ATATÜRK DEVRİMİ Atatürk’ün önemi; insanlığın, çağımızda ulaştığı “Akılcı ve Bilimsel Düşünme” evresini Türkiye’ye tanıtması ve toplumu onunla tanıştırmasıdır; toplumu bu aşamaya geçirmek amacıyla zihinsel devrimi yapmasıdır. Fakat Türkiye, bu çağdaş aşamaya geçememiştir. Ama bu evre ile tanışmıştır ve tadını almıştır. Tıpkı insanlığın akılcı düşünme olan felsefi düşünmenin çıkışından sonra tanrısal ve dinsel düşünmeye geçmesi gibi, Türkiye de, geri dönerek tanrısal ve dinsel düşünmeye dönmüştür. Yine tıpkı insanlık gibi, nasıl ki dinsel düşünme evresinden çıkıp akılcı düşünme evresine geçti, Türkiye de, dinsel düşünmeden çıkıp akılcı düşünme evresine geçecektir. Ama önce düşünme işlemi yapmasını sevmelidir. “Türkiye, Atatürk Devrimi sayesinde çağımızın tadını aldı bir kere. Ondan geriye dönmez. O nedenle Türkiye’de geçmişin motifleri, felsefeye göre, sürdürülebilir değildir.” “Türkiye’nin şu andaki dinsel durumu geçicidir ve mutlaka akılcı düşünmeye geçecektir.” Evreleri Atlamak İnsanlığın düşünsel evrimi; dokuz kademeli bir eğitim işlemidir. Dolayısıyla birinci evrenin düşünüş biçimini yapamayanlar, ikinci evreyi yapamazlar. Böyle sırasıyla gider. Şimdi bu düşünme evrelerinin hiçbirini yapmamış bir toplumun çağımız düşünüş biçimini yapamayacağının Atatürk çok iyi farkındaydı. Nitekim Atatürk bu çağdaş düşünüş biçimini Türkiye’ye tanıtmasının üzerinden bir asır geçmesine rağmen Türkiye’de bu çağdaş evreye ulaşabilen hiçbir kişi ve kesim çıkmadı. Nitekim Atatürk’ten bir asır sonra Türkiye, dinsel düşünmeye ve iktidara ulaştı. Aslında bu durum, değişmemiş asıl yapının tezahürü, açığa çıkması, dışa vurumu ve nüksetmesi idi. “Atatürk, Türk milletinin dört bin yıllık tarihinde yakaladığı en önemli tek fırsattır.” Fakat toplumsal varlığı sürdürebilmek için mutlaka çağdaş düşünme opsiyonunu açmak şart idi. En azından bu düşünmeye bir tırnak takılır ve varlığı sürdürme ihtimali yaratılmış olurdu. Bu düşünceyle Atatürk, çağdaş düşünüş biçiminin fikir ve bilgi ürünlerini almaya ve ülkeye taşımaya çalıştı. Fakat bu arada geçmiş düşünüş biçimlerini yapmanın gerektiğini bildiğinden eğitim sistemini ona göre düzenlemişti. Akılcı Düşünme İlahiyatçılar Türkiye, akılcı düşünme evresine geçmek istemektedir. Fakat bu geçişin öncülüğünü yapabilecek düşünürleri yoktur. Bir an önce bu düşünürleri mutlaka üretmelidir. Bu düşünürler, tıpkı insanlıkta olduğu gibi, dinsel aşamadaki insanlığı, dinsel düşünmeyi aşmış ve akılcı düşünmeye ulaşmış ilahiyatçıların akılcı düşünmeye çıkardıkları gibi, Türkiye’nin akılcı düşünmeyi yakalamış ilahiyatçıları tarafından yapılması mümkündür. Çünkü Türkiye, tıpkı insanlığın geçmişteki durumu gibi, şu anda sihirsel, tanrısal ve dinsel bir toplumdur. “Türkiye’yi ancak çağın düşünüş biçimine ulaşmış ilahiyatçılar çağdaşlaştırabilir.” Türkiye, dinsel düşünme evresinde bulunuyor ama dinsel düşünme işlemini yapmıyor, yapamıyor. Mesela dinsel düşünme evresinde insanlığın ilahiyatçıları, felsefeyi dinin hizmetinde kullanabilmişti. Fakat halen Türkiye’de bu işlemi yapabilecek ilahiyatçı yoktur. Niyazi kahveci
Merhabalar Dilara hanım İbn Sina ile alakalı çok fazla bir içerik olmadığına katılmakla birlikte sözün özü programının 37. ve 54. Bölümü İbn Sina ile alakalı bu sadece iki tanıtım videosu örneği daha birçok seminerde var. RUclips nin algoritmasından dolayı önünüze çıkmamış olabilr. Ayrıca İbn Sina'nın kitaplarını okutan kanallarda var. Yaptığınız video bir tanıtım videosu olması açısından güzel olmuş ama hiç video bulamadım gibi şeyler söylediğiniz için yazmak istedim. Kolay gelsin
Tanrının evreni ödül ve cezaya göre antromoformik bulmanız tüm dinleri reddetmek demektir ve buda insan mantığına ve İslam felsefesine aykırıdır. Çünkü siz bir fabrikanın patronu olsanız kural koymak zorundasınız. Kuralsız patron olmazken Tanrının fabrika misali evreni yaratan bir patron olarak kural koymamasını düşünmek aşırı mantıksız. Allah'ın niteliklerini hâlâ bilmiyorsanız daha yolun başındasınız ve henüz İmam Gazali'ye denk gelmediniz demektir. Allah evreni neden yarattı sorusuna şöyle cevap veriyor: Ben gizli bir hazineydim bilinmek istedim. Burda ne demek istemiş önce bunu araştırın Tanrının kurallarını inkâr etmeden önce fakat İstediğiniz kadar sorgulayın Tanrının düşünce yapısını İslam'ı reddettiğiniz sürece asla anlayamayacaksınız. Neden mi? Bir sürahi örneği de ben vereyim size: 1.5 litre sürahi en fazla kaç litre su alır içine? 1.5 litre. neden? Çünkü onun kapasitesi o kadar. İnsan beyni de sürahi gibidir. Tanrı bir kapasite vermiştir. Onun dışına asla çıkamaz. Çünkü bu kapasiteyi Tanrı belirliyor. Daha iyi anlamanız için şöyle özetleyeceğim. Bir iş varsa bu işi yapan, işten üstün olmak zorundadır. Örneğin yapay zekalı bir robot ürettiğinizi düşünün, siz bu robota hangi yazılımları yüklerseniz ona göre hareket eder ve bu yazılımın dışına çıkamaz. Ben nasıl doğduğum diye sorduğunuzda eğer siz ona bu cevabı verecek yazılımı yüklemediyseniz asla bu cevabı veremez. Yani Kumanda sizin elinizde ve siz o robottan daha üstün olmak zorundasınız ve siz ona ne verirseniz o sadece onu algılar. Tanrı da böyledir işte. Onun bize yüklemediği şeyleri algılamaya kapasitemiz yetmiyor ve bunu Kuran'ı Kerim de Ayetel Kürsi de şöyle açıklıyor: Yeryüzünde ve gökyüzündeki tüm canlılar, Allah'ın dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. İyi düşünmeler.
Aynı bugün gibi. Aynı diyanet gibi. Kendileri imam masrafları için her aileden vergilerle zorla alınan paralara muhtaçlar ama millete cennet hayalleri satıp milletin vergileriyle milyonluk mercedeslere biniyorlar.
@@tosunalp Ben diyanetin avukatı değilim. Dediklerinize katılıyorum. Benim okuduğum Kuran bir eleştiri kitabıdır. En çok eleştirdiği konu dinden geçinen sınıflardır.
İbn-i Rüşd videosu gelsin lütfen. Batı'da bile bu kadar tanınan ve kitapları, ders kitabı olarak okutulan birinin bizler tarafından neredeyse hiç bilinmemesi çok üzücü. Bu iş de sana kaldı Dilara :)
Türkiyede ilaç sektörüne yer verilsin diye İbni Sina gibi büyüklerimiz ögretilmiyor. Megerse orta asya halklarının bazıları İbni Sina nın el kitabini yanında taşıyorlar el kitabi gibi ceplerinde falan. O derece önemli isim.
Dürüst olmak gerekirse, içerik olsun diye bu insanları okumuyorum. Hiç bilmediğin bir konuda okumak araştırmak zaten çok zaman alan bir şey. Eğer sırf etkileşim peşinde olarak yapsaydım, muhtemelen ek okuma yapmama gerek olmayacak yüzeysel Stoacılık, Spinoza, Nietzsche videoları ile giderdim. Zaman kazandırırdı. Ama merak ediyorum. Bahsettiğiniz kişileri bir dönem mutlaka okuyacağıma eminim fakat bu sene ve önümüzdeki 6 ayın konusu Asya, Hinduizm, Budizm, Şinto vs. Ve her nedense bir yerden İslam felsefesindeki bazı kollarla birleşecek gibi de geliyorlar, (Mevlana'dan dolayı böyle hissediyorum muhtemelen) Özetle sıradan gidiyorum. Okuyup öğrenmeyi bu konuda kültür edinmeyi ve düşünmeyi sevdiğime göre, muhtemelen hayatım da böyle geçeceğine göre elbette bahsedilen isimleri zamanı geldiğinde konuşacağız. Sevgiler.
@Niyazi Pekmezbalyemezoglu ibn-i Rüşd El Külliyat Fi't Tıbb ve Siyasetname olmak üzere eserleri hakkında küçük çaplı bi araştırma yaparak hangi batıda okutulduğunu öğrenebilirsin. Yabancı kaynaklara da bakmanı öneririm
Bu güzel videonuz için teşekkür ederiz Pelin Hanım. İslam Felsefesi'ne olan ilginin artmasına yardımcı olmasını umarım. Bu alan genelde sanıldığının aksine içinde birçok derya barındırıyor. Keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda hazine var içinde. Umarım siz de daha fazla eğilirsiniz İslam Felsefesi'ne.
Gece gece beynimi yaktığınız için teşekkür ederim😅 Ağzınıza sağlık. Şu an toplumun farklı görüşlerdeki gruplarının bile takdir edip bilgisi önünde eğildiği az sayıda akademisyenimiz var, umarım gelecekte siz de onlardan birisi olursunuz.
ne yazmışın! ne döktürmüşün! heç bir şey olmaz la ondan.. kapasite meselesi kavrayış meselesi.. lakin şu olur boş tantanacı 1 saat konuştu ama ne konuştu o bisati çalanlardandı denen cinsten
Bu video için çok teşekkür ederiz Dilozof🌿 Bu serinin devamının gelmesini çok isteriz eminim ki. Kendi birikimin ile İbn-i Sina'yı bize anlatman takdire şayandı. Ayrıca İbn Rüşt ve özellikle Ebubekir Râzi videolarını da senin anlatımın ile dinlemek ve bu konuları RUclips platformuna taşımanı çok isterim. Başarılarının devamını dilerim 🌿
1. Bir şeyin var olduğuna dair şüphe yoktur yani birşey kesinlikle vardır. 2. Var olan bir şey ya şartlı var olandır ya da zaruri var olandır. 3. Eğer var olan bir şey zaruri ise o zaman zaruri bir varlığın varlığını saptamış oluruz. 4. Eğer var olan şartlı ise onu zaruri kılan bir sebep vardır. 5. Şartlı var olan bütünlerin hepsi (ki hepsi bir sebebe ihtiyaç duyar) ya kendi içinde zaruridir ya da kendi içinde şartlıdır. 6. Şartlı var olan bütünlerin (ki hepsi bir sebebe ihtiyaç duyar) hiçbiri kendi içinde zaruri olamaz çünkü kendisi sadece başka parçaların/üyelerin varlığı üzerine vardır. 7. Yani şartlı var olanların hepsi kendini zaruri kılan bir sebebe sahiptir. 8. Şartlı var olan bütünlerin hepsinin sebebi ya kendisinin içindedir ya da bütünün dışındadır. 9. Eğer bu sebep bütünün içinde ise ya şartlıdır ya da zaruridir. 10. Ancak şartlı var olan şeylerin bütünlerinin içindeki bu sebep zaruri olamaz 11. Ve şartlı var olan şeylerin içindeki bu sebep şartlı da olamaz zira bu şartlı var olanların hepsinin sebebidir ve şartlı var olan bir şey kendi sebebi olamaz. 12. Yani şartlı var olan bütünlerin sebebi bu bütünlerin dışında olmalıdır. 13. Ama eğer şartlı var olan bütünlerin sebebi şartlı var olanların bütünün dışında ise bu zaruri bir var olan olmak zorundadır. 14. Yani zaruri bir var olan vardır 15. İlaveten argümanlar bu zaruri var olanın tek, ebedi, ruhani, idrak edebilen vb. olduğunu gösterir.
ve sen de bu ilkel açıklamayı yedin değil mi sayın kardeşim... afiyet olsun... hala kaç yüzyıl önceki önermelerle yaşıyorsunuz ve dünyayı yorumluyorsunuz, çok yazık...
@@furkan7198 zaruri ya da şartlı var oluş gibi saçma sapan açıklamalar üzerinden evrenin, hayatın anlamı bulunmuş gibi bir saçmalamaya fazla açıklama yapma gereği duymadım, o yüzden istemsizse çok vakit kaybetmeden ithamda bulunmak daha çok hoşuma gitti :)
Güzel özetlemişsin Dilara, aklına sağlık! İbn-i Sina’nın otobiyografisine bakılacak olursa, Aristoteles’in Metafizik eserini kırk defa okuyup ezberlediğini, ancak eserin niyetini çözemediğini söylüyor. Ta ki Farabi’nin “Aristo Metafiziğinin Maksatları” isimli eserini okuyana dek uykusuz geceler geçiriyor. Farabi’nin eseriyle büyük aydınlanma yaşıyor ve kendi metafizik anlayışını oturuyor. Bu bağlamda Aristocu bir anlayışa yakın olması veya etkilenmesi kaçınılmaz gibi.
Dilara hanım İbni Sina'yı okuyunca batı felsefesi ile benzerliklerine bu kadar şaşırdıysanız Molla Sadra'yı da denemenizi tavsiye ederim :) Hegel'in 1800lerde söylediği şeyleri 17. yy İran'ında bulacaksınız. Özellikle tarih felsefeleri çok benzer.
Hay bin yazkan ve Şeyh bedrettin okusa spinoza'yı görecek lakin nedense dayatma dürtüsü denen sistemin içerisinden gelişen düşünsel akıl bu şeklen gecikmeli gelişir ve ilerler
Celal Şengör bir videosunda Avrupa'daki aydınlanmasının en büyük nedeni Doğu medeniyetidir demişti. Arapçadan diğer Avrupa dillerine çok sayıda eser çevrilmiş. Sanırım Araplar da birçok eseri Yunancadan Arapçaya çevirmiş. Bu yüzden Fars, Arap, Alman, Fransız, Yunan felsefeleri benzeşiyor olabilir.
Videolarınızdan çok şey öğreniyorum, anlatımınızı, dili kullanımınızı çok başarılı buluyorum. Bu coğrafyada felsefe hakkında, bu kadar yetkin bir biçimde varolmanıza hayranlık duyuyorum ve hemcins olmamızdan gurur duyuyorum. Başarılarınızın, hayattaki varoluş tatmin ve hazzınızın, neşe, coşku, tutku duygularınızın devamını dilerim.
Pelin kızım, hayırlı geceler. Ben de İslami ilimlerde araştırmacı yazarım. Bence İbni Sina Kafir değil. Benim Osmanlı döneminde Üniversite kabul edilen ve adı Medrese olan o eski sitil Medreselerde okuyup icazet aldığım yerlerde Felsefe de okutulurdu ve buna "Mantık İlmi" denirdi. Yani İslam Felsefesi demek oluyor. Bu Medreselerde her okuyan gibi, ben bu İslam Felsefesini okudum ve ezberledim. Kitabın adı Essüllem el-Münevraq'tir/السلم المنؤرق. Orada da yazar "Bu İslam felsefesini okuma konusunda 3 görüş var: 1- İbni Salah ve Nevavî "haramdır" demişler, 2. Bazı alimler de ذaslında felsefenin okunması gereklidir" demişler. 3. Ama meşhur olan görüş ise, iyi düşünen ve her şeyin doğrusunu arayan kimseler için caizdir demişler. Ta ki bu ilimle insanlar daha doğru görüşlere varsınlar. Bu yazarın adı Ahdarî'dir, 1512 senesinde kitabını yazmış. Türkiye'de Nurcu diye bilinenlerin, eserlerini okudukları alim Said Nursi de bu kitabın üzerine bir bakıma çok önemli bir Yorum yazmış. Kitabım adı Kızıl îcaz'dır. Bu kitaba da bakılabilir. Bene vardı bu kitap, fakat Kütüphanemi bir Vakfa hediye ederken o da içinde gitmiş. Yoksa sana getirirdim.
Merhaba sizden bir ricam olacak, İslam alimlerinin görüşlerini incelemek istiyorum 15 yaşındayım, yönlendirilirmeye ihtiyacım var hangi eserle başlamamı tavsiye edersiniz?
İçerik için çok teşekkür ederim. İbn-i Sina ile ilgili Türkçe'de içerik olmadığını belirttiniz. Ömer Türker hocanın "İbn Sina Metafiziği" başlıklı serisi var, dilerseniz ona da bir göz atınız. Saygılarla :)
İbniSina ile ilgili Türkçe içerik yok, en uzunu bu oldu gibi iddialar çok yanlış. RUclips a ibnisina felsefesi yazınca çıkanlara göre mi yorum yapılıyor? Ya hanımefendi aramayı bilmiyor ya da kendi reklamını yapmak için böyle bir yola girmiş bence. Yine de bilgi bilgidir.
Klasik düşünce okulu aslında tüm sorularına cevap veriyor. Ayna metaforunu dahi ekrem demirlinin ibnül arabisinden öğrenip söylemiş :) vahdeti vücuda da girmiş arabiyle ibni sinayı karıştırmış videoda daha çok yok kat etmesi lazım. Ayrıca gazalinin tekfir etme sebebi klasik semavi dinlerdeki düşünce biçiminden değil orayı bile eksik yorumlamış.
Ömer Türker hocayı ben de sonradan keşfettim. Fakat keşke biraz daha sade ve anlaşılır bir dille anlatsa harika olur. Haklı olarak ilahiyat diliyle anlatıyor ama konuya sadece ilahiyatçılar meraklı değil :)
@@ozlemerden7825 Emin olun biz ilahiyatçılar da anlamakta zorluk çekiyoruz hocayı. Dili gerçekten ağır kitapları da öyle maalesef. ( Daha bu sabah dersimiz vardı hocayla, beynimiz yandı yine:) )
Batı felaefesi yerine hristiyan demiyorsunuz ama doğu (Türk) demeyip ısrarla islam felsefesi terimini kullanmanız sizin de kopyala-yapıştır mantığını papağan gibi tekrarlamanızın felsefe ile uzaktan veya yakından hiçbir bağlantısı yoktur. Şimdiye kadar aldığınız eğitim zaten bunu size öğretmemiş olabilir ama yönünüzü 2022 yılında doğuya dönmüşşseniz, size gönserilen kaynakları lütfen doğru seçiniz. Bu arada videoyu 2:42ye kadar izledim, sonrasında düzeltme olmuş da olabilir ama bu kadarı izlememem gerektiği konusunda beni ikna etti. Emeğinize sağlık. Doğru fikirlerde buluşmak dileğiyle.
Bu başlık da çok spekülatif ayrıca. Sadece İmam Gazzali'nin görüşüdür ve yerindeliği üzerine dahi makaleler yazılmıştır. Sanki Müslümanlar tümüyle İbn-i Sina'yı tekfir etmiş gibi davranamazsın. Sana düşmez.
Dilara hanım Habib KAVAK Hoca var. İslam felsefesi ve bir çok konuyu anlatan, anlatımı bilgisi ve yorumu mükemmel farklı olan siz ikinizin bir program yapması harika ötesi olurdu herhalde. 👏🏼
Sonlarda müslümanların Allah dediği bazı kesimlerin tanrı dediginin aynı olmadigini belirtmeniz güzel bir davranış oldu.Teşekkür ederiz.İbni Sina demiş ise Allah Yarattiklerindan haberi yok.Tekfir edilecek başka ne olacaktı. 1-)Yarattiklerindan bi haber olan nasıl yaratıcı olabilir.Diyelim ki yarattı haberi yok Böyle birşey mümkün olsa o yaratıcı zamanın ve mekanın içine girmek zorunda kalır.Şoyle ki; yarattıkları bir yerde kendi başka biryerde olmak zorundadır.Yaratti haberi yoksa başka bir yerde.Boylece yaratıcı dedikleri zaman ve mekana girer. zaman ve mekana giren milyon yılda geçse ölür. Yaratıcı zaman ve mekandan münezzeh ( ayrı ) olmazsa ölümlü olmak zorundadır. Allah a biz ezeli ve ebedi diyorsak İbni Sina tabi tekfir edilecek.
@@fatihmeral3626 1-"Yarattığından haberi yok." argümanı neden onu zaman ve mekanın içerisine sokuyor? 2- Taşma mantığında, yaratıcı ayrı olan değil bütün olandır. Kapsayıcıdır. Zaman da onun içindedir, mekan da, insan da, ruh da. Yani yaratıcıyı bir insan gibi düşünüp onu var olan her şeyin dışına koyup orda bizi yöneten biri olarak düşünmek değildir. Yaratıcı kapsayıcıdır. Zaman da odur, mekan da. Ancak zaman ve mekan tanrı değildir. Bu sebeple argümanınız bu felsefi düşünceyle bağlantısız kalıyor.
@@eceaker6252 evvelkiler boyut kavramını bilmediği için illa Yaradanı bir put şekliyle cisimlendirip ona taparlardı .... şimdi siz;" onlar puta tapıyordu" derken halt ediyorsunuz ve ayrıca sizler boyut kavramını bildiğiniz halde, bu sefer boyutsuzluk kavramını algılayamadığınız için tıpkı eskiler gibi "bilgisizlik" yani diğer şekliyle cahillik üretiyorsunuz!
yahu Hristiyanolmamak için afaroz yerine tekfiri kullanıyorum desene .... Hayırdır bro .... hakimlik kaftanını sana kim giydirdi? .... demiyor mu kitapta ... "eskiler bir düşünce üzerineydi ama siz kendi işinize bakın" diye .... Ulen nasıl kişiliklersiniz be! bir taraftan kalkar Kuranı söyler: "kimin cennetlik kimin cehennemlik olacağını bir tek biz biliriz" ayetini okur .... sonra kalkar sadece müslümanlar cennete gidecek dersiniz! Zaten bu hayatta yaptığınız sadece kendi kendinize tiyatro yazmak .... ama yakında göreceksiniz sadece aklına göre tiyatro yazıp "alın bu doğrusudur" diyenlare Yaradanın ne yapacağını .... ama önce rezilliğe gömermiş O, sonra cehennem .... gerçi yaşadığınız rezilliği bile anlayamayacak kadar zekilersiniz be ya!
Dini görüşün ve düşüncen bana pek uymuyor evet ama hayata bakışın kanalın düşünme biçimin ve kendini gerçekleştirmeye doğru gittiğin bu özguvenli duruşla aldığın yol çok hoşuma gidiyor tarzını seviyorum
Anlatım şekliniz, konu hakimiyetiniz çok güzel çok beğendim. sizi ilk defa dinledim. Video başlığını gördüğümde de, video sonundaki sorunun çelişkisi zaten bende de vardı. Sanırım İbni-sina yaşadığı coğrafya da, islami kültürle çevrili bir alanda söyleyebileceği en yumuşak kelimeleri kullanmış.
Başarılı bir anlatımınız var.İbni Sina,Gazali,Farabi bunları iyi anlamadan yorum yapmak zor.Yorumlamak için Kelam ilmini de bilmek lazım.Peygamberleri devre dışı asla bırakamayız.Eğer kasti bir düşüncemiz yoksa bütünlük içerisinde düşünüp yolumuzu belirlemeliyiz.Yine de itilaf olacaktır.Bu farklı düşünceler insanı doğruya taşır.Aslolan budur.Selamlar
Ben Tümevarım yöntemini değil de Tümdengelim yöntemini tercih ederim Kelam ilmini biz ürettik hadi bu konu üzerinde bize bir şeyler öğrette doğruluğunu kanıtla
Güzel bir video olmuş. Zaten bütün videolarınız çok güzel Dilara hanım. Emeğinize sağlık. İbni Sina dan çok daha önce Hint felsefelerinde (ya da dinlerinde) bu düşünce var.Yani aslında ilk geliştiren de İbn-i Sina değil. Yaşadığı coğrafya gereği Hint düşüncelerinden etkilenmiş de olabilir. Belki de bağımsız olarak aynı düşünceye kendisi ulaşmış da olabilir. Lakin bence ilk durum daha olası. Micellia Eliadenin dinsel inançlar ve düşünceler tarihi bu konuda epey bilgi veriyor
@@pelindilaracolak Bütün videolarınızı izliyorum. Bu genç yaşta bu kadar bilgi sahibi olmanız takdire şayan. Ayrıca bilgilerinizi herkesle paylaşmanız da çok iyi bir davranış. Sizden o kadar çok şey öğrendim ki hakkınızı ödeyemem. Yorumumu önemseyip cevaplayacağınızı hiç düşünmemiştim. Gerçekten hem şaşırdım hem çok sevindim. Sağlıcakla kalın. Yolunuz her daim açık olsun. Sizin gibi insanlardan daha çok olmasına dünyanın ihtiyacı var.
Tasavvuftaki vahdeti vücut anlayışı, südur teorisi ve Yahudi mistisizmi Kabala öğretisi, varlığın ne’liği ve nasıl ortaya çıktığı konusunda birbirine çok yakın görünüyor. Ve bunlardan daha eski taocu, budist ve hindu öğretilerde de bunların temelleri bulunabiliyor. Karşılaştırmalı ve tarihsel perspektiften benzerliklerin ve farklıların ortaya konduğu bir değerlendirme yapacak şekilde bir okuma yapmanız ve paylaşmanız bizi mutlu edecektir :)
Yanılmıyorsam daha önce görmüş olmakla birlikte ilk defa videonu izledim. Temel bir anlatım olarak çok başarılı olmuş emeğine sağlık. Sorunu değerlendirecek olursam her ne kadar uzun bir yorum yapacak olsam bile umarım İslam felsefesini, kaynaklarını okumana zerre merak uyandırabilmek adına ve yorumlarınla bizleri de aydınlatman adına yazıyorum. Gazzâlî'nin Kelam ve Halk kitabından alıntı yaparak başlamak isterim: "...Bunların farklılığını; şekil, renk özellik ve değer açısından birbirlerinden ne kadar uzak olduklarını bir düşün! İşte bunun gibi kalpler de marifet mücevherlerinin kaynaklarıdır. Bazısı peygamberlik, velîlik, ilim ve yüce Allah’ı bilmenin kaynağı iken, bazısı da hayvanî arzuların, şeytanî huyların kaynağıdır. Öte yandan insanların meslek ve zanaatlar açısından da farklı olduğunu görmektesin, birisi, herhangi bir zanaatın bırakın son noktasına ulaşmayı, ömür boyu eğitimini alsa bile o zanaata dair ilk bilgilere bile ulaşmayı hayal edemezken, bir başkası elinin hafifliği ve zanaatındaki ustalığı nedeniyle (pek çok) hususun üstesinden gelebilmektedir. İşte yüce Allah’ı bilme de böyledir. Hatta insanlar (mesela) şöyle sınıflandırılabilir: (1) Korkak ve sahilde bulunduğu halde art arda gelen deniz dalgalarına bakmaya bile dayanamayacak kadar âciz; (2) bunu yapabilse de uç noktalara kadar gidip dalamayan, suda ayakları üstünde duran, (3) bunu yapabilse de yüzmeye güvenip ayağını yerden kaldıramayan, (4) sahile yakın yerde yüzebilse de denizin derinliklerine, boğulma tehlikesinin olduğu riskli yerlere dalamayan, (5) bunu başarsa bile kıymetli taşların ve mücevherlerin bulunduğu denizin dibine kadar dalamayan. İşte marifet denizi de böyledir; insanların o (deniz açısından) birbirlerinden farklılığı da elifi elifine aynen böyledir." (Yedinci vazife, bilenlere teslim olmaktır, s. 64, Kelam ve Halk) Bu alıntıyı almamın ana sebebi aslında Gazzâlî'nin İbn-i Sina'yı tekfir edip etmemesinden ziyade ikisinin çakıştıkları "din" noktasıdır. Ben konuyu halk tabakasından birisi olarak gözlemliyorum ve ister istemez Gazzâlî'ye katılmadan edemiyorum. Gazzâlî tekfir ediyor çünkü İbn-i Sina'nın söylemleri din kavramının dışına çıkıyor. İbn-i Sina yazıyor çünkü düşünüyor ve taşıyor :) Gazzâlî'nin de nitekim Tanrı'yı kavramak noktasında aklın yetersiz kalacağını; bu gibi denizlere girenlerin dini inkar noktasına gelebilecek kelamlar edebileceğini (Fârâbi'de olduğu gibi) savunmasından sanırım. Gazzâlî'nin ise bu denize girdiğini ve kendini koruduğunu İbn Sina ve İbn Tufeyl'in aynı kitap içerisinde çıkarılan "Hay bin Yakzan" adlı eserinin İbn Tufeyl ağzından bahsederken görüyoruz: "Ulaştığım bu durum, bu makam, bu evrenin dışında bir evrendedir ve insan aklı, künhünü kavramaya güç yetiremez. Bununla birlikte insanı, öylesine tatlı ve gönderici bir bilgi denizine daldırır ki, bu durumu yaşayanlar, kendilerine sırları bütünüyle gizleme gücünü bulamazlar. Duydukları zevk ve coşku, onları, durumlarını açıklamaya zorlar. Bu hale ulaşan kimselerden bilgide derinleşmeyenler, hadlerini aşarlar ve akılla bağdaşmayan dinin dış yüzüyle (zahir) uyuşturulması mümkün olmayan kimi iddialarda bulunurlar. İşte bu nedenle kimisi, “Kendimi tesbih ederim, benim şanım ne büyüktür”; kimisi, “Ben Hakk’ım” ; kimisi, “Cübbemin altında Tanrı’dan başkası yoktur” gibi sözler, özel deyimiyle “şatahat” söylemişlerdir. Şeyh Ebu Hamid Gazalî, bu düzeye (makam) ulaştığında, bilimlerdeki yetkinliği sayesinde, kendini bu gibi sözlerden korumayı başardı. Fakat yine de aşağıdaki dizeleri söyleyerek durumunu dile getirmekten kendini alamadı: 'Anlatamayacağım hâller yaşadım. Hayra yor ve nasıl olduğunu sorma.' " (s. 68, Hay bin Yakzan) Bence burada irdelenmesi gereken konu, öncelikle hiçbir ülkenin içerisindeki halk tabakasının hepsinin filozof, alim ya da ne derseniz deyin düşünür olamayacağıdır. Bu sebeple de düşünür olamayan halkın düşünürlere farkında olsun ya da olmasın teslim olması zaruri gözüküyor. Burada da halkı yönlendiren, kurallar koyan din kavramının ortaya çıkması zorunlu oluyor. Dini getirenler ise peygamberler olup vahiy aracılığı ile geldiğine inandığım için Gazzâlî'ye katılıyorum. Nitekim felsefenin mihenk taşlarından birisi de bu çıkmazda aranan cambazlıklar olduğunu düşünüyorum. Vahiy mi yoksa düşünen akıl mı? gibi... Tekrardan emeğine sağlık, umarım bu gibi doğu düşünürlerinin aydınlatıcı açıklamalar ile videolarının gelmesi umudu ile...
Günümüz bilgi düzeyine göre Çok basit bir anlatım olmakla birlikte, yaşadığı çağ için bir değer ihtiva etmektedir.. Fakat Gazali, İbni Rüşt gibi Aristo felsefesini kendisine referans alan insanlar tarafından da ciddi anlamda eleştirilmiştir.. İbni rüşd, Gazali'nin yazdığı "Filozofların Tutarsızlığı" eserine cevap olarak, "Tutarsızlığın Tutarsızlığı" adlı eseri yazmıştır.. Farabi, İbni Sina gibi insanlar kendilerine İslam inancının kitabı olan Kuran yerine , Aristonun felsefesini referans olarak almışlardır..
@@rdvangercek8990 Verdiğin yanıtın ilk cümlesini anlayamadım. Günümüz "bilgi düzeyi" derken sanırım günümüzdeki bilgi verilerinin bolluğundan bahsediyorsun. Ancak basit bir anlatım derken tam olarak kimi kastettiğini anlayamadım. Gazzâlî mi? Diğer söylediklerine de katılıyorum. Gazzâlî bu gibi felsefecileri filozof "olmamasına" rağmen filozof kimliği ile tekfir eder doğru. Yine aynı şekilde de İbn Rüşd'de Gazzâlî'ye yanıt veriyor ve son söylediklerine gelecek olursak da İbn-i Sina Aristo'yu hem referans alırken hem de ciddi bir biçimde çelişik olduğu konuları eleştirdiğini de görüyoruz. Tabi ben bu adamları sadece okuduğum kadarıyla değerlendiriyorum.
@@yusufkaranfil8553 Kozmolojik argümanlar bilimin gelişmesi ile birlikte anlamını neredeyse tamamen yitirdi.. Günümüzde ilk canlının oluşumu ve sonrasındaki evrimsel süreç ile türleri bilimsel olarak açıklıyoruz.. Burada nasıl var olduğunu açıklayamadığımız, hatta sorgulanmaması için " İlk Sebep " diyerek sorunlu bir KABUL yapma gereği duyduğumuz bir güce ihtiyaç duymuyoruz.. Maddenin var olması ise bilimin üzerinde yoğun çalıştığı bir konu.. Biz göremesek bile bir gün mutlaka insanlık bu konuyu açıklığa kavuşturacaktır.. Dolayısı ile 10. yy bilgilerine artık ihtiyaç duymuyoruz.. Dünyanın düz olmadığını, Evrenin 6 günde yaratılmadığını, Önce dünyamızın yaratılmadığını, İnsanların kalpleri ile düşünmediğini,........... öğrendik artık..
@@rdvangercek8990 Şimdi ben anlayamadığım kısmın cevabını senin düşüncene göre anladım. Yukarıda belirttiğin diğer teorik fikirlere gelirsek de konunun çok dışına çıkmış olmakla beraber kaçındığım yok tartışılabilir ki ben artık gerek günümüz gerek Sanayi Devrimi sonrası çıkarılan ve tartışılan bu konu üzerinde tartışmayı çok gerekli bulmamakla birlikte sadece hasım oluşturulabilen diyaloglar olarak görüyorum ve tabi bununla birlikte ucu bucağı olmayan derin bir şekilde ele alınması gereken konular. Sadece son paragraflarına dair bir şey söylemek isterim ki o 10. yy bilginleri dediklerin (tabi burda Gazzâlî'den artıkk dışarı çıkıyorum o zamanki coğrafyadaki bilim insanlarını, felsefecilerini vesayre alıyorum) sadece 10. yy değil 8. yüzyıldan başlamış hemen hemen 12-13. yy a kadar bilimin zirveye ulaştığı kişileri barındırır. Bununla birlikte bence ikimizin de emin olacağı bir şey var ki o da bu bahsettiğimiz tarih aralığında bu bilginler olmasaydı bugün Avrupa'nın günümüze getirdiği "bilgi düzeyi"nden aç kalacağını bilebilirsin. Son yazdıklarını tek tek ele almak uzun olur bazıları hurafe bazıları ise inanç durumu. Sağlıcakla kal.
@@yusufkaranfil8553 Öncelikle yazdıklarımın tamamı Kuran ayetlerinden alıntıdır.. Aşağıda bilgi amaçlı olarak ayetleri paylaştım.. Avrupanın 8-12. yy aralığındaki hangi bilgilere dayanarak bugünkü seviyesine ulaştığını ben bilmiyorum.. Açıklarsan memnun olurum.. Kaf/50 : 38 - And olsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ALTI GÜNDE YARATTIK” Mülk:5 - And olsun biz, En Yakın Göğü kandillerle donattık. Onları ŞEYTANLARA Atılan Taşlar yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık. Fussilet/41: 9-10-11-12 De ki: “ARZI İKİ GÜNDE yaratanı inkâr edip O’na başkalarını ortak mı koşuyorsunuz? O yaratıcı ve âlemlerin rabbi olan Allah’tır.” Arz üzerinde sarsılmaz dağlar oturttu, orayı bereketli hale getirdi; gerekli besinlerini orada -bunlara ihtiyacı olan varlıklar için eşit derecede olmak üzere- uygun ölçülerle yarattı. Bütün bunlar DÖRT GÜNDE oldu. DAHASI O, duman halinde olan semaya iradesini yöneltti; ardından ONA VE ARZA, “İsteyerek veya istemeyerek (varlık sahnesine) gelin!” buyurdu. “İsteyerek geldik” dediler. Böylece onları İKİ GÜNDE Yedi gök olarak yarattı, her göğe işlevini ilham etti. Biz, yakın semayı kandillerle donattık ve onu koruduk. İşte bu, her şeye gücü yeten, her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. Araf-179 Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların KALPLERİ vardır ama onlarla KAVRAYAMAZLAR; GÖZLERİ vardır ama onlarla GÖREMEZLER; KULAKLARI vardır ama onlarla İŞİTEMEZLER. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. İsra-46- Ayrıca onu Anlamamaları için KALPLERİNİN üzerine örtüler, Kulaklarına da bir Tıkaç koyarız. Sen rabbinin Kur’an’daki ismini tek başına andığında canları sıkılmış olarak arkalarını dönüp giderler.
Hac 46- Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, Düşünecek KALPLERİ ve İşitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki, gözler kör olmaz, fakat asıl sinelerdeki kalpler kör olur.
Kuranda;Şu ayetler beni çok aydınlattı,tanrıya dair.Görmezmisinizki o yağmuru indirip,ölmüş olan toprağı canlandırıyo.Sizide öldükten sonra böyle diriltecek.Bu ayet beni fethetti.Yeni bir yaratılışla yaratılacaz ve hesap günü var.Bu tür ayetler çok var kuranda.Gerçekten muhteşem.Artık bu ayetlerden sonra emin oldum diyebilirim.kanıt olarak bu ayetler bana yetti.Tanrı var ve bi düzen var.Düşündükçe,okudukça aydınlanıyo insan.
@@hknssi '',,,, Kur'an arayışta olan için bir rehberdir.'' '' Müslüman gerçeği arayan kişidir. '' Dünya hayat evren tamam molekül gravity öldüm bitti. Hayır. Bunun ötesine uzanan birşey var içimizde. Ona ruh diyebilirsiniz içimizdeki çocuk. Çoğu kişinin öldürdüğü çocuk. O çocuğun aradığı şeyin Müjdesini veren kitaptır Kur'an. Ancak bunu insana zorlamaz.Tercihine bırakır. O sebeple pekala bir insan yazdı diyebilirsiniz. Bu demenize yol açacak yeterli materyal size verildi. Allah cebretmez. Zorla iman ettirmez. Kim içsesine kulak veriyor. Kim arayışa geçiyor? Sonsuz yaşamı insan ister doğru mu? Birçoğumuz bunu isteriz. Ve bunun yanında gerçeğin, hakikatin ne olduğunu bilmek isteriz. Ruh açtır buna. Ruhun sesini dinleyip arayışa geçen adama Kılavuzdur Kur'an. Gerçekle ilgisi olmayan, veya kısıtlı bilgi ve kısıtlı bir mekan ve kısıtlı bir ömürle gerçeği buldum tamam bitti budur diyen insanla hiç mi hiç ilgisi yok İslamın. O benlik seçimini kısıtlı bir hayat sınırlı bir ömürden maddeden tarafa yapmıştır. Bunu tercih etmiştir. Allah buna saygı gösteriyor. Özgür irademizle neyi tercih ettiğimize karışmıyor. İlginç bir nokta daha var. '' Biz isteseydik hepiniz iman ederdiniz..'' Mealindeki ayete bakınız. İsteseydi bizi tamamen robot yaratabilirdi. ''Onların gözünün önüne gökten melekleri indirsek, Onlar yine iman etmezler'' Buradaki bakış açısını yakalayın. Kafir benlik yaratıcı olmadığına öyle kuvvetli karar vermiştirki melekler inse ensesine tokatı patlatsa, ''Bu ancak bir büyüdür bir ilizyondur derler...'' Çünki hakikatle bir ilgileri yok adamların. Dünya yetiyor ona :) Arayışta değilki adam. Tanrı gözümün önüne gelse yine de iman etmem diyen arkadaşları düşünün. İlgili değil. Umrunda değil. Kör. Farketmiyor onun için. Pekala bu tercihi yapabilir. Zaten yapabilitesi olacak bir ortamda test ediliyor. Ki cebir-zorlama olmadan gerçek niyeti açığa çıksın. Kendisi kim olduğunu bilsin. Kendisi ne olduğunu kendisi seçsin :) Kur^'anın verdiği mesajı görmek istemeyene sonuna kadar saygı duyuyorum bir insan olarak. bazısı gerçekten göremiyor. BAzısı görüp, anlayıp üzerini başka materyallerle örtüp dünya hayatına ve hiçliğe saplanmayı tercih ediyor. Kur'an göremeyene değil. Görüp de inkar edene kafir diyor. Örten. Sizin göremediğinizi görüyorum. Sanırım içinizdeki sesi duyamaz olmuşsunuz veya bir süredir Ona kulak vermiyorsunuz. Her insan bu merhalelerden geçiyor hayat içerisinde. Halden hale sokuluyor. Felsefeden felsefeye daldan dala zıplatılıyorki Kendisi kendisinin ne olduğunu tam anlasın, tercihini şüphe getirmeyecek şekilde yapsın. Sınav bu. Bilgi değil, gücümüz değil, özgür irademizle verdiğimiz karar test ediliyor. İman :) Ne anneniz ne aşkınız ne kardeşiniz... Tüm dünya toplansa kalbinizdeki İman denilen o şeyi değiştirmeye veya sizden almaya gücü yetmez! O derece korunaklıdır. Benzersizdir. '' Her benlik, şahit olarak kendi kendine yeter..'' Selametle. BArış ile. Benliğinizle,içinizdeki o şey ile ve Size bunu lutfeden ile BArışık olma dileği ile..
Kimi insana ufacık bi cümle dokunur inanır kimi insana binlerce cümle saçma gelir. Size göre olmayacak bişey ona göre olabilir size göre etkilenecek bişey yoktur o etkilenir. Bırakın isteyen istediğine inansın. Her şeyi siz biliyormuşsunuz gibi küçümsemeyin insanları
Kafayı yemissiniz tebrikler. Sizin gibi, toplum bilinci ve yararı için şevkle, öğrenen, üreten insanlara hayranım. Emeğiniz ve paylaşımlarınız için teşekkürler. Aynı ortamda bulunabilmek ne kadar güzel olurdu. Umarım, sizin gibi insanlar çoğalarak, bizim ortamlarımıza da düşer bir tanesi...
Yâsîn Suresi 82. Ayet Meali: Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir. Mu`min Suresi 68. Ayet Meali: O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da oluverir. Bakara suresi 117: O, gökleri ve yeri hiçbir şeyi örnek almadan yaratandır. Bir şeyin olmasını istediğinde, ona sadece "Ol." der, o da oluverir.
@@korhankaragulle8827 Sadece Kur'an' da yazmaz sami geleneği Tanrılarının ve tabii ki bundan dolayı Yunan Tanrılarının ortak özelliği İnsani özelliklerin kendilerine atfedilmiş olması. Örneğin görüp işitmeleri sinirlenmeleri ceza vermeleri ödül vermeleri yani her biri kendi kavmi için bir Kral.
@@bulentoguz1144 Nedemek istiyorsun yani ? Tanrı kızamaz, göremez işitemez ? Nesemek oluyor bu !? Sizin klınızda sorunmu var ? Görmeyen işitmeyen bilmeyen nir ilah tasfiri nasıl ola bilirki ? Göre bilme işite bilme yada bilmek bir varolmanın kaidesidir. Sallamalı saçmalı konuşmaktan başka birşey bildiğiniz yok
Dilara Hanım sizinle ve kanalınız ile bu video ile tanıştım ve size bu bilgi dolu bu video için teşekkür ederim. Çok fazla saçma içeriklerin üretildiği bu dijital evrende sizin gibi genç bir FİLOZOF’u dinlemek güzeldi. Bu vesile ile diğer videolarınızı da seyredeceğimi belirtmek isterim sağlıkla kalın.
Dilara gerçekten müthişsin, cahil cühela yorumları boşver, cevap bile vermene gerek yok, duydukları ile hareket ettikleri o kadar belli ki... Biliyorum bilgiyi paylaşıp büyütmek için delice bir isteğin var, isteyen alır, eleştirel düşünmeyen biat kültürü ile hareket edenlerin sığ yorumları seni durdurmasın, sevgiler....
Bayılarak dinledim. İslami ve Kuran i idrak etmeye calisan biri olarak, bu alanda en guzel felsefi anlatimlardan biriydi bence.. Devami gelsin tadi damagimizda kaldi 😍
İdrak etmek için öncelikle İnançların, Evrenin 6 günde yaratıldığına, Erkeğin OL denilerek Çamurdan, Kadının ise Erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına, Yıldızların Şeytana atılan taşlar olduğuna, Dünyanın düz olduğuna, Ay ın ortadan ikiye yarıldığına, Asanın Yılana döndüğüne, Demirin gökten indiğine, İnsanın Kalbi ile düşündüğüne, Karıncanın konuştuğuna, Güneşin akşamları Çamura battığına, Deve sidiğinde şifa olduğuna, Hz. Ademin 45 m boyunda olduğuna, sineğin kanatlarında şifa olduğuna, Dağların deprem olmasın diye yere çakıldığına, Musa nın ASASI ile denizi ortadan ikiye ayırdığına, Miraca Burak isimli atla çıkıldığına, Göğün görünmez direklerin üzerinde durduğuna, Kuşların havada onun tarafından tutulduğuna, .... DAİR Söylemlerini Bilimsel olarak sorgulamak gerekir..
@@rdvangercek8990 bunların hepsinin bir kaynağı var o da tanrı her ne kadar bilimsel olarak kanıtlanmasada insan aciz bir varlıktır tanrı ise mükemmeldir
Selam Dilara, öncelikle videoların için teşekkür eder devamını dilerim. Ateist olduğum dönemlerde İslam ile tanıştım ama etrafta anlatılan İslam bana çok da inandırıcı gelmediği için çok çeşitli araştırmaya başladım ve bir kaynak da okuduğum ' inanlar gerçekte de o kadar azdır ki ' sözüne şahit oldum.. yani araştırmadan, sorgulamadan körü körüne ve neye inandığını bile anlamayan insanların çoğunlukta olduğunu gördüm. sonra diğer kadim dinlerin kitaplarını da okudum ve araştırdım. Orada da aynı yobazlığı gördüm.. Şu an etraf da o kadar çok insan hurafelere inanıyor ki kendi inandığı din hangisi ise fark etmez o dinin inandırıldığı Tanrı ne ise o da o zan' da bulunuyor. Bunun için yıllardır bir insan diğerini dinden çıkmak ile itham etmiştir. Belki kendi söylediği doğru belki karşısındakinin söylediği doğru. Oturup tartışılabilir Şirk olmadığı sürece herkes kendi Akıl ve iradesiyle-vicdanı ile kendi dinini yaşasa keşke.. Çünkü bana göre inanç sadece Kişi ve Allah-Tanrı- nasıl anıyorsa onun arasında olan bir ilişkidir. İslam da felsefe, bilim, matematik, ilim, astronomi, geometri, botanik, tarih vb gb konuların varlığından haberi olmadan inananlar var mesela.. Akl'etmeden inananlar.
Körü körüne iman etmek ilim öğrenip inanmamaktan kat be kat üstündür. Bir kuyruklu yıldız dünyaya yaklaştı diye ABD'de millet evini terk ederken, bizim bir çoban "Allah ne isterse o olur" deyip mütevekkilâne koyunlarını gütmeye devam eder. Gerçekten müslüman olan bir çoban müslüman olmayan bir kral ya da bilim adamından üstündür.
@@fakir5156 Katılmıyorum hocam. Bahsettiğiniz şey ‘İman-ı Yakin’ durumudur ve bu körü körüne iman etmek değildir. Güvenmek ve samimiyetle inanmak anlamına gelir. Cevap yazdığınız yorumun her kelimesine katılıyorum.
Çaybaba merhaba. Ben bir Müslümanım; sen ise bir zamanlar Ateist olduğunu söylüyorsun. Seni bu fikirden döndüren, Tanrı'ya inanmanı sağlayan şey ve süreç nasıl oldu? Ayrıca Müslüman olup olmadığından bahsetmemişsin. Selam ve dua ile.
Kanalı yeni keşfettim. Bende bir sosyoloji okuyan birey olarak hayran kaldım. Dilara Hanım gibi insanların bizim toplumumuzdan çoğalması çok çok önemli.
Sözün özü programında İbn Sina ile alakalı üç bölüm var. Birisi doğrudan "Sözün Özü: İbn Sina Kimdir?" başlığını taşıyor. Bu bölümde Ömer Türker, İbrahim Halil Üçer ve Cüneyt Kaya var. Türkiye'de İbn Sina konuşma noktasında en ehliyetli en liyakatli üç isim bir araya gelmiş. Bakabilirsiniz.
İbni Sina hakkındaki araştırmalarıniz ve düşünceleriniz için teşekkür ediyorum.Yalniz yaratan zamandan ve mekandan münezzehtir.Zaman ve mekan içerisinde olan yalnız varlıklardır
dilozof abla çok kaliteli bir içeriğe imza atmışsın, ortadoğu yargım yüzünden, islamın tek altın dönemine ait olan bu insanlardan birini senden dinlemek sevindirici, eğer okursan seviliyorsun✨
Sizi izleyip dinlerken cok sey ogreniyorum ve cehaletimi gorup kendimden utaniyorum ama senin ve senin gibi insanlari gormek tanimak ulkem adina da mutlu ediyor beni 👏
İyi çalışmalar arkadaşım, öncelikle ortaya koyduğun çalışmanın çok önemli ve hassas olduğunu belirtmen,bundan topyekûn bir şekilde faydalanıp üzerine düşünce biçimleri geliştirmemizi önermen kayda değer bir olay, teşekkür ederim bu İnce çalışmanız için..son olarak, İslam felsefesini doğu mistisizmi ve Hallacı Mansur ile değerlendirmenizi Rica edebilirmiyim? Maturudilik ve İslam felsefesinin kıyastan ziyade Kendi saflığı içinde bir kaç derin soru barındırdığını düşünüyorum, mümkünatı varsa bunun üzerine bir kaç cümle etmenizi arzu ederim..evet yanlış okumadınız maturudilik (Aristo ve tanrısı İbn-i Sina ve südur Teorisi, eşittir maturudi öğretisi aklın esas alındığı biçim)
Felsefe'nin en hakikisiyle tanışmana çok sevindim. Toplumumuzu İslam Felsefesi ile tanıştırıp farkındalık yaratabilirsen çok seviniriz. Emeklerine sağlık, serinin devamını Farabi ile bekliyoruz :)
Öncelikle Dilara hanım video için teşekkür ediyorum.......Bu konu hakkında 8- 12 .yüzyıl İslam aydınlanması hakkında kitaplar okudum... ( İbn_ Sina, İbn_i Rüşt, Farabi, El-Harizmi vb....diğer filozoflar. ) Onların o dönemlerde yaptıkları Ödenemez.... Örneğin; Cengiz Özakıncı adlı yazarın İslamda Bilimin Yükselişi ve Çöküşü kitabı vardır ve okumanızı tavsiye ederim. Bu filozoflar mücadelesi dogmatiklere karşı savaşı derim.... Çünkü Onlar dini yani Kuran_ı Kerimi çok iyi bildikleri ve diğer alanları da öğrendikleri görülür..Yani onlar Teolojiyi ve Beşeri Bilimleri öğrenmişlerdir. İbn_ Sinan'ın Kategoriler adlı kitabı bunun bir örneğidir. Bu kitapta beşeri bilimler geçmektedir. Bu filozofun, Mantığa giriş kitabıda felesefi bilgi verdiği görülür. Aslında bu filozoflar hem Teolojiyi hamde Beşeri bilimleri kullandıkları Görülür. ( Sanki Aristoteles düşüncesi gibi )....Gazaliye gelince Bence Bu coğrafyaya en kötülüğü yapan kişidir diyebilirim... Çünkü Beşeri bilimleri rafa kaldırıp Vahiye dayalı ( dogmatik bilgileri ) koymuştur ve beşeri bilimleri günah deyip bu çoğrafyanın gelişmesine engellemiştir. Bu olay Celal Şengör hocamızın dediği Yunan Felesefesine gerilemesine sağlayan Sokratesin yaptığına benzemektedir. Tabiki bu fikrim........
Sizi tebrik ederim. Çok güzel araştırma ve çalışma yapmışsınız.Sevdigim konuları severek izledim.Islam Felsefesi çok bilinen bir konu değil bildiğim kadarıyla umarım bu programlarla daha bilinir hale gelir zira çok derin konuları içeriyor. Tesekkur ederim Başarılarınız daim olsun. İbn-i Rüşd videosunu da dinlemeyi isterim.
Öncelikle video için çok teşekkürler! Gerçekten güzel ve değerli bir çalışma. Ben yalnızca bir felsefe meraklısı olarak videoyu izledikten sonra bana düşündürdükleri ile ilgili birkaç şey paylaşmak istedim. İlkin kafama takılan bir şeyden bahsetmek istiyorum. Ateist ve Deist argüman olarak Tanrı'nın insanları yaratması ve onları sınava tabi tutması bunun sonucunda da ödül veya ceza vermesi antropomorfik olarak değerlendilir. Bu değerlendirme gayet mantıklı fakat siz konuşurken aklıma geldi (bilmiyorum belki de çok saçma bir şey söylüyor olabilirim) bu özellikler insana ait olup Tanrı'ya atfedilirken bunun tersi de mümkün olabilir mi? Yani bizim insani olarak gördüğümüz bazı özellikler (özellikle söylüyorum bazı özellikler) Tanrı'ya ait olup Tanrı tarafından insana verilmiş olabilir mi? Ve bunun felsefede bir değeri veya karşılığı var mıdır? İkinci olarak sonda sorduğunuz soruyla bağlantılı olarak şunu söylemek isterim ki evet ben de İbni Sina'nın taşma teorisini (ve bununla bağlantılı olan panteist, pananteist, mistik veya tasavvufi yorumları) İslam ile bağdaştıramıyorum fakat insanların DÜŞÜNDÜKLERİ için tekfir edilmelerini hiç doğru bulmuyorum. Zaten İslam dünyasında ifade özgürlüğü olmadığı için İslam dünyasının bir kazanım (fikri bir kazanım) elde edemediğini düşünüyorum.
sorunuz çok ilgi çekici gerçekten! ama sanırım bu Tanrının sıfatlar konusuyla ilgili bir durum. bununla ilgili ilk dönemlerde ciddi tartışmalar yaşandığını okudum. kelam ilminin doğuşuna bakabilirsiniz. yalnız bir şey daha dikkatimi çekti. eğer birileri fikrini söylememiş olsaydı tekfir de edilemezdi değil mi? çelişik bir ifade.
Allah' c.c. bizleri toprak ve su karisimindan yaratırken, ruhunden üfleyerek yaratmıştır, bu sebepten biz insanoglunda Allah c.c. ye benzer sıfatlar bulunmaktadir. Tabi hepsi değil. Bizler bu sıfatlarla yaradani tanıyıp, anlayıp bulabiliyoruz. Bu konu hakkında en son yüzyılın İslam alimi ve düşünürü beduzaman sayidi Nursi nin risalelelerinden faydalanabilirsin. Diğer bir konuda, islamin ehlisunnet anlayışına göre bir insan açıktan küfre girmemişse, İslam dışı söylemler de bulunmamis ise, o kişi tekfir edilmez, ama küfür açıktan ise tekfir edilir. Bu hırsızın, sapığın olduğunu söyleyip vatandaşları uyarmak. Gibi düşün. Birinde insanların mali, namusu tehlikedeyken hırsızdan ve namussuz sapiktan insanları korumak için tekfir edilir ve uyarılır bir kişinin kafirligi açıkça belli olduğunda da, diğer insanların ona uyarak ahiret hayatlarını riske atmaları için İslam alimleri tarafından tekfir edilmesi, birçok müslümanı, ibni Sina dan uzak tutarak, onlarında kufre girmelerine mani olmaktadir. Selamet ile
Öncelikle emeğinize sağlık :) Çok faydalı bir video olduğunu düşünüyorum kendi açımdan,Gazali'ye katılamıyorum çünkü her insan mutlaka hayat yolculuğu içerisinde düşünen bir varlık olduğu için sonuna kadar her konuda fikrini savunabilir sorgulayabilir ve hatta fikrini değiştirebilir bu nedenle Tanrıyı İbn-i Sina gibi sorgulamak ve düşünmek keşke herkese nasip olsa:) Müslüman olduğunu iddia eden biri olarak hiç bir kimsenin başkasını dinden atmak din dışı bırakmak vs gibi söylem ve davranışlarını doğru bulmuyorum zira Kuran'ı Kerim de de belirtildiği üzere kimsenin böyle bir yetkisi yoktur. Naçizane görüşlerim sevgiler iyi çalışmalar :)
Kimseyi tekfir yetkisi yoksa herkese musluman dememiz gerekirdi ama Kur'an insan sozu diyen, Allah yok diyen kafir mesela. Demek ki bazi ana ilkeler var da onlari inkar edenler tekfir ediliyor. İbn Sina konusunda bilgim yok onu tekfir ediyorum gibi anlasilmasin
@@keremuzm4747 Kuran'ı Kerim'de böyle bir yetki hiç kimseye verilmemiştir ve kimseyi de yargılayamayız böyle bir konumumuz yok.Müslümanlıkta asla zulüm ve zorbalık yoktur fakat feci şekilde günümüzde bu yapılmaktadır bakınız Ortadoğuya Müslüman ülkelere ortaçağ karanlığında berbat şekilde yaşıyorlar insan hakları askıda fakat İslamiyet bunun tam tersi esasen
Kuran vermemiş olabilir ama açıkça adam ben dinsizim diyor. Bu karl Marx müslümandı demek gibi bir şey bir de Farabi’nin de ibni sina ‘nın da din insanlığın afyonudur benzeri söylemleri var yani onlar yöneten bir tanrı değil dengeyi ve zıtlıkları benimseyen kimseler oldular. Cennet ve cehennem kavramlarını insanları uyutmak için kullanılan araçlar olarak gördüler. Yani adamların görüşünü benimseyebilirsin fakat bu onların kafir olduğu gerçeğini değiştirmez. Dinler zaten saçma oldukları için inanılır
@@Farabi182 Ben de diyorum ki bize ne :) herkes kendinden sorumludur fikirlerine katılmazsınız sizi ve yaşamınızı etkilemediği sürece dileyen dilediği gibi düşünüp yaşar
Paylaşımınız için teşekkürler...Ben de kısa bir süre önce bu bahsettiğiniz konudan haberdar oldum ve yaptığım araştırmalar beni de çok şaşırtmıştı. Kabaca gözümde şöyle bir tablo oluştu. Batı Hristiyanlığın tahrifi sonrası Ruhban sınıfının hegomonyası altına girmiş, aristonun kitapları yasaklanmış yakılmış, din adamlarının baskıcı tutumu neticesinde karanlık bir çağa saplanmıştır. İslam geldikten sonra düşünce özgürleşmiş, Kuranın emri gereği aklını kullanan islam düşünürleri ve alimleri ile parlak bir dönem yaşanmıştır. Ne zaman ki Gazali Bu filozofları tekfir ilesuçlamıştır, o da islam coğrafyasının Batıya benzer bir dönüşüm noktası olmuş, islam da felsefeden uzaklaşmış ve ilerleyememiştir. Felsefenin sorgulamanın tekfir olacağı korkusu nedeniyle akıl geri plana atılmış akli bir din yerine nakli bir din anlayışı hakim olmuştur. Batı ise aristo felsefesi başta olmak üzere kaybettikleri düşünce sistemine bizim tü kaka dediğimiz islam filozofları sayesinde yeniden ulaşmış, bizim adını bile bilmediğimiz islam filozoflarını yıllarca ders kitabı olarak okutmuş, ve akleden sorgulayan ve düşünceye önem veren bu yaklaşımları ile oluşturdukları sistem üzerinden yürüyüp gitmiştir. Biz ise batmaya devam. Ortaçağ karanlığından daha da karanlık bir döneme doğru hızla.... Bu açıdan bakıldığında Gazzalinin İbni Sina ve Farabi için yaptığı tekfirinin islam çok kritik öneme sahip olduğunu, ve islam anlayışını düşünceden ve sorgulamaktan uzaklaşmasına bir kırılma noktası olduğunu düşünüyorum. Haklı veya haksızdı o kısma bir şey diyemem. Ancak Gazalinin kendisi de bir filozof olduğu için bir düşünceden ötürü dinden çıkmakla suçlamanın felsefenin özüyle uyuşmadığını düşünüyorum. İslam düşünce sisteminin felsefeyi temel alan bir anlayışa yönünü dönmedikçe, Allah da dahil olmak üzere her şey üzerine özgürce düşünüp sorgulama yapabilen bir zihniyete ulaşmadıkça yükselişe geçemeyeceğine inanıyorum. Çünkü tarihe baktığımızda dinin ne olduğunun hiç bir önemi yok, insanlık felsefeye değer verdiği kadar yükselmiş, felsefeden uzaklaştığı kadar gerilemiştir. Aradaki bağlantı gün kadar açıktır..Saygılar
Size çok teşekkür ederim bu videolarınız sayesinde daha farklı bir bakış açısına sahip oldum ateistlik bakış açımı daha farklı inçelememe sebep olduğunuz için ayrıca teşekkür ederim 😊
Год назад+1
Ömrüne bereket Dilara Sultan, İbni Sina dinden çıkmak şöyle dursun, Gerçek inanca, imana erişmiştir. Bugün yaşanmakta olan, Emevilerin kendi çıkarlarına göre Revize ettikleri din, gerçek İslâm değildir ,dolayısıyla ne dedikleri beni hiç ilgilendirmiyor. Benim inandığım Allah, tam da burada tanımlanan, Lâ Mevcude İllallah! Sözüyle tanımlanan Allahtır.
@pelindilaracolak Bir İlahiyatçı olarak yazıyorum, Gazali, ibn-i Sina ve fikirlerini eleştirmek için "Tehafitül Felasife" adlı bir eser kaleme aldı fakat tekfir etme sebebi tam olarak tanrı tasavvuru değil 3 başlıkta ele aldığı ; bedenin ruhla birlikte haşrolmayacağı, Alemin yaratımışlığı ve Allahın sıfatları konularıdır.
Tarih içerisinde nasıl bir fark yaratıp tarihe geçeceksin bilemiyorum, ancak kesin bir şey diyebilirim, tarihde adın yazılacak, süpersin başarılar diliyorum, umarım enerjin bitmez ve asla ve asla vazgeçmezsin...
Evet kanala başlığı merak ederek ilk kez geldim. İlk 5 dk başlık ile ilgili hiç bir şey yok boş vakit kaybı. Ama uyuma problemi olanlar için iyi bir kanal.
Son zamanlarda felsefeyi seven ve felsefeyle daha da yogunlasmak istiyen kendim adina,bu guzel video ve sohbet icin tesekkur ediyorum. Kanal harikaymis bundan sonra takipteyim..(:
Ben İslam filozoflarındaki düşünme etkinliğini entelektüel bir çaba olarak değerlendiriyorum bunu bir tekfir meselesi haline getirmek yerine ilmi gelişim önemsenmeli yoksa bu coğrafyada felsefenin esamesi okunmazdı. Bunu onların inancı olarak görmek yerine ilmi çabaları olarak görürsek ortada tekfir edilecek mesele kalmıyor
Hanımefendi bu topraklarda büyüyüp, felsefe ile ilgilenmeye merak salıp, eğitim alıp "İslam felsefesiyle hiç ilgilenmedim açıkçası, araştırmadım da" demek ne demek? Bir Almanın, İngilizin aynı şeyi yaptığını düşünün. Felsefe ile ilgileniyor ama kendi yaşadığı, yetiştiği toplum filozoflarını değil de İslam felsefesi ile ilgilendiğini? Ne kadsr saçma değil mi?
Dilara'nın "olumsal" dediği bizim eski kaynaklarımızdaki "mümkin (mümkün) kavramıdır. Varlık üç türdür; vacip (zorunlu), mümkün, mümteni (imkansız). Mümkünün iki ucu vardır; vücut ve adem. İkisinin de imkan derecesi eşittir. Ama Yüce Yaradan bunun vücudunu ademe tercih etti. Nitekim Platon, "Tanrı cömert olduğu için var ediyor" der.
Bu video için çok ama çok teşekkür ederim. Kayıp Aydınlanma kitabından çok etkilendiğim için bir süredir hem Asya coğrafyasını hem de 7-12. Yy arası Müslümanların hareketlerini (fetih, düşünce akımları, buluşlar vs) araştırmaya başladım. Bunların içine İbn Rüşd, Farabi, Gazali de giriyor ancak haklarında Türkçe pek kaynak bulamıyorum. Bulduklarım da ya oryantalist bakış açısıyla ya da dini ön plana çıkararak yazılmış metinler. Bu açıdan bence çok açığımız var. Umarım bu videoların devamı gelir.
Bundan sonra derim ki sizi daha önceden beri ara ara dinliyorum hep diyordum ki kardeşim bir de İslam filozofları var onların ne dediklerine bak onlar sadece namazdan oruçtan bahsetmiyorlar şeklinde düşünüyordum kendi kendime. İbni Sina vesilesi ile İslam felsefesine İslam filozoflarına giriş yaptınız orada Gazali’ye değindiniz.. Şu aşamada Şiddetle tavsiye edeceğim bir şey İbni rüşd’ü okumanız; o da Gazaliye cevap veriyor farabi ve İbni Sina’yı savunuyor
Video güzel olmuş. Tebrik ederim. İbn-i Sina'nın varlık, varoluş ve yaratıcı düşüncesini konu almışsınız. Kur'anı Kerimin Haşir Suresinin Son 3 ayetinde Allah kendini tanıtıyor bildiğim kadarıyla. Dolayısı ile ister bu bahsettiğim ayetleri esas alın, isterseniz kur'anın diğer ayetlerine göz atın, Allah kendisini zaten tanıtmış durumda. Platon, Eflatun ve Aristo gibi düşünürlerin her biri kendi penceresinden değerlendirmiş konuları doğal olarak. Her şeyi bir yana koyun, yayınlamış olduğunuz videoyu gerçekten beğendim. Umarım daha güzel konulara da değineceksiniz sürecek video çalışmalarınızda. :)
Muhteşemdi emeğine sağlık. Doğudan çıkmış, islam kültürünün içinden gelen bir değerin de batıdan, antik dönemlerden filozoflarla yer yer paralel düşüncelerinin olması bir kez daha tanrı konusunun temelde evrensel bir problem olduğunu ve filozoflarda benzer fikirler uyandırdığını gösteriyor. İbni Sina’nın konuyu ele alma şekli cesaret gerektiriyor. İmam Gazali’nin tepkisine gelince, halen semavi dinlerin çok farklı yorumlarla, felsefik bir tutumla, içinde bulunduğumuz dönemin sağladığı bilim, düşünme tarzı ile çok farklı yorumlanabileceğini düşünüyorumve böylece belki de İbni Sina’nın ortaya koyduğu düşüncenin devamında modern anlayışla yorumlanmış islama varılırdı (tamamen örnek).
Bazı insanlar, Modern anlayışla yorumlanmış İslama ulaşmak için Ayetleride modern hale getirmeye çalışıyorlar.. Örneğin Kuranda, Evrenin 6 günde yaratıldığı (Hud7,Kaf38,..) önce dünyamızın 4 günde sonrasında evrenin geri kalanının 2 günde yaratıldığı anlatılır (Fussilet 9-12) .. Modernistler 6 gün değil 6 evre denilmek isteniyor derler fakat bu 6 evrenin ne olduğunu anlatmazlar.. Önce Dünyamızın yaratılması konusuna ise çoğunlukla hiç girmezler.. Az sayıda modernist ayette Evren değil göğün 7 katı tanımlanıyor deselerde bu 7 katın ne olduğunu açıklayamazlar..
İbn Sina etnik köken olarak bir Özbektir, Türk asıllıdır. Ancak, o dönemde bölgede egemen olan İslam kültürünün etkisi ile bilim dili olarak Arapçayı ve edebiyat dili olarak da Farsçayı benimsemiş, eserlerini bu dillerde vermiştir. Daha sonra da İran'a yerleşmiş ve o kültürün bir parçası haline gelmiştir. Bu durumda onu aslen Özbek Türkü olan bir İranlı olarak tanımlamak gerekir (Aynen Einstein'ı Alman Yahudisi kökenli bir Amerikalı olarak tanımlamak gerektiği gibi)
Aslında İbn Sina hakkında yeterli bi çok video var ancak izlenimleri,takipçileri az diye görünür olamıyor .Bu sebeple görememişsin ama güzel düşünül kendin yapmışsım tebrik ederim🎉
Kanala biraz göz attım, çok emek dolu bir kanal ama bana bir kaç beden büyük geldi. Ben daha sorgulama ve kendimi geliştirme aşamasındayım felsefi terimler çok ağır geliyor bana. Biraz donanım sahibi olunca tekrar bu kanala gelirim. Başarılarınızın devamını dilerim Pelin Hanım.
Sana bir tavsiyem her dinledigini doğru sanma dinlediğin insanlar bazı insanların sadece fikirlerini söylüyor inanış konusunda inşallah doğru yolu bulursun ama sana bunuda söyliyim bir müslüman olarak bunu söylüyorum yeryüzünde ne Allah’ın yada sen buna bir yaratıcı diyebilirsin ne varlığına me yokluğuna dair bir delil bulamazsın haberin olsun yok bilin böyle diyor felan filan şeylere inanma sakın
@@Kayzersozee477 ben kanıtlara inanan biriyim. Tanrının varlığını kanıtlayacak delil yoksa benim için tanrı yoktur. Öyle karmaşık bir durum yoktur ortada. Yani benim hayatım 1 ve 0 lardan ibarettir. 1 ler kanıtı olan şeyler 0 lar kanıtsız soyut şeyler. Çok basit yani.
@@Fardu zaten kanıtı olsa herkes inanır kanıt olduğuna dair de olmadığına dair de delil bulamazsın o yüzden insan kendisi kendi aklıyla sadece varlığa delil arayabilir o daha farklı bir olaydır ama somut bir delil olsa imtihanın anlamı kalmaz zaten
@@Kayzersozee477 yani özetle sadece inan diyorsun. Mantık yürütmene, sorgulamana gerek yok diyorsun. Hayır arkadaşım eski dönemde bilim olmadığı dönemde insanları meleklerle şeytanlarla kandıran insanların bugün geçerlilikleri yok. Bilimsel olarak ispatlanmayan hiç birşey yoktur. Sana inancınla mutluluklar dilerim
@@Fardu ben asla öyle birşey demedim mantığını kullanırken bunu bil dedim sen sorgulayacagım demişsin ama kararını vermişsin bile sadece yalandan sorgulamak gibi terimleri kullanıyorsun bizde sorguladık ki ne varlığa ne yokluğa dair bir delil olmadığını söylüyoruz kafamızdan uydurmuyoruz herhalde bu konuyu tartışmak için açmadım sadece fikir vermek için söyledim amacım kesinlikle tartışmak değil
Salam Dilara xanim Azerbaycanin Quba şeherinden yaziram size Eslinde ne yazmali olduğumu çox duşundum Menim heyatimda çox boyuk rolunuz var Defelerle sizin vidyolarinizi silmeme baxmayaraq bir defe öz özne qoşulan bir videonuzla sizden bu qeder bilik oyrene bileceyimi duşunmezdim Nevaxtsa bu dunyada olmasa bele duşunce ve heqiqetler dunyasinda Sizinle bir araya gelib dialog qura bileceyime cox inaniram Sizi çox sevirem Kim ne deyirse desin sizin kimi qadinlarin olduguna gore çox sevinirem Maraqla ve sebirsizlikle yeni çekilişlerinizi gozleyirem
8:38 Allah ın varlığını akıl ile bulunabileceğini düşünüyorum , fakat Allah ın varlığını aklımızın almayacağını , kayıtsız şartsız imanla olacağını da düşünüyorum. Şöyle izah edeyim , Akıl ; Gördüklerimiz , duyduklarımız , bulunduğumuz toplum ile sınır duvarlarını çekmiştir . Buna bir örnek vermek isteri ; 3 aylık bir çocukla 30 yaşında bir birey aynı masada otursun ve onların karşısında oturan başka bir kişide durduk yere havalanıp havada asılı kalsın , çocuk bu duruma şaşırmayacak , belki de sadece gülecektir , çünkü daha aklının duvarları örülmemiştir fakat yaşı büyük olan şahıs ise muhtemelen korkup kaçar , onun aklı bir insanın uçamayacağı ile kodlanmıştır. Bu sebepten sonsuz bir yaşamı , cennet -cehennemi , yaratıcı olan , yaratılmamış ve hiç bir şeye benzemeyen , hiç bir dengi olmayan Allah ı aklımızla anlama şansımız yok . Aklımızla anlama şansımız yok ama akıl sınırlarının içinde olan yaratıcının varlığı ile ilgili delilleri bulma şansımız var , bu delilleri bulup , akıl sınırlarımızın dışında olan , ölmeden anlayamayacağımız , şeylere inanır ve iman ederiz. Aslında varlığımızın bir amacı da budur . Bu duruma bir örnek verecek olursak , hepimizin elinde aynı telefondan olsun , her telefon aynı model ve aynı renk , tıpa tıp birbirinin aynısı olsun , biz bunları , arkasındaki barkodu okutarak farklılıklarını anlayabiliriz . Şimdi bu örnekten yola çıkacak olursak , dünyada şu an 8 milyar insan var , her bir insanın her bir parmak ucunda 20 adet , tüm diğer insanlardan farklı olan , tıpkı bir barkod gibi olan parmak izleri var , bu tesadüf olabilir mi ? ve bu parmak izlerindeki farklılıkları işaret eden bir de ayet var "“İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır? Evet, Biz’im, onun parmak uçlarını bile aynen eski hâlinde düzenlemeye gücümüz yeter.” (el-Kıyâme, 3-4) " .İşte aklını kullanan bir insan bu ve bunun gibi işaretleri takip ederek , aklının almadığı kavramlara da , görmese de iman eder.
Emeğiniz için teşekkürler...Bu videonun devamında Ömer Hayyam da yer alabilirdi. Hayyam 'ın ' Rubailer'de açıkça belli olan Tanrı inancı kesinlikle daha az karmaşık ve Ibn-i Sina nın tereddüt ile açıklamaya çalıştığı şeyi tüm çıplaklığıyla göz önüne seriyor.
Öncelikle cesaretiniz için takdiri hak ediyorsunuz...İlk defa bu videoya denk geldim iyi ki de gelmişim çok farklı bir deneyim oldu benim için...Ben de İbn Rüşd okumuş birisi olarak onu kayda değer bulanlardan biriyim...İbn Rüşd ile Aristo arasındaki fikir birliğinin nereye kadar devam ettiği varsa hangi noktalarda ayrılık olduğu konusunu merak ediyorum...Ayrıca İbni Sina ile İ. Rüşd arasındaki fikirsel anlamdaki zıtlıkları da merak ediyorum...Kolay gelsin..
merhaba, İbn-i Sina İslamiyeti olması gerektiği gibi orjinaline uygun hale getirmeye çalışmış. İslam ya da herhangi bir din bilimden ve düşünceden arındırılamaz.
Video için teşekkürler.emeğinize sağlık🙏Çokça Yararı Olacağını Düşündüğüm nacizane Bir Tavsiyem var😇Dün Ve Bugün Düşünen ve Akleden Varlıklar için Tanrı Herzaman 1 Numaralı Gündem maddesi olmuştur.Hal böyle İken Herşeyin "N" i Olduğunu da göz Önünde Bulundurursak Eğer.Ne sebeple hangi Bilgi İçin Olursa Olsun Tarafından Gönderilen Kitab ı en az 1 Kez Okumalı,Görüş ve Düşüncelerimizin Hangi Noktaya Varacağını İncelemelisin.Ne Kaybedersin ki?😇
📣 Felsefi Podcast Programım "Dünyaya Fırlatıldık!" ı Dinlediniz mi?
open.spotify.com/show/2j3PhnLZNp2sf1MJinT8Zo?si=470519b29c7a4595
📣 Ücretsiz bültenime kayıt olarak videolarımın metinlerini mail olarak alın:
apos.to/n/dilozof
ATATÜRK DEVRİMİ
Atatürk’ün önemi; insanlığın, çağımızda ulaştığı “Akılcı ve Bilimsel Düşünme” evresini Türkiye’ye tanıtması ve toplumu onunla tanıştırmasıdır; toplumu bu aşamaya geçirmek amacıyla zihinsel devrimi yapmasıdır. Fakat Türkiye, bu çağdaş aşamaya geçememiştir. Ama bu evre ile tanışmıştır ve tadını almıştır. Tıpkı insanlığın akılcı düşünme olan felsefi düşünmenin çıkışından sonra tanrısal ve dinsel düşünmeye geçmesi gibi, Türkiye de, geri dönerek tanrısal ve dinsel düşünmeye dönmüştür. Yine tıpkı insanlık gibi, nasıl ki dinsel düşünme evresinden çıkıp akılcı düşünme evresine geçti, Türkiye de, dinsel düşünmeden çıkıp akılcı düşünme evresine geçecektir. Ama önce düşünme işlemi yapmasını sevmelidir.
“Türkiye, Atatürk Devrimi sayesinde çağımızın tadını aldı bir kere. Ondan geriye dönmez. O nedenle Türkiye’de geçmişin motifleri, felsefeye göre, sürdürülebilir değildir.”
“Türkiye’nin şu andaki dinsel durumu geçicidir ve mutlaka akılcı düşünmeye geçecektir.”
Evreleri Atlamak
İnsanlığın düşünsel evrimi; dokuz kademeli bir eğitim işlemidir. Dolayısıyla birinci evrenin düşünüş biçimini yapamayanlar, ikinci evreyi yapamazlar. Böyle sırasıyla gider. Şimdi bu düşünme evrelerinin hiçbirini yapmamış bir toplumun çağımız düşünüş biçimini yapamayacağının Atatürk çok iyi farkındaydı. Nitekim Atatürk bu çağdaş düşünüş biçimini Türkiye’ye tanıtmasının üzerinden bir asır geçmesine rağmen Türkiye’de bu çağdaş evreye ulaşabilen hiçbir kişi ve kesim çıkmadı. Nitekim Atatürk’ten bir asır sonra Türkiye, dinsel düşünmeye ve iktidara ulaştı. Aslında bu durum, değişmemiş asıl yapının tezahürü, açığa çıkması, dışa vurumu ve nüksetmesi idi.
“Atatürk, Türk milletinin dört bin yıllık tarihinde yakaladığı en önemli tek fırsattır.”
Fakat toplumsal varlığı sürdürebilmek için mutlaka çağdaş düşünme opsiyonunu açmak şart idi. En azından bu düşünmeye bir tırnak takılır ve varlığı sürdürme ihtimali yaratılmış olurdu. Bu düşünceyle Atatürk, çağdaş düşünüş biçiminin fikir ve bilgi ürünlerini almaya ve ülkeye taşımaya çalıştı. Fakat bu arada geçmiş düşünüş biçimlerini yapmanın gerektiğini bildiğinden eğitim sistemini ona göre düzenlemişti.
Akılcı Düşünme
İlahiyatçılar
Türkiye, akılcı düşünme evresine geçmek istemektedir. Fakat bu geçişin öncülüğünü yapabilecek düşünürleri yoktur. Bir an önce bu düşünürleri mutlaka üretmelidir. Bu düşünürler, tıpkı insanlıkta olduğu gibi, dinsel aşamadaki insanlığı, dinsel düşünmeyi aşmış ve akılcı düşünmeye ulaşmış ilahiyatçıların akılcı düşünmeye çıkardıkları gibi, Türkiye’nin akılcı düşünmeyi yakalamış ilahiyatçıları tarafından yapılması mümkündür. Çünkü Türkiye, tıpkı insanlığın geçmişteki durumu gibi, şu anda sihirsel, tanrısal ve dinsel bir toplumdur.
“Türkiye’yi ancak çağın düşünüş biçimine ulaşmış ilahiyatçılar çağdaşlaştırabilir.”
Türkiye, dinsel düşünme evresinde bulunuyor ama dinsel düşünme işlemini yapmıyor, yapamıyor. Mesela dinsel düşünme evresinde insanlığın ilahiyatçıları, felsefeyi dinin hizmetinde kullanabilmişti. Fakat halen Türkiye’de bu işlemi yapabilecek ilahiyatçı yoktur.
Niyazi kahveci
Merhabalar Dilara hanım İbn Sina ile alakalı çok fazla bir içerik olmadığına katılmakla birlikte sözün özü programının 37. ve 54. Bölümü İbn Sina ile alakalı bu sadece iki tanıtım videosu örneği daha birçok seminerde var. RUclips nin algoritmasından dolayı önünüze çıkmamış olabilr. Ayrıca İbn Sina'nın kitaplarını okutan kanallarda var. Yaptığınız video bir tanıtım videosu olması açısından güzel olmuş ama hiç video bulamadım gibi şeyler söylediğiniz için yazmak istedim. Kolay gelsin
Tanrının evreni ödül ve cezaya göre antromoformik bulmanız tüm dinleri reddetmek demektir ve buda insan mantığına ve İslam felsefesine aykırıdır. Çünkü siz bir fabrikanın patronu olsanız kural koymak zorundasınız. Kuralsız patron olmazken Tanrının fabrika misali evreni yaratan bir patron olarak kural koymamasını düşünmek aşırı mantıksız. Allah'ın niteliklerini hâlâ bilmiyorsanız daha yolun başındasınız ve henüz İmam Gazali'ye denk gelmediniz demektir. Allah evreni neden yarattı sorusuna şöyle cevap veriyor: Ben gizli bir hazineydim bilinmek istedim. Burda ne demek istemiş önce bunu araştırın Tanrının kurallarını inkâr etmeden önce fakat İstediğiniz kadar sorgulayın Tanrının düşünce yapısını İslam'ı reddettiğiniz sürece asla anlayamayacaksınız. Neden mi? Bir sürahi örneği de ben vereyim size: 1.5 litre sürahi en fazla kaç litre su alır içine? 1.5 litre. neden? Çünkü onun kapasitesi o kadar. İnsan beyni de sürahi gibidir. Tanrı bir kapasite vermiştir. Onun dışına asla çıkamaz. Çünkü bu kapasiteyi Tanrı belirliyor. Daha iyi anlamanız için şöyle özetleyeceğim. Bir iş varsa bu işi yapan, işten üstün olmak zorundadır. Örneğin yapay zekalı bir robot ürettiğinizi düşünün, siz bu robota hangi yazılımları yüklerseniz ona göre hareket eder ve bu yazılımın dışına çıkamaz. Ben nasıl doğduğum diye sorduğunuzda eğer siz ona bu cevabı verecek yazılımı yüklemediyseniz asla bu cevabı veremez. Yani Kumanda sizin elinizde ve siz o robottan daha üstün olmak zorundasınız ve siz ona ne verirseniz o sadece onu algılar. Tanrı da böyledir işte. Onun bize yüklemediği şeyleri algılamaya kapasitemiz yetmiyor ve bunu Kuran'ı Kerim de Ayetel Kürsi de şöyle açıklıyor: Yeryüzünde ve gökyüzündeki tüm canlılar, Allah'ın
dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. İyi düşünmeler.
Muhyiddin İbnü'l-Arabi hakkında araştırma yapsana bide
Selam Kardeşim.
Peki siz Allaha iman ediyormusunuz?
"Kendileri bir yetimi sofraya davet etmekten acizken, insanları cennete çağırıyorlar."
İbni Sina
Bu sözü söylediğine göre ortam baya kötüymüş.
@Niyazi Pekmezbalyemezoglu Hakikatı bulmuşsun ne diyim yaşam yolculuğunda iyi yolculuklar dilerim.
Ben senin gibi düşünmüyorum.
Bugün işte
@@Tretman insanın olduğu yer her zaman aynı. Bardağın içindeki su aynı. Sadece Bardağın karton, demir vb. değişiyor.
Aynı bugün gibi. Aynı diyanet gibi. Kendileri imam masrafları için her aileden vergilerle zorla alınan paralara muhtaçlar ama millete cennet hayalleri satıp milletin vergileriyle milyonluk mercedeslere biniyorlar.
@@tosunalp Ben diyanetin avukatı değilim. Dediklerinize katılıyorum.
Benim okuduğum Kuran bir eleştiri kitabıdır. En çok eleştirdiği konu dinden geçinen sınıflardır.
Dur Kahvemi alıp geliyorum..Sen varya Dilara tam bi efsanesin bence..Daha bu yaşta efsane olmak herkese nasip olmaz..Teşekkürler Güzel İnsan..
@@Yunuserat . Bildiğim kadarıyla kendisi muhammedin uydurduğu allah isimli görünmez puta tapmıyor yani putperest değil 😉
Ben ilk okul okumuş 45 yaşında bir anneyim çok zevk aldım sizi dinlerken
İyiydi 😊
İbn-i Rüşd videosu gelsin lütfen. Batı'da bile bu kadar tanınan ve kitapları, ders kitabı olarak okutulan birinin bizler tarafından neredeyse hiç bilinmemesi çok üzücü. Bu iş de sana kaldı Dilara :)
Türkiyede ilaç sektörüne yer verilsin diye İbni Sina gibi büyüklerimiz ögretilmiyor. Megerse orta asya halklarının bazıları İbni Sina nın el kitabini yanında taşıyorlar el kitabi gibi ceplerinde falan. O derece önemli isim.
Ya da İbni Haldun da anlatılabilir
Dürüst olmak gerekirse, içerik olsun diye bu insanları okumuyorum. Hiç bilmediğin bir konuda okumak araştırmak zaten çok zaman alan bir şey. Eğer sırf etkileşim peşinde olarak yapsaydım, muhtemelen ek okuma yapmama gerek olmayacak yüzeysel Stoacılık, Spinoza, Nietzsche videoları ile giderdim. Zaman kazandırırdı. Ama merak ediyorum.
Bahsettiğiniz kişileri bir dönem mutlaka okuyacağıma eminim fakat bu sene ve önümüzdeki 6 ayın konusu Asya, Hinduizm, Budizm, Şinto vs. Ve her nedense bir yerden İslam felsefesindeki bazı kollarla birleşecek gibi de geliyorlar, (Mevlana'dan dolayı böyle hissediyorum muhtemelen) Özetle sıradan gidiyorum. Okuyup öğrenmeyi bu konuda kültür edinmeyi ve düşünmeyi sevdiğime göre, muhtemelen hayatım da böyle geçeceğine göre elbette bahsedilen isimleri zamanı geldiğinde konuşacağız. Sevgiler.
@@pelindilaracolak İbni ruşd olmadan batı anlayışı da eksik kalır. Bence buna eğilin.
@Niyazi Pekmezbalyemezoglu ibn-i Rüşd El Külliyat Fi't Tıbb ve Siyasetname olmak üzere eserleri hakkında küçük çaplı bi araştırma yaparak hangi batıda okutulduğunu öğrenebilirsin. Yabancı kaynaklara da bakmanı öneririm
Bu güzel videonuz için teşekkür ederiz Pelin Hanım. İslam Felsefesi'ne olan ilginin artmasına yardımcı olmasını umarım. Bu alan genelde sanıldığının aksine içinde birçok derya barındırıyor. Keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda hazine var içinde. Umarım siz de daha fazla eğilirsiniz İslam Felsefesi'ne.
Değerli arkadaşım İslam'da felsefe olmaz, emirler vardır uygularsın, felsefe yaptığın zaman dinden çıkarsın :)
@@maximilyen İslam'da felsefenin nasıl olduğunu görmek isterseniz kanalıma beklerim. Reklamımızı da yapmış olalım bu arada :))
Yav bırak bu işleri :) gel huzur ateizmde, gerçi felsefe yaparak zaten çıktın sen dinden çoğu din alimine göre:)
@@maximilyen Biz filozoflar huzurun değil gerçeğin peşindeyiz :))
@@mehmettayfunkucuk evet işte gerçek nedir? Gerçek şu: Tanrı yok, onu biz yarattık. :))
Gece gece beynimi yaktığınız için teşekkür ederim😅
Ağzınıza sağlık. Şu an toplumun farklı görüşlerdeki gruplarının bile takdir edip bilgisi önünde eğildiği az sayıda akademisyenimiz var, umarım gelecekte siz de onlardan birisi olursunuz.
ne yazmışın! ne döktürmüşün! heç bir şey olmaz la ondan.. kapasite meselesi kavrayış meselesi.. lakin şu olur boş tantanacı 1 saat konuştu ama ne konuştu o bisati çalanlardandı denen cinsten
Kısa sürede bu kadar izlenmesi bence bu konuya aç olan insanlarımızın sandığımızdan fazla olması. İslam Felsefesi serisi bekliyoruz en kısa zamanda :)
Harikasınız. Sizin gibi bilgi emekçileri çok değerli. Sürükleyici kitap gibi videolar bitiyor. Daha çok şey istiyoruz 👍
Nasıl zarif bir girişle başladınız 😊 Teşekkürler ❤...
Bu video için çok teşekkür ederiz Dilozof🌿
Bu serinin devamının gelmesini çok isteriz eminim ki. Kendi birikimin ile İbn-i Sina'yı bize anlatman takdire şayandı.
Ayrıca İbn Rüşt ve özellikle Ebubekir Râzi videolarını da senin anlatımın ile dinlemek ve bu konuları RUclips platformuna taşımanı çok isterim. Başarılarının devamını dilerim 🌿
1. Bir şeyin var olduğuna dair şüphe yoktur yani birşey kesinlikle vardır.
2. Var olan bir şey ya şartlı var olandır ya da zaruri var olandır.
3. Eğer var olan bir şey zaruri ise o zaman zaruri bir varlığın varlığını saptamış oluruz.
4. Eğer var olan şartlı ise onu zaruri kılan bir sebep vardır.
5. Şartlı var olan bütünlerin hepsi (ki hepsi bir sebebe ihtiyaç duyar) ya kendi içinde zaruridir ya da kendi içinde şartlıdır.
6. Şartlı var olan bütünlerin (ki hepsi bir sebebe ihtiyaç duyar) hiçbiri kendi içinde zaruri olamaz çünkü kendisi sadece başka parçaların/üyelerin varlığı üzerine vardır.
7. Yani şartlı var olanların hepsi kendini zaruri kılan bir sebebe sahiptir.
8. Şartlı var olan bütünlerin hepsinin sebebi ya kendisinin içindedir ya da bütünün dışındadır.
9. Eğer bu sebep bütünün içinde ise ya şartlıdır ya da zaruridir.
10. Ancak şartlı var olan şeylerin bütünlerinin içindeki bu sebep zaruri olamaz
11. Ve şartlı var olan şeylerin içindeki bu sebep şartlı da olamaz zira bu şartlı var olanların hepsinin sebebidir ve şartlı var olan bir şey kendi sebebi olamaz.
12. Yani şartlı var olan bütünlerin sebebi bu bütünlerin dışında olmalıdır.
13. Ama eğer şartlı var olan bütünlerin sebebi şartlı var olanların bütünün dışında ise bu zaruri bir var olan olmak zorundadır.
14. Yani zaruri bir var olan vardır
15. İlaveten argümanlar bu zaruri var olanın tek, ebedi, ruhani, idrak edebilen vb. olduğunu gösterir.
4. öncülde onu zaruri kılan yerine "var kılan" demek gerekmez mi?
ve sen de bu ilkel açıklamayı yedin değil mi sayın kardeşim... afiyet olsun... hala kaç yüzyıl önceki önermelerle yaşıyorsunuz ve dünyayı yorumluyorsunuz, çok yazık...
@@futurexjam2 yersiz bir çıkarım olmuş :)
@@futurexjam2 önermeye reddiye sunmak yerine önermeye ad hominem yapmak...
@@furkan7198 zaruri ya da şartlı var oluş gibi saçma sapan açıklamalar üzerinden evrenin, hayatın anlamı bulunmuş gibi bir saçmalamaya fazla açıklama yapma gereği duymadım, o yüzden istemsizse çok vakit kaybetmeden ithamda bulunmak daha çok hoşuma gitti :)
Güzel özetlemişsin Dilara, aklına sağlık! İbn-i Sina’nın otobiyografisine bakılacak olursa, Aristoteles’in Metafizik eserini kırk defa okuyup ezberlediğini, ancak eserin niyetini çözemediğini söylüyor. Ta ki Farabi’nin “Aristo Metafiziğinin Maksatları” isimli eserini okuyana dek uykusuz geceler geçiriyor. Farabi’nin eseriyle büyük aydınlanma yaşıyor ve kendi metafizik anlayışını oturuyor. Bu bağlamda Aristocu bir anlayışa yakın olması veya etkilenmesi kaçınılmaz gibi.
Dilara hanım İbni Sina'yı okuyunca batı felsefesi ile benzerliklerine bu kadar şaşırdıysanız Molla Sadra'yı da denemenizi tavsiye ederim :) Hegel'in 1800lerde söylediği şeyleri 17. yy İran'ında bulacaksınız. Özellikle tarih felsefeleri çok benzer.
Hay bin yazkan ve Şeyh bedrettin okusa spinoza'yı görecek lakin nedense dayatma dürtüsü denen sistemin içerisinden gelişen düşünsel akıl bu şeklen gecikmeli gelişir ve ilerler
Celal Şengör bir videosunda Avrupa'daki aydınlanmasının en büyük nedeni Doğu medeniyetidir demişti. Arapçadan diğer Avrupa dillerine çok sayıda eser çevrilmiş. Sanırım Araplar da birçok eseri Yunancadan Arapçaya çevirmiş. Bu yüzden Fars, Arap, Alman, Fransız, Yunan felsefeleri benzeşiyor olabilir.
İslam felsefesi anlatımlarına devam edersen cok sevinirim ☺️ harikasın
Videolarınızdan çok şey öğreniyorum, anlatımınızı, dili kullanımınızı çok başarılı buluyorum. Bu coğrafyada felsefe hakkında, bu kadar yetkin bir biçimde varolmanıza hayranlık duyuyorum ve hemcins olmamızdan gurur duyuyorum. Başarılarınızın, hayattaki varoluş tatmin ve hazzınızın, neşe, coşku, tutku duygularınızın devamını dilerim.
Pelin kızım, hayırlı geceler. Ben de İslami ilimlerde araştırmacı yazarım. Bence İbni Sina Kafir değil. Benim Osmanlı döneminde Üniversite kabul edilen ve adı Medrese olan o eski sitil Medreselerde okuyup icazet aldığım yerlerde Felsefe de okutulurdu ve buna "Mantık İlmi" denirdi. Yani İslam Felsefesi demek oluyor. Bu Medreselerde her okuyan gibi, ben bu İslam Felsefesini okudum ve ezberledim. Kitabın adı Essüllem el-Münevraq'tir/السلم المنؤرق. Orada da yazar "Bu İslam felsefesini okuma konusunda 3 görüş var: 1- İbni Salah ve Nevavî "haramdır" demişler, 2. Bazı alimler de ذaslında felsefenin okunması gereklidir" demişler. 3. Ama meşhur olan görüş ise, iyi düşünen ve her şeyin doğrusunu arayan kimseler için caizdir demişler. Ta ki bu ilimle insanlar daha doğru görüşlere varsınlar. Bu yazarın adı Ahdarî'dir, 1512 senesinde kitabını yazmış. Türkiye'de Nurcu diye bilinenlerin, eserlerini okudukları alim Said Nursi de bu kitabın üzerine bir bakıma çok önemli bir Yorum yazmış. Kitabım adı Kızıl îcaz'dır. Bu kitaba da bakılabilir. Bene vardı bu kitap, fakat Kütüphanemi bir Vakfa hediye ederken o da içinde gitmiş. Yoksa sana getirirdim.
Merhabalar sizinle itibate geçebilirmiyim
@@enajankirer6721 Her zaman beklerim. Selamlar...
Merhaba sizden bir ricam olacak, İslam alimlerinin görüşlerini incelemek istiyorum 15 yaşındayım, yönlendirilirmeye ihtiyacım var hangi eserle başlamamı tavsiye edersiniz?
@@_saadeyy_ altay cem meriçi biliyor musunu?
@@bestamii evet
İçerik için çok teşekkür ederim. İbn-i Sina ile ilgili Türkçe'de içerik olmadığını belirttiniz. Ömer Türker hocanın "İbn Sina Metafiziği" başlıklı serisi var, dilerseniz ona da bir göz atınız. Saygılarla :)
İbniSina ile ilgili Türkçe içerik yok, en uzunu bu oldu gibi iddialar çok yanlış. RUclips a ibnisina felsefesi yazınca çıkanlara göre mi yorum yapılıyor?
Ya hanımefendi aramayı bilmiyor ya da kendi reklamını yapmak için böyle bir yola girmiş bence.
Yine de bilgi bilgidir.
Klasik düşünce okulu aslında tüm sorularına cevap veriyor. Ayna metaforunu dahi ekrem demirlinin ibnül arabisinden öğrenip söylemiş :) vahdeti vücuda da girmiş arabiyle ibni sinayı karıştırmış videoda daha çok yok kat etmesi lazım. Ayrıca gazalinin tekfir etme sebebi klasik semavi dinlerdeki düşünce biçiminden değil orayı bile eksik yorumlamış.
en son 25 yıl kadar önce felsefe ile ilgili bir şeyler karıştırmış biri olarak, terimleri açıklıyor olmanız benim açımdan çok faydalı oluyor.
İbni Sina hakkında ve genel olarak İslam felsefesi hakkında Ömer Türker hocanın çok güzel içerikleri var, tavsiye ederim
Ömer Türker hocayı ben de sonradan keşfettim. Fakat keşke biraz daha sade ve anlaşılır bir dille anlatsa harika olur. Haklı olarak ilahiyat diliyle anlatıyor ama konuya sadece ilahiyatçılar meraklı değil :)
@@ozlemerden7825 Emin olun biz ilahiyatçılar da anlamakta zorluk çekiyoruz hocayı. Dili gerçekten ağır kitapları da öyle maalesef.
( Daha bu sabah dersimiz vardı hocayla, beynimiz yandı yine:) )
Güzel bir derleme oldu...Klasik Düşünce Okuluna rastlamamış olabilirsiniz..İbni Sina Şifa sı üzerine 48 videoluk bir seri var..Tavsiye ederim..
çok sağolun ya, gerçekten mükemmel bir kanalmış.
Efsane fsn flz yani filozoftan gelir zaten. Evet öyle.
@@refikkedi1676 anlamadım :)
Teşekkürler Mahmut bey, istifade etmeye çalışacağım.
Batı felaefesi yerine hristiyan demiyorsunuz ama doğu (Türk) demeyip ısrarla islam felsefesi terimini kullanmanız sizin de kopyala-yapıştır mantığını papağan gibi tekrarlamanızın felsefe ile uzaktan veya yakından hiçbir bağlantısı yoktur. Şimdiye kadar aldığınız eğitim zaten bunu size öğretmemiş olabilir ama yönünüzü 2022 yılında doğuya dönmüşşseniz, size gönserilen kaynakları lütfen doğru seçiniz. Bu arada videoyu 2:42ye kadar izledim, sonrasında düzeltme olmuş da olabilir ama bu kadarı izlememem gerektiği konusunda beni ikna etti. Emeğinize sağlık. Doğru fikirlerde buluşmak dileğiyle.
Bu başlık da çok spekülatif ayrıca. Sadece İmam Gazzali'nin görüşüdür ve yerindeliği üzerine dahi makaleler yazılmıştır. Sanki Müslümanlar tümüyle İbn-i Sina'yı tekfir etmiş gibi davranamazsın. Sana düşmez.
Dilara hanım Habib KAVAK Hoca var. İslam felsefesi ve bir çok konuyu anlatan, anlatımı bilgisi ve yorumu mükemmel farklı olan siz ikinizin bir program yapması harika ötesi olurdu herhalde. 👏🏼
Evet bende kendisini dinliyorum ve gerçekten çok güzel bir anlatımı var
Habib KAVAK Hoca'nın İbni Sina'nın mantığını anlattığı bir video serisi de var ayrıca.
İslam'da felsefe olmaz, din dindir, buyrukları vardır onları yaparsın o kadar.
Sonlarda müslümanların Allah dediği bazı kesimlerin tanrı dediginin aynı olmadigini belirtmeniz güzel bir davranış oldu.Teşekkür ederiz.İbni Sina demiş ise Allah Yarattiklerindan haberi yok.Tekfir edilecek başka ne olacaktı. 1-)Yarattiklerindan bi haber olan nasıl yaratıcı olabilir.Diyelim ki yarattı haberi yok Böyle birşey mümkün olsa o yaratıcı zamanın ve mekanın içine girmek zorunda kalır.Şoyle ki; yarattıkları bir yerde kendi başka biryerde olmak zorundadır.Yaratti haberi yoksa başka bir yerde.Boylece yaratıcı dedikleri zaman ve mekana girer. zaman ve mekana giren milyon yılda geçse ölür. Yaratıcı zaman ve mekandan münezzeh ( ayrı ) olmazsa ölümlü olmak zorundadır. Allah a biz ezeli ve ebedi diyorsak İbni Sina tabi tekfir edilecek.
Aslında Allah ile Tanrı arasındaki farkı anlatmıyor, Allah ile Hakk arasındaki farkı anlatıyor
@@fatihmeral3626 1-"Yarattığından haberi yok." argümanı neden onu zaman ve mekanın içerisine sokuyor?
2- Taşma mantığında, yaratıcı ayrı olan değil bütün olandır. Kapsayıcıdır. Zaman da onun içindedir, mekan da, insan da, ruh da. Yani yaratıcıyı bir insan gibi düşünüp onu var olan her şeyin dışına koyup orda bizi yöneten biri olarak düşünmek değildir. Yaratıcı kapsayıcıdır. Zaman da odur, mekan da. Ancak zaman ve mekan tanrı değildir. Bu sebeple argümanınız bu felsefi düşünceyle bağlantısız kalıyor.
@@eceaker6252 evvelkiler boyut kavramını bilmediği için illa Yaradanı bir put şekliyle cisimlendirip ona taparlardı .... şimdi siz;" onlar puta tapıyordu" derken halt ediyorsunuz ve ayrıca sizler boyut kavramını bildiğiniz halde, bu sefer boyutsuzluk kavramını algılayamadığınız için tıpkı eskiler gibi "bilgisizlik" yani diğer şekliyle cahillik üretiyorsunuz!
yahu Hristiyanolmamak için afaroz yerine tekfiri kullanıyorum desene .... Hayırdır bro .... hakimlik kaftanını sana kim giydirdi? .... demiyor mu kitapta ... "eskiler bir düşünce üzerineydi ama siz kendi işinize bakın" diye .... Ulen nasıl kişiliklersiniz be! bir taraftan kalkar Kuranı söyler: "kimin cennetlik kimin cehennemlik olacağını bir tek biz biliriz" ayetini okur .... sonra kalkar sadece müslümanlar cennete gidecek dersiniz! Zaten bu hayatta yaptığınız sadece kendi kendinize tiyatro yazmak .... ama yakında göreceksiniz sadece aklına göre tiyatro yazıp "alın bu doğrusudur" diyenlare Yaradanın ne yapacağını .... ama önce rezilliğe gömermiş O, sonra cehennem .... gerçi yaşadığınız rezilliği bile anlayamayacak kadar zekilersiniz be ya!
Dini görüşün ve düşüncen bana pek uymuyor evet ama hayata bakışın kanalın düşünme biçimin ve kendini gerçekleştirmeye doğru gittiğin bu özguvenli duruşla aldığın yol çok hoşuma gidiyor tarzını seviyorum
Anlatım şekliniz, konu hakimiyetiniz çok güzel çok beğendim. sizi ilk defa dinledim. Video başlığını gördüğümde de, video sonundaki sorunun çelişkisi zaten bende de vardı. Sanırım İbni-sina yaşadığı coğrafya da, islami kültürle çevrili bir alanda söyleyebileceği en yumuşak kelimeleri kullanmış.
Başarılı bir anlatımınız var.İbni Sina,Gazali,Farabi bunları iyi anlamadan yorum yapmak zor.Yorumlamak için Kelam ilmini de bilmek lazım.Peygamberleri devre dışı asla bırakamayız.Eğer kasti bir düşüncemiz yoksa bütünlük içerisinde düşünüp yolumuzu belirlemeliyiz.Yine de itilaf olacaktır.Bu farklı düşünceler insanı doğruya taşır.Aslolan budur.Selamlar
+
Ben Tümevarım yöntemini değil de Tümdengelim yöntemini tercih ederim Kelam ilmini biz ürettik hadi bu konu üzerinde bize bir şeyler öğrette doğruluğunu kanıtla
Çok kaliteli bir video olmuş.Emeğinize sağlık.Seri halinde devamı mümkün olursa mutlu olurum.
Güzel bir video olmuş. Zaten bütün videolarınız çok güzel Dilara hanım. Emeğinize sağlık. İbni Sina dan çok daha önce Hint felsefelerinde (ya da dinlerinde) bu düşünce var.Yani aslında ilk geliştiren de İbn-i Sina değil. Yaşadığı coğrafya gereği Hint düşüncelerinden etkilenmiş de olabilir. Belki de bağımsız olarak aynı düşünceye kendisi ulaşmış da olabilir. Lakin bence ilk durum daha olası. Micellia Eliadenin dinsel inançlar ve düşünceler tarihi bu konuda epey bilgi veriyor
Ben de Hinduizme doğru kayacağım zaten, Hindistan'a da gidiyorum yakında. Böyle bir bağlantı düşünmemiştim. Öneriniz çok iyi oldu, sağolun.
@@pelindilaracolak Bütün videolarınızı izliyorum. Bu genç yaşta bu kadar bilgi sahibi olmanız takdire şayan.
Ayrıca bilgilerinizi herkesle paylaşmanız da çok iyi bir davranış. Sizden o kadar çok şey öğrendim ki hakkınızı ödeyemem. Yorumumu önemseyip cevaplayacağınızı hiç düşünmemiştim. Gerçekten hem şaşırdım hem çok sevindim. Sağlıcakla kalın. Yolunuz her daim açık olsun. Sizin gibi insanlardan daha çok olmasına dünyanın ihtiyacı var.
Tasavvuftaki vahdeti vücut anlayışı, südur teorisi ve Yahudi mistisizmi Kabala öğretisi, varlığın ne’liği ve nasıl ortaya çıktığı konusunda birbirine çok yakın görünüyor.
Ve bunlardan daha eski taocu, budist ve hindu öğretilerde de bunların temelleri bulunabiliyor.
Karşılaştırmalı ve tarihsel perspektiften benzerliklerin ve farklıların ortaya konduğu bir değerlendirme yapacak şekilde bir okuma yapmanız ve paylaşmanız bizi mutlu edecektir :)
Gene mükemmel bir video karşısındayız :)
Böyle donanımlı güzel insanları görmek çok güzel çok teşekkürler urettigin ve uretecegin tüm içerikler için emeğine sağlık
Yanılmıyorsam daha önce görmüş olmakla birlikte ilk defa videonu izledim. Temel bir anlatım olarak çok başarılı olmuş emeğine sağlık. Sorunu değerlendirecek olursam her ne kadar uzun bir yorum yapacak olsam bile umarım İslam felsefesini, kaynaklarını okumana zerre merak uyandırabilmek adına ve yorumlarınla bizleri de aydınlatman adına yazıyorum. Gazzâlî'nin Kelam ve Halk kitabından alıntı yaparak başlamak isterim: "...Bunların farklılığını; şekil, renk özellik ve değer açısından birbirlerinden ne kadar uzak olduklarını bir düşün! İşte bunun gibi kalpler de marifet mücevherlerinin kaynaklarıdır. Bazısı peygamberlik, velîlik, ilim ve yüce Allah’ı bilmenin kaynağı iken, bazısı da hayvanî arzuların, şeytanî huyların kaynağıdır. Öte yandan insanların meslek ve zanaatlar açısından da farklı olduğunu görmektesin, birisi, herhangi bir zanaatın bırakın son noktasına ulaşmayı, ömür boyu eğitimini alsa bile o zanaata dair ilk bilgilere bile ulaşmayı hayal edemezken, bir başkası elinin hafifliği ve zanaatındaki ustalığı nedeniyle (pek çok) hususun üstesinden gelebilmektedir. İşte yüce Allah’ı bilme de böyledir. Hatta insanlar (mesela) şöyle sınıflandırılabilir: (1) Korkak ve sahilde bulunduğu halde art arda gelen deniz dalgalarına bakmaya bile dayanamayacak kadar âciz; (2) bunu yapabilse de uç noktalara kadar gidip dalamayan, suda ayakları üstünde duran, (3) bunu yapabilse de yüzmeye güvenip ayağını yerden kaldıramayan, (4) sahile yakın yerde yüzebilse de denizin derinliklerine, boğulma tehlikesinin olduğu riskli yerlere dalamayan, (5) bunu başarsa bile kıymetli taşların ve mücevherlerin bulunduğu denizin dibine kadar dalamayan. İşte marifet denizi de böyledir; insanların o (deniz açısından) birbirlerinden farklılığı da elifi elifine aynen böyledir." (Yedinci vazife, bilenlere teslim olmaktır, s. 64, Kelam ve Halk) Bu alıntıyı almamın ana sebebi aslında Gazzâlî'nin İbn-i Sina'yı tekfir edip etmemesinden ziyade ikisinin çakıştıkları "din" noktasıdır. Ben konuyu halk tabakasından birisi olarak gözlemliyorum ve ister istemez Gazzâlî'ye katılmadan edemiyorum. Gazzâlî tekfir ediyor çünkü İbn-i Sina'nın söylemleri din kavramının dışına çıkıyor. İbn-i Sina yazıyor çünkü düşünüyor ve taşıyor :) Gazzâlî'nin de nitekim Tanrı'yı kavramak noktasında aklın yetersiz kalacağını; bu gibi denizlere girenlerin dini inkar noktasına gelebilecek kelamlar edebileceğini (Fârâbi'de olduğu gibi) savunmasından sanırım. Gazzâlî'nin ise bu denize girdiğini ve kendini koruduğunu İbn Sina ve İbn Tufeyl'in aynı kitap içerisinde çıkarılan "Hay bin Yakzan" adlı eserinin İbn Tufeyl ağzından bahsederken görüyoruz: "Ulaştığım bu durum, bu makam, bu evrenin dışında bir evrendedir ve insan aklı, künhünü kavramaya güç yetiremez. Bununla birlikte insanı, öylesine tatlı ve gönderici bir bilgi denizine daldırır ki, bu durumu yaşayanlar, kendilerine sırları bütünüyle gizleme gücünü bulamazlar. Duydukları zevk ve coşku, onları, durumlarını açıklamaya zorlar. Bu hale ulaşan kimselerden bilgide derinleşmeyenler, hadlerini aşarlar ve akılla bağdaşmayan dinin dış yüzüyle (zahir) uyuşturulması mümkün olmayan kimi iddialarda bulunurlar. İşte bu nedenle kimisi, “Kendimi tesbih ederim, benim şanım ne büyüktür”; kimisi, “Ben Hakk’ım” ; kimisi, “Cübbemin altında Tanrı’dan başkası yoktur” gibi sözler, özel deyimiyle “şatahat” söylemişlerdir. Şeyh Ebu Hamid Gazalî, bu düzeye (makam) ulaştığında, bilimlerdeki yetkinliği sayesinde, kendini bu gibi sözlerden korumayı başardı. Fakat yine de aşağıdaki dizeleri söyleyerek durumunu dile getirmekten kendini alamadı: 'Anlatamayacağım hâller yaşadım. Hayra yor ve nasıl olduğunu sorma.' " (s. 68, Hay bin Yakzan) Bence burada irdelenmesi gereken konu, öncelikle hiçbir ülkenin içerisindeki halk tabakasının hepsinin filozof, alim ya da ne derseniz deyin düşünür olamayacağıdır. Bu sebeple de düşünür olamayan halkın düşünürlere farkında olsun ya da olmasın teslim olması zaruri gözüküyor. Burada da halkı yönlendiren, kurallar koyan din kavramının ortaya çıkması zorunlu oluyor. Dini getirenler ise peygamberler olup vahiy aracılığı ile geldiğine inandığım için Gazzâlî'ye katılıyorum. Nitekim felsefenin mihenk taşlarından birisi de bu çıkmazda aranan cambazlıklar olduğunu düşünüyorum. Vahiy mi yoksa düşünen akıl mı? gibi...
Tekrardan emeğine sağlık, umarım bu gibi doğu düşünürlerinin aydınlatıcı açıklamalar ile videolarının gelmesi umudu ile...
Günümüz bilgi düzeyine göre Çok basit bir anlatım olmakla birlikte, yaşadığı çağ için bir değer ihtiva etmektedir..
Fakat Gazali, İbni Rüşt gibi Aristo felsefesini kendisine referans alan insanlar tarafından da ciddi anlamda eleştirilmiştir..
İbni rüşd,
Gazali'nin yazdığı "Filozofların Tutarsızlığı" eserine cevap olarak, "Tutarsızlığın Tutarsızlığı" adlı eseri yazmıştır..
Farabi, İbni Sina gibi insanlar kendilerine İslam inancının kitabı olan Kuran yerine , Aristonun felsefesini referans olarak almışlardır..
@@rdvangercek8990 Verdiğin yanıtın ilk cümlesini anlayamadım. Günümüz "bilgi düzeyi" derken sanırım günümüzdeki bilgi verilerinin bolluğundan bahsediyorsun. Ancak basit bir anlatım derken tam olarak kimi kastettiğini anlayamadım. Gazzâlî mi?
Diğer söylediklerine de katılıyorum. Gazzâlî bu gibi felsefecileri filozof "olmamasına" rağmen filozof kimliği ile tekfir eder doğru. Yine aynı şekilde de İbn Rüşd'de Gazzâlî'ye yanıt veriyor ve son söylediklerine gelecek olursak da İbn-i Sina Aristo'yu hem referans alırken hem de ciddi bir biçimde çelişik olduğu konuları eleştirdiğini de görüyoruz. Tabi ben bu adamları sadece okuduğum kadarıyla değerlendiriyorum.
@@yusufkaranfil8553
Kozmolojik argümanlar bilimin gelişmesi ile birlikte anlamını neredeyse tamamen yitirdi..
Günümüzde ilk canlının oluşumu ve sonrasındaki evrimsel süreç ile türleri bilimsel olarak açıklıyoruz..
Burada nasıl var olduğunu açıklayamadığımız, hatta sorgulanmaması için " İlk Sebep " diyerek sorunlu bir KABUL yapma gereği duyduğumuz bir güce ihtiyaç duymuyoruz..
Maddenin var olması ise bilimin üzerinde yoğun çalıştığı bir konu..
Biz göremesek bile bir gün mutlaka insanlık bu konuyu açıklığa kavuşturacaktır..
Dolayısı ile 10. yy bilgilerine artık ihtiyaç duymuyoruz..
Dünyanın düz olmadığını, Evrenin 6 günde yaratılmadığını, Önce dünyamızın yaratılmadığını, İnsanların kalpleri ile düşünmediğini,........... öğrendik artık..
@@rdvangercek8990 Şimdi ben anlayamadığım kısmın cevabını senin düşüncene göre anladım. Yukarıda belirttiğin diğer teorik fikirlere gelirsek de konunun çok dışına çıkmış olmakla beraber kaçındığım yok tartışılabilir ki ben artık gerek günümüz gerek Sanayi Devrimi sonrası çıkarılan ve tartışılan bu konu üzerinde tartışmayı çok gerekli bulmamakla birlikte sadece hasım oluşturulabilen diyaloglar olarak görüyorum ve tabi bununla birlikte ucu bucağı olmayan derin bir şekilde ele alınması gereken konular.
Sadece son paragraflarına dair bir şey söylemek isterim ki o 10. yy bilginleri dediklerin (tabi burda Gazzâlî'den artıkk dışarı çıkıyorum o zamanki coğrafyadaki bilim insanlarını, felsefecilerini vesayre alıyorum) sadece 10. yy değil 8. yüzyıldan başlamış hemen hemen 12-13. yy a kadar bilimin zirveye ulaştığı kişileri barındırır. Bununla birlikte bence ikimizin de emin olacağı bir şey var ki o da bu bahsettiğimiz tarih aralığında bu bilginler olmasaydı bugün Avrupa'nın günümüze getirdiği "bilgi düzeyi"nden aç kalacağını bilebilirsin. Son yazdıklarını tek tek ele almak uzun olur bazıları hurafe bazıları ise inanç durumu.
Sağlıcakla kal.
@@yusufkaranfil8553
Öncelikle yazdıklarımın tamamı Kuran ayetlerinden alıntıdır..
Aşağıda bilgi amaçlı olarak ayetleri paylaştım..
Avrupanın 8-12. yy aralığındaki hangi bilgilere dayanarak bugünkü seviyesine ulaştığını ben bilmiyorum..
Açıklarsan memnun olurum..
Kaf/50 : 38 -
And olsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ALTI GÜNDE YARATTIK”
Mülk:5 -
And olsun biz, En Yakın Göğü kandillerle donattık.
Onları ŞEYTANLARA Atılan Taşlar yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.
Fussilet/41: 9-10-11-12
De ki: “ARZI İKİ GÜNDE yaratanı inkâr edip O’na başkalarını ortak mı koşuyorsunuz? O yaratıcı ve âlemlerin rabbi olan Allah’tır.”
Arz üzerinde sarsılmaz dağlar oturttu, orayı bereketli hale getirdi; gerekli besinlerini orada -bunlara ihtiyacı olan varlıklar için eşit derecede olmak üzere- uygun ölçülerle yarattı.
Bütün bunlar DÖRT GÜNDE oldu.
DAHASI O, duman halinde olan semaya iradesini yöneltti; ardından ONA VE ARZA, “İsteyerek veya istemeyerek (varlık sahnesine) gelin!” buyurdu. “İsteyerek geldik” dediler.
Böylece onları İKİ GÜNDE Yedi gök olarak yarattı, her göğe işlevini ilham etti.
Biz, yakın semayı kandillerle donattık ve onu koruduk.
İşte bu, her şeye gücü yeten, her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.
Araf-179
Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık.
Bunların KALPLERİ vardır ama onlarla KAVRAYAMAZLAR;
GÖZLERİ vardır ama onlarla GÖREMEZLER; KULAKLARI vardır ama onlarla İŞİTEMEZLER.
Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
İsra-46-
Ayrıca onu Anlamamaları için KALPLERİNİN üzerine örtüler, Kulaklarına da bir Tıkaç koyarız.
Sen rabbinin Kur’an’daki ismini tek başına andığında canları sıkılmış olarak arkalarını dönüp giderler.
Hac 46-
Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, Düşünecek KALPLERİ ve İşitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki, gözler kör olmaz, fakat asıl sinelerdeki kalpler kör olur.
Kuranda;Şu ayetler beni çok aydınlattı,tanrıya dair.Görmezmisinizki o yağmuru indirip,ölmüş olan toprağı canlandırıyo.Sizide öldükten sonra böyle diriltecek.Bu ayet beni fethetti.Yeni bir yaratılışla yaratılacaz ve hesap günü var.Bu tür ayetler çok var kuranda.Gerçekten muhteşem.Artık bu ayetlerden sonra emin oldum diyebilirim.kanıt olarak bu ayetler bana yetti.Tanrı var ve bi düzen var.Düşündükçe,okudukça aydınlanıyo insan.
hiç bir canlı topraktan gelmez.
@@bir-kg2tf topraktaki moleküller ve protein olmadan hiçbir canlı oluşamaz.
Bunlar bir insanın yazabileceği cümleler, etkilenecek bir şey yok
@@hknssi '',,,, Kur'an arayışta olan için bir rehberdir.''
'' Müslüman gerçeği arayan kişidir. ''
Dünya hayat evren tamam molekül gravity öldüm bitti. Hayır. Bunun ötesine uzanan birşey var içimizde. Ona ruh diyebilirsiniz içimizdeki çocuk. Çoğu kişinin öldürdüğü çocuk. O çocuğun aradığı şeyin Müjdesini veren kitaptır Kur'an. Ancak bunu insana zorlamaz.Tercihine bırakır.
O sebeple pekala bir insan yazdı diyebilirsiniz. Bu demenize yol açacak yeterli materyal size verildi. Allah cebretmez. Zorla iman ettirmez. Kim içsesine kulak veriyor. Kim arayışa geçiyor?
Sonsuz yaşamı insan ister doğru mu? Birçoğumuz bunu isteriz. Ve bunun yanında gerçeğin, hakikatin ne olduğunu bilmek isteriz. Ruh açtır buna. Ruhun sesini dinleyip arayışa geçen adama Kılavuzdur Kur'an. Gerçekle ilgisi olmayan, veya kısıtlı bilgi ve kısıtlı bir mekan ve kısıtlı bir ömürle gerçeği buldum tamam bitti budur diyen insanla hiç mi hiç ilgisi yok İslamın.
O benlik seçimini kısıtlı bir hayat sınırlı bir ömürden maddeden tarafa yapmıştır. Bunu tercih etmiştir. Allah buna saygı gösteriyor. Özgür irademizle neyi tercih ettiğimize karışmıyor. İlginç bir nokta daha var. '' Biz isteseydik hepiniz iman ederdiniz..'' Mealindeki ayete bakınız. İsteseydi bizi tamamen robot yaratabilirdi.
''Onların gözünün önüne gökten melekleri indirsek, Onlar yine iman etmezler''
Buradaki bakış açısını yakalayın. Kafir benlik yaratıcı olmadığına öyle kuvvetli karar vermiştirki melekler inse ensesine tokatı patlatsa, ''Bu ancak bir büyüdür bir ilizyondur derler...'' Çünki hakikatle bir ilgileri yok adamların. Dünya yetiyor ona :) Arayışta değilki adam. Tanrı gözümün önüne gelse yine de iman etmem diyen arkadaşları düşünün. İlgili değil. Umrunda değil. Kör. Farketmiyor onun için. Pekala bu tercihi yapabilir. Zaten yapabilitesi olacak bir ortamda test ediliyor. Ki cebir-zorlama olmadan gerçek niyeti açığa çıksın. Kendisi kim olduğunu bilsin. Kendisi ne olduğunu kendisi seçsin :)
Kur^'anın verdiği mesajı görmek istemeyene sonuna kadar saygı duyuyorum bir insan olarak. bazısı gerçekten göremiyor. BAzısı görüp, anlayıp üzerini başka materyallerle örtüp dünya hayatına ve hiçliğe saplanmayı tercih ediyor. Kur'an göremeyene değil. Görüp de inkar edene kafir diyor. Örten. Sizin göremediğinizi görüyorum. Sanırım içinizdeki sesi duyamaz olmuşsunuz veya bir süredir Ona kulak vermiyorsunuz. Her insan bu merhalelerden geçiyor hayat içerisinde.
Halden hale sokuluyor. Felsefeden felsefeye daldan dala zıplatılıyorki Kendisi kendisinin ne olduğunu tam anlasın, tercihini şüphe getirmeyecek şekilde yapsın. Sınav bu. Bilgi değil, gücümüz değil, özgür irademizle verdiğimiz karar test ediliyor. İman :) Ne anneniz ne aşkınız ne kardeşiniz... Tüm dünya toplansa kalbinizdeki İman denilen o şeyi değiştirmeye veya sizden almaya gücü yetmez! O derece korunaklıdır. Benzersizdir.
'' Her benlik, şahit olarak kendi kendine yeter..''
Selametle. BArış ile. Benliğinizle,içinizdeki o şey ile ve Size bunu lutfeden ile BArışık olma dileği ile..
Kimi insana ufacık bi cümle dokunur inanır kimi insana binlerce cümle saçma gelir. Size göre olmayacak bişey ona göre olabilir size göre etkilenecek bişey yoktur o etkilenir. Bırakın isteyen istediğine inansın. Her şeyi siz biliyormuşsunuz gibi küçümsemeyin insanları
Paylaşıyor olduğunuz değerli bilgiler için çok teşekkürler..
Bugün okulda felsefe dersinde bu konuyu konuşmuştuk bunun üzerine denk gelmek çok iyi oldu :)
Kafayı yemissiniz tebrikler. Sizin gibi, toplum bilinci ve yararı için şevkle, öğrenen, üreten insanlara hayranım. Emeğiniz ve paylaşımlarınız için teşekkürler. Aynı ortamda bulunabilmek ne kadar güzel olurdu. Umarım, sizin gibi insanlar çoğalarak, bizim ortamlarımıza da düşer bir tanesi...
@@Yunuserat Övvmesiyle sövmesi arasında fark yoktur o zaman recep vardır 🤣🤣
Kafayi yemis diyor sonrada kiviriyor ..kafayi Kim yemis acaba
😂😂😂
👍🍀
Bu sözler, sizlere değil arkadaşlar.
Sana bu videoları yaptığın için çook teşekkür ederim🎉
Yâsîn Suresi 82. Ayet Meali: Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir. Mu`min Suresi 68. Ayet Meali: O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da oluverir.
Bakara suresi 117:
O, gökleri ve yeri hiçbir şeyi örnek almadan yaratandır. Bir şeyin olmasını istediğinde, ona sadece "Ol." der, o da oluverir.
Dogru 👍
Tanrı neden ol demek zorunda olsun ? Neden işitir, görür ?
Bunlar sadece Kuran da yazar ve müslümanlar da bu yazılanlara koşulsuz inanır..Biraz sorgulayan da dinden çıkar..
@@korhankaragulle8827 Sadece Kur'an' da yazmaz sami geleneği Tanrılarının ve tabii ki bundan dolayı Yunan Tanrılarının ortak özelliği İnsani özelliklerin kendilerine atfedilmiş olması. Örneğin görüp işitmeleri sinirlenmeleri ceza vermeleri ödül vermeleri yani her biri kendi kavmi için bir Kral.
@@bulentoguz1144
Nedemek istiyorsun yani ?
Tanrı kızamaz, göremez işitemez ?
Nesemek oluyor bu !?
Sizin klınızda sorunmu var ?
Görmeyen işitmeyen bilmeyen nir ilah tasfiri nasıl ola bilirki ?
Göre bilme işite bilme yada bilmek bir varolmanın kaidesidir.
Sallamalı saçmalı konuşmaktan başka birşey bildiğiniz yok
İlk defa bir videonuzu izledim Dilara hanım ve çok beğendim anlatım tarzınız çok hoşuma gitti bundan sonra sıkı takipçiniz olacağım 😊
Bu harika videoyla İbn-i Sina'nın felsefesini yeterince özümsedim. Çok teşekkürler.
Dilara Hanım sizinle ve kanalınız ile bu video ile tanıştım ve size bu bilgi dolu bu video için teşekkür ederim. Çok fazla saçma içeriklerin üretildiği bu dijital evrende sizin gibi genç bir FİLOZOF’u dinlemek güzeldi. Bu vesile ile diğer videolarınızı da seyredeceğimi belirtmek isterim sağlıkla kalın.
Dilara gerçekten müthişsin, cahil cühela yorumları boşver, cevap bile vermene gerek yok, duydukları ile hareket ettikleri o kadar belli ki... Biliyorum bilgiyi paylaşıp büyütmek için delice bir isteğin var, isteyen alır, eleştirel düşünmeyen biat kültürü ile hareket edenlerin sığ yorumları seni durdurmasın, sevgiler....
Kimse olumsuz bir şey yazmamış ki Barış kardeş
Bayılarak dinledim. İslami ve Kuran i idrak etmeye calisan biri olarak, bu alanda en guzel felsefi anlatimlardan biriydi bence.. Devami gelsin tadi damagimizda kaldi 😍
İdrak etmek için öncelikle İnançların,
Evrenin 6 günde yaratıldığına, Erkeğin OL denilerek Çamurdan, Kadının ise Erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına,
Yıldızların Şeytana atılan taşlar olduğuna, Dünyanın düz olduğuna, Ay ın ortadan ikiye yarıldığına, Asanın Yılana döndüğüne,
Demirin gökten indiğine, İnsanın Kalbi ile düşündüğüne, Karıncanın konuştuğuna, Güneşin akşamları Çamura battığına,
Deve sidiğinde şifa olduğuna, Hz. Ademin 45 m boyunda olduğuna, sineğin kanatlarında şifa olduğuna, Dağların deprem olmasın diye yere çakıldığına, Musa nın ASASI ile denizi ortadan ikiye ayırdığına, Miraca Burak isimli atla çıkıldığına, Göğün görünmez direklerin üzerinde durduğuna, Kuşların havada onun tarafından tutulduğuna, ....
DAİR Söylemlerini Bilimsel olarak sorgulamak gerekir..
@@rdvangercek8990 bunların hepsinin bir kaynağı var o da tanrı her ne kadar bilimsel olarak kanıtlanmasada insan aciz bir varlıktır tanrı ise mükemmeldir
Selam Dilara, öncelikle videoların için teşekkür eder devamını dilerim. Ateist olduğum dönemlerde İslam ile tanıştım ama etrafta anlatılan İslam bana çok da inandırıcı gelmediği için çok çeşitli araştırmaya başladım ve bir kaynak da okuduğum ' inanlar gerçekte de o kadar azdır ki ' sözüne şahit oldum.. yani araştırmadan, sorgulamadan körü körüne ve neye inandığını bile anlamayan insanların çoğunlukta olduğunu gördüm. sonra diğer kadim dinlerin kitaplarını da okudum ve araştırdım. Orada da aynı yobazlığı gördüm.. Şu an etraf da o kadar çok insan hurafelere inanıyor ki kendi inandığı din hangisi ise fark etmez o dinin inandırıldığı Tanrı ne ise o da o zan' da bulunuyor. Bunun için yıllardır bir insan diğerini dinden çıkmak ile itham etmiştir. Belki kendi söylediği doğru belki karşısındakinin söylediği doğru. Oturup tartışılabilir Şirk olmadığı sürece herkes kendi Akıl ve iradesiyle-vicdanı ile kendi dinini yaşasa keşke.. Çünkü bana göre inanç sadece Kişi ve Allah-Tanrı- nasıl anıyorsa onun arasında olan bir ilişkidir. İslam da felsefe, bilim, matematik, ilim, astronomi, geometri, botanik, tarih vb gb konuların varlığından haberi olmadan inananlar var mesela.. Akl'etmeden inananlar.
👏👏👏👏👏👏👏👏👏👏👏
Teşekkür ederim .
Körü körüne iman etmek ilim öğrenip inanmamaktan kat be kat üstündür.
Bir kuyruklu yıldız dünyaya yaklaştı diye ABD'de millet evini terk ederken, bizim bir çoban "Allah ne isterse o olur" deyip mütevekkilâne koyunlarını gütmeye devam eder. Gerçekten müslüman olan bir çoban müslüman olmayan bir kral ya da bilim adamından üstündür.
@@fakir5156 Katılmıyorum hocam. Bahsettiğiniz şey ‘İman-ı Yakin’ durumudur ve bu körü körüne iman etmek değildir. Güvenmek ve samimiyetle inanmak anlamına gelir. Cevap yazdığınız yorumun her kelimesine katılıyorum.
Çaybaba merhaba.
Ben bir Müslümanım; sen ise bir zamanlar Ateist olduğunu söylüyorsun. Seni bu fikirden döndüren, Tanrı'ya inanmanı sağlayan şey ve süreç nasıl oldu?
Ayrıca Müslüman olup olmadığından bahsetmemişsin. Selam ve dua ile.
Her zaman ki gibi mütbüşsiniz hocam. Gerçekten bu ülke için bir değeriniz. Başarılarınızın devamını dilerim
Kanalı yeni keşfettim. Bende bir sosyoloji okuyan birey olarak hayran kaldım.
Dilara Hanım gibi insanların bizim toplumumuzdan çoğalması çok çok önemli.
Sözün özü programında İbn Sina ile alakalı üç bölüm var. Birisi doğrudan "Sözün Özü: İbn Sina Kimdir?" başlığını taşıyor. Bu bölümde Ömer Türker, İbrahim Halil Üçer ve Cüneyt Kaya var. Türkiye'de İbn Sina konuşma noktasında en ehliyetli en liyakatli üç isim bir araya gelmiş. Bakabilirsiniz.
İbni Sina hakkındaki araştırmalarıniz ve düşünceleriniz için teşekkür ediyorum.Yalniz yaratan zamandan ve mekandan münezzehtir.Zaman ve mekan içerisinde olan yalnız varlıklardır
İslam felsefesi ile ilgili içerikler daha fazla gelsin bence 😊
Hinduizm anlatmayı düşünüyordum o olur mu? :)
@@pelindilaracolak sen anlat Dilara biz hayranlıkla dinleriz içeriklerin dolu dolu çünki 😊
@@pelindilaracolakDini inanciniz varmi?
@Niyazi Pekmezbalyemezoglu hahaha Sevgiler profosör dr Niyazi hocam 💛💛💛😊😊😊😀😀😀
@Niyazi Pekmezbalyemezoglu Ev değiştirmiş,taşınıyormuş.
İnternet sorunu varmış.İşleri bitince başlayacakmış Niyazi yoldaş
dilozof abla çok kaliteli bir içeriğe imza atmışsın, ortadoğu yargım yüzünden, islamın tek altın dönemine ait olan bu insanlardan birini senden dinlemek sevindirici, eğer okursan seviliyorsun✨
Sizi izleyip dinlerken cok sey ogreniyorum ve cehaletimi gorup kendimden utaniyorum ama senin ve senin gibi insanlari gormek tanimak ulkem adina da mutlu ediyor beni 👏
İyi çalışmalar arkadaşım, öncelikle ortaya koyduğun çalışmanın çok önemli ve hassas olduğunu belirtmen,bundan topyekûn bir şekilde faydalanıp üzerine düşünce biçimleri geliştirmemizi önermen kayda değer bir olay, teşekkür ederim bu İnce çalışmanız için..son olarak, İslam felsefesini doğu mistisizmi ve Hallacı Mansur ile değerlendirmenizi Rica edebilirmiyim? Maturudilik ve İslam felsefesinin kıyastan ziyade Kendi saflığı içinde bir kaç derin soru barındırdığını düşünüyorum, mümkünatı varsa bunun üzerine bir kaç cümle etmenizi arzu ederim..evet yanlış okumadınız maturudilik (Aristo ve tanrısı İbn-i Sina ve südur Teorisi, eşittir maturudi öğretisi aklın esas alındığı biçim)
“Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.
Hadisi kutsi
English subtitles please 🙏🏽❤
Felsefe'nin en hakikisiyle tanışmana çok sevindim. Toplumumuzu İslam Felsefesi ile tanıştırıp farkındalık yaratabilirsen çok seviniriz. Emeklerine sağlık, serinin devamını Farabi ile bekliyoruz :)
Şiir kitaplarında takıntılı bir şekilde şaraba ve kadına olan düşkünlüğünü, tanrıya isyanını gördüğüm ve şok olduğum biridir
Muazzam bir şahsiyet hakkında muazzam bir içerik hazırlamışsınız, Allah razı olsun.
Öncelikle Dilara hanım video için teşekkür ediyorum.......Bu konu hakkında 8- 12 .yüzyıl İslam aydınlanması hakkında kitaplar okudum... ( İbn_ Sina, İbn_i Rüşt, Farabi, El-Harizmi vb....diğer filozoflar. ) Onların o dönemlerde yaptıkları Ödenemez.... Örneğin; Cengiz Özakıncı adlı yazarın İslamda Bilimin Yükselişi ve Çöküşü kitabı vardır ve okumanızı tavsiye ederim. Bu filozoflar mücadelesi dogmatiklere karşı savaşı derim.... Çünkü Onlar dini yani Kuran_ı Kerimi çok iyi bildikleri ve diğer alanları da öğrendikleri görülür..Yani onlar Teolojiyi ve Beşeri Bilimleri öğrenmişlerdir. İbn_ Sinan'ın Kategoriler adlı kitabı bunun bir örneğidir. Bu kitapta beşeri bilimler geçmektedir. Bu filozofun, Mantığa giriş kitabıda felesefi bilgi verdiği görülür. Aslında bu filozoflar hem Teolojiyi hamde Beşeri bilimleri kullandıkları Görülür. ( Sanki Aristoteles düşüncesi gibi )....Gazaliye gelince Bence Bu coğrafyaya en kötülüğü yapan kişidir diyebilirim... Çünkü Beşeri bilimleri rafa kaldırıp Vahiye dayalı ( dogmatik bilgileri ) koymuştur ve beşeri bilimleri günah deyip bu çoğrafyanın gelişmesine engellemiştir. Bu olay Celal Şengör hocamızın dediği Yunan Felesefesine gerilemesine sağlayan Sokratesin yaptığına benzemektedir. Tabiki bu fikrim........
merhabalar hocam merak ettim müslüman mısınız
Egitim almak isterdim
Sizi tebrik ederim. Çok güzel araştırma ve çalışma yapmışsınız.Sevdigim konuları severek izledim.Islam Felsefesi çok bilinen bir konu değil bildiğim kadarıyla umarım bu programlarla daha bilinir hale gelir zira çok derin konuları içeriyor. Tesekkur ederim Başarılarınız daim olsun. İbn-i Rüşd videosunu da dinlemeyi isterim.
Öncelikle video için çok teşekkürler! Gerçekten güzel ve değerli bir çalışma. Ben yalnızca bir felsefe meraklısı olarak videoyu izledikten sonra bana düşündürdükleri ile ilgili birkaç şey paylaşmak istedim. İlkin kafama takılan bir şeyden bahsetmek istiyorum. Ateist ve Deist argüman olarak Tanrı'nın insanları yaratması ve onları sınava tabi tutması bunun sonucunda da ödül veya ceza vermesi antropomorfik olarak değerlendilir. Bu değerlendirme gayet mantıklı fakat siz konuşurken aklıma geldi (bilmiyorum belki de çok saçma bir şey söylüyor olabilirim) bu özellikler insana ait olup Tanrı'ya atfedilirken bunun tersi de mümkün olabilir mi? Yani bizim insani olarak gördüğümüz bazı özellikler (özellikle söylüyorum bazı özellikler) Tanrı'ya ait olup Tanrı tarafından insana verilmiş olabilir mi? Ve bunun felsefede bir değeri veya karşılığı var mıdır? İkinci olarak sonda sorduğunuz soruyla bağlantılı olarak şunu söylemek isterim ki evet ben de İbni Sina'nın taşma teorisini (ve bununla bağlantılı olan panteist, pananteist, mistik veya tasavvufi yorumları) İslam ile bağdaştıramıyorum fakat insanların DÜŞÜNDÜKLERİ için tekfir edilmelerini hiç doğru bulmuyorum. Zaten İslam dünyasında ifade özgürlüğü olmadığı için İslam dünyasının bir kazanım (fikri bir kazanım) elde edemediğini düşünüyorum.
Aa başka bir ahmet mesut daha 😂
sorunuz çok ilgi çekici gerçekten! ama sanırım bu Tanrının sıfatlar konusuyla ilgili bir durum. bununla ilgili ilk dönemlerde ciddi tartışmalar yaşandığını okudum. kelam ilminin doğuşuna bakabilirsiniz. yalnız bir şey daha dikkatimi çekti. eğer birileri fikrini söylememiş olsaydı tekfir de edilemezdi değil mi? çelişik bir ifade.
Bildiğim kadarıyla Gazali 'de aynı görüşte. İnsanın sıfatları kısıtlı da olsa Allah'a benzemelidir der.
Görüşlerini söylediği icin tekfir edilmiyor ki ibni sina goruşleri kuranla apacik celisiyor ondan tekfir ediliyor
Allah' c.c. bizleri toprak ve su karisimindan yaratırken, ruhunden üfleyerek yaratmıştır, bu sebepten biz insanoglunda Allah c.c. ye benzer sıfatlar bulunmaktadir. Tabi hepsi değil. Bizler bu sıfatlarla yaradani tanıyıp, anlayıp bulabiliyoruz. Bu konu hakkında en son yüzyılın İslam alimi ve düşünürü beduzaman sayidi Nursi nin risalelelerinden faydalanabilirsin. Diğer bir konuda, islamin ehlisunnet anlayışına göre bir insan açıktan küfre girmemişse, İslam dışı söylemler de bulunmamis ise, o kişi tekfir edilmez, ama küfür açıktan ise tekfir edilir. Bu hırsızın, sapığın olduğunu söyleyip vatandaşları uyarmak. Gibi düşün. Birinde insanların mali, namusu tehlikedeyken hırsızdan ve namussuz sapiktan insanları korumak için tekfir edilir ve uyarılır bir kişinin kafirligi açıkça belli olduğunda da, diğer insanların ona uyarak ahiret hayatlarını riske atmaları için İslam alimleri tarafından tekfir edilmesi, birçok müslümanı, ibni Sina dan uzak tutarak, onlarında kufre girmelerine mani olmaktadir. Selamet ile
Öncelikle emeğinize sağlık :) Çok faydalı bir video olduğunu düşünüyorum kendi açımdan,Gazali'ye katılamıyorum çünkü her insan mutlaka hayat yolculuğu içerisinde düşünen bir varlık olduğu için sonuna kadar her konuda fikrini savunabilir sorgulayabilir ve hatta fikrini değiştirebilir bu nedenle Tanrıyı İbn-i Sina gibi sorgulamak ve düşünmek keşke herkese nasip olsa:) Müslüman olduğunu iddia eden biri olarak hiç bir kimsenin başkasını dinden atmak din dışı bırakmak vs gibi söylem ve davranışlarını doğru bulmuyorum zira Kuran'ı Kerim de de belirtildiği üzere kimsenin böyle bir yetkisi yoktur. Naçizane görüşlerim sevgiler iyi çalışmalar :)
Kimseyi tekfir yetkisi yoksa herkese musluman dememiz gerekirdi ama Kur'an insan sozu diyen, Allah yok diyen kafir mesela. Demek ki bazi ana ilkeler var da onlari inkar edenler tekfir ediliyor. İbn Sina konusunda bilgim yok onu tekfir ediyorum gibi anlasilmasin
@@keremuzm4747 Kuran'ı Kerim'de böyle bir yetki hiç kimseye verilmemiştir ve kimseyi de yargılayamayız böyle bir konumumuz yok.Müslümanlıkta asla zulüm ve zorbalık yoktur fakat feci şekilde günümüzde bu yapılmaktadır bakınız Ortadoğuya Müslüman ülkelere ortaçağ karanlığında berbat şekilde yaşıyorlar insan hakları askıda fakat İslamiyet bunun tam tersi esasen
Kuran vermemiş olabilir ama açıkça adam ben dinsizim diyor. Bu karl Marx müslümandı demek gibi bir şey bir de Farabi’nin de ibni sina ‘nın da din insanlığın afyonudur benzeri söylemleri var yani onlar yöneten bir tanrı değil dengeyi ve zıtlıkları benimseyen kimseler oldular. Cennet ve cehennem kavramlarını insanları uyutmak için kullanılan araçlar olarak gördüler. Yani adamların görüşünü benimseyebilirsin fakat bu onların kafir olduğu gerçeğini değiştirmez. Dinler zaten saçma oldukları için inanılır
@@Farabi182 Ben de diyorum ki bize ne :) herkes kendinden sorumludur fikirlerine katılmazsınız sizi ve yaşamınızı etkilemediği sürece dileyen dilediği gibi düşünüp yaşar
@@dilarayldrm743 İslamdan çıkmanın cezasının ölüm olduğunu biliyor muydunuz?
Paylaşımınız için teşekkürler...Ben de kısa bir süre önce bu bahsettiğiniz konudan haberdar oldum ve yaptığım araştırmalar beni de çok şaşırtmıştı. Kabaca gözümde şöyle bir tablo oluştu. Batı Hristiyanlığın tahrifi sonrası Ruhban sınıfının hegomonyası altına girmiş, aristonun kitapları yasaklanmış yakılmış, din adamlarının baskıcı tutumu neticesinde karanlık bir çağa saplanmıştır. İslam geldikten sonra düşünce özgürleşmiş, Kuranın emri gereği aklını kullanan islam düşünürleri ve alimleri ile parlak bir dönem yaşanmıştır. Ne zaman ki Gazali Bu filozofları tekfir ilesuçlamıştır, o da islam coğrafyasının Batıya benzer bir dönüşüm noktası olmuş, islam da felsefeden uzaklaşmış ve ilerleyememiştir. Felsefenin sorgulamanın tekfir olacağı korkusu nedeniyle akıl geri plana atılmış akli bir din yerine nakli bir din anlayışı hakim olmuştur. Batı ise aristo felsefesi başta olmak üzere kaybettikleri düşünce sistemine bizim tü kaka dediğimiz islam filozofları sayesinde yeniden ulaşmış, bizim adını bile bilmediğimiz islam filozoflarını yıllarca ders kitabı olarak okutmuş, ve akleden sorgulayan ve düşünceye önem veren bu yaklaşımları ile oluşturdukları sistem üzerinden yürüyüp gitmiştir. Biz ise batmaya devam. Ortaçağ karanlığından daha da karanlık bir döneme doğru hızla.... Bu açıdan bakıldığında Gazzalinin İbni Sina ve Farabi için yaptığı tekfirinin islam çok kritik öneme sahip olduğunu, ve islam anlayışını düşünceden ve sorgulamaktan uzaklaşmasına bir kırılma noktası olduğunu düşünüyorum. Haklı veya haksızdı o kısma bir şey diyemem. Ancak Gazalinin kendisi de bir filozof olduğu için bir düşünceden ötürü dinden çıkmakla suçlamanın felsefenin özüyle uyuşmadığını düşünüyorum. İslam düşünce sisteminin felsefeyi temel alan bir anlayışa yönünü dönmedikçe, Allah da dahil olmak üzere her şey üzerine özgürce düşünüp sorgulama yapabilen bir zihniyete ulaşmadıkça yükselişe geçemeyeceğine inanıyorum. Çünkü tarihe baktığımızda dinin ne olduğunun hiç bir önemi yok, insanlık felsefeye değer verdiği kadar yükselmiş, felsefeden uzaklaştığı kadar gerilemiştir. Aradaki bağlantı gün kadar açıktır..Saygılar
MÜSLÜMAN olduğum için gurur duyuyorum ❤️
Size çok teşekkür ederim bu videolarınız sayesinde daha farklı bir bakış açısına sahip oldum ateistlik bakış açımı daha farklı inçelememe sebep olduğunuz için ayrıca teşekkür ederim 😊
Ömrüne bereket Dilara Sultan, İbni Sina dinden çıkmak şöyle dursun, Gerçek inanca, imana erişmiştir. Bugün yaşanmakta olan, Emevilerin kendi çıkarlarına göre Revize ettikleri din, gerçek İslâm değildir ,dolayısıyla ne dedikleri beni hiç ilgilendirmiyor. Benim inandığım Allah, tam da burada tanımlanan, Lâ Mevcude İllallah! Sözüyle tanımlanan Allahtır.
Arama motoruna yanlış yazmış olabilirmisiniz? Çünkü bayağı iyi İbni Sina videoları var :) işinize mi gelme di?
Niye işine gelmesin :D?
@pelindilaracolak
Bir İlahiyatçı olarak yazıyorum, Gazali, ibn-i Sina ve fikirlerini eleştirmek için "Tehafitül Felasife" adlı bir eser kaleme aldı fakat tekfir etme sebebi tam olarak tanrı tasavvuru değil 3 başlıkta ele aldığı ; bedenin ruhla birlikte haşrolmayacağı, Alemin yaratımışlığı ve Allahın sıfatları konularıdır.
Tarih içerisinde nasıl bir fark yaratıp tarihe geçeceksin bilemiyorum, ancak kesin bir şey diyebilirim, tarihde adın yazılacak, süpersin başarılar diliyorum, umarım enerjin bitmez ve asla ve asla vazgeçmezsin...
Evet kanala başlığı merak ederek ilk kez geldim. İlk 5 dk başlık ile ilgili hiç bir şey yok boş vakit kaybı. Ama uyuma problemi olanlar için iyi bir kanal.
Son zamanlarda felsefeyi seven ve felsefeyle daha da yogunlasmak istiyen kendim adina,bu guzel video ve sohbet icin tesekkur ediyorum. Kanal harikaymis bundan sonra takipteyim..(:
Böyle düşünebilmek gerçekten harika Dilara hanım.Çok iyi video.
Ben İslam filozoflarındaki düşünme etkinliğini entelektüel bir çaba olarak değerlendiriyorum bunu bir tekfir meselesi haline getirmek yerine ilmi gelişim önemsenmeli yoksa bu coğrafyada felsefenin esamesi okunmazdı. Bunu onların inancı olarak görmek yerine ilmi çabaları olarak görürsek ortada tekfir edilecek mesele kalmıyor
Abi onu bunu geçtim ses tonuna bayıldım resmen ya 😊muazzam bir sesin var kulağa çok hoş geliyor
Dilara yoktur demekte bir çelişki değilmi? Olmasaydı ismini bilmezdin..
O zaman yok yoktur derim çıkamazsın işin icinden 😀
@@Scienceishere2Yok zaten yok akıllı arkadaş.
öncelikle paylaşımınız için teşekkür ederim.
Hanımefendi bu topraklarda büyüyüp, felsefe ile ilgilenmeye merak salıp, eğitim alıp "İslam felsefesiyle hiç ilgilenmedim açıkçası, araştırmadım da" demek ne demek? Bir Almanın, İngilizin aynı şeyi yaptığını düşünün. Felsefe ile ilgileniyor ama kendi yaşadığı, yetiştiği toplum filozoflarını değil de İslam felsefesi ile ilgilendiğini? Ne kadsr saçma değil mi?
Bence gayet de müthiş bir içerik. Emeğinize sağlık
Dilara'nın "olumsal" dediği bizim eski kaynaklarımızdaki "mümkin (mümkün) kavramıdır. Varlık üç türdür; vacip (zorunlu), mümkün, mümteni (imkansız). Mümkünün iki ucu vardır; vücut ve adem. İkisinin de imkan derecesi eşittir. Ama Yüce Yaradan bunun vücudunu ademe tercih etti. Nitekim Platon, "Tanrı cömert olduğu için var ediyor" der.
Bu video için çok ama çok teşekkür ederim. Kayıp Aydınlanma kitabından çok etkilendiğim için bir süredir hem Asya coğrafyasını hem de 7-12. Yy arası Müslümanların hareketlerini (fetih, düşünce akımları, buluşlar vs) araştırmaya başladım. Bunların içine İbn Rüşd, Farabi, Gazali de giriyor ancak haklarında Türkçe pek kaynak bulamıyorum. Bulduklarım da ya oryantalist bakış açısıyla ya da dini ön plana çıkararak yazılmış metinler. Bu açıdan bence çok açığımız var. Umarım bu videoların devamı gelir.
Bundan sonra derim ki sizi daha önceden beri ara ara dinliyorum hep diyordum ki kardeşim bir de İslam filozofları var onların ne dediklerine bak onlar sadece namazdan oruçtan bahsetmiyorlar şeklinde düşünüyordum kendi kendime. İbni Sina vesilesi ile İslam felsefesine İslam filozoflarına giriş yaptınız orada Gazali’ye değindiniz.. Şu aşamada Şiddetle tavsiye edeceğim bir şey İbni rüşd’ü okumanız; o da Gazaliye cevap veriyor farabi ve İbni Sina’yı savunuyor
Yeni bilgiler öğrenmeyi çok seviyorum.
Video güzel olmuş. Tebrik ederim.
İbn-i Sina'nın varlık, varoluş ve yaratıcı düşüncesini konu almışsınız.
Kur'anı Kerimin Haşir Suresinin Son 3 ayetinde Allah kendini tanıtıyor bildiğim kadarıyla. Dolayısı ile ister bu bahsettiğim ayetleri esas alın, isterseniz kur'anın diğer ayetlerine göz atın, Allah kendisini zaten tanıtmış durumda.
Platon, Eflatun ve Aristo gibi düşünürlerin her biri kendi penceresinden değerlendirmiş konuları doğal olarak.
Her şeyi bir yana koyun, yayınlamış olduğunuz videoyu gerçekten beğendim. Umarım daha güzel konulara da değineceksiniz sürecek video çalışmalarınızda. :)
Muhteşemdi emeğine sağlık. Doğudan çıkmış, islam kültürünün içinden gelen bir değerin de batıdan, antik dönemlerden filozoflarla yer yer paralel düşüncelerinin olması bir kez daha tanrı konusunun temelde evrensel bir problem olduğunu ve filozoflarda benzer fikirler uyandırdığını gösteriyor. İbni Sina’nın konuyu ele alma şekli cesaret gerektiriyor. İmam Gazali’nin tepkisine gelince, halen semavi dinlerin çok farklı yorumlarla, felsefik bir tutumla, içinde bulunduğumuz dönemin sağladığı bilim, düşünme tarzı ile çok farklı yorumlanabileceğini düşünüyorumve böylece belki de İbni Sina’nın ortaya koyduğu düşüncenin devamında modern anlayışla yorumlanmış islama varılırdı (tamamen örnek).
Bazı insanlar, Modern anlayışla yorumlanmış İslama ulaşmak için Ayetleride modern hale getirmeye çalışıyorlar..
Örneğin Kuranda,
Evrenin 6 günde yaratıldığı (Hud7,Kaf38,..) önce dünyamızın 4 günde sonrasında evrenin geri kalanının 2 günde yaratıldığı anlatılır (Fussilet 9-12) ..
Modernistler 6 gün değil 6 evre denilmek isteniyor derler fakat bu 6 evrenin ne olduğunu anlatmazlar..
Önce Dünyamızın yaratılması konusuna ise çoğunlukla hiç girmezler..
Az sayıda modernist ayette Evren değil göğün 7 katı tanımlanıyor deselerde bu 7 katın ne olduğunu açıklayamazlar..
video cok kesintili oldugundan gözlerim acayip oldu ZIP ZIP ZIP GELEN GÖRÜNTÜDEN
mükemmel, lütfen dafa fazla islam felsefesi anlatın
Okumalarımdan İbn-i Sina'nın günümüzde yaşasaydı kuantum fiziğinin başta gelenlerinden olacağı düşüncesine ulaştım
en sevdiğim videolarindan biriydi lütfen devami gelsin..
İbn Sina etnik köken olarak bir Özbektir, Türk asıllıdır. Ancak, o dönemde bölgede egemen olan İslam kültürünün etkisi ile bilim dili olarak Arapçayı ve edebiyat dili olarak da Farsçayı benimsemiş, eserlerini bu dillerde vermiştir. Daha sonra da İran'a yerleşmiş ve o kültürün bir parçası haline gelmiştir. Bu durumda onu aslen Özbek Türkü olan bir İranlı olarak tanımlamak gerekir (Aynen Einstein'ı Alman Yahudisi kökenli bir Amerikalı olarak tanımlamak gerektiği gibi)
Aslında İbn Sina hakkında yeterli bi çok video var ancak izlenimleri,takipçileri az diye görünür olamıyor .Bu sebeple görememişsin ama güzel düşünül kendin yapmışsım tebrik ederim🎉
Emeğinize yüreğinize sağlık güzel video sizin sayenizde çok şey öğrendim pelin hanım
Kanala biraz göz attım, çok emek dolu bir kanal ama bana bir kaç beden büyük geldi. Ben daha sorgulama ve kendimi geliştirme aşamasındayım felsefi terimler çok ağır geliyor bana. Biraz donanım sahibi olunca tekrar bu kanala gelirim. Başarılarınızın devamını dilerim Pelin Hanım.
Sana bir tavsiyem her dinledigini doğru sanma dinlediğin insanlar bazı insanların sadece fikirlerini söylüyor inanış konusunda inşallah doğru yolu bulursun ama sana bunuda söyliyim bir müslüman olarak bunu söylüyorum yeryüzünde ne Allah’ın yada sen buna bir yaratıcı diyebilirsin ne varlığına me yokluğuna dair bir delil bulamazsın haberin olsun yok bilin böyle diyor felan filan şeylere inanma sakın
@@Kayzersozee477 ben kanıtlara inanan biriyim. Tanrının varlığını kanıtlayacak delil yoksa benim için tanrı yoktur. Öyle karmaşık bir durum yoktur ortada. Yani benim hayatım 1 ve 0 lardan ibarettir. 1 ler kanıtı olan şeyler 0 lar kanıtsız soyut şeyler. Çok basit yani.
@@Fardu zaten kanıtı olsa herkes inanır kanıt olduğuna dair de olmadığına dair de delil bulamazsın o yüzden insan kendisi kendi aklıyla sadece varlığa delil arayabilir o daha farklı bir olaydır ama somut bir delil olsa imtihanın anlamı kalmaz zaten
@@Kayzersozee477 yani özetle sadece inan diyorsun. Mantık yürütmene, sorgulamana gerek yok diyorsun.
Hayır arkadaşım eski dönemde bilim olmadığı dönemde insanları meleklerle şeytanlarla kandıran insanların bugün geçerlilikleri yok. Bilimsel olarak ispatlanmayan hiç birşey yoktur. Sana inancınla mutluluklar dilerim
@@Fardu ben asla öyle birşey demedim mantığını kullanırken bunu bil dedim sen sorgulayacagım demişsin ama kararını vermişsin bile sadece yalandan sorgulamak gibi terimleri kullanıyorsun bizde sorguladık ki ne varlığa ne yokluğa dair bir delil olmadığını söylüyoruz kafamızdan uydurmuyoruz herhalde bu konuyu tartışmak için açmadım sadece fikir vermek için söyledim amacım kesinlikle tartışmak değil
Salam Dilara xanim
Azerbaycanin Quba şeherinden yaziram size
Eslinde ne yazmali olduğumu çox duşundum
Menim heyatimda çox boyuk rolunuz var
Defelerle sizin vidyolarinizi silmeme baxmayaraq bir defe öz özne qoşulan bir videonuzla sizden bu qeder bilik oyrene bileceyimi duşunmezdim
Nevaxtsa bu dunyada olmasa bele duşunce ve heqiqetler dunyasinda
Sizinle bir araya gelib dialog qura bileceyime cox inaniram
Sizi çox sevirem
Kim ne deyirse desin sizin kimi qadinlarin olduguna gore çox sevinirem
Maraqla ve sebirsizlikle yeni çekilişlerinizi gozleyirem
10:59 kadar odaklanamadım söylediklerinize, mikrofonun konumu değişince içerik kendisine dahil ediyor dinleyeni. Teşekkürler
Super konulardı, emeğine sağlık❤
8:38 Allah ın varlığını akıl ile bulunabileceğini düşünüyorum , fakat Allah ın varlığını aklımızın almayacağını , kayıtsız şartsız imanla olacağını da düşünüyorum. Şöyle izah edeyim , Akıl ; Gördüklerimiz , duyduklarımız , bulunduğumuz toplum ile sınır duvarlarını çekmiştir . Buna bir örnek vermek isteri ; 3 aylık bir çocukla 30 yaşında bir birey aynı masada otursun ve onların karşısında oturan başka bir kişide durduk yere havalanıp havada asılı kalsın , çocuk bu duruma şaşırmayacak , belki de sadece gülecektir , çünkü daha aklının duvarları örülmemiştir fakat yaşı büyük olan şahıs ise muhtemelen korkup kaçar , onun aklı bir insanın uçamayacağı ile kodlanmıştır. Bu sebepten sonsuz bir yaşamı , cennet -cehennemi , yaratıcı olan , yaratılmamış ve hiç bir şeye benzemeyen , hiç bir dengi olmayan Allah ı aklımızla anlama şansımız yok . Aklımızla anlama şansımız yok ama akıl sınırlarının içinde olan yaratıcının varlığı ile ilgili delilleri bulma şansımız var , bu delilleri bulup , akıl sınırlarımızın dışında olan , ölmeden anlayamayacağımız , şeylere inanır ve iman ederiz. Aslında varlığımızın bir amacı da budur . Bu duruma bir örnek verecek olursak , hepimizin elinde aynı telefondan olsun , her telefon aynı model ve aynı renk , tıpa tıp birbirinin aynısı olsun , biz bunları , arkasındaki barkodu okutarak farklılıklarını anlayabiliriz . Şimdi bu örnekten yola çıkacak olursak , dünyada şu an 8 milyar insan var , her bir insanın her bir parmak ucunda 20 adet , tüm diğer insanlardan farklı olan , tıpkı bir barkod gibi olan parmak izleri var , bu tesadüf olabilir mi ? ve bu parmak izlerindeki farklılıkları işaret eden bir de ayet var "“İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır? Evet, Biz’im, onun parmak uçlarını bile aynen eski hâlinde düzenlemeye gücümüz yeter.” (el-Kıyâme, 3-4) " .İşte aklını kullanan bir insan bu ve bunun gibi işaretleri takip ederek , aklının almadığı kavramlara da , görmese de iman eder.
Emeğiniz için teşekkürler...Bu videonun devamında Ömer Hayyam da yer alabilirdi. Hayyam 'ın ' Rubailer'de açıkça belli olan Tanrı inancı kesinlikle daha az karmaşık ve Ibn-i Sina nın tereddüt ile açıklamaya çalıştığı şeyi tüm çıplaklığıyla göz önüne seriyor.
Öncelikle cesaretiniz için takdiri hak ediyorsunuz...İlk defa bu videoya denk geldim iyi ki de gelmişim çok farklı bir deneyim oldu benim için...Ben de İbn Rüşd okumuş birisi olarak onu kayda değer bulanlardan biriyim...İbn Rüşd ile Aristo arasındaki fikir birliğinin nereye kadar devam ettiği varsa hangi noktalarda ayrılık olduğu konusunu merak ediyorum...Ayrıca İbni Sina ile İ. Rüşd arasındaki fikirsel anlamdaki zıtlıkları da merak ediyorum...Kolay gelsin..
merhaba, İbn-i Sina İslamiyeti olması gerektiği gibi orjinaline uygun hale getirmeye çalışmış. İslam ya da herhangi bir din bilimden ve düşünceden arındırılamaz.
Video için teşekkürler.emeğinize sağlık🙏Çokça Yararı Olacağını Düşündüğüm nacizane Bir Tavsiyem var😇Dün Ve Bugün Düşünen ve Akleden Varlıklar için Tanrı Herzaman 1 Numaralı Gündem maddesi olmuştur.Hal böyle İken Herşeyin "N" i Olduğunu da göz Önünde Bulundurursak Eğer.Ne sebeple hangi Bilgi İçin Olursa Olsun Tarafından Gönderilen Kitab ı en az 1 Kez Okumalı,Görüş ve Düşüncelerimizin Hangi Noktaya Varacağını İncelemelisin.Ne Kaybedersin ki?😇
İslam felsefesi hakkında Dücane Cündioğlu hoca ile video yaparsanız süper olur. Dücane Cündioğlu hem İslami ilimlerde zirve biri.