Yeterince cambly esprisi yapıldığı için an itibari ile yorumunda cambly göndermesi yapanı banlıyorum. banlanınca yazdıklarınızı sadece siz görebiliyorsunuz ve banlandığınız size haber verilmiyor (bu yüzden senelerce herhalde okuyorumdur diye boşa yorum yazanlar var sadfgasfdwsa) o yüzden siz aynaya bakıp "benim daha önce bir esprinin yapılıp yapılmadığına dair hiçbir endişem yok, bu yüzden elbette mizah anlayışım kalitesiz" diyemediğiniz için onlarca kişiyi banlamak zorunda kalıyorum millet. soğuk savaşlardan veya diğer "boşum aaabi, boş muhabbet moruq, boşçuyuz" tarzı içeriklerden edindiğiniz mizah anlayışına göz açtırmıyorum. zaten yorumlarda genel olarak hiçbir şeye göz açtırmıyorum asdfasdfsadf. yani zor yoldan halledeceğiz yine.
@@Nebuch çok örnek bir insansınız siz özellikle bu konuda. Trollerle mücadelede kolay gelsin. Malum bitmiyorlar. Geçen Barış Özcanın yayınında da kendilerini belli ettiler. Yazık cidden.
İşten gelmiş yorgun halde uyumaya hazırlanırken, bildirim gelince uyumaktan vazgeçtim toparlanıp koltuğuma oturdum. Sanki bir dostum sohbete gelmiş gibi. Seviliyorsun. Sana saygı duyuyorum. Kendine ayırdığın zamanı bizimle paylaştığın için teşekkürler.
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında. -Ahmet Hamdi Tanpınar Dilde zaman bahsinin geçtiği, üstüne düşünülesi ifadelerin başlıcası olabilir Tanpınar’ın mısraları. Ayrıca videoya bayıldım.
Hiç bir fiziksellik olmasa bile zaman hep var olacaktır çünkü biz aslında zamana sebep olan şeyin ta kendisiyiz. Nöronlarımızdaki impuls atımlarımızın, olmakta olan diğer olaylarla (beynimizdeki diğer nöronlar da dahil) olan sıralanma ilişkisi, zaman algımızı oluşturmakta. Yani hiç birşey olmasa bile biz oldukça zaman da olacaktır. "Benliğin olmadığı bir durumda zaman var mı?" diye simüle düşünce deneyi yapmak, hatalı bir sonuca varmamıza sebep olacaktır çünkü benlik kritik bir değişkendir. Bir bilgisayara kendini sildikten sonra evreni simule etmesini söyleyemezsiniz çünkü simule etmenin koşullarından birini ortadan kaldırmış olursunuz. Banlasanda kendime not bırakayım bari.
geçenlerde kapalı bir emlakçının önünden geçerken , kapısında '' ŞİMDİ GELECEĞİM'' yazıyordu ,,,, ara sıra zihnimi boşaltmak için bu cümleyi düşünüyorum ,,,, herkese tavsiye ederim : ) mevlananın mesnevisinde ,,,, ''zamansızlığın içine gir '' diye bi cümle okumuştum..... böyle bir algı biçimi var biliyorum ama anlatamıyorum : ) çünkü şim'di' anlatılacak bir şey değil : ) düşündürücü güzel video için teşekkürler.iyi araştırmalar.
İki gün uyumadığında zaman algısı biter hep aynı an içindesindir. mesela, sadece eylemleri hatırlarsın ve kendi kendini şunu söylerken bulursun, “ben bunu dün yaptım yok yok bugün yo hayır dünden önceki gün”
4 года назад+4
Dilin ve halkların kelimelere verdikleri anlamlar çok ilginç olabiliyor bazen. Örneğin hayat hakkında ne düşündüğünü kelimeler ile görebiliyoruz ya da zaman hakkında. Mesela bazıları zaman akıyor diyor. Bazıları ise zaman geçiyor. Burada zamana bakış açıları belli oluyor. Sizin de dediğiniz gibi bazıları için geçmiş ve gelecek yok mesela ve onların dilinde zaman geçer denmez zannımca. Sümerler mesela ok resmi çizdiklerinde bu hem ok hem de hayat anlamına gelirmiş.(Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabından öğrendim.) Hayat onlar için ok gibi yaydan çıkmasının ardından ilerliyor ve bir sonuca ulaşıyor anlamı çıkarabiliriz. Demem o ki üzerine kafa yorulacak bİ' konu gerçekten...
Bu videoyu zamandan alınmış bir kesit olarak düşünebiliriz. Konuştuğun süre boyunca seninle eş zamanlı olarak biz de senin konuştuğun evrendeyiz ama videoyu durdurup,yavaşlatıp,ileri sardığımızda zamanla oynamış oluyoruz. Aslında bu videoyu tam olarak 1 saniye yaptığımızda neler olup bittiğini anlayamayız. Galiba bu, zamanın sadece zihnimizde şekillendiğini gösteriyor.
Ama o bir saniye çok derin olsaydı? Yani düzüne olarak değil ama boyutsal olarak çok kapsamlı olsaydı? Beynimiz daha hızlı çalışsaydı, konuşmak yerine daha hızlı bir yolumuz olsaydı... Telepati yapabilseydik o bir saniye yetebilirdi mesela. Ama şimdi telepatiyi cidden kelimelerle mi yapardı yoksa direkt aklındaki anlamı mı bize yollardı? Eğer anlam bize yollansaydı bizim yine de onu açıp yine kelimelerle değerlendirmemiz gerekecekti. Ya da belki o kadar içimize işleyen bir şekilde yollardı ki biz yolladığını fark etmezdik ve o anlama sahip olarak yeniden var olurduk belki. Her neyse yani o bir saniye değerine derinliğine veya bizim algılama hızımıza göre değişir muhtemelen. Ama bu telepati şeysi aklıma şey getirdi, sürekli işlemler yapıyoruz, anlamları alıyor, çıkarıyoruz, geri veriyoruz. Yani aslında bizim bu zamana şahit olmamız gerekmezdi; beynimiz zamandan bile hızlı bir şekilde tüm işlemi yapar ve biz sadece sonucu görürdük, sadece sonuca sahip olurduk. Ama o zaman elimizde kalan yaşamın özü mü olurdu ölümün mü onu bir türlü anlayamıyorum. Yani biz o an gerçekten yaşıyor mu olurduk yoksa çoktan ölmüş mü.......
Son çıkarımlarını çok çarpıcı buldum. Zaman algımızın bireylerde farklılık göstermesi bir iletişim engeli. Yılların ise sanki bir sepette elmaymış gibi sayılmasının yanlış olduğunu veya ölüm zamanımızın bir cetvelin ucunda gibi görerek hayatını belli zamansal kalıplar içinde değerlendirmenin yanlış olduğunu bir kaç zamandır düşünüyordum çünkü bu aslında harekete geçmek için çoğu insanın disiplini terketmesinin ana sebeplerinden biri olduğunu düşünüyorum, kendimi de dahil ederek.
Aklıma bir Fransız filminde izlediğim sahne geldi:ruclips.net/video/PqkdFe4llAM/видео.html genel olarak düşündüğümüzde ki bunu kelimelerle yapıyoruz ve dolayısıyla konuştuğumuzda da farklı bir boyuta geçtişimizden, o anki eylemimiz ve günlük yaşantımızı bırakıp, andan sıyrılmamızdan bahsediyor. O yüzden belki biz zamanı düşünceden sıyırmıyoruz ama biz düşündüğümüzde zamandan sıyrılmış oluyoruz. Çünkü gerçekten bir eylem yaparken, yani zamanın akışına dahilken, geçmişimizi hatırlamamız önemli olmaz çünkü geçmişimiz zaten o an olduğumuz kişinin içindedir ve o kişiyle birlikte anı yaşarız, böylece gelecek de ardından gelir, zamana hala dahilizdir. Ama durduğumuzda, düşündüğümüzde ve bir şeye baktığımızda onun zamanını durduruyor gibi oluyoruz ve bizim zaman algımız da tamamen kayboluyor. Çünkü eylemler bizi mekana bağlar ve çoğunlukla biz zamanı da mekana göre algılıyoruz. Ki bu eyleme bence gündelik konuşmalar da yani bizi o anki uğraşa odaklayacak herhangi bir şey dahil olabilir belki. Ama düşünmeye başladığımızda önce bir kendimizi o akıştan çekmiş oluyoruz, o yüzden belki anı yaşarken düşünemediğimiz için zaman idealardan uzak kalıyordur. Ama aynı şekilde zamanın ilerleyişini aslında kendimizi aradan çektiğimizde görebiliyoruz veya o zaman bir nesneye baktığımızda onun da zamanını durdurmuş olmamız gerek aslında ama hep o nesnenin nereden geldiğinden, nasıl daha iyi hale gelebileceğine kadar zamanını ilgilendiren birçok soru sorarız. O yüzden aslında ne kadar istemiş olsak da fikirlerden zamanı sıyırmabildiğimizi düşünmüyorum, ama eğer sıyrılıyorsa bunun düşünce dünyasının zamanının bizim zaman akışımızla aynı olmadığından kaynaklandığını sanıyorum. Ki bu yüzden bilimde ilerlediğimiz kadar felsefede ilerleyemiyoruz çünkü o da daha döngüsel bir zamana sahip. Sahip olduğumuz bir bilgiyi yerine daha güveniliri gelene kadar silemiyoruz; ama hala antik felsefe düşüncelerinden bahsedebilir, hatta onları modern düşünce biçimleriyle yarıştırabiliriz. Düşünce modellerinin dairesinin ortasında durur ve aralarında gezinebiliriz; bilimdeyse bir gerçek, arkasındakileri gölgede bırakır.
You can't go in there. Çeviri : Oraya giremezsiniz. Fakat cümlenin ingilizcesinde sırf gelecekten bahsetmezken türkçede otomatik olarak eylem gelecekte tanımlanıyor. Cümle bir bakıma tüm zamanları içeriyor. Oraya giremezdiniz, Oraya giremiyorsunuz ve de giremezsiniz. Mesela şöyle bir çeviri olabilirdi: Oraya girememektesiniz. Yani oraya girememek konumundasiniz, durumundasınız. Fiili aldık zamandan bağımsız hale getirdik
Bence çevirisi mantıklı. Zaman bizim tarafımızdan geçmiş şimdi gelecek olarak değilde bir birinin ardından sırasıyla gerçekleşen olaylar olarak algılanır. Herhangi bir olaydan önce olan olaylar ve ya sonra olan olaylar. Burada "oraya giremezsiniz" gelecekte geçmesi bana mantıklı geliyor çünkü ne kadar zamandan bağımsız hale getirirseniz getirin şu an olduğunuz konumdan sonrasını belirtir bu durum. Yani bu fiili duyduğunuzdan ve ya gördüğünüzden sonra olacak olan belirtilir ya da olması gereken yani gelecek
Aymara dilindeki geçmiş ve gelecek konumlandırması çok ilginç. İlkel olan bu dilin sosyal becerileri desteklemesi anlamında geçmişte yaşanan tecrübeleri önlerine koyması bilgiyi bir sonraki kuşağa aktarma açısından faydalı olmuş olabilir. Tabi gıcıklık ta yapmış olabilirler :)
Dilciler olarak ekmek bana bana izlemek lazım bu videoyu. Nebuch Rustin Cohle'un quotatiton'larını incelediğin bir video yapar mısın ekstra olarak? Konusunu açtın merak ettik fikirlerini
Dostum rust cohle üstüne cümle kurulmaya değecek şeyler söylemiyor. twitter biosuna yazılacak şeyler söylüyor. mesela "Oyun bitti perde kapandı gerçek hayata hoş geldin." veya "İstersem çare, istemezsem bahane bulurum. Sen rahat ol!" gibi. (ikisini de Damar Sözler isimli bir siteden buldum az önce)
@@ozgurkarakoyun2397 düşünceleri yüzeysel bulmam onların derinliğine inilmesine değmeyecek düşünceler olduğu anlamına gelir. bu konuda başka bir açıklama istiyor musun?
@@ozgurkarakoyun2397 Hayır yok. Söyledikleri aktarılanlarından bağımsız olarak yüzeysel ve sen burada ne kadar derinine inmeye çalışsan da bana sadece mizahi geliyor bu çaba. Nihilist ve varoluşçu malnkolik şairlerin birbirini eğlemesi gibi yarattığınız sahne. Bir miktar analitik felsefeye aşina olan kimse için orada söylenenler ciddi olamaz. Süslü cümleler üzerine düşüneceksen dediğim gibi google'a "damar sözler" yaz veya git l'etranger filan oku. Konuyu tekrarlamak dışında bir şey yapacaksan diyalogu devam ettireyim, yoksa ben doydum bilgine.
janus un geçmişi yaşlı geleceği genç tasvirinden bahsederken ben o sırada ya geçmişe baktığımızda genç geleceğe baktığımızda ise yaşlı görmez miyiz kendimizi yorumunu yaparken ardından gelenlerle birlikte.. derken koptu bende şerefe
Tamamen saçmalıyor olabilirim çünkü konuyu yeterince araştırma zamanım pek olmadı - tamam tembellik de olabilir... - ama şimdi zaman eğer diğer temel kuvvetlerin hep çift taraflı ama kütle çekim kuvvetinin tek taraflı olmasından kaynaklanan dengesizlikse, bu dengesizlik şu an gözlemleyebildiğimiz tüm evrende mi? Çünkü evren genişli"yor" diyoruz. Ya da biz buradan gözlemlediğimiz için mi... Ya da başka bir evrende kütle çekim kuvvetine eşit başka bir kuvvet olursa mı zaman olmayacak? Ya da bu dünyada öyle bir kuvvet ortaya çıksa biz yaşayabilir miydik, ya da eğer öyle bir kuvvet çıkabilseydi zaman direkt yok mu olurdu yoksa karadeliğin içinden geçmiş gibi üç boyutlu hale mi gelirdi?
zihnimizin zamanı uzaklaştırarak bilgiyi daha saf bir şekilde elde etme çabasının sebebi sadece zamanla mı ilgili, yoksa yön, zaman, güzellik, çirkinlik vb. göreceli kavramları mı zihnimiz uzaklaştırarak daha somut bilgiler mi elde etmeye çalışıyor ?
Bu konuyu yıllar önce "öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler" isim ekşi sözlük başlığında okumuştum :) videoda daha detaya inilmis teşekkürler.
Aaa vay be nebuch sen bunu hipofiz anlattığın zamanki bir algısal zaman videonda da demiştin, o zaman ne dediğini anlamamıştım ama şim-idi puzzle yanındaki parçayla uydu 🤩
Buradan zamanın kendince bir fiziğinin ve boyutlarının olduğunu çıkarabilir miyiz? Farklı zaman algısı olan insan topluluklarının, zamanın farklı boyutlarının özelliklerini merkeze alarak zamansal algılarını inşaa ettiğini de? Bu iki soruyu bilemem ama insanların anlattığı şekilde yön bulamayan biri olarak Pompuraa lıların yön algısını öğrenmekle rahatlamış bulunmaktayım. Onlar anlatsa gideceğim hedefe varabilirim sanırım ^^
Norse mitolojisinde de hristiyan olup değiştirmeden önce zamanın döngüsel olduğunu tanrıların öldükten sonra kaostan tekrar doğduklarını okumuştum. Eski türk kültüründe acaba aynı mıydı? Eski türk dilini ve tarihini araştırırken artık buna kesinlikle dikkat edicem çünkü mesela nazilerin kullandığı sembolü binlerce yıl önce taşlara kazımışlar Her videonun sonunda hep araştırmam gereken tonla şey olduğunu anlıyorum :/
merkez olarak dünya ya da güneşi aldıklarında cisimlerin yönü sabit bir düzlemde algılanabilir hale getirilebiliyor fakat ya dünyayı ve güneşi de bir cisim olarak düşünürsek, merkez olarak neyi alacağız?
bu konuda defalarca açıklama yaptım, gerilim henüz yeni yaratılmışsa ne üzücü. saygısızlıklar karşılıklı, umarım bir gün insanlar ve web hizmnetleri arasındaki farkı daha net görebilir izleyiciler. o zamana kadar beni sevmesi önemsiz, nasıl sevdiği ise değil.
@@Nebuch saygısızlık karşısındaki duruşunu son derece haklı ve gerekli buluyorum. Söylemlerin coklugundan kaynakli bir gerilim oluyor ve gereksiz olan kismi bu bence. Ama tabi ki senin baktigin yerden bakarak söylemiyorum bunlari. Seyirci kismindan boyle hissediliyor. Elbette karar sizin.. çok severek izliyoruz :)
yeterince söylediğimi düşünmüyorum. gerilim de buradan benimle samimi bir bağ kurulabileceğini düşünen iyi niyetli bir kesimde oluyordur. o kesim ben ve samimiyetin en azından burada zıt anlamlara geldiğini belki bu şekilde sindirecektir.
Canımı en çok sıkan konu, korkunç bir durum var; şöyle ki geçmiş ve gelecek diye bir şey olmayabilir gibi geliyor, kendime saçmalık desem de, kendime dahi açıklayamıyorum
Türkçedeki 'gerçek' şimdiki zaman zaten -mekte/-makta ekiyle sağlanıyor. "Şu an gelmekteyim" o işin şu anda *yapılmakta* olduğunu, an içinde süreğen olduğunu ifade ediyor. İngilizcedeki "Present Continuous Tense"'in tam karşılığıdır; "I am coming right now". -yor eki zaten çok yeni bir ek ve içinde *geniş* zamanı da barındırıyor, o yüzden Türkçede bugün geniş zaman ve -yorlu şimdiki zaman kipleri arasında karışıklık var. Türkçe konuşanların, şimdiki zaman algısı içinde bir döngü var; "Dişlerimi her gün fırçalıyorum(?)" -Monochronic bir kültür için bu ifade tamamen absürt: I'm brushing my teeth everyday" yanlış bir ifade. Yani her günün bir anında dişlerimi fırçalama döngüsüne sahibim Türkçe mantıkta. Bu açıdan modern Türkçe, Asya köklerinde barındırdığı o döngüsel zamanı hala koruyor. 'Gerçek' şimdiki zaman geçmişte başlamış ve devam eden (-mekte) ve sahte şimdiki zaman (-yor) ise geniş bir zamanı ifade etmekte. Bu açıdan konunun uzmanı değilim ama Türkçenin ve Türk kültürünün polychronic muhteviyatı olduğunu düşünüyorum. Videoda iddia edildiği gibi monochronic bir kültürümüz değil. Zaten şöyle bir bakınca bunun yansımaları çarpıcı olarak duyumsanıyor. Bu konudaki(08:33) tespit makul değil kanımca. Belki Türkler de Japonlar gibi aslen monochronic olup, polychronic yaşayanlardandır yahut tarihi Türkçeden, modern Türkçeye geçişte kültürümüz monochronic bir dönüşüm içindedir ki -yor ekinin icadını bu dönüşüme bağlayabiliriz. Yine de bizim Türkçe ile kastettiğimiz Türkiye Türkçesi, tüm Türkçeyi kapsamıyor. Bizim dilimiz Oğuzca içinde bile Batı ve Doğu kolları arasında bu konuda farklılar var. O yüzden yekpare olarak Türkçe hakkında konuşmak zaten çok zor.
I Pet Goat II'ye guncel gozlerinle tekrar bir inceleme yapsan ne guzel olur. Daha ozet, dunyadaki guncel olaylar ve yeni kesfedilen bilgiler esliginde. Harika olurdu izlemesi.
Benim merak ettiğim geçmiş şimdi ve gelecekten başka bir şey var mı ? Mesela biz bu 3 ana zaman diliminden anlarız ancak başka dünyalardakiler bunun gibi binlerce zaman dilimini anlayabilirler mi ( videoda anlatıldıysa özür dilerim tam izlemedim )
Çok ilginç olurdu ama ben de zamanın dil gibi bir şey olduğunu düşünüyorum. Ne bileyim dil de aslında çok soyut ama bir şekilde ortak payda da buluşturuyor bizi. Zaman da öyle, herkes için soyut duygular hatta bir elmanın tadı ne kadar farklı ise zamanda öyle farklı ama nasıl elma deyince ortak bir referans noktası belirleyebiliyorsak, saat bir deyince de çoğunlukla bunu yapabiliyoruz. Ama zamanı hiç üç şekilde düşünüp yaşayabildiğimizi düşünmüyorum, öyle olması için üçe bölünme iz gerekirdi. Bir tarafımız hep geçmişi hatırlar yorumlardı, bir tarafımız anı "yaşardı" ve bir tarafımız geleceğe yönelik düşünceler üretirdi ki sonra geçmiş doğru mu değil mi kıyaslardı. Ama bu şekilde olmuyor, hiçbir insanın gerçekten bu şekilde yaşayabildiğini düşünmüyorum. Sürekli bir geçmiş içindeyiz zaten. Çoktan geçip gitmediğimizi ve bizim sadece zamana yetişmeye çalışmadığımızı kim söyleyebilir... O yüzden zamanın belki sadece dil için bile icat edilmiş olabileceğini düşünüyorum, konuşmak ya da buluşmak, diğer insanlara zamandan bahsetmek zorunda olmasak, çok daha farklı olabilirdi. Bu yüzden daha bu zaman dilimlerini bile tam olarak yaşayamazken daha fazlasını düşünmek... Belki zamanın üç boyutlu olduğu yerde olabilirdi. Belki o zaman beynimizin parçaları gibi çalışırdı anlarımız. Yani şimdiye geçmişin anları karışamazdı ama geçmiş hep anı toplardı; - gerçi şu an aklıma an geçmişe mi çekilir geleceğe mi sorusu geldi..... Yani gelecek çektiği için mi an geçmişe düşer yoksa geçmiş mi anı çeker ve yeni an gelecek olur...... -, yani belki her an kendi anına ait olurdu yalnızca ve sadece gerekli olduğunda bilgi aktarımı yapılırdı. Böyle bir dünyada geçmiş şimdi gelecek olarak değil ama tüm anlar da hayatta kalabilirdi belki. Ah şimdi Platon'un zaman için "idea" sının ne olabileceğini düşündüm. Belki olmazdı çünkü gerçek bir fikir değildir ve tüm ideaları zaman ve nesnelerden ayırmaya çalışıyoruz, doğmadan önce bile var olan bilgiden bahsediyor kendisi, yani zamandan sıyırmış oluyor. O zaman zamanın ideası olabilir mi ki.... Kafam karıştı 🙈 Önce zamanı zamandan sıyırma yolu olabilir belki, zamanın ileriye ve geri doğru sonsuz şekilde gittiğini düşünüyoruz ki bu da aslında zamanın çoktan idea olmak için sahip olması gereken önceliğe ve ve kalıcılığı sahip olduğunu gösterir, o yüzden belki zamanı zamandan değil ama kendi algımızdan sıyırdığımızda onun ideasına ulaşmış olabiliriz çünkü onu bölüp sonlandırma, yeniden başlattıran hep biziz. Aşırı saçmalamış olabilirim ahah kusura bakmayın.
alakasız olacak ama altyazı koymayı düşündün mü işitme engelliler için de yararlı olur ama ben kendim için de dinlerken aynı zamanda okurken anlamam daha kolay oluyo
Otomatikman yapılabiliyor bilmiyorum ama ben sanki bir yerde izleyiciler de altyazı koyabiliyor gibi görmüştüm ama emin değilim maalesef belki kanal sahibi bir şey yapınca o izleyicilere açılıyordur. İngilizce olsa o da güzel olurdu ama belki kanalın yayılmasını istemiyorlardır.
@@cloudberry7241 eğer nebuch o özelliği açarsa biz altyazı koyabiliriz ama bu durumda herkes koyabildiğinden yazım yanlışları olur kendisinin yapması en doğrusu o da çok zahmetli olur tabi uzun ve full konuşma videolar
bir fikriniz varsa yazin okuyalim ya s.... sizin yok bildirm geldi sevindim yok iyiki varsin... vs yorumlarinizi. eski videolarin alti entelüktell yazi yorumlarla dolu!
Yeterince cambly esprisi yapıldığı için an itibari ile yorumunda cambly göndermesi yapanı banlıyorum. banlanınca yazdıklarınızı sadece siz görebiliyorsunuz ve banlandığınız size haber verilmiyor (bu yüzden senelerce herhalde okuyorumdur diye boşa yorum yazanlar var sadfgasfdwsa) o yüzden siz aynaya bakıp "benim daha önce bir esprinin yapılıp yapılmadığına dair hiçbir endişem yok, bu yüzden elbette mizah anlayışım kalitesiz" diyemediğiniz için onlarca kişiyi banlamak zorunda kalıyorum millet. soğuk savaşlardan veya diğer "boşum aaabi, boş muhabbet moruq, boşçuyuz" tarzı içeriklerden edindiğiniz mizah anlayışına göz açtırmıyorum.
zaten yorumlarda genel olarak hiçbir şeye göz açtırmıyorum asdfasdfsadf. yani zor yoldan halledeceğiz yine.
Sen muhteşemsin kdlkdşcjd
@@noluyolanneleroluyo5298 Cambly şakası yapmak için mi slslslelelemsmsmsösöe
birini banlamak 0.1 saniye. (internet hızın yüksekse 0.05'e kadar iner) bana hava hoş, 15 senedir kimler kimler denedi.
@@noluyolanneleroluyo5298 çirkin ifadeleri banlıyorum. yani bir şey olmaz.
@@Nebuch çok örnek bir insansınız siz özellikle bu konuda. Trollerle mücadelede kolay gelsin. Malum bitmiyorlar. Geçen Barış Özcanın yayınında da kendilerini belli ettiler. Yazık cidden.
''Ancak bu videoda dil öğrenmekle ilgili herhangi bir uygulamanın reklamı yok.''.
sdasdasd kahkaha attim o sahnede
:D
Olmuş kadar oldu
Cambly var diye korkmuştum
bi cambly alsa gerçekten fena olmazmış 3 kuruş bi şey kazanırdn abi :)
Cambly reklamı korkusuyla artık izliyoruz video adında dil geçiyorsa
Ehhehhe...Reklam konusunda başarılı olduklarını gösteriyor, "Cambly ve İngilizce çağrışımı."
ücretsiz ders kodu da nebuchun ağzından çıkan kelimelerin ilk harflerinde gizli
İşten gelmiş yorgun halde uyumaya hazırlanırken, bildirim gelince uyumaktan vazgeçtim toparlanıp koltuğuma oturdum. Sanki bir dostum sohbete gelmiş gibi.
Seviliyorsun. Sana saygı duyuyorum.
Kendine ayırdığın zamanı bizimle paylaştığın için teşekkürler.
Diller en büyük ilgi alanlarımdan biri bununla zamanı birleştirince ortaya çok güzel bir şey çıkmış.Teşekkürler.
Canım atalarım dilime easter egg koymuş
9:15 "You can't take a picture of this. It's already gone." "Six Feet Under"
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.
-Ahmet Hamdi Tanpınar
Dilde zaman bahsinin geçtiği, üstüne düşünülesi ifadelerin başlıcası olabilir Tanpınar’ın mısraları. Ayrıca videoya bayıldım.
Hiç bir fiziksellik olmasa bile zaman hep var olacaktır çünkü biz aslında zamana sebep olan şeyin ta kendisiyiz. Nöronlarımızdaki impuls atımlarımızın, olmakta olan diğer olaylarla (beynimizdeki diğer nöronlar da dahil) olan sıralanma ilişkisi, zaman algımızı oluşturmakta. Yani hiç birşey olmasa bile biz oldukça zaman da olacaktır. "Benliğin olmadığı bir durumda zaman var mı?" diye simüle düşünce deneyi yapmak, hatalı bir sonuca varmamıza sebep olacaktır çünkü benlik kritik bir değişkendir. Bir bilgisayara kendini sildikten sonra evreni simule etmesini söyleyemezsiniz çünkü simule etmenin koşullarından birini ortadan kaldırmış olursunuz. Banlasanda kendime not bırakayım bari.
Dostum neden banlayayım ne güzel fikirlerini yazmışsın bana?
geçenlerde kapalı bir emlakçının önünden geçerken , kapısında '' ŞİMDİ GELECEĞİM'' yazıyordu ,,,, ara sıra zihnimi boşaltmak için bu cümleyi düşünüyorum ,,,, herkese tavsiye ederim : ) mevlananın mesnevisinde ,,,, ''zamansızlığın içine gir '' diye bi cümle okumuştum..... böyle bir algı biçimi var biliyorum ama anlatamıyorum : ) çünkü şim'di' anlatılacak bir şey değil : ) düşündürücü güzel video için teşekkürler.iyi araştırmalar.
İki gün uyumadığında zaman algısı biter hep aynı an içindesindir. mesela, sadece eylemleri hatırlarsın ve kendi kendini şunu söylerken bulursun, “ben bunu dün yaptım yok yok bugün yo hayır dünden önceki gün”
Dilin ve halkların kelimelere verdikleri anlamlar çok ilginç olabiliyor bazen. Örneğin hayat hakkında ne düşündüğünü kelimeler ile görebiliyoruz ya da zaman hakkında.
Mesela bazıları zaman akıyor diyor. Bazıları ise zaman geçiyor. Burada zamana bakış açıları belli oluyor. Sizin de dediğiniz gibi bazıları için geçmiş ve gelecek yok mesela ve onların dilinde zaman geçer denmez zannımca.
Sümerler mesela ok resmi çizdiklerinde bu hem ok hem de hayat anlamına gelirmiş.(Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabından öğrendim.) Hayat onlar için ok gibi yaydan çıkmasının ardından ilerliyor ve bir sonuca ulaşıyor anlamı çıkarabiliriz.
Demem o ki üzerine kafa yorulacak bİ' konu gerçekten...
Bu videoyu zamandan alınmış bir kesit olarak düşünebiliriz. Konuştuğun süre boyunca seninle eş zamanlı olarak biz de senin konuştuğun evrendeyiz ama videoyu durdurup,yavaşlatıp,ileri sardığımızda zamanla oynamış oluyoruz. Aslında bu videoyu tam olarak 1 saniye yaptığımızda neler olup bittiğini anlayamayız. Galiba bu, zamanın sadece zihnimizde şekillendiğini gösteriyor.
Ama o bir saniye çok derin olsaydı? Yani düzüne olarak değil ama boyutsal olarak çok kapsamlı olsaydı? Beynimiz daha hızlı çalışsaydı, konuşmak yerine daha hızlı bir yolumuz olsaydı... Telepati yapabilseydik o bir saniye yetebilirdi mesela. Ama şimdi telepatiyi cidden kelimelerle mi yapardı yoksa direkt aklındaki anlamı mı bize yollardı? Eğer anlam bize yollansaydı bizim yine de onu açıp yine kelimelerle değerlendirmemiz gerekecekti. Ya da belki o kadar içimize işleyen bir şekilde yollardı ki biz yolladığını fark etmezdik ve o anlama sahip olarak yeniden var olurduk belki. Her neyse yani o bir saniye değerine derinliğine veya bizim algılama hızımıza göre değişir muhtemelen. Ama bu telepati şeysi aklıma şey getirdi, sürekli işlemler yapıyoruz, anlamları alıyor, çıkarıyoruz, geri veriyoruz. Yani aslında bizim bu zamana şahit olmamız gerekmezdi; beynimiz zamandan bile hızlı bir şekilde tüm işlemi yapar ve biz sadece sonucu görürdük, sadece sonuca sahip olurduk. Ama o zaman elimizde kalan yaşamın özü mü olurdu ölümün mü onu bir türlü anlayamıyorum. Yani biz o an gerçekten yaşıyor mu olurduk yoksa çoktan ölmüş mü.......
Son çıkarımlarını çok çarpıcı buldum. Zaman algımızın bireylerde farklılık göstermesi bir iletişim engeli. Yılların ise sanki bir sepette elmaymış gibi sayılmasının yanlış olduğunu veya ölüm zamanımızın bir cetvelin ucunda gibi görerek hayatını belli zamansal kalıplar içinde değerlendirmenin yanlış olduğunu bir kaç zamandır düşünüyordum çünkü bu aslında harekete geçmek için çoğu insanın disiplini terketmesinin ana sebeplerinden biri olduğunu düşünüyorum, kendimi de dahil ederek.
Arrival filminde de döngüsel zamandan bahsediliyordu... zaman ile ilgili anlatımları anlayabilmek algilayabilmek cok zor
Çok teşekkür ederim 😊 çalışmalarının devamını bekliyorum 👍 harikasın...
Dune serisinde fark ettiğim ve beni çok düşündüren bir konu..
Epey mesai harcamışsın belli emeklerine sağlık çok aydınlatıcı olmuş..
Aklıma bir Fransız filminde izlediğim sahne geldi:ruclips.net/video/PqkdFe4llAM/видео.html genel olarak düşündüğümüzde ki bunu kelimelerle yapıyoruz ve dolayısıyla konuştuğumuzda da farklı bir boyuta geçtişimizden, o anki eylemimiz ve günlük yaşantımızı bırakıp, andan sıyrılmamızdan bahsediyor. O yüzden belki biz zamanı düşünceden sıyırmıyoruz ama biz düşündüğümüzde zamandan sıyrılmış oluyoruz. Çünkü gerçekten bir eylem yaparken, yani zamanın akışına dahilken, geçmişimizi hatırlamamız önemli olmaz çünkü geçmişimiz zaten o an olduğumuz kişinin içindedir ve o kişiyle birlikte anı yaşarız, böylece gelecek de ardından gelir, zamana hala dahilizdir. Ama durduğumuzda, düşündüğümüzde ve bir şeye baktığımızda onun zamanını durduruyor gibi oluyoruz ve bizim zaman algımız da tamamen kayboluyor. Çünkü eylemler bizi mekana bağlar ve çoğunlukla biz zamanı da mekana göre algılıyoruz. Ki bu eyleme bence gündelik konuşmalar da yani bizi o anki uğraşa odaklayacak herhangi bir şey dahil olabilir belki. Ama düşünmeye başladığımızda önce bir kendimizi o akıştan çekmiş oluyoruz, o yüzden belki anı yaşarken düşünemediğimiz için zaman idealardan uzak kalıyordur. Ama aynı şekilde zamanın ilerleyişini aslında kendimizi aradan çektiğimizde görebiliyoruz veya o zaman bir nesneye baktığımızda onun da zamanını durdurmuş olmamız gerek aslında ama hep o nesnenin nereden geldiğinden, nasıl daha iyi hale gelebileceğine kadar zamanını ilgilendiren birçok soru sorarız. O yüzden aslında ne kadar istemiş olsak da fikirlerden zamanı sıyırmabildiğimizi düşünmüyorum, ama eğer sıyrılıyorsa bunun düşünce dünyasının zamanının bizim zaman akışımızla aynı olmadığından kaynaklandığını sanıyorum. Ki bu yüzden bilimde ilerlediğimiz kadar felsefede ilerleyemiyoruz çünkü o da daha döngüsel bir zamana sahip. Sahip olduğumuz bir bilgiyi yerine daha güveniliri gelene kadar silemiyoruz; ama hala antik felsefe düşüncelerinden bahsedebilir, hatta onları modern düşünce biçimleriyle yarıştırabiliriz. Düşünce modellerinin dairesinin ortasında durur ve aralarında gezinebiliriz; bilimdeyse bir gerçek, arkasındakileri gölgede bırakır.
You can't go in there.
Çeviri : Oraya giremezsiniz.
Fakat cümlenin ingilizcesinde sırf gelecekten bahsetmezken türkçede otomatik olarak eylem gelecekte tanımlanıyor. Cümle bir bakıma tüm zamanları içeriyor. Oraya giremezdiniz, Oraya giremiyorsunuz ve de giremezsiniz. Mesela şöyle bir çeviri olabilirdi: Oraya girememektesiniz. Yani oraya girememek konumundasiniz, durumundasınız. Fiili aldık zamandan bağımsız hale getirdik
Bence çevirisi mantıklı. Zaman bizim tarafımızdan geçmiş şimdi gelecek olarak değilde bir birinin ardından sırasıyla gerçekleşen olaylar olarak algılanır. Herhangi bir olaydan önce olan olaylar ve ya sonra olan olaylar. Burada "oraya giremezsiniz" gelecekte geçmesi bana mantıklı geliyor çünkü ne kadar zamandan bağımsız hale getirirseniz getirin şu an olduğunuz konumdan sonrasını belirtir bu durum. Yani bu fiili duyduğunuzdan ve ya gördüğünüzden sonra olacak olan belirtilir ya da olması gereken yani gelecek
tam olarak öyle değil -maz -mez sıfat belirtiyor sonuçta. oraya giremez durumdasınız gibi de düşünebiliriz
Reklam iğnelemesi hoşuma gitti
Aymara dilindeki geçmiş ve gelecek konumlandırması çok ilginç. İlkel olan bu dilin sosyal becerileri desteklemesi anlamında geçmişte yaşanan tecrübeleri önlerine koyması bilgiyi bir sonraki kuşağa aktarma açısından faydalı olmuş olabilir. Tabi gıcıklık ta yapmış olabilirler :)
Loki dizisinin sezon finalinden sonra tekrardan bu videoyu izlemeye geldim.
Dilciler olarak ekmek bana bana izlemek lazım bu videoyu. Nebuch Rustin Cohle'un quotatiton'larını incelediğin bir video yapar mısın ekstra olarak? Konusunu açtın merak ettik fikirlerini
Dostum rust cohle üstüne cümle kurulmaya değecek şeyler söylemiyor. twitter biosuna yazılacak şeyler söylüyor. mesela "Oyun bitti perde kapandı gerçek hayata hoş geldin." veya "İstersem çare, istemezsem bahane bulurum. Sen rahat ol!" gibi. (ikisini de Damar Sözler isimli bir siteden buldum az önce)
@@ozgurkarakoyun2397 düşünceleri yüzeysel bulmam onların derinliğine inilmesine değmeyecek düşünceler olduğu anlamına gelir. bu konuda başka bir açıklama istiyor musun?
@@ozgurkarakoyun2397 Hayır yok. Söyledikleri aktarılanlarından bağımsız olarak yüzeysel ve sen burada ne kadar derinine inmeye çalışsan da bana sadece mizahi geliyor bu çaba. Nihilist ve varoluşçu malnkolik şairlerin birbirini eğlemesi gibi yarattığınız sahne. Bir miktar analitik felsefeye aşina olan kimse için orada söylenenler ciddi olamaz. Süslü cümleler üzerine düşüneceksen dediğim gibi google'a "damar sözler" yaz veya git l'etranger filan oku. Konuyu tekrarlamak dışında bir şey yapacaksan diyalogu devam ettireyim, yoksa ben doydum bilgine.
janus un geçmişi yaşlı geleceği genç tasvirinden bahsederken ben o sırada ya geçmişe baktığımızda genç geleceğe baktığımızda ise yaşlı görmez miyiz kendimizi yorumunu yaparken ardından gelenlerle birlikte.. derken koptu bende şerefe
Iyiki denk geldim 😉👏
Videolarında videoyu yaparken beslendiğin edebi eserleri veya araştırma eserlerini videonun altında yazar mısın zahmet olmazsa?
Tamamen saçmalıyor olabilirim çünkü konuyu yeterince araştırma zamanım pek olmadı - tamam tembellik de olabilir... - ama şimdi zaman eğer diğer temel kuvvetlerin hep çift taraflı ama kütle çekim kuvvetinin tek taraflı olmasından kaynaklanan dengesizlikse, bu dengesizlik şu an gözlemleyebildiğimiz tüm evrende mi? Çünkü evren genişli"yor" diyoruz. Ya da biz buradan gözlemlediğimiz için mi... Ya da başka bir evrende kütle çekim kuvvetine eşit başka bir kuvvet olursa mı zaman olmayacak? Ya da bu dünyada öyle bir kuvvet ortaya çıksa biz yaşayabilir miydik, ya da eğer öyle bir kuvvet çıkabilseydi zaman direkt yok mu olurdu yoksa karadeliğin içinden geçmiş gibi üç boyutlu hale mi gelirdi?
zihnimizin zamanı uzaklaştırarak bilgiyi daha saf bir şekilde elde etme çabasının sebebi sadece zamanla mı ilgili, yoksa yön, zaman, güzellik, çirkinlik vb. göreceli kavramları mı zihnimiz uzaklaştırarak daha somut bilgiler mi elde etmeye çalışıyor ?
"Zaman evrenin dokusuna işlenmiş gibidir"
Evrenin Harikaları
Bu bölüm çok güzeldi.
Bu konuyu yıllar önce "öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler" isim ekşi sözlük başlığında okumuştum :) videoda daha detaya inilmis teşekkürler.
Linkini atabilir misin
Bu ara gündem olan 2020nin başindan beri bitmeyen kötü olaylarla iligli düşüncelerin neler?
Keşke kanala da katılabilseydim...
Çok iyi anlatım..Lacan'ın dil psikolojisine (Bilinçaltı okuma) az çok aşinaydım.Bu video çok iyi oldu..
Güzel gönderme
Şuan geldiğimiz noktada bu dediğini bile reklama çevirecek bir ortam var. Korkunç
Aaa vay be nebuch sen bunu hipofiz anlattığın zamanki bir algısal zaman videonda da demiştin, o zaman ne dediğini anlamamıştım ama şim-idi puzzle yanındaki parçayla uydu 🤩
Ben hipofiz diye bir şey anlatmadım.
@@Nebuch anamm😳 epifiz aklim fikrim hipofizde 😂
@@Nebuch Epifiz demeye korkmuştur...
Buradan zamanın kendince bir fiziğinin ve boyutlarının olduğunu çıkarabilir miyiz? Farklı zaman algısı olan insan topluluklarının, zamanın farklı boyutlarının özelliklerini merkeze alarak zamansal algılarını inşaa ettiğini de? Bu iki soruyu bilemem ama insanların anlattığı şekilde yön bulamayan biri olarak Pompuraa lıların yön algısını öğrenmekle rahatlamış bulunmaktayım. Onlar anlatsa gideceğim hedefe varabilirim sanırım ^^
Norse mitolojisinde de hristiyan olup değiştirmeden önce zamanın döngüsel olduğunu tanrıların öldükten sonra kaostan tekrar doğduklarını okumuştum. Eski türk kültüründe acaba aynı mıydı? Eski türk dilini ve tarihini araştırırken artık buna kesinlikle dikkat edicem çünkü mesela nazilerin kullandığı sembolü binlerce yıl önce taşlara kazımışlar
Her videonun sonunda hep araştırmam gereken tonla şey olduğunu anlıyorum :/
Her şeyden bağımsız olarak bireyin kendi içerisinde düşünmesi; dil ve zaman olgusunun tam olarak neresinde kalıyor?
süper
merkez olarak dünya ya da güneşi aldıklarında cisimlerin yönü sabit bir düzlemde algılanabilir hale getirilebiliyor fakat ya dünyayı ve güneşi de bir cisim olarak düşünürsek, merkez olarak neyi alacağız?
Çok ilgi çekiciydii
Çok güzel konu
Bu banlama olayı seni seven ve çirkin ifadelerde bulunmayan herkesin üzerinde de bir gerilim yarattı bence.
bu konuda defalarca açıklama yaptım, gerilim henüz yeni yaratılmışsa ne üzücü. saygısızlıklar karşılıklı, umarım bir gün insanlar ve web hizmnetleri arasındaki farkı daha net görebilir izleyiciler. o zamana kadar beni sevmesi önemsiz, nasıl sevdiği ise değil.
@@Nebuch saygısızlık karşısındaki duruşunu son derece haklı ve gerekli buluyorum.
Söylemlerin coklugundan kaynakli bir gerilim oluyor ve gereksiz olan kismi bu bence. Ama tabi ki senin baktigin yerden bakarak söylemiyorum bunlari. Seyirci kismindan boyle hissediliyor. Elbette karar sizin..
çok severek izliyoruz :)
yeterince söylediğimi düşünmüyorum. gerilim de buradan benimle samimi bir bağ kurulabileceğini düşünen iyi niyetli bir kesimde oluyordur. o kesim ben ve samimiyetin en azından burada zıt anlamlara geldiğini belki bu şekilde sindirecektir.
Gizli sponsor Cambly
Ne oldu video gelmiyor, sezon bitti mi?
Bu videoların ses kayıtlarını podcast olarak spotify'a yüklemeni öneriyorum.
Hayır.
Canımı en çok sıkan konu, korkunç bir durum var; şöyle ki geçmiş ve gelecek diye bir şey olmayabilir gibi geliyor, kendime saçmalık desem de, kendime dahi açıklayamıyorum
Cambly reklamı diye geldim yokmuş gidiyorum :p
Video için teşekkürler abi. 😸
Ben seni niye bu kadar sevdim..
Nebuch kanalını takip etmeye yeni başladım o yüzden henüz izlemedigim bir çok videosu var acaba Nebuch hangi bölümden mezun olmuştur?
gençler, hep ilk soru bu değil mi? lise mezunuyum.
@@Nebuch teşekkürler ama insanı yorum ,analiz ve bilginize hayran bırakıyorsunuz :))
@@Nebuch üniversite okumadınmı?
@@AB-zx3dc Anlaşamıyoruz sanırım?
@@Nebuch yo sadece merak ettim Felsefe bölümü falan okudunmu diye. Yoksa kendin mi heves edib araştırarak öyrendin
💘
Türkçedeki 'gerçek' şimdiki zaman zaten -mekte/-makta ekiyle sağlanıyor.
"Şu an gelmekteyim" o işin şu anda *yapılmakta* olduğunu, an içinde süreğen olduğunu ifade ediyor. İngilizcedeki "Present Continuous Tense"'in tam karşılığıdır; "I am coming right now".
-yor eki zaten çok yeni bir ek ve içinde *geniş* zamanı da barındırıyor, o yüzden Türkçede bugün geniş zaman ve -yorlu şimdiki zaman kipleri arasında karışıklık var. Türkçe konuşanların, şimdiki zaman algısı içinde bir döngü var; "Dişlerimi her gün fırçalıyorum(?)" -Monochronic bir kültür için bu ifade tamamen absürt: I'm brushing my teeth everyday" yanlış bir ifade.
Yani her günün bir anında dişlerimi fırçalama döngüsüne sahibim Türkçe mantıkta. Bu açıdan modern Türkçe, Asya köklerinde barındırdığı o döngüsel zamanı hala koruyor. 'Gerçek' şimdiki zaman geçmişte başlamış ve devam eden (-mekte) ve sahte şimdiki zaman (-yor) ise geniş bir zamanı ifade etmekte.
Bu açıdan konunun uzmanı değilim ama Türkçenin ve Türk kültürünün polychronic muhteviyatı olduğunu düşünüyorum. Videoda iddia edildiği gibi monochronic bir kültürümüz değil. Zaten şöyle bir bakınca bunun yansımaları çarpıcı olarak duyumsanıyor.
Bu konudaki(08:33) tespit makul değil kanımca. Belki Türkler de Japonlar gibi aslen monochronic olup, polychronic yaşayanlardandır yahut tarihi Türkçeden, modern Türkçeye geçişte kültürümüz monochronic bir dönüşüm içindedir ki -yor ekinin icadını bu dönüşüme bağlayabiliriz.
Yine de bizim Türkçe ile kastettiğimiz Türkiye Türkçesi, tüm Türkçeyi kapsamıyor. Bizim dilimiz Oğuzca içinde bile Batı ve Doğu kolları arasında bu konuda farklılar var. O yüzden yekpare olarak Türkçe hakkında konuşmak zaten çok zor.
Bir an italki reklamı sandım ki...
Aklıma 22.12.2012 geldi bir anda.
əgər yadıva gəlirsə hər yer boş idi(Carona kimi).Uşaqlığıma getdim gəldim.
Zamanın bir yönü varmidir sence varsa bu 3 boyutlu acimizla hangi yöndedir
kanalda hali hazırda zaman oku konusuyla ilgili bir video var gerçekten merak etsen arar bulurdun.
Ses önceki videolara göre daha kötü gibi, sanki kozmik bir güç konuşuyor.
I Pet Goat II'ye guncel gozlerinle tekrar bir inceleme yapsan ne guzel olur. Daha ozet, dunyadaki guncel olaylar ve yeni kesfedilen bilgiler esliginde. Harika olurdu izlemesi.
Şimdi kelimesine daha önce hiç bu yönden bakmamıştım
Son vakitlerde attığın videoların konusu çok iyi
3 boyutlu zaman ne demek? kafam çok karıştı aklımda hiçbir şey aklımda canlanmadı :(
yani Türkçe meali, zaman ve diller arasındaki çizgiyi anlatıyorum salaklar diyor.
Abi videoyu atar atmaz geldim
(2. Oldu 😊)
Neden film tavsiye etmiyorsun?
Neden etsin ?
Benim merak ettiğim geçmiş şimdi ve gelecekten başka bir şey var mı ? Mesela biz bu 3 ana zaman diliminden anlarız ancak başka dünyalardakiler bunun gibi binlerce zaman dilimini anlayabilirler mi ( videoda anlatıldıysa özür dilerim tam izlemedim )
Çok ilginç olurdu ama ben de zamanın dil gibi bir şey olduğunu düşünüyorum. Ne bileyim dil de aslında çok soyut ama bir şekilde ortak payda da buluşturuyor bizi. Zaman da öyle, herkes için soyut duygular hatta bir elmanın tadı ne kadar farklı ise zamanda öyle farklı ama nasıl elma deyince ortak bir referans noktası belirleyebiliyorsak, saat bir deyince de çoğunlukla bunu yapabiliyoruz. Ama zamanı hiç üç şekilde düşünüp yaşayabildiğimizi düşünmüyorum, öyle olması için üçe bölünme iz gerekirdi. Bir tarafımız hep geçmişi hatırlar yorumlardı, bir tarafımız anı "yaşardı" ve bir tarafımız geleceğe yönelik düşünceler üretirdi ki sonra geçmiş doğru mu değil mi kıyaslardı. Ama bu şekilde olmuyor, hiçbir insanın gerçekten bu şekilde yaşayabildiğini düşünmüyorum. Sürekli bir geçmiş içindeyiz zaten. Çoktan geçip gitmediğimizi ve bizim sadece zamana yetişmeye çalışmadığımızı kim söyleyebilir... O yüzden zamanın belki sadece dil için bile icat edilmiş olabileceğini düşünüyorum, konuşmak ya da buluşmak, diğer insanlara zamandan bahsetmek zorunda olmasak, çok daha farklı olabilirdi. Bu yüzden daha bu zaman dilimlerini bile tam olarak yaşayamazken daha fazlasını düşünmek... Belki zamanın üç boyutlu olduğu yerde olabilirdi. Belki o zaman beynimizin parçaları gibi çalışırdı anlarımız. Yani şimdiye geçmişin anları karışamazdı ama geçmiş hep anı toplardı; - gerçi şu an aklıma an geçmişe mi çekilir geleceğe mi sorusu geldi..... Yani gelecek çektiği için mi an geçmişe düşer yoksa geçmiş mi anı çeker ve yeni an gelecek olur...... -, yani belki her an kendi anına ait olurdu yalnızca ve sadece gerekli olduğunda bilgi aktarımı yapılırdı. Böyle bir dünyada geçmiş şimdi gelecek olarak değil ama tüm anlar da hayatta kalabilirdi belki. Ah şimdi Platon'un zaman için "idea" sının ne olabileceğini düşündüm. Belki olmazdı çünkü gerçek bir fikir değildir ve tüm ideaları zaman ve nesnelerden ayırmaya çalışıyoruz, doğmadan önce bile var olan bilgiden bahsediyor kendisi, yani zamandan sıyırmış oluyor. O zaman zamanın ideası olabilir mi ki.... Kafam karıştı 🙈 Önce zamanı zamandan sıyırma yolu olabilir belki, zamanın ileriye ve geri doğru sonsuz şekilde gittiğini düşünüyoruz ki bu da aslında zamanın çoktan idea olmak için sahip olması gereken önceliğe ve ve kalıcılığı sahip olduğunu gösterir, o yüzden belki zamanı zamandan değil ama kendi algımızdan sıyırdığımızda onun ideasına ulaşmış olabiliriz çünkü onu bölüp sonlandırma, yeniden başlattıran hep biziz. Aşırı saçmalamış olabilirim ahah kusura bakmayın.
şimdi
7:12 Pompura'mı, anlamadım tam olarak
Pormpuraaw sanırım.
-deprem oluyor!!!
-ne zaman?
-şimdi
-hee deprem geçmişte kaldı desene :)
alakasız olacak ama altyazı koymayı düşündün mü işitme engelliler için de yararlı olur ama ben kendim için de dinlerken aynı zamanda okurken anlamam daha kolay oluyo
Otomatikman yapılabiliyor bilmiyorum ama ben sanki bir yerde izleyiciler de altyazı koyabiliyor gibi görmüştüm ama emin değilim maalesef belki kanal sahibi bir şey yapınca o izleyicilere açılıyordur. İngilizce olsa o da güzel olurdu ama belki kanalın yayılmasını istemiyorlardır.
@@cloudberry7241 izleyiciler yapabiliyor ama kanal sahibinin onaylaması gerek gözükmesi için
@@cloudberry7241 eğer nebuch o özelliği açarsa biz altyazı koyabiliriz ama bu durumda herkes koyabildiğinden yazım yanlışları olur kendisinin yapması en doğrusu o da çok zahmetli olur tabi uzun ve full konuşma videolar
.
Madalyanın diğer yüzü ayın karanlık tarafı mı?
bir fikriniz varsa yazin okuyalim ya s.... sizin yok bildirm geldi sevindim yok iyiki varsin... vs yorumlarinizi. eski videolarin alti entelüktell yazi yorumlarla dolu!
Çok entelüktell bir yorum, tebrikler.