✩ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟 ✩ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟 ✒️ 𝐷𝑢𝑦𝑔𝑢𝑠𝑢𝑧 𝑚𝑎𝑓𝑦𝑎 𝑙𝑖𝑠𝑒𝑙𝑖 𝑘𝚤𝑧𝑎 𝑎𝑠̧𝚤𝑘 𝑜𝑙𝑢𝑟 ✩✩✩ ☘︎ 𝑀𝑖𝑛 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖 ~ 26 ☘︎ 𝐿𝑒𝑒 𝑇𝑎𝑙𝑖𝑎 ~ 18 🧸 𝐼𝑠𝑡𝑒𝑘 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟,𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒... 🪄𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟... 𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒: Okul binasına giriş yaparak herkesin gözlerinin yine bende olmasını sağlamıştım. Açıkcası bana bakmaları umurumda değildi. Güzelliğimden bakmıyorlar sonuçta, çünkü güzel bile değildim. Benden sadece korkuyordular. Okul kendini bilmiş zorba kızlar ve onların yalaka arkadaşları, piç erkeklerle doluydu. Ben de zorbaydım. Ama masumlara ve iyilere asla zarar vermezdim. Aksine masumlara zarar veren ve onları zorbalayan süslü barbilerin ve piçlerin zorbası ve aynı zamanda korkulu rüyasıydım. Buna kabus da diye biliriz. Tam sınıfa giriş yapacaktım ki, çağırıldığımı duymuş, arkama dönmüştüm. Alt sınıflardan bir çocuktu. Telaşlı ve nefes-nefeseydi. Nefesini düzene sokunca kekeleyerek konuşmaya başladı; Ç: A-abla! Abla...ş-şey...D-dambi abla.. "Ne oldu Dambi'e?" Ç: K-kütüphanede...Doyoon ve a-arkadaşları Dambi ablaya zorbalık yapıyorlar. "Ne diyorsun sen?! Şimdi görür onlar!" Hemen merdivenlere doğru ilerledim ve hızla çıkmaya başladım. Kütüphanenin olduğu kata vardığımda hızlıca kapısına doğru ilerlemeye başladım. Kapıyı sertçe açarak içeri girdim. Dambi yerde üstü-başı dağılmış bir vaziyetteydi. Yanağı çizilmiş ve dudağı patlamıştı. Sinirle Doyoon ve onun işe yaramaz arkadaşlarına doğru bakmıştım; "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?! Piç herifler!" Doyoon: Ne o Talia? Yine o cesur ve sert hallerini mi sergileyeceksin? "DAMBİ'E NASIL DOKUNURSUN PİÇ?!" Doyoon: Bunu yapmaktan zevk alıyorum bebeğim. O benim kölem. "DAMBİ SENİN OYUNCAĞIN FALAN DEĞİL APTAL HERİF!" Doyoon: Evet öyle. O benim hem oyuncağım, hem de kölem. İstediğim şeyleri yapmıyorsa eğer, cezasını çekmek zorunda. "Şimdi ceza çekmek senin sıran piç..." Yanına yaklaşarak yüzüne doğru sert yumruk atmıştım. Beklemiyor olacak ki, sendeleyerek yüzünü tuttu. Daha kendine gelmesine izin vermeden karnına bir tane tekme atarak bu sefer yere kapaklanmasını sağladım. Üstüne çıkarak yakasından tuttum ve ne kadar küfür varsa, hepsini saydım yüzüne karşı. Elimi yine yumruk haline getirerek ardı-ardına darbeler atmaya başlamıştım. Elim ağırdır biraz, huyum kurusun. Küfür ederek hala vurmaya devam ediyordum. Hakketmişti piç. Arkadaşları kenarda durmuş sadece izlemekle meşguldüler. Hah, pabucumun "erkekleri". Korkularından yanıma bile yaklaşamıyordular. Hafif bir ses gelmesiyle ona vurmayı durdurdum. Sanırım...burnu kırılmıştı. Umurumda değildi. Gebersindi... Arkadaşıma dokunmayacaktı. Üstünden kalkıp yukardan mahvetdiğim haline bakıyordum. Gurur duyuyordum kendimle. Arkadaşları gelmiş, alıp götürmüştüler onu. Ben de hemen yerde oturup, hıçkırarak ağlayan arkadaşımın yanına gitmiştim. Yanına oturunca hızla sarıldı bana. Bedeni tir-tir titriyordu. Çok korkmuştu. Sesimi yavaş çıkarmaya çalışarak sakinleşmesi için konuşmaya başladım; "Şşş, güzelim. Tamam, sakin ol. Geçti. Artık sana hiçbir şey yapamazlar. Ben yanındayım." Dambi: T-talia...ç-çok k-korktum. "Tamam güzelim. Korkma, ben yanındayım. Sana dokunmalarına izin vermeyeceğim. Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim. Seni hiç yanımdan ayırmamalıydım." Dambi: G-gidelim b-burdan...l-lütfen. "Tamam meleğim. Sen nasıl istersen. Gidelim." Dambi'i ayağa kaldırmış kapıya doğru ilerlemeye başlamıştık. Kütüphaneden çıkarak aşağıya indik. Ders zili çoktan çaldığı için herkes sınıftaydı, kolidorlarda kimse yoktu. Bu iyi olmuştu. Dambi'e acınası halde bakmalarını istemiyordum. Son olarak okul dışına çıkarak yakınlardaki parka doğru ilerlemeye başladık. Parka vardığımızda banklardan birine oturduk. Çantamdan krem çıkararak Dambi'nin yanağına ve dudağına uygulamaya başladım. Bitince kremi yeniden çantama atarak Dambi'e dönmüştüm. Hala ağlıyordu. Fazla hassas ve duygusaldı. Bünyesi de oldukca zayıftı. Duygusal çöküşler yaşıyordu. Fizikler ve ruhsal olarak iyi değildi. Bunun için ona yardım ediyordum. Onun hep yanındaydım. İyi olması için elimden geleni yapıyordum. Bu zamana kadar benden korktukları için ona dokunmaya cüret edememiştiler. Ama bu gün nasıl olduysa, Doyoon pisliyi meleğimi ne hale sokmuş. Ellerimi yüzüne koyarak gözyaşlarını silmeye başladım; "Bebeğim ağlama lütfen." Dambi: A-ama ç-çok k-korktum. H-hem b-bana b-bıçak da çektiler. B-beni ö-öldüreceklerini sandım. "Ne dedin sen? Bıçak mı? Onların başına öyle bir bela olacağım ki-..." Dambi: H-hayır...Talia. Lütfen onlara bulaşma. Senin de başının derde girmesini istemiyorum. Sana f-fazlasıyla yük o-oluyorum zaten. " Bebeğim sen bana asla, ama asla yük olmazsın ki. Ben seni kendi isteğimle koruyorum. Başına bir şey gelmesinden ölesiye korkuyorum. Hiçbir şeyden korkmayan ben senin zarar görmenden korkuyorum." Dambi: B-benim hep yanımda o-olduğun için t-teşekkür ederim Talia. "Ölünceye kadar senin yanındayım ben." X: Abla neden ağlıyorsun? Yanımızdan gelen sesle başımızı çevirip sesin sahibine bakmaya başladık. Küçük bir erkek çocuğuydu. "Sen kimsin ufaklık?" X: Benim adım Min Yu jun abla. Ben kayboldum. Amcamı ve evimizi bulamıyorum. "Ah, tatlım. Peki amcanın adı ne?" Yu jun: Min Yoongi amcamın adı. Ama başka bir amcam daha var. Onun da adı Kim Taehyung. "Peki tatlım amcalarının telefon numaralarını biliyorsun değil mi?" Yu jun: H-hayır, bilmiyorum. "Ah, ne yapacağız şimdi?" Dambi: Bence polise götürelim Talia. "Doğru söylüyorsun. Hadi gidelim. Polisler seni amcalarını bulup onların yanına götürecek. Tamam mı?" Yu jun: Tamam abla. Bankdan kalktık ve çocuğun elinden tutarak parkdan çıkacaktık ki, elimi bırakması ve 'amca' diye bağırarak koşmasıyla şaşkına dönmüştük. Biraz ötede iki adam vardı. Yu jun onlara doğru koşarak sarılmıştı. Biz de onlara doğru yürüdük. Yanlarına varınca adam konuşmaya başladı; Yoongi: Galiba Yu jun'u siz bulmuşsunuz. "Aslında o bizi buldu diyelim." Yoongi: Anladım. Peki , öyleyse hoşcakalın. Ne? Sadece bu mu? Teşekkür edeceğini sanmıştım. Odunun tekiydi anlaşılan. Arkasını dönmüş gidiyorken konuşmaya başlamamla adımlarını durdurup bana döndü. Teşekkürüne ihtiyacım yoktu ama, yine de etmeliydi. Buradan kaba adam olduğu belliydi.
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1 "Hey! İnsan bir teşekkür eder. Ya çocuğun karşısına biz değil de, serseriler çıksaydı?" Yoongi: Ne yaptınız ki, teşekkür edeceğim? "Ukalanın tekisin." Yoongi: Doğru konuş! "Konuşmazsam ne olur? Öldürürmüsün? Dövermisin? İşkence mi edersin? Hangisini yaparsınız odun bozuntusu?" Yoongi: Doğru konuş dedim serseri! "Ayy, affedersiniz Bay Ukala çok bilmiş. Üzüldünüz mü yoksa? Kıyamam." Dambi: Talia yeter, gidelim hadi. Yoongi: Sert kızsın demek ha? Hm, severim. "Ne diyorsun sen be dağ ayısı?" Yoongi: Senin gibi kızlar bu zamanda zor bulunur. "Nasıl oluyormuş benim gibi kızlar?" Yoongi: Sert, küfürbaz, kavgacı...Daha saymamı istermisin? "Seninle uğraşamam aptal,odun, öküz... Daha sayardım ama, gitmemiz lazım. Görürdün sen yoksa. Gidelim Dambi." 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛 Arkadaşının kolundan tutarak uzaklaşmıştılar yanımızdan. Fazla sert ve cesur biriydi. Hoşlanmıştım doğrusu. Tam benim ideal tipimdi. Üstündeki üniformalardan liseli olduğu belliydi. Taehyung'un gülerek konuşmaya başlamasıyla ona doğru döndüm; "Neye gülüyorsun sen?" Tae: Kkkk...Hyung..Ya ne izledim ben? Resmen liseli bir kızla laf dalaşı ettiniz. Senden beklemiyordum açıkcası. "İlk o başlattı. Eğer konuşmasaydı biz yolumuza gidecektik." Tae: Gülümsüyordun... "Ne?" Tae: Diyorum ki, o giderken arkasından gülümsüyordun. Hoşlandın mı yoksa kızdan? Böyle tam senin tipin. Senin gibi sert, küfürbaz ve cesur. "Ne alakası var Taehyung? Saçmalıyorsun." Tae: Ben bilirim seni. Hayatında hiç bir kadına böyle bakmamıştın. "Tanrı aşkına...Sus Taehyung-..." Yu jun: Amca eve gidelim... "Ahh, tamam yakışıklım gidelim hadi. Bir daha sakın yanımızdan ayrılmıyorsun, anlaştık mı?" Yu jun: Anlaştık. "Aferim yakışıklı oğluma" Tae: Min Yoongi - Duygusuz mafya aşık oldu....Kkk... "Taehyung!" ... Eve gelmiş Yu jun'u banyo yaptırması için bakıcısına vermiştim. Taehyung'la ben de odalarımıza geçmiş, üstümüzü değiştirip tekrar aşağıya inmiştik. Bilgisayarımı alıp, gelen mailleri kontrol etmeye başlamıştım. Bu sırada Taehyung bir yandan cips yerken, diğer yandan da telefonunda oyun oynuyordu. Tanrım...ne zaman büyüyecekti bu çocuk. Neyseleyip tekrar bilgisayarıma döndüm. Merdivenlerden Yu jun'un sesini duymamla başımı onun olduğu tarafa çevirmiştim. Koşarak yanımıza gelip, oturmuştu. "Söyle bakalım küçük adam, o abla sana bir şey yapmadı değil mi?" Yu jun: Hayır amca. Neden yapsın ki hem? O iyi biriydi. Hatta yanındaki abla da iyi biriydi. Hem de çok güzeldiler. "Hmm...Peki seni nereye götürüyordular?" Yu jun: Önce senin adını sordular. Daha sonra telefon numaranı. Ama ben senin telefon numaranı bilmediğim için söyleyemedim. Sinirli ablanın yanındaki abla da onu polise götürelim dedi. "Sinirli abla mı?" Yu jun: Evet amca. O ablanın yüzü sinirliydi. Ama o çok güzel. "Hm, tamam bebeğim. Bu kadar yeter." Hizmetçiler sofranın hazır olduğunu söyledikleri an ayağa kalkıp üçümüz de sofraya geçtik ve yemeğimizi yemeye başladık. Yemek boyunca o kızı düşündüm. Aklıma takılmıştı. Sinirli, sert ve cesur hali...Korkmuyordu. Kendine güvenen biriydi. Gerçekten de tam aradığım kızdı. Onunla bir çok iş başarabilirdim. Görevlere ve davetlere onunla katılabilirdim mesela... Taehyung'un bana seslenmesiyle düşüncelerimden ayrılıp ona döndüm; "Efendim Taehyung?" Tae: Ne düşünüyorsun hyung? Dalmışsın. "Ha, yok bir şey. Öylesine düşünüyordum." Tae: Soruyorum işte, ne düşünüyordun? "Taehyung fazla kurcalamasan?" Tae: Sen söylemesen de ben tahmin ediyorum zaten neyi ve "kimi" düşündüğünü... "Neyi ve kimi düşünüyormuşum Bay Kim?" Tae: O kızı düşünüyorsun değil mi? İsmi neydi? Talia?... "Saçma-sapan konuşmayı kes Taehyung. O kızı neden düşünecekmişim ben? Tipim değil bir kere." Tae: Hadi ama hyung. İkimizde biliyoruz o kızın tam da senin tipin olduğunu. Sana benziyordu resmen. Min Yoongi'nin kız versiyonu...Kkkk... "Sus Taehyung. Sinirleniyorum." Tae: Umurumda değil. Sinirlen. Tanrım! "Ne oldu?!" Tae: Sizin çocuklarınız nasıl olurdu acaba? Çok merak ettim. Ahahaha... "KİM TAEHYUNG?!" Tae: K-kaçmam mı l-lazım? "Geç bile kaldın..." ... ✰𝐸𝑟𝑡𝑒𝑠𝑖 𝑔𝑢̈𝑛✰ Dambi ile kol-kola girmiş, salına-salına okula doğru gidiyorduk. Bazı komik anlarımızdan konuşup, gülüyorduk. Aniden yanımızda duran spor arabayla şaşırarak arabaya bakmaya başladık. Cam açılınca içinde gördüğüm bedenle sinirlerim iyice gerilmişti. Bu odunun ne işi vardı burada şimdi? ( pin.it/7n4OY0rmO pin.it/5v0gofUOp pin.it/Hanl1cTxX ) 👉🏻 𝐚𝐫𝐚𝐛𝐚 𝐯𝐞 𝐢𝐜̧𝐢𝐧𝐝𝐞𝐤𝐢𝐥𝐞𝐫. Yoongi: Bayanlar, sizi gideceğiniz yere kadar bıraka biliriz isterseniz? "Hayır, gerek yok. Kendi ayaklarımız var değil mi? Yürüyerek gide biliriz." Yoongi: Size iyilik yapmak istiyoruz. "Odunlardan bize iyilik olmaz. Sadece ocağımızı yakmak için kullana biliriz, orası ayrı." Tae: Yenge! Aman yani bayan Talia, burada benim suçum neydi ki şimdi? Masumum ben. Hem ben asla odun değilim. Romantik ve aynı zamanda nazik biriyimdir. "Saçmalamanız bittiyse eğer, biz gidiyoruz." Dambinin kolundan tutarak ilerlemeye başlamıştık ki, kolumu tutan bir çift kolla sahibine dönmüştüm; "Fazla oluyorsun ama sen." Yoongi: Sadece sizinle tanışmak istiyoruz. "Biz istemiyoruz ama. Yeter artık. Eğer şu an defolup gitmezseniz olacaklardan ben sorumlu değilim." Yoongi: Hah! Ne yapa bilirsin ki, kız halinle? Bir de tehdid ediyor bacaksız. Yüzünü yana çevirdiği için ona bakan alaycı yüzümden haberi yoktu. Kolumu tutan kolunu elimin içine alıp döndürdüm. Böyle bir darbe beklemediği için acıyla bağırmıştı. Arkadaşı şok içinde arabadan inmiş yanımıza gelmişti. Müdahele edemiyordu zavallı...Kolunu daha fazla bükmemle bağırması da çoğalmıştı. Hakketmişti piç... Yoongi: AHH! MANYAK KIZ! BIRAK KOLUMU! Tae: Yenge! Aman , Bayan Talia! Durun! HEY! Yoongi: KARİZMAMI ÇİZİYORSUN APTAL! BIRAK KOLUMU! Tae: HYUNG! AHAHAHA! HERKESİN DİLİNE DÜŞECEKSİN! AHAHAHA! KOCKOCA MAFYA BABASI BİR KIZIN ELİNDEN DAYAK YİYOR DİYECEKLER... Yoongi: ŞUNUN ELİNDEN BİR KURTULAYIM TAEHYUNG! SENİN GEBERTMEZSEM ŞEREFSİZİM! Dambi: T-ta-talia! D-dur. M-mafyalarmış. Bırak onu...G-gidelim. "Korkma Dambi. Bu mafya bozuntuları bize ne yapa bilirlerki? Korkmuyorum sizden!" Boşluğuma geldiği için kolumu aniden tutup çevirdi ve yere düşmemi sağladı. Şimdiyse o gülerek bakıyordu bana; Yoongi: Demek korkmuyorsun ha?
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2 Belinden çıkardığı silahı bana doğrulttu aniden. Bununla birlikte Dambi çığlık atıp, önüme geçti; Dambi: L-lütfen efendim. B-bize z-zarar vermeyin. N-ne isterseniz y-yaparız. Lütfen ö-öldürmeyin bizi. Tae: H-hyung. Tamam çek onu. Kız korkuyor. Baksana. Yoongi: Tamam, sakin ol. Hey! Ağlama. Size zarar vermeyecektim ki ben. Özür dilerim Dambi. Tae: Ne?! Dambi: B-bizi ö-öldürmeyecekmisiniz yani? Yoongi: Hayır. Bunu yapmayacaktım ki. Yapmam da zaten. Ben kadınlara dokunmam asla. Sadece sizi korkutmak istemiştim. "Başardın aptal adam. Dambi hassas bir kız. O herşeyden fazlasıyla korkuyor. Ne yaptığını sanıyorsun?!" Yoongi: Ben bilmiyordum. Özür dilerim gerçekten. Dambi özür dilerim. Dambi: S-sorun d-değil... "Nasıl sorun değil kızım?! Baksana haline bir. Titremeye başladın yine." Dambi: S-sorun değil. G-geçer birazdan. Tae: H-hastaneye gidelim mi? "Gerek yok. Sakin bir yere geçsek kendine gelir." Tae: Lütfen sizi götürmemize izin ver Talia. Dambi bu durumdayken onlarla tartışacak vaktim yoktu. Adının Taehyung olduğunu bildiğim adam bizim için arabanın arka kapılarını açarak binmemizi sağlamıştı. Kendileri de öne oturduktan sonra arabayı sürmeye başlamıştılar. ... Küçük ve tatlı bir kafeye gelmiştik. Ne gerek vardı şimdi böyle pembe-pembe herşey, çiçekli-böcekli. Nefret ederim... ( pin.it/5IcrmG9FO ) Dambi biraz da olsun sakinleşmişti. Lanet olası o adam onu korkutmasaydı herşey yolundaydı. Kollarımı birleştirmiş arkama yaslanmıştım. Göz ucuyla baktığımda adamın beni süzdüğünü farketmiştim. Odun işte, ne olacak...Onu umursamayarak Dambi'e baktığımda Taehyung'un onunla ilgilendiğini gördüm. Yakın davranıyordu...Ve sanırım Dambi'nin de hoşuna gitmişti. Onlara karışmayacaktım. Sonuçta Dambi'nin kendi hayatı. Onlara dönerek konuşmaya başlamamla üçü de bana döndü; "Ben biraz dışarda hava alacağım." Dambi: Talia iyimisin? "İyiyim meleğim. Sadece bunaldım.. " Bunu bilerek o adamın yüzüne bakarak söylemiştim. Adam da sadece sırıtmayı biliyordu. Aptal...Masadan kalkarak dışarı çıktım. Kafenin dışında da masalar vardı. Boş bir masa bulup oturdum. Nereden çıktı bu adam karşıma? Dünden beri sinirlerim bozuk. Bir ses duymamla başımı kaldırıp baktım. O'ydu. Bir rahat bırakmıyordu insanı. Ne istiyordu yine... "Yine ne istiyorsun?" Yoongi: Bir anlaşma yapalım. "Anlamadım?" Yoongi: Bak biraz önce kendin duydun. Biz mafyayız. Düşmanlarımız falan da çok dolayısıyla. "Bundan banane?" Yoongi: Uzun zamandır ekibimize senin gibi bir kız arıyorduk. "Benim gibi?" Yoongi: Senin gibi sert, cesur, güçlü... "Neden arıyordunuz peki?" Yoongi: Mafya olduğumuz için görevlerimiz çok oluyor, davetlere katılıyoruz. Bize bu durumlarda herşeyin üstesinden gelebilen biri lazım oluyor. Yani sen.. "Belki ben kabul etmiyorum. Bu rahatlık nereden geliyor?" Yoongi: Edeceksin. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" Yoongi: Çok sevdiğin arkadaşının zarar görmesini istemezsin her halde? "Yalan söylüyorsun. Bunu yapmayacaksın. Yapamazsın da." Yoongi: Neden yapamayacakmışım? "Kadınlara dokunmadığını söylemiştin." Yoongi: Onu Dambi korktuğu için söylemiştim. Yani yalan... "Sen...nasıl bir insansın? Mafya bozuntusu!" Yoongi: Şimdi ne söylüyorsun? Kabul ediyormusun? "Sadece Dambi için. Ona dokunmana asla izin vermem." Yoongi: Tamam o zaman. Yarından gel eğitimlere başlayalım. "Ne eğitimi?" Yoongi: Yarın gelince öğrenirsin. Bu arada al bu menim numaram ve evimin adresi. Sabırsızlıkla bekleyeceğim. "Nefret ediyorum senden!" Yoongi: Ben de senden hoşlandım bebeğim. Bunu söyledikten sonra masadan kalkmıştı. İçerden Taehyung ve Dambi de çıkınca ikisi gitmişdiler. Dambi yanıma gelmiş neyim olduğunu sormuştu. O adamın arkasından öfkeyle bakıyordum çünkü. Dambi: İyimisin Talia? Bir sorun mu var? "Hayır. Hadi gidelim burdan artık." Dambi: Tamam. ... 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛 Ona söylediğim şeylerin bir kısmı yalandı. Mesela ekibimize onun gibi bir kız aradığımızla ilgili, Dambi'e zarar vermekle ilgili, kadınlara dokunduğumla ilgili. Kadınlara tabiiki de zarar vermiyordum. Ama sadece masumlara... Bunları sadece ona yakın olmak için yapıyordum. Onunla daha çok vakit geçirmek istiyordum. Benim söylediklerim yüzünden yüzünün şekilden şekle girmesi çok hoşuma gitmişti. Ah, Talia...kendisi de fazlasıyla hoşuma gitmişti. Sevmiştim bu kızı. Hayatım boyunca hiç bir kıza böyle hissetmemiştim. Talia ilkti. Her şeyde ilkim olmasını istiyordum. Onun güzel yüzünü, kadınsı ve sert hallerini düşündükce deli oluyordum. Çok etkileyiciydi... Taehyung'un bana seslenmesiyle yüzümdeki sırıtmayı yok edip ona döndüm. Gülüyordu serseri. Tüm gün benimle uğraşacağına emindim... Tae: Hyung...kkkkk...Ne oldu ya? Yüzünde güller açıyor? "Konuşma Taehyung." Tae: Bak...senin güldüğünü nadiren görürüz. Günlerce, hatta aylarca gülmezsin sen. Bir şey olmuş işte. Yüzün gülüyor. "Of Taehyung. Daha hiçbir şey belli değil." Tae: Ne demek istiyorsun? "Talia'dan hoşlanmaya başladım. Rahatladın mı? Daha iki gün oldu, ama etkilendim ondan." Tae: Ama Tanrım! Mafya babası aşık olmuş. Hem de liseli bir kıza? "Liseli olması sorun mu?" Tae: Olmaz her halde. Neden olsun ki? Hem onlar reşitler zaten. "Reşit olduklarını nereden bildin?" Tae: Dambi söyledi. Biliyormusun hyung.. Dambi çok güzel ve iyi bir kız. "Sen de Dambi'den hoşlanmış gibisin." Tae: E-evet. Hoşlandım. "Utandın mı sen?" Tae: Ne utanması hyung? Yok öyle bir şey. "Yanakların kızardı. Ahahaha..." Tae: Sıcak arabanın içi. O yüzden kızarmıştır. "Tabii tabii. Kesin öyledir." ... 𝑇𝑎𝑙𝑖𝑎'𝑑𝑎𝑛 Hazırlanmış gidecektim ki, Dambi'nin çağırmasıyla durdum; "Bir şey mi oldu Dambi?" Dambi: Ben de seninle gelsem? "Hayır Dambi. Korkarsın sen. Orasının nasıl olduğunu bilmiyorum." Dambi: Ne zaman geleceğini bilmiyormuşsun. Ya geç gelirsen? Akşamları yalnız kalmaktan korktuğumu biliyorsun. "Doğru söylüyorsun. Tamam, hadi o zaman üstünü değiş de gel." Dambi: Teşekkür ederim Talia... Üstüm iyi zaten. Değişmeme gerek yok. Böyle gele bilirim. "Teşekkür edilecek ne yaptım ki? Hadi çıkalım." ...
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-3 Yarım saatin ardından Min Yoongi'nin evine varmıştık. Taksiden inmiş, bahçe kapısının önünde eve bakmaya başladık. Ev bile değildi...büyük bir malikaneydi resmen. Bu adam kocaman malikanede yalnız mı yaşıyordu acaba? Kapının önüne koruma bildiğim iri-yarı bir adam geldi ve soğuk sesiyle konuşmaya başladı; K: Buyurun? Kimsiniz? "Bizi buraya Min Yoongi çağırdı. Talia söylersiniz tanıyacaktır." K: Biraz bekleyin. Adam kenara çekilib, telefonunu eline alarak birini aramaya başladı. Sanırım patronunu arıyordu. Bir-iki dakika sonra adam yeniden bize doğru geldi ve kapıyı açtı. Geçmemiz için yol verdi. K: Buyurun. Bay Min sizi evde bekliyor. "Teşekkür ederiz." Eve doğru ilerledik ve kapıyı çaldık. Biraz sonra bir hizmetçi kapıyı açmıştı. Geçmemiz için kenara çekildikten sonra Yoongi'nin salonda olduğunu söyleyip yanımızdan ayrılmıştı. Yavaş, ama bir o kadar da emin adımlarla yanına ilerlemeye başladık. Salona vardığımızda elindeki tabletiyle bir şeyler yapan bir adet Min Yoongi ile karşılaştık. Arkası dönük olduğu için geldiğimizi farketmemişti. Ona seslenerek bize doğru dönmesini sağladım; "Ben geldim Min Yoongi." Yoongi: Hm, hoşgeldin asi kız. Sen de hoşgeldin Dambi.. Yalnız geleceğini sanıyordum. "İşimiz ne zaman biter bilmediğimden Dambi'i de kendimle getirdim." Yoongi: Anladım. Hadi o zaman gidelim. "Nereye gidiyoruz?" Yoongi: Evde çalışacak halimiz yok her halde? Tabiiki de benim özel yerime gidiyoruz. "Ah, her neyse. Nereye gidersek gidelim. Yeter ki, çabuk bitsin. Seninle yan-yana gelmeye bile tahamülüm yok." Yoongi: Eh, gidelim öyleyse. Önden buyurun bayanlar. ... Ormanın içinde depo gibi bir yere gelmiştik. Nasıl bir yerdi burası böyle. Çok korkutucuydu. Issız yerde bizden başka kimse yoktu. Arabadan inmiş içeri girmiştik. Vay canına...burası çok güzeldi ama. Her yer simsiyahtı. Spor yapmak için aletler ve boks ringi bile vardı. Ben buraya bayılmıştım resmen. Çocukluğumdan beri böyle bir yerimin olması hayalimdi doğrusu. ( pin.it/4gJdWalif ) 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛 Gözleri parlayarak bakıyordu etrafa adeta. Sanırım sevmişti. Doğrusu neyden hoşlanıp-hoşlanmayacağını tahmin ediyordum biraz. Üzerine giyindiği deri kıyafetleriyle nefes kesiciydi resmen. Simsiyah giyimi gece mavisi saçlarıyla fazla uyumlu görünüyordu. Baştan çıkartıcı bir görüntü. Ben gerçekten ondan hoşlanıyorum galiba. Çok az bir sürede tanışmamıza rağmen ondan hoşlanıyordum, evet. Onu buraya eğitim bahanesiyle çağırmamın sebebi yalnızca onunla daha fazla vakit geçirmekti. Bu sırada belki o da benden hoşlanırdı... ( pin.it/48bsRsxre ) *𝐛𝐮 𝐬𝐚𝐜̧𝐥𝐚𝐫𝛊 Yoongi: Etrafı süzmen bittiyse artık başlaya bilirmiyiz? "Tamam başlayalım." Yoongi: Peki...üstündekilerle rahat çalışa bilecekmisin? "Sorun değil. Her türlü iyi benim için." Yoongi: Tamam. O zaman önce dövüşten başlayalım. Bakalım ne kadar iyi dövüşüyorsun. Üstündeki ceketini çıkararak Dambi'e verdi ve birlikte ringe çıktık. İlk darbeyi ben atarak oyunu başlattım. ... Neredeyse iki saatdir aralıksız dövüşüyorduk. Gerçekten harikaydı. Henüz yenilmemişti. Yorulmadan darbe atmaya devam ediyordu. Ellerini ve bacaklarını profesyonelce kullanıyordu. Bana tekme atmak isterken bacağını tuttum ve yere düşmesini sağladım. Ayağa kalkmak isterken üstüne çıkıp kollarını tuttum, bacaklarımla da bacaklarını tutarak hareket etmesine engel oldum. Kabul ediyorum böyle bir haraket yoktu. Bilerek yapmıştım. Öfkeyle altımda debelenmeye başladı. Bu bana fazlasıyla zevk veriyordu. Küfür etmesi ve sinirle haraket etmesi hoşuma gidiyordu. Talia: Seni piç! Kalk üstümden! Hiyle yapıyorsun! "Ben böyle iyiyim ama." Talia: Aptal odun mafya bozuntusu! Dambi bizi izliyor! Rezil olduk. "Yoo...Dambi bizi izlemiyor. O, kenarda spor yapan Taehyung'u izliyor. Bizden haberi bile yok." Talia: Ne? Taehyung ne ara geldi? "Geldi işte bir ara." Talia: Kalk dedim! Hayvan herif! "Bir kere öpmeme izin verirsen kalkarım belki." Talia: Şerefsiz köpek! Buna izin vereceğimi mi sanıyorsun? Ölürümde beni öpmene izin vermem! "Sadece bir kerecik. Dudaklarının tadına bakmak istiyorum." Talia: Neyim ben senin için? Sürtük falan mı piç?! Bırak beni dedim! "Senden hoşlanıyorum!" Talia: N-ne? "Ne oldu? Dilini mi yuttun?" Talia: İnanmıyorum sana! Beni bu oyunlarınla kandıramazsın! Erkek değilmisiniz?! Hepiniz aynısınız! "Ben farklıyım. Ben senden gerçekten hoşlanıyorum." Talia: Sadece üç günde mi? "Evet. Sadece üç günde." Talia: Asla inanmıyorum. Üç günde hoşlanma mı olurmuş? Hevestir seninki. Git kendine başka bir oyuncak bul! "Hisslerime güvenmeni istiyorum." Talia: ANLAMIYORMUSUN BE ADAM?! İSTEMİYORUM DEDİM! " Bu kadar karamsar olmasan?" Talia: TAEHYUNG! YARDIM ET! AL BU HAYVANI ÜSTÜMDEN! Tae: HYUNG?! NE YAPIYORSUN? BIRAK KIZI... Taehyung geldiği için Talia'ı rahat bıraktım. Ayağa kalkıp üstünü düzeltti. Yüzümün aniden yana dönmesiyle ellerimi yumruk yapmıştım. Tokat atacağını beklemiyordum... Talia: Bir daha bana dokunursan seni kendi ellerimle öldürürüm! Benden de, Dambi'den de uzak dur. İkinizde uzak durun bizden. Gidelim Dambi. Dambi: Talia dur biraz... Talia: Ne duracağım ya? Burada bir dakika bile durmak istemiyorum. Gidelim dedim! Dambi'nin elinden tutarak dışarı çıktılar. Taehyung'a dönüp onları eve bırakmasını söyledim... Galiba çok yanlış yapmıştım. Ondan hoşlandığımı bu şekilde söylememeliydim. Lanet olsun! 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛 Yoongi hyung'un söylediğiyle hemen depodan dışarı çıkmıştım. Etrafa baktım ve gittiklerini gördüm. Hemen arkalarından bağırarak koştum. Durup arkalarını döndüler. "Dambi! Talia!" Talia: Ne var Taehyung?! O adam gönderdi seni değil mi? "Sizi eve götürmeme izin verin. Issız bir yer burası. Kaybolursunuz." Talia: Taehyung, o adamın aksine sen iyi birisin. "Teşekkür ederim, ama Yoongi hyung da iyi biridir. Güven bana. Sadece ani davranmış o kadar. O senden gerçekten hoşlanıyor. Talia: Buna nasıl inana bilirim? Beni kullanmayacağı ne malum? "Ben kefilim. Sen bana güven. Yoongi hyung'a bir şans verirsen eğer ne kadar iyi biri olduğunu göreceksin. Dışardan soğuk görüne bilir, ama gerçekten iyi kalpli biri." Talia: Tamam, bunu sonra konuşuruz. Gidelim artık. "Ah, tamam."
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-4 Yol boyunca sadece Taehyung'un bana söylediklerini düşünmüştüm. Yoongi gerçekten hoşlanıyormuydu benden? Kafayı yiyecektim düşünmekten. Onu ilk gördüğümde etkileyici gelmişti gözüme, ama sonra kaba davrandığı için gözüme pekte iyi biri gibi görünmemişti. Tamam kabul ediyorum birazcık hoşlanmış ola bilirim. Tam benim istediğim tipte bir adamdı. Sert, soğukkanlı, cesur...Çokta yakışıklıydı...Ama bugün yaptıkları sınırlarımı zorlamıştı. Hiç bir erkek bana böyle dokunmaya cüret edememişti bu zamana kadar. Benden hoşlandığını itiraf ettiği yerde kendimden geçmeme az kalmıştı. Ama keşke bunu normal bir şekilde söyleseydi...belki o zaman kabul edebilirdim. Off, neyse ya...daha fazla düşünmek istemediğimden sabahtan beri bakıştığım tavandan gözlerimi çekmiş odadan dışarı çıkmıştım. Dambi elinde telefon ve telefona sırıtarak baktığını görünce şok olmuştum resmen. Bu kızın ilk defa telefona sırıtarak baktığını görüyorum. Ne oluyor buna bir kaç gündür? Hemen neler olduğunu öğrenmeliydim. Ses çıkarmadan yanına gittim ve aniden telefonun elinden çekip aldım. Tanrım! Bunlar neydi böyle?! Dambi: Yah! Talia! Ver onu! "Bak sen benim küçük kızıma...Gizlice Taehyung'un fotoğraflarını çekmiş ona bakıyorsun ha? Fare seni..." Dambi: Talia...lütfen aramızda kalsın. "Hoşlanıyormusun Taehyung'dan?" Dambi: Hayır...yani bilmiyorum...galiba evet. Ya da hayır...Bilmiyorum. "Bebeğim aşık mı olmuş?" Dambi: Hayır aşk denilemez...küçük, küçücük bir hoşlantı. "Hmm, tamam güzelim anladım." Dambi: Aramızda kalacak, değil mi? "Tabiiki de bebeğim. Merak etme." Dambi: Teşekkür ederim. Bu arada peki sen Yoongi abinin dediklerini düşündün mü? Sen de hoşlanıyormusun ondan? "Ahh, bilmiyorum. Onu ilk gördüğümde sadece biraz etkilenmiştim. Aslında hoşlanıyormuyum, hoşlanmıyormuyum bilmiyorum.. 3 günde nasıl hoşlana bilirim ondan? Onu doğru-dürüst tanımıyorum bile." Dambi: Onunla vakit geçirmeyi dene. "Onunla nasıl vakit geçirilir ki? Tüm gün dövüşerek mi?" Dambi: Neden olmasın? Mesela ilk adımı sen ata bilirsin. Yanına gidip ondan sana bir şeyler öğretmesini isteye bilirsin. Böylece vakit geçirmiş olursunuz. Hem bakarsın belki sen de hoşlanmaya başlarsın ondan? Belki de aşık olursun?! "İlk adımı atmalımıyım? " Dambi: Tabiiki de. Sen Talia'sın. Güçlü, korkusuz...seninle aynı karaktere sahip bir adamdan mı korkacaksın? "Tabiiki de korkmuyorum. Sadece...onu o gün çok kırdım galiba..." Dambi: Özür dilersin olur biter. "Gideyim mi şimdi yanına?" Dambi: Git hadi. Ne bekliyorsun? "Gidiyorum. Hoşcakal." Dambi: Kkkk...Görüşürüz.. ... Yoongi'nin evinin önüne gelmiş, korumaların beni içeri almasını bekliyordum. Aptal herifler Yoongi'e haber vereceklermiş. Sanki yabancıyız... Diğer bir korumanın gelip kapıyı açmasıyla bahçeye giriş yapmıştım. Korumaya teşekkür ettikten sonra evin kapısına gelmiş zile basmıştım. Bir-iki dakika sonra kapıyı Yoongi'nin açtığını görünce şaşırmıştım. Koskoca mafya ayağıma geldi demek...Konuşmasına fırsat vermeden söze atıldım, söylediğim şeyle başını yere eğerek sadece sırıtmıştı... "Bana silah kullanmayı öğretsene..." ... ✰4 𝑎𝑦 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰ Zil çalmış, çantalarımızı kolumuza takmış okuldan çıkmıştık. Bahçe kapısından çıktığımızda Yoongi ve Taehyung'un geldiğini gördük. Dambi koşarak Taehyung'a sarılmıştı. Taehyung da saçlarından öpmüştü. Çok tatlıydılar...Onlar henüz yeni sevgili olmuştu...sadece bir haftaydı. Taehyung'un Dambi'i çok sevdiğinden emindim. Buna hiç şüphem yoktu. Ben de Yoongi'nin yanına gittim...buruk bir gülümsemeyle bakıyordu yüzüme. Konuşmaya başlamasıyla dikkatimi ona verdim; Yoongi: Ne zaman biz de onlar gibi olacağız? "Bilmem...Doğru zaman ne zamansa, o zaman." Yoongi: 4 aydır doğru zaman bulunmadı mı? "İlk önce buradan gidelim mi?" Yoongi: En iyi kaçarsın sen zaten. "Yoongi..." Yoongi: Ne Yoongi? 4 aydır tam beş kere reddettin beni. Süründürdün. Ne zaman evet diyeceksin? "Hep antreman yaptığımız yere gidelim mi?" Yoongi: Ahh, tamam gidelim başımın belası. Aradan 4 ay geçmişti. Yoongiyle bu zaman diliminde çok fazla vakit geçirmiştik. Bana beş kez çıkma teklifi etmişti, ama ben kabul etmemiştim. Çünkü duygularımdan henüz emin değildim. Ama şimdi ona karşı ne hissettiğimi biliyorum.. Ona aşık olmuştum. İlk kez aşık oluyordum..Hem de benimle aynı karaktere sahip bir adama. Bu daha bir güzeldi. Sevdiğin adamın seninle aynı olması...Sert, acımasız, korkusuz, cesur ve küfürbaz...Kkkk.. Bu gün ona aşkımı itiraf edecektim. Süründüğü yeterdi... Bir süre sonra depoya gelmiş, ikimiz de arabadan inmiştik. İçeri girip soyunma odasına doğru koşmuştum. Burada benim antreman yaparken rahatca giye bileceğim bir kaç kıyafetim vardı. Üstümü değiştirip dışarı çıktıktan sonra Yoongi'nin boks torbasını yumrukladığını gördüm. Öfkeli gibiydi...Galiba onu kızdırdım. Yanına gittim ve beni farketmesini bekledim. Geldiğimi farketmiş olacak ki, durdu ve bana döndü... Yoongi: Bu gün ne öğrenmek istiyorsun? "Hmm, bir düşüneyim... Aslında artık öğreneceğim pek bir şey kalmadı. Sayende her bir şeyi biliyorum. Artık seninle görevlere gelebilirim." Yoongi: Seni çatışmanın olacağı bir göreve dahil edeceğimi sanmıyorsun her halde? "Yoo, sanıyorum. Neden dahil etmeyesin? Ben boşuna mı 4 aydır eğitim alıyorum?" Yoongi: Boşuna değil şapşal. Ben yokken başın belaya girerse, kendini koru diye. "Sen koru beni." Yoongi: Ne? "Sen koru işte beni. Ben kendi - kendimi korumak istemiyorum. Senin beni korumanı istiyorum." Yoongi: Ne bu kedi yavrusu gibi konuşmalar? Nerede aslan gibi kükreyen kız? "Senin yanında kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum." Yoongi: Sen zaten benim küçük kızımsın. "Yoongi..." Yoongi: Hmm? "Sana aşık olduğumu söylesem, ne yaparsın?" Yoongi: Tabiiki de ilk işim gidip nikah tarihi almak olacak -...NE?! "Kkkk...Ne bağırıyorsun ya?" Yoongi: Ne dedin sen? "İlkte söylediğimde dinlerdin. İkinci kez söylemem." Yoongi: Kızım benim sinirlerimle oynama. Fena yaparım seni. "Aşık oldum sana Yoongi. Bu asi ve hırçın kız seni görünce kedi yavrusuna dönüyor, haberin var mı?!" Yoongi: Yoongi'n yesin seni kızım. Yavru kedim benim. Güzelim...seni çok seviyorum. Ama beni 4 ay süründürdüğün için iyi bir cezayı hakkettin. "Ne?! Ama olmaz!" Yoongi: Olur. Çok güzel olur hem de. "Ne cezasıymış o?" Yoongi: Hmm, her gün , hem de 24 saat silah atışı yapacaksın desem? "Hayır! Olmaz! Bu çok ağır..." Yoongi: Senin için hafif kalır.. "Vereceğin ceza yerine seni öpsem beni affedermisin?" Yoongi: Ehh, bir düşünmem lazım... "Hadi ama..." Yoongi: Tamam, kabul. "İşte bu! Seni çok seviyorum odunum..." Yoongi: Ben de seni çok seviyorum yavru kedim... ~𝑆𝑂𝑁~
beklemedeyim şimdiden müthiş olacağından eminimmm❤
İlk defa aktif bir hayal et yazıcısııııı😍 bu arada çok güzel olmuşşşşşş
@@Skz.stayyyy24 teşekkürlerrr❤️
@@winterrbeaarrcr❤❤
Müp olmuş ask yaa ölerim ölerim
@@jenniewater teşekkür ederimmm
Yaaaaa çok güzel olmuş ellerine sağlıkk bayıldımm.Artık en sevdiğim kurgular aradında 2.❤️❤️❤️❤️❤️❤️
Teşekkür ederim❤❤
Geldimmmm🎉
Okumadan söylüyorum mükemmeldir❤
Muhteşemdiii💕
@@Zoe-12-k6p teşekkür ederimm❣️
Çileğim bunu zamanım olduğunda okuyacağım sözz🤞💜
@@azeaz9064 sorun değill🩷
✩ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟
✩ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟
✒️ 𝐷𝑢𝑦𝑔𝑢𝑠𝑢𝑧 𝑚𝑎𝑓𝑦𝑎 𝑙𝑖𝑠𝑒𝑙𝑖 𝑘𝚤𝑧𝑎 𝑎𝑠̧𝚤𝑘 𝑜𝑙𝑢𝑟
✩✩✩
☘︎ 𝑀𝑖𝑛 𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖 ~ 26
☘︎ 𝐿𝑒𝑒 𝑇𝑎𝑙𝑖𝑎 ~ 18
🧸 𝐼𝑠𝑡𝑒𝑘 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟,𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒...
🪄𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟...
𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒:
Okul binasına giriş yaparak herkesin gözlerinin yine bende olmasını sağlamıştım. Açıkcası bana bakmaları umurumda değildi. Güzelliğimden bakmıyorlar sonuçta, çünkü güzel bile değildim. Benden sadece korkuyordular. Okul kendini bilmiş zorba kızlar ve onların yalaka arkadaşları, piç erkeklerle doluydu. Ben de zorbaydım. Ama masumlara ve iyilere asla zarar vermezdim. Aksine masumlara zarar veren ve onları zorbalayan süslü barbilerin ve piçlerin zorbası ve aynı zamanda korkulu rüyasıydım. Buna kabus da diye biliriz.
Tam sınıfa giriş yapacaktım ki, çağırıldığımı duymuş, arkama dönmüştüm. Alt sınıflardan bir çocuktu. Telaşlı ve nefes-nefeseydi. Nefesini düzene sokunca kekeleyerek konuşmaya başladı;
Ç: A-abla! Abla...ş-şey...D-dambi abla..
"Ne oldu Dambi'e?"
Ç: K-kütüphanede...Doyoon ve a-arkadaşları Dambi ablaya zorbalık yapıyorlar.
"Ne diyorsun sen?! Şimdi görür onlar!"
Hemen merdivenlere doğru ilerledim ve hızla çıkmaya başladım. Kütüphanenin olduğu kata vardığımda hızlıca kapısına doğru ilerlemeye başladım. Kapıyı sertçe açarak içeri girdim. Dambi yerde üstü-başı dağılmış bir vaziyetteydi. Yanağı çizilmiş ve dudağı patlamıştı. Sinirle Doyoon ve onun işe yaramaz arkadaşlarına doğru bakmıştım;
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?! Piç herifler!"
Doyoon: Ne o Talia? Yine o cesur ve sert hallerini mi sergileyeceksin?
"DAMBİ'E NASIL DOKUNURSUN PİÇ?!"
Doyoon: Bunu yapmaktan zevk alıyorum bebeğim. O benim kölem.
"DAMBİ SENİN OYUNCAĞIN FALAN DEĞİL APTAL HERİF!"
Doyoon: Evet öyle. O benim hem oyuncağım, hem de kölem. İstediğim şeyleri yapmıyorsa eğer, cezasını çekmek zorunda.
"Şimdi ceza çekmek senin sıran piç..."
Yanına yaklaşarak yüzüne doğru sert yumruk atmıştım. Beklemiyor olacak ki, sendeleyerek yüzünü tuttu. Daha kendine gelmesine izin vermeden karnına bir tane tekme atarak bu sefer yere kapaklanmasını sağladım. Üstüne çıkarak yakasından tuttum ve ne kadar küfür varsa, hepsini saydım yüzüne karşı. Elimi yine yumruk haline getirerek ardı-ardına darbeler atmaya başlamıştım. Elim ağırdır biraz, huyum kurusun. Küfür ederek hala vurmaya devam ediyordum. Hakketmişti piç. Arkadaşları kenarda durmuş sadece izlemekle meşguldüler. Hah, pabucumun "erkekleri". Korkularından yanıma bile yaklaşamıyordular.
Hafif bir ses gelmesiyle ona vurmayı durdurdum. Sanırım...burnu kırılmıştı. Umurumda değildi. Gebersindi...
Arkadaşıma dokunmayacaktı. Üstünden kalkıp yukardan mahvetdiğim haline bakıyordum. Gurur duyuyordum kendimle. Arkadaşları gelmiş, alıp götürmüştüler onu. Ben de hemen yerde oturup, hıçkırarak ağlayan arkadaşımın yanına gitmiştim. Yanına oturunca hızla sarıldı bana. Bedeni tir-tir titriyordu. Çok korkmuştu. Sesimi yavaş çıkarmaya çalışarak sakinleşmesi için konuşmaya başladım;
"Şşş, güzelim. Tamam, sakin ol. Geçti. Artık sana hiçbir şey yapamazlar. Ben yanındayım."
Dambi: T-talia...ç-çok k-korktum.
"Tamam güzelim. Korkma, ben yanındayım. Sana dokunmalarına izin vermeyeceğim. Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim. Seni hiç yanımdan ayırmamalıydım."
Dambi: G-gidelim b-burdan...l-lütfen.
"Tamam meleğim. Sen nasıl istersen. Gidelim."
Dambi'i ayağa kaldırmış kapıya doğru ilerlemeye başlamıştık. Kütüphaneden çıkarak aşağıya indik. Ders zili çoktan çaldığı için herkes sınıftaydı, kolidorlarda kimse yoktu. Bu iyi olmuştu. Dambi'e acınası halde bakmalarını istemiyordum. Son olarak okul dışına çıkarak yakınlardaki parka doğru ilerlemeye başladık. Parka vardığımızda banklardan birine oturduk. Çantamdan krem çıkararak Dambi'nin yanağına ve dudağına uygulamaya başladım. Bitince kremi yeniden çantama atarak Dambi'e dönmüştüm. Hala ağlıyordu. Fazla hassas ve duygusaldı. Bünyesi de oldukca zayıftı. Duygusal çöküşler yaşıyordu. Fizikler ve ruhsal olarak iyi değildi. Bunun için ona yardım ediyordum. Onun hep yanındaydım. İyi olması için elimden geleni yapıyordum. Bu zamana kadar benden korktukları için ona dokunmaya cüret edememiştiler. Ama bu gün nasıl olduysa, Doyoon pisliyi meleğimi ne hale sokmuş. Ellerimi yüzüne koyarak gözyaşlarını silmeye başladım;
"Bebeğim ağlama lütfen."
Dambi: A-ama ç-çok k-korktum. H-hem b-bana b-bıçak da çektiler. B-beni ö-öldüreceklerini sandım.
"Ne dedin sen? Bıçak mı? Onların başına öyle bir bela olacağım ki-..."
Dambi: H-hayır...Talia. Lütfen onlara bulaşma. Senin de başının derde girmesini istemiyorum. Sana f-fazlasıyla yük o-oluyorum zaten.
" Bebeğim sen bana asla, ama asla yük olmazsın ki. Ben seni kendi isteğimle koruyorum. Başına bir şey gelmesinden ölesiye korkuyorum. Hiçbir şeyden korkmayan ben senin zarar görmenden korkuyorum."
Dambi: B-benim hep yanımda o-olduğun için t-teşekkür ederim Talia.
"Ölünceye kadar senin yanındayım ben."
X: Abla neden ağlıyorsun?
Yanımızdan gelen sesle başımızı çevirip sesin sahibine bakmaya başladık. Küçük bir erkek çocuğuydu.
"Sen kimsin ufaklık?"
X: Benim adım Min Yu jun abla. Ben kayboldum. Amcamı ve evimizi bulamıyorum.
"Ah, tatlım. Peki amcanın adı ne?"
Yu jun: Min Yoongi amcamın adı. Ama başka bir amcam daha var. Onun da adı Kim Taehyung.
"Peki tatlım amcalarının telefon numaralarını biliyorsun değil mi?"
Yu jun: H-hayır, bilmiyorum.
"Ah, ne yapacağız şimdi?"
Dambi: Bence polise götürelim Talia.
"Doğru söylüyorsun. Hadi gidelim. Polisler seni amcalarını bulup onların yanına götürecek. Tamam mı?"
Yu jun: Tamam abla.
Bankdan kalktık ve çocuğun elinden tutarak parkdan çıkacaktık ki, elimi bırakması ve 'amca' diye bağırarak koşmasıyla şaşkına dönmüştük. Biraz ötede iki adam vardı. Yu jun onlara doğru koşarak sarılmıştı. Biz de onlara doğru yürüdük. Yanlarına varınca adam konuşmaya başladı;
Yoongi: Galiba Yu jun'u siz bulmuşsunuz.
"Aslında o bizi buldu diyelim."
Yoongi: Anladım. Peki , öyleyse hoşcakalın.
Ne? Sadece bu mu? Teşekkür edeceğini sanmıştım. Odunun tekiydi anlaşılan. Arkasını dönmüş gidiyorken konuşmaya başlamamla adımlarını durdurup bana döndü. Teşekkürüne ihtiyacım yoktu ama, yine de etmeliydi. Buradan kaba adam olduğu belliydi.
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1
"Hey! İnsan bir teşekkür eder. Ya çocuğun karşısına biz değil de, serseriler çıksaydı?"
Yoongi: Ne yaptınız ki, teşekkür edeceğim?
"Ukalanın tekisin."
Yoongi: Doğru konuş!
"Konuşmazsam ne olur? Öldürürmüsün? Dövermisin? İşkence mi edersin? Hangisini yaparsınız odun bozuntusu?"
Yoongi: Doğru konuş dedim serseri!
"Ayy, affedersiniz Bay Ukala çok bilmiş. Üzüldünüz mü yoksa? Kıyamam."
Dambi: Talia yeter, gidelim hadi.
Yoongi: Sert kızsın demek ha? Hm, severim.
"Ne diyorsun sen be dağ ayısı?"
Yoongi: Senin gibi kızlar bu zamanda zor bulunur.
"Nasıl oluyormuş benim gibi kızlar?"
Yoongi: Sert, küfürbaz, kavgacı...Daha saymamı istermisin?
"Seninle uğraşamam aptal,odun, öküz...
Daha sayardım ama, gitmemiz lazım. Görürdün sen yoksa.
Gidelim Dambi."
𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛
Arkadaşının kolundan tutarak uzaklaşmıştılar yanımızdan. Fazla sert ve cesur biriydi. Hoşlanmıştım doğrusu. Tam benim ideal tipimdi. Üstündeki üniformalardan liseli olduğu belliydi. Taehyung'un gülerek konuşmaya başlamasıyla ona doğru döndüm;
"Neye gülüyorsun sen?"
Tae: Kkkk...Hyung..Ya ne izledim ben? Resmen liseli bir kızla laf dalaşı ettiniz. Senden beklemiyordum açıkcası.
"İlk o başlattı. Eğer konuşmasaydı biz yolumuza gidecektik."
Tae: Gülümsüyordun...
"Ne?"
Tae: Diyorum ki, o giderken arkasından gülümsüyordun. Hoşlandın mı yoksa kızdan? Böyle tam senin tipin. Senin gibi sert, küfürbaz ve cesur.
"Ne alakası var Taehyung? Saçmalıyorsun."
Tae: Ben bilirim seni. Hayatında hiç bir kadına böyle bakmamıştın.
"Tanrı aşkına...Sus Taehyung-..."
Yu jun: Amca eve gidelim...
"Ahh, tamam yakışıklım gidelim hadi. Bir daha sakın yanımızdan ayrılmıyorsun, anlaştık mı?"
Yu jun: Anlaştık.
"Aferim yakışıklı oğluma"
Tae: Min Yoongi - Duygusuz mafya aşık oldu....Kkk...
"Taehyung!"
...
Eve gelmiş Yu jun'u banyo yaptırması için bakıcısına vermiştim. Taehyung'la ben de odalarımıza geçmiş, üstümüzü değiştirip tekrar aşağıya inmiştik. Bilgisayarımı alıp, gelen mailleri kontrol etmeye başlamıştım. Bu sırada Taehyung bir yandan cips yerken, diğer yandan da telefonunda oyun oynuyordu. Tanrım...ne zaman büyüyecekti bu çocuk. Neyseleyip tekrar bilgisayarıma döndüm. Merdivenlerden Yu jun'un sesini duymamla başımı onun olduğu tarafa çevirmiştim. Koşarak yanımıza gelip, oturmuştu.
"Söyle bakalım küçük adam, o abla sana bir şey yapmadı değil mi?"
Yu jun: Hayır amca. Neden yapsın ki hem? O iyi biriydi. Hatta yanındaki abla da iyi biriydi. Hem de çok güzeldiler.
"Hmm...Peki seni nereye götürüyordular?"
Yu jun: Önce senin adını sordular. Daha sonra telefon numaranı. Ama ben senin telefon numaranı bilmediğim için söyleyemedim. Sinirli ablanın yanındaki abla da onu polise götürelim dedi.
"Sinirli abla mı?"
Yu jun: Evet amca. O ablanın yüzü sinirliydi. Ama o çok güzel.
"Hm, tamam bebeğim. Bu kadar yeter."
Hizmetçiler sofranın hazır olduğunu söyledikleri an ayağa kalkıp üçümüz de sofraya geçtik ve yemeğimizi yemeye başladık. Yemek boyunca o kızı düşündüm. Aklıma takılmıştı. Sinirli, sert ve cesur hali...Korkmuyordu. Kendine güvenen biriydi. Gerçekten de tam aradığım kızdı. Onunla bir çok iş başarabilirdim. Görevlere ve davetlere onunla katılabilirdim mesela...
Taehyung'un bana seslenmesiyle düşüncelerimden ayrılıp ona döndüm;
"Efendim Taehyung?"
Tae: Ne düşünüyorsun hyung? Dalmışsın.
"Ha, yok bir şey. Öylesine düşünüyordum."
Tae: Soruyorum işte, ne düşünüyordun?
"Taehyung fazla kurcalamasan?"
Tae: Sen söylemesen de ben tahmin ediyorum zaten neyi ve "kimi" düşündüğünü...
"Neyi ve kimi düşünüyormuşum Bay Kim?"
Tae: O kızı düşünüyorsun değil mi? İsmi neydi? Talia?...
"Saçma-sapan konuşmayı kes Taehyung. O kızı neden düşünecekmişim ben? Tipim değil bir kere."
Tae: Hadi ama hyung. İkimizde biliyoruz o kızın tam da senin tipin olduğunu. Sana benziyordu resmen. Min Yoongi'nin kız versiyonu...Kkkk...
"Sus Taehyung. Sinirleniyorum."
Tae: Umurumda değil. Sinirlen. Tanrım!
"Ne oldu?!"
Tae: Sizin çocuklarınız nasıl olurdu acaba? Çok merak ettim. Ahahaha...
"KİM TAEHYUNG?!"
Tae: K-kaçmam mı l-lazım?
"Geç bile kaldın..."
...
✰𝐸𝑟𝑡𝑒𝑠𝑖 𝑔𝑢̈𝑛✰
Dambi ile kol-kola girmiş, salına-salına okula doğru gidiyorduk. Bazı komik anlarımızdan konuşup, gülüyorduk. Aniden yanımızda duran spor arabayla şaşırarak arabaya bakmaya başladık. Cam açılınca içinde gördüğüm bedenle sinirlerim iyice gerilmişti. Bu odunun ne işi vardı burada şimdi?
( pin.it/7n4OY0rmO
pin.it/5v0gofUOp
pin.it/Hanl1cTxX ) 👉🏻 𝐚𝐫𝐚𝐛𝐚 𝐯𝐞 𝐢𝐜̧𝐢𝐧𝐝𝐞𝐤𝐢𝐥𝐞𝐫.
Yoongi: Bayanlar, sizi gideceğiniz yere kadar bıraka biliriz isterseniz?
"Hayır, gerek yok. Kendi ayaklarımız var değil mi? Yürüyerek gide biliriz."
Yoongi: Size iyilik yapmak istiyoruz.
"Odunlardan bize iyilik olmaz. Sadece ocağımızı yakmak için kullana biliriz, orası ayrı."
Tae: Yenge! Aman yani bayan Talia, burada benim suçum neydi ki şimdi? Masumum ben. Hem ben asla odun değilim. Romantik ve aynı zamanda nazik biriyimdir.
"Saçmalamanız bittiyse eğer, biz gidiyoruz."
Dambinin kolundan tutarak ilerlemeye başlamıştık ki, kolumu tutan bir çift kolla sahibine dönmüştüm;
"Fazla oluyorsun ama sen."
Yoongi: Sadece sizinle tanışmak istiyoruz.
"Biz istemiyoruz ama. Yeter artık. Eğer şu an defolup gitmezseniz olacaklardan ben sorumlu değilim."
Yoongi: Hah! Ne yapa bilirsin ki, kız halinle? Bir de tehdid ediyor bacaksız.
Yüzünü yana çevirdiği için ona bakan alaycı yüzümden haberi yoktu. Kolumu tutan kolunu elimin içine alıp döndürdüm. Böyle bir darbe beklemediği için acıyla bağırmıştı. Arkadaşı şok içinde arabadan inmiş yanımıza gelmişti. Müdahele edemiyordu zavallı...Kolunu daha fazla bükmemle bağırması da çoğalmıştı. Hakketmişti piç...
Yoongi: AHH! MANYAK KIZ! BIRAK KOLUMU!
Tae: Yenge! Aman , Bayan Talia! Durun! HEY!
Yoongi: KARİZMAMI ÇİZİYORSUN APTAL! BIRAK KOLUMU!
Tae: HYUNG! AHAHAHA! HERKESİN DİLİNE DÜŞECEKSİN! AHAHAHA! KOCKOCA MAFYA BABASI BİR KIZIN ELİNDEN DAYAK YİYOR DİYECEKLER...
Yoongi: ŞUNUN ELİNDEN BİR KURTULAYIM TAEHYUNG! SENİN GEBERTMEZSEM ŞEREFSİZİM!
Dambi: T-ta-talia! D-dur. M-mafyalarmış. Bırak onu...G-gidelim.
"Korkma Dambi. Bu mafya bozuntuları bize ne yapa bilirlerki? Korkmuyorum sizden!"
Boşluğuma geldiği için kolumu aniden tutup çevirdi ve yere düşmemi sağladı. Şimdiyse o gülerek bakıyordu bana;
Yoongi: Demek korkmuyorsun ha?
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2
Belinden çıkardığı silahı bana doğrulttu aniden. Bununla birlikte Dambi çığlık atıp, önüme geçti;
Dambi: L-lütfen efendim. B-bize z-zarar vermeyin. N-ne isterseniz y-yaparız. Lütfen ö-öldürmeyin bizi.
Tae: H-hyung. Tamam çek onu. Kız korkuyor. Baksana.
Yoongi: Tamam, sakin ol. Hey! Ağlama. Size zarar vermeyecektim ki ben. Özür dilerim Dambi.
Tae: Ne?!
Dambi: B-bizi ö-öldürmeyecekmisiniz yani?
Yoongi: Hayır. Bunu yapmayacaktım ki. Yapmam da zaten. Ben kadınlara dokunmam asla. Sadece sizi korkutmak istemiştim.
"Başardın aptal adam. Dambi hassas bir kız. O herşeyden fazlasıyla korkuyor. Ne yaptığını sanıyorsun?!"
Yoongi: Ben bilmiyordum. Özür dilerim gerçekten. Dambi özür dilerim.
Dambi: S-sorun d-değil...
"Nasıl sorun değil kızım?! Baksana haline bir. Titremeye başladın yine."
Dambi: S-sorun değil. G-geçer birazdan.
Tae: H-hastaneye gidelim mi?
"Gerek yok. Sakin bir yere geçsek kendine gelir."
Tae: Lütfen sizi götürmemize izin ver Talia.
Dambi bu durumdayken onlarla tartışacak vaktim yoktu. Adının Taehyung olduğunu bildiğim adam bizim için arabanın arka kapılarını açarak binmemizi sağlamıştı. Kendileri de öne oturduktan sonra arabayı sürmeye başlamıştılar.
...
Küçük ve tatlı bir kafeye gelmiştik. Ne gerek vardı şimdi böyle pembe-pembe herşey, çiçekli-böcekli. Nefret ederim...
( pin.it/5IcrmG9FO )
Dambi biraz da olsun sakinleşmişti. Lanet olası o adam onu korkutmasaydı herşey yolundaydı. Kollarımı birleştirmiş arkama yaslanmıştım. Göz ucuyla baktığımda adamın beni süzdüğünü farketmiştim. Odun işte, ne olacak...Onu umursamayarak Dambi'e baktığımda Taehyung'un onunla ilgilendiğini gördüm. Yakın davranıyordu...Ve sanırım Dambi'nin de hoşuna gitmişti. Onlara karışmayacaktım. Sonuçta Dambi'nin kendi hayatı. Onlara dönerek konuşmaya başlamamla üçü de bana döndü;
"Ben biraz dışarda hava alacağım."
Dambi: Talia iyimisin?
"İyiyim meleğim. Sadece bunaldım.. "
Bunu bilerek o adamın yüzüne bakarak söylemiştim. Adam da sadece sırıtmayı biliyordu. Aptal...Masadan kalkarak dışarı çıktım. Kafenin dışında da masalar vardı. Boş bir masa bulup oturdum.
Nereden çıktı bu adam karşıma? Dünden beri sinirlerim bozuk. Bir ses duymamla başımı kaldırıp baktım. O'ydu. Bir rahat bırakmıyordu insanı. Ne istiyordu yine...
"Yine ne istiyorsun?"
Yoongi: Bir anlaşma yapalım.
"Anlamadım?"
Yoongi: Bak biraz önce kendin duydun. Biz mafyayız. Düşmanlarımız falan da çok dolayısıyla.
"Bundan banane?"
Yoongi: Uzun zamandır ekibimize senin gibi bir kız arıyorduk.
"Benim gibi?"
Yoongi: Senin gibi sert, cesur, güçlü...
"Neden arıyordunuz peki?"
Yoongi: Mafya olduğumuz için görevlerimiz çok oluyor, davetlere katılıyoruz. Bize bu durumlarda herşeyin üstesinden gelebilen biri lazım oluyor. Yani sen..
"Belki ben kabul etmiyorum. Bu rahatlık nereden geliyor?"
Yoongi: Edeceksin.
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"
Yoongi: Çok sevdiğin arkadaşının zarar görmesini istemezsin her halde?
"Yalan söylüyorsun. Bunu yapmayacaksın. Yapamazsın da."
Yoongi: Neden yapamayacakmışım?
"Kadınlara dokunmadığını söylemiştin."
Yoongi: Onu Dambi korktuğu için söylemiştim. Yani yalan...
"Sen...nasıl bir insansın? Mafya bozuntusu!"
Yoongi: Şimdi ne söylüyorsun? Kabul ediyormusun?
"Sadece Dambi için. Ona dokunmana asla izin vermem."
Yoongi: Tamam o zaman. Yarından gel eğitimlere başlayalım.
"Ne eğitimi?"
Yoongi: Yarın gelince öğrenirsin. Bu arada al bu menim numaram ve evimin adresi. Sabırsızlıkla bekleyeceğim.
"Nefret ediyorum senden!"
Yoongi: Ben de senden hoşlandım bebeğim.
Bunu söyledikten sonra masadan kalkmıştı. İçerden Taehyung ve Dambi de çıkınca ikisi gitmişdiler. Dambi yanıma gelmiş neyim olduğunu sormuştu. O adamın arkasından öfkeyle bakıyordum çünkü.
Dambi: İyimisin Talia? Bir sorun mu var?
"Hayır. Hadi gidelim burdan artık."
Dambi: Tamam.
...
𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛
Ona söylediğim şeylerin bir kısmı yalandı. Mesela ekibimize onun gibi bir kız aradığımızla ilgili, Dambi'e zarar vermekle ilgili, kadınlara dokunduğumla ilgili. Kadınlara tabiiki de zarar vermiyordum. Ama sadece masumlara... Bunları sadece ona yakın olmak için yapıyordum. Onunla daha çok vakit geçirmek istiyordum.
Benim söylediklerim yüzünden yüzünün şekilden şekle girmesi çok hoşuma gitmişti. Ah, Talia...kendisi de fazlasıyla hoşuma gitmişti. Sevmiştim bu kızı. Hayatım boyunca hiç bir kıza böyle hissetmemiştim. Talia ilkti. Her şeyde ilkim olmasını istiyordum. Onun güzel yüzünü, kadınsı ve sert hallerini düşündükce deli oluyordum. Çok etkileyiciydi...
Taehyung'un bana seslenmesiyle yüzümdeki sırıtmayı yok edip ona döndüm. Gülüyordu serseri. Tüm gün benimle uğraşacağına emindim...
Tae: Hyung...kkkkk...Ne oldu ya? Yüzünde güller açıyor?
"Konuşma Taehyung."
Tae: Bak...senin güldüğünü nadiren görürüz. Günlerce, hatta aylarca gülmezsin sen. Bir şey olmuş işte. Yüzün gülüyor.
"Of Taehyung. Daha hiçbir şey belli değil."
Tae: Ne demek istiyorsun?
"Talia'dan hoşlanmaya başladım. Rahatladın mı? Daha iki gün oldu, ama etkilendim ondan."
Tae: Ama Tanrım! Mafya babası aşık olmuş. Hem de liseli bir kıza?
"Liseli olması sorun mu?"
Tae: Olmaz her halde. Neden olsun ki? Hem onlar reşitler zaten.
"Reşit olduklarını nereden bildin?"
Tae: Dambi söyledi. Biliyormusun hyung.. Dambi çok güzel ve iyi bir kız.
"Sen de Dambi'den hoşlanmış gibisin."
Tae: E-evet. Hoşlandım.
"Utandın mı sen?"
Tae: Ne utanması hyung? Yok öyle bir şey.
"Yanakların kızardı. Ahahaha..."
Tae: Sıcak arabanın içi. O yüzden kızarmıştır.
"Tabii tabii. Kesin öyledir."
...
𝑇𝑎𝑙𝑖𝑎'𝑑𝑎𝑛
Hazırlanmış gidecektim ki, Dambi'nin çağırmasıyla durdum;
"Bir şey mi oldu Dambi?"
Dambi: Ben de seninle gelsem?
"Hayır Dambi. Korkarsın sen. Orasının nasıl olduğunu bilmiyorum."
Dambi: Ne zaman geleceğini bilmiyormuşsun. Ya geç gelirsen? Akşamları yalnız kalmaktan korktuğumu biliyorsun.
"Doğru söylüyorsun. Tamam, hadi o zaman üstünü değiş de gel."
Dambi: Teşekkür ederim Talia... Üstüm iyi zaten. Değişmeme gerek yok. Böyle gele bilirim.
"Teşekkür edilecek ne yaptım ki? Hadi çıkalım."
...
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-3
Yarım saatin ardından Min Yoongi'nin evine varmıştık. Taksiden inmiş, bahçe kapısının önünde eve bakmaya başladık. Ev bile değildi...büyük bir malikaneydi resmen. Bu adam kocaman malikanede yalnız mı yaşıyordu acaba?
Kapının önüne koruma bildiğim iri-yarı bir adam geldi ve soğuk sesiyle konuşmaya başladı;
K: Buyurun? Kimsiniz?
"Bizi buraya Min Yoongi çağırdı. Talia söylersiniz tanıyacaktır."
K: Biraz bekleyin.
Adam kenara çekilib, telefonunu eline alarak birini aramaya başladı. Sanırım patronunu arıyordu. Bir-iki dakika sonra adam yeniden bize doğru geldi ve kapıyı açtı. Geçmemiz için yol verdi.
K: Buyurun. Bay Min sizi evde bekliyor.
"Teşekkür ederiz."
Eve doğru ilerledik ve kapıyı çaldık. Biraz sonra bir hizmetçi kapıyı açmıştı. Geçmemiz için kenara çekildikten sonra Yoongi'nin salonda olduğunu söyleyip yanımızdan ayrılmıştı. Yavaş, ama bir o kadar da emin adımlarla yanına ilerlemeye başladık. Salona vardığımızda elindeki tabletiyle bir şeyler yapan bir adet Min Yoongi ile karşılaştık. Arkası dönük olduğu için geldiğimizi farketmemişti. Ona seslenerek bize doğru dönmesini sağladım;
"Ben geldim Min Yoongi."
Yoongi: Hm, hoşgeldin asi kız. Sen de hoşgeldin Dambi.. Yalnız geleceğini sanıyordum.
"İşimiz ne zaman biter bilmediğimden Dambi'i de kendimle getirdim."
Yoongi: Anladım. Hadi o zaman gidelim.
"Nereye gidiyoruz?"
Yoongi: Evde çalışacak halimiz yok her halde? Tabiiki de benim özel yerime gidiyoruz.
"Ah, her neyse. Nereye gidersek gidelim. Yeter ki, çabuk bitsin. Seninle yan-yana gelmeye bile tahamülüm yok."
Yoongi: Eh, gidelim öyleyse. Önden buyurun bayanlar.
...
Ormanın içinde depo gibi bir yere gelmiştik. Nasıl bir yerdi burası böyle. Çok korkutucuydu. Issız yerde bizden başka kimse yoktu. Arabadan inmiş içeri girmiştik. Vay canına...burası çok güzeldi ama. Her yer simsiyahtı. Spor yapmak için aletler ve boks ringi bile vardı. Ben buraya bayılmıştım resmen. Çocukluğumdan beri böyle bir yerimin olması hayalimdi doğrusu.
( pin.it/4gJdWalif )
𝑌𝑜𝑜𝑛𝑔𝑖'𝑑𝑒𝑛
Gözleri parlayarak bakıyordu etrafa adeta. Sanırım sevmişti. Doğrusu neyden hoşlanıp-hoşlanmayacağını tahmin ediyordum biraz. Üzerine giyindiği deri kıyafetleriyle nefes kesiciydi resmen. Simsiyah giyimi gece mavisi saçlarıyla fazla uyumlu görünüyordu. Baştan çıkartıcı bir görüntü. Ben gerçekten ondan hoşlanıyorum galiba. Çok az bir sürede tanışmamıza rağmen ondan hoşlanıyordum, evet. Onu buraya eğitim bahanesiyle çağırmamın sebebi yalnızca onunla daha fazla vakit geçirmekti. Bu sırada belki o da benden hoşlanırdı...
( pin.it/48bsRsxre ) *𝐛𝐮 𝐬𝐚𝐜̧𝐥𝐚𝐫𝛊
Yoongi: Etrafı süzmen bittiyse artık başlaya bilirmiyiz?
"Tamam başlayalım."
Yoongi: Peki...üstündekilerle rahat çalışa bilecekmisin?
"Sorun değil. Her türlü iyi benim için."
Yoongi: Tamam. O zaman önce dövüşten başlayalım. Bakalım ne kadar iyi dövüşüyorsun.
Üstündeki ceketini çıkararak Dambi'e verdi ve birlikte ringe çıktık. İlk darbeyi ben atarak oyunu başlattım.
...
Neredeyse iki saatdir aralıksız dövüşüyorduk. Gerçekten harikaydı. Henüz yenilmemişti. Yorulmadan darbe atmaya devam ediyordu. Ellerini ve bacaklarını profesyonelce kullanıyordu.
Bana tekme atmak isterken bacağını tuttum ve yere düşmesini sağladım. Ayağa kalkmak isterken üstüne çıkıp kollarını tuttum, bacaklarımla da bacaklarını tutarak hareket etmesine engel oldum. Kabul ediyorum böyle bir haraket yoktu. Bilerek yapmıştım. Öfkeyle altımda debelenmeye başladı. Bu bana fazlasıyla zevk veriyordu. Küfür etmesi ve sinirle haraket etmesi hoşuma gidiyordu.
Talia: Seni piç! Kalk üstümden! Hiyle yapıyorsun!
"Ben böyle iyiyim ama."
Talia: Aptal odun mafya bozuntusu! Dambi bizi izliyor! Rezil olduk.
"Yoo...Dambi bizi izlemiyor. O, kenarda spor yapan Taehyung'u izliyor. Bizden haberi bile yok."
Talia: Ne? Taehyung ne ara geldi?
"Geldi işte bir ara."
Talia: Kalk dedim! Hayvan herif!
"Bir kere öpmeme izin verirsen kalkarım belki."
Talia: Şerefsiz köpek! Buna izin vereceğimi mi sanıyorsun? Ölürümde beni öpmene izin vermem!
"Sadece bir kerecik. Dudaklarının tadına bakmak istiyorum."
Talia: Neyim ben senin için? Sürtük falan mı piç?! Bırak beni dedim!
"Senden hoşlanıyorum!"
Talia: N-ne?
"Ne oldu? Dilini mi yuttun?"
Talia: İnanmıyorum sana! Beni bu oyunlarınla kandıramazsın! Erkek değilmisiniz?! Hepiniz aynısınız!
"Ben farklıyım. Ben senden gerçekten hoşlanıyorum."
Talia: Sadece üç günde mi?
"Evet. Sadece üç günde."
Talia: Asla inanmıyorum. Üç günde hoşlanma mı olurmuş? Hevestir seninki. Git kendine başka bir oyuncak bul!
"Hisslerime güvenmeni istiyorum."
Talia: ANLAMIYORMUSUN BE ADAM?! İSTEMİYORUM DEDİM!
" Bu kadar karamsar olmasan?"
Talia: TAEHYUNG! YARDIM ET! AL BU HAYVANI ÜSTÜMDEN!
Tae: HYUNG?! NE YAPIYORSUN? BIRAK KIZI...
Taehyung geldiği için Talia'ı rahat bıraktım. Ayağa kalkıp üstünü düzeltti. Yüzümün aniden yana dönmesiyle ellerimi yumruk yapmıştım. Tokat atacağını beklemiyordum...
Talia: Bir daha bana dokunursan seni kendi ellerimle öldürürüm! Benden de, Dambi'den de uzak dur. İkinizde uzak durun bizden.
Gidelim Dambi.
Dambi: Talia dur biraz...
Talia: Ne duracağım ya? Burada bir dakika bile durmak istemiyorum. Gidelim dedim!
Dambi'nin elinden tutarak dışarı çıktılar. Taehyung'a dönüp onları eve bırakmasını söyledim...
Galiba çok yanlış yapmıştım. Ondan hoşlandığımı bu şekilde söylememeliydim. Lanet olsun!
𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛
Yoongi hyung'un söylediğiyle hemen depodan dışarı çıkmıştım. Etrafa baktım ve gittiklerini gördüm. Hemen arkalarından bağırarak koştum. Durup arkalarını döndüler.
"Dambi! Talia!"
Talia: Ne var Taehyung?! O adam gönderdi seni değil mi?
"Sizi eve götürmeme izin verin. Issız bir yer burası. Kaybolursunuz."
Talia: Taehyung, o adamın aksine sen iyi birisin.
"Teşekkür ederim, ama Yoongi hyung da iyi biridir. Güven bana. Sadece ani davranmış o kadar. O senden gerçekten hoşlanıyor.
Talia: Buna nasıl inana bilirim? Beni kullanmayacağı ne malum?
"Ben kefilim. Sen bana güven. Yoongi hyung'a bir şans verirsen eğer ne kadar iyi biri olduğunu göreceksin. Dışardan soğuk görüne bilir, ama gerçekten iyi kalpli biri."
Talia: Tamam, bunu sonra konuşuruz. Gidelim artık.
"Ah, tamam."
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-4
Yol boyunca sadece Taehyung'un bana söylediklerini düşünmüştüm. Yoongi gerçekten hoşlanıyormuydu benden? Kafayı yiyecektim düşünmekten.
Onu ilk gördüğümde etkileyici gelmişti gözüme, ama sonra kaba davrandığı için gözüme pekte iyi biri gibi görünmemişti. Tamam kabul ediyorum birazcık hoşlanmış ola bilirim. Tam benim istediğim tipte bir adamdı. Sert, soğukkanlı, cesur...Çokta yakışıklıydı...Ama bugün yaptıkları sınırlarımı zorlamıştı. Hiç bir erkek bana böyle dokunmaya cüret edememişti bu zamana kadar. Benden hoşlandığını itiraf ettiği yerde kendimden geçmeme az kalmıştı. Ama keşke bunu normal bir şekilde söyleseydi...belki o zaman kabul edebilirdim. Off, neyse ya...daha fazla düşünmek istemediğimden sabahtan beri bakıştığım tavandan gözlerimi çekmiş odadan dışarı çıkmıştım. Dambi elinde telefon ve telefona sırıtarak baktığını görünce şok olmuştum resmen. Bu kızın ilk defa telefona sırıtarak baktığını görüyorum. Ne oluyor buna bir kaç gündür? Hemen neler olduğunu öğrenmeliydim. Ses çıkarmadan yanına gittim ve aniden telefonun elinden çekip aldım. Tanrım! Bunlar neydi böyle?!
Dambi: Yah! Talia! Ver onu!
"Bak sen benim küçük kızıma...Gizlice Taehyung'un fotoğraflarını çekmiş ona bakıyorsun ha? Fare seni..."
Dambi: Talia...lütfen aramızda kalsın.
"Hoşlanıyormusun Taehyung'dan?"
Dambi: Hayır...yani bilmiyorum...galiba evet. Ya da hayır...Bilmiyorum.
"Bebeğim aşık mı olmuş?"
Dambi: Hayır aşk denilemez...küçük, küçücük bir hoşlantı.
"Hmm, tamam güzelim anladım."
Dambi: Aramızda kalacak, değil mi?
"Tabiiki de bebeğim. Merak etme."
Dambi: Teşekkür ederim.
Bu arada peki sen Yoongi abinin dediklerini düşündün mü? Sen de hoşlanıyormusun ondan?
"Ahh, bilmiyorum. Onu ilk gördüğümde sadece biraz etkilenmiştim. Aslında hoşlanıyormuyum, hoşlanmıyormuyum bilmiyorum.. 3 günde nasıl hoşlana bilirim ondan? Onu doğru-dürüst tanımıyorum bile."
Dambi: Onunla vakit geçirmeyi dene.
"Onunla nasıl vakit geçirilir ki? Tüm gün dövüşerek mi?"
Dambi: Neden olmasın? Mesela ilk adımı sen ata bilirsin. Yanına gidip ondan sana bir şeyler öğretmesini isteye bilirsin. Böylece vakit geçirmiş olursunuz. Hem bakarsın belki sen de hoşlanmaya başlarsın ondan? Belki de aşık olursun?!
"İlk adımı atmalımıyım? "
Dambi: Tabiiki de. Sen Talia'sın. Güçlü, korkusuz...seninle aynı karaktere sahip bir adamdan mı korkacaksın?
"Tabiiki de korkmuyorum. Sadece...onu o gün çok kırdım galiba..."
Dambi: Özür dilersin olur biter.
"Gideyim mi şimdi yanına?"
Dambi: Git hadi. Ne bekliyorsun?
"Gidiyorum. Hoşcakal."
Dambi: Kkkk...Görüşürüz..
...
Yoongi'nin evinin önüne gelmiş, korumaların beni içeri almasını bekliyordum. Aptal herifler Yoongi'e haber vereceklermiş. Sanki yabancıyız...
Diğer bir korumanın gelip kapıyı açmasıyla bahçeye giriş yapmıştım. Korumaya teşekkür ettikten sonra evin kapısına gelmiş zile basmıştım. Bir-iki dakika sonra kapıyı Yoongi'nin açtığını görünce şaşırmıştım. Koskoca mafya ayağıma geldi demek...Konuşmasına fırsat vermeden söze atıldım, söylediğim şeyle başını yere eğerek sadece sırıtmıştı...
"Bana silah kullanmayı öğretsene..."
...
✰4 𝑎𝑦 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰
Zil çalmış, çantalarımızı kolumuza takmış okuldan çıkmıştık. Bahçe kapısından çıktığımızda Yoongi ve Taehyung'un geldiğini gördük. Dambi koşarak Taehyung'a sarılmıştı. Taehyung da saçlarından öpmüştü. Çok tatlıydılar...Onlar henüz yeni sevgili olmuştu...sadece bir haftaydı. Taehyung'un Dambi'i çok sevdiğinden emindim. Buna hiç şüphem yoktu. Ben de Yoongi'nin yanına gittim...buruk bir gülümsemeyle bakıyordu yüzüme. Konuşmaya başlamasıyla dikkatimi ona verdim;
Yoongi: Ne zaman biz de onlar gibi olacağız?
"Bilmem...Doğru zaman ne zamansa, o zaman."
Yoongi: 4 aydır doğru zaman bulunmadı mı?
"İlk önce buradan gidelim mi?"
Yoongi: En iyi kaçarsın sen zaten.
"Yoongi..."
Yoongi: Ne Yoongi? 4 aydır tam beş kere reddettin beni. Süründürdün. Ne zaman evet diyeceksin?
"Hep antreman yaptığımız yere gidelim mi?"
Yoongi: Ahh, tamam gidelim başımın belası.
Aradan 4 ay geçmişti. Yoongiyle bu zaman diliminde çok fazla vakit geçirmiştik. Bana beş kez çıkma teklifi etmişti, ama ben kabul etmemiştim. Çünkü duygularımdan henüz emin değildim. Ama şimdi ona karşı ne hissettiğimi biliyorum.. Ona aşık olmuştum. İlk kez aşık oluyordum..Hem de benimle aynı karaktere sahip bir adama. Bu daha bir güzeldi. Sevdiğin adamın seninle aynı olması...Sert, acımasız, korkusuz, cesur ve küfürbaz...Kkkk..
Bu gün ona aşkımı itiraf edecektim. Süründüğü yeterdi...
Bir süre sonra depoya gelmiş, ikimiz de arabadan inmiştik. İçeri girip soyunma odasına doğru koşmuştum. Burada benim antreman yaparken rahatca giye bileceğim bir kaç kıyafetim vardı. Üstümü değiştirip dışarı çıktıktan sonra Yoongi'nin boks torbasını yumrukladığını gördüm. Öfkeli gibiydi...Galiba onu kızdırdım. Yanına gittim ve beni farketmesini bekledim. Geldiğimi farketmiş olacak ki, durdu ve bana döndü...
Yoongi: Bu gün ne öğrenmek istiyorsun?
"Hmm, bir düşüneyim...
Aslında artık öğreneceğim pek bir şey kalmadı. Sayende her bir şeyi biliyorum. Artık seninle görevlere gelebilirim."
Yoongi: Seni çatışmanın olacağı bir göreve dahil edeceğimi sanmıyorsun her halde?
"Yoo, sanıyorum. Neden dahil etmeyesin? Ben boşuna mı 4 aydır eğitim alıyorum?"
Yoongi: Boşuna değil şapşal. Ben yokken başın belaya girerse, kendini koru diye.
"Sen koru beni."
Yoongi: Ne?
"Sen koru işte beni. Ben kendi - kendimi korumak istemiyorum. Senin beni korumanı istiyorum."
Yoongi: Ne bu kedi yavrusu gibi konuşmalar? Nerede aslan gibi kükreyen kız?
"Senin yanında kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum."
Yoongi: Sen zaten benim küçük kızımsın.
"Yoongi..."
Yoongi: Hmm?
"Sana aşık olduğumu söylesem, ne yaparsın?"
Yoongi: Tabiiki de ilk işim gidip nikah tarihi almak olacak -...NE?!
"Kkkk...Ne bağırıyorsun ya?"
Yoongi: Ne dedin sen?
"İlkte söylediğimde dinlerdin. İkinci kez söylemem."
Yoongi: Kızım benim sinirlerimle oynama. Fena yaparım seni.
"Aşık oldum sana Yoongi. Bu asi ve hırçın kız seni görünce kedi yavrusuna dönüyor, haberin var mı?!"
Yoongi: Yoongi'n yesin seni kızım. Yavru kedim benim. Güzelim...seni çok seviyorum. Ama beni 4 ay süründürdüğün için iyi bir cezayı hakkettin.
"Ne?! Ama olmaz!"
Yoongi: Olur. Çok güzel olur hem de.
"Ne cezasıymış o?"
Yoongi: Hmm, her gün , hem de 24 saat silah atışı yapacaksın desem?
"Hayır! Olmaz! Bu çok ağır..."
Yoongi: Senin için hafif kalır..
"Vereceğin ceza yerine seni öpsem beni affedermisin?"
Yoongi: Ehh, bir düşünmem lazım...
"Hadi ama..."
Yoongi: Tamam, kabul.
"İşte bu! Seni çok seviyorum odunum..."
Yoongi: Ben de seni çok seviyorum yavru kedim...
~𝑆𝑂𝑁~
Çok güzel olmuş ellerine sağlık😚 💕💖
İlk ben ama okuyamayacam off😢😢😢
Suga neden çok yakişiklisın
Allah vergisi😊
Aaaagagga cok iyii
Anaaaaaaaaaaaaaa yaaasassaa yooooooongimmmmm
Çilekli turtam 😢😢😢😢
Aaaaa bu senmisin minnoşum???🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺@@Bts---Army-tae-v8c
yoongıyı kızdan daha narın yasmısın guzel amma daha guzelerını beklıyorum yoongı ile
@@ГейдароваКонул biliyorum, kötü karakter yapamıyorum.üyelerin hiç bjrini, teşekkür ederimm.
Burdayııııım🎉
Olley beeeee❤❤❤
Geldiiimm
Geldim🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉
Hikaye nerdeğggğğ😢😢😢😢😢😢