Park Jimin (18) Lee Yiren(18) 🎵Black swan instrumental Küfür içerir Smut yok Tamamen kurgudur İdollerle alakası yoktur ------------------------------- -"Ah, gelmişsin" Ağzını yayarak konuşması her zamanki gibi sinirimi bozmuştu "Evet" Diye soğuk bir cevap verdim alkolden gözünü açamayan babama -"Biraz para bıraksana, yarın alışveriş yapacağım" Konuşmasını zar zor anlasamda cevap verdim "Senin alkolüne verecek bir kuruşum yok" -"Ya hadi ama, eve alışveriş yapacağım" "Sen önce kendinde yürüyecek mecal bul" Diyerek odama çıktım. Ev için alışveriş yapmayacağına emindim. Sadece televizyonun aydınlattığı, alkol şişelerinden adım bile atılmayan salonda oturup her gün kafa bulmasına sinir oluyordum. Özelliklede o konuşması... Deliriyordum her böyle yaptığında. Yatağıma oturup müzik dinleyecekken gözüme aylardır dokunmadığım kemanım çarptı. Annem öğretmişti bana çalmasını. O keman sanki duygularımın tercümanıydı. Üzüldüğümde yavaş, sevindiğimde hareketli melodiler çalarak kendimi yatıştırırdım. -Ama şimdi duygu denen şeyden eser kalmadığından kemanın yüzüne bile bakmıyordum- Dikkattim mutfaktan gelen kırılma sesiyle dağıldı. -"Ah Tanrım! Şu şişeleri daha düzgün koyamaz mısın!" Söylenmem gram umurunda değildi biliyordum. (...) Sabah kalktığım gibi banyoda işlerimi halledip okul üniformamı giymiştim. Salona gittiğimde babam çoktan sızmıştı. Gidip üzerine battaniye örttüm. Her ne kadar alkolik biri olsada -Hiç birşey ona karşı nefret dolduramazdı bana- Hemen evden çıktım ve okula yürüdüm. Evle arada otuz dakika vardı. Biraz fazlaydı evet ama ne otobüse verecek param, nede servis ayarlayacak durumumuz vardı. Bende fırsattan istifade bol bol müzik dinleyerek gidiyordum. Okulum bir kolejdi. Her adımımı attığımda zengin bebelerinin o sahte gülüşmelerini duyuyordum. Bense bursluydum. Buda yalnız olmam için yeterli bir sebepti. Elbette başka burslu okuyan arkadaşlarım oldu fakat annemin ölümünden sonra iyice içime kapandığım için onlarda gitmişti. Çoktan okula varmıştım. Sessizce sınıfa girdim ve yerime oturdum. Başımı sıraya gömüp müzik dinlemeye devam ettim. Yanımda hissettiğim kıpırtıyla kafamı kaldırdım. Jimin'di "Ne" -"Depresyonda falan mısın? " "Yerine geç" -"Yoongi Namjoon'la oturcakmış, bi konuyu anlamamıştı da. Bende senin yanın boş diye geldim" "İnsanlar pek buraya oturmaz. Burslu olduğum için fakir ve kokuşmuş olduğumu düşünüyorlar. Dedikoduların mahkumu olmamak için başka bir yere oturmalısın bence" -"Dedikodular umurumda değil. Hem bence gayet güzel kokuyorsun" "Ne? " -"Ne? " Bu kadar yakın davranması garipti -"Sen eskiden daha neşe doluydun. Ne oldu?" "Sanane?" Tüm kızların peşinden koştuğu zengin bebesine tüm hayat hikayemi anlatmam mantıklı olmazdı. Ne yani, annem akciğer kanserinden öldü. Babamda alkolik mi deseydim? -"Ne bu sinir ya" Hiç birşey demedim. Oda konuşmak için ağzını açmıştı ki hoca geldi. (...) Zil çaldığında rahatlamış bir şekilde kulaklığımı çantamdan çıkardım. Jimin hala yanımdaydı -"Okuldan sonra boş musun" "Hayır" Dedim soğuk bir sesle -"Ne işin var" "İş işte. İşe gideceğim" -"İş mi? Bu yaşta çalışıyor musun" "Benim hayatım sizinki gibi bir peri masalından ibaret değil üzgünüm. Meşgul bir insanım" -"Zor olmuyor mu? İş, okul, dersler..." "Oluyor" -"Bu adil değil" "Neden boş olup olmadığımı sordun?" -"Belki takılırız diye" "Benle mi?" -"Evet" Biraz şaşırmıştım doğal olarak. Ama bir hayli de mutlu olmuştum. Peki aniden değişen tavırlarının sebebi neydi? "Dediğim gibi. İşim var" -"Bende geleyim" Onun gibi zengin bir insanın bir cafede ne işi olabilirdi ki? "Neden?" -"Sonrasında birşeyler yaparız" İtiraz edemezdim. Etsemde fikrinin değişmeyeceğine emindim. Zaten biraz bende istiyordum gelmesini. "İyi peki" Jimin'den Yiren'e bu kadar yakın davranıyordum çünkü uzun zamandır onu seviyordum. Bizimkiler de açılmam için bana meydan okuyunca başka çarem kalmamıştı. Hem benim açımdan da iyi olacağını düşünmüştüm. Şimdide okulun bitmesini iple çekecektim. (...) Son dersin zili çalmıştı. Şükür ederek eşyalarımı toplamaya başladım. "Hadi hızlı ol işine geç kalmayalım" -"Tamam" Beraber okuldan çıktık. Düz yürümeye devam edecekti ki "Otuz dakikalık yolu yürümeyeceğiz elbette" Diyerek cebimdeki motor anahtarını çıkardım -"Saçmalama korkarım ben" "Hadi ama, birşey olmaz. Hem sen o yolu yürüyene kadar geç kalırsın" -"Peki" Dedi soğuk bir ifadeyle. Bu kızın kalbini nasıl eriteceğim? Motorun arka kısmından çıkardığım kaskı ona uzattım ve kendiminkini takıp yerimi aldım. Yiren'de arkada oturup ceketimin arka kısmından tuttu. Birden gaza basmamla belime sarılmıştı. İstemsizce gülümseyerek motoru cafeye doğru sürdüm. Geldiğimizde etrafa göz gezdirdim. Minik, işlek ve tatlı bir cafeydi. -"Sen ne yapacaksın?" "Birşeyler içeceğim" -"Olmaz sıkılırsın" -"Merak etme sıkılmam. Hadi, içeri geçelim" Beraber içeri girdik. Ben masaya oturdum, Yiren'de siparişleri hazırlamaya yerine geçti" (...) Kahvemi içip telefona bakarken bağırma sesleri ile kafamı kaldırdım. Bir adam Yiren'e kahveyi az şekerli yaptığı için kızıyordu. Sinirlenmiştim. Y-"Efendim anlamıyorsunuz. Ben ölçü aletiyle koydum şekeri. A-" ANLAMIYOR MUYUM? SEN BANA NE DEMEYE ÇALIŞIYORSUN!? " Y-" Hayır efendim öyle değil yanlış anladınız-" Adam, elindeki sıcak kahveyle dolu bardağı Yiren'in üstüne fırlattı. Yiren acıyla çığlık attı ve sanki geçecekmiş gibi dökülen kahveyi elleriyle silmeye çalıştı. Tepki vermemeye çalışıyordu. Ağlamamaya çalışıyordu. Bağırmamaya çalışıyordu... -" SEN BANA NASIL ANLAMIYORSUN DERSİN? HA!" Diyerek elini kaldırdığı sırada öfkeyle yerimden kalktım. Ve zararla oturmayacağıma emindim. Gidip adamın elini tuttum "BEYEFENDİ SİZ KÜÇÜK BİR SEBEPTEN DOLAYI MASUM BİR KIZA NASIL ZARAR VEREBİLİRSİNİZ?!" Parmaklarımın arasından taşan şişman kolunu iyice sıktım. Adam acıyla inledi "Kırmadığıma dua et" Diye fısıldadım kulağına. Adam ise söylenerek gitti. Yiren yanan yerlere üflüyordu. Çalışanların ortalığı sakinleştirmeye çalışmasından istifade ederek onu personellere ayrılan odaya soktum. Dişlerini sıkıyordu. Belliki canı yanmıştı. "Bu yapacağım, biraz canını acıtabilir" İş için giydiği dar bluzun kollarını hafifçe sıyırmaya başladım. Güzelim acıdan kıvranıyordu resmen. Ah insanlar -Neden bu kadar kötüsünüz?- Elimdeki buzu yavaşça yanan yere değdirdim. Yiren'in canının yandığını belli eden mırıltılar çıkarmasıyla durdum "Acıyor mu?" -"Biraz" "Yalan söyleme. Çok acıyor değil mi" -"Evet. Çok acıyor" Dikkatinin dağılmasıyla buzu koluna koydum. Sadece kolları değil. Bacakları, boynu... İçeriye birisinin gelmesiyle kafamı o yöne çevirdim -"Lee Yiren, müşteriye saygısızlıktan işten atıldın" -"N-ne? Hayır hayır.... BU İŞ BENİM TEK GEÇİM KAYNAĞIM LÜTFEN YAPMAYIN" Mutsuz görünüyordu. Ama yine ağlamıyordu. Bu kız niye ağlamıyor? -"Onu böyle bir durumun içine girmeden önce düşünecektin" Ellerini sıkıyordu. Çalışan gitmişti. Parmaklarımı sıktığı eline dokundurdum. Değdiğim an gevşedi eli. Derisine geçmiş tırnak izleri kan sızdırıyordu. "Bunu bir daha kendine yapma" Diyerek bu sefer buzu boynuna koydum. Daha sonra krem sürdüm. "Hadi... Gidelim" Yiren ayağı kalktı. Beraber motora bindik. "Evinin yerini tarif et" -"Soldan" (...) Beş dakika içerisinde eve varmıştık. Minik, hoş bir apartmandı -"Saol Jimin. Gerçekten." "Ne demek" Apartmanın kapısından içeri girdi ve gözden kayboldu. Tam bende gidecektim ki ceketini unuttuğunu farkettim. Kapı tamamen kapanmadan hızla yetiştim ve apartmandan içeri girdim. Yiren'den Eve girdiğimde sadece karanlıkla karşılaştım. Babam şimdiden uyumuş muydu? Adımımı attığım an cam kırıklarına bastım. Acıyla ayağımı tuttum -"Aiisssh nolmuş burada?" Karanlık salona adımımı attığım an burnuma o metalik koku geldi. Duraksadım. İçimden düşündüğüm şeyin gerçekleşmemiş olmasını dua ederek ışığa yaklaştım. Aydınlanan etrafla birlikte -Hayatım alt üst olmuştu- Kırık cam ile bileklerini kesmiş bir beden, duvardaki çividen yardım alarak kendini asmıştı. Bileklerinden sızan kanlar yere damlıyor, beyaz halıyı kırmızıya boyuyordu. Kesik kesik nefes alıyordum. Vücudum kontrolüm dışı titriyordu. İstemsizce gözlerimden yaşlar akıyordu. Gözlerimi o görüntüden çekmek istiyordum ama,bilerek kendime acı çektiriyormuşcasına gözlerimi ayırmadan o cansız bedene bakıyordum. Kesik nefeslerim artık hıçkırıklara dönmüştü "B-baba?" Yere çöktüm "Baba...." Ses gelmedi. Cansız beden. Hala olduğu gibi duruyordu. Yere çöküp bağırarak ağlamaya başladım. Yanan yerlerin ve kesilen ayaklarımın acısı umurumda bile değildi. Aşağı yoruummm
Yere çöküp bağırarak ağlamaya başladım. Yanan yerlerin ve kesilen ayaklarımın acısı umurumda bile değildi. Jimin'den Yiren'in bağırmasını duymamla adımlarımı hızlandırdım. Kapı açıktı. Ne olduğuna anlam vermemiştim. Cam kırıklarına basmamaya çalışarak yere çöküp ağlayan Yiren'in yanına gittim Salona doğru bakmamla gördüğüm şey karşısında başımı diğer tarafa hızla çevirdim Yirenin yanına eğildim. Komşular kapının önüne doluşmuştu. "Yiren! Bana bak!" Dinlemiyordu. Sadece babasının cesedine bakarak ağlıyordu. Devam etmemesi için gözyaşlarıyla ıslanmış çenesini tutup yüzüme çevirdim. "Gözlerimin içine bak!" -"O-o kendine n-napmış?" Birileri ambulans çağırmış olmalıydı ki içeri elinde siyah bir poşetle sağlık çalışanları girdi. Adamı yerinden indirip poşete koydular. Fermuarı çekerken Yiren'in hüzünle oraya baktığını gördüm. Yiren'den Sağlık çalışanları gelmişti. Cesedi siyah bir poşete koymuşlardı. Fermuarı kapatırken -Babamın morarmış yüzüne son kez baktım- Ağlıyordum. Demek ki duygularım varmış. Ne oluyorsa bu salonda oluyordu. Annemin ölmesi, babamın kendini asması... -"Yiren! Ayakların..." Jimin'in sesi ile aşağı baktım. Bastığım cam, ayağımı kesmişti. Adımımı attığım yerlerde kırmızı lekeler oluşmuştu. -"Ö-önemi yok. Canım y-yanmadı" Jimin kolumdan tuttuğu gibi soluğu dışarıda almamı sağlamıştı. Bu eski,herşeyimi kaybettiğim evden bıkmıştım. Herşeyden bıkmıştım. Sahile gelmiştik. Beraber oturduk, ve dalgaların sesini dinledik. (...) -"Daha iyi misin?" Yine Jimin'in sesi ile uyandığımda kafamın omzunda olduğunu fark ettim. "Aah özür dilerim. Biliyor musun,eve gitsem iyi olacak. Hem hava serinleşiyor. Sende bir an önce eve gitsen iyi olur" Dedim sahte bir gülümsemeyle. Sonuçta o duygusuz olduğum duvarları yıkmıştım onunlayken. -"O eve... Geri mi döneceksin?" "Başka kimsem yok. Hadi, ben gidiyorum" Diyerek uzaklaştım. Arkamdan hiç birşey demedi. Zaten daha da eve bırakma faslıyla onu yormak istemezdim. Eve gittiğimde o metalik koku, daha mayhoş bir hale gelmişti. Yanık yerlere değmeyecek bir tshirt giydim ve banyodaki plastik kabı suyla doldurup bir bez aldım. Salona doğru ilerleyip cam parçalarını topladım. Daha sonra babamın kendini astığı ipi çıkardım ve çöpe attım. Yere eğildim ve yavaşça -Babamın kanlarını sildim- Neden bunu bana yapmıştı? Hadi kendine acımadı, beni de mi düşünmedi hiç? Arkasında bıraktığı sefil bir kız olduğu, hiç mi aklına gelmemişti? Temizlenen yerle birlikte halıyıda çöpe attım. Yine istemsizce ağlayarak odama gittim. O sırada kemanımı gördüm. İşte tam zamanıydı. Ama şuan... Öyle belirsiz bir duygu içerisindeydim ki. Ne çalacağımı bilmiyordum. Kemanı elime aldığım gibi dışarı çıktım. İşlek bir caddenin kenarına geçtim. Kemanı çenemin altına yerleştirdim, ve karmaşık duygularımı anlatan notalar çalmaya başladım... Çaldıkça duygularımın tercüme edildiğini hissediyor, devam ediyordum. Bu şekilde kendimi daha iyi hissediyordum. Hem ne demişler, "Keman, herhangi bir duyguyu ifade edebildiği için dünyanın en iyi enstürmanı olarak kabul edilir... " Genç, yaşlı herkes önüme doluşmuş beni dinliyordu. Bazıları para için koymamama rağmen ayak ucumda duran kaba paralarını atıyordu. Yanık yerler acıyor. Kesik ayaklarımı hissetmiyordum. Ayrıca amacım insanların para vermesi de değildi... Sadece -Birilerinin beni anlamasıydı- ---------------------------------------------------------- ~The end Selamlarr, uzun zamandır hasta olduğum için video atamıyodum kusura bakmayınnn
ALLAH'IM BU NASIL BİR MÜKEMMELLİK!!! O KADAR İYİ Kİ. BANA BAK KIZIM PART2 GELMEZSE O 🔪😺 (neden büyük harflerle yazdığımı sorgulama, mükemmellik beni etkiledi)
Park Jimin (18)
Lee Yiren(18)
🎵Black swan instrumental
Küfür içerir
Smut yok
Tamamen kurgudur
İdollerle alakası yoktur
-------------------------------
-"Ah, gelmişsin"
Ağzını yayarak konuşması her zamanki gibi sinirimi bozmuştu
"Evet"
Diye soğuk bir cevap verdim alkolden gözünü açamayan babama
-"Biraz para bıraksana, yarın alışveriş yapacağım"
Konuşmasını zar zor anlasamda cevap verdim
"Senin alkolüne verecek bir kuruşum yok"
-"Ya hadi ama, eve alışveriş yapacağım"
"Sen önce kendinde yürüyecek mecal bul"
Diyerek odama çıktım. Ev için alışveriş yapmayacağına emindim. Sadece televizyonun aydınlattığı, alkol şişelerinden adım bile atılmayan salonda oturup her gün kafa bulmasına sinir oluyordum. Özelliklede o konuşması... Deliriyordum her böyle yaptığında. Yatağıma oturup müzik dinleyecekken gözüme aylardır dokunmadığım kemanım çarptı. Annem öğretmişti bana çalmasını. O keman sanki duygularımın tercümanıydı. Üzüldüğümde yavaş, sevindiğimde hareketli melodiler çalarak kendimi yatıştırırdım.
-Ama şimdi duygu denen şeyden eser kalmadığından kemanın yüzüne bile bakmıyordum-
Dikkattim mutfaktan gelen kırılma sesiyle dağıldı.
-"Ah Tanrım! Şu şişeleri daha düzgün koyamaz mısın!"
Söylenmem gram umurunda değildi biliyordum.
(...)
Sabah kalktığım gibi banyoda işlerimi halledip okul üniformamı giymiştim. Salona gittiğimde babam çoktan sızmıştı. Gidip üzerine battaniye örttüm. Her ne kadar alkolik biri olsada
-Hiç birşey ona karşı nefret dolduramazdı bana-
Hemen evden çıktım ve okula yürüdüm. Evle arada otuz dakika vardı. Biraz fazlaydı evet ama ne otobüse verecek param, nede servis ayarlayacak durumumuz vardı. Bende fırsattan istifade bol bol müzik dinleyerek gidiyordum.
Okulum bir kolejdi. Her adımımı attığımda zengin bebelerinin o sahte gülüşmelerini duyuyordum. Bense bursluydum. Buda yalnız olmam için yeterli bir sebepti. Elbette başka burslu okuyan arkadaşlarım oldu fakat annemin ölümünden sonra iyice içime kapandığım için onlarda gitmişti.
Çoktan okula varmıştım. Sessizce sınıfa girdim ve yerime oturdum. Başımı sıraya gömüp müzik dinlemeye devam ettim. Yanımda hissettiğim kıpırtıyla kafamı kaldırdım. Jimin'di
"Ne"
-"Depresyonda falan mısın? "
"Yerine geç"
-"Yoongi Namjoon'la oturcakmış, bi konuyu anlamamıştı da. Bende senin yanın boş diye geldim"
"İnsanlar pek buraya oturmaz. Burslu olduğum için fakir ve kokuşmuş olduğumu düşünüyorlar. Dedikoduların mahkumu olmamak için başka bir yere oturmalısın bence"
-"Dedikodular umurumda değil. Hem bence gayet güzel kokuyorsun"
"Ne? "
-"Ne? "
Bu kadar yakın davranması garipti
-"Sen eskiden daha neşe doluydun. Ne oldu?"
"Sanane?"
Tüm kızların peşinden koştuğu zengin bebesine tüm hayat hikayemi anlatmam mantıklı olmazdı. Ne yani, annem akciğer kanserinden öldü. Babamda alkolik mi deseydim?
-"Ne bu sinir ya"
Hiç birşey demedim. Oda konuşmak için ağzını açmıştı ki hoca geldi.
(...)
Zil çaldığında rahatlamış bir şekilde kulaklığımı çantamdan çıkardım. Jimin hala yanımdaydı
-"Okuldan sonra boş musun"
"Hayır"
Dedim soğuk bir sesle
-"Ne işin var"
"İş işte. İşe gideceğim"
-"İş mi? Bu yaşta çalışıyor musun"
"Benim hayatım sizinki gibi bir peri masalından ibaret değil üzgünüm. Meşgul bir insanım"
-"Zor olmuyor mu? İş, okul, dersler..."
"Oluyor"
-"Bu adil değil"
"Neden boş olup olmadığımı sordun?"
-"Belki takılırız diye"
"Benle mi?"
-"Evet"
Biraz şaşırmıştım doğal olarak. Ama bir hayli de mutlu olmuştum. Peki aniden değişen tavırlarının sebebi neydi?
"Dediğim gibi. İşim var"
-"Bende geleyim"
Onun gibi zengin bir insanın bir cafede ne işi olabilirdi ki?
"Neden?"
-"Sonrasında birşeyler yaparız"
İtiraz edemezdim. Etsemde fikrinin değişmeyeceğine emindim. Zaten biraz bende istiyordum gelmesini.
"İyi peki"
Jimin'den
Yiren'e bu kadar yakın davranıyordum çünkü uzun zamandır onu seviyordum. Bizimkiler de açılmam için bana meydan okuyunca başka çarem kalmamıştı. Hem benim açımdan da iyi olacağını düşünmüştüm. Şimdide okulun bitmesini iple çekecektim.
(...)
Son dersin zili çalmıştı. Şükür ederek eşyalarımı toplamaya başladım.
"Hadi hızlı ol işine geç kalmayalım"
-"Tamam"
Beraber okuldan çıktık. Düz yürümeye devam edecekti ki
"Otuz dakikalık yolu yürümeyeceğiz elbette"
Diyerek cebimdeki motor anahtarını çıkardım
-"Saçmalama korkarım ben"
"Hadi ama, birşey olmaz. Hem sen o yolu yürüyene kadar geç kalırsın"
-"Peki"
Dedi soğuk bir ifadeyle. Bu kızın kalbini nasıl eriteceğim?
Motorun arka kısmından çıkardığım kaskı ona uzattım ve kendiminkini takıp yerimi aldım. Yiren'de arkada oturup ceketimin arka kısmından tuttu.
Birden gaza basmamla belime sarılmıştı. İstemsizce gülümseyerek motoru cafeye doğru sürdüm.
Geldiğimizde etrafa göz gezdirdim. Minik, işlek ve tatlı bir cafeydi.
-"Sen ne yapacaksın?"
"Birşeyler içeceğim"
-"Olmaz sıkılırsın"
-"Merak etme sıkılmam. Hadi, içeri geçelim"
Beraber içeri girdik. Ben masaya oturdum, Yiren'de siparişleri hazırlamaya yerine geçti"
(...)
Kahvemi içip telefona bakarken bağırma sesleri ile kafamı kaldırdım. Bir adam Yiren'e kahveyi az şekerli yaptığı için kızıyordu. Sinirlenmiştim.
Y-"Efendim anlamıyorsunuz. Ben ölçü aletiyle koydum şekeri.
A-" ANLAMIYOR MUYUM? SEN BANA NE DEMEYE ÇALIŞIYORSUN!? "
Y-" Hayır efendim öyle değil yanlış anladınız-"
Adam, elindeki sıcak kahveyle dolu bardağı Yiren'in üstüne fırlattı. Yiren acıyla çığlık attı ve sanki geçecekmiş gibi dökülen kahveyi elleriyle silmeye çalıştı. Tepki vermemeye çalışıyordu. Ağlamamaya çalışıyordu. Bağırmamaya çalışıyordu...
-" SEN BANA NASIL ANLAMIYORSUN DERSİN? HA!"
Diyerek elini kaldırdığı sırada öfkeyle yerimden kalktım. Ve zararla oturmayacağıma emindim. Gidip adamın elini tuttum
"BEYEFENDİ SİZ KÜÇÜK BİR SEBEPTEN DOLAYI MASUM BİR KIZA NASIL ZARAR VEREBİLİRSİNİZ?!"
Parmaklarımın arasından taşan şişman kolunu iyice sıktım. Adam acıyla inledi
"Kırmadığıma dua et"
Diye fısıldadım kulağına. Adam ise söylenerek gitti.
Yiren yanan yerlere üflüyordu. Çalışanların ortalığı sakinleştirmeye çalışmasından istifade ederek onu personellere ayrılan odaya soktum. Dişlerini sıkıyordu. Belliki canı yanmıştı.
"Bu yapacağım, biraz canını acıtabilir"
İş için giydiği dar bluzun kollarını hafifçe sıyırmaya başladım. Güzelim acıdan kıvranıyordu resmen. Ah insanlar
-Neden bu kadar kötüsünüz?-
Elimdeki buzu yavaşça yanan yere değdirdim. Yiren'in canının yandığını belli eden mırıltılar çıkarmasıyla durdum
"Acıyor mu?"
-"Biraz"
"Yalan söyleme. Çok acıyor değil mi"
-"Evet. Çok acıyor"
Dikkatinin dağılmasıyla buzu koluna koydum. Sadece kolları değil. Bacakları, boynu...
İçeriye birisinin gelmesiyle kafamı o yöne çevirdim
-"Lee Yiren, müşteriye saygısızlıktan işten atıldın"
-"N-ne? Hayır hayır.... BU İŞ BENİM TEK GEÇİM KAYNAĞIM LÜTFEN YAPMAYIN"
Mutsuz görünüyordu. Ama yine ağlamıyordu. Bu kız niye ağlamıyor?
-"Onu böyle bir durumun içine girmeden önce düşünecektin"
Ellerini sıkıyordu. Çalışan gitmişti. Parmaklarımı sıktığı eline dokundurdum. Değdiğim an gevşedi eli. Derisine geçmiş tırnak izleri kan sızdırıyordu.
"Bunu bir daha kendine yapma"
Diyerek bu sefer buzu boynuna koydum. Daha sonra krem sürdüm.
"Hadi... Gidelim"
Yiren ayağı kalktı. Beraber motora bindik.
"Evinin yerini tarif et"
-"Soldan"
(...)
Beş dakika içerisinde eve varmıştık. Minik, hoş bir apartmandı
-"Saol Jimin. Gerçekten."
"Ne demek"
Apartmanın kapısından içeri girdi ve gözden kayboldu. Tam bende gidecektim ki ceketini unuttuğunu farkettim. Kapı tamamen kapanmadan hızla yetiştim ve apartmandan içeri girdim.
Yiren'den
Eve girdiğimde sadece karanlıkla karşılaştım. Babam şimdiden uyumuş muydu? Adımımı attığım an cam kırıklarına bastım. Acıyla ayağımı tuttum
-"Aiisssh nolmuş burada?"
Karanlık salona adımımı attığım an burnuma o metalik koku geldi. Duraksadım. İçimden düşündüğüm şeyin gerçekleşmemiş olmasını dua ederek ışığa yaklaştım. Aydınlanan etrafla birlikte
-Hayatım alt üst olmuştu-
Kırık cam ile bileklerini kesmiş bir beden, duvardaki çividen yardım alarak kendini asmıştı. Bileklerinden sızan kanlar yere damlıyor, beyaz halıyı kırmızıya boyuyordu.
Kesik kesik nefes alıyordum. Vücudum kontrolüm dışı titriyordu. İstemsizce gözlerimden yaşlar akıyordu. Gözlerimi o görüntüden çekmek istiyordum ama,bilerek kendime acı çektiriyormuşcasına gözlerimi ayırmadan o cansız bedene bakıyordum.
Kesik nefeslerim artık hıçkırıklara dönmüştü
"B-baba?"
Yere çöktüm
"Baba...."
Ses gelmedi. Cansız beden. Hala olduğu gibi duruyordu.
Yere çöküp bağırarak ağlamaya başladım. Yanan yerlerin ve kesilen ayaklarımın acısı umurumda bile değildi.
Aşağı yoruummm
Yere çöküp bağırarak ağlamaya başladım. Yanan yerlerin ve kesilen ayaklarımın acısı umurumda bile değildi.
Jimin'den
Yiren'in bağırmasını duymamla adımlarımı hızlandırdım. Kapı açıktı. Ne olduğuna anlam vermemiştim. Cam kırıklarına basmamaya çalışarak yere çöküp ağlayan Yiren'in yanına gittim
Salona doğru bakmamla gördüğüm şey karşısında başımı diğer tarafa hızla çevirdim
Yirenin yanına eğildim. Komşular kapının önüne doluşmuştu.
"Yiren! Bana bak!"
Dinlemiyordu. Sadece babasının cesedine bakarak ağlıyordu. Devam etmemesi için gözyaşlarıyla ıslanmış çenesini tutup yüzüme çevirdim.
"Gözlerimin içine bak!"
-"O-o kendine n-napmış?"
Birileri ambulans çağırmış olmalıydı ki içeri elinde siyah bir poşetle sağlık çalışanları girdi. Adamı yerinden indirip poşete koydular. Fermuarı çekerken Yiren'in hüzünle oraya baktığını gördüm.
Yiren'den
Sağlık çalışanları gelmişti. Cesedi siyah bir poşete koymuşlardı. Fermuarı kapatırken
-Babamın morarmış yüzüne son kez baktım-
Ağlıyordum. Demek ki duygularım varmış. Ne oluyorsa bu salonda oluyordu. Annemin ölmesi, babamın kendini asması...
-"Yiren! Ayakların..."
Jimin'in sesi ile aşağı baktım. Bastığım cam, ayağımı kesmişti. Adımımı attığım yerlerde kırmızı lekeler oluşmuştu.
-"Ö-önemi yok. Canım y-yanmadı"
Jimin kolumdan tuttuğu gibi soluğu dışarıda almamı sağlamıştı. Bu eski,herşeyimi kaybettiğim evden bıkmıştım. Herşeyden bıkmıştım. Sahile gelmiştik. Beraber oturduk, ve dalgaların sesini dinledik.
(...)
-"Daha iyi misin?"
Yine Jimin'in sesi ile uyandığımda kafamın omzunda olduğunu fark ettim.
"Aah özür dilerim. Biliyor musun,eve gitsem iyi olacak. Hem hava serinleşiyor. Sende bir an önce eve gitsen iyi olur"
Dedim sahte bir gülümsemeyle. Sonuçta o duygusuz olduğum duvarları yıkmıştım onunlayken.
-"O eve... Geri mi döneceksin?"
"Başka kimsem yok. Hadi, ben gidiyorum"
Diyerek uzaklaştım. Arkamdan hiç birşey demedi. Zaten daha da eve bırakma faslıyla onu yormak istemezdim.
Eve gittiğimde o metalik koku, daha mayhoş bir hale gelmişti. Yanık yerlere değmeyecek bir tshirt giydim ve banyodaki plastik kabı suyla doldurup bir bez aldım. Salona doğru ilerleyip cam parçalarını topladım. Daha sonra babamın kendini astığı ipi çıkardım ve çöpe attım. Yere eğildim ve yavaşça
-Babamın kanlarını sildim-
Neden bunu bana yapmıştı? Hadi kendine acımadı, beni de mi düşünmedi hiç? Arkasında bıraktığı sefil bir kız olduğu, hiç mi aklına gelmemişti?
Temizlenen yerle birlikte halıyıda çöpe attım. Yine istemsizce ağlayarak odama gittim. O sırada kemanımı gördüm. İşte tam zamanıydı. Ama şuan... Öyle belirsiz bir duygu içerisindeydim ki. Ne çalacağımı bilmiyordum. Kemanı elime aldığım gibi dışarı çıktım. İşlek bir caddenin kenarına geçtim. Kemanı çenemin altına yerleştirdim, ve karmaşık duygularımı anlatan notalar çalmaya başladım... Çaldıkça duygularımın tercüme edildiğini hissediyor, devam ediyordum. Bu şekilde kendimi daha iyi hissediyordum.
Hem ne demişler,
"Keman, herhangi bir duyguyu ifade edebildiği için dünyanın en iyi enstürmanı olarak kabul edilir... "
Genç, yaşlı herkes önüme doluşmuş beni dinliyordu. Bazıları para için koymamama rağmen ayak ucumda duran kaba paralarını atıyordu. Yanık yerler acıyor. Kesik ayaklarımı hissetmiyordum. Ayrıca amacım insanların para vermesi de değildi... Sadece
-Birilerinin beni anlamasıydı-
----------------------------------------------------------
~The end
Selamlarr, uzun zamandır hasta olduğum için video atamıyodum kusura bakmayınnn
😲çok güzel
Oha bu güzel yazı şaka mı çok iyi heee
Umarım devamı vardır lütfen nolur
Hayatımda gördüğüm en gerçekci hayal et
MAŞALLAİRAHMANİRRAHİM
Bune kız
PAIHSISHSKDHDJDDJ
NERDEN GELDİ AKLINA KSKSLSKÖD
@@monalisoo. Bizim ekibin özel sözü💅🏻
@@mujlusut Benim aklıma gelir💅🏻
200 abone hayırlı olsunnn
Omggggg saolllll
agaggaga 12 saniye önce
Askm ucsan daha yavas olurdu
@@ros1eluvehehehe
Heralde en çok uğraştığım hikaye bu oldu ama pek içime sinmedi
yok be gayet güzeldi, müthiş
@@nixiesw saollll
ALLAH'IM BU NASIL BİR MÜKEMMELLİK!!! O KADAR İYİ Kİ. BANA BAK KIZIM PART2 GELMEZSE O 🔪😺
(neden büyük harflerle yazdığımı sorgulama, mükemmellik beni etkiledi)
Best hayal et=
OAĞAĞAĞ CİDDİ Mİ
@@ros1eluv EVET BU HAYAL ET MÜKEMMEL ÖTESİYDİ
yazar hanim eyer yeni bolum gemesse bende katil olacagim LUTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTFENNNNNNNNNNNN YENIIIIIIIIII BOLUM huh sakinim sakinim HAYIRRRRRRRRRRR DELIRICEMMMMM
LAN SAKİN DKFNCKJCKCJF
@@ros1eluv sakin oyamam
Okuduğum en iyi hayal etlerden biriydi
Yağağa çok saollll
Okuduğum en iyi hayal et lerden biriydii❤️
Gecenin köründe neden bunu kendime yaptım lan ben🤧
Noldu ayol kötümü olmus yoksa
@@ros1eluv ağlamaktan gözlerim şişti
@@monalisoo. kıyamamm okuma bida gece gece 💋
Okuduğun hikayelerin en iyilerinden biri ❣️
BAYILDIMMMMM💕💕💕💕💕💕
BENDE SANAAĞ
@@ros1eluv YA YERİMM
BEN ŞURAYA ÖLÜYORUM
SAKIN LA
@@ros1eluv TAMAM ÖLMÜYOM
@@joxkiarax AFERİN
@@ros1eluv 😁🙈
bunun devamı olmalığğğ
Dostum, part 2 yapmazsan kedi ölür 🔪 🐈
Tamam yapcam rahat bırak kediyiii
Pt2 plsss müq olmus askm
Saol askm gelcek pt 2
Uzun zamandır yoktum ve ve b bu MÜKEMMEL OLMUŞ lütfen part 2 de sevgili olsunlar noooluuuuurr❤😊😊😊seviliyorsun bebeğim 😘
❤❤💋💋💋