Tartışmanın harareti içinde geçen "köylü kurnazlığı" lafına takılan epeyce insan olmuş. Bu ve benzeri birkaç laf bana değil bu filmin dünyasına ait, ben ironiyle o söyleme atıf yapıyorum. Dile getirdiğim diğer şeylerle bir arada düşünüldüğünde retoriğin parçası olarak kullanılan bu sözün Samet'in ve onunla özdeşleşen filmin bakışına (onun ağzından) yapılan bir gönderme olduğu açıkça görülebilir. Ayakkabı sahnesiyle ilgili tartışmada dile getirilen "kendini feda etme" ya da "dünyada iyiliğin var olduğunu, yaşadığını gösterme" ya da pek çok izleyici için geçerli olabilecek "gerçek yoksulluğun ve yoksunluğun temsili" gibi yorumlara katılmıyorum. Zira belki tam da uzun yıllardır 'doğu'da ve öğretmenler arasında yaşadığım için Samet'in giysi dağıtım sahnesindeki kayıtsızlığı, bu rutin uygulamaya herhangi bir anlam atfetmeden memuriyetin bir parçası olarak yaklaşması çok tanıdık. Botu öğrencisinin kardeşinin ayağında gördüğünde takındığı yüz ifadesi özel bir farkındalığa, aydınlanmaya, dönüşüme işaret etmiyor; evet keskin gözleriyle hemen fark ediyor bu detayı ama merkezde yine kendisi var. O anki bakışları aynı zamanda suç üstü yapan, karşı tarafın açığını yakalayan veya aldatıldığını düşünen etkisiz bir otorite figürü olarak konumlandırıyor onu. Kendini yaşadığı yerdeki insanlardan her fırsatta ayıran, buradaki yorumlarda belirtildiği gibi finalde her şeye kamera açısı itibarıyla da tepeden bakan Samet. Oradaki yaşamın kendi içindeki çeşitliliğini ancak dışarıdan bakışı temsil eden fotoğraflar üzerinden sergileyen filmin finalinde Samet'in ürettiği ve köy hayatını "kuru otlar" söylemine indirgeyen de filmin kendisi.
Üzgünüm ama videoda hiç böyle görünmüyor, üstelik ifadeniz de kinik, alaycı. Basitçe Samet böyle görüyor diyebilirdiniz ki Fırat bey de film böyle görmüyor demesine rağmen itiraz etmiyorsunuz. Burda uzun uzun açıklamanız geçmedi ne yazık ki.
Eğer "köylü kurnazlığı" ifadeniz ironiyse ironiyi anlamadan atlamış olabilirim. Ama ben bu eleştiriyi tüm tartışmanızı dinleyerek bağlam içinde oluşturdum ve bunun Samet karakterinin ezici görüşü olması ve sizin kişisel fikriniz olmamasını ispat eder nitelikte hiçbir iz bulamadım. Bazı zeki beyinler gerçek problemleri büyülü hikayalere dönüştürüp tüm dünyaya ayakta alkışlatmaya devam edecek. Bazı zeki beyinler de bunlara bok atacak sanırım.
Çok hayal kırıklığına uğradığım bir tartışma oldu. Eski Altyazı sinema yazarlarının derinliğinden bu kadar uzaklaşılmış olması çok üzücü. Filme, yönetmene mesafeli yaklaşmak bir sinema yazarından beklediğimiz, bu tartışmada ise mesafesizlik tamamen bir kenara atılmış. Çok belirgin yanlış, eksik okumalar bu insanlar bu filmi nasıl izledi dedirtiyor. Asla filmle ilgili düşüncelerimin onaylandığı bir tartışma olmasını beklemiyordum, beklentim filmle ilgili kafamda oluşan sorulara yanıtlar bulmak ya da bu tartışmanın kendi yanıtlarımın oluşmasına katkıda bulunmasıydı. Ne yazık ki bir kaç küçük nokta dışında hiç bir katkı sağlamadı. Fırat Yücel’i ve bir ölçüde Aslı Ildır’ı ayrı tutarak söyleyebilirim ki lütfen diğer yazarlar tartışmayı tarafsız olarak yeniden izlesinler, onlarda büyük oranda eleştirilere hak vereceklerdir. Sinema ile ilgili temel bakış açıları ile ilgili bile sorunlu bir tartışma. Çok büyük hayal kırıklığı.
5 dk izledim, 'film bizim ilgilendiğimiz konulara değinmiyor' dendi. Sanata süper bir yaklaşım gerçekten, 12 dk ayakta alkışladım, oturdum, sigara yaktım, öyle rahatlamıştım çünkü.
Övgü Gökçe’nin “köylü kurnazlığı” yorumu çok yanlış. O çocuk ihtiyacı olmadığından değil, kendisinin doğru düzgün ayakkabısı yokken kardeşine almak durumunda kalıyor. Bu “köylü kurnazlığı” temsili değil. Bence, Samet’in çocuğun çaresizliğini görüp kayıtsız kalabilmesinin temsili.
Konuşmacılar slogan atmayan film istemiyoruz diyorlar anladığım kadarıyla. Bir de filmden çok filmde kendilerine göre belirli anlamlar yükledikleri parçaları konuşmuşlar gibi geldi. NBC ne zaman bir şeyi ifşa etmiş ne zaman bir şeyin maskesini düşürmüş ne zaman bakın size bir cevabım var demiş de bu filminden bu bekleniyor?
Ben bu filmden ne anladım sorusunu şöyle cevaplayabilirim sıradan biri olarak; "büyük çürüme" anlatısı var burada. Ve bu çok güzel anlatılmış. O boşluk duygusu, bu çürümeden nasıl çıkabileceğimiz duygusunu veremediğinden kaynaklanıyor ( benim için öyle). Yönetmen de, biz de bu çürümeden nasıl çıkacağımızı bilmiyoruz. Siyasal, ekonomik, sosyolojik hatta coğrafik( deprem gibi ) değişime olan tepkimizi, tam bir çürüme olarak gözümüze sokuyor sadece. Hakikatimiz de bu maalesef.
Sanki bombalar patlamıyor, çocuklara tecavüz edilmiyor, kadınlar öldürülmüyor, iş cinayetleri yaşanmıyor, sanki yoksullaşmıyormuşuz gibi ...bütün bunlar yaşanıyorken yaşanmıyormuş gibi, çok acayip. Çürüyoruz...
"beğenmemek daha sükse yaptığı için her şeye kulp takalım, daha çok izlenir" denmişcesine yapılmış bir tartışma gibi. öyle olmadığını biliyorum, ama öyle hissettiriyor.
Konuları ya benimsin ya kara toprağın şeklinde sahiplenmek bana çok muhafazakar bir tutum gibi geliyor. O da sözünü öyle söylesin, bu kadar öfke neden?
Bariz bir sekilde Samet'in taklidini yaparak söylüyor o lafı. Bir öğretmen olarak söylüyorum, öğretmenler odasının en yaygın soylemidir "nankör, firsatci öğrenci" etiketi. Sametler için çok olağan yani botu görünce, vayy uyaniik diye yorumlamak. Samet'in bakış açısına dikkat çekmek için söylendiği de çok açık bir durum, nasil bu kadar yanlis anlasilmis cok şaşırıyorum. Hayir bide sohbetin bütününde Övgü Hanım in savunduğu düşüncelerin, degerlerin hepsiyle ters bir yorum, insan bari oradan yanlış mı anladım acaba demez mi :)
Bu ekibi, ve tartışmalarını ilk defa seyrettim. Biraz hayal kırıklığı yarattı Altyazı'nın bendeki kredisinden dolayı. Yönetmene ve söz konusu filmine çok "mesafesiz" durmaları bana tuhaf geldi. Çok iştahlıydılar, çok gaddardılar. Ama belki de kuvvetli, kişisel sebepleri vardır bu motivasyonlarının.
Nuray, Samet ve Kenan üçlüsünün ortak özellikleri bence Erzurum'a benziyor. Varoluşu ve anlamı sadece iki mevsim ile açıklıyorlar.. Ya güneş gibi parlayan capcanlı ve ışıklı Sevim hali. Ya da çocukluktaki canlılığı , politika, evlilik, araba, dağ ya da İstanbul'a atfedip bir köşeye sıkışmış umutsuz büyüklerin dünyası. Nuray'ın, üç küçük çocuğu arabada resmettiği sahne beni özellikle çok etkiledi. Geleceklerinin tekinsizliğine, boşluk dolu gözbebekleriyle bakan küçükler yolda kaybolmuş gibiydiler. İçimizde bizi bütünlüğe doğru zorlayan şeye genelde kötü gözüyle bakarız. Özellikle çocuk masumiyeti bu sentezi yapmakta çok zorlanır. Ortaları yoktur çocukların. Büyüseler bile hayatı yaz ya da kış olarak yaşayacaklarına inandıklarından filmde de , o dağa çıkmak ,İstanbul'a gitmek, politik olmak ve aile kurmak durulacak tek istasyon gibi anlatılmış. Oysa hayatın net bir rüzgarı var! Hangi ideolojiden, mezhepten ya da renkten, cinsiyetten olursak olalım o RÜZGAR ; esmemizi, yer değiştirmemizi, esnememizi ve değişmemizi istiyor. Yoksa GÜNEŞ, artık yaşamın döngülerine eşlik etmeyen inançları zamanı geldiğinde kendi ışığıyla kurutmaya devam edecek ve ÖLÜMÜ en vasat haliyle yaşayacağız.
Bir Yalın Alpay’ın incelemesini izliyorum, bir burada beşlinin yorumlarını dinliyorum. Ne yazıkki büyük kalite farkı yorumlamada. Yorumlarınız ve eleştirileriniz sadece tek boyutta. Birbirlernizi gerçekten dinlemeyi bilmiyorsunuz. Hiçbir fikir kendi bağlamında değil. Filmin kendi dünyasından yola çıkmak yerine nuri bilgeye magazinsel olarak bakıyorsunuz. Bir teoride, bir önermede bulunuyorsunuz ama sağlam dayanaklara dayandırmıyorsunuz. Selim karakteri aslında tam da sizi anlatıyor. Bunu farkettiğinizde dürüstçe fikirlernizi belirtebileceksiniz.
Filmde en çok Samet öğretmen ile ilgili git gellerim oldu, gerçekten cinsel bir yaklaşım mı, dostane bir yaklaşım mı? Taciz ediyor mu etmiyor mu? Çünkü esasen cinselliği çözümlemeye çalışan Sevim’in daha çok öğretmeni test ettiğini hissettim. Sevim karakterinin cüretkarlığı, çok fazla dişil yaklaşımı, cilveli hali ile Samet öğretmenin ondan hoşlanabilme ihtimalini yokladığını hissettirdi bana. Öteye gideceğinden değil beğenilme isteği. Öte yandan benzer duygu da Samet Hocada olduğunu düşündüm. Mektup da bunu düşündürdü. Kıza sarkmak istemekten çok arzulanma ihtiyacı. Öyle boş öyle istediğinin dışında bir yerde yaşamak zorunda kalmış ki bu his onu ayakta tutuyor. Hatta Nuray’a duyduğu duygu Sevim’e karşı hissettiği duygulardan daha aşağılarda bir yerde. Sevimi içten içe arzuluyor. Sevim gençliği temsil ediyor, kadınsı, hırçın ve çekici. Keşke daha büyük olsa. Ama Nuray konusu bambaşka bence. Nuray’ı bayağı bayağı kullanıyor. Orada Nuray’ın Kenan’dan hoşlanmasını çekemiyor ve güç savaşına giriyor. Kenan ile nerdeyse dalga geçiyor. Sen değil ben attım kızı yatağa naber tavrı. En başta Nuray’ı Kenan’a yamamak isterken Nuray’ın kendisinden daha aşağı gördüğü Kenan’a nasıl olur da bu kadar değer verdiğini görüp kıskançlığa kapılması. Nuray’ı kıskandığından değil aşağılık duygusu içine girdiğinden bütün o araya girme çabaları. Yoksa uzun bir ilişki istediğini hiç sanmıyorum. Hep arada ayrık otu gibi durmaktan garip bir zevk alıyor bence. Samet’in karanlık ruhu esas burada. Diğeri bir ütopya bana tacizde bulunmak amaçlı görünmüyor. Aksine onun veya bütün şehirli yaşamında normal karşılanan şeylerin bu köyde tüm kişiler tarafından ayıp ve kabul edilemez oluşunu kabul etmek istemiyor. Belkide bu söyleme sığınarak açıklamaya çalışıyor duygularını. Bilmiyorum pedofili yaklaşımından ziyade samimiyet olarak algıladım. Esas Sevim ona güç gösterisinde bulunuyor. Daha önce şikayet etmek aklının ucuna gelmemişken aralarındaki yine güç gösterisinin kazananının kendisi olduğunu göstermek istiyor. Çünkü Sevim bence gerçekten ihtiraslı ve güçlü bir karakter. Öğretmenini elinde oynatabileceğini de biliyor. Bunu yakın plan bakışlarından da çıkarmak mümkün bence.
Sinema seyirciyi tatmin etmek için yapılmaz. Yönetmen kendi bakışını ve dünyasını aktarır, siz anlarsınız veya anlamazsınız. Öfkelenmenizin sebebini anlamıyorum
Filmden topluma bir ders ve yön vermesini beklemiş tartışmacılar. Taraf olmasını ve kendi doğru bildikleri tarafta olmasını istemişler. Olmamış kızmışlar.
Film, yine Nuri Bilge Ceylan'dan beklenilecek insan karakterinin, karanlık ve aydınlık taraflarına ışık tutan insanı salondan tokatlayarak çıkartan bir film olmuş. Yoğunlaştığınız noktalar ise sanki bu filmde, toplumcu gerçekçiliğin daha geleneksel metinlerini ya da gösterimlerini arıyormuşsunuz ama bu filmde onu bulamamışsınız gibi hissettirdi bana. Yönetmen aslında toplum gerçeklerini eser miktarda olay örgüsünün içerisinde gösteriyor fakat odaklandığı yer, yapmak istediği iş insan psikolojisi, karakter yaratımı gibi konular ve belki de bu yüzden 3,5 saat boyunca insanı yerine çivileyebiliyor. Öte yandan spesifik olarak, Samet'in pedofili gibi bir hastalık üzerinden eleştirilmesi ve bunun mide bulandırıcı olduğu söylemi beni çok şaşırttı. Açıkçası burada pedofili bir durum olmadığını, aksine yalnızca süper egosu yüksek, sürekli okşanmak isteyen aç bir benliğe sahip Samet'in , hiç bir yerde mutlu olamayışı ve küçük bir çocuğun dahi ilgisine muhtaç olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek lazım sanıyorum. Naçizane bir seyirci olarak yorum yapıyorum elbette sizler daha teknik bakıyorsunuz konulara ancak 3.5 saat içerisinde, Nuray olduğumuz zamanları da hissettik, Samet olduğumuz anları da hatta filmdeki bir çok karakterin üç boyutlu olması ile hepsinde biraz vardık diye düşündük arkadaşlarla. Sanıyorum Cehov gibi yazarların da Bergman gibi yönetmenlerin de sahip olduğu bu yetenek, yani insanı komple görebilmek, iyi ve karanlık yönleriyle tasvir etmek bizi etkileyen anlatı tarzı. Video için teşekkürler.
Bu tartışma maruz kaldığım en kötü Nuri Bilge Ceylan filmi eleştirisi oldu. Hatta en kötü film eleştirisi de diyebilirim. Maalesef çok kötü. Ali Deniz Şenöz'ü zaten ciddiye alıp dinleyemedim. Övgü Gökçe'nin "köylü kurnazlığı" yorumu zaten feci. İzlediği filmi dahi anlayamamış. Çok yazık... Öte yandan bir sinema "dergisi" olarak kamera açılarınızı, ışığınızı aylaramayı da bir becerin lütfen. Gözümüz kanadı resmen. Mor üzerine siyah ad, soyad yazmak nedir ya?
Kardeşine ayakkabı alan çocuk kendi ayakkabısı yokken ona verilen ayakkabıyı küçük alarak kendi ayakkabısız kalıp kardeşine veriyor .İnsanın içini ezen bir çaresizliği siz köylü kurnazlığı diye mi görüyorsunuz ya yuh
Kuru Otlar Üstüne filmi bence Türkiye sinema tarihinin en iyi filmi ve bunu önümüzdeki yıllarda anlayacağımızı düşünüyorum. Bu film benim nezdimde bir turnusol kağıdı görevi gördü ve ülkenin sinema çevrelerinin ne kadar da ideolojik takıntılarla yazıp çizdiğini gördüm. Fırat bey, yazınızı ilk okuduğumda size bir şekilde ulaşmayı istemiştim ve Samet karakterinin iyiliği veya kötülüğü üzerinden filme bu derece saldırmanızın, nbc gibi bir dünya markasını dahi çizginizde olmaması durumunda bu derece kötüleyebilme taraftarlığının ne derece sinir bozucu olduğunu söylemek istemiştim, buraya yazmak kısmetmiş. Övgü hanım ve Ali beye filmi tekrar izlemelerini öneriyorum, gerçekten video boyunca utandırıcı derecede yanlış tespitler gördüm. Burada tek tek yazmaya gerek yok. Özellikle Övgü hanım, film üzerinde muazzam çelişkileriniz var, sanki bir kin ve nefreti kusmaya çalışmış gibisiniz. Çok ama çok üzücü.
Merhabalar. Öncelikle emeklerinize sağlık. Videonun henüz başındayım. Devamında konuşulacaktır belki.. Toplumsal travmalar, çatışmalar, kutuplaşmalar vs gibi mevzuları teğet geçiyor yorumu, evet teğet geçiyor ama bir yandanda genel olarak toplum bunları ne kadar sorguluyor, gündelik yaşamının neresinde, bunu güzel veriyor. Bir sahnede babası alınan genç o günü anlatırken baş karekterin konuşma sonunda “ee milli piyango bileti ne oldu” diye bir soru sorması aslında toplum bu kadar derin mevzuların neresinde, ne kadar ilgileniyor..!En ufak bir duygu belirtisinden yoksun bir şekilde piyango biletini sorabiliyor. Yada işte bir yandan bir kürt genci ile alkol içip bazı durumlarda onu korurken bir yandan da bir karakolda rütbeli bir askerle oyun oynayabiliyor.
Filmde politik bir durusu olan herkes bir şeylerini kaybediyor. Nuray bacağını, Kenan hoşlandığı kızı, Feyyaz varolus amacını... tacizden yırtan, kızı "götüren", tayini çıkıp medeniyetsizlikten kurtulan, finalde tepeye çıkıp altta kalan Nuray ve Kenan a bakan Samet bu devrin kazananı. Film ne Samet'ten hesap sormamiza ne de Samet'ten uzaklaşmamiza izin veriyor. Sametler vicdan azabı duymaktan yaraya işeyecek takati bulamadiklari acıyı anca fotoğraf kadrajina malzeme eder, sonra da o acıyı en fazla Samet kadar anlayabilecek, coğrafyaya yabancılar tarafindan ayakta 12 dakika alkışlanır diyor filmin finali.
Kenan hoşlandığı kızı mı kaybetti? Bence filmi birkaç kere daha izleyin... Olaylara da Samet i kapitalizm temsilcisi olarak konumlandırmadan bakmaya çalışın...
@@mertolgun6939 kenan ın muhafazakar bakış açısından samet ve nuray arasında geçenleri anlayıp kendi kafasında bitirdiğini görüyoruz bi nevi kaybetmesi işte
@@erdmd29 anlayıp mı? Yoksa suratına vurularak mı? Üstte yorumu yazan arkadaş demiş ya coğrafyaya yabancılar tarafından alkışlanır vs vs. İkinize de soruyorum, nerelisiniz ve nerede yaşıyorsunuz? Siz ne kadar hakimsiniz coğrafyaya?
Bu filmde Türkiye 'ye dair oyle derin,çözümsüz sorunlar işleniyor ki ,iyi ki vizyondan kaldirilmadi. Kiyameti koparacak bir film ama bu ulkede bu filmin anlattiklarini sahiplenip hesaplasacak bir sorumluluk yok.Film Mars'ta geçiyor ve sanki Mars'taki okullari ,ogretmenleri anlatiyor sanki:)
Film benim politiğimi nasıl mesaj vermez diye kıvranılıyor. Epik, romantik, basit klişelerle yaşanmıyor hayat. Sizler bizler akıp gidiyoruz, bu kadar güncel politiğe saplanmaya gerek yok. İnsan bilişi, çelişkisi, basitliği, tutarsızlığı milyonlarca yıldır var. Filmi eleştirirken “bakın benim bulduğum eksikliği görün” havalarıyla çırpınmak komik. Hepi topu kaç film buldunuz da bu kadar alçatmaya doyamadınız.
İyi ki yönetmen yanlarında değildi. Olsaydı "Sen nasıl böyle bir film çekersin?" diyerek tokatlarlardı adamı sanırım. Bu ne öfke, nasıl bir şedit dil arkadaşlar, sakin kalarak da eleştirebilirsiniz.
Aslı Ildır hariç ki kendisini çokta iyi ifade edememiş karşılıklı curcunadan dolayı daha çok dinlemek isterdim Aslı Ildır'ı. Geri kalanı tamamen "Yaaa Nuri bilge Ceylan neden bizim istediğimiz tarzda politik film çekmiyooo" saçmalığından başka birşey yok videoda. İdeolojik "takıntıların" bu inceleme videosunda bu kadar fazla yer etmesi üzücü. Güzel umutlarla açtığım bu video maalesef hayal kırıklığı. Neyse en azından bundan sonra kanalın hangi videosunu izleyip izlememem konusunda yardımcı oldular.
Anlamadigim konu herkesin Samet'in karanlik bir karakter oldugu noktasinda birlesmesi , bu yorumu yapanlar acaba kendilerine karsi Nuri bilgenin olabildigi kadar durustlermi ? Samet'in ruh hali dogu'da 4 yil mecburi hizmetini yapmis herhangi bir beyaz Turkten farkli degil bence , kendini dusunmesi , bencil olmasi , cevreyi ve bolge insanini kucuk gormesi , istanbul'a donmek istemesi ve yaptigi tum davranislar karanlik bir karakter olamktan ote klasik batili birey davranislari , ayni zamanda ogrencisine karsi pedofoli ile iliskilendirilecek bir dusuncesi ve yakinligi oldugunu dusunmuyorum , Nuri bilge bence burda ince bir nokta da geziyor ve aslinda burdaki konu Samet'in hayatinda sadece bir defa asik oldugu ogretmenine karsi olan hislerine benzer duygulari ogrencisinin ona karsi hissetmesinde buldugu ego , huzur ve anlam
Yazarların/yorumcuların tam da bu şekilde bu farklılıkta tartışması bazen dibine girip kaybolması sonra bir dakika bir dışardan, şurdan bakmamız gerekiyor yorumları çok hoşuma gidiyor. Ve tartışırken katılmadığım yerler dahi olsa burda olduğu gibi daha başka ve farklı düşünen bir tartışma yorumlama ortamı hazırladğınız için teşekkür ediyorum. Daha başka filmleri, olayları hem politik hem de bireysel noktada tartışmanızı başka eserlerle kurduğunuz bağlantıları yine bu şekilde bizlerle paylaşmanızı heyecanla bekliyorum.
Övgü hanım filme hiç girememişsiniz, ya da film size ulaşamamış. Dışarıdan bir fikir, bir esin alabilmek için önce içeriyi boşaltmak gerekir diye düşündüm. Sondaki Sevim fonu hakkında tüm söylediklerinize binaen
Filmi sıkıntılı bulan bir ben değilmişim. Eleştirel olmadan her tabu meseleye dokunuyor gibi yaparak, süper bir Türk filmi üretmiş. Kolonyal bağlamı eski hürriyet gazetesi derinliğinde ele almış. Bir sonraki filmi için bir kürt olarak kendisine bir fikir vereyim, bedava: ÖSS de birinci olan kürt köylü çoban. Her kolonyal fanteziye müsait. Her Çekovvari human condition mülahazalarını kaldırabilecek potansiyele sahip.
Değerlendirmelere inanılmaz ilginç ve taraflı geldi bana... Bİr yönetmenin ülke sorunlarına çözüm getirme veya doğruyu gösterme sorumluluğu yoktur. Kesiti sunar. Adil olanı gösterme mecburiyetindeyiz yok... Sadece bir örnek vereyim, kabul edersiniz veya etmezsin... 90ların sonuydu yanılmıyorsam, Perran Kutman bir hemşire dizisi yapıyordu... Dİzideki rolu gereği bir hastaya yapması gereken bakımı veya tedaviyi yapmamış onun yerine kendi özel işi ile ilgilenmişti. Ertesi hafta ülkedeki tüm hemşireler ayaklandı. Kıyamet koptu hemşireler boyle değildir diye, sağlık meslek birlikleri yapımcı şirkete dava açmaya kalktılar.... Yıl1998, Ferzan Ozpetek Hamam filmini çekti. Dünyanın her tarafında filmde kuyrukla giriliyor. Ben Kanada'da 30 dakika bekleyerek biletimi aldım. Tüm yorumlar mükemmel. Herkes bayılmış ama Türkiye'de ''Hamamcılar Odası Başkanı'' kanal kanal gezip yönetmene saydırıyor, ''hamamlarda erkek erkeğe ilişki olmaz biz pe.zev.nk değiliz'' diye😂. Bu bir film. Doğruyu gösterme yükümlülüğü yok. Kaldı ki insan dogasında tek başına iyilik yada kotuluk yoktur. YÖnetmen filmini boyle tercih etmiş, belki de amaçlı olarak taraflı veya tarafsız davranmış ama kötü de olsa''kötü'' bir insanı anlatmayı tercih etmiş. Samet karakteri sapık da olabilir onu aklama sorumluluğu yok. Doğudaki problemi çözme gerekliliği hiç yok... Fazla gereksiz veya duygusal analizler olmuş. Hamamcılar Odası Başkanı analizleri... Nereye tarafsanız o gözle bakılıyor...
ali deniz ozellikle filme oyle bi madilenmis ki anlamak mumkun degil. ben de hic sevmem bazi filmleri boyle agzimi kopurte kopurte bklarim. ama sinema elestirmeninden bekledigim tavir bu degil. overall, kotu ve zayif bir tartisma olmus.
Öncelikle çok teşekkürler, çok güzel bir tartışma olmuş. Kişisel olarak filmden aşağı yukarı Ali Deniz Bey’in duygusuyla çıktım, rahatsız oldum. Fakat düşündükçe filme bakışım değişti. Samet farklı olaylarla sınanıyor ki bunlardan biri çocuğa taciz gibi büyük bir suçlama, fakat yapışmaz tava gibi hiçbir şeyi üstüne almıyor, hiçbir dönüşüm yaşamıyor. Film bana insanın ya da karakterin dönüşeceğine dair içimde var olan çok güçlü bir varsayımımı sorgulattı. Bu dönüşmeme halini mümkün kılan tabi ki iktidar pozisyonu. Bir de son olarak İngilizce review’lerde Samet’in mektubu bu manipülatif karakterin seyirciyi manipüle etme çabası olarak alınmış, yani direk yönetmenin karaktere mesafesi gibi bir yerden düşünülmemiş. Türkiye’deki ve dışarıdaki izleme farklılıkları da tartışmaya değer.
Tamamen sekter solcu yorumlari ile dolmuş bir programdı.inanin sonuna kadar çok zor izledim. Nbc sinemasını hic izlememiş gibi yorum yapiyor özellikle ali bey ve övgü hanım. Filmi en azindan iki kere izlemenizi tavsiye ederim. Bağlamından kopuk bir tartışma olmuş.
Bence politik kaygılarından dolayı yorumlar yanlı. Yönetmen sırf bu yanlı ve yersiz tartışmalar ön plana çıkmasın diye aşırı politik söylemlere yer vermemiştir. Aşırı anlam yüklemeye çalışıyorsunuz. Basit ve yalın bir anlatım var ve gerçekçilik ön planda.
videoyu sıkıntı içinde bitirdim gerçekten, bu kadar iyi eleştirmenlerden daha nitelikli eleştiriler beklerdim. videodaki eleştiriler, filmdeki politik göndermeler hiçbir şey söylemiyor, falan gibi bir yerden geliyor. ben buna katılmıyorum. film, toplumun içinde bulunduğu karanlığa karşı duyarsızlaşmış, diğer insanların acılarında elini hiç taşın altına sokmamış yarı-aydın birinin vicdanını kaybetmesi hatta çürümesi gibi bir şeyi gösteriyor. yani kendi karanlığının kişiyi boğması ve kişinin hayattaki etik değerlerden soyutlanması gibi bir şeye işaret ediyor. filmin başında samet'in öğrencisine yaptığı teması göstermesi zaten bize burda yanlış bir şeyler olduğu duygusunu veriyor. 3 saat 10 dakika samet'in vicdanını yitirişini izliyoruz. tüm bunları bize gösteren şey de film zaten. sadece filmin sonunda samet'in duygularını dinliyoruz diye sanki samet mahkemeye çıkmış da beraat etmiş gibi anlam çıkmıyor asla. aklanmıyor yani, öyle bir şey yok. ama ali deniz'in çıldırmasına bakarsak sanki film böyle bir şey söylüyormuş gibi algıladığını düşündüm. anlamak mümkün değil. filmin son 5 dakikasında nuri bilge'nin kafasının kadraja girip samet'e parmak sallaması falan mı gerekiyordu. ayrıca nbc'nin diğer filmlerinde hangi politik duruşu vardı da burada göremediniz. kış uykusu falan diyor ama fazlası bu filmde var. zaten politik bir çerçevesi de olsa her zaman yaptığı gibi bireyin iç dünyasını anlatmaya devam etmiş nbc. tabii politik olan da iç dünyalara etki ediyor. bunu da filmde görüyoruz. köylü kurnazlığına hiç girmiyorum. içim bulandı orda resmen.
Kayda geçecek bir tartışma tebrikler👏 Bir film nasıl tartışılmamalı güzel örnek! Film tartışmak yerine, bir sürü subjektif bireysel yargılar salatası dinledik. Yarısına kadar dayanabildim…
9 месяцев назад+2
Okumuş yazmış 5 yetişkin bir yayın yapmışsınız, dönüp dolaşıp geldiğiniz yer "bu film bize ne anlatıyor". Hele ki o pedofil pedofil diye haykıran arkadaş çok hınçlı.
Türkiye 'de okul ne,öğretmen kim konusu o kadar derin bir sorun ki bu derin soruna ancak bu sekilde girilebilirdi.Sadece izlemedim, .filmin içine girdim.Film devam ediyor zihnimde ama asil bu film gerçek hayatta devam ediyor..
Yorumlarınız için teşekkürler ve kesinlikle güncel/vizyon veya klasik film yorumlamasının devam etmesi gerektiğini düşünmekle beraber tartışmanın daha derli toplu ve net/belli sınırlar dahilindeki argümanlarla yapılsaydı daha etkili olacağını belirtmek isterim. Videonun tamamını dinlemekle birlikte kimin hangi tezi savunduğunu veya bakış açısının ne olduğunu tam olarak anlayamadığımı üzülerek ifade ediyorum. Belki de tartışmanın formatı ya da videonun yapısından kaynaklanmış olabilir bu karmaşıklık.
Aynı görüşte olmanıza rağmen hepiniz çok öfkelisiniz.. sanatsal değerlendirme için geldim.. ideolojik hırsınız beni dışarı fırlattı.. fikirlerinizi anlamaya çalışmak isterdim ama toksik ortam tahammül edilemeyecek düzeyde.
üzgünüm ama ilk 20 dakikalık tartışma derin bir bilgi ve kavramlar üzerinden değil son derece yüzeyel bir bakışla konuşulmuş. Postmodern dünyada ne yazık ki böyle, her şey biran önce okunmalı, konuşulmalı, tartışılır gibi yapılmalı ve çöpe atılmalı. Bu bir anlatı; önce bir defada hiç bir şeyi çözemez, okuyamaz, derinlemesine anlayamayız. Bir süre geçsin, özümseyelim, somuralım, karakterleri anlayalım, diyalogları tekrar takrar dinleyelim de ondan sonra konuşalım.
Haaarika bir program. Suppersinjz. Farkli goruslerle yapilmasi muhtesem bence. Onun dışında bu filmi elestirince aaoouu nbc anlamiyorsun diyen buyuk bir kitle varken kendimce ifade etmeye calistiklarimin bu kadar iyi dile getirilmis olmasi icime rahatlik verdi sonunda.
Filmde eğitim sistemine dair, tasradaki o iliskilere dair de çok şey var. Bu arada Aynur karekterini dokunulmaz kılmak neden bu anlaşılmaz. Filmde evet birçok belirsiz nokta var yonetmenin yapmak istediği tam da bu ve hayatta da gercekten böyle olmuyor mu.
Her ne kadar bu film bazında Aslı Hanım'a katılmamış olsam da onun fikirlerini dinlemek, okumak bana her zaman çok keyifli gelmiştir. Filme ve politik duruşuna (veya duruşsuzluğuna) olan öfkeyi anlamakla beraber keşke onu daha net ve kesintisiz duyabilseydik.
Siz baya filmi gömmeye gelmişsiniz. Aslı dışında filmi çözümlemeye çalışan yok maalesef. Filmin akışını metaforlarını filan tartışmak yerine 1 saat neden mesaj vermiyor veya neden verdiği mesajı teğet geçiyoru konuştunuz. Zaten köylü kurnazlığı gafı da topluma ne kadar uzak olduğunuzun kanıtı ve bunu söyleyen kişiyi hiçbiriniz düzeltmediniz. Bir şans vereyim kanala demiştim ama bu tipteki insanları dinleyecek kadar boş vaktim yok. İyi günler
Alyazı dergisi diyerek ciddiye alıp dinliyorum ama anlayamadım, eleştiri ciddi iştir. Biriniz mide bulandırıcı buluyor, bir dğeriniz şunu yapmamış bunu yapmamış, şunu beklerdik… bilemiyorum şu hazırladığınız video filmden daha çok eleştirilecek argüman sunuyor. Kendi düşüncelerinizi fazla önemsemiş ve eserle mesafeyi koruyamamışsınız. Olmadı
yılan kendi eğrisini görmez, deveye boynun eğri dermiş.. bu sözün özeti gibi bir tartışma olmuş. teknik diyeceğimiz tartışmaları kenara koyarak politik tartışma kısmını çok yetersiz buldum. aslında tam tersi türkiyenin politik gerçekliğini köye atanan öğretmenle ps oynayan jandarma komutanı üzerinden dahi anlatması oldukça zekice. hiçbiriniz bu filmden daha fazla politik değilsiniz. daha fazlasını yapmıyorsunuz, örgütlü değilsiniz, toplumsal mücadelelerin öznesi değilsiniz, öznesi olduğunuz mücadelelerin bile kaymak tabakasısınız. şunu da eklemek isterim; öğretmeni aşk mektubunu okudu diye ondan intikam alabilecek kadar cesur bir kız çocuğu şunu anlatır: "ezilenler iyilik yapmazlar" işte bunu anlayabilmek hepinizin politik dünyasını alt üst edecek ve kaymak tabakanızı çatlatacaktır.
Neden yorumlarınızda hiç Sevim üzerinde durmadınız? Esas bence orada bir şeyler vardı. Öğretmeni bir çok açıdan sınayan çok dişi ve güçlü bir karakter bence Sevim. Sadece aptal ya da sığ bir köylü kızı değil? Bence bir çok şeyi bile isteye yapıyor. Öğretmene iş atıyor, kendi keşifinin kahramanı yapıyor Samet’i. Cilveli hali, öğretmene arkadaşıymış gibi herkesin önünde cüretkarca sarılması vs hep kendi benliğini ispat isteği ve acaba beni koskoca öğretmen arzular mı kışkırtması? Bence Sevim de o kadar masum değil? Öğretmeni şikayet ederek bir güç savaşına giriyor adeta, madem sen benim mektubumu vermezsin, salak yerine koyarsın, üstüne güç gösterisi yaparsın al güç gösterisi böyle olur deyip bayağı bayağı meydan okuyor. Madem rahatsızdı niye daha önce şikayet etmedi. Çünkü rahatsız değildi onun da hoşuna gidiyordu beğenilmek. Ama herkesin arasında küçük düşüp arka çıkılmaması üstelik de en çok Samet’in önünde küçük düşmesi bu durumu tersine çevirme gereği duymasına sebep oldu ve şikayet ederek durumu eşitledi. Bence Ece Bağcı çok ama çok iyi oynuyor bu karakteri. Bence çok derin bir karakter Sevim. Yaşı küçük ama dünyaya bakışı büyük. Çözmüş erkekleri o yaşta, kukla edebilir kendine .
filmin teğet geçtiğini iki saatte birbirine anlatamayan beş insan, üç saatlik filmde neden seçilen konular neden açık açık konuşulmuyor diyolar :D daha kendiniz açık konuşmaya cesaret gösteremezken, tek başına bunu sırtlanmasını istediğiniz bir yönetmen var. yok orası erzurum olamaz, gerçek filmler daha doğuda çekilmeli :D kanal 7de komedi üçlüsü diye bir ekip vardı, onlara benziyorsunuz. komik değilsiniz ve kimse kanalı değiştirmiyor. sadece isminde komedi yazıyor diye komik olunmuyor, sizin kendinize "aydın,düşünürüm" cart curt deyip aslında karanlık ve yoz olduğunuz gibi. aranızda en komik ali deniz şensöz :D tek yeteneği şey galiba: solcu bir kadının ağzı ile aydın bulduğu insanı kendi davasına inandıramadığı için kuduran ve entel konuşmaların sonunda ışıkları kapattığında her pisliğe göz yuman devrimci pozisyonu tek seferde yapabilmek :D yeni bilgiler, başka pencerelerden bakmak için izledim sizi ama ucu bucağı görülmeyen yoz beyinler gördüm :D keyiflendik durduk yere
Hiçbirinizi tanımıyorum. Şans vereyim dedim ama 45 dakika dayanabildim. Film orada sapasağlam duruyor ve duracak. Buradan nasıl görünüyorsunuz bilmiyorum biliyor musunuz, tıpkı yönetmenin bir önceki filminin karakteri olan Sinan gibisiniz!
Filmin temel özelligi duygu ve politik olarak kaygan zeminde akmasi. Hayat bu diyor. Yer yer basit dialoglar+ suskunluk+sessizlik karakterlerin olusumunda temel araclardan. Nuri Bilge epik bir tek sahne ile (samet'in banyo kapisini acip film platosuna gecisi) seyirciyi filmin disina cikariyor (belki de kendini filmin icine aliyor) ve sonucta " bu sadece bir film" diyor. Türkiye'nin problemlerini bu film cözmeyecek. Nuri Bilge mesaj da vermeyecek. Herseyin üzerinde akip giden bir hayat gercegi var. Ugrasi alani insan bilinmezligi ve hayat. Tabii filmin Van ve yöresinde gectigi de düsünülürse siyasi temel gercekler filmde mecburen yer aliyor. Kar gibi, soguk gibi bu da bölgenin gercegi. Fikrimce; Kuru Otlar Üstune ile Nuri Bilge sinemasi taclanmistir. Asıl şasirdigim/ sevindigim herseye ragmen bu topraklar üzerinde Nuri Bilge gibi degerlerin var olmasidir.
Karayazı’da HDP yerel seçimlerde yüzde 62 oy almış. Filmin geçtiği yer hakkında “Burası Diyarbakır değil, Erzurum” derken Övgü Gökçe hata ediyor. Oldukça politize olmuş bir yerde çekilmiş bu film. Nerede çekildiğini de gözümüze sokuyor. Filmin temel politik sorunlarından biri hiç Kürtçe duymamamız, öğrenciler kendi aralarında, doğallığında konuşabilirdi. Veya ilçe milli eğitim müdürünün odasında mutlaka bir Erdoğan portresi olmalıydı, gibi. Eleştirirler bir yana buradaki pek çok yorumcunun “öfke” hissetmesini hak eden bir film değil.
Estetik olarak elestirinize katılıyorum, ama herseyi kendi veya yonetmenin politik görüşü uzerinden degerlendirmeniz bence tartismayi dogru bir zemine oturtmuyor, ozelikle filmi kürt ve turk meselesi uzerine çekilmesi maalesef tartismanin ana meselesini gercekten cok düşürüyor
Bu ne rezil bir tartışma yahu, öfke kusan antipatik insanlar görüyorum, ülkeyle ilgili bambaşka acılarını bu filme öfke kusarak açığa çıkarıyorlar. Altyazı yutub kanalı aboneliğinden çıkıyor, instagramda takibi bırakıyor ve eski altyazı mecmualarımı çöpe atıyorum.
Öğretmen devrim yapa bilir mi?"Biz muhafazakar yapıyı kırmaya gelmedik mi" sorusu çok havada ve karşılıksız bir soru.Oraya ya da başka bölgelere giden öğretmenlerin böyle bir amacı yok.Maaş,ek ders..Bir öğretmen olarak içler acısı öğretmenler odası diyaloglarıni o kadar çok deneyimledim ki..Bu ülkede iyi kıyamet kopmadı bu filmden sonra. Çünkü kimse üstüne alınmadı.Bu film okullar ve öğretmenlerle ilgili pandoranın kutusunu açmaya yeltenen bir film.Ilce Milli Eğitim Müď.ise gerçek bir persona.
Çok fazla kişisel beklentilerinize cevap vermesini ummuşsunuz, filme mesafe koyamamışsınız gibi geldi. Herhangi bir yönetmen ülkenin politikasının aparatı değil ki. Zorunda da değil sizin bakış açınıza hizmet eden bir şey yapmaya. Orada karakterlerine dair bir düşüncesi var ve gerçek hayattan buna hizmet edecek öğeleri ustaca birleştirmiş. Çok öznel geldi yorumlarınız. Propaganda filmi çekmesini mi beklerdiniz, anlayamadım?
İnsan Doğası en temel mesele değil mi? Filme "malzeme" yapılan tüm yaşanmış olaylar İnsan Doğası'nın bir ürünü, onun bir Parçası değil mi? Ali Deniz Şenöz'ün filmin felsefesinin nesnelerini net gördüğünü ama esas ve talide yanıldığını düşünüyorum. İnsan Doğası'nın iktidar mücadelesini "Makro"da ve "Mikro"daki halini NBC filmi özelliğiyle tabiki "Makro" fon "Mikro" sahne olacaktır. Yine de yazarların kafalarının net olmadığı, karışıklık yaşadıkları sezilebiliyor. Bazı mesajların aksine bunu çok olumlu bulduğumu da belirtmek isterim. Bu noktadan itibaren ikinci bir tartışma videosunu ÇOK isterdim. Çok teşekkürler bence iyi bir tatışmaydı.
Zengin adamların depremde vergi verememek için bağış yapması asıl kurnazlık köylü kızın ayakkkabısında kardeşinin ayakkabısı yok ona ayakkabı alıyor kötü bişey yok
Enis Köstepen 29.40’ta Türk ve Muhafazakar diyerek anlamsız bir eleştiri yapıyor. Başından beri Kürt sempatizanı olduğunu açık ediyor ama Türk düşmanlığı konusunda bu kadar öne çıkması oldukça yersiz.
Her filmde eksiklikler vardır muhakkak ama bir sinema eleştirmeninin görsel ve hatta edebi olarak bu kadar güçlü bir yapıttan “mide bulandırıcı” diye bahsetmesi akıl alır değil. Ayrıca Samet karakterinin düşünsel yüzeyselliğini ve ahlaki bozuklukluklarını sanki NBC bunları sahipleniyor yahut hoş gösteriyormuş gibi tartışmak tam bir entelektüel sığlık. Erol Taş’a öfkelenen Yeşilçam seyircisi tadında yorumlar yapılmış.
Merhabalar, altyazı sinema dergisinin sanırım dijital abonelikten başka bir aboneliği yok, abonesi olmak istiyorum, gazete dağıtıcıları gibi eve getirmiyorlar mı bu dergiyi, yeni aylik sayıları basılıyor mu, güncel sayılarını nereden satın alabilirim bu derginin? Yanıtlarsanız sevinirim. Migros, Carrefour'da falan satılıyor mu? d&r'a baktım bulamadım
Filminin içine çok hikaye koyup ama bütün hikayelere hafifçe değinmeyi tercih eden bir Nuri Bilge gördük Böyle yapmak istemiş Bu sefer de demiş ki görsel şöleni yaşayın bir beklentiniz olmasın NBC filmi diyince çıtayı arşa çıkarmayın Umalım ki bir NBC filmi için bir beş yıl daha beklemeyelim lütfennnnn
Tartışmanın harareti içinde geçen "köylü kurnazlığı" lafına takılan epeyce insan olmuş. Bu ve benzeri birkaç laf bana değil bu filmin dünyasına ait, ben ironiyle o söyleme atıf yapıyorum. Dile getirdiğim diğer şeylerle bir arada düşünüldüğünde retoriğin parçası olarak kullanılan bu sözün Samet'in ve onunla özdeşleşen filmin bakışına (onun ağzından) yapılan bir gönderme olduğu açıkça görülebilir. Ayakkabı sahnesiyle ilgili tartışmada dile getirilen "kendini feda etme" ya da "dünyada iyiliğin var olduğunu, yaşadığını gösterme" ya da pek çok izleyici için geçerli olabilecek "gerçek yoksulluğun ve yoksunluğun temsili" gibi yorumlara katılmıyorum. Zira belki tam da uzun yıllardır 'doğu'da ve öğretmenler arasında yaşadığım için Samet'in giysi dağıtım sahnesindeki kayıtsızlığı, bu rutin uygulamaya herhangi bir anlam atfetmeden memuriyetin bir parçası olarak yaklaşması çok tanıdık. Botu öğrencisinin kardeşinin ayağında gördüğünde takındığı yüz ifadesi özel bir farkındalığa, aydınlanmaya, dönüşüme işaret etmiyor; evet keskin gözleriyle hemen fark ediyor bu detayı ama merkezde yine kendisi var. O anki bakışları aynı zamanda suç üstü yapan, karşı tarafın açığını yakalayan veya aldatıldığını düşünen etkisiz bir otorite figürü olarak konumlandırıyor onu. Kendini yaşadığı yerdeki insanlardan her fırsatta ayıran, buradaki yorumlarda belirtildiği gibi finalde her şeye kamera açısı itibarıyla da tepeden bakan Samet. Oradaki yaşamın kendi içindeki çeşitliliğini ancak dışarıdan bakışı temsil eden fotoğraflar üzerinden sergileyen filmin finalinde Samet'in ürettiği ve köy hayatını "kuru otlar" söylemine indirgeyen de filmin kendisi.
Üzgünüm ama videoda hiç böyle görünmüyor, üstelik ifadeniz de kinik, alaycı. Basitçe Samet böyle görüyor diyebilirdiniz ki Fırat bey de film böyle görmüyor demesine rağmen itiraz etmiyorsunuz. Burda uzun uzun açıklamanız geçmedi ne yazık ki.
Sadece özür dilemek çok daha yerinde bir davranış olurdu. Sizin adınıza üzüldüm.
@@ArenEgeDeniz kesinlikle 👍
Eğer "köylü kurnazlığı" ifadeniz ironiyse ironiyi anlamadan atlamış olabilirim. Ama ben bu eleştiriyi tüm tartışmanızı dinleyerek bağlam içinde oluşturdum ve bunun Samet karakterinin ezici görüşü olması ve sizin kişisel fikriniz olmamasını ispat eder nitelikte hiçbir iz bulamadım. Bazı zeki beyinler gerçek problemleri büyülü hikayalere dönüştürüp tüm dünyaya ayakta alkışlatmaya devam edecek. Bazı zeki beyinler de bunlara bok atacak sanırım.
O sahneye köylü kurnazlığı demek en hafif tabirle garip bir bakış açısı gerçekten.
Çok hayal kırıklığına uğradığım bir tartışma oldu. Eski Altyazı sinema yazarlarının derinliğinden bu kadar uzaklaşılmış olması çok üzücü. Filme, yönetmene mesafeli yaklaşmak bir sinema yazarından beklediğimiz, bu tartışmada ise mesafesizlik tamamen bir kenara atılmış. Çok belirgin yanlış, eksik okumalar bu insanlar bu filmi nasıl izledi dedirtiyor. Asla filmle ilgili düşüncelerimin onaylandığı bir tartışma olmasını beklemiyordum, beklentim filmle ilgili kafamda oluşan sorulara yanıtlar bulmak ya da bu tartışmanın kendi yanıtlarımın oluşmasına katkıda bulunmasıydı. Ne yazık ki bir kaç küçük nokta dışında hiç bir katkı sağlamadı. Fırat Yücel’i ve bir ölçüde Aslı Ildır’ı ayrı tutarak söyleyebilirim ki lütfen diğer yazarlar tartışmayı tarafsız olarak yeniden izlesinler, onlarda büyük oranda eleştirilere hak vereceklerdir. Sinema ile ilgili temel bakış açıları ile ilgili bile sorunlu bir tartışma. Çok büyük hayal kırıklığı.
Kuru eleştirmenler üstüne...olmuş dmi
5 dk izledim, 'film bizim ilgilendiğimiz konulara değinmiyor' dendi. Sanata süper bir yaklaşım gerçekten, 12 dk ayakta alkışladım, oturdum, sigara yaktım, öyle rahatlamıştım çünkü.
ha bir de unutmuşum: 'politik olmayan konu yoktur'
Övgü Gökçe’nin “köylü kurnazlığı” yorumu çok yanlış. O çocuk ihtiyacı olmadığından değil, kendisinin doğru düzgün ayakkabısı yokken kardeşine almak durumunda kalıyor. Bu “köylü kurnazlığı” temsili değil. Bence, Samet’in çocuğun çaresizliğini görüp kayıtsız kalabilmesinin temsili.
Konuşmacılar slogan atmayan film istemiyoruz diyorlar anladığım kadarıyla. Bir de filmden çok filmde kendilerine göre belirli anlamlar yükledikleri parçaları konuşmuşlar gibi geldi. NBC ne zaman bir şeyi ifşa etmiş ne zaman bir şeyin maskesini düşürmüş ne zaman bakın size bir cevabım var demiş de bu filminden bu bekleniyor?
Ben bu filmden ne anladım sorusunu şöyle cevaplayabilirim sıradan biri olarak; "büyük çürüme" anlatısı var burada. Ve bu çok güzel anlatılmış. O boşluk duygusu, bu çürümeden nasıl çıkabileceğimiz duygusunu veremediğinden kaynaklanıyor ( benim için öyle). Yönetmen de, biz de bu çürümeden nasıl çıkacağımızı bilmiyoruz. Siyasal, ekonomik, sosyolojik hatta coğrafik( deprem gibi ) değişime olan tepkimizi, tam bir çürüme olarak gözümüze sokuyor sadece. Hakikatimiz de bu maalesef.
Sanki bombalar patlamıyor, çocuklara tecavüz edilmiyor, kadınlar öldürülmüyor, iş cinayetleri yaşanmıyor, sanki yoksullaşmıyormuşuz gibi ...bütün bunlar yaşanıyorken yaşanmıyormuş gibi, çok acayip. Çürüyoruz...
"beğenmemek daha sükse yaptığı için her şeye kulp takalım, daha çok izlenir" denmişcesine yapılmış bir tartışma gibi. öyle olmadığını biliyorum, ama öyle hissettiriyor.
Konuları ya benimsin ya kara toprağın şeklinde sahiplenmek bana çok muhafazakar bir tutum gibi geliyor. O da sözünü öyle söylesin, bu kadar öfke neden?
Kız kardeşi için ayakkabı alan köylü kızını "köylü kurnazlığı" diye okumanız ne kadar empatiden ve gerçek okumadan uzak olduğunuzu gösteriyor ya.
İyi geldi bu yorum,bende de benzer bir itilme uyandırdı,sınıfsal uzaklık diye bir yorum yaptım içimden açıkcası,bilemeyiz tabi yine de
hangisi bu yorumu yaptı
44:05@@frataydemir2660
“Köylü kurnazı” diye yorum yapan “Sametleri” anlatıyor işte film. 🤷🏻♂️
Bariz bir sekilde Samet'in taklidini yaparak söylüyor o lafı. Bir öğretmen olarak söylüyorum, öğretmenler odasının en yaygın soylemidir "nankör, firsatci öğrenci" etiketi. Sametler için çok olağan yani botu görünce, vayy uyaniik diye yorumlamak. Samet'in bakış açısına dikkat çekmek için söylendiği de çok açık bir durum, nasil bu kadar yanlis anlasilmis cok şaşırıyorum. Hayir bide sohbetin bütününde Övgü Hanım in savunduğu düşüncelerin, degerlerin hepsiyle ters bir yorum, insan bari oradan yanlış mı anladım acaba demez mi :)
Bu ekibi, ve tartışmalarını ilk defa seyrettim. Biraz hayal kırıklığı yarattı Altyazı'nın bendeki kredisinden dolayı. Yönetmene ve söz konusu filmine çok "mesafesiz" durmaları bana tuhaf geldi. Çok iştahlıydılar, çok gaddardılar. Ama belki de kuvvetli, kişisel sebepleri vardır bu motivasyonlarının.
Nuray, Samet ve Kenan üçlüsünün ortak özellikleri bence Erzurum'a benziyor. Varoluşu ve anlamı sadece iki mevsim ile açıklıyorlar.. Ya güneş gibi parlayan capcanlı ve ışıklı Sevim hali. Ya da çocukluktaki canlılığı , politika, evlilik, araba, dağ ya da İstanbul'a atfedip bir köşeye sıkışmış umutsuz büyüklerin dünyası.
Nuray'ın, üç küçük çocuğu arabada resmettiği sahne beni özellikle çok etkiledi. Geleceklerinin tekinsizliğine, boşluk dolu gözbebekleriyle bakan küçükler yolda kaybolmuş gibiydiler.
İçimizde bizi bütünlüğe doğru zorlayan şeye genelde kötü gözüyle bakarız. Özellikle çocuk masumiyeti bu sentezi yapmakta çok zorlanır. Ortaları yoktur çocukların. Büyüseler bile hayatı yaz ya da kış olarak yaşayacaklarına inandıklarından filmde de , o dağa çıkmak ,İstanbul'a gitmek, politik olmak ve aile kurmak durulacak tek istasyon gibi anlatılmış. Oysa hayatın net bir rüzgarı var! Hangi ideolojiden, mezhepten ya da renkten, cinsiyetten olursak olalım o RÜZGAR ; esmemizi, yer değiştirmemizi, esnememizi ve değişmemizi istiyor. Yoksa GÜNEŞ, artık yaşamın döngülerine eşlik etmeyen inançları zamanı geldiğinde kendi ışığıyla kurutmaya devam edecek ve ÖLÜMÜ en vasat haliyle yaşayacağız.
Bir Yalın Alpay’ın incelemesini izliyorum, bir burada beşlinin yorumlarını dinliyorum. Ne yazıkki büyük kalite farkı yorumlamada. Yorumlarınız ve eleştirileriniz sadece tek boyutta. Birbirlernizi gerçekten dinlemeyi bilmiyorsunuz. Hiçbir fikir kendi bağlamında değil. Filmin kendi dünyasından yola çıkmak yerine nuri bilgeye magazinsel olarak bakıyorsunuz. Bir teoride, bir önermede bulunuyorsunuz ama sağlam dayanaklara dayandırmıyorsunuz. Selim karakteri aslında tam da sizi anlatıyor. Bunu farkettiğinizde dürüstçe fikirlernizi belirtebileceksiniz.
Samet karakteri demek istediniz sanırım. Görüşlerinize kesinlikle katiliyorum
Filmde en çok Samet öğretmen ile ilgili git gellerim oldu, gerçekten cinsel bir yaklaşım mı, dostane bir yaklaşım mı? Taciz ediyor mu etmiyor mu? Çünkü esasen cinselliği çözümlemeye çalışan Sevim’in daha çok öğretmeni test ettiğini hissettim. Sevim karakterinin cüretkarlığı, çok fazla dişil yaklaşımı, cilveli hali ile Samet öğretmenin ondan hoşlanabilme ihtimalini yokladığını hissettirdi bana. Öteye gideceğinden değil beğenilme isteği. Öte yandan benzer duygu da Samet Hocada olduğunu düşündüm. Mektup da bunu düşündürdü. Kıza sarkmak istemekten çok arzulanma ihtiyacı. Öyle boş öyle istediğinin dışında bir yerde yaşamak zorunda kalmış ki bu his onu ayakta tutuyor. Hatta Nuray’a duyduğu duygu Sevim’e karşı hissettiği duygulardan daha aşağılarda bir yerde. Sevimi içten içe arzuluyor. Sevim gençliği temsil ediyor, kadınsı, hırçın ve çekici. Keşke daha büyük olsa. Ama Nuray konusu bambaşka bence. Nuray’ı bayağı bayağı kullanıyor. Orada Nuray’ın Kenan’dan hoşlanmasını çekemiyor ve güç savaşına giriyor. Kenan ile nerdeyse dalga geçiyor. Sen değil ben attım kızı yatağa naber tavrı. En başta Nuray’ı Kenan’a yamamak isterken Nuray’ın kendisinden daha aşağı gördüğü Kenan’a nasıl olur da bu kadar değer verdiğini görüp kıskançlığa kapılması. Nuray’ı kıskandığından değil aşağılık duygusu içine girdiğinden bütün o araya girme çabaları. Yoksa uzun bir ilişki istediğini hiç sanmıyorum. Hep arada ayrık otu gibi durmaktan garip bir zevk alıyor bence. Samet’in karanlık ruhu esas burada. Diğeri bir ütopya bana tacizde bulunmak amaçlı görünmüyor. Aksine onun veya bütün şehirli yaşamında normal karşılanan şeylerin bu köyde tüm kişiler tarafından ayıp ve kabul edilemez oluşunu kabul etmek istemiyor. Belkide bu söyleme sığınarak açıklamaya çalışıyor duygularını. Bilmiyorum pedofili yaklaşımından ziyade samimiyet olarak algıladım. Esas Sevim ona güç gösterisinde bulunuyor. Daha önce şikayet etmek aklının ucuna gelmemişken aralarındaki yine güç gösterisinin kazananının kendisi olduğunu göstermek istiyor. Çünkü Sevim bence gerçekten ihtiraslı ve güçlü bir karakter. Öğretmenini elinde oynatabileceğini de biliyor. Bunu yakın plan bakışlarından da çıkarmak mümkün bence.
Nasıl bi moderatörlük bu ya. Aslı cevap verecek ama diğerlerinin filme öfkesi o kadar yüksek ki konuşturmadılar bi türlü.
Sinema seyirciyi tatmin etmek için yapılmaz. Yönetmen kendi bakışını ve dünyasını aktarır, siz anlarsınız veya anlamazsınız. Öfkelenmenizin sebebini anlamıyorum
Filmden topluma bir ders ve yön vermesini beklemiş tartışmacılar. Taraf olmasını ve kendi doğru bildikleri tarafta olmasını istemişler. Olmamış kızmışlar.
Film, yine Nuri Bilge Ceylan'dan beklenilecek insan karakterinin, karanlık ve aydınlık taraflarına ışık tutan insanı salondan tokatlayarak çıkartan bir film olmuş. Yoğunlaştığınız noktalar ise sanki bu filmde, toplumcu gerçekçiliğin daha geleneksel metinlerini ya da gösterimlerini arıyormuşsunuz ama bu filmde onu bulamamışsınız gibi hissettirdi bana. Yönetmen aslında toplum gerçeklerini eser miktarda olay örgüsünün içerisinde gösteriyor fakat odaklandığı yer, yapmak istediği iş insan psikolojisi, karakter yaratımı gibi konular ve belki de bu yüzden 3,5 saat boyunca insanı yerine çivileyebiliyor. Öte yandan spesifik olarak, Samet'in pedofili gibi bir hastalık üzerinden eleştirilmesi ve bunun mide bulandırıcı olduğu söylemi beni çok şaşırttı. Açıkçası burada pedofili bir durum olmadığını, aksine yalnızca süper egosu yüksek, sürekli okşanmak isteyen aç bir benliğe sahip Samet'in , hiç bir yerde mutlu olamayışı ve küçük bir çocuğun dahi ilgisine muhtaç olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek lazım sanıyorum. Naçizane bir seyirci olarak yorum yapıyorum elbette sizler daha teknik bakıyorsunuz konulara ancak 3.5 saat içerisinde, Nuray olduğumuz zamanları da hissettik, Samet olduğumuz anları da hatta filmdeki bir çok karakterin üç boyutlu olması ile hepsinde biraz vardık diye düşündük arkadaşlarla. Sanıyorum Cehov gibi yazarların da Bergman gibi yönetmenlerin de sahip olduğu bu yetenek, yani insanı komple görebilmek, iyi ve karanlık yönleriyle tasvir etmek bizi etkileyen anlatı tarzı. Video için teşekkürler.
Bu tartışma maruz kaldığım en kötü Nuri Bilge Ceylan filmi eleştirisi oldu. Hatta en kötü film eleştirisi de diyebilirim. Maalesef çok kötü.
Ali Deniz Şenöz'ü zaten ciddiye alıp dinleyemedim. Övgü Gökçe'nin "köylü kurnazlığı" yorumu zaten feci. İzlediği filmi dahi anlayamamış. Çok yazık...
Öte yandan bir sinema "dergisi" olarak kamera açılarınızı, ışığınızı aylaramayı da bir becerin lütfen. Gözümüz kanadı resmen. Mor üzerine siyah ad, soyad yazmak nedir ya?
bravo, yazmak istediğim yorum bu birebir.
Helal 😂 bölücü güzellemesi yapmadığı için gıcık olmuşlar adama.
Çatlayın cringe tipler
Kardeşine ayakkabı alan çocuk kendi ayakkabısı yokken ona verilen ayakkabıyı küçük alarak kendi ayakkabısız kalıp kardeşine veriyor .İnsanın içini ezen bir çaresizliği siz köylü kurnazlığı diye mi görüyorsunuz ya yuh
Kuru Otlar Üstüne filmi bence Türkiye sinema tarihinin en iyi filmi ve bunu önümüzdeki yıllarda anlayacağımızı düşünüyorum.
Bu film benim nezdimde bir turnusol kağıdı görevi gördü ve ülkenin sinema çevrelerinin ne kadar da ideolojik takıntılarla yazıp çizdiğini gördüm.
Fırat bey, yazınızı ilk okuduğumda size bir şekilde ulaşmayı istemiştim ve Samet karakterinin iyiliği veya kötülüğü üzerinden filme bu derece saldırmanızın, nbc gibi bir dünya markasını dahi çizginizde olmaması durumunda bu derece kötüleyebilme taraftarlığının ne derece sinir bozucu olduğunu söylemek istemiştim, buraya yazmak kısmetmiş.
Övgü hanım ve Ali beye filmi tekrar izlemelerini öneriyorum, gerçekten video boyunca utandırıcı derecede yanlış tespitler gördüm. Burada tek tek yazmaya gerek yok. Özellikle Övgü hanım, film üzerinde muazzam çelişkileriniz var, sanki bir kin ve nefreti kusmaya çalışmış gibisiniz. Çok ama çok üzücü.
Merhabalar. Öncelikle emeklerinize sağlık. Videonun henüz başındayım. Devamında konuşulacaktır belki.. Toplumsal travmalar, çatışmalar, kutuplaşmalar vs gibi mevzuları teğet geçiyor yorumu, evet teğet geçiyor ama bir yandanda genel olarak toplum bunları ne kadar sorguluyor, gündelik yaşamının neresinde, bunu güzel veriyor. Bir sahnede babası alınan genç o günü anlatırken baş karekterin konuşma sonunda “ee milli piyango bileti ne oldu” diye bir soru sorması aslında toplum bu kadar derin mevzuların neresinde, ne kadar ilgileniyor..!En ufak bir duygu belirtisinden yoksun bir şekilde piyango biletini sorabiliyor. Yada işte bir yandan bir kürt genci ile alkol içip bazı durumlarda onu korurken bir yandan da bir karakolda rütbeli bir askerle oyun oynayabiliyor.
NBCye söyleyelim sonraki filmini size sorsun. Nasıl yapayım, içine ne koyayım diye 😁😁😁
Filmde politik bir durusu olan herkes bir şeylerini kaybediyor. Nuray bacağını, Kenan hoşlandığı kızı, Feyyaz varolus amacını... tacizden yırtan, kızı "götüren", tayini çıkıp medeniyetsizlikten kurtulan, finalde tepeye çıkıp altta kalan Nuray ve Kenan a bakan Samet bu devrin kazananı. Film ne Samet'ten hesap sormamiza ne de Samet'ten uzaklaşmamiza izin veriyor. Sametler vicdan azabı duymaktan yaraya işeyecek takati bulamadiklari acıyı anca fotoğraf kadrajina malzeme eder, sonra da o acıyı en fazla Samet kadar anlayabilecek, coğrafyaya yabancılar tarafindan ayakta 12 dakika alkışlanır diyor filmin finali.
Kenan hoşlandığı kızı mı kaybetti?
Bence filmi birkaç kere daha izleyin...
Olaylara da Samet i kapitalizm temsilcisi olarak konumlandırmadan bakmaya çalışın...
@@mertolgun6939 kenan ın muhafazakar bakış açısından samet ve nuray arasında geçenleri anlayıp kendi kafasında bitirdiğini görüyoruz bi nevi kaybetmesi işte
@@erdmd29 anlayıp mı? Yoksa suratına vurularak mı?
Üstte yorumu yazan arkadaş demiş ya coğrafyaya yabancılar tarafından alkışlanır vs vs. İkinize de soruyorum, nerelisiniz ve nerede yaşıyorsunuz? Siz ne kadar hakimsiniz coğrafyaya?
@@mertolgun6939 biz bence aynı iletişim seviyesinde değiliz ve anlaşamıyoruz senin derdin ne anlamadım ne demek istiyorsun?
@@erdmd29 gelip salça olan sensin. Bir soru sordum, insan nezaketen cevap verir değil mi?
Bu filmde Türkiye 'ye dair oyle derin,çözümsüz sorunlar işleniyor ki ,iyi ki vizyondan kaldirilmadi.
Kiyameti koparacak bir film ama bu ulkede bu filmin anlattiklarini sahiplenip hesaplasacak bir sorumluluk yok.Film Mars'ta geçiyor ve sanki Mars'taki okullari ,ogretmenleri anlatiyor sanki:)
Film benim politiğimi nasıl mesaj vermez diye kıvranılıyor. Epik, romantik, basit klişelerle yaşanmıyor hayat. Sizler bizler akıp gidiyoruz, bu kadar güncel politiğe saplanmaya gerek yok. İnsan bilişi, çelişkisi, basitliği, tutarsızlığı milyonlarca yıldır var. Filmi eleştirirken “bakın benim bulduğum eksikliği görün” havalarıyla çırpınmak komik. Hepi topu kaç film buldunuz da bu kadar alçatmaya doyamadınız.
Ali Deniz bey NBC nefretini kusmuş adeta
Altyazı sinema yazarları arkadaşlar, sizi hiç bu durumda görmemiştim.Kendinize gelin lütfen, bu nasıl oldu gerçekten?
öfkeden kudurmaktan konuşmayı beceremiyorlar :D
Aynı filmi mi izledik? Çok ilginç ve garip bir tartışma olmuş.
Yorumlamamışlar, bağırsaklarını boşaltmışlar.
İyi ki yönetmen yanlarında değildi. Olsaydı "Sen nasıl böyle bir film çekersin?" diyerek tokatlarlardı adamı sanırım. Bu ne öfke, nasıl bir şedit dil arkadaşlar, sakin kalarak da eleştirebilirsiniz.
Aslı Ildır hariç ki kendisini çokta iyi ifade edememiş karşılıklı curcunadan dolayı daha çok dinlemek isterdim Aslı Ildır'ı. Geri kalanı tamamen "Yaaa Nuri bilge Ceylan neden bizim istediğimiz tarzda politik film çekmiyooo" saçmalığından başka birşey yok videoda. İdeolojik "takıntıların" bu inceleme videosunda bu kadar fazla yer etmesi üzücü. Güzel umutlarla açtığım bu video maalesef hayal kırıklığı. Neyse en azından bundan sonra kanalın hangi videosunu izleyip izlememem konusunda yardımcı oldular.
Ben yazmışım gibi bir yorum
Fırat Yücelin devlet kavramına yaklaşım eleştirisi çok yerinde
Anlamadigim konu herkesin Samet'in karanlik bir karakter oldugu noktasinda birlesmesi , bu yorumu yapanlar acaba kendilerine karsi Nuri bilgenin olabildigi kadar durustlermi ? Samet'in ruh hali dogu'da 4 yil mecburi hizmetini yapmis herhangi bir beyaz Turkten farkli degil bence , kendini dusunmesi , bencil olmasi , cevreyi ve bolge insanini kucuk gormesi , istanbul'a donmek istemesi ve yaptigi tum davranislar karanlik bir karakter olamktan ote klasik batili birey davranislari , ayni zamanda ogrencisine karsi pedofoli ile iliskilendirilecek bir dusuncesi ve yakinligi oldugunu dusunmuyorum , Nuri bilge bence burda ince bir nokta da geziyor ve aslinda burdaki konu Samet'in hayatinda sadece bir defa asik oldugu ogretmenine karsi olan hislerine benzer duygulari ogrencisinin ona karsi hissetmesinde buldugu ego , huzur ve anlam
Yazarların/yorumcuların tam da bu şekilde bu farklılıkta tartışması bazen dibine girip kaybolması sonra bir dakika bir dışardan, şurdan bakmamız gerekiyor yorumları çok hoşuma gidiyor. Ve tartışırken katılmadığım yerler dahi olsa burda olduğu gibi daha başka ve farklı düşünen bir tartışma yorumlama ortamı hazırladğınız için teşekkür ediyorum.
Daha başka filmleri, olayları hem politik hem de bireysel noktada tartışmanızı başka eserlerle kurduğunuz bağlantıları yine bu şekilde bizlerle paylaşmanızı heyecanla bekliyorum.
Şu ana kadar izledegim en cahilce film tartismasi bu olabilir.
Bana göre Nbc'nın en politik filmi. İnsanın iç çatışmalarına ve zayıflıklarına da odaklanmış her zamanki gibi.Çok beğendim şahsen.
Övgü hanım filme hiç girememişsiniz, ya da film size ulaşamamış. Dışarıdan bir fikir, bir esin alabilmek için önce içeriyi boşaltmak gerekir diye düşündüm. Sondaki Sevim fonu hakkında tüm söylediklerinize binaen
Filmi sıkıntılı bulan bir ben değilmişim. Eleştirel olmadan her tabu meseleye dokunuyor gibi yaparak, süper bir Türk filmi üretmiş.
Kolonyal bağlamı eski hürriyet gazetesi derinliğinde ele almış. Bir sonraki filmi için bir kürt olarak kendisine bir fikir vereyim, bedava:
ÖSS de birinci olan kürt köylü çoban. Her kolonyal fanteziye müsait. Her Çekovvari human condition mülahazalarını kaldırabilecek potansiyele sahip.
Değerlendirmelere inanılmaz ilginç ve taraflı geldi bana... Bİr yönetmenin ülke sorunlarına çözüm getirme veya doğruyu gösterme sorumluluğu yoktur. Kesiti sunar. Adil olanı gösterme mecburiyetindeyiz yok... Sadece bir örnek vereyim, kabul edersiniz veya etmezsin...
90ların sonuydu yanılmıyorsam, Perran Kutman bir hemşire dizisi yapıyordu... Dİzideki rolu gereği bir hastaya yapması gereken bakımı veya tedaviyi yapmamış onun yerine kendi özel işi ile ilgilenmişti. Ertesi hafta ülkedeki tüm hemşireler ayaklandı. Kıyamet koptu hemşireler boyle değildir diye, sağlık meslek birlikleri yapımcı şirkete dava açmaya kalktılar....
Yıl1998, Ferzan Ozpetek Hamam filmini çekti. Dünyanın her tarafında filmde kuyrukla giriliyor. Ben Kanada'da 30 dakika bekleyerek biletimi aldım. Tüm yorumlar mükemmel. Herkes bayılmış ama Türkiye'de ''Hamamcılar Odası Başkanı'' kanal kanal gezip yönetmene saydırıyor, ''hamamlarda erkek erkeğe ilişki olmaz biz pe.zev.nk değiliz'' diye😂.
Bu bir film. Doğruyu gösterme yükümlülüğü yok. Kaldı ki insan dogasında tek başına iyilik yada kotuluk yoktur. YÖnetmen filmini boyle tercih etmiş, belki de amaçlı olarak taraflı veya tarafsız davranmış ama kötü de olsa''kötü'' bir insanı anlatmayı tercih etmiş. Samet karakteri sapık da olabilir onu aklama sorumluluğu yok. Doğudaki problemi çözme gerekliliği hiç yok...
Fazla gereksiz veya duygusal analizler olmuş.
Hamamcılar Odası Başkanı analizleri... Nereye tarafsanız o gözle bakılıyor...
ali deniz ozellikle filme oyle bi madilenmis ki anlamak mumkun degil. ben de hic sevmem bazi filmleri boyle agzimi kopurte kopurte bklarim. ama sinema elestirmeninden bekledigim tavir bu degil. overall, kotu ve zayif bir tartisma olmus.
Öncelikle çok teşekkürler, çok güzel bir tartışma olmuş. Kişisel olarak filmden aşağı yukarı Ali Deniz Bey’in duygusuyla çıktım, rahatsız oldum. Fakat düşündükçe filme bakışım değişti. Samet farklı olaylarla sınanıyor ki bunlardan biri çocuğa taciz gibi büyük bir suçlama, fakat yapışmaz tava gibi hiçbir şeyi üstüne almıyor, hiçbir dönüşüm yaşamıyor. Film bana insanın ya da karakterin dönüşeceğine dair içimde var olan çok güçlü bir varsayımımı sorgulattı. Bu dönüşmeme halini mümkün kılan tabi ki iktidar pozisyonu. Bir de son olarak İngilizce review’lerde Samet’in mektubu bu manipülatif karakterin seyirciyi manipüle etme çabası olarak alınmış, yani direk yönetmenin karaktere mesafesi gibi bir yerden düşünülmemiş. Türkiye’deki ve dışarıdaki izleme farklılıkları da tartışmaya değer.
Filmi çok beğenen biri olarak söyleyebilirim ki buradaki tartışmaya da bayıldım. Ağzınıza sağlık.
Tamamen sekter solcu yorumlari ile dolmuş bir programdı.inanin sonuna kadar çok zor izledim. Nbc sinemasını hic izlememiş gibi yorum yapiyor özellikle ali bey ve övgü hanım. Filmi en azindan iki kere izlemenizi tavsiye ederim. Bağlamından kopuk bir tartışma olmuş.
Bence politik kaygılarından dolayı yorumlar yanlı. Yönetmen sırf bu yanlı ve yersiz tartışmalar ön plana çıkmasın diye aşırı politik söylemlere yer vermemiştir. Aşırı anlam yüklemeye çalışıyorsunuz. Basit ve yalın bir anlatım var ve gerçekçilik ön planda.
jagten'e berbat dediler, o dakika kapatmam gerekirdi.
Aslı Hanım'ın sözlerini kesmeseymişsiniz. Bu sohbeti üç Samet bir de Samet'i yakan öğretmen yapmışsınız 😅
videoyu sıkıntı içinde bitirdim gerçekten, bu kadar iyi eleştirmenlerden daha nitelikli eleştiriler beklerdim. videodaki eleştiriler, filmdeki politik göndermeler hiçbir şey söylemiyor, falan gibi bir yerden geliyor. ben buna katılmıyorum. film, toplumun içinde bulunduğu karanlığa karşı duyarsızlaşmış, diğer insanların acılarında elini hiç taşın altına sokmamış yarı-aydın birinin vicdanını kaybetmesi hatta çürümesi gibi bir şeyi gösteriyor. yani kendi karanlığının kişiyi boğması ve kişinin hayattaki etik değerlerden soyutlanması gibi bir şeye işaret ediyor. filmin başında samet'in öğrencisine yaptığı teması göstermesi zaten bize burda yanlış bir şeyler olduğu duygusunu veriyor. 3 saat 10 dakika samet'in vicdanını yitirişini izliyoruz. tüm bunları bize gösteren şey de film zaten. sadece filmin sonunda samet'in duygularını dinliyoruz diye sanki samet mahkemeye çıkmış da beraat etmiş gibi anlam çıkmıyor asla. aklanmıyor yani, öyle bir şey yok. ama ali deniz'in çıldırmasına bakarsak sanki film böyle bir şey söylüyormuş gibi algıladığını düşündüm. anlamak mümkün değil. filmin son 5 dakikasında nuri bilge'nin kafasının kadraja girip samet'e parmak sallaması falan mı gerekiyordu. ayrıca nbc'nin diğer filmlerinde hangi politik duruşu vardı da burada göremediniz. kış uykusu falan diyor ama fazlası bu filmde var. zaten politik bir çerçevesi de olsa her zaman yaptığı gibi bireyin iç dünyasını anlatmaya devam etmiş nbc. tabii politik olan da iç dünyalara etki ediyor. bunu da filmde görüyoruz. köylü kurnazlığına hiç girmiyorum. içim bulandı orda resmen.
Vay be. .. eleştirmen mi bunlar😂😂
Kayda geçecek bir tartışma tebrikler👏 Bir film nasıl tartışılmamalı güzel örnek! Film tartışmak yerine, bir sürü subjektif bireysel yargılar salatası dinledik. Yarısına kadar dayanabildim…
Okumuş yazmış 5 yetişkin bir yayın yapmışsınız, dönüp dolaşıp geldiğiniz yer "bu film bize ne anlatıyor". Hele ki o pedofil pedofil diye haykıran arkadaş çok hınçlı.
Türkiye 'de okul ne,öğretmen kim konusu o kadar derin bir sorun ki bu derin soruna ancak bu sekilde girilebilirdi.Sadece izlemedim, .filmin içine girdim.Film devam ediyor zihnimde ama asil bu film gerçek hayatta devam ediyor..
Kralın gözüne yerleşmiş kameradan aynalara baktık. Evde aynaların olduğu yerde.
İlgiyle dinledim. Teşekkür ederim
Bizim için büyük acılar,travmalar dekor gibi kullanılmış,hüzün verici…
Yorumlarınız için teşekkürler ve kesinlikle güncel/vizyon veya klasik film yorumlamasının devam etmesi gerektiğini düşünmekle beraber tartışmanın daha derli toplu ve net/belli sınırlar dahilindeki argümanlarla yapılsaydı daha etkili olacağını belirtmek isterim. Videonun tamamını dinlemekle birlikte kimin hangi tezi savunduğunu veya bakış açısının ne olduğunu tam olarak anlayamadığımı üzülerek ifade ediyorum. Belki de tartışmanın formatı ya da videonun yapısından kaynaklanmış olabilir bu karmaşıklık.
Aynı görüşte olmanıza rağmen hepiniz çok öfkelisiniz.. sanatsal değerlendirme için geldim.. ideolojik hırsınız beni dışarı fırlattı.. fikirlerinizi anlamaya çalışmak isterdim ama toksik ortam tahammül edilemeyecek düzeyde.
üzgünüm ama ilk 20 dakikalık tartışma derin bir bilgi ve kavramlar üzerinden değil son derece yüzeyel bir bakışla konuşulmuş. Postmodern dünyada ne yazık ki böyle, her şey biran önce okunmalı, konuşulmalı, tartışılır gibi yapılmalı ve çöpe atılmalı. Bu bir anlatı; önce bir defada hiç bir şeyi çözemez, okuyamaz, derinlemesine anlayamayız. Bir süre geçsin, özümseyelim, somuralım, karakterleri anlayalım, diyalogları tekrar takrar dinleyelim de ondan sonra konuşalım.
ali deniz şensöz beynini aldırıp mı tartışmaya katılmış ve filmi izlemiş
kesinlikle öyle nutkum tutuldu aq nasıl bi düşünme yapısı
Ali Deniz Şensöz isimli yaşayıcımız ağır boş yapmış
Çok değerli bu tartışma teşekkürler
Esasen bu filmde canlanan karakterler tam, ama tam da sizlersiniz her yönüyle. Evet, film başarılı.
Haaarika bir program. Suppersinjz. Farkli goruslerle yapilmasi muhtesem bence. Onun dışında bu filmi elestirince aaoouu nbc anlamiyorsun diyen buyuk bir kitle varken kendimce ifade etmeye calistiklarimin bu kadar iyi dile getirilmis olmasi icime rahatlik verdi sonunda.
Filmde eğitim sistemine dair, tasradaki o iliskilere dair de çok şey var. Bu arada Aynur karekterini dokunulmaz kılmak neden bu anlaşılmaz. Filmde evet birçok belirsiz nokta var yonetmenin yapmak istediği tam da bu ve hayatta da gercekten böyle olmuyor mu.
Her ne kadar bu film bazında Aslı Hanım'a katılmamış olsam da onun fikirlerini dinlemek, okumak bana her zaman çok keyifli gelmiştir. Filme ve politik duruşuna (veya duruşsuzluğuna) olan öfkeyi anlamakla beraber keşke onu daha net ve kesintisiz duyabilseydik.
Siz baya filmi gömmeye gelmişsiniz. Aslı dışında filmi çözümlemeye çalışan yok maalesef. Filmin akışını metaforlarını filan tartışmak yerine 1 saat neden mesaj vermiyor veya neden verdiği mesajı teğet geçiyoru konuştunuz. Zaten köylü kurnazlığı gafı da topluma ne kadar uzak olduğunuzun kanıtı ve bunu söyleyen kişiyi hiçbiriniz düzeltmediniz. Bir şans vereyim kanala demiştim ama bu tipteki insanları dinleyecek kadar boş vaktim yok. İyi günler
Alyazı dergisi diyerek ciddiye alıp dinliyorum ama anlayamadım, eleştiri ciddi iştir. Biriniz mide bulandırıcı buluyor, bir dğeriniz şunu yapmamış bunu yapmamış, şunu beklerdik… bilemiyorum şu hazırladığınız video filmden daha çok eleştirilecek argüman sunuyor. Kendi düşüncelerinizi fazla önemsemiş ve eserle mesafeyi koruyamamışsınız. Olmadı
Nbc'ye sinirlenmişler ya inanılmaz
Bu filmden, NBC’den ve sinemadan anladığımız ve beklediğimiz belli ki tamamen farklı. Utandım. 😓
sizin istediğiniz gibi bir film yapmak zorunda mı adam ya, canı böyle bir film yapmak istemiş yapmış. Güzel de bir film yapmış. Boş gevezelikler...
Bu kadar bön tipler dergi çıkartmamalı 😂😂
Vasat aldı bir diyalog.
yılan kendi eğrisini görmez, deveye boynun eğri dermiş.. bu sözün özeti gibi bir tartışma olmuş. teknik diyeceğimiz tartışmaları kenara koyarak politik tartışma kısmını çok yetersiz buldum. aslında tam tersi türkiyenin politik gerçekliğini köye atanan öğretmenle ps oynayan jandarma komutanı üzerinden dahi anlatması oldukça zekice. hiçbiriniz bu filmden daha fazla politik değilsiniz. daha fazlasını yapmıyorsunuz, örgütlü değilsiniz, toplumsal mücadelelerin öznesi değilsiniz, öznesi olduğunuz mücadelelerin bile kaymak tabakasısınız. şunu da eklemek isterim; öğretmeni aşk mektubunu okudu diye ondan intikam alabilecek kadar cesur bir kız çocuğu şunu anlatır: "ezilenler iyilik yapmazlar" işte bunu anlayabilmek hepinizin politik dünyasını alt üst edecek ve kaymak tabakanızı çatlatacaktır.
Başarılı bir film analizi olmuş,teşekkürler.Nuri Bilge Ceylan,filmden sonra başı ağrımaması için diyaloglarda cesur olamamış.
Neden yorumlarınızda hiç Sevim üzerinde durmadınız? Esas bence orada bir şeyler vardı. Öğretmeni bir çok açıdan sınayan çok dişi ve güçlü bir karakter bence Sevim. Sadece aptal ya da sığ bir köylü kızı değil? Bence bir çok şeyi bile isteye yapıyor. Öğretmene iş atıyor, kendi keşifinin kahramanı yapıyor Samet’i. Cilveli hali, öğretmene arkadaşıymış gibi herkesin önünde cüretkarca sarılması vs hep kendi benliğini ispat isteği ve acaba beni koskoca öğretmen arzular mı kışkırtması? Bence Sevim de o kadar masum değil? Öğretmeni şikayet ederek bir güç savaşına giriyor adeta, madem sen benim mektubumu vermezsin, salak yerine koyarsın, üstüne güç gösterisi yaparsın al güç gösterisi böyle olur deyip bayağı bayağı meydan okuyor. Madem rahatsızdı niye daha önce şikayet etmedi. Çünkü rahatsız değildi onun da hoşuna gidiyordu beğenilmek. Ama herkesin arasında küçük düşüp arka çıkılmaması üstelik de en çok Samet’in önünde küçük düşmesi bu durumu tersine çevirme gereği duymasına sebep oldu ve şikayet ederek durumu eşitledi. Bence Ece Bağcı çok ama çok iyi oynuyor bu karakteri. Bence çok derin bir karakter Sevim. Yaşı küçük ama dünyaya bakışı büyük. Çözmüş erkekleri o yaşta, kukla edebilir kendine .
Sapik misiniz bu karakter bir çocuk
Köylü kurnazlığı mi !!!!
filmin teğet geçtiğini iki saatte birbirine anlatamayan beş insan, üç saatlik filmde neden seçilen konular neden açık açık konuşulmuyor diyolar :D daha kendiniz açık konuşmaya cesaret gösteremezken, tek başına bunu sırtlanmasını istediğiniz bir yönetmen var. yok orası erzurum olamaz, gerçek filmler daha doğuda çekilmeli :D kanal 7de komedi üçlüsü diye bir ekip vardı, onlara benziyorsunuz. komik değilsiniz ve kimse kanalı değiştirmiyor. sadece isminde komedi yazıyor diye komik olunmuyor, sizin kendinize "aydın,düşünürüm" cart curt deyip aslında karanlık ve yoz olduğunuz gibi. aranızda en komik ali deniz şensöz :D tek yeteneği şey galiba: solcu bir kadının ağzı ile aydın bulduğu insanı kendi davasına inandıramadığı için kuduran ve entel konuşmaların sonunda ışıkları kapattığında her pisliğe göz yuman devrimci pozisyonu tek seferde yapabilmek :D yeni bilgiler, başka pencerelerden bakmak için izledim sizi ama ucu bucağı görülmeyen yoz beyinler gördüm :D keyiflendik durduk yere
Bu sohbet sadece film okumaları ile degil Filmin isaret ettigiTürkiye okumalari ama doğru okumalar ile gitmeli.
9:07 aynen ben de anlamadım hikayedeki akışı ile finali bağdaştıramadım
Kardeşim uyarı vermeden bir zamanlar Anadolu’da filminin sonuyla ilgili Spoiler veriyorsunuz? Bir de sinemasever olacaksınız bu nasıl iş?
Hiçbirinizi tanımıyorum. Şans vereyim dedim ama 45 dakika dayanabildim. Film orada sapasağlam duruyor ve duracak. Buradan nasıl görünüyorsunuz bilmiyorum biliyor musunuz, tıpkı yönetmenin bir önceki filminin karakteri olan Sinan gibisiniz!
Filmin temel özelligi duygu ve politik olarak kaygan zeminde akmasi. Hayat bu diyor. Yer yer basit dialoglar+ suskunluk+sessizlik karakterlerin olusumunda temel araclardan. Nuri Bilge epik bir tek sahne ile (samet'in banyo kapisini acip film platosuna gecisi) seyirciyi filmin disina cikariyor (belki de kendini filmin icine aliyor) ve sonucta " bu sadece bir film" diyor. Türkiye'nin problemlerini bu film cözmeyecek. Nuri Bilge mesaj da vermeyecek. Herseyin üzerinde akip giden bir hayat gercegi var. Ugrasi alani insan bilinmezligi ve hayat. Tabii filmin Van ve yöresinde gectigi de düsünülürse siyasi temel gercekler filmde mecburen yer aliyor. Kar gibi, soguk gibi bu da bölgenin gercegi. Fikrimce; Kuru Otlar Üstune ile Nuri Bilge sinemasi taclanmistir. Asıl şasirdigim/ sevindigim herseye ragmen bu topraklar üzerinde Nuri Bilge gibi degerlerin var olmasidir.
Karayazı’da HDP yerel seçimlerde yüzde 62 oy almış. Filmin geçtiği yer hakkında “Burası Diyarbakır değil, Erzurum” derken Övgü Gökçe hata ediyor. Oldukça politize olmuş bir yerde çekilmiş bu film. Nerede çekildiğini de gözümüze sokuyor. Filmin temel politik sorunlarından biri hiç Kürtçe duymamamız, öğrenciler kendi aralarında, doğallığında konuşabilirdi. Veya ilçe milli eğitim müdürünün odasında mutlaka bir Erdoğan portresi olmalıydı, gibi. Eleştirirler bir yana buradaki pek çok yorumcunun “öfke” hissetmesini hak eden bir film değil.
Eğitim Bir Sen’in çiçeği aynı işlevi görüyor.
@@Bobkeyn evet, o önemli bir detaydı ama yeterli miydi emin değilim. Bugün hemen her devlet dairesinde CB’nin bir portresi var.
Estetik olarak elestirinize katılıyorum, ama herseyi kendi veya yonetmenin politik görüşü uzerinden degerlendirmeniz bence tartismayi dogru bir zemine oturtmuyor, ozelikle filmi kürt ve turk meselesi uzerine çekilmesi maalesef tartismanin ana meselesini gercekten cok düşürüyor
Hiç mi iyi birşey yok bu filmde son yıllarda izlediğim en güzel sanat filmiydi.Gerçekten çok şaşkınım
Bu ekipte sinemasever bir ogretmen olarak yer almayı isterdim.Bambaska yorumlar sunardim.
Mesela?
Bu ne rezil bir tartışma yahu, öfke kusan antipatik insanlar görüyorum, ülkeyle ilgili bambaşka acılarını bu filme öfke kusarak açığa çıkarıyorlar. Altyazı yutub kanalı aboneliğinden çıkıyor, instagramda takibi bırakıyor ve eski altyazı mecmualarımı çöpe atıyorum.
Öğretmen devrim yapa bilir mi?"Biz muhafazakar yapıyı kırmaya gelmedik mi" sorusu çok havada ve karşılıksız bir soru.Oraya ya da başka bölgelere giden öğretmenlerin böyle bir amacı yok.Maaş,ek ders..Bir öğretmen olarak içler acısı öğretmenler odası diyaloglarıni o kadar çok deneyimledim ki..Bu ülkede iyi kıyamet kopmadı bu filmden sonra. Çünkü kimse üstüne alınmadı.Bu film okullar ve öğretmenlerle ilgili pandoranın kutusunu açmaya yeltenen bir film.Ilce Milli Eğitim Müď.ise gerçek bir persona.
bu ne saçma sapan eleştiri programı arkadaş.filmimi konuşuyorsunuz siyasi tartışma programımı belli değil. arkadaşın iki lafından biri türk kürt.
Çok fazla kişisel beklentilerinize cevap vermesini ummuşsunuz, filme mesafe koyamamışsınız gibi geldi. Herhangi bir yönetmen ülkenin politikasının aparatı değil ki. Zorunda da değil sizin bakış açınıza hizmet eden bir şey yapmaya. Orada karakterlerine dair bir düşüncesi var ve gerçek hayattan buna hizmet edecek öğeleri ustaca birleştirmiş. Çok öznel geldi yorumlarınız. Propaganda filmi çekmesini mi beklerdiniz, anlayamadım?
Çok hoş, farkında ve boyutlu bir tartışma emeklerinize sağlık❤
Samet mi Korkunç? Hayretler..
Bence yorumlayanların hepsinde bir parça Semih olduğu için tam anlayamamışlar ve cesurca yorumlayamamışlar.
İnsan Doğası en temel mesele değil mi? Filme "malzeme" yapılan tüm yaşanmış olaylar İnsan Doğası'nın bir ürünü, onun bir Parçası değil mi? Ali Deniz Şenöz'ün filmin felsefesinin nesnelerini net gördüğünü ama esas ve talide yanıldığını düşünüyorum. İnsan Doğası'nın iktidar mücadelesini "Makro"da ve "Mikro"daki halini NBC filmi özelliğiyle tabiki "Makro" fon "Mikro" sahne olacaktır. Yine de yazarların kafalarının net olmadığı, karışıklık yaşadıkları sezilebiliyor. Bazı mesajların aksine bunu çok olumlu bulduğumu da belirtmek isterim. Bu noktadan itibaren ikinci bir tartışma videosunu ÇOK isterdim. Çok teşekkürler bence iyi bir tatışmaydı.
Roll'ün son sayısı 2009'da yayınlandı. Övgü Gökçe 2020 diyor.
Sonra 2000 dendi
Hayatınızın anlamını bu filmde bulmayı beklemiş de bulamamış gibi bir öfke. Son derece tutarsız ve gereksiz bir tartışmaydı. Zamanıma yazık oldu.
Zengin adamların depremde vergi verememek için bağış yapması asıl kurnazlık köylü kızın ayakkkabısında kardeşinin ayakkabısı yok ona ayakkabı alıyor kötü bişey yok
Enis Köstepen 29.40’ta Türk ve Muhafazakar diyerek anlamsız bir eleştiri yapıyor. Başından beri Kürt sempatizanı olduğunu açık ediyor ama Türk düşmanlığı konusunda bu kadar öne çıkması oldukça yersiz.
Her filmde eksiklikler vardır muhakkak ama bir sinema eleştirmeninin görsel ve hatta edebi olarak bu kadar güçlü bir yapıttan “mide bulandırıcı” diye bahsetmesi akıl alır değil. Ayrıca Samet karakterinin düşünsel yüzeyselliğini ve ahlaki bozuklukluklarını sanki NBC bunları sahipleniyor yahut hoş gösteriyormuş gibi tartışmak tam bir entelektüel sığlık. Erol Taş’a öfkelenen Yeşilçam seyircisi tadında yorumlar yapılmış.
Merhabalar, altyazı sinema dergisinin sanırım dijital abonelikten başka bir aboneliği yok, abonesi olmak istiyorum, gazete dağıtıcıları gibi eve getirmiyorlar mı bu dergiyi, yeni aylik sayıları basılıyor mu, güncel sayılarını nereden satın alabilirim bu derginin? Yanıtlarsanız sevinirim. Migros, Carrefour'da falan satılıyor mu? d&r'a baktım bulamadım
Filminin içine çok hikaye koyup ama bütün hikayelere hafifçe değinmeyi tercih eden bir Nuri Bilge gördük
Böyle yapmak istemiş
Bu sefer de demiş ki görsel şöleni yaşayın bir beklentiniz olmasın
NBC filmi diyince çıtayı arşa çıkarmayın
Umalım ki bir NBC filmi için bir beş yıl daha beklemeyelim lütfennnnn
Ali bey’e çok teşekkür ederim, vallahi bu duygularla geziyordum, duyguma ortak buldum sonunda
3.5 saatlik çok yoğun bir film üzerine tek bir defa seyretme sonrasında nasıl yazı yazılabilir ki?