Kan Kalesi -İsmet Özel (Where Time Goes - Takahiro Kido)

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 10 сен 2024
  • elbet bir hinlik vardım seni sevişimde
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan
    saçlarıma bin küsur yalnızlığı takıp girdiğim şehre
    insan varlığımızdan tuhaf tohumlar bıraksın
    günü geçmiş bir gazete, toprak bir çanak
    bir daha gelmem belki diye bir not bakır maşrapanın yanında
    şeytanlar da yürür benimle herhal ıslık çaldığım için
    bir şahan tüylerini döker ardımsıra
    artık bırakılmaktan yapılma bir adam sayılırım
    böğrümde kambur çocuklardan bir payanda.
    gizemli bir dehliz gibi şehri dolaşıyorum
    sıkıca tutuyorum kendimi şehre karışmaktan alıkoymaya
    her yerimde urlar çıkıyor, biraz kürt, biraz köylü, biraz makina
    kangren oluyorum bahar geldiği için
    urlarımı kesiyorum kör bir usturayla
    ama kopmuyor onlar ve bana şehri dolaştırıyor
    bırakabileceğim herşeyi bıraktırıyor bana
    kızlardan geçilmiyor köprüler, ayak bileklerime dek
    yükseliyor kız tortuları
    tülbentlerden kanı süzülürken körpe yavruların
    bir bazı şeyler bulmalı yüzümüze tebelleş olan bu korkuya
    - avluya çık
    - avluya kara bir şey bırakılmış
    (bir bomba)
    kulaklarımız alışmıştı tıpırtısına yağmurun
    şehre sıkıntının rahatlığı basmadan giriyorduk
    filmler üç günde bir değişiyordu
    bense ikircikliydim ama korkmuyordum
    polis olan babamla tatil arasında uçuşup duruyordum durmadan
    urlarım yoktu, suçum yoktu
    ve beyaz kuşlar kalkardı anamın hırkasından
    şehre karışmayan bir dehliz değildim
    sevinçle kovalıyordum kendimi
    bunları ansımak başımı döndürüyor bazan
    elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan.
    azan bir hevestir artık tanyeri
    söküp gövdesinde bir cehennem parçalamak ister insan
    şehrin defterini dürüp uzanmak ister yanına
    üstümüzü kuş sesinden bir lekeyle örtmeli
    umudumuzu kapamaya gelen makinaları
    bütün çirkefini şehrin çarptırıp aşkımıza
    solumak gece
    terlemek gece
    gece çarşaflara...
    açıklanacak, belletilecek olan belki
    milat öncesi ve sonrası lakırdıları
    karışık banka hesapları, navlun
    yani öylesine açık değil pek
    hatta
    - şehir mi, değil mi burası -
    kötürüm bir kurt çantamı karıştırıyor
    neden karıştırıyor, ne hakla
    direnmeler, erzurumlar, kalfalar
    gecenin ipini koparan gece safaları
    - var mısın yok yere ağlamaya… Ki bir sis
    yanık bırakılmış bir fısıltı
    şehri sarıyor, bir dehliz olan bana ulaşamıyor ama
    herkesin içinde iğdiş bir bahar
    bacakları eriyor memurların, evkızlarının
    ve saat 24 vardiyasının işçileri
    inmiyorlar ocaklarına.
    yufka mıdır
    yufka mıdır benim bakışım dünyaya
    ki acılarıyla başlatırım insanları
    derimi yalayarak geçen mevsim
    beni alır şehirden yıpranmış bakışlarla
    her askere gidenin, her tören yorgunun
    kondurur kemerinin kaşına.
    böylece ben, o küskün, o karışmayan dehliz
    koca bir tomruğu yüklenirim arkadaşlarla
    koca bir tomruğu kaldırıp kaldırıp
    kümbetlere, bitkinliğin bordasına...
    kanın çığrından çıktığı saattir bu
    memelerini bana sıkıca bastırdığın
    hercai bir yürek somurtkan kepenklerin ardında
    şehri acıtan çocukluğumuza değdikçe
    biz seviştikçe bizi acıtan
    kukumav kuşları, manilerle dolu bir yatak
    zaç yağı şişeleri kocaman.
    sen şimdi sevincimin akranısın
    ey kanıma çakıllar karıştıran isyan
    doğrusu seni toprağı eller gibi sevdim
    yaralarımı onduranımsın
    yatağımı hiç boş bırakmayan...
    yüzümü ellerimle yine kapayayım mı?
    bekçi karısının belaltını mı anlatayım insanlara
    yoksa onlara bilinmez bir toprak mı adayayım
    değil
    partizanlığım dalaşmak istiyor anla
    bu sarsak hırgürüyle dünyanın
    dalaşmak dalaşmak dalaşmak
    böylece aşk akranım oluyor benim
    ey bayırdan ve yokuştan uzaklara
    ey çırpınan bir geyiktir memelerin
    kanın ısırgan otları gibi aklımda.
    (1966)
    *where time goes - takahiro kido

Комментарии • 2

  • @sumeyya9
    @sumeyya9 2 года назад +5

    Bu fon şiire farklı bir boyut kazandırmış. Fonların şiirlerdeki etkisini bir kez daha fark ettirdi:)

  • @siirceenheduanna
    @siirceenheduanna 2 года назад

    Şiirleriniz çok farklı. Şiirleriniz de uyumsuzlukta büyük bir uyumu yakalamanın uyumluluğu var. Uyumun sözlük anlamı da Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk
    - Toplumsal çevreye veya bir duruma uyma, uyum sağlama, intibak, entegrasyon
    - Bir cismin görüntüsünü tam ağ tabaka üzerine düşürebilmek için göz merceğinin dışbükeylik derecesini çoğaltıp azaltması olayı, mutabakat
    - Ortak özellikleri açısından sesler arasındaki uygunluk, harmoni. Bu tanımı Google dan kopyala yapıştır yaptım İsmet abi.. nasıl iyi olmuş mu?