🍷Jeon Jungkook İle Hayak Et |Motorcu Sevgilinden Hamile Olduğunu Öğrenirsin | 🍷Jeon Jungkook × Jeon Areum 🍷Aurora'nın Kaleminden 🍷Keyifli Okumalar Şarkı Telif yediği için sildim. The weeknd- Star Boy İhtilal(İyi ki o kuyuya indim) ile okuyuz. Not: Okumadıysanız önceki bölümleri de okuyun. Yoksa kafa karışıklığı olacaktır. Not: 200+ like devamı gelir. 26.000+ harf emeğe saygı. ` Duyulan bağırış ve konuşma sesleriyle kaşlarım çatılırken sessizlik ele geçirdi bedenimi. Sohbet ettiğim kızıl saçlı, esmer tenli motorcu Stella'da benim sessizliğime ortak olduğunda ikimizinde bakışları refleks olarak arka bahçeye açılan kapıda durdu. "Neler oluyor?" diye sordu Stella. Ses tonu benim duyabileceğim yükseklikteydi. Her geçen saniyede yükselen ses tonlarından birini ayırt etmemle çatılan kaşlarım tek çizgi halini aldı ve gözlerim olabildiğince büyüdü. "Jeon?" Diyebildim sadece. Daha sonra kendimi kapıya doğru koşarken bulmam bir oldu. Tıka basa dolu mekanın sesini bile bastıran ses Jeon'a aitti ve bu denli bağırması iyi bir şeye işaret değildi. Stella'da benimle birlikte kapıya doğru ilerlerken insanlara çarpmayı engelleyemeden daha hızlı ilerlemeye devam ettim. Kalabalıkta, gelen sesleri yeni fark etmiş olmalıydı ki yavaş yavas sessizleşmeye, kapıya doğru bakmaya başladı. Yanına vardığım kapıyı sertçe ittirmemle gelen sesler daha yüksek ve net duyulur hale geldi. "Sikeyim sevkiyatını! O motorlar 2 saat içerisinde burada olacak Barlov!" Açılan kapı ile bakış açıma giren Jungkook ile duraksadım. Kapının biraz ilerisinde, bahçenin tam merkez noktasında telefona doğru adeta kükrüyordu. Elindeki telefonu sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Diğer elindeki not defterini de aynı şekilde sıkıca tutuyordu. Bakışlarımı ondan çekmeme sebep olan kişi Taehyung oldu. En az Jeon kadar sinirli görünüyordu. Hemen onun yanında da Olivia ve birkaç kişi vardı. Arkamdan gelen Stella ve bir kaç kişi ile iyice odaklandık. "Jeon Bey bu pek mümkün görünmüyor. Bay Robert'in kesin emri var. Yarışçımız sağ salim Meksika'ya varmadan motorları göndermeyeceğini talimat verdi." Telefondan duyulan cırtlak erkek sesiyle Jeon'un gözü dönmüşcesine elindeki not deferini sert bir şekilde zemine fırlatması ve hoparlörde olan telefonu kulağına dayaması bir oldu. "O Oruspu evladına de ki motorlar iki saat içerisinde elimde olmazsa yarışcısını paketlere paylaştıra paylaştıra ona teslim edeceğim! Seçim onun! "Bay Jeon-" "Götü yiyorsa yapmasın o zaman göstereceğim ben ona sevkiyatı." Bağırmaktan ve öfkesini dışarı vurmaktan kıpkırmızı olan Jeon, elindeki telefona sertçe çimlere fırlatarak kapanmasını sağladığında, önünde duran Taehyung ellerini saçlarından geçirip yerdeki not defterine sertçe tekme attı. "Bu herifin sorunu ne?" Diyen, Jeon'a göre daha sakin duran Taehyung'du. Jeon bir şey demeden ileride duran banka doğru ilerlemeye başlamasıyla kalabalık dağılmaya başladı. Beni fark etmeyecek kadar sinirli olduğunu düşündüğümden peşinden giden Olivia ve Taehyung'a doğru ilerlemeye başladım. Jeon ile birlikte -her durumda sakin kalmayı başarabilen- Taehyung'u sinirlerdiren şey kesinlikle ciddi bir şey olmalıydı. Sert adımlar eşliğinde yürüyen Jeon banka aynı sertlikle oturarak başını elleri arasına alıp derin derin solumaya başladı. Yanına varan Olivia ve Taehyung'la birlikte bende yakın bir yerde durdum. "Bu herif ne sikime böyle davranıyor? Nereden geliyor bu cesaret?" dedi Taehyung. Jeon'u daha çok sinirlendirmekten korktuğu için bağırmıyor gibiydi. Yanında duran Olivia'dan çıt dahi çıkmazken adımlamaya tekrardan başladım. Ayakta duran ikilinin arasından geçmemle beni yeni fark etmemleri bir oldu. Taehyung bir şey diyecek gibi olup tekrardan susarken, Olivia rahatlamış olduğunu belli edecek bir şekilde soludu. İkili arkamda kalıcak şekilde, Jeon'un baş ucunda durarak, elimi kafasını sıkan beyaz parmak uçlarına getirdim ve yumuşakça dokundum. Eğdiği başını hafifçe kaldırarak alttan bana baktığında kan akışının durduğunu düşündüğüm ellerini başından çekerek yanına saldı ve başını tamamiyle kaldırıp arkasına yaslandı. "Jeongguk?" Sakince adını seslendim. Arkamda bıraktığım Olivia ve Taehyung'dan nefes alış sesleri bile zar zor duyulurken Jeon'un sıkıntı dolu nefesleri çok rahat duyulabilecek bir tondaydı. Yüzümde gezinen gözleriyle bakışlarım gözlerinden yanına koyduğu ellerine kaydı. Titriyordu. Yüz ifadem tepkisizleşti. "Neler oluyor?" Derken Jeon'dan cevap alamayacağımı bildiğim için Taehyung'a döndüm. "Robert piçi yarışçıyı göndermeyene kadar motorların gelmeyeceğini söyledi." Dedi. Her ne kadar belli etmesede sinirden içten içe kendini yediğini biliyordum. Yarışçı mı? Hangi yarışçı? Yarışçının motorları göndermekle ne ilgisi vardı ki? "Yarışçı mı?" diye sordum."Hangi yarışçı?" Gözlerim Taehyung'un gerilen çene kasında gezindi. Önce bakışlarını saniyelik kaçırdı daha sonra bana tekrardan dönerek tam da gözlerimin içine baktı. "Steven..." duraksadı. Söylemeye çekiniyor gibiydi.
"Jeon'un geçen yarışta hastanelik ettiği yarışçı Steven. O motor aldığımız herifin yani Robert'in yarışçısıydı. Robert bunu bir şekilde öğrenmiş ve adamının şuan hastanede olduğunu biliyor. Adamı sağ salim Meksika'ya ulaşmayana kadar sevkiyatı durdurduğunu söyledi." Diye devam eden Taehyung'la bakışlarım büyürken alt dudağımı dişledim yavaşça. Taehyung sıkıntılı dolu nefesini seslice verip tekrardan konuşmak için bana odaklandı. "Sorun şu ki o motorların acilen burada olması gerekiyor. İki gün sonra olacak yarış için kullanabileceğimiz motor yok. Hepsi bakım yapılması için Daegu'da ki mekana gönderildi. Yarıştan çekilirsek bedelini yüklü bir miktarla ödememiz gerekiyor, biliyorsun." Dedikten sonra ellerini beline koyarak bakışlarını başka yöne çevirdi. Olivia sessizliğini korumaya devam ederken Jeon'un sıkıntılı nefeslerini hâlâ işitebiliyordum. "Konuştuğunuz kişi Barlov muydu? diye sordum. Berlov Robert'in ayak işlerini yürüten yardımcısıydı. Taehyung yerine Olivia cevap olarak başını sağladığında alt dudağını dişleyerek bankta oturan Jeon'u gösterdi. Başımı salladım yavaşça. Robert tanıdığım en kaliteli motor üreticisiydi. Adamı eskiden beri tanıyordum. Her ne kadar sevmesemde bu yönden hakkını yiyemezdim. Babamın gençliğinden bu yana motorları Kore'deki en kaliteli motorlarıydı ve hala da öyle olmaya devam ediyorlardı. Babamda eski bir motor yarışçısıydı. Tüm hayatı boyunca motorlarla ilgilenen babam motorlarını özel olarak Robert'dan alırdı. Tüm Kore, babamı en iyi sokak yarışçısı olarak tanıdığı gibi Robert'ı da en iyi motor üreticisi olarak tanırdı. Babamın ölümünden bu yana Robert'la hiç bir şekilde bir konuşmam olmadı. Babamın ölümünden yıllar geçmişti ki ben o zamanlar çok küçük yaştaydım. Şuan büyümüş bir Areum'u hatırlaması zor olurdu büyük ihtimalle. Jeon'un geçen hafta olan yarıştan sonra Steven denilen adamı patavatsız bir şekilde konuşması sonucu hastanelik etmesi üstelik o adamın Robert'in adamı çıkması aklımın ucundan dahi geçmezdi. Jeon'a bakmaya üçümüz de cesaret edemiyorduk. O adamı, babası yaşında olup olmadığına bakmadan gördüğü ilk yerde gömeceğine emindim. Alt dudağımı dilimle ıslatarak kuruyan dudağıma nemlilik sağladım. Jeon'un o yüklü miktarda parayı ödemesinden ziyade o motorları elde edemediği için kesinlikle büyük bir olay çıkaracağından emindim. Hastanede yatan yarışçıyı bu sefer yoğun bakıma değil direkt morga gönderirdi. Bu çok daha felaketti. Korku bedenimi sardığında derin bir nefes aldım ve Olivia'ya Taehyung'u sakin bir yere götürüp sakinleştirmesi adına fısıldadıktan sonra, Bankta oturan Jeon'a döndüm. Bacakları hafif aralık, elleri yanında, sert bakışları karşıda bir şekilde oturuyordu. Olivia ve Taehyung yanımızdan uzaklaşırken daha fazla vakit kaybetmeden yanına tamamiyle yaklaşarak aralık olan bacaklarına göğsüm göğsüne denk gelecek şekilde oturdum. Aynı hızla ellerimi sıcak yanaklarına koyarak okşamaya başladım yavaş ve yumuşak olmaya dikkat ederek. Bakışları sonunda yüzüme ulaştı. "Neden kendini bu kadar yıpratıyorsun?" diye fısıldadım. "Sevgilim, o motorlar elinde olacak. ki o bunu yapmak zorunda. Sana karşı gelemez." Yanaklarında gezinen ellerimi durdurup yüzüne eğildim ve sıktığı dudaklarına derin bir öpücük kondurdum. Geriye çekilerek alnımı alnına yasladığımda hafifçe titreyen ellerinin belimi kavradığını hissettim. "Senin ve benim, burada yarışan her bir kişinin kim olduğunu ve nereden geldiğini biliyor. En büyük gelir kaynağının ne ve kim olduğunu da." Dediğim sırada bakışları gözlerime ulaştı. Duyduğu sinirden gözleri dönmüş olmalıydı ki varlığımı bile şuan kavrıyor gibiydi. Kısık bir şekilde konuşmaya devam ettim. "Bu kadar sinirlenmen ve kendini yıpratman gereksiz. Yarışçısı eminim ki umrunda bile değildir. Senin bu denli sinirlendiğini görmek ve bilmek onları mutlu ediyor. Biliyorsun bunu. Bay Seo'nun kulağına gitmesini eminim ki istemez. Bunun onun sonu olabileceğini biliyor." Alnına dudaklarımı yasladım. Her ne kadar sayılı kişiler Jeon Seo'yu tanıyor olsada, oğlu Jeon Jungkook için her şeyi yapabilecek olan bir babası olduğunu tüm herkes biliyordu. Sahi Robert'in neydi derdi? Eminim ki bu yaşananların Jeon Seo'nun kulağına gitmesini istemezdi. Yarışcısının konuşmaya haddi bile olmadığı şeyleri konuşması Robert'in planladığı bir şey bile olabilirdi. Çok iyi hatırlıyorum. Babam her ne kadar motor alımını bu adamdan yapsada o adamın babama hep bir rekabet içerisinde olduğunu belirtirdi. Ki Jeon Seo ve babam zamanında tanınan en iyi motorcularken o adamın onlara karşı hep bir rekabet beslediği belli oluyordu. Aynı şuanda da olduğu gibi. Gelirini sağladığı bir yere karşı rekabet duyması ne kadar akıllıcaydı anlamıyordum. Dudaklarımı alnından çekerek burnumu burnuna yasladığımda belimdeki ellerini hafifçe aşığıya kaydırarak kot şortumun içerisinden kalçalarımla buluşturdu. Gözleriyle gözlerim buluştuğunda soluğumu içine çekti derince. "Sesin, nefesin, varlığın terapi adeta. Kendime geliyorum." dedi benim gibi kısık bir ses tonuyla konuşarak. Dudaklarımda bir tebessüm belirdi. "O herifin hiç bir şey yapamayacağını bildiğin halde neden sinirlenip kendine bunu yapıyorsun? Taehyung'un yeni geldiği için daha tam bir şeyleri bilmemesini, o herifin tam anlamıyla kim olduğunu bilmediğini anlıyorum. Ama sen çok iyi tanıyorsun. Sen küçüklüğünden bu yana o adamı çok iyi tanıyorsun. Boşu boşuna sinirlenmek sadece sana zarar veriyor. Hem burada yüzlerce insan var. Neden sen uğraşıyorsun ki bu işlerle? Bırak onlar yapsın. Kendini yıpratman beni üzüyor." Gözlerine bakarak kararlı bir ses tonuyla fısıldadım. İç çekerek gözlerini saniyelik kapatıp açtı. "Kafam çok dolu. Doğru düşünemiyor ve karar veremiyorum. Seni de yıprattığımın farkındayım." Dedi sakinleşmiş bir şekilde. Yanağında ki bir elimi saçlarına doğru götürdüm. Diğer elimi yanağına daha hissedilir bir şekilde yaslayarak okşamaya devam ettim. Gözlerimi gözlerine kenetleyerek araladım dudaklarımı. "Ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın hep senin yanında olacağımı, seni asla bırakmayacağımı biliyorsun. Beni yıpratmıyorsun Jeongguk. Kendini bir şeyler için hep yıpratıyorsun ve bu beni üzüyor. Her sorumluluğu sen üstlenemezsin ki sevgilim. Kendine zaman tanı biraz. Her şey yoluna girecek." Kalçalarımdaki elleri yavaşça yukarı kayarak bedenimi daha çok kendine çekti. İki kolumu olduğu yerden ilerletip sıkıca boynuna sararak bedenine daha çok yapıştım. "O herif canına susamış olmalı. Sikik oruspu. Kendince oynuyor benimle." Tekrardan yükselen sesiyle dudaklarım düz çizgi halini aldı. Bu tepkimle kendini dizginlemek için derin bir nefes almasıyla yüzüne biraz daha yaklaşarak dudaklarımı sıkı bir şekilde dudaklarına bastırdım. Elleriyle kalçalarımı hafifçe sıkarak iki dudağımı da dudakları arasına alıp olabildiğince sert bir şekilde öpmeye başladı. Boynundaki ellerimi saçlarına daldırarak hafifçe çekiştirirerek gözlerimi kapattım. Üst dudağımı hafifçe dişlemesi kısık bir şekilde inlememe sebep oldu. Mırıldanmamla dudakları nefesimi kesecek şekilde baskı yaptıktan sonra kendimi çektim. Kendimi çekmemle dudakları vakit kaybetmeden boynuma ulaştı. Az öncekinin aksine boynumu yavaş yavaş öpmeye başladı. Nefes alış verişlerimi düzene koymaya çalışıyordum. Boynumdan omuzuma oradan da çıplak kollarıma ulaşınca tebessüm ettim. Adını sesleneceğim sırada dönen başım ve kararan gözlerimle kucağında hafifçe gerilemem bir oldu. Göz kapaklarıma ağırlık inmiş gibiydi ve ben gözlerimi açık tutmak için direnmeye başlamıştım. Bunu fark etmiş olmalıydı ki iki elinin belime ulaştığını hissettim. Beni son anda düşmekten kurtarmasıyla adımı seslenmesi bir oldu. "Areum?" Iki kolumu sıkıca boynuna sararak tutundum. Görmemi engelleyen karanlık bir perde vardı sanki. Alnıma değen alnıyla bu perdenin gitmesi için beklemeye başladım. "Areum? Güzelim? Bak bana." Jeon'un telaş dolu sesiyle biraz da olsa kendime gelebildiğimde yavaşça aralamaya çalıştım gözlerimi. "Iyi misin? Ne oldu birden bire? Bebeğim.Tutun bana."
Devam 2 Jeon'un telaş dolu sesiyle biraz da olsa kendime gelebildiğimde yavaşça aralamaya çalıştım gözlerimi. "Iyi misin? Ne oldu birden bire? Bebeğim.Tutun bana." Belimdeki elleri sıkılaştı ve ben sonunda onu görmeyi başardığımda derin bir nefes aldım. Ses tonunun endişeli olduğu kadar yüz ifadeside endişeli görünüyordu. Bu hafta ikinci kez bu kadar yoğun bir baş dönmesiyle karşılaşıyordum. Ne olduğunu anlamış bile değildim. Kalkan perde ile onu rahat ayırt edebilmenin rahatlığıyla tebessüm etmeye çalışarak başımı sağa sola salladım. "Jeongguk...Ben iyiyim. Sadece biraz başım döndü. Endişelenme sevgilim." Diyebildim zorda olsa. Konuştukça midemdekileri çıkartasım geliyordu. Birden bire gelen bu baş dönmesi ve mide buluntasıyla ne yapacağımı bilmiyordum. Biraz daha kendime gelebildiğimde tepkisizleşen yüz ifadesiyle yüzüme hafifçe eğildi. "Solgun görünüyorsun bebeğim. Öğünlerini mi atlıyorsun?" Sorduğu soru üzerine tekrardan başımı hayır dercesine sallayarak gülümsedim. "Sadece ufak bir baş dönmesi. Öğünlerimi atlamıyorum. Merak etme." Onu rahatlatmak adına dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Başarılı olmuş muydu emin değildim. Çünkü yüz ifadesi hala tepkisiz görünüyordu. Kollarımı sırtına kadar indirerek sıkıca bedenine sarıldım ve başımı boynuna gömdüm. "Jeongguk...Gerçekten iyiyim. Sadece başım döndü, o kadar." Diye fısıldadım onu inandırmak uğruna. Başımı tekrardan kaldırıp yüzüne bakacakken onunda kolları bana dolandı. "İkinci bir kez tekrarlanırsa hastaneye gideceğiz, Areum." "Ciddi misin?" "Evet ciddiyim. Ve karşı gelemezsin." Dedi daha kararlı bir şekilde. Bir baş dönmesini bu kadar büyüteceğini düşünmemiştim fakat o ciddi görünüyordu. Her ne kadar itiraz etsemde bunun faydalı olmayacağını bildiğim için sessiz kaldım. Ona bunun ilk olmadığını söylememem daha doğruydu. Geriye çekilerek yüzüne baktığımda yüz ifadesinin hala aynı olduğunu gördüm. Tebessüm etmeye çalışarak yüzünü iki avucumun arasına aldım. "Jeongguk-ah sakin ol lütfen. Sevgilim gerçekten ben iyiyim. Hem ikimizinde hazırlanması gerekmiyor mu? Olivia ile kuaföre yetişmem lazım." Konuyu değiştirmek adına konuştuğumda derin bir nefes soluyarak başını salladı ve dudaklarını alnıma bastırıp geriye çekildi. "Birazdan eve geçeceğim. Dikkatli ol lütfen. Taehyung hep sizinle beraber olacak ama yine de dikkatli olmanı istiyorum güzelim. Böyle bir şey tekrarlandığı an haberim olacak Areum." Akşam Jeon için değerli olan bir arkadaşının düzenlediği bir davet vardı. Davet büyük bir alanda olacaktı. Neredeyse tanınan her motorcu davetliydi. Jeon arkadaşının isteği üzerine önceden davet alanına gidecekti. Ben ve Olivia'ya eşlik etmesi için Taehyung'u yanımızda bırakacaktı. Fakat şuan gidip gitmemesinde bile tereddüt ettiğinin farkındaydım. Gülümseyerek onu onayladım ve dudaklarımı tekrardan dudaklarına bastırdım. "Nasıl istersen sevgilim." ...
Devam 3 "Jungkook çıktı mı?" Dedi Olivia yan odadan seslenircesine. Bakışlarımı önümdeki portakal suyu dolu bardaktan çekmeden "Evet." diye seslendim bende. Olivia'nın evine gelmiştik, Taehyung ile birlikte. Taehyung ile saatler öncesinde hazırlanmıştık. Üstümde siyah seten bir elbise vardı. Upuzun ve yırtmaçlı bir elbiseydi. İnce askıları ve hafif göğüs dekoltesi vardı. Bedenime tam oturan elbiseye uygun dalgalı saçlarım ve şeffaf topuklu ayakkabılarımla çok hoş duruyordum. Olivia saçlarını ve makyajını yaptırıp kıyafetlerini giymek için eve gelmek istemişti. Hangisini giymek istediğine karar veremediği için bir nevi yardımcı olmamızı istemişti. Bakışlarımı önümde oturan Taehyung'a çevirdim. Onun da bakışları eş zamanlı bende durdu. "Areum? Hasta mısın? Diye sormasıyla kaşlarım anında çatılırken başımı sağa sola salladım. "Hayır. Neden? Ne oldu?" Diye sordum bende. Yaslandığı sandalyeden hafifçe ileriye doğru gelerek ellerini masaya dayadı. "Biraz solgun gibi görünüyorsun. Önündeki içeceğe ve yiyeceğe de dokunmadın." Dedi. Bakışlarım tekrardan önümdeki burgere ve portakal suyuna gitti. Görüntüsü bile midemin bulunmasına sebep oluyordu. Daha fazla bakmaya katlanamayacağım için Taehyung'a çevirdim başımı. "Midem bulanıyor. Üşüttüm sanırım. Geceleri çok sıcak olduğu için camları açık uyuyorum." Dediğim sırada Olivia'nın sesi duyuldu yan odadan. "Uyumak mı? Güldürme beni Areum. Sevişmekten uyuduğunuzu sanmıyorum." Dediğiyle göz devirerek derin bir iç çektim. "Olivia konuyu her seferinde sexe nasıl çekebiliyorsun anlamıyorum." Dedim onun gibi hafif yüksek ses tonuyla. "Neden inkar etmiyorsun? Yoksa öyle mi?" diye sordu. "Ne öyle mi?" "Her gece sevişiyor musunuz? "Tanrım! Olivia!" "İnkar da edemiyorsun ki. Öyle demek ki. Sonra neden sevişmeye çekiyorsun diyorsun. Olan şeyi söylüyorum bende." "Olivia!" "Tamam. Sustum." Diye bağırdığında Taehyung ile birbirimize karşılıklı gülümsedik. "Taehyung sen çok sessiz ve ağırbaşlı bir adamsın. Olivia ise çok konuşkan ve enerjik birisi. Nasıl anlaşabiliyorsun bu çilek kızla?" Diye sordum birden bire. zıt kişilikli olmalarına rağmen çok iyi anlaşıyorlardı birbirleriyle. Taehyung'un geldiği günden bu yana Oliva ile ikisi iyi anlaşabilmişti. Hatta öyle ki ikisi bir ilişkiye başladıkları için Taehyung Meksika'ya gitmemiş, burada yaşamaya başlamıştı. Bana hep tatlı bir çift olarak geliyorlardı. Taehyung'un tebessümü daha da büyüdü. "Zıt kutuplar birbirini çeker derler. Bende çekildim işte ona." Dedi tatlı bir şekilde. Kurduğu cümleyle birlikte gülümsemiştim ki Olivia'nın sesi daha yakından duyuldu. "Romantik sevgilim benim. Tanrı şahittir ki Jeogguk sana böyle cümleler kurmak yerine hep sexten bahsediyordur." Taehyung ile bakışlarımız aynı anda sesin geldiği yöne, karşımıza kaydığında elbisesini giymiş bir Olivia girdi bakış açımıza. Giydiği bej, mat elbiseyle çok şık duruyordu. "Tanrım. Olivia çok güzel olmuşsun." Dedim gülümserken. Havadan öpücük atarken konuştu bana doğru. "Sen daha da güzelsin. Kimse yerini alamaz seksi leydi." Bende ona öpücük atıp göz kırptım. Tam da o anda Taehyung'un ayaklandığını gördüm. Olivia ile arasındaki birkaç adamlık mesafeyi kapatarak sarıldığında tebessümüm büyüdü. Taehyung Olivia'nın boynuna büyük bir öpücük kondurdu. "Mükemmel görünüyorsun." Dediğinde bende sarılmak adına ayaklandım. Oturduğum yerden kalkıp onlara doğru bir adım atacakken dönen başımla birlikte aceleyle masaya tutunmam bir oldu. Bulanıklaşan görüntü ile yere doğru düşecekken iki kolumdan tutan eller sayesinde dengemi korumayı başarabilmiştim. "Areum?!" Seslenen kişi Taehyung'du. "Areum?! Duyuyor musun bizi? Areum?!" Bu seferde seslenen Olivia oldu. Destek alarak sandalyeye oturmayı başarabildiğimde yavaş yavaş netleşmeye başlayan görüntü ile konuşmaya çalıştım. "Başım...Başım döndü." Dedim zorlukla. Olivia önümde diz çöküp iki elimi tutarken Taehyung'un mutfağa doğru koştuğunu gördüm. Büyük ihtimalle su getirmek içindi. "Iyi misin? Nasıl hissediyorsun kendini? Areum?" Korkuyla ve telaşla bana alttan alttan bakan Olivia'ya başımı salladım ve elimdeki ellerini daha sıkı tuttum. "İyiyim Olivia...Sadece başım döndü ve dengemi kaybettim." Çenem tutulmuş gibiydi. Ve her kendimi konuşmaya zorladığımda midem bulanıyordu. Taehyung saniyeler içinde tekrardan yanımıza vardığında su dolu bardağı ağız hizama tutarak içmeme yardım etti. İçtiğim su birazda olsa iyi gelirken derin bir nefes alarak kendime gelmeye çalıştım. Taehyung bardağı masaya bir hışımla bırakıp Olivia gibi bana odaklandı. İkisi de telaşlı ve bir o kadar da korkmuş görünüyordu. "Bugün 2. kez oluyor bu...Jeon'a her ne kadar sorun yok desemde neden oluyor bilmiyorum." diye söylendim. Olivia'nın gözleri gözlerimin en derininde duraksadığında dudakları aralandı. "2. Kez mi?" Diye sordu. "Evet. 2. kez." Diye cevapladım. "Hastaneye gittin mi Areum?" Diye soran Taehyung'du. Ona dönmeden cevapladım sorusunu. "Alt tarafı bir baş dönmesi, Taehyung. Ciddi bir durum olacağını sanmıyorum." "İlk kez bu sabah mı başın döndü? Yoksa önceden de bu denli şiddetli döndüğü oldu mu?" Taehyung'a döndüm yavaşça. İkisininde yüz ifadesindeki şaşkınlık beni korkutmaya başlıyordu. "İki gün önce sadece bir kez oldu. Normal bir baş dönmesi için hastaneye gitmeme gerek var mı?" Diye sordum bir Taehyung'a bir Olivia'ya bakarken. Taehyung'da Olivia gibi yere çökerken Oliva avuç içime öpücük kondurdu. Geriye çekildikten sonra tekrardan bana baktı. "Areum...Hamilelik testi yaptırdın mı?" Kısık bir şekilde söylediği bu cümleyle bedenim kaskatı kesilirken nutkum tutuldu. "Görünüşe göre yaptırmadın. Hamile olabileceği ihtimalini düşünemedin mi?" Dedi Taehyung. İkisinin de gözleri üzerimde geziniyordu. Başımı sağa sola salladım yutkunmaya çalıştığım sırada. "Ben...Ben bunu düşünemedim." Dedim konuşmaya çalışarak. Olivia çöktüğü yerden ayaklandı fakat ellerimi tutmayı bırakmadı. "Gel benimle." ...
Devam 4 ... Çift çizgi... Kırmızı çift çizgi... Nefes aldığımı bile hissetmiyordum. Bedenim sanki işlevini yitirmiş gibi öylece donmuştu. Sadece gözlerim elimdeki testin üzerinde defalarca kez gezinip durduğu gibi yine gezinip duruyordu. Titremeye başlayan bedenim ile destek almak için Olivia'ya tutundum. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyordu. "Areum..." Olivia'nın heyecan dolu ve neşeli sesi kulaklarımı doldurduğunda kendime gelmeye çalıştım. Omuzunda ki elim boşluğa düştüğünde saniyesinde o boşluğu bedenimi saran kolları doldurdu. Bedenime hiç olmadığı kadar sıkıca sarılmasıyla gözlerim dolmaya başladı. "Areum...Tebrik ederim bebeğim. Tanrım! Teyze oluyorum! Minik motorcu Jeon geliyor." Diyen Olivia gülerek benide güldürmeyi başardığında kollarımı yavaşça ona doladım. "Jeon'un tepkisini hayal dahi edemiyorum!" Bedenimden gülerek ayrılmasıyla yanağıma uzun bir öpücük kondurdu. Bedenim hala yaşadığı şoktan titriyordu. Tepki dahi vermekte zorluk çekiyordum. Olivia geriye doğru çekildiğinde bu sefer sarılan kişi Taehyung oldu. Hafifçe sarılarak sırtımı sıvazlamaya başlamasıyla tuttuğum göz yaşlarımı tutmaya daha fazla çabalamadan bıraktım. "Tebrik ederim. Jungkook öğrendiğinde çok mutlu olacak. Endişelenme. Her şey yoluna girecek." Kurdukları cümleleri bile net duyamıyordum. Bedenim sadece titremekten ibaretti. Kalbim ise kuş gibi çarpıyordu. Taehyung kollarını bedenimden çektikten sonra boştaki elimle göz yaşlarımı silmeye başladım. "Areum benide ağlatmayı başardın." Diyen Olivia'ydı. Gözlerimi silerek yüzüne baktığımda gerçekten de ağladığını görmemle bedenimdeki tutulmaya son vermek adına bir adım atarak tekrardan sarıldım bedenine. Yanağıma bir öpücük kondurdu. "Motorcu minik Jeon. Tanrım benim gibi bir teyzesi olacağı için çok şanslı olacak." ... Arabadan dikkatli bir şekilde inerek kapıyı kapattığımda Olivia'nin yanımda belirmesi bir oldu.Kolunu koluma dolayarak bana destek vermesine göz devirdim. "Olivia...Kendim yürüyebilirim." Dedim. Başını kararlı bir şekilde sağa sola sallayarak havadan öpücük attı. "Hayır. Bu miniği babası öğrenene kadar bana emanetsiniz ikinizde. Şimdi itiraz yok." Dedi bana karşılık olarak. İşe yaramayacağını bildiğim için sesimi çıkarmadım. Kocaman gösterişli bir kapısı ve büyük bahçesi olan mekanın önündeydik. Yanında ise korumalar ve yardımcılar. Mekana doğru ilerlemeye başlamamızla Taehyung'un sesini işittim. "Jeon içerisinin çok kalabalık olduğunu söyledi. Dikkatli olmamız gerekiyor." Başımı salladım. Kalabalığın arasından dikkatli olmaya çalışarak yavaş yavaşça ilerlemeye devam ettik. Mekana her yaklaştığımızda burnuma doluşan yemek ve içki kokusuyla midem birazcık daha bulanıyordu. İçimde Jeon'un bir parçasını taşıyordum. Her ne kadar ilk öğrendiğimde şoktan tepki dahi verememiş olsamda şuan o kadar mutlu ve heyecanlıydım ki. Duyduğum heyecan ve mutluluktan nasıl davranacağımı bile bilmiyordum. Kendi kendime tebessüm ederek derince soludum. "Sakin ol Areum." diye fısıldadım kendi kendime. Bu minik dokuz ay boyunca bedenimde olacaktı ve ben canım pahasına ne olursa olsun korumalıydım. Tek düşünebildiğim buydu. Burnuma daha yoğun gelen içki ve yemek kokularıyla bulanan midemle duraksamak zorunda kaldım. Olivia ve Taehyung'da benimle birlikte duraksadı. "Areum? Bir sorun mu var?" Diye sordu Olivia. "Midem çok bulanıyor. İçeriye girmek istediğimi sanmıyorum." Diye cevapladım. Olivia bana baktıktan sonra Taehyung'a doğru döndü. "Sen içeriye geç. Jeon'a bahçede olduğumuzu söyle. Belli ki minik babasının varlığını hemen hissetmek istiyor." Diyen Olivia'ya Taehyung güldüğünde göz deviremeden edemedim. Taehyung yanımızdan ayrılıp içeriye geçerken Olivia ile yönümüzü bahçedeki banklardan birine çevirdik. "Jeongguk'un tepkisini cidden çok merak ediyorum. Çok mutlu olmasının yanı sıra seni her zamankinden daha çok el üstünde tutacak. Mekana gelmene dahi izin vermez." Dedikleriyle sıkıntıyla soludum. Her ne kadar mekana gelmeme fikri hoşuma gitmesede haklıydı. "Aslında bende bu baş dönmesi ve mide bulantısıyla pek gelebileceğimi sanmıyorum. Ilk günlerden böyle. İlerleyen zamanlarda ne olacak tahmin dahi edemiyorum." "Merak etme annesi. Olivia teyzesi hep sizi ziyarete gelecek. Bundan emin olabilirsiniz." Demesiyle yüzüme büyük bir tebessüm yerleşti. "Haklısın. Olivia teyzesi olduğu için çok şanslı olacak." "Tabikide. Benim gibi bir teyzeyi kim istemezki." İkimizde karşılıklı güldüğümüz sırada banka yaklaşmıştık bile. Tam o sırada gelen ses ile ikimizde aynı anda duraksadık. "Bebeğim?" Arkamı döndüğüm gibi bakış açıma giren Jungkook ile gülümsedim. Onunda yüzünde bir gülümseme belirdiğinde bize doğru gelmeye başladı. Olivia kulağıma doğru yaklaştı ardından da fısıldadı. "Ben içeriye geçiyorum." dedikten sonra geriye çekilerek göz kırptı. Karşılıklı tebessüm ettiğimiz sırada Jungkook çoktan yanımıza varmıştı bile. Olivia son kez omuzumu okşayıp mekana doğru ilerlemeye başladı. Bakışlarımı ondan Jeon'a çevirdim. Gözleri büyük bir hayranlıkla bedenimde geziniyordu. Aramızdaki mesafeyi kapatarak kollarını bana sardığında başını boynuma doğru eğerek uzun bir öpücük kondurdu. "Her zaman ki gibi. Nefes kesicisin." Diye fısıldadı ve tekrardan bir öpücük kondurdu. Bir adım geriye çekilerek yüzüme baktığında gülümsedim ardındanda kollarımı boynuna doladım. Dudaklarına bir öpücük kondurduğum sırada bedenimin havalanması bir oldu. Bahçedeki insanları umursamadan bedenimi kucağına aldığında bacaklarımı beline sardım. Daha tenha ve kalabalığın olmadığı en köşedeki alandaki banka doğru ilerlemeye başladı. Gömüldüğü boynuma tekrardan öpücükler kondurmaya başlamasıyla bedenimi yine bir titreme kapladı. Banka seri adımlar eşliğinde vardığında bedenimi daha sıkı kavrayarak oturdu. Başını boynumdan çekerek tekrardan yüzüme dönerken gülümsedi büyükçe. Belimdeki bir eli önüme düşen saç tutamına gitti. "Midem bulanıyordu. İçeriye girsem daha kötü olacaktı." Diye söze girdim. Saçlarımdaki eli hafifçe durdu. Taehyung midemin bulandığını büyük ihtimalle söylememişti. Gülümsemesi soldu. "Taehyung, Areum dışarda bekliyor derken midenin bulandığını kast etmemişti. Miden neden bulanıyor? Bir şey mi dokundu?" Sesi hafiften telaşlı çıkmıştı. Yüzümdeki tebessümle başımı sağa sola salladım. "Hayır. Bugün yemek daha yiyemedim ki mide bulantısından." Dedim. Saçlarımdaki eli tekrardan belimi doğru indi. "Şu şey canımı sıkmaya başladı. Yarın kesinlikle hastaneye gidiyoruz." Sert bir şekilde kurduğu cümlelerle alnımı alnına yasladım ve gülümsemeye devam ettim. "Engelleyebileceğimiz bir şey olduğunu sanmıyorum." dedim kısık bir şekilde. Belimi sıvazlayan eli duraksadı. Anlamayan gözlerle bana bakmaya başladı.
Devam 5 "Ne demek bu?" Diye sordu ciddiyetle. "Sana söylemem gereken bir şey var." Kalbim öylesine hızlı atıyordu ki her an düşüp bayılabilirdim. Bedeninin tümüyle durduğunu hisettiğim de başını geriye çekerek yüzüme baktı. "Areum...Bir sorun mu var?" Ses tonundan hafiften bir telaş ve korku seziliyordu. Gözlerimin tam içine bakmaya başladı. Dudaklarımın titremeye başladığını hissediyordum. Gözlerim tekrardan dolarken derin bir nefes çektim. "Jungkook-ah..." Devamını getiremeden durduğumda gözlerindeki merakın ve endişenin daha da büyüdüğünü görebiliyordum. Belimdeki ellerini çekerek yüzüme değdirdi ve yanaklarımı sıkıca kavradı. "Areum?" Sanki söyleyeceğim şey onu korkutacak birşeymiş gibi seslendi adımı. Ama bilmiyordu ki birazdan mutluluktan seslenecekti adımı. Hafiften titreyen elimi yavaşça kaldırarak bileğine getirdim. Yüzümdeki bir elini gözlerinin içine bakmaya devam ederken karın hizaman doğru indirip bastırdım. "Hamileyim..." Diye fısıldadım. "Baba oluyorsun." Kelimeler bile ağzımdan büyük bir heyecanla çıkarken bedenim kendini salmış gibiydi. Gözlerimdeki gözleri, tüm bedeniyle birlikte durakasadı, kaskatı kesildi. Elimin altındaki ve yanağımda elinin bile kaskatı kesildiğini hisettim. Dolu gözlerimdeki yaşlar firar ederken onun aralık olan dudaklarından bir nefes firar etti. Yüzümdeki tebessüme karışan göz yaşlarımı umursamadan bakmaya devam ettim. Tepkisizce bakan gözleri yavaştan dolmaya başladığında bakışları elinin altındaki göbeğime kaydı. Saniyelik baktıktan sonra bakışları tekrardan gözlerimde durdu. "Ben..." Cümlesini tamamlayamadan bedenimi sıkı bir şekilde kollarının almasına bir oldu. Kolları bedenimi bu zamana kadar sormadığı kadar sıkı bir şekilde sarmaya başladı. Bende kollarımı sıkıca boynuna dolayarak sarılmasına karşılık verdim. Kendine yeni geldiğinin boynuma ve omuzuma peş peşe verdiği öpücüklerden anlayabiliyordum. "Baba oluyorsun." Diye bir kez daha fısıldadım. "Ben...Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Sadece..." Cümlesini tamamlayamadan tekrardan bedenime öpücükler vermeye başlamasıyla göz yaşlarımın arasından gülümsedim. Kollarını bedenimden çekmeden geriye çekilip yüzüme baktığında dudaklarıma upuzun bir öpücük kondurdu. Alnını alnıma yaslarken fısıldadı. "Ben ne diyeceğimi nasıl davranacağımı bilmiyorum...Sadece tutulmuş gibiyim..." Dolan gözlerinin arasından konuşmasına gülümseyerek onu öptüm. "Bugün Olivia ile birlikteyken öğrendim. Jungkook-ah...Mutlu bir o kadar da endişeliyim. Nasıl davranacağımı bilmiyorum." Dedim. Başını sağa sola sallayarak bir elini göbeğimde gezdirdi ve gülümsedi. "Ben hep yanında olacağım ve her şey yoluna girecek Söz veriyorum." Dedikleriyle gülümsedik karşılıklı. Dudaklarını dudaklarıma bastırmadan son kez fısıldadı. "Her şey çok güzel olacak. Sadece bana inan ve güven. Annesi ve babası gibi motorcu bir Jeon için sabırsızlanıyorum." Son 200+ like devamı gelir.
AĞAĞAĞAĞAĞAĞĞAĞ MÜTHİŞŞŞŞ TEK KELİME İLE HARİKAAA 🤌(Her zamanki gibi) Kesinlikle devam etmesi gereken bir kurgu. Kaç kere beğenebiliyoruz ya bu hikaye yii? 🫂❤️🔥🤌
Ayy ben bu çifte aşığım, bayılıyorum.. ve gelecekte Jungkook'un gercekten boyle musmutlu bir iliskisi olması en buyuk temennim desem.. cunku sonuna kadar hak ediyor tabi ki diger uyelerimiz de ❣😍😍 bu arada ellerine saglik hayalimdekinden bile mukemmel bir kurgu olmus bayıldım.. devamini dort gozle simdiden bekliyorum 😚🎉💜
Kurguların gerçekten çok güzel, yazım dilin de gerçekten çok iyi ve bence bu da kurguya katkı sağlıyor. Motor kurgularını devam ettirmelisin. Çok güzel olmuş ellerine sağlık.
İstek alıyorsan arabada yer kalmayınca kucağına oturursun gibisinden bir şey yaparmısın seninki nasıl olur merak ediyorumda yapmazsanda yinede teşekkürler ❤
O tarz bir şey kurgudan geçebilir Ama sadece ona özel kurgu yazamam Mesela bir kurguda bir olay vardır kucağına oturuyordur olabilir ama sadece kucağa oturur gibisinden yazmam:)
🍷Jeon Jungkook İle Hayak Et |Motorcu Sevgilinden Hamile Olduğunu Öğrenirsin |
🍷Jeon Jungkook × Jeon Areum
🍷Aurora'nın Kaleminden
🍷Keyifli Okumalar
Şarkı Telif yediği için sildim.
The weeknd- Star Boy
İhtilal(İyi ki o kuyuya indim) ile okuyuz.
Not: Okumadıysanız önceki bölümleri de okuyun. Yoksa kafa karışıklığı olacaktır.
Not: 200+ like devamı gelir.
26.000+ harf emeğe saygı.
`
Duyulan bağırış ve konuşma sesleriyle kaşlarım çatılırken sessizlik ele geçirdi bedenimi. Sohbet ettiğim kızıl saçlı, esmer tenli motorcu Stella'da benim sessizliğime ortak olduğunda ikimizinde bakışları refleks olarak arka bahçeye açılan kapıda durdu.
"Neler oluyor?" diye sordu Stella.
Ses tonu benim duyabileceğim yükseklikteydi. Her geçen saniyede yükselen ses tonlarından birini ayırt etmemle çatılan kaşlarım tek çizgi halini aldı ve gözlerim olabildiğince büyüdü.
"Jeon?"
Diyebildim sadece. Daha sonra kendimi kapıya doğru koşarken bulmam bir oldu. Tıka basa dolu mekanın sesini bile bastıran ses Jeon'a aitti ve bu denli bağırması iyi bir şeye işaret değildi. Stella'da benimle birlikte kapıya doğru ilerlerken insanlara çarpmayı engelleyemeden daha hızlı ilerlemeye devam ettim. Kalabalıkta, gelen sesleri yeni fark etmiş olmalıydı ki yavaş yavas sessizleşmeye, kapıya doğru bakmaya başladı. Yanına vardığım kapıyı sertçe ittirmemle gelen sesler daha yüksek ve net duyulur hale geldi.
"Sikeyim sevkiyatını! O motorlar 2 saat içerisinde burada olacak Barlov!"
Açılan kapı ile bakış açıma giren Jungkook ile duraksadım. Kapının biraz ilerisinde, bahçenin tam merkez noktasında telefona doğru adeta kükrüyordu. Elindeki telefonu sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Diğer elindeki not defterini de aynı şekilde sıkıca tutuyordu. Bakışlarımı ondan çekmeme sebep olan kişi Taehyung oldu. En az Jeon kadar sinirli görünüyordu. Hemen onun yanında da Olivia ve birkaç kişi vardı. Arkamdan gelen Stella ve bir kaç kişi ile iyice odaklandık.
"Jeon Bey bu pek mümkün görünmüyor. Bay Robert'in kesin emri var. Yarışçımız sağ salim Meksika'ya varmadan motorları göndermeyeceğini talimat verdi."
Telefondan duyulan cırtlak erkek sesiyle Jeon'un gözü dönmüşcesine elindeki not deferini sert bir şekilde zemine fırlatması ve hoparlörde olan telefonu kulağına dayaması bir oldu.
"O Oruspu evladına de ki motorlar iki saat içerisinde elimde olmazsa yarışcısını paketlere paylaştıra paylaştıra ona teslim edeceğim! Seçim onun!
"Bay Jeon-"
"Götü yiyorsa yapmasın o zaman göstereceğim ben ona sevkiyatı."
Bağırmaktan ve öfkesini dışarı vurmaktan kıpkırmızı olan Jeon, elindeki telefona sertçe çimlere fırlatarak kapanmasını sağladığında, önünde duran Taehyung ellerini saçlarından geçirip yerdeki not defterine sertçe tekme attı.
"Bu herifin sorunu ne?"
Diyen, Jeon'a göre daha sakin duran Taehyung'du. Jeon bir şey demeden ileride duran banka doğru ilerlemeye başlamasıyla kalabalık dağılmaya başladı. Beni fark etmeyecek kadar sinirli olduğunu düşündüğümden peşinden giden Olivia ve Taehyung'a doğru ilerlemeye başladım. Jeon ile birlikte -her durumda sakin kalmayı başarabilen- Taehyung'u sinirlerdiren şey kesinlikle ciddi bir şey olmalıydı. Sert adımlar eşliğinde yürüyen Jeon banka aynı sertlikle oturarak başını elleri arasına alıp derin derin solumaya başladı. Yanına varan Olivia ve Taehyung'la birlikte bende yakın bir yerde durdum.
"Bu herif ne sikime böyle davranıyor? Nereden geliyor bu cesaret?" dedi Taehyung.
Jeon'u daha çok sinirlendirmekten korktuğu için bağırmıyor gibiydi. Yanında duran Olivia'dan çıt dahi çıkmazken adımlamaya tekrardan başladım. Ayakta duran ikilinin arasından geçmemle beni yeni fark etmemleri bir oldu. Taehyung bir şey diyecek gibi olup tekrardan susarken, Olivia rahatlamış olduğunu belli edecek bir şekilde soludu. İkili arkamda kalıcak şekilde, Jeon'un baş ucunda durarak, elimi kafasını sıkan beyaz parmak uçlarına getirdim ve yumuşakça dokundum. Eğdiği başını hafifçe kaldırarak alttan bana baktığında kan akışının durduğunu düşündüğüm ellerini başından çekerek yanına saldı ve başını tamamiyle kaldırıp arkasına yaslandı.
"Jeongguk?"
Sakince adını seslendim. Arkamda bıraktığım Olivia ve Taehyung'dan nefes alış sesleri bile zar zor duyulurken Jeon'un sıkıntı dolu nefesleri çok rahat duyulabilecek bir tondaydı. Yüzümde gezinen gözleriyle bakışlarım gözlerinden yanına koyduğu ellerine kaydı. Titriyordu. Yüz ifadem tepkisizleşti.
"Neler oluyor?"
Derken Jeon'dan cevap alamayacağımı bildiğim için Taehyung'a döndüm.
"Robert piçi yarışçıyı göndermeyene kadar motorların gelmeyeceğini söyledi." Dedi.
Her ne kadar belli etmesede sinirden içten içe kendini yediğini biliyordum. Yarışçı mı? Hangi yarışçı? Yarışçının motorları göndermekle ne ilgisi vardı ki?
"Yarışçı mı?" diye sordum."Hangi yarışçı?"
Gözlerim Taehyung'un gerilen çene kasında gezindi. Önce bakışlarını saniyelik kaçırdı daha sonra bana tekrardan dönerek tam da gözlerimin içine baktı.
"Steven..." duraksadı.
Söylemeye çekiniyor gibiydi.
"Jeon'un geçen yarışta hastanelik ettiği yarışçı Steven. O motor aldığımız herifin yani Robert'in yarışçısıydı. Robert bunu bir şekilde öğrenmiş ve adamının şuan hastanede olduğunu biliyor. Adamı sağ salim Meksika'ya ulaşmayana kadar sevkiyatı durdurduğunu söyledi."
Diye devam eden Taehyung'la bakışlarım büyürken alt dudağımı dişledim yavaşça. Taehyung sıkıntılı dolu nefesini seslice verip tekrardan konuşmak için bana odaklandı.
"Sorun şu ki o motorların acilen burada olması gerekiyor. İki gün sonra olacak yarış için kullanabileceğimiz motor yok. Hepsi bakım yapılması için Daegu'da ki mekana gönderildi. Yarıştan çekilirsek bedelini yüklü bir miktarla ödememiz gerekiyor, biliyorsun."
Dedikten sonra ellerini beline koyarak bakışlarını başka yöne çevirdi. Olivia sessizliğini korumaya devam ederken Jeon'un sıkıntılı nefeslerini hâlâ işitebiliyordum.
"Konuştuğunuz kişi Barlov muydu? diye sordum. Berlov Robert'in ayak işlerini yürüten yardımcısıydı. Taehyung yerine Olivia cevap olarak başını sağladığında alt dudağını dişleyerek bankta oturan Jeon'u gösterdi. Başımı salladım yavaşça.
Robert tanıdığım en kaliteli motor üreticisiydi. Adamı eskiden beri tanıyordum. Her ne kadar sevmesemde bu yönden hakkını yiyemezdim. Babamın gençliğinden bu yana motorları Kore'deki en kaliteli motorlarıydı ve hala da öyle olmaya devam ediyorlardı. Babamda eski bir motor yarışçısıydı. Tüm hayatı boyunca motorlarla ilgilenen babam motorlarını özel olarak Robert'dan alırdı. Tüm Kore, babamı en iyi sokak yarışçısı olarak tanıdığı gibi Robert'ı da en iyi motor üreticisi olarak tanırdı. Babamın ölümünden bu yana Robert'la hiç bir şekilde bir konuşmam olmadı. Babamın ölümünden yıllar geçmişti ki ben o zamanlar çok küçük yaştaydım. Şuan büyümüş bir Areum'u hatırlaması zor olurdu büyük ihtimalle. Jeon'un geçen hafta olan yarıştan sonra Steven denilen adamı patavatsız bir şekilde konuşması sonucu hastanelik etmesi üstelik o adamın Robert'in adamı çıkması aklımın ucundan dahi geçmezdi. Jeon'a bakmaya üçümüz de cesaret edemiyorduk. O adamı, babası yaşında olup olmadığına bakmadan gördüğü ilk yerde gömeceğine emindim. Alt dudağımı dilimle ıslatarak kuruyan dudağıma nemlilik sağladım.
Jeon'un o yüklü miktarda parayı ödemesinden ziyade o motorları elde edemediği için kesinlikle büyük bir olay çıkaracağından emindim. Hastanede yatan yarışçıyı bu sefer yoğun bakıma değil direkt morga gönderirdi. Bu çok daha felaketti. Korku bedenimi sardığında derin bir nefes aldım ve Olivia'ya Taehyung'u sakin bir yere götürüp sakinleştirmesi adına fısıldadıktan sonra, Bankta oturan Jeon'a döndüm. Bacakları hafif aralık, elleri yanında, sert bakışları karşıda bir şekilde oturuyordu. Olivia ve Taehyung yanımızdan uzaklaşırken daha fazla vakit kaybetmeden yanına tamamiyle yaklaşarak aralık olan bacaklarına göğsüm göğsüne denk gelecek şekilde oturdum. Aynı hızla ellerimi sıcak yanaklarına koyarak okşamaya başladım yavaş ve yumuşak olmaya dikkat ederek. Bakışları sonunda yüzüme ulaştı.
"Neden kendini bu kadar yıpratıyorsun?" diye fısıldadım. "Sevgilim, o motorlar elinde olacak. ki o bunu yapmak zorunda. Sana karşı gelemez."
Yanaklarında gezinen ellerimi durdurup yüzüne eğildim ve sıktığı dudaklarına derin bir öpücük kondurdum. Geriye çekilerek alnımı alnına yasladığımda hafifçe titreyen ellerinin belimi kavradığını hissettim.
"Senin ve benim, burada yarışan her bir kişinin kim olduğunu ve nereden geldiğini biliyor. En büyük gelir kaynağının ne ve kim olduğunu da."
Dediğim sırada bakışları gözlerime ulaştı. Duyduğu sinirden gözleri dönmüş olmalıydı ki varlığımı bile şuan kavrıyor gibiydi. Kısık bir şekilde konuşmaya devam ettim.
"Bu kadar sinirlenmen ve kendini yıpratman gereksiz. Yarışçısı eminim ki umrunda bile değildir. Senin bu denli sinirlendiğini görmek ve bilmek onları mutlu ediyor. Biliyorsun bunu. Bay Seo'nun kulağına gitmesini eminim ki istemez. Bunun onun sonu olabileceğini biliyor."
Alnına dudaklarımı yasladım. Her ne kadar sayılı kişiler Jeon Seo'yu tanıyor olsada, oğlu Jeon Jungkook için her şeyi yapabilecek olan bir babası olduğunu tüm herkes biliyordu.
Sahi Robert'in neydi derdi?
Eminim ki bu yaşananların Jeon Seo'nun kulağına gitmesini istemezdi. Yarışcısının konuşmaya haddi bile olmadığı şeyleri konuşması Robert'in planladığı bir şey bile olabilirdi.
Çok iyi hatırlıyorum. Babam her ne kadar motor alımını bu adamdan yapsada o adamın babama hep bir rekabet içerisinde olduğunu belirtirdi. Ki Jeon Seo ve babam zamanında tanınan en iyi motorcularken o adamın onlara karşı hep bir rekabet beslediği belli oluyordu. Aynı şuanda da olduğu gibi. Gelirini sağladığı bir yere karşı rekabet duyması ne kadar akıllıcaydı anlamıyordum.
Dudaklarımı alnından çekerek burnumu burnuna yasladığımda belimdeki ellerini hafifçe aşığıya kaydırarak kot şortumun içerisinden kalçalarımla buluşturdu. Gözleriyle gözlerim buluştuğunda soluğumu içine çekti derince.
"Sesin, nefesin, varlığın terapi adeta. Kendime geliyorum." dedi benim gibi kısık bir ses tonuyla konuşarak.
Dudaklarımda bir tebessüm belirdi.
"O herifin hiç bir şey yapamayacağını bildiğin halde neden sinirlenip kendine bunu yapıyorsun? Taehyung'un yeni geldiği için daha tam bir şeyleri bilmemesini, o herifin tam anlamıyla kim olduğunu bilmediğini anlıyorum. Ama sen çok iyi tanıyorsun. Sen küçüklüğünden bu yana o adamı çok iyi tanıyorsun. Boşu boşuna sinirlenmek sadece sana zarar veriyor. Hem burada yüzlerce insan var. Neden sen uğraşıyorsun ki bu işlerle? Bırak onlar yapsın. Kendini yıpratman beni üzüyor."
Gözlerine bakarak kararlı bir ses tonuyla fısıldadım. İç çekerek gözlerini saniyelik kapatıp açtı.
"Kafam çok dolu. Doğru düşünemiyor ve karar veremiyorum. Seni de yıprattığımın farkındayım."
Dedi sakinleşmiş bir şekilde. Yanağında ki bir elimi saçlarına doğru götürdüm. Diğer elimi yanağına daha hissedilir bir şekilde yaslayarak okşamaya devam ettim. Gözlerimi gözlerine kenetleyerek araladım dudaklarımı.
"Ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın hep senin yanında olacağımı, seni asla bırakmayacağımı biliyorsun. Beni yıpratmıyorsun Jeongguk. Kendini bir şeyler için hep yıpratıyorsun ve bu beni üzüyor. Her sorumluluğu sen üstlenemezsin ki sevgilim. Kendine zaman tanı biraz. Her şey yoluna girecek."
Kalçalarımdaki elleri yavaşça yukarı kayarak bedenimi daha çok kendine çekti. İki kolumu olduğu yerden ilerletip sıkıca boynuna sararak bedenine daha çok yapıştım.
"O herif canına susamış olmalı. Sikik oruspu. Kendince oynuyor benimle."
Tekrardan yükselen sesiyle dudaklarım düz çizgi halini aldı. Bu tepkimle kendini dizginlemek için derin bir nefes almasıyla yüzüne biraz daha yaklaşarak dudaklarımı sıkı bir şekilde dudaklarına bastırdım. Elleriyle kalçalarımı hafifçe sıkarak iki dudağımı da dudakları arasına alıp olabildiğince sert bir şekilde öpmeye başladı. Boynundaki ellerimi saçlarına daldırarak hafifçe çekiştirirerek gözlerimi kapattım. Üst dudağımı hafifçe dişlemesi kısık bir şekilde inlememe sebep oldu. Mırıldanmamla dudakları nefesimi kesecek şekilde baskı yaptıktan sonra kendimi çektim. Kendimi çekmemle dudakları vakit kaybetmeden boynuma ulaştı. Az öncekinin aksine boynumu yavaş yavaş öpmeye başladı. Nefes alış verişlerimi düzene koymaya çalışıyordum. Boynumdan omuzuma oradan da çıplak kollarıma ulaşınca tebessüm ettim. Adını sesleneceğim sırada dönen başım ve kararan gözlerimle kucağında hafifçe gerilemem bir oldu. Göz kapaklarıma ağırlık inmiş gibiydi ve ben gözlerimi açık tutmak için direnmeye başlamıştım. Bunu fark etmiş olmalıydı ki iki elinin belime ulaştığını hissettim. Beni son anda düşmekten kurtarmasıyla adımı seslenmesi bir oldu.
"Areum?"
Iki kolumu sıkıca boynuna sararak tutundum. Görmemi engelleyen karanlık bir perde vardı sanki. Alnıma değen alnıyla bu perdenin gitmesi için beklemeye başladım.
"Areum? Güzelim? Bak bana."
Jeon'un telaş dolu sesiyle biraz da olsa kendime gelebildiğimde yavaşça aralamaya çalıştım gözlerimi.
"Iyi misin? Ne oldu birden bire? Bebeğim.Tutun bana."
Devam 2
Jeon'un telaş dolu sesiyle biraz da olsa kendime gelebildiğimde yavaşça aralamaya çalıştım gözlerimi.
"Iyi misin? Ne oldu birden bire? Bebeğim.Tutun bana."
Belimdeki elleri sıkılaştı ve ben sonunda onu görmeyi başardığımda derin bir nefes aldım. Ses tonunun endişeli olduğu kadar yüz ifadeside endişeli görünüyordu. Bu hafta ikinci kez bu kadar yoğun bir baş dönmesiyle karşılaşıyordum. Ne olduğunu anlamış bile değildim. Kalkan perde ile onu rahat ayırt edebilmenin rahatlığıyla tebessüm etmeye çalışarak başımı sağa sola salladım.
"Jeongguk...Ben iyiyim. Sadece biraz başım döndü. Endişelenme sevgilim."
Diyebildim zorda olsa. Konuştukça midemdekileri çıkartasım geliyordu. Birden bire gelen bu baş dönmesi ve mide buluntasıyla ne yapacağımı bilmiyordum. Biraz daha kendime gelebildiğimde tepkisizleşen yüz ifadesiyle yüzüme hafifçe eğildi.
"Solgun görünüyorsun bebeğim. Öğünlerini mi atlıyorsun?"
Sorduğu soru üzerine tekrardan başımı hayır dercesine sallayarak gülümsedim.
"Sadece ufak bir baş dönmesi. Öğünlerimi atlamıyorum. Merak etme."
Onu rahatlatmak adına dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Başarılı olmuş muydu emin değildim. Çünkü yüz ifadesi hala tepkisiz görünüyordu. Kollarımı sırtına kadar indirerek sıkıca bedenine sarıldım ve başımı boynuna gömdüm.
"Jeongguk...Gerçekten iyiyim. Sadece başım döndü, o kadar."
Diye fısıldadım onu inandırmak uğruna. Başımı tekrardan kaldırıp yüzüne bakacakken onunda kolları bana dolandı.
"İkinci bir kez tekrarlanırsa hastaneye gideceğiz, Areum."
"Ciddi misin?"
"Evet ciddiyim. Ve karşı gelemezsin." Dedi daha kararlı bir şekilde.
Bir baş dönmesini bu kadar büyüteceğini düşünmemiştim fakat o ciddi görünüyordu. Her ne kadar itiraz etsemde bunun faydalı olmayacağını bildiğim için sessiz kaldım. Ona bunun ilk olmadığını söylememem daha doğruydu. Geriye çekilerek yüzüne baktığımda yüz ifadesinin hala aynı olduğunu gördüm. Tebessüm etmeye çalışarak yüzünü iki avucumun arasına aldım.
"Jeongguk-ah sakin ol lütfen. Sevgilim gerçekten ben iyiyim. Hem ikimizinde hazırlanması gerekmiyor mu? Olivia ile kuaföre yetişmem lazım."
Konuyu değiştirmek adına konuştuğumda derin bir nefes soluyarak başını salladı ve dudaklarını alnıma bastırıp geriye çekildi.
"Birazdan eve geçeceğim. Dikkatli ol lütfen. Taehyung hep sizinle beraber olacak ama yine de dikkatli olmanı istiyorum güzelim. Böyle bir şey tekrarlandığı an haberim olacak Areum."
Akşam Jeon için değerli olan bir arkadaşının düzenlediği bir davet vardı. Davet büyük bir alanda olacaktı. Neredeyse tanınan her motorcu davetliydi. Jeon arkadaşının isteği üzerine önceden davet alanına gidecekti. Ben ve Olivia'ya eşlik etmesi için Taehyung'u yanımızda bırakacaktı. Fakat şuan gidip gitmemesinde bile tereddüt ettiğinin farkındaydım. Gülümseyerek onu onayladım ve dudaklarımı tekrardan dudaklarına bastırdım.
"Nasıl istersen sevgilim."
...
Devam 3
"Jungkook çıktı mı?"
Dedi Olivia yan odadan seslenircesine. Bakışlarımı önümdeki portakal suyu dolu bardaktan çekmeden "Evet." diye seslendim bende. Olivia'nın evine gelmiştik, Taehyung ile birlikte. Taehyung ile saatler öncesinde hazırlanmıştık. Üstümde siyah seten bir elbise vardı. Upuzun ve yırtmaçlı bir elbiseydi. İnce askıları ve hafif göğüs dekoltesi vardı. Bedenime tam oturan elbiseye uygun dalgalı saçlarım ve şeffaf topuklu ayakkabılarımla çok hoş duruyordum. Olivia saçlarını ve makyajını yaptırıp kıyafetlerini giymek için eve gelmek istemişti. Hangisini giymek istediğine karar veremediği için bir nevi yardımcı olmamızı istemişti. Bakışlarımı önümde oturan Taehyung'a çevirdim. Onun da bakışları eş zamanlı bende durdu.
"Areum? Hasta mısın?
Diye sormasıyla kaşlarım anında çatılırken başımı sağa sola salladım.
"Hayır. Neden? Ne oldu?" Diye sordum bende. Yaslandığı sandalyeden hafifçe ileriye doğru gelerek ellerini masaya dayadı.
"Biraz solgun gibi görünüyorsun. Önündeki içeceğe ve yiyeceğe de dokunmadın." Dedi.
Bakışlarım tekrardan önümdeki burgere ve portakal suyuna gitti. Görüntüsü bile midemin bulunmasına sebep oluyordu. Daha fazla bakmaya katlanamayacağım için Taehyung'a çevirdim başımı.
"Midem bulanıyor. Üşüttüm sanırım. Geceleri çok sıcak olduğu için camları açık uyuyorum."
Dediğim sırada Olivia'nın sesi duyuldu yan odadan.
"Uyumak mı? Güldürme beni Areum. Sevişmekten uyuduğunuzu sanmıyorum."
Dediğiyle göz devirerek derin bir iç çektim.
"Olivia konuyu her seferinde sexe nasıl çekebiliyorsun anlamıyorum."
Dedim onun gibi hafif yüksek ses tonuyla.
"Neden inkar etmiyorsun? Yoksa öyle mi?"
diye sordu.
"Ne öyle mi?"
"Her gece sevişiyor musunuz?
"Tanrım! Olivia!"
"İnkar da edemiyorsun ki. Öyle demek ki. Sonra neden sevişmeye çekiyorsun diyorsun. Olan şeyi söylüyorum bende."
"Olivia!"
"Tamam. Sustum."
Diye bağırdığında Taehyung ile birbirimize karşılıklı gülümsedik.
"Taehyung sen çok sessiz ve ağırbaşlı bir adamsın. Olivia ise çok konuşkan ve enerjik birisi. Nasıl anlaşabiliyorsun bu çilek kızla?"
Diye sordum birden bire. zıt kişilikli olmalarına rağmen çok iyi anlaşıyorlardı birbirleriyle.
Taehyung'un geldiği günden bu yana Oliva ile ikisi iyi anlaşabilmişti. Hatta öyle ki ikisi bir ilişkiye başladıkları için Taehyung Meksika'ya gitmemiş, burada yaşamaya başlamıştı. Bana hep tatlı bir çift olarak geliyorlardı. Taehyung'un tebessümü daha da büyüdü.
"Zıt kutuplar birbirini çeker derler. Bende çekildim işte ona."
Dedi tatlı bir şekilde. Kurduğu cümleyle birlikte gülümsemiştim ki Olivia'nın sesi daha yakından duyuldu.
"Romantik sevgilim benim. Tanrı şahittir ki Jeogguk sana böyle cümleler kurmak yerine hep sexten bahsediyordur."
Taehyung ile bakışlarımız aynı anda sesin geldiği yöne, karşımıza kaydığında elbisesini giymiş bir Olivia girdi bakış açımıza. Giydiği bej, mat elbiseyle çok şık duruyordu.
"Tanrım. Olivia çok güzel olmuşsun." Dedim gülümserken.
Havadan öpücük atarken konuştu bana doğru.
"Sen daha da güzelsin. Kimse yerini alamaz seksi leydi."
Bende ona öpücük atıp göz kırptım. Tam da o anda Taehyung'un ayaklandığını gördüm. Olivia ile arasındaki birkaç adamlık mesafeyi kapatarak sarıldığında tebessümüm büyüdü. Taehyung Olivia'nın boynuna büyük bir öpücük kondurdu.
"Mükemmel görünüyorsun."
Dediğinde bende sarılmak adına ayaklandım. Oturduğum yerden kalkıp onlara doğru bir adım atacakken dönen başımla birlikte aceleyle masaya tutunmam bir oldu. Bulanıklaşan görüntü ile yere doğru düşecekken iki kolumdan tutan eller sayesinde dengemi korumayı başarabilmiştim.
"Areum?!"
Seslenen kişi Taehyung'du.
"Areum?! Duyuyor musun bizi? Areum?!"
Bu seferde seslenen Olivia oldu. Destek alarak sandalyeye oturmayı başarabildiğimde yavaş yavaş netleşmeye başlayan görüntü ile konuşmaya çalıştım.
"Başım...Başım döndü." Dedim zorlukla.
Olivia önümde diz çöküp iki elimi tutarken Taehyung'un mutfağa doğru koştuğunu gördüm. Büyük ihtimalle su getirmek içindi.
"Iyi misin? Nasıl hissediyorsun kendini? Areum?"
Korkuyla ve telaşla bana alttan alttan bakan Olivia'ya başımı salladım ve elimdeki ellerini daha sıkı tuttum.
"İyiyim Olivia...Sadece başım döndü ve dengemi kaybettim."
Çenem tutulmuş gibiydi. Ve her kendimi konuşmaya zorladığımda midem bulanıyordu. Taehyung saniyeler içinde tekrardan yanımıza vardığında su dolu bardağı ağız hizama tutarak içmeme yardım etti. İçtiğim su birazda olsa iyi gelirken derin bir nefes alarak kendime gelmeye çalıştım. Taehyung bardağı masaya bir hışımla bırakıp Olivia gibi bana odaklandı. İkisi de telaşlı ve bir o kadar da korkmuş görünüyordu.
"Bugün 2. kez oluyor bu...Jeon'a her ne kadar sorun yok desemde neden oluyor bilmiyorum." diye söylendim. Olivia'nın gözleri gözlerimin en derininde duraksadığında dudakları aralandı.
"2. Kez mi?" Diye sordu.
"Evet. 2. kez." Diye cevapladım.
"Hastaneye gittin mi Areum?" Diye soran Taehyung'du. Ona dönmeden cevapladım sorusunu.
"Alt tarafı bir baş dönmesi, Taehyung. Ciddi bir durum olacağını sanmıyorum."
"İlk kez bu sabah mı başın döndü? Yoksa önceden de bu denli şiddetli döndüğü oldu mu?"
Taehyung'a döndüm yavaşça. İkisininde yüz ifadesindeki şaşkınlık beni korkutmaya başlıyordu.
"İki gün önce sadece bir kez oldu. Normal bir baş dönmesi için hastaneye gitmeme gerek var mı?"
Diye sordum bir Taehyung'a bir Olivia'ya bakarken. Taehyung'da Olivia gibi yere çökerken Oliva avuç içime öpücük kondurdu. Geriye çekildikten sonra tekrardan bana baktı.
"Areum...Hamilelik testi yaptırdın mı?"
Kısık bir şekilde söylediği bu cümleyle bedenim kaskatı kesilirken nutkum tutuldu.
"Görünüşe göre yaptırmadın. Hamile olabileceği ihtimalini düşünemedin mi?" Dedi Taehyung.
İkisinin de gözleri üzerimde geziniyordu. Başımı sağa sola salladım yutkunmaya çalıştığım sırada.
"Ben...Ben bunu düşünemedim." Dedim konuşmaya çalışarak.
Olivia çöktüğü yerden ayaklandı fakat ellerimi tutmayı bırakmadı.
"Gel benimle."
...
Devam 4
...
Çift çizgi...
Kırmızı çift çizgi...
Nefes aldığımı bile hissetmiyordum.
Bedenim sanki işlevini yitirmiş gibi öylece donmuştu.
Sadece gözlerim elimdeki testin üzerinde defalarca kez gezinip durduğu gibi yine gezinip duruyordu. Titremeye başlayan bedenim ile destek almak için Olivia'ya tutundum. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyordu.
"Areum..."
Olivia'nın heyecan dolu ve neşeli sesi kulaklarımı doldurduğunda kendime gelmeye çalıştım. Omuzunda ki elim boşluğa düştüğünde saniyesinde o boşluğu bedenimi saran kolları doldurdu. Bedenime hiç olmadığı kadar sıkıca sarılmasıyla gözlerim dolmaya başladı.
"Areum...Tebrik ederim bebeğim. Tanrım! Teyze oluyorum! Minik motorcu Jeon geliyor."
Diyen Olivia gülerek benide güldürmeyi başardığında kollarımı yavaşça ona doladım.
"Jeon'un tepkisini hayal dahi edemiyorum!"
Bedenimden gülerek ayrılmasıyla yanağıma uzun bir öpücük kondurdu. Bedenim hala yaşadığı şoktan titriyordu. Tepki dahi vermekte zorluk çekiyordum. Olivia geriye doğru çekildiğinde bu sefer sarılan kişi Taehyung oldu. Hafifçe sarılarak sırtımı sıvazlamaya başlamasıyla tuttuğum göz yaşlarımı tutmaya daha fazla çabalamadan bıraktım.
"Tebrik ederim. Jungkook öğrendiğinde çok mutlu olacak. Endişelenme. Her şey yoluna girecek."
Kurdukları cümleleri bile net duyamıyordum. Bedenim sadece titremekten ibaretti. Kalbim ise kuş gibi çarpıyordu. Taehyung kollarını bedenimden çektikten sonra boştaki elimle göz yaşlarımı silmeye başladım.
"Areum benide ağlatmayı başardın." Diyen Olivia'ydı.
Gözlerimi silerek yüzüne baktığımda gerçekten de ağladığını görmemle bedenimdeki tutulmaya son vermek adına bir adım atarak tekrardan sarıldım bedenine. Yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Motorcu minik Jeon. Tanrım benim gibi bir teyzesi olacağı için çok şanslı olacak."
...
Arabadan dikkatli bir şekilde inerek kapıyı kapattığımda Olivia'nin yanımda belirmesi bir oldu.Kolunu koluma dolayarak bana destek vermesine göz devirdim.
"Olivia...Kendim yürüyebilirim." Dedim.
Başını kararlı bir şekilde sağa sola sallayarak havadan öpücük attı.
"Hayır. Bu miniği babası öğrenene kadar bana emanetsiniz ikinizde. Şimdi itiraz yok."
Dedi bana karşılık olarak. İşe yaramayacağını bildiğim için sesimi çıkarmadım. Kocaman gösterişli bir kapısı ve büyük bahçesi olan mekanın önündeydik. Yanında ise korumalar ve yardımcılar. Mekana doğru ilerlemeye başlamamızla Taehyung'un sesini işittim.
"Jeon içerisinin çok kalabalık olduğunu söyledi. Dikkatli olmamız gerekiyor."
Başımı salladım. Kalabalığın arasından dikkatli olmaya çalışarak yavaş yavaşça ilerlemeye devam ettik. Mekana her yaklaştığımızda burnuma doluşan yemek ve içki kokusuyla midem birazcık daha bulanıyordu.
İçimde Jeon'un bir parçasını taşıyordum. Her ne kadar ilk öğrendiğimde şoktan tepki dahi verememiş olsamda şuan o kadar mutlu ve heyecanlıydım ki. Duyduğum heyecan ve mutluluktan nasıl davranacağımı bile bilmiyordum.
Kendi kendime tebessüm ederek derince soludum.
"Sakin ol Areum." diye fısıldadım kendi kendime.
Bu minik dokuz ay boyunca bedenimde olacaktı ve ben canım pahasına ne olursa olsun korumalıydım. Tek düşünebildiğim buydu. Burnuma daha yoğun gelen içki ve yemek kokularıyla bulanan midemle duraksamak zorunda kaldım. Olivia ve Taehyung'da benimle birlikte duraksadı.
"Areum? Bir sorun mu var?" Diye sordu Olivia.
"Midem çok bulanıyor. İçeriye girmek istediğimi sanmıyorum." Diye cevapladım.
Olivia bana baktıktan sonra Taehyung'a doğru döndü.
"Sen içeriye geç. Jeon'a bahçede olduğumuzu söyle. Belli ki minik babasının varlığını hemen hissetmek istiyor."
Diyen Olivia'ya Taehyung güldüğünde göz deviremeden edemedim. Taehyung yanımızdan ayrılıp içeriye geçerken Olivia ile yönümüzü bahçedeki banklardan birine çevirdik.
"Jeongguk'un tepkisini cidden çok merak ediyorum. Çok mutlu olmasının yanı sıra seni her zamankinden daha çok el üstünde tutacak. Mekana gelmene dahi izin vermez."
Dedikleriyle sıkıntıyla soludum. Her ne kadar mekana gelmeme fikri hoşuma gitmesede haklıydı.
"Aslında bende bu baş dönmesi ve mide bulantısıyla pek gelebileceğimi sanmıyorum. Ilk günlerden böyle. İlerleyen zamanlarda ne olacak tahmin dahi edemiyorum."
"Merak etme annesi. Olivia teyzesi hep sizi ziyarete gelecek. Bundan emin olabilirsiniz."
Demesiyle yüzüme büyük bir tebessüm yerleşti.
"Haklısın. Olivia teyzesi olduğu için çok şanslı olacak."
"Tabikide. Benim gibi bir teyzeyi kim istemezki."
İkimizde karşılıklı güldüğümüz sırada banka yaklaşmıştık bile. Tam o sırada gelen ses ile ikimizde aynı anda duraksadık.
"Bebeğim?"
Arkamı döndüğüm gibi bakış açıma giren Jungkook ile gülümsedim. Onunda yüzünde bir gülümseme belirdiğinde bize doğru gelmeye başladı. Olivia kulağıma doğru yaklaştı ardından da fısıldadı.
"Ben içeriye geçiyorum." dedikten sonra geriye çekilerek göz kırptı.
Karşılıklı tebessüm ettiğimiz sırada Jungkook çoktan yanımıza varmıştı bile. Olivia son kez omuzumu okşayıp mekana doğru ilerlemeye başladı. Bakışlarımı ondan Jeon'a çevirdim. Gözleri büyük bir hayranlıkla bedenimde geziniyordu. Aramızdaki mesafeyi kapatarak kollarını bana sardığında başını boynuma doğru eğerek uzun bir öpücük kondurdu.
"Her zaman ki gibi. Nefes kesicisin." Diye fısıldadı ve tekrardan bir öpücük kondurdu.
Bir adım geriye çekilerek yüzüme baktığında gülümsedim ardındanda kollarımı boynuna doladım. Dudaklarına bir öpücük kondurduğum sırada bedenimin havalanması bir oldu. Bahçedeki insanları umursamadan bedenimi kucağına aldığında bacaklarımı beline sardım. Daha tenha ve kalabalığın olmadığı en köşedeki alandaki banka doğru ilerlemeye başladı. Gömüldüğü boynuma tekrardan öpücükler kondurmaya başlamasıyla bedenimi yine bir titreme kapladı. Banka seri adımlar eşliğinde vardığında bedenimi daha sıkı kavrayarak oturdu. Başını boynumdan çekerek tekrardan yüzüme dönerken gülümsedi büyükçe. Belimdeki bir eli önüme düşen saç tutamına gitti.
"Midem bulanıyordu. İçeriye girsem daha kötü olacaktı." Diye söze girdim.
Saçlarımdaki eli hafifçe durdu. Taehyung midemin bulandığını büyük ihtimalle söylememişti. Gülümsemesi soldu.
"Taehyung, Areum dışarda bekliyor derken midenin bulandığını kast etmemişti. Miden neden bulanıyor? Bir şey mi dokundu?"
Sesi hafiften telaşlı çıkmıştı. Yüzümdeki tebessümle başımı sağa sola salladım.
"Hayır. Bugün yemek daha yiyemedim ki mide bulantısından." Dedim.
Saçlarımdaki eli tekrardan belimi doğru indi.
"Şu şey canımı sıkmaya başladı. Yarın kesinlikle hastaneye gidiyoruz."
Sert bir şekilde kurduğu cümlelerle alnımı alnına yasladım ve gülümsemeye devam ettim.
"Engelleyebileceğimiz bir şey olduğunu sanmıyorum." dedim kısık bir şekilde.
Belimi sıvazlayan eli duraksadı. Anlamayan gözlerle bana bakmaya başladı.
Devam 5
"Ne demek bu?" Diye sordu ciddiyetle.
"Sana söylemem gereken bir şey var."
Kalbim öylesine hızlı atıyordu ki her an düşüp bayılabilirdim. Bedeninin tümüyle durduğunu hisettiğim de başını geriye çekerek yüzüme baktı.
"Areum...Bir sorun mu var?"
Ses tonundan hafiften bir telaş ve korku seziliyordu. Gözlerimin tam içine bakmaya başladı. Dudaklarımın titremeye başladığını hissediyordum. Gözlerim tekrardan dolarken derin bir nefes çektim.
"Jungkook-ah..."
Devamını getiremeden durduğumda gözlerindeki merakın ve endişenin daha da büyüdüğünü görebiliyordum. Belimdeki ellerini çekerek yüzüme değdirdi ve yanaklarımı sıkıca kavradı.
"Areum?"
Sanki söyleyeceğim şey onu korkutacak birşeymiş gibi seslendi adımı. Ama bilmiyordu ki birazdan mutluluktan seslenecekti adımı. Hafiften titreyen elimi yavaşça kaldırarak bileğine getirdim. Yüzümdeki bir elini gözlerinin içine bakmaya devam ederken karın hizaman doğru indirip bastırdım.
"Hamileyim..." Diye fısıldadım. "Baba oluyorsun."
Kelimeler bile ağzımdan büyük bir heyecanla çıkarken bedenim kendini salmış gibiydi. Gözlerimdeki gözleri, tüm bedeniyle birlikte durakasadı, kaskatı kesildi. Elimin altındaki ve yanağımda elinin bile kaskatı kesildiğini hisettim. Dolu gözlerimdeki yaşlar firar ederken onun aralık olan dudaklarından bir nefes firar etti.
Yüzümdeki tebessüme karışan göz yaşlarımı umursamadan bakmaya devam ettim. Tepkisizce bakan gözleri yavaştan dolmaya başladığında bakışları elinin altındaki göbeğime kaydı. Saniyelik baktıktan sonra bakışları tekrardan gözlerimde durdu.
"Ben..."
Cümlesini tamamlayamadan bedenimi sıkı bir şekilde kollarının almasına bir oldu. Kolları bedenimi bu zamana kadar sormadığı kadar sıkı bir şekilde sarmaya başladı. Bende kollarımı sıkıca boynuna dolayarak sarılmasına karşılık verdim. Kendine yeni geldiğinin boynuma ve omuzuma peş peşe verdiği öpücüklerden anlayabiliyordum.
"Baba oluyorsun." Diye bir kez daha fısıldadım.
"Ben...Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Sadece..."
Cümlesini tamamlayamadan tekrardan bedenime öpücükler vermeye başlamasıyla göz yaşlarımın arasından gülümsedim. Kollarını bedenimden çekmeden geriye çekilip yüzüme baktığında dudaklarıma upuzun bir öpücük kondurdu. Alnını alnıma yaslarken fısıldadı.
"Ben ne diyeceğimi nasıl davranacağımı bilmiyorum...Sadece tutulmuş gibiyim..."
Dolan gözlerinin arasından konuşmasına gülümseyerek onu öptüm.
"Bugün Olivia ile birlikteyken öğrendim. Jungkook-ah...Mutlu bir o kadar da endişeliyim. Nasıl davranacağımı bilmiyorum."
Dedim. Başını sağa sola sallayarak bir elini göbeğimde gezdirdi ve gülümsedi.
"Ben hep yanında olacağım ve her şey yoluna girecek Söz veriyorum."
Dedikleriyle gülümsedik karşılıklı. Dudaklarını dudaklarıma bastırmadan son kez fısıldadı.
"Her şey çok güzel olacak. Sadece bana inan ve güven. Annesi ve babası gibi motorcu bir Jeon için sabırsızlanıyorum."
Son
200+ like devamı gelir.
Olivia ile olan diyaloglar ayrı bir hoşuma gidiyorr hikayenin komedi kısmı gibii slwjshddbdle
Şuanda aşırı meşgulüm. Daha sonra okuyup yorum yapmak üzere kaydediyorum..🌿
Ne zamandır bu kurgu için yeni bölüm bekliyordum şimdi okuyacağım çok mutlu oldum bildirimi görünce 😍
YAAAAAAAAA KIZIM SEN NESİN BÖYLEEEEE MÜKEMMEL ÖTESİ OLMUŞŞŞŞŞŞ❤️🔥❤️🔥
Geldiii milli gururumuzz❤
Bekliyommm❤ harika olmuşşşşş
Geç geldim özür dilerim....derslerim vardı... Harika olmuş yazarım ellerine sağlık yine harikalar yaratmissin💓💓💝💝
AĞAĞAĞAĞAĞAĞĞAĞ MÜTHİŞŞŞŞ TEK KELİME İLE HARİKAAA 🤌(Her zamanki gibi) Kesinlikle devam etmesi gereken bir kurgu. Kaç kere beğenebiliyoruz ya bu hikaye yii? 🫂❤️🔥🤌
Mükemmel ellerine sağlık kır çiçeğimm
AAAASSKMMM COOOOOOKKK GUZELDİİİ ELLERİNE SAĞLIKKK😍
motorcu eski flörtümü özledim ah ahh
Daha okunmadı ama eminim ki mükemmel olmuşdur ❤
Her karakterin aralarında olan konuşmaya bir ayrı düşdüm kiineeeee
Geldiiiim ❤❤
Nihayettt hemen okuyorumm
Ayy ben bu çifte aşığım, bayılıyorum.. ve gelecekte Jungkook'un gercekten boyle musmutlu bir iliskisi olması en buyuk temennim desem.. cunku sonuna kadar hak ediyor tabi ki diger uyelerimiz de ❣😍😍 bu arada ellerine saglik hayalimdekinden bile mukemmel bir kurgu olmus bayıldım.. devamini dort gozle simdiden bekliyorum 😚🎉💜
AĞAĞAĞAĞAĞA ÇOKK GÜZEL HARİKA YAA MÜKEMMEL HELİNİM BAYILDIM MELEĞİM ÖLÜRÜM
fışkırıyor Yetenek tebrikler hshshshs
Sanki kendi cocugum olucak gibi sevinmem... umarim hamilelik süreci gibi bir bölümde geliir
Aklımda çok güzel fikirler varr
@@AurorasssJ1 merak ve heyecanla beklicegiz helinim
Çoook beğendim, aşırı ilgimi çekti ve devamını sabırsızlıkla bekliyorummm 🐣🍃
Okurkankafamda şunalar geçti;
TELLOĞH TELLOĞH TELLOĞHHH CANNN DELLELELELLDLD
@@AurorasssJ1famism Alqlsmskmsks
Neden ki
@@AurorasssJ1 bilmiomkineeee kekfşfmlfşdl genelde hep bu tarz şarkılar çalıyoda kafamda senin hayal etlerine denk gelince çcoştum
Ay geldim geldim 2 ciyim ❤
ay ben bunu okumamısımm sımdı yenı bolumde gelmıs hemen ucuyorumm bu arada ehe soylemeyı unuttum bu bolum cok guzel olmuss
Yeniden yazmaya ve kendini iyi hissetmene sevindim umarım hep mutlu olursun. Her zamanki gibi harika olmuş 💗
Tek kelimeyle ha-ri-ka ❤
Kurguların gerçekten çok güzel, yazım dilin de gerçekten çok iyi ve bence bu da kurguya katkı sağlıyor. Motor kurgularını devam ettirmelisin. Çok güzel olmuş ellerine sağlık.
Teşekkür ederim
Çok güzel olmuş bebeğim ♥️♥️♥️💋
Ulan ben yorum yapmışdım nerde😂. Yine diyem. Çok çok güzel yapmışsın. Bayıldım ❤
Ya yt upppa kafayı yemiss
@AurorasssJ1 anlamdım 😅
@@AurorasssJ1 benim yorumumuda son short videoya yüklemişdi sildimm vlvlvov
İstek alıyorsan arabada yer kalmayınca kucağına oturursun gibisinden bir şey yaparmısın seninki nasıl olur merak ediyorumda yapmazsanda yinede teşekkürler ❤
O tarz bir şey kurgudan geçebilir
Ama sadece ona özel kurgu yazamam
Mesela bir kurguda bir olay vardır kucağına oturuyordur olabilir ama sadece kucağa oturur gibisinden yazmam:)
Özel bölüm gelmiş ilk bölümü okuyun yazmışsın bulamadım offf yaa
İlk bölüm bu zaten
Hamilelik ilk bölüm bu
Ama eğer tam anlamak istiyorsan oynatma listeme bak sırasıyla okuyabilirsin
Harikaa yaaa
Ya off bu aptal sınavlar yüzünden helenimin hikayesini okuyamadım off😡.
Çok güzel olmuş hikaye eline emeyine sağlık gülüm 💖💖💖
Adım Helen degil Helin
Sağol
@AurorasssJ1 🤦 ben Helin yazmıştım mal yt deyişmiş tanıyorum ben seni ama galiba sen beni unutmuşsun😢😢😢😞
@@Black_Quenn-tae Yok güzelim
@@AurorasssJ1 biliyorum yıldızım ⭐⭐✨
Ay sonundaa
Ayy devamı hızlı gelsin lütfen
200+ like oldu bebeğim decamı geliyor muuu?🤍🪐
@@BillieBossa_Nova Gelecek
Cok guzel yaziyorsuun cok hos
ÇILDIRDIM MUKEMMEL
Geldimmmm
Aşırı güzel yaa
Her zamankii gibi mükemmelll
Acep Robert'e ne olacakk🤠
🫣
Bencede devamı gelmeliii öhmmm
Ya şey diyicegim kurgu fikirleri icin bir topluluk vardi ona mi yazmam gerek aklima gelen bir fikri
Tam hatirlayamadim ama bilemiyorum yani
Güzelim istek mi fikir mi
@@AurorasssJ1 istek kurgu
@@Abcdefahsen Buyur yaz buraya bakayım fikire
@@AurorasssJ1 dünyaca ünlü olan futbolcu sevgilinin maçına gidersin
Harika🫀🫀
İlk bölüm nerde
Oynatma listemde mevcut
Motorcu kurgusu diye ilk bölüm yok birden fazla bölüm var sırasıyla okuyabilirsin
Yaaaa hikayeyi hissettirme konusunda çok iyisin güzelimm bayıldımm🐚💫
Sonu çok tatlı bittii yaa 🤭💕
Ellerine saglikk bebegimm
Asiri güzelellelellll asiri iyi özlemisimm
Ya ben görememiştim dünn ama gene mükemmel olmuş canım ✨