Jeon Jungkook ile hayal et // SERİ-BÖLÜM 1 // "Cezası yüzünden şeytan bi kızı korumakla görevlendirilir fakat..." 📍Lütfen okuyun📍 Merhaba arkadaşlar Çarşamba günü hikaye atamadım ama Pazar gününe kısmet oldu. Bunun için üzgünüm gerçekten derslerden dolayı unutuyorum çoğu şeyi. Bu benim ilk serim ve bi istek üzerine yazmaya karar verdim. Umarım beğenilir sizi seviyorum💖 🔮Hikaye tamamen hayal ürünüdür 🪄Kapak ve hikaye bana aittir 🔮İstek alıyorum 🪄İyi okumalar 🎧Shakira -Chantaje⚡ 🩵Jeon Jungkook - 436 yaş 🩷Jung Jessi - 22 yaş ** 1. BÖLÜM: GÖREV VE GÜNAH ** 🕯️Hikaye🕯️ Jessi'den Merhaba ben Jung Jessi 22 yaşında üniversite okuyan bi kızım. Ailemle aram iyi ama kendi evimde yaşıyorum. Fazla klasik bi hayatım var belki evet fakat hiç kimsenin bilmediği şeylerde var... Jeon Jungkook'tan Lanet olsun böyle cezaya! Sırf cinsel hayatım fazla(?) aktif diye ve bu ihtiyaçlarımı masum kişilerle gideriyorum diye babam yani Tanrı beni cezalandırdı. Hemde nasıl ceza! Beni dünyada sıradan bi kızı korumak için görevlendirdi. Neymiş kendimi düzeltip ona layık bi evlat gibi davranmayı öğrenmeliymişim. Şaka gibi resmen. Ya bi şeytan kötülük yerine iyilik yapar mı be?! Benim gibi güçlü birini işeyaramaz bi kızı korumak için görevlendirdi. Buna fazla sinirim bozulmuştu. Ama ben o kıza iyilik değil kötülük yapayımda görsün gününü. Onun yüzünden artık sadece onun etrafında olup onu gözetlemem gerekiyor. --- Yazardan💫 Jeon Jungkook, bu düşüncelerle derin bir nefes aldı ve gökyüzüne baktı. Kendi içinde bir savaş veriyordu; bir yanda lanetli kaderi, diğer yanda kibirli gururu. Jessi'yi gözetlemeye karar vermişti, ama bunu yaparken onun hayatını cehenneme çevirmekten başka bir amacı yoktu. "Masum mu?" diye mırıldandı kendi kendine. "Bu dünya zaten acımasız bir yer, ona biraz daha acı çektirmenin ne zararı varki?" diye sinsice düşündü Fakat Jessi'yi ilk kez gördüğünde işler değişmeye başladı. Onunla karşılaştığı o ilk an, beklediğinden çok farklıydı. Jessi'nin yüzünde, hayatında gördüğü en saf gülümsemelerden biri vardı. Yüzü çok güzeldi. Saf bi güzelliği vardı genç kızın. Gözlerinde ise çocukça bir merak ve masumiyet ışıldıyordu. Jungkook bir an duraksadı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu; bu kadar saf ve savunmasız birine zarar vermek, düşündüğü kadar kolay değildi. Fakat o bi şeytandı değil mi? Bu onun için çok kolay olmalıydı. Jessi onu fark etmemişti bile. Sonuçta Jungkook bir şeytan ve özel güçleri vardı. Jungkook gölge gibi onu izlemeye devam etti. Jessi’nin günleri sıradan bir şekilde geçiyordu; dersler, arkadaşlarıyla buluşmalar ve ailesiyle vakit geçirmek. Jungkook sıkılmıştı her gün aynı şeylerden. Bir şeytan olarak o bile şaşırmıştı "bi insan bu kadar fazla mı sıkıcı hayat yaşar? " diye düşündü. Ama bir gün Jessi'nin etrafında karanlık bir enerji hissetti. Yaklaşan bir tehlikenin varlığı onu tedirgin etmişti. Biliyordu bu enerji bu dünyadan değildi. Bu kötü enerji oldukça güclü birine aitti. Jungkook düşünmeye başladı. Eğer onun dünyasından kendisi tehlikeli bir varlık bu güçsüz kıza bi şey yaparsa babasının canını okuyacağını biliyordu. Çünkü babası verdiği görevin her zaman en iyi şekilde yerine getirilmesini emrederdi. Jessi’nin etrafında dolanan bu tehlike, Jungkooka görevinin ne kadar ciddi olduğunu anlamasına yetti. "Eğer o kıza zarar gelirse, bu cezadan asla kurtulamam" diye düşündü kendi kendine. "Ama sadece korumak yetmez. Onu bu dünyanın kötülüklerinden uzak tutmam lazım" diye düşündü Jungkook Böylece, istemese de Jessi’nin yanında kalmaya karar verdi. Onu koruyacak, ama bir yandan da kendi eğlencesi için küçük oyunlar oynayacaktı. Jessi ise bu karanlık varlığın hayatındaki yerini fark etmeye başladığında, her şey çok geç olacaktı... Jungkook, Jessi’nin rutinine hızla alışmıştı. Sabahları üniversiteye gidişini, sınıfta arkadaşlarıyla olan sohbetlerini, kütüphanede geçirdiği saatleri adım adım takip ediyordu. Kimi zaman onun ne kadar sıradan bir hayat sürdüğünü düşünerek, bu cezayı daha da saçma buluyordu. Bir gün, Jessi’nin ders bitiminde kütüphaneye gitmediğini fark etti. Merakla peşinden gitti ve Jessi’yi üniversitenin arka bahçesinde tek başına otururken buldu. Elinde bir kitap vardı, ama sayfalarını çevirmiyordu. Jungkook onun yüzündeki hüznü fark etti. Normalde Jessi her zaman gülümserdi, ama bu sefer farklıydı. “Ne derdi var ki bu kızın?” diye düşündü kendi kendine. Ama bu düşünce hızla yerini bir başka düşünceye bıraktı. "Neden ilgileniyorum ki?" O sırada Jessi birden ayağa kalktı ve etrafa bakındı. Jungkook bir an için görünmezliğini yitirdiğini düşünüp korktu ama Jessi kimseyi göremeyince tekrar yerine oturdu. Jessi derin bir iç çekişle kitabı çantasına koydu. “Bazen...” diye mırıldandı Jessi “Keşke biri beni gerçekten görebilse.” Bu sözler Jungkook’un içini bir an için garip bir hisle doldurdu. Jessi’nin yalnızlığı, onun içinde bir yankı bulmuştu. Ama hemen bu düşünceleri kafasından silkeledi. O bir şeytandı, bu kızın duygusal yüklerini paylaşmak onun işi değildi. Fakat Jessi'nin yalnızlığı, Jungkook’un dikkatini çekecek kadar belirgindi. O günden sonra, Jessi’nin çevresinde bir şeylerin değiştiğini fark etti. Hissetmişti Jeon bu kızın gizlediği bi şeyler olduğunu. Jessi, eskisi kadar neşeli değildi. Sürekli bir huzursuzluk, bir tedirginlik hissiyle doluydu. Jungkook bunun kendi varlığından kaynaklandığını düşündü. Ne de olsa bir şeytanın yakınında olmak, kimse için huzur verici olamazdı. Jessi’nin üniversitedeki günleri, Jungkook’un düşündüğünden daha sıkıcıydı. Ancak bir gün, Jessi’yi takip ederken onun en yakın arkadaşlarıyla buluştuğu bir kafeye gitti. Jessi'nin arkadaşlarıyla olan sohbetlerini dinlemek Jungkook için yeni bir eğlence kaynağı olmuştu. Onun hayatının sıradanlığı, bir şeytan için bile şaşırtıcıydı. Ancak Jessi’nin arkadaşları arasında, özellikle bir kişi dikkatini çekmişti: Henry. Henry, Jessi’nin en yakın arkadaşıydı, fazla yakın hemde. Henry'nin ona karşı duyduğu koruma içgüdüsü, Jungkook’un hoşuna gitmiyordu. Jessi’nin ona güveniyor olması, Jungkook’u rahatsız ediyordu. O, bu dünyada Jessi’yi gerçekten anlayan tek kişi olmalıydı, bu yüzden Henry'nin varlığına bir türlü tahammül edemiyordu. Bu rahatsızlık, Jungkook’un Henry’e karşı istemsiz bi düşmanlık beslemesine neden oldu. Bir akşam, Jessi eve dönerken yağmur yağmaya başladı. Jessi, şemsiyesini unuttuğu için koşar adımlarla en yakın binaya sığındı. Jungkook, onu izlemeye devam ederken, Jessi'nin yanı başında duran bir adamın kötü niyetle ona doğru yaklaştığını fark etti. Adamın niyetini anlamak zor değildi. Jungkook'un içindeki öfke kabardı. "Bu benim işim," dedi kendi kendine. "O kızı ben korkutacağım sadece ben başka kimse değil." Ama Jessi'nin başına bir şey gelmesine izin veremezdi. Jungkook, ani bir hareketle adamın karşısına çıktı. O anda adamın yüzü soldu ve gözleri korkuyla doldu. Gözle görülemeyen bu karanlık varlık karşısında, bir an bile korkudan duraksamadan kaçtı. Jungkook adamın ondan korkmasından zevk alırken Jessi, adamın aniden kaçışını anlamadı, ama yine de rahat bir nefes aldı. Jungkook ise kendi kendine gülümsedi. "Belki de bu ceza, düşündüğüm kadar kötü değildir" diye mırıldandı. Jessi'nin hayatına müdahale etmek düşündüğünden daha eğlenceli olabilirdi. Ancak bu düşüncelerinin arasında, Jessi'nin masumiyeti Jungkook'un içinde bir yerlerde küçük bir çatlak oluşturuyordu. Kötülük yapmak için yaratılmış biri, iyi biri olmaya mecbur bırakıldığında ne olurdu? Jungkook’un bu dünyadaki varlığı, hem Jessi'nin hem de kendi kaderini değiştirecek gibi görünüyordu. Bir sonraki gün, Jungkook, Jessi'nin hayatına daha fazla müdahale etmeye karar verdi. Onun en derin korkularını açığa çıkaracak, ama aynı zamanda onu hem korkutup hem koruyarakkendi eğlencesini bulacaktı. Böylece hem cezasını yerine getirecek hem de babasına olan öfkesini biraz olsun dindirebilecekti. Ama bu plan, düşündüğü kadar basit olmayacaktı... BÖLÜM-1 SONU🔮 Bi sonraki bölümde görüşmek üzere 💜
Jeon Jungkook ile hayal et // SERİ-BÖLÜM 1 //
"Cezası yüzünden şeytan bi kızı korumakla görevlendirilir fakat..."
📍Lütfen okuyun📍
Merhaba arkadaşlar Çarşamba günü hikaye atamadım ama Pazar gününe kısmet oldu. Bunun için üzgünüm gerçekten derslerden dolayı unutuyorum çoğu şeyi. Bu benim ilk serim ve bi istek üzerine yazmaya karar verdim. Umarım beğenilir sizi seviyorum💖
🔮Hikaye tamamen hayal ürünüdür
🪄Kapak ve hikaye bana aittir
🔮İstek alıyorum
🪄İyi okumalar
🎧Shakira -Chantaje⚡
🩵Jeon Jungkook - 436 yaş
🩷Jung Jessi - 22 yaş
** 1. BÖLÜM: GÖREV VE GÜNAH **
🕯️Hikaye🕯️
Jessi'den
Merhaba ben Jung Jessi 22 yaşında üniversite okuyan bi kızım. Ailemle aram iyi ama kendi evimde yaşıyorum. Fazla klasik bi hayatım var belki evet fakat hiç kimsenin bilmediği şeylerde var...
Jeon Jungkook'tan
Lanet olsun böyle cezaya! Sırf cinsel hayatım fazla(?) aktif diye ve bu ihtiyaçlarımı masum kişilerle gideriyorum diye babam yani Tanrı beni cezalandırdı. Hemde nasıl ceza! Beni dünyada sıradan bi kızı korumak için görevlendirdi. Neymiş kendimi düzeltip ona layık bi evlat gibi davranmayı öğrenmeliymişim. Şaka gibi resmen. Ya bi şeytan kötülük yerine iyilik yapar mı be?! Benim gibi güçlü birini işeyaramaz bi kızı korumak için görevlendirdi. Buna fazla sinirim bozulmuştu. Ama ben o kıza iyilik değil kötülük yapayımda görsün gününü. Onun yüzünden artık sadece onun etrafında olup onu gözetlemem gerekiyor.
---
Yazardan💫
Jeon Jungkook, bu düşüncelerle derin bir nefes aldı ve gökyüzüne baktı. Kendi içinde bir savaş veriyordu; bir yanda lanetli kaderi, diğer yanda kibirli gururu. Jessi'yi gözetlemeye karar vermişti, ama bunu yaparken onun hayatını cehenneme çevirmekten başka bir amacı yoktu.
"Masum mu?" diye mırıldandı kendi kendine. "Bu dünya zaten acımasız bir yer, ona biraz daha acı çektirmenin ne zararı varki?" diye sinsice düşündü
Fakat Jessi'yi ilk kez gördüğünde işler değişmeye başladı. Onunla karşılaştığı o ilk an, beklediğinden çok farklıydı. Jessi'nin yüzünde, hayatında gördüğü en saf gülümsemelerden biri vardı. Yüzü çok güzeldi. Saf bi güzelliği vardı genç kızın. Gözlerinde ise çocukça bir merak ve masumiyet ışıldıyordu. Jungkook bir an duraksadı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu; bu kadar saf ve savunmasız birine zarar vermek, düşündüğü kadar kolay değildi. Fakat o bi şeytandı değil mi? Bu onun için çok kolay olmalıydı.
Jessi onu fark etmemişti bile. Sonuçta Jungkook bir şeytan ve özel güçleri vardı. Jungkook gölge gibi onu izlemeye devam etti. Jessi’nin günleri sıradan bir şekilde geçiyordu; dersler, arkadaşlarıyla buluşmalar ve ailesiyle vakit geçirmek. Jungkook sıkılmıştı her gün aynı şeylerden. Bir şeytan olarak o bile şaşırmıştı "bi insan bu kadar fazla mı sıkıcı hayat yaşar? " diye düşündü. Ama bir gün Jessi'nin etrafında karanlık bir enerji hissetti. Yaklaşan bir tehlikenin varlığı onu tedirgin etmişti. Biliyordu bu enerji bu dünyadan değildi. Bu kötü enerji oldukça güclü birine aitti. Jungkook düşünmeye başladı. Eğer onun dünyasından kendisi tehlikeli bir varlık bu güçsüz kıza bi şey yaparsa babasının canını okuyacağını biliyordu. Çünkü babası verdiği görevin her zaman en iyi şekilde yerine getirilmesini emrederdi. Jessi’nin etrafında dolanan bu tehlike, Jungkooka görevinin ne kadar ciddi olduğunu anlamasına yetti.
"Eğer o kıza zarar gelirse, bu cezadan asla kurtulamam" diye düşündü kendi kendine. "Ama sadece korumak yetmez. Onu bu dünyanın kötülüklerinden uzak tutmam lazım" diye düşündü Jungkook
Böylece, istemese de Jessi’nin yanında kalmaya karar verdi. Onu koruyacak, ama bir yandan da kendi eğlencesi için küçük oyunlar oynayacaktı. Jessi ise bu karanlık varlığın hayatındaki yerini fark etmeye başladığında, her şey çok geç olacaktı...
Jungkook, Jessi’nin rutinine hızla alışmıştı. Sabahları üniversiteye gidişini, sınıfta arkadaşlarıyla olan sohbetlerini, kütüphanede geçirdiği saatleri adım adım takip ediyordu. Kimi zaman onun ne kadar sıradan bir hayat sürdüğünü düşünerek, bu cezayı daha da saçma buluyordu.
Bir gün, Jessi’nin ders bitiminde kütüphaneye gitmediğini fark etti. Merakla peşinden gitti ve Jessi’yi üniversitenin arka bahçesinde tek başına otururken buldu. Elinde bir kitap vardı, ama sayfalarını çevirmiyordu. Jungkook onun yüzündeki hüznü fark etti. Normalde Jessi her zaman gülümserdi, ama bu sefer farklıydı.
“Ne derdi var ki bu kızın?” diye düşündü kendi kendine. Ama bu düşünce hızla yerini bir başka düşünceye bıraktı. "Neden ilgileniyorum ki?"
O sırada Jessi birden ayağa kalktı ve etrafa bakındı. Jungkook bir an için görünmezliğini yitirdiğini düşünüp korktu ama Jessi kimseyi göremeyince tekrar yerine oturdu. Jessi derin bir iç çekişle kitabı çantasına koydu.
“Bazen...” diye mırıldandı Jessi
“Keşke biri beni gerçekten görebilse.”
Bu sözler Jungkook’un içini bir an için garip bir hisle doldurdu. Jessi’nin yalnızlığı, onun içinde bir yankı bulmuştu. Ama hemen bu düşünceleri kafasından silkeledi. O bir şeytandı, bu kızın duygusal yüklerini paylaşmak onun işi değildi.
Fakat Jessi'nin yalnızlığı, Jungkook’un dikkatini çekecek kadar belirgindi. O günden sonra, Jessi’nin çevresinde bir şeylerin değiştiğini fark etti. Hissetmişti Jeon bu kızın gizlediği bi şeyler olduğunu. Jessi, eskisi kadar neşeli değildi. Sürekli bir huzursuzluk, bir tedirginlik hissiyle doluydu. Jungkook bunun kendi varlığından kaynaklandığını düşündü. Ne de olsa bir şeytanın yakınında olmak, kimse için huzur verici olamazdı.
Jessi’nin üniversitedeki günleri, Jungkook’un düşündüğünden daha sıkıcıydı. Ancak bir gün, Jessi’yi takip ederken onun en yakın arkadaşlarıyla buluştuğu bir kafeye gitti. Jessi'nin arkadaşlarıyla olan sohbetlerini dinlemek Jungkook için yeni bir eğlence kaynağı olmuştu. Onun hayatının sıradanlığı, bir şeytan için bile şaşırtıcıydı. Ancak Jessi’nin arkadaşları arasında, özellikle bir kişi dikkatini çekmişti: Henry.
Henry, Jessi’nin en yakın arkadaşıydı, fazla yakın hemde. Henry'nin ona karşı duyduğu koruma içgüdüsü, Jungkook’un hoşuna gitmiyordu. Jessi’nin ona güveniyor olması, Jungkook’u rahatsız ediyordu. O, bu dünyada Jessi’yi gerçekten anlayan tek kişi olmalıydı, bu yüzden Henry'nin varlığına bir türlü tahammül edemiyordu. Bu rahatsızlık, Jungkook’un Henry’e karşı istemsiz bi düşmanlık beslemesine neden oldu.
Bir akşam, Jessi eve dönerken yağmur yağmaya başladı. Jessi, şemsiyesini unuttuğu için koşar adımlarla en yakın binaya sığındı. Jungkook, onu izlemeye devam ederken, Jessi'nin yanı başında duran bir adamın kötü niyetle ona doğru yaklaştığını fark etti. Adamın niyetini anlamak zor değildi. Jungkook'un içindeki öfke kabardı. "Bu benim işim," dedi kendi kendine. "O kızı ben korkutacağım sadece ben başka kimse değil."
Ama Jessi'nin başına bir şey gelmesine izin veremezdi. Jungkook, ani bir hareketle adamın karşısına çıktı. O anda adamın yüzü soldu ve gözleri korkuyla doldu. Gözle görülemeyen bu karanlık varlık karşısında, bir an bile korkudan duraksamadan kaçtı.
Jungkook adamın ondan korkmasından zevk alırken Jessi, adamın aniden kaçışını anlamadı, ama yine de rahat bir nefes aldı. Jungkook ise kendi kendine gülümsedi. "Belki de bu ceza, düşündüğüm kadar kötü değildir" diye mırıldandı. Jessi'nin hayatına müdahale etmek düşündüğünden daha eğlenceli olabilirdi.
Ancak bu düşüncelerinin arasında, Jessi'nin masumiyeti Jungkook'un içinde bir yerlerde küçük bir çatlak oluşturuyordu. Kötülük yapmak için yaratılmış biri, iyi biri olmaya mecbur bırakıldığında ne olurdu? Jungkook’un bu dünyadaki varlığı, hem Jessi'nin hem de kendi kaderini değiştirecek gibi görünüyordu.
Bir sonraki gün, Jungkook, Jessi'nin hayatına daha fazla müdahale etmeye karar verdi. Onun en derin korkularını açığa çıkaracak, ama aynı zamanda onu hem korkutup hem koruyarakkendi eğlencesini bulacaktı. Böylece hem cezasını yerine getirecek hem de babasına olan öfkesini biraz olsun dindirebilecekti. Ama bu plan, düşündüğü kadar basit olmayacaktı...
BÖLÜM-1 SONU🔮
Bi sonraki bölümde görüşmek üzere 💜
Çok güzel olmuş ellerine sağlık
@@Coolnight-h9s teşekkür ederim💖
Ben istemiştim çok mutluyum❤
@@K-popfan1-t9p evettt tabiiki senin için yazdım ve mutlu olmana sevindim💜
@@jeonjungkookismyworld 2. Bòlum
@@K-popfan1-t9p gelicek ama bu gün değil biraz sabır ve 2.bölüm ilkinden daha güzel olucak:)
@@jeonjungkookismyworld bida kine kızı biri zorbaların ortaya çıkmak zorunda kalsın tanrı ona o okulda öğrenci kılına girdirsin
@@K-popfan1-t9p teklifini göz önünde bulundurucam fakat mini bi yardıma ihtiyacım var yardım edermisin?