Hocam size 2:45 çok teşekkür ederim, sizden çok şeyler öğrendik, öğreniyoruz. Hakkınızı helal edin. Allah ayaklarımızı Tevhid de sabit kılsın. Allahumme Amin
Allah razı olsun değerli hocam Cüppeli şarlatan. Alçak diyeceğim, fakat alcağın da bir yüksekliği vardır. Cüppeli çukur. Yani sözün bittiği yer. Onu Rabbime hevale ediyorum.
Elhamdülillah Allah ecrini versin kardeş bizi bu konuda aydınlattığın için gerçekten günümüzün çok sorunlu problemlerine değindiniz özellikle Selefi kardeşlerimizin düştüğü bazı hataları ve ırkçılık hastalığına yakalanan veyahutta bir türlü silip tamamen atmayan kardeşlerimizin meselelerine değindiğinden dolayı Allah sizlerden razı olsun
@@eminesirin1874 Bu kardeşimiz Vahabi öyle mi Peki size sorarım siz necisiniz günümüzün tasavvuf cübbelilerin uydurmuş olduğu hikaye ve rüyaları s**** zihniyeti temsil edenler Müslüman öyle mi günümüzdeki bu Cübbeli küpeliler hinduizmde tutunda Şamanizm mecusi Zerdüştlük ve Hristiyanlık ve Yahudi karışımı bir yol tutup da bunu da İslam dini diye Türk milletine yutturan bu sapıklar Müslüman öyle mi Allah sizlere hidayet versin Eğer Hidayet nasip olmayacaksa Rabbim sizleri hak ettiğiniz yere koysun muhammed Abdulvahap da Bu kardeşimiz gibi İslam'ı Kur'an'ı ve sünneti anlatmış bunun için canını vermişse Allah şehadetini kabul etsin Ne mutlu o vahabilere
VEHHABİLERE REDDİYE 5 Beşinci Soru: Kur’an okuyucu Kur’an’dan birşey okuduğu zaman ve onu ölülere hediye ettiği zaman bu onlara ulaşır mı yoksa ulaşmaz mı? Ve okunanı ölü işitir mi yoksa işitmez mi? Cevap: Bu ihtilaflı bir konudur. En iyi olan okuyucunun şöyle demesidir: “Allah’ım eğer bu okuyuşumdaki amelimi kabul ettiysen bunun sevabını senden bir lütuf olarak filana ver.” Eğer böyle demeyip de: “Allah’ım okuduğum Kur’an sevabını filana ver” derse; bu sevabın ölüye ulaşıp ulaşmaması alimler arasında ihtilaflıdır. Birinci söz (yani eğer Kur’an okuyuşumu kabul ettiysen bunun sevabını senden bir lütuf olarak filan kişiye ver) dua mahiyetindedir. Allah dilerse onu kabul eder, dilerse kabul etmez. Allah bunu kabul etmişse muhakkak ki ölüye fayda verir. ÖLÜLERE KURAN-I KERİM’İN SEVABI ULAŞIR MI? Kuran-ı Kerim’in ölüler için okunup, ruhlarına hediye edilmesi eğer sevap maksatlı olup bu iş karşılığında KARÎ’ (yani okuyan) para istemiyorsa; Hac ve Orucun sevabının ulaştığı gibi Kuran-ı Kerim’in de sevabı ölüye ulaşır. İTİRAZCI: ”Bu tür bir şeyi seleften kimse yapmadı ve Resulullah da (sallallahu aleyhi vesellem) onları böyle bir amele yönlendirmedi” derse Cevap: Bu soruyu soran kişi; Hac, Oruç ve Dua’nın sevabının ölüye ula…şacağına inanıyorsa ona şöyle denir: ”Bu ibadetlerin sevabı ile Kuran-ı Kerim’in sevabı arasındaki fark nedir? Ve selefin böyle bir uygulama yapmadıkları aleyhimizde bir delil olamaz! Peki, böylesi genel-umum bir olumsuzluk hükmünü (yani ölüye Kuran-ı Kerim’in sevabı ulaşmaz hükmünü) neye göre veriyorsunuz?” İTİRAZ: Eğer cevaben derlerse: ”Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onları, ölülerine oruç tutmaya, hac yapıp sadaka vermeye yönlendirdi lakin Kuran-ı Kerim okumaya teşvik ettirdiğine dair bir nakil gelmemiştir” CEVAP: Biz de deriz: ”Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara direk teşvik amaçlı bunları emretmedi, bilakis bu sorular soruldu diye cevaben onara şöyle, böyle yapmalarını buyurdu. Bir tanesi ölüsüne HAC yapmak için sordu ve Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ona izin vermiştir. Başka birisi Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) ölüsü için ORUÇ tutabilir miyim diye sordu ve Efendimiz de (sallallahu aleyhi ve sellem) ona izin verdi. Bununla beraber dikkat edilecek nokta şudur! Efendimiz de (sallallahu aleyhi ve sellem) bu soruyu soranların dışındakilere bu ibadetleri ölüleri için yasaklamadı, Ümmet-i Muhammed’ten olan herkes kendi ölüsü için Oruç tutabilir ve Hac yapabilir. Aynı şekilde Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ORUÇ ile HAC dışındaki ibadetlere bir yasak getirmedi. Madem ortada umumî ve ya hususî bir yasak yoksa! O zaman, imsak ve niyetten ibaret olan orucun sevabının ölüye ulaşması ile zikir ve Kuran-ı Kerim kıraatinin sevabının ölüye ulaşması arasında ne fark vardır? (Akidet-ut Tahaviyye Şerhi/ Ebul İzz el-HanefÎ/ Elbanî tahkikli) Peygamber(sav) kabrinin ziyaret edilmesinin müstehab olduğunun beyanı Subkî, Şifâü’s-Sekam’da der ki: (Dördüncü bab)Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin kabrini ziyaret etmenin müstehab olduğu, ulemanın nasslarında vardır. Yâni bu mesele üzerinde Müslümanlarca ittifak edilmiştir. Kadı İyaz (Allah ona rahmet eylesin) dahi, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin kabrinin ziyareti Müslümanlar nezdindde sünnet olup, ziyaret edilmesine teşvik edilmesi hususunda ittifak etmişlerdir, demiştir. Subkî daha sonra müstehab olduğuna dair dört mezheb imamlarından, tâbilerinden nakiller yapmıştır. Meselâ bunu, Şafiî ulemasından Kadı Ebu’t-Tayyib et-Taberî, Muhamilî, Halimi, Maverdî, Ruyani ve El-Kadı Hüseyin ile Şeyh Ebû îshak eş-Şirazî’den nakletmiş; bu hususta bunların ve diğer âlimlerin icmaları olduğunu söyledikten sonra artık imamların ashabının dediklerini araştırmaya ihtiyaç yoktur, demiştir. Ziyaretin müstehab olduğunu söyleyen Hanefî âlimlerinden Ebû Mansur el-Kirmanî, «Menâsik» adlı eserinde; Abdullah b.Mahmud, «Şerhu’l-Muhtar», adlı eserinde; Ebu’l-Leys es-Semerkandî «Fetavâ» kitabında; Es-Sürûcî, «El-Gâye» kitabında-, Hanbelîlerden de Ebu’l- Hattab el-Kılvazânî «Hidâye» kitabında; Ebû Abdullah es Şamirrî «Mustav’îb» kitabında ve Necmeddin b. Handan, «Er-Riâyetül-Kübrâ», kitabında zikretmişlerdir. Yine Subkî der ki: İbnü’l-Cevzî, «Müsirrü’l-Azm es-Sakin» kitabında Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin kabrini ziyaret etmek meselesi için bir bab düzenlemiş, onda İbn Ömer ve Enes radıyallahü anhumadan rivayet olunan hadîsleri ve Muvaffakuddin’in «EI- Muğni» kitabındaki hadîsi ve Darekutnî ile Said b. Mansur’un tarikinden rivayet edilen, İbn Ömer’den rivayet eylediği hadîsi zikretmiştir. Yine onda Ahmed b. Hanbel’in tarikinden Hz. Ebû Hüreyre radıyallahü anhdan rivayet olunan Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin buyurduğu, «Herhangi bir kimse, kabrimin yanında bana selâm verirse…» hadîs-i şerifini zikretmiştir. Mâliki mezhebi âlimlerinden ziyaret hakkında Ebû îmran el-Fasi, Şeyh îbn Ebû Zeyd, Ebu’l-Velid b. Rüşd ile îbn Ataullah da bu hususta hadîsler rivayet etmişlerdir.
VEHHABİLERE REDDİYE 2 es-Sahih’te, Ebu Hureyre’den naklen, Rasullah’ın Allah’tan rivayet ettiği kudsi bir hadiste Yüce Allah şöyle der: “Kulum bana, üzerine farz kıldığım ibadetlerle yaklaştığı gibi hiçbir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana,nafile ibadetlerle yaklaştıkça da onu severim. Kulumu sevince, duyduğu kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli ve yürüdüğü ayağı olurum. Böylece o, benimle duyar, benimle görür, benimle tutar ve benimle yürür.” Yüce Allah bu kudsi hadiste, kendisine yaklaşan kuluna olan sevgisinin, faydalı olacağını belirtmiştir. Allah kulunu sevince kulağına, gözüne, eline ve ayaklarına yaklaşır. Artık gözü Allah’la görür. Kulağı O’nunla duyar. O’nunla tutar. O’nunla yürür. Kalbi, eşyaların gerçeklerinin belirdiği saf ayna gibi olur. Ferasetinde oldukça az yanılır. Çünkü kul, Allah’la varlığa bakınca onu olduğu gibi görür. Allah’la işitince onu olduğu gibi işitir. Ancak bu, gayb bilgisinden sayılamaz. Yüce Allah’ın, hakikatlerin suretlerini görmeye mani olan vesvese, hayal ve batıl izlerden uzak, nurla kaplı, kendine yakın kulunun kalbine attığı hak ile hakikatların suretlerini görür, bilir. Nur kalbte çoğalınca, derhal kalbten uzuvlara, göze geçer; nur ölçüsünde görme gözüyle hakikatlan olduğu gibi keşfeder. Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) namaz kılarken -sair zamanda önünde bulunan ashabını gördüğü gibi- arkasında namaz kılanları görürdü. Mekke’de iken gözü ile Beyt-i Makdis’i görmüştür. Şam saraylarını, San’a kapılarını ve Kisra’nın şehirlerini hendek kazarken, Medine’de görmüştür. Medine’de iken Mute’de yaralanmış komutanları görmüş; yine Medine’ de iken Necaşi’nin ölüsünü görmüş, Musalla’ya giderek, gıyabında cenaze namazı kılmıştır. Hz. Ömer, İran’ın Nihavend bölgesinde düşmanlarla savaşan İslam askerlerini ve askerlerden Sariye’yi görmüş, O’na: “Sariye! Dağa, dağa” diye nida etmiştir. Yine Hz. Ömer’in huzuruna içlerinde Eşter en-Nehai’nin de bulunduğu Mezheç kabilesine mensup bir grup insan girmiş, Hz. Ömer başını kaldırarak Eşter’i görmüş. Onlara: “Bu adam kim?” diye sormuştur. Onlar da: “Malik b. Haris” karşılığını verince Hz. Ömer: “Ne oluyor ona. Aşkolsun ona. Bugün müslümanların korkunç bir gün yaşadıklarını görüyorum” demiştir………………. İşte Osman b. Affan! Hz. Osman’ın yanına gelirken yolda bir kadın görmüş, onun güzelliklerini düşünmüş bir sahabe huzura girer. Hz. Osman ona der ki: “Gözlerinde zina belirtisi olan sizden bir zat yanıma geldi.” Bunu duyan sahabe: “Rasulullah’tan sonra vahiy mi?” diyerek Hz. Osınan’ın haline muttali olmasına şaşırır. O sahabeye Hz. Osman: “Hayır. Bu, basiret, burhan ve doğru ferasetle bilinir” karşılığını verir. İşte feraset budur. O, Allah’ın kalbe attığı bir nurdur. Bu sayede bir şey, nasıl ise o şekilde hatıra gelir. Feraset göze geçerek başkasının göremeyeceği şeyleri görür. [Ibn Kayyim, Kitâbu’r-Ruh, s. 304-308] vehhabilerin imamlarinin bu sözleri baskalarindan ciksa tekfir dahi ederlerken acaba hocalarina da aynisini yapabilceklermi?
5. 18 e kadar söylediklerinizde bı tuhaflık yada bı yanlışlık yok zaten. Doğru olan da budur. Akıl ve kelam hakkındaki soylediklerinize katılmıyorum çünkü kelam adı altında yapılan bozuk din anlayışını tasvip mi edelim? Akli Kur'an'ın ve sünnetin önüne geçirip mutezile gibi bozuk bir din anlayışını mi onaylayalim? Selefilik hakkında ki görüşlerinize katılmak mümkün değil. Kusura bakmayın ama yanlış düşünüyorsunuz. Hatta ve hatta aklınızı yanlış kullanmissiniz. Esselamu aleyküm.
Kelam ile felsefeyi birbirine karıştırırsanız doğal olarak kelama da kelam âlimlerine de düşman olursunuz Siz beslendiğiniz kaynaklara ve size anlatılan dine göre konuşuyorsunuz. İslam ümmeti selefiyeyi de kelam âlimlerini de kabul etmiştir. Hizmetleri inkar edilemez. Sabaha kadar itiraz etseniz bu gerçeği değiştiremezsiniz.
VEHHABİLERE REDDİYE 7 4- Allah’ı hareketten tenzih etmek Allah yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya hareket eder. (Fetava-i el-Akideh, s.742) CEVAP Bu da, (O’nun eşi ve benzeri yoktur) mealindeki âyet-i kerimeye aykırıdır. (Tatarhaniyye) fetva kitabında, (Milel ve Nihal) kitabında ve bütün muteber kitaplarda (Mücessime) ve (Müşebbihe) fırkaları gibi, (Allahü teâlâ cisim gibidir. Arş üzerinde oturur, iner, yürür) gibi hususlara inananların kâfir oldukları yazılıdır. 5- Allah’ın kelamı Allah’ın kelamı harf ve sesledir. Allah’ın kelamı neviyle kadim, efradıyla hadis yani sonradan meydana gelmiştir. (Fetavel Akideh s. 72; Nazarat ve Takibat ala ma fi kitap es-Selefiyye, s.23, Riyad) CEVAP Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlânın kelam sıfatı ezelidir. Hiç değişmez. Harfli, sesli değildir. Emir, yasak, haber vermek gibi ve Arapça, Farsça, İbranice, Türkçe, Süryanice olmak gibi değişmesi yoktur. Böyle şekiller almaz, yazılmaz. Zihin, kulak ve dil gibi aletlere, vasıtalara muhtaç değildir. Hangi dil ile söylemek istense, söylenebilir. Böylece, Arapça söylenirse, Kuran-ı kerim denir. (İtikadname) 6- Önceki âlimleri kötülemek Benim şeyhlerimden hiç kimse, La ilahe illallah’ın manasını bilemedi. (Muhammed bin Abdülvehhab’ın Riyad halkına gönderdiği risale, 2/137-138) CEVAP Vehhabiler, kâfirler için gelmiş olan âyet-i kerimeleri yanlış tefsir ederek, kendilerinden başka bütün Müslümanlara müşrik diyorlar. Önceki bütün İslam âlimlerini de cahillikle itham ediyorlar. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir: (Ahir zamanda bazıları, sizin ve atalarınızın yolundan ayrılıp, sünnetimden uzak kalacaklar, onlardan uzak durun!) [Müslim] (Kâfirler, kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanlara yükletirler.) [Buhari] (Bu ümmetin sonunda gelenler, önceki âlimleri kötülediği, cahillikle suçladığı zaman, ilmini gizleyen, Allah’ın indirdiği Kur’anı gizlemiş olur.) [İbni Mace] 7- Müslümanı tekfir etmek Ehl-i sünneti tekfir ediyorlar. (Essuhubul Vabile s.39, Acaibul Asar 7/146) CEVAP Müslümanı tekfir etmek küfür olur. İki hadis-i şerif meali şöyledir: (La ilahe illallah diyene, işlediği günahlardan dolayı kâfir demeyin! Buna kâfir diyenin kendisi kâfir olur.) [Buhari] (Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir olur.) [Buhari] 8- Cehennem sonsuzdur Cehennem yok olacak ve kâfirlerin azapları sona erecek. (El-kavlul-Muhtar Lifenai el-Nar, Ateşin Faniliği İçin Seçkin Söz, Abdulkerim Elhamid. S.7 Riyad) CEVAP Fikir babaları İbni Teymiyye de, kâfirlerin Cehennemde sonsuz kalacağını inkâr ediyor. Cehennem sonsuzdur, kâfirler orada sonsuz kalırlar. İki âyet-i kerime meali şöyledir: (Cehennemde temelli kalırlar, azapları hafifletilmez ve geciktirilmez.) [Al-i İmran 88] (Orada devamlı kalırlar, azapları hafifletilmez, kurtuluş ümitleri de yoktur.) [Zuhruf 75]
VEHHABİLERE REDDİYE 10 16- Mübarek gün ve geceler bid’at değildir Şaban ayının 15’ini namaz ve oruçla geçirmek haramdır. (Et-Tevhid, s.101, Riyad) Peygamberin mevlidini kutlayarak Yahudiliğe benziyorlar. (Et-Tevhid, s.115-116; Et-Tehziru min el bid'a, s.5, Riyad) Dini geceleri kutlamak haramdır. (Et-Tevhid, s.120, Riyad) CEVAP Kendileri Vehhabiliğin kuruluşunu her sene bir hafta boyunca kutluyorlar. Peygamber efendimizin doğum gününü kutlamayı Yahudiliğe benzetmeleri çok çirkindir. Bizzat Peygamberimiz kendi doğum gününü kutlamıştır. Hadis-i şerifte, (Beni övmek ibadettir) buyuruluyor. Resulullahı övmek, bid’at değil ibadettir. Mevlid kandilinde, Peygamber efendimizin doğum zamanlarında görülen halleri, mucizeleri okumak, dinlemek çok sevabdır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı. (S. Ebediyye) Resulullah pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında, (Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum) buyurdu. (Hak Sözün Vesikaları) İslam âlimleri, mevlid gecesine çok önem vermişlerdir. Hazret-i Mevlana, (Mevlid okunan yerden belalar gider) buyurmuştur. Mevlid gecesi, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Hatta Mevlid gecesinin Kadir gecesinden de kıymetli olduğunu bildiren âlimler de vardır. El-mukni, el-miyar ve Tenvir-ül-kulub kitaplarında Mevlid gecesinin Kadir gecesinden kıymetli olduğu bildiriliyor. (Ed-dürer-ül-mesun) Diğer bütün mübarek gün ve geceler de, hadis-i şerifle bildirilmiştir. Birkaç örnek verelim: (Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşûre günüdür.) [Buhari] (Şabanın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: “Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.” Bu hâl, sabaha kadar devam eder.) [İbni Mace] (Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.) [İ. Asakir]
VEHHABİLERE REDDİYE 8 9- Âdem aleyhisselam peygamberdir Âdem ne nebi, ne de resuldür. (Peygamberlere Cümleten İman etmek, Abdullah bin Yezid, El-Mekteb El-İslami, Beyrut) CEVAP İki âyet-i kerime meali: (Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesi ile İmran ailesini [Peygamber] seçip âlemlere üstün kıldı.) [Al-i imran 33] (İşte bunlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden Âdem’in soyundan, Nuh ile birlikte [gemide] taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail’in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir.) [Meryem 58] İki hadis-i şerif meali: (Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselamdır.) [Taberani] (Resullerin ilki Âdem, sonuncusu ise Muhammed’dir. İsrail oğullarının nebilerinin ilki Musa ve sonuncusu İsa’dır. Kalem ile yazan ilk Peygamber ise İdris’tir.) [Hakim-i Tirmizi] İmam-ı a’zam hazretleri de buyuruyor ki: Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam, sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır. (Fıkh-ı ekber) 10- Ebu Cehil ve Ebu Leheb Ebu Leheb ve Ebu Cehil bile, la ilahe illallah Muhammedün Resulullah dediği halde, evliya ile tevessül eden Müslümanlardan daha çok muvahhid ve imanları daha ihlâslıdır. (Tevhidi nasıl anlarız? Muhammed Başemil s.16, Riyad) CEVAP Evliya düşmanlığında ne kadar ileri gitmişler. Ebu Cehil ve Ebu Leheb kâfirleri hâşâ muvahhid ve mümin değildir, Cehennemliktir. Bir âyet-i kerime meali: (Ebu Leheb alevli ateşte yanacaktır.) [Leheb 3] Bedir’de Ebu Cehilin başı getirildiğinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki: (Ey Allah’ın düşmanı, seni zelil eden Allahü teâlâya hamd olsun! O, bu ümmetin, Firavunu idi.) [İ. Ahmed] 11- Eş’ariler ve Maturidiler Eş’ariler ve Maturidiler Ehl-i sünnet vel cemaat olarak adlandırılmayı hak etmez. (İslam’da Meşhur Müceddidler. İbni Teymiye ve Muhammed bin Abdulvehhab s.23 Müftülük Genel Başkanlığı, Riyad) Yukarıdaki âlimler, Eş’arileri tekfir etmiştir. (Feth-ul-Mecid, Abdurrahman bin Muhammed bin Abdulvahhab. s.353 Darusselam Yayınevi Riyad) CEVAP Eş’arileri tekfir etmek Ehl-i sünneti tekfir etmektir. İslam âlimlerinden Taşköprüzade şöyle yazmıştır: (Ehl-i sünnet vel-cemaatın kelam ilmindeki reisleri iki zattır. Bunlardan biri Hanefi, diğeri Şafii’dir. Hanefi olanı, Ebu Mensur Matüridi, Şafii olanı ise Ebül Hasen el-Eşari’dir.) Zebidi de şöyle demiştir: (Ehl-i sünnet vel-cemaat ismi geçince, Eşariler ve Matüridiler kastedilir.) 12- Peygambere salevat getirmek Allahümme salli ala Muhammed tıbbil-kulubi ve devaiha ve afiyetil ebdani ve şifaiha ve nuril-absari ve diyaiha sözü şirktir. (Tevhide Nasıl Hidayet Oldum, Muahmmed Cemil Zeno, s. 83, 89 Darul-Feth Al-Şarika) CEVAP Resulullaha salevat getirmeye şirk denmesi de çok çirkindir. Bir âyet-i kerime meali: (Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyor. Ey iman edenler, siz de, teslimiyetle, ona salevat getirin.) [Ahzab 56] (Allah’ın salevat getirmesi yani salât etmesi rahmet etmek, meleklerinki dua etmek, müminlerinkiyse Onun şefaatini talep etmektir.) Üç hadis-i şerif meali de şöyledir: (Bana bir salât getirene, Allah ve melekleri yetmiş salât getirir.) [İ. Ahmed] (Şefaatime en layık olan, bana en çok salât okuyandır.) [Tirmizi] (Bana çok salevat getirenin dertleri gider, günahları affolur.) [Tirmizi]
Hocam size 2:45 çok teşekkür ederim, sizden çok şeyler öğrendik, öğreniyoruz. Hakkınızı helal edin. Allah ayaklarımızı Tevhid de sabit kılsın. Allahumme Amin
Allah razı olsun hokam Azərbaycan Şəki şəhəri Vüqar
Ağzına sağlık olsun hocam
Hocam , ne kadar doğru söylediniz: Allah nerede diye, bukadar ayrılıklar. Önemli olan insan kendine nerede olduğunuzu kendini sorgulamasıdir.
Allah razı olsun sizlerden hocam
MaşaAllah sübhan Allah Rabbim razı olsun hocam ve kardeşlerim hem bu dünyada hem de ahirette
Allah Azze ve celle razı olsun inşeAllah kıymetli hocam
Allah razı olsun Hocam,
Böyle videolar daha çok yayımlansın lütfen.
ALLAH SENDEN RAZI OLSUN İLMİNİ ARTTIRSIN MÜNTEHA
Ağzınıza yüreğinize ilminize sağlık hocam.
ALLAH RAZI OLSUN
Allah razi olsun hocam Rabbim sizin gibi davetçilerin sayısını arttırsın Amin
ALLAH SENDEN DE RAZI OLSUN BEYZA
Allah Celle Celalühü razı olsun
Allah u Ekber
ALLAHU SUBHANE VE TEÂLA senden ebeden razı olsun Hocam Ve seni zâlimlerin şerrinden muhafaza eylesin ALLAHUMME 🤲🤲🤲
ALLAH İYİ NİYETLERİNİZ İÇİN SİZDEN RAZI OLSUN
vahhabi bu ahmet ulucak ve ahmed kalkan...m abdulvahhabin uydurdugu 3 asirlik sahte tevhid
Allah razı olsun
ALLAHU AKBAR
Hocam ,kıymetli adam gibi adam hocam,Allah razı olsun
EYVALLAH BETÜL ALLAH SENDEN RAZI OLSUN İLMİNİ ARTTIRSIN
vahhabi bu ahmet ulucak ve ahmed kalkan...m abdulvahhabin uydurdugu 3 asirlik sahte tevhid..kuran ayetlerinr kafadan mana ver 1400 sene sonra uydur.
SUBHANALLAH
Allah razı olsun değerli hocam Cüppeli şarlatan. Alçak diyeceğim, fakat alcağın da bir yüksekliği vardır. Cüppeli çukur. Yani sözün bittiği yer. Onu Rabbime hevale ediyorum.
Elhamdülillah Allah ecrini versin kardeş bizi bu konuda aydınlattığın için gerçekten günümüzün çok sorunlu problemlerine değindiniz özellikle Selefi kardeşlerimizin düştüğü bazı hataları ve ırkçılık hastalığına yakalanan veyahutta bir türlü silip tamamen atmayan kardeşlerimizin meselelerine değindiğinden dolayı Allah sizlerden razı olsun
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM
vahhabi bu ahmet ulucak ve ahmed kalkan...m abdulvahhabin uydurdugu 3 asirlik sahte tevhid..kuran ayetlerinr kafadan mana ver 1400 sene sonra uydur.
@@eminesirin1874 Bu kardeşimiz Vahabi öyle mi Peki size sorarım siz necisiniz günümüzün tasavvuf cübbelilerin uydurmuş olduğu hikaye ve rüyaları s**** zihniyeti temsil edenler Müslüman öyle mi günümüzdeki bu Cübbeli küpeliler hinduizmde tutunda Şamanizm mecusi Zerdüştlük ve Hristiyanlık ve Yahudi karışımı bir yol tutup da bunu da İslam dini diye Türk milletine yutturan bu sapıklar Müslüman öyle mi Allah sizlere hidayet versin Eğer Hidayet nasip olmayacaksa Rabbim sizleri hak ettiğiniz yere koysun muhammed Abdulvahap da Bu kardeşimiz gibi İslam'ı Kur'an'ı ve sünneti anlatmış bunun için canını vermişse Allah şehadetini kabul etsin Ne mutlu o vahabilere
☝☝☝
Allah cc kuranda 84 yerde aklınızı kullanmazmısınız derken siz neden aklı kullanmıyorsunuz ? Enteresan geldi bana
☝🏻☝🏻☝🏻
VEHHABİLERE REDDİYE 5
Beşinci Soru: Kur’an okuyucu Kur’an’dan birşey okuduğu zaman ve onu ölülere hediye ettiği zaman bu onlara ulaşır mı yoksa ulaşmaz mı? Ve okunanı ölü işitir mi yoksa işitmez mi?
Cevap: Bu ihtilaflı bir konudur. En iyi olan okuyucunun şöyle demesidir: “Allah’ım eğer bu okuyuşumdaki amelimi kabul ettiysen bunun sevabını senden bir lütuf olarak filana ver.” Eğer böyle demeyip de: “Allah’ım okuduğum Kur’an sevabını filana ver” derse; bu sevabın ölüye ulaşıp ulaşmaması alimler arasında ihtilaflıdır. Birinci söz (yani eğer Kur’an okuyuşumu kabul ettiysen bunun sevabını senden bir lütuf olarak filan kişiye ver) dua mahiyetindedir. Allah dilerse onu kabul eder, dilerse kabul etmez. Allah bunu kabul etmişse muhakkak ki ölüye fayda verir.
ÖLÜLERE KURAN-I KERİM’İN SEVABI ULAŞIR MI?
Kuran-ı Kerim’in ölüler için okunup, ruhlarına hediye edilmesi eğer sevap maksatlı olup bu iş karşılığında KARÎ’ (yani okuyan) para istemiyorsa; Hac ve Orucun sevabının ulaştığı gibi Kuran-ı Kerim’in de sevabı ölüye ulaşır.
İTİRAZCI: ”Bu tür bir şeyi seleften kimse yapmadı ve Resulullah da (sallallahu aleyhi vesellem) onları böyle bir amele yönlendirmedi” derse Cevap: Bu soruyu soran kişi; Hac, Oruç ve Dua’nın sevabının ölüye ula…şacağına inanıyorsa ona şöyle denir: ”Bu ibadetlerin sevabı ile Kuran-ı Kerim’in sevabı arasındaki fark nedir? Ve selefin böyle bir uygulama yapmadıkları aleyhimizde bir delil olamaz! Peki, böylesi genel-umum bir olumsuzluk hükmünü (yani ölüye Kuran-ı Kerim’in sevabı ulaşmaz hükmünü) neye göre veriyorsunuz?”
İTİRAZ: Eğer cevaben derlerse: ”Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onları, ölülerine oruç tutmaya, hac yapıp sadaka vermeye yönlendirdi lakin Kuran-ı Kerim okumaya teşvik ettirdiğine dair bir nakil gelmemiştir”
CEVAP: Biz de deriz: ”Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara direk teşvik amaçlı bunları emretmedi, bilakis bu sorular soruldu diye cevaben onara şöyle, böyle yapmalarını buyurdu. Bir tanesi ölüsüne HAC yapmak için sordu ve Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ona izin vermiştir. Başka birisi Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) ölüsü için ORUÇ tutabilir miyim diye sordu ve Efendimiz de (sallallahu aleyhi ve sellem) ona izin verdi. Bununla beraber dikkat edilecek nokta şudur! Efendimiz de (sallallahu aleyhi ve sellem) bu soruyu soranların dışındakilere bu ibadetleri ölüleri için yasaklamadı, Ümmet-i Muhammed’ten olan herkes kendi ölüsü için Oruç tutabilir ve Hac yapabilir. Aynı şekilde Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ORUÇ ile HAC dışındaki ibadetlere bir yasak getirmedi. Madem ortada umumî ve ya hususî bir yasak yoksa! O zaman, imsak ve niyetten ibaret olan orucun sevabının ölüye ulaşması ile zikir ve Kuran-ı Kerim kıraatinin sevabının ölüye ulaşması arasında ne fark vardır? (Akidet-ut Tahaviyye Şerhi/ Ebul İzz el-HanefÎ/ Elbanî tahkikli)
Peygamber(sav) kabrinin ziyaret edilmesinin müstehab olduğunun beyanı
Subkî, Şifâü’s-Sekam’da der ki:
(Dördüncü bab)Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin kabrini ziyaret etmenin müstehab olduğu, ulemanın nasslarında vardır. Yâni bu mesele üzerinde Müslümanlarca ittifak edilmiştir. Kadı İyaz (Allah ona rahmet eylesin) dahi, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin kabrinin ziyareti Müslümanlar nezdindde sünnet olup, ziyaret edilmesine teşvik edilmesi hususunda ittifak etmişlerdir, demiştir. Subkî daha sonra müstehab olduğuna dair dört mezheb imamlarından, tâbilerinden nakiller yapmıştır. Meselâ bunu, Şafiî ulemasından Kadı Ebu’t-Tayyib et-Taberî, Muhamilî, Halimi, Maverdî, Ruyani ve El-Kadı Hüseyin ile Şeyh Ebû îshak eş-Şirazî’den nakletmiş; bu hususta bunların ve diğer âlimlerin icmaları olduğunu söyledikten sonra artık imamların ashabının dediklerini araştırmaya ihtiyaç yoktur, demiştir.
Ziyaretin müstehab olduğunu söyleyen Hanefî âlimlerinden Ebû Mansur el-Kirmanî, «Menâsik» adlı eserinde; Abdullah b.Mahmud, «Şerhu’l-Muhtar», adlı eserinde; Ebu’l-Leys es-Semerkandî «Fetavâ» kitabında; Es-Sürûcî, «El-Gâye» kitabında-, Hanbelîlerden de Ebu’l- Hattab el-Kılvazânî «Hidâye» kitabında; Ebû Abdullah es Şamirrî «Mustav’îb» kitabında ve Necmeddin b. Handan, «Er-Riâyetül-Kübrâ», kitabında zikretmişlerdir.
Yine Subkî der ki: İbnü’l-Cevzî, «Müsirrü’l-Azm es-Sakin» kitabında Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin kabrini ziyaret etmek meselesi için bir bab düzenlemiş, onda İbn Ömer ve Enes radıyallahü anhumadan rivayet olunan hadîsleri ve Muvaffakuddin’in «EI- Muğni» kitabındaki hadîsi ve Darekutnî ile Said b. Mansur’un tarikinden rivayet edilen, İbn Ömer’den rivayet eylediği hadîsi zikretmiştir. Yine onda Ahmed b. Hanbel’in tarikinden Hz. Ebû Hüreyre radıyallahü anhdan rivayet olunan Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin buyurduğu, «Herhangi bir kimse, kabrimin yanında bana selâm verirse…» hadîs-i şerifini zikretmiştir. Mâliki mezhebi âlimlerinden ziyaret hakkında Ebû îmran el-Fasi, Şeyh îbn Ebû Zeyd, Ebu’l-Velid b. Rüşd ile îbn Ataullah da bu hususta hadîsler rivayet etmişlerdir.
VEHHABİLERE REDDİYE 2
es-Sahih’te, Ebu Hureyre’den naklen, Rasullah’ın Allah’tan
rivayet ettiği kudsi bir hadiste Yüce Allah şöyle der: “Kulum bana, üzerine farz kıldığım ibadetlerle yaklaştığı gibi hiçbir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana,nafile ibadetlerle yaklaştıkça da onu severim. Kulumu sevince, duyduğu kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli ve yürüdüğü ayağı olurum. Böylece o, benimle duyar, benimle görür, benimle tutar ve benimle yürür.”
Yüce Allah bu kudsi hadiste, kendisine yaklaşan kuluna olan sevgisinin, faydalı olacağını belirtmiştir. Allah kulunu sevince kulağına, gözüne, eline ve ayaklarına yaklaşır. Artık gözü Allah’la görür. Kulağı O’nunla duyar. O’nunla tutar. O’nunla yürür. Kalbi, eşyaların gerçeklerinin belirdiği saf ayna gibi olur. Ferasetinde oldukça az yanılır. Çünkü kul, Allah’la varlığa bakınca onu olduğu gibi görür. Allah’la işitince onu olduğu gibi işitir. Ancak bu, gayb bilgisinden sayılamaz. Yüce Allah’ın, hakikatlerin suretlerini görmeye mani olan vesvese, hayal ve batıl izlerden uzak, nurla kaplı, kendine yakın kulunun kalbine attığı hak ile hakikatların suretlerini görür, bilir. Nur kalbte çoğalınca, derhal kalbten uzuvlara, göze geçer; nur ölçüsünde görme gözüyle hakikatlan olduğu gibi keşfeder.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) namaz kılarken -sair zamanda önünde bulunan ashabını gördüğü gibi- arkasında namaz kılanları görürdü.
Mekke’de iken gözü ile Beyt-i Makdis’i görmüştür. Şam saraylarını,
San’a kapılarını ve Kisra’nın şehirlerini hendek kazarken, Medine’de görmüştür. Medine’de iken Mute’de yaralanmış komutanları görmüş; yine Medine’ de iken Necaşi’nin ölüsünü görmüş, Musalla’ya giderek, gıyabında cenaze namazı kılmıştır. Hz. Ömer, İran’ın Nihavend bölgesinde düşmanlarla savaşan İslam askerlerini ve askerlerden Sariye’yi görmüş, O’na: “Sariye! Dağa, dağa” diye nida etmiştir. Yine Hz. Ömer’in huzuruna içlerinde Eşter en-Nehai’nin de bulunduğu Mezheç kabilesine mensup bir grup insan
girmiş, Hz. Ömer başını kaldırarak Eşter’i görmüş. Onlara: “Bu adam kim?” diye sormuştur. Onlar da: “Malik b. Haris” karşılığını verince Hz. Ömer: “Ne oluyor ona. Aşkolsun ona. Bugün müslümanların korkunç bir gün yaşadıklarını görüyorum” demiştir……………….
İşte Osman b. Affan! Hz. Osman’ın yanına gelirken yolda bir kadın görmüş, onun güzelliklerini düşünmüş bir sahabe huzura girer. Hz. Osman ona der ki: “Gözlerinde zina belirtisi olan sizden bir zat yanıma geldi.” Bunu duyan sahabe: “Rasulullah’tan sonra vahiy mi?” diyerek Hz. Osınan’ın haline muttali olmasına şaşırır. O sahabeye Hz. Osman: “Hayır. Bu, basiret, burhan ve doğru ferasetle bilinir” karşılığını verir.
İşte feraset budur. O, Allah’ın kalbe attığı bir nurdur. Bu sayede bir şey, nasıl ise o şekilde hatıra gelir. Feraset göze geçerek başkasının göremeyeceği şeyleri görür.
[Ibn Kayyim, Kitâbu’r-Ruh, s. 304-308]
vehhabilerin imamlarinin bu sözleri baskalarindan ciksa tekfir dahi ederlerken acaba hocalarina da aynisini yapabilceklermi?
5. 18 e kadar söylediklerinizde bı tuhaflık yada bı yanlışlık yok zaten. Doğru olan da budur. Akıl ve kelam hakkındaki soylediklerinize katılmıyorum çünkü kelam adı altında yapılan bozuk din anlayışını tasvip mi edelim? Akli Kur'an'ın ve sünnetin önüne geçirip mutezile gibi bozuk bir din anlayışını mi onaylayalim?
Selefilik hakkında ki görüşlerinize katılmak mümkün değil. Kusura bakmayın ama yanlış düşünüyorsunuz. Hatta ve hatta aklınızı yanlış kullanmissiniz. Esselamu aleyküm.
Aydın avşar kardeşim çok doğru söylüyorsun Allah senden razı olsun
Hoca aldı başını gitti hiç sadede gelmiyor...
Kelam ile felsefeyi birbirine karıştırırsanız doğal olarak kelama da kelam âlimlerine de düşman olursunuz Siz beslendiğiniz kaynaklara ve size anlatılan dine göre konuşuyorsunuz. İslam ümmeti selefiyeyi de kelam âlimlerini de kabul etmiştir. Hizmetleri inkar edilemez. Sabaha kadar itiraz etseniz bu gerçeği değiştiremezsiniz.
akıl da önemli. Ben aklıma uymayan bir detayı benimsemem
Böyle hocanın söylediğinin kim olduğu belli oldu
Kimmiş Ahmet Turgut hoca, lütfen açıklayın da biz de bilelim Muhammed. Tavsiyem hesabını veremeyeceğimiz ithamlarda bulunmayın.
VEHHABİLERE REDDİYE 7
4- Allah’ı hareketten tenzih etmek
Allah yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya hareket eder. (Fetava-i el-Akideh, s.742)
CEVAP
Bu da, (O’nun eşi ve benzeri yoktur) mealindeki âyet-i kerimeye aykırıdır.
(Tatarhaniyye) fetva kitabında, (Milel ve Nihal) kitabında ve bütün muteber kitaplarda (Mücessime) ve (Müşebbihe) fırkaları gibi, (Allahü teâlâ cisim gibidir. Arş üzerinde oturur, iner, yürür) gibi hususlara inananların kâfir oldukları yazılıdır.
5- Allah’ın kelamı
Allah’ın kelamı harf ve sesledir. Allah’ın kelamı neviyle kadim, efradıyla hadis yani sonradan meydana gelmiştir. (Fetavel Akideh s. 72; Nazarat ve Takibat ala ma fi kitap es-Selefiyye, s.23, Riyad)
CEVAP
Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın kelam sıfatı ezelidir. Hiç değişmez. Harfli, sesli değildir. Emir, yasak, haber vermek gibi ve Arapça, Farsça, İbranice, Türkçe, Süryanice olmak gibi değişmesi yoktur. Böyle şekiller almaz, yazılmaz. Zihin, kulak ve dil gibi aletlere, vasıtalara muhtaç değildir. Hangi dil ile söylemek istense, söylenebilir. Böylece, Arapça söylenirse, Kuran-ı kerim denir. (İtikadname)
6- Önceki âlimleri kötülemek
Benim şeyhlerimden hiç kimse, La ilahe illallah’ın manasını bilemedi. (Muhammed bin Abdülvehhab’ın Riyad halkına gönderdiği risale, 2/137-138)
CEVAP
Vehhabiler, kâfirler için gelmiş olan âyet-i kerimeleri yanlış tefsir ederek, kendilerinden başka bütün Müslümanlara müşrik diyorlar. Önceki bütün İslam âlimlerini de cahillikle itham ediyorlar. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ahir zamanda bazıları, sizin ve atalarınızın yolundan ayrılıp, sünnetimden uzak kalacaklar, onlardan uzak durun!) [Müslim]
(Kâfirler, kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanlara yükletirler.) [Buhari]
(Bu ümmetin sonunda gelenler, önceki âlimleri kötülediği, cahillikle suçladığı zaman, ilmini gizleyen, Allah’ın indirdiği Kur’anı gizlemiş olur.) [İbni Mace]
7- Müslümanı tekfir etmek
Ehl-i sünneti tekfir ediyorlar. (Essuhubul Vabile s.39, Acaibul Asar 7/146)
CEVAP
Müslümanı tekfir etmek küfür olur. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(La ilahe illallah diyene, işlediği günahlardan dolayı kâfir demeyin! Buna kâfir diyenin kendisi kâfir olur.) [Buhari]
(Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir olur.) [Buhari]
8- Cehennem sonsuzdur
Cehennem yok olacak ve kâfirlerin azapları sona erecek. (El-kavlul-Muhtar Lifenai el-Nar, Ateşin Faniliği İçin Seçkin Söz, Abdulkerim Elhamid. S.7 Riyad)
CEVAP
Fikir babaları İbni Teymiyye de, kâfirlerin Cehennemde sonsuz kalacağını inkâr ediyor. Cehennem sonsuzdur, kâfirler orada sonsuz kalırlar. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Cehennemde temelli kalırlar, azapları hafifletilmez ve geciktirilmez.) [Al-i İmran 88]
(Orada devamlı kalırlar, azapları hafifletilmez, kurtuluş ümitleri de yoktur.) [Zuhruf 75]
Saçmalamış resmen
Neden saçmaladığını düşünüyorsunuz, açıklayın bizi de aydınlatın
@@akaiditikad6189 onun istediği gibi konuşmadığı için😂😂😂
VEHHABİLERE REDDİYE 10
16- Mübarek gün ve geceler bid’at değildir
Şaban ayının 15’ini namaz ve oruçla geçirmek haramdır. (Et-Tevhid, s.101, Riyad)
Peygamberin mevlidini kutlayarak Yahudiliğe benziyorlar. (Et-Tevhid, s.115-116; Et-Tehziru min el bid'a, s.5, Riyad)
Dini geceleri kutlamak haramdır. (Et-Tevhid, s.120, Riyad)
CEVAP
Kendileri Vehhabiliğin kuruluşunu her sene bir hafta boyunca kutluyorlar.
Peygamber efendimizin doğum gününü kutlamayı Yahudiliğe benzetmeleri çok çirkindir. Bizzat Peygamberimiz kendi doğum gününü kutlamıştır. Hadis-i şerifte, (Beni övmek ibadettir) buyuruluyor. Resulullahı övmek, bid’at değil ibadettir. Mevlid kandilinde, Peygamber efendimizin doğum zamanlarında görülen halleri, mucizeleri okumak, dinlemek çok sevabdır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı. (S. Ebediyye)
Resulullah pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında, (Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum) buyurdu. (Hak Sözün Vesikaları)
İslam âlimleri, mevlid gecesine çok önem vermişlerdir. Hazret-i Mevlana, (Mevlid okunan yerden belalar gider) buyurmuştur. Mevlid gecesi, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Hatta Mevlid gecesinin Kadir gecesinden de kıymetli olduğunu bildiren âlimler de vardır.
El-mukni, el-miyar ve Tenvir-ül-kulub kitaplarında Mevlid gecesinin Kadir gecesinden kıymetli olduğu bildiriliyor. (Ed-dürer-ül-mesun)
Diğer bütün mübarek gün ve geceler de, hadis-i şerifle bildirilmiştir. Birkaç örnek verelim:
(Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşûre günüdür.) [Buhari]
(Şabanın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: “Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.” Bu hâl, sabaha kadar devam eder.) [İbni Mace]
(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.) [İ. Asakir]
VEHHABİLERE REDDİYE 8
9- Âdem aleyhisselam peygamberdir
Âdem ne nebi, ne de resuldür. (Peygamberlere Cümleten İman etmek, Abdullah bin Yezid, El-Mekteb El-İslami, Beyrut)
CEVAP
İki âyet-i kerime meali:
(Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesi ile İmran ailesini [Peygamber] seçip âlemlere üstün kıldı.) [Al-i imran 33]
(İşte bunlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden Âdem’in soyundan, Nuh ile birlikte [gemide] taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail’in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir.) [Meryem 58]
İki hadis-i şerif meali:
(Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselamdır.) [Taberani]
(Resullerin ilki Âdem, sonuncusu ise Muhammed’dir. İsrail oğullarının nebilerinin ilki Musa ve sonuncusu İsa’dır. Kalem ile yazan ilk Peygamber ise İdris’tir.) [Hakim-i Tirmizi]
İmam-ı a’zam hazretleri de buyuruyor ki:
Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam, sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır. (Fıkh-ı ekber)
10- Ebu Cehil ve Ebu Leheb
Ebu Leheb ve Ebu Cehil bile, la ilahe illallah Muhammedün Resulullah dediği halde, evliya ile tevessül eden Müslümanlardan daha çok muvahhid ve imanları daha ihlâslıdır. (Tevhidi nasıl anlarız? Muhammed Başemil s.16, Riyad)
CEVAP
Evliya düşmanlığında ne kadar ileri gitmişler. Ebu Cehil ve Ebu Leheb kâfirleri hâşâ muvahhid ve mümin değildir, Cehennemliktir. Bir âyet-i kerime meali:
(Ebu Leheb alevli ateşte yanacaktır.) [Leheb 3]
Bedir’de Ebu Cehilin başı getirildiğinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Ey Allah’ın düşmanı, seni zelil eden Allahü teâlâya hamd olsun! O, bu ümmetin, Firavunu idi.) [İ. Ahmed]
11- Eş’ariler ve Maturidiler
Eş’ariler ve Maturidiler Ehl-i sünnet vel cemaat olarak adlandırılmayı hak etmez. (İslam’da Meşhur Müceddidler. İbni Teymiye ve Muhammed bin Abdulvehhab s.23 Müftülük Genel Başkanlığı, Riyad)
Yukarıdaki âlimler, Eş’arileri tekfir etmiştir. (Feth-ul-Mecid, Abdurrahman bin Muhammed bin Abdulvahhab. s.353 Darusselam Yayınevi Riyad)
CEVAP
Eş’arileri tekfir etmek Ehl-i sünneti tekfir etmektir. İslam âlimlerinden Taşköprüzade şöyle yazmıştır:
(Ehl-i sünnet vel-cemaatın kelam ilmindeki reisleri iki zattır. Bunlardan biri Hanefi, diğeri Şafii’dir. Hanefi olanı, Ebu Mensur Matüridi, Şafii olanı ise Ebül Hasen el-Eşari’dir.)
Zebidi de şöyle demiştir:
(Ehl-i sünnet vel-cemaat ismi geçince, Eşariler ve Matüridiler kastedilir.)
12- Peygambere salevat getirmek
Allahümme salli ala Muhammed tıbbil-kulubi ve devaiha ve afiyetil ebdani ve şifaiha ve nuril-absari ve diyaiha sözü şirktir. (Tevhide Nasıl Hidayet Oldum, Muahmmed Cemil Zeno, s. 83, 89 Darul-Feth Al-Şarika)
CEVAP
Resulullaha salevat getirmeye şirk denmesi de çok çirkindir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyor. Ey iman edenler, siz de, teslimiyetle, ona salevat getirin.) [Ahzab 56] (Allah’ın salevat getirmesi yani salât etmesi rahmet etmek, meleklerinki dua etmek, müminlerinkiyse Onun şefaatini talep etmektir.)
Üç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Bana bir salât getirene, Allah ve melekleri yetmiş salât getirir.) [İ. Ahmed]
(Şefaatime en layık olan, bana en çok salât okuyandır.) [Tirmizi]
(Bana çok salevat getirenin dertleri gider, günahları affolur.) [Tirmizi]
Ewt cubbeli pis adamn
ALLAH RAZI OLSUN