Malpraktis Davalarında İlliyet Bağı - Emsal Karar İncelemesi | Hanyaloglu & Acar

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 18 сен 2024
  • Malpraktis davalarında illiyet bağı ve İdarenin hekime rücusuna ilişkin emsal kararımızda, Sağlık Bakanlığı hastaya ödediği tazminat bedelini hekimden talep etmiş ve hekime karşı açılan rücu davasında yapılan yargılama neticesinde hekimin tıbbi müdahalesindeki eksikliğin sonuca etkili olmadığı yani illiyet bağı yokluğu gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Uygulamada Sağlık Bakanlığının ve Üniversitelerin çalışma şartlarına ve hastane olanaklarına bakmaksızın çok zor koşullarda çalışan hekimlere rücu davası açtıkları ve hastane organizasyonundan kaynaklanan sorumluluklarını görmezden geldikleri görülmektedir.
    Malpraktis davalarında illiyet bağı özellikle hekimin eksik tıbbi müdahalesi ya da süreçte kusurlu davranışı varsa ya da silsilede birden fazla hekim varsa kusurlu davranışlarının iddia edilen zarara doğrudan etkili olup olmadığı çok önem taşımaktadır. “Hekimin kusurlu davranışı zararın uygun sebebi olarak nitelendirilemiyorsa, yani hekimin kusurlu davranışı hastaya verilen zarar arasında uygun illiyet bağı yoksa, hekim açısından bir tazmin yükümlülüğü doğmaz.”(Battal Yılmaz, Hekimin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 2020 4.Baskı s.37)
    İlk Derece Mahkemesi;"... "Fetal distress" tanısıyla sezeryan ameliyat geçirdiği, ameliyatta sol tarafa selvikstenvasane uzanan yırtık görüldüğü, ciddi kanama geliştiği, kanama kontorü amacıyla yoğun çama sarfedildiği, yoğun kan trasfüzyonunun yapılmış olduğu ve subtotal histrektomih yapıldığı, olası ürüner sistem travmasına yönelik önlem ve tetkikler planlandığı, postoperatif 9. gün vajeneden sıvı gelmesi nedeniyle tanısal tetkikler yapıldığı, bunlarda bir özellik saptanamadığı, hastanın sonra ürolojik kliniğine sevk edildiği, bundan sonra hastanın yapılan değerlendirmelerinde ilk ameliyata bağlı üretrovajinal fistül ve üreterligasyonu şeklinde tanımlanabilecek bir komplikasyon geliştiği, hastanın bu tanıya yönelik tetkik ve takibinde birkaç yılı bulan boşluklar olduğu, hastanın bazı randevulerine gidemediği, bunun o zaman ki SSK sosyal güvenlik sistemi nedeniyle ücretli hasta olma, randevu alamama veya hekime ulaşamama gibi çeşitli sebeplerden kaynaklandığının düşünüldüğü, bunun sonucunda hastanın sol nefrektomi ameliyatı olduğu, böbrek fonksiyon kaybının söz konusu komplikasyondan olabileceği gibi araya girmiş başka bir ikincil patoloji mevcudiyeti de olarak ekarte edilemediği, hastanın zamanında takip ve tetkiklere gelmesi durumunda talihsiz organ kaybının önlenebileceğinin sonucuna varıldığı, dolayısıyla davalı doktorlar herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği anlaşıldığından ve söz konusu ilk sezeryan ekibinde olan davalı doktorların ihmal ve kusur oranının olmadığı, hastaya uygulanan tüm tıbbi tanı ve tedavi yöntemlerinin tıbbi ilke ve kurallara uyumlu olduğu, dolayısıyla ATK tarafından verilen davalı doktorların kusurlu olduklarına dair raporlara itibar edilemeyeceği ve hocalarından oluşan bilirkişi raporundaki tespitlere katıldıklarını" belirtmişlerdir. Ve DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMİŞTİR.
    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece daha evvel alınan kusur raporları arasındaki çelişkiyi gidermek üzere üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 08/09/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunun daha evvel alınan bilirkişi raporları arasında çelişkiyi giderecek şekilde gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olmasına, bu raporda tazminata yol açan olayda davalıların kusuru bulunmadığının tespit edilmiş olmasına göre davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir
    Sonuç olarak, Sağlık Bakanlığı ve Üniversitelerin hastalara ödediği tazminatları akıl süzgecinden geçirmeden yani ilgili uzmanlık alanından kişilerin de bulunduğu bir kurul ya da komisyondan karar almaksızın hekime rücu işlemi yapması, hekimleri psikolojik ve maddi olarak etkilemektedir. Başlangıçta dosyanın incelenmemesi, rücuya uzmanların karar vermemesi sebebiyle Mahkemeler, hekimler, avukatlar ve Sigorta Şirketleri yıllar süren davalarda boşu boşuna emek, para ve zaman harcamaktadırlar.
    Daha fazla bilgi için: www.hanyaloglu...

Комментарии • 11

  • @doktoremre1422
    @doktoremre1422 3 года назад +3

    Ağzına sağlık

  • @cemilcivelek3741
    @cemilcivelek3741 3 года назад +3

    Çok teşekkür ederim. Bahsettiğiniz eziyeti, ben de çekiyorum. Poliçenin olmadığı 2002 yılından kalma bir davam, ATK' nın hatalı kararıyla 2017 yılında aleyhime neticelendi. Sağlık Bakanlığı rücu davası açtı. Mal varlığıma tedbir konuldu. İcra müdürlüğünce maaşımın 1/4'ü kesildi. Ek ödemenin tamamı kesildi. İstinaf başvurum sonrası yerel mahkeme kararı, lehime olarak bozuldu. Videoda bahsettiginiz şekilde Üniversite bilirkişi aşamaları sonunda, idareye kusur atfedildi. Lakin, bu defa da Bakanlık, yerel mahkeme kararını İstinafa taşıdı. Bir yıldan beri hala sonuçlanmadı. Ayrıca bir de Yargıtay aşaması olabilir. İcra dairesi, dava lehime sonuçlandığı halde, kestiği gelirimi, davanın tüm aşamaları bitmediği gerekçesiyle iade etmiyor.
    Mesleğime 1995 yılında başladım. Bu dava, 2002 yılında başladı. 2-3 yıl daha sürebilir.
    Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gibi.
    Mesleğimizi mi yapalım?
    Davanın türlü türlü aşamalarını mı takip edelim?
    İcra, haciz ve tedbirlerle mi uğraşalım?
    Ailemize, çocuklarımıza ne cevap verelim?
    Önümüzü nasıl görelim?
    Geleceğimizi nasıl planlayalım?
    Eziyet içinde eziyet. Hapis içinde hücre hapsi gibi.
    Neyse ki, yaklaşık 2 yıldan beri sizleri bulduk. Vekaletimizi aldınız. Davalarımızı takip ediyorsunuz. Hakikaten, mükemmel, zamanında ve çok profesyonelce müdahalelerde bulunuyorsunuz.
    Denize düşmüş bir kişiye can simidi gibisiniz.
    Elinize, ağzınıza sağlık.

    • @yrd.doc.dr.aysekonac6641
      @yrd.doc.dr.aysekonac6641 3 года назад +1

      Çok geçmiş olsun maalesef mesleğimiz çok riskli ve sanki her olumsuz sonuçtan doktor sorumluymuş gibi davranılıyor yazık !

    • @Malpraktis
      @Malpraktis  3 года назад

      Çok haklısınız, büyük mağduriyetle yaşanıyor, özellikle kamuda çalışan hekimler için rücu davası süreci ile birlikte meselenin sonuçlanması 15 yılı bulabiliyor. İdarenin rücu ederken tüm tazminatı yansıtması da ayrı bir sorun. Yargıtay kararlarında da eleştirilen bir durum. Bu konuda da karar incelememiz var ilerleyen süreçte de onları da ayrı ayrı paylaşacağız.

  • @dalyarak9260
    @dalyarak9260 4 дня назад +1

    MERHABA. BU DAVADA ZAMANASIMI YOK MU ?

  • @sertadam2373
    @sertadam2373 2 года назад +1

    Sürekli doktorları savunuyorsunuz doğumda başı kopan bebeğe ne diyorsunuz yada sağ böbreğine ameliyat yapılacağına soldakine ameliyat yapılması

    • @Malpraktis
      @Malpraktis  2 года назад

      Yanlış taraf cerrahisinin tıbbi malpraktis olduğu tartışmasızdır. Özen eksikliği ile oluşan zararın tazminat yükümlülüğü yanında, cezai sorumluluğu da bulunmaktadır. Yorum ve katkılarınız için teşekkür ederiz.

  • @hayrettininan700
    @hayrettininan700 Год назад

    Doktorlar bu tarz rücular için ortak sigorta kurmalılar. Aylık ödeme yapmalılar. Belli bir kısmını da bakanlık ödemeli. Rücu geldiğinde topluca buradan ödenmeli. Bunu bakanlığın düşünmemesi ya da hekimlerin cimrilik yapması çok çağ dışı bir durum...

    • @Malpraktis
      @Malpraktis  Год назад

      Yorumunuz için teşekkür ederiz. Oldukça önemli bir konu. Zorunlu hekim mesleki sorumluluk poliçeleri, malpraktis nedeniyle ödenmesi gereken tazminatı limitler dahilinde karşılıyor. Ancak poliçe teminatı üzerinde bir tazminatın doktora rücu edilmesi halinde, oldukça sıkıntılı durumlar yaşanabiliyor. Hasta ve hekim ilişkisi açısından da önemli bir konu .

  • @hayatdevamediyor9449
    @hayatdevamediyor9449 3 года назад

    2 like benden🤭🤭🤭🤭🤭