Karanlığa bakmamızın sebebi şu benim için: Felsefe konuşmak bence günümüzde ancak fizik, matematik veya mantık gibi alanlar hakkında konuşmak ile mümkün. Aksi halde konuştuğunuz şey yüzyıllardır yapılanlar gibi kelime oyunlarından ibaret ve dilin yapısı gereği herhangi bir şeyi konuşarak veya akıl yürüterek kanıtlamanız mümkün değil, o yüzden matematik veya mantık eğitiminiz yok ise gerçekten boş yapıyorsunuz veya kafa açıyorsunuz karşınızdaki insan için. Felsefe diye okutulan şey de felsefe tarihi olduğuna göre yine bu sizi boş yapmaktan alıkoymuyor. Ben açıkçası popüler bilim kitaplarında, konunun sürekli felsefecilerin cevaplarını aradığı sorulara geldiğini ve bunlara mantık veya deney yoluyla cevaplar arandığını gördüm. Ama işte böyle büyük sorulara verilecek cevaplar Wittgenstein'ın, Heisenberg'in veya Gödel'in eğitimini, zamanını ve ortamını gerektirdiğinden, günümüz toplumunda hakkında konuşulmasını imkansız görüyorum (ben de konuşamam açıkçası). Belki gelecekte ürünler tüketmek'den ve bunun için çalışmaktan çok zihine zaman harcamaya başlarız ama tabi böyle bir toplum için modern toplumu oluşturan eğitim sisteminin tamamen çöpe atılması lazım sanıyorum Video'da daha sonra bahsetmişsin aslında bu bilinmezler sandığımızdan çok daha güzel yada bizim doğal dediğimizden çok çok daha düşük entropili olabilir ama bunu görmek ben dahil çoğumuz için mümkün olmuyor
Bana nedense 6. sezonun kayıp videosu gibi geldi. Sonlara doğru evrenin kaosuna ve tezatlığına karşı duyduğumuz korkunun varlığın ontolojik bir ürünü olmadığını, bu yüzden güzellik ile kaos arasında pek bir sınır olmadığını söylerken "hakikatte şeylerin ismi yoktur, sadece olduğu gibidir" benzerinde bir yere bağlayacağını düşündüm. Tıpkı videoda söylendiği gibi güzelliği görmek adlandırmasının altında da muhakkak "yaşam" merceği ile ilişkili pragmatik bir motivasyon var ama bu gördüğüm kadarıyla yine eski sezonlarda söylenebilecek bir şey ile çelişik değil
Sanırım benim için kanaldaki en iyi video bu oldu. Kendi carbon bazlı vücutlarımızın gereksinimi karşılamayan veya benzer prensiplere sahip olmayan hemen her şeye olumsuz bir bakış açısı ile bakmak... hâlbuki kaos olarak bahsi geçen birbirine çarpan meteorlar bile kendi içinde şiirsel (şiirsel derken yine insani bakış açısını kullanıyorum) diyebiliriz. Hatta diyebilirizden de öte, öyle. Yüzyıllarca felsefecilerin her şeyi kendi hayatlarının anlam ve mantığı çerçevesinde değerlendirmesi sonucu felsefenin tıkanması ancak bu bakış açısının kırılması ile mümkün. "Ah evren çok büyük biz küçük"deyip Nihilist olmaktansa asal sayılarda bir anlam aramak daha doğru.
-Canavarlara savaşan insan kendisi de canavar olmamaya özen göstermeli. Uçuruma çok bakarsan uçurumda sana bakmaya başlar. (nietzsche / iyinin ve kötünün ötesinde) Bugün buna kafa yorarken. Karşıma çıkması hoş tesadüf. Kalp kalbe karşı nebuch
O kayanın düşmesi de aslında kendi düzeni. Ya ben aslında kaosu düşünce olarak seviyorum ama bence sorun insanın kişisel hislerini hatta zevklerini wşwşwşe böyle genel felsefi akımmış gibi sunması. Anlamda bu çok yapılıyor mesela ama benim anlamadığım wöwöww anlam anlamakla bu kadar ilişkiliyken ve anlamak da bir süreçken neden anlamı paket şeklinde aradığımız. Hani bazen şey olur, büyük bir şey bile değil, bir problemin çözümünü ya da bir insanın davranışının nedenini bir anda kavrayıp anlarsınız, o zaman o kadar doğal hissettirir ki hani görmek ya da duymak gibi. Ama biz bir renk görünce ya da sadece bir kare hayatımızda "He tamam yeter", ya da ilk kez bir şey duyuşumuzda "Tamam duydum bitti" demiyoruz ki. Anlamı da bence artık hayata ve zamana yaymanın vakti geldi. Tabii ki bunu yaparken de yine zamanın değiştiremeyeceği anlamlar arayacağız işte ama...
Cidden anlam da düşüncenin sanatı gibi. Hani bu rengi görüyorum ama şimdi ona öyle bir şekil vereceğim ki o kadar eşsiz, o kadar hatırlanası olacak. Öyle bir bilgi bulacağım ki zamanın değiştirmesini bırak, kendisi zamanı keşfedecek, gibi. Ama anlam zaten bağlam da saklı olduğu için hep eşsiz kalacak, ama nasıl kişisel olarak bize anlam ifade eden şeyler biz o bağlamdan çıktığımızda tüm etkisini yitiriyorsa, evren için sanırım evrenin içinden çıkamayacağı bir bağlam ve mercekle bakmak gerekiyor.
Bu tip bilimsel muhabbetleri seviyorum ama işin ucunu kaşırıp aşırıya kaçtığı zaman insan yaşamaktan soğuyabliyor, ne kadar derin düşünülürse insan kafayı yemiyor ama bazı şeylerin farkına vardığı zaman yaşama sevincini kaybedebiliyor, en azından bu bende böyle diyebilirim. Ne demişler, ayağını sıcak tut, başını serin, yaşamak istiyorsan düşünme derin. (:
İyi hoş video güzel bir çalışma fakat bu kadar geniş meseleleri çok dar bir zamana sıkıştırmak doğru mu bu büyük atlamalar yaratıyor bence belki de böyle olsun istiyorsun bilemiyorum
Üstüne anlam biçmemize gerek olmayan kısmı benim kendi düşüncelerimde de kafamı karıştırıyor. Bu video da karıştırdı. İhtimallerden bahsediyoruz ve bunu yaparken matematiği kullanıyoruz, matematiğin kendisi anlam veriyor mu? Anlamlandırmak için matematiği kullandığımıza göre veriyor gibi görünüyor. Anlam videosunda anlam için yalnızca matematiğin arayüzlemesinin yeterli olmadığı ve konsept kütüphanelerine de sahip olmamız gerektiğini söylüyordun yanlış anlamadıysam eğer. Buradaki durumda da fiziğin dışına çıkıyor evet ama matematiğin dışına çıkmıyor. Eğer matematik direkt olarak kendisi anlam vermiyorsa bu durumda üzerine anlam koymamıza gerek olmayan bir şey oluyor bu. Ama matematiğin kendisi de aslında datayı anlamlandırmaya yarayan ve datanın içinde şablonlar , fazlar görerek anlam veren bir şey olmuyor mu? Bu sizin Anlam serisinde ve burada bahsettiğiniz bazı şeyleri videolardan bağımsız kendi fikirlerimde de oturtamadığım ve aklımı meşgul eden bir konu. Bu konuları kafamda oturttuğumda sizin bu videonuz ve anlam serinizi de kafamda oturtabilirim ancak. Şu an fikirlerimde çelişkiler var.
Dediklerinizi yanlışlama ya da eleştirme gibi bir amacım yok, yanlış anlaşılmasını istemem. Yalnızca Güneş'in yaydığı ısı ve ışık enerjisinin büyük bir kısmı etrafa saçılan elektronlardan gelmiyor bildiğim kadarıyla. Hidrojen atom çekirdeğindeki protonlar füzyon sonucu meydana gelen helyum çekirdeğindeki protonlardan daha hızlı hareket ederler. İzafiyet yüzünden bu füzyon sonucunda helyum çekirdeğinin kütlesi onu oluşturan hidrojen çekirdeklerinin toplam kütlelerinin %70'i kadar. Bu kayıp %30'luk kütleye eşdeğer enerji ise çekirdeğe yayılarak üst katmanlara çıkıyor. Bildiğim kadarıyla Güneş'in yaydığı ısı ve ışığın büyük kısmı da bu olay sonucu oluşuyor.
bana o enerjinin nasıl aktarıldığını detaylarıyla yaz bakalım, nasıl çıkıyormuş o enerji protondan yoksa "enerji" adında başka bir madde filan mı var foton veya elektronlar dışında bir görelim bakalım. bilmiyorsam öğrenirim.
@@Nebuch Öncelikle Güneş'teki füzyon çeşitlerine ve bunların Güneş'in ürettiği enerjinin ne kadarını karşıladığından kısaca bahsederek başlamak isterim: 1-)Proton-proton füzyonu Güneş çekirdeğinde gerçekleşen reaksiyonların yüzde 40’ını oluşturup reaksiyon başına 1,44 megaelektronvolt (MeV) enerji üretir. Bu da güneş enerjisinin yüzde 10,4’ünü oluşturur. 2-)Döteryum-proton füzyonuyla helyum 3 üretimi Güneşteki füzyon reaksiyonlarının yine yüzde 40’ını oluşturup reaksiyon başına 5,49 MeV enerji açığa çıkarır. Bu reaksiyon Güneş enerjisinin yüzde 39,5’ini üretir. 3-)Helyum 3-helyum 3 füzyonu ile helyum 4 üretimi çekirdekteki reaksiyon sayısının yüzde 17’sini oluşturarak reaksiyon başına 12,86 MeV enerji üretir ve Güneş enerjisinin yüzde 39,3’ünü oluşturur. 4-)Helyum 3-helyum 4 füzyonu ile helyum 4 üretimi çekirdekteki reaksiyonların yüzde 3’ünü oluşturup reaksiyon başına 19,99 MeV enerji üretir. Bu da Güneş enerjisinin yüzde 10,8’ini oluşturur. 1- Proton-proton füzyonu sonucunda kuantum tünelleme sayesinde iki protonun dalga fonksiyonu üst üste biner ve çok kararsız bir parçacık olan diprotonu oluşturur. Bu parçacık çok hızlı bir şekilde bozunarak yüksek ihtimalle yeniden 2 proton haline gelir ve Helyum 2 sentezlenir. Çok düşük ihtimalle de olsa diproton bozunurken protonlardan biri Beta Işıması geçirerek ortama elektron-nötrino ve pozitron salar ve nötrona dönüşür. Pozitron plazmadaki elektronlardan biriyle etkileşime girerek radyasyona dönüşür. Bu olayda kinetik kütlenin azalması sonucunda bu parçacıklar açığa çıkmıştır. Bu olay sonucunda çıktılar döteron (döteryum çekirdeği), elektron nötrino ve hemen radyasyona dönüşücek olan pozitrondur. Helyum 2 üretimi sonucunda ise ortaya yalnızca Gama Radyasyonu çıkar. 2- Bir döteron ve bir proton helyum 3 çekirdeği oluşturmak üzere birleşir. Burada yine protonun kinetik kütle kaybetmesine bağlı olarak ortama Gamma Radyasyonu salınır. 3- İki helyum 3 çekirdeği ( helion ) birleşerek Helyum 4 oluşturur ve ortama yüksek enerjili 2 proton yayar. Bu tepkimde hiç nükleer ışıma olmaz yalnızca yüksek enerjili protonlar ışıma yapar. ( Elektronların üst katmanlardan alt katmanlara atlarken yaptıkları gibi bir ışıma ) 4-Helyum 3 ve Helyum 4 birleşerek Berilyum 7 meydana getirir. Bu füzyonda ortama Gamma Radyasyonu yayılır. Berilyum 7 kararsız olduğu için protonlarından biri Beta Işıması geçirerek ortama elektron nötrino ve pozitron yayar. Bunun sonucunda Lityum 7 oluşmuş olur. Lityum 7 dışarıdan 1 proton daha alarak iki Helyum 4 meydana getirir. Tepkimelerin çoğunda protonların kütlesinde kayıplar olarak bu kayıplar ortama pozitron ya da Gamma Radyasyonu olarak yayılmıştır. Elektronlar saçılmamıştır. Dediğim gibi amacım sizin dediklerinize karşı çıkmak değildir. Dediklerinizin çoğuna katılmakla birlikte ortama elektron değil de Gamma ve Pozitron verildiğini biliyordum. Dikkatimi çekti ve belirtmek istedim. Yanlış bilgilenmiş olabilirim ama araştırmalarım sonucunda bu bilgilere ulaştım. Üslubumda veya dediklerimde kanalınıza veya şahsınıza bir saygısızlığım olduğunu düşünüyorsanız şimdiden özür dilerim. Edit: Helyum 2 ile alakalı bir bilgiyi yanlış yazmışım. Düzelttim.
Bazı kısımları biraz daha açıklama ihtiyacı hissettim. "Proton nasıl nötron oluyor ve neden pozitron yayıyor?" denebilir. Bunun sebebi çok nadir de olsa diproton bozunurken ortaya çıkan radyasyonun kütle kazanarak elektron-pozitron çifti oluşturabilmesidir. Elektron (-) yükünden dolayı çekirdeğe çekilir ve bir protonla birleşerek nötron olur. Biliyorsunuz Proton + Elektron = Nötrondur. Pozitron (+) yüklü olduğu için çekirdekten itilerek uzaklaşır ve plazmadaki elektronlardan biriyle etkileşime girip bozunarak Gamma Radyasyonu yayarlar.
![[DOKKAN BATTLE] Worldwide Campaign Announcement Video Part 2!](http://i.ytimg.com/vi/JpT5Voak6WA/mqdefault.jpg)
Karanlığa bakmamızın sebebi şu benim için: Felsefe konuşmak bence günümüzde ancak fizik, matematik veya mantık gibi alanlar hakkında konuşmak ile mümkün. Aksi halde konuştuğunuz şey yüzyıllardır yapılanlar gibi kelime oyunlarından ibaret ve dilin yapısı gereği herhangi bir şeyi konuşarak veya akıl yürüterek kanıtlamanız mümkün değil, o yüzden matematik veya mantık eğitiminiz yok ise gerçekten boş yapıyorsunuz veya kafa açıyorsunuz karşınızdaki insan için. Felsefe diye okutulan şey de felsefe tarihi olduğuna göre yine bu sizi boş yapmaktan alıkoymuyor. Ben açıkçası popüler bilim kitaplarında, konunun sürekli felsefecilerin cevaplarını aradığı sorulara geldiğini ve bunlara mantık veya deney yoluyla cevaplar arandığını gördüm. Ama işte böyle büyük sorulara verilecek cevaplar Wittgenstein'ın, Heisenberg'in veya Gödel'in eğitimini, zamanını ve ortamını gerektirdiğinden, günümüz toplumunda hakkında konuşulmasını imkansız görüyorum (ben de konuşamam açıkçası). Belki gelecekte ürünler tüketmek'den ve bunun için çalışmaktan çok zihine zaman harcamaya başlarız ama tabi böyle bir toplum için modern toplumu oluşturan eğitim sisteminin tamamen çöpe atılması lazım sanıyorum
Video'da daha sonra bahsetmişsin aslında bu bilinmezler sandığımızdan çok daha güzel yada bizim doğal dediğimizden çok çok daha düşük entropili olabilir ama bunu görmek ben dahil çoğumuz için mümkün olmuyor
katılıyorum ve ''tüketmek'den'' derken bilerek mi yazım yanlışı yaptın çok merak ettim :)
sırf bu yüzden felsefe yapıyorum derken çok boş konuştuğumu fark ettim
Bana nedense 6. sezonun kayıp videosu gibi geldi. Sonlara doğru evrenin kaosuna ve tezatlığına karşı duyduğumuz korkunun varlığın ontolojik bir ürünü olmadığını, bu yüzden güzellik ile kaos arasında pek bir sınır olmadığını söylerken "hakikatte şeylerin ismi yoktur, sadece olduğu gibidir" benzerinde bir yere bağlayacağını düşündüm. Tıpkı videoda söylendiği gibi güzelliği görmek adlandırmasının altında da muhakkak "yaşam" merceği ile ilişkili pragmatik bir motivasyon var ama bu gördüğüm kadarıyla yine eski sezonlarda söylenebilecek bir şey ile çelişik değil
Haklı olabilirsin.
Nebuchu seviyorum ve bu yorumu okuyan kişiye de sevgilerimi yolluyorum.
🖤
eyvallah
ya bunu okuyan kişi nebuchu sevmiyorsa sevdiğin kişiyi sevmeyen birine sevgi yollamak çelişki değil mi?
Işıklar içinde kal.
Müthiş bir video ya
Sanırım benim için kanaldaki en iyi video bu oldu. Kendi carbon bazlı vücutlarımızın gereksinimi karşılamayan veya benzer prensiplere sahip olmayan hemen her şeye olumsuz bir bakış açısı ile bakmak... hâlbuki kaos olarak bahsi geçen birbirine çarpan meteorlar bile kendi içinde şiirsel (şiirsel derken yine insani bakış açısını kullanıyorum) diyebiliriz. Hatta diyebilirizden de öte, öyle.
Yüzyıllarca felsefecilerin her şeyi kendi hayatlarının anlam ve mantığı çerçevesinde değerlendirmesi sonucu felsefenin tıkanması ancak bu bakış açısının kırılması ile mümkün.
"Ah evren çok büyük biz küçük"deyip Nihilist olmaktansa asal sayılarda bir anlam aramak daha doğru.
bir tek "dersler nasıl?" diye sorulunca böyle hissediyorum (karanlığa bakıyor gibi)
Nedense her videondan sonra bir süre sessizliğe ihtiyacım olduğunu hissettim.
Sindirmek lazım...
Nebuch un modu bugun bi başka sanki
-Canavarlara savaşan insan kendisi de canavar olmamaya özen göstermeli. Uçuruma çok bakarsan uçurumda sana bakmaya başlar.
(nietzsche / iyinin ve kötünün ötesinde) Bugün buna kafa yorarken. Karşıma çıkması hoş tesadüf. Kalp kalbe karşı nebuch
Şu ana kadar ki en çok beğendiğim videon bu oldu galiba. Teşekkürler.
yüzümde bir gülümseme ile izledim.
Füzyon olayını dinlerken de aklima ''ilk neden'' soruları geliyo.
O kayanın düşmesi de aslında kendi düzeni. Ya ben aslında kaosu düşünce olarak seviyorum ama bence sorun insanın kişisel hislerini hatta zevklerini wşwşwşe böyle genel felsefi akımmış gibi sunması. Anlamda bu çok yapılıyor mesela ama benim anlamadığım wöwöww anlam anlamakla bu kadar ilişkiliyken ve anlamak da bir süreçken neden anlamı paket şeklinde aradığımız. Hani bazen şey olur, büyük bir şey bile değil, bir problemin çözümünü ya da bir insanın davranışının nedenini bir anda kavrayıp anlarsınız, o zaman o kadar doğal hissettirir ki hani görmek ya da duymak gibi. Ama biz bir renk görünce ya da sadece bir kare hayatımızda "He tamam yeter", ya da ilk kez bir şey duyuşumuzda "Tamam duydum bitti" demiyoruz ki. Anlamı da bence artık hayata ve zamana yaymanın vakti geldi. Tabii ki bunu yaparken de yine zamanın değiştiremeyeceği anlamlar arayacağız işte ama...
Cidden anlam da düşüncenin sanatı gibi. Hani bu rengi görüyorum ama şimdi ona öyle bir şekil vereceğim ki o kadar eşsiz, o kadar hatırlanası olacak. Öyle bir bilgi bulacağım ki zamanın değiştirmesini bırak, kendisi zamanı keşfedecek, gibi. Ama anlam zaten bağlam da saklı olduğu için hep eşsiz kalacak, ama nasıl kişisel olarak bize anlam ifade eden şeyler biz o bağlamdan çıktığımızda tüm etkisini yitiriyorsa, evren için sanırım evrenin içinden çıkamayacağı bir bağlam ve mercekle bakmak gerekiyor.
garip bir mutluluk verdi bana bu video
evrenin amacının yaşam olduğunu düşünüyordum. şimdi ise bilgi olması daha mantıklı geldi.
11:32 "soğuk" füzyon kelimesi dil sürçmesi olmuş sanırım
Bu tip bilimsel muhabbetleri seviyorum ama işin ucunu kaşırıp aşırıya kaçtığı zaman insan yaşamaktan soğuyabliyor, ne kadar derin düşünülürse insan kafayı yemiyor ama bazı şeylerin farkına vardığı zaman yaşama sevincini kaybedebiliyor, en azından bu bende böyle diyebilirim. Ne demişler, ayağını sıcak tut, başını serin, yaşamak istiyorsan düşünme derin. (:
Yine kafamı açtın Nebuch, teşekkürler :)
Peki bu nedensellik sende bi sorumluluk hissi uyandırıyormu?
Bazen sadece proton kadar şanslı olmak istersin
Minumun enerji Maksimum düzensizliğe doğru..
Birilerinin piyango kazanma ihtimali 1. Benim kazanma ihtimalim milyonda 1.
Alt yazı: Allah hepimizin bildiği gibi...
enfes video
Harika bir video beyin açıyorsun ve ben buna bayılıyorum
İyi hoş video güzel bir çalışma fakat bu kadar geniş meseleleri çok dar bir zamana sıkıştırmak doğru mu bu büyük atlamalar yaratıyor bence belki de böyle olsun istiyorsun bilemiyorum
Cok iyi
Kış güneşi
eline bi kalem alır yakında :)
Düzensizliğin de bir düzeni var Amacsizliginda bir amaci olduğu gibi...
Yine beynimi acıttın
evren sana güzel
Üstüne anlam biçmemize gerek olmayan kısmı benim kendi düşüncelerimde de kafamı karıştırıyor. Bu video da karıştırdı. İhtimallerden bahsediyoruz ve bunu yaparken matematiği kullanıyoruz, matematiğin kendisi anlam veriyor mu? Anlamlandırmak için matematiği kullandığımıza göre veriyor gibi görünüyor. Anlam videosunda anlam için yalnızca matematiğin arayüzlemesinin yeterli olmadığı ve konsept kütüphanelerine de sahip olmamız gerektiğini söylüyordun yanlış anlamadıysam eğer. Buradaki durumda da fiziğin dışına çıkıyor evet ama matematiğin dışına çıkmıyor. Eğer matematik direkt olarak kendisi anlam vermiyorsa bu durumda üzerine anlam koymamıza gerek olmayan bir şey oluyor bu. Ama matematiğin kendisi de aslında datayı anlamlandırmaya yarayan ve datanın içinde şablonlar , fazlar görerek anlam veren bir şey olmuyor mu? Bu sizin Anlam serisinde ve burada bahsettiğiniz bazı şeyleri videolardan bağımsız kendi fikirlerimde de oturtamadığım ve aklımı meşgul eden bir konu. Bu konuları kafamda oturttuğumda sizin bu videonuz ve anlam serinizi de kafamda oturtabilirim ancak. Şu an fikirlerimde çelişkiler var.
Dediklerinizi yanlışlama ya da eleştirme gibi bir amacım yok, yanlış anlaşılmasını istemem. Yalnızca Güneş'in yaydığı ısı ve ışık enerjisinin büyük bir kısmı etrafa saçılan elektronlardan gelmiyor bildiğim kadarıyla. Hidrojen atom çekirdeğindeki protonlar füzyon sonucu meydana gelen helyum çekirdeğindeki protonlardan daha hızlı hareket ederler. İzafiyet yüzünden bu füzyon sonucunda helyum çekirdeğinin kütlesi onu oluşturan hidrojen çekirdeklerinin toplam kütlelerinin %70'i kadar. Bu kayıp %30'luk kütleye eşdeğer enerji ise çekirdeğe yayılarak üst katmanlara çıkıyor. Bildiğim kadarıyla Güneş'in yaydığı ısı ve ışığın büyük kısmı da bu olay sonucu oluşuyor.
bana o enerjinin nasıl aktarıldığını detaylarıyla yaz bakalım, nasıl çıkıyormuş o enerji protondan yoksa "enerji" adında başka bir madde filan mı var foton veya elektronlar dışında bir görelim bakalım. bilmiyorsam öğrenirim.
@@Nebuch Öncelikle Güneş'teki füzyon çeşitlerine ve bunların Güneş'in ürettiği enerjinin ne kadarını karşıladığından kısaca bahsederek başlamak isterim:
1-)Proton-proton füzyonu Güneş çekirdeğinde gerçekleşen reaksiyonların yüzde 40’ını oluşturup reaksiyon başına 1,44 megaelektronvolt (MeV) enerji üretir. Bu da güneş enerjisinin yüzde 10,4’ünü oluşturur.
2-)Döteryum-proton füzyonuyla helyum 3 üretimi Güneşteki füzyon reaksiyonlarının yine yüzde 40’ını oluşturup reaksiyon başına 5,49 MeV enerji açığa çıkarır. Bu reaksiyon Güneş enerjisinin yüzde 39,5’ini üretir.
3-)Helyum 3-helyum 3 füzyonu ile helyum 4 üretimi çekirdekteki reaksiyon sayısının yüzde 17’sini oluşturarak reaksiyon başına 12,86 MeV enerji üretir ve Güneş enerjisinin yüzde 39,3’ünü oluşturur.
4-)Helyum 3-helyum 4 füzyonu ile helyum 4 üretimi çekirdekteki reaksiyonların yüzde 3’ünü oluşturup reaksiyon başına 19,99 MeV enerji üretir. Bu da Güneş enerjisinin yüzde 10,8’ini oluşturur.
1- Proton-proton füzyonu sonucunda kuantum tünelleme sayesinde iki protonun dalga fonksiyonu üst üste biner ve çok kararsız bir parçacık olan diprotonu oluşturur. Bu parçacık çok hızlı bir şekilde bozunarak yüksek ihtimalle yeniden 2 proton haline gelir ve Helyum 2 sentezlenir. Çok düşük ihtimalle de olsa diproton bozunurken protonlardan biri Beta Işıması geçirerek ortama elektron-nötrino ve pozitron salar ve nötrona dönüşür. Pozitron plazmadaki elektronlardan biriyle etkileşime girerek radyasyona dönüşür. Bu olayda kinetik kütlenin azalması sonucunda bu parçacıklar açığa çıkmıştır. Bu olay sonucunda çıktılar döteron (döteryum çekirdeği), elektron nötrino ve hemen radyasyona dönüşücek olan pozitrondur. Helyum 2 üretimi sonucunda ise ortaya yalnızca Gama Radyasyonu çıkar.
2- Bir döteron ve bir proton helyum 3 çekirdeği oluşturmak üzere birleşir. Burada yine protonun kinetik kütle kaybetmesine bağlı olarak ortama Gamma Radyasyonu salınır.
3- İki helyum 3 çekirdeği ( helion ) birleşerek Helyum 4 oluşturur ve ortama yüksek enerjili 2 proton yayar. Bu tepkimde hiç nükleer ışıma olmaz yalnızca yüksek enerjili protonlar ışıma yapar. ( Elektronların üst katmanlardan alt katmanlara atlarken yaptıkları gibi bir ışıma )
4-Helyum 3 ve Helyum 4 birleşerek Berilyum 7 meydana getirir. Bu füzyonda ortama Gamma Radyasyonu yayılır. Berilyum 7 kararsız olduğu için protonlarından biri Beta Işıması geçirerek ortama elektron nötrino ve pozitron yayar. Bunun sonucunda Lityum 7 oluşmuş olur. Lityum 7 dışarıdan 1 proton daha alarak iki Helyum 4 meydana getirir.
Tepkimelerin çoğunda protonların kütlesinde kayıplar olarak bu kayıplar ortama pozitron ya da Gamma Radyasyonu olarak yayılmıştır. Elektronlar saçılmamıştır. Dediğim gibi amacım sizin dediklerinize karşı çıkmak değildir. Dediklerinizin çoğuna katılmakla birlikte ortama elektron değil de Gamma ve Pozitron verildiğini biliyordum. Dikkatimi çekti ve belirtmek istedim. Yanlış bilgilenmiş olabilirim ama araştırmalarım sonucunda bu bilgilere ulaştım. Üslubumda veya dediklerimde kanalınıza veya şahsınıza bir saygısızlığım olduğunu düşünüyorsanız şimdiden özür dilerim.
Edit: Helyum 2 ile alakalı bir bilgiyi yanlış yazmışım. Düzelttim.
Bazı kısımları biraz daha açıklama ihtiyacı hissettim. "Proton nasıl nötron oluyor ve neden pozitron yayıyor?" denebilir. Bunun sebebi çok nadir de olsa diproton bozunurken ortaya çıkan radyasyonun kütle kazanarak elektron-pozitron çifti oluşturabilmesidir. Elektron (-) yükünden dolayı çekirdeğe çekilir ve bir protonla birleşerek nötron olur. Biliyorsunuz Proton + Elektron = Nötrondur. Pozitron (+) yüklü olduğu için çekirdekten itilerek uzaklaşır ve plazmadaki elektronlardan biriyle etkileşime girip bozunarak Gamma Radyasyonu yayarlar.
@@alper8430 elektron değil foton olduğunu.
Bu video ile alakalı hangi kitabı okudun merak ediyorum yazarsan sevinirim bilen varsa çok makbule geçer.
Neden biz "var" iz ki?
Evren deterministtir.
yo?
yo?
İlk defa Nebuch anlattığı hiçbir şeyi anlamadım.
ilk defa nebuch'un anlattığı her şeyi tamamen anladığımı düşünüyorum
Diamond Tema ile ortak yayın yapar mısın?
İlk fanus yayınındaydı sanırım yapmayacağını söyledi.
Çocuk kafayi yemiş ya allah yardım etsin