✩ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟 ✩ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟 ✒️ 𝑍𝑜𝑟𝑎𝑘𝑖 𝑚𝑎𝑓𝑦𝑎 𝑘𝑜𝑐𝑎𝑛𝚤𝑛 𝑜̈𝑛𝑢̈𝑛𝑑𝑒 𝑘𝑒𝑛𝑑𝑖𝑛𝑒 𝑧𝑎𝑟𝑎𝑟 𝑣𝑒𝑟𝑖𝑟𝑠𝑖𝑛 ✩✩✩ ☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔 ~ 27 ☘︎ 𝑃𝑎𝑟𝑘 𝐻𝑎𝑟𝑖𝑛 ~ 23 🧸 𝐼𝑠𝑡𝑒𝑘 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟, 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒... 🪄 𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟... 𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒: Pencere önünde oturmuş kafamdaki yoğun düşünceler eşliğinde yağan yağmuru izliyordum. Yağmurla birlikte ben de ağlıyordum...Gözümdeki yaşlar tek-tek akıyordu yere...Yağmurun toprağı ıslatdığı gibi, gözyaşlarım da yanaklarımı ıslatıyordu. Aylarca kurumayan, dinmeyen gözyaşlarım hem acıdan , hem üzüntüden, hem yalnızlıktan, hem de sevgisizlikten akıyordu. Annemsiz geçirdiğim günler hatırına, babamın sıcak kolları hatırına akıyordu gözyaşlarım. 3 aydır durmadan akıyorlardı...3 ay önce doktorlardan aldığım acı haberle birlikte hayatım mahv olmuştu. Dünyam başıma yıkılmıştı. Canımdan çok sevdiğim annem ve babamı yüzünden kaybetmiştim. Annem lanet olası hastalık kanser yüzünden, babamsa aort diseksiyonu yüzünden gözlerini hayata yummuştu. Bu hayatda onlarsız kalmıştım. Yalnız başıma... 'Malesef kurtaramadık'...bir cümleyle yıkıla biliyormuş insan meğerse...hastane köşelerinde bir başıma anne ve babamın ölüm haberini almıştım...cansız bedenlerine saatlerce sarılmış, uyanmaları için yalvarmıştım. Uyanmamışlardı... Bir başıma bırakıp gitmişdiler beni bu koskoca dünyada tek başıma...Dayanacak gücüm kalmamıştı. Yanımda olan kimse yoktu. Birinin yanımda olmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki...bana sarılmasına, saçlarımı öpüp, okşamasına, beni göğsünde uyutmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki...ama o yanımda değildi. Kocaman evde tek başıma oturmuş, yolunu gözlüyordum. Bizden olmayacağını biliyordum ama ondan gitmeye de gönlüm razı değil. Taehyung...canımdan çok sevdiğim, aşık olduğum adam...yıllardır bir hiçmişim gibi baktı bana hep. Bir oyuncak gibi evin bir köşesinde oturur, saatlerce oradan kalkmazdım. Odamdan günlerce dışarı çıkmazdım. Annemle babamı kaybettiğimden beri bunlar artmaya başladı. Artık su bile içemiyordum. Gelip ne olduğunu sormaz, yüzüme bile bakmazdı. Aynı evin içinde iki yabancıydık biz. Birimiz solgun çiçek, diğerimiz de onu kanatan dikenlerdi. Gözyaşlarım dinmek bilmiyordu bir türlü. Sildikce yenileri akıyordu. Yanaklarım tahriş olmuştu tuzlu gözyaşlarım yüzünden. Yine ve yine gözlerimi kazağımın koluyla silip kendime gelmeye çalıştım. Aniden açılan odamın kapısıyla o tarafa bakmaya başladım. Gelen 'zoraki kocam' Taehyung'du. Yüzünde hiç bir anlam barındırmayan ifadeyle yüzüme bakıyordu. Duygusuz bakışları öldürüyordu beni, bu bakışları altında ezilip, yok oluyordum. Biraz sonra konuşmaya başlamasıyla düşüncelerimden ayrıldım ve gerçek dünyaya döndüm; Tae: Yine mi ağlıyorsun? Yetmedi mi artık? Sıkıldım bu durumdan. Hiç bir şey söylemeden , başımı eğmiş onu dinliyordum. Derin bir iç çektiğini duydum. Daha sonra tekrar konuşmaya başladı; Tae: Ahh...her neyse. Ne yapıyorsan yap. Nasıl davranmak istiyorsan öyle davran. Umurumda değil. Sana önemli bir şey söylemek için gelmiştim... Başımı kaldırmış meraklı gözlerimle onu dinliyordum; Tae: Bu akşam saat 7'de ortak olduğumuz şirketin kuruluş yıl dönümü. Oraya eşsiz gidemiyormuşuz. Sen de gelmek zorundasın o yüzden. Akşama hazır ol. "T-tamam." Hiç bir söylemeden, başını sallayarak gitti. Heyecanlanmıştım. Taehyung beni ilk defa bir davete götürecekti. Uzun bir aradan sonra yüzümde hafif bir gülümsemeyle dolabıma ilerledim ve kendime kıyafet seçmeye başladım. Taehyung'un yanına yakışmalıydım. Ona layık olmalıydım. Fazla elbisem yoktu...çünkü böyle yerlere gitmediğim için alınmıyordu. Elimde sadece 2 elbise vardı. Biri siyah, sade, dizden bir karış aşağı bir elbiseydi. Diğeri pembe dizaltı elbiseydi. Davetde insanların çoğu mafya olduğu için bu elbiseyi giyemezdim. Siyah elbiseyi elime aldım ve yatağın üzerine bıraktım. Daha sonra duş almak için banyoya girdim. 20 dakika sonra banyodan çıkmış üzerimi giyinmiştim. Makyaj masamda oturmuş hafjf makyaj yapmıştım. Kolyemi ve bilekliğimi de taktıktan sonra hazırdım. Saate baktığımda 7 olmasına 15 dakika kalmıştı. Odadan dışarı çıktım, Taehyung'un odasına doğru adımladım, kapısını çaldım, içerden hiç bir ses gelmeyince odaya girdim. Ama Taehyung burada değildi. Belki çalışma odasındadır. Odadan çıkıp çalışma odasına doğru adımladım. Yine kapıyı çaldım, bu sefer de ses gelmedi. İçeri girdim, ama Taehyung burada da değildi. Kapı çalma sesi duymamla odadan çıkıp aşağı inmeye başladım. Kapıyı açtım ve Taehyung'un asistanını gördüm. Onun ne işi vardı ki burada...Yapmacık sesiyle konuşmaya başladı; A: Taehyung evde mi? "O-" Tae: Buradayım... Ben konuşamadan Taehyung gelmişti. Demek ki, aşağıdaki odadaydı. Yanımıza geldi ve asistanına doğru gülümseyerek konuşmaya başladı; Tae: Gidelim mi Hana? Hana: Gidelim Bay Kim. "A-ama T-taehyung sen..." Tae: Artık sana gerek kalmadı. Davete Hanayla gidiyorum. "N-ne?" Tae: Ne o? Ağlayacakmısın yine? "N-neden bana böyle d-davranıyorsun?" Tae: Nasıl davranıyormuşum? "Çok canımı yakıyorsun Taehyung." Tae: Sen de benim canımı sıkıyorsun. "Madem davete onunla gidecektin neden bana hazırlanmamı söylüyorsun?" Tae: Hanayla birlikte gitmek fikri aklıma gelmemişti hiç. Benimle gide bileceğini söyleyince onu kıramadım. Seni götürmekten vazgeçtim. Hem seni neden oraya götüreyim ki? Seninle oraya gitseydim rezil olurdum herkese. "B-ben senin k-karınım...Onu kıramadın ama b-beni k-kırmayı göze mi alıyorsun?" Tae: Sen hiç bir zaman benim karım olmadın! Olmayacaksın! O kadar çirkin ve pissin ki, utanıyorum senden! Hatta nefret ediyorum! Hayatımdan defolup gitmeni istiyorum! Yapıştın yakama, bir türlü bırakmıyorsun! Uzak dur benden, duydun mu?!
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1 Son sözlerini söyleyerek, ikisi kol-kola kapıdan çıktılar. Kalbim fazlasıyla kırıktı. O kırık parçaları şimdi Taehyung daha fazla kırarak canlı-canlı öldürdü beni. Keşke öle bilseydim. Keşke şu an hayatta olmasaydım. Belki Taehyung benden nefret etmezdi. Belki annem ve babam benim yüzümden ölmezdi. Ben olmasaydım belki her şey tam farklı olurdu. Yavaş adımlarla yukarı odama çıktım. Kapıyı kilitledim. Üstümdeki elbiseyi çıkarıp pijamalarımı giyindim. Dolaptan tüm kıyafetlerimi yere döktüm, çekmeceden makas alıp yere oturdum ve biraz önce giyindiğim elbiseden başlayarak hepsini kesmeye başladım. Göz yaşlarım da inadına durmak bilmiyorlardı. Biraz sonra ellerim titremeye başladı. Yavaşca ayağa kalktım, başım dönüyordu. Hiç bir şey hissetmiyordum. Çok çaresizdim. Çok yalnızdım. Ölsem kimin umurunda olurdu ki? Benim kimsem yoktu ki zaten. Kimsesizdim ben. Etrafımda insan çoktu, ama yalnızdım. Aynada kendimi görünce düştüğüm hale, geldiğim hayata bir kez daha lanet ettim. Makyaj masasının üzerinde duran parfüm şişesini alıp aynaya attım sinirle. Ayna paramparça olarak etrafa saçıldı. Sinirden ve üzüntüden ne yaptığımı kestiremiyordum. Etrafı dağıtmaya başladım. Her şeyi yere atarak kırıyordum. Tükendim...Beklemekten...Sabretmekten...Düşünmekten...Yalnızlıktan...Sevgisizlikten...Nefes alamıyordum. Yorulmuştum her şeyden. Ayağımda hissettiğim acıyla yere düştüm; "Çok üşüyorum anne. Çok yalnızım. Çok özledim sizi. Ne olur yanınıza alın beni." 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛 Davet sakince ilerlerken yanımıza şirketin sahibinin oğlu geldi ve konuşmaya başladı; X: Bay Kim umarım servisimizden memnunsunuzdur. "Ahh tabii ki...hepsi harika. Özel içecekleriniz için çok teşekkür ederiz." X: Rica ederim. Bay Kim? "Evet?" X: Bayan Park nerede? Onu niye getirmediniz? "Ahh...şey...kendisini iyi hissetmiyordu. Ben de daha kötü olmasından korktuğum için getirmedim." X: Ahh anladım. Geçmiş olsun. Keşke gelseydi o da. "Teşekkür ederim. Ah, işler böyle getirdi. Ne yapalım..." Biz böyle konuşurken telefonum çaldı. Baktığımda korumamdı, cevap vermeyerek cebime koydum. Yine çaldı ve yine korumamdı. Bu sefer de açmadım. Biraz sonra üçüncü kez arayınca davet alanından kenara gittim ve telefona cevap verdim; "Ne var? Davette olduğumu bilmiyormusun sen? Ne diye arayıp duruyorsun?" K: B-bay Kim...H-hemen eve g-gelmelisiniz....B-bayan H-harin... "Ne olmuş Harine?" K: Efendim...B-bayan Harin şu an s-sinir krizi geçiriyor galiba. Her yeri dağıtıyor. Odanın kapısını kilitlemiş. Açamıyoruz. "Ne diyorsun sen?! Tamam...geliyorum ben hemen. Kapıyı açmaya çalışın." Cevap vermesine izin vermeden davetin olduğu yerden hızlıca çıkıp arabayı park ettiğim yere geldim, kapıları açıp binecekken uzaktan Hana'nın buraya koştuğunu gördüm; Hana: Bay Kim nereye gidiyorsunuz? " Seni ilgilendirmez." Hana: Ama efendim... Daha fazla konuşmasına izin vermeden hemen arabaya bindim ve yola koyuldum. 10 dakikaya eve varmıştım. Hemen arabadan inip eve doğru koştum. Kapıyı hızla vurmaya başladım. Hizmetçi kapıyı açtıktan sonra koşarak yukarı Harin'in odasına doğru çıkmaya başladım. Hizmetçiler kenarda durmuş öylece bakıyordular. İçerden Harin'in bağırma ve ağlama sesi geliyordu. İçeri girdiğimde her yerin dağınık olduğunu gördüm. Harin odanın köşesinde dizlerini kendine çekmiş, başını dizlerine yaslamış, ağlayarak onunla konuşmaya çalışan korumalara bağırıyordu. Yanlarına adımlayarak onların kenara çekilmesini sağladım. Geldiğimi gördüklerinde sakince kenarda durmaya başladılar. Harin'e doğru ilerlemeye başladım ve konuştum; "Harin?! Harin?! Bana bak! Harin?! Ben geldim! Bak!" Bağırmayı keserek bana bakmaya başladı ağlamaktan şişmiş gözleriyle. O kadar çok mu ağlamış... " Harin-ah lütfen sakinleş hmm?: Birden ayağa kalktı ve beni ittirmeye ve tekrar bağırmaya başladı; Harin: DEFOL GİT BURADAN! İSTEMİYORUM SENİ! GİT! "SAKİN OL HARİN! " Harin: OLAMIYORUM! SAKİN OLAMIYORUM! DAYANAMIYORUM ARTIK! NEFES ALAMIYORUM! KALBİM SIKIŞIYOR! TÜKENDİM! ANLIYORMUSUN?! BIKTIM, YORULDUM! "Harin sakinleş biraz! Öyle konuşalım hmm?" Harin: NEYİ KONUŞACAĞIZ? BENDEN NASIL NEFRET ETTİĞİNİ Mİ?! BENDEN NASIL UTANDIĞINI MI?! YOKSA SEVGİSİZLİKTEN, SENSİZLİKTEN DELİRDİĞİMİ Mİ?! HANGİSİNİ KONUŞALIM?! Gücüm kalmadı artık dayanmaya...annemsiz, babamsız geçirdiğim her gün daha da ölüyorum ben...senin kalbimi kırmaların, beni görmezden gelmelerin, bana oyuncakmışım gibi davranmaların, beni sevmemem öldürüyor beni...cismen değil ama ruhen ölüyorum... " Harin, bunları sakince konuşarak hallede biliriz...şimdi biraz sakinleş, kendine gel. Daha sonra konuşalım. Ne dersin?" Harin: Senin için çok basit değil mi?! SENİN ANNEN ÖLDÜ MÜ?! BABAN ÖLDÜ MÜ?! HASTANE KOLİDORLARINDA ANNENİN VE BABANIN ÖLÜM HABERİNİ DUYDUN MU?! SAATLER İÇİNDE ELLERİNDEN KAYIP GİDEN ANNENİ, BABANI ÜZERLERİ BEYAZ ÖRTÜYLE ÖRTÜLMÜŞ HALDE GÖRÜRKEN YÜREĞİNİN KOPTUĞUNU HİSSETTİN Mİ?! ONLARI ÖZLEDİN Mİ HİÇ?! ÇOK ÖZLEDİĞİM HALDE SARILAMIYORUM BEN ONLARA! KEŞKE BEN DE GİDE BİLSEYDİM YANLARINA! KEŞKE ÖLMEK BU KADAR KOLAY OLSAYDI! KEŞKE ŞU AN ÖLSEYDİM DE SEN DE KURTULSAYDIN BENDEN! SEVİNİRDİN BENDEN KURTULDUĞUN İÇİN! RAHATLARDIN! HAYATINDAN GEREKSİZ BİR İNSAN ÇIKACAKTI NE DE OLSA!
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2 "H-hayır Harin...Lütfen böyle söyleme...biraz sakinleşmeye çalış. Lütfen." Harin: Öleceğim ve artık seni utandıracak biri olmayacak hayatında... "H-hayır...sus lütfen. " Bir anda beni iterek yerden kırık cam parçası aldı ve bileğine doğru tuttu. Gözlerim şokla açılarak ona doğru baktım. "H-harin...d-dur. Ne yapıyorsun? S-sakın yapma." Harin: Niye? Artık hayatında hakaret edeceğin, sürekli azarladığın, kalbini kırdığın biri olmayacağı için üzülüyormusun? Bence sevinmelisin Taehyung-ah...özgür olacaksın... " H-hayır...dur yapma. Ne olur yapma." Harin: Seni seviyorum Taehyung-ah. "HAYIR DUR!" Yüzüme gelen kanla birlikte yerimde donup kalmıştım. Harin'in bileğinden kanlar süzülerek yere damlıyordu. Yere düşecekken hemen tuttum onu, başını ellerim arasına aldım ve ona bir şey olmaması için Tanrıya dua etmeye başladım; "H-harin! Harin! Hayır hayır hayır...lütfen dayan Harin...dayan. Bırakma kendini lütfen. Lanet olsun! Lanet olsun! Ne bakıyorsunuz aptallar?! Hemen hastaneye! Çabuk olun!" ... Bir saatdir ameliyathanenin önünde bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordum. Hastaneye geleli bir saat olmuştu. Harin'i ameliyata almıştılar ve henüz bir haber yoktu. Ona bir şey olmasından korkuyordum...Peki ya neden böyle hiss ediyordum? Neden aniden ona karşı içimde böyle bir hiss yarandı...anlayamıyordum... Adımın seslenmesiyle arkamı döndüm ve annemin hızlı adımlarla bana doğdu geldiğini gördüm. Yanıma vardığında yüzüme atılan tokatla başım yana düşmüştü; Bayan Kim: Aptal! Nasıl yaparsın tüm bunları? O kıza bunları nasıl yaparsın?! Ne istedin o zavallı kızdan?! Senden istediği sadece biraz sevgi ve merhametdi! Senin yaptığın ne peki?! Aynı baban gibisin sende! Kadınları hiçe sayan, saygı ve sevgi göstermeyen birine dönüşmüşsün! Ben sana böyle mi öğrettim?! "A-anne..." Bayan Kim: Her şeyi öğrendim! O kıza bu zamana kadar neler yaptığını öğrendim! Seni adam yapsın diye evlendirdim ben onunla! Evin köşesinde bir oyuncak gibi durması için değil! Kız ailesini kaybederken yanında olmamışsın! Oysa sana, ona manevi destek göstermeni söylemiştim! Zor günlerinde yanında olmalıydın. Sevgi göstermeliydin. Şefkat göstermeliydin. Ayrıca bu gün yaptığın aptallığı da biliyorum. Neden gidip babana benzedin?! Neden? Neden hayatımı mahv eden adama gidip benzedin?! Onu yaptıklarını doğru mu buluyorsun? O senin rol modelin mi? O yüzden mi tüm bunlar?! "ASLA! O ADAM BENİM HİÇ BİR ZAMAN ROL MODELİM OLMADI! OLMAYACAK! ASLA ONUN GİBİ BİRİ OLMADIM, OLMAYACAĞIM! " Bayan Kim: PEKİ BANA YAPILAN ŞEYLERİ SEN NİYE KARINA YAPIYORSUN? SENİN ONA YAPTIĞIN ŞEYLERİ BABAN OLACAK O ADAM BİR ZAMANLAR BANA YAPIYORDU! O KIZA BUNLARI YAPMAYA GÖNLÜN NASIL RAZI OLA BİLİR?! "BEN ONU ASLA ALDATMADIM! BEN O ADAM GİBİ BAŞKA KADINLARA ASLA GİTMEDİM! BENİM HİÇ BİR KADINDAN BİR ÇOCUĞUM YOK O ADAMIN AKSİNE! A-anne...ö-özür dilerim. Ç-çok pişmanım...lanet olsun! Köpek gibi pişmanım! Onu odada o halde görünce kendime bin kez lanet ettim! Keşke şu an o hastane odasında yatan ben olsaydım! Kendimden nefret ediyorum!" Yere çöküp şiddetlice ağlamaya devam ettim. Lanet olsun! Hepsi benim yüzümden! Çok üzdüm onu, çok kırdım kalbini...onu üzmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Ama o ağzını açıp tek kelime bile etmedi bana. Anlamamışım onu...belki de anlamak istememiştim...görmedim, göremedim...Yüzü her zaman gülümsüyor olsa bile, ruhu çok ağrıyormuş. Tek istediğim çabucak iyileşmesi... Ameliyathane kapısının açılmasıyla hemen çöktüğüm yerden ayağa kalktım ve doktora soru sormaya başladım; "Doktor , Harin nasıl? İyi mi?" D: Merak etmeyin. İyi. Bileğini fazla derin kesmiş. Kanaması çoktu ama durdurmayı başardık. Normal odaya aldıktan sonra onu göre bilirsiniz. Geçmiş olsun. "Teşekkür ederiz doktor." Bu sefer mutluluktan ağlıyordum. İyiydi o. Bundan sonra daha iyi olacaktı. İnanıyorum. Anneme doğru döndüm ve sarıldım; "Anne...o iyi. Daha iyi olacak değil mi?" Bayan Kim: Onun daha iyi olması senin elinde. Elinden geleni yap ve kalbini kazan. ... 𝐻𝑎𝑟𝑖𝑛'𝑑𝑒𝑛 Gözlerimi zorlukla açarak etrafa bakmaya başladım. Nerede olduğumu idrak etmeye çalışıyordum. Bir hastanedeydim anlaşılan. Koltukta kıvrılarak uyuyan Taehyung'u görünce gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Zorlukla yatakta oturur pozisyona gelmeye çalıştım. Oturduktan sonra kolumdaki iyneyi çıkarıp attım ve yataktan kalkmaya çalıştım. Kalkınca bir an başım dönsede, geçince kapıya doğru adımladım ve dışarı çıktım. Yavaş adımlarla kolidorda ilerleyerek asansöre kadar geldim. Asansör tuşuna bastım ve içeri girdim. Birinci katın tuşuna basarak asansörün aşağıya inmesini bekledim. Asansör birinci katta durunca dışarı çıktım ve hastanenin çıkış kapısına ilerledim, daha sonra adımlarımı hastanenin bahçesine doğru ilerletmeye başladım. Bahçeye varınca boş banklardan birine oturdum ve bu hale nasıl geldiğimi sorgulamaya başladım. Ölmemiştim. Kurtulmuştum. Taehyung'un burada olduğuna bakılırsa, beni hastaneye o getirmişti. Başımı yukarı kaldırdım, gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alıp-verdim. Bir kaç dakika daha böyle durdum. Adımın bağırarak söylenmesiyle gözlerimi açıp etrafa baktım. Taehyung telaşlı bir şekilde etrafta adımı söyleyerek beni arıyordu. Gözleri beni bulunca uzaktan rahat bir nefes aldığını gördüm. Koşarak yanıma geldi ve sıkıcı sarıldı bana. Ağlıyordu...hem de öyle içten ağlıyordu ki...nefes alamayacak kadar çok ağlıyordu; "T-taehyung...Taehyung..." Tae: G-gitdin sandım. S-seni kaybettim s-sandım. "B-buradayım." Tae: İyisin değil mi? Neden kalktın yerinden? Neden beni uyandırmadın? Ya sana bir şey olsaydı? Ya bir yerlerde düşüp bayılsaydın? "İyiyim ben. Bir şeyim yok." Tae: Bir kaç saat önce bir ameliyat geçirdin. Nasıl bu kadar umursamaz olursun? "Şimdi de umursamaz mı oldum
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-3 Tae: H-hayır...ben öyle söylemek istemedim. Yani...sen- "Senin gözünde iyi bir anlam ifade etmiyormuyum hiç?" Tae: Harin... "Söyleyecek bir sözün de yok değil mi? Bunları inkar bile etmiyorsun. Benden nefret edecek kadar ne yaptım sana?" Tae: Hayır...senden nefret etmiyorum. "Kimi kandırıyorsun ki? Benden açıkca utandığını ve nefret ettiğini söyledin. Şimdi aksini söylüyorsun. Bu ne kadar doğru? Vicdan azabı mı çekiyorsun? O yüzden seni affetmemi mi istiyorsun?" Tae: Ben öyle bir şey söylemedim. Seni o halde görünce çok kötü oldum. Ölüyorum sandım. Yaptıklarımdan çok pişman oldum. Beni affetmeyeceğini biliyorum ama kalbini ve güvenini kazanmama izin ver. Lütfen... "Seni sevdiğimi bir kez söyledim sana değil mi? Ölüm anındayken...belki sen de bana karşı benim sana hissettiklerimin aynısını hissedersin diye umut ettim. 2 yıldır bana 'seni seviyorum' diyeceğin günü bekledim. Annemle babamı kaybettiğimde bana destek olacağını sandım. Bana sevgi ve şefkat vereceğini, göğsüne yatırıp, saçlarımı severek uyutucağını sandım. Ben, senin yüzünden ağlarken bile sana sarılmayı isteyecek kadar çok sevmiştim seni...senin aksine..." Tae: Harin-ah söylediklerinin hepsinde haklısın. Sana beni affet diyemem, bu yaptığım bencillik olur. Ama izin ver bana lütfen. Seni iyileştirmeme izin ver, her anlamda. Yaralarını sarmama izin ver. Yaptıklarımdan çok pişmanım, köpek gibi pişmanım. Yalvarırım bana bir şans daha ver, seni dünyam yaparım, kalbimi evin yaparım, kollarımla sıkıca sarmalayarak korurum seni. "Hiç bir şeyini istemiyorum. Çok yoruldum her şeyin yükünü omuzlarımda taşımaktan. Tek taraflı aşk yaşamaktan çok yoruldum. Gücüm yok dayanmaya artık. Benden böyle kurtulamadın ama başka yolu var. Boşanacağız..." Tae: N-ne? H-harin...lütfen yapma...ne olur. "Taehyung istediğin bu değilmiydi? Benden kurtulmak istemiyordun? Özgür bırakacağım işte seni. Artık hayatını rahatca yaşaya bileceksin. Benim gibi bir ezik olmayacak artık hayatında." Tae: H-harin...ben...hatalarımı anladım. Fazlasıyla pişmanım. İzin ver hepsini telafi edeyim. "Artık çok geç. Boşanacağız ve her şey bitecek." Arkama bakmadan uzaklaştım oradan. Hiç affetmeyeceğim ama çok özleyeceğim. ✰1 𝑎𝑦 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰ Bu gün duruşmamız vardı. Taehyung'la boşanıyorduk. 1 ay önce kendime bir iş bulup, küçük bir ev tutmuştum. 1 ay içinde Taehyung sürekli kapıma dayanır, çiçek getirirdi. Ama ben çiçekleri kendisinden almıyordum. Ona kapıyı açmadığım için çiçekleri kapının önüne koyup gidiyordu, kapının arkasından onu dinlediğimi bildiği için sürekli özür diliyordu. Onu affetmek istemiyordum. Ama kalbim ona bir şans daha vermemi söylüyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kalbim çok kırıktı. Ona şans verirsem eğer, bana yine aynı davranacağından korkuyordum. Onu seviyordum ama aynı zamanda ondan vazgeçemiyordum. Kapının önünde avukatımla durmuş Taehyung ve onun avukatının gelmesini bekliyorduk. Ayak sesleri duymamla başımı kaldırıp baktığımda gelmiş olduklarını gördüm. Taehyung çok üzgün görünüyordu. Yanıma gelip kısık sesiyle konuşmaya başladı. Sesine ne olmuştu? Hasta mı olmuştu acaba? Öncekinden daha bir zayıftı... Tae: H-harin-ah...B-ben...belki fikrini değiştirirsin diye- "Benim fikrim aynı Taehyung. Boşanmak istiyorum." Adımızın çağrılmasıyla hiç bir şey söylemeden içeri geçtim. Diğerleri de arkamızdan içeri girdi. Hepimiz yerlerimize geçtik ve hakim konuşmaya başladı... ... Sinirli bir şekilde adliye binasından çıkış yaparak avukatımla birlikte onun arabasına doğru ilerliyorduk. Taehyung her şeyi mahv etmişti. Duruşma esnasında hakime boşanmak istemediğini söyleyerek duruşmanın önümüzdeki aya ertelenmesine sebep olmuştu. Şimdi arkamdan bana seslenerek durmamı söylüyordu. Aniden kolumdan tutup çekilmemle ayağım kaymıştı. Neyseki dengemi koruya bilmiştim... Sinirli bir şekilde Taehyung'a doğru bağırarak konuşmaya başladım; "NE İSTİYORSUN?! NE?!" Tae: BAĞIRMA BANA! SADECE KONUŞMAK İSTİYORUM! BENİ DİNLE İSTİYORUM! AFFETME BENİ AMA BENDEN DE AYRILMA İSTİYORUM! SANA KÖPEK GİBİ AŞIKMIŞIM BEN! VE BUNUN FARKINA 1 AY ÖNCE VARDIM! AŞIĞIM SANA! SEVİYORUM SENİ! Bana tek bir şans ver Harin...yalvarırım... Her kesin içinde ettiği ani aşk itirafıyla afalladım...aşıkmıydı bana? O da mı seviyordu beni? Ya yalansa...ya benden boşanmamak için yapıyorsa....belki de yaptıklarından gerçekten pişmandır...gerçekten seviyordur beni... Ağlamaya başlamasıyla onunla birlikte benim de gözlerim doldu. Olmuyordu, yapamıyordum...ondan vazgeçemiyordum. Ne kadar bana acımasızca davransa da çok seviyordum onu. Kalbime söz geçiremiyordum. Sanırım ona bir şans verecektim, gururumu hiçe sayıp aşkımı seçecektim. Onun kalbimi ve güvenimi kazanmasına izin verecektim... Hiç affetmeyeceğimi söylemiştim ama yapamayacaktım... "T-taehyung..." Tae: S-söyle güzelim, söyle sevgilim. "Evimize...gidelim." Tae: N-ne? "Hadi evimize gidelim." Tae: Affettin mi beni? Boşanmayacaksın benden değil mi? Ayrılmayacağız değil mi? "Hayır ayrılmayacağız. Ama önce konuşmalıyız." Tae: T-tamam...tamam..Sen nasıl istersen. Öyle yapalım. Hadi gidelim evimize...Bizim evimiz. İkimizin evi... Elimden tutarak arabaya doğru ilerlemeye başladık. Kapıları açıp bindik, Taehyung'un arabayı sürmeye başlamasıyla yola koyulduk. ... "Ah...yeter Taehyung." Tae: Yetmez. Çok seviyorum seni. Çok özledim. Seni böyle sabahtan akşama kadar sürekli, durmadan öpmek ve kollarımla sımsıkı sarmalamak istiyorum. "Kaçmıyorum Taehyung. Buradayım. Gitmiyorum bir yere." Tae: Ya bu bir rüyaysa...lütfen beni bu rüyadan uyandırma. "Hayır Taehyung...bu bir rüya değil. Gerçek hayatdayız. Ve bir-birimize sarılarak uzanıyoruz." Tae: Çok güzel bir hiss... "Ne güzel?" Tae: İnsanın sevdiği kadını doya-doya öpmesi ve sarılması...çok güzel bir hiss... Seni seviyorum. Çok seviyorum. Dünyalar kadar seviyorum. Hatta dünya az kalır. Kainat kadar seviyorum. "Bana sevdiğini söyleme Taehyung." Tae: Ne? "Bana sevdiğini hissettir." Tae: İstediğin bu olsun...her şekilde sana sevgimi hissettire bilirim sevgilim. Hiç şübhen olmasın. Dudaklarıma yapışarak uzandığımız koltukta üstüme çıktı ve öyle öpmeye devam etti. Kollarımı boynuna sararak biraz daha çektim kendime onu. Elim gömleğinin düymelerine gittiği sırada söylediği şeyle gülümseyerek cevap verdim ona; Tae: Benden gitme... "Anahtar sende, izin verme." ~𝑆𝑂𝑁~ 🎀
Ben çok geri zekalı oldugum için ilk izledigim zamanlar nasıl izleyecegimi bilmiyordum ilerleyen zamanlarda ogrendim ve gerçekten tatlı bir şekilde açıklaman hoşuma gitti s ni ve içeriklerini seviyorum ❤️❤️❤️
@@zeynepokur558çok teşekkur ederimmm❤ Yorumunu şimdi gorüyorum. Bildirim ayarlarında sorun var, ben girip bakmadıkca kimin ne yazdığı gelmiyir, üzügünüm🥹
@@Zoe-12-k6p ben çok teşekkür ederimmm🩷 Ve kimse yanlış anlaşılmasın lütfen, 2 isteği aynı anda yazıyordum ve ilk bu bitti. Aranızda ayrımcılık yapmıyorum ve yapmamda asla✨️
✩ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟 ✩ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟 ✒️ 𝑍𝑜𝑟𝑎𝑘𝑖 𝑚𝑎𝑓𝑦𝑎 𝑘𝑜𝑐𝑎𝑛𝚤𝑛 𝑜̈𝑛𝑢̈𝑛𝑑𝑒 𝑘𝑒𝑛𝑑𝑖𝑛𝑒 𝑧𝑎𝑟𝑎𝑟 𝑣𝑒𝑟𝑖𝑟𝑠𝑖𝑛 ✩✩✩ ☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔 ~ 27 ☘︎ 𝑃𝑎𝑟𝑘 𝐻𝑎𝑟𝑖𝑛 ~ 23 🧸 𝐼𝑠𝑡𝑒𝑘 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟, 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒... 🪄 𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟... 𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒: Pencere önünde oturmuş kafamdaki yoğun düşünceler eşliğinde yağan yağmuru izliyordum. Yağmurla birlikte ben de ağlıyordum...Gözümdeki yaşlar tek-tek akıyordu yere...Yağmurun toprağı ıslatdığı gibi, gözyaşlarım da yanaklarımı ıslatıyordu. Aylarca kurumayan, dinmeyen gözyaşlarım hem acıdan , hem üzüntüden, hem yalnızlıktan, hem de sevgisizlikten akıyordu. Annemsiz geçirdiğim günler hatırına, babamın sıcak kolları hatırına akıyordu gözyaşlarım. 3 aydır durmadan akıyorlardı...3 ay önce doktorlardan aldığım acı haberle birlikte hayatım mahv olmuştu. Dünyam başıma yıkılmıştı. Canımdan çok sevdiğim annem ve babamı yüzünden kaybetmiştim. Annem lanet olası hastalık kanser yüzünden, babamsa aort diseksiyonu yüzünden gözlerini hayata yummuştu. Bu hayatda onlarsız kalmıştım. Yalnız başıma... 'Malesef kurtaramadık'...bir cümleyle yıkıla biliyormuş insan meğerse...hastane köşelerinde bir başıma anne ve babamın ölüm haberini almıştım...cansız bedenlerine saatlerce sarılmış, uyanmaları için yalvarmıştım. Uyanmamışlardı... Bir başıma bırakıp gitmişdiler beni bu koskoca dünyada tek başıma...Dayanacak gücüm kalmamıştı. Yanımda olan kimse yoktu. Birinin yanımda olmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki...bana sarılmasına, saçlarımı öpüp, okşamasına, beni göğsünde uyutmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki...ama o yanımda değildi. Kocaman evde tek başıma oturmuş, yolunu gözlüyordum. Bizden olmayacağını biliyordum ama ondan gitmeye de gönlüm razı değil. Taehyung...canımdan çok sevdiğim, aşık olduğum adam...yıllardır bir hiçmişim gibi baktı bana hep. Bir oyuncak gibi evin bir köşesinde oturur, saatlerce oradan kalkmazdım. Odamdan günlerce dışarı çıkmazdım. Annemle babamı kaybettiğimden beri bunlar artmaya başladı. Artık su bile içemiyordum. Gelip ne olduğunu sormaz, yüzüme bile bakmazdı. Aynı evin içinde iki yabancıydık biz. Birimiz solgun çiçek, diğerimiz de onu kanatan dikenlerdi. Gözyaşlarım dinmek bilmiyordu bir türlü. Sildikce yenileri akıyordu. Yanaklarım tahriş olmuştu tuzlu gözyaşlarım yüzünden. Yine ve yine gözlerimi kazağımın koluyla silip kendime gelmeye çalıştım. Aniden açılan odamın kapısıyla o tarafa bakmaya başladım. Gelen 'zoraki kocam' Taehyung'du. Yüzünde hiç bir anlam barındırmayan ifadeyle yüzüme bakıyordu. Duygusuz bakışları öldürüyordu beni, bu bakışları altında ezilip, yok oluyordum. Biraz sonra konuşmaya başlamasıyla düşüncelerimden ayrıldım ve gerçek dünyaya döndüm; Tae: Yine mi ağlıyorsun? Yetmedi mi artık? Sıkıldım bu durumdan. Hiç bir şey söylemeden , başımı eğmiş onu dinliyordum. Derin bir iç çektiğini duydum. Daha sonra tekrar konuşmaya başladı; Tae: Ahh...her neyse. Ne yapıyorsan yap. Nasıl davranmak istiyorsan öyle davran. Umurumda değil. Sana önemli bir şey söylemek için gelmiştim... Başımı kaldırmış meraklı gözlerimle onu dinliyordum; Tae: Bu akşam saat 7'de ortak olduğumuz şirketin kuruluş yıl dönümü. Oraya eşsiz gidemiyormuşuz. Sen de gelmek zorundasın o yüzden. Akşama hazır ol. "T-tamam." Hiç bir söylemeden, başını sallayarak gitti. Heyecanlanmıştım. Taehyung beni ilk defa bir davete götürecekti. Uzun bir aradan sonra yüzümde hafif bir gülümsemeyle dolabıma ilerledim ve kendime kıyafet seçmeye başladım. Taehyung'un yanına yakışmalıydım. Ona layık olmalıydım. Fazla elbisem yoktu...çünkü böyle yerlere gitmediğim için alınmıyordu. Elimde sadece 2 elbise vardı. Biri siyah, sade, dizden bir karış aşağı bir elbiseydi. Diğeri pembe dizaltı elbiseydi. Davetde insanların çoğu mafya olduğu için bu elbiseyi giyemezdim. Siyah elbiseyi elime aldım ve yatağın üzerine bıraktım. Daha sonra duş almak için banyoya girdim. 20 dakika sonra banyodan çıkmış üzerimi giyinmiştim. Makyaj masamda oturmuş hafjf makyaj yapmıştım. Kolyemi ve bilekliğimi de taktıktan sonra hazırdım. Saate baktığımda 7 olmasına 15 dakika kalmıştı. Odadan dışarı çıktım, Taehyung'un odasına doğru adımladım, kapısını çaldım, içerden hiç bir ses gelmeyince odaya girdim. Ama Taehyung burada değildi. Belki çalışma odasındadır. Odadan çıkıp çalışma odasına doğru adımladım. Yine kapıyı çaldım, bu sefer de ses gelmedi. İçeri girdim, ama Taehyung burada da değildi. Kapı çalma sesi duymamla odadan çıkıp aşağı inmeye başladım. Kapıyı açtım ve Taehyung'un asistanını gördüm. Onun ne işi vardı ki burada...Yapmacık sesiyle konuşmaya başladı; A: Taehyung evde mi? "O-" Tae: Buradayım... Ben konuşamadan Taehyung gelmişti. Demek ki, aşağıdaki odadaydı. Yanımıza geldi ve asistanına doğru gülümseyerek konuşmaya başladı; Tae: Gidelim mi Hana? Hana: Gidelim Bay Kim. "A-ama T-taehyung sen..." Tae: Artık sana gerek kalmadı. Davete Hanayla gidiyorum. "N-ne?" Tae: Ne o? Ağlayacakmısın yine? "N-neden bana böyle d-davranıyorsun?" Tae: Nasıl davranıyormuşum? "Çok canımı yakıyorsun Taehyung." Tae: Sen de benim canımı sıkıyorsun. "Madem davete onunla gidecektin neden bana hazırlanmamı söylüyorsun?" Tae: Hanayla birlikte gitmek fikri aklıma gelmemişti hiç. Benimle gide bileceğini söyleyince onu kıramadım. Seni götürmekten vazgeçtim. Hem seni neden oraya götüreyim ki? Seninle oraya gitseydim rezil olurdum herkese. "B-ben senin k-karınım...Onu kıramadın ama b-beni k-kırmayı göze mi alıyorsun?" Tae: Sen hiç bir zaman benim karım olmadın! Olmayacaksın! O kadar çirkin ve pissin ki, utanıyorum senden! Hatta nefret ediyorum! Hayatımdan defolup gitmeni istiyorum! Yapıştın yakama, bir türlü bırakmıyorsun! Uzak dur benden, duydun mu?!
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1 Son sözlerini söyleyerek, ikisi kol-kola kapıdan çıktılar. Kalbim fazlasıyla kırıktı. O kırık parçaları şimdi Taehyung daha fazla kırarak canlı-canlı öldürdü beni. Keşke öle bilseydim. Keşke şu an hayatta olmasaydım. Belki Taehyung benden nefret etmezdi. Belki annem ve babam benim yüzümden ölmezdi. Ben olmasaydım belki her şey tam farklı olurdu. Yavaş adımlarla yukarı odama çıktım. Kapıyı kilitledim. Üstümdeki elbiseyi çıkarıp pijamalarımı giyindim. Dolaptan tüm kıyafetlerimi yere döktüm, çekmeceden makas alıp yere oturdum ve biraz önce giyindiğim elbiseden başlayarak hepsini kesmeye başladım. Göz yaşlarım da inadına durmak bilmiyorlardı. Biraz sonra ellerim titremeye başladı. Yavaşca ayağa kalktım, başım dönüyordu. Hiç bir şey hissetmiyordum. Çok çaresizdim. Çok yalnızdım. Ölsem kimin umurunda olurdu ki? Benim kimsem yoktu ki zaten. Kimsesizdim ben. Etrafımda insan çoktu, ama yalnızdım. Aynada kendimi görünce düştüğüm hale, geldiğim hayata bir kez daha lanet ettim. Makyaj masasının üzerinde duran parfüm şişesini alıp aynaya attım sinirle. Ayna paramparça olarak etrafa saçıldı. Sinirden ve üzüntüden ne yaptığımı kestiremiyordum. Etrafı dağıtmaya başladım. Her şeyi yere atarak kırıyordum. Tükendim...Beklemekten...Sabretmekten...Düşünmekten...Yalnızlıktan...Sevgisizlikten...Nefes alamıyordum. Yorulmuştum her şeyden. Ayağımda hissettiğim acıyla yere düştüm; "Çok üşüyorum anne. Çok yalnızım. Çok özledim sizi. Ne olur yanınıza alın beni." 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛 Davet sakince ilerlerken yanımıza şirketin sahibinin oğlu geldi ve konuşmaya başladı; X: Bay Kim umarım servisimizden memnunsunuzdur. "Ahh tabii ki...hepsi harika. Özel içecekleriniz için çok teşekkür ederiz." X: Rica ederim. Bay Kim? "Evet?" X: Bayan Park nerede? Onu niye getirmediniz? "Ahh...şey...kendisini iyi hissetmiyordu. Ben de daha kötü olmasından korktuğum için getirmedim." X: Ahh anladım. Geçmiş olsun. Keşke gelseydi o da. "Teşekkür ederim. Ah, işler böyle getirdi. Ne yapalım..." Biz böyle konuşurken telefonum çaldı. Baktığımda korumamdı, cevap vermeyerek cebime koydum. Yine çaldı ve yine korumamdı. Bu sefer de açmadım. Biraz sonra üçüncü kez arayınca davet alanından kenara gittim ve telefona cevap verdim; "Ne var? Davette olduğumu bilmiyormusun sen? Ne diye arayıp duruyorsun?" K: B-bay Kim...H-hemen eve g-gelmelisiniz....B-bayan H-harin... "Ne olmuş Harine?" K: Efendim...B-bayan Harin şu an s-sinir krizi geçiriyor galiba. Her yeri dağıtıyor. Odanın kapısını kilitlemiş. Açamıyoruz. "Ne diyorsun sen?! Tamam...geliyorum ben hemen. Kapıyı açmaya çalışın." Cevap vermesine izin vermeden davetin olduğu yerden hızlıca çıkıp arabayı park ettiğim yere geldim, kapıları açıp binecekken uzaktan Hana'nın buraya koştuğunu gördüm; Hana: Bay Kim nereye gidiyorsunuz? " Seni ilgilendirmez." Hana: Ama efendim... Daha fazla konuşmasına izin vermeden hemen arabaya bindim ve yola koyuldum. 10 dakikaya eve varmıştım. Hemen arabadan inip eve doğru koştum. Kapıyı hızla vurmaya başladım. Hizmetçi kapıyı açtıktan sonra koşarak yukarı Harin'in odasına doğru çıkmaya başladım. Hizmetçiler kenarda durmuş öylece bakıyordular. İçerden Harin'in bağırma ve ağlama sesi geliyordu. İçeri girdiğimde her yerin dağınık olduğunu gördüm. Harin odanın köşesinde dizlerini kendine çekmiş, başını dizlerine yaslamış, ağlayarak onunla konuşmaya çalışan korumalara bağırıyordu. Yanlarına adımlayarak onların kenara çekilmesini sağladım. Geldiğimi gördüklerinde sakince kenarda durmaya başladılar. Harin'e doğru ilerlemeye başladım ve konuştum; "Harin?! Harin?! Bana bak! Harin?! Ben geldim! Bak!" Bağırmayı keserek bana bakmaya başladı ağlamaktan şişmiş gözleriyle. O kadar çok mu ağlamış... " Harin-ah lütfen sakinleş hmm?: Birden ayağa kalktı ve beni ittirmeye ve tekrar bağırmaya başladı; Harin: DEFOL GİT BURADAN! İSTEMİYORUM SENİ! GİT! "SAKİN OL HARİN! " Harin: OLAMIYORUM! SAKİN OLAMIYORUM! DAYANAMIYORUM ARTIK! NEFES ALAMIYORUM! KALBİM SIKIŞIYOR! TÜKENDİM! ANLIYORMUSUN?! BIKTIM, YORULDUM! "Harin sakinleş biraz! Öyle konuşalım hmm?" Harin: NEYİ KONUŞACAĞIZ? BENDEN NASIL NEFRET ETTİĞİNİ Mİ?! BENDEN NASIL UTANDIĞINI MI?! YOKSA SEVGİSİZLİKTEN, SENSİZLİKTEN DELİRDİĞİMİ Mİ?! HANGİSİNİ KONUŞALIM?! Gücüm kalmadı artık dayanmaya...annemsiz, babamsız geçirdiğim her gün daha da ölüyorum ben...senin kalbimi kırmaların, beni görmezden gelmelerin, bana oyuncakmışım gibi davranmaların, beni sevmemem öldürüyor beni...cismen değil ama ruhen ölüyorum... " Harin, bunları sakince konuşarak hallede biliriz...şimdi biraz sakinleş, kendine gel. Daha sonra konuşalım. Ne dersin?" Harin: Senin için çok basit değil mi?! SENİN ANNEN ÖLDÜ MÜ?! BABAN ÖLDÜ MÜ?! HASTANE KOLİDORLARINDA ANNENİN VE BABANIN ÖLÜM HABERİNİ DUYDUN MU?! SAATLER İÇİNDE ELLERİNDEN KAYIP GİDEN ANNENİ, BABANI ÜZERLERİ BEYAZ ÖRTÜYLE ÖRTÜLMÜŞ HALDE GÖRÜRKEN YÜREĞİNİN KOPTUĞUNU HİSSETTİN Mİ?! ONLARI ÖZLEDİN Mİ HİÇ?! ÇOK ÖZLEDİĞİM HALDE SARILAMIYORUM BEN ONLARA! KEŞKE BEN DE GİDE BİLSEYDİM YANLARINA! KEŞKE ÖLMEK BU KADAR KOLAY OLSAYDI! KEŞKE ŞU AN ÖLSEYDİM DE SEN DE KURTULSAYDIN BENDEN! SEVİNİRDİN BENDEN KURTULDUĞUN İÇİN! RAHATLARDIN! HAYATINDAN GEREKSİZ BİR İNSAN ÇIKACAKTI NE DE OLSA!
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2 "H-hayır Harin...Lütfen böyle söyleme...biraz sakinleşmeye çalış. Lütfen." Harin: Öleceğim ve artık seni utandıracak biri olmayacak hayatında... "H-hayır...sus lütfen. " Bir anda beni iterek yerden kırık cam parçası aldı ve bileğine doğru tuttu. Gözlerim şokla açılarak ona doğru baktım. "H-harin...d-dur. Ne yapıyorsun? S-sakın yapma." Harin: Niye? Artık hayatında hakaret edeceğin, sürekli azarladığın, kalbini kırdığın biri olmayacağı için üzülüyormusun? Bence sevinmelisin Taehyung-ah...özgür olacaksın... " H-hayır...dur yapma. Ne olur yapma." Harin: Seni seviyorum Taehyung-ah. "HAYIR DUR!" Yüzüme gelen kanla birlikte yerimde donup kalmıştım. Harin'in bileğinden kanlar süzülerek yere damlıyordu. Yere düşecekken hemen tuttum onu, başını ellerim arasına aldım ve ona bir şey olmaması için Tanrıya dua etmeye başladım; "H-harin! Harin! Hayır hayır hayır...lütfen dayan Harin...dayan. Bırakma kendini lütfen. Lanet olsun! Lanet olsun! Ne bakıyorsunuz aptallar?! Hemen hastaneye! Çabuk olun!" ... Bir saatdir ameliyathanenin önünde bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordum. Hastaneye geleli bir saat olmuştu. Harin'i ameliyata almıştılar ve henüz bir haber yoktu. Ona bir şey olmasından korkuyordum...Peki ya neden böyle hiss ediyordum? Neden aniden ona karşı içimde böyle bir hiss yarandı...anlayamıyordum... Adımın seslenmesiyle arkamı döndüm ve annemin hızlı adımlarla bana doğdu geldiğini gördüm. Yanıma vardığında yüzüme atılan tokatla başım yana düşmüştü; Bayan Kim: Aptal! Nasıl yaparsın tüm bunları? O kıza bunları nasıl yaparsın?! Ne istedin o zavallı kızdan?! Senden istediği sadece biraz sevgi ve merhametdi! Senin yaptığın ne peki?! Aynı baban gibisin sende! Kadınları hiçe sayan, saygı ve sevgi göstermeyen birine dönüşmüşsün! Ben sana böyle mi öğrettim?! "A-anne..." Bayan Kim: Her şeyi öğrendim! O kıza bu zamana kadar neler yaptığını öğrendim! Seni adam yapsın diye evlendirdim ben onunla! Evin köşesinde bir oyuncak gibi durması için değil! Kız ailesini kaybederken yanında olmamışsın! Oysa sana, ona manevi destek göstermeni söylemiştim! Zor günlerinde yanında olmalıydın. Sevgi göstermeliydin. Şefkat göstermeliydin. Ayrıca bu gün yaptığın aptallığı da biliyorum. Neden gidip babana benzedin?! Neden? Neden hayatımı mahv eden adama gidip benzedin?! Onu yaptıklarını doğru mu buluyorsun? O senin rol modelin mi? O yüzden mi tüm bunlar?! "ASLA! O ADAM BENİM HİÇ BİR ZAMAN ROL MODELİM OLMADI! OLMAYACAK! ASLA ONUN GİBİ BİRİ OLMADIM, OLMAYACAĞIM! " Bayan Kim: PEKİ BANA YAPILAN ŞEYLERİ SEN NİYE KARINA YAPIYORSUN? SENİN ONA YAPTIĞIN ŞEYLERİ BABAN OLACAK O ADAM BİR ZAMANLAR BANA YAPIYORDU! O KIZA BUNLARI YAPMAYA GÖNLÜN NASIL RAZI OLA BİLİR?! "BEN ONU ASLA ALDATMADIM! BEN O ADAM GİBİ BAŞKA KADINLARA ASLA GİTMEDİM! BENİM HİÇ BİR KADINDAN BİR ÇOCUĞUM YOK O ADAMIN AKSİNE! A-anne...ö-özür dilerim. Ç-çok pişmanım...lanet olsun! Köpek gibi pişmanım! Onu odada o halde görünce kendime bin kez lanet ettim! Keşke şu an o hastane odasında yatan ben olsaydım! Kendimden nefret ediyorum!" Yere çöküp şiddetlice ağlamaya devam ettim. Lanet olsun! Hepsi benim yüzümden! Çok üzdüm onu, çok kırdım kalbini...onu üzmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Ama o ağzını açıp tek kelime bile etmedi bana. Anlamamışım onu...belki de anlamak istememiştim...görmedim, göremedim...Yüzü her zaman gülümsüyor olsa bile, ruhu çok ağrıyormuş. Tek istediğim çabucak iyileşmesi... Ameliyathane kapısının açılmasıyla hemen çöktüğüm yerden ayağa kalktım ve doktora soru sormaya başladım; "Doktor , Harin nasıl? İyi mi?" D: Merak etmeyin. İyi. Bileğini fazla derin kesmiş. Kanaması çoktu ama durdurmayı başardık. Normal odaya aldıktan sonra onu göre bilirsiniz. Geçmiş olsun. "Teşekkür ederiz doktor." Bu sefer mutluluktan ağlıyordum. İyiydi o. Bundan sonra daha iyi olacaktı. İnanıyorum. Anneme doğru döndüm ve sarıldım; "Anne...o iyi. Daha iyi olacak değil mi?" Bayan Kim: Onun daha iyi olması senin elinde. Elinden geleni yap ve kalbini kazan. ... 𝐻𝑎𝑟𝑖𝑛'𝑑𝑒𝑛 Gözlerimi zorlukla açarak etrafa bakmaya başladım. Nerede olduğumu idrak etmeye çalışıyordum. Bir hastanedeydim anlaşılan. Koltukta kıvrılarak uyuyan Taehyung'u görünce gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Zorlukla yatakta oturur pozisyona gelmeye çalıştım. Oturduktan sonra kolumdaki iyneyi çıkarıp attım ve yataktan kalkmaya çalıştım. Kalkınca bir an başım dönsede, geçince kapıya doğru adımladım ve dışarı çıktım. Yavaş adımlarla kolidorda ilerleyerek asansöre kadar geldim. Asansör tuşuna bastım ve içeri girdim. Birinci katın tuşuna basarak asansörün aşağıya inmesini bekledim. Asansör birinci katta durunca dışarı çıktım ve hastanenin çıkış kapısına ilerledim, daha sonra adımlarımı hastanenin bahçesine doğru ilerletmeye başladım. Bahçeye varınca boş banklardan birine oturdum ve bu hale nasıl geldiğimi sorgulamaya başladım. Ölmemiştim. Kurtulmuştum. Taehyung'un burada olduğuna bakılırsa, beni hastaneye o getirmişti. Başımı yukarı kaldırdım, gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alıp-verdim. Bir kaç dakika daha böyle durdum. Adımın bağırarak söylenmesiyle gözlerimi açıp etrafa baktım. Taehyung telaşlı bir şekilde etrafta adımı söyleyerek beni arıyordu. Gözleri beni bulunca uzaktan rahat bir nefes aldığını gördüm. Koşarak yanıma geldi ve sıkıcı sarıldı bana. Ağlıyordu...hem de öyle içten ağlıyordu ki...nefes alamayacak kadar çok ağlıyordu; "T-taehyung...Taehyung..." Tae: G-gitdin sandım. S-seni kaybettim s-sandım. "B-buradayım." Tae: İyisin değil mi? Neden kalktın yerinden? Neden beni uyandırmadın? Ya sana bir şey olsaydı? Ya bir yerlerde düşüp bayılsaydın? "İyiyim ben. Bir şeyim yok." Tae: Bir kaç saat önce bir ameliyat geçirdin. Nasıl bu kadar umursamaz olursun? "Şimdi de umursamaz mı oldum
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-3 Tae: H-hayır...ben öyle söylemek istemedim. Yani...sen- "Senin gözünde iyi bir anlam ifade etmiyormuyum hiç?" Tae: Harin... "Söyleyecek bir sözün de yok değil mi? Bunları inkar bile etmiyorsun. Benden nefret edecek kadar ne yaptım sana?" Tae: Hayır...senden nefret etmiyorum. "Kimi kandırıyorsun ki? Benden açıkca utandığını ve nefret ettiğini söyledin. Şimdi aksini söylüyorsun. Bu ne kadar doğru? Vicdan azabı mı çekiyorsun? O yüzden seni affetmemi mi istiyorsun?" Tae: Ben öyle bir şey söylemedim. Seni o halde görünce çok kötü oldum. Ölüyorum sandım. Yaptıklarımdan çok pişman oldum. Beni affetmeyeceğini biliyorum ama kalbini ve güvenini kazanmama izin ver. Lütfen... "Seni sevdiğimi bir kez söyledim sana değil mi? Ölüm anındayken...belki sen de bana karşı benim sana hissettiklerimin aynısını hissedersin diye umut ettim. 2 yıldır bana 'seni seviyorum' diyeceğin günü bekledim. Annemle babamı kaybettiğimde bana destek olacağını sandım. Bana sevgi ve şefkat vereceğini, göğsüne yatırıp, saçlarımı severek uyutucağını sandım. Ben, senin yüzünden ağlarken bile sana sarılmayı isteyecek kadar çok sevmiştim seni...senin aksine..." Tae: Harin-ah söylediklerinin hepsinde haklısın. Sana beni affet diyemem, bu yaptığım bencillik olur. Ama izin ver bana lütfen. Seni iyileştirmeme izin ver, her anlamda. Yaralarını sarmama izin ver. Yaptıklarımdan çok pişmanım, köpek gibi pişmanım. Yalvarırım bana bir şans daha ver, seni dünyam yaparım, kalbimi evin yaparım, kollarımla sıkıca sarmalayarak korurum seni. "Hiç bir şeyini istemiyorum. Çok yoruldum her şeyin yükünü omuzlarımda taşımaktan. Tek taraflı aşk yaşamaktan çok yoruldum. Gücüm yok dayanmaya artık. Benden böyle kurtulamadın ama başka yolu var. Boşanacağız..." Tae: N-ne? H-harin...lütfen yapma...ne olur. "Taehyung istediğin bu değilmiydi? Benden kurtulmak istemiyordun? Özgür bırakacağım işte seni. Artık hayatını rahatca yaşaya bileceksin. Benim gibi bir ezik olmayacak artık hayatında." Tae: H-harin...ben...hatalarımı anladım. Fazlasıyla pişmanım. İzin ver hepsini telafi edeyim. "Artık çok geç. Boşanacağız ve her şey bitecek." Arkama bakmadan uzaklaştım oradan. Hiç affetmeyeceğim ama çok özleyeceğim. ✰1 𝑎𝑦 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰ Bu gün duruşmamız vardı. Taehyung'la boşanıyorduk. 1 ay önce kendime bir iş bulup, küçük bir ev tutmuştum. 1 ay içinde Taehyung sürekli kapıma dayanır, çiçek getirirdi. Ama ben çiçekleri kendisinden almıyordum. Ona kapıyı açmadığım için çiçekleri kapının önüne koyup gidiyordu, kapının arkasından onu dinlediğimi bildiği için sürekli özür diliyordu. Onu affetmek istemiyordum. Ama kalbim ona bir şans daha vermemi söylüyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kalbim çok kırıktı. Ona şans verirsem eğer, bana yine aynı davranacağından korkuyordum. Onu seviyordum ama aynı zamanda ondan vazgeçemiyordum. Kapının önünde avukatımla durmuş Taehyung ve onun avukatının gelmesini bekliyorduk. Ayak sesleri duymamla başımı kaldırıp baktığımda gelmiş olduklarını gördüm. Taehyung çok üzgün görünüyordu. Yanıma gelip kısık sesiyle konuşmaya başladı. Sesine ne olmuştu? Hasta mı olmuştu acaba? Öncekinden daha bir zayıftı... Tae: H-harin-ah...B-ben...belki fikrini değiştirirsin diye- "Benim fikrim aynı Taehyung. Boşanmak istiyorum." Adımızın çağrılmasıyla hiç bir şey söylemeden içeri geçtim. Diğerleri de arkamızdan içeri girdi. Hepimiz yerlerimize geçtik ve hakim konuşmaya başladı... ... Sinirli bir şekilde adliye binasından çıkış yaparak avukatımla birlikte onun arabasına doğru ilerliyorduk. Taehyung her şeyi mahv etmişti. Duruşma esnasında hakime boşanmak istemediğini söyleyerek duruşmanın önümüzdeki aya ertelenmesine sebep olmuştu. Şimdi arkamdan bana seslenerek durmamı söylüyordu. Aniden kolumdan tutup çekilmemle ayağım kaymıştı. Neyseki dengemi koruya bilmiştim... Sinirli bir şekilde Taehyung'a doğru bağırarak konuşmaya başladım; "NE İSTİYORSUN?! NE?!" Tae: BAĞIRMA BANA! SADECE KONUŞMAK İSTİYORUM! BENİ DİNLE İSTİYORUM! AFFETME BENİ AMA BENDEN DE AYRILMA İSTİYORUM! SANA KÖPEK GİBİ AŞIKMIŞIM BEN! VE BUNUN FARKINA 1 AY ÖNCE VARDIM! AŞIĞIM SANA! SEVİYORUM SENİ! Bana tek bir şans ver Harin...yalvarırım... Her kesin içinde ettiği ani aşk itirafıyla afalladım...aşıkmıydı bana? O da mı seviyordu beni? Ya yalansa...ya benden boşanmamak için yapıyorsa....belki de yaptıklarından gerçekten pişmandır...gerçekten seviyordur beni... Ağlamaya başlamasıyla onunla birlikte benim de gözlerim doldu. Olmuyordu, yapamıyordum...ondan vazgeçemiyordum. Ne kadar bana acımasızca davransa da çok seviyordum onu. Kalbime söz geçiremiyordum. Sanırım ona bir şans verecektim, gururumu hiçe sayıp aşkımı seçecektim. Onun kalbimi ve güvenimi kazanmasına izin verecektim... Hiç affetmeyeceğimi söylemiştim ama yapamayacaktım... "T-taehyung..." Tae: S-söyle güzelim, söyle sevgilim. "Evimize...gidelim." Tae: N-ne? "Hadi evimize gidelim." Tae: Affettin mi beni? Boşanmayacaksın benden değil mi? Ayrılmayacağız değil mi? "Hayır ayrılmayacağız. Ama önce konuşmalıyız." Tae: T-tamam...tamam..Sen nasıl istersen. Öyle yapalım. Hadi gidelim evimize...Bizim evimiz. İkimizin evi... Elimden tutarak arabaya doğru ilerlemeye başladık. Kapıları açıp bindik, Taehyung'un arabayı sürmeye başlamasıyla yola koyulduk. ... "Ah...yeter Taehyung." Tae: Yetmez. Çok seviyorum seni. Çok özledim. Seni böyle sabahtan akşama kadar sürekli, durmadan öpmek ve kollarımla sımsıkı sarmalamak istiyorum. "Kaçmıyorum Taehyung. Buradayım. Gitmiyorum bir yere." Tae: Ya bu bir rüyaysa...lütfen beni bu rüyadan uyandırma. "Hayır Taehyung...bu bir rüya değil. Gerçek hayatdayız. Ve bir-birimize sarılarak uzanıyoruz." Tae: Çok güzel bir hiss... "Ne güzel?" Tae: İnsanın sevdiği kadını doya-doya öpmesi ve sarılması...çok güzel bir hiss... Seni seviyorum. Çok seviyorum. Dünyalar kadar seviyorum. Hatta dünya az kalır. Kainat kadar seviyorum. "Bana sevdiğini söyleme Taehyung." Tae: Ne? "Bana sevdiğini hissettir." Tae: İstediğin bu olsun...her şekilde sana sevgimi hissettire bilirim sevgilim. Hiç şübhen olmasın. Dudaklarıma yapışarak uzandığımız koltukta üstüme çıktı ve öyle öpmeye devam etti. Kollarımı boynuna sararak biraz daha çektim kendime onu. Elim gömleğinin düymelerine gittiği sırada söylediği şeyle gülümseyerek cevap verdim ona; Tae: Benden gitme... "Anahtar sende, izin verme." ~𝑆𝑂𝑁~ 🎀
Ah üzgünüm güzelikk, şimdilik istek almaya ara verdim, dersler yuzünden illerdeki günler yoğun olacağım için iyi yazamamaktan ve yetişdirememekten korkuyorum. Boş vakitlerimde yeniden almayı düşünüyorumm. Umarım seni uzmem🫶🏻✨️
Hayır üzülmedim seni de anlıyorum okul gerçekten yorucu ve sorumluluk gerektiriyor bu yüzden bizim de anlayışla yaklaşmamız gerekiyor asla üzülmedim sıkıntı yok istek alıcağın zaman belirtirimm ~💫Seviliyorsun✨~
✩ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟
✩ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟
✒️ 𝑍𝑜𝑟𝑎𝑘𝑖 𝑚𝑎𝑓𝑦𝑎 𝑘𝑜𝑐𝑎𝑛𝚤𝑛 𝑜̈𝑛𝑢̈𝑛𝑑𝑒 𝑘𝑒𝑛𝑑𝑖𝑛𝑒 𝑧𝑎𝑟𝑎𝑟 𝑣𝑒𝑟𝑖𝑟𝑠𝑖𝑛
✩✩✩
☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔 ~ 27
☘︎ 𝑃𝑎𝑟𝑘 𝐻𝑎𝑟𝑖𝑛 ~ 23
🧸 𝐼𝑠𝑡𝑒𝑘 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟, 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒...
🪄 𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟...
𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒:
Pencere önünde oturmuş kafamdaki yoğun düşünceler eşliğinde yağan yağmuru izliyordum. Yağmurla birlikte ben de ağlıyordum...Gözümdeki yaşlar tek-tek akıyordu yere...Yağmurun toprağı ıslatdığı gibi, gözyaşlarım da yanaklarımı ıslatıyordu. Aylarca kurumayan, dinmeyen gözyaşlarım hem acıdan , hem üzüntüden, hem yalnızlıktan, hem de sevgisizlikten akıyordu. Annemsiz geçirdiğim günler hatırına, babamın sıcak kolları hatırına akıyordu gözyaşlarım. 3 aydır durmadan akıyorlardı...3 ay önce doktorlardan aldığım acı haberle birlikte hayatım mahv olmuştu. Dünyam başıma yıkılmıştı. Canımdan çok sevdiğim annem ve babamı yüzünden kaybetmiştim. Annem lanet olası hastalık kanser yüzünden, babamsa aort diseksiyonu yüzünden gözlerini hayata yummuştu. Bu hayatda onlarsız kalmıştım. Yalnız başıma...
'Malesef kurtaramadık'...bir cümleyle yıkıla biliyormuş insan meğerse...hastane köşelerinde bir başıma anne ve babamın ölüm haberini almıştım...cansız bedenlerine saatlerce sarılmış, uyanmaları için yalvarmıştım. Uyanmamışlardı...
Bir başıma bırakıp gitmişdiler beni bu koskoca dünyada tek başıma...Dayanacak gücüm kalmamıştı. Yanımda olan kimse yoktu. Birinin yanımda olmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki...bana sarılmasına, saçlarımı öpüp, okşamasına, beni göğsünde uyutmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki...ama o yanımda değildi. Kocaman evde tek başıma oturmuş, yolunu gözlüyordum. Bizden olmayacağını biliyordum ama ondan gitmeye de gönlüm razı değil.
Taehyung...canımdan çok sevdiğim, aşık olduğum adam...yıllardır bir hiçmişim gibi baktı bana hep. Bir oyuncak gibi evin bir köşesinde oturur, saatlerce oradan kalkmazdım. Odamdan günlerce dışarı çıkmazdım. Annemle babamı kaybettiğimden beri bunlar artmaya başladı. Artık su bile içemiyordum. Gelip ne olduğunu sormaz, yüzüme bile bakmazdı. Aynı evin içinde iki yabancıydık biz. Birimiz solgun çiçek, diğerimiz de onu kanatan dikenlerdi.
Gözyaşlarım dinmek bilmiyordu bir türlü. Sildikce yenileri akıyordu. Yanaklarım tahriş olmuştu tuzlu gözyaşlarım yüzünden. Yine ve yine gözlerimi kazağımın koluyla silip kendime gelmeye çalıştım. Aniden açılan odamın kapısıyla o tarafa bakmaya başladım. Gelen 'zoraki kocam' Taehyung'du. Yüzünde hiç bir anlam barındırmayan ifadeyle yüzüme bakıyordu. Duygusuz bakışları öldürüyordu beni, bu bakışları altında ezilip, yok oluyordum. Biraz sonra konuşmaya başlamasıyla düşüncelerimden ayrıldım ve gerçek dünyaya döndüm;
Tae: Yine mi ağlıyorsun? Yetmedi mi artık? Sıkıldım bu durumdan.
Hiç bir şey söylemeden , başımı eğmiş onu dinliyordum. Derin bir iç çektiğini duydum. Daha sonra tekrar konuşmaya başladı;
Tae: Ahh...her neyse. Ne yapıyorsan yap. Nasıl davranmak istiyorsan öyle davran. Umurumda değil. Sana önemli bir şey söylemek için gelmiştim...
Başımı kaldırmış meraklı gözlerimle onu dinliyordum;
Tae: Bu akşam saat 7'de ortak olduğumuz şirketin kuruluş yıl dönümü. Oraya eşsiz gidemiyormuşuz. Sen de gelmek zorundasın o yüzden. Akşama hazır ol.
"T-tamam."
Hiç bir söylemeden, başını sallayarak gitti. Heyecanlanmıştım. Taehyung beni ilk defa bir davete götürecekti. Uzun bir aradan sonra yüzümde hafif bir gülümsemeyle dolabıma ilerledim ve kendime kıyafet seçmeye başladım. Taehyung'un yanına yakışmalıydım. Ona layık olmalıydım. Fazla elbisem yoktu...çünkü böyle yerlere gitmediğim için alınmıyordu. Elimde sadece 2 elbise vardı. Biri siyah, sade, dizden bir karış aşağı bir elbiseydi. Diğeri pembe dizaltı elbiseydi. Davetde insanların çoğu mafya olduğu için bu elbiseyi giyemezdim. Siyah elbiseyi elime aldım ve yatağın üzerine bıraktım. Daha sonra duş almak için banyoya girdim.
20 dakika sonra banyodan çıkmış üzerimi giyinmiştim. Makyaj masamda oturmuş hafjf makyaj yapmıştım. Kolyemi ve bilekliğimi de taktıktan sonra hazırdım. Saate baktığımda 7 olmasına 15 dakika kalmıştı. Odadan dışarı çıktım, Taehyung'un odasına doğru adımladım, kapısını çaldım, içerden hiç bir ses gelmeyince odaya girdim. Ama Taehyung burada değildi. Belki çalışma odasındadır. Odadan çıkıp çalışma odasına doğru adımladım. Yine kapıyı çaldım, bu sefer de ses gelmedi. İçeri girdim, ama Taehyung burada da değildi. Kapı çalma sesi duymamla odadan çıkıp aşağı inmeye başladım. Kapıyı açtım ve Taehyung'un asistanını gördüm. Onun ne işi vardı ki burada...Yapmacık sesiyle konuşmaya başladı;
A: Taehyung evde mi?
"O-"
Tae: Buradayım...
Ben konuşamadan Taehyung gelmişti. Demek ki, aşağıdaki odadaydı. Yanımıza geldi ve asistanına doğru gülümseyerek konuşmaya başladı;
Tae: Gidelim mi Hana?
Hana: Gidelim Bay Kim.
"A-ama T-taehyung sen..."
Tae: Artık sana gerek kalmadı. Davete Hanayla gidiyorum.
"N-ne?"
Tae: Ne o? Ağlayacakmısın yine?
"N-neden bana böyle d-davranıyorsun?"
Tae: Nasıl davranıyormuşum?
"Çok canımı yakıyorsun Taehyung."
Tae: Sen de benim canımı sıkıyorsun.
"Madem davete onunla gidecektin neden bana hazırlanmamı söylüyorsun?"
Tae: Hanayla birlikte gitmek fikri aklıma gelmemişti hiç. Benimle gide bileceğini söyleyince onu kıramadım. Seni götürmekten vazgeçtim. Hem seni neden oraya götüreyim ki? Seninle oraya gitseydim rezil olurdum herkese.
"B-ben senin k-karınım...Onu kıramadın ama b-beni k-kırmayı göze mi alıyorsun?"
Tae: Sen hiç bir zaman benim karım olmadın! Olmayacaksın! O kadar çirkin ve pissin ki, utanıyorum senden! Hatta nefret ediyorum! Hayatımdan defolup gitmeni istiyorum! Yapıştın yakama, bir türlü bırakmıyorsun! Uzak dur benden, duydun mu?!
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1
Son sözlerini söyleyerek, ikisi kol-kola kapıdan çıktılar. Kalbim fazlasıyla kırıktı. O kırık parçaları şimdi Taehyung daha fazla kırarak canlı-canlı öldürdü beni. Keşke öle bilseydim. Keşke şu an hayatta olmasaydım. Belki Taehyung benden nefret etmezdi. Belki annem ve babam benim yüzümden ölmezdi. Ben olmasaydım belki her şey tam farklı olurdu. Yavaş adımlarla yukarı odama çıktım. Kapıyı kilitledim. Üstümdeki elbiseyi çıkarıp pijamalarımı giyindim. Dolaptan tüm kıyafetlerimi yere döktüm, çekmeceden makas alıp yere oturdum ve biraz önce giyindiğim elbiseden başlayarak hepsini kesmeye başladım. Göz yaşlarım da inadına durmak bilmiyorlardı. Biraz sonra ellerim titremeye başladı. Yavaşca ayağa kalktım, başım dönüyordu. Hiç bir şey hissetmiyordum. Çok çaresizdim. Çok yalnızdım. Ölsem kimin umurunda olurdu ki? Benim kimsem yoktu ki zaten. Kimsesizdim ben. Etrafımda insan çoktu, ama yalnızdım. Aynada kendimi görünce düştüğüm hale, geldiğim hayata bir kez daha lanet ettim. Makyaj masasının üzerinde duran parfüm şişesini alıp aynaya attım sinirle. Ayna paramparça olarak etrafa saçıldı. Sinirden ve üzüntüden ne yaptığımı kestiremiyordum. Etrafı dağıtmaya başladım. Her şeyi yere atarak kırıyordum.
Tükendim...Beklemekten...Sabretmekten...Düşünmekten...Yalnızlıktan...Sevgisizlikten...Nefes alamıyordum. Yorulmuştum her şeyden.
Ayağımda hissettiğim acıyla yere düştüm;
"Çok üşüyorum anne. Çok yalnızım. Çok özledim sizi. Ne olur yanınıza alın beni."
𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛
Davet sakince ilerlerken yanımıza şirketin sahibinin oğlu geldi ve konuşmaya başladı;
X: Bay Kim umarım servisimizden memnunsunuzdur.
"Ahh tabii ki...hepsi harika. Özel içecekleriniz için çok teşekkür ederiz."
X: Rica ederim. Bay Kim?
"Evet?"
X: Bayan Park nerede? Onu niye getirmediniz?
"Ahh...şey...kendisini iyi hissetmiyordu. Ben de daha kötü olmasından korktuğum için getirmedim."
X: Ahh anladım. Geçmiş olsun. Keşke gelseydi o da.
"Teşekkür ederim. Ah, işler böyle getirdi. Ne yapalım..."
Biz böyle konuşurken telefonum çaldı. Baktığımda korumamdı, cevap vermeyerek cebime koydum. Yine çaldı ve yine korumamdı. Bu sefer de açmadım. Biraz sonra üçüncü kez arayınca davet alanından kenara gittim ve telefona cevap verdim;
"Ne var? Davette olduğumu bilmiyormusun sen? Ne diye arayıp duruyorsun?"
K: B-bay Kim...H-hemen eve g-gelmelisiniz....B-bayan H-harin...
"Ne olmuş Harine?"
K: Efendim...B-bayan Harin şu an s-sinir krizi geçiriyor galiba. Her yeri dağıtıyor. Odanın kapısını kilitlemiş. Açamıyoruz.
"Ne diyorsun sen?! Tamam...geliyorum ben hemen. Kapıyı açmaya çalışın."
Cevap vermesine izin vermeden davetin olduğu yerden hızlıca çıkıp arabayı park ettiğim yere geldim, kapıları açıp binecekken uzaktan Hana'nın buraya koştuğunu gördüm;
Hana: Bay Kim nereye gidiyorsunuz?
" Seni ilgilendirmez."
Hana: Ama efendim...
Daha fazla konuşmasına izin vermeden hemen arabaya bindim ve yola koyuldum. 10 dakikaya eve varmıştım. Hemen arabadan inip eve doğru koştum. Kapıyı hızla vurmaya başladım. Hizmetçi kapıyı açtıktan sonra koşarak yukarı Harin'in odasına doğru çıkmaya başladım. Hizmetçiler kenarda durmuş öylece bakıyordular. İçerden Harin'in bağırma ve ağlama sesi geliyordu. İçeri girdiğimde her yerin dağınık olduğunu gördüm. Harin odanın köşesinde dizlerini kendine çekmiş, başını dizlerine yaslamış, ağlayarak onunla konuşmaya çalışan korumalara bağırıyordu. Yanlarına adımlayarak onların kenara çekilmesini sağladım. Geldiğimi gördüklerinde sakince kenarda durmaya başladılar. Harin'e doğru ilerlemeye başladım ve konuştum;
"Harin?! Harin?! Bana bak! Harin?! Ben geldim! Bak!"
Bağırmayı keserek bana bakmaya başladı ağlamaktan şişmiş gözleriyle. O kadar çok mu ağlamış...
" Harin-ah lütfen sakinleş hmm?:
Birden ayağa kalktı ve beni ittirmeye ve tekrar bağırmaya başladı;
Harin: DEFOL GİT BURADAN! İSTEMİYORUM SENİ! GİT!
"SAKİN OL HARİN! "
Harin: OLAMIYORUM! SAKİN OLAMIYORUM! DAYANAMIYORUM ARTIK! NEFES ALAMIYORUM! KALBİM SIKIŞIYOR! TÜKENDİM! ANLIYORMUSUN?! BIKTIM, YORULDUM!
"Harin sakinleş biraz! Öyle konuşalım hmm?"
Harin: NEYİ KONUŞACAĞIZ? BENDEN NASIL NEFRET ETTİĞİNİ Mİ?! BENDEN NASIL UTANDIĞINI MI?! YOKSA SEVGİSİZLİKTEN, SENSİZLİKTEN DELİRDİĞİMİ Mİ?! HANGİSİNİ KONUŞALIM?! Gücüm kalmadı artık dayanmaya...annemsiz, babamsız geçirdiğim her gün daha da ölüyorum ben...senin kalbimi kırmaların, beni görmezden gelmelerin, bana oyuncakmışım gibi davranmaların, beni sevmemem öldürüyor beni...cismen değil ama ruhen ölüyorum...
" Harin, bunları sakince konuşarak hallede biliriz...şimdi biraz sakinleş, kendine gel. Daha sonra konuşalım. Ne dersin?"
Harin: Senin için çok basit değil mi?! SENİN ANNEN ÖLDÜ MÜ?! BABAN ÖLDÜ MÜ?! HASTANE KOLİDORLARINDA ANNENİN VE BABANIN ÖLÜM HABERİNİ DUYDUN MU?! SAATLER İÇİNDE ELLERİNDEN KAYIP GİDEN ANNENİ, BABANI ÜZERLERİ BEYAZ ÖRTÜYLE ÖRTÜLMÜŞ HALDE GÖRÜRKEN YÜREĞİNİN KOPTUĞUNU HİSSETTİN Mİ?! ONLARI ÖZLEDİN Mİ HİÇ?! ÇOK ÖZLEDİĞİM HALDE SARILAMIYORUM BEN ONLARA! KEŞKE BEN DE GİDE BİLSEYDİM YANLARINA! KEŞKE ÖLMEK BU KADAR KOLAY OLSAYDI! KEŞKE ŞU AN ÖLSEYDİM DE SEN DE KURTULSAYDIN BENDEN! SEVİNİRDİN BENDEN KURTULDUĞUN İÇİN! RAHATLARDIN! HAYATINDAN GEREKSİZ BİR İNSAN ÇIKACAKTI NE DE OLSA!
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2
"H-hayır Harin...Lütfen böyle söyleme...biraz sakinleşmeye çalış. Lütfen."
Harin: Öleceğim ve artık seni utandıracak biri olmayacak hayatında...
"H-hayır...sus lütfen. "
Bir anda beni iterek yerden kırık cam parçası aldı ve bileğine doğru tuttu. Gözlerim şokla açılarak ona doğru baktım.
"H-harin...d-dur. Ne yapıyorsun? S-sakın yapma."
Harin: Niye? Artık hayatında hakaret edeceğin, sürekli azarladığın, kalbini kırdığın biri olmayacağı için üzülüyormusun? Bence sevinmelisin Taehyung-ah...özgür olacaksın...
" H-hayır...dur yapma. Ne olur yapma."
Harin: Seni seviyorum Taehyung-ah.
"HAYIR DUR!"
Yüzüme gelen kanla birlikte yerimde donup kalmıştım. Harin'in bileğinden kanlar süzülerek yere damlıyordu. Yere düşecekken hemen tuttum onu, başını ellerim arasına aldım ve ona bir şey olmaması için Tanrıya dua etmeye başladım;
"H-harin! Harin! Hayır hayır hayır...lütfen dayan Harin...dayan. Bırakma kendini lütfen. Lanet olsun! Lanet olsun!
Ne bakıyorsunuz aptallar?! Hemen hastaneye! Çabuk olun!"
...
Bir saatdir ameliyathanenin önünde bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordum. Hastaneye geleli bir saat olmuştu. Harin'i ameliyata almıştılar ve henüz bir haber yoktu. Ona bir şey olmasından korkuyordum...Peki ya neden böyle hiss ediyordum? Neden aniden ona karşı içimde böyle bir hiss yarandı...anlayamıyordum...
Adımın seslenmesiyle arkamı döndüm ve annemin hızlı adımlarla bana doğdu geldiğini gördüm. Yanıma vardığında yüzüme atılan tokatla başım yana düşmüştü;
Bayan Kim: Aptal! Nasıl yaparsın tüm bunları? O kıza bunları nasıl yaparsın?! Ne istedin o zavallı kızdan?! Senden istediği sadece biraz sevgi ve merhametdi! Senin yaptığın ne peki?! Aynı baban gibisin sende! Kadınları hiçe sayan, saygı ve sevgi göstermeyen birine dönüşmüşsün! Ben sana böyle mi öğrettim?!
"A-anne..."
Bayan Kim: Her şeyi öğrendim! O kıza bu zamana kadar neler yaptığını öğrendim! Seni adam yapsın diye evlendirdim ben onunla! Evin köşesinde bir oyuncak gibi durması için değil! Kız ailesini kaybederken yanında olmamışsın! Oysa sana, ona manevi destek göstermeni söylemiştim! Zor günlerinde yanında olmalıydın. Sevgi göstermeliydin. Şefkat göstermeliydin. Ayrıca bu gün yaptığın aptallığı da biliyorum. Neden gidip babana benzedin?! Neden? Neden hayatımı mahv eden adama gidip benzedin?! Onu yaptıklarını doğru mu buluyorsun? O senin rol modelin mi? O yüzden mi tüm bunlar?!
"ASLA! O ADAM BENİM HİÇ BİR ZAMAN ROL MODELİM OLMADI! OLMAYACAK! ASLA ONUN GİBİ BİRİ OLMADIM, OLMAYACAĞIM! "
Bayan Kim: PEKİ BANA YAPILAN ŞEYLERİ SEN NİYE KARINA YAPIYORSUN? SENİN ONA YAPTIĞIN ŞEYLERİ BABAN OLACAK O ADAM BİR ZAMANLAR BANA YAPIYORDU! O KIZA BUNLARI YAPMAYA GÖNLÜN NASIL RAZI OLA BİLİR?!
"BEN ONU ASLA ALDATMADIM! BEN O ADAM GİBİ BAŞKA KADINLARA ASLA GİTMEDİM! BENİM HİÇ BİR KADINDAN BİR ÇOCUĞUM YOK O ADAMIN AKSİNE! A-anne...ö-özür dilerim. Ç-çok pişmanım...lanet olsun! Köpek gibi pişmanım! Onu odada o halde görünce kendime bin kez lanet ettim! Keşke şu an o hastane odasında yatan ben olsaydım! Kendimden nefret ediyorum!"
Yere çöküp şiddetlice ağlamaya devam ettim. Lanet olsun! Hepsi benim yüzümden! Çok üzdüm onu, çok kırdım kalbini...onu üzmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Ama o ağzını açıp tek kelime bile etmedi bana. Anlamamışım onu...belki de anlamak istememiştim...görmedim, göremedim...Yüzü her zaman gülümsüyor olsa bile, ruhu çok ağrıyormuş.
Tek istediğim çabucak iyileşmesi...
Ameliyathane kapısının açılmasıyla hemen çöktüğüm yerden ayağa kalktım ve doktora soru sormaya başladım;
"Doktor , Harin nasıl? İyi mi?"
D: Merak etmeyin. İyi. Bileğini fazla derin kesmiş. Kanaması çoktu ama durdurmayı başardık. Normal odaya aldıktan sonra onu göre bilirsiniz. Geçmiş olsun.
"Teşekkür ederiz doktor."
Bu sefer mutluluktan ağlıyordum. İyiydi o. Bundan sonra daha iyi olacaktı. İnanıyorum. Anneme doğru döndüm ve sarıldım;
"Anne...o iyi. Daha iyi olacak değil mi?"
Bayan Kim: Onun daha iyi olması senin elinde. Elinden geleni yap ve kalbini kazan.
...
𝐻𝑎𝑟𝑖𝑛'𝑑𝑒𝑛
Gözlerimi zorlukla açarak etrafa bakmaya başladım. Nerede olduğumu idrak etmeye çalışıyordum. Bir hastanedeydim anlaşılan. Koltukta kıvrılarak uyuyan Taehyung'u görünce gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Zorlukla yatakta oturur pozisyona gelmeye çalıştım. Oturduktan sonra kolumdaki iyneyi çıkarıp attım ve yataktan kalkmaya çalıştım. Kalkınca bir an başım dönsede, geçince kapıya doğru adımladım ve dışarı çıktım. Yavaş adımlarla kolidorda ilerleyerek asansöre kadar geldim. Asansör tuşuna bastım ve içeri girdim. Birinci katın tuşuna basarak asansörün aşağıya inmesini bekledim. Asansör birinci katta durunca dışarı çıktım ve hastanenin çıkış kapısına ilerledim, daha sonra adımlarımı hastanenin bahçesine doğru ilerletmeye başladım. Bahçeye varınca boş banklardan birine oturdum ve bu hale nasıl geldiğimi sorgulamaya başladım. Ölmemiştim. Kurtulmuştum. Taehyung'un burada olduğuna bakılırsa, beni hastaneye o getirmişti. Başımı yukarı kaldırdım, gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alıp-verdim. Bir kaç dakika daha böyle durdum. Adımın bağırarak söylenmesiyle gözlerimi açıp etrafa baktım. Taehyung telaşlı bir şekilde etrafta adımı söyleyerek beni arıyordu. Gözleri beni bulunca uzaktan rahat bir nefes aldığını gördüm. Koşarak yanıma geldi ve sıkıcı sarıldı bana. Ağlıyordu...hem de öyle içten ağlıyordu ki...nefes alamayacak kadar çok ağlıyordu;
"T-taehyung...Taehyung..."
Tae: G-gitdin sandım. S-seni kaybettim s-sandım.
"B-buradayım."
Tae: İyisin değil mi? Neden kalktın yerinden? Neden beni uyandırmadın? Ya sana bir şey olsaydı? Ya bir yerlerde düşüp bayılsaydın?
"İyiyim ben. Bir şeyim yok."
Tae: Bir kaç saat önce bir ameliyat geçirdin. Nasıl bu kadar umursamaz olursun?
"Şimdi de umursamaz mı oldum
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-3
Tae: H-hayır...ben öyle söylemek istemedim. Yani...sen-
"Senin gözünde iyi bir anlam ifade etmiyormuyum hiç?"
Tae: Harin...
"Söyleyecek bir sözün de yok değil mi? Bunları inkar bile etmiyorsun. Benden nefret edecek kadar ne yaptım sana?"
Tae: Hayır...senden nefret etmiyorum.
"Kimi kandırıyorsun ki? Benden açıkca utandığını ve nefret ettiğini söyledin. Şimdi aksini söylüyorsun. Bu ne kadar doğru? Vicdan azabı mı çekiyorsun? O yüzden seni affetmemi mi istiyorsun?"
Tae: Ben öyle bir şey söylemedim. Seni o halde görünce çok kötü oldum. Ölüyorum sandım. Yaptıklarımdan çok pişman oldum. Beni affetmeyeceğini biliyorum ama kalbini ve güvenini kazanmama izin ver. Lütfen...
"Seni sevdiğimi bir kez söyledim sana değil mi? Ölüm anındayken...belki sen de bana karşı benim sana hissettiklerimin aynısını hissedersin diye umut ettim. 2 yıldır bana 'seni seviyorum' diyeceğin günü bekledim. Annemle babamı kaybettiğimde bana destek olacağını sandım. Bana sevgi ve şefkat vereceğini, göğsüne yatırıp, saçlarımı severek uyutucağını sandım. Ben, senin yüzünden ağlarken bile sana sarılmayı isteyecek kadar çok sevmiştim seni...senin aksine..."
Tae: Harin-ah söylediklerinin hepsinde haklısın. Sana beni affet diyemem, bu yaptığım bencillik olur. Ama izin ver bana lütfen. Seni iyileştirmeme izin ver, her anlamda. Yaralarını sarmama izin ver. Yaptıklarımdan çok pişmanım, köpek gibi pişmanım. Yalvarırım bana bir şans daha ver, seni dünyam yaparım, kalbimi evin yaparım, kollarımla sıkıca sarmalayarak korurum seni.
"Hiç bir şeyini istemiyorum. Çok yoruldum her şeyin yükünü omuzlarımda taşımaktan. Tek taraflı aşk yaşamaktan çok yoruldum. Gücüm yok dayanmaya artık.
Benden böyle kurtulamadın ama başka yolu var.
Boşanacağız..."
Tae: N-ne? H-harin...lütfen yapma...ne olur.
"Taehyung istediğin bu değilmiydi? Benden kurtulmak istemiyordun? Özgür bırakacağım işte seni. Artık hayatını rahatca yaşaya bileceksin. Benim gibi bir ezik olmayacak artık hayatında."
Tae: H-harin...ben...hatalarımı anladım. Fazlasıyla pişmanım. İzin ver hepsini telafi edeyim.
"Artık çok geç. Boşanacağız ve her şey bitecek."
Arkama bakmadan uzaklaştım oradan. Hiç affetmeyeceğim ama çok özleyeceğim.
✰1 𝑎𝑦 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰
Bu gün duruşmamız vardı. Taehyung'la boşanıyorduk. 1 ay önce kendime bir iş bulup, küçük bir ev tutmuştum. 1 ay içinde Taehyung sürekli kapıma dayanır, çiçek getirirdi. Ama ben çiçekleri kendisinden almıyordum. Ona kapıyı açmadığım için çiçekleri kapının önüne koyup gidiyordu, kapının arkasından onu dinlediğimi bildiği için sürekli özür diliyordu. Onu affetmek istemiyordum. Ama kalbim ona bir şans daha vermemi söylüyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kalbim çok kırıktı. Ona şans verirsem eğer, bana yine aynı davranacağından korkuyordum. Onu seviyordum ama aynı zamanda ondan vazgeçemiyordum. Kapının önünde avukatımla durmuş Taehyung ve onun avukatının gelmesini bekliyorduk. Ayak sesleri duymamla başımı kaldırıp baktığımda gelmiş olduklarını gördüm. Taehyung çok üzgün görünüyordu. Yanıma gelip kısık sesiyle konuşmaya başladı. Sesine ne olmuştu? Hasta mı olmuştu acaba? Öncekinden daha bir zayıftı...
Tae: H-harin-ah...B-ben...belki fikrini değiştirirsin diye-
"Benim fikrim aynı Taehyung. Boşanmak istiyorum."
Adımızın çağrılmasıyla hiç bir şey söylemeden içeri geçtim. Diğerleri de arkamızdan içeri girdi. Hepimiz yerlerimize geçtik ve hakim konuşmaya başladı...
...
Sinirli bir şekilde adliye binasından çıkış yaparak avukatımla birlikte onun arabasına doğru ilerliyorduk. Taehyung her şeyi mahv etmişti. Duruşma esnasında hakime boşanmak istemediğini söyleyerek duruşmanın önümüzdeki aya ertelenmesine sebep olmuştu. Şimdi arkamdan bana seslenerek durmamı söylüyordu. Aniden kolumdan tutup çekilmemle ayağım kaymıştı. Neyseki dengemi koruya bilmiştim...
Sinirli bir şekilde Taehyung'a doğru bağırarak konuşmaya başladım;
"NE İSTİYORSUN?! NE?!"
Tae: BAĞIRMA BANA! SADECE KONUŞMAK İSTİYORUM! BENİ DİNLE İSTİYORUM! AFFETME BENİ AMA BENDEN DE AYRILMA İSTİYORUM! SANA KÖPEK GİBİ AŞIKMIŞIM BEN! VE BUNUN FARKINA 1 AY ÖNCE VARDIM! AŞIĞIM SANA! SEVİYORUM SENİ! Bana tek bir şans ver Harin...yalvarırım...
Her kesin içinde ettiği ani aşk itirafıyla afalladım...aşıkmıydı bana? O da mı seviyordu beni? Ya yalansa...ya benden boşanmamak için yapıyorsa....belki de yaptıklarından gerçekten pişmandır...gerçekten seviyordur beni...
Ağlamaya başlamasıyla onunla birlikte benim de gözlerim doldu. Olmuyordu, yapamıyordum...ondan vazgeçemiyordum. Ne kadar bana acımasızca davransa da çok seviyordum onu. Kalbime söz geçiremiyordum. Sanırım ona bir şans verecektim, gururumu hiçe sayıp aşkımı seçecektim. Onun kalbimi ve güvenimi kazanmasına izin verecektim... Hiç affetmeyeceğimi söylemiştim ama yapamayacaktım...
"T-taehyung..."
Tae: S-söyle güzelim, söyle sevgilim.
"Evimize...gidelim."
Tae: N-ne?
"Hadi evimize gidelim."
Tae: Affettin mi beni? Boşanmayacaksın benden değil mi? Ayrılmayacağız değil mi?
"Hayır ayrılmayacağız. Ama önce konuşmalıyız."
Tae: T-tamam...tamam..Sen nasıl istersen. Öyle yapalım. Hadi gidelim evimize...Bizim evimiz. İkimizin evi...
Elimden tutarak arabaya doğru ilerlemeye başladık. Kapıları açıp bindik, Taehyung'un arabayı sürmeye başlamasıyla yola koyulduk.
...
"Ah...yeter Taehyung."
Tae: Yetmez. Çok seviyorum seni. Çok özledim. Seni böyle sabahtan akşama kadar sürekli, durmadan öpmek ve kollarımla sımsıkı sarmalamak istiyorum.
"Kaçmıyorum Taehyung. Buradayım. Gitmiyorum bir yere."
Tae: Ya bu bir rüyaysa...lütfen beni bu rüyadan uyandırma.
"Hayır Taehyung...bu bir rüya değil. Gerçek hayatdayız. Ve bir-birimize sarılarak uzanıyoruz."
Tae: Çok güzel bir hiss...
"Ne güzel?"
Tae: İnsanın sevdiği kadını doya-doya öpmesi ve sarılması...çok güzel bir hiss...
Seni seviyorum. Çok seviyorum. Dünyalar kadar seviyorum. Hatta dünya az kalır. Kainat kadar seviyorum.
"Bana sevdiğini söyleme Taehyung."
Tae: Ne?
"Bana sevdiğini hissettir."
Tae: İstediğin bu olsun...her şekilde sana sevgimi hissettire bilirim sevgilim. Hiç şübhen olmasın.
Dudaklarıma yapışarak uzandığımız koltukta üstüme çıktı ve öyle öpmeye devam etti. Kollarımı boynuna sararak biraz daha çektim kendime onu. Elim gömleğinin düymelerine gittiği sırada söylediği şeyle gülümseyerek cevap verdim ona;
Tae: Benden gitme...
"Anahtar sende, izin verme."
~𝑆𝑂𝑁~
🎀
@@winterrbeaar ağlayarak okudum aşırı guzeldiu
@@Dila-c1v çok teşekkür ederim
Efsane olmuş ağladım resmen 😢
Mük ölürüm ölür.❤❤❤❤❤🤌🏻🤌🏻🤌🏻🤌🏻🔥🔥🔥🔥
Çok güzel olmuş ❤❤❤❤
@@zeynepokur558 teşekkürlerrr🩷
Ben çok geri zekalı oldugum için ilk izledigim zamanlar nasıl izleyecegimi bilmiyordum ilerleyen zamanlarda ogrendim ve gerçekten tatlı bir şekilde açıklaman hoşuma gitti s ni ve içeriklerini seviyorum ❤️❤️❤️
@@winterrbeaar yaa az once bana unlu biri yanıt mı verdi bu gece uyuyamıcam galibaaaaa
@@zeynepokur558çok teşekkur ederimmm❤
Yorumunu şimdi gorüyorum. Bildirim ayarlarında sorun var, ben girip bakmadıkca kimin ne yazdığı gelmiyir, üzügünüm🥹
Tek kelime:Mükkemmellllll 🤤🤌
@@Meganie_Relaxio teşekkür ederimm🩷
@@winterrbeaar🤌🤤🍯💐🤍
Vay kız döktürmüşsün❤❤❤❤❤bayıldımmmm❤
Teşekkür ederimm😽❤️
Mükemmel
@@Cerensu-3 teşekkür ederimm💫
Taehynung kiza yaşattıklarını okuyunca bende yaşadim be adam
İlkk galiba ❤❤
Evet canım, ilksin❤
@@winterrbeaar çok güzel olmuş 💙
@@Ayça-d7fçok teşekkür ederimm❤️
Ben hayatımda böyle birşey okumadım sen kaç yaşındasın ya nasıl bukadar etkileyici yazabiliyorsun nasıl😮❤
@@emineuysal4723 teşekkür ederimm
19 yaşındayım
Peki o kadar istek varken ilk benimkini yapman agaggagagag ya bebeğim ölürüm sana çok teşekkürler muhteşemliğin sakamiiiii😘💕😻😻😻
@@Zoe-12-k6p ben çok teşekkür ederimmm🩷
Ve kimse yanlış anlaşılmasın lütfen, 2 isteği aynı anda yazıyordum ve ilk bu bitti. Aranızda ayrımcılık yapmıyorum ve yapmamda asla✨️
@@winterrbeaar ha bende özür dilerim öyle anlaşılmak istemem millet😻
@@Zoe-12-k6pistek senin mi? İstek seninse çok güzel bir istek istemişsin benceeee
@@Humeyra-s3s ayy evet benim rica ederim senin kadar güzel değil emin oll💕
@@Zoe-12-k6p cok teşekkür ederimm. Ve yorumunu gördüğümde hikaye deki çoğu yeride senin istediğini farkettim gördüğüm en güzel istekti🌸🤍
LANET OLSUN BU KADAR GÜZEL OLAMAZ
Ağlamakdan gözüm kızardı ya🤧🤧 çok güzel olmuş ellerine sağlık güzelim💋😘😘
@@Bts---Army-tae-v8c çok teşekkür ederimm🫶🏻🌸
@@winterrbeaar😘💕💞
Aynen Taehyung seviyordun aşıktın kıza bu yüzden öyle davrandın ☠️🤦🏻♀️😌
✩ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟
✩ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟
✒️ 𝑍𝑜𝑟𝑎𝑘𝑖 𝑚𝑎𝑓𝑦𝑎 𝑘𝑜𝑐𝑎𝑛𝚤𝑛 𝑜̈𝑛𝑢̈𝑛𝑑𝑒 𝑘𝑒𝑛𝑑𝑖𝑛𝑒 𝑧𝑎𝑟𝑎𝑟 𝑣𝑒𝑟𝑖𝑟𝑠𝑖𝑛
✩✩✩
☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔 ~ 27
☘︎ 𝑃𝑎𝑟𝑘 𝐻𝑎𝑟𝑖𝑛 ~ 23
🧸 𝐼𝑠𝑡𝑒𝑘 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟, 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒...
🪄 𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟...
𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒:
Pencere önünde oturmuş kafamdaki yoğun düşünceler eşliğinde yağan yağmuru izliyordum. Yağmurla birlikte ben de ağlıyordum...Gözümdeki yaşlar tek-tek akıyordu yere...Yağmurun toprağı ıslatdığı gibi, gözyaşlarım da yanaklarımı ıslatıyordu. Aylarca kurumayan, dinmeyen gözyaşlarım hem acıdan , hem üzüntüden, hem yalnızlıktan, hem de sevgisizlikten akıyordu. Annemsiz geçirdiğim günler hatırına, babamın sıcak kolları hatırına akıyordu gözyaşlarım. 3 aydır durmadan akıyorlardı...3 ay önce doktorlardan aldığım acı haberle birlikte hayatım mahv olmuştu. Dünyam başıma yıkılmıştı. Canımdan çok sevdiğim annem ve babamı yüzünden kaybetmiştim. Annem lanet olası hastalık kanser yüzünden, babamsa aort diseksiyonu yüzünden gözlerini hayata yummuştu. Bu hayatda onlarsız kalmıştım. Yalnız başıma...
'Malesef kurtaramadık'...bir cümleyle yıkıla biliyormuş insan meğerse...hastane köşelerinde bir başıma anne ve babamın ölüm haberini almıştım...cansız bedenlerine saatlerce sarılmış, uyanmaları için yalvarmıştım. Uyanmamışlardı...
Bir başıma bırakıp gitmişdiler beni bu koskoca dünyada tek başıma...Dayanacak gücüm kalmamıştı. Yanımda olan kimse yoktu. Birinin yanımda olmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki...bana sarılmasına, saçlarımı öpüp, okşamasına, beni göğsünde uyutmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki...ama o yanımda değildi. Kocaman evde tek başıma oturmuş, yolunu gözlüyordum. Bizden olmayacağını biliyordum ama ondan gitmeye de gönlüm razı değil.
Taehyung...canımdan çok sevdiğim, aşık olduğum adam...yıllardır bir hiçmişim gibi baktı bana hep. Bir oyuncak gibi evin bir köşesinde oturur, saatlerce oradan kalkmazdım. Odamdan günlerce dışarı çıkmazdım. Annemle babamı kaybettiğimden beri bunlar artmaya başladı. Artık su bile içemiyordum. Gelip ne olduğunu sormaz, yüzüme bile bakmazdı. Aynı evin içinde iki yabancıydık biz. Birimiz solgun çiçek, diğerimiz de onu kanatan dikenlerdi.
Gözyaşlarım dinmek bilmiyordu bir türlü. Sildikce yenileri akıyordu. Yanaklarım tahriş olmuştu tuzlu gözyaşlarım yüzünden. Yine ve yine gözlerimi kazağımın koluyla silip kendime gelmeye çalıştım. Aniden açılan odamın kapısıyla o tarafa bakmaya başladım. Gelen 'zoraki kocam' Taehyung'du. Yüzünde hiç bir anlam barındırmayan ifadeyle yüzüme bakıyordu. Duygusuz bakışları öldürüyordu beni, bu bakışları altında ezilip, yok oluyordum. Biraz sonra konuşmaya başlamasıyla düşüncelerimden ayrıldım ve gerçek dünyaya döndüm;
Tae: Yine mi ağlıyorsun? Yetmedi mi artık? Sıkıldım bu durumdan.
Hiç bir şey söylemeden , başımı eğmiş onu dinliyordum. Derin bir iç çektiğini duydum. Daha sonra tekrar konuşmaya başladı;
Tae: Ahh...her neyse. Ne yapıyorsan yap. Nasıl davranmak istiyorsan öyle davran. Umurumda değil. Sana önemli bir şey söylemek için gelmiştim...
Başımı kaldırmış meraklı gözlerimle onu dinliyordum;
Tae: Bu akşam saat 7'de ortak olduğumuz şirketin kuruluş yıl dönümü. Oraya eşsiz gidemiyormuşuz. Sen de gelmek zorundasın o yüzden. Akşama hazır ol.
"T-tamam."
Hiç bir söylemeden, başını sallayarak gitti. Heyecanlanmıştım. Taehyung beni ilk defa bir davete götürecekti. Uzun bir aradan sonra yüzümde hafif bir gülümsemeyle dolabıma ilerledim ve kendime kıyafet seçmeye başladım. Taehyung'un yanına yakışmalıydım. Ona layık olmalıydım. Fazla elbisem yoktu...çünkü böyle yerlere gitmediğim için alınmıyordu. Elimde sadece 2 elbise vardı. Biri siyah, sade, dizden bir karış aşağı bir elbiseydi. Diğeri pembe dizaltı elbiseydi. Davetde insanların çoğu mafya olduğu için bu elbiseyi giyemezdim. Siyah elbiseyi elime aldım ve yatağın üzerine bıraktım. Daha sonra duş almak için banyoya girdim.
20 dakika sonra banyodan çıkmış üzerimi giyinmiştim. Makyaj masamda oturmuş hafjf makyaj yapmıştım. Kolyemi ve bilekliğimi de taktıktan sonra hazırdım. Saate baktığımda 7 olmasına 15 dakika kalmıştı. Odadan dışarı çıktım, Taehyung'un odasına doğru adımladım, kapısını çaldım, içerden hiç bir ses gelmeyince odaya girdim. Ama Taehyung burada değildi. Belki çalışma odasındadır. Odadan çıkıp çalışma odasına doğru adımladım. Yine kapıyı çaldım, bu sefer de ses gelmedi. İçeri girdim, ama Taehyung burada da değildi. Kapı çalma sesi duymamla odadan çıkıp aşağı inmeye başladım. Kapıyı açtım ve Taehyung'un asistanını gördüm. Onun ne işi vardı ki burada...Yapmacık sesiyle konuşmaya başladı;
A: Taehyung evde mi?
"O-"
Tae: Buradayım...
Ben konuşamadan Taehyung gelmişti. Demek ki, aşağıdaki odadaydı. Yanımıza geldi ve asistanına doğru gülümseyerek konuşmaya başladı;
Tae: Gidelim mi Hana?
Hana: Gidelim Bay Kim.
"A-ama T-taehyung sen..."
Tae: Artık sana gerek kalmadı. Davete Hanayla gidiyorum.
"N-ne?"
Tae: Ne o? Ağlayacakmısın yine?
"N-neden bana böyle d-davranıyorsun?"
Tae: Nasıl davranıyormuşum?
"Çok canımı yakıyorsun Taehyung."
Tae: Sen de benim canımı sıkıyorsun.
"Madem davete onunla gidecektin neden bana hazırlanmamı söylüyorsun?"
Tae: Hanayla birlikte gitmek fikri aklıma gelmemişti hiç. Benimle gide bileceğini söyleyince onu kıramadım. Seni götürmekten vazgeçtim. Hem seni neden oraya götüreyim ki? Seninle oraya gitseydim rezil olurdum herkese.
"B-ben senin k-karınım...Onu kıramadın ama b-beni k-kırmayı göze mi alıyorsun?"
Tae: Sen hiç bir zaman benim karım olmadın! Olmayacaksın! O kadar çirkin ve pissin ki, utanıyorum senden! Hatta nefret ediyorum! Hayatımdan defolup gitmeni istiyorum! Yapıştın yakama, bir türlü bırakmıyorsun! Uzak dur benden, duydun mu?!
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1
Son sözlerini söyleyerek, ikisi kol-kola kapıdan çıktılar. Kalbim fazlasıyla kırıktı. O kırık parçaları şimdi Taehyung daha fazla kırarak canlı-canlı öldürdü beni. Keşke öle bilseydim. Keşke şu an hayatta olmasaydım. Belki Taehyung benden nefret etmezdi. Belki annem ve babam benim yüzümden ölmezdi. Ben olmasaydım belki her şey tam farklı olurdu. Yavaş adımlarla yukarı odama çıktım. Kapıyı kilitledim. Üstümdeki elbiseyi çıkarıp pijamalarımı giyindim. Dolaptan tüm kıyafetlerimi yere döktüm, çekmeceden makas alıp yere oturdum ve biraz önce giyindiğim elbiseden başlayarak hepsini kesmeye başladım. Göz yaşlarım da inadına durmak bilmiyorlardı. Biraz sonra ellerim titremeye başladı. Yavaşca ayağa kalktım, başım dönüyordu. Hiç bir şey hissetmiyordum. Çok çaresizdim. Çok yalnızdım. Ölsem kimin umurunda olurdu ki? Benim kimsem yoktu ki zaten. Kimsesizdim ben. Etrafımda insan çoktu, ama yalnızdım. Aynada kendimi görünce düştüğüm hale, geldiğim hayata bir kez daha lanet ettim. Makyaj masasının üzerinde duran parfüm şişesini alıp aynaya attım sinirle. Ayna paramparça olarak etrafa saçıldı. Sinirden ve üzüntüden ne yaptığımı kestiremiyordum. Etrafı dağıtmaya başladım. Her şeyi yere atarak kırıyordum.
Tükendim...Beklemekten...Sabretmekten...Düşünmekten...Yalnızlıktan...Sevgisizlikten...Nefes alamıyordum. Yorulmuştum her şeyden.
Ayağımda hissettiğim acıyla yere düştüm;
"Çok üşüyorum anne. Çok yalnızım. Çok özledim sizi. Ne olur yanınıza alın beni."
𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛
Davet sakince ilerlerken yanımıza şirketin sahibinin oğlu geldi ve konuşmaya başladı;
X: Bay Kim umarım servisimizden memnunsunuzdur.
"Ahh tabii ki...hepsi harika. Özel içecekleriniz için çok teşekkür ederiz."
X: Rica ederim. Bay Kim?
"Evet?"
X: Bayan Park nerede? Onu niye getirmediniz?
"Ahh...şey...kendisini iyi hissetmiyordu. Ben de daha kötü olmasından korktuğum için getirmedim."
X: Ahh anladım. Geçmiş olsun. Keşke gelseydi o da.
"Teşekkür ederim. Ah, işler böyle getirdi. Ne yapalım..."
Biz böyle konuşurken telefonum çaldı. Baktığımda korumamdı, cevap vermeyerek cebime koydum. Yine çaldı ve yine korumamdı. Bu sefer de açmadım. Biraz sonra üçüncü kez arayınca davet alanından kenara gittim ve telefona cevap verdim;
"Ne var? Davette olduğumu bilmiyormusun sen? Ne diye arayıp duruyorsun?"
K: B-bay Kim...H-hemen eve g-gelmelisiniz....B-bayan H-harin...
"Ne olmuş Harine?"
K: Efendim...B-bayan Harin şu an s-sinir krizi geçiriyor galiba. Her yeri dağıtıyor. Odanın kapısını kilitlemiş. Açamıyoruz.
"Ne diyorsun sen?! Tamam...geliyorum ben hemen. Kapıyı açmaya çalışın."
Cevap vermesine izin vermeden davetin olduğu yerden hızlıca çıkıp arabayı park ettiğim yere geldim, kapıları açıp binecekken uzaktan Hana'nın buraya koştuğunu gördüm;
Hana: Bay Kim nereye gidiyorsunuz?
" Seni ilgilendirmez."
Hana: Ama efendim...
Daha fazla konuşmasına izin vermeden hemen arabaya bindim ve yola koyuldum. 10 dakikaya eve varmıştım. Hemen arabadan inip eve doğru koştum. Kapıyı hızla vurmaya başladım. Hizmetçi kapıyı açtıktan sonra koşarak yukarı Harin'in odasına doğru çıkmaya başladım. Hizmetçiler kenarda durmuş öylece bakıyordular. İçerden Harin'in bağırma ve ağlama sesi geliyordu. İçeri girdiğimde her yerin dağınık olduğunu gördüm. Harin odanın köşesinde dizlerini kendine çekmiş, başını dizlerine yaslamış, ağlayarak onunla konuşmaya çalışan korumalara bağırıyordu. Yanlarına adımlayarak onların kenara çekilmesini sağladım. Geldiğimi gördüklerinde sakince kenarda durmaya başladılar. Harin'e doğru ilerlemeye başladım ve konuştum;
"Harin?! Harin?! Bana bak! Harin?! Ben geldim! Bak!"
Bağırmayı keserek bana bakmaya başladı ağlamaktan şişmiş gözleriyle. O kadar çok mu ağlamış...
" Harin-ah lütfen sakinleş hmm?:
Birden ayağa kalktı ve beni ittirmeye ve tekrar bağırmaya başladı;
Harin: DEFOL GİT BURADAN! İSTEMİYORUM SENİ! GİT!
"SAKİN OL HARİN! "
Harin: OLAMIYORUM! SAKİN OLAMIYORUM! DAYANAMIYORUM ARTIK! NEFES ALAMIYORUM! KALBİM SIKIŞIYOR! TÜKENDİM! ANLIYORMUSUN?! BIKTIM, YORULDUM!
"Harin sakinleş biraz! Öyle konuşalım hmm?"
Harin: NEYİ KONUŞACAĞIZ? BENDEN NASIL NEFRET ETTİĞİNİ Mİ?! BENDEN NASIL UTANDIĞINI MI?! YOKSA SEVGİSİZLİKTEN, SENSİZLİKTEN DELİRDİĞİMİ Mİ?! HANGİSİNİ KONUŞALIM?! Gücüm kalmadı artık dayanmaya...annemsiz, babamsız geçirdiğim her gün daha da ölüyorum ben...senin kalbimi kırmaların, beni görmezden gelmelerin, bana oyuncakmışım gibi davranmaların, beni sevmemem öldürüyor beni...cismen değil ama ruhen ölüyorum...
" Harin, bunları sakince konuşarak hallede biliriz...şimdi biraz sakinleş, kendine gel. Daha sonra konuşalım. Ne dersin?"
Harin: Senin için çok basit değil mi?! SENİN ANNEN ÖLDÜ MÜ?! BABAN ÖLDÜ MÜ?! HASTANE KOLİDORLARINDA ANNENİN VE BABANIN ÖLÜM HABERİNİ DUYDUN MU?! SAATLER İÇİNDE ELLERİNDEN KAYIP GİDEN ANNENİ, BABANI ÜZERLERİ BEYAZ ÖRTÜYLE ÖRTÜLMÜŞ HALDE GÖRÜRKEN YÜREĞİNİN KOPTUĞUNU HİSSETTİN Mİ?! ONLARI ÖZLEDİN Mİ HİÇ?! ÇOK ÖZLEDİĞİM HALDE SARILAMIYORUM BEN ONLARA! KEŞKE BEN DE GİDE BİLSEYDİM YANLARINA! KEŞKE ÖLMEK BU KADAR KOLAY OLSAYDI! KEŞKE ŞU AN ÖLSEYDİM DE SEN DE KURTULSAYDIN BENDEN! SEVİNİRDİN BENDEN KURTULDUĞUN İÇİN! RAHATLARDIN! HAYATINDAN GEREKSİZ BİR İNSAN ÇIKACAKTI NE DE OLSA!
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2
"H-hayır Harin...Lütfen böyle söyleme...biraz sakinleşmeye çalış. Lütfen."
Harin: Öleceğim ve artık seni utandıracak biri olmayacak hayatında...
"H-hayır...sus lütfen. "
Bir anda beni iterek yerden kırık cam parçası aldı ve bileğine doğru tuttu. Gözlerim şokla açılarak ona doğru baktım.
"H-harin...d-dur. Ne yapıyorsun? S-sakın yapma."
Harin: Niye? Artık hayatında hakaret edeceğin, sürekli azarladığın, kalbini kırdığın biri olmayacağı için üzülüyormusun? Bence sevinmelisin Taehyung-ah...özgür olacaksın...
" H-hayır...dur yapma. Ne olur yapma."
Harin: Seni seviyorum Taehyung-ah.
"HAYIR DUR!"
Yüzüme gelen kanla birlikte yerimde donup kalmıştım. Harin'in bileğinden kanlar süzülerek yere damlıyordu. Yere düşecekken hemen tuttum onu, başını ellerim arasına aldım ve ona bir şey olmaması için Tanrıya dua etmeye başladım;
"H-harin! Harin! Hayır hayır hayır...lütfen dayan Harin...dayan. Bırakma kendini lütfen. Lanet olsun! Lanet olsun!
Ne bakıyorsunuz aptallar?! Hemen hastaneye! Çabuk olun!"
...
Bir saatdir ameliyathanenin önünde bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordum. Hastaneye geleli bir saat olmuştu. Harin'i ameliyata almıştılar ve henüz bir haber yoktu. Ona bir şey olmasından korkuyordum...Peki ya neden böyle hiss ediyordum? Neden aniden ona karşı içimde böyle bir hiss yarandı...anlayamıyordum...
Adımın seslenmesiyle arkamı döndüm ve annemin hızlı adımlarla bana doğdu geldiğini gördüm. Yanıma vardığında yüzüme atılan tokatla başım yana düşmüştü;
Bayan Kim: Aptal! Nasıl yaparsın tüm bunları? O kıza bunları nasıl yaparsın?! Ne istedin o zavallı kızdan?! Senden istediği sadece biraz sevgi ve merhametdi! Senin yaptığın ne peki?! Aynı baban gibisin sende! Kadınları hiçe sayan, saygı ve sevgi göstermeyen birine dönüşmüşsün! Ben sana böyle mi öğrettim?!
"A-anne..."
Bayan Kim: Her şeyi öğrendim! O kıza bu zamana kadar neler yaptığını öğrendim! Seni adam yapsın diye evlendirdim ben onunla! Evin köşesinde bir oyuncak gibi durması için değil! Kız ailesini kaybederken yanında olmamışsın! Oysa sana, ona manevi destek göstermeni söylemiştim! Zor günlerinde yanında olmalıydın. Sevgi göstermeliydin. Şefkat göstermeliydin. Ayrıca bu gün yaptığın aptallığı da biliyorum. Neden gidip babana benzedin?! Neden? Neden hayatımı mahv eden adama gidip benzedin?! Onu yaptıklarını doğru mu buluyorsun? O senin rol modelin mi? O yüzden mi tüm bunlar?!
"ASLA! O ADAM BENİM HİÇ BİR ZAMAN ROL MODELİM OLMADI! OLMAYACAK! ASLA ONUN GİBİ BİRİ OLMADIM, OLMAYACAĞIM! "
Bayan Kim: PEKİ BANA YAPILAN ŞEYLERİ SEN NİYE KARINA YAPIYORSUN? SENİN ONA YAPTIĞIN ŞEYLERİ BABAN OLACAK O ADAM BİR ZAMANLAR BANA YAPIYORDU! O KIZA BUNLARI YAPMAYA GÖNLÜN NASIL RAZI OLA BİLİR?!
"BEN ONU ASLA ALDATMADIM! BEN O ADAM GİBİ BAŞKA KADINLARA ASLA GİTMEDİM! BENİM HİÇ BİR KADINDAN BİR ÇOCUĞUM YOK O ADAMIN AKSİNE! A-anne...ö-özür dilerim. Ç-çok pişmanım...lanet olsun! Köpek gibi pişmanım! Onu odada o halde görünce kendime bin kez lanet ettim! Keşke şu an o hastane odasında yatan ben olsaydım! Kendimden nefret ediyorum!"
Yere çöküp şiddetlice ağlamaya devam ettim. Lanet olsun! Hepsi benim yüzümden! Çok üzdüm onu, çok kırdım kalbini...onu üzmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Ama o ağzını açıp tek kelime bile etmedi bana. Anlamamışım onu...belki de anlamak istememiştim...görmedim, göremedim...Yüzü her zaman gülümsüyor olsa bile, ruhu çok ağrıyormuş.
Tek istediğim çabucak iyileşmesi...
Ameliyathane kapısının açılmasıyla hemen çöktüğüm yerden ayağa kalktım ve doktora soru sormaya başladım;
"Doktor , Harin nasıl? İyi mi?"
D: Merak etmeyin. İyi. Bileğini fazla derin kesmiş. Kanaması çoktu ama durdurmayı başardık. Normal odaya aldıktan sonra onu göre bilirsiniz. Geçmiş olsun.
"Teşekkür ederiz doktor."
Bu sefer mutluluktan ağlıyordum. İyiydi o. Bundan sonra daha iyi olacaktı. İnanıyorum. Anneme doğru döndüm ve sarıldım;
"Anne...o iyi. Daha iyi olacak değil mi?"
Bayan Kim: Onun daha iyi olması senin elinde. Elinden geleni yap ve kalbini kazan.
...
𝐻𝑎𝑟𝑖𝑛'𝑑𝑒𝑛
Gözlerimi zorlukla açarak etrafa bakmaya başladım. Nerede olduğumu idrak etmeye çalışıyordum. Bir hastanedeydim anlaşılan. Koltukta kıvrılarak uyuyan Taehyung'u görünce gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Zorlukla yatakta oturur pozisyona gelmeye çalıştım. Oturduktan sonra kolumdaki iyneyi çıkarıp attım ve yataktan kalkmaya çalıştım. Kalkınca bir an başım dönsede, geçince kapıya doğru adımladım ve dışarı çıktım. Yavaş adımlarla kolidorda ilerleyerek asansöre kadar geldim. Asansör tuşuna bastım ve içeri girdim. Birinci katın tuşuna basarak asansörün aşağıya inmesini bekledim. Asansör birinci katta durunca dışarı çıktım ve hastanenin çıkış kapısına ilerledim, daha sonra adımlarımı hastanenin bahçesine doğru ilerletmeye başladım. Bahçeye varınca boş banklardan birine oturdum ve bu hale nasıl geldiğimi sorgulamaya başladım. Ölmemiştim. Kurtulmuştum. Taehyung'un burada olduğuna bakılırsa, beni hastaneye o getirmişti. Başımı yukarı kaldırdım, gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alıp-verdim. Bir kaç dakika daha böyle durdum. Adımın bağırarak söylenmesiyle gözlerimi açıp etrafa baktım. Taehyung telaşlı bir şekilde etrafta adımı söyleyerek beni arıyordu. Gözleri beni bulunca uzaktan rahat bir nefes aldığını gördüm. Koşarak yanıma geldi ve sıkıcı sarıldı bana. Ağlıyordu...hem de öyle içten ağlıyordu ki...nefes alamayacak kadar çok ağlıyordu;
"T-taehyung...Taehyung..."
Tae: G-gitdin sandım. S-seni kaybettim s-sandım.
"B-buradayım."
Tae: İyisin değil mi? Neden kalktın yerinden? Neden beni uyandırmadın? Ya sana bir şey olsaydı? Ya bir yerlerde düşüp bayılsaydın?
"İyiyim ben. Bir şeyim yok."
Tae: Bir kaç saat önce bir ameliyat geçirdin. Nasıl bu kadar umursamaz olursun?
"Şimdi de umursamaz mı oldum
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-3
Tae: H-hayır...ben öyle söylemek istemedim. Yani...sen-
"Senin gözünde iyi bir anlam ifade etmiyormuyum hiç?"
Tae: Harin...
"Söyleyecek bir sözün de yok değil mi? Bunları inkar bile etmiyorsun. Benden nefret edecek kadar ne yaptım sana?"
Tae: Hayır...senden nefret etmiyorum.
"Kimi kandırıyorsun ki? Benden açıkca utandığını ve nefret ettiğini söyledin. Şimdi aksini söylüyorsun. Bu ne kadar doğru? Vicdan azabı mı çekiyorsun? O yüzden seni affetmemi mi istiyorsun?"
Tae: Ben öyle bir şey söylemedim. Seni o halde görünce çok kötü oldum. Ölüyorum sandım. Yaptıklarımdan çok pişman oldum. Beni affetmeyeceğini biliyorum ama kalbini ve güvenini kazanmama izin ver. Lütfen...
"Seni sevdiğimi bir kez söyledim sana değil mi? Ölüm anındayken...belki sen de bana karşı benim sana hissettiklerimin aynısını hissedersin diye umut ettim. 2 yıldır bana 'seni seviyorum' diyeceğin günü bekledim. Annemle babamı kaybettiğimde bana destek olacağını sandım. Bana sevgi ve şefkat vereceğini, göğsüne yatırıp, saçlarımı severek uyutucağını sandım. Ben, senin yüzünden ağlarken bile sana sarılmayı isteyecek kadar çok sevmiştim seni...senin aksine..."
Tae: Harin-ah söylediklerinin hepsinde haklısın. Sana beni affet diyemem, bu yaptığım bencillik olur. Ama izin ver bana lütfen. Seni iyileştirmeme izin ver, her anlamda. Yaralarını sarmama izin ver. Yaptıklarımdan çok pişmanım, köpek gibi pişmanım. Yalvarırım bana bir şans daha ver, seni dünyam yaparım, kalbimi evin yaparım, kollarımla sıkıca sarmalayarak korurum seni.
"Hiç bir şeyini istemiyorum. Çok yoruldum her şeyin yükünü omuzlarımda taşımaktan. Tek taraflı aşk yaşamaktan çok yoruldum. Gücüm yok dayanmaya artık.
Benden böyle kurtulamadın ama başka yolu var.
Boşanacağız..."
Tae: N-ne? H-harin...lütfen yapma...ne olur.
"Taehyung istediğin bu değilmiydi? Benden kurtulmak istemiyordun? Özgür bırakacağım işte seni. Artık hayatını rahatca yaşaya bileceksin. Benim gibi bir ezik olmayacak artık hayatında."
Tae: H-harin...ben...hatalarımı anladım. Fazlasıyla pişmanım. İzin ver hepsini telafi edeyim.
"Artık çok geç. Boşanacağız ve her şey bitecek."
Arkama bakmadan uzaklaştım oradan. Hiç affetmeyeceğim ama çok özleyeceğim.
✰1 𝑎𝑦 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎✰
Bu gün duruşmamız vardı. Taehyung'la boşanıyorduk. 1 ay önce kendime bir iş bulup, küçük bir ev tutmuştum. 1 ay içinde Taehyung sürekli kapıma dayanır, çiçek getirirdi. Ama ben çiçekleri kendisinden almıyordum. Ona kapıyı açmadığım için çiçekleri kapının önüne koyup gidiyordu, kapının arkasından onu dinlediğimi bildiği için sürekli özür diliyordu. Onu affetmek istemiyordum. Ama kalbim ona bir şans daha vermemi söylüyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kalbim çok kırıktı. Ona şans verirsem eğer, bana yine aynı davranacağından korkuyordum. Onu seviyordum ama aynı zamanda ondan vazgeçemiyordum. Kapının önünde avukatımla durmuş Taehyung ve onun avukatının gelmesini bekliyorduk. Ayak sesleri duymamla başımı kaldırıp baktığımda gelmiş olduklarını gördüm. Taehyung çok üzgün görünüyordu. Yanıma gelip kısık sesiyle konuşmaya başladı. Sesine ne olmuştu? Hasta mı olmuştu acaba? Öncekinden daha bir zayıftı...
Tae: H-harin-ah...B-ben...belki fikrini değiştirirsin diye-
"Benim fikrim aynı Taehyung. Boşanmak istiyorum."
Adımızın çağrılmasıyla hiç bir şey söylemeden içeri geçtim. Diğerleri de arkamızdan içeri girdi. Hepimiz yerlerimize geçtik ve hakim konuşmaya başladı...
...
Sinirli bir şekilde adliye binasından çıkış yaparak avukatımla birlikte onun arabasına doğru ilerliyorduk. Taehyung her şeyi mahv etmişti. Duruşma esnasında hakime boşanmak istemediğini söyleyerek duruşmanın önümüzdeki aya ertelenmesine sebep olmuştu. Şimdi arkamdan bana seslenerek durmamı söylüyordu. Aniden kolumdan tutup çekilmemle ayağım kaymıştı. Neyseki dengemi koruya bilmiştim...
Sinirli bir şekilde Taehyung'a doğru bağırarak konuşmaya başladım;
"NE İSTİYORSUN?! NE?!"
Tae: BAĞIRMA BANA! SADECE KONUŞMAK İSTİYORUM! BENİ DİNLE İSTİYORUM! AFFETME BENİ AMA BENDEN DE AYRILMA İSTİYORUM! SANA KÖPEK GİBİ AŞIKMIŞIM BEN! VE BUNUN FARKINA 1 AY ÖNCE VARDIM! AŞIĞIM SANA! SEVİYORUM SENİ! Bana tek bir şans ver Harin...yalvarırım...
Her kesin içinde ettiği ani aşk itirafıyla afalladım...aşıkmıydı bana? O da mı seviyordu beni? Ya yalansa...ya benden boşanmamak için yapıyorsa....belki de yaptıklarından gerçekten pişmandır...gerçekten seviyordur beni...
Ağlamaya başlamasıyla onunla birlikte benim de gözlerim doldu. Olmuyordu, yapamıyordum...ondan vazgeçemiyordum. Ne kadar bana acımasızca davransa da çok seviyordum onu. Kalbime söz geçiremiyordum. Sanırım ona bir şans verecektim, gururumu hiçe sayıp aşkımı seçecektim. Onun kalbimi ve güvenimi kazanmasına izin verecektim... Hiç affetmeyeceğimi söylemiştim ama yapamayacaktım...
"T-taehyung..."
Tae: S-söyle güzelim, söyle sevgilim.
"Evimize...gidelim."
Tae: N-ne?
"Hadi evimize gidelim."
Tae: Affettin mi beni? Boşanmayacaksın benden değil mi? Ayrılmayacağız değil mi?
"Hayır ayrılmayacağız. Ama önce konuşmalıyız."
Tae: T-tamam...tamam..Sen nasıl istersen. Öyle yapalım. Hadi gidelim evimize...Bizim evimiz. İkimizin evi...
Elimden tutarak arabaya doğru ilerlemeye başladık. Kapıları açıp bindik, Taehyung'un arabayı sürmeye başlamasıyla yola koyulduk.
...
"Ah...yeter Taehyung."
Tae: Yetmez. Çok seviyorum seni. Çok özledim. Seni böyle sabahtan akşama kadar sürekli, durmadan öpmek ve kollarımla sımsıkı sarmalamak istiyorum.
"Kaçmıyorum Taehyung. Buradayım. Gitmiyorum bir yere."
Tae: Ya bu bir rüyaysa...lütfen beni bu rüyadan uyandırma.
"Hayır Taehyung...bu bir rüya değil. Gerçek hayatdayız. Ve bir-birimize sarılarak uzanıyoruz."
Tae: Çok güzel bir hiss...
"Ne güzel?"
Tae: İnsanın sevdiği kadını doya-doya öpmesi ve sarılması...çok güzel bir hiss...
Seni seviyorum. Çok seviyorum. Dünyalar kadar seviyorum. Hatta dünya az kalır. Kainat kadar seviyorum.
"Bana sevdiğini söyleme Taehyung."
Tae: Ne?
"Bana sevdiğini hissettir."
Tae: İstediğin bu olsun...her şekilde sana sevgimi hissettire bilirim sevgilim. Hiç şübhen olmasın.
Dudaklarıma yapışarak uzandığımız koltukta üstüme çıktı ve öyle öpmeye devam etti. Kollarımı boynuna sararak biraz daha çektim kendime onu. Elim gömleğinin düymelerine gittiği sırada söylediği şeyle gülümseyerek cevap verdim ona;
Tae: Benden gitme...
"Anahtar sende, izin verme."
~𝑆𝑂𝑁~
🎀
@@winterrbeaarçok güzel olmuş
@@jungkookshi..9.7teşekkür ederimmm
Hikayeyi göremiyom ben☹️
@@İsimsiz--r5g yeniden yükleyeceğim
@@winterrbeaar hemen yükle çok merak ettim
@@İsimsiz--r5g yükledim, şimdi baka bilirmisin? Gorünüyor mu acaba?
@@winterrbeaar evet okudum şimdi. Acayip güzel olmuş
@@İsimsiz--r5gteşekkür ederimm
Bişe yamıyo bana biri nasıl izledigini soylesın
@@zeynepokur558 alta bak canım, yorum altta. Görünmüyir mu?
@@winterrbeaar teşekkür ederim kibar bi şekilde açıkladıgın için
@@zeynepokur558ben teşekkür ederim asıl❣️
Benimde isteğim vardı ?? Ve hikaye mükemmeldi ellerine sağlık güzelim😊❤
@@Jimininserçeparmağı çok teşekkürler güzelim. Seninkini de neredeyse bitirmek üzereyim, onu da yakında paylaşacağım✨️
@@winterrbeaar ciddimisin?? Çok teşekkür ederim aşkım 🤧💐💝
@@Jimininserçeparmağı rica ederimm🫶🏻
@@winterrbeaar 💜😚
Ya of gecikdim şimdi okuyorum
İstek kabul edermisin acaba?
Ah üzgünüm güzelikk, şimdilik istek almaya ara verdim, dersler yuzünden illerdeki günler yoğun olacağım için iyi yazamamaktan ve yetişdirememekten korkuyorum. Boş vakitlerimde yeniden almayı düşünüyorumm. Umarım seni uzmem🫶🏻✨️
Hayır üzülmedim seni de anlıyorum okul gerçekten yorucu ve sorumluluk gerektiriyor bu yüzden bizim de anlayışla yaklaşmamız gerekiyor asla üzülmedim sıkıntı yok istek alıcağın zaman belirtirimm
~💫Seviliyorsun✨~
@@Meganie_Relaxioanlayışla karşıladığın için çok teşekkür ederimm❤
@@winterrbeaar Rica ederimmmm 💫✨🪽❤️🔥🪷