✍️•Yazar~Jeonxliss 🔊•Lütfen hikayeni okuduktan sonra hikayenin son partında aşağı kısmı okuyun. ⛓️•Hikaye sadece hayal ürünüdür. ⛓️•Oppacı biri değilim. Eğlence amaçlı yazıyorum. ⛓️•Karakterler kurgusaldır. ⛓️•Özneldir. Bu kurguya daha önce hiç bir yerde rastlamadım. Alacaksanız *cr* verin lütfen. Teşekkürler. ⛓️•Yazım hataları varsa affola. (Aksanım farklı olduğu için bazı kelimeleri yanlış yaza bilirim..) ⛓️•İyi okumalar, efenim... "Geçmişinden yaralı olan acımasız katil kadın, örgüt liderinin tek zaafı olur.." ~[P.6] •Jeon Jungkook~27 •Park Elicia~25 ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• *Önceki bölümden kesit* "Holdingi size devr ediyorum. Ben yine de ortak olarak kalacağım. Ama şirketin başına sizin geçmenizi istiyorum." dediğinde diğer ortakların şaşkın ve kızgın bakışlarına maruz kalmıştı. Bunu umursamadan elini Aidana uzattığında Aidan elindeki çantadan dosyanı çıkararak Jungkooka verdi. Jungkook ayağa kalkarak bana doğru ilerledi ve dosyanı önüme uzattı. "Tek bir şartla." her bir kelimenin üzerini bastırarak konuşmuştu. Elindeki dosyanı çekip aldım. Dosyanı açıp okuduğumda büyük bir sinir ve şaşkınlık dalgası etrafımı sardı. Çünkü dosyada evlilik sözleşmesi vardı. Sinirli bakışlarımı ona çevirdiğimde üzerime doğru eğilerek dudaklarını kulağımla aynı hizaya getirmişti. "Evlen benimle." fısıltı ile çıkan sesi ve söyledikleri beni daha da şaşkınlığa uğratmıştı. Dosyanı hızla Jungkookun eline tutuşturmuştum. "Toplantı bitmiştir." hızla söylediklerimden sonra odadan bir hışımla çıkmıştım. Ama bu büyük bir yanılgıydı.. çünkü, odadan çıktığım an belime dayanan namlunun soğukluğunu hiss etmiştim... ••••••••••••••••••• _Elicianın anlatımı ile.._ Namlunun hissiyatı yatmış katil hislerimi yeniden uyandırdığında, ellerim karincalanmağa başladı. Arkamda olan adam kulağıma fısıldadı. "Bizimle geliyorsun. Sakın hareket etme, ses çıkarma. Canın elimdekine bağlı ona göre." İçimdeki kana susayan canavar buna sinsice güldü. Başımı yavaşça salladığımda adam silahı belime daha fazla bastırarak yönünü değiştirdi. Daha doğrusu, çalıştı. Çünkü döndüğü an dirseğimi sertçe yüzüne geçirdim ve boşlukla sendelediğinde elindeki silahı hızla aldım. Ayağımı kaldırarak karnına sert bir tekme geçirdiğimde kan tükürerek yere düştü. Sanırım bir az sert bir tekme olacak ki, topuklumun iti ucu göğüsünün ortasına kanlı bir iz bırakmıştı. Yavaş adımlarla yanına gittiğimde çalışanlara gözükmemek için adamı lavoboya sürükledim ve kapıyı kilitledim. İçeride hiç kimsenin olmadığına emin olduktan sonra yeniden adamın yanına döndüm. Hala acı ile başı kapıya yaslı bir şekilde oturuyordu. Yanına çömeldiğimde dikkatli bakışlarımın merkezindeydi. Sağ elimdeki silahın ucunu çenesine yavaşça sürttüğümde gözlerinde yer alan korku dudaklarımın kıvrılmasını sağladı. "Seni buraya kim yolladı?" dedim ürkünç bir sakinlikte olan sesimle. "S-söyleyemem." dedi titrek sesiyle. Gözlerine yerleşmiş olan korku beni yeterince memnun etmişti. Dudaklarımı aşağı sarkıttım. "Tamam. Zor yol istiyorsun, anladım." ayağa kalkıp tuvalet aynasının önüne geçtim ve yumruğumu sert bir şekilde aynaya geçirdim. Ayna parçalandığında içinden en büyük parçayı elime alarak adama yakınlaştım. Parçayı sertçe karnına sapladığıma acıyla bağırdı. Daha da ileri ittiğimde karnında orta büyüklükte bir yarık açtım. Adam ellerini saçlarıma geçirmek için el attığında ellerini hızlı bir şekilde tutarak ters çevirdim. Kırılma sesi geldiğinde adam yeniden acı ile haykırdı. "Ellerinle saçımı çekmek ha? Acemi olduğun her halinden belli. Şimdi söyle s!ktiğimin ismini!" dedim sertçe. "Eğer diğer cam parçalarını her tarafına montelememi istemiyorsan söyle. Daha acısız bir ölümle taçlandıracağım seni, söz." "Vladimir Romanov." dedi kekeleyerek. Ayağa kalktığımda bir kaç adım gerileyerek susturucu takılı silahı adamın kalbine doğru isabetledim. "Merak etme. Acısız olacak." dedim ruhsuz sesimle. Silahı ateşledim. Susturucu takılı olduğu için ses çıkmadı. Adam saniyeler içinde titreyerek son nefesini verdi. Yüzüm diğer aynaya döndüğünde koluma sıçrayan kanı fark ettim. Ben böyleydim. Kana susamış biriydim. Bu takıntılığım geçerdi, belki...kimi kandırıyordum ki. On yaşımdan beri peşimi bırakmayan kana susamışlığım şimdimi bırakacak? Trajikomikti.. Sanki saniyeler önce adam @ldürmemiş gibi sakince kolumdaki ve sağ parmak boğumlarımdaki kanı yıkadım. Topuklu ayakkabılarımı ayağımdan çıkararak altlarını yıkadım. Şirket zeminini kanla kirletmek istemezdim. Her tarafımı temizledikten sonra, çantamdan rujumu çıkararak dudağıma sürdüm ve saçımı düzelterek dışarı çıktım. Tuvalet kapısının üzerindeki tabelanı 'bir süre hizmete kapalıdır.' yazısı görülen kısmına çevirdim. Kapıyı kilitledikten sonra anahtarı çantama attım. Burayı gece temizlemem gerekecekti. Asansöre bindiğimde kafamda hala tek bir isim dolaşıyordu. Vladimir Romanov. Kimdi bu adam? En önemlisi benden ne istiyordu? Asansör birinci katta durduğunda indim ve çıkışa doğru gittim. Beni gören vale hızla arabamın anahtarını bana verdi. Anahtarı aldığımda bu valenin içeri girdiğim an anahtarı verdiğim vale olmadığını fark ettim. Anahtarı alarak arabama bindiğimde bakışlarım karşımdaki arabaya kaymıştı. Jungkookun arabası. Demek ki, hala şirketdeydi. Arabamı çalıştırdığımda gaza kökleyerek eve doğru sürdüm.. Yirmi dakika geçmişti. Evime giden yolda arkamdan beni takip eden bir arabanın olduğunu fark etmiştim. Şimdi ise beni takip edenlerin kafasını karışdırmak için dolambaçlı yollardan gidiyordum. "S!keyim ya." dedim sitemle. Başım ağrıyordu. Herifler peşimi bırakmıyordu. Ateş açmak isterdim ama insan çoğunluğu olan bir yoldaydım. Telefonum çalınmağa başladığında tanımadığım bir numara olduğunu gördüm. Kapattım ama yeniden çaldığında dayanamayarak açtım. "Alo?" dedim sorgulayarak. "Arabanda bir düzenek var ve tam dört dakika yirmi beş saniye sonra patlayacak. Arabayı kenara çek ve oradan uzaklaş." dedi ve telefonu yüzüme kapattı tanımadığım bir ses. Başımı arabayı yoklamak için çevirdiğimde kendi koltuğumun altında bir şeyler olduğunu hiss ettim. Ne zamandır buradaydı? Niye fark etmemiştim? "Lanet olsun!" Karşıma açık arazi çıktığında arabamı son sürat açıklık tarafa sürdüm. Çok az kalmıştı. Arabamı hızla durdurup içinden çıktım ve koştum. Hızlı koşuyordum, lakin ben çok fazla uzaklaşamadan araba patladı. Büyük patlama beni etkisi altına alarak uzağa fırlattı. Yoğun metal yanığı kokusu etrafımı sardı. Bilincim yavaşça kapanmağa başladığında iki çift ayakkabı gördüm. Biri kadın, diğeri ise erkek ayakkabısıydı. "Онa умер?" (Öldü mü?) dedi erkek olan. "Я так не думаю." (Sanmam.) dedi kadın. Emin olmak için eğilip nabzımı kontrol ettiğinde artık bilincimi daha fazla açık tutamamış ve yoğun ateş kokusuyla kendimi karanlığa bırakmıştım...
DEVAM 1. Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda öksürmeğe başladım. Ateşin isli kokusu hala burnumdaydı. Gözlerim tamamen açıldığında etrafa baktım. Depo gibi bir yerdeydim. Ellerim ve ayaklarım sandalyeye bağlanmıştı. Açmak için uğraştığımda ipi boşaltmıştım. Bir az daha uğraşarsam açılacaktı. Deponun kapısı büyük bir sesle açıldığında yüzüme vuran ışıkla gözlerimi kıstım. İçeriye üç kişi girdi. Üçü de seri adımlarla önümde durduklarında beni izliyorlardı. "Добро пожаловать, дорогая Элисия." (Hoş bulduk, sevgili Elicia.) dedi kalın bir erkek sesi. Bakışlarımı yukarı kaldırdığımda önümdeki adama baktım. Arkasındaki diğer ikisini tanıyordum. Kadın ve erkek. Konuşmalarını duymuştum. "Где я?" (Neredeyim ben?) dedim soğuk sesimle. "Ты в Москве." (Moskvadasın.) dedi önümde duran adam. Ne demek Moskvadayım? Kaç saatir uyuyorum ben? " Я хотел бы увидеть тебя при нормальных обстоятельствах, но ты заставил меня это сделать. Если бы я не взорвал твою машину, ты бы никогда не встретил меня. Мне пришлось взорвать вашу бомбу, потому что вы заметили, что мои люди преследуют вас, и это еще больше усложнило мою работу. Вы спали десять часов из-за взрыва." (Seninle normal şartlarda tanışmak isterdim ama bunu yapmak zorunda kaldım. Eğer arabanı havaya uçurmasaydım benimle asla tanışmayacaktın. Adamlarımın seni takip ettiğini fark ettiğin için işimi zorlaştırdın, bu yüzden bombanı patlatmak zorunda kaldım. Patlamanın etkisi üzerine on saattir uyuyordun) dedi. Duyduklarımı idrak etmeğe çalışarak karşımdakileri inceliyordum. Önümdeki adam baş işareti verdiğinde arkasında olan kadın arkama geçerek ipleri açtı. Bileğimi sıkan ipler açıldığında rahat bir nefes verdim. Yavaşça ayağa kalktığımda, ip ayaklarımı sıktığı için topukluların üstünde durmak zor oldu ama dengemi sağladığımda adamın önünde durdum. Dudağımda sinsi bir gülüş belirdi. "Владимир Романов." (Vladimir Romanov.) dedim kendimden emin bir sesle. Adamın dudağı yukarı doğru kıvrıldı ve başı ile dışarını işaret etti. Hepsi çıkmağa başladığında ben de arkaları ile gitdim. Hala Moskvada olmamın şokunu yaşıyordum ama bunu dışarı yansıtmadım. Kadın ve erkek ayrı arabaya bindiğinde Vladimir beni kendi arbasına bindirdi. Aracın arka koltuğuna oturduğumuzda koruma aracı çalıştırdı. Vladimir cebinden sigara çıkardığında uzanarak içinden bir tane aldım ve Vladimirin uzattığı çakmakla yaktım. Sigaradan derin bir nefes çektiğimde bakışlarım dikkatli bir şekilde Vladimirin üzerinde geziyordu. "Üzerime gönderdiğin adamın şu an şirketimin tuvaletinde kurumakta." dedim mavi gözlerinin içine bakarak. Bu herifte şeytan tüyü olmalıydı. Çekici bir herifti. "Onu #ldürmekte iyi yaptın. Başaramayacağını bile bile onu senin yanına gönderdim. Halledeceğini biliyordum." "Benden ne istiyorsun?" dedim rus aksanımla. "Sadece bir ortaklık diyelim buna sevgili Elicia." dedi. "Ben her zaman tek çalışırım. Beni istediğine göre bunu da biliyor olmalısın, Vladimir." dedim sertçe. "Hadi ama Elicia. Yoksa Jeon Jungkook sana gerçekleri anlatmadımı?" alaylı ifadesiyle beni süzüyordu. Söyledikleri ile kaşlarım çatıldı. "Bak ne halt ediyorsan umurumda değil. Beni kendi safına çekmek istiyorsun. Bunu gözlerinden okuya biliyorum. Hayatım seni ilgilendirmez." Yüzünde hala alaylı ifadesini koruyordu. Neredeyse kırk dakikalık bir yolculuğun ardından büyük bir eve gelmiştik. Ev dört katlı rus imaretine benziyordu. Arabadan indiğimde Vladimiri beklemeden bahçeye doğru yürüdüm. "Evim hoşunamı gitti?" sırıtarak bana baktı Vladimir. Göz devirdim. "Bu güzel evin senin gibi bir sahibi olması çok kötü bence." alaylı ifademle yüzündeki sırıtış daha da büyüdü. "Başına geçmem gereken bir şirket var ama şuan bir rus mafyası tarafından arabama aktiv bomba konuldu, kaçırıldım ve uyutulduğum sırada gizlice Rusyaya getirildim. Uyandığımda ise kirli ve küf kokulu bir depoda uyandım ve şimdiki durağım rus mafyasının dört katlı evi! Ne hoş!" "Böyle söyleme. Bence gayet iyi bir iş çıkardım. Yoksa burada olmazdın bebeğim." Hayretle yüzüne baktığımda bu sefer ciddi ciddi güldü. Kapının önündeki korumalar dönüp patronlarına baktığında şaşkınlıklarını gizleyemediler. "Senin yüzünden kaç bin dolarlık maseratim heba oldu." "Özür niyetine en pahalı maserati yarın karşında olacak, bebeğim." Bu adam nasıl böyle ciddiyetsiz ola bilirdi?! Ben bile bu adam kadar ciddiyetsiz değildim.
DEVAM 2. _İsterseniz bu kısımdan şarkını __03:01__ kısmına getirin._ Evinin içine girdiğimizde evin içinin dışından daha güzel olduğunu gördüm. "Buranı kim inşa ettiyse onu kendi evime çağıracağım. Çok güzel dekorasyonlar yapmış." Arkamdan gelen Vladimir yanıma geçtiğinde o da etrafı inceledi. Sanki hiç burda yaşamıyormuş gibiydi. "Evet. Bu evi seni Rusyaya getirdiğim gün aldım. Nasıl ama? Güzelmiş." "Yuh artık! Rus mafyaları ruh hastası demişlerdi de inanmamıştım. Ama şimdi görüyorum ki, gerçekten doğruymuş." dedim şaşkınca. Vladimirin çalışma odasına geçtiğimizde kendimi üçlü koltuklara attım. "Pis cimri. İnsan ilk önce duşa gönderir ya! Kaç gündür aynı kiyafetleyim. Kir pasak içindeyim." Nedense bu adamdan kötü bir enerji almamıştım. Gülerek dosyalarında olan bakışlarını bana çevirdi. "Birazdan gidersin. Bir şey konuşacağım seninle." Yüz ifadem hızla toparlandığında ayağa kalktım. Çalışma odasının kenarında içki dolabı vardı. Bardak çıkararak kendime sert bir viski döktüm. Yeniden üçlü koltuğa oturduğumda bakışlarımı ona çevirdim. Onun da yüz ifadesi değişmişti. Bir şey söyleyecekti ve bu benim hiç hoşuma gitmeyecekti. Biliyordum. "Elicia.." dedi başlayarak. "Senin hayatın çoktan planlandı." dedi bana. Yüzüne bir şey anlamayarak baktım. "Ne demek istiyorsun?" yüzümde sorgular bir ifade hakimdi. "Senin gerçek ailen başka Elicia. Sen doğduktan sonra annen ve babanın elinden alındın. Sen doğduğun an seni zaten katil yapacaklardı. Öldürdüğün hakim, aslında senin baban değildi. Hatta..aslında o hiç ölmedi." dedi yüzüme bakarak. Yüz ifadem saniyeler içinde değiştiğinde olanlara anlam veremiyordum. Bu...nasıl ola bilirdi? Böyle bir şey mümkünmüydü? "Hayır. Yalan söylüyorsun. Onu kendi ellerimle öldürdüm Vladimir. Bıçakladım." "Ben de öyle düşündüm Elicia. Onu bıçakladın. Ama aslında öldürdüğün hakimin ikiz kardeşiydi. O gün uluslararası konseyde bir oylama yapıldı. Artık senin katil olman için biri gönüllü olacaktı ve bu hakimin kardeşi oldu. Aslında küçükken yaşadığın her şey bir kurmacadan ibaretti. Hepsi sen daha doğmadan plana göre ilerlemişti. Üvey annenin hapse girmesi, gerçek olduğunu sandığın ama aslında üvey olan babanın sana uyguladığı şiddetler, gerçek sandığın annenin gözünün önünde ölmesi..hepsi bir kurmacaydı." Duyduklarımı algılayamıyordum. Hızla ayağa kalktığımda elimdeki şişe yere düşerek parçalandı. Beynimde dolaşan bu bilgiler bir birine girmişti ve ben onlara ayıramıyordum. "Hayır.." dedim başımı hızla sallayarak. "Jeon Jungkook bunların hepsini biliyordu, Elicia. Hatta onun babası bile. Babası bile uluslararası konseyde vardı. Senin katil kararın onun elinden bile geçti. Sen o gün hakimin ikiz kardeşini öldürüp suçu üvey annene atıp kaçtığında, salıncakta oturduğun an Jeon Hyung so'nun oraya gelmesini tesadüfmü sanıyorsun? Hayır. Bunların hiç biri tesadüf değildi, Elicia. Hatta hepsi yıllar önceden planlandı. Jeon Hyung so sana bu gerçekleri anlatmak istedi ama canından oldu. Konseyin başkanı Min Hyung onu oğlunu öldürmekle tehtid ediyordu. Sonunda ise kendisi öldü. Onu hiç kimse öldürmedi Elicia. O kendi canına kıydı ama bunu bile sanki biri onu öldürmüş gibi göstermek için yaptı. Bu yüzden Jeon Jungkook sen olayları araştırma diye seni dört gün boyunca uyuttu. Çünkü biliyordu.. bu işin peşini bırakmayacağını biliyordu, Elicia. Sen başından beri aslında hiç kimsenin umurunda olmadın. Eğitim gördüğün yer bile konsey adamlarıyla doluydu. Neden en ağır eğitimleri sen gördün sanıyorsun? Çünkü seçilmiştin. Bunu Jeon Jungkokta biliyordu. Neden seni ortağı yaptı sanıyorsun, çünkü seni daha yakınında tutup kurul üyelerinin bu işi nasıl başardığını inceliyordu. O eğitimde hayatına giren her kes planlı kişilerdi..arkadaşın Aidan bile..." anlattıkları bittiğinde şoka düşmüş ifademle ona bakıyordum. Yüzümde alaylı bir sırıtış oluştu. "Sana inanacağımı mı sanıyorsun gerçekten? Boş laflar yapıp beni kendi tarafınamı çekeceksin Vladimir? Öyleyse bu çabanı bırak, çünkü hiç bir işe yaramıyor." Vladimir yüzünü elleri ile sıvazladığında yeniden mavi gözlerini bana dikti. "Bunları biliyorum, çünkü babam da o konseydeydi Elicia. Hatta konseyin her konuştuklarını gizlice ses kaydına almıştı. Buraya gel, sana göstereceğim." Yanına gittiğimde bilgisayardan dosyalara girerek video açtı. Video başladığında karanlıktı. Sanırım cebindeydi. "O bir potansiyel katil. Mükemmel bir katil olacak. Hepimizin sayesinde. Farkında olmadan aslında kurul için çalışacak." diyordu bir adam. Yaşı en fazla ellilerinde olmalıydı. "Öğrenirse ne olacak peki? İntikam ala bilir." bu bir kadın sesiydi. Hayır.. bu ses yıllar önce gözümün önünde beni babamdan korumak için önüme atlayan annemin sesiydi... "Hayır. Asla öğrenemeyecek. Planımız o kadar kusursuz ki, asla öğrenemeyecek. İhtimali bile yüzde sıfır." dedi yeniden adam. Kurul başkanı Min Hyung bu olmalıydı. Vladimir ses kaydını kestiğinde yeniden yüzüme baktı. Sonra diğer kayda geçti. "Kız adamı öldürdü. Park köşesinde. Şimdi yanına gidiyorum." Bu ses...ihtiyarın sesiydi... Telefon konuşmasının kaydı olmalıydı. Bu sefer kendim uzanıp ses kaydını kapattım. Gözlerimi yumduğumda bütün yaşananlara anlam vermeğe çalıştım. Aslında etrafımdaki her kes her şeyi biliyordu ve hepsi beni parmaklarında oynatıyordu. Sağ gözümden bir damla yaş aşağı süzüldüğünde silmeğe gerek duymadım. Yaş bile sanki bana acıdığından yavaş yavaş süzülüyordu. Kimseye güvenemiyordum. Güvenecek hiç kimsem kalmamıştı. Her kes koca bir yalandan ibaretti ve ben bu yalandan nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Hepsi daha ben doğmadan ilmek ilmek işlenmiş ve beni çıkamayacağım dolambaçlı bir yola sokmuştu. Aslında yıllardır bana oyun oynayan birinin ölümüne ağlamıştım. Aslında yıllardır bana arkadaş olduğunu sandığım adama kendimden daha çok güvenmiştim ve aslında başından beri her şeyi bilip, beni incelemek için yanında tutan birine kendimden daha çok inanmıştım.. Selamlaaaaaaar. Sınır çabuk dolduğu için hikayeni tam düzenleyememiştim. Özürr🥲❤️ Hikaye nasıldı? Beğendinizmi? Bu arada bir şey söyleyeceğim asklarım.. Maalesef bu bölüm hikayenin sezon finaliydi.. bu seriye 1 aylık ara vermek istiyorum. Çünkü aklımda başka serilerde var. Bu hikaye devam ettiği için kanalda uzun süredir bu hikayeni paylaşıyordum. Eğer bir hikayeye başladıysam, konsept dışı olarak araya başka bir hikaye katmağı sevmiyorum. Umarım beni anlarsınız:) Hem de bir az heyecanlı kalmanızı istedim (boğacaksınız beni biliyorum😬)tahminlerime göre bu seri 12 parttan ibaret olacak. Altısı tamam. Diğer altısını ise bir aylık ara süreçten sonra atmağı düşünüyorum. Okuduğunuz için büyük tesekkür❤️
Acayip güzel birsey bu kurgu resmen ters köselerden olusuyor ilk defa böyle birsey okuyorum ve asik oldum diyebilirim baya yeteneklisin suan soktayim kurgunun basindan beri herseyin bir plan oldugu ucundan bile belli olmadi bu nasil bir yetenek
Ask lütfen bunu bölüm atarak final yap sonra yeni kurgu at lütfen hayatımda okuduğum en iyi kurgu ol bilir lütfen ben cok unutkan biriyim 1 ay sonra bu tamamileaklimdan cikcak lutfen bunun diger bolumlerinide at sonra yenisine baalarsin lutfen lutfen
Abi cidden çok güzel yazıyorsun anlamıyorum nasıl bu kadar az abonen var takip ettiğim bir sürü hayalet kanalı var ve onlarla aynı yazıyorsun yani aynı yazıyorsun derken konu veya tarz değil nasıl anlatsam başarılısın kalemin güzel ve hakettiğini alamıyorsun cidden tüm sanimiyetimle söylüyorum seri çok güzel ve daha fazlasını hakediyor en heyecanlı yerinde bitti 1 ay çabuk geçer inşallah sabırsızlıkla bekliyorum ellerine emeğine sağlık güzelimm çok güzel olmuş bu bölümde 💋
Suan soktayim nasil bu kadar iyi kurgu yapabilirsin konuya zaten diyecek birsey yok Ama bir dizi nasil bir insani kendisine ceker ya hergün bakiyorum yeni bölüm gelmis‘mi diye 😲😮💨🤔🤔🤔🤔😘🥰😍🫶🏻🫶🏻🫶🏻🫰🏻🫰🏻🫰🏻❤️🌸🌸💋😍🥰❤️❤️🔥🔥🫰🏻🫧🫧🫧💗💗
✍️•Yazar~Jeonxliss
🔊•Lütfen hikayeni okuduktan sonra hikayenin son partında aşağı kısmı okuyun.
⛓️•Hikaye sadece hayal ürünüdür.
⛓️•Oppacı biri değilim. Eğlence amaçlı yazıyorum.
⛓️•Karakterler kurgusaldır.
⛓️•Özneldir. Bu kurguya daha önce hiç bir yerde rastlamadım. Alacaksanız *cr* verin lütfen. Teşekkürler.
⛓️•Yazım hataları varsa affola. (Aksanım farklı olduğu için bazı kelimeleri yanlış yaza bilirim..)
⛓️•İyi okumalar, efenim...
"Geçmişinden yaralı olan acımasız katil kadın, örgüt liderinin tek zaafı olur.."
~[P.6]
•Jeon Jungkook~27
•Park Elicia~25
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
*Önceki bölümden kesit*
"Holdingi size devr ediyorum. Ben yine de ortak olarak kalacağım. Ama şirketin başına sizin geçmenizi istiyorum." dediğinde diğer ortakların şaşkın ve kızgın bakışlarına maruz kalmıştı. Bunu umursamadan elini Aidana uzattığında Aidan elindeki çantadan dosyanı çıkararak Jungkooka verdi. Jungkook ayağa kalkarak bana doğru ilerledi ve dosyanı önüme uzattı.
"Tek bir şartla." her bir kelimenin üzerini bastırarak konuşmuştu. Elindeki dosyanı çekip aldım.
Dosyanı açıp okuduğumda büyük bir sinir ve şaşkınlık dalgası etrafımı sardı. Çünkü dosyada evlilik sözleşmesi vardı.
Sinirli bakışlarımı ona çevirdiğimde üzerime doğru eğilerek dudaklarını kulağımla aynı hizaya getirmişti.
"Evlen benimle." fısıltı ile çıkan sesi ve söyledikleri beni daha da şaşkınlığa uğratmıştı.
Dosyanı hızla Jungkookun eline tutuşturmuştum.
"Toplantı bitmiştir." hızla söylediklerimden sonra odadan bir hışımla çıkmıştım.
Ama bu büyük bir yanılgıydı.. çünkü, odadan çıktığım an belime dayanan namlunun soğukluğunu hiss etmiştim...
•••••••••••••••••••
_Elicianın anlatımı ile.._
Namlunun hissiyatı yatmış katil hislerimi yeniden uyandırdığında, ellerim karincalanmağa başladı. Arkamda olan adam kulağıma fısıldadı.
"Bizimle geliyorsun. Sakın hareket etme, ses çıkarma. Canın elimdekine bağlı ona göre."
İçimdeki kana susayan canavar buna sinsice güldü. Başımı yavaşça salladığımda adam silahı belime daha fazla bastırarak yönünü değiştirdi. Daha doğrusu, çalıştı. Çünkü döndüğü an dirseğimi sertçe yüzüne geçirdim ve boşlukla sendelediğinde elindeki silahı hızla aldım.
Ayağımı kaldırarak karnına sert bir tekme geçirdiğimde kan tükürerek yere düştü. Sanırım bir az sert bir tekme olacak ki, topuklumun iti ucu göğüsünün ortasına kanlı bir iz bırakmıştı.
Yavaş adımlarla yanına gittiğimde çalışanlara gözükmemek için adamı lavoboya sürükledim ve kapıyı kilitledim. İçeride hiç kimsenin olmadığına emin olduktan sonra yeniden adamın yanına döndüm. Hala acı ile başı kapıya yaslı bir şekilde oturuyordu.
Yanına çömeldiğimde dikkatli bakışlarımın merkezindeydi. Sağ elimdeki silahın ucunu çenesine yavaşça sürttüğümde gözlerinde yer alan korku dudaklarımın kıvrılmasını sağladı.
"Seni buraya kim yolladı?" dedim ürkünç bir sakinlikte olan sesimle.
"S-söyleyemem." dedi titrek sesiyle. Gözlerine yerleşmiş olan korku beni yeterince memnun etmişti.
Dudaklarımı aşağı sarkıttım.
"Tamam. Zor yol istiyorsun, anladım." ayağa kalkıp tuvalet aynasının önüne geçtim ve yumruğumu sert bir şekilde aynaya geçirdim. Ayna parçalandığında içinden en büyük parçayı elime alarak adama yakınlaştım.
Parçayı sertçe karnına sapladığıma acıyla bağırdı. Daha da ileri ittiğimde karnında orta büyüklükte bir yarık açtım. Adam ellerini saçlarıma geçirmek için el attığında ellerini hızlı bir şekilde tutarak ters çevirdim. Kırılma sesi geldiğinde adam yeniden acı ile haykırdı.
"Ellerinle saçımı çekmek ha? Acemi olduğun her halinden belli. Şimdi söyle s!ktiğimin ismini!" dedim sertçe.
"Eğer diğer cam parçalarını her tarafına montelememi istemiyorsan söyle. Daha acısız bir ölümle taçlandıracağım seni, söz."
"Vladimir Romanov." dedi kekeleyerek.
Ayağa kalktığımda bir kaç adım gerileyerek susturucu takılı silahı adamın kalbine doğru isabetledim.
"Merak etme. Acısız olacak." dedim ruhsuz sesimle.
Silahı ateşledim. Susturucu takılı olduğu için ses çıkmadı. Adam saniyeler içinde titreyerek son nefesini verdi.
Yüzüm diğer aynaya döndüğünde koluma sıçrayan kanı fark ettim. Ben böyleydim. Kana susamış biriydim. Bu takıntılığım geçerdi, belki...kimi kandırıyordum ki. On yaşımdan beri peşimi bırakmayan kana susamışlığım şimdimi bırakacak? Trajikomikti..
Sanki saniyeler önce adam @ldürmemiş gibi sakince kolumdaki ve sağ parmak boğumlarımdaki kanı yıkadım. Topuklu ayakkabılarımı ayağımdan çıkararak altlarını yıkadım. Şirket zeminini kanla kirletmek istemezdim.
Her tarafımı temizledikten sonra, çantamdan rujumu çıkararak dudağıma sürdüm ve saçımı düzelterek dışarı çıktım. Tuvalet kapısının üzerindeki tabelanı 'bir süre hizmete kapalıdır.' yazısı görülen kısmına çevirdim. Kapıyı kilitledikten sonra anahtarı çantama attım. Burayı gece temizlemem gerekecekti.
Asansöre bindiğimde kafamda hala tek bir isim dolaşıyordu. Vladimir Romanov. Kimdi bu adam? En önemlisi benden ne istiyordu?
Asansör birinci katta durduğunda indim ve çıkışa doğru gittim. Beni gören vale hızla arabamın anahtarını bana verdi. Anahtarı aldığımda bu valenin içeri girdiğim an anahtarı verdiğim vale olmadığını fark ettim.
Anahtarı alarak arabama bindiğimde bakışlarım karşımdaki arabaya kaymıştı. Jungkookun arabası. Demek ki, hala şirketdeydi. Arabamı çalıştırdığımda gaza kökleyerek eve doğru sürdüm..
Yirmi dakika geçmişti. Evime giden yolda arkamdan beni takip eden bir arabanın olduğunu fark etmiştim. Şimdi ise beni takip edenlerin kafasını karışdırmak için dolambaçlı yollardan gidiyordum.
"S!keyim ya." dedim sitemle.
Başım ağrıyordu. Herifler peşimi bırakmıyordu. Ateş açmak isterdim ama insan çoğunluğu olan bir yoldaydım.
Telefonum çalınmağa başladığında tanımadığım bir numara olduğunu gördüm. Kapattım ama yeniden çaldığında dayanamayarak açtım.
"Alo?" dedim sorgulayarak.
"Arabanda bir düzenek var ve tam dört dakika yirmi beş saniye sonra patlayacak. Arabayı kenara çek ve oradan uzaklaş." dedi ve telefonu yüzüme kapattı tanımadığım bir ses.
Başımı arabayı yoklamak için çevirdiğimde kendi koltuğumun altında bir şeyler olduğunu hiss ettim. Ne zamandır buradaydı? Niye fark etmemiştim?
"Lanet olsun!"
Karşıma açık arazi çıktığında arabamı son sürat açıklık tarafa sürdüm. Çok az kalmıştı. Arabamı hızla durdurup içinden çıktım ve koştum. Hızlı koşuyordum, lakin ben çok fazla uzaklaşamadan araba patladı. Büyük patlama beni etkisi altına alarak uzağa fırlattı. Yoğun metal yanığı kokusu etrafımı sardı. Bilincim yavaşça kapanmağa başladığında iki çift ayakkabı gördüm. Biri kadın, diğeri ise erkek ayakkabısıydı.
"Онa умер?" (Öldü mü?) dedi erkek olan.
"Я так не думаю." (Sanmam.) dedi kadın.
Emin olmak için eğilip nabzımı kontrol ettiğinde artık bilincimi daha fazla açık tutamamış ve yoğun ateş kokusuyla kendimi karanlığa bırakmıştım...
DEVAM 1.
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda öksürmeğe başladım. Ateşin isli kokusu hala burnumdaydı. Gözlerim tamamen açıldığında etrafa baktım. Depo gibi bir yerdeydim. Ellerim ve ayaklarım sandalyeye bağlanmıştı. Açmak için uğraştığımda ipi boşaltmıştım. Bir az daha uğraşarsam açılacaktı.
Deponun kapısı büyük bir sesle açıldığında yüzüme vuran ışıkla gözlerimi kıstım. İçeriye üç kişi girdi. Üçü de seri adımlarla önümde durduklarında beni izliyorlardı.
"Добро пожаловать, дорогая Элисия." (Hoş bulduk, sevgili Elicia.) dedi kalın bir erkek sesi.
Bakışlarımı yukarı kaldırdığımda önümdeki adama baktım. Arkasındaki diğer ikisini tanıyordum. Kadın ve erkek. Konuşmalarını duymuştum.
"Где я?" (Neredeyim ben?) dedim soğuk sesimle.
"Ты в Москве." (Moskvadasın.) dedi önümde duran adam.
Ne demek Moskvadayım? Kaç saatir uyuyorum ben?
" Я хотел бы увидеть тебя при нормальных обстоятельствах, но ты заставил меня это сделать. Если бы я не взорвал твою машину, ты бы никогда не встретил меня.
Мне пришлось взорвать вашу бомбу, потому что вы заметили, что мои люди преследуют вас, и это еще больше усложнило мою работу. Вы спали десять часов из-за взрыва." (Seninle normal şartlarda tanışmak isterdim ama bunu yapmak zorunda kaldım.
Eğer arabanı havaya uçurmasaydım benimle asla tanışmayacaktın. Adamlarımın seni takip ettiğini fark ettiğin için işimi zorlaştırdın, bu yüzden bombanı patlatmak zorunda kaldım. Patlamanın etkisi üzerine on saattir uyuyordun) dedi.
Duyduklarımı idrak etmeğe çalışarak karşımdakileri inceliyordum. Önümdeki adam baş işareti verdiğinde arkasında olan kadın arkama geçerek ipleri açtı. Bileğimi sıkan ipler açıldığında rahat bir nefes verdim.
Yavaşça ayağa kalktığımda, ip ayaklarımı sıktığı için topukluların üstünde durmak zor oldu ama dengemi sağladığımda adamın önünde durdum. Dudağımda sinsi bir gülüş belirdi.
"Владимир Романов." (Vladimir Romanov.) dedim kendimden emin bir sesle.
Adamın dudağı yukarı doğru kıvrıldı ve başı ile dışarını işaret etti. Hepsi çıkmağa başladığında ben de arkaları ile gitdim. Hala Moskvada olmamın şokunu yaşıyordum ama bunu dışarı yansıtmadım.
Kadın ve erkek ayrı arabaya bindiğinde Vladimir beni kendi arbasına bindirdi. Aracın arka koltuğuna oturduğumuzda koruma aracı çalıştırdı.
Vladimir cebinden sigara çıkardığında uzanarak içinden bir tane aldım ve Vladimirin uzattığı çakmakla yaktım. Sigaradan derin bir nefes çektiğimde bakışlarım dikkatli bir şekilde Vladimirin üzerinde geziyordu.
"Üzerime gönderdiğin adamın şu an şirketimin tuvaletinde kurumakta." dedim mavi gözlerinin içine bakarak. Bu herifte şeytan tüyü olmalıydı. Çekici bir herifti.
"Onu #ldürmekte iyi yaptın. Başaramayacağını bile bile onu senin yanına gönderdim. Halledeceğini biliyordum."
"Benden ne istiyorsun?" dedim rus aksanımla.
"Sadece bir ortaklık diyelim buna sevgili Elicia." dedi.
"Ben her zaman tek çalışırım. Beni istediğine göre bunu da biliyor olmalısın, Vladimir." dedim sertçe.
"Hadi ama Elicia. Yoksa Jeon Jungkook sana gerçekleri anlatmadımı?" alaylı ifadesiyle beni süzüyordu.
Söyledikleri ile kaşlarım çatıldı.
"Bak ne halt ediyorsan umurumda değil. Beni kendi safına çekmek istiyorsun. Bunu gözlerinden okuya biliyorum. Hayatım seni ilgilendirmez."
Yüzünde hala alaylı ifadesini koruyordu.
Neredeyse kırk dakikalık bir yolculuğun ardından büyük bir eve gelmiştik. Ev dört katlı rus imaretine benziyordu. Arabadan indiğimde Vladimiri beklemeden bahçeye doğru yürüdüm.
"Evim hoşunamı gitti?" sırıtarak bana baktı Vladimir.
Göz devirdim. "Bu güzel evin senin gibi bir sahibi olması çok kötü bence." alaylı ifademle yüzündeki sırıtış daha da büyüdü.
"Başına geçmem gereken bir şirket var ama şuan bir rus mafyası tarafından arabama aktiv bomba konuldu, kaçırıldım ve uyutulduğum sırada gizlice Rusyaya getirildim. Uyandığımda ise kirli ve küf kokulu bir depoda uyandım ve şimdiki durağım rus mafyasının dört katlı evi! Ne hoş!"
"Böyle söyleme. Bence gayet iyi bir iş çıkardım. Yoksa burada olmazdın bebeğim."
Hayretle yüzüne baktığımda bu sefer ciddi ciddi güldü. Kapının önündeki korumalar dönüp patronlarına baktığında şaşkınlıklarını gizleyemediler.
"Senin yüzünden kaç bin dolarlık maseratim heba oldu."
"Özür niyetine en pahalı maserati yarın karşında olacak, bebeğim."
Bu adam nasıl böyle ciddiyetsiz ola bilirdi?! Ben bile bu adam kadar ciddiyetsiz değildim.
DEVAM 2.
_İsterseniz bu kısımdan şarkını __03:01__ kısmına getirin._
Evinin içine girdiğimizde evin içinin dışından daha güzel olduğunu gördüm.
"Buranı kim inşa ettiyse onu kendi evime çağıracağım. Çok güzel dekorasyonlar yapmış."
Arkamdan gelen Vladimir yanıma geçtiğinde o da etrafı inceledi. Sanki hiç burda yaşamıyormuş gibiydi.
"Evet. Bu evi seni Rusyaya getirdiğim gün aldım. Nasıl ama? Güzelmiş."
"Yuh artık! Rus mafyaları ruh hastası demişlerdi de inanmamıştım. Ama şimdi görüyorum ki, gerçekten doğruymuş." dedim şaşkınca.
Vladimirin çalışma odasına geçtiğimizde kendimi üçlü koltuklara attım.
"Pis cimri. İnsan ilk önce duşa gönderir ya! Kaç gündür aynı kiyafetleyim. Kir pasak içindeyim."
Nedense bu adamdan kötü bir enerji almamıştım.
Gülerek dosyalarında olan bakışlarını bana çevirdi.
"Birazdan gidersin. Bir şey konuşacağım seninle."
Yüz ifadem hızla toparlandığında ayağa kalktım. Çalışma odasının kenarında içki dolabı vardı. Bardak çıkararak kendime sert bir viski döktüm. Yeniden üçlü koltuğa oturduğumda bakışlarımı ona çevirdim.
Onun da yüz ifadesi değişmişti. Bir şey söyleyecekti ve bu benim hiç hoşuma gitmeyecekti. Biliyordum.
"Elicia.." dedi başlayarak.
"Senin hayatın çoktan planlandı." dedi bana.
Yüzüne bir şey anlamayarak baktım.
"Ne demek istiyorsun?" yüzümde sorgular bir ifade hakimdi.
"Senin gerçek ailen başka Elicia. Sen doğduktan sonra annen ve babanın elinden alındın. Sen doğduğun an seni zaten katil yapacaklardı. Öldürdüğün hakim, aslında senin baban değildi. Hatta..aslında o hiç ölmedi." dedi yüzüme bakarak.
Yüz ifadem saniyeler içinde değiştiğinde olanlara anlam veremiyordum. Bu...nasıl ola bilirdi? Böyle bir şey mümkünmüydü?
"Hayır. Yalan söylüyorsun. Onu kendi ellerimle öldürdüm Vladimir. Bıçakladım."
"Ben de öyle düşündüm Elicia. Onu bıçakladın. Ama aslında öldürdüğün hakimin ikiz kardeşiydi. O gün uluslararası konseyde bir oylama yapıldı. Artık senin katil olman için biri gönüllü olacaktı ve bu hakimin kardeşi oldu.
Aslında küçükken yaşadığın her şey bir kurmacadan ibaretti. Hepsi sen daha doğmadan plana göre ilerlemişti.
Üvey annenin hapse girmesi, gerçek olduğunu sandığın ama aslında üvey olan babanın sana uyguladığı şiddetler, gerçek sandığın annenin gözünün önünde ölmesi..hepsi bir kurmacaydı."
Duyduklarımı algılayamıyordum. Hızla ayağa kalktığımda elimdeki şişe yere düşerek parçalandı. Beynimde dolaşan bu bilgiler bir birine girmişti ve ben onlara ayıramıyordum.
"Hayır.." dedim başımı hızla sallayarak.
"Jeon Jungkook bunların hepsini biliyordu, Elicia. Hatta onun babası bile. Babası bile uluslararası konseyde vardı. Senin katil kararın onun elinden bile geçti.
Sen o gün hakimin ikiz kardeşini öldürüp suçu üvey annene atıp kaçtığında, salıncakta oturduğun an Jeon Hyung so'nun oraya gelmesini tesadüfmü sanıyorsun? Hayır. Bunların hiç biri tesadüf değildi, Elicia. Hatta hepsi yıllar önceden planlandı.
Jeon Hyung so sana bu gerçekleri anlatmak istedi ama canından oldu. Konseyin başkanı Min Hyung onu oğlunu öldürmekle tehtid ediyordu.
Sonunda ise kendisi öldü. Onu hiç kimse öldürmedi Elicia. O kendi canına kıydı ama bunu bile sanki biri onu öldürmüş gibi göstermek için yaptı.
Bu yüzden Jeon Jungkook sen olayları araştırma diye seni dört gün boyunca uyuttu. Çünkü biliyordu.. bu işin peşini bırakmayacağını biliyordu, Elicia. Sen başından beri aslında hiç kimsenin umurunda olmadın.
Eğitim gördüğün yer bile konsey adamlarıyla doluydu. Neden en ağır eğitimleri sen gördün sanıyorsun? Çünkü seçilmiştin. Bunu Jeon Jungkokta biliyordu.
Neden seni ortağı yaptı sanıyorsun, çünkü seni daha yakınında tutup kurul üyelerinin bu işi nasıl başardığını inceliyordu. O eğitimde hayatına giren her kes planlı kişilerdi..arkadaşın Aidan bile..." anlattıkları bittiğinde şoka düşmüş ifademle ona bakıyordum.
Yüzümde alaylı bir sırıtış oluştu.
"Sana inanacağımı mı sanıyorsun gerçekten? Boş laflar yapıp beni kendi tarafınamı çekeceksin Vladimir? Öyleyse bu çabanı bırak, çünkü hiç bir işe yaramıyor."
Vladimir yüzünü elleri ile sıvazladığında yeniden mavi gözlerini bana dikti.
"Bunları biliyorum, çünkü babam da o konseydeydi Elicia. Hatta konseyin her konuştuklarını gizlice ses kaydına almıştı. Buraya gel, sana göstereceğim."
Yanına gittiğimde bilgisayardan dosyalara girerek video açtı. Video başladığında karanlıktı. Sanırım cebindeydi.
"O bir potansiyel katil. Mükemmel bir katil olacak. Hepimizin sayesinde. Farkında olmadan aslında kurul için çalışacak." diyordu bir adam. Yaşı en fazla ellilerinde olmalıydı.
"Öğrenirse ne olacak peki? İntikam ala bilir." bu bir kadın sesiydi. Hayır.. bu ses yıllar önce gözümün önünde beni babamdan korumak için önüme atlayan annemin sesiydi...
"Hayır. Asla öğrenemeyecek. Planımız o kadar kusursuz ki, asla öğrenemeyecek. İhtimali bile yüzde sıfır." dedi yeniden adam. Kurul başkanı Min Hyung bu olmalıydı.
Vladimir ses kaydını kestiğinde yeniden yüzüme baktı. Sonra diğer kayda geçti.
"Kız adamı öldürdü. Park köşesinde. Şimdi yanına gidiyorum." Bu ses...ihtiyarın sesiydi...
Telefon konuşmasının kaydı olmalıydı.
Bu sefer kendim uzanıp ses kaydını kapattım. Gözlerimi yumduğumda bütün yaşananlara anlam vermeğe çalıştım. Aslında etrafımdaki her kes her şeyi biliyordu ve hepsi beni parmaklarında oynatıyordu.
Sağ gözümden bir damla yaş aşağı süzüldüğünde silmeğe gerek duymadım. Yaş bile sanki bana acıdığından yavaş yavaş süzülüyordu.
Kimseye güvenemiyordum. Güvenecek hiç kimsem kalmamıştı. Her kes koca bir yalandan ibaretti ve ben bu yalandan nasıl çıkacağımı bilmiyordum.
Hepsi daha ben doğmadan ilmek ilmek işlenmiş ve beni çıkamayacağım dolambaçlı bir yola sokmuştu.
Aslında yıllardır bana oyun oynayan birinin ölümüne ağlamıştım. Aslında yıllardır bana arkadaş olduğunu sandığım adama kendimden daha çok güvenmiştim ve aslında başından beri her şeyi bilip, beni incelemek için yanında tutan birine kendimden daha çok inanmıştım..
Selamlaaaaaaar. Sınır çabuk dolduğu için hikayeni tam düzenleyememiştim. Özürr🥲❤️ Hikaye nasıldı? Beğendinizmi?
Bu arada bir şey söyleyeceğim asklarım..
Maalesef bu bölüm hikayenin sezon finaliydi.. bu seriye 1 aylık ara vermek istiyorum. Çünkü aklımda başka serilerde var. Bu hikaye devam ettiği için kanalda uzun süredir bu hikayeni paylaşıyordum. Eğer bir hikayeye başladıysam, konsept dışı olarak araya başka bir hikaye katmağı sevmiyorum. Umarım beni anlarsınız:) Hem de bir az heyecanlı kalmanızı istedim (boğacaksınız beni biliyorum😬)tahminlerime göre bu seri 12 parttan ibaret olacak. Altısı tamam. Diğer altısını ise bir aylık ara süreçten sonra atmağı düşünüyorum. Okuduğunuz için büyük tesekkür❤️
@@jeonxlissYaaaaa ama meraktan öldümmm😢😢😢
Ve nolursun yeni bölüm yakin bir zaman‘da gelebilir‘mi lütfen ❤❤❤❤❤❤❤❤
Yeni bolum gelsin guzel yazarim🫶🏼
Lütfen bi sonraki bölümü attıktan sonra sezon finali yaaaapppppppppp LÜTFEEENN
3 hafta keçti devam gelsin lütfeeen
Acayip güzel birsey bu kurgu resmen ters köselerden olusuyor ilk defa böyle birsey okuyorum ve asik oldum diyebilirim baya yeteneklisin suan soktayim kurgunun basindan beri herseyin bir plan oldugu ucundan bile belli olmadi bu nasil bir yetenek
Konusu ateşpareye benziyor
Ask lütfen bunu bölüm atarak final yap sonra yeni kurgu at lütfen hayatımda okuduğum en iyi kurgu ol bilir lütfen ben cok unutkan biriyim 1 ay sonra bu tamamileaklimdan cikcak lutfen bunun diger bolumlerinide at sonra yenisine baalarsin lutfen lutfen
@@jeonxliss oyy askm yerim senin yanaklarini tatlis tedekuurler bebis best yazarimsin
Abi cidden çok güzel yazıyorsun anlamıyorum nasıl bu kadar az abonen var takip ettiğim bir sürü hayalet kanalı var ve onlarla aynı yazıyorsun yani aynı yazıyorsun derken konu veya tarz değil nasıl anlatsam başarılısın kalemin güzel ve hakettiğini alamıyorsun cidden tüm sanimiyetimle söylüyorum seri çok güzel ve daha fazlasını hakediyor en heyecanlı yerinde bitti 1 ay çabuk geçer inşallah sabırsızlıkla bekliyorum ellerine emeğine sağlık güzelimm çok güzel olmuş bu bölümde 💋
Tek kelime ile MÜKEMMEL💝(yapıyorsun bu işi AŞK💋
Mükemmel olmuş🤌🏻 1 ay nasıl bekleyeceğiz askm ya😩 (neyse yeni kurgular atacağın için mutluyum. 1 ay beklerim o halde🥲💪🏻)
Çok güzel olmuş ellerine sağlık. Yeni bölüm ne zaman gelecek?❤
Bir kaç güne💜
Suan soktayim nasil bu kadar iyi kurgu yapabilirsin konuya zaten diyecek birsey yok Ama bir dizi nasil bir insani kendisine ceker ya hergün bakiyorum yeni bölüm gelmis‘mi diye 😲😮💨🤔🤔🤔🤔😘🥰😍🫶🏻🫶🏻🫶🏻🫰🏻🫰🏻🫰🏻❤️🌸🌸💋😍🥰❤️❤️🔥🔥🫰🏻🫧🫧🫧💗💗