O kadar kıymetli bir bakış açısı ki devamını merak içinde bekliyor olacağım... Varlığına sonsuz şükür olsun Gözde Hanım... Teşekkür ederim katkın için.
Yüreğine sağlık güzel kadın 🙏 hiç bir şey yapamamanın acısı çok derin içimde, iyi olmaya çalışmak değilde derdim. Minnacıkta olsa, azıcık bile olsa, sevgi, saygı, şefkat, merhametin, güzellik, hak ve adaletin olduğu bir dünya da yaşamaya özlem benimkisi biraz da . çok uzak geliyor çoğu zaman bu düşünce o yüzden de bazen gerçekten bir atom bombası isteyecek kadar kötücül düşüncelerle dolabiliyorum, kökten çözüm olsun diye. İyilik ve kötülük kavramları gerçekten çok derin. 🙏🙏🙏
kötülüğün sıradanlığının farkına varabilmiş olmak Belki de hakikat budur! Gözde Hanım ilk defa gördüm kanalınızı ilk defa dinledim Sizi gerçekten farkındalık sahibi birisisiniz emekleriniz için çok teşekkürler Sağ olun var olun takipte kalacağım
Aslında o kadar az değiliz ama kaybolmuş, yanlızlaşmış ve hayatı kendi tırnaklarımızla kazır hale gelmişiz. Beraber bişey yapmak çok uzak artık bizlere. Yavaş yavaş bir yerlerde insanlar kollektifler oluşturmaya başladılar ama harekete geçenlerin sayısı az bence. Bu şekilde düşünenlerden ziyade. Bu samimi anlatım belki farkındalıklar yaratır ve bir araya getirir. Bütün dünyayı kurtaramayız belki ama insanlar birleştikçe güzellikler çoğalır ve dengeler kurulur umarım.
Keyifle dinledim, bazılarının üzerine 100lerce video yapacağı konuları cüret gösterip tek bir videoda konuşmak, ya savurganlığı gösterir ya da bilginin geldiği yerin derinliğini. 40 dakika daha olsa dinlerdim. Sevgiler, başarılar.
Konuşmayı Instagram’da kısmi olarak dinledikten sonra tamamını izlemeden yorumlamanın haksızlık olacağını düşündüğüm için gelip tamamını dinledim. Ve o kısa videodaki halinde de burada da, başka yorumlarda olduğu gibi, kutsiyetin ve de kötülüğün sadece bu topluluğa mal edilmiş olmasından tuhaf bir huzursuzluk duydum. Konuşmanın akışında aslında öyle bir şey yapmadığınızı idrak etmem mümkün olsa da, zihnimde ‘of bunlar tüm dünya toplumlarında görülen şeyler sadece bize mal edilemez ki!’ diyen, cılız da olsa bir ses konuşmaya devam etti. Konuşmayı bitirdikten sonra baktığımda, sanıyorum ki, hiç de sevmediğim hatta aşağılık bulduğum bir düşünce biçiminin içime nasıl sirayet ettiğini gözlemledim (ki bu aslında bahsettiğiniz içe işleyen ve bizi başka bir yerde de mutlu etmeyecek olan şeye çok güzel de bir örnek oldu) . Zihnimde böyle söyleyen ses bir ‘dış güçler’ türevi yaratarak beni bu kötülüğün ve kutsiyeti yüceltenlerin bir parçası olmaktan korumaya çalışıyordu. Eğer sizin söyledikleriniz üzerine düşünmeden bu ‘diğerlerinde de oluyor’ bilgisine sarılıp uyumaya devam etseydim, güm dünyada ve parçası olduğumuz bu toplumda yaşanan ve bir şekilde tanığı haline geldiğimiz bütün kötülüklerin derin acısını çok şiddetli biçimde hissetmeden atlatabilirdim şu 42 dakikayı. Bu kötülüğün varlığını itirazsız kabul etmek, aklını bir nebze de olsa ileriye hareket ettirmeyi görev bilen bir zihin için büyük bir sorumluluk almayı da gerektiriyor, fakat burada da bireysel kötülüğümüzü katlayıp kompleks bir yapı haline getiren bencilliğimiz devreye girerek bizi bu sorumluluktan uzaklaştırmaya çalışıyor. Ne yazık ki zihnin ilkel zamanlardan kalan en büyük ve hala sürdürdüğü bizi ‘hayatta tutma’ görev tanımının bir parçası bu da. Belki de ‘modern’ toplumu inşa eden insan olarak en büyük savaşımız; kendimizi hayatta tutmak bahanesiyle tehlikeli gördüğü her şeyi çarpıtan, yeniden biçimlendiren, manipüle eden ve gerektiğinde ötekini yok etme hakkını kendinde gören bu güdüyle olmalıdır. Teşekkürler paylaşımlarınız için, sevgiler
İzlediğiniz ilk anda içinizde beliren huzursuzluğu dinlemek aslında huzursuzluk hissini baştan savmaya yönelen bir güdüye içkin. Onu dinlemeyi bir kenara koyarak yeni huzursuzluklar edinmiş oluyorsunuz esasında, oluyoruz. Mevzuyu irdelediğiniz ve derinleştirdiğiniz yer üzerinde düşünmeye ve dönüşmeye teşne hissettiğim bir yer bu yüzden yazdıklarınızı okumak gerçekten hoşuma gitti. Çünkü gelen bazı abuk sabuk eleştiriler açık öğretim felsefe kafasıyla meselelere yaklaşıp akademik bir düşünce anlatısında diretiyor. Halbuki bir noktada düşünürlerin ortaya koydukları, aydınların sorguladıkları, adı konmuş problemler, tarihsellik içinde sınıflandırılmış fikirler,.. insanın özünü ve hakikat ile kuracağı bağı anlamaya yardımcı olsalar da o özün hassalarını dönüştürecek kudrete zaten sahip değiller. Bu mevzuları yorumlama biçimime özellikle instagramdan gelen yaygın eleştiri, “tespitler tamam ama çözüm önermemişsiniz, çözüm ne?” şeklinde. Çözüm birinin dilinde, karşınıza çıkan bir videoda ya da atmosferde asılı duran bir harede belirecek bir şey değil. Zihnin bizi “hayatta tutma” güdüsüyle sahici olana derinleşmeye dair farkındalıktan ve iç görüden ırak kılmaya meyilli yanına yönelmeyi tercih etmek yerine, neyin mücadelesini vermek gerekir sorusu üzerine düşünen aklınıza ve gören kalbinize sarılıyorum. Ve ben teşekkür ediyorum perdesiz bir şekilde duymaya çalıştığınız, dinlediğiniz için. Sevgiler…
Bugün şunu düşündüm. Yaşadığımız toplumda hakikati ararken içimizi rahatsız eden o kadar çok şeyler oluyor ve bunu belki bizi anlayabilir diye düşündüğümüz kişilerle paylaştığımızda , evet haklısın yada aynı fikirdeyiz telkinlerinden sonra sohbetin sonunda , sen yine takılma bu konulara hayatını en iyi şekilde yaşamaya bak tarzında tavsiye alıyorum. Fakat bugün düşündüğüm şeye gelecek olursak , bu tavsiyelerle bizler teselli aldıkça daha fazla daha farklı yada bundan daha fazla daha ne olabilirkinin fazlasını yaşıyoruz. Bir paradoks gibi. Kısacası görünür dünya'da hakikati ararken nefes almakta zorlanıyoruz.
Gözde aynı coğrafyada yaşıyoruz😂seninle daha doğrusu ben de yazları ve kışın bazı zamanları yaşadığın coğrafyadayım hayalimde hep dönmek bir atölye açıp kendimce yüzümü doğaya dönüp yaşamak çocukken orada yaşıyordum hep dönmek istedim ama her yıl aynı sancıyla döndüm konuşacak kimse yok,paylaşacak kimse yok bu yalnız kalışta beni doğa ana bana ‘ben senin annenim evinim”diye hissettirrip o aidiyeti tek başına bana veremezdi diye düşünmekten dönemedim yalnız kalmaktan korkmanın ötesinde bir şey bu yalıtılmış hissetmek belki bilmiyorum dönmek ve dönememek arası araftayım sırtımı çevirmek istemeyeceğim o anlattığın problemler vuruyor beni de vuruyor
Öyle üst düzey bir paylaşım ki ne desem rol çalmış olacağım. Çok az terim ve çok fazla günlük Türkçe ile ortaya muhteşem bir video çıkmış. Ama huyum kurusun ukalayım. İlla bir şeyler demem lazım. Biraz da rol çalacağım. Şu kediden çok bahsetmişsiniz. Ben de bir tecrübemi anlatayım. Yıllar önce kapıma bir kedi geldi. Tek göze yumruk yemiş, ufak bir kedi… Yavrunun az büyüğü… Zemine basan mutfak kapısının önüne geldi. Kuru mama verdim. Ondan sonra kapıya sürekli gelmeye başladı. Ha eve almıyordum. Besleyip dışarı bırakıyordum. Bir gün bir geldi boynu davul gibi şişmiş. Bir çantayla veterinere götürdüm. Falan filan. Biraz da zor günler geçiren psikolojim için olumlu oldu. Sonra hamile kaldı, karnı şişti. Sonra bir gün aniden inceliverdi ama hiç yavru göremedim. O ilk doğum sonrası mutfağa girişini görmeliydiniz. Sağa sola bakıyor, ne yapacağını bilmez halde. Sanırım erken bir doğumdu. Sonra yine hamile kaldı. Ama bu sefer tecrübeliydi. Bir hafta kadar sonra bir gri, birisi siyah ik yumurcak göründü. Anneleri yan yatmış emziriyordu. Ben de tabii yas mamaya başlattım sütü bol olsun diye… O sıra yemler ucuzdu ayrıca… Biftekli, somonlu falan konserveler alıyordum. Yavrular ise beni tanımıyordu. Evime giden on metrelik yol boyunca tırmalamalar, bacaklarımı çiziyorlardı. Bir gün şöyle bir şey oldu. Bu anne ve iki yavrusu önlerindeki kaliteli mamayı yerken, bir kumru pat diye yanlarına düştü. Ben daha o ses ne, ne düştü demeden anne bir sıçrayışta kumruyu kaptı ve önümde çatır çutur yedi. Kaburgaları çatır çutur kırışı, ustalığı… Kumru neden düştü bilmiyorum, sıcaktan olabilir, ne bileyim. İki gün sonra başka bir kumrunun da parçalandığını gördüm. O ilk kumrunun parçalanması hem de önünde etli sütlü yem varken, o kadar garibime gitmişti ki. Ağzı yüzü kan olmuştu. Sonra kenara çekildi ve yalanmaya koyuldu. Kuşun çoğunu da bıraktı bu arada. Sonra o tatlişko yavrular cesedi yaladılar. Her ne kadar yakınlaştığımızı zannetsem de aslında onlar vahşi hayvanlardı. Bana vahşi olmayacağız diye söz de vermemişlerdi. Ben kafamda idealize etmiştim. O olaydan sonra anne kedi, üç yıllık arkadaşım, çocukları bıraktı ve gitti. Geri dönmedi. Yavrular o günden sonra beni asla tırmalamadılar. Bir süre onlara baktım. Önce gri olan gitti, sonra da siyah olan… Haa, çalınmış da olabilirler ki öyle olmasını isterim bu arada… Fakat bir yandan da kendimi terk edilmiş ve terk edilirken aslında hiç sevilmediğini fark etmiş bir sevgili gibi de görürüm. İçerlerim bazen… Kötülük probleminin çözümü bende değil ama bazen Tanrı’yı bir kedi olarak düşünürüm. Doğası gereği, vahşidir derim bazen; ne ödül sunarsan sun, ne yaparsan yap o vahşidir ve aslında senle hiçbir işi yoktur. Senin yemlerini yermiş gibi görünmesi, kumru parçalamayacağı anlamına gelmez. Ne dua edersen et o bir kenti yıkacaksa yıkacaktır. O kendisini, kendi bildiği şekilde yaşar ve günü geldiğinde çeker gider. O benim tanıklığımı ve yaşadığım şoku algılayamaz. Bazen bunu derim işte… Bu arada size bir şarkı göndermek isterim. Konu rock-metal olunca… (Yine rol çaldım. Özür dilerim.) ruclips.net/video/PZi6m3zDYFo/видео.htmlsi=0FF8Xq0-Dyq5jnpE
Gercek kadının , kendını yaratabılmış kadının güzelliği.. Mutlulugu..❤Her söz her cümle senı anlatr mı ? Anlar….Sosyal medya ;bıraktığım halinden cokkk daha yoz ve acımasız olduguna eminim❗️Kötülüğün kolay cüretkarlığının vatanı❗️Satıh da olmayanların azlıgı ve bu topraklar… Lanet gibi…Sevgımle Gözde hanım.. Guzel kızınıza da kocaman sevgımle❤
Konuşmanı dinledikten sonra anlam arayışı içinde olan zıt ve uç fikirlerde savrulan bir kadın gördüm. Açıkçası bu arayışın temelinde yatan nedeni merak ettim.
Sizde çok öfke birikmiş. Derviş sormuş: Efendim çok mutluyum Nereye gitsem karşıma güzel insanlar çıkıyor. Ne değişti? Mürşid cevap vermiş SEN DEĞİŞTİN! Umarım değişirsiniz.
Sana bir sır vereyim mi. Bu aşkın mevzuları yabancıların çözdüğü filan yok. Sadece görmezden geliyorlar. Ayrıca daha derin bir karanlığa gömülü durumdalar. Japonya kezâ Avrupa da aynı durumda. Türkiyeli olmanın en önemli faydası ise daha sıcak daha içten bir ortamın olması. Tâbi ki siyasi olayları bir kenara bırakırsak, ki bırakamıyoruz. Bu cepheleşme bizi insanlıktan çıkartıyor. Yoksa insanımız bence gerçekten iyi.
kismen Erich Fromm. ama bazi seyleri kendi zihninizde yanlis kategorize etmissiniz. butun ulkeleri 3 lige ayirirsak, dunyayi hic bilmeyen biri sizi dinlediginde yasadiginiz ulkenin 3. ligde oldugunu dusunurdu. ben de 22 yil once hic baska bir ulke gormemisken oyle dusunuyordum. oysa dunyayi gezdikten sonra insan medeniyetindeki yerimizi cok daha net idrak ettim. tamami farkli kitalarda cok farkli kultur ve refah seviyelerinde olan ulkelerde 1-2 yil yasadim ve bu surede civar ulkelere de seyahatlerim oldu. Turkiyenin yeri 1. ligin son siralarinda diyebilirim. dunyada interneti olmayan, lise mezunu sayisinin nufusun %1'i olan, hala korsanlari ve eskiyalari olan, dunyanin geri kalaninin nasil yasadigini bilmeyen 3. lig ulkeler var. almanya'da araba alamadiginizda fakir hissederken, tanzanya'da mutfagi, banyosu, interneti olan bir evde yasadiginizda zengin hissedersiniz. bireysel bazda ayni sartlarda yasamaniza ragmen, komsularinizin yasadigi standart nasil hissedeceginizi belirler. tr'de insanlarin bu kadar dusuk hissetmesinin ve "baska hicbir ulkede" gibi cumleler kurmalarinin nedeni de bu. cunku avrupa'da yasayan milyonlarca soydasimizdan dolayi yuzumuz oraya donuk. konu tabi ki sadece ekonomik refah degil, anlasilabilir bir ornek olmasi icin sectim. internetin hayatimiza girmesiyle sosyal evrimin ivmelendigini dusunuyorum. medeniyetler, insanlarin yuzlerini kitleler halinde aydinliga donmeleriyle yukselir. sizin gibi sorgulayan, aydin gencler cogaldikca, karanliklarda yasayanlar azalacak.
@@sema9801 konunun ozetini yazmadim ki. konuyla alakali tek yorumum, son paragrafimda sizi takdir edip ovmem oldu. ama olabilir tabii ki. okudugunu anlamada dunyadaki siralamamiz malum.
Videonuz önüme düştü. Çalışmanızı takdir ediyorum. Ancak küçük bir eleştiri. Bu konuları pek çok filozof, düşünür, inanç ve düşünce sistemi konu edinmişken onlardan söz etmemeniz söylediklerinizin havada kalmasına neden oluyor. Sağlıcakla kalın.
Kötülük problemi konusunu kenarda tutarak bir eleştiri yapmak istiyorum. Sizi de içinde yetiştiren toplumun dünyanın 500 yıl gerisinde kaldığını iddia etmek gayet popüler bir söylem olsa da özcü bir yaklaşımdır ve pek makul değildir. Kültürün yozlaşması, toplumun bozulması konularında yapılabilecek yegane faydalı eylem eğer siyasi otoriteniz de yoksa şikayet etmek yerine içinde kalarak ve kültürün güzelliklerini besleyerek canlandırmaktır, ki ben zaten bir ölçüde sizin de bunu yapmaya çalıştığınızı düşünüyorum :). Belki konu bağlamında kültürlerin zayıflıkları vardır, dünyanın her yerinde bu böyledir, bizde hatta kötü bir yere gidiyor diyebilirdiniz. Açıkçası videonun farklı yerlerindeki Amerika ve Avrupa ülkeleri hakkında ideal kültür ve ulaşılması gereken nihai nokta vurgusundan baya bi sıkıldım, çünkü Türkiye'de toplum ve kültür iyi bir yere gelseydi de muhtemelen o ideal örneklere benzemeyecekti. Onun dışında videolarınızdaki insani tadı seviyorum, teşekkür ederiz.
Bazen popüler bir söylem yerinde ve haklı olabilir ki bu bahsi geçen mevzuda da böyle olduğunu düşündüğüm için dile getirdim yani bence gayet makul. Dünyanın her yerinde kültürlerin zayıflıkları var elbette hatta sadece kültürlerin de değil canlı olmaya içkin bir zayıflık var özde. Fakat ben bildiğim yeri ve yaşadığım yeri anlatıyorum daha çok, haliyle. Zaten aslında sizin “…böyle diyebilirdiniz” dediğiniz şeyi söyledim ben de. Fakat daha kapsayıcı bir yerden ele aldığım için düşündüğüm şey karşılığını bulamadı belki de. Söylediğiniz şeyi kabul etmiyorum. Anlatırken Amerika ve Avrupa ülkeleri hakkında ulaşılması gereken nihai nokta olmalarına dair bir söylemde bulunmadım. Hatta Türkiyeli olmanın insana sağladığı farkındalıktan yoksun kimseler barındıran bir kültürleri olduğuna dair fikrimi ifade ettim. Fakat bizim var edilen ve bir şekilde kabul edilen yaşama biçimlerinin kendiliğinden çok kopuk bir noktada bulunma gerçekliğimiz de gayet ortadayken bazı mukayeseler yapmamak işten değil. Bu konuyu da birini yeren diğerini de öven bir halle ele almadım aslında. O toplumların, bireyi toplumsal dertlerin peşine düşerek hayat gailesi içinde eritmeye meylinin bulunmamasına ilişkin bir mukayeseydi bahsettiğim. Ama sizin tarafınızdan algılandığı biçimde görülmesi benim açımdan üzücü. Zira bizim gibi Ortadoğu toplumlarının yahut Afrika gibi toplumların, yani dünyada geri kalmış ülkeler diye sınıflandırılan tüm coğrafyaların içinde bulundukları vaziyette çokça payı vardır gücü elinde bulunduran ve sömürü geleneği taşıyan ülkelerin. Ki bu gücü elinde bulunduran ve sömürüye teşne olan ülkeler de Amerika ve Avrupa dediğimiz ülkeler. Toplumlar değişir ve dönüşür. Burada üzerine tartışmak istediğim şey kötülüğün var olmaya içkin hakikati olurdu esasında. Ve bence şikayet etmek yerine güzellikleri besleyerek canlandırmak, içine düştüğümüz ve bize sunulan dünyanın dışına çıkmayı başarabilirsek mümkün olabilir ancak. Ben teşekkür ederim dinlediğiniz için. Sevgiler.
Yaşadığımız coğrafya ensest pedofili zoofili, mezbahaneler de hamile hayvanları katledip yiyen bir kültür, omlet yiyeceğim diye civcivleri katleden bir kültür,
Sadece 500 yıl mı geridesin sadece? Bence biraz yükseltin onu. Günümüzün muasır medeniyetleri onlar neden örnek göstermeyelim? Gençliğiniz bu ülkeden kaçıp o ülkelere sığınıyorken asıl popülizmi siz yapıyorsunuz. Teknolojiye sahip olmanız sizi yamultmasın? En en bin yıl gerideyiz.
*- Tanrı kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor? Öyleyse o Kadir-i Mutlak değildir (OMNIPOTENT);* *- Yok gücü yetiyor da önlemek mi istemiyor? Öyleyse o, kötü niyetlidir (MALEVOLENT);* *- Hem güçlü hem de iyi ise kötülük nereden geliyor ? EPİKÜR*
- Felsefe içerikli yeni bir kanal buldum kanka! Yok böyle bişey yaa. - Konu ne? - Kötülük problemi - Ee ne öğrendin, ne diyo? - insanın aklı anca götlüğe çalışır diyo.😮
Türkiye'de yaşıyor olmayı çok büyük mesele haline getirmişsiniz gerek ekonimik olarak olsun gerek toplum refahi toplum eğitim seviyesi olarak olsun dünyadaki sayılı ülkelerden biriyiz kafanıza bu mağdur edebiyatını ve aşağılık psikolojisini kim sokmuş bilmiyorum dünyada gerçekten ezilen gerçekten acı çeken birsuru toplumun yanında yaptığınız şey şımarıklık
@@rubklab8349 ölülerle niye kiyaslayayim şuan dünyadaki ülkelerde bahsediyorum avrupa kadar güçlü değiliz diye dünyanın en dramatik en boktan ülkesi olmuyoruz ki :)
3 месяца назад+4
“Gerek ekonomik olarak, gerek toplum refahı, toplum eğitim seviyesi olarak sayılı ülkelerden biriyiz” mi? Siz hangi ülkeden bahsediyorsunuz merak ettim? Siz başka paralel bir evrenden yazıyorsunuz sanırım.
dünyanın geldiği bu çürümüşlük noktasına karşı şaşkın bakışlarınız bize de farkındalık yaşatıyor... 🙏🏻
O kadar kıymetli bir bakış açısı ki devamını merak içinde bekliyor olacağım... Varlığına sonsuz şükür olsun Gözde Hanım... Teşekkür ederim katkın için.
Çok iyi anlatıyosun ya cidden iyi ki senin sayfanı keşfetmişim..
Bana hüzünlü ve biraz da kızgın bir anlatımla felsefe yapman iyi geldi..
Yüreğine sağlık güzel kadın 🙏 hiç bir şey yapamamanın acısı çok derin içimde, iyi olmaya çalışmak değilde derdim. Minnacıkta olsa, azıcık bile olsa, sevgi, saygı, şefkat, merhametin, güzellik, hak ve adaletin olduğu bir dünya da yaşamaya özlem benimkisi biraz da . çok uzak geliyor çoğu zaman bu düşünce o yüzden de bazen gerçekten bir atom bombası isteyecek kadar kötücül düşüncelerle dolabiliyorum, kökten çözüm olsun diye. İyilik ve kötülük kavramları gerçekten çok derin. 🙏🙏🙏
Allahuekber dünyanın en iyi kanalına denk geldim maç özetlerinde gezerken
kötülüğün sıradanlığının farkına varabilmiş olmak Belki de hakikat budur! Gözde Hanım ilk defa gördüm kanalınızı ilk defa dinledim Sizi gerçekten farkındalık sahibi birisisiniz emekleriniz için çok teşekkürler Sağ olun var olun takipte kalacağım
Aslında o kadar az değiliz ama kaybolmuş, yanlızlaşmış ve hayatı kendi tırnaklarımızla kazır hale gelmişiz. Beraber bişey yapmak çok uzak artık bizlere. Yavaş yavaş bir yerlerde insanlar kollektifler oluşturmaya başladılar ama harekete geçenlerin sayısı az bence. Bu şekilde düşünenlerden ziyade. Bu samimi anlatım belki farkındalıklar yaratır ve bir araya getirir. Bütün dünyayı kurtaramayız belki ama insanlar birleştikçe güzellikler çoğalır ve dengeler kurulur umarım.
Keyifle dinledim, bazılarının üzerine 100lerce video yapacağı konuları cüret gösterip tek bir videoda konuşmak, ya savurganlığı gösterir ya da bilginin geldiği yerin derinliğini. 40 dakika daha olsa dinlerdim. Sevgiler, başarılar.
tesekkürler bu güzel düsünceleriniz icin
Bu anlatı tamamen içimden gelenler olmuş tebrikler
Konuşmayı Instagram’da kısmi olarak dinledikten sonra tamamını izlemeden yorumlamanın haksızlık olacağını düşündüğüm için gelip tamamını dinledim. Ve o kısa videodaki halinde de burada da, başka yorumlarda olduğu gibi, kutsiyetin ve de kötülüğün sadece bu topluluğa mal edilmiş olmasından tuhaf bir huzursuzluk duydum. Konuşmanın akışında aslında öyle bir şey yapmadığınızı idrak etmem mümkün olsa da, zihnimde ‘of bunlar tüm dünya toplumlarında görülen şeyler sadece bize mal edilemez ki!’ diyen, cılız da olsa bir ses konuşmaya devam etti. Konuşmayı bitirdikten sonra baktığımda, sanıyorum ki, hiç de sevmediğim hatta aşağılık bulduğum bir düşünce biçiminin içime nasıl sirayet ettiğini gözlemledim (ki bu aslında bahsettiğiniz içe işleyen ve bizi başka bir yerde de mutlu etmeyecek olan şeye çok güzel de bir örnek oldu) . Zihnimde böyle söyleyen ses bir ‘dış güçler’ türevi yaratarak beni bu kötülüğün ve kutsiyeti yüceltenlerin bir parçası olmaktan korumaya çalışıyordu. Eğer sizin söyledikleriniz üzerine düşünmeden bu ‘diğerlerinde de oluyor’ bilgisine sarılıp uyumaya devam etseydim, güm dünyada ve parçası olduğumuz bu toplumda yaşanan ve bir şekilde tanığı haline geldiğimiz bütün kötülüklerin derin acısını çok şiddetli biçimde hissetmeden atlatabilirdim şu 42 dakikayı. Bu kötülüğün varlığını itirazsız kabul etmek, aklını bir nebze de olsa ileriye hareket ettirmeyi görev bilen bir zihin için büyük bir sorumluluk almayı da gerektiriyor, fakat burada da bireysel kötülüğümüzü katlayıp kompleks bir yapı haline getiren bencilliğimiz devreye girerek bizi bu sorumluluktan uzaklaştırmaya çalışıyor. Ne yazık ki zihnin ilkel zamanlardan kalan en büyük ve hala sürdürdüğü bizi ‘hayatta tutma’ görev tanımının bir parçası bu da. Belki de ‘modern’ toplumu inşa eden insan olarak en büyük savaşımız; kendimizi hayatta tutmak bahanesiyle tehlikeli gördüğü her şeyi çarpıtan, yeniden biçimlendiren, manipüle eden ve gerektiğinde ötekini yok etme hakkını kendinde gören bu güdüyle olmalıdır.
Teşekkürler paylaşımlarınız için, sevgiler
İzlediğiniz ilk anda içinizde beliren huzursuzluğu dinlemek aslında huzursuzluk hissini baştan savmaya yönelen bir güdüye içkin. Onu dinlemeyi bir kenara koyarak yeni huzursuzluklar edinmiş oluyorsunuz esasında, oluyoruz. Mevzuyu irdelediğiniz ve derinleştirdiğiniz yer üzerinde düşünmeye ve dönüşmeye teşne hissettiğim bir yer bu yüzden yazdıklarınızı okumak gerçekten hoşuma gitti. Çünkü gelen bazı abuk sabuk eleştiriler açık öğretim felsefe kafasıyla meselelere yaklaşıp akademik bir düşünce anlatısında diretiyor. Halbuki bir noktada düşünürlerin ortaya koydukları, aydınların sorguladıkları, adı konmuş problemler, tarihsellik içinde sınıflandırılmış fikirler,.. insanın özünü ve hakikat ile kuracağı bağı anlamaya yardımcı olsalar da o özün hassalarını dönüştürecek kudrete zaten sahip değiller. Bu mevzuları yorumlama biçimime özellikle instagramdan gelen yaygın eleştiri, “tespitler tamam ama çözüm önermemişsiniz, çözüm ne?” şeklinde. Çözüm birinin dilinde, karşınıza çıkan bir videoda ya da atmosferde asılı duran bir harede belirecek bir şey değil. Zihnin bizi “hayatta tutma” güdüsüyle sahici olana derinleşmeye dair farkındalıktan ve iç görüden ırak kılmaya meyilli yanına yönelmeyi tercih etmek yerine, neyin mücadelesini vermek gerekir sorusu üzerine düşünen aklınıza ve gören kalbinize sarılıyorum. Ve ben teşekkür ediyorum perdesiz bir şekilde duymaya çalıştığınız, dinlediğiniz için. Sevgiler…
merhaba yeni gördüm sizi konu ilgimi çekti. izlemeden abone oldum. büyük şans.. 2000. aboneyim sanırım. başarılar..🧡
umarım daha fazla şey hakkında konuşursunuz, sizi tanıdığıma çok memnun oldum.
Videolarınızı yeni keşfettim ve hayranlıkla dinliyorum. Ne olur felsefenizi bizimle paylaşmaya devam edin.🙏
Super devamm❤
Merhaba ben Demir. Anlatımlarınızı çok samimi ve anlamlı buldum.Teşekkür ederim.
Bugün şunu düşündüm. Yaşadığımız toplumda hakikati ararken içimizi rahatsız eden o kadar çok şeyler oluyor ve bunu belki bizi anlayabilir diye düşündüğümüz kişilerle paylaştığımızda , evet haklısın yada aynı fikirdeyiz telkinlerinden sonra sohbetin sonunda , sen yine takılma bu konulara hayatını en iyi şekilde yaşamaya bak tarzında tavsiye alıyorum. Fakat bugün düşündüğüm şeye gelecek olursak , bu tavsiyelerle bizler teselli aldıkça daha fazla daha farklı yada bundan daha fazla daha ne olabilirkinin fazlasını yaşıyoruz. Bir paradoks gibi. Kısacası görünür dünya'da hakikati ararken nefes almakta zorlanıyoruz.
Norveç ya da izlanda da yasadiniz mi.
Oldukça naif,yer yer özgün,epeyce dertli tezler..
Kötülük diye bir şey yok,bununla yüzleşmek zor ama öyle.
Gözde aynı coğrafyada yaşıyoruz😂seninle daha doğrusu ben de yazları ve kışın bazı zamanları yaşadığın coğrafyadayım hayalimde hep dönmek bir atölye açıp kendimce yüzümü doğaya dönüp yaşamak çocukken orada yaşıyordum hep dönmek istedim ama her yıl aynı sancıyla döndüm konuşacak kimse yok,paylaşacak kimse yok bu yalnız kalışta beni doğa ana bana ‘ben senin annenim evinim”diye hissettirrip o aidiyeti tek başına bana veremezdi diye düşünmekten dönemedim yalnız kalmaktan korkmanın ötesinde bir şey bu yalıtılmış hissetmek belki bilmiyorum dönmek ve dönememek arası araftayım sırtımı çevirmek istemeyeceğim o anlattığın problemler vuruyor beni de vuruyor
Öyle üst düzey bir paylaşım ki ne desem rol çalmış olacağım. Çok az terim ve çok fazla günlük Türkçe ile ortaya muhteşem bir video çıkmış.
Ama huyum kurusun ukalayım. İlla bir şeyler demem lazım. Biraz da rol çalacağım.
Şu kediden çok bahsetmişsiniz. Ben de bir tecrübemi anlatayım. Yıllar önce kapıma bir kedi geldi. Tek göze yumruk yemiş, ufak bir kedi… Yavrunun az büyüğü… Zemine basan mutfak kapısının önüne geldi. Kuru mama verdim. Ondan sonra kapıya sürekli gelmeye başladı. Ha eve almıyordum. Besleyip dışarı bırakıyordum. Bir gün bir geldi boynu davul gibi şişmiş. Bir çantayla veterinere götürdüm. Falan filan. Biraz da zor günler geçiren psikolojim için olumlu oldu. Sonra hamile kaldı, karnı şişti. Sonra bir gün aniden inceliverdi ama hiç yavru göremedim. O ilk doğum sonrası mutfağa girişini görmeliydiniz. Sağa sola bakıyor, ne yapacağını bilmez halde. Sanırım erken bir doğumdu. Sonra yine hamile kaldı. Ama bu sefer tecrübeliydi. Bir hafta kadar sonra bir gri, birisi siyah ik yumurcak göründü. Anneleri yan yatmış emziriyordu. Ben de tabii yas mamaya başlattım sütü bol olsun diye… O sıra yemler ucuzdu ayrıca… Biftekli, somonlu falan konserveler alıyordum. Yavrular ise beni tanımıyordu. Evime giden on metrelik yol boyunca tırmalamalar, bacaklarımı çiziyorlardı. Bir gün şöyle bir şey oldu. Bu anne ve iki yavrusu önlerindeki kaliteli mamayı yerken, bir kumru pat diye yanlarına düştü. Ben daha o ses ne, ne düştü demeden anne bir sıçrayışta kumruyu kaptı ve önümde çatır çutur yedi. Kaburgaları çatır çutur kırışı, ustalığı… Kumru neden düştü bilmiyorum, sıcaktan olabilir, ne bileyim. İki gün sonra başka bir kumrunun da parçalandığını gördüm. O ilk kumrunun parçalanması hem de önünde etli sütlü yem varken, o kadar garibime gitmişti ki. Ağzı yüzü kan olmuştu. Sonra kenara çekildi ve yalanmaya koyuldu. Kuşun çoğunu da bıraktı bu arada. Sonra o tatlişko yavrular cesedi yaladılar. Her ne kadar yakınlaştığımızı zannetsem de aslında onlar vahşi hayvanlardı. Bana vahşi olmayacağız diye söz de vermemişlerdi. Ben kafamda idealize etmiştim. O olaydan sonra anne kedi, üç yıllık arkadaşım, çocukları bıraktı ve gitti. Geri dönmedi. Yavrular o günden sonra beni asla tırmalamadılar. Bir süre onlara baktım. Önce gri olan gitti, sonra da siyah olan… Haa, çalınmış da olabilirler ki öyle olmasını isterim bu arada… Fakat bir yandan da kendimi terk edilmiş ve terk edilirken aslında hiç sevilmediğini fark etmiş bir sevgili gibi de görürüm. İçerlerim bazen…
Kötülük probleminin çözümü bende değil ama bazen Tanrı’yı bir kedi olarak düşünürüm. Doğası gereği, vahşidir derim bazen; ne ödül sunarsan sun, ne yaparsan yap o vahşidir ve aslında senle hiçbir işi yoktur. Senin yemlerini yermiş gibi görünmesi, kumru parçalamayacağı anlamına gelmez. Ne dua edersen et o bir kenti yıkacaksa yıkacaktır. O kendisini, kendi bildiği şekilde yaşar ve günü geldiğinde çeker gider. O benim tanıklığımı ve yaşadığım şoku algılayamaz.
Bazen bunu derim işte…
Bu arada size bir şarkı göndermek isterim. Konu rock-metal olunca… (Yine rol çaldım. Özür dilerim.)
ruclips.net/video/PZi6m3zDYFo/видео.htmlsi=0FF8Xq0-Dyq5jnpE
Gercek kadının , kendını yaratabılmış kadının güzelliği.. Mutlulugu..❤Her söz her cümle senı anlatr mı ? Anlar….Sosyal medya ;bıraktığım halinden cokkk daha yoz ve acımasız olduguna eminim❗️Kötülüğün kolay cüretkarlığının vatanı❗️Satıh da olmayanların azlıgı ve bu topraklar… Lanet gibi…Sevgımle Gözde hanım.. Guzel kızınıza da kocaman sevgımle❤
Toplumla düşünsel senkronize olamamak zor bir durumdur ...
İ'lem eyyühe'l-aziz! Sen bazı vecihlerden fenaya gittiğin zaman, Hâlık-ı Rahman-ı Rahîm'in ilminde, meşhudunda, malûmunda bâki kalmaklığın senin bekân için kâfidir.
Mesnevi[Y] - 246
👏👏👏
oyunlarda vuruş hissi diye bir terim var en çok oyun üretilen ve tüketilen ülkelerde şiddet bizdekinden kat be kat az.
❤
zaman zaman ağlayacak gibi olmanız, dikkat çekici bir nüans.çok etkileyici eleştriler..
Basitiz ve bundan şikayetçi değiliz ya aslında çünki farkında olmamak için kendimizi olabildiğince merkeze çekiyoruz
Konuşmanı dinledikten sonra anlam arayışı içinde olan zıt ve uç fikirlerde savrulan bir kadın gördüm. Açıkçası bu arayışın temelinde yatan nedeni merak ettim.
40 dakikalık videoyu 4 saatte izledim.
23:45 👏🏻👏🏻👏🏻
Sizde çok öfke birikmiş.
Derviş sormuş: Efendim çok mutluyum
Nereye gitsem karşıma güzel insanlar çıkıyor. Ne değişti?
Mürşid cevap vermiş
SEN DEĞİŞTİN!
Umarım değişirsiniz.
Ülke cahil ve kötü insanlarla doldu. İstediğin kadar değiştir kendini başına iş gelmesi an meselesi.
hikayen güzel de analizin yanlış..
@@sema9801 siz iyi olun da, ben yanlış olayım, sıkıntı yok.
Dunyada herşey her zaman var.
Seçimini yap
Sana bir sır vereyim mi. Bu aşkın mevzuları yabancıların çözdüğü filan yok. Sadece görmezden geliyorlar. Ayrıca daha derin bir karanlığa gömülü durumdalar. Japonya kezâ Avrupa da aynı durumda. Türkiyeli olmanın en önemli faydası ise daha sıcak daha içten bir ortamın olması. Tâbi ki siyasi olayları bir kenara bırakırsak, ki bırakamıyoruz. Bu cepheleşme bizi insanlıktan çıkartıyor. Yoksa insanımız bence gerçekten iyi.
metal muzıkle kotuluk denklestırmesı hatalı.muzık her ınsanda farklı tezahur edebılır.
çok geçiş yaptın kız.konusma becerısı sundan kaynaklandı demek teorı... bende derım kı ınsan hayatta kalmak ıcın, acızlıklerı hasebıyle bırlık olma zorunlulugunuda beraberınde tasır.bu tur konularda kesın ıfadeler kullanmamak gerek.Abd norvec vs yuceltmesı var oyle degıl o toplumları dogru duzgun ıncelememıssın.oturmamıs fıkırler.sokrat 2.bır kıyafetı olmayan bır adam.maddı yeterlılık gereklı gıbı bır temel uzerıne dusuncelerı bına etmek hata.kotuluk ıyılık problemınde kendını ıyı safına almanda hata ıyı bırı olmaya calısılır ıyı olunmaz.zıhnı yuksek bırlerını bulup tartısman gerek.gercı yasın genc bılemedım basarılar.
23:20
Seni en be anladim güzelim.
Sen cok iyi birisin gizlerin cok guzel
Gözü güzel diye mi iyi ?
kismen Erich Fromm. ama bazi seyleri kendi zihninizde yanlis kategorize etmissiniz. butun ulkeleri 3 lige ayirirsak, dunyayi hic bilmeyen biri sizi dinlediginde yasadiginiz ulkenin 3. ligde oldugunu dusunurdu. ben de 22 yil once hic baska bir ulke gormemisken oyle dusunuyordum. oysa dunyayi gezdikten sonra insan medeniyetindeki yerimizi cok daha net idrak ettim. tamami farkli kitalarda cok farkli kultur ve refah seviyelerinde olan ulkelerde 1-2 yil yasadim ve bu surede civar ulkelere de seyahatlerim oldu. Turkiyenin yeri 1. ligin son siralarinda diyebilirim. dunyada interneti olmayan, lise mezunu sayisinin nufusun %1'i olan, hala korsanlari ve eskiyalari olan, dunyanin geri kalaninin nasil yasadigini bilmeyen 3. lig ulkeler var. almanya'da araba alamadiginizda fakir hissederken, tanzanya'da mutfagi, banyosu, interneti olan bir evde yasadiginizda zengin hissedersiniz. bireysel bazda ayni sartlarda yasamaniza ragmen, komsularinizin yasadigi standart nasil hissedeceginizi belirler. tr'de insanlarin bu kadar dusuk hissetmesinin ve "baska hicbir ulkede" gibi cumleler kurmalarinin nedeni de bu. cunku avrupa'da yasayan milyonlarca soydasimizdan dolayi yuzumuz oraya donuk.
konu tabi ki sadece ekonomik refah degil, anlasilabilir bir ornek olmasi icin sectim.
internetin hayatimiza girmesiyle sosyal evrimin ivmelendigini dusunuyorum. medeniyetler, insanlarin yuzlerini kitleler halinde aydinliga donmeleriyle yukselir. sizin gibi sorgulayan, aydin gencler cogaldikca, karanliklarda yasayanlar azalacak.
siz konuyu hiç anlamamışsınız..
@@sema9801 konunun ozetini yazmadim ki. konuyla alakali tek yorumum, son paragrafimda sizi takdir edip ovmem oldu. ama olabilir tabii ki. okudugunu anlamada dunyadaki siralamamiz malum.
Yapay zeka işte senin aradığın şey
Onu mu anladın sadece?
@@suleymanbasgoz1706 yok videonun ilgili dakikasında yazdığım bir yorum bu sadece. sonra dinlemeye devam ettim.
Katılıyorum.
Videonuz önüme düştü. Çalışmanızı takdir ediyorum. Ancak küçük bir eleştiri. Bu konuları pek çok filozof, düşünür, inanç ve düşünce sistemi konu edinmişken onlardan söz etmemeniz söylediklerinizin havada kalmasına neden oluyor. Sağlıcakla kalın.
kendi yorumunu yapmış, onlardan söz etseydi diğerleri gibi ezbere konuşmuş olurdu.
hep diyorum insan bu dünyanın kanseridir kediler de insanlara çok yakın olduklarından hastalanmış olabilir çünkü vahşi ortamda değiller
❤
çok güzelsiniz.
Kötülük problemi konusunu kenarda tutarak bir eleştiri yapmak istiyorum. Sizi de içinde yetiştiren toplumun dünyanın 500 yıl gerisinde kaldığını iddia etmek gayet popüler bir söylem olsa da özcü bir yaklaşımdır ve pek makul değildir. Kültürün yozlaşması, toplumun bozulması konularında yapılabilecek yegane faydalı eylem eğer siyasi otoriteniz de yoksa şikayet etmek yerine içinde kalarak ve kültürün güzelliklerini besleyerek canlandırmaktır, ki ben zaten bir ölçüde sizin de bunu yapmaya çalıştığınızı düşünüyorum :). Belki konu bağlamında kültürlerin zayıflıkları vardır, dünyanın her yerinde bu böyledir, bizde hatta kötü bir yere gidiyor diyebilirdiniz. Açıkçası videonun farklı yerlerindeki Amerika ve Avrupa ülkeleri hakkında ideal kültür ve ulaşılması gereken nihai nokta vurgusundan baya bi sıkıldım, çünkü Türkiye'de toplum ve kültür iyi bir yere gelseydi de muhtemelen o ideal örneklere benzemeyecekti. Onun dışında videolarınızdaki insani tadı seviyorum, teşekkür ederiz.
Bazen popüler bir söylem yerinde ve haklı olabilir ki bu bahsi geçen mevzuda da böyle olduğunu düşündüğüm için dile getirdim yani bence gayet makul. Dünyanın her yerinde kültürlerin zayıflıkları var elbette hatta sadece kültürlerin de değil canlı olmaya içkin bir zayıflık var özde. Fakat ben bildiğim yeri ve yaşadığım yeri anlatıyorum daha çok, haliyle. Zaten aslında sizin “…böyle diyebilirdiniz” dediğiniz şeyi söyledim ben de. Fakat daha kapsayıcı bir yerden ele aldığım için düşündüğüm şey karşılığını bulamadı belki de.
Söylediğiniz şeyi kabul etmiyorum. Anlatırken Amerika ve Avrupa ülkeleri hakkında ulaşılması gereken nihai nokta olmalarına dair bir söylemde bulunmadım. Hatta Türkiyeli olmanın insana sağladığı farkındalıktan yoksun kimseler barındıran bir kültürleri olduğuna dair fikrimi ifade ettim. Fakat bizim var edilen ve bir şekilde kabul edilen yaşama biçimlerinin kendiliğinden çok kopuk bir noktada bulunma gerçekliğimiz de gayet ortadayken bazı mukayeseler yapmamak işten değil. Bu konuyu da birini yeren diğerini de öven bir halle ele almadım aslında. O toplumların, bireyi toplumsal dertlerin peşine düşerek hayat gailesi içinde eritmeye meylinin bulunmamasına ilişkin bir mukayeseydi bahsettiğim. Ama sizin tarafınızdan algılandığı biçimde görülmesi benim açımdan üzücü. Zira bizim gibi Ortadoğu toplumlarının yahut Afrika gibi toplumların, yani dünyada geri kalmış ülkeler diye sınıflandırılan tüm coğrafyaların içinde bulundukları vaziyette çokça payı vardır gücü elinde bulunduran ve sömürü geleneği taşıyan ülkelerin. Ki bu gücü elinde bulunduran ve sömürüye teşne olan ülkeler de Amerika ve Avrupa dediğimiz ülkeler.
Toplumlar değişir ve dönüşür. Burada üzerine tartışmak istediğim şey kötülüğün var olmaya içkin hakikati olurdu esasında. Ve bence şikayet etmek yerine güzellikleri besleyerek canlandırmak, içine düştüğümüz ve bize sunulan dünyanın dışına çıkmayı başarabilirsek mümkün olabilir ancak. Ben teşekkür ederim dinlediğiniz için. Sevgiler.
Yaşadığımız coğrafya ensest pedofili zoofili, mezbahaneler de hamile hayvanları katledip yiyen bir kültür, omlet yiyeceğim diye civcivleri katleden bir kültür,
Avrupa'da zavallı domuzları gas odalarında katledip yiyorlar burada da hamile hayvanları kesiyorlar fark yok ..
Sadece 500 yıl mı geridesin sadece? Bence biraz yükseltin onu. Günümüzün muasır medeniyetleri onlar neden örnek göstermeyelim? Gençliğiniz bu ülkeden kaçıp o ülkelere sığınıyorken asıl popülizmi siz yapıyorsunuz. Teknolojiye sahip olmanız sizi yamultmasın? En en bin yıl gerideyiz.
*- Tanrı kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor? Öyleyse o Kadir-i Mutlak değildir (OMNIPOTENT);*
*- Yok gücü yetiyor da önlemek mi istemiyor? Öyleyse o, kötü niyetlidir (MALEVOLENT);*
*- Hem güçlü hem de iyi ise kötülük nereden geliyor ? EPİKÜR*
Sanki ağlasan rahatlayacakmışsın gibi
:))
1 ay ağlasan rahatlar mısın? kaldı ki sen zaten rahatsın..sen git aklının yettiği şeyleri dinle.
@@sema9801 Ben ne dedim ki, sesi ağlamaklı gibi geldiği için öyle yazdım
- Felsefe içerikli yeni bir kanal buldum kanka! Yok böyle bişey yaa.
- Konu ne?
- Kötülük problemi
- Ee ne öğrendin, ne diyo?
- insanın aklı anca götlüğe çalışır diyo.😮
Türkiyeli nedir ablam? Olmayan kavramlar mı üretiyorsunuz, karşılığı olmayan kavramlar?..
anlasan şaşardım.
@@sema9801 sana soran olmadı, burnunu her şeye sokma. Git başka yerde koca ara.
@@sema9801 sana soran olmadı, burnunu her şeye sokma. Git, başka yerde koca ara.
Türkiye'de yaşıyor olmayı çok büyük mesele haline getirmişsiniz gerek ekonimik olarak olsun gerek toplum refahi toplum eğitim seviyesi olarak olsun dünyadaki sayılı ülkelerden biriyiz kafanıza bu mağdur edebiyatını ve aşağılık psikolojisini kim sokmuş bilmiyorum dünyada gerçekten ezilen gerçekten acı çeken birsuru toplumun yanında yaptığınız şey şımarıklık
yaw he. o zaman gidip ölülerle kıyasla kendini bu mantıkla
Boş yapma ülkenin hali ortada. Pembe gözlüğünü çıkar etrafına bir bak.
@@rubklab8349 ölülerle niye kiyaslayayim şuan dünyadaki ülkelerde bahsediyorum avrupa kadar güçlü değiliz diye dünyanın en dramatik en boktan ülkesi olmuyoruz ki :)
“Gerek ekonomik olarak, gerek toplum refahı, toplum eğitim seviyesi olarak sayılı ülkelerden biriyiz” mi? Siz hangi ülkeden bahsediyorsunuz merak ettim? Siz başka paralel bir evrenden yazıyorsunuz sanırım.
klasik ampul kafa işte
❤