Atilla amcayı yine hayranlıkla izledim. Hem vatanı için yıllarca korku nedir bilmeden mücadele eden bir asker, hem iki tane pırıl pırıl evlat yetiştirmiş bir baba, hem tarih ve edebiyat bilgisiyle izleyeni imrendiren bir insan... Ben yoruldum saymaktan vallahi komutanım. Helal olsun diyeceğim ama haddim değil yani..🌹
Ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin Daha iyi olduğunu sadece tanrı bilir (Sokrates'in savunmasındaki son sözü)
Bu yıl tanımadığım bir şehirde yaşamak zorundayım ve iki aydır tanısı konulamamış bir hastalıkla uğraşıyorum kullandığım ilaçlar depresyona sebep oluyor koca şehirde bir tane bile samimi olduğum insan yok insan konuşacak, derdini anlatacak insan bulamayınca yalnızlığı iliklerine kadar hissediyor. Fırsat buldukça dışarı çıkarım şehirde saatlerce dolaşırım insanları izlerim ve nedense hayatım boyunca hiç fark edemediğim o ufacık güzellikleri şimdi görmeye başladım. Bir insanın sana tebessüm etmesinin güzelliğini şimdi anlıyorum, otobüste yer verdiğin bir yaşlının sana teşekkür etmesinin güzelliği şimdi görüyorum, mrndil satan küçücük bir çocuğun mendilini aldığında o bir lira için ne kadar mutlu olduğunu şimdi görebiliyorum. Kibirlerimizin, egomuzun altında o kadar çok eziliyoruz ki aslında hayatın anlamının ufacık bir tebessümde gizli olduğunu göremeyecek kadar aciziz.
"En son farkına vardığın şey ne?" diye bir soru sordun madem, cevap vereyim... Kısa zaman önce annem bir ameliyat geçirdi ve yoğun bakıma alındı, evde otururken bir an aklıma "hiçbir şeye sahip değilsin" diye bir söz geldi. O an anladımki bana ait zannettiğim şeylerin hiçbir zaman benim olmadığını anladım. Yaşamım bile bana ait değildi. İçtiğim su, yediğim yemek, yattığım döşek, kaldığım ev... Bir zamanlar, birileri de benimle aynı kaptan su içmişti, aynı yemekten yemek yemiş, aynı döşekte yatmış, aynı evde kalmış, aynı rüyaya dalmıştı... Bazı şeylerin sadece misafiriyiz. Dünyaya yolcu geldik, misafir olduk, yolumuza devam edip tekrardan yolcu olacağız
Bugün Ümit Yaşar Oğuzcan’ın ölüm yıl dönümü. 10 ay önce Hasan amcanın okuduğu şiir hala aklımdaymış ki direk buraya geldim. Ceketsiz ölen Orhan Veli’ye, Ümit Yaşar Oğuzcan’a ve nice kıymetli Türk şairlerine selam olsun. Teşekkürler Hasan Atilla Uğur.
Şunu fark ettim aytuğ abi geçen gün bir arkadaşımın görüşü için silivri cezaevine gittim hayatımda ilk defa cezaevine gittim oysa ki 20 yıldır silivride yaşarım hiç yolum düşmemişti arkadaşım 6. blokta kalıyordu ve arkadaşımın abisiyle buluştum orda ismim yazılı olmadığı için ben giremedim yazdırmamış ismimi sonra arkadaşımın abisi nevzat abi girdi görüşe 2 saate yakın onu bekledim 6. blok L tipi kapalı cezaevinin önünde bu yüzden de etrafı izleme düşünme fırsatım oldu kocaman devasa duvarlar neden soluk renklerle boyanmıştı Gri , Sarı renkliydi o devasa duvarlar dedim neden daha iç açıcı renkler kulanmadılar ki insanlar burda rahatlasın görünce içi açılsın hayallere dalsın diye düşündüm sonra öğrendim ki bu renkler esareti karamsarlığıda temsil ediyormuş aslında. Birazda insanları gözlemledim dikkat ettim de hep böyle orta gelirli yada fakir gelirli aileler ordaydı yani şunu fark ettim içerdeki yakınları aslında ya zorunluluktan yapmıştı o işlediği suçu yada çaresizlikten elbette suç işleyenler vardı ama neden hep farkir kısım yani dar geçim kaynağı olan aileler ordaydı neden zengin olan kimse yoktu da hep fakir kısım vardı ? Aniden bir kulak misafiri oldum 20 25 yaşlarında bir kadın yanındaki yaşlı bir Adama aynen şu cümleyi kurdu : İşte Hasanında cezası 15 yıla düşme ihtimali var inşallah düşer ya dedi. Ne kadar acıklı bir cümle değil mi ? en azından bana öyle geldi ardından elinde daha yeni doğmuş bir bebekle bir kadın gördüm ağlayarak görüşten çıkmış belliydi gözleri kızarmıştı ama yinede dim dikti o dünyanın sillesine karşı yinede dim dik çıktı dışarı aldırmadı kimseye sorum da şu oldu kendime o anda dünya çok mu zorsun yoksa yaşanmışlıklar yaşatılanlar yaşatırılanlar mı çok ağırdı ? yada bizmi yanlış dünyadaydık ?
yakın zamanda hapisten çıkan bir akrabamdan öğrendim bunu televizyon olmayan koğuşlarda kalan insanlar hapisten çıktıkları ilk hafta ara ara renk körlüğü yaşıyorlarmış hapishanede hep aynı renkleri görmekten beyinleri diğer renkleri unutmuş o kadar şaşırmıştım ki buna halen aklıma geldikçe hayret ediyorum
En son yalnızlığı sevmeye başladığımi ve sürekli çokluktan kaçmaya çalıştığımı farkettim. Önce bunun yanlış olduğunu ve böyle giderse kimsesiz kalacağımı düşünüyordum. Sonra fakrettim ki insan yalnizken kendinin bilincinde oluyor. Başkalarıylayken sürekli onları, onların dertlerini, onların konuştuklarını düşünüp ona odaklanıyor, yalnizkense kendini tanımaya zamanı oluyor, gökyüzünü yol kenarındaki ağaçları, oylece yatan sokak hayvanlarını, yolda yürürken belki de ilk ve son defa göreceği insanların hayatlarını merak ediyor ve farkına variyor. Bazen arkadaşlarımızın ne istediğini bilirizde kendimizinki soruldugunda bilemeyiz. İşte öyle, yani ben en son Yalnızlığın Yalnız Kalmak Değil De, Bir Farkına Varış Olduğunu Anladım.
En son farkettiğim şey, insanlara hiçbir zaman kendi doğrularını anlatamazsın çünkü anlamazlar dinlemezler kendi doğrularıyla büyük setler oluşturnuşlardır farklı düşüncelere...
Canım komutanım, bir Türk Subayı herşeyiyle donanımlı, kültürlü, ahlaklı ve duygusal olmalı. TAM SİZİN GİBİ. Sizin ile aynı zamanın nefesini verdiği için şu dünyada, Allah'a şükürler olsun.. #Ankara mızın, #Türkiye mizin gururu Emekli Albay Hasan Atilla Uğur.
Bugüne kadar okunan en güzel şiir okumasıydı; içten duygusal ve bizi yakalayacak kadar gizil bir liriksellik hakim.. Şiir okuyacam, okutacam ve paylaşacam diye kendine, okuyana eziyet edebilirsin ama Lütfen bize etme..Cansın( ama şiir cananımızdır)
Her şeyin sonsuz olup her şeyin sonu oldugunu duşunmem gerketigine hic ayrılmıyckmışım gibi ya da her an ayrılabilirmişim gibi hic gitmiycek gibi veya her an gidecek gibi öyle olmak lazım öyle bilinir biseylerin degeri ve degerimiz hic ölmiycek gibi her an ölecek gibi sevgilerle ...
“Eskiden şöyle düşünürdüm en nihayetinde ölüp gideceksem hayatın ne anlamı olabilir ki “ işte tam bu bölümdeyim abi bakalım diğer bölüme geçebilecek miyim
aynı noktadaydım, artım değilim. bütün ruhumu emiyordu bu soru, ama artık değil. geçicek, inan bana. zamana bırak, yavaşça aytuğun dediği yere geleceksin
Ben de bu evrelerden geçtim okuyan gerçek manada gerçek kitapları okuyan insanların bu konularla baş başa kaldıklarını her zaman düşünürüm zaten. Ne değişti de bu düşüncenden kurtuldun nasıl bu olay umrunda olmadan yaşayabiliyorsun diyebilirsin. Olay şuydu hayatın anlamı konusunda o kadar çok düşündüm ki her konu üzerine ne kadar çok düşündüysem hepsi bir o kadar mantıksız gelmeye başladı fakat şunu fark ettim ben düşündükçe bir şeyler aradıkça yaşamaktan alıkoyuyordum kendimi yaşayamıyordum. Hayatın anlamını ararken hayatın kendisini kaybediyordum sonra dedim ki hayatın anlamı kendisi yani yaşamak mutlu olacağın şekilde kimseyi üzmeden kırmadan elinden geldiğince iyi bir insan olarak yaşamak. İnsan tanımak, kültürleri görmek, yeni yerler keşfetmek ve sevmek elbette. Bu şekilde düşündükten sonra gerçekten bir mana aramadan yaptım yapacaklarımı beni veya çevremdekileri mutlu ediyorsa o tamamdı benim için şimdi de bu noktadayım belki senden ilerdeyim belki senin noktana ulaşamadım bilmiyorum ama böyle bir düşüncem var umarım bir fikir verebilmişimdir.
Neden arkadaşım yok diye gecelerce ağlayıp insana hasret kaldıktan sonra sonunda yıllar sonra anksiyeteyi yendim ve arkadaşlarım oldu insanı, gerçek insanı farkettim. Hayalimdeki insandan oldukça farklıydı açgözlü cimri bencil... keşke olmasaydı arkadaşım, keşke hayalimdeki gibi kalsaydı insan...
En son korktuğumuzda okuduğumuz duanın bize huzur vermesi ile uyurken karanlıktan korktuğumuzda sarıldığımız bir yastığın bize verdiği huzurun aynı olduğunu anladım yani inanç beynimizdeki amigdalanın yatışmasını sağlayan bir şey
5 лет назад+17
Kendini bilmek... bireysel farkındalık... Gerçekten önemli değil mi? Çok teşekkürler paylaşım için 🙏
En son farkındalık yaşadığım şey sanırım bir gün batımıydı. Belki basit gelebilir ancak güneşin ışıklarını yansıtan ince, çok yukarıdaki, bembeyaz katman katman bulutlar ve güneşin ışığını yer yer gölgeleyen daha aşağıdaki lacivertimsi ağır bulutlar. Tüm bunlara rağmen ışıklarını yüzüme vurmaktan çekinmeyen güneşin ışınlarının sessiz dansı. Ve bu anı bir cenazeden eve dönüşüm sonrası , bir dolu arabalar içindeki insanlardan bir tek benim fark ettiğimi fark etmem. "Kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya" sözünü istemsiz içimden geçirdiğimi fark etmem. :)
Hayatın tesadüflerine hayret ettim.İstenilen hedefe giderken ortaya çıkan daha güzelleri anlamayı bildim.Tolstoy'un "İnsan Neyle Yaşar" öyküsündeki İnsanın neye ihtiyacı olduğunu bilmemesini fark ettim.
Ülkemizden en sevdiğim sairlerin aynı olması nasıl bir tesadüftür bilmiyorum ama Atilla abimden şiir dinlemek gözlerimi doldurdu. Sokrates'i Platon'un anlatımıyla tanımak bizim için bir şans ama bazen bunu Platon kötüye kullanmış ve kendi dusuncelerini Sokrates'in ağzına tıkmıştır. :)
Bir şeyleri başarabilme, yapmak isteme arzusu olduğunu ama bunların tezat düşüncelerle sınırlandırıldığını fark ettim. Yine de bir şeyleri başarabilme duygusu güzel ve gerçekleşmesi ise o tezat düşüncelerin üstüne çıkmasıyla bağlantılı. 'Çok istersen olur.' 'Sen istersen yaparsın.' cümleleri de belki kuru bir motive cümlesi olmaktan çıkar..
En son fark ettiğim şey zaman 22 yaşında adamım belki çok büyük sayılmam ama akıp geçen her şey her an yediğimiz yemek içtiğimiz su bir daha var olmuyor ve hepsi hızlıca yitip gidiyor tıpkı bizim gibi tıpkı dünyamız gibi yavaş yavaş büyüdüğümüzü hissetsekte koşa koşa açıyoruz bu yolları. o yüzden arkadaşlar sevdiğim şeylerin peşinden koşmaya başladım yazmak gibi ve bunları yazıp paylaşıyorum sizde isterseniz bi bakın. 22 yaşında ki bir adamdan da öneri almak isterseniz elinizi çabuk tutun. Ölümden sonra ne olur bilinmez ama bizim zamanımız bir gün biticek her saniyeyi değerlendirin ve çevreniz pek umrunuzda olmasın gözünüzü kapatınca hiç bir şey ya da bir kişi kalmıyacak. Şiirle ve güzel anlarla kalın.
Yorumlara baktığımda kimsenin büyük usta Ümit Yaşar Oğuzcan'dan bahsetmediğini gördüm. Kendisi okuduğum en iyi şairlerdendir. Hayatın büyük karanlığını ve acılar denizini anlatır okuruna. Büyük ustanın değerinin yeterince bilinemediğini düşünüyorum. Kendisi dünyaca tanınması ve okunması gereken usta bir şairdir naçizane fikrimce.
@@kuro5549 biz doğru konuşan adamları destekleyip sevgimizi gösteriyoruz sende bu durumu çekemiyosan senin için youtubede saçma sapan videolar çeken insanlar var git onları izle
Oluuum ne güzel bölün ulan bu tüylerim diken diken oldu . Devamını heyecanla bekliyorum ve kitap önerileri düşüncesi de harikulade olmuş elinize sağlık tebrik ederim
Farkettigim şey hicbir zaman arkadaşlarına güvenmemek ve bazen yalnız olmak beni daha iyi yapıyor. Bunu farkettim ve kimseden destek almadan kendim ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Ve ölmekten korkmuyorum.
aslında "kendini bil" çok manidar bir zamanda karşıma çıktı diye düşünürken bir de sorduğunuz soru beni çok etkiledi. en son fark ettiğim şey kendini bilmeyen ve algıları kapalı bir insana ne yaparsan yap kendini anlatamıyor oluşumuzun çaresizliğiydi. yani insan anlatıyor da karışılık bulamıyor işte. sen var ol adam, ruha teselli paylaşımların... Atilla Uğur ise yine ve yeniden hayran bıraktı kendine!
Önceki bölümlerde seni etkileyen 4 film vardı, bugün Kefernahum'u izledim. Hayatta şanssız olduğumu düşünürken o filmi izledikten sonra bütün bu fikrim değişti ve şanslı olduğumu fark ettim.
En son, kendimi aşktan ve karşı cins ilei lişkilerimden fazlaca soyutladığımı fark ettim. İnsanları muhattap almak için yeterli bulmadığım bahanesine sığınıyorum, ancak bunca insanın sadece çok çok azını tanıyorum. Tanımaya değer kaç kişiyi hayatıma sığdırabildim ki? Ne kadar bunu yaptım ki de insanları hayatıma dahil etmemek için kendi standartlarımı bahane ediyorum? Bunca zamandır ilgiyle Yeraltından Notları takip ediyorum, Yerüstünden gelip böyle bir yorumu bırakıyorum ilk defa. Çok sağolun... Yeraltından Notlar ekibi.
Eğitim fakültesinde okuyan biri olarak okulun insanları oyalamaktan başka amacı olmadığını fark ettim. Öyle çok oyalanıyoruz ki felsefenin tarihini ezbere bilirken felsefenin ne olduğunu, ne işe yaradığını anlamadan göçüp gidiyoruz...
Aşkın bağımlılık yarattığını fark ettim. İnsan aşık olup ayrıldıktan sonra eski hayatına dönemiyor, tekrar aşık olmak, o duyguyu yine yaşamak istiyor. Halbuki aşkı yaşamadan önce böyle bir ihtiyacı, böyle bir arayışı yok. Yani aşkın, sigara, alkol, uyuşturu gibi bağımlılık yapan maddelerden hiçbir farkı yok.
Farkettiğim şey gerçekten emeklerimin boşa çıkmamasıydı. Çalıştığım zaman emeğin karşılığını alabileceğimi öğrendim ve farkettim. Bu insana insan olduğunu hatırlatan en önemli şeylerden biri bence
Bir şeyleri insanlarla paylaşamayınca yazmaya başladım. Ilk başlarda bunun bana bir terapi gibi geldiğini, beni iyi ettiğini ve kendi kendime yetebilme dürtüsünü uyandırdı. Sonra sürekli yazmakla ilgili bir şeyleri düşünmeye başladım. Kitap okuyup kahve içip ot içip o kitaba gömüldüm. Kendimle konuşmaya başladım yazdıklarımla. Artık o kafamin icindeki sesleri susturamıyorum. Yazmak; ilk başlarda terapi gibi gelse de sonradan hastalık oldu. Onu fark ettim.
En son çok sevdiğim , değer verdiğim , hayat arkadaşım olarak gördüğüm insanı ; Kıskançlık , kısıtlama küçümseme gibi şeytanın bize sunduğu insani bile sayılamayacak derecede kötü hal ve hareketlerle yaralamış , kendimden uzaklaştırmışım . Bunu fark ettim . Fark ettiğimde oldukça geç olmuştu . Zaten insanın en büyük dostu ve en büyük düşmanı zaman . Fark etmek , fark etmeyi başarabilmek büyük bir farkındalık . Umarım geç olmadan fark edersiniz.
En son farkettiğim şey, hayatta mucizeleri veya güzellikleri beklemenin saçmalığı idi. Kendiliğinden gerçekleşme ihtimalleri olsa da yaşamın temellerini oturtacak kadar bir olasılık barındırmıyor. Bunları ancak kendi çabamızla oluşturabiliriz, bu yüzden çalışmalı, çabalamalı ve kendi geleceğimizi ancak kendimiz kurmalıyız.
En son fark ettiğim şeyde yaşadığım oldu abi. Gerçekten yaşıyorum etimle, kemiğimle, öfkemle, sevgimle yaşıyorum ve ne olursa olsun yaşamaya devam edeceğim.
Bu programı mevzulardan keşfetmiştim. O zamanlar seviyodum baya , Oğuzhan Uğur un ilk videolarının olduğu zaman sonra zamanla ne kadar boş olduğunu idrak ettim hani bazı manevi duygular vardır ya hemen hemen her insanın içinde bulunan işte o bazı duyguların sömürüldüğünü ve aslında izlediğim şeyden pek de bişey anlamadığımı farkettim Çünkü videolar öyle bişey ki anlamiyosun ama arkadaki efektler olsun konusmacinin tavrı olsun gülüyosun ve onayliyosun ama bi bakmissin aklında hiçbir şey yok. Bildiğin tek şey vatan millet Sakarya damarından girip boş yapmışlar. Ama yine de iyi bi yönü var . Dedim ya yeraltindan notları mevzularla keşfettim. Ve bu programı gerçekten seviyorum
Atilla komutanımızın bu kadar ustaca , derinden şiir okuması , bu ülkenin ne kadar sağlam temelleri olduğu hakkında ki ,en değerli göstergelerden biridir. saygılar
Sokrates harbi zeki adammış en azından benden daha zeki. Çünkü aklıma bir soru gelmişti Tanrı şekil değiştirebilir mi diye. Ben düşündüm cevap bulamadım sokratesin kitabında rast geldim bu soruyu soruyor ve cevaplıyor. Cevabı şu: Tanrı en güzel en mükemmel şekildedir eğer şekil değiştirirse daha kötü şekle geçer ve kendini düşürmüş olur. Bu sebepten şekil değiştirmez.
6.05 , Sokrates kendisini savunmamıştır , platon ögrencisi olarak ve onu cok iyi tanıyan biri olarak , Savunsaydı böyle savunurdu diyerek o kitabı yazmıştır
Ben hayatta mutlu olmak için sürekli bir şeyler yapmaya çalışan bir insanım Kısa bir süre önce çok büyük bir sıkıntı yaşadım o beni gerçekten dağıttı ve biraz da insanların dertlerini dinlemek istedim yalnız kalıp sosyal medyadan hiç tanımadığım insanlara mesaj atmaya başladım onların sıkıntılarını dertlerini dinledim Ve baktım ki herkes aşırı dertli Adamın her şeyi mükemmel ama hayatından memnun değil kimi sevdiğine kavuşamamış kimi olmak istediği yerde değil kimi Muazzam yerde ama bundan bile memnun değil ve şunu fark ettim ben ne kadar çalışırsam çalışayım uğraşırsam uğraşayım Her şey mükemmel bile olsa bu beni memnun etmeyecek
Son günlerde farkettiğim bir şey: Bazen bazı şeyleri ısrarla yapıp olmadığını farkettiğimizde bırakmak gerektiği. Belki daha iyisini yaşayabiliriz ama olmayan şeylere inatla sarılıyoruz.
En son fark ettiğim şey. Mutlu olmak için bir sevgiliye ihtiyacım olmadığı. Aslında tek ihtiyacım olan şey kendime acımayı bırakmak. Kendimden tiksiniyorum ve acıyorum. Sürekli bir yarım kalmışlık hissi var. Önceleri bu hissi başkalarıyla doldurmaya çalıştım ama şimdi farkediyorumki aslında içimdeki boşluğu daha çok gemişletmişim.
Geçen gün öylece çıktım dışarı gecenin sessizliğini dinlerken bütün etrafımda olup biten o kadar şey varken sadece kendi yalnızlığım olduğununu farkettim o kadar yalnızım ki bunu farkettirecek biri olmadan kendim farkettim.insan yalnızlığıyla var olur.
İnsanlarla birlikte yaşasakta Yalnız yaşamak için daha çok çaba göstermemiz gerekir Çünkü insanlar yeterince saygı göstermeyi ve değer verildiğinde karşılığını vermeyi bilmiyorlar
Şunu farkettim ki, ideallerimi gerçekleştirmek üzere verdiğim çabanın, gerçekler nezdinde çok az anlam ifade ettiği, ve bunun yanısıra gerçeklerin ilgilenilmesi gereken meseleler olduğu ve netliğe kavuşturulması gerektiğini farkettim.. Evet bir şeyler olsun diye uğraş verdiğim aşikâr ama, bu kendi içimde yaşadığım yankının, gerçekler nezdinde pek yansınmadığını kabul etmem gerekiyor.. İdealler ile gerçekleri, bir denge kabul edip birbirinden ayrı beslenilmemesi gerektiği görüşüne vardım.. Basit bi çıkarım dâhi olsa, benim için kolay bir uzlaşma olmadığının da altını çizmeliyim.. Teşekkürler BaBaLa TV..
En son fark ettiğim şey bu sürekli değişen dünyada kendimi tanıyamadığımdır. Hatta hiç bir insanı tanımadığımdımdır. Bu sebeple ikili ilişkilerde mantıki tutarlılıktan çok duygulu bir iletişimdir. Bu konu hakkında daha çok yazabilirim ama sizin değerli vaktinizi çalmayayım
Çocuk doğduktan sonra insanların sakinleşmesinin, çocuk beni değiştirdi demesinin nedeninin, sürekli herşeyi salağa anlatır gibi anlatmasının da olabileceğini fark ettim.
Geçen gün çocukluğa gittim. İlkokulu yıllarıma hatta anaokuluna kadar indim. Hatırladığım her bir dersi uzun uzun düşündüm. Sonra fark ettim ki; bizlere yıllarca vatan aşkını ve vatan sevgisini anlatmışlar. Bu güzel bir şey evet ama nasıl güzelleştirilir onu anlatmamışlar. Veya sokak hayvanlarını sevmeyi, kadınlara el kalkmaması gerektiğini, doğru bildiğimiz şeyleri sorgulamayı öğretmemişler. Eğitim sisteminin en büyük hatası da bu oldu.
en son kendimde farkettiğim şey insanlara ne yapayım diye sorup fikir alıp hiçbirini de uygulamam. Fikirleri benim için önemli sanıyordum meğer umurumda değilmiş. Sonuçta beni en iyi ben tanırım
En son fark ettiğim şey: Hayatımız boyunca başarıya ulaşmak için çabaladık, çalıştık çalıştık hayatımızı , günlerimizi saatlerimizi başarıya ulaşmak icin harcadık .11. Sınıf öğrencisiyim ve hala harcıyorum. Ya başaracaksın ya başaracaksın başarırsan böyle olur şöyle olur dediler. Başarılı olmayı gösterdiler. Öğrettiler. Ama kimse başarısız olunca ne yapacağımızı söylemedi... Başarısız olursak ne olucak. Başarıya ulasak bile onu da başarmış olucaz ve asıl başarıya hiçbir zaman ulaşamayacağız....
Farkettim ki insanlar her ne olursa olsun her şeyi karşılıklı çıkar için yapıyorlar ; para , aşk dediğiniz sahte duygular hatta ailemizin sevgisi bile kim bilir .
Atilla komutanımda oğlunun dükkanına gelip işler nasıl gidiyo diye kontrol eden babalar gibi , hep görmek isteriz bu arada
Atilla amcayı yine hayranlıkla izledim. Hem vatanı için yıllarca korku nedir bilmeden mücadele eden bir asker, hem iki tane pırıl pırıl evlat yetiştirmiş bir baba, hem tarih ve edebiyat bilgisiyle izleyeni imrendiren bir insan... Ben yoruldum saymaktan vallahi komutanım. Helal olsun diyeceğim ama haddim değil yani..🌹
İnsan önce kendini tanımalı yoksa hep kendini arar durur
ruclips.net/video/vbCrdizRhH4/видео.html
çok doğru kim olduğunu bulmak aslında kendini tanımaktır
Hala arıyorum lan yardım edin !
@@volimnax yarın final puanını vericek olan sunumumu hazırlamadım. sırf böyle düşünmekten, ben ne boka yarıyorum demekten
Acaba var mı kendimiz diye bişey ondan emin değilim belki taktığımız maskelerden ibaretiz ve benliğimiz yok BELKİ !
"Ne sana kaldı ne bana kalır bu gözunu sevdiğimin dünyası"
Dünya kimseye kalmaz fikirlere,düşüncelere tutkulara, gerçekleşebilen ideolojilere kalır.
Ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin Daha iyi olduğunu sadece tanrı bilir
(Sokrates'in savunmasındaki son sözü)
Bu yıl tanımadığım bir şehirde yaşamak zorundayım ve iki aydır tanısı konulamamış bir hastalıkla uğraşıyorum kullandığım ilaçlar depresyona sebep oluyor koca şehirde bir tane bile samimi olduğum insan yok insan konuşacak, derdini anlatacak insan bulamayınca yalnızlığı iliklerine kadar hissediyor. Fırsat buldukça dışarı çıkarım şehirde saatlerce dolaşırım insanları izlerim ve nedense hayatım boyunca hiç fark edemediğim o ufacık güzellikleri şimdi görmeye başladım. Bir insanın sana tebessüm etmesinin güzelliğini şimdi anlıyorum, otobüste yer verdiğin bir yaşlının sana teşekkür etmesinin güzelliği şimdi görüyorum, mrndil satan küçücük bir çocuğun mendilini aldığında o bir lira için ne kadar mutlu olduğunu şimdi görebiliyorum. Kibirlerimizin, egomuzun altında o kadar çok eziliyoruz ki aslında hayatın anlamının ufacık bir tebessümde gizli olduğunu göremeyecek kadar aciziz.
"En son farkına vardığın şey ne?" diye bir soru sordun madem, cevap vereyim... Kısa zaman önce annem bir ameliyat geçirdi ve yoğun bakıma alındı, evde otururken bir an aklıma "hiçbir şeye sahip değilsin" diye bir söz geldi. O an anladımki bana ait zannettiğim şeylerin hiçbir zaman benim olmadığını anladım. Yaşamım bile bana ait değildi. İçtiğim su, yediğim yemek, yattığım döşek, kaldığım ev... Bir zamanlar, birileri de benimle aynı kaptan su içmişti, aynı yemekten yemek yemiş, aynı döşekte yatmış, aynı evde kalmış, aynı rüyaya dalmıştı... Bazı şeylerin sadece misafiriyiz.
Dünyaya yolcu geldik, misafir olduk, yolumuza devam edip tekrardan yolcu olacağız
Bugün Ümit Yaşar Oğuzcan’ın ölüm yıl dönümü. 10 ay önce Hasan amcanın okuduğu şiir hala aklımdaymış ki direk buraya geldim. Ceketsiz ölen Orhan Veli’ye, Ümit Yaşar Oğuzcan’a ve nice kıymetli Türk şairlerine selam olsun. Teşekkürler Hasan Atilla Uğur.
Şunu fark ettim aytuğ abi geçen gün bir arkadaşımın görüşü için silivri cezaevine gittim hayatımda ilk defa cezaevine gittim oysa ki 20 yıldır silivride yaşarım hiç yolum düşmemişti arkadaşım 6. blokta kalıyordu ve arkadaşımın abisiyle buluştum orda ismim yazılı olmadığı için ben giremedim yazdırmamış ismimi sonra arkadaşımın abisi nevzat abi girdi görüşe 2 saate yakın onu bekledim 6. blok L tipi kapalı cezaevinin önünde bu yüzden de etrafı izleme düşünme fırsatım oldu kocaman devasa duvarlar neden soluk renklerle boyanmıştı Gri , Sarı renkliydi o devasa duvarlar dedim neden daha iç açıcı renkler kulanmadılar ki insanlar burda rahatlasın görünce içi açılsın hayallere dalsın diye düşündüm sonra öğrendim ki bu renkler esareti karamsarlığıda temsil ediyormuş aslında. Birazda insanları gözlemledim dikkat ettim de hep böyle orta gelirli yada fakir gelirli aileler ordaydı yani şunu fark ettim içerdeki yakınları aslında ya zorunluluktan yapmıştı o işlediği suçu yada çaresizlikten elbette suç işleyenler vardı ama neden hep farkir kısım yani dar geçim kaynağı olan aileler ordaydı neden zengin olan kimse yoktu da hep fakir kısım vardı ? Aniden bir kulak misafiri oldum 20 25 yaşlarında bir kadın yanındaki yaşlı bir Adama aynen şu cümleyi kurdu : İşte Hasanında cezası 15 yıla düşme ihtimali var inşallah düşer ya dedi. Ne kadar acıklı bir cümle değil mi ? en azından bana öyle geldi ardından elinde daha yeni doğmuş bir bebekle bir kadın gördüm ağlayarak görüşten çıkmış belliydi gözleri kızarmıştı ama yinede dim dikti o dünyanın sillesine karşı yinede dim dik çıktı dışarı aldırmadı kimseye sorum da şu oldu kendime o anda dünya çok mu zorsun yoksa yaşanmışlıklar yaşatılanlar yaşatırılanlar mı çok ağırdı ? yada bizmi yanlış dünyadaydık ?
yakın zamanda hapisten çıkan bir akrabamdan öğrendim bunu televizyon olmayan koğuşlarda kalan insanlar hapisten çıktıkları ilk hafta ara ara renk körlüğü yaşıyorlarmış hapishanede hep aynı renkleri görmekten beyinleri diğer renkleri unutmuş o kadar şaşırmıştım ki buna halen aklıma geldikçe hayret ediyorum
bu videoyu sokrates in savunmasını okuduktan sonra izlemek başka bir haz veriyor mükemmel bir şekil de anlatmışsınız
Ne sana kalır ne bana kalır gözünü sevdiğimin dünyası 👏
En son yalnızlığı sevmeye başladığımi ve sürekli çokluktan kaçmaya çalıştığımı farkettim. Önce bunun yanlış olduğunu ve böyle giderse kimsesiz kalacağımı düşünüyordum. Sonra fakrettim ki insan yalnizken kendinin bilincinde oluyor. Başkalarıylayken sürekli onları, onların dertlerini, onların konuştuklarını düşünüp ona odaklanıyor, yalnizkense kendini tanımaya zamanı oluyor, gökyüzünü yol kenarındaki ağaçları, oylece yatan sokak hayvanlarını, yolda yürürken belki de ilk ve son defa göreceği insanların hayatlarını merak ediyor ve farkına variyor. Bazen arkadaşlarımızın ne istediğini bilirizde kendimizinki soruldugunda bilemeyiz. İşte öyle, yani ben en son Yalnızlığın Yalnız Kalmak Değil De, Bir Farkına Varış Olduğunu Anladım.
En son farkettiğim şey, insanlara hiçbir zaman kendi doğrularını anlatamazsın çünkü anlamazlar dinlemezler kendi doğrularıyla büyük setler oluşturnuşlardır farklı düşüncelere...
Canım komutanım, bir Türk Subayı herşeyiyle donanımlı, kültürlü, ahlaklı ve duygusal olmalı. TAM SİZİN GİBİ. Sizin ile aynı zamanın nefesini verdiği için şu dünyada, Allah'a şükürler olsun.. #Ankara mızın, #Türkiye mizin gururu Emekli Albay Hasan Atilla Uğur.
Bugüne kadar okunan en güzel şiir okumasıydı; içten duygusal ve bizi yakalayacak kadar gizil bir liriksellik hakim.. Şiir okuyacam, okutacam ve paylaşacam diye kendine, okuyana eziyet edebilirsin ama Lütfen bize etme..Cansın( ama şiir cananımızdır)
Her şeyin sonsuz olup her şeyin sonu oldugunu duşunmem gerketigine hic ayrılmıyckmışım gibi ya da her an ayrılabilirmişim gibi hic gitmiycek gibi veya her an gidecek gibi öyle olmak lazım öyle bilinir biseylerin degeri ve degerimiz hic ölmiycek gibi her an ölecek gibi sevgilerle ...
"Ön yargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur"
Einstein👏
Atom atom dediğin nedir ki gülüm ben senin için ampulü sattım- Tesla
ABOWWWW KLİŞE KAÇIN LAN
@@4Wulfred sen kaçsan yeter gerisini boşver.
“Eskiden şöyle düşünürdüm en nihayetinde ölüp gideceksem hayatın ne anlamı olabilir ki “ işte tam bu bölümdeyim abi bakalım diğer bölüme geçebilecek miyim
aynı noktadaydım, artım değilim. bütün ruhumu emiyordu bu soru, ama artık değil. geçicek, inan bana. zamana bırak, yavaşça aytuğun dediği yere geleceksin
Ben de bu evrelerden geçtim okuyan gerçek manada gerçek kitapları okuyan insanların bu konularla baş başa kaldıklarını her zaman düşünürüm zaten. Ne değişti de bu düşüncenden kurtuldun nasıl bu olay umrunda olmadan yaşayabiliyorsun diyebilirsin. Olay şuydu hayatın anlamı konusunda o kadar çok düşündüm ki her konu üzerine ne kadar çok düşündüysem hepsi bir o kadar mantıksız gelmeye başladı fakat şunu fark ettim ben düşündükçe bir şeyler aradıkça yaşamaktan alıkoyuyordum kendimi yaşayamıyordum. Hayatın anlamını ararken hayatın kendisini kaybediyordum sonra dedim ki hayatın anlamı kendisi yani yaşamak mutlu olacağın şekilde kimseyi üzmeden kırmadan elinden geldiğince iyi bir insan olarak yaşamak. İnsan tanımak, kültürleri görmek, yeni yerler keşfetmek ve sevmek elbette. Bu şekilde düşündükten sonra gerçekten bir mana aramadan yaptım yapacaklarımı beni veya çevremdekileri mutlu ediyorsa o tamamdı benim için şimdi de bu noktadayım belki senden ilerdeyim belki senin noktana ulaşamadım bilmiyorum ama böyle bir düşüncem var umarım bir fikir verebilmişimdir.
:(
Neden arkadaşım yok diye gecelerce ağlayıp insana hasret kaldıktan sonra sonunda yıllar sonra anksiyeteyi yendim ve arkadaşlarım oldu insanı, gerçek insanı farkettim. Hayalimdeki insandan oldukça farklıydı açgözlü cimri bencil... keşke olmasaydı arkadaşım, keşke hayalimdeki gibi kalsaydı insan...
En son korktuğumuzda okuduğumuz duanın bize huzur vermesi ile uyurken karanlıktan korktuğumuzda sarıldığımız bir yastığın bize verdiği huzurun aynı olduğunu anladım yani inanç beynimizdeki amigdalanın yatışmasını sağlayan bir şey
Kendini bilmek... bireysel farkındalık...
Gerçekten önemli değil mi? Çok teşekkürler paylaşım için 🙏
En son farkındalık yaşadığım şey sanırım bir gün batımıydı. Belki basit gelebilir ancak güneşin ışıklarını yansıtan ince, çok yukarıdaki, bembeyaz katman katman bulutlar ve güneşin ışığını yer yer gölgeleyen daha aşağıdaki lacivertimsi ağır bulutlar. Tüm bunlara rağmen ışıklarını yüzüme vurmaktan çekinmeyen güneşin ışınlarının sessiz dansı. Ve bu anı bir cenazeden eve dönüşüm sonrası , bir dolu arabalar içindeki insanlardan bir tek benim fark ettiğimi fark etmem. "Kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya" sözünü istemsiz içimden geçirdiğimi fark etmem. :)
Gülten Akın' dan bir söz. Beğendim. Gayet iyi tercüme
Hayatın tesadüflerine hayret ettim.İstenilen hedefe giderken ortaya çıkan daha güzelleri anlamayı bildim.Tolstoy'un "İnsan Neyle Yaşar" öyküsündeki İnsanın neye ihtiyacı olduğunu bilmemesini fark ettim.
Şu ana kadarki en güzel Yeraltından Notlar bölümü olabilir. Atilla amcama da okuduğu bu güzel şiir için teşekkür etmek istiyorum.
En son insanlara uyum sağlamaya çalışırken kendi benliğimden vazgeçtiğimi farkettim, şimdi toparlıyorum kendimi.
Ülkemizden en sevdiğim sairlerin aynı olması nasıl bir tesadüftür bilmiyorum ama Atilla abimden şiir dinlemek gözlerimi doldurdu. Sokrates'i Platon'un anlatımıyla tanımak bizim için bir şans ama bazen bunu Platon kötüye kullanmış ve kendi dusuncelerini Sokrates'in ağzına tıkmıştır. :)
Bir şeyleri başarabilme, yapmak isteme arzusu olduğunu ama bunların tezat düşüncelerle sınırlandırıldığını fark ettim. Yine de bir şeyleri başarabilme duygusu güzel ve gerçekleşmesi ise o tezat düşüncelerin üstüne çıkmasıyla bağlantılı. 'Çok istersen olur.'
'Sen istersen yaparsın.' cümleleri de belki kuru bir motive cümlesi olmaktan çıkar..
Video kapağını görünce uçtum geldim ❤
hahahahaha
Gamzenur Şenyiğit allah allah bak sen
Baktım komutanım burda hemen geliverdim 👍🙏
En son fark ettiğim şey zaman 22 yaşında adamım belki çok büyük sayılmam ama akıp geçen her şey her an yediğimiz yemek içtiğimiz su bir daha var olmuyor ve hepsi hızlıca yitip gidiyor tıpkı bizim gibi tıpkı dünyamız gibi yavaş yavaş büyüdüğümüzü hissetsekte koşa koşa açıyoruz bu yolları.
o yüzden arkadaşlar sevdiğim şeylerin peşinden koşmaya başladım yazmak gibi ve bunları yazıp paylaşıyorum sizde isterseniz bi bakın. 22 yaşında ki bir adamdan da öneri almak isterseniz elinizi çabuk tutun. Ölümden sonra ne olur bilinmez ama bizim zamanımız bir gün biticek her saniyeyi değerlendirin ve çevreniz pek umrunuzda olmasın gözünüzü kapatınca hiç bir şey ya da bir kişi kalmıyacak. Şiirle ve güzel anlarla kalın.
Alfred Adler- İnsan Doğasını Anlamak
Yorumlara baktığımda kimsenin büyük usta Ümit Yaşar Oğuzcan'dan bahsetmediğini gördüm. Kendisi okuduğum en iyi şairlerdendir. Hayatın büyük karanlığını ve acılar denizini anlatır okuruna. Büyük ustanın değerinin yeterince bilinemediğini düşünüyorum. Kendisi dünyaca tanınması ve okunması gereken usta bir şairdir naçizane fikrimce.
Videoların kısa ve anlamlı oluşu sıkılmadan izlememe ve düşünmeme olanak tanıyor. Çok başarılı bulduğum bu formatın devamlılığını diliyorum.
Bu kanala hep girdiğimde bir şeyler öğrenerek bir şeyler araştırarak çıkıyorum... Bu çizgide devam eden tek kanal.
Tebrik ederim 👍
Sayın Hasan Atilla Uğur yorumları okuyorsanız sizinle daha fazla video istiyoruz mevzular takipçileri ile heyecanla bekliyoruz
Hileli Gamer kendi adına konuş dostum
@@kuro5549 biz doğru konuşan adamları destekleyip sevgimizi gösteriyoruz sende bu durumu çekemiyosan senin için youtubede saçma sapan videolar çeken insanlar var git onları izle
Adam yorumu kendi yazıyor zaten . Kendi adına değil de gölgelerin gücü adına mı konuşuyor ?
@@kuro5549 sen izleme
Oluuum ne güzel bölün ulan bu tüylerim diken diken oldu . Devamını heyecanla bekliyorum ve kitap önerileri düşüncesi de harikulade olmuş elinize sağlık tebrik ederim
Farkettigim şey hicbir zaman arkadaşlarına güvenmemek ve bazen yalnız olmak beni daha iyi yapıyor. Bunu farkettim ve kimseden destek almadan kendim ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Ve ölmekten korkmuyorum.
aslında "kendini bil" çok manidar bir zamanda karşıma çıktı diye düşünürken bir de sorduğunuz soru beni çok etkiledi. en son fark ettiğim şey kendini bilmeyen ve algıları kapalı bir insana ne yaparsan yap kendini anlatamıyor oluşumuzun çaresizliğiydi. yani insan anlatıyor da karışılık bulamıyor işte. sen var ol adam, ruha teselli paylaşımların... Atilla Uğur ise yine ve yeniden hayran bıraktı kendine!
Önceki bölümlerde seni etkileyen 4 film vardı, bugün Kefernahum'u izledim. Hayatta şanssız olduğumu düşünürken o filmi izledikten sonra bütün bu fikrim değişti ve şanslı olduğumu fark ettim.
Ah yalan dünya..
-Neşet ERTAŞ
Balayı ilk defa yavaşlatma dan izliyorum😁 Kanalın sakinleştirici ve düşündürücü adamı ağzına saglik
En son, kendimi aşktan ve karşı cins ilei lişkilerimden fazlaca soyutladığımı fark ettim. İnsanları muhattap almak için yeterli bulmadığım bahanesine sığınıyorum, ancak bunca insanın sadece çok çok azını tanıyorum. Tanımaya değer kaç kişiyi hayatıma sığdırabildim ki? Ne kadar bunu yaptım ki de insanları hayatıma dahil etmemek için kendi standartlarımı bahane ediyorum?
Bunca zamandır ilgiyle Yeraltından Notları takip ediyorum, Yerüstünden gelip böyle bir yorumu bırakıyorum ilk defa. Çok sağolun... Yeraltından Notlar ekibi.
En son fark ettiğim şey bu tarz videolara ihtiyacımız var !
Eğitim fakültesinde okuyan biri olarak okulun insanları oyalamaktan başka amacı olmadığını fark ettim. Öyle çok oyalanıyoruz ki felsefenin tarihini ezbere bilirken felsefenin ne olduğunu, ne işe yaradığını anlamadan göçüp gidiyoruz...
Ne güzel samimiyiz Allah hep devam ettirsin. Hayatı ve fikirleri sorguluyor şiirler okuyoruz ve ruhumuzu dinlendiriyoruz. Szielri seviyorum
En son farkettiğim şey; kimse üzülmesin diye anlatmadığım şeyler, aslında kimsenin umrunda değilmiş.
Kendimin hata yaptığını bile bile hatayı isteyerek yapmak ve bundan utanç duymak. Farkettiğim şeylerden biri
Aşkın bağımlılık yarattığını fark ettim. İnsan aşık olup ayrıldıktan sonra eski hayatına dönemiyor, tekrar aşık olmak, o duyguyu yine yaşamak istiyor. Halbuki aşkı yaşamadan önce böyle bir ihtiyacı, böyle bir arayışı yok. Yani aşkın, sigara, alkol, uyuşturu gibi bağımlılık yapan maddelerden hiçbir farkı yok.
Atilla komutanı görünce bi şok yaşamadım değil ama her işin hakkını veriyosun komutanım..👏🏻👏🏻👏🏻
Farkettiğim şey gerçekten emeklerimin boşa çıkmamasıydı. Çalıştığım zaman emeğin karşılığını alabileceğimi öğrendim ve farkettim. Bu insana insan olduğunu hatırlatan en önemli şeylerden biri bence
Bir şeyleri insanlarla paylaşamayınca yazmaya başladım. Ilk başlarda bunun bana bir terapi gibi geldiğini, beni iyi ettiğini ve kendi kendime yetebilme dürtüsünü uyandırdı. Sonra sürekli yazmakla ilgili bir şeyleri düşünmeye başladım. Kitap okuyup kahve içip ot içip o kitaba gömüldüm. Kendimle konuşmaya başladım yazdıklarımla. Artık o kafamin icindeki sesleri susturamıyorum. Yazmak; ilk başlarda terapi gibi gelse de sonradan hastalık oldu. Onu fark ettim.
Her ümitsizlik yeni farkındalıklar kazandırır insana. En son fark ettiğim buydu🌞
en son;
bir yıl önce büyük bir hevesle geldiğim yurtdışında artık yapamadığımı,
fark ettim.
En son çok sevdiğim , değer verdiğim , hayat arkadaşım olarak gördüğüm insanı ; Kıskançlık , kısıtlama küçümseme gibi şeytanın bize sunduğu insani bile sayılamayacak derecede kötü hal ve hareketlerle yaralamış , kendimden uzaklaştırmışım . Bunu fark ettim . Fark ettiğimde oldukça geç olmuştu . Zaten insanın en büyük dostu ve en büyük düşmanı zaman . Fark etmek , fark etmeyi başarabilmek büyük bir farkındalık . Umarım geç olmadan fark edersiniz.
En son farkettiğim şey, hayatta mucizeleri veya güzellikleri beklemenin saçmalığı idi. Kendiliğinden gerçekleşme ihtimalleri olsa da yaşamın temellerini oturtacak kadar bir olasılık barındırmıyor. Bunları ancak kendi çabamızla oluşturabiliriz, bu yüzden çalışmalı, çabalamalı ve kendi geleceğimizi ancak kendimiz kurmalıyız.
Çok seviyorum şu seriyi lütfen bitmesin!
Son günlerde farkına vardığım şey:
Biriyle dertleşmek ve ya derdini dinlemek,karşı tatafa neqatif enerji yüklemek gibi.
Bu kanalın bu kadar kalite kokması..
En son fark ettiğim şeyde yaşadığım oldu abi. Gerçekten yaşıyorum etimle, kemiğimle, öfkemle, sevgimle yaşıyorum ve ne olursa olsun yaşamaya devam edeceğim.
Sonunda yaa beklenilen video . Arayı çok açmamak gerekk
Bu programı mevzulardan keşfetmiştim. O zamanlar seviyodum baya , Oğuzhan Uğur un ilk videolarının olduğu zaman sonra zamanla ne kadar boş olduğunu idrak ettim hani bazı manevi duygular vardır ya hemen hemen her insanın içinde bulunan işte o bazı duyguların sömürüldüğünü ve aslında izlediğim şeyden pek de bişey anlamadığımı farkettim Çünkü videolar öyle bişey ki anlamiyosun ama arkadaki efektler olsun konusmacinin tavrı olsun gülüyosun ve onayliyosun ama bi bakmissin aklında hiçbir şey yok. Bildiğin tek şey vatan millet Sakarya damarından girip boş yapmışlar. Ama yine de iyi bi yönü var . Dedim ya yeraltindan notları mevzularla keşfettim. Ve bu programı gerçekten seviyorum
Çok kaliteli, çok değerli, çok özgür. Teşekkür ediyorum.
insanın gözünün içine bakılarak söylenen şiirin de tadı başka.
Atilla komutanımızın bu kadar ustaca , derinden şiir okuması , bu ülkenin ne kadar sağlam temelleri olduğu hakkında ki ,en değerli göstergelerden biridir. saygılar
Hocam birde hızlandırılmış şekilde dinledim valla şimdi benim beynimin kayışı gıyır gıyır ses çıkartıyor... Kopmasa bari😆🖖
Sokrates harbi zeki adammış en azından benden daha zeki. Çünkü aklıma bir soru gelmişti Tanrı şekil değiştirebilir mi diye. Ben düşündüm cevap bulamadım sokratesin kitabında rast geldim bu soruyu soruyor ve cevaplıyor. Cevabı şu: Tanrı en güzel en mükemmel şekildedir eğer şekil değiştirirse daha kötü şekle geçer ve kendini düşürmüş olur. Bu sebepten şekil değiştirmez.
Muhteşem bir yayın. Kaliteli iki insan, teşekkürler.
her video sonunda içim cümlelerle anlatmayacağım bir hisli doluyor. 💓
6.05 , Sokrates kendisini savunmamıştır , platon ögrencisi olarak ve onu cok iyi tanıyan biri olarak , Savunsaydı böyle savunurdu diyerek o kitabı yazmıştır
Ben hayatta mutlu olmak için sürekli bir şeyler yapmaya çalışan bir insanım Kısa bir süre önce çok büyük bir sıkıntı yaşadım o beni gerçekten dağıttı ve biraz da insanların dertlerini dinlemek istedim yalnız kalıp sosyal medyadan hiç tanımadığım insanlara mesaj atmaya başladım onların sıkıntılarını dertlerini dinledim Ve baktım ki herkes aşırı dertli Adamın her şeyi mükemmel ama hayatından memnun değil kimi sevdiğine kavuşamamış kimi olmak istediği yerde değil kimi Muazzam yerde ama bundan bile memnun değil ve şunu fark ettim ben ne kadar çalışırsam çalışayım uğraşırsam uğraşayım Her şey mükemmel bile olsa bu beni memnun etmeyecek
Son günlerde farkettiğim bir şey: Bazen bazı şeyleri ısrarla yapıp olmadığını farkettiğimizde bırakmak gerektiği. Belki daha iyisini yaşayabiliriz ama olmayan şeylere inatla sarılıyoruz.
En son fark ettiğim şey. Mutlu olmak için bir sevgiliye ihtiyacım olmadığı. Aslında tek ihtiyacım olan şey kendime acımayı bırakmak. Kendimden tiksiniyorum ve acıyorum. Sürekli bir yarım kalmışlık hissi var. Önceleri bu hissi başkalarıyla doldurmaya çalıştım ama şimdi farkediyorumki aslında içimdeki boşluğu daha çok gemişletmişim.
Geçen gün öylece çıktım dışarı gecenin sessizliğini dinlerken bütün etrafımda olup biten o kadar şey varken sadece kendi yalnızlığım olduğununu farkettim o kadar yalnızım ki bunu farkettirecek biri olmadan kendim farkettim.insan yalnızlığıyla var olur.
Sevmek ve sevilmek farkındalığım buydu . Başarılar dilerim
İnsanlarla birlikte yaşasakta
Yalnız yaşamak için daha çok çaba göstermemiz gerekir
Çünkü insanlar yeterince saygı göstermeyi ve değer verildiğinde karşılığını vermeyi bilmiyorlar
Şunu farkettim ki, ideallerimi gerçekleştirmek üzere verdiğim çabanın, gerçekler nezdinde çok az anlam ifade ettiği, ve bunun yanısıra gerçeklerin ilgilenilmesi gereken meseleler olduğu ve netliğe kavuşturulması gerektiğini farkettim.. Evet bir şeyler olsun diye uğraş verdiğim aşikâr ama, bu kendi içimde yaşadığım yankının, gerçekler nezdinde pek yansınmadığını kabul etmem gerekiyor.. İdealler ile gerçekleri, bir denge kabul edip birbirinden ayrı beslenilmemesi gerektiği görüşüne vardım.. Basit bi çıkarım dâhi olsa, benim için kolay bir uzlaşma olmadığının da altını çizmeliyim.. Teşekkürler BaBaLa TV..
En son fark ettiğim şey bu sürekli değişen dünyada kendimi tanıyamadığımdır. Hatta hiç bir insanı tanımadığımdımdır. Bu sebeple ikili ilişkilerde mantıki tutarlılıktan çok duygulu bir iletişimdir. Bu konu hakkında daha çok yazabilirim ama sizin değerli vaktinizi çalmayayım
Hem içindekileri birilerine, bir yerlere dökme isteği duymak hem de uzun uzun susmak istemek. Bu iki hissin aynı anda yaşanabileceğini fark ettim.
Muhteşemdi , canım kardeşim.
Çocuk doğduktan sonra insanların sakinleşmesinin, çocuk beni değiştirdi demesinin nedeninin, sürekli herşeyi salağa anlatır gibi anlatmasının da olabileceğini fark ettim.
Her şeyin farkındayım en çokta canımı bu yakıyor.
Emir Maden sen kahin misin ?
@@kuro5549 sen mal mısın
Abdullah Bayram hayır
Mutluluk diye aranıp durduğum bu uğurda her şeyi feda ettiğim şeyim umutsuzluklara açılan bir paravan olduğunu farkettim .
Babasını görüp dinledikçe oğluna aşık olmak🌹🌹
Oğuzhan abi sen de pedere resmen uğraşacak iş buldun. Bizimki de emekli albay ama bize sarıyor 😊😊 Anittepe'den selamlar 👋🏼👋🏼
Albayimin şiir okuduğu videolar daha çok gelsin mevzular daha cok gelsin kısacası atilla uğur un içinde bulunduğu videolar daha çok gelsin😊
Çok beğendim bu videoyu. Daha önce birkaç tanesini af buyurun ukalaca bulmuştum nedense ya da bana öyle gelmiş olabilir. Sağolun.
Bu kanaldaki en sevdiğim içerik geldi. Kapak fotoğrafında da Atilla Komutanımzın resmini gördüm. Bu beni aşırı mutlu etti.
En son fark ettiğim şey, bazen güçlü olmanın vazgeçmeyi gerektirdiği idi. Pes etmenin güzelliği...
Geçen gün çocukluğa gittim. İlkokulu yıllarıma hatta anaokuluna kadar indim. Hatırladığım her bir dersi uzun uzun düşündüm. Sonra fark ettim ki; bizlere yıllarca vatan aşkını ve vatan sevgisini anlatmışlar. Bu güzel bir şey evet ama nasıl güzelleştirilir onu anlatmamışlar. Veya sokak hayvanlarını sevmeyi, kadınlara el kalkmaması gerektiğini, doğru bildiğimiz şeyleri sorgulamayı öğretmemişler. Eğitim sisteminin en büyük hatası da bu oldu.
Atilla hocam mevzularda jitem ve cem ersever 'den bahsedin lütfen
en son kendimde farkettiğim şey insanlara ne yapayım diye sorup fikir alıp hiçbirini de uygulamam. Fikirleri benim için önemli sanıyordum meğer umurumda değilmiş. Sonuçta beni en iyi ben tanırım
En son fark ettiğim şey: Hayatımız boyunca başarıya ulaşmak için çabaladık, çalıştık çalıştık hayatımızı , günlerimizi saatlerimizi başarıya ulaşmak icin harcadık .11. Sınıf öğrencisiyim ve hala harcıyorum. Ya başaracaksın ya başaracaksın başarırsan böyle olur şöyle olur dediler. Başarılı olmayı gösterdiler. Öğrettiler. Ama kimse başarısız olunca ne yapacağımızı söylemedi... Başarısız olursak ne olucak. Başarıya ulasak bile onu da başarmış olucaz ve asıl başarıya hiçbir zaman ulaşamayacağız....
Ne kadar yozlaşmaya başlamış ve düşünceyi/düşünmeyi unutmuşum
Yalniz abi yine cok guzel bi sunu olmus. Sokrates'in Savunmasi'ni kesinlikle alacagim. Tesekkurler..
Yalnızlıkla başbaşa kalmanın aslında ne kadar zor bir sınav olduğunu farkettim.
Yalnızlığımın aslında beni hayatta tutacak şey olduğunu öğrendim, onu seviyor olmam çok işime yarayacak.
Yalnızlığım bölünecek diye ödüm koptuğu ve onu aklımla kalbim arasında kaybettimi fark ediyorum her geçen gün.
Unutmayın insanlar kendilerini gerçekten kayboldukları zaman bulurlar.
Farkettim ki insanlar her ne olursa olsun her şeyi karşılıklı çıkar için yapıyorlar ; para , aşk dediğiniz sahte duygular hatta ailemizin sevgisi bile kim bilir .
En son fark ettiğim şey hayatı başkaları için yaşamamalıyız başkaları olmadan yaşayamazmışız gibi değil kendimiz için yaşamalıyız