Ben akademisyenim. Videolarını durum yapıyorum. Çok büyük hizmet ediyorsun bilesin. Şevkin hiç kırılmasın. Allah ayağını kaydırmasın. Hep istikamet üzere daim kılsın seni.
Tamam liş bir işlem Ööçmoçç😢ç😢😢😢 H Iı😢plpolşplm 🎉😢😢😢😢 😮uygulaması hhguu😅huyum var uygulama y g gara ghggghhhhh Tamam o Duanı 😢tyyyll. 😢ği hiğh h Üç gün önce bir şey aattu Önnmnnjknnnjjhhı🎉🎉😢e😢seeee😢wu😅😅😅😅😅😅uygun iğneli mi acaba 😅😅😅h😅😅😅😅😅😅
26 yaşında akademik yolda ilerleyen bir insanım kaderin ilmi olarak ne olduğunu daha yeni anladım. Nerede okuduysam tam aklım ermedi. Çok teşekkürler. Rabbim ilerlediğiniz yolda yar ve yardımcınız olsun. 💗☪️🤲🏻
Zaman; Varlığın sürekliliğidir. Sizin takvimleri belirlemeniz hareketin sayımıdır. Takvimler zamanın kendisi değildir. Hareketin sayımı ile zamana ölçü getiriyoruz. Bunuda gezegenlerin birbirleriyle olan ilişkilerini kullanarak yapıyoruz. Varlıksal bir gerçekliğin üzerinden zamanı ölçümlüyoruz. Süreklilik olmasa zaman diye bir şey olamaz.
Merhabalar Hocam, pekala kişinin ölüm şekli ve ölüm zamanı hangi kadere dahildir? Mesela intihar ile ölen birisi ile trafik kazasında ölen birisinin kaderi hakkında ne söyleyebiliriz? Kader ile ölüm arasındaki bağlantı nasıldır?
Tren örneğiyle, sınav yapan öğretmen örnekleri saçma olmuş . Tren örneğindeki dağın tepesinde oturan adam ileriye TAHMİN yapıyor, sınav yapan öğretmen de öğrencinin kötü alacağı ile ilgili ileriye TAHMİN yapıyor, hâşâ Allah tahmin mi yapıyor...
KUR'AN'A GÖRE İMANIN ŞARTLARI (Nisa 4/136) "Ey inanıp güvenenler! Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara inanıp güvenin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar eder/görmezden gelirse derin bir sapıklığa düşmüş olur." Görüldüğü gibi imanın şartı beştir: 1- Allah'a, 2- Meleklerine, 3- Kitaplarına, 4- Elçilerine, 5- Ahiret gününe İnanmak. Bize altıncı şart olarak öğretilen, "insanın Allah'ın takdir edip yazdığı hayatı yaşama mecburiyeti" anlamında "kadere iman" diye bir şart yoktur.
8. sınıfa başladım. Hocamız bize Allah geçmişte ve gelecekte olan her şeyi bilip ve ona göre tektir edip yazmışsa cehenneme gidenin suçu ne ? cennete gidenin torpili ne ? diye bir soru sormuştu. Bu benim kafama o kadar çok takıldı ki resmen 24 saatin 12 saatini bu soruyla harcadım. Çok düşündüm ve bulamayınca araştırmaya başladım. İnternette farklı farklı sitelere baktım ama istediğim cevabı bir türlü bulamadım. Sonra sizin videonuzu gördüm ve açıp izlemeye başladım. Şöyle söyleyebilirim ki hayatımda harcadığım en iyi 34 dakikaydı. Aydınlanma yaşadım ve sorumun cevabını çok güzel bir şekilde aldım. Kanalınıza girdim ve gerçekten o kadar çok etkilendim ki anlatamam. Çok teşekkür ederim. Eğer hocam izin verirse akıllı tahtadan sizin videonuzu açıp sınıfa dinlettireceğim. Bütün dünyanın sizi duyması lazım :)
Abicim / kardeşim ağzına sağlık, Allah razı olsun senden ve bu videoya vesile olanlardan, kader sorunu artık benim için bitmiştir, daha güzel anlatılamazdı 👏🏻👏🏻😊
Allah razı olsun ben kaderi hiç böyle bilmuyordum.Hakikatende meselelere gün içerisinde nasıl baktığımız her an değişebiliyor ve doğru fikirlerden bir anda sapa biliyoruz.Çok güzel oldu zerrelerimize kadar bunu işlemeliyiz ve asıl yaşamımızı buna göre şekillendirmeliyiz
İki dakika ayır, zor olmadığını anlarsın. Yine anlamazsan sor, cevaplayalım. Allah en üstün varlık ve her şeyi bilen ise, eksiksiz ve kusursuz ise; yarattığı her şeyin, evrenin, dünya ve dünya dışı oluşumların, insanların, hayvanların, bitkilerin ve diğer canlı cansız her şeyin, hiçbir eksik bırakmaksızın, öncesine ve sonrasına ait tüm bilgilerini de biliyor olması gerekmez mi? Bilmiyor, az biliyor, eksik biliyor, öncesini veya sonrasını bilmiyor olması düşünülebilir mi? Eğer ki; “Bilmiyor, O da yarattıklarına bakarak sonradan öğreniyor ve anlamış oluyor. (Ben her şeyi yarattım ama bakalım ne yapacaklar? ) diye merak ederek yarattıklarını seyrediyor” diyorsan; bilgisi eksik olan ve dolayısıyla kendisi de eksik olan bir varlıktan söz ediyoruz demektir. “Ben de bilmiyorum, O da bilmiyor! Böylesine eksikli bir varlık yaratıcı olamaz, senden benden ne farkı kalır? ” diyorsan; Allah'ın her şeyi tam olarak bilmesi gerektiğini de kabul ediyorsun demektir. O halde Allah her şeyin bilgisine, ilmine sahip ise ve ilmi, geçmişin ve geleceğin tamamını da hiç eksik bırakmadan kapsıyor ise; bir birey olarak benim de geleceğimi biliyor demektir. Sadece benim değil, senin de, senin ve benim dışındakilerin de, yaratılmışların da ve daha sonra yaratacaklarının da. Allah'ın bilgisinin en önemli özelliği; O'nun sonsuz ve sınırsız ve mutlak doğru bilgisine sonradan eklenen yeni bilgilerin ve güncellemelerin olmamasıdır. Zira O'nun bilgisi zamana yayılmış, zamanla ve mekanla kayıtlanmış, eksik ve yanlışlar bulunan cinsten değildir ki düzeltmeler, ilaveler ve yenilemeler yapılsın. Bu hal, sonradan olan yani yaratılmış varlıklara mahsustur. O'nun bilgisi ezelde ne ise şu anda da, ebedte de aynıdır, değişmez, O'nun bilgisi mutlak doğru olan, görünür ve görünmez yönleriyle yaratılanlar tarafından ancak çok azı anlaşılabilen ve değişmez bilgidir. İşte bu bilgiye toplu anlamıyla “kader” adı verilmiş. Arabesk şarkılarla karamsar boyuta kanırtılmış bir kader değil, tüm mahlukatın hayatlarına tahsis edilen zaman içinde, yani ömürleri boyunca, iyi veya kötü taraflarıyla, kendilerine verilmiş irade ile ya da iradesiz varlıklar ise yazılımlarındaki kodlar gereğince neler yapacaklarının bilgisinin, yani Allah'ın bilmesinin ve bilmesi gerektiğinin adıdır KADER. Bundan sonrasında kaderin alnımıza, levhalara, kağıtlara yazılması veya Rabbimiz nezdinde ya da bir yerlerde yazılı olarak saklanıp saklanmaması artık mesele olmaktan çıkar. Zira bu toptan (külli) bir bilgidir ve Allah'ın eksiksiz bilgisidir. Allah'ın bilgisinin “YAZILMIŞ” ve artık değiştirilemez olduğu ve bizlerin de buna mahkum olduğumuz anlayışına hapsedildiğinde, kaderin bize bakan tarafını ıskalamış oluruz ve düz mantıkla hareket ederek; “Allah tarafından yazılmış bir senaryoyu dünya ve evren tiyatrosunda hep beraber oynuyoruz” sonucu çıkar. Bu da Allah'ın bizimle dalga geçiyor olması anlamına gelir. Böyle bir şey, bütün kainatı yaratan ve ona mükemmel bir düzen veren bir yaratıcıya yakışır mı? O zalim, gaddar, bencil, kullarıyla eğlenmeyi seven, şuursuz, vizyonsuz, dar görüşlü ve ciddiyetsiz , boş işlerle meşgul olan bir varlık mıdır ki böyle bir oyun kurgulamış olsun? Bu inanılacak ve peşinden gidilebilecek bir fikir olabilir mi? Bu türden bir ciddiyetsizlik görüyor musun tabiatta ve onun unsurlarında? Sahip olduğu iradesine toz kondurmayan ve fikir ve davranışlarına hiçbir müdahaleyi de kolay kolay kabul etmeyen ve çoğu kere de en iyisini kendisinin bildiğini düşünerek diğer fikirleri ve yolları reddeden bir varlık olan insan; nasıl olur da “Allah yazmış, biz oynuyoruz, ondan sonra da bizi yok yere cezalandırıyor!” diye hayıflanabilir ki? Bu, şeytanla işbirliği yaparak iradesini nefsinin emrine vermiş insanların, kendilerini haklı çıkarmak ve yaratıcının yüklediği görevlerden kaçmak için kurguladıkları avuntuları olabilir ancak. Hangimiz kendi alın yazımıza, kader dosyamıza bakıp ta ben cehennemlikmişim ya da ben cennetlikmişim diyebiliyoruz? Hangimizin başının üstünde cehennemlik isek kırmızı veya cennetlik isek yeşil halkalar var? Diyor muyuz ki “Ben kitabıma, kaderime baktım, zaten cennetlikmişim, nasıl olsa cennete gideceğim. Haydi o zaman her türlü kötü işi istediğim kadar yapayım, canımın istediğini öldüreyim, herkesin malını istediğim kadar çalabileyim, herkesin namusuna göz dikeyim, dilediğimi yiyip içeyim, sadece kendi keyfimi yaşayayım, çalışıp kazanmama da gerek yok, başkalarının parasını ve malını yiyeyim, iyilik falan yapmaya da gerek yok, nasılsa cennete gitmek açısından fark eden bir şey olmayacak, yerim garanti,” ve daha daha neler neler.... Böyle düşünebilecek kimse var mı? Olmuş mu? Yoksa cennetle müjdelenmiş olanlar bile daima ümit ve korku arasında yaşayıp, nimeti kaybetmemek için daha da çalışkan ve gayretli mi olmuşlar? Cenneti daha da hak etmek için daha da yücelmişler mi? Üstelik bununla da yetinmemiş ve diğer insanların da cenneti hak edebilmeleri için liderler ve yol göstericiler mi olmuşlar? İnsanların bir kısmı bu dünyada sınava tabi tutulmadan doğruca kendilerini cehennemde bulacak olsaydılar sormazlar mıydı ki: “Benim cennete gidenlerden ne farkım var? Onları neden cennete gönderiyorsun da beni cehenneme gönderiyorsun? Benden ne istedin de ben yapmadım? Kime ne haksızlık ettim? Hangi sözünü tutmadım? Hangi emrini yerine getirmedim? Bana fırsat verseydin ve yapacaklarımı görseydin de ondan sonra karar verseydin ya! Bu yaptığın zalimlik değil mi?” demezler miydi? Sen demez miydin?
İşin karışıklığa bağlandığı noktada şu. Madem cenabı hak manzara aladan bütün her şeyi ve bütün zamanı görebiliyor buda demektirki bizim bütün yaşamımız çoktan belirlenmiş ve varolmuşdur. Tıpkı verilen misaldaki o iki tren gibi belirlenmiş rayda zaten çarpışmaya yönlendirilmiş gibi. Bizler bu çoktan varolan hayatımızı sanki bir filmde oynar gibi yaşıyoruz. Soru: burada bizim kendi idrakımız, kendi doğru yada yanlış seçeneklerimiz nerde kalıyor? Bu sorunun cevabı aceba nasıl yanıtlanabilir? Bilimsel açıdan bakıldığında zamanın sadece bir illüzyon olabileceği konusunda farklı teoriler var. Einsteinın görecelilik teorisi bunu bize çok net bir şekilde gösteriyor. Buda objelerin hareketleri sayesinde objeye ait zama doku tabakasını etkilemesi. Bır obje bize doğru hareket ettiği takdirde onun zamanı daha yavaş ilerliyor. Mesela evrenin bizden 10milyar ışık yılı uzakta olan bir uzaylı var sayalım.Uzaylı bizden uzaklaştığı an hareket yönü be bize uzaklığı nedeniyle bizim yaklaşık 200 sene geçmişimizi görebiliyor bize doğru hareket ettiği taktirde 200 sene geleceği. Buda her şeyin zaten baştan sona kadar sabit bir şekilde var olduğunu gösteriyor. Yani Manzara ala bilimsel açıdanda var olan bir şey, ve yaşanacaklarda çoktan varolmuş durumda. Ozaman insanın kendi iradesi nerede? Bu açıdan bakıldığındada kendi irademiz bile bir ilüzyon gibi görünüyor.
Yine aynı kapıya çıkıyoruz, sizin o yollarda olacağınız belli. Aynı asılı kalan kareler gibi içinden geçiyoruz ancak hangi yolu tercih etmişsek onun sonuçlarını yaşıyoruz. Bir çizginin başlangıç ve bitişini bütünüyle görmek ve bilmek o çizgiye müdahale etmek anlamına gelmiyor. Bilmek başka müdahale etmek başka. Bu iki kavram her şeyi özetliyor ve anlaşılır kılıyor bence 😊
" ( Ey Nebî ! ) inanan kullarıma söyle ; Alış-verişin ve dostluğun olmayacağı o ( kıyâmet )gün gelmeden önce, namazı dosdoğru kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allâh yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar. " ( KURÂN'I KERÎM/ İbrâhim Sûresi : 31 )
Kıldığım her namazda duamdasin sen ve ekibin hizmetin zerresi olan her bireye Allah Resullerinden elim ve evliyalarindan razi olduğu tüm Salih kullarindan razı olduğu kadar Rabbim senden sizden razı olsun ❤❤❤❤❤
-- Onların ateşin karşısında durdurulup da " Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalan saymayıp inananlardan olsak " dediklerini bir görsen ! ( EN'ÂM SÛRESİ : 27 )
Teşekkürler kardeşim "Adem şu ağaca yaklaşma" Ayeti'de delil olabilir. Yaklaşırsan yaparsın Allah yaklaşacağınıda,yapacağınıda bilir. Allah'ım Farkında olmadan bilmeyerek sana şirk koşmaktan sana sığınırım.🤲
13:43 Videoda biraz yanlışlık olmuş. "Allah yaptığına göre biliyor" dedi arkadaş. Sanki bizim fiillerimizin Allah'ın ilmini etkilediği anlamı çıkıyor burdan. Hayır. Allah ezelde ve ebedde neler olacağını bilir, bizim iradenizi özgür bırakmıştır. Bilmek müdahale demek değildir diyecektiniz ve durum çözülecekti. Teessüf ederim.
Başımıza kötü birşey geldiğinde bunun Allah'ın bizim için hazırladığı "kader" olduğunu, ve bunlardan herşeyin Allah'ın haberi olup bu imtihanı bizlere hazırladığını kalben direkt olarak olay anında iman edip tevekkül edebiliyor muyuz acaba? Inşaallah bu dersler ile..
Allah, her an yaratma halindedir. RAHMAN 29 Biz varlığın sürekliliğine, akışına zaman diyiyoruz. Varlık bir defada ortaya çıkan bir defada yok olan bir şey olsa zamandan söz edemezsiniz.
Videonuzu ilk kez dınledim ve cok beyendim. Gerçekten çok karısık olan bır konuyu o kadar guzel anlatmıssınız ki. Bu kadar ayrıntılı ve acıklayıcı bır anlatım daha önce duymadım. Sayenızde kader konusunda aydınlandım. Emeğiniz için cok teşekkürler. Allah razı olsun
Özgür İrade diyince ne anlıyoruz? 1- Eylemlerimizin bize bağlı olması. Ben bir eylemde bulunuyorsam bu eylem benden kaynaklanıyor olmalı. Dışarıdan bir şeyin manipule etmemesi. 2- Dışarıdan bir şeyin mecbur bırakmaması. 3- Alternatif seçeneklerin olması.
NİÇİN VARIM ..? Bir yaratıcıya inanıyorsak, bu durumda yeryüzündeki varlığımızın tatminkâr cevabını, Vâhiy KURÂN ve İSLÂM dininden başkası veremez. Her dönemde insanlığa aralıksız olarak, kulluk bilincini hatırlatıcı ve yol gösterici peygamberler gönderilmiştir. Peygamber ve kitap gönderilme süreci, peygamber efendimiz aleyhisselâm ile son bulmuştur. Ve yaklaşık 1500 sene insanlığa peygamber ya da kitap gönderilmemiştir. Bir yaratıcıya inanıp, dinine inanmamak, yani deizm, pratikte ateizm ile aynıdır. Çünkü, vâroluşa dâir açıklama yine karşılıksızdır Bu yönüyle, bir yaradıcıya inanıp dîne inanmamanın, insana mânevi olarak katacağı hiç bir şey yoktur. Öte yandan deist ve ateist düşünce, dînen aynı hükümdedir, yâni dînen ikisi de inkârcı durumdadır. Dînin gereklerini yerine getirmek zor değildir. İyi bir dindar olmak için ne çok zeki, ne çok becerikli, ne çok çalışkan, ne çok zengin, ne de güçlü olmak gerekmez. İyiyi kötüden ayırabilecek kadar aklî yetisi olan herkesin, kapasitesi dâhilindedir iyi bir kul olmak. Aslolan, gereken, istek ve samimiyettir. Yaradanına samimiyetle yönelen, dîni hafife almayan, din de yol alır. Şunu unutmayalım ; eğer hayattaysak, yüce Allâh'ın sâyesindedir. Öyle birilerinin iddiâ ettiği gibi kör tesâdüfler sonucunda kendimizi hayatta bulmadık. Dilediğimiz gibi yaşama ve bize bağışlanan özgürlüğü sonuna kadar kullanma imkânımız var. Çok özgürüz ... Davranışlarımız, tercihlerimiz konusunda gerçekten çok özgürüz. Ama özgürlük bedelsiz olmaz ..! Rabbimiz Müddessir Sûresi 38. Âyette ; " ( O gün ) herkes kazandığına karşılık bir rehindir. " buyurur. Bu da gösterir ki, kendimizi bildiğimiz andan îtibâren, irâdemizle yaptığımız her eylemin tercihinin sorumlusu biziz ve yaptıklarımızın kıyâmet gününde tutsağı durumundayız. Dünya içinde bu boyle, âhiret içinde ... Biz insanların hikâyesi, konma göçme gibi . Bizim sandığımız şeylerin hiçbirinin sâhibi değiliz. Uğruna ömrümüzü verdigimiz kazanımlarımızın hepsini geride bırakıp, yanımıza bir çöp bile almadan, geldiğimiz yere toprağa dönüyoruz. Yapayanlız ve tek başımıza ... En'am Súresi 94. Âyette ; " And olsun, sizi ilk yarattığımız gibi tek ve yapayalnız bize geldiniz. Size verdigimiz dünyâlık nimetleri de arkada bıraktınız. " buyurur. Evet ; yaşarken hatâdan dönme, yanlışı telâfi etme şansı her zaman var. Ama hayat bittiğinde telâfi imkânı ebediyyen ortadan kalkıyor. Geriye dönmek, filmi başa sarmak, böyle bir fırsat yok . Hayâta duyduğumuz güven bizi aldatmasın. Yeryüzündeki denge ve sükûnet, işlerin yolunda gitmesi, sağlığımızın o an için yerinde olması, ayaklarımızı yere bastıracak bir hayâti tehlikeyle yüzyüze gelmememiz bizi yanıltmasın. Her şey yolunda gitse dâhi ölüm var. Ölümden sonrası koskoca bir karanlık. Ölümden sonra yeniden yaradılışı inkâr etmek, mayınlı tarlada yürümek gibi. Bir yanlış adım, hayâtın hedefini ıskalatır insana Hayâtın anlamını ıskalamanın bedelinin ne olacağını, yaşarken kestirmek mümkün değil. Rabbimiz ve Kurân' dan aldığımız haberden anlıyoruz ki ; bunun ilk sinyalini alacağımız yer eyvah ! ya da derin bir oh çekeceğimiz, canımızı teslim etme ânı olacak . Çünkü can alıcı melekler ile, ilk ve son kez bir yüzyüze gelme söz konusu. Nahl Sûresi 28. Âyetinde zâlimler için bu ân şöyle anlatılır ; " Melekler canlarını alırken, kendilerine yazık eden kişiler, -- Hiç bir kötülük yapmıyorduk ! diye teslim olurlar. " Aynı sûrenin 32. âyetinde ise iyiler için bu ân şöyle anlatılır ; " Melekler iyi kulların canlarını alırken onlara ; -- Selâm size ! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete " derler. Aslında hepimiz, inanmayan bile, bu hayâtın bedelsiz olamayacağını içten içe bilincindeyiz. Bir kereliğine ve kendi adımıza yaşamaktayız. Bir fırsatımız daha yok ..! Biz yaşarken bitmeyecek sanıyoruz. Oysa hayât çok hızlı tükeniyor. Hayâtın bizi getirip bıraktığı yerde bir şeyleri geri çevirmeye, önünü almaya ne derman kalıyor ne de zaman ... İnsan hayâtının dönüm noktası sayılacak bir konuda karar verirken, üzerinde çok özenle durmamız lâzım. Çünkü verecegimiz karar hem dünyamızı hem âhiretimizi, yâni sonsuz geleceğimizi şekillendirecek. Tüm insanlığın hesap için bölük bölük gelip toplanacağı büyük mahkemede sonumuzun ne olacağını, hesâbımızın nasıl kapanacağını belirleyecek ...
Yaptığımız iyi ve kötü davranışları kadere bağlıyorsak, vicdanımızı sorgulamalıyız bence. Vicdanla düşünürsek, seçilen her iyi ve kötü kendi seçimimizdir.
Kader , ALLAH(C.C). Kader kitabına yazdığı için yaşamıyoruz. Yapacağımızı bildiği için yazdı Kader kitabımıza. Yazdıklarını yaşasak haşa ALLAH senarist olur.Doğru, yanlış olmaz. Haşa tecavüze uğrayan insanlara veyahut engelli insanlara zulüm etmiş olur. Sınav diye birsey olmaz. Cennet cehennem olmaz. ALLAH insanın yaşamında yapacaklarını biliyor, bildigi icin Kader kitabında öyle yazılıyor. Dediğim gibi yazdığı için yaşamıyoruz. İrademiz var doğru ve yanlışı ayırt edebilelim diye sınanmamız için... bilmem anlatabildim mi ?
Senin bu videoyu çekmen İslam'a hizmet etmen de Yüce Allah'ın takdiri .Her devirde kendini bir sekilde belirlediği insanlar tarafından tanıtıyor..Allahım sen çok büyüksün..(Bu yorumu bana yaptıran da Allah)
Tefsir zaten izahtir bu konuda ki tefsiri anlamiyorsan Kurani nasil anliyacan bu mevzuda. Ayrica iyi bir Arapca gramer bilgisine sahipsen Bedüizzamandan acikla sen yani tefsir et . En büyük alimlerin zorla izah edebildigi bir konu birkac sayfada izah edilmis .
Tamam da Allah isterse kazayı engeller o kazayı yapanların öleceğini yazmışsa öluyorlar zaten isterse öldürmez mesela bazı insanlar 10 katlı apartmandan düşüyor ölmuyor başka bir insan merdivenden düşüp ölüyor yani kaderinde yazmazsa insanın başına gelmiyor zaten
Hayır kaderimiz var ama biz savaşmalıyız Allah'ın haberi vardır hatta Kuranda şöyle deniyor eğer Allah bana hidayeti verseydi ben iyilerden olurdum hayır sana ayetlerim geldi deniyor bide kim iyi olanlardan olursa kendine kim sapanlardan olsa kendine kader olabilir ama Allah bizi affeder çünkü o affedicidir.
Iki tane oglum var Rabbime yalvariyor ve dua ediyorum senin gibi biri olmasi icin guzel oglum .Rabbim seni korusun masallah barekallah cok guzel oturdu anlatdiklarin .
Ortada özgür irade varsa orada bilinemezlik vardır. Allah biliyorsa Musa Resule Firavuna git belki, umulurki düzelir ayetini niye gönderiyor? Mülk 2. ayet hanginizin daha güzel amel yapacağı bilmek için... Ayetine göre bilinme varsa bu tip ayetler neden var?
Firavunun iman edip etmeyeceği belli değil miydi Allah indinde? O zaman İsrailoğulların Mısırdan kaçıp kaçmayağı denizin yarılıp yarılmayacağı arasından geçerken boğulup boğulmayacağı da belli değildi. 'Umulur ki' ifadesini doğru anlamak gerekir, 'Allah'a güzel bir borç vermek' 'Allah'ı incitenler' 'Allahın eli onların elinin üstündedir' gibi ayetleri okurken de düz anlamıyla almıyoruz, burada mecazi bir ifade var diyoruz. Sana tavsiyem eğer ilah-i takdiri ve nasıl işlediğini Kurandan anlamak istiyorsan Yusuf Suresini bi oku derim.
Sınavdan sıfır çeken çocuk örneğinde benim bilgim eksik ve olaylar bazi olaylar üzerinde kontrolüm yok. Ben çocuğun zihnini , mantığını, sorulara nasıl tepki vereceğini, sınav ortamını soruları bilmiyorum, ve onu öyle yaratmadım ki. Ama allah bunların hepsini yaratmıştır benim nasıl insanlarla karşılaşacağım , onların benim zihnimi, karalarımı nasıl etkileyeceğini, benim nasıl bir mantık kullanacağımı vs. Başka bir örnek olarak bir roket düşünün ben bunun ağırlığını, yakıtını, şeklini , fırlatılacağı yeri, giderken izleyeceği yolu, içindeki bilgisayar çipinin kullandığı algoritmasını mantık kurallarını, yolu üzerinde karşısına çıkacak olan herşeyi, rüzgarın hızını vs ayarlıyorum. Yani sistemde benim isteyerek yapmadığım hiçbir şey yok ve ben roketi fırlatıyorum.Ve hedefine çarpınca da diyorum ki ben sadece senin yola çıkmana vesile oldum oraya çarpmak senin suçun. Bu ne kadar mantıklı olur ? İlim malûma tabidir diyorsunuz ama o mâlumu Allah'ın kendi isteği(?) ve bilgisi ile şekillendirdiğini söylemiyorsunuz.
Abi lütfen şu hazır Big Bang kelimesini kullanmışken evrim bizim sudan tek bir hücreden evrimleserek başladığını söylüyor fakat biz bizi Adem ve Havva dan geldigimize inaniyoruz bunu açıklayabilir misiniz lütfen 😊
Ben akademisyenim. Videolarını durum yapıyorum. Çok büyük hizmet ediyorsun bilesin. Şevkin hiç kırılmasın. Allah ayağını kaydırmasın. Hep istikamet üzere daim kılsın seni.
Amin
Allah razı olsun hocam, ben de üniversite öğrencisiyim. Yorumunuz beni mutlu etti.
Tamam liş bir işlem Ööçmoçç😢ç😢😢😢
H
Iı😢plpolşplm 🎉😢😢😢😢 😮uygulaması hhguu😅huyum var uygulama y g gara ghggghhhhh
Tamam o
Duanı 😢tyyyll. 😢ği hiğh h
Üç gün önce bir şey aattu
Önnmnnjknnnjjhhı🎉🎉😢e😢seeee😢wu😅😅😅😅😅😅uygun iğneli mi acaba 😅😅😅h😅😅😅😅😅😅
Amin
Diamonta cvp verse …
26 yaşında akademik yolda ilerleyen bir insanım kaderin ilmi olarak ne olduğunu daha yeni anladım. Nerede okuduysam tam aklım ermedi. Çok teşekkürler. Rabbim ilerlediğiniz yolda yar ve yardımcınız olsun. 💗☪️🤲🏻
Bu kadar net ve yalın anlatılabilirdi ancak.Allah razı olsun kardeşim senden.
Allah razı olsun 🌹🌹🌹🌹🌹 kardeşlerim
Allah razı olsun abi çok güzel anlatmışsın ağzına sağlık 🌼
Allah razı olsun 💖
ALLAH RAZI OLSUN.
Allah c.c.Yolunu,ilmini,vede sağlığını,ibadetlerini,namazlarını,hayra ulaştıracak amellerini,Dualarını Kabul eder,inşaallah,Amin.
Allah ilim versin işallah 👏👏Allah senden razı olsun kardeşim
Allah razı olsun
Rabbim razı olsun hocam sizden
Teşekkürler, çok güzel anlamışsınız
Gerçekten o kadar güzel anlatıyosunki inşallah insanlar bu videoya denk gelirde anlar neyin nolduğunu
Allah razi olsun
La ilahe illallah Muhammedür rasulullah
Allah sizden razı olsun
Çok iyi anlattın abi Allah razı olsun 🌼
Zaman; Varlığın sürekliliğidir.
Sizin takvimleri belirlemeniz hareketin sayımıdır.
Takvimler zamanın kendisi değildir.
Hareketin sayımı ile zamana ölçü getiriyoruz.
Bunuda gezegenlerin birbirleriyle olan ilişkilerini kullanarak yapıyoruz.
Varlıksal bir gerçekliğin üzerinden zamanı ölçümlüyoruz.
Süreklilik olmasa zaman diye bir şey olamaz.
Allah razı olsun kardeşim
MUHTEŞEM.... YÜREĞİNE SAĞLIK
Şu iman hakikatlerine şu asırda değil su gibi gıda gibi belki hava gibi ihtiyacımız var.
Teşekkürler hocam
Çok faydalı bir paylaşım bu konunun devamı videolarının olmasını bekleriz
Ama ameller niyetlere goredir de deniyir. Yani ilim aklimiz malumu değiştirebiliyor hatta kuantum da buna benzer seyler söylüyor.
Milyarlar izlesin amin❤
Merhabalar Hocam, pekala kişinin ölüm şekli ve ölüm zamanı hangi kadere dahildir? Mesela intihar ile ölen birisi ile trafik kazasında ölen birisinin kaderi hakkında ne söyleyebiliriz? Kader ile ölüm arasındaki bağlantı nasıldır?
Hocam Allah benim kaderimde olacakları zaten ezeli ilmiyle biliyor, o halde dua etmemizin kaderimize bir etkisi var mıdır?
Abi biraz daha film gibi yapın harbi kanal uçar gider
Tren örneğiyle, sınav yapan öğretmen örnekleri saçma olmuş . Tren örneğindeki dağın tepesinde oturan adam ileriye TAHMİN yapıyor, sınav yapan öğretmen de öğrencinin kötü alacağı ile ilgili ileriye TAHMİN yapıyor, hâşâ Allah tahmin mi yapıyor...
❤
KUR'AN'A GÖRE İMANIN ŞARTLARI
(Nisa 4/136)
"Ey inanıp güvenenler! Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara inanıp güvenin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar eder/görmezden gelirse derin bir sapıklığa düşmüş olur."
Görüldüğü gibi imanın şartı beştir:
1- Allah'a,
2- Meleklerine,
3- Kitaplarına,
4- Elçilerine,
5- Ahiret gününe
İnanmak.
Bize altıncı şart olarak öğretilen, "insanın Allah'ın takdir edip yazdığı hayatı yaşama mecburiyeti" anlamında "kadere iman" diye bir şart yoktur.
@@hamdiçelikten Keyfin bilir kardeş. Kur'an ayeti böyle. Peki kadere imanın imanın şartı olduğu hangi ayette? Yaz öğrenelim.
👍👍👍👍👍
8. sınıfa başladım. Hocamız bize Allah geçmişte ve gelecekte olan her şeyi bilip ve ona göre tektir edip yazmışsa cehenneme gidenin suçu ne ? cennete gidenin torpili ne ? diye bir soru sormuştu. Bu benim kafama o kadar çok takıldı ki resmen 24 saatin 12 saatini bu soruyla harcadım. Çok düşündüm ve bulamayınca araştırmaya başladım. İnternette farklı farklı sitelere baktım ama istediğim cevabı bir türlü bulamadım. Sonra sizin videonuzu gördüm ve açıp izlemeye başladım. Şöyle söyleyebilirim ki hayatımda harcadığım en iyi 34 dakikaydı. Aydınlanma yaşadım ve sorumun cevabını çok güzel bir şekilde aldım. Kanalınıza girdim ve gerçekten o kadar çok etkilendim ki anlatamam. Çok teşekkür ederim. Eğer hocam izin verirse akıllı tahtadan sizin videonuzu açıp sınıfa dinlettireceğim. Bütün dünyanın sizi duyması lazım :)
Allah razı olsun
“Kadere iman, kaygı ve üzüntüyü giderir.” (Münavî, Feyzu’l-Kadîr, 3/187)
Ciddi misiniz ⁉️🤔
Keşke ülkenin hoparlörü olsa da dinletsek. Ağzına sağlık abim ❤
Ne anladınız ⁉️🤔
Yunus10/35-25
@@sabanqul senin kaderinde eşeklik yapmak var o yüzden böyle eşeklik yapıyorsun
duyduğum en güzel yorumlardan biri teşekkürler.
Ne anladınız derken videodanmi yorumdami @@sabanqul
Namaz kılıyorum o kadar mutluyum ki şeytan ne kadar vesvese verirse versin bu mutluluğu birakmayacam Allah'ın izniyle
Abi Allah seni cennetine alsın,geçen bir ateist sordu ne diyeceğimi bilemedim şimdi gidiyorum cevabını vermeye
😂😂😂
Dinlerken mest oluyorum, tam günümüz müelümanlarına göre cevaplar. Allah sizden razı olsun.
Allah razi olsun 🤲🏻cok guzel anlattirilmis bi milyon kere begene basmak istedim🤲🏻
Abicim / kardeşim ağzına sağlık, Allah razı olsun senden ve bu videoya vesile olanlardan, kader sorunu artık benim için bitmiştir, daha güzel anlatılamazdı 👏🏻👏🏻😊
Allah razı olsun ben kaderi hiç böyle bilmuyordum.Hakikatende meselelere gün içerisinde nasıl baktığımız her an değişebiliyor ve doğru fikirlerden bir anda sapa biliyoruz.Çok güzel oldu zerrelerimize kadar bunu işlemeliyiz ve asıl yaşamımızı buna göre şekillendirmeliyiz
Yıllardır kaderi bu kadar berrak anlatan bir ilim sahibi görmedim. Allah razı olsun Allah benim nefesimden sana versin. Çok yaşa
Allah razı olsun hepinizden kardeşlerim 😊 Malatya'dan selamlar, depremden sonra size kavuşmak çok iyi Elhamdülillah...😊
Geçmiş olsun kardeşim
Malatya'ya selamlar, RABBİM imtihanlarinizi kolay eylesin
Allah hakkıyla araştıran ve bilen kişilerden eylesin...
Allah razı olsun. Gayet açıklayıcı anlatım olmuş.
İki dakika ayır, zor olmadığını anlarsın. Yine anlamazsan sor, cevaplayalım.
Allah en üstün varlık ve her şeyi bilen ise, eksiksiz ve kusursuz ise; yarattığı her şeyin, evrenin, dünya ve dünya dışı oluşumların, insanların, hayvanların, bitkilerin ve diğer canlı cansız her şeyin, hiçbir eksik bırakmaksızın, öncesine ve sonrasına ait tüm bilgilerini de biliyor olması gerekmez mi?
Bilmiyor, az biliyor, eksik biliyor, öncesini veya sonrasını bilmiyor olması düşünülebilir mi?
Eğer ki;
“Bilmiyor, O da yarattıklarına bakarak sonradan öğreniyor ve anlamış oluyor. (Ben her şeyi yarattım ama bakalım ne yapacaklar? ) diye merak ederek yarattıklarını seyrediyor” diyorsan; bilgisi eksik olan ve dolayısıyla kendisi de eksik olan bir varlıktan söz ediyoruz demektir.
“Ben de bilmiyorum, O da bilmiyor! Böylesine eksikli bir varlık yaratıcı olamaz, senden benden ne farkı kalır? ” diyorsan; Allah'ın her şeyi tam olarak bilmesi gerektiğini de kabul ediyorsun demektir.
O halde Allah her şeyin bilgisine, ilmine sahip ise ve ilmi, geçmişin ve geleceğin tamamını da hiç eksik bırakmadan kapsıyor ise; bir birey olarak benim de geleceğimi biliyor demektir. Sadece benim değil, senin de, senin ve benim dışındakilerin de, yaratılmışların da ve daha sonra yaratacaklarının da.
Allah'ın bilgisinin en önemli özelliği; O'nun sonsuz ve sınırsız ve mutlak doğru bilgisine sonradan eklenen yeni bilgilerin ve güncellemelerin olmamasıdır. Zira O'nun bilgisi zamana yayılmış, zamanla ve mekanla kayıtlanmış, eksik ve yanlışlar bulunan cinsten değildir ki düzeltmeler, ilaveler ve yenilemeler yapılsın. Bu hal, sonradan olan yani yaratılmış varlıklara mahsustur. O'nun bilgisi ezelde ne ise şu anda da, ebedte de aynıdır, değişmez, O'nun bilgisi mutlak doğru olan, görünür ve görünmez yönleriyle yaratılanlar tarafından ancak çok azı anlaşılabilen ve değişmez bilgidir.
İşte bu bilgiye toplu anlamıyla “kader” adı verilmiş. Arabesk şarkılarla karamsar boyuta kanırtılmış bir kader değil, tüm mahlukatın hayatlarına tahsis edilen zaman içinde, yani ömürleri boyunca, iyi veya kötü taraflarıyla, kendilerine verilmiş irade ile ya da iradesiz varlıklar ise yazılımlarındaki kodlar gereğince neler yapacaklarının bilgisinin, yani Allah'ın bilmesinin ve bilmesi gerektiğinin adıdır KADER.
Bundan sonrasında kaderin alnımıza, levhalara, kağıtlara yazılması veya Rabbimiz nezdinde ya da bir yerlerde yazılı olarak saklanıp saklanmaması artık mesele olmaktan çıkar. Zira bu toptan (külli) bir bilgidir ve Allah'ın eksiksiz bilgisidir.
Allah'ın bilgisinin “YAZILMIŞ” ve artık değiştirilemez olduğu ve bizlerin de buna mahkum olduğumuz anlayışına hapsedildiğinde, kaderin bize bakan tarafını ıskalamış oluruz ve düz mantıkla hareket ederek; “Allah tarafından yazılmış bir senaryoyu dünya ve evren tiyatrosunda hep beraber oynuyoruz” sonucu çıkar. Bu da Allah'ın bizimle dalga geçiyor olması anlamına gelir. Böyle bir şey, bütün kainatı yaratan ve ona mükemmel bir düzen veren bir yaratıcıya yakışır mı? O zalim, gaddar, bencil, kullarıyla eğlenmeyi seven, şuursuz, vizyonsuz, dar görüşlü ve ciddiyetsiz , boş işlerle meşgul olan bir varlık mıdır ki böyle bir oyun kurgulamış olsun? Bu inanılacak ve peşinden gidilebilecek bir fikir olabilir mi? Bu türden bir ciddiyetsizlik görüyor musun tabiatta ve onun unsurlarında?
Sahip olduğu iradesine toz kondurmayan ve fikir ve davranışlarına hiçbir müdahaleyi de kolay kolay kabul etmeyen ve çoğu kere de en iyisini kendisinin bildiğini düşünerek diğer fikirleri ve yolları reddeden bir varlık olan insan; nasıl olur da “Allah yazmış, biz oynuyoruz, ondan sonra da bizi yok yere cezalandırıyor!” diye hayıflanabilir ki? Bu, şeytanla işbirliği yaparak iradesini nefsinin emrine vermiş insanların, kendilerini haklı çıkarmak ve yaratıcının yüklediği görevlerden kaçmak için kurguladıkları avuntuları olabilir ancak.
Hangimiz kendi alın yazımıza, kader dosyamıza bakıp ta ben cehennemlikmişim ya da ben cennetlikmişim diyebiliyoruz? Hangimizin başının üstünde cehennemlik isek kırmızı veya cennetlik isek yeşil halkalar var? Diyor muyuz ki “Ben kitabıma, kaderime baktım, zaten cennetlikmişim, nasıl olsa cennete gideceğim. Haydi o zaman her türlü kötü işi istediğim kadar yapayım, canımın istediğini öldüreyim, herkesin malını istediğim kadar çalabileyim, herkesin namusuna göz dikeyim, dilediğimi yiyip içeyim, sadece kendi keyfimi yaşayayım, çalışıp kazanmama da gerek yok, başkalarının parasını ve malını yiyeyim, iyilik falan yapmaya da gerek yok, nasılsa cennete gitmek açısından fark eden bir şey olmayacak, yerim garanti,” ve daha daha neler neler.... Böyle düşünebilecek kimse var mı? Olmuş mu? Yoksa cennetle müjdelenmiş olanlar bile daima ümit ve korku arasında yaşayıp, nimeti kaybetmemek için daha da çalışkan ve gayretli mi olmuşlar? Cenneti daha da hak etmek için daha da yücelmişler mi? Üstelik bununla da yetinmemiş ve diğer insanların da cenneti hak edebilmeleri için liderler ve yol göstericiler mi olmuşlar?
İnsanların bir kısmı bu dünyada sınava tabi tutulmadan doğruca kendilerini cehennemde bulacak olsaydılar sormazlar mıydı ki: “Benim cennete gidenlerden ne farkım var? Onları neden cennete gönderiyorsun da beni cehenneme gönderiyorsun? Benden ne istedin de ben yapmadım? Kime ne haksızlık ettim? Hangi sözünü tutmadım? Hangi emrini yerine getirmedim? Bana fırsat verseydin ve yapacaklarımı görseydin de ondan sonra karar verseydin ya! Bu yaptığın zalimlik değil mi?” demezler miydi? Sen demez miydin?
Allah hidayet versin
Allah razı olsun
Allah razı olsun
Sen çok akıllı bir çocuksun ._
İşin karışıklığa bağlandığı noktada şu. Madem cenabı hak manzara aladan bütün her şeyi ve bütün zamanı görebiliyor buda demektirki bizim bütün yaşamımız çoktan belirlenmiş ve varolmuşdur. Tıpkı verilen misaldaki o iki tren gibi belirlenmiş rayda zaten çarpışmaya yönlendirilmiş gibi. Bizler bu çoktan varolan hayatımızı sanki bir filmde oynar gibi yaşıyoruz. Soru: burada bizim kendi idrakımız, kendi doğru yada yanlış seçeneklerimiz nerde kalıyor? Bu sorunun cevabı aceba nasıl yanıtlanabilir?
Bilimsel açıdan bakıldığında zamanın sadece bir illüzyon olabileceği konusunda farklı teoriler var. Einsteinın görecelilik teorisi bunu bize çok net bir şekilde gösteriyor. Buda objelerin hareketleri sayesinde objeye ait zama doku tabakasını etkilemesi. Bır obje bize doğru hareket ettiği takdirde onun zamanı daha yavaş ilerliyor. Mesela evrenin bizden 10milyar ışık yılı uzakta olan bir uzaylı var sayalım.Uzaylı bizden uzaklaştığı an hareket yönü be bize uzaklığı nedeniyle bizim yaklaşık 200 sene geçmişimizi görebiliyor bize doğru hareket ettiği taktirde 200 sene geleceği. Buda her şeyin zaten baştan sona kadar sabit bir şekilde var olduğunu gösteriyor. Yani Manzara ala bilimsel açıdanda var olan bir şey, ve yaşanacaklarda çoktan varolmuş durumda. Ozaman insanın kendi iradesi nerede? Bu açıdan bakıldığındada kendi irademiz bile bir ilüzyon gibi görünüyor.
Yine aynı kapıya çıkıyoruz, sizin o yollarda olacağınız belli. Aynı asılı kalan kareler gibi içinden geçiyoruz ancak hangi yolu tercih etmişsek onun sonuçlarını yaşıyoruz. Bir çizginin başlangıç ve bitişini bütünüyle görmek ve bilmek o çizgiye müdahale etmek anlamına gelmiyor.
Bilmek başka müdahale etmek başka. Bu iki kavram her şeyi özetliyor ve anlaşılır kılıyor bence 😊
Dua kaderi değiştirir mi sorusuna cevap verilmedi? Bunun içinde açıklayıcı bir video yapabilir misiniz?
Allah sizden ebeden ve daimen razı olsun hocam aydınlandım kafamdaki soru işareti kalktı çok şükür..
Selamünaleyküm hocam Salih'in O soruları Bilemeyeceği size malum
Malum olduğu için ilime Sahip olduunuz
" ( Ey Nebî ! ) inanan kullarıma söyle ;
Alış-verişin ve dostluğun olmayacağı o ( kıyâmet )gün gelmeden önce, namazı dosdoğru kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allâh yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar. "
( KURÂN'I KERÎM/ İbrâhim Sûresi : 31 )
Maşallah kardeşim ne güzel açıkladınız çok istifade ettim .Allah razı olsun
Bana dua edenden Allahu Teala hazretleri razı olsun
Allah seni cennetine alsin
@Yolcu Amin
Kıldığım her namazda duamdasin sen ve ekibin hizmetin zerresi olan her bireye Allah Resullerinden elim ve evliyalarindan razi olduğu tüm Salih kullarindan razı olduğu kadar Rabbim senden sizden razı olsun ❤❤❤❤❤
-- Onların ateşin karşısında durdurulup da " Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalan saymayıp inananlardan olsak " dediklerini bir görsen !
( EN'ÂM SÛRESİ : 27 )
Teşekkürler kardeşim
"Adem şu ağaca yaklaşma" Ayeti'de delil olabilir.
Yaklaşırsan yaparsın
Allah yaklaşacağınıda,yapacağınıda bilir.
Allah'ım Farkında olmadan bilmeyerek sana şirk koşmaktan sana sığınırım.🤲
Helal olsun kaderi şimdi sayende anladım Allah razı olsun senden
Allah razı olsun Fatih abim. Ağzına sağlık. ❤
13:43 Videoda biraz yanlışlık olmuş. "Allah yaptığına göre biliyor" dedi arkadaş. Sanki bizim fiillerimizin Allah'ın ilmini etkilediği anlamı çıkıyor burdan. Hayır. Allah ezelde ve ebedde neler olacağını bilir, bizim iradenizi özgür bırakmıştır. Bilmek müdahale demek değildir diyecektiniz ve durum çözülecekti. Teessüf ederim.
On numara anlatim,Maldivler den sana selamlar ....
Hızlı konuşunca insanlar düşünüp anlama fırsatı ver bu kadar hızlı arkandan atlımı geliyor kardeşim bişey anlaşılmıyor hızı kes biraz ya.
O kadar kafama yattı ki bu mevzu. Çok güzel bir şeye vesile oldun Fatih Abi. Allah seni cennetine alsın.
Anladım diyen arkadaşlar gerçekten samimi olarak soruyorum bi halt anladınız mı
Maşallah sana kardeşim. Gencleri Allah yolunda görmek ne güzel Allah size ve bize iman ile gocmeyi nasip etsin
Başımıza kötü birşey geldiğinde bunun Allah'ın bizim için hazırladığı "kader" olduğunu, ve bunlardan herşeyin Allah'ın haberi olup bu imtihanı bizlere hazırladığını kalben direkt olarak olay anında iman edip tevekkül edebiliyor muyuz acaba? Inşaallah bu dersler ile..
Yani Bize Dua Ettiren de ALLAHU TEALADIR....
Kardeşim keşke her kes bu konuştuklarını anlasa... Çok büyük iş yapmışsın.
Allah, her an yaratma halindedir.
RAHMAN 29
Biz varlığın sürekliliğine, akışına zaman diyiyoruz.
Varlık bir defada ortaya çıkan bir defada yok olan bir şey olsa zamandan söz edemezsiniz.
olağanüstü bir anlatım ve örneklemeler muhteşem.
Videonuzu ilk kez dınledim ve cok beyendim. Gerçekten çok karısık olan bır konuyu o kadar guzel anlatmıssınız ki. Bu kadar ayrıntılı ve acıklayıcı bır anlatım daha önce duymadım. Sayenızde kader konusunda aydınlandım. Emeğiniz için cok teşekkürler. Allah razı olsun
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun
Özgür İrade diyince ne anlıyoruz?
1- Eylemlerimizin bize bağlı olması.
Ben bir eylemde bulunuyorsam bu eylem benden kaynaklanıyor olmalı. Dışarıdan bir şeyin manipule etmemesi.
2- Dışarıdan bir şeyin mecbur bırakmaması.
3- Alternatif seçeneklerin olması.
Sizin kadar guzel ve aciklayi net konuşan duymadim. Harikasiniz ya
Başta evlilik kader mi başlığı söylemiştiniz. Evlilikten bahsetmemişsiniz. Gelecek mi o konunun videosu?
İlk defa denk geldim konu müthiş anlatılmıs tebrikler
NİÇİN VARIM ..?
Bir yaratıcıya inanıyorsak, bu durumda yeryüzündeki varlığımızın tatminkâr cevabını,
Vâhiy KURÂN ve İSLÂM dininden başkası veremez.
Her dönemde insanlığa aralıksız olarak, kulluk bilincini hatırlatıcı ve yol gösterici peygamberler gönderilmiştir.
Peygamber ve kitap gönderilme süreci, peygamber efendimiz aleyhisselâm ile son bulmuştur.
Ve yaklaşık 1500 sene insanlığa peygamber ya da kitap gönderilmemiştir.
Bir yaratıcıya inanıp, dinine inanmamak, yani deizm, pratikte ateizm ile aynıdır.
Çünkü, vâroluşa dâir açıklama yine karşılıksızdır
Bu yönüyle, bir yaradıcıya inanıp dîne inanmamanın, insana mânevi olarak katacağı hiç bir şey yoktur.
Öte yandan deist ve ateist düşünce, dînen aynı hükümdedir, yâni dînen ikisi de inkârcı durumdadır.
Dînin gereklerini yerine getirmek zor değildir.
İyi bir dindar olmak için ne çok zeki, ne çok becerikli, ne çok çalışkan, ne çok zengin, ne de güçlü olmak gerekmez.
İyiyi kötüden ayırabilecek kadar aklî yetisi olan herkesin, kapasitesi dâhilindedir iyi bir kul olmak.
Aslolan, gereken, istek ve samimiyettir.
Yaradanına samimiyetle yönelen, dîni hafife almayan, din de yol alır.
Şunu unutmayalım ; eğer hayattaysak, yüce Allâh'ın sâyesindedir.
Öyle birilerinin iddiâ ettiği gibi kör tesâdüfler sonucunda kendimizi hayatta bulmadık.
Dilediğimiz gibi yaşama ve bize bağışlanan özgürlüğü sonuna kadar kullanma imkânımız var.
Çok özgürüz ... Davranışlarımız, tercihlerimiz konusunda gerçekten çok özgürüz.
Ama özgürlük bedelsiz olmaz ..!
Rabbimiz Müddessir Sûresi 38. Âyette ;
" ( O gün ) herkes kazandığına karşılık bir rehindir. " buyurur.
Bu da gösterir ki, kendimizi bildiğimiz andan îtibâren, irâdemizle yaptığımız her eylemin tercihinin sorumlusu biziz ve yaptıklarımızın kıyâmet gününde tutsağı durumundayız.
Dünya içinde bu boyle, âhiret içinde ...
Biz insanların hikâyesi, konma göçme gibi .
Bizim sandığımız şeylerin hiçbirinin sâhibi değiliz.
Uğruna ömrümüzü verdigimiz kazanımlarımızın hepsini geride bırakıp, yanımıza bir çöp bile almadan, geldiğimiz yere toprağa dönüyoruz.
Yapayanlız ve tek başımıza ...
En'am Súresi 94. Âyette ;
" And olsun, sizi ilk yarattığımız gibi tek ve yapayalnız bize geldiniz.
Size verdigimiz dünyâlık nimetleri de arkada bıraktınız. " buyurur.
Evet ; yaşarken hatâdan dönme, yanlışı telâfi etme şansı her zaman var.
Ama hayat bittiğinde telâfi imkânı ebediyyen ortadan kalkıyor.
Geriye dönmek, filmi başa sarmak, böyle bir fırsat yok .
Hayâta duyduğumuz güven bizi aldatmasın.
Yeryüzündeki denge ve sükûnet, işlerin yolunda gitmesi, sağlığımızın o an için yerinde olması, ayaklarımızı yere bastıracak bir hayâti tehlikeyle yüzyüze gelmememiz bizi yanıltmasın.
Her şey yolunda gitse dâhi ölüm var.
Ölümden sonrası koskoca bir karanlık.
Ölümden sonra yeniden yaradılışı inkâr etmek, mayınlı tarlada yürümek gibi.
Bir yanlış adım, hayâtın hedefini ıskalatır insana
Hayâtın anlamını ıskalamanın bedelinin ne olacağını, yaşarken kestirmek mümkün değil.
Rabbimiz ve Kurân' dan aldığımız haberden anlıyoruz ki ; bunun ilk sinyalini alacağımız yer eyvah ! ya da derin bir oh çekeceğimiz, canımızı teslim etme ânı olacak .
Çünkü can alıcı melekler ile, ilk ve son kez bir yüzyüze gelme söz konusu.
Nahl Sûresi 28. Âyetinde zâlimler için bu ân şöyle anlatılır ;
" Melekler canlarını alırken, kendilerine yazık eden kişiler, -- Hiç bir kötülük yapmıyorduk ! diye teslim olurlar. "
Aynı sûrenin 32. âyetinde ise iyiler için bu ân şöyle anlatılır ;
" Melekler iyi kulların canlarını alırken onlara ;
-- Selâm size !
Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete " derler.
Aslında hepimiz, inanmayan bile, bu hayâtın bedelsiz olamayacağını içten içe bilincindeyiz.
Bir kereliğine ve kendi adımıza yaşamaktayız.
Bir fırsatımız daha yok ..!
Biz yaşarken bitmeyecek sanıyoruz.
Oysa hayât çok hızlı tükeniyor.
Hayâtın bizi getirip bıraktığı yerde bir şeyleri geri çevirmeye, önünü almaya ne derman kalıyor ne de zaman ...
İnsan hayâtının dönüm noktası sayılacak bir konuda karar verirken, üzerinde çok özenle durmamız lâzım.
Çünkü verecegimiz karar hem dünyamızı hem âhiretimizi, yâni sonsuz geleceğimizi şekillendirecek.
Tüm insanlığın hesap için bölük bölük gelip toplanacağı büyük mahkemede sonumuzun ne olacağını, hesâbımızın nasıl kapanacağını belirleyecek ...
Allah senden razı olsun
Teşekkürler Maksat ailesi. Allah Ona sadık kulları ile beraber yazsın sizleri
çok iyi. allah razı olsun
Yaptığımız iyi ve kötü davranışları kadere bağlıyorsak, vicdanımızı sorgulamalıyız bence. Vicdanla düşünürsek, seçilen her iyi ve kötü kendi seçimimizdir.
Harikasınız. Aydınlanma yaşadım resmen.
Bir insan doktor hatasından veya bir kişinin hatasşndan dunyasını deyişerse bu kadermi yani yenede dünyasını deyişecekdimi
Allah razı olsun 🌸🌸
çok önemli mesele hakkında çok güzel bir sohbet olmuş ağzına sağlık kardeşim, Allah razı olsun :)
Kader , ALLAH(C.C). Kader kitabına yazdığı için yaşamıyoruz. Yapacağımızı bildiği için yazdı Kader kitabımıza. Yazdıklarını yaşasak haşa ALLAH senarist olur.Doğru, yanlış olmaz. Haşa tecavüze uğrayan insanlara veyahut engelli insanlara zulüm etmiş olur. Sınav diye birsey olmaz. Cennet cehennem olmaz. ALLAH insanın yaşamında yapacaklarını biliyor, bildigi icin Kader kitabında öyle yazılıyor. Dediğim gibi yazdığı için yaşamıyoruz. İrademiz var doğru ve yanlışı ayırt edebilelim diye sınanmamız için... bilmem anlatabildim mi ?
Allah razı olsun
Muhteşemdi abi ağzına sağlık.
Keşke dünya hoparlörü olsaydı dinleetseydik ❤
bak şu iddaama ne diyorsun? kıyamet çoktan koptu, film çoktan bitti,,biz playback teyizz 😂😂
Senin bu videoyu çekmen İslam'a hizmet etmen de Yüce Allah'ın takdiri .Her devirde kendini bir sekilde belirlediği insanlar tarafından tanıtıyor..Allahım sen çok büyüksün..(Bu yorumu bana yaptıran da Allah)
Risale Nur açıklamalarından hiç bir şey anlamadım.
Konuyu birde Kuran açısından aciklasaydın?
Tefsir zaten izahtir bu konuda ki tefsiri anlamiyorsan Kurani nasil anliyacan bu mevzuda. Ayrica iyi bir Arapca gramer bilgisine sahipsen Bedüizzamandan acikla sen yani tefsir et . En büyük alimlerin zorla izah edebildigi bir konu birkac sayfada izah edilmis .
Tamam da Allah isterse kazayı engeller o kazayı yapanların öleceğini yazmışsa öluyorlar zaten isterse öldürmez mesela bazı insanlar 10 katlı apartmandan düşüyor ölmuyor başka bir insan merdivenden düşüp ölüyor yani kaderinde yazmazsa insanın başına gelmiyor zaten
Hayır kaderimiz var ama biz savaşmalıyız Allah'ın haberi vardır hatta Kuranda şöyle deniyor eğer Allah bana hidayeti verseydi ben iyilerden olurdum hayır sana ayetlerim geldi deniyor bide kim iyi olanlardan olursa kendine kim sapanlardan olsa kendine kader olabilir ama Allah bizi affeder çünkü o affedicidir.
Iki tane oglum var Rabbime yalvariyor ve dua ediyorum senin gibi biri olmasi icin guzel oglum .Rabbim seni korusun masallah barekallah cok guzel oturdu anlatdiklarin .
Ortada özgür irade varsa orada bilinemezlik vardır.
Allah biliyorsa Musa Resule Firavuna git belki, umulurki düzelir ayetini niye gönderiyor?
Mülk 2. ayet hanginizin daha güzel amel yapacağı bilmek için...
Ayetine göre bilinme varsa bu tip ayetler neden var?
Firavunun iman edip etmeyeceği belli değil miydi Allah indinde? O zaman İsrailoğulların Mısırdan kaçıp kaçmayağı denizin yarılıp yarılmayacağı arasından geçerken boğulup boğulmayacağı da belli değildi.
'Umulur ki' ifadesini doğru anlamak gerekir,
'Allah'a güzel bir borç vermek'
'Allah'ı incitenler'
'Allahın eli onların elinin üstündedir'
gibi ayetleri okurken de düz anlamıyla almıyoruz, burada mecazi bir ifade var diyoruz.
Sana tavsiyem eğer ilah-i takdiri ve nasıl işlediğini Kurandan anlamak istiyorsan Yusuf Suresini bi oku derim.
@@08chemist Firavun un iman edip etmeyeceği niye belli olsun?
Sınavdan sıfır çeken çocuk örneğinde benim bilgim eksik ve olaylar bazi olaylar üzerinde kontrolüm yok. Ben çocuğun zihnini , mantığını, sorulara nasıl tepki vereceğini, sınav ortamını soruları bilmiyorum, ve onu öyle yaratmadım ki. Ama allah bunların hepsini yaratmıştır benim nasıl insanlarla karşılaşacağım , onların benim zihnimi, karalarımı nasıl etkileyeceğini, benim nasıl bir mantık kullanacağımı vs. Başka bir örnek olarak bir roket düşünün ben bunun ağırlığını, yakıtını, şeklini , fırlatılacağı yeri, giderken izleyeceği yolu, içindeki bilgisayar çipinin kullandığı algoritmasını mantık kurallarını, yolu üzerinde karşısına çıkacak olan herşeyi, rüzgarın hızını vs ayarlıyorum. Yani sistemde benim isteyerek yapmadığım hiçbir şey yok ve ben roketi fırlatıyorum.Ve hedefine çarpınca da diyorum ki ben sadece senin yola çıkmana vesile oldum oraya çarpmak senin suçun. Bu ne kadar mantıklı olur ? İlim malûma tabidir diyorsunuz ama o mâlumu Allah'ın kendi isteği(?) ve bilgisi ile şekillendirdiğini söylemiyorsunuz.
Bu videoda Bi sürçü lisan var kardeşler 15.24 dakikaya bakın orda yanlışlıkla ilim maluma tabi değil demişsiniz
Abi lütfen şu hazır Big Bang kelimesini kullanmışken evrim bizim sudan tek bir hücreden evrimleserek başladığını söylüyor fakat biz bizi Adem ve Havva dan geldigimize inaniyoruz bunu açıklayabilir misiniz lütfen 😊