen dikkat çekerler. Hemcinsleri üzerinden, karşı cinse kendilerini kanıtlama amacını güderler. Arifa, bir gün beni dayısının verdiği yemeğe davet etti. Boşandıktan ve başını açtıktan sonra, onun muhafazakar ailesi ve akrabalarıyla iletişimi bir hayli zayıflamış olmasına rağmen, dayısının vermiş olduğu yemeğe beni götürmek istemesi, Malay kültürünü yakından tanımak istediğimi her fırsatta dile getirmem üzerine, gönülsüzce verdiği bir karardı. Bu tür davetler, özellikle maddi durumu yerinde olan Malayların Ramazan bayramından sonra düzenledikleri dinsel geleneksel yemek davetleriydi. Davete az bir zaman kala, Arifa telaşlı telaşlı evde dolanıyordu. Biraz sonra, elinde gri bir gömlekle başıma dikildi. Ütünün sıcaklığı hala üzerinde olan gömleği elime alırken, soru dolu bir yüz ifadesiyle Arifa'ya bakıyordum. "Bu halinle benimle gelemezsin." dedi, itiraz edeceğimi önceden tahmin ederek. Bunun üzerine, omuzlarıma kadar sarkan, göğsümü açıkta bırakan tişörtümü -yolculuk şartları gereği verdiğim kilolar nedeniyle o duruma gelmişti- değiştirmek zorunda kaldım. Ayna karşısına geçtiğimde, üzerimdekinin, 17 yaşımda imamlığa başladığım ilk yıl, sürekli giydiğim gömleğe ne kadar benzediğini şaşkınlıkla fark ettim. Çok geçmeden, Arifa'yı hazırlanmış bir şekilde karşımda buldum. İnce, koyu kırmızı bir ruj sürmüş, gözlerine de sürme çekmişti. Ustaca dağınık görüntüsü verdiği saçlarına büyük, kırmızı bir gül takmış, balık kesim geleneksel motifler taşıyan bir abiye giymişti. Gördüğüm karşısında büyülenmiştim; bu halimi, aptal bir surat ifadesiyle gizlemeye çalışırken, ayakkabısını giymekte bocalayıp duran Meryem, imdadıma yetişti. Meryem'e, ayakkabısını giymesi için yardım ettikten sonra, davetin olduğu yere, Arifa'nın arabasıyla gittik. Gösterişli bir villanın büyük bahçesinde masalar kurulmuştu. Özel aşçılar, onlarca çeşit yemek ve tatlıların hazırlandığı ocaklarda, kalabalığa yemekler hazırlıyordu. Tropikal meyve ve sebzeler... Özel garsonlar tarafından hazırlanmakta olan birbirinden lezzetli alkolsüz kokteyller... Bu kadar çeşit ve bolluğu, sadece gece marketlerinde -Uzak Doğu pazarlarında- görmüştüm. İçeri geçtiğimde, yüksek bir tavanın altında, büyükçe bir yüzme havuzu ve havuzun etrafında, iki metre kadar yükseklikteki duvarlarıyla üstü açık odalar dikkatimi çekti. Villanın tam ortasından ikinci kata çıkan, döner merdiven yükseliyordu. Hayranlığımı gizleyemediğimi gören Arifa: "Dayım mimar olduğu için kendi zevkine göre tasarladı." dedi. Arifa'nın dayısı, aynı zamanda şehrin sayılı zenginlerinden de sayılıyormuş. Gerek özel mimarisiyle oturdukları villanın bulunduğu lüks semt, gerekse de onlarca aşçı ve garsonun prestijli bir restorant kalitesinde hizmet ettiği geniş katılımlı bu davet, bunun göstergesiydi. Arifa'nın; bütün akrabaların ve aile dostlarının yer aldığı bir ortama, yabancı bir erkekle ve başı açık bir halde gelmesi, yüzlerde bir memnuniyetsizlik oluşturmuştu. Bu durumun zaten farkında olan Arifa, kulağıma eğilip: "Sadece benim adıma üzülüyorlar, yoksa bizi burada istemedikleri için değil." diye açıklama yapma ihtiyacı duydu. Bir bağnazın kendisiyle aynı inancı ve yaşam tarzını benimsemeyen kişilere karşı takındığı bu tavır, dünyanın her yerinde değişmeyen psikolojik bir yasaydı. Nitekim yıllar önce, Ürdün Üniversitesi'nde, bir tanışma esnasında hangi dini inanca bağlı olduğumu soran bir kişiye, biraz bu tarz sorulardan bunaldığımdan, biraz da karşımdakinin tepkisini ölçmek maksadıyla "Tanrıtanımazım." deyivermiştim. Bunun üzerine karşımdakinin yüzünü ağır bir keder kaplamıştı. Nasıl olur da benim gibi zeki ve kültürlü bir insanın hakikat ışığından uzak bir yaşantı sürebildiğini aklının almadığını, uzun uzun anlatmaya koyulmuştu. Fundamentalist bir kültürde doğup büyümüş ve eğitimini almış o Ürdünlünün gözlerinde gördüğüm o acıma duygusu, beni o denli sarsmış ve rahatsız etmişti ki, o çift gözü, mışıl mışıl yattığım doğmatik uykunun konforuna gölge düşüren ilk kabus olarak hep hatırlarım. Gece boyunca aile büyükleriyle yaşanan birkaç basit diyalog ve hoş geldiniz demenin dışında kimse yanımıza uğramadı. Arifa'nın cana yakın bir iki kuzeni olmasa, gece boyunca cüzzamlı hastalar gibi, uzak köşemizde oturmak zorunda kalacaktık. Neyse ki onlar sayesinde, birbirinden lezzetli yerel yiyecek ve içecekleri tatma, çocuklarla oynama ve evin etkileyici mimarisiyle uyum içinde dizilmiş mobilyaları inceleyip gece boyunca hoş vakit geçirme fırsatımız oldu. Geç saatlerde eve döndük. "Düşünebiliyor musun?" dedi Arifa. "Böylesine şatafatlı bir davette, şarabın olmaması ne büyük bir talihsizlik!" Sesi mutfaktan geliyordu. Çok geçmeden, iki şarap şişesiyle salondaydı. Karşıma geçip oturdu. Tepemizde pervaneler dönüyor; sarı bir ışık, oturduğumuz masayı aydınlatıyordu. Cortiça ağacından yapılmış tıpa, gürültüyle şişeyi terk etti; cam bardaklarla buluşan şarabın sesi, Arifa'nın şuh kahkahlarına karıştı. Ardından, bir süre, sadece pervanelerin sesi duyuldu. Doğası gereği, zaten konuşkan olan Arifa, daha fazla sessiz duramadı ve yaşadığı topluma ne denli yabancılaştığından dem vurmaya başladı: "Kızım Meryem'in sorumluluğunu taşımasam, bir gün bile bu ülkede durmam." Çocuksu yüzündeki acı ifade karışısında, derinden sarsılsam da bu tarz hayat hikayelerine zaten evvelden aşina olduğum için, Ahmet Telli'nin mısralarını mırıldanırken buldum kendimi: "...Büyüdü büyülenerek, taşlayarak kovdu kabilesi onu / Suyun öte yakasında yaşadı, Sisyphos dediler adına..." Arifa, sanki solunda birisi oturuyormuş da ona yakınıyormuş gibi başını çevirip söylendi: "Bu adam, yine kendi diliyle konuşmaya başladı!" Oysa, kendisi de biliyordu, aidiyetsizliğin dili yoktu. Alkolün de etkisiyle, masadaki bardağın gölgesine, boş bakışlarım düşmüştü. Yaşamın sırrı, sanki titreşen o gölgenin içinde yatıyormuş gibi, dingin ve bitmesini istemediğim bir ruh haliyle gölgeyi incelerken, Arifa'nın elini saçlarımda hissettim. Başımı kaldırır kaldırmaz, bakışlarımız buluştu. Güzelliği baş döndürücüydü. Ruhuma renk ve derinlik katan bütün yüce duygular, bir anlığına ilkel içgüdülerin karanlık gölgesine sığınıverdi. Arifa'nın kulağına eğilip: "İstediği zaman, istediği yerde ve istediği kişiyle anlık hazlara teslim olan basit ruhlu bir insanım ben, biliyorsun değil mi?" diye aptalca fısıldadım. Bunun üzerine, Arifa, bilgece ve vakarlı bir tavır takınarak: "İki mürtedin birlikte tattığı hazzın, sadece anlık bir haz olduğunu mu zannediyorsun!" dedi. Beklemediğim bu cevap karşısında, utanmış ve kabilesinden kovulmuş bu kadına hayranlığım katlanmıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, derin bir uykuda olan Arifa'yı yatağında bırakıp salona, sarı ışığın aydınlattığı masaya geri döndüm. Açık pencerelerden ağustos böceklerinin sesi içeri doluyordu. Tepemde dönen pervanelerin rüzgarı, Meryem'in yerlere saçılmış okul defterlerinin sayfalarını hareket ettiriyordu. Demin, cinsel hazzın doruklarında yaşanan dipsiz tatmin duygusu, yerini bir akşam ezanında, kıvırcık saçlarıyla aynı yaştaki bir çocuğu terk etmenin telafi edilmez acısına bırakmıştı. Çıplak bedenim, utanma duygusuyla dolup taştı. Her günah -biz mürtedler için de olsa- ölümcüldü; fakat ontolojik varlığımın delili olan tüm bu duygu karmaşasının ve atrafımda gümbür gümbür işleyen varoluşsal kargaşanın takdir edilecek bir yanı yoktu! Termodinamiğin ikinci yasası entropiye göre, tersinemez bir süreçle, yani bir daha hiç yaşanmamak üzere, mutlak bir yok oluşla her şey sonlanacaktı. Aman Allahım! Bilimin bu soğuk yüzü nasıl da ürperticiydi. Kutsal kitaplara sığınmayı, seküler bir hayata tercih edenlere imrenmemek, ne mümkündü! Yaşam, onlar için ana kucağı gibi huzurlu ve korunaklı olmalıydı. Oysa, kabilesinden kovulmuş biz günahkarlar için bu evren, bilinçsizce işleyen ilkel bir makinadan farksızdı ve Tanrı çoktan gizemini yitirmişti.
Arifa'ya hayran kaldım...Eğer yanınızda ise Sevgilerimi iletin kendisine...Loudingirra Özdemir bazen fazla bilmek ve bilgili olmak mutsuzluktur...aynı düşünceleri bende düşünüyorum ama memnunum halimden...Herşey İnsanca...Sevgiler...
@@esrefozcelik7286 ruclips.net/video/OpfUGsoaTHg/видео.html ERTUGRUL FINAL EPISODE,LAST SCENE AND KHABIB NURMAGOMEDOV VISIT ERTUGRUL SET....ERTUGRUL ACTORS VISIT TO CECENIA🇹🇷🇹🇷❤❤🤗🤗🇵🇰🇵🇰🇵🇰❤❤❤ BROTHERS AND SISTERS,I WAIT YOUR SUPPORTS BY SUBSCRIBE FOR MORE VIDEOS.
@@betulbaloglu5475 It's a worldwide gesture of showing respect to someone, it may be originated in France, but I don't think it has something to do with the language. it's a hand gesture at the end
Normalde dinlerim videolara bakmam. Ama Laudingirra'nun tüm videolarını izliyorum. Huzur var. Ses var. Anadolu var. Kültür var. Aşk var. Özgürlük var. Insanlık var. Var da var...Ağzına yüreğine,yürüdüğün yola sağlık. 👏
@@rpsp007 ruclips.net/video/OpfUGsoaTHg/видео.html ERTUGRUL FINAL EPISODE,LAST SCENE AND KHABIB NURMAGOMEDOV VISIT ERTUGRUL SET....ERTUGRUL ACTORS VISIT TO CECENIA🇹🇷🇹🇷❤❤🤗🤗🇵🇰🇵🇰🇵🇰❤❤❤ BROTHERS AND SISTERS,I WAIT YOUR SUPPORTS BY SUBSCRIBE FOR MORE VIDEOS.
Malezya halkı Türk olmuş emmoğlu. Hem edepli, hem ahlâklı bir halk seni iyi ağırlamışlar. Dikkat ettim en güzel performansı Malezya'da yapmışsın. Özellikle zalım 10 numara. Aşk ile emmoğlu
Ben çok severim dostum çok özledim dostum ağzına yüreğine sağlık mühtiş çok güzel sölüyorum gerçekten hayret ediyor süper iyi günler sevgiler saygılar Teşekkür ederim yüreğine sağlık çok güzel söylüyor 👍👍👍👍💐🙏
@@sadullahcetinlaya5617 ruclips.net/video/OpfUGsoaTHg/видео.html ERTUGRUL FINAL EPISODE,LAST SCENE AND KHABIB NURMAGOMEDOV VISIT ERTUGRUL SET....ERTUGRUL ACTORS VISIT TO CECENIA🇹🇷🇹🇷❤❤🤗🤗🇵🇰🇵🇰🇵🇰❤❤❤ BROTHERS AND SISTERS,I WAIT YOUR SUPPORTS BY SUBSCRIBE FOR MORE VIDEOS.
Hocam çok teşekkür ediyoruz bu güzel yorumun ve sanatkarligin için Allah Teala yolunu bahtını açık etsin.sizin bize ait bu kültürü ve felsefeyi tüm dünyaya tanıtmaniz ayrı bir güzellik ve değer katmış sağolun varolun yolunuz açık olsun.
Helal olsun hemşerim ata müziğimizi Dünyanın her tarafında sazıyle sözüyle söylüyorsun yürekten seni kutluyorum Danimarkanın küzeyinde selamlar.Sağlıcakla kalin.
Hikayen beni derinden etkiledi .seni tebrik ediyorum .yaptığın şey binlerce insanin yapmak isteyip te cesaret edemediği bir şey yolun açık olsun olmadığın biri gibi yasaktan da
Helaall size be saz çalan eline yüreğine sağlık dostum.kız kardeşimizin de sesi mükemmel sesine nefesine sağlık harika bir ikili olmuşsunuz. ikinizinde yolu açık olsun distum dostum
Sesinde kaleminde çok güçlü, umarım edebi metinler okuruz senden. Yollar neler katıyor insana. Yüreğine sağlık güzel insan umarım aradığını bulursun Sağlıcakla
Ağzınıza yüreğinize sağlık bizim yeni nesil gençlerimizin bi çoğu türkülerden bi haberken bu kızımızın bu kadar güzel yorumlaması takdire şayan başarılar kardeşim...
Yırtınıyorum hala bir milyon olmadi böyle güzel saz böyle güzel ses milyonları bulması gerekir hemen arkadaşlardan bunu açıyorum hala olmadı malesef....
İçime, yibo yıllarının evden dönüşteki ptesi akşamının kederli hüznü yerleşti,, kötü günlerdi ama özlüyorum yine de... En güzel arkadaşlıklarımı dostluğu sadakati o yaşlarda 10 yaşlarında öğrendim.. Teşekkür ediyorum özdemir hocam başarılarının devamını dilerim.. Saygılarımla
Maşallah subhan Allah çok güzel söylüyor bitiyor baştan açıyorum sigaram bitiyor tekrar yakıyorum dalıp gidiyorum adeta sesine yüreğine diline nefesine sağlık. Olsun 😌😌😌😌
Yahu ben böyle güzel bir sesi,projeyi görmek dinlemek zorunda mıyım? Kendimi alamıyorum başarılarının devamını diliyorum. Daha nice videolara, türkülere...
yazdıklarını okudum ve yine her kelimesinde kendimi gördüm. acılar,sorular ve yüzler... sen kimsenin yapmaya cesaret edemediği birşeyi yapıyorsun. milyonlarca insan arasından sana kendini daha yakın hissedip bu sayfaya gelip çığırdığın türküleri dinleyen,tüm samimiyetinle yazdıklarını okuyan insanlar bile seni kendi cehennemlerinde yargılıyorlar. insana dair umut yok gibi duruyor değil mi, intihara meyilli tarafın sana bunu haykırıyor. diğer tarafın ise bize türküleri haykırıyor,işte o yanın çok daha güzel. bize türküleri çığıran loudingirra hala inançlı bir insan; 5 yaşında namaza yetişmek için babasının peşinden koşan o çocuğun inancı hala tükenmemiş. inandığı şeyler değişmiş olabilir ama inancı hala var,umudu da. kimsenin yapmaya cesaret edemediği birşeyi yapıyosun demiştim ya; zamanında okuduğum bir kitabın arkası kapak yazısını okumanı isterim : "Her şeyin bir öncesi vardı. Yaradılışın sözün yeryüzü oyunlarımızın verdiğimiz sevginin kazanılan acıların katliamlarımızın yarım kalmış bir bakışın uzun yüzlü aynaların her şeyin bir öncesi. Belki de varolmamızın bir nedeni de varlığıyla kendi cevabını zaten yaratmış olmasında gizliydi; biz ısrarla bir başkasına taşıtmaya zorluyoruz kendimizi. Aslında giz diye bildiğimiz her şey nedenini en açık şekilde vuruyordu içimize. Vurduğu yerde bir kapı aralıyor ve o kapının aralığına biriken bakışların arasında kendi gözlerimize yer arıyorduk. Gözden kaçırdığımız ve kendimizi unuttuğumuz yeri işte burasıydı hayatın yani ki herkes bir başkasının elleriyle o kapıyı açmaya çalışıyordu ki bu yarım kalan yanımızdı hepimizin. Şimdi sorulacak soru şuydu; hangimiz açmaya cesaret edecektik o kapıyı kendi ellerimizle ama? Böyle giyinmiş bir halde çıplaklığımızdan korkarak mı? Ellerimizi yüzlerimizi ve gözlerimizi tanımadan mı geçecektik o karanlık bahçeden ruhumuzun asfaltına? Başımızı kaldırıp baktığımızda bir daha hiç inmeyecek mi rollerini paylaştığımız bu filmin son perdesi içimizden inançsız işte böylesine çalınmış bakışlarla oynuyoruz rolümüzü. Aslolan bir başka yerdeydi! Ufak. Ufacık bir şakaydı her şey. İnanmadan gülüyorduk. Ruhlarımızın gözlerimize vuran yeri bozuk bir saatin düzeniyle işliyordu."
@@MahmutErtekin kitabın adı gülziya-masalını arayan kahraman Yazarı Murat çelik; düş sokağı sakinleri diye bir müzik grubu vardı bir zamanlar, o grubun 2 üyesinden biri.
YAZININ DEVAMI ...Sebebine gelince; bu bireyler, geçmişlerindeki haremlik selamlık yaşam tarzının yan etkilerini hala taşıdıkları için, onların karşı cinsle iletişim kurma yetenekleri gelişmemiştir. Sonradan duyu organlarına kavuşmuş gibi, çocuksu ve ilkeldirler. Denge profili kazanmamış karakterleriyle hemen dikkat çekerler. Hemcinsleri üzerinden, karşı cinse kendilerini kanıtlama amacını güderler.
Arifa, bir gün beni dayısının verdiği yemeğe davet etti. Boşandıktan ve başını açtıktan sonra, onun muhafazakar ailesi ve akrabalarıyla iletişimi bir hayli zayıflamış olmasına rağmen, dayısının vermiş olduğu yemeğe beni götürmek istemesi, Malay kültürünü yakından tanımak istediğimi her fırsatta dile getirmem üzerine, gönülsüzce verdiği bir karardı. Bu tür davetler, özellikle maddi durumu yerinde olan Malayların Ramazan bayramından sonra düzenledikleri dinsel geleneksel yemek davetleriydi.
Davete az bir zaman kala, Arifa telaşlı telaşlı evde dolanıyordu. Biraz sonra, elinde gri bir gömlekle başıma dikildi. Ütünün sıcaklığı hala üzerinde olan gömleği elime alırken, soru dolu bir yüz ifadesiyle Arifa'ya bakıyordum.
"Bu halinle benimle gelemezsin." dedi, itiraz edeceğimi önceden tahmin ederek. Bunun üzerine, omuzlarıma kadar sarkan, göğsümü açıkta bırakan tişörtümü -yolculuk şartları gereği verdiğim kilolar nedeniyle o duruma gelmişti- değiştirmek zorunda kaldım. Ayna karşısına geçtiğimde, üzerimdekinin, 17 yaşımda imamlığa başladığım ilk yıl, sürekli giydiğim gömleğe ne kadar benzediğini şaşkınlıkla fark ettim. Çok geçmeden, Arifa'yı hazırlanmış bir şekilde karşımda buldum. İnce, koyu kırmızı bir ruj sürmüş, gözlerine de sürme çekmişti. Ustaca dağınık görüntüsü verdiği saçlarına büyük, kırmızı bir gül takmış, balık kesim geleneksel motifler taşıyan bir abiye giymişti. Gördüğüm karşısında büyülenmiştim; bu halimi, aptal bir surat ifadesiyle gizlemeye çalışırken, ayakkabısını giymekte bocalayıp duran Meryem, imdadıma yetişti.
Meryem'e, ayakkabısını giymesi için yardım ettikten sonra, davetin olduğu yere, Arifa'nın arabasıyla gittik. Gösterişli bir villanın büyük bahçesinde masalar kurulmuştu. Özel aşçılar, onlarca çeşit yemek ve tatlıların hazırlandığı ocaklarda, kalabalığa yemekler hazırlıyordu. Tropikal meyve ve sebzeler... Özel garsonlar tarafından hazırlanmakta olan birbirinden lezzetli alkolsüz kokteyller... Bu kadar çeşit ve bolluğu, sadece gece marketlerinde -Uzak Doğu pazarlarında- görmüştüm. İçeri geçtiğimde, yüksek bir tavanın altında, büyükçe bir yüzme havuzu ve havuzun etrafında, iki metre kadar yükseklikteki duvarlarıyla üstü açık odalar dikkatimi çekti. Villanın tam ortasından ikinci kata çıkan, döner merdiven yükseliyordu. Hayranlığımı gizleyemediğimi gören Arifa:
"Dayım mimar olduğu için kendi zevkine göre tasarladı." dedi.
Arifa'nın dayısı, aynı zamanda şehrin sayılı zenginlerinden de sayılıyormuş. Gerek özel mimarisiyle oturdukları villanın bulunduğu lüks semt, gerekse de onlarca aşçı ve garsonun prestijli bir restorant kalitesinde hizmet ettiği geniş katılımlı bu davet, bunun göstergesiydi.
Arifa'nın; bütün akrabaların ve aile dostlarının yer aldığı bir ortama, yabancı bir erkekle ve başı açık bir halde gelmesi, yüzlerde bir memnuniyetsizlik oluşturmuştu. Bu durumun zaten farkında olan Arifa, kulağıma eğilip:
"Sadece benim adıma üzülüyorlar, yoksa bizi burada istemedikleri için değil." diye açıklama yapma ihtiyacı duydu.
Bir bağnazın kendisiyle aynı inancı ve yaşam tarzını benimsemeyen kişilere karşı takındığı bu tavır, dünyanın her yerinde değişmeyen psikolojik bir yasaydı. Nitekim yıllar önce, Ürdün Üniversitesi'nde, bir tanışma esnasında hangi dini inanca bağlı olduğumu soran bir kişiye, biraz bu tarz sorulardan bunaldığımdan, biraz da karşımdakinin tepkisini ölçmek maksadıyla "Tanrıtanımazım." deyivermiştim. Bunun üzerine karşımdakinin yüzünü ağır bir keder kaplamıştı. Nasıl olur da benim gibi zeki ve kültürlü bir insanın hakikat ışığından uzak bir yaşantı sürebildiğini aklının almadığını, uzun uzun anlatmaya koyulmuştu. Fundamentalist bir kültürde doğup büyümüş ve eğitimini almış o Ürdünlünün gözlerinde gördüğüm o acıma duygusu, beni o denli sarsmış ve rahatsız etmişti ki, o çift gözü, mışıl mışıl yattığım doğmatik uykunun konforuna gölge düşüren ilk kabus olarak hep hatırlarım.
Gece boyunca aile büyükleriyle yaşanan birkaç basit diyalog ve hoş geldiniz demenin dışında kimse yanımıza uğramadı. Arifa'nın cana yakın bir iki kuzeni olmasa, gece boyunca cüzzamlı hastalar gibi, uzak köşemizde oturmak zorunda kalacaktık. Neyse ki onlar sayesinde, birbirinden lezzetli yerel yiyecek ve içecekleri tatma, çocuklarla oynama ve evin etkileyici mimarisiyle uyum içinde dizilmiş mobilyaları inceleyip gece boyunca hoş vakit geçirme fırsatımız oldu.
Geç saatlerde eve döndük.
"Düşünebiliyor musun?" dedi Arifa.
"Böylesine şatafatlı bir davette, şarabın olmaması ne büyük bir talihsizlik!"
Sesi mutfaktan geliyordu. Çok geçmeden, iki şarap şişesiyle salondaydı. Karşıma geçip oturdu. Tepemizde pervaneler dönüyor; sarı bir ışık, oturduğumuz masayı aydınlatıyordu. Cortiça ağacından yapılmış tıpa, gürültüyle şişeyi terk etti; cam bardaklarla buluşan şarabın sesi, Arifa'nın şuh kahkahlarına karıştı. Ardından, bir süre, sadece pervanelerin sesi duyuldu. Doğası gereği, zaten konuşkan olan Arifa, daha fazla sessiz duramadı ve yaşadığı topluma ne denli yabancılaştığından dem vurmaya başladı:
"Kızım Meryem'in sorumluluğunu taşımasam, bir gün bile bu ülkede durmam."
Çocuksu yüzündeki acı ifade karışısında, derinden sarsılsam da bu tarz hayat hikayelerine zaten evvelden aşina olduğum için, Ahmet Telli'nin mısralarını mırıldanırken buldum kendimi:
"...Büyüdü büyülenerek, taşlayarak kovdu kabilesi onu / Suyun öte yakasında yaşadı, Sisyphos dediler adına..."
Arifa, sanki solunda birisi oturuyormuş da ona yakınıyormuş gibi başını çevirip söylendi:
"Bu adam, yine kendi diliyle konuşmaya başladı!"
Oysa, kendisi de biliyordu, aidiyetsizliğin dili yoktu.
Alkolün de etkisiyle, masadaki bardağın gölgesine, boş bakışlarım düşmüştü. Yaşamın sırrı, sanki titreşen o gölgenin içinde yatıyormuş gibi, dingin ve bitmesini istemediğim bir ruh haliyle gölgeyi incelerken, Arifa'nın elini saçlarımda hissettim. Başımı kaldırır kaldırmaz, bakışlarımız buluştu. Güzelliği baş döndürücüydü. Ruhuma renk ve derinlik katan bütün yüce duygular, bir anlığına ilkel içgüdülerin karanlık gölgesine sığınıverdi. Arifa'nın kulağına eğilip:
"İstediği zaman, istediği yerde ve istediği kişiyle anlık hazlara teslim olan basit ruhlu bir insanım ben, biliyorsun değil mi?" diye aptalca fısıldadım.
Bunun üzerine, Arifa, bilgece ve vakarlı bir tavır takınarak:
"İki mürtedin birlikte tattığı hazzın, sadece anlık bir haz olduğunu mu zannediyorsun!" dedi.
Beklemediğim bu cevap karşısında, utanmış ve kabilesinden kovulmuş bu kadına hayranlığım katlanmıştı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, derin bir uykuda olan Arifa'yı yatağında bırakıp salona, sarı ışığın aydınlattığı masaya geri döndüm. Açık pencerelerden ağustos böceklerinin sesi içeri doluyordu.
Tepemde dönen pervanelerin rüzgarı, Meryem'in yerlere saçılmış okul defterlerinin sayfalarını hareket ettiriyordu. Demin, cinsel hazzın doruklarında yaşanan dipsiz tatmin duygusu, yerini bir akşam ezanında, kıvırcık saçlarıyla aynı yaştaki bir çocuğu terk etmenin telafi edilmez acısına bırakmıştı. Çıplak bedenim, utanma duygusuyla dolup taştı. Her günah -biz mürtedler için de olsa- ölümcüldü; fakat ontolojik varlığımın delili olan tüm bu duygu karmaşasının ve atrafımda gümbür gümbür işleyen varoluşsal kargaşanın takdir edilecek bir yanı yoktu! Termodinamiğin ikinci yasası entropiye göre, tersinemez bir süreçle, yani bir daha hiç yaşanmamak üzere, mutlak bir yok oluşla her şey sonlanacaktı. Aman Allahım! Bilimin bu soğuk yüzü nasıl da ürperticiydi. Kutsal kitaplara sığınmayı, seküler bir hayata tercih edenlere imrenmemek, ne mümkündü! Yaşam, onlar için ana kucağı gibi huzurlu ve korunaklı olmalıydı. Oysa, kabilesinden kovulmuş biz günahkarlar için bu evren, bilinçsizce işleyen ilkel bir makinadan farksızdı ve Tanrı çoktan gizemini yitirmişti.
ruclips.net/p/PLD4cFlbKVT9eY5lDVETqE-W-IlTF98slg
Arifa'ya hayran kaldım...Eğer yanınızda ise Sevgilerimi iletin kendisine...Loudingirra Özdemir bazen fazla bilmek ve bilgili olmak mutsuzluktur...aynı düşünceleri bende düşünüyorum ama memnunum halimden...Herşey İnsanca...Sevgiler...
mükemmel bir yazı olmuş gerçekten
Loudingirra Özdemir çok doğru söylemişsin dostum !
Ama fazla felsefe yapma sazını çal hayatın tadını çıkar iyilikle kal 😉 lol xd
@@VedatAkrilik tamamını facemde paylaştım...Ne güzel İnsanlar...aynen.
Ruba Nasr aferim sana. Maşallah. Allah bahtını ve yolunu açık etsin. Ve Teşekkürler Loudingirra Özdemir.
Bugünkü benim diyen sanatçılardan binkat fevkalade siniz Allah yardımcınız olsun logingira evlat
Su sahur vaktinde Irak'ta gurbette çalışırken seni dinlemeye denk gelmek...gözlerim doldu vallahi...ne güzel bir insansın..yolun açık olsun derviş...
When the Turkish playing is mixed with the Yemeni voice 😍
Love it guys
Salute to Turkey 🇹🇷 from Yemen 🇾🇪
Aleykümselam kardeş
@@esrefozcelik7286 ruclips.net/video/OpfUGsoaTHg/видео.html
ERTUGRUL FINAL EPISODE,LAST SCENE AND
KHABIB NURMAGOMEDOV VISIT ERTUGRUL SET....ERTUGRUL ACTORS VISIT TO CECENIA🇹🇷🇹🇷❤❤🤗🤗🇵🇰🇵🇰🇵🇰❤❤❤
BROTHERS AND SISTERS,I WAIT YOUR SUPPORTS BY SUBSCRIBE FOR MORE VIDEOS.
Aleykum selam
Salute is French, right?
@@betulbaloglu5475 It's a worldwide gesture of showing respect to someone, it may be originated in France, but I don't think it has something to do with the language. it's a hand gesture at the end
Ruba Nasr kendi de sesi de harika ayrıca kulaklıktan duyup söylese bile çok düzgün söyledi Maaşallah 🎶👍
Bir yabancı bu kadar mı güzel söyler bu türküyü ya helal olsun
"Kula gölge ise Allaha ayan" ne güzel bi cümledir. Silkeledi beni bu cümle resmen.
Ne anlama geliyor hocam o
@@delpieroderler kul görmesede Allah biliyor yani tam böyle değil ama çok yakın anlamda
@@zemheripupgmobile3197 teşekkür ederim
@@delpieroderler ne demek rica ederim
PIR SULTAN ABDAL ❤
Ruba nin sesi ve türkçesi mükkemel, ağzınıza yüreğinize sağlık .
Normalde dinlerim videolara bakmam. Ama Laudingirra'nun tüm videolarını izliyorum. Huzur var. Ses var. Anadolu var. Kültür var. Aşk var. Özgürlük var. Insanlık var. Var da var...Ağzına yüreğine,yürüdüğün yola sağlık. 👏
Güzel kıza BÜYÜK bir aferim!, diline sağlık! Özverili emekle çok güzel iş çıkarmış....
Ne mutlu pir sultan abdalın bu nefesi. Taa uzaklarda bile söyleniliyor.pir sultanlar ölmez
love from MALAYSIA
HELLO
@@sadullahcetinlaya5617 haşin adamz
Kiza yurumeyin :)
we love malaysian people too.nice and kindly
Hi 😊
Tebrikler Ruba "Ordunun dereleri de güzeldi bunuda güzel söylemişsin ,
Kardeşimi tebrik ediyorum, sazla çok uyumlu güzel sesi var.
Her ülkede böyle güzel Türkçe söyleyen insanlar bulmak büyük şans 👏🏻
Maşallah, şimdiye kadar bu şarkıyı dinlediğim en güzel ses'dir, teşekkürler Ruba, devamını bekleriz.. 👍
Helal olsun yüreği güzel insan! Türkülerimizi dünyaya duyurduğun için çok ama çok teşekkür ederim. ✌️❤️🧿
Böyle adamlara full destek olalım sesine kurban kardeşim benim dikkat et kendine
Deyişlerimiz
Beyitlerimiz
Bizim ibabetimizdir okyanuz ötesi güzel nefeslerden dinlemek ayrca muhteşem sağol özdemir
Bu kardeşim Türkiyede okusa şu billur sesiyle hem o hem memleket çok şey kazanır.
Yani bu parçayı bu kadar net bir Türkçe ile söyleyebilecek Türk bulmak da zor.
Ses yanık,saz duygulu...sesinize, yüreğinize sağlık.
Maşallah, içten yürekten söylüyor 👍🇹🇷
Nasil. Boyle iyi bir turkce ve iyi bir yorum cikiyor. Hayranlikla izliyor ve dinliyorum
En güzel içerik ; bı o kadar modern bı o kadar geleneğine bağlı , sazın türkünün gücü bambaşka zaten 👏👏👍
MâşâAllah Çok içten yürekten söylemiş Bağlamanın tellerine vurması ve kız cağzın sedâsı insanin içini titretiyor. Mukemmelsiniz 👍❤🤲
Love from Yemen 🇾🇪 🌹🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇾🇪
Yemen can dır قلبنى يمن
كيف الاخبار من اليمن
Selam to yemen, yemen is the country from üveys el karani, ı love this man
@@rpsp007 ruclips.net/video/OpfUGsoaTHg/видео.html
ERTUGRUL FINAL EPISODE,LAST SCENE AND
KHABIB NURMAGOMEDOV VISIT ERTUGRUL SET....ERTUGRUL ACTORS VISIT TO CECENIA🇹🇷🇹🇷❤❤🤗🤗🇵🇰🇵🇰🇵🇰❤❤❤
BROTHERS AND SISTERS,I WAIT YOUR SUPPORTS BY SUBSCRIBE FOR MORE VIDEOS.
@@rpsp007 we love you too
Turkey is my
second country 🇹🇷 🇾🇪
Söylemek istediklerimizi soyleyemediklerimizi söyleyen yüreğine diline ssaglik.
Pirim... Pir Sultan Abdal... 600 yıldır nefesi, nefesten nefese, kalpten kalbe devam ediyor. ŞAH...
Çok güzel bir ses...Artık bu tarz türküleri güzel sesle yorumlayan çok kişi yok.Değerlendirilmeli.Kutlarım👏👏👏
sizi yaratana kurban olayım. rabbım yar ve yardımcınız olsun
العازف التركي اصيل وعزف تركي تقليدي اصيل والمغنيه ربى اليمنيه قمه في الروعه ومتمكنه واصيله بنت حضرموت وصوت جميل جدا
انا بنت عدن، مع كل الحب لحضرموت واهلها 💕
@@rubaabbas7264 ونعم فيك وفي اصلك وفي اهل عدن وفي اهل اليمن كلهم كل الحب
Malezya halkı Türk olmuş emmoğlu. Hem edepli, hem ahlâklı bir halk seni iyi ağırlamışlar. Dikkat ettim en güzel performansı Malezya'da yapmışsın. Özellikle zalım 10 numara. Aşk ile emmoğlu
Ben çok severim dostum çok özledim dostum ağzına yüreğine sağlık mühtiş çok güzel sölüyorum gerçekten hayret ediyor süper iyi günler sevgiler saygılar Teşekkür ederim yüreğine sağlık çok güzel söylüyor 👍👍👍👍💐🙏
Muhteşem yA.Allah ra razı olsun
I'm from Kualalampur 🇲🇾
HELLO malezya
@@Uhrevidost maleyza
Very beautiful country
Françesko mikalencelo ahahshshshhs
@@sadullahcetinlaya5617 ruclips.net/video/OpfUGsoaTHg/видео.html
ERTUGRUL FINAL EPISODE,LAST SCENE AND
KHABIB NURMAGOMEDOV VISIT ERTUGRUL SET....ERTUGRUL ACTORS VISIT TO CECENIA🇹🇷🇹🇷❤❤🤗🤗🇵🇰🇵🇰🇵🇰❤❤❤
BROTHERS AND SISTERS,I WAIT YOUR SUPPORTS BY SUBSCRIBE FOR MORE VIDEOS.
Yorumları tek tek okuyan kardeş, sanada selam olsun.
Evet butun paylasimlari takip ettiğim sayfalarda yorumlari mutlaka okurum cokcada begenir ve engel yerim bu özelliği cok kullanıyorsunuz diye🤭🙄🤗😔😔😔
aleyküm selam
Perfect pronunciation. Well don Ruba 👏👏👏
Bir yandan dinlerken yazıyı okumak muhteşem bir şey. Alıp götürüyor insanı
MASALLAH👍👍👍👍🙋♂️
Hocam çok teşekkür ediyoruz bu güzel yorumun ve sanatkarligin için Allah Teala yolunu bahtını açık etsin.sizin bize ait bu kültürü ve felsefeyi tüm dünyaya tanıtmaniz ayrı bir güzellik ve değer katmış sağolun varolun yolunuz açık olsun.
Helal olsun hemşerim ata müziğimizi Dünyanın her tarafında sazıyle sözüyle söylüyorsun yürekten seni kutluyorum Danimarkanın küzeyinde selamlar.Sağlıcakla kalin.
Çok okuyan değil çok gezen bilir derler ya, bu adam hem okumuş hem geziyor..müzik kalitesi umrumda değil sürükleyen yüreğinin yazdırdıklarıdır
Çinden Selamlar, Bacım sesine, yüreğine sağlık.. Ağlattın beni.
Çine söyle UYGUR MÜSLÜMAN TÜRKLERİ Ni RAHAT PIRAKIN DOĞU TÜRKİSTAN VAR OLACAK UYGUR MÜSLÜMAN TÜRKLERİ
Cok guzel sesiniz var
Hikayen beni derinden etkiledi .seni tebrik ediyorum .yaptığın şey binlerce insanin yapmak isteyip te cesaret edemediği bir şey yolun açık olsun olmadığın biri gibi yasaktan da
Gardas sazi Cok Güzel ve yalın çalıyorsun helal sana
Taktir etim seni
👍
Love from Tajikistan🇹🇯🇹🇷
Nihayet ruba Nasr ile yeni parça geldi arkadaşlarımla ordunun derelerini sarıp sarıp dinliyoduk şimdi ona bir yenisi eklendi😄
Yaşayışın hayvandan farksız, ancak sesin hakikaten çok güzel.
Yüreğinize gönlünüze ve söyleyen dillerinize; saz çalan ellerinize sağlık güzel insanlar aşk ile canlar aşk ile :))
Çalan da yorumlayan da muhteşemdi. Elinize yüreğinize sağlık.
Cok basarilisiniz hayranlikla dinliyor ve izliyorum
Helaall size be saz çalan eline yüreğine sağlık dostum.kız kardeşimizin de sesi mükemmel sesine nefesine sağlık harika bir ikili olmuşsunuz. ikinizinde yolu açık olsun distum dostum
Muhteşem Bi ses kadife gibi yolun aydınlık bahtın açık olsun. Güzel kardeşim👍
Maşallah kardeşimiz nede güzel söylemiş
En sevdiğim türkülerden🎼🎶🍃🍃 ne de güzel okumuş🎶🎶🎶🎶🎶
Mükemmel harika bir ses türkülerimizi yad ellerde seslendirdiyin.için teşekkürler
Bu nedir arkadaş bizi mahvettin yorum müzik dinlerken kendimi kaybettim duygulandım. Sağolun yüreği güzel insanlar
Super bir Türkçe Super ses ve yorum helal olsun
Sesinde kaleminde çok güçlü, umarım edebi metinler okuruz senden. Yollar neler katıyor insana. Yüreğine sağlık güzel insan umarım aradığını bulursun
Sağlıcakla
İçim huzur doldu. Başarılarınız daim olsun. Çok güzel çok 💙
Yurdum insanının Yüreğini dünyaya taşıyan her kültür elçisi duygulandırır beni.
Bu Türkü, bu yorum derûnuma nüfuz etti. Tebrikler.
Abi ağzına sağlık. Sürekli iş yaparken senin türkülerini dinliyorum. 👏👏👏🕊🕊🕊🕊
Ne deyim ki..yine ciğer kül oldu.. yüreğinize sağlık kardeşler
Ooof aman yarabbi muhtesem ses aksağani türkce ..hic bozuk yok mest oldum vallahi
Ağzınıza yüreğinize sağlık bizim yeni nesil gençlerimizin bi çoğu türkülerden bi haberken bu kızımızın bu kadar güzel yorumlaması takdire şayan başarılar kardeşim...
türküyü çok güzel icra etmişsiniz bravo...bağlamanın sapındaki püskülü epeydir kimse kullanmıyordu...püskül için ayrıca teşekkürler...
Ağzına sağlık müthiş bir ses maşallah
Sizin gibi gençler, türkülerimizi yaşatmalı. Rabbim emeğinizi zayi etmesin. Güzel yürekli koca yürekli insanlar.
Yolun açık olsun arkadaş,ülkemizi tanıtıyorsun,müziğimizi öğretiyorsun,bizi mutlu ediyorsun,her şey için teşekkür ederiz.
Cok cok guzel yourumlamis ve sende temiz calmisin turkunun ozune bagli kalmissiniz yureginize saglik
Yırtınıyorum hala bir milyon olmadi böyle güzel saz böyle güzel ses milyonları bulması gerekir hemen arkadaşlardan bunu açıyorum hala olmadı malesef....
Gittiğin yere Türküleri götürmek ne kıymetli bir yolculuk
İçime, yibo yıllarının evden dönüşteki ptesi akşamının kederli hüznü yerleşti,, kötü günlerdi ama özlüyorum yine de... En güzel arkadaşlıklarımı dostluğu sadakati o yaşlarda 10 yaşlarında öğrendim.. Teşekkür ediyorum özdemir hocam başarılarının devamını dilerim.. Saygılarımla
Mardin Dargeçitte mi okudunuz hocam?
Gozlerim islak dinledim yuregine saglik kiz kardesdeguzel saz caliyor yolunuz acik olsun
Muhteşem tebrikler size 👏👏👏👏👏👏
Masallah kizimiza harika 👏👏👏💙❤💐💐
Daha sık böyle tanınmış içimize huzur veren türkülerimizi söylerseniz daha çok mutlu oluruz 😊
Sensiz dünya malını neyliyeyiim. O şirin canına nasıl kıydilar Pir Sultanim.. Nasıl elleri gitti..
Aynen bacım
Gönüllere.merhem gibi
Maşallah size çok güzel 👍👍
Türkülerimizi dünyanin dört bir yanina tanitmasi muhteşem bir sey...Severek beğenerek takip ediyorum..Kardeşime başarılar diliyorum
Allah ım senin yar ve yardımcınız olsun inşallah
Maşallah
Ağzına sağlık Ruba
süper bir ses süper bir bağlama çalmanız süper.
Maşallah subhan Allah çok güzel söylüyor bitiyor baştan açıyorum sigaram bitiyor tekrar yakıyorum dalıp gidiyorum adeta sesine yüreğine diline nefesine sağlık. Olsun 😌😌😌😌
Yahu ben böyle güzel bir sesi,projeyi görmek dinlemek zorunda mıyım? Kendimi alamıyorum başarılarının devamını diliyorum. Daha nice videolara, türkülere...
Bağlama ile sesin uyumu Super aşk ile söylersen böyle olur yüreğine sağlık güzel insan bağlamada ses tonu harika sağolun
Bu projeniz devam etmeli yolunuz açık olsun. Allah karşınıza iyi niyetli insanlar çıkarsın tıpkı yanınızdaki hanımefendi gibi...
yazdıklarını okudum ve yine her kelimesinde kendimi gördüm. acılar,sorular ve yüzler... sen kimsenin yapmaya cesaret edemediği birşeyi yapıyorsun. milyonlarca insan arasından sana kendini daha yakın hissedip bu sayfaya gelip çığırdığın türküleri dinleyen,tüm samimiyetinle yazdıklarını okuyan insanlar bile seni kendi cehennemlerinde yargılıyorlar. insana dair umut yok gibi duruyor değil mi, intihara meyilli tarafın sana bunu haykırıyor. diğer tarafın ise bize türküleri haykırıyor,işte o yanın çok daha güzel. bize türküleri çığıran loudingirra hala inançlı bir insan; 5 yaşında namaza yetişmek için babasının peşinden koşan o çocuğun inancı hala tükenmemiş. inandığı şeyler değişmiş olabilir ama inancı hala var,umudu da. kimsenin yapmaya cesaret edemediği birşeyi yapıyosun demiştim ya; zamanında okuduğum bir kitabın arkası kapak yazısını okumanı isterim :
"Her şeyin bir öncesi vardı. Yaradılışın sözün yeryüzü oyunlarımızın verdiğimiz sevginin kazanılan acıların katliamlarımızın yarım kalmış bir bakışın uzun yüzlü aynaların her şeyin bir öncesi. Belki de varolmamızın bir nedeni de varlığıyla kendi cevabını zaten yaratmış olmasında gizliydi; biz ısrarla bir başkasına taşıtmaya zorluyoruz kendimizi. Aslında giz diye bildiğimiz her şey nedenini en açık şekilde vuruyordu içimize. Vurduğu yerde bir kapı aralıyor ve o kapının aralığına biriken bakışların arasında kendi gözlerimize yer arıyorduk. Gözden kaçırdığımız ve kendimizi unuttuğumuz yeri işte burasıydı hayatın yani ki herkes bir başkasının elleriyle o kapıyı açmaya çalışıyordu ki bu yarım kalan yanımızdı hepimizin. Şimdi sorulacak soru şuydu; hangimiz açmaya cesaret edecektik o kapıyı kendi ellerimizle ama? Böyle giyinmiş bir halde çıplaklığımızdan
korkarak mı? Ellerimizi yüzlerimizi ve gözlerimizi tanımadan mı geçecektik o karanlık bahçeden ruhumuzun asfaltına? Başımızı kaldırıp baktığımızda bir daha hiç inmeyecek mi rollerini paylaştığımız bu filmin son perdesi içimizden inançsız işte böylesine çalınmış bakışlarla oynuyoruz rolümüzü. Aslolan bir başka yerdeydi!
Ufak.
Ufacık bir şakaydı her şey.
İnanmadan gülüyorduk. Ruhlarımızın gözlerimize vuran yeri bozuk bir saatin düzeniyle işliyordu."
Hangi kitap bu acaba ismini yazarmosnız.
@@MahmutErtekin kitabın adı gülziya-masalını arayan kahraman
Yazarı Murat çelik; düş sokağı sakinleri diye bir müzik grubu vardı bir zamanlar, o grubun 2 üyesinden biri.
@@alia-yl3vb teşekkürler ☺️
Gerçekten çok güzel söylemiş Ruba ve yolun açık olsun emeğine sağlık
Ağzına yüreğinize sağlık
Tebrikler çok güzel sesi var kızın ,devamını dileriz, yolunuz açık olsun gençler.
Senin ellerine hanım ablamın ağzına ikinizin GÜZEL YÜREĞİNİZE SAĞLIK....
TEŞEKKÜRLER...
Kadın Arkadaş çok güzel söylemiş elinize dilimize sağlık başarılar
@@adyoknamvar4469 sen ne dememi isterdin kardes
Kardes onlar bayan duyrlar daha kadın dıyecek potansıyele gelmemısler
Rübai’lerden güzel olan ilk Rüba’yı senin sayende tanıdım abi.. Sese, kalbe, saza sağlık.. Emeğinize sağlık..
Gerçekten mükemmelsiniz TÜRKÜLERLE yaşayın
Gercekden çok güzel belçikadan saygılar selamlar
Turkiye'den selam, sevgi ve baris