KADER NEDİR ?
HTML-код
- Опубликовано: 21 ноя 2024
- Kader Nedir ? Kader var mıdır ? İrade kader ilişkisi, Kader inancı varsa neden yaşıyoruz ? İrademizin sınırları nelerdir ? Cüzzi ve Külli irade ... vb meseleleri incelemeye çalıştık umarım faydalı olur.
Abone Ol ➦ www.youtube.co...
Biraz kendimizden bahsedecek olursak ;
Ben Altay Cem Meriç 29 yaşındayım tıp doktoruyum.Bu kanalı düşünce tarihinin uğrak noktalarını kitaplar üzerinden incelemek ve yorumlamak için açtım.
Baştan savma bir şekilde alakasız kitap tanıtmak yerine bir branş ya da yazar hakkında derli toplu eser incelemeye çalışıyorum.Oynatma listesi şeklinde attığımız videoları bütün halinde incelediğinizde ilgili konu ya da yazar hakkında doyurucu bilgiye ulaşacağınızı ümit ediyorum.
Burada incelediğimiz eseri detaylıca tanıtmaya,değerlendirmeye,yorumlamaya,tavsiyelerde bulunmaya çalışıyoruz.Eserler hakkında salt bir övgü ya da yergi üslubu kullanmadığımızı videoları izledikçe farkedeceksiniz.
Bu çalışmamızın hem size hem de bize çok şey katacağını umut ediyorum.
Kanalın amaç yöntem ve faydalarını anlatmaya çalıştığımız ilk video ➦ • Video
Twitter➦ / altaycemmeric
İnstagram➦ / dr.altaycemmeric23.10
Mail ➦AltayCemMeric23.10@gmail.com
Spotify Podcast ➦ open.spotify.c...
Kader hususunda 2 temel yanlışımız var
1-Değistirebilecegimiz birşey olduğunda yani çabalarsak, uğraşarak değiştirme ihtimalimiz olan şeyde kendimizi bırakırız çabalamaz kaderim böyle, alın yazısı, takdiri ilahi,kısmet deriz(veya kadere,Allaha isyan ederiz (haşa ))
2-Değistiremiyeceğimiz,yani bizim elimizde olmayan ,gücümüzün yetmeyeceği durumlarda kendimizi yıpratıyoruz,
canımızı sıkıyoruz(misal hastalıklar gibi.)
Yani çabalamamiz gereken yerde teslim oluyoruz teslim olmamız gereken yerde çırpınıp duruyoruz.
Bazen cebriyye bazen kaderiyye gibi oluyoruz (bilen bilir bu mezhepleri)
Bu topluma bu 2 anlayışı çok yaymışlar cebriyye ve kaderiyye anlayışını öyle yaymışlar ki ben ehli sünnetim diyenler bile bu anlayışlarda olabiliyor.Ekseriyetle doğuda cebriyye gibi herbirşeyi kadere yüklemek ki bunun sonucunda ya iradesizmiş gibi pasif miskin bir yaşandıya razı olmak hatta bundan sevap ummak oluşuyor yada kaderinden razı olmayıp kadere isyan küfür sonucu dinden çıkmaya kadar varıyor.Batıda da kaderiyye yani kaderi inkar eden herşeyi insanın kendi iradesine bağlayan bir anlayış hakimdir ki bunun sonucunda da dinden ve Allahtan uzaklaşmaya yine dinden çıkmaya kadar varıyor.
Katil olup hapse girene kader mahkumu derler,mesleği zina olan kadına hayat kadını derler.kısacası her ne günah islerlerse suçu kaderin ve Allahın üzerine atarlar.Bu seytanin ve musriklerin adetidir.seytan sapikligini Allahin üzerine atmıştı. Beni saptirmandan dolayi onlarin yollarının uzeine oturup onlari saptiracagini soylemisti.musriklerde Eğer Allah dileseydi Allaha ortak kosmazdik demislerdi.iyi birsey olunca.başarılı olunca kendi çabasına baglarlar (kaderiye-mutezile gibi olurlar)başarısız olunca,kötü birsey yapıp şirk ve günah isleyince kaderi suclarlar (cebriyye gibi olurlar)
Misal hasta olmamak için önlem alabilirsin tüm önlemlerine rağmen hasta olursan bu kaderdir şifa bulmak için tedavi olmak için tüm yapılacakları yaparsın yinede iyleşemezsen şifa bulamazsan bu da kaderdir.Daha doğrusu Allahın takdiridir
Çünkü Hastalığı verende şifayı verende Allahtır bize düşen ise öncesi için tedbir almak sonra için yapılabilecek şer'i çözümleri uygulamak ve Allaha tevekkül etmektir.
“Her ümmetin Mecusileri vardır. Bu ümmetin Mecusileri “kader yoktur!” diyenlerdir. Bunlardan kim ölürse cenazelerinde hazır bulunmayın. Onlardan kim hastalanırsa ona ziyarette bulunmayın. Onlar Deccal bölüğüdür. Onları Deccal’e ilhak etmek Allah üzerine bir haktır.” [Ebu Davud, Sünnet 17, (4692)
Kadere iman Allahın ilmiyle ezeli ve ebedi her şeyi en mükemmel şekilde bildiğine,levhu mahfuza yazdığına,dilediğine ve yarattığına inanmak olmak üzere 4 aşamadan ibarettir.yani Allahın bilmesi,yazması,dilemesi ve yaratmasıdır.Allahın külli iradesi kulun ise cüzi iradesi vardır.kul iyilik ve kötülüğü seçme hakkı vardır.kendi iradesiyle Allaha kulluk etmeyi veya etmemeyi seçebilir.bundan dolayı mükelleftir.mükellef için ödül ve ceza vardır.cennet ve cehannem vardır.bu konuda ehli sünnet cebriyye ve kaderiyye arasındadır.kulun iradesini inkar eden cebriyyeden ve Allahın ilmini ve iradesini inkar edip herşeyi kulun kendisi yaptığını söyleyen kaderiyye den uzaktır.Müslümana düşen şey elinden geldiğince hakkı arayacak hakka uyacak elinden geleni yapıp sonucu Allaha bırakıp tevekkül edecek.Günahlarınızı kendinizden bilin ve değişmeye gelişmeye daha iyi bir müslüman olmaya çalışın.Hayırları Allahtan bilin ve sizi hayra sevk ettiği için hamd edin hayırlara devam edin.
Allah nimet verince şükrediyor Allah musibet verince veya nimet vermeyince isyan ediyorsanız bu kulluk değil Allah sizin denginiz değil Allahın ortağı ve dengi yok siz kulsunuz Allah ise sizin rabbiniz ve ilahınız .
Rasulullah a.s buyurdu ki
“Mümin kişi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırdır. Bu özellik yalnız mümine özgüdür,(aittir) Bir olaya sevinir ve şükreder. Bu iş onun için hayırdır. Başına üzücü bir işle karşılaşır (bela gelirse )sabreder, isyan etmez bu da onun için hayırdır.”
Müslim, Zühd,13. Ahmet b. Hanbel,V,24.
*Her musibet imtihan olmayabilir.Bazı musibetler cezadır.İmtihan olan musibette sabır ve sebat etmek hak yolda devam etmek gerekir.Ceza olan musibette ise düşünmek iman ve amellerimizi düzeltmek,Rabbimizin istediği Hak yola girmemiz gerekir.Kendimizi değiştirmemiz gerekir ibret almamız dersi doğru anlayıp Rabbimizin istediği şekilde yaşamaya başlamamız gerekir.İmtihan ile cezayı birbirine karıştırmayın.Devam etmeniz gereken yerde değişmeyin ve değişmeniz gereken yerde de aynı hale devam etmeyin.
ruclips.net/video/rHfBUNNl1vg/видео.html
Çok faydalı ve açıklayıcı olmuş teşekkürler
rez
Maşallah güzel yazmışsın kardeşim. Ehli Sünnet itikadı budur doğru
Allah razı olsun..
Eğip bükmeden anladığı gibi ve sonrada inandığı gibi anlatmış .
Efendimiz Sav in ikazına teslimiyet başlı başına yeter
Teşekkürler
Videodan çıkardığım kronolojik notlar şu şekilde kardeşler;
=>Kader sadece Allah'ın olayları bilmesi demek değildir. Kader Allah'ın olaylara bizzat müdahale etmesi, takdir etmesidir. Kaderin iki tane fonksiyonu vardır. Birincisi bilme fonksiyonu, ikincisiyse takdir etme fonksiyonudur. Çoğu insan müdahale etme meselesine değinmeden bu konuya dair konuşmalar yapıyor. Bu doğru bir tavır değildir.
=>Kader konusunda problem oluşturan iki uç nokta vardır. İlki mutlak kadercilik dediğimiz "Her şey kader kontrolündedir, bizim irademiz yoktur." diyen görüştür. Diğer uç nokta ise "Kader yoktur, insan istediğini yapar, seçimlerinde hürdür." diyen kısımdır.
=>Şimdi biz "Kader yoktur." diyen insanların fikrini aklen düşünüyoruz.
=>Kaderin olmaması demek Allan'ın olaylara müdahale etmemesi demektir. Yani beşerin istediğini seçebilme hürriyetinin bulunması durumudur.
=>Şayet beşer her şeyi kendisi seçebiliyorsa, her şey onun takati içerisindeyse biz burada kader yoktur deriz.
=>Şimdi biz vasat bir beşere baktığımızda o beşerin belli bir genetik yapı içerisinde doğduğunu, belli bir ailenin bünyesinde dünyaya geldiğini ve belli ortam şartları altında yetiştiğini, geliştiğini biliyoruz. Ve bu etmenlerin varlığının tamamı bu adamın karakterinin şekillenmesinde birinci faktör olmasa dahi bir yordayıcı görevi üstlenmektedir.
=>Örnek olsun, bu şahıs belli bir genetik kalıtımla, belli bir çevrenin içerisinde yetişen bir insan olarak sinirli olma potansiyeli atıyorum %60'ken başka bir insanın sinirli olma potansiyeli ortam koşullarına göre değişecektir. Mesela %20 olacaktır. Bu durum inkar edilemez ve yadsınamaz bir gerçektir.
=>Bir insan kendi boyunu, kilosunu, göz rengini, ten rengini, bulunduğu ortamı vb. özellikleri kendisi seçemediğine göre burada kaderi inkar etmek çok absürttür.
=>Bu duruma bir başka yönden baktığımızdaysa bambaşka çelişkiler beraberinde gelecektir. Şimdi biz Allah'ın kader bağlamında olaylara müdahale etmediğini varsayarsak İslami esasların hiçbirisini anlayamayız. Bu noktada "Kader yoktur" söylemi o kadar absürt bir noktaya geliyor ki...
Şimdi biz dua ediyoruz. Eğer Allah bize yardım etmeyecekse dünyevi işlerimizle ilgili biz niye dua ediyoruz?
Veya tevekkül ediyoruz. İşimizi yapıp Allah'a güveniyoruz. Ee Allah bu dünyaya müdahale etmiyorsa biz neye, niye güveniyoruz?
Onun için bu magazinsel bir söylemdir. İçinin doldurulması gerekir. Ne ve hangi bağlamda kader yoktur?
Dolayısıyla bu fikir ciddiye alınası bir fikir değildir.
=>Şimdiyse "İnsan rüzgarda savrulan bir yapraktan farksızdır." diyen mutlak kaderci insanların fikirlerini düşünelim.
=>Biz bu olaya aklen baktığımızda "İnsanın iradesi yoktur." diyen bir şahıs gündelik hayatında asla tutarlı değildir. Çünkü her faaliyetinde insanın iradesinin olduğunu varsaymaktadır. Karşısındaki insana kendi görüşünü anlatırken onun dinleyip kendisine hak vereceğini düşünmektedir. Oysa karşıdaki insanın iradesi yoksa bunu anlatmanın da bir gereği yoktur. Anlatsa da anlatmasa da olacak olan şey değişmeyecektir.
Veya mutlak kaderci bir insan suç işleyen herhangi bir insana suçlu muamelesi sergilemektedir. Ve suçlu diye atfettiği o insanla dostluk ilişkisi kurmaktan sakınacaktır. Oysa bunu yapmanın anlamı yoktur. Tavırlar değişse bile olacak olan şey değişmeyecektir.
Mutlak kaderci bir insan hiçbir insanı kınamamalıdır ve eleştirmemelidir. Zira insanların iradeleri yoktur.
=>Eğer biz bir çocuğa tecavüz eden yetişkin bir bireyi suçlu buluyorsak, suçlu bulduğumuz o yetişkinin iradesini de otomatikman kabul ediyoruz.
=>Dini zemine geldiğimizde biz biliyoruz ki Allah bizleri muhatap kıldı. Yani muhatabına aldı ve bizlere bir teklifte bulundu. "Şunları şunları yap, şunları yapma" diye emretti. Bu tamamen bir irade varsayımıdır. Allah iradeyi varsaydıysa, iradeyi gerektirecek işler emrettiyse irademiz var demektir. Allah için tutarsızlık mümkün değildir. O (c.c) bütün noksanlıklardan münezzehtir.
=>Kuran Allah'ın takdirini varsayıyor. Bir takdir vardır ve Allah olaylara müdahale ediyor diyor. Birde başka bir eksen daha oturttuk, BİZİM İRADEMİZ VAR. Bu ikisi arasında bir çizgidir kader.
=>Kesinlikle bir irademiz var. İradesizsin diyen bütün görüşler hatalı. Kesinlikle Allah'ın takdiri var. Takdiri yoktur diyen bütün görüşler hatalı.
=>İki basamağı da anlattık. O zaman sorulacak olan soru şudur; Ne kadar Allah'ın takdiri, ne kadar bizim irademiz oluyor da bir olay ortaya çıkıyor, bir fiil vuku buluyor?
=>"Benim bu soruya verebileceğim cevap Bilmiyorum, Bilmiyoruz, bilemeyeceğiz. Nebi (a.s) bize bununla gönderilmedi. Bize bunu tartışmamız emredilmedi. Bunu tartışmamız men edildi. Bence bu meseleyle ilgili verilecek en güzel cevap budur.
=>Kader Allah'ın kainatı yaratıp kenara çekilen biri olmadığının göstergesidir.
Not: Dostlar son kısımlarda alınabilecek belli notları almadım, belirtmek isterim :)
Video kısa olsa da not almak ve özümsemek birkaç günümü aldı. Yüreğine, ağzına sağlık Altay abi.
Hatam olduysa affola kardeşler.
Allah'a emanet olun :)
Allah razı olsun sizden de:)
Tesekkür ederiz Allah ibadətlərinizi qəbul eyləsin.Allah hər an bizimləysə,biz də onun emirlerini itaət etməyə çalışırsak, bizim üçün açılan yollar bizim kurtuluşumuzdur.
Allah razı olsun
En az Altay Cem Meriç kadar emeğin geçmiş teşekkürler!
Allah razı olsun eline sağlık
26. Söz Kader Risalesi okunabilir. Basit ve anlaşılır bir şekilde anlatılmıştır.
Altay hocam da gayet güzel anlatmış.
Azcik bahsettim ama ..
Hocam izlediğim Kader videoları arasından benim için tatmin edici cevaptı,diğer islami kanallar buna kısaca ''Allah bildiği için öyle yazdı'' diyorlar,tatmin edici bir cevap mı evet ama yine de bi muallakta kalıyor insan fakat sizin cevabınız beni baya tatmin etti bunun için tüm samimiyetimle Allah razı olsun diyorum.
@Heybersun Biliyorum hocam biliyorum, Allah önceden bildiği için yazıyor diyorlar kısaca onu yazmışım zaten.
@@baytalha1656 tamam peki bilginin kudrete tesiri var mıdır?
@@Kskslsldlldld Olmasa sen nasil yarandin knk ?
@@yesnomaybe1048 yani bilgi iş yapabilir mi diyorsun:)
ruclips.net/video/rHfBUNNl1vg/видео.html
Bediüzzamanın açıklamalarının modern versiyonu. Gayet başarılı. İnsanın bu dünyadaki amacı acizliğini sınırlarının olduğunu anlaması ki kaderden önce inansın inanmasın herkesin ilk merak ettiği soru neden? Neden varız? Bu soru kaderden de önce gelir ve kaderin bazı noktalarının anlaşılamaması bu soruya cevap teşkil eder. Çünkü ben bu dünyaya acizliğimi anlamak için geldim hiçliğimi ve beni var edenin kudretini gösterme sahasıyım. Allah en güzel hakkıyla inanan bir zihinde anlaşılır. O noktaya erişen kullarından olmak dileği ile inşallah..
Şahane bir özet. Kısa ve net. Bilmediğini bil. Boş işlerle uğraşma. Allah ile kulun ortak bir senaryosu ❤
Şu youtube'a resmen tek başınla bir islami ilimler fakültesi açmışsın, her ders de prof hoca anlatıyor kalitesinde.. Allah seni hayırla mükafatlandırsın.. 😊
Kader konusundaki izahlarınız için teşekkür ederim. Bu konu Said Nursi hazretlerinin Kader risalesinde güzel bir şekilde izah edilmiştir.
"Aklın en temel-en önemli fonksiyonu, neyi bilemeyeceğini bilmesidir."
kader ile ilgili dinlediğim en net açıklama. resmen aydınlandım. çok teşekkür ederim hocam. Rabbim ümmete fayda veren ilminizi arttırsın. (Amin)
her oluş ALLAH'ın halik sıfatının tecellisiyle olur.
her oluşta izni ilahi vardır ama rızası sadece hayırdadır..
Konuyu çok sistemli inceliyor bu güzel, çok şükür ki ispat çabasına girmedi ki bu doğrudur.İradenin varlığı - yokluğu ispatı çok zor bir konudur, vardır ama nedir bunu anlamak zor.
Güzel.
Altay Cem Meriç kardeşimizi seviyoruz.Çalışmaları ümmete faydalıdır.
Kader konusunda bu kadar kısa bir videonun bu kadar tatmin edici olması. Hocam Allah razı olsun ilminizi ve hikmetinizi arttırsın
Neyine tatmin oldun arkadaş ? Cevap yok diyor adam sen tatmin oldum diyorsun 😂😂
16 dakika kısamı?
@@wayone444cevabı verdi sen anlamadıysan o başka
Ne anladın Yurdagül ?@@elgiztaghiyev3194
@@elgiztaghiyev3194biz anlamayız ne demek ya ? Öğretmene soru soruyorsun burayı anlamadım diyorsun o da burayı fazla kurcalamamak gerekir biz anlamayız diye cevap veriyor
kaderle ilgili dinlediğim en net ve en ilmi anlatım. allah ilmini ziyade etsin, faydasızından berî etsin hocam. var olasın.
ruclips.net/video/rHfBUNNl1vg/видео.html
Hayırlı günler hocam sizi burada görmek ne güzel :)
Allah'ın A'sını büyük yazarsan iyi olur kardeşim ☺️
@@muhammetenesyayla3717 dikkat ederim inşallah 😊
BİLMİYORUM ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Her konuya çok iyi akli delil getiriyorsun. Büyük bir açığı kapatıyorsun.
Gürkan engin le tanidim tanıdıktan sonra tüm videolarını izlemeye başladım
Gerçekten iyisin ve iyi niyetlisin
Kader hakkında sorulan sorular in sebebi
1.İnsan ana rahmindeyken melek gelir cennetlik mi cehennemlik damgasını vurur rivayetidir
2.kader kelimesini doğru anlayamamak
Kader
Ölçü ve düzen manasında kullanılmıştır
Saygılarımla
Selamünaleyküm kardeşim
Öncelikle gayretlerin için ALLAH razı olsun.❤
Risale-i nur külliyatında 26.ıncı söz "Kader" risalesidir.
Okumanda fayda mülahaza ediyorum.
ALLAH a emanet❤
Oldukça öğretici, açiklayici olmuş Altay abi, Allah seni mezara kadar öğrenen ve bize de öğreten biri etsin
Amin
Altay hocam cevabınız güzel ama Risale i Nur'dan 26.Sözü ve külliyat halinde tamamını okumanızı tavsiye ederim. Daha fazlasını bulucaksınız inşaallah
Allah razı olsun bu kadar sarih ve Ufuk açıcı bir anlatım hem de kader meselesini anlatırken..
Külluhum Kader konusundaki sorulara verilebilecek en doğru cevap: "bilmiyorum,bilmiyoruz,bilemeyeceğiz"dir. Kimse kendini yırtmasın, külli-cüzzi diyerek kırk takla atmasın, üzerine eğilip ümmetin derdine derman olacağımız trilyon konu varken bu konudan külliyat çıkarmak için zaman harcamasın, "bilmiyorum" "sırlı hikmet" demeyi öğrenmeliyiz artık. Allah'ın bildirmediğine "bilmiyorum" demek şereftir bir mümin için. Neyin bizim irademizle,neyin Allah'ın zorlaması ile oldugunu, O bize direkt bildirmeden nereden bilebiliriz ki? Bunı hiçbir zaman asla asla bilemeyeceğiz. En iyisini akışına bırakmak ve O'nun her salise ensende oldugunun şuurunda olmak. Kaderin yokmuş gibi calış, ama bir yandan da bil ki Allah her yaptığının sana yapma iznini verendir. Sizi bu videodan sonra takip etmeye başladım gerçekten karşılastıgım aklıma yatan en güzel cevaptı Allah razı olsun!
ruclips.net/video/RkyrhKxynZo/видео.html
ruclips.net/video/rHfBUNNl1vg/видео.html
Allah razı olsun karşılığını ahirette fazlasıyla gör inşallah bu kadar insanı Allah'ın yolunda olmaya vesile ettiğin için
İslam'ın en hassas ve mahrem konusu. Videoya tesadüfen denk geldim ve izledim. (Bireysel olarak) benim bu konuyu kafamda bitirmeme neden olan 2 pasajı paylaşmak isterim. Yorum da, fikir de sonuçta herkesin kendisine aittir.
1. İmam Maturi'den : "Evrende cereyan eden her şey, Allah'ın kaza ve takdiriyledir. İnsan fiileri de, bahsedilen o her şeyin kapsamına girdiğinden, onlar da bu kaza ve takdire göre cereyan eder. Dolayısı ile hiç bir şey, Allah'ın iradesi dışında gerçekleşmez. Ancak kulun herhangi bir eyleme yönelmesini engellememek de O'nun iradesi dahilindedir. Dolayısı ile Allah insanın fiillerini takdir edip yaratırken, kulun kendi iradesi ile yapacağı tercihleri esas alır. Çünkü Allah ezeli ilmiyle insanın neyi yapmayı tercih edeceğini bilir. Sorumluluktan kurtulmak için kaderi bahane edip onu ileri sürmek bu yüzden bir değer taşımaz."
2. Fazlur Rahman'dan: "Allah olgu ve olayları oluşturmada tabiat ya da insanın ne
rakibi, ne ikamesidir; ne de bunların işleyişine dışarıdan müdahale edendir. Çünkü
Allah olgular arasında bir olgu değildir. Ondan ziyade, onlara anlamlılık bahşeden, yeni
bir boyut veren ve onları bir düzene sokandır. Evrendeki düzenli amaçlılığın gereği olarak Allah tabiat ve
insana tamamen harici ve keyfi bir zorlamada bulunmaz. Kur’an’a
göre, evren canlı, düzenli ve bütün oluşu ile Allah'ın âyetlerindendir, kanunları da
sünnetullahtandır."
Kadere iman eden, kederden emin olur.
| Bediüzzaman Hazretleri
“Nedensellik yaratmayla birlikte yaratıldı” ne kadar anlamlı ve zor bir cümle. İdrak edemiyoruz. Körler nasıl görür sorusuna karanlıkmış gibi gelir bize ama hiç görmezler. Biz bunu anlayamıyoruz. Aklımızın çok dışında.
Çok doğru açıklamışsınız konuyu. Böyle soruları kafasına takanlara ilham olmuş. Kader zaman gibi konular hakkında tartışıp derinleşmek aklın ötesine gittiği için karamsarlığa itiyor ve kötü hissettiriyor. Neden tartışmamak gerektiğini daha iyi anlıyoruz.
Ben bir tuhaf oldum video benimle konuştu resmen
ruclips.net/video/rHfBUNNl1vg/видео.html
Allah cc bizi niçin yarattı , Allah niçinide yarattı bu cümleye bayıldım
Kadere iman konusunda 26. Söz çok faydalı oluyor. Hocam sizin anlatmanız çok verimli olur diye düşünüyorum.
Daha iyi anlaşılması ve anlatılabilmesi için kesinlikle inceleminiz gerekilen bir kaynak.
Derler ki "Kader tedbiri alıp takdiri beklemekten ibarettir"
Allah razı olsun abi. dinlediğim en temiz anlatımdı. maşallah. Allah ilmini ömrünü arttırsın, daha çok hizmetler nasib eylesin. âmin
İbni kayyım el cevziyye nin "şifau'l alil" isimli eseri bugüne kadar kader üzerine yazılan eserlerin açık ara en iyisidir, her müslümanın okuyup en önemlisi eseri fıkhetmesi gerek. Bu arada şunu söylemekte fayda var eşarilerin çoğu kader meselesinde cebridir.
Gelenekselcilerin dini konulara nasıl yaklaşt8klarını merak ettiğim için bir süredir takip ediyorum sanıyorum daha fazla uzun sürmez🧐 genel bir laf kalabalığı bilgelik zannedilmesin dayanamayıp yorum da yapıyorum. Allah'a övgüler olsun ki yalın net tamamen kurandan bizlere anlatan bir elçisi geçti bu dünyadan.
15:52, tüylerim diken diken.. woww..
Kader meselesini idrak etmek isteyen Risale-i Nur-Sözler 26.sözü okusunlar yanlış anlaşılmasın başka hiç bir eserde böyle bir izah ve isbat göremezsiniz...
Risaleye. bakacagimiza direkt. Kur'an-ı Kerime baksak olmaz mi
Anlayabilecekseniz elbette Kur’an-ı Kerime bakın. O yüzeyden Peygamerimize ve müçtehidlere ihtiyacımız var
@@busraulas6120 Hayır .. Biz Kur'an-ı anliyasiniz diye indirdik diye buyuruyor Rabbim illa bir muctehide ihtiyaç yok ha anlamadığımız yerlerde ise peygamber efendimize baş vuruyoruz..
@@AslıOruç-o4c Sadece Kur'an bize yetseydi haşa peygamber efendimiz (s.a.v.) yaratılmazdı, Allahın gökten Mushaf indirme kudreti de vardır elbet kendi kendinize anlayın denilirdi. Alimlerin olduğuna kesin kanıt istiyorsanız bizzat Kurandan vereyim içinize sinsin; “Senden önce de gönderdiğimiz elçiler, kendilerine vahyettiğimiz bir kısım adamlardan başka bir varlık değildiler. Eğer bu konuları bilmiyorsanız ilim adamlarına sorunuz.” (Nahl, 16/43)
“Allah’tan başka tanrı bulunmadığına şahid bizzat Allah’tır. Bütün melekler, hak ve adaletten ayrılmayan ilim adamları da bu gerçeğe, aziz ve hakîm Allah’tan başka tanrı olmadığına şahittirler” (Âl-i İmran, 3/18)
Buyurun hadis örneği de vereyim;
“Şüphesiz ki alimler peygamberlerin varisleridir. Ve şüphesiz ki peygamberler ne altın ne de gümüş miras bırakmışlar, bilakis onlar ilim miras bırakmışlardır.” (Ebu Davud, İlim, 1-h. no.3641)
Risalei-Nuru Bizde Azərbaycanda oxuyuruq..Möhtəşəm təfsirde deyə bilərəm mənə görə.İnsan bəzən Tək Quran ayətinilə kifayətlənməyə bilir.Umumu nəzərdə tutaraq deyirəm.Ona gorə təfsirə ehtiyac var ki,mahiyyəti daha yaxşi anlasin..Təqlidi İman etmək lazim deyik..oxuyaraq,araşdiraraq Təhqiqi iman etmək lazimdir
Herkes lafı evirip çeviriyor. Bu anlatımı çok beğendim
Harika bir bakış. İlim = bilmediği meselede bilmiyorum demektir.
buradaki "-de" bitişik olacaktı
@@hoyrat8670 teşekkür ederim. Düzelttim.☺️
İmâm Malik der ki:
Bilmiyorum demek ilmin kalkanıdır.
İbn Abbas der ki:
İlim üçtür:
Kuran,
Sünnet,
Bilmiyorum demek...
Kâdî'l-Kudat (Baş Hakim) Ebu Yûsuf’a üç soru sordular hepsine de Bilmiyorum diye vevap verdi.
Soruyu soran bilmiyorsan niçin baş kadısın ve maaş alıyorsun dedi.
Ebu Yûsuf:
Bildiklerim için maaş alıyorum.
Bilmediklerim için de maaş alacak olsaydım semada Arşın üzerinde ben otururdum buyurdu.
Aga bura türkiye burda böyle bir cümle yok. Bilmiosamda illa biliyorumdur demen lazımdır 😠😠😠
Hocam bu konuya çok güzel açıklık getirmişsiniz.Kısa ve öz.Allah razı olsun...
Video için teşekkürler Altay bey. Bu konu ancak bu kadar kısa ve net anlatılabilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca yıllar önce bir öğrencimin konuyla ilgili sorusuna verdiğim cevaba da çok paralel bir açıklama olduğundan ayrıca mutlu oldum. Evet, temel husus budur ki zaman ve mekan ile kaim dört boyutlu (Michio Kaku 11 boyuttan bahsediyor, algılayabildiğimiz bunlar) bir fizik evrende neden-sonuç ilişkisiyle yaratılmış bizler, zaman ve mekandan münezzeh yüce, aşkın bir yaratıcının yarattıkları ve yaratma şekli ile ilgili tasarruflarını anlamaya veya yorumlamaya çalışıyoruz. Buna itiraz eden malum güruhun ise bu fiziki evrende geçerli olan neden-sonuç ilişkilerinin karadeliklerin olay ufkunun ötesinde geçerli olmayabileceğine ilişkin modern kozmoloji bilimi verilerine itirazsız iman ediyor olmaları da ayrı bir şaşılası durum. Tabii bilimin şüpheci olduğunu, şu an ki durumun gelecekteki gözlem ve tespitlerle değişebileceğini kabul etmekle beraber mevcut durumu kabullenmekte bir beis görmüyorlar. Rabb'im ilminizi artırsın.
Yaptığınız iyilik ALLAHdan kötülükse sizdendir ayetinden yola çıkarak kaderi anlıyorum.
İnsanlarsa başlarına gelen kötü olaylar da kadere suç bulur.
Son olarak da
Olduğu kadar olmadığı kader olduğu kadarıyla
Olan da olmayan da kaderdir.
Videoyu ara ara izleyip iman tazelemek lazım. Acm reise ilmi ve gayreti verip bize tefekkür nasip edene çok şükür.
Allah razı olsun, gerçekten açıklamadan ancak bu kadar anlatılabilirdi. Şuan oturdu herşey kafamda👍👏👏
Abi senin izlediğim her videonda sanki onu ben yüklemişim gibi bir duyguya kapılıyorum. Benim aklımdan ne geçiyosa sen zaten anlatmışın yav. Eline emeğine sağlık, Allah razı olsun.
Allah razı olsun hocam gayet güzel bakış açılarıyla anlatmışsınız Rabbim ilminizi artırsın.
Allah (cc) size ve ailenize iki dünya saadeti versin. İlminiz, ameliniz, imanınız ziyadeleştirsin; son nefesinize kadar muhafaza etsin (inşâellah).Âmin
"Hilaf et ki bilinesin..."
Müthişmiş :)
Ne demek yani
@@dolozof hilaf muhalefet yani. her şeye itiraz edersen meşhur olursun anlamında
@@isimsiz1531 anladım teşekkür ederim
İsmail Hakkı bursevi kitab ı netice.adlı eserinde.Sen Allah'ın kudret elinde bir kalemsin kalemin mürekkebi senin niyetin,seninle niyetine göre kaderini yazıyor.Bu ifade tatmin edici.
Sayın hocam
Risale i Nur 26.söz konuyu vazıh bir şekilde ortaya koymuştur
Okumadıysanız tavsiye ederim
Çalışmalarınız için tebrik ve dualar..
@@mustafagoray8677 muhatab ve mükellef olduğumuz erkan-ı imaniye vazıh bir şekilde Kuranı Hakim tarafından ortaya konmuş. Üstad kader risalesinde ise ehli sünnet akaidince kadere taalluk eden meseleleri vazıh bir şekilde ortaya koymuş. Bir ortaokul talebesi ve bir profesör aynı ders halkasında kader meselesini mütalaa edebiliyorsa bunu hafife almamak gerekir. Bir hekim olarak diyebilirim ki kader risalesi ve risalede geçen sair kader ile ilişkili bahisleri okuduğumda akılda hiç bir şüphe kalmıyor .Değindiğiniz husus yani Cenab-ı hakka bakan yönü ise her iman rüknünde mevcut, tam hakikatını bilmemiz ontolojik olarak mümkün değil. Gayba dönük vecihlerinden mesul olmayacağımızı düşünüyorum. Saygılarımla
@@mustafagoray8677
“Kur'ân-ı Hakîm, bütün erkân-ı imaniyeyi vâzıh bir surette, pek ciddî bir ifadede ve kasdî bir tarzda tafsil etmişlerdir.”
Kader ile Cüz i iradenin tevfikinde ise 7 madde sıralanmış, birinci maddede sizin söylediğinizi söylüyor ( bence genel bir düstur olarak) sonrakilerde ise yavaş yavaş açıyor konuyu, hülasa demek istediğim kompakt bir şekilde 5-6 sayfada kader meselesinin bu şekilde net anlatımı beni çok tatmin etti. Vazıh kelimesinden anladığımıza göre değişir bakış açımız. İman rükünleri vazıhtır. Sizin önerdiğiniz eserin internet erişimi varsa link atabilirsiniz, oradan da istifade edelim
@@mustafagoray8677
Evvela, bahsettiğiniz ikinci mebhasın haşiyesinde geçen ifadeyle başlamak istiyorum "Bu İkinci Mebhas, en derin ve en müşkül bir sırr-ı kader meselesidir. Bütün ulema-i muhakkikînce en ehemmiyetli ve münazaralı bir mesele-i akaid-i kelâmiyedir. Risale-i Nur TAM halletmiş." Ben iddia etmiyorum ki her şeyi tam manasıyla anladım. Kendi hissemce anlamaya çalıştım, bir başkasının da konuyu tam anlayamaması konunun eserde vazıh bir şekilde halledilmediğinin ispatı da olamaz.
İkincisi, sordugunuz sorunun risale-i nurda geçen doğru ibaresi şudur : "Tereccuh bilâ müreccih muhaldir. Yani, müreccihsiz, sebepsiz rüçhaniyet muhaldir. Yoksa, tercih bilâ müreccih caizdir ve vakidir. İrade bir sıfattır; onun şe'ni böyle bir işi görmektir."
Ayrıca bu platformda kimsenin kimseyi test etmeye haddi yoktur, ben geçen ibareleri naklettim. Aslında anlaşılması gereken husus şudur: Hayat-ı içtimaiyenin tam merkezindeki ortaokul, lise, üniversite talebelerinin veya hocaların veya esnafların veya ev hanımların vs. bu felaket ve helaket asrında uzun zamanlar harcanarak ancak kavranabilen bazı derin meseleleri medreseye gitmeden ,ilahiyat okumadan, bir şeyhin, bir mürşidin önünde oturmadan evinde ve arkadaşları ile beraber epi topu 5-6 sayfada anlatılan bu konuları mütalaa ederek okunmasının insanları hayrete düşürüyor oluşudur.
26. sözün okuyan "şakirtlerce" anlaşılmadığını iddia etmişsiniz. Buna deliliniz nedir? veya sorduğunuz sorunun cevabını kritize edecek şahıs yine siz misinizdir? o zaman bu otorite hakkını siz nereden elde ettiğinizi açıklamalısınız.
Ben yine de sorunuza cevap vermeye calısacagım. Üstad, kader meselesinde çizgisini hem Mutezileden hem de Cebriyeden uzak bir yere koymuştur. Kendinden önce gelen Ehli Sünnet ulemanın çizgisindedir. Ne cüzi iradenin varlığını reddeder, ne de beşer kendi ef’alinin halıkıdır der. Birisi ifrattır; diğeri tefrittir. Verdiği silah atma örneği bunu çok güzel özetliyor, 26.sözde bulabilirsiniz.
@@mustafagoray8677 Tercih bila müreccih ve tereccüh bila müreccih meselelerine gelecek olursak;
Tercih bila müreccih, tercih edici bir sebep olmaksızın irade sahibinin istediği bir şeyi diğer bir şeye tercih etmesidir. İradenin bir gereğidir. Yani iradeyi kabul ediyorsak, tercih bila müreccihi kabul etmemiz gerekir. Eğer iradeyi kabul etmiyorsak zaten görüşümüz cebriye mezhebine kayar, her şeyi zorla yapıyoruzdur, o zaman mesul olmayız. Bu da imtihan sırrına ve Kuran’a tamamen zıttır. İşlediğimiz seyyiattan mesul isek muhakkak cüz-i iradeyi kabul etmemiz gereklidir. Cüz-i ihtiyarinin mahiyeti ise ayrı bir konudur. Hem Maturidice hem de Eş’arice cüz-i ihtiyari kabul edilir. Fakat bir emri itibari olarak görülür. Muhakkak bir vucud-u haricisi olması gerekmez. İtibari emirler için tercih bila müreccih caiz görülür. İtibari emirler mahluk olmadığı için, illet-i tamme istemez, tercih yapabilir. İtibari emirlerde tercih bila müreccih muhal olsaydı; biz hiçbir seçme faaliyetinde bulunamazdık ve dolayısı ile irademiz olmazdı. İnsan, aynı vasıf ve özellikteki iki şeyden birini yani birbirinden üstün yönü olmayan iki şeyden birini tercih edebilir. Hatta biri diğerine nisbetle daha üstün olanı değil; üstün olmayanı da tercih edebilir. Bu noktada asıl olan insanın iradesidir.
Kader risalesinde cüz-i ihtiyari, irade-i külliyenin taalukuna adi bir şart olarak görülmüştür. Yani örnek vermek gerekirsek; bir otomobilin gidebilmesi için gerekli olan binlerce parametre (elektronik aksam, motor parçası, şanzıman, tekerlek, aks vs) farz edelim. Fakat arabanın çalışması için kontağı çevirmek gereklidir. Sen basarsan tüm mekanizma işlemeye başlar, eğer basmazsan tüm o mekanizma hatasız da olsa arabanın gitmesi için yeterli değildir. Veya bir asansör düşünelim. Asansörde hakeza bir sürü mekanik ve elektronik sistemler vardır. Fakat bu asansör yukarı veya aşağı tuşuna basmadan çalışmaz. Şimdi size soruyorum. Şoför diyebilir mi ki arabayı ben kendi iktidarımla sürüyorum, veya apartman sakini diyebilir mi ki ben kendi iktidarımla yukarı çıktım. Hayır diyemez. Arabanın gidebilmesi için gerekli olan binlerce şart yerinde olduğu ve şoför ise sadece arabayı çalıştırarak cüzi ihtiyarını (yani iradesini) devreye soktuğu için arabanın gidebilmesine vesile olmuştur. Apartman sakini ise iradesini kullanarak tuşlara basmış ve sadece seçim yapmıştır. Sonrasında diğer şartlar sayesinde yukarı veya aşağı gidebilmiştir. Örneklerden de anlaşılacağı üzere Cenab-ı hak külli iradesi ile bir fiili yaratırken kulun cüzi iradesinin sarfını şart koşmuştur. Cenab-ı hak fiileri yaratır. Hayrı da şerri de yaratır. Fakat hayrı da şerri de insan seçer. Burada hür bırakılmıştır. Eğer burada beşerin elini kolunu bağlarsak mesuliyetten bahsedemeyiz. Mutezile gibi de fiilin yaratılmasını insana verirsek kulluk haddini aşmış, edepsizlik yapmış oluruz. Hayırda insanın hissesi çok azdır. Şerde ise hissesi çoktur. Mesela örnek vermek gerekirse, çok büyük bir ticaret yapan gemideki kaptanı düşünelim. Kaptan eğer işini hatasız yapsa gemiyi varması gereken yere ulaştırsa diyemez ki bütün ticaretten elde edilen kar benimdir. Çünkü onun gibi binlerce şart vazifesini doğru yaptı. Ona hissesi miktarınca para verilir. Fakat tüm diğer şartlar olması gerektiği gibi iken kaptan dümen başında uykuya dalsa, gemi de buz dağına çarpsa, gemi batsa, tüm ticari mallar denize dökülse ve büyük bir mali zarar vukua gelse; kaptan da dese “zararı tüm mürettabatla bölüşeceğiz.” O zaman demezler mi kaptana, “olmaz senin suçun, tüm zararı sen karşılayacaksın.” İşte temsilden anlaşılacağı üzere nefis hayırda kendine pay biçmemelidir. Çünkü insan; bir iyilik, bir güzel amel işlediğinde diğer şartların da kusursuz işlediğini düşünmelidir. Mesela, namaz kılan bir insan düşünelim. O insanın namaz kılabilmesi için en basitinden güneş olmalı değil mi. Güneş ısısı ile dünyaya gelmese donup kalıverirdi. Yer çekimi olmalı değil mi, sünnetullah olan bir kanunu (kütle çekim yasasını) yaratan Cenab-ı Hak o zerrelere “çek “ emrini vermeli değil mi, yoksa ayakta duramazdı. Mesela adamın koroner damarları tıkanmamalı değil mi ya da emboli atmamalı. Yoksa ayakta durmayı bırakın, arest de olabilirdi. En önemlisi de kainatın akışı zaten hayır yönünde akarken, tüm varlıklar Rabbini tesbih ederken o adam kainatın bu akış seline ters yüzmemeliydi değil mi, o akış yönünde yüzse çok da bir şey yapmış olmazdı. Fakat; gelelim o kılması gereken namazı bir özrü olmaksızın bilerek kılmadı. Şimdi o adam güneşi, yerküreyi, vücudundaki hücreleri suçlayabilir mi, kendi suçuna ortak arayabilir mi? Cevap basit: Hayır. İşte Ayet-i Celile demiyor mu “Tüm kötülükler nefisinizden, tüm iyilikler Allah’tan” İşte kader meselesi burada insanın karşısına çıkarak diyor ki. Bir hayır, bir iyilik yaptığında “dur yapan SEN değilsin, böbürlenme, kibirlenme, üstüne alma, güzellikler Allah’tan, KADER’den.”
Kötülük işlediğinde ise hemen kaderi suçlamaya çalışan, “zaten kaderimde vardı” demeye çalışan nefsin karşısına ise CÜZ-İ İRADE çıkıyor ve diyor ki “evet sen yaptın, senin suçun, kaderi suçlama, mesulsun.”
@@mustafagoray8677
Tereccüh bila müreccih ise tercih ettirici bir üstünlük bulunmamasına rağmen bir şeyin bir şeye üstün gelmesidir. Bu yüzden de tereccüh bila müreccih muhal denmiştir. İki eşit şey birbirine üstün gelemez fakat iki eşit şeyden birini tercih ederek seçebiliriz.
Mutezili yaklaşımda ise tereccüh bila müreccih anlayışını daha çok görürüz. Ehl-i sünnet anlayışı ise Cenab-ı Hakkı tercih bila müreccih makamında görür. Cenabı Hak istediğini seçer. Mesela ehl-i sünnete göre, içkinin haram oluşu veya zinanın haram oluşu o fiillerin bizzat kötü veya çirkin olması ile ilişkili değildir. Şeriatımızda içki ve zinaya haram dendiği için biz o fiilleri çirkin görürürüz. Bir şeyin veya bir fiilin çirkinliği zatından değildir. Allah’ın onu emretmesi veya nehyetmesi ile ilgilidr. Mesela zina işleme fiiline bakalım. Bir gün sonra nikah yapacak bir çiftin nikahtan bir gün önce ve nikahtan sonra birlikte olduğunu farz edelim. Fıkhen ne olur hükümler, birisi büyük günah-haram, diğeri caiz-helal-sevap. Peki sorum şu fiil aynı fiil, bir günde ne değişti? İşte değişen Cenab-ı Hakkın bir fiili haram veya helal kılmasıdır. Yani zatında aynı fiiller, birbirine üstün gelecek bir farkları yokken; Mutezile mezhebi “tereccüh bila müreccihi” caiz gördüklerinden zatında bir fiili diğer bir fiile üstün görmüştür. Bir fiili zatında kötü, diğer fiili zatında iyi görmüştür. Ve Cenab-ı Hakkı bu iyi veya kötü olarak gördükleri fiilerden birine emretmeye diğerine nehyetmeye muztar ve mecbur kılmışlardır (haşa). Üstad ise “tereccüh bila müreccih” muhal demiştir. “Tercih bila müreccih caiz” diyerek Cenabı Hakk’ın sonsuz kudret ve iradesi ile aynı olan iki şeyden istediğini seçerek birini helal diğerini haram kılabileceğini ifade etmiştir. Tabi ki unutulmaması gereken bir husus da şudur: Cenab-ı Hak Hakimdir, abes iş yapmaz. Fakat biz onun bize emrettiği şeylerde hikmet bulamayabiliriz, bilemeyebiliriz, çapımızı aşabilir, idrak edemeyebiliriz modern bilime/felsefeye/konjuktüre uymayadabilir. Bazen de sadece bizi imtihan için birbirine üstünlüğü olmayan iki şeyden birini seçerek birini bize helal birini haram kılmış olabilir. Mesela Bayram sabahı oruç tutmak yasak iken bayramdan bir gün önce arefe günü oruç tutmamak özür yoksa haramdır. Peki iki gün arasında ne fark vardır? Kadın adetli iken namaz kılması yasak iken, adetli değilken başka bir özrü yoksa namaz kılmaması haramdır. Yapılan ibadet aynı değil mi? İkisi de Rabbine tazim, tesbih, yakarış değil mi? Kula düşen ancak emre itaat etmektir. Kulluk bunu gerektirir.
Eğer, “müreccih” kelimesini tercih eden anlamında anlarsak da, “ tercih bila müreccih” muhal olmuş olur. Yani varlığı ve yokluğu eşit ihtimalde olanın varlık alemine gelmesi ancak tercih edicinin varlığı ile mümkündür. Müreccih(tercih edici) olmazsa, O istemezse varlık sahnesine kim çıkabilir? O, tüm var olan şeyleri, yokluğa tercih ettiği için “varlıktan” bahsedebiliyoruz. Bu açıdan baktığımızda yaratılmış varlıklar için tercih bila müreccih muhaldir denebilir. ilm-i kelâmdaki “tercih bilâmüreccih muhaldir”, ifâdesi bu kısım içindir
Üstad,gayr-i ahlâkî kısımdan örnek verirken tam yemek yiyordum müthiş bi tevafuk oldu sağolasın 😂😂
Risalei Nur dan Sozler adli eseri okudunuz mu ? 26.Söz
Okumanızı hem tavsiye ediyorum. Hem de okursanız şayet yorumunuzu cok merak ediyorum.
👍👍👏
Kesinlikle katılıyorum kardeşim.
Okudum hiçbişey anlamadim aciklar misiniz?
@@pitinoqwruie5402 Bir daha oku.
Eğer yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, denizler de mürekkep olsa ve hatta buna yedi deniz daha eklense, yine de Allah'ın kelimeleri tükenmez. Şüphe yok ki Allah Aziz'dir, hükmünde hikmet sahibidir.
( 31 - LOKMÂN 34/27. Ayet )
Eşyanın, varlık aleminin, olayların o kadar çok anlamı var ki;
bunu düşünmekle,
yazmakla,
anlatmakla,
konuşmakla bitiremezsiniz.
Çok anlamlılık var.
Dolayısıyla biz olaylara bakarken;
çok sebepli bakmamız gerektiği,
çok yönlü izah etmemiz gerektiği anlaşılıyor.
Allah insana yetecek kadar bilgi veriyor, Haşa bütün bildiklerini anlatmıyor. Anlatsada, Aklımız yetmez, Aklımız almaz.
İnsanın sürekli öğrenmeye açık olması gerektiği,
kendisini yenilemesi gerektiğini, bilginin görününden ibaret olmadığı, insanın algılayabileceği şeylerin sınırlı olduğunu,
algılarının sınırlı olduğunu,
Allah'ın bilgisinin sınırsız olduğunu anlatıyor.
Peki Allah bir olay anlatırken;
bize yetecek kadar bilgimi verir yoksa bütün bildiklerinimi anlatır?
Kuranda bir olaya bakarken,
Kur'anin Allahın sözü olduğunu ve insana anlatıldığını unutmamamız lazım.
O zaman biz olayları, eşyayı anlarken, çok boyutlu ve çok katmanlı anlamamız gerektiğini anlamamız lazım.
Biz maalesef dünyada bir olaya bakarken, hep ön yüzünden bakar, acele karar veririz ve çok hata yaparız.
Hiç şüphesiz, biz her şeyi kader ile yarattık.
( 54 - KAMER 55/49. Ayet )
Kader: miktarla aynı anlama gelmekle,
Ölçü demektir.
Zorunluluktur.
Kaçınılamayan demektir.
Kader varsa düzenlilik vardır.
Kader yoksa düzensizlik vardır. O zaman talih/şans devreye girer.
De ki: «Şüphesiz benim Rabbim, rızkı dilediğine genişletir, yayar ve kısar da. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.»
( 34 - SEBE 54/36. Ayet )
Kaderi (ölçüyü) burada şöyle anlayabiliriz:
Kaderin (ölçünün) tek bir sebebi yok, çok sebeplilik üzerine kurulu bir şeydir.
Bütün sebepler kaderin (ölçünün) parçasıdır.
Sebeplerin ve sonuçların toplamıdır Kader (ölçü).
İrade ve irade dışında olan kısmı ile kaderdir.
Biz iradenin dahil olduğu alana Kader (ölçü) demiyoruz, biz iradenin dışındakine Kader (ölçü ) diyoruz. Bu yanlış inançtır.
Genel toplama bakacağız.
Benim hayatımda benim iradem etkili midir, değil midir?
cevap; Tabiki etkilidir.
Ama yegâne (tek, biricik) etkiye sahipmidir? Cevap; hayır
Tabiat şartları etkili midir?
Toplum etken midir?
Ekonomi etken midir?
Allah etkinmidir?
cevap : evet
Benim hayatıma etki eden olumlu ya da olumsuz bütün şartlar benim kaderimi (ölçülerimi ) belirleyen şeylerdir. Bunun bir kısmı benim elimdedir, diğer kısımları benim elimde değildir. Bütün bunların toplamıdır Kader (ölçü). Bunlardan birini eksilterek anlamaya çalışırsak kaderi doğru şekilde anlayamazsınız.
Allah'ın belirlemediği toplumun, tabiatın etki ettiği kısımlar var.
Trafikte Siz arabayı doğru kullanırken karşıdaki adam hata yapıp karşı şeritten gelip size çarptı. Suç kimin? onun, benim üzerimde etkili mi. Hayatıma etki ediyor mu?
Ediyor.
O zaman benim hayatım bütün risklere açıktır demektir. Kendimden, toplumdan, tabiattan ve Allah'tan gelecek risklere açıktır.
Biz Nerede yanlış yapıyoruz?
Bizim dışımızda ise hepsi Allah'tan geliyor diyoruz.
Yanılıyoruz.
Allah'tan gelen var. Bizim ve toplumun yaptıgı şeyler de var. Bizim dışımızda belirlenen şeylerde var.
Hayata komple bakacağız. Hayatı komple anlayacağız. O zaman sebepler sonuçlar doğru izah edilmeye başlar.
Emeğin için Allah razı olsun.
Yani Kul dönüp dolaşıp,Tanrı vardır tektir ve { Ben ondan razıyım } desin isteniyor,yani en yüce makama, RIZA makamına gelsin.
Size bir ay önce kadar Instagramdan yazmıştım dönmediniz ama Allah sizden yine de razı olsun önüme bu videonuz düştü istediğim cevabı ben aldım. Tatmin oldum inandım yani. İnanıyordum da cevabı yanlış örneklerle anlatan insanlar yüzünden tatmin olamıyordum Allah'a şükür şuan tamam konu bende.
Hocam bana hep şöyle geliyor. Müdahele ve kontrol etme ihtimalimiz var ise irade. Müdahele ve kontrol etme yetkimiz yok ise kader. Ben hayatımı bu konuda bu eksende yaşıyorum. Örneğin depremin olması kaderdir. Ama çürük ev yapmak iradedir. Taş attığımda taşın düşmesi kaderdir. Ama o taşı nereye nasıl atacağım iradedir
Örneğin Atari oyunu oynuyorsun atari oyunundaki canavar gibi engeller bölüm haritasının şekli filan hep kader lâkin bölümü geçmek veya geçmemek senin özgür iradene kalmış.
Bu bana da mantıklı geldi.Ne kadar doğru acaba?
Kardeşim gerçekten harika olmuş
Rabbim ilmini ubudiyetine sirayet ettirsin
Sıratı müstakim den ayırmasın
Kader
Biz Tanrı’ya iman etmekte yahut O’nu inkâr etmekte tamamen özgürüz. Bizim özgürce irade kullanmamız Tanrı’nın iradesidir (18:29, 25:57, 73:19, 74:37, 76:29, 78:39, 80:12).
İlk günahımızı (Ek 7) işledikten sonra, Tanrı bizlere suçumuzu kınamamız ve O’nun mutlak otoritesini kabul etmemiz için bir şans verdi (33:72). Fakat biz, Şeytan’ın bir tanrı olarak yeterliliğinin gösterisini seyretmek istediğimize karar verdik. Birçok insan, Tanrı’nın kendilerini bu korkunç teste sokmak için yarattığı gerçeğini protesto eder. Belli ki bu gibi insanlar şunun farkında değiller, [1] onlar korkunç bir suç işlediler ve onlara suçlarını kınamaları ve kendilerini günahlarından kurtarmaları için bir şans verildi fakat onlar testten geçmeyi seçtiler.
57:22’den öğreniyoruz ki yaşamlarımız, etrafımızdaki her şeyle birlikte videokaset benzeri bir şeyde önceden kaydedilmiştir. Tanrı her birimizin ne tür bir karar vermeye mukadder olduğumuzu tam olarak bilir; O hangimizin Cennete gideceğini, hangimizin Cehenneme gideceğini bilir. Hatta bu dünyaya doğmadan önce bile, Tanrı hangi ruhların iyi hangi ruhların kötü olduğunu biliyordu. Tanrı’nın her şeyi bilmesi söz konusu olduğunda, herkesin alnında “Cennet” veya “Cehennem” yazan bir damga olduğunu hayal edebiliriz. Ancak söz konusu biz olduğumuzda, Tanrı’nın mutlak otoritesinden yahut Şeytan’ın çok tanrılı görüşlerinden yana olmakta tamamen özgürüz. Bu nedenle kader, söz konusu Tanrı olduğunda bir gerçektir, söz konusu biz olduğumuzda değil.
Bu anlayış, “Tanrı irade ettiği kişiye rehberlik eder ve irade ettiği kişiyi saptırır” ifadesini belirten çok sayıda ayeti açıklar. Kendi bilgisine istinaden, Tanrı ruhlarımızı hak ettiğimiz koşullara atar. Tanrı meleklere “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” (2:30) dediğinde, bu, bazılarımızın kendimizi günahtan kurtarmak için bir şansı hak ettiğimiz anlamına geliyordu. Hidayeti hak edenler için Tanrı’nın rehberliğinin bir örneği 21:51’de bulunmaktadır: “Biz İbrahim’e hidayetini bahşettik çünkü biz onun tamamen farkındaydık.” Diğer bir ifade ile Tanrı İbrahim’in rehberlik edilmeyi hak eden iyi bir ruh olduğunu biliyordu ve Tanrı ona hidayetini ve anlayışını bahşetti. Diğer bir güzel örnek ise 12:24’te belirtilmektedir. Yusuf, Mısırlı asilzadenin karısına aldandı ve “eğer Rabbinden bir işaret görmeseydi” neredeyse zina edecekti. Tanrı bizlere 12:24’te öğretiyor ki O, “Yusuf’tan kötülüğü ve günahı çevirdi çünkü o Benim adanmış kullarımdan biriydi.” Şehvetini kontrol eden Yusuf muydu? Yoksa onu iffetli kılan Tanrı’nın günahtan koruması mıydı? İşte kader böyledir.
Reşhad Halife
ALLAH (ﷻ) razı olsun.
Son kısım müthiş. Kaderin fonksiyonu gibi bir bakış açısı ile karşılaşmamıştım. Bu konuya özel bir video çok iyi olur
Bir ömür koşarsın yetiştiğin sadece nasibindir.
Güzel bir çerçeve çizilmiş lâkin mesele tam anlaşılmıyor. Çok mühim olan kader meselesini anlamak isteyenler; bu zamanın hakiki bir tefsiri olan Risâle-i Nur Külliyatından, Yirmi altıncı Söz olan Kader Risalesi ne müracaat edebilirler.. RUclips üzerinden de okuyup dinlenebilir..
@dr.altaycemmeriç sizin cüz-i irade ile kaderin birleştiği o ince çizgiyi, sizin bilinemez dediğiniz meseleyi.. ehli ilme mahsustur diyerek Sözler kitabında 26.söz kader risalesi 2.mebhas da 7 basamakta Bediüzzaman Hz.leri izah ediyor bi bakarsanız tekrar 2.bir kader videosu bekliyoruz hocam oraların da anlaşılması biraz zor biraz bize açarsanız harika olur🤲🌹
Bariz bir mesele olabilir senin için, ilmin dahilinde ama bizim gibiler için bunu öğrenmek bilmek çok önemli Meriç Bey; Enam süresinde ve Mülk süresindeki cümleler iradeyi bir çok anlamda ortaya apaçık ortaya koyuyor.
Videoyu izlediniz mi ?
ALLAH razı olsun abi. Yüze Rabb'im yanlışlarını düzeltsin seni peygamber aleyhissalam a cennette komşu eylesin.
Selamünaleyküm. Allah celle calaluhu insana özgür irade ve insana kendi kaderini tayin etme hakkı vermiştir. Fakat bu, Allah'ın herşeyi başından bilmesine engel değildir. Herşey levhi mafhuzda ezelde yazılıdır.
Güzel bir konu . Allah razı olsun
Ustadim, Allah razi olsun, gayet temiz aciklamissiniz. Dediginiz gibi nedensellik de Allah tarafindan yaratildigi icin bu cozumlenemeyecek bir problem. Godel'in matematigin incomplete oldugunu kanitlamasindaki yaklasim da ayni sebebten kaynaklaniyor. Ayrica Ludwig Wittgenstein'in da soyle bir ifadesi var:
"Söylenebilir ne varsa, açık söylenebilir ; üzerine konuşulamayan konusunda da susmalı. ... Sınır, öyleyse, yalnızca dilin içinde çizilebilecektir, ve sınırın ötesinde kalan da, düpedüz saçma olacaktır."
Peygamber efendimizin(sav) hadisi ve sizin ozetlediklerinizle ortusen seyler bunlar. O zaman soyle baglayalim; Aklin yolu Bir'dir. Aklini kullanan icin heryol O'na, Hakk'a cikar. Ve Descartes'in "Cogito, ergo sum"
ifadesini belki de soyle degistirmek daha uygun olacaktir: Dusunuyorum, o zaman Allah var...
Evrim konusuna da değinse keşke Altay hoca
Kader hakkında duyduğum en güzel açıklama oldu. Teşekkür ederim.
Geçen hafta katıldığım panelin konusu kaderdi. Konuşmacılar benzer bir itidal üzere idi , benim şaşırdığım ilmi olduğunu düşündüğüm kimselerin kafa karışıklığı. Mesela Süleymaniye vakfı gibi. Allah razı olsun kardeşim
Hastalıklar bağlamında düşününce ben şu sonuca varıyorum:
"Eğer bu hastalar, hasta olmasalardı ölmeyeceklerdi. Fakat zaten kaderlerinde hasta olmak vardı."
Ben bunu merak ediyorum, önlem alsaydı sağlığına dikkat etseydi yine de hasta olacak mıydı?
@@meryemm evet önlem alanlarda var sagliklilarda buda iradedir ama sonunda gene bi sebep olur ölürler kalp krizi veyahut başka bi sebep sonuc aynidir bir yere kadar müdahale irade insan iradesi diyelim
azim sıfatına olan iman ile cabbar sıfatına olan imanın çatışmasıdır kader - iki iman savaşır kalpte , azim kazanırsa imtagan geçilir, cabbar kazanırsa sınıfta kalınır
Aslında en önemli şey cahilliğini kabul edip Allah'ın takdirine güvenerek elinden geleni yapmak
Kendi tefekkürümle, dinde kader bahsinin amacının teselli olduğunu düşünmüşümdür.
Sunu da belirteyim kardesim.. bugune kadar izledigim videolarindan dolayi takdir ediyordum seni fakat bu videoyu acarken ne soyleyeceginle alakali biraz tedirgindim.. BİLMİYORUM demekle tam olarak bir MUTHİS cevap vermissin tekrardan tebrik ederim.. ALLAH hizmetini daim etsin ve makamini yuceltsin
﴾26﴿ Bunun üzerine Allah, peygamberinin ve müminlerin üzerine kendi katından bir güven duygusu indirdi, bir de göremediğiniz askerler gönderdi ve böylece inkâr edenlerin cezasını verdi. İşte bu, inkârcıların hakettiği karşılıktır.Evet ALLAH müdahale eder ayet de söylediği üzere
Rabbim gereksiz-faydasız ilimden korusun duasının anlam bulduğu bir video
İçi dolu ve sağlam bi anlatım olacağını sanarak hevesle açıp, boş ve saman gibi bir video görmenin sebep olduğu hayal kırıklığı içerisindeyim. Köy imamı seviyesinde Max…
Allah razı olsun hocam. Kader konusunu muhtelif kişilerden dinledim ama en doyurucu izahları Said Nursi kader risalesinde izah ediyordu.
Bir işin olması için iki ayrı iradenin varlığı esastır. Birisi kulun irade etmesi, diğeri Allahın da o işi aynı yönde iradesidir. Bir işin olması için için elinden gelen gayreti gösterir. Allah da dilerse o işi oldurur. Dilerse oldurmaz. Burada gerekli şart Kulun irade beyanında bulunması yeterli şart olarak da Allahın takdir etmesidir. Kul olursa da olmazsa da takdirin kendisi için en hayırlısı olduğuna vehimde bulunarak şükreder. Olmasını İstediğimiz bir işin olmaması bizim hayrımıza olabileceği gibi olmamasını istediğimiz bir işin gerçekleşmesi de bizim daha iyi şartlara kavuşmamıza vesile olabilir. Şunu bilmek lazımdır ki Allah takdirini hangi yönde kullanırsa kullansın bunda bizim mutlaka iyiliğimize olan bir durum söz konusudur.
Bir iş hakkında yaptığımız seçim kadermidir yoksa kul kaderini yaptığı seçimlerlemi belirler
Allah razı olsun abi. 9:20 den sonra çok istifade ettim. Özellikle posası kalmış portakal örneği muq
ayyyynen
Güzel bir anlatım olmuş.
Altay bey, Risale nur Sözler eserinde 26. Söz kader meselesini tüm yönleriyle ele almış ve Hall etmiştir. Eğer göz atmadiysaniz göz atmanızı tavsiye ederim...
Selamünaleyküm Altay hocam eğer İbni Teymiye okumadıysanız lütfen okumaya başlayın çok çok istifade edeceğinize eminim.
Kuran ı dikkatlice okumuş birisi bu soruyu sormaz..
“Her insanın kaderini kendi kişisel seçimine bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız. Her insanın amelini halka yapıp boynuna takarız.” (İsra)
İrademiz var,seçimlerimize göre yolumuz açılır ya da kısıtlanırız..
kaderin yazılı olması konusunda bir şey bahsetmek istiyorum;
Örnek, önümde kaygan bir yol var ve bu yol üzerinde 2 araba var ve bunlar kayarak birbirine yaklaşıyor bende elime kağıt kalem alıp bu arabaların çarpışacağını yazsam ve gerçekten de çarpışsalar çarpışma sebebi benim kağıda yazmamdan kaynaklı değil olayın süregelişinden kaynaklanır.Allahualem.
Kader kavramına dair hayatımda gördüğüm en saçma örnek
Eee sonuç? O andan itibaren o arabaların çarpışmama ihtimali var mı?
Bir adam birini vurmaya karar verir. Onun cüz i iradesi ile bu meylini takiben vücudunda bu eylemi gerçekleştirecek tüm fiiller Allah tarafından yaratılır. Ancak bu fiilden meydana gelen şer, karşıdakini vurmaya karar veren kişiye aittir.
O kişinin vurmak için silahı ateşlemesi ile birlikte Allah'ın külli iradesi devreye girer ve meydana gelecek milyonlarca ihtimalden hangisinin vuku bulacağına Allah karar verir.
Kişi ateş ettikten sonra
1 Silah tutukluk yapabilir
2 Kurşun isabet etmeyebilir
3 Kurşun hayati bir organa isabet edebilir ancak kişi kurtulur
4 Kurşun hayati olmayan bir organa isabet eder ancak kişi ölür.
5 Kişi sakat kalabilir
6 Kurşun olaydan bağımsız başkasına isabet edebilir.
vs. vs
işte olayların bu ihtimallerden hangisi istikametinde ilerleyeceğine Allah karar verir.
Allah ın külli iradesi ile kontrol ettiği bu imtihan aleminde insanın cüz i iradesi ile neyi seçtiğine bakılır. İnsan cüz i iradesi ile seçer, meyleder, o meylin hemen akabinde devreye giren Külli irade olayın ilerleme yönünü belirler.
Selamün aleyküm.
Kader Allah'ın herşeyi bilmesinin unvanidir. Rabbine sürpriz yapamazsın.. lakin biz o bildigi için birşeyler yapmıyoruz biz yapacağımız için Allah biliyor...
Birbiri ile aynı olan bir eşyayı seçerken bir secim yapıyoruz. Bazen kötüyü iyiye tercih ediyoruz. Yada iyi olanı kötüye tercih ediyoruz. Eğer irade olmasaydı seçimler çeşitli olmazdı. Zaten kişi kendisi düşündüğünde tercih sahibi olduğunu anlayacaktır. Biz irade ediyoruz Allah o eylemi her ne ise bizim için yaratıyor. Ne istersek ...
Kaderi sadece hayatımızdaki dönen olayları değil tüm mevcudun öncesi sonrası ve bu süreçteki fiziksel değişimleri.. hepsi kadar kader. İzdirari olan yani elimizde olmayan şeyler hakkında çok konuşmaya gerek ama ihtiyari kader de direk bizim sorumlulugumuzda. Vesselam . Öyle anlatayım dedim azcik
Hocam kader hakkında Bediüzzaman Hazretlerinin görüşleri inanılmaz makul, kader risalesini okumanızı öneririm.
Kurandaki ayetler hep şimdiki zamandan bahsediyor biz yaptık ve yapıyoruz gibi 😊
Kaderin tarifi değil ama bence şöyledir ki ; O bizim mevcudiyetimiz dahilinde sonsuz olasılığın tamamını bilendir . İrade ile seçim yapmak bizim bilinçsel oluşumuzun yolculuğunu gösterir. Kader ben bilincinin o’na olan yolculuğunda sahiplendiği vasıflardır bir ölçüdür hakediş sonucudur .
Allah razı olsun kardeşim. Ne güzel anlattınız.
Al-i İmran 154: Sonra Allah, bu kederin ardından size bir güven duygusu indirdi: tatlı bir uyuklama hâli ki içinizden en samimi olanları bürüyordu. Bu arada bir kısmı da canlarının derdine düşmüş, Allah hakkında câhiliyeye ait gerçek dışı zanlar besliyor ve: “Savaşa çıkma husûsunda bizim fikrimizi mi sordular?” diyorlardı. Sen de onlara: “Bütün karar ve yetki tamâmen Allah’a âittir” de. Onlar, aslında sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyor ve kendi aralarında: “Bizim fikrimiz sorulsa ve tercih hakkımız olsaydı, burada böyle öldürülmezdik” diyorlardı. Onlara de ki: “Siz evlerinizde bile bulunsaydınız, haklarında ölüm takdir edilmiş olanlar, düşüp ölecekleri yerlere bir sebeple mutlaka çıkıp gideceklerdi.” Allah bunları, kalplerinizdeki samimiyeti denemek, gönüllerinizi şeytanın vesvesesinden temizlemek için yapmıştır. Allah sînelerde saklanan en gizli duyguları dahi bilir.
Bu çok inanılmaz bir ayet benim için açıkçası. Burada "Savaşa çıkma husûsunda bizim fikrimizi mi sordular?” diyen bir grup var. Sonrasında o gruba şöyle cevap veriliyor, sen de onlara: “Bütün karar ve yetki tamâmen Allah’a âittir” de. Eğer başına gelenlere kabullenmez ve -Onlar, aslında sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyor ve kendi aralarında: “Bizim fikrimiz sorulsa ve tercih hakkımız olsaydı, burada böyle öldürülmezdik” diyorlardı - ayetindeki gibi düşünürsen yine cevaben şu söyleniyor; Onlara de ki: “Siz evlerinizde bile bulunsaydınız, haklarında ölüm takdir edilmiş olanlar, düşüp ölecekleri yerlere bir sebeple mutlaka çıkıp gideceklerdi.”
Bu ayetten benim anladığım ALLAH'ın kaderi bir imtihan olarak yarattığıdır. O yüzden Kader Allahın hem bilmesi hem de takdir etmesidir. Özgür irade kısmı ise imtihan meselesidir. Ayetin sonunda ALLAH bunu da belirtiyor.
Allah bunları, kalplerinizdeki samimiyeti denemek, gönüllerinizi şeytanın vesvesesinden temizlemek için yapmıştır. Allah sînelerde saklanan en gizli duyguları dahi bilir.-
Umarım bu imtihan dünyasında ALLAH'ın takdir ettiği kaderi kabullenmeyi, kalbimiz deki samimiyeti de daim kılarken gönüllerdeki şeytanın vesvefesini de çekip alsın.
Allah'ın unuttuğu kişilerden olmama ümidiyle ALLAH'a emanet olun.
Haşr 19: Allah'ı unutup da Allah'ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın onlar, yoldan çıkan kimselerdir.
Üstad İsmail Çetin hoca efendinin "Aşk" kitabını tavsiye ederim Hocam. Allah razı olsun. Kader mevzu'unu,meselenin çok olması kadar,gayet açık ve anlaşılır anlatmışsın.
@@mMelek5 Aşk'ı anlatıyor. 🙂
@@mMelek5 elbette Allah'a olan aşk.
@@mMelek5 Ben teşekkür ederim
Her şeyi bilen, sonsuz güçlü bir yaratıcı kavramı ile özgür irade kavramı birbirine çelişir. Yapacağı her şey bilinen ve bilinenin dışına çıkması mümkün olmayan hiçbir varlık özgür irade sahibi değildir. Kader konusu bana göre dinin tıkandığı en kilit nokta.
İsterseniz bir düşünelim. Her şeyi bilen bir yaratıcı olsun, hepimizin beş dakika sonra ne yapıyor olacağını, hangi kelimeleri kullanarak konuşacağımızı ya da kalbimizin hangi ritimle atacağına kadar her şeyi biliyor. Peki benim 5 dakika sonra onun bildiğinin dışında hareket etmem mümkün mü? Yaratıcıyı ters köşe yapabilir miyiz, onun yanlış bilmesi mümkün mü? Hayır. Demek ki bilinen her ne ise hiçbirimizin onun dışına çıkma şansı yok. Şimdi bu 5 dakika sonra ifadesini 1 saniye sonra, 2 saniye sonra... diye bütün zaman çizelgesi boyunca düşünün. Demem o ki, özgür irade burada var olamaz.
@@bars1979 bilmek müdahale etmek demek değildir. Çok ünlü bir filmin bir sahnesi vardı. Bir tren rayında karşı karşıya iki tren hizla ilerliyor, bu sırada iki adam da bunu görüyor ve adamdan birisi diğerine "10 saniye sonra bu iki tren birbiri ile çok fena çarpışacak" diyor. Ve gerçekten de bu iki tren 10 saniye sonra birbirlerine çarpıyor. Simdi bu trenler bu adam " çarpışacaklar" dedi diye mi çarpıştı? Adam trenlerin geliş yönlerine ve hızlarına bakarak hesap yaptı ve bunu "bildi" ama "müdahale etmedi" çünkü bilmek müdahale etmek demek değildir. Ayrıca zamanı yaratan bir Yaratıcının zamanı bilmemesi kadar absürt bir sey olabilir mi? Zamanı geçmiş, şimdi ve gelecekten ibarettir. Zamanı yaratanın zamanı bilmemesi, yani geçmiş şimdi ve geleceği bilmemesi mümkün mü?
@@okkeeybu noktada trenin çarpmaması gibi bir şey söz konusu mu? Elbette hayır.
Çünkü ortada bir kesinlik var, bir kesinlik olduğu için tren çarpışacak bilgisi elde ediliyor.
İlim maluma tabiidir fakat malumdan da kaçış yoktur.
Dolayısıyla bir yerde ilim varsa malum vardır.
Malum varsa irade yoktur.
Yani bilgi zaten kesinliği sağlamıyor. Kesinliği tespite yarıyor.
@@the_arsonist301 verdiğim örnek "Allah'ın zamanı bilmesi tren olayındaki gibi ihtimalleri tahmin ettiğinden dolayı" çıkarımındı yapmak için değildi. Bilmek ve müdahale etmek kavramının ayrı oluşlarını anlatmak içindi. önce bunu kavramak lazım çünkü. Allah biliyor ancak bu müdahale ettiği anlamına gelmiyor.
@@okkeey bilmek müdahale etmek demek değildir zaten. Fakat bilmenin müdahale etmek olmaması özgür iradenin olduğu anlamına da gelmez.
Tam tersi özgür iradenin olmadığını “tespit etmek için” biliniyor olduğunu tespit etmek yeterlidir.
Ben zaten ilk cevabımda tren argümanıyla cevaplandırılmaya çalışılan problemin yanlış anlaşıldığını söylemeye çalıştım.
Kimse ilim maluma tabiidir ilkesine karşı gelmiyor.
Kader probleminin anlatmaya çalıştığı şey malumun varlığı, ilmin müdahalesi değil.
Kaderi tartışmaktan men olunduğumuz nerden çıktı... O konuyla ilgili rivayetler bağlamla ilgilidir. Tartışma hangi bağlamda yapılıyor bu önemli. Hem men olunmuşlar da tartışmamışlar mı?.. Güya men olunduk bunu tartışmakla diyen sözüm ona ehli sünnet ve diğerleri uzun uzun tartışmış ve epeyce bir kafa karışıklığı üretmişlerdir. Şimdi gelinen noktada, bunca kafa karışıklığı varken insanlara bunu tartışmayın, düşünmeyin demek abestir. Tartışmayız, iman ederiz diyorsunuz... Kadere iman etmek nereden çıktı... "Kaza ve kadere iman, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman" gibi Kur'an da temeli olmayan bir umde uydurulmuştur.
Kader eşyanın özelliğidir. "Biz her şeyi bir kaderle, ölçüyle yarattık" Kamer49. Kader, yani kadar, ölçü. Ne kadar? Türkçe de kullanıyoruz. Ateş yakıcıdır, su akıcıdır, demir 1500 derecede erir... İnsan için kader imkandır. Üzerine doğduğumuz şartlardır. Ana babayı biz seçmedik. Zamanı, imkânı biz seçmedik. Bundan da sorumlu değiliz. İnsan ancak kendi imkanını nasıl kullandığından sorumludur. Peki insanın imkanı sabit midir? Bir kısmı sabittir, bir kısmı çabasına bağlıdır. Yani kaderin bir kısmı dinamiktir. İnsan yaşarken, imkanını kendi çabası, seçimleri ve Allah'ın taktirine bağlı bir senaryo çerçevesinde değişir; genişler/daralır... Biz öznesi olduğumuz olayın sorumlusuyuz. Zorunlu olarak nesnesi olduğumuz olaylar ise bizim için imtihan hükmündedir. Çoğunlukla bu ikisi iç-içe, girift bir şekilde başımıza gelir. Aynı vakıanın bir kısmının nesnesi bir kısmının öznesi oluruz...
Kansere yatkın bir genle dünyaya geldik diyelim. Bu kaderimizdir/imkanımızdır. Ancak mutlaka kanser olacağız anlamına gelmez. Aynı genle ve imkanla dünyaya gelen iki kişi düşünün. Birisi öyle bir hayat yaşar ki bu geni yener ve kanser olmaz. Ama diğer bir şahıs yapıp ettikleriyle zemini hazırlar ve kanser olur. Şimdi bu şahıs kanser olmak benim kaderimdi diyebilir mi?... Veya bir önceki şahıs ben kanser olmayı tamamen kendi çabamla önledim diyebilir mi? Allah daima hayatımıza müdahil olabilir... Aşırı kaderciler (cebriyeciler) Kur'an'daki, Allah'ın hayata her an müdahil olduğunu ifade eden ayetleri kendilerine delil yapmak isterler... "Atmışken sen atmadın..." Veya şu ayet alın yazısına delil midir: --De ki: “Allah bizim için ne yazdıysa, başımıza gelecek ancak odur. O bizim Mevlâmız’dır. Mü’minler, yalnızca Allah’a güvenip dayansınlar.” Tevbe51-- Değil ama Kur'an'ın diğer ayetlerini hesaba katmadan okursanız böyle sonuç çıkarırsınız... Buradaki yazmak taktir etmektir..
Bodoslama okumalar insanların bir kısmının cennetlik; diğer bir kısmının cehennemlik yaratıldığı şeklinde tamamen yanlış sonuçlara götürür insanı.... Bu konu elbette tartışılabilir, tartışılmalıdır ama bir lise öğrencisinin performans ödevi düzeyinde değil... Tartışılmaz diyenler, aslında bu konuyu sadece büyük saydıkları üstatlarının tartışabileceğini varsayarlar... Sayın hocam, izlediğim birkaç konuda iyi hazırlanmış ama bu konuda yeterince hazırlanmadan, acele bir sunum yapmışsınız gibi geldi bana... Ama daha çok, rivayetler yüzünden kendinizi sınırlamışsınız gibi... Selametle...
2:34 evet beşer seçer, iradesi kaderdir.... ister küfreder ister iman eder...
Hocam hacamat hakkında bi videoda bekliyoruz inşallah
Hocam Allah razı olsun çok güzel açıklamışsınız.Arkadaki dokaplarda gri alanları bi simge belirtiyor gibi geldi bana boyayın hocam oraları
Eyvallah hocam yaa ne güzel anlattınız Sınırlı kafayla sınırsız olan anlaşılmaz... Çok doğru...
“Kader bir SIR”…. “Sır idraki” içinde anlaşılır. Anlaşılmayacağını çok güzel anlatmışsın ama gene de çok insan anlamayacak😂😂(
Anlamak yok çocuğum anlar gibi olmak var; Akıl için son tavır saçlarını yolmak var-NFK)
Müthiş harika giriş kader aynen öyle iradesi olan birey fiillerinin sonunu allah takdir eder bir sonraki hamle soru bir önceki olayın sonucuna bağımlıdır o halde kader ikili bir süreç dir kişi işler rabbim onaylar