𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1 Başımı yukarı aşağı sallayarak onayladım onu. Ve odadan dışarı çıktı. Ben de gerekli malzemeleri sağlık çantalarına dizmeye başladım. 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛 Sırasıyla uçağa biniyorduk. En sonda ben, Taehyung ve Jiwoo kalmıştı. Arkamı dönüp baktığımda Hera ağlayarak bize bakıyordu. Göreve gittiğimizde hep böyle olurdu. Çünkü çok korkardı. Uzaktan gülümsedim ona doğru. Daha fazla ağlamaya başladığını gördüm. Taehyung da binince Jiwooya binmesine yardım ettim ve sonda kendim bindim ve helikopterin kapısını örttüm. Helikopter kalkmaya başladı. Jiwooyla yan-yana oturuyorduk. Hiç birimizden ses çıkmıyordu. Onun bizimle gelmesine karşıydım. Ona bir şey olma düşüncesi beni mahvediyordu. Ya onu koruyamazsam. Onsuz ne yapardım... Bana pansuman yaparken ona dolayı yoldan aşkımı itiraf etmiştim. Ama o bunun şaka olduğunu sanmıştı. Onunla anlaşmalı bir evliliğimiz olsa da ona aşıktım. Onu seviyordum. Hem de fazlasıyla. Onun beni sevip sevmediğini bilmiyordum. Belki seviyordur, itiraf edemiyordur. Belki de gerçekten beni zoraki kocası olarak görüyordur... Yüzüne bakmadan konuşmaya başladım; "Söylediklerimde ciddiydim." Jiwoo: Ne? Ona doğru döndüm ve öyle konuşmaya devam etdim; "Söylediklerimin hiç biri şaka değildi. Seninle dalga geçmiyordum. Sana aşığım..." Jiwoo: S-sen...neler diyorsun? "Duydun işte. Aşığım sana. Seviyorum seni. Daha ne kadar açık konuşmamı istersin?" Jiwoo: Bunu daha sonra konuşalım. "Belki görevden sağ çıkamaya bilirim. Bu işi burada halledelim." Jiwoo: S-saçmalama...neden sağ çıkmayasın. Dokuz canlısın sen. Elbet bu görevden de sağ-salim kurtulursun. "Ne bu? Aşk itirafı mı? Yoksa başka bir şey mi ha?" Onun sözünü ona karşı kullanmıştım... Jiwoo: Aşk itirafı falan değil. Öylesine söyledim. Ölemezsin Min Yoongi. Kardeşini düşün. Sensiz mahv olur. "Benim ne olacağım umurunda değil mi? Ölsem üzülmezmisin?" Jiwoo: S-sus artık. Daha fazla konuşma Yoongi. "Sen nasıl istersen karıcığım." Sonda söylediğim şey yüzünden gözleri irice açılmıştı ve yanakları kızarmıştı. Çok tatlıydı. Keşke sen de sevsen beni güzelim. Keşke benim kadınım olsan. Sadece benim olsan. Sadece bana gülsen. Tek isteğim bu... Umarım bu isteğim gerçek olur. ✰1 𝑠𝑎𝑎𝑡 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰ Diğer timin olduğu yere varmıştık. Sakin ve yavaş adımlarla onların oldukları harabe binaya doğru hareket ediyorduk. Etrafımızı da kontrol etmeyi ihmal etmiyorduk. Askerlerden bir kaçı ellerinde yaralı askerleri helikoptere rahat taşımak için sedye getiriyordular. Nihayet binaya varmıştık. Yavaşca içeriye girmeye başladık ve Ordakilere seslenmeye başladık; "Yüzbaşı Jung? Yüzbaşı Jung? Ses verin. Neredesiniz?" Diğer askerler de binanın etrafına dolanıp, bir şey olup olmadığına bakıyordular. Derken bir ses duydum; Yüzbaşı Jung: BİNBAŞIM! BURADAYIZ! Bu yüzbaşı Jung'un sesiydi. Odalardan birinden geliyordu ses. "YÜZBAŞI JUNG!" Yüzbaşı Jung: BURADAYIZ BİNBAŞIM! İÇERDEYİZ. Sesin geldiği tarafa doğru gitmeye başladık, odaya girdiğimizde askerler yerde öylece yatıyordu...ama...tavan üstlerine çökmüştü... Jiwoo bunu görünce korkudan çığlık atmıştı... "Sakin ol." Jiwoo: A-aman Tanrım...Y-yoongi... "Hemen yardım edelim. Çabuk olun!" 3 asker ve ben yaralı askerlerin üzerindeki iri betonları kaldırmaya çalışıyorduk. Ama çok ağırlardı. Yerlerinden oynamıyorlardı bile. "Lanet olsun! Yerlerinden oynamıyorlar." Asker¹: Ne yapacağız binbaşım? "Yeniden deneyelim. Hadi." Jiwoo: Yoongi...olmuyor. Başka bir yol bulmalıyız. Taehyung: Binbaşım! Taehyung'un sesiyle hepimiz o tarafa doğru döndük. Elinde beton kaldırmak için kullanılan alet vardı. Doğru yaa...bu bizim aklımıza daha önce neden gelmediki... Taehyung: Hadi bir de bununla deneyelim. Umarım işe yarardı. "Hadi bakalım." Jiwoo da yere eğilmiş askerlere bir şeyleri olup olmadığını soruyordu... Jiwoo: Beton daha çok nerenizie baskı yapıyor? Asker²: K-karnım...karnım ç-çok fazla acıyor...ahh... Jiwoo: Tamam merak etmeyin. Sizi ordan hemen çıkaracağız. Jiwoo: Tanrım...bacağınız kötü durumda...çok kan kaybetmiş gibisiniz. Silahla mı vuruldunuz? Asker³: E-evet... Jiwoo: Kurşunu çıkarmak zorundayım. Biraz dayanmalısın. Asker³: Da-dayanırım..ahh... ...
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2 1 saatin sonunda nihayet askerleri kurtarmıştık. Jiwoo da gerekenleri yapmıştı. Şimdi de yaralıları sedyeye koyup helikoptere taşıyorduk. Sonunda her kesi taşımıştık. Ben durmuş soluklanırken Jiwoo'nun burada olmadığını farkettim. Hala binanın içinde olmalıydı. Ne yapıyordu bu kız orda? Merak duygusu bir gün başına iş açacaktı... Ben söylene-söylene oraya doğru giderken kapıdan çıktığını görmüştüm. "Neredesin sen? Neden Diğerleriyle birlikte çıkmadın? Neden en son geldin?" Jiwoo: Dururmusun biraz. Sadece sağlık çantasını topluyordum. O yüzden geciktim. Bir şey yok. Neden bu kadar sinirlendin ki hem? "Ya bir şey olsaydı sana orada yalnızken ha? Hiç düşünmüyormusun?" Jiwoo: Abartma hiç bir şey olmadı. Geldim işte. Hadi gidelim. "Lafdan anlamıyorsun." Jiwoo: Çok konuşuy - Aniden gelen silah sesiyle cümlesi yarım kalmıştı. Yere düşecekken hemen tuttum onu... O-olamaz...Jiwoo vurulmuştu. Lanet olsun! Silah sesleri artmaya başlamıştı. Hemen onu kucağıma aldım ve binanın arkasına geçtim aceleyle... "J-jiwoo-yaa." 𝐽𝑖𝑤𝑜𝑜'𝑑𝑎𝑛 Belimde hissettiğim acıyla birlikte Yoonginin kucağına düşmüştüm. Beni hemen alıp binanın arkası olduğu düşündüğüm yere getirmişti. Korkuyla seslendiğini duydum; Yoongi: J-jiwoo-yaa... "Y-yoongi...çok a-acıyor." Yoongi: Şşş yorma kendini güzelim. Sakin ol. "Yoongi...ö-ölecekmiyim?" Yoongi: Hayır hayır hayır...o ne demek öyle. Ölmeyeceksin. Yaşayacaksın. İyi olacaksın. "A-ama n-nefes a-alamıyorum..." Yoongi: Sakın kapama gözlerini tamam mı? Bana bak. Sakın kapama gözlerini. Açık tut. Duydun mu beni?! Uyuma sakın! "Y-yoongi...b-ben...b-böyle itiraf e-etmek i-istemezdim..." Yoongi: Konuşma. Yorma kendini... "Ö-özür dilerim...böyle ö-öğrenmeni i-istemezdim...b-ben s-sana a-aşığım Yoongi...s-seni seviyorum..." Yoongi: AHH! LANET OLSUN! Taehyung: HYUNG! HYUNG! BİRAZ DAHA DAYANIN. Yoongi: LANET OLSUN! TAEHYUNG! ÇABUK OLUN! JİWOO DAYANAMIYOR! Taehyung: BİRAZ SABREDİN HYUNG LÜTFEN! AZ KALDI... Yoongi: G-güzelim u-uyuma.. H-hayır bak bana...Jiwoo? Jiwoo bak bana! "U-uykum v-var." Yoongi: Kocanı dinlemek zorundasın tamam mı?! Sözümü dinlemek zorundasın! 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛 Silah seslerinin kesildiğini duydum. Taehyung koşarak yanımıza geldi; Taehyung: Hyung?! Hemen gidelim hadi. Hızlı olalım... Jiwoo'u kucağıma aldığım gibi helikopterin olduğu yere gitmeye başladım hızlı adımlarla. Yarasına sağlık çantasından bulduğum bezlerlere bastırıyordum. Gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. "B-bırakamazsın beni. Duyuyormusun? Beni bırakamazsın. Bunu bana yapamazsın." Jiwoo: Y-yoongi...c-canım çok y-yanıyor. D-dayanamıyorum. "Biraz daha dayan güzelim. Az kaldı. İyileşeceksin. İyi olacaksın. Dayan. Ne olursun dayan." ... Bir buçuk saatin sonunda şehre varmıştık. Helikopter hastanenin çatısında inmişti. Doktorlar sedyeyle bekliyorlardı. Helikopterden inip hemen onu sedyeye yatırdım. ... Ben öylece ameliyyathanenin önünde beklerken Hera'nın sesini duydum; Hera: Abi! "Hera?" Koşarak sarıldı. Ağlıyordu... Hera: Jiwoo yengem nasıl? İyi mi? "Henüz ameliyyattan çıkmadı." Hera: O-ona bir şey olmaz değil mi? "Olmaz bebeğim. İyileşecek o. İyi olacak yine." Hera: Çok korkuyorum... "Korkma bebeğim. Her şey iyi olacak." Taehyung: H-hera? Hera: Taehyung-ah... Benden ayrıldı ve Taehyung'a sarıldı. Bu zaman ameliyyathanenin kapısı açıldı ve içerden sedyeyle Jiwoo'u çıkardılar. Hemen konuşmaya başladım; "Doktor bey o nasıl? Karım iyi mi?" Dr: Karınız iyi Bay Min. Zorlu bir ameliyyatdı. Ameliyat sırasında 2 kez kalbi durdu ama geri döndü. Çok fazla kan kaybetmesine rağmen hayata tutunması mucize. Karınız çok güçlü bir kadın. Şimdi onu normal odaya alacağız. Geçmiş olsun. "Çok teşekkür ederim. Size minnetdarım." Dr: Rica ederim. Ben görevimi yaptım. Tekrar geçmiş olsun. Hera: Yenge... "Sana demiştim değil mi? O iyi olacak demiştim." ✰1 𝑔𝑢̈𝑛 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰ Dünden beri bekliyorduk Jiwoo hala uyanmamıştı. Doktor normal olduğunu söylüyordu ama ben korkuyordum kötü bir şey olacak diye. Yanında oturmuş elinden tutmuştum. Bir an önce uyanması için Tanrıya dua ediyordum. Umarım çabuk uyanırdı. Birden göz kapakları titredi, gözlerini yavaşca açtı. Uyanmıştı sonunda. Jiwoo: Y-yoongi... "Güzelim. Uyandın sonunda." Jiwoo: Y-yoongi, ne oldu? "Zor bir ameliyat geçirdin güzelim ama şimdi iyisin." Jiwoo: Hiç bir şey hatırlamıyorum... "Bekle ben hemen doktoru çağırayım." ... Dr: Evet...her şey yolunda. Bir sorun yok. Yarın akşama taburcu edebiliriz. Eğer ağrısı olursa reçeteye yazdığım ilaçlardan alıp içmesi lazım. Bir de dikişleri sökülene kadar pansumanı sık-sık değiştirilmeli. Bu kadar, başka bir şey yok. Geçmiş olsun. Jiwoo/Yoongi: Teşekkür ederiz. Doktor başını salladı ve odadan dışarı çıktı. Jiwoo döndüm ve konuşmaya başladım; "O kadar çok korktum ki...seni kaybedeceğim sandım." Jiwoo: Buradayım. Yanındayım. Seni kolay-kolay bırakmam. "Bırakma zaten. Keşke ben vurulsaydım. Keşke seni oraya hiç götürmeseydim. Canından oluyordun az daha." Jiwoo: Tamam artık. Bitti gitti. İyiyim. İyiyiz. Birlikteyiz. Önemli olan o değil mi? Hmm? "Evet öyle. İyisin. Yanımdasın. Birlikteyiz." Jiwoo: Yoongi... "Hmm?" Jiwoo: Özür dilerim. "Neden özür diliyorsun?" Jiwoo: Aşkına inanmadım. Dalga geçtiğini, şaka olduğunu düşündüm. Özür dilerim. "Sorun değil güzelim. Sen de beni seviyorsun ya gerisi umrumda değil." Jiwoo: En başta zorla evlendiğimiz için senden nefret ediyordum.Ama bu nefret zamanla aşka dönüştü.Yoongi seni çok seviyorum...hem de çok... "Ben de seni çok seviyorum güzelim." Jiwoo: Artık gerçek bir aile olacağız değil mi? "Evet güzelim. Artık gerçek bir aile olacağız. Önümüzde çok uzun bir hayat var. Çocuklarımız olacak. Anne-baba olacağız. Büyük ve çok mutlu bir aile olacağız çocuklarımızla birlikte." Jiwoo: Çocuklarımızla birlikte... ~𝑆𝑂𝑁~ 🎀
✩ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟 ✩ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟 ✒️ 𝑍𝑜𝑟𝑎𝑘𝑖 𝑘𝑜𝑐𝑎𝑛𝚤𝑛 𝑜̈𝑛𝑢̈𝑛𝑑𝑒 𝑣𝑢𝑟𝑢𝑙𝑢𝑟𝑠𝑢𝑛 ✩✩✩ ☘︎ 𝑀𝑖𝑛 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖 ~ 30 ☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝐽𝑖𝑤𝑜𝑜 ~ 30 🪄 𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟... 𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒: Sabahtan beridir yaralı askerlerin yaralarına pansuman yapıp, pansumanı değiştirilmesi gerekenleri de değiştiriyordum. Sabaha karşı bir görevden gelmiştiler ve çoğu asker yaralıydı. Yoongi - zorla evlendiğim kocam omuzundan yaralanmıştı, küçük bir sıyrıktı. Şu an karşımda oturmuş ona pansuman yapmamı bekliyordu. Gerekli malzemeleri elime alarak yarasını tedavi etmeye başladım. Öylece durmuş yüzüme baktığını hissediyordum. Dayanamayıp yüzüne bakmadan konuşmaya başladım; "Neden bakıyorsun öyle?" Yoongi: Hmm? "Yüzüme neden öyle bakıyorsun?" Yoongi: Bilmem.Güzelliğindendir belki... Dediği şey yüzünden başımı ona doğru çevirip yüzüne bakmaya başladım; "Ne?" Yoongi: Diyorum ki, güzelliğin aklımı başımdan alıyor. Sana bakmaya doyamıyorum. "Ne bu? Aşk itirafı mı?" Yoongi: Belki... "Seni ciddiye almıyorum Yoongi-shii." Yoongi: Söylediklerim sana şaka mı geliyor? "Evet. Şu an benimle dalga geçiyorsun." Yoongi: Sana açıkca aşık olduğumu itiraf ediyorum ve sen bunun şaka olduğunu mu düşünüyorsun? "Evet öyle. Hangi Binbaşı bir doktora aşık olur ki? Hem de zorla evlendiği bir doktora?" Yoongi: Bu evlilik iki tarafın da onayıyla oldu. Yani sen de bu evliliye razıydın. Buraya atandığında uzun süreli kalman için evlenmen gerekmiyormuydu? Şimdi ne değişti? "Biliyorum ikimizin de evlenmesi gerekiyordu. Ama seninle evlenmem için bana silah doğrultarak beni buna mecbur bıraktın." Yoongi: Çünkü sadece seninle evlenmem gerekiyordu! "Neden?! Benden başka bir sürü kadın vardı etrafında. Neden sadece ben?!" Yoongi: Kim Jiwoo! Sabrımı zorluyorsun! "Bana böyle bağıramazsın!" Etrafda bizi izleyenlerden habersiz karşılıklı bağırarak konuşuyorduk. Taki üsteğmen Kim Taehyung'un sesini duyana kadar; Taehyung: Binbaşı Min? Yoongi: Efendim üsteğmen Kim? Taehyung: Albay Kim sizi çağırmamı emretti. Hemen gelmelisiniz, acil olduğunu söyledi. Yoongi: Gidelim. Bana taraf döndü ve sessizce konuştu; Yoongi: Seninle sonra görüşeceğiz. Kapıdan dışarı çıktıklarında aynı zamanda içeri Hera girdi. Hera Yoongi'nin kardeşiydi, aynı zamanda burada yemekhanede aşçılara yemek yapmada yardım ediyordu. Bir nevi küçük aşçıydı. Ve aynı zamanda Taehyung'la bir yıldır nişanlıydılar. Bazı olaylar yüzünden henüz evlenemediler. Üzgün bir suratla yanıma geldi ve konuşmaya başladı; Hera: Yenge... "Güzelim neden üzgünsün?" Hera: Y-yenge... Yemekhanede askerler konuşurken duydum. Abimin timi akşam üzeri bir göreve gideceklermiş. "Neden üzgünsün peki güzelim?" Hera: Ya kötü bir şey olursa? "Olmayacak güzelim. Bu zamana kadar ne zorlu görevlerden döndüler. Bunu da halledeceklerdir. Merak etme." Hera: Umarım her şey iyi olur. "Umarım güzelim , umarım." 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛 "Onu da yanımızda götürmemiz şart mı albayım?" Albay Kim: Yapacak bir şey yok Binbaşı. Karargahda tek doktor o. Orada yaralı askerlerin yardıma ihtiyacı var. Şimdi git timi topla ve hazırlanmaya başlayın. Doktor Jiwooya da üsteğmen Kim haber versin. Bir saate yola çıkmalısınız. Taehyung/ Yoongi: Emredersiniz Albayım. Selam verip, önünde saygı amaçlı eğildikten sonra odadan dışarı çıktık. Taehyung: Ben...Bayan Kim'e haber vereyim. Yoongi: Tamam. Ben de timi toplamaya gidiyorum. Sen de hemen gel. Taehyung: Emredersiniz. Taehyung yanımdan gider-gitmez hemen timin kaldığı odaya doğru gitmeye başladım. Kapıdan içeri girdiğim zaman gördüğüm tek şey bir-birleriyle şakalaşan ve yemek yiyen askerlerdi. Yoongi: Hadi hemen toplanın! Göreve gidiyoruz. 𝐽𝑖𝑤𝑜𝑜'𝑑𝑎𝑛 Odada ilaç kutularını düzenlerken kapı çaldı; "Gel" Odaya Taehyung girdi, selam verdikten sonra konuşmaya başladı; Taehyung: Size Albay Kim'den önemli bir mesaj getirdim. "Benimle resmi konuşmana gerek yok Taehyung-shii. Rahat ola bilirsin." Taehyung: A-ah..peki...Biz bir göreve gideceğiz. Duymuşsundur nuna. "Evet. Duydum. Hera söyledi." Taehyung: Ah evet. Hera da duymuşdur. Dün göreve giden diğer timin komutanından arama gelmiş. Timde yaralı askerler varmış. Çatışma zamanı harabe bir bina çökmüş ve içinde sıkışıp kalmışlar. Hiç bir haraket yapamıyorlar. Bu yüzden Albay Kim bizi görevlendirdi. Ama...yaralı askerler için yanımızda bir doktorun olması gerektiğini söyledi. Anlayacağın senin de bizimle gelmen gerek. "Ah o zaman hemen hazırlanayım. Ne kadar çabuk o kadar iyi. Askerlerimizin hayatları söz konusu. Ne zaman çıkacağız yola?" Taehyung: 1 saate çıkmalıyız. "Tamam o zaman. Ben hemen gerekli eşyları hazırlamaya başlayayım." Taehyung: Tamam. Ben de gideyim. Yoongi hyung çabuk gelmemi söyledi. "Tamam"
İstek kurgudur, umarım beğenirsiniz🌷
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1
Başımı yukarı aşağı sallayarak onayladım onu. Ve odadan dışarı çıktı. Ben de gerekli malzemeleri sağlık çantalarına dizmeye başladım.
𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛
Sırasıyla uçağa biniyorduk. En sonda ben, Taehyung ve Jiwoo kalmıştı. Arkamı dönüp baktığımda Hera ağlayarak bize bakıyordu. Göreve gittiğimizde hep böyle olurdu. Çünkü çok korkardı. Uzaktan gülümsedim ona doğru. Daha fazla ağlamaya başladığını gördüm.
Taehyung da binince Jiwooya binmesine yardım ettim ve sonda kendim bindim ve helikopterin kapısını örttüm. Helikopter kalkmaya başladı.
Jiwooyla yan-yana oturuyorduk. Hiç birimizden ses çıkmıyordu. Onun bizimle gelmesine karşıydım. Ona bir şey olma düşüncesi beni mahvediyordu. Ya onu koruyamazsam. Onsuz ne yapardım... Bana pansuman yaparken ona dolayı yoldan aşkımı itiraf etmiştim. Ama o bunun şaka olduğunu sanmıştı. Onunla anlaşmalı bir evliliğimiz olsa da ona aşıktım. Onu seviyordum. Hem de fazlasıyla. Onun beni sevip sevmediğini bilmiyordum. Belki seviyordur, itiraf edemiyordur. Belki de gerçekten beni zoraki kocası olarak görüyordur...
Yüzüne bakmadan konuşmaya başladım;
"Söylediklerimde ciddiydim."
Jiwoo: Ne?
Ona doğru döndüm ve öyle konuşmaya devam etdim;
"Söylediklerimin hiç biri şaka değildi. Seninle dalga geçmiyordum. Sana aşığım..."
Jiwoo: S-sen...neler diyorsun?
"Duydun işte. Aşığım sana. Seviyorum seni. Daha ne kadar açık konuşmamı istersin?"
Jiwoo: Bunu daha sonra konuşalım.
"Belki görevden sağ çıkamaya bilirim. Bu işi burada halledelim."
Jiwoo: S-saçmalama...neden sağ çıkmayasın. Dokuz canlısın sen. Elbet bu görevden de sağ-salim kurtulursun.
"Ne bu? Aşk itirafı mı? Yoksa başka bir şey mi ha?"
Onun sözünü ona karşı kullanmıştım...
Jiwoo: Aşk itirafı falan değil. Öylesine söyledim. Ölemezsin Min Yoongi. Kardeşini düşün. Sensiz mahv olur.
"Benim ne olacağım umurunda değil mi? Ölsem üzülmezmisin?"
Jiwoo: S-sus artık. Daha fazla konuşma Yoongi.
"Sen nasıl istersen karıcığım."
Sonda söylediğim şey yüzünden gözleri irice açılmıştı ve yanakları kızarmıştı. Çok tatlıydı. Keşke sen de sevsen beni güzelim. Keşke benim kadınım olsan. Sadece benim olsan. Sadece bana gülsen. Tek isteğim bu... Umarım bu isteğim gerçek olur.
✰1 𝑠𝑎𝑎𝑡 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰
Diğer timin olduğu yere varmıştık. Sakin ve yavaş adımlarla onların oldukları harabe binaya doğru hareket ediyorduk. Etrafımızı da kontrol etmeyi ihmal etmiyorduk. Askerlerden bir kaçı ellerinde yaralı askerleri helikoptere rahat taşımak için sedye getiriyordular. Nihayet binaya varmıştık. Yavaşca içeriye girmeye başladık ve Ordakilere seslenmeye başladık;
"Yüzbaşı Jung? Yüzbaşı Jung? Ses verin. Neredesiniz?"
Diğer askerler de binanın etrafına dolanıp, bir şey olup olmadığına bakıyordular. Derken bir ses duydum;
Yüzbaşı Jung: BİNBAŞIM! BURADAYIZ!
Bu yüzbaşı Jung'un sesiydi. Odalardan birinden geliyordu ses.
"YÜZBAŞI JUNG!"
Yüzbaşı Jung: BURADAYIZ BİNBAŞIM! İÇERDEYİZ.
Sesin geldiği tarafa doğru gitmeye başladık, odaya girdiğimizde askerler yerde öylece yatıyordu...ama...tavan üstlerine çökmüştü... Jiwoo bunu görünce korkudan çığlık atmıştı...
"Sakin ol."
Jiwoo: A-aman Tanrım...Y-yoongi...
"Hemen yardım edelim. Çabuk olun!"
3 asker ve ben yaralı askerlerin üzerindeki iri betonları kaldırmaya çalışıyorduk. Ama çok ağırlardı. Yerlerinden oynamıyorlardı bile.
"Lanet olsun! Yerlerinden oynamıyorlar."
Asker¹: Ne yapacağız binbaşım?
"Yeniden deneyelim. Hadi."
Jiwoo: Yoongi...olmuyor. Başka bir yol bulmalıyız.
Taehyung: Binbaşım!
Taehyung'un sesiyle hepimiz o tarafa doğru döndük. Elinde beton kaldırmak için kullanılan alet vardı. Doğru yaa...bu bizim aklımıza daha önce neden gelmediki...
Taehyung: Hadi bir de bununla deneyelim. Umarım işe yarardı.
"Hadi bakalım."
Jiwoo da yere eğilmiş askerlere bir şeyleri olup olmadığını soruyordu...
Jiwoo: Beton daha çok nerenizie baskı yapıyor?
Asker²: K-karnım...karnım ç-çok fazla acıyor...ahh...
Jiwoo: Tamam merak etmeyin. Sizi ordan hemen çıkaracağız.
Jiwoo: Tanrım...bacağınız kötü durumda...çok kan kaybetmiş gibisiniz. Silahla mı vuruldunuz?
Asker³: E-evet...
Jiwoo: Kurşunu çıkarmak zorundayım. Biraz dayanmalısın.
Asker³: Da-dayanırım..ahh...
...
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2
1 saatin sonunda nihayet askerleri kurtarmıştık. Jiwoo da gerekenleri yapmıştı. Şimdi de yaralıları sedyeye koyup helikoptere taşıyorduk. Sonunda her kesi taşımıştık. Ben durmuş soluklanırken Jiwoo'nun burada olmadığını farkettim.
Hala binanın içinde olmalıydı. Ne yapıyordu bu kız orda? Merak duygusu bir gün başına iş açacaktı... Ben söylene-söylene oraya doğru giderken kapıdan çıktığını görmüştüm.
"Neredesin sen? Neden Diğerleriyle birlikte çıkmadın? Neden en son geldin?"
Jiwoo: Dururmusun biraz. Sadece sağlık çantasını topluyordum. O yüzden geciktim. Bir şey yok. Neden bu kadar sinirlendin ki hem?
"Ya bir şey olsaydı sana orada yalnızken ha? Hiç düşünmüyormusun?"
Jiwoo: Abartma hiç bir şey olmadı. Geldim işte. Hadi gidelim.
"Lafdan anlamıyorsun."
Jiwoo: Çok konuşuy -
Aniden gelen silah sesiyle cümlesi yarım kalmıştı. Yere düşecekken hemen tuttum onu... O-olamaz...Jiwoo vurulmuştu. Lanet olsun! Silah sesleri artmaya başlamıştı. Hemen onu kucağıma aldım ve binanın arkasına geçtim aceleyle...
"J-jiwoo-yaa."
𝐽𝑖𝑤𝑜𝑜'𝑑𝑎𝑛
Belimde hissettiğim acıyla birlikte Yoonginin kucağına düşmüştüm. Beni hemen alıp binanın arkası olduğu düşündüğüm yere getirmişti. Korkuyla seslendiğini duydum;
Yoongi: J-jiwoo-yaa...
"Y-yoongi...çok a-acıyor."
Yoongi: Şşş yorma kendini güzelim. Sakin ol.
"Yoongi...ö-ölecekmiyim?"
Yoongi: Hayır hayır hayır...o ne demek öyle. Ölmeyeceksin. Yaşayacaksın. İyi olacaksın.
"A-ama n-nefes a-alamıyorum..."
Yoongi: Sakın kapama gözlerini tamam mı? Bana bak. Sakın kapama gözlerini. Açık tut. Duydun mu beni?! Uyuma sakın!
"Y-yoongi...b-ben...b-böyle itiraf e-etmek i-istemezdim..."
Yoongi: Konuşma. Yorma kendini...
"Ö-özür dilerim...böyle ö-öğrenmeni i-istemezdim...b-ben s-sana a-aşığım Yoongi...s-seni seviyorum..."
Yoongi: AHH! LANET OLSUN!
Taehyung: HYUNG! HYUNG! BİRAZ DAHA DAYANIN.
Yoongi: LANET OLSUN! TAEHYUNG! ÇABUK OLUN! JİWOO DAYANAMIYOR!
Taehyung: BİRAZ SABREDİN HYUNG LÜTFEN! AZ KALDI...
Yoongi: G-güzelim u-uyuma..
H-hayır bak bana...Jiwoo? Jiwoo bak bana!
"U-uykum v-var."
Yoongi: Kocanı dinlemek zorundasın tamam mı?! Sözümü dinlemek zorundasın!
𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛
Silah seslerinin kesildiğini duydum. Taehyung koşarak yanımıza geldi;
Taehyung: Hyung?! Hemen gidelim hadi. Hızlı olalım...
Jiwoo'u kucağıma aldığım gibi helikopterin olduğu yere gitmeye başladım hızlı adımlarla. Yarasına sağlık çantasından bulduğum bezlerlere bastırıyordum. Gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu.
"B-bırakamazsın beni. Duyuyormusun? Beni bırakamazsın. Bunu bana yapamazsın."
Jiwoo: Y-yoongi...c-canım çok y-yanıyor. D-dayanamıyorum.
"Biraz daha dayan güzelim. Az kaldı. İyileşeceksin. İyi olacaksın. Dayan. Ne olursun dayan."
...
Bir buçuk saatin sonunda şehre varmıştık. Helikopter hastanenin çatısında inmişti. Doktorlar sedyeyle bekliyorlardı. Helikopterden inip hemen onu sedyeye yatırdım.
...
Ben öylece ameliyyathanenin önünde beklerken Hera'nın sesini duydum;
Hera: Abi!
"Hera?"
Koşarak sarıldı. Ağlıyordu...
Hera: Jiwoo yengem nasıl? İyi mi?
"Henüz ameliyyattan çıkmadı."
Hera: O-ona bir şey olmaz değil mi?
"Olmaz bebeğim. İyileşecek o. İyi olacak yine."
Hera: Çok korkuyorum...
"Korkma bebeğim. Her şey iyi olacak."
Taehyung: H-hera?
Hera: Taehyung-ah...
Benden ayrıldı ve Taehyung'a sarıldı. Bu zaman ameliyyathanenin kapısı açıldı ve içerden sedyeyle Jiwoo'u çıkardılar. Hemen konuşmaya başladım;
"Doktor bey o nasıl? Karım iyi mi?"
Dr: Karınız iyi Bay Min. Zorlu bir ameliyyatdı. Ameliyat sırasında 2 kez kalbi durdu ama geri döndü. Çok fazla kan kaybetmesine rağmen hayata tutunması mucize. Karınız çok güçlü bir kadın. Şimdi onu normal odaya alacağız. Geçmiş olsun.
"Çok teşekkür ederim. Size minnetdarım."
Dr: Rica ederim. Ben görevimi yaptım. Tekrar geçmiş olsun.
Hera: Yenge...
"Sana demiştim değil mi? O iyi olacak demiştim."
✰1 𝑔𝑢̈𝑛 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰
Dünden beri bekliyorduk Jiwoo hala uyanmamıştı. Doktor normal olduğunu söylüyordu ama ben korkuyordum kötü bir şey olacak diye. Yanında oturmuş elinden tutmuştum. Bir an önce uyanması için Tanrıya dua ediyordum. Umarım çabuk uyanırdı. Birden göz kapakları titredi, gözlerini yavaşca açtı. Uyanmıştı sonunda.
Jiwoo: Y-yoongi...
"Güzelim. Uyandın sonunda."
Jiwoo: Y-yoongi, ne oldu?
"Zor bir ameliyat geçirdin güzelim ama şimdi iyisin."
Jiwoo: Hiç bir şey hatırlamıyorum...
"Bekle ben hemen doktoru çağırayım."
...
Dr: Evet...her şey yolunda. Bir sorun yok. Yarın akşama taburcu edebiliriz. Eğer ağrısı olursa reçeteye yazdığım ilaçlardan alıp içmesi lazım. Bir de dikişleri sökülene kadar pansumanı sık-sık değiştirilmeli. Bu kadar, başka bir şey yok. Geçmiş olsun.
Jiwoo/Yoongi: Teşekkür ederiz.
Doktor başını salladı ve odadan dışarı çıktı. Jiwoo döndüm ve konuşmaya başladım;
"O kadar çok korktum ki...seni kaybedeceğim sandım."
Jiwoo: Buradayım. Yanındayım. Seni kolay-kolay bırakmam.
"Bırakma zaten. Keşke ben vurulsaydım. Keşke seni oraya hiç götürmeseydim. Canından oluyordun az daha."
Jiwoo: Tamam artık. Bitti gitti. İyiyim. İyiyiz. Birlikteyiz. Önemli olan o değil mi? Hmm?
"Evet öyle. İyisin. Yanımdasın. Birlikteyiz."
Jiwoo: Yoongi...
"Hmm?"
Jiwoo: Özür dilerim.
"Neden özür diliyorsun?"
Jiwoo: Aşkına inanmadım. Dalga geçtiğini, şaka olduğunu düşündüm. Özür dilerim.
"Sorun değil güzelim. Sen de beni seviyorsun ya gerisi umrumda değil."
Jiwoo: En başta zorla evlendiğimiz için senden nefret ediyordum.Ama bu nefret zamanla aşka dönüştü.Yoongi seni çok seviyorum...hem de çok...
"Ben de seni çok seviyorum güzelim."
Jiwoo: Artık gerçek bir aile olacağız değil mi?
"Evet güzelim. Artık gerçek bir aile olacağız. Önümüzde çok uzun bir hayat var. Çocuklarımız olacak. Anne-baba olacağız. Büyük ve çok mutlu bir aile olacağız çocuklarımızla birlikte."
Jiwoo: Çocuklarımızla birlikte...
~𝑆𝑂𝑁~
🎀
Harikaa
İlkk❤
İlk ❤❤ sabitlermisin
@@sebinexelilova1425 üzgünüm güzelim dün de böyle bir sorun yaşamıştım, henüz sabitlenme olmuyor. İlk olmana sevindim🌟
@@winterrbeaar şirin deyil bu ara hekayələrin m-u-t-i-ş🙃❤😘
@@sebinexelilova1425çok teşekkür ederimm🥹🌷
✩ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟
✩ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟
✒️ 𝑍𝑜𝑟𝑎𝑘𝑖 𝑘𝑜𝑐𝑎𝑛𝚤𝑛 𝑜̈𝑛𝑢̈𝑛𝑑𝑒 𝑣𝑢𝑟𝑢𝑙𝑢𝑟𝑠𝑢𝑛
✩✩✩
☘︎ 𝑀𝑖𝑛 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖 ~ 30
☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝐽𝑖𝑤𝑜𝑜 ~ 30
🪄 𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟...
𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒:
Sabahtan beridir yaralı askerlerin yaralarına pansuman yapıp, pansumanı değiştirilmesi gerekenleri de değiştiriyordum. Sabaha karşı bir görevden gelmiştiler ve çoğu asker yaralıydı. Yoongi - zorla evlendiğim kocam omuzundan yaralanmıştı, küçük bir sıyrıktı. Şu an karşımda oturmuş ona pansuman yapmamı bekliyordu. Gerekli malzemeleri elime alarak yarasını tedavi etmeye başladım. Öylece durmuş yüzüme baktığını hissediyordum. Dayanamayıp yüzüne bakmadan konuşmaya başladım;
"Neden bakıyorsun öyle?"
Yoongi: Hmm?
"Yüzüme neden öyle bakıyorsun?"
Yoongi: Bilmem.Güzelliğindendir belki...
Dediği şey yüzünden başımı ona doğru çevirip yüzüne bakmaya başladım;
"Ne?"
Yoongi: Diyorum ki, güzelliğin aklımı başımdan alıyor. Sana bakmaya doyamıyorum.
"Ne bu? Aşk itirafı mı?"
Yoongi: Belki...
"Seni ciddiye almıyorum Yoongi-shii."
Yoongi: Söylediklerim sana şaka mı geliyor?
"Evet. Şu an benimle dalga geçiyorsun."
Yoongi: Sana açıkca aşık olduğumu itiraf ediyorum ve sen bunun şaka olduğunu mu düşünüyorsun?
"Evet öyle. Hangi Binbaşı bir doktora aşık olur ki? Hem de zorla evlendiği bir doktora?"
Yoongi: Bu evlilik iki tarafın da onayıyla oldu. Yani sen de bu evliliye razıydın. Buraya atandığında uzun süreli kalman için evlenmen gerekmiyormuydu? Şimdi ne değişti?
"Biliyorum ikimizin de evlenmesi gerekiyordu. Ama seninle evlenmem için bana silah doğrultarak beni buna mecbur bıraktın."
Yoongi: Çünkü sadece seninle evlenmem gerekiyordu!
"Neden?! Benden başka bir sürü kadın vardı etrafında. Neden sadece ben?!"
Yoongi: Kim Jiwoo! Sabrımı zorluyorsun!
"Bana böyle bağıramazsın!"
Etrafda bizi izleyenlerden habersiz karşılıklı bağırarak konuşuyorduk. Taki üsteğmen Kim Taehyung'un sesini duyana kadar;
Taehyung: Binbaşı Min?
Yoongi: Efendim üsteğmen Kim?
Taehyung: Albay Kim sizi çağırmamı emretti. Hemen gelmelisiniz, acil olduğunu söyledi.
Yoongi: Gidelim.
Bana taraf döndü ve sessizce konuştu;
Yoongi: Seninle sonra görüşeceğiz.
Kapıdan dışarı çıktıklarında aynı zamanda içeri Hera girdi. Hera Yoongi'nin kardeşiydi, aynı zamanda burada yemekhanede aşçılara yemek yapmada yardım ediyordu. Bir nevi küçük aşçıydı. Ve aynı zamanda Taehyung'la bir yıldır nişanlıydılar. Bazı olaylar yüzünden henüz evlenemediler. Üzgün bir suratla yanıma geldi ve konuşmaya başladı;
Hera: Yenge...
"Güzelim neden üzgünsün?"
Hera: Y-yenge... Yemekhanede askerler konuşurken duydum. Abimin timi akşam üzeri bir göreve gideceklermiş.
"Neden üzgünsün peki güzelim?"
Hera: Ya kötü bir şey olursa?
"Olmayacak güzelim. Bu zamana kadar ne zorlu görevlerden döndüler. Bunu da halledeceklerdir. Merak etme."
Hera: Umarım her şey iyi olur.
"Umarım güzelim , umarım."
𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛
"Onu da yanımızda götürmemiz şart mı albayım?"
Albay Kim: Yapacak bir şey yok Binbaşı. Karargahda tek doktor o. Orada yaralı askerlerin yardıma ihtiyacı var. Şimdi git timi topla ve hazırlanmaya başlayın. Doktor Jiwooya da üsteğmen Kim haber versin. Bir saate yola çıkmalısınız.
Taehyung/ Yoongi: Emredersiniz Albayım.
Selam verip, önünde saygı amaçlı eğildikten sonra odadan dışarı çıktık.
Taehyung: Ben...Bayan Kim'e haber vereyim.
Yoongi: Tamam. Ben de timi toplamaya gidiyorum. Sen de hemen gel.
Taehyung: Emredersiniz.
Taehyung yanımdan gider-gitmez hemen timin kaldığı odaya doğru gitmeye başladım. Kapıdan içeri girdiğim zaman gördüğüm tek şey bir-birleriyle şakalaşan
ve yemek yiyen askerlerdi.
Yoongi: Hadi hemen toplanın! Göreve gidiyoruz.
𝐽𝑖𝑤𝑜𝑜'𝑑𝑎𝑛
Odada ilaç kutularını düzenlerken kapı çaldı;
"Gel"
Odaya Taehyung girdi, selam verdikten sonra konuşmaya başladı;
Taehyung: Size Albay Kim'den önemli bir mesaj getirdim.
"Benimle resmi konuşmana gerek yok Taehyung-shii. Rahat ola bilirsin."
Taehyung: A-ah..peki...Biz bir göreve gideceğiz. Duymuşsundur nuna.
"Evet. Duydum. Hera söyledi."
Taehyung: Ah evet. Hera da duymuşdur. Dün göreve giden diğer timin komutanından arama gelmiş. Timde yaralı askerler varmış. Çatışma zamanı harabe bir bina çökmüş ve içinde sıkışıp kalmışlar. Hiç bir haraket yapamıyorlar. Bu yüzden Albay Kim bizi görevlendirdi. Ama...yaralı askerler için yanımızda bir doktorun olması gerektiğini söyledi. Anlayacağın senin de bizimle gelmen gerek.
"Ah o zaman hemen hazırlanayım. Ne kadar çabuk o kadar iyi. Askerlerimizin hayatları söz konusu. Ne zaman çıkacağız yola?"
Taehyung: 1 saate çıkmalıyız.
"Tamam o zaman. Ben hemen gerekli eşyları hazırlamaya başlayayım."
Taehyung: Tamam. Ben de gideyim. Yoongi hyung çabuk gelmemi söyledi.
"Tamam"