Mashallah Zoti te dhashte Ymer ty. Popullin Türk e ruhte Allahu nga te kqija.Ju pershendes me Selamualejkum.Qemal. Kasami nga fshati Bresane. Beledij Dragash.Republika e Kosoves.Djalin Evlad gjindet ne Studime ne Tyrkije edha pak Doktor ne Kurani kerim.Allahu jau dhashte te gjitha te Murat Popullit Türk SE makan shkollue te birin Tim.Okej.
Sizler Toplum içerisinde kendi çizgisini koruyarak amacından sapmadan ve çocuk luğumuzdan bu güne kadar gönüllere taht kurabilen ender insanlardan birisiniz sizleri seviyor ellerinizden öpüyoruz..her daim ailemizde var oldunuz var olun..
Ah neyleyim gönül gönül senin elinden Her zaman ağlattın beni gülemem gayrı Ben bıktım usandım elin dilinden Terk ettim sılamı dönemem gayrı Gönül ben bu sırra sırra eremedim ki Gonca gonca güllerin deremedim ki Çok arz'ettim sevdiğimi göremedim ki Aylar yıllar geçti geçti göremem gayrı Ne ağu katarsın gönül benim aşıma Yazılanlar gelir gelir benim başıma Ağlayarak gelme mezar taşıma Uyanıp da sana sana gülemem gayrı Söz: Naci Eray Müzik: Kemal Uyar
Bediha abla merhum esinden Balikesir aslen Manisa ama İzmir/Ödemis/Birgili lakin Konya türküleriyle ünlendi ve fahri hemsehrisi bana 1999da havalimaninda karsilasinca söylemişti cok cici içten sicak 1 insan.ama konyali değil.
Böyle sanatçılar acaba bir daha gelirmi. Bunlar söylerke insanın içi acıyo helal olsun ablam. Ağzına yüreğine sağlık ALLAHIM size hayırlı uzun ömür nasip etsin.
Bedia Akartürk sesi çok güzel , muhteşem, türküyü de çok güzelin ötesinde harika okuyor. Fakaaat Trt müzik kanalında bu türküyü söyledikten sonra ' bu türkü Tarsus türküsü , zaten aşık FERRAHİ de tarsusludur ' diyor. Halbuki gerçek öyle değildir. FERRAHİ CEYHANLIDIR. Türkü de ceyhan türküsüdür. Acaba neden yılların ceyhan türküsü ve Aşık FERRAHİ Tarsusun oluyor ki. Sunucu düzeltmek istiyor buna rağmen ısrar ediyor tarsus diyor.
AŞIK FERRAHİ Ferrahi bir uğrak verdik dünyaya Bazı atlı gezdik bazı da yaya Elveda etmeye helallaşmaya Sabah sabah hoşgeldiniz haneme Mızrabını sazının tellerine, hoyratça gezindiren adam her nağmede ömründen bir zaman dilimini cömertçe önümüze seriyordu ve diyordu ki, ''Neler geldi girdi benim düşüme Felek bu dertleri taktı peşime Bir yazı yazın ki mezar taşıma Ferrahi dünyada gülmemiş deyin'' Evet, kimdir Ferrahi, kimdir? Aşık Ferrahi'nin babası Mustafa Ergat, Siirt'in Eruh Kazası'nın Kever Köyü'ndendir. 1914-1918 yılları arasında memleketinden göç ederek Adana'nın Ceyhan Kazası'nın Kurtkulağı Köyü'ne yerleştiği bilinmektedir. Bu köyde hayatını kazanmaya çalışan Mustafa Ergat, çok kısa zamanda kendisini köy ahalisine kabul ettirir ve sevilen biri olur. Hele zamanın şöhretli zenginlerinden hemşehrisi İbrahim Koruklu'yla tanışınca yıldızı iyice parlar. İbrahim Koruklu onu Ceyhan'da mahalle bekçiliği görevine getirtir, ardından da Ceyhan'ın Küçük Mangıt Köyü'nden bir kızla evlendirir. Hemşehrisi İbrahim Ağa'nın gözüne girmeyi başaran Mustafa Ergat, onun sayesinde Ceyhan'ın sevilen ve sayılan bir siması olur. Fakat, bu arada Küçük Mangıt Köyü'nden evlendiği karısı ölür. Karısını kaybeden Mustafa Ergat yine İbrahim Koruklu tarafından, bu sefer de Ceyhan'ın Kıvrıklı Köyü'nden Osman Metin (Çingil Osman) in bacısı Emine ile evlendirilir. Mustafa Ergat'ın bu hanımdan 1934 yılında Mehmet Ali, (Aşık Ferrahi) sonra da Sabiha olmak üzere iki çocuğu dünyaya gelir. Mustafa Ergat'ın hayat çizgisi İbrahim Ağa'nın ellerinde yükselmeye devam etmektedir. Artık Mustafa Ergat Ceyhan'ın tütün kolcusudur. Bu görev ona daha büyük bir çevre ve ün kazandırır. Ancak, Mustafa Ergat görevinin şuurunda bir tütün kolculuğu sevdasına kalkışınca işler tersine döner ve bir gün, bilerek ya da bilmeyerek, zamanın tanınmış zengini İbrahim Koruklu'nun adamlarını, kaçak tütün satarlarken yakalatır. Böylelikle Ağa'ya ihanet etmek gibi büyük bir çılgınlığa düşen Mustafa Ergat, feci şekilde dövülür. Yediği dayak sonucu aklını oynatır ve bir gün evini barkını terk ederek, çeker gider. Ceyhan'a bir daha da dönmez. Onun için nerede, ne zaman öldüğü dahi bilinmemektedir. Babasının gidişinden çok kısa bir süre sonra annesini de kaybeden Mehmet Ali'yi ve kız kardeşini, dayısı Osman Metin yanına alır. Daha 7-8 yaşlarındayken hayatın cilvesi ona başka bir dünyanın kapısını aralar. Mehmet Ali, köy tarafından Halil Turan'a besleme olarak verilir. Halil Turan'ın kapısında uzun bir zaman çobanlık yapan Mehmet Ali'nin işe yatkın olduğunu anlayan dayısı onu tekrar yanına alır. Bu sırada kız kardeşi de evlenir. Artık tamamen yalnızdır. Köyün sığırlarını güderek, traktör sürerek ekmeğini kazanmaya çalışır. Derler ki; Çoban Mehmet Ali on iki yaşındayken bir gün, bir rüya görür. Rüyasında bir kıza aşık olur. Bu aşk onu aşık yapar; sığır gütmeye yarayan değneğini saz yapar, dilini açar, gönlünü kanatlandırır ve onu ''AŞIK FERRAHİ'' yapar. Aşığımız, bir yandan yaşamaya, ekmeğini kazanmaya çalışırken; bir yandan da dağda, bayırda, kumda bir başına alfabenin hem eskisini hem de yenisini sökmeye çalışır. Başkaları için zor olan, onun için hiç de zor olmamıştır. Gayretleri sonunda Karacaoğlan'ın, Kerem'in, Aşık Garip'in kitaplarını okuyabilecek duruma gelir. Hatla sadece aşk hikayeleri, şiirleri okumakla kalmaz, yazmaya da başlar. İlk şiirlerini bir defterde toplar ve ''Mahsun Çocuk'' adını verir. Fakat ne yazık ki, bu defter günümüze kadar ulaşamaz. 1954 senesinde Aşık Ferrahi İstanbul'dadır. Ayazağa ve Zeytinburnu Süvari Bölüğü'nde askerdir. Ancak askerliği sırasında tüberküloz hastalığına yakalanır. Hava değişimi için köyüne gönderilir. Fakat hastalık geçmediğinden, tekrar asker ocağına dönemez. Bu hastalık Ferrahi'nin hayatında adeta yeni bir dönemin başlangıcı sayılır. Asker ocağına bir daha dönemeyen Ferrahi'nin verem olduğunu anlayan dayısı, çocuklarını bu bulaşıcı hastalıktan korumak için, onu evinden uzaklaştırır. Bu yüzden Ferrahi de köyünü terk eder, ya da terk etmek zorunda kalır. İlk gittiği yer Ceyhan'dır. İlk gördüğü dostu Hamit Zorba. Hamit Zorba, çalıştığı çiftlikte ona da bir iş ayarlar. Ferrahi, bir müddet burada çalışsa da traktör sürmek pek işine gelmez. Çünkü O; ''Mahsun Çocuk''una yeni şiirler ekleyecektir, yeni türküler çığıracaktır. Sene 1958'dir; elinde Kayserili Ömer Usta'nın yadigarı sazı ile varır gider Ceyhan'daki Şevket Eser'in saz evine. Saz çalmadaki ilk marifetini, yani Şevket Eser'in tabiriyle ''Gam yapmasını'' öğrenir. Bu çalışmalar yavaş yavaş, ama daha bilgili ve şuurlu bir şekilde Ferrahi'nin rotasını Aşıklar Dergahı'na yöneltir. Artık aşığımız sazıyla, sözüyle ve korkunç kaderi ile bir başına ömür sürmeye başlar. Nereye, ne zaman gideceği; kime, nasıl uğrayacağı belli değildir. Çünkü O; ''Neyleyim serveti, neyleyim malı Şimdi bir serseri Ferrahi'yim ben'' der... Aşık Ferrahi'nin hayatının bundan sonraki dönemlerine baktığımızda, onu türlü dertlerle, hastalıklarla, sevinçlerle iç içe bir hayat kavgasında görürüz. Zaman zaman tıpkı diğer aşıklar gibi o da kendisini ispat etmek için ''Aşıklar meydanı''na çıkmaya başlar. Düzenlenen şenliklerde, sazıyla sözü dost olunca, Aşık Ferrahi'nin bütün yurt köşelerine yayılan haklı şöhreti ortaya çıkar. Bu sırada Adana'nın Kürkçüler Köyü'nde bir düğün gecesi, görüp tanıştığı akrabadan bir kıza gönül verir. Kısa bir süre sonra alıp kaçırır kızı, getirir köyüne, 1959'da onunla evlenir. Sırasıyla biri kız, ikisi erkek üç çocuğu olur. Kızına anasının adını (Emine), ikinci çocuğuna babasının adını (Mustafa), son çocuğuna ise, Konya Aşıklar Bayramı'nda tanıştığı Fevzi Halıcı'nın isteği üzerine, Mevlana'nın Türbesi yakınında mezarı bulunan Konya'lı şair Şem'in adını verir. 1960-1961 yıllan arasında dayısından kalan 35 dönümlük tarlasını satarak Kıvrıklı Köyü'nden Adana'ya göç eder. Sinanpaşa Mahallesi Kışla Caddesinde bir saz evi açar. Burada bir yandan bu işin meraklılarına saz dersi vermeye çalışır, bir yandan da plak satarak geçimini sağlar. Bu çalışmalar Adana'daki sanat çevresi tarafından ilgiyle takip edilir. Hatta başta Adana Radyosu olmak üzere İzmir ve İstanbul Radyolarında programlar yapar. Yaptığı programlarda okuduğu ''Ela gözlü nazlı yari'', ''Ah neyleyim gönül senin elinden'' ve ''Hasta gönlüm divanedir durmuyor'' türküleri çok popüler olur. Ancak Ferrahi'nin mutluluk yıldızı pek fazla ömürlü olmaz. Çünkü askerdeyken yakalandığı verem hastalığı günbegün kendisini iyice hissettirmeye başlar. Her gün biraz daha artan dertlerinin acısıyla yalvarır Allah'a, ''Der Ferrahi takat kalmadı bende Her türlü yareler açıldı tende Yarab bu derdimin dermanı sende Bu derdime çare çare Allah'ım'' Bu çaresizlikler içerisinde biricik kızı Emine'ye beş yaşındayken hem okuma-yazmayı, hem de saz çalıp türkü söylemeyi öğretir Ferrahi. Ama dertler daha gaddar, daha acımasız olmuştur artık. Kötünün kötüsü, beterin beteri; gırtlak veremi. ''Der Ferrahi kime diyem halimi Konuşurken sakat ettin dilimi Yara açtın göğsüme büktün belimi Vücudumu delik delik eyledin'' Evet, çalıp söyleyen, konuşan, minarelerden ezan okuyan bir Ferrahi yok artık. Sakat olan bir dilin bedeni var. Sessiz ve işaretlerle konuşan bir beden. Buna rağmen Ferrahi yine metanetini yitirmez. Zira kendisinin sazı ve Emine'sinin sesi vardır. Var olanları değerlendirir aşığımız. Kendisi çalar, Emine okur türkülerini. Artık Ferrahi bir ama, kızı onun değneği olmuştur. Bu beraberlik alır götürür onları, ilden ile, dilden dile ve 1967'de ikincisi yapılan Konya Aşıklar Bayramı'na. Kendisinin çalıp kızının okuduğu ''Ela gözlü nazlı yari'' türküsüyle türkü dalında birinci olarak Mihri Hatun, 1968'de ise yine kızıyla beraber türkü dalında Köroğlu birincilik ödülünü almaya hak kazanırlar. Şanına şan katan birincilikleri onun daha da geniş kitlelere sesini duyurmasına sebep olur. Ama ne yazık ki dertler bir türlü bırakmaz yakasını ''Bahtı kara Ferrahi'nin''. 1969 senesinin 22 Nisan'ında, hayatının en verimli çağında, göçer gider bu dünyadan. Geriye otuz beş yılın bela dolu bir hayat hikayesinin kahramanı olan çilekeş Ferrahi'yi bırakır. DERLEYEN; HALİL ATILGAN
Maşallah Allah hayırlı uzun ömürler versin sevdiğim saygıyla dinledim türk halk müziği sanatçılarından biridir. aplamizdir
Mashallah Zoti te dhashte Ymer ty. Popullin Türk e ruhte Allahu nga te kqija.Ju pershendes me Selamualejkum.Qemal. Kasami nga fshati Bresane. Beledij Dragash.Republika e Kosoves.Djalin Evlad gjindet ne Studime ne Tyrkije edha pak Doktor ne Kurani kerim.Allahu jau dhashte te gjitha te Murat Popullit Türk SE makan shkollue te birin Tim.Okej.
Eli öpülecek sanatçılardan biri Allah uzun uzun ömürler nasip etsin
Sen bir efsanesin
Sen bir ekolsun
Bilmem senden sonra yerine gelen olur mi
Güzel insan
iu
Berrak bir nehir gibi akan sedasıyla çok muhteşem bir icra dinledik sağ olsun var olsun.
Burnumun direğini sızlatan kadın sen çok yaşa emi Allah'ım bu nasıl bir ses Yarabbi🧿
Her zaman atalarımız neden hep eski derler canlı örneği Allah sağlıklı mutlu huzurlu bir ömür nasip etsin Amin
cocuklugum gencligim su an orta yastayim ve bikmadan usan madan dinliyorum ses muhtesem sozler muhtesem saglikli uzun omur versin rabbim
Bir bedia daha gelmez yaşarken böyle sanatçıların değerini yaşarken bilmemiz lazım Allah uzun ömür versin
Yasa ablam buturkukuyu 50 defa dinlesemsizin sesinize doyamıyorum sizi coooooook seviyorum ablam canim❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
rahmetli babam cok dinlerdi allah mekanini cennet eylesin amin ... sesi insanin icini eritiyor ...
8
@@efeozmen6397 63
@@efeozmen6397 đ
Azdavay yumacik koyu
Amin kardeşim
Türk Halk müziğinin en büyük yaşayan efsanesi Bedia Akartürk ablama saygılar sunarım Allah uzun ömürler versin
Değeri bilinmeyen efsane isim Bedia Allah'ına kurban
Çok değerli ve efsane bı ses nice sağlıklı yıllara saygılar sevgili Bedia hanim
Kader guldurmedi ki ablam 😔😔
Agzina sesine saglik yeri dolmayacak gercek sanatcilardan birisin❤
Merhaba evet aynen öyle yüreğine sağlık olsun kardeşimizin Selam ankaradan
Sana uzxun ermurlersin sana masallah diyorum sizi 70lerde dedemin radiyosu vardi ondan dinliyorduk
YILLARIN ESKİTEMEDİĞİ ABLAM AYNI SES AYNI FİZİK MAŞALLAH DAHA DAHA YILLARA 👍👍👍🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀
Ne varsa eskilerde var offf offf
Simdikileri hep zitdiri zopdık sadece sağını solunu açsa
Ablam ağzına yüreğine sağlık
Ağzına yüreyine sağlık bediha abla böyle sanatçılar varken popçulara kim bakar
Aeliker
Aliceliker
Ilk defa dinledim bedia ablami cok severim cok guzel okudu cok beyendim turkuyu hikayeside cok guzel herkes kendinden bir parca hissetmekte olsa gerek
Super siniz saygılarınla iyiki varsiniz hep var olun saygılarımla
Allahım hep böyle allah sana uzun ömür versin
diline salık bediha akar Türk çok sevdiğim bir türkü
Dillerin ellerin sen hiç der görme Bedia hanımefendi en sevdiğim turkuculerdensin rahmetli annem babamda çok severdi
Allah uzun ömürler versin yok böyle bir ses
Giyimi ve hanımıyla eski sanatlara ve okuyanlar çoksesine saglik😅 teşekürler
Harikasın bir sanatcı. Kendi bu dünyadan göçüp gitsede.sesi kalacak bir.hanimefendi
Ağzını yüreğine sağlık versin allah
Ağlayarak gelme mezar başıma sen gel yeterkı 😢😢uyanıpta sana gülemem gayrı😥😥
Çok teşekkürler emşerim agzına yüreğine sağlık
Yüreğine sağlık beni götürüyor uzaklara
Selam olsun.eski topraklar baskadir ya nerde o eski topraklar nerde cogunu allah yanina aldi selamlar.
Ben bu turkuyu bir bedia abladan birde hemşehrim rahmetli yildiray cinar dan dinlerdim. ikiside birbirinden değerli usta duayenlerdendir.
Ağzına sağlık allah ömrünü uzun etsin inşallah
Sizler Toplum içerisinde kendi çizgisini koruyarak amacından sapmadan ve çocuk luğumuzdan bu güne kadar gönüllere taht kurabilen ender insanlardan birisiniz sizleri seviyor ellerinizden öpüyoruz..her daim ailemizde var oldunuz var olun..
Canım ablam seninle çalıştığım yıllara Helal olsun
😊
ኝቅብእእብብብእብድኽ
ኽኽጅብእ
ብቭእብድብእጅቅ ብቅ ጅብጅ አንድ፦፦
@@recepdag6468ሥርርስእቭድቭ
ብድቭ፦ቭ፦እስሽይሽኝእስድ❤
ኽእኽጅጥጅጥ
ጥ❤እቅብጅብእእቭቭይቭኅዥኝሽድሽሾሼም😊
Hemşehrim ağzına diline sağlık şokelim
Ağzina saglık müthiş seslerden biridir bedia akartürk
Supersin emeyine saglik muhtesemmmmm❤❤❤❤
Gerçekten efsane bedia abla merhaba
Ağzına ssğlık bedia ablacığım seniin türkülerinle büyüfüm halende dinlemekteyim ağzına yüreğine sağlık Allahım uzun ömürler verdin
Ağzına yüreğine sağlık ne güzel söylemiş ablam
Bediha Akartürk Allah uzun ömürler versin çok saol türkünü dinledil sesine veagzlna sagllklardilerim çok teşekkürler ettim
Bedia bu ses esi benzeri yok kiymetini bilelim allah vergisi ben benden gidiyorum dinlerken sevgiler saygilar hayirli omur diliyorum
Selamlar olsun vatanıma ben bu turumzle bugudum ❤selam ve saygılarımla iyi akşamlar yüreğine sağlık.
Giyim kuşam kalite asalet hepsi var maaşallah
Helel sana birdaha seningibi guregi güzel kendi güzel sessi güzel gelmez aysina salık aplacim
Vay be ses bak bin defa dinledim bin defa dinlesem yetmez ficida ki yillanmis şarap gibi ❤🤗🌹
Sesi güzel kendi güzel kadın sen çok yaşa ❤❤❤
Gerçekten saygı duyulacak sanat güneşimiz ALLAH ÖMRÜNÜ BEREKETLİ EYLESİN
mğ0ţ
@@ramazancoban8233,(/❤😂😂😂😂 AQq az ve
Massallah ses yorum süpersin Ablam.saglikli badarilar.🥰❤
Merhaba evet aynen öyle yüreğine sağlık olsun kardeşimizin Selam ankaradan
Allah seni korusun masallah sesine sağlık
0
Ey türküler bizi bize anlatır ey ömrüm ömrüm 😥
Azına yüreğine sağlık canım güle güle kullanın bacım
Şüpper yorum hikayede içimi dagladı
Allah size sağlıklı uzun ömürler versin inşallah
Ah neyleyim gönül gönül senin elinden
Her zaman ağlattın beni gülemem gayrı
Ben bıktım usandım elin dilinden
Terk ettim sılamı dönemem gayrı
Gönül ben bu sırra sırra eremedim ki
Gonca gonca güllerin deremedim ki
Çok arz'ettim sevdiğimi göremedim ki
Aylar yıllar geçti geçti göremem gayrı
Ne ağu katarsın gönül benim aşıma
Yazılanlar gelir gelir benim başıma
Ağlayarak gelme mezar taşıma
Uyanıp da sana sana gülemem gayrı
Söz: Naci Eray
Müzik: Kemal Uyar
Sayfama abone olursanız sevinirim 😊
Söz Naci eray değil yanlış bilgi Söz Üstad Aşık Ferrahidir.
@@sultan7580 yok estağfirullah 😅
Bıkmadan dinlediğim güzel bir türkü çok güzel söylüyor .
Çok sevdiğim bır türkü çalıyorsunuz emeğinize Sağlık SESINIZE SAĞLIK SONSUZ TEŞEKKÜRLER TEBRİKLER
Mm
Ĺlmllĺlkķk
Kl0ĺĺ
Jl
Ĺlĺqkkllöooio900kkoo00ıo0001ppooo1o1jkk
111kkkö11poiomip9p.mmmmkkkkkkk1p76
111qqkijqkkooö1
Beni aglattlbeablammemlekethasreleellerindenopuyorumdinledim cokguzeltesekurler
Şah esersiniz ablacığım - München den Selamlar
Allah'ım öylesine güzel ses
Allah Razi olsun sende aplam cok guzel
Sen hayranınım cok seiyorum
Çok sevdiğim bir ablam türkülerini çok seviyom allah ömür versin
Aynen katılıyorum sana haklısın. Nezire hanım iyi akşamlar
Bu şarkıyı her gün dinliyorum içinde
Çok ger>ekler var diline sağlık bedia hanım
Çok yaşa hayirli.omurler versin Rabbım sana canim Allah sesine yüreğine ömür verdin
.
.
Ajrljâkşamla3rdjö4rumsjže
BU TURKÜYU EN KRAL SÖYLEYEN SANATÇI SAYGILAR
ağzına yüregine saglık ablam kimse senin eline su dökemez
Birde sultan bacidan dinleyelim ayni turkuyu
b
@@halilguven4796 ip9
Benim gibi çok eskisini ama hala yakıyor şarkıların beni ablam
Merhaba evet aynen öyle katılıyorum sana
Güler yüzlü ablamm ömrün uzun olsun ❣️
Bediha abla merhum esinden Balikesir aslen Manisa ama İzmir/Ödemis/Birgili lakin Konya türküleriyle ünlendi ve fahri hemsehrisi bana 1999da havalimaninda karsilasinca söylemişti cok cici içten sicak 1 insan.ama konyali değil.
Ödemiş ten kucak dolusu sevgiler selamlar saygılar sunarım ablam
Böyle sanatçılar acaba bir daha gelirmi. Bunlar söylerke insanın içi acıyo helal olsun ablam. Ağzına yüreğine sağlık ALLAHIM size hayırlı uzun ömür nasip etsin.
Helal be bedia abla
Yüreğine sağlık 👍
Ağzına yuryine saglik tesekkurler
Ağzına sağlık seni çok seviyorum
Birde Elif dedim türküsü dinleyebilmek çok güzel olacaktır, inşallah birgün oda olacaktır
Kendilerini sanatçı sanan müsvetteler dinleyin de ibret alın mükemmel
Allah razı olsun kardeşim iyi ki varsin
mukemmel bir ses asla yerı dolmaz
Hiç yorulmadan dinlerim
Eu6
Bu kadina allah uzun omur versin soylucek soz yok on numara
Allah nazardan korusun masallah
Sesine kurban olurum ablam ağzına yüreğine sağlık
Yılların eskitemediği ses
Eskiler bir başka
Slmlr herkese öncelikle Merhum asik Ferrahiye ganii gani rahmet Bediha ablamizin sesine yüreğine gönlüne saglik.Dostlar evet.. insan maalesef gurbete düşünce iste bu ezgi gibi Silaya dogdugu toprağa şüphesiz hasret kaliyor.Cukurova asla kalbimden cikaramayacagim ilim yurdum vatanim Yumurtalik/AYASim ,Adanam Tarsus/DAMLAMAM( köyüm) TOROSLAR ah simdi bile yemyesilsiniz güzlesiniz simsicaksiniz eminim.Iste Ferrahinin de derdi buymuş ya sevip basina bela aciyor ilinden yurdundan zorla kopariliyor ve özlemini böyle dile getiriyor.Sevenlere kiyan kavusmasini engelleyen ,saygi duymayan zalimler acep simdi mezarinda rahat uyuyormudur?Simdi bende Cukurovama ülkeme böyle yanar aglarim yazgimiz kismetimizmis ki.. artik hazan gibi buralara savrulduk.
Guzel insan yolun acik olsun
söz müzik harika ağzına sağlık
Işte gerçek sanatçı helal ablam.
Bedia Akartürk sesi çok güzel , muhteşem, türküyü de çok güzelin ötesinde harika okuyor. Fakaaat Trt müzik kanalında bu türküyü söyledikten sonra ' bu türkü Tarsus türküsü , zaten aşık FERRAHİ de tarsusludur ' diyor. Halbuki gerçek öyle değildir. FERRAHİ CEYHANLIDIR. Türkü de ceyhan türküsüdür. Acaba neden yılların ceyhan türküsü ve Aşık FERRAHİ Tarsusun oluyor ki. Sunucu düzeltmek istiyor buna rağmen ısrar ediyor tarsus diyor.
8oim46
Ağzına sağlık bediha ablacigim bende severim bu türküyü cok güzel söyledin sesine emegine saglik çok güzel di
Muhteşem bir ses adaşım simdikilerde sanatçıyım diye ortada geziniyorlar örnek alın Bedia akar türk 😅
Almanya da yaşıyor torunlarına ulasa bildim kendisine maalesef 🥺
Uzun ömürlerin olsun ablam cansın canımıssın
Beğenmeyen 531
kişinin covit 19 testi pozitif çıkmış tir mutlaka 👍
asdfjxjs😂
Aliceliker
Ağzına yüreğine sağlık 👏👏👏👏👏
Vay ansına kendıme geldım
👏🙏👍👍👍
Ağzına yüreğine sağlık efsane kadın
33
Memleketlim çok severek izliyoruz
Sesi çok güzel
Evet aynen öyle yüreğine sağlık
AŞIK FERRAHİ
Ferrahi bir uğrak verdik dünyaya
Bazı atlı gezdik bazı da yaya
Elveda etmeye helallaşmaya
Sabah sabah hoşgeldiniz haneme
Mızrabını sazının tellerine, hoyratça gezindiren adam her nağmede ömründen bir zaman dilimini cömertçe önümüze seriyordu ve diyordu ki,
''Neler geldi girdi benim düşüme
Felek bu dertleri taktı peşime
Bir yazı yazın ki mezar taşıma
Ferrahi dünyada gülmemiş deyin''
Evet, kimdir Ferrahi, kimdir? Aşık Ferrahi'nin babası Mustafa Ergat, Siirt'in Eruh Kazası'nın Kever Köyü'ndendir. 1914-1918 yılları arasında memleketinden göç ederek Adana'nın Ceyhan Kazası'nın Kurtkulağı Köyü'ne yerleştiği bilinmektedir.
Bu köyde hayatını kazanmaya çalışan Mustafa Ergat, çok kısa zamanda kendisini köy ahalisine kabul ettirir ve sevilen biri olur. Hele zamanın şöhretli zenginlerinden hemşehrisi İbrahim Koruklu'yla tanışınca yıldızı iyice parlar. İbrahim Koruklu onu Ceyhan'da mahalle bekçiliği görevine getirtir, ardından da Ceyhan'ın Küçük Mangıt Köyü'nden bir kızla evlendirir.
Hemşehrisi İbrahim Ağa'nın gözüne girmeyi başaran Mustafa Ergat, onun sayesinde Ceyhan'ın sevilen ve sayılan bir siması olur. Fakat, bu arada Küçük Mangıt Köyü'nden evlendiği karısı ölür. Karısını kaybeden Mustafa Ergat yine İbrahim Koruklu tarafından, bu sefer de Ceyhan'ın Kıvrıklı Köyü'nden Osman Metin (Çingil Osman) in bacısı Emine ile evlendirilir.
Mustafa Ergat'ın bu hanımdan 1934 yılında Mehmet Ali, (Aşık Ferrahi) sonra da Sabiha olmak üzere iki çocuğu dünyaya gelir. Mustafa Ergat'ın hayat çizgisi İbrahim Ağa'nın ellerinde yükselmeye devam etmektedir. Artık Mustafa Ergat Ceyhan'ın tütün kolcusudur. Bu görev ona daha büyük bir çevre ve ün kazandırır.
Ancak, Mustafa Ergat görevinin şuurunda bir tütün kolculuğu sevdasına kalkışınca işler tersine döner ve bir gün, bilerek ya da bilmeyerek, zamanın tanınmış zengini İbrahim Koruklu'nun adamlarını, kaçak tütün satarlarken yakalatır. Böylelikle Ağa'ya ihanet etmek gibi büyük bir çılgınlığa düşen Mustafa Ergat, feci şekilde dövülür. Yediği dayak sonucu aklını oynatır ve bir gün evini barkını terk ederek, çeker gider. Ceyhan'a bir daha da dönmez. Onun için nerede, ne zaman öldüğü dahi bilinmemektedir.
Babasının gidişinden çok kısa bir süre sonra annesini de kaybeden Mehmet Ali'yi ve kız kardeşini, dayısı Osman Metin yanına alır.
Daha 7-8 yaşlarındayken hayatın cilvesi ona başka bir dünyanın kapısını aralar. Mehmet Ali, köy tarafından Halil Turan'a besleme olarak verilir. Halil Turan'ın kapısında uzun bir zaman çobanlık yapan Mehmet Ali'nin işe yatkın olduğunu anlayan dayısı onu tekrar yanına alır. Bu sırada kız kardeşi de evlenir. Artık tamamen yalnızdır. Köyün sığırlarını güderek, traktör sürerek ekmeğini kazanmaya çalışır.
Derler ki; Çoban Mehmet Ali on iki yaşındayken bir gün, bir rüya görür. Rüyasında bir kıza aşık olur. Bu aşk onu aşık yapar; sığır gütmeye yarayan değneğini saz yapar, dilini açar, gönlünü kanatlandırır ve onu ''AŞIK FERRAHİ'' yapar.
Aşığımız, bir yandan yaşamaya, ekmeğini kazanmaya çalışırken; bir yandan da dağda, bayırda, kumda bir başına alfabenin hem eskisini hem de yenisini sökmeye çalışır. Başkaları için zor olan, onun için hiç de zor olmamıştır. Gayretleri sonunda Karacaoğlan'ın, Kerem'in, Aşık Garip'in kitaplarını okuyabilecek duruma gelir. Hatla sadece aşk hikayeleri, şiirleri okumakla kalmaz, yazmaya da başlar. İlk şiirlerini bir defterde toplar ve ''Mahsun Çocuk'' adını verir. Fakat ne yazık ki, bu defter günümüze kadar ulaşamaz.
1954 senesinde Aşık Ferrahi İstanbul'dadır. Ayazağa ve Zeytinburnu Süvari Bölüğü'nde askerdir. Ancak askerliği sırasında tüberküloz hastalığına yakalanır. Hava değişimi için köyüne gönderilir. Fakat hastalık geçmediğinden, tekrar asker ocağına dönemez.
Bu hastalık Ferrahi'nin hayatında adeta yeni bir dönemin başlangıcı sayılır. Asker ocağına bir daha dönemeyen Ferrahi'nin verem olduğunu anlayan dayısı, çocuklarını bu bulaşıcı hastalıktan korumak için, onu evinden uzaklaştırır. Bu yüzden Ferrahi de köyünü terk eder, ya da terk etmek zorunda kalır.
İlk gittiği yer Ceyhan'dır. İlk gördüğü dostu Hamit Zorba. Hamit Zorba, çalıştığı çiftlikte ona da bir iş ayarlar. Ferrahi, bir müddet burada çalışsa da traktör sürmek pek işine gelmez. Çünkü O; ''Mahsun Çocuk''una yeni şiirler ekleyecektir, yeni türküler çığıracaktır.
Sene 1958'dir; elinde Kayserili Ömer Usta'nın yadigarı sazı ile varır gider Ceyhan'daki Şevket Eser'in saz evine. Saz çalmadaki ilk marifetini, yani Şevket Eser'in tabiriyle ''Gam yapmasını'' öğrenir. Bu çalışmalar yavaş yavaş, ama daha bilgili ve şuurlu bir şekilde Ferrahi'nin rotasını Aşıklar Dergahı'na yöneltir.
Artık aşığımız sazıyla, sözüyle ve korkunç kaderi ile bir başına ömür sürmeye başlar. Nereye, ne zaman gideceği; kime, nasıl uğrayacağı belli değildir. Çünkü O;
''Neyleyim serveti, neyleyim malı
Şimdi bir serseri Ferrahi'yim ben'' der...
Aşık Ferrahi'nin hayatının bundan sonraki dönemlerine baktığımızda, onu türlü dertlerle, hastalıklarla, sevinçlerle iç içe bir hayat kavgasında görürüz.
Zaman zaman tıpkı diğer aşıklar gibi o da kendisini ispat etmek için ''Aşıklar meydanı''na çıkmaya başlar. Düzenlenen şenliklerde, sazıyla sözü dost olunca, Aşık Ferrahi'nin bütün yurt köşelerine yayılan haklı şöhreti ortaya çıkar.
Bu sırada Adana'nın Kürkçüler Köyü'nde bir düğün gecesi, görüp tanıştığı akrabadan bir kıza gönül verir. Kısa bir süre sonra alıp kaçırır kızı, getirir köyüne, 1959'da onunla evlenir. Sırasıyla biri kız, ikisi erkek üç çocuğu olur. Kızına anasının adını (Emine), ikinci çocuğuna babasının adını (Mustafa), son çocuğuna ise, Konya Aşıklar Bayramı'nda tanıştığı Fevzi Halıcı'nın isteği üzerine, Mevlana'nın Türbesi yakınında mezarı bulunan Konya'lı şair Şem'in adını verir.
1960-1961 yıllan arasında dayısından kalan 35 dönümlük tarlasını satarak Kıvrıklı Köyü'nden Adana'ya göç eder.
Sinanpaşa Mahallesi Kışla Caddesinde bir saz evi açar. Burada bir yandan bu işin meraklılarına saz dersi vermeye çalışır, bir yandan da plak satarak geçimini sağlar.
Bu çalışmalar Adana'daki sanat çevresi tarafından ilgiyle takip edilir. Hatta başta Adana Radyosu olmak üzere İzmir ve İstanbul Radyolarında programlar yapar. Yaptığı programlarda okuduğu ''Ela gözlü nazlı yari'', ''Ah neyleyim gönül senin elinden'' ve ''Hasta gönlüm divanedir durmuyor'' türküleri çok popüler olur.
Ancak Ferrahi'nin mutluluk yıldızı pek fazla ömürlü olmaz. Çünkü askerdeyken yakalandığı verem hastalığı günbegün kendisini iyice hissettirmeye başlar. Her gün biraz daha artan dertlerinin acısıyla yalvarır Allah'a,
''Der Ferrahi takat kalmadı bende
Her türlü yareler açıldı tende
Yarab bu derdimin dermanı sende
Bu derdime çare çare Allah'ım''
Bu çaresizlikler içerisinde biricik kızı Emine'ye beş yaşındayken hem okuma-yazmayı, hem de saz çalıp türkü söylemeyi öğretir Ferrahi.
Ama dertler daha gaddar, daha acımasız olmuştur artık. Kötünün kötüsü, beterin beteri; gırtlak veremi.
''Der Ferrahi kime diyem halimi
Konuşurken sakat ettin dilimi
Yara açtın göğsüme büktün belimi
Vücudumu delik delik eyledin''
Evet, çalıp söyleyen, konuşan, minarelerden ezan okuyan bir Ferrahi yok artık. Sakat olan bir dilin bedeni var. Sessiz ve işaretlerle konuşan bir beden.
Buna rağmen Ferrahi yine metanetini yitirmez. Zira kendisinin sazı ve Emine'sinin sesi vardır. Var olanları değerlendirir aşığımız. Kendisi çalar, Emine okur türkülerini. Artık Ferrahi bir ama, kızı onun değneği olmuştur.
Bu beraberlik alır götürür onları, ilden ile, dilden dile ve 1967'de ikincisi yapılan Konya Aşıklar Bayramı'na. Kendisinin çalıp kızının okuduğu ''Ela gözlü nazlı yari'' türküsüyle türkü dalında birinci olarak Mihri Hatun, 1968'de ise yine kızıyla beraber türkü dalında Köroğlu birincilik ödülünü almaya hak kazanırlar.
Şanına şan katan birincilikleri onun daha da geniş kitlelere sesini duyurmasına sebep olur. Ama ne yazık ki dertler bir türlü bırakmaz yakasını ''Bahtı kara Ferrahi'nin''. 1969 senesinin 22 Nisan'ında, hayatının en verimli çağında, göçer gider bu dünyadan. Geriye otuz beş yılın bela dolu bir hayat hikayesinin kahramanı olan çilekeş Ferrahi'yi bırakır.
DERLEYEN; HALİL ATILGAN
Bedriberkay Can 1 tl
Bedriberkay Türküler
Mm.
Mekânı cennet olsun inşallah
Türkülerin Kraliçesi...
süüüüüüpeeeeer bir gurbetci