Bu içerik, Plaza Köylüleri belgeselinin konusu olan, plaza çalışanlarının şehri terk edip şehirle bağlantılı işler yapması, temasında, Prof. Dr. Yıldırım Şentürk'e yönlendirilen soruların, cevaplarından oluşmaktadır. Belgeselde kullanılmayan bölümlerle birlikte derlenip arşiv amacıyla yüklenmiştir.
İstanbul hayatı öğrendiğim şehirdir. Herkesin hayatının bir döneminde bu tarz bir metropolde yaşaması gerektiğini düşünüyorum. İnsanların istanbulda yaşamasının görünen büyük sebebi ekonomik olmakla birlikte bence bilinçaltımızda yatan açgözlülüğün olduğunu düşünüyorum. Ben gidemesemde tiyatro, konser, gece hayatı, binbir türlü yemek imkanı binbir türlü aktiviteye ulaşabilme imkanı, yeni çıkan ürünlerin veya hzmetlerin genel olarak pilot şehri olması; kısaca tüketemeyeceğimiz kadar ürün olsa da olmasını istiyoruz, var olması bizi tatmin ediyor. Serpme kahvaltıda çok çeşit olması karnımızdan önce gözümüzü doyurması gibi düşünebilirsiniz. Birazda sürü piskolojisi etkiside var. Sonuç olarak kısır döngüye giriliyor. İnsanlar daha fazla hizmete ulaşabildiği için büyük şehirleri tercih ediyor, büyük şehirlerde daha fazla insan olduğu için daha fazla yatırım alıp geliştiriliyor daha fazla hizmet sağlanıyor tekrardan bu bolluk daha fazla insan çekiyor. Kısır döngü işte.
"Beyaz yakalı" Terimini duyunca aklıma direk "Sarı mercedes/Fikrimin ince gülü" Filminin başrolünü oynayan İlyas SALMAN'ın oynadığı "Bayram" karakteri aklıma geliyor.
Videodaki çoğu durumun farkında olan bunları içselleştirmiş bir beyaz yaka olarak çıkarımların çoğuna katılıyorum mesele şu ki halinden memnun olmayan ve farkındalığı yüksek olan beyaz yakalılar durumu değiştirmek için bir alternatif yaratamıyor ya da risk alamıyor. Hocamıza teşekkürler zihnimde belli noktaların tamamlanmasını sağladı.
Hocanın tespitleri çok keskin. Bu farkındalıklar önemli bana kalırsa, nasıl düzeltiriz’e odaklanmak gerek. O da herkesin kişisel yolculuğu. Kendimize dönüp bakacağız artık. Yaşadığımız ama farkına bile varmadığımız detayları fark etmemizi sağlıyor her bir tespit. Plaza Köylüleri’ni de izleyip beğenmiştim, bu ham röportaj hali de gayet tamamlayıcı.
Yaşadığınız ama farkına varmadığınız değil… konuşmacının bahsettiklerine henüz sıra gelmemiş çok daha başka ve öncelikli şeyler farkediyoruz. Gayet üstten bir bakış açısına sahip şekilde konuyu tanımlamış.
Müthiş doğru tespit, nasıl değiştirilebilir diye çok doğru sorular soran yorumlar var. Değişim ancak siyasetin / mevcut politikanın kendine çeki düzen vermesi ile mümkün. Bu da aslında örgütlü mücadele ile olur. İmrendiğimiz ülkelerde olan budur, baktığımızda çok aktif bir stk ve sendika ile siyasi erklere doğru uyarıyı veren ve kenti müteahhitler ve çeteler için değil insanlar ve hatta hayvanlar için yaşattıklarını görüyoruz.
Tabire göre bir "beyaz yakalı"yım. Beyaz yakalı dediğimiz kitle üzerine çekilen bu videoların artık sadece ciddi bir mobbing olduğunu düşünüyorum. Ben yıllarımı verdim okudum, çalıştım, sabahladım. Eğitimli bir birey olarak yetiştim yetiştirildim. Bunun, bu kadar yıllarca emeğimin sonucu olarak tabi ki refah içinde şehirde yaşamayı, yeri gelirse parkı/havuzu olan sitelerde oturmayı (kaldı ki bu günümüzde çok normal bir durum. Herkes müstakil evlere bahçelere sahip olmak ister ama bu maddiyat içinde olmak çok zor) isterim. Çok daha fazlasını hak ediyorum. Çocuğuma da kendime de hayat verebilmek için maalesef sürekli çalışmak zorundayım. Şu dünyada hangi insan sürekli çalışıp, videoda dediğiniz gibi bu yoğun kentlerde sıkışmayı ve yine videoda sürekli bahsedilen koşturmaca içinde olmayı ister ki? Bu ülkede yaşıyorsak, bize yeni ve farklı (insani) bir düzen sunmayı devlet/şirket/belediye yapmıyorsa bu beyaz yakalı üzerinden prim yapılacak bir konu değil. Ben belki de şehri, ışıkları, plazaya gitmeyi seviyor olabilirim. Neden sürekli bunu kötüleme gereği içinde bu video çeken insanlar? Bu kadar genellemenin sebebi nedir? Ya da herkes zaten bu sorunları yaşıyorken ama mecburi olarak kaçamıyorken bir de sizden duyup tekrar tekrar sorunları gün yüzüne neden çıkartalım? Bu tarz videolarda konunun merkezi beyaz yaka ve insan olmamalı. Bu kadar emeğimize karşılık bize hiçbir şey veremeyen firma, belediye, devlet gibi kalemler konu olmalı. Sözün özü, içerik uğruna boş konuşmaya gerek yok. Kimse aidatı veriyor diye sadece parkta ben oturayım havuza ben gireyim demiyor emin olun. Basit bir park ve rezidans uğruna savaşmıyoruz yani. Siz çok yanlış anlamışsınız ve maalesef videoda da konulara çok karışık ve ayrı değinmişsiniz. Her konudan bir şey söyleyim de haklı bir içerik yapmış gibi olayım amacı güdülmüş. Spesifik ve doğru bir değerlendirme yok.
Ha bire tüketmeye hazır olan tek bir kesim var, o da beyaz yakalılar. Mavi yaka daha ağır şartlarda ve daha çok çalışıyor, onlar bu kadar tüketemiyor ama. Bir dengesizlik söz konusu ve bu elbette dile getirilecek. Kavramların tanımını karıştırıyorsunuz (Mobbing böyle bir şey değil)
Başka kimse tüketmiyor ha, hadi ordan. Mavi yaka beyaz yaka çatışması mı konumuz? İkisi de çalışan sınıftır, emeklerini satarlar. Kimi beyaz yakanın çalışma koşulları mavi yakadan kötü de olabilir mesele çalışma koşulları ise. Bir mavi yaka kazandığının tamamını ya da fazlasını harcarken beyaz yaka birikim yapabilir mesele tüketim ise. Diğer yorumlarda bahsedildiği gibi egemen sınıfların, sermaye sahipleri ve siyasetçiler oluyor bunlar, lüksün lüksü harcamaları varken, ortalama bir beyaz yakanın bir ömür kazanacağı parayı kolayca savurabilirken kimse birşey demiyor. Siyasetçiler milletin parasını çarçur ediyor buna kimse demiyor beyaz yaka kazandığı 3 kuruş parayla ailesine güvenli bir yaşam için sitede oturuyor, bu refah adacığında yaşamak oluyor. Bir derdiniz varsa gidin onları araştırıp tespit sıçın.
Hocam beyaz yakaliligin insani olcutlere getirilmesi lazim biz tr de 45 saat calisiyoruz ogle tatili ile birlikte gunde 10 saat is yerindesin. Avrupada adam 38nsaat calisma hibrit evden calisma 2 haftada bir cumalar tatil hayat budur
Güzel tespitler olsa da, “site aidatını vergi olarak verip heryerin düzelmesini istemiyorsun” gibi hatalı yorumlar da var. Sitelerde toplanmanın ana sebebi ayrıcalık arayışı değil, belli bir standart arayışı. Bu da aslında modern bir şehirde doğal olarak olması gereken şey. Avrupa’da bunu bulurken burada bulamama sebebi de vergi vermemek değil, bunların nasıl kullanıldığı, kaynakların nasıl yönetildiği.
Ayrıca sitenin tek geliri verilen aidatlarken belediyelerin tek geliri vergiler değildir. Vergiler ve aidatlar üzerinden bir benzetme yapmak komik olmuş gerçekten
Dön dolaş hep aynı muhabbetler.Dunyadan haberi olmayan akademisyenler havanda su dovmeden nasil para kazanacak?Bu ara beyaz yakadan ekmek yiyorlar iste.
Beyaz yaka klasik apartmanlarda yaşamıyorlar , rezidans , site evleri , gökdelenler içinde mutluluktan uzak , güruh olma olasılıkları yüksek , devlet her yere imar açıp orta sınıfı çok şımarttılar.
ister orta düzey ister C level ol bir zaman sonra (düven öküzü) gibi aynı şeyi yaptıkça işin anlamı kalmıyor zamanın paradan daha değerli olduğunun farkına vardım
Bundan 14 yıl önce henüz bu furya pek başlamamışken kırsala yerleştim. O zamandan beri de eşimle birlikte geçimimizi doğal bal, arı ürünleri ve arı kolonisi satışı yaparak sağlıyoruz. Bükşehirlerden kırsala taşınanların yoğun yaşadığı bir ilçenin köyündeyiz. Bu seçimi yaparkenki beklentilerimden gerçek hayatta karşılık bulanlar da bulmayanlar da oldu. Ancak şunu söyleyebilirim, kırsala taşınmak, bunu yapan insan sayısı arttıkça, eskiye nazaran pratik anlamda kolaylaşıyor fakat ekonomik anlamda zorlaşıyor. Yıldırım beyin tespitleri şaşırtıcı derecede isabetli, tabi anlatısında eksikler, katılmayacağım noktalar da var. Akademinin bu tersine göçe olan ilgisi giderek artıyor gibi görünüyor. Birçok doktora öğrencisi bizleri araştırmaya geliyor 🤪. Ekonomik krizin derinleşmesiyle ürünlerimi satmakta zorlandığım, biraz reklama ihtiyacım olduğu için buraya bu yorumu bırakıyorum. Eğer doğal arı ürünlerine ilgi duyuyorsanız ya da yanlızca bizi merak ediyorsanız üretimlerimizi ve gündelik hayattan kesitleri paylaştığımız instagram sayfamız instagram.com/1yeniyasam
Şehirleri güvenli yapmak devletin ve belediyelerin görevidir. Şehirlerin güvenliği ve parkları yok ise, insanların kendi imkanları ile kendilerine böyle alanlar sağlamaya çalışmaları da en doğal haklarıdır. Bu haklarını kullanan insanları, adeta devletin görevini yapmıyor olmasından sorumluymuşlar gibi suçlamaya kimsenin hakkı olamaz. Ne mecburiyeti var adamların? Zaten devlete görevini yapması için vergisini veriyor, daha ne yapsın? Herkesin aktivist olmasını mı bekliyorsunuz? Hele hele sitelerde oturan insanların "sadece benim çocuğumun parkı olsun, sadece benim güvenliğim olsun" dediğini iddia etmek kadar çirkin bir iftira! Nasıl uyduruyorsunuz böyle şeyleri?
Osur osur tespit kas profsun nasıl olsa. Adam zaten kendisi çevresine zarar vermemekle birinci görevini yapıyor. Hem işyerinde öpsünler hem mahallede öpsünler hem de gelsin profun birisi "yetmez, bütün şehirin kırolarının da öpmesi lazım" desin. Hadi ordan, kendin sanki bağcılarda oturuyorsun.
Bu ne saçma çıkarım. Bütün belediyeler bir sürü vergi alıyor ama hizmet vermiyor. Kimse vergi vermez ne demek? Bahsettiğiniz beyaz yakalılar vergi gelirinin çoğunu sağlıyor.
Alan razı veren razı, herkesin kafasi cok calisiyor, her seyi goruyor da beyaz yakalilar mi bi haber? Yok aylarca taksidini odeyecegi tatile gidiyor falan, gecin artik bunlari. Calisip kazaniyorlar, taksidini de odeyip gidiyorlar, sanki pesin verince elinden para cikmiyor, ha taksitle odemissin ha pesin, afedersiniz it gibi calisiyor insanlar, odemeyi kredi kartiyla yapacaklar diye tatile gitmeyecekler mi ? Irdeleyecek baska konular bulun artik kendinize. Bu arada beyaz yakali degilim ama herkesin birbirinden duyup, gorup cektigi ayni videolar ve arastirmalardan gina geldi artik.
Bu içerik, Plaza Köylüleri belgeselinin konusu olan, plaza çalışanlarının şehri terk edip şehirle bağlantılı işler yapması, temasında, Prof. Dr. Yıldırım Şentürk'e yönlendirilen soruların, cevaplarından oluşmaktadır. Belgeselde kullanılmayan bölümlerle birlikte derlenip arşiv amacıyla yüklenmiştir.
Bu beyefendiden daha çok dinlemek istiyorum. Önerdiği kitapları içmek istiyorum.
İstanbul hayatı öğrendiğim şehirdir. Herkesin hayatının bir döneminde bu tarz bir metropolde yaşaması gerektiğini düşünüyorum.
İnsanların istanbulda yaşamasının görünen büyük sebebi ekonomik olmakla birlikte bence bilinçaltımızda yatan açgözlülüğün olduğunu düşünüyorum. Ben gidemesemde tiyatro, konser, gece hayatı, binbir türlü yemek imkanı binbir türlü aktiviteye ulaşabilme imkanı, yeni çıkan ürünlerin veya hzmetlerin genel olarak pilot şehri olması; kısaca tüketemeyeceğimiz kadar ürün olsa da olmasını istiyoruz, var olması bizi tatmin ediyor. Serpme kahvaltıda çok çeşit olması karnımızdan önce gözümüzü doyurması gibi düşünebilirsiniz. Birazda sürü piskolojisi etkiside var. Sonuç olarak kısır döngüye giriliyor. İnsanlar daha fazla hizmete ulaşabildiği için büyük şehirleri tercih ediyor, büyük şehirlerde daha fazla insan olduğu için daha fazla yatırım alıp geliştiriliyor daha fazla hizmet sağlanıyor tekrardan bu bolluk daha fazla insan çekiyor. Kısır döngü işte.
"Beyaz yakalı" Terimini duyunca aklıma direk "Sarı mercedes/Fikrimin ince gülü" Filminin başrolünü oynayan İlyas SALMAN'ın oynadığı "Bayram" karakteri aklıma geliyor.
Videodaki çoğu durumun farkında olan bunları içselleştirmiş bir beyaz yaka olarak çıkarımların çoğuna katılıyorum mesele şu ki halinden memnun olmayan ve farkındalığı yüksek olan beyaz yakalılar durumu değiştirmek için bir alternatif yaratamıyor ya da risk alamıyor. Hocamıza teşekkürler zihnimde belli noktaların tamamlanmasını sağladı.
Hocanın tespitleri çok keskin. Bu farkındalıklar önemli bana kalırsa, nasıl düzeltiriz’e odaklanmak gerek. O da herkesin kişisel yolculuğu. Kendimize dönüp bakacağız artık. Yaşadığımız ama farkına bile varmadığımız detayları fark etmemizi sağlıyor her bir tespit. Plaza Köylüleri’ni de izleyip beğenmiştim, bu ham röportaj hali de gayet tamamlayıcı.
Yaşadığınız ama farkına varmadığınız değil… konuşmacının bahsettiklerine henüz sıra gelmemiş çok daha başka ve öncelikli şeyler farkediyoruz. Gayet üstten bir bakış açısına sahip şekilde konuyu tanımlamış.
Müthiş doğru tespit, nasıl değiştirilebilir diye çok doğru sorular soran yorumlar var. Değişim ancak siyasetin / mevcut politikanın kendine çeki düzen vermesi ile mümkün. Bu da aslında örgütlü mücadele ile olur. İmrendiğimiz ülkelerde olan budur, baktığımızda çok aktif bir stk ve sendika ile siyasi erklere doğru uyarıyı veren ve kenti müteahhitler ve çeteler için değil insanlar ve hatta hayvanlar için yaşattıklarını görüyoruz.
Tabire göre bir "beyaz yakalı"yım. Beyaz yakalı dediğimiz kitle üzerine çekilen bu videoların artık sadece ciddi bir mobbing olduğunu düşünüyorum. Ben yıllarımı verdim okudum, çalıştım, sabahladım. Eğitimli bir birey olarak yetiştim yetiştirildim. Bunun, bu kadar yıllarca emeğimin sonucu olarak tabi ki refah içinde şehirde yaşamayı, yeri gelirse parkı/havuzu olan sitelerde oturmayı (kaldı ki bu günümüzde çok normal bir durum. Herkes müstakil evlere bahçelere sahip olmak ister ama bu maddiyat içinde olmak çok zor) isterim. Çok daha fazlasını hak ediyorum. Çocuğuma da kendime de hayat verebilmek için maalesef sürekli çalışmak zorundayım. Şu dünyada hangi insan sürekli çalışıp, videoda dediğiniz gibi bu yoğun kentlerde sıkışmayı ve yine videoda sürekli bahsedilen koşturmaca içinde olmayı ister ki? Bu ülkede yaşıyorsak, bize yeni ve farklı (insani) bir düzen sunmayı devlet/şirket/belediye yapmıyorsa bu beyaz yakalı üzerinden prim yapılacak bir konu değil. Ben belki de şehri, ışıkları, plazaya gitmeyi seviyor olabilirim. Neden sürekli bunu kötüleme gereği içinde bu video çeken insanlar? Bu kadar genellemenin sebebi nedir? Ya da herkes zaten bu sorunları yaşıyorken ama mecburi olarak kaçamıyorken bir de sizden duyup tekrar tekrar sorunları gün yüzüne neden çıkartalım? Bu tarz videolarda konunun merkezi beyaz yaka ve insan olmamalı. Bu kadar emeğimize karşılık bize hiçbir şey veremeyen firma, belediye, devlet gibi kalemler konu olmalı. Sözün özü, içerik uğruna boş konuşmaya gerek yok. Kimse aidatı veriyor diye sadece parkta ben oturayım havuza ben gireyim demiyor emin olun. Basit bir park ve rezidans uğruna savaşmıyoruz yani. Siz çok yanlış anlamışsınız ve maalesef videoda da konulara çok karışık ve ayrı değinmişsiniz. Her konudan bir şey söyleyim de haklı bir içerik yapmış gibi olayım amacı güdülmüş. Spesifik ve doğru bir değerlendirme yok.
Ağzına sağlık kardeşim.
Nokta.
Ha bire tüketmeye hazır olan tek bir kesim var, o da beyaz yakalılar. Mavi yaka daha ağır şartlarda ve daha çok çalışıyor, onlar bu kadar tüketemiyor ama. Bir dengesizlik söz konusu ve bu elbette dile getirilecek. Kavramların tanımını karıştırıyorsunuz (Mobbing böyle bir şey değil)
Başka kimse tüketmiyor ha, hadi ordan. Mavi yaka beyaz yaka çatışması mı konumuz? İkisi de çalışan sınıftır, emeklerini satarlar. Kimi beyaz yakanın çalışma koşulları mavi yakadan kötü de olabilir mesele çalışma koşulları ise. Bir mavi yaka kazandığının tamamını ya da fazlasını harcarken beyaz yaka birikim yapabilir mesele tüketim ise.
Diğer yorumlarda bahsedildiği gibi egemen sınıfların, sermaye sahipleri ve siyasetçiler oluyor bunlar, lüksün lüksü harcamaları varken, ortalama bir beyaz yakanın bir ömür kazanacağı parayı kolayca savurabilirken kimse birşey demiyor. Siyasetçiler milletin parasını çarçur ediyor buna kimse demiyor beyaz yaka kazandığı 3 kuruş parayla ailesine güvenli bir yaşam için sitede oturuyor, bu refah adacığında yaşamak oluyor. Bir derdiniz varsa gidin onları araştırıp tespit sıçın.
Hocam beyaz yakaliligin insani olcutlere getirilmesi lazim biz tr de 45 saat calisiyoruz ogle tatili ile birlikte gunde 10 saat is yerindesin. Avrupada adam 38nsaat calisma hibrit evden calisma 2 haftada bir cumalar tatil hayat budur
profesor cok dogru tespitler yapmis fennaaa yakmis herkesi
Güzel tespitler olsa da, “site aidatını vergi olarak verip heryerin düzelmesini istemiyorsun” gibi hatalı yorumlar da var.
Sitelerde toplanmanın ana sebebi ayrıcalık arayışı değil, belli bir standart arayışı. Bu da aslında modern bir şehirde doğal olarak olması gereken şey. Avrupa’da bunu bulurken burada bulamama sebebi de vergi vermemek değil, bunların nasıl kullanıldığı, kaynakların nasıl yönetildiği.
Ayrıca sitenin tek geliri verilen aidatlarken belediyelerin tek geliri vergiler değildir. Vergiler ve aidatlar üzerinden bir benzetme yapmak komik olmuş gerçekten
Beyaz yaka aşağılamalarından bıktık. Eeee yani sonuç?!? Köye gidip çiftçi mi olsun herkes?
Dön dolaş hep aynı muhabbetler.Dunyadan haberi olmayan akademisyenler havanda su dovmeden nasil para kazanacak?Bu ara beyaz yakadan ekmek yiyorlar iste.
Doğru. Gayet te hayatından memnun olan beyaz yakalılar da var.
Memnun köleler en acınilasidir.
Offff valla yaaa!!!!! Salin be bizi!!!
Aslında bir aşağılama yok, sıkıştırıldığımız düzenin resmi çekilmiş.
Beyaz yaka klasik apartmanlarda yaşamıyorlar , rezidans , site evleri , gökdelenler içinde mutluluktan uzak , güruh olma olasılıkları yüksek , devlet her yere imar açıp orta sınıfı çok şımarttılar.
Beyaz yakalı acınası bir hayatina kendini kandırmaya çalışmaya devam ediyor.bir süreligine..
ister orta düzey ister C level ol bir zaman sonra (düven öküzü) gibi aynı şeyi yaptıkça işin anlamı kalmıyor zamanın paradan daha değerli olduğunun farkına vardım
Bu mide bulandirici sehirde yasamak zorunda olmadigim icin sukrediyorum. Bu ulke ve bu sehir benden uzak olsun....
Bundan 14 yıl önce henüz bu furya pek başlamamışken kırsala yerleştim. O zamandan beri de eşimle birlikte geçimimizi doğal bal, arı ürünleri ve arı kolonisi satışı yaparak sağlıyoruz. Bükşehirlerden kırsala taşınanların yoğun yaşadığı bir ilçenin köyündeyiz. Bu seçimi yaparkenki beklentilerimden gerçek hayatta karşılık bulanlar da bulmayanlar da oldu. Ancak şunu söyleyebilirim, kırsala taşınmak, bunu yapan insan sayısı arttıkça, eskiye nazaran pratik anlamda kolaylaşıyor fakat ekonomik anlamda zorlaşıyor. Yıldırım beyin tespitleri şaşırtıcı derecede isabetli, tabi anlatısında eksikler, katılmayacağım noktalar da var. Akademinin bu tersine göçe olan ilgisi giderek artıyor gibi görünüyor. Birçok doktora öğrencisi bizleri araştırmaya geliyor 🤪. Ekonomik krizin derinleşmesiyle ürünlerimi satmakta zorlandığım, biraz reklama ihtiyacım olduğu için buraya bu yorumu bırakıyorum. Eğer doğal arı ürünlerine ilgi duyuyorsanız ya da yanlızca bizi merak ediyorsanız üretimlerimizi ve gündelik hayattan kesitleri paylaştığımız instagram sayfamız instagram.com/1yeniyasam
BZ‘ler hayatından memnun değilse fabri yaka’ya bekleriz
Yeter kardesim izmir urlayi doldurdunuz urlayi istambula cevirdiniz
ilginç bir tartışma.
Tesekkurler Hocam. Yorumlardaki salaklara aldiris etmeyin lutfen.
Yeni hedef beyaz yaka :D
Şehirleri güvenli yapmak devletin ve belediyelerin görevidir. Şehirlerin güvenliği ve parkları yok ise, insanların kendi imkanları ile kendilerine böyle alanlar sağlamaya çalışmaları da en doğal haklarıdır. Bu haklarını kullanan insanları, adeta devletin görevini yapmıyor olmasından sorumluymuşlar gibi suçlamaya kimsenin hakkı olamaz. Ne mecburiyeti var adamların? Zaten devlete görevini yapması için vergisini veriyor, daha ne yapsın? Herkesin aktivist olmasını mı bekliyorsunuz? Hele hele sitelerde oturan insanların "sadece benim çocuğumun parkı olsun, sadece benim güvenliğim olsun" dediğini iddia etmek kadar çirkin bir iftira! Nasıl uyduruyorsunuz böyle şeyleri?
Osur osur tespit kas profsun nasıl olsa. Adam zaten kendisi çevresine zarar vermemekle birinci görevini yapıyor. Hem işyerinde öpsünler hem mahallede öpsünler hem de gelsin profun birisi "yetmez, bütün şehirin kırolarının da öpmesi lazım" desin. Hadi ordan, kendin sanki bağcılarda oturuyorsun.
Bu ne saçma çıkarım. Bütün belediyeler bir sürü vergi alıyor ama hizmet vermiyor. Kimse vergi vermez ne demek? Bahsettiğiniz beyaz yakalılar vergi gelirinin çoğunu sağlıyor.
Alan razı veren razı, herkesin kafasi cok calisiyor, her seyi goruyor da beyaz yakalilar mi bi haber? Yok aylarca taksidini odeyecegi tatile gidiyor falan, gecin artik bunlari. Calisip kazaniyorlar, taksidini de odeyip gidiyorlar, sanki pesin verince elinden para cikmiyor, ha taksitle odemissin ha pesin, afedersiniz it gibi calisiyor insanlar, odemeyi kredi kartiyla yapacaklar diye tatile gitmeyecekler mi ? Irdeleyecek baska konular bulun artik kendinize. Bu arada beyaz yakali degilim ama herkesin birbirinden duyup, gorup cektigi ayni videolar ve arastirmalardan gina geldi artik.
Şiddetle makro ekonomi öğrenmenizi tavsiye ederim
Paranin maliyetini bilmeyen bir kişinin beyanı
Senden daha iyi bildiği kesin. İsteyen istediğini yapar diyor, gelmişsin makrookonomo oğron. Sen de paragrafta anlam çalış biraz.
@@emreo3045böyle düşündüğüne göre sen de Makro çalışsan iyi olabilir 😂. Vaktimi alma, öğren.
@@ersenyurtman1661 tabii hemen ogreniyorum. Teşekkürler
Bu beyaz yakanın şımarıklıpından bir sağlıkçı bunu yapamaz malesef