Allegretto - Olmaz Öyle Saçma Şey (S2/Bölüm#25)
HTML-код
- Опубликовано: 29 сен 2024
- Olmaz'da bu hafta birçok sürpriz var. Geçen yıl İlker hocanın öğrencilerimizle atölyede çektiği Allegretto adlı kısa filmin dünya prömiyeri, beklenmedik bir konuk ve 50 Bin aboneye özel sürpriz!
RUclips sayfamıza "Abone" olmayı unutmayın!
Abone Ol: ►goo.gl/qj3FFs
İstanbul Film Akademi 2010 yılından beri sinema üzerine bireysel ve kurumsal eğitimler düzenliyor. Amerika'da 56 sanat okulu bulunan The Art Institutes tarafından Türkiye'nin en iyi sinema okulu seçildi.
Akademi Türkiye'de 1-2 yıllık mesleki eğitim veren tek sinema okuludur.
►I N S T A G R A M - / istanbulfilmakademi
►F A C E B O O K - / istanbulfilmakademi
►T W I T T E R - / ifakademi
►www.istanbulfil...
Olmaz Öyle Saçma Şey Bölümleri
Olmaz Öyle Saçma Şey - 24 FPS mi 25 FPS mi? (Bölüm #1)
►goo.gl/RdxYzm
Olmaz Öyle Saçma Şey - ALEXA mı iPhone mu? (Bölüm #2)
►goo.gl/RbUjTI
Olmaz Öyle Saçma Şey - 4K mı 8K mı? (Bölüm #3)
►goo.gl/ZoC4Oc
Olmaz Öyle Saçma Şey - Bir Filmi Neden İzleriz? (Bölüm #4)
►goo.gl/eXWKZp
Olmaz Öyle Saçma Şey - Nasıl Oscar Kazanırsınız? (Bölüm #5)
►goo.gl/n0Hwq0
Olmaz Öyle Saçma Şey - Film mi Dijital mi? (Bölüm #6)
►goo.gl/XCNJkn
Olmaz Öyle Saçma Şey - Nasıl Yönetmen Olunur? (Bölüm #7)
►goo.gl/dZcqCy
Olmaz Öyle Saçma Şey - "Sen Bu İşi Bedava Yap Arkası Gelir" Efsanesi (Bölüm #8)
►goo.gl/Zezozf
Olmaz Öyle Saçma Şey - "Film Sektörüne Girmek" (Bölüm #9)
►goo.gl/qHqTEX
Olmaz Öyle Saçma Şey - "Film Festivalleri" (Bölüm #10)
►goo.gl/ZcXmdK
Olmaz Öyle Saçma Şey - "Color'a Girmek!" (Bölüm #11)
►goo.gl/FG4Pu7
Olmaz Öyle Saçma Şey - "Televizyon Almak!" (Bölüm #12)
►goo.gl/LsTeR1
Olmaz Öyle Saçma Şey - "Görüntü Yönetmenliği" (Bölüm #13)
►goo.gl/gRYNq5
Olmaz Öyle Saçma Şey - Remix (Bölüm #14)
►goo.gl/jCqPny
Olmaz Öyle Saçma Şey - "Büyük Kamera!" (Bölüm #15)
►goo.gl/mYVkQ9
Olmaz Öyle Saçma Şey - "Yorumlara Cevaplar" (Bölüm #16)
► goo.gl/9Zaxdw
Filmde Işık - Olmaz Öyle Saçma Şey - (Bölüm #17)
► goo.gl/GV489X
0212 224 3762 - 0530 252 9575
bilgi@istanbulfilmakademi.com
Pürtelaş Hasan Efendi Mah. Mebusan Yokuşu Sk. No:15 Beyoğlu/İstanbul
Kısa film çok güzeldi. Sadece son sahnedeki kan fışkırma sesi çok fazla olmuş gibi. Oradaki ses, fışkıran kanın yere dökülmesinden çok bardaktaki suyun yüksek bir yerden mermer gibi bir zemine dökülmesine benziyor. Filmlerde ve oyunlarda ses efektleri en çok ilgilendiğim noktalardan bir tanesi olduğu için dikkatimi çekti, paylaşayım dedim :) Elinize sağlık.
Quentin Tarantino Eightfull da Zenci dayım Bob'ı vururken silahı bacağına sıkıyordu ama kan kalbin oralardan filan fışkırıyordu. Ateistler bunu da açıklasın yani.
@@mcbatur :d
@@mcbaturaynı şey aklıma geldi bu kadar denk gelir vay be
@@patlakmartin2573 Aklın yolu bir 😂😂
Katıldığım ilk galaydı. İnşallah böyle devam etmez benim için :D
Film bi noktaya kadar heycanlıydı. sonra heycanı geçti ama
mısırı patlattım film bitti
mısır bitmesin de. o önemli.
Teknik açıdan yetersiz olduğum için içerikli bir yorum yapamıyorum lakin lakin oyuncuların sesi etkiledi beni belki de filmin yarattığı psikolojidendir bilemedim ama iki oyuncununda konuşmaları pürüzsüz,sakin ve etkileyiciydi. Asıl olarak en çok beğendiğim yön ise iki oyuncuda oldukça uyumlu ve etkileyiciydi ki erkek olan oyuncunun daha önce ki birçok kısa filmini izlemiştim ama standart geliyordu oyunculuğu bana bu sefer çok daha iyiydi. Emeğin yanında kendi izlediğim kısa filmlerin standartının üzerinde olan kalite içinde ayrıca teşekkür ederim...
Filmi izlemedim,Pink Flamingos kadar kötü de olsa The Godfather kadar iyi de olsa benim gözümdeki değerinizi değiştirmez. Ben İFA ekibinin hoşsohbetini seviyorum ayrıca öğrendiklerimde cabası, daha önceden filmlere baktığımı fakat görmediğimi sizin sayenizde farkettim. RUclips'daki en iyi kanallardan birisiniz bence nice 50 Bin'lere...
RUclips da gala yapan cesur bir kısa filmi seyretmenin bir keyfide özgürce hemen eleştirebilmek belkide. Yapay gala yorumlarıni izlemekle bu yorumlar okumak gündüzle gece gibi.
"diyarbakır'da sinema var mı bilmiyorum" demesini yakıştıramadım ilker hocaya. 2017 verilerine göre insanların sinemaya gitme sıklığı oranının en yüksek olduğu il diyarbakır. kendisinin sinemanın bu kadar içinde olup da bu araştırmadan haberdar olmaması çok tuhaf.
Aynen Diyarbakır'da da Hakkari'de de sinema var ki Diyarbakır'da sinemaya yoğun ilgi var bu düşünceler üzücü...
Uzun zamandır hikaye yazan biri olarak olay örgüsüne, diyaloglara çok dikkat ederim ve bu noktada kopukluklar olduğunu fark ettim. Hikayede ve filmde söylenen her sözün veya film için konuşacak olursak gösterilen her karenin bir amaca hizmet etmesi gerekir. Bu daha sonraki bir sahneye ışık tutmak veya karakteri tanıtmak için olabilir. Karakterler farklı iki dünyada yaşıyor gibiydi, bu yüzden aralarındaki ilişkinin nasıl bir seyirde olduğu havada kaldı. Öte yandan Serpil Özcan'ın oyunculuğu şahaneydi. Renk ayarı konusunda da Veysi Sala'ya katılmıyorum, eğer daha koyu olsaydı olması gerektiğinden çok daha kasvetli olur ve izleyiciyi yorardı. Selim Çobanoğlu'nun da ellerine sağlık buzluktaki kafa şahane olmuş. Ve son olarak, çekim açıları da bir fotoğrafçıya yaraşırdı.
Minik bir not: İlker hocam, fikirleriniz en büyük hayali yönetmen olmak ve bu alanda yeni sanatçılar yetiştirmek isteyen hayalperest bir kıza ışık tutuyor. Teşekkürler.
''hiç'' değil ''hep'' olun...sizi izlemek çok keyifli....harika......devam
Hocam ben beğendim, özellikle bıçak ilk göründüğünde kadının eve gelen her kimse onu öldüreceğini anladım ama yine de merakla bekledim, nasıl öldürecek diye:) Bence bu önemli. Sonuçta yönetmenin olası bir izleyiciye gönderme yaptığı bir "an" o bence, yani aslında yönetmen izleyici üzerinden kendisiyle iletişim kuruyor bir anlamda...bu durumda yönetmenin gördüğü perspektifi görmüş olup hafiften seviniyor insan. Filmin sonuna tahmin etmeme rağmen yine de ilgili mi çekti. Ana karakterin ikircikli karakteri de hoşuma gitti, hem kurban hem katil izlenimi verdi , onu da sevdim. Ayrıca, ilk başta ancak bir kasapta göreceğiniz türde bir etin kesilmesi de kesik bir başın habercisiydi. Bunu da zevkle bekledim. İkinci olarak, bence filmin ilgi çeken tarafı, bıçağı görüp "aha kadın birini doğrayacak" diyenlerle, bıçağı görüp sonunu kestiremeyenleri aynı merakla sürüklemesiydi. Finalde gayet soğuklanlı bir şekilde adamı bıçaklayan kadına empati duydum sanırım. Tahmin edemeyenler de bıçaklanan hırsızın- ama aslında gerçek kurban olan abinin- "Aaa ben bıçaklandım mı? nooluyo len!" gibi bir ifadeyle ölmesine benzer bir ifadeyle izlemişlerdir diye düşünüyorum. En sonunda Veysi'yi görünce "puahahaah" diye güldüm. çok iyiydi bence elinize sağlık!:) Ama niye güldüm bir fikrim yok yani:P Saygılar, hürmetler...
İzlediğim en iyi kısa filmdi. Sağolun.
Özgün senaryosu harika. Bir kısa film için ancak bukadar olur. 10/10
Oyunculuk vasat. Erkek oyuncu 5/10
Kadın oyuncu 6/10
Sıkıntı gerçekçilik hissinde. Yani şimdi adam adrenalinin korkunun bukadar yüksek olduğu bir durumda sanki çay sohbeti gibi bir rahatlik var.
3 boyutlu kafa 9/10
İlker Canikligil 8/10 İlker bey ışık ses gibi teknik konulara çok titiz ama oyunculuk yönetimi zayıf kalıyor sanırım.
Elinize sağlık gençler. 😘
film şöyle olabilirdi böyle de olabilirdi hatta öyle olsaydı böyle olurdu. Kim çekerse çeksin ışık ile zamana yazı yazmaktır film çekmek, bu yüzden o anın en iyisidir zaten.
İki noktada güzel şaşırtıyorsunuz; 1) kadın yataktayken matrix vari bir ekranın dönmesi.Sanırım burada küçük bir imzamız olsun demişsiniz:) 2) Senaryoda kocasını da kesmiş olması kısmı. Güzeldi, tebrikler.
Hocam filmin başlangıcından 7:35 'e kadar önce yavaş, sonra gittikçe hızlanıp tekrar yavaşlayan bi ritim görüyoruz fakat 7:35'den 7:50'ye kadar olan kısımda bi aksaklık var. O aradaki konuşma bana Haluk Bilginer'in masumiyet filminde attığı tiradı hatırlattı. Oyuncu suçluluk duygusu olmadan içini döküyor sanki. Bi de "kim akıl verdi sana" ve "büyük bi hata yaptık" kısmı senaryonun şekilleneceği ve olayın beyninin farklı birisi olacağını düşündürüyor fakat sonuçta Bekir'in yalnız planladığını görüyoruz olayı. O yüzden "yaptık" kısmı havada kalıyor sanki. "Büyük bi hata yaptım" daha iyi olabilir gibi.
Sinema salonları ticari yerlerdir sadece lamba ayarı değil makine bakımlarıda düzenli yapılmıyor.
Lamba ömrü bittiği halde değiştirilmiyor. Light engine ler berbat durumda aynı sinemada bile aynı standartı göremezsiniz
Hocam filmin grading'i için çok uğraştığınızı söylemişsiniz ancak model etrafında koyulaşan tonlarda 6.12'den 6.29'a kadar, sanırım fazla oynama kaynaklı, dalgalanmalar oluşmuş ve fazlasıyla göze batıyor. Eko probleminden herkes bahsetmiş zaten.
Modelin yüze odaklı çekiminde alt taraflardaki blur efektini çok beğendim. Filmin tonları, havasına uygun olmuş, kadın oyuncu çok başarılı. Emeğinize sağlık. Veysi, senin de kafan çok güzelmiş, güle güle kullan :)
hocam film gayet iyi bence ,ilk baştaki kaburgalarda kocasına ait sanırım,yerli hannibal lecter ımızı bulduk sonunda.hem entellektüel hem soğukkanlı hem de sosyopat ablamızın yeni maceralarını bekliyoruz sizden.
filmin atmosferi Hannibal'ın (dizi olan) atmosferine benzettim. Film, gerilim türüne özgü low key ışıklandırma ve renklerle bir bütün olmuş. İlker hocanın dediği gibi finalde buzdolabının içindeki kafayı göstermeye gerek yoktu bence. Se7en finali gibi bitebilirdi. Bu filmi nasıl festivaller kabul etmez :) Cannes'a mı gönderdiniz ?.
Film için herkesin emeğine sağlık. İlk planlarda arka arkaya yapılan yakın plan yüz kesmelerinden birini manasız buldum çünkü neredeyse bir önceki planla aynıydı. Chris Marker'ın hiç uzun metraj filmi olmaması da yanlış bilgi mesela Sans Soleil diye bir filmi var. Teşekkürler.
film gayet güzel olmuş bayanın performansı süper. hatta programın bitiminden sonra tekrar izledim... emeğinize sağlık...
steril sahneler (gözlenmiş sentezlenmiş hazmedilmiş) tekrar canlandırmalar defalarca izlediğimiz sahnelere yeni bir ek iyi bir öğrenci işi 6.5 dan 7
Filmle ilgili hoşuma gitmeyen şey sonunu çok belli etmesi. **Spoiler** Yani, buzdolabına git dediğinde buzdolabına bir ceset olduğu okunuyor. Kadının güçlü psikopat tavrı "Ali abi", "saklamak", "buzdolabı" ile birleşince çağrıştırdığı ilk şey soğukta "saklanan" ceset oluyor. Belki başka kelimeler seçilseydi farklı olabilirdi.
Merhabalar
Teknik olarak elestircek yeterliligim yok ve teknik olarak bir filmi elestirmenin sonu gelmez bilinmezlige girmek oldugunu dusunuyorum isik ses vs seyler herkes ben olsam boyle yapardim diyebilir
Benim elestirim soyle ki;
1)Bir defa biri eve girip beni soymak istese cumlesi sikiyim mi kafana der para ner de mi der
2)birisi kafana silah dayasa ne tepki verirsin ben olsam bi korkarim sonra korkma kisiyi tanidigimi fark edince kizginliga doner cunku bilinmezlik gecmistir ve korku yuz bulmustur
3)birisi kafana silah dayasa yatakta uzanaram hesap sormassin oturur pozisyona gecip ellerini birlestirirsin ve bunu icgudusel yaparsin bence
4)dolapta bir kafa gorsem baka kalmam arkami donerim direk ve tam arkasini donerken saplaysdi daha guzel olurdu
Filmi ilk izledigimde bunlarin hicbiri aklima gelmedi cunku standart bir sinmeya seyircisi olarak zevk almak icin seyrettim ama seneryo beni icine cekmedi. isin teknik kisminin cok iyi oldugunu dusunmeme ragmen filmi elestirmek icin izleyince bunlari fark ettim.
Bu arada ilk defa bi kanala yorum yaptim ve ilker hocam cidden seni cok sevdim her videonuza en azindan bakiyorum kanal uzun sure devam eder umarim
Hocam çok güzel olmuş elinize sağlık.Hep kısa metraj mı çekiyorsunuz?
bu programı seyrettikçe film çekmenin çok sıkıcı bir iş olduğunu düşünmeye başlıyorum, bu arada film güzel olmuş, oyunculuk özellikle çok başarılı
benim sizin bu seri videolar haricinde sinema eğitimim yok. yalnızca, önceki videolarda bahsettiğiniz yorumlara dayanarak, girişte kadın oyuncunun çekimlerinde fazla plan olabilir mi? bir de boyundan fışkıran kan henüz yere düşmeden çok gürültülü bir şekilde çarpma sesi çıkıyor. milisaniyelik bir fark dahi olsa hissediliyor sanki?
Hocam Amasya Üniversitesinde Reklamcılık Bölümünde öğretim görevlisiyim. Kurgu dersi veriyorum. Kendi kısa filmimi izlettim öğrencilere aynı nazım ve veysi tepki verdiler. Sizi cok iyi anlıyorum. Ağızlarına vurmamak için kendinizi zor tuttunuz 😂
Emeğinize sağlık, çok güzel olmuş. İlker Hoca'nın önceki yaklaşımları doğrultusunda izlemeye çalıştım; çok farklı oluyor gerçekten. Serpil Özcan da çok etkileyiciydi ayrıca. Başarılarınızı dilerim.
Film kaça maloldu acaba?
Merhaba IFA ekibi, çok tatlısınız emeğinize sağlık ☺️ Filminiz farklı bir bakış açısı ve farklılıkları seviyorum açıkçası ☺️ Film, sinema ile ilgili teknik bilgim yok ancak müsaadenizle belki haddim olmayarak filmde birazcık aradıklarımı ve dikkatimi çekenleri söyleyeceğim 🙈☺️
1.si ışığı çok beğendim, apaydınlık bir ortam için bile güzeldi.
2.si kadın oyuncu gerçekten iyi, filme hakim olarak oynamış.
3.sü kadın oyuncu ile erkek oyuncu arasındaki diyolog uzun mu desem kopuk desem biraz hızlı geçişli olmuş. Demek istediğim daha kısa, daha öz anahtar cümlelerin görseller ifadelerle desteklenmesi daha çok beklediğim durumdu açıkçası.
4.sü İlk sahneden olsa gerek buzdolabındaki kafa olayı fazla sanki 🙈
5.si ise kanın akışı ve ve akış sesini daha doğal bekliyordum, kadın oyuncunun ordaki refleksi gerçekten iyiydi.
6.sı çok konuştum sanki, haddim olmayarak. Sizden eğlenerek öğreniyorum, teşekkür ediyorum ☺️
Valla ben bu youtube prömiyeri konseptini çok sevdim hocam. Artık kısa film kültürünü de gündelik hayata sokmanın zamanı gelmişti, sizi de cesaretinizden ötürü kutlarım, hocalar/pro'lar hiç elini taşın altına koymaz böyle. Siz de bahsetmiştiniz, çalışanların zamanı ve hali yok koşuşturmanın içine sinemayı da sokmaya. Zaten hepimiz bezgin bekir gibi çöküyoruz işten gelince kanepeye youtube'a, elimizde kahvemizle. Allegretto'yu da sevdik., konsepti de. Sonda kafayı göstermeseniz daha iyi olurmuş. Küfür kısmı tam olmadı; ne o tanımaktan gelen tereddütü hissettim, ne de tehditkar bir etkisi var. Bir de bu tarz kurgu üzerinden giden kısa filmlerde, belli bir rengin tonları üzerinden gidilmesini çok daha çarpıcı buluyorum. Son derece amatör seyirci feedbacklerim naçizane. Normalde yorum da yazmam pek de, maksat ilgimiz hissedilsin.
İFA izleyince mutlu oluyorum. ☆ °•° ★
Buzdolabındaki kafa daha inandırıcı olabilirdi.Bıçağı enseye doğru saplayınca kan öyle fışkırmaz bıçağı öne doğru saplayıp geriye doğru çekseydi kan fışkırması daha etkileyici olurdu.Kadının elindeki bıçak vurgusuda olmamış.Senaryo güzelmiş.
Herkese selamlar. Sayın Canikligil bugüne kadar Olmaz Öyle Saçma Şey serisinde film yapmakla ilgili ne anlattıysa hemen hemen hepsini bu filmde uygulamış. Ekipmanın tek başına o kadar önemli olmadığını vurguladı seri boyunca ve bu kısa filmi 5D Mark 3 ile çekmiş. Sık sık kurgunun önemini ön plana çıkardı seride, filmde ise kurguya özenildiği çok açık. Senaryonun sanıldığı kadar önemli olmadığını iddia etti ve bence haklıydı da. Filmi ise bin yıllık klişe bir senaryo ile çektiğini görüyoruz. Buna rağmen hepimiz izlerken gerildik. İlker Bey'in anlatmak istediği zaten buydu. Süper bir fikriniz olmasa da film çekebilirsiniz. Başından beri benim Olmaz Öyle Saçma Şey'den öğrendiğim anladığım ne varsa bu filmde karşılığını buldum. Bir de filmi teknik açıdan eleştirmeye çalışanlara yuhh diyorum. Tamam bu film konusunda fikriniz olabilir ama iyi eğitimli, yaptığı işin dokunduğu her alanda bilgi birikimi yüksek olduğu çok açık olan, her fırsatta film yapmanın; elde bulunan kaynakları en verimli şekilde kullanarak güncel tekniğe en uygun biçimde bir matematiksel kesinlikle, estetik ve sanatsal anlatımı birleştirmek olduğunu vurgulayan ve herkese anlatmaya çalışan birini "Teknik" konularda eleştirmeye "çalışmaya çalışmak" en hafif tabirle ahmaklık oluyor. Tabii bu lafım ilk defa bu videoyu izleyip yorum yapanlara değil. Olmaz'ı başından beri takip edip yine de bu tarz eleştiriler getirmeye çalışmaya çalışanlara :) Hala neden böyle düşündüğümü anlamayanlar olabilir diye açıklamak istersem; Teknik konular sinemanın en net alanlarıdır. Seçimleriniz hatalı olabilir ama standartlara uyduğunuz sürece teknik anlamda başarıyı yakalarsınız. Başından beri bu seride öğrendiğimiz gibi ışık,ses,lens,kamera,kurgu gibi kavramların hepsinin uygulama standartları mevcut herhangi bir yönetmenin "sihirli elleri"ne, "müthiş dehası"na ihtiyaç duymadan bu standarlara uygun bir film yapabilirsiniz. Filmi başarılı yapan unsur ise bu teknik detaylardan imkanlar ölçüsünde mümkün olan en az tavizi vermek ve sinemanın sanat kısmını oluşturan diğer öğeleri dengeli ve uygun bir biçimde bir orkestra şefi, bir oyun kurucu gibi doğru zamanda doğru eylemleri yapmaya sevk etmek ve onları bir ahenk içinde idare edebilmektir. İlk kısım olan teknik kısımda İlker Bey'in hata yapmayacağına ben kendi adıma eminim. Tekrar vurguluyorum seçtiği teknik yanlış olabilir ama o tekniği en doğru biçimde uygulayacağına eminim. İkinci kısıma gelirsek bu film tamamlandığına göre ve Serpil Özcan'ın performansı izleyicilerin büyük bir kısmının dikkatini çektiğine göre bu filmi yapma iddiası ilie ortaya çıkan İlker Canikligi'in bu filmi yaptığına iyi niyetli herkes kani olabilir. Çünkü bu film bir film olması amacıyla yapılmış ve siz de bu filmi film olarak dikkate alıp eleştirmeye çalıştığınıza göre boşa kürek çekiyorsunuz. Tekrar söylemek istiyorum teknik konular eleştiriye tabi olamaz olsa olsa teknik seçimler tartışılabilir. Teknik konuda bir yönetmen hata yapıyorsa zaten yönetmen değildir. Ancak ve ancak teknik olasılıklar arasından seçim yapar, bu seçimi belirli teknik kurallara göre uygular ve bu seçim yönetmenin imzasıdır.Ben olsam şöyle seçerdim böyle ederdim boş laftır. Orada olsaydın da etseydin derler adama. Yani bu Rembrandt kalın fırça kullanmış ben bu eseri çizerken ince fırça kullanırdım demeye benziyor. Sen o fırçayı ancak ilkokulda resim dersinde kullandın güzel kardeşim. Resmi totalde beğenirsin beğenmezsin o ayrı. Saygımız sonsuz ama yapım tekniklerinin seçimini eleştirmek sana düşmez. Kimseyi kırmak istemiyorum kafalardaki sert kabuklar dışında o yüzden herkese sevgiler diyerek bitiriyorum.
Elinize emeginize saglik guzel bir film 👏
İlker hocam sen kocaman bir çılgınsın :)
filmi uzatırsanız güzel bir film çıkabilir ortaya. hikaye bu haliyle merak uyandırıyor. adamın eve girme sebebi hariç soruların hiçbiri cevaplanmamış.
Filmi ben yapsaydım İlker Canikligil'in yapmayacağı ve benden daha süper yapacağı en az 1000 tane madde vardır, ancak yönetmenin yapıp benim yapmayacağım bir doğru olabilir o da; son sahneyi çok tahmin ettirdi, son sahneye yaklaşım ve son sahne biraz daha ani olabilirdi.Teşekkür ederiz :)
Arkadaslar merhaba,
Haddim olmayarak bir kac kelam karalamak istedim. Film iyiydi. Bi filmi bitirebilmek cok zor bir sey, bilen bilir. Bahsettiginiz tek mekan iki oyuncu sekiz saat cekim challenge ini cok iyi biliyorum, (burada okuldayken ayni challenge i bir parca daha oteye tasiyip 4 saat vermislerdi bize, 3-4 sayfalik senaryomu guc bela 5 saatte cekebilmistim) o ortamda o baski altinda boyle kaliteli bir urun cikarmak gercekten her yigidin harci degil tebrik ederim. Oyunculuklar harikaydi bahsettiginiz gibi, bilhassa kadin oyuncu hem parlamis hem filmi parlatmis. Teknik olarak da gayet de duzgun buldum nohut kadar isik ve ses bilgimle.
Ote yandan hikaye cok benim kalemim degildi, ama filmin iyi olup olmadigini anlamam icin olmak zorunda da degil zaten. Bu soyledigim sizin (yani Ilker hocanin) NBC ye bakisina benzer bir sey, ne yapmak istedigini anliyorum, cok da basarili buluyorum ama filmlerini cok da sevmiyorum.
Tekrar cok tesekkurler hem filmi paylastiginiz hem de boyle bir program yaptiginiz icin. Son soz olarak israrla sorayim, gonderdigimiz kisa filmlere bakiyor musunuz? Benimkine baktiniz mi? :)
Sevgiler
Çok keskin bir senaryo, gerçeklik hissini zayıflatıyor.
film harika. devami gelsin. tum filmlerinze bakmak isterdim
Ben Burcu Bakduru'n güzel bir kadın olduğunu düşünüyordum ancak İlker Hoca ile yan yana görünce vaz geçtim. İlker Hoca Nazım ve Veysi Beylerden yakışıklı Burcu Hanımdan da güzel. Onlardan bağımsız olarak da yakışıklı ve güzel
Güzel. Uzun metraj olsa gideri var. Ama boğaza bıçak saplama pek gerçekçi olmamış. Son sahnede dolabın içi görünmese daha gizemli sonucu izleyenin zihnine bıraksanız daha iyi olurdu bence. Ben içini göstermeden komple ceset olarak hayal ettim mesela.
Emeğinize sağlık.
sinan çiçek O zaman bastaki kaburga kesme sahnesi anlamsizlasirdi. Sonu bastaki olayi butunluyor bence.
İkrime Yıldırım güzel yaklaşım. :)
Allegretto için söyleyebileceğim şu ki; Olmaz Öyle Saçma Şey iyi bir yapım.
14:38 Nazım reis efsane tekniği ve sonucunu anlatıyor.
Kafayı çok daha iyi yapmak için Veysi'nin kafayı kesip koyariz. Ama inanın buzlandığı için pek fark olmaz. İsterseniz deneye bilirsiniz. Bu arada elinize sağlık güzel film olmuş umarım uzun film çekersiniz de izleriz.
İlker bey Charlie Chaplin konulu özel bir bölüm yapsanız nasıl olur ? Sizin Chaplin hakkındaki özel görüşleriniz ve düşüncelerinizi merak ediyoruz.
ben çok beğendim başarılar diliyorum ilker bey
Sen bir Hitch'sin İlker Bey.
İçine çeken güzel bir kısa film olmuş beğendim :)
Herkezin ellerine SAĞLIK Lütfen Her ne yapıyorsanız Devam edin Nacizhane Beğeniyorum Yaptıklarınız en Azından Bir İştir Kötü eleştiriler Sahiplerine aittir
Teşekkürler
Suspension of Disbelief ile tabancanın gerçek olduğuna çok güzel inandık ta ki oyuncu oyuncak diyene kadar bu sefer de hop oyuncağa inandık, maskeyi çıkarana kadar sesten tanıyabileceğine inandık, ilk sahneden itibaren bıçağın kullanılacağını sayenizde öğrendik gözümüze sokuldu. Sizi izleyerek film izleme zevkimiz kalmadı. Yaptığınız iyi mi kötü mü bilemiyorum.
Güzeldi. Emeğinize sağlık.
iyi film ....şık ...
dolap kapağı açıldıktan sonraki sözü çok hızlı söylüyor gibi geldi bayan oyuncu. ama güzel olmuş elinize sağlık.
çok tadında olmuş tebrikler
Elinize sağlık, hem sinematografik olarak çok etkili hem de “kadına şiddet” kamu spotlarına beş basar. Pek çok hayvanı, kadın dövmekten vaz geçirebilir
Çok beğendim. Tek bir eleştirim olabilir o da flu kısımlar neredeyse oyuncuları da kapatmış. Nazım reisin elinden mi çıktı bu?
Filmi çok beğendim elinize sağlık
Hepinizin emeğine, eline, kalemine, gözüne sağlık tebrik ederim.😊Öncelikle videodaki ses eko yapmış kulak tırmalıyor ve Nazım bey yeşili bu hafta çok kötü temizlemiş 😬 ama verilen bilgiler sayesinde, bu sorunları göz ardı edebildim.😊 filme gelecek olursak izlemeye başlamadan önce beklentim çok yüksekti. Çünkü; İlker bey, o kadar hayranlıkla dinliyorum ki sizi, sizden daha iyi birşey bekliyordum.🙈 beni filmde 2 şey rahatsız etti. Kamera hareketiyle birlikte netliğin gidip gelmesi gereğinden fazla blur olması, filminizde netliği çok az görebildim. Bir de dialogla ilgili bir şey kafama takıldı. Erkek oyuncunun “sıkayım mı lan kafana” diye kadın oyuncunun kafasına silahı dayamasında (kadın adamı farketmemiş, hiçbir şey yapmamışken dialoğun böyle başlaması...)intikam mı alacak, öfkesi mi var diye düşünürken, adam paraya ihtiyacı olan hırsız bir komşu olarak karşımıza çıkıyor. Olay kadını korkutmaksa o zaman orada oyuncu duyguyu yanlış vermiş. Yönetmen olarak müdahale etmeniz gerekirdi😬🙈 ama filmin sonunda hiç beklemediğimiz birşey oluyor ve bu filmi ilginç kılıyor. Bu yüzden film çarpıcıydı. (Kafamdakini tam anlatamamış olabilirim ama siz zeki bir yönetmensiniz. Anlayabileceğinizi düşünüyorum.) tekrar emeğinize sağlık 😊👏👏
If your message is medium then medium is the message :)
Her ürünün bir hedef kitlesi vardır ve her paketin bir açıklaması. Kime neyi nasıl iletmek istediğinize göre şekillenir her şey bu yüzden uygulamayı eleştirmek absürdtür.
Hocam benim merakımı çelen konu başka, verilmek istenen mesaj açık, net de neden bu tür mesajlar vermeyi seçiyorsunuz?
Sizin tüm kısa filmlerinizi izledim, "ağaç" olsun, "uçmak istiyorum" olsun, "simulacra" olsun ki wachowski kardeşler fikri sizden araklamış matrix'te :D "kutu" olsun, "allegretto" olsun neden hep kafası karışık, hafiften mentally disoriented karakterler seçiyorsunuz?
Aslında sormak istediğim şey şu, yönetmenin de mi kafası karışık? Yoksa bazı mesajların hedef kişilere yeterince erişemediğini mi düşünüyoruz? Veya normal bir karakteri kim niye izlesin mi?
Niye cuma namazına denk getiriyorsunuz anında izleyemiyorum. Cumada bildirim gelince herkes bakıyor bu ayıp değil mi😂😂😂
Abi bence gayet başarılı. Ben bu işden pek anlamam ama bana baya kısa bile geldi yani izlettiriyor!! Yani ııı iyiymiş:)) şaka 🙃 gayet iyi👍🏼🙏🏼
Tebrikler elinize sağlık.
Ali abi deyince transeksüel sandım keşke öyle devam etseydi kafa kısmı korkutmaktan , şaşırtmaktan çok ilginç olmakla yetimiş , çünkü kim buz dolabında saklar parayı diye düşünüyorken buzdolabında kafa çıkıyor , güzel ama sizin istediğiniz gibi olmamış bence ; elinize sağlık , teşekkürler , karanlık havası gayet güzeldi bu arada , ışıkçıya ekstra teşekkürler :)
GüZel olmuş, kötü tarafı devamını bekliyor olmak
cok guzel olmus film, bi de ben cekebilsem boyle azcik film gibi bisey :(
Eleştirime başlamadan önce emeğinize sağlık diyorum ve hemen filminizi eleştirmeye başlıyorum. Bence filmdeki sorun Tutarsızlık. Erkek ile kadın mahalle muhabbetinden bahsederken (-her gün eve girerken bana nasıl baktığını görmediğimi mi sanıyorsun?, -Ali Abin vs muhabbetlerinden izleyici bir mahalleli ortamı beklerken, arka planda amerikan mutfak işte modern mobilyalar ile bir rezidans daire ile karşılaşıyor...Bundan dolayı da izlediğin ve dinlediğin şeyler arasında tutarsızlık olmasına neden oluyor. Film bence daha dört duvar tuğla bir evde çekilseydi ve kadın daha mahalle kültürüne yakın daha az entellektüel ya da daha muhafazakar giyim ve görünüşte olsaydı bu kopukluk olmayacaktı. Gene de sonu şaşırttı, Veysi'nin kafası tam olmasa da olmaya çok yakındı. Boyundan akan kan sahnesi de çok iyiydi.
Hocam filmde gözüme çarpan ufak bir hatayı söyleyeyim. Bıçak adama saplandıktan sonra temiz çıkıyor boynundan. Sevgiler.
Bazı diyaloglar çok gereksizdi, sanki filmin zamanı uzasın diye yapılmış gibiydi, konuşmak yerine sussalardı o yerlerde filmin gerilimi daha çok hissedilebilirdi, ayrıca oyuncuların bakışları çok etkili, bu biraz daha yakın planda kullanılabilirdi.
Yeni izledim... Kadin tezgaha dönüp et kesmeye devam etmeliydi. İnsan parçasi oldugu belli olan bir kesik uzuv biraz gözükse daha iyi imis:)
Filmi çok beğendim. Senaryosu güzeldi. O ilk silah dayadığı sahne de korkuttu. :) Film izletti kendini. Oyuncular da iyiydi. Ne olacağını merak ettim. Tek yapabileceğim olumsuz yorum şu ki çekimlerde mi odak problemi yaşanmış yoksa kurguda mı efekt koyulmuş bilmiyorum ama şu blur'lar beni çok rahatsız etti. Oturmayan bi şeyler var. Odak kaymış gibi sürekli. Suratına taşmış bazı yerlerde falan. Bunun dışında gayet güzel olmuş emeğinize sağlık :)
Çok güzel olmuş ellerinize sağlık.
SPOILER ALERT:
Veysi çok şahane kelle olmuş 😂
Acaba kadın kocasını şiddet gördüğü için mi öldürdü yoksa kadın mı şiddet uygulayandı? Tabiki ilk aklıma gelen şiddet gören bir kadının dark side'a geçmesi... Ama her film çoklu okumalara açıktır. İlker hoca metaforik olarak veysi'den intikamını almış oldu mu acaba :) Hakikaten özenle yapılmış bir iş gördüğüme sevindim. Hiç bir plan fazla hiç bir plan eksik değil, en beğendiğim yani bu oldu. Kısa filmler gereksiz uzun olabiliyor bazen. Hele suprizli sonlar için fazladan fazladan gerilim artırılıyor ama bence bu oluşması beklenen duyguyu fazla uyarıyor ve terse düşürüyor. Tam bu mecra'ya uygun hızda bir yapı oluşmuş. Hocam video'da sizi biraz gergin gördüm bence iyi bir iş olmuş ve emeklerinize değmiştir umarım. Eğer ben bir jüri olsaydım 10/7 olurdu puanım.
çok güzeldi hocam
bence güzel film,oyunculuk iyi,seste bi arıza gelmedi kulağıma,kadının yüzünün halini sonda göstermek için biraz fazla kasılmış ,bu daha doğal gizlenebilirdi,tek olumsuz eleştirim,sonuçta hocanın da dediği gibi pratik maksakdıyla yapılmış bir iş daha ne olsun
Film cok iyiydi. bunu uzun metraja donusturun :)
İlker Bey'den 2 tane var ve aynı anda mı konuşuyor yoksa pilot ses ile kaptan sesi üst üste binip ayıp şeyler mi yapıyor bilemedim
adam 5 saniye buzdolabına bakıyor (cok) o sondaki kafayıda ortadan ikiye bölseydiniz keşke
"Olmaz Öyle Saçma Şey" değil de "Yok Abi Öyle Bir Şey" e doğru gidiyor kanalın adı...
Devam
İlker beyin sesinde ciddi bir yankı var
15 dakika alkışladım.
Ayrı kanal mı açsanız?
En son rey mysterio' yu maskesiz gördüğümde bu kadar sevinmiştim
Veysi bey bu filme baş koymuş, helal olsun :)
Bilseydik smokinimizi giyer öyle otururduk bilgisayar başına :)
Film pek güzeldi, başarılarınızın devamını dilerim. Ne yazık ki film çekmekten ve kaliteli filmlerden çok anlamıyorum, isterdim ki daha detaylı bir yorum yapabileyim. Film güzeldi, sonu da beni şaşırttı.
Ahahahahahahahah
Ulan pseudo-science uzmanı da yorum yapmış oha
Vaaay süper adam da buradaymış.
kardeşim en derse o!
Yönetmenler Aramızda
Hocam canon mark 3 e magıc lantter ile raw çektirip canon dan sponsorluk almak 👏👏😂🙃 ve aynı cümlede kullanmak bi tek benim mi ilgimi çekti 😀🤔
Seste ciddi bir yankı var.
Akvaryum Rehberi Yanki degil, sesi olan goruntuyle sadece mikrofonun sesini ust uste koyup salise bazinda bile ayni noktaya denk getirmeniz gerekir Adobe Premier kullananlar da bilir bunu, 1-2 salise 2 layer birbirini tutmazsa(gozle zor gorursunuz yaparken) bu olur. Yankida ikinci ses ayni tonda ve gucte cikmaz, azalir ve dagilir.
sesi temizlerlerken eko almış
Adamın bıcak yediği yerde yan değil de dik saplasaymışsınız daha inandırıcı olurdu sahne. Yandan saplanınca yana düşmesi gerekirdi veya en azından o tarafa esnemeliydi.
Pilot ses ile temiz ses arasında 1 kare fark var. Bu da yankı gibi duyuluyor. Kurgucu hatası. Beni de rahatsız etti. Kolaylıkla düzeltilebilir ama gözden kaçmış belli ki. Her şeye rağmen harika bir iş yapıyorlar.
Akvaryumdan çıkınca geçiyor yankı
İlker bey'in double sesi yeni bir albümün habercisi olabilir mi ?
Ben filmi beğendim. Ancak, filmi beğenmemin sebebi filmi gerçekten başarılı bulduğum için mi, yoksa İlker Canikligil'in çektiğini bildiğim için mi bilmiyorum! Yani anlatmak istediğim şey şu: Bence bir filme karşı olan algımız o filmin kime ait olduğuyla doğrudan ilişkili bir durum (Hadi konuyu biraz dağıtayım). İlk olarak, burada İlker Canikligil gerçekten cesaret göstermiş. Neden? Çünkü çoğu burnu havada yönetmen filmini, özellikle RUclips gibi bir mecrada, yayınlamak istemez. O kadar "ustadır" ki benim gibi sinemadan ortalamanın altına anlayan bir klavye beyefendisi tarafından eleştirilmekten korkar. İlker hoca bunu yapmamış (Yani adam o kadar da egoist değil. Dağılın).
Bu açıdan , İlker hoca "hoca" olduğundan ve bildiğimiz kalıplaşmış şeyleri her zaman eleştirdiğinden kendisine karşı olan beklenti, kimileri için, her zaman İlker hocanın yapacağı şeyin daha üstünde olacaktır. Bu da söz konusu kişilere eleştirmek için bir "neden" verecektir. Yani yapacağı filmler her zaman kötü olacaktır. Ancak, bunun tam tersi bir durum da söz konusu. Yani, benim gibi İlker Canikligil'in fikirlerine önem veren kişilerde de "İlker Canikligil yaptıysa kesin mükemmel yapmıştır" yanılgısı da oluşabilir. Çünkü filmi istemsizce değerlendirirken, Allegretto filmi olarak değil, "İlker Canikligil'in yaptığı Allegretto filmi" olarak değerlendiriyoruz. Bu durum, çoook büyük efsane yönetmenler için de geçerli bir durum bence. Bu düşünceden hareketle, "filmi beğendim ama benim beğenmem filmin güzel olduğunu gösterir mi ya da filmi gerçekten güzel olduğu için mi beğendim bilemiyorum" diyorum (Evet, çok saçmalamış da olabilirim evet).
Ancak buradan hareketle İlker hocaya bir şey sormak istiyorum. M.McLuhan'ın kitle iletişim araçları için söylediği "The medium is the massage" sözü, sinema dünyasında kimi durumlarda "Director is the massage!" olabilir mi? Emeğiniz için bütün ekibe teşekkürler.
Teşekkür ederim :)
sizi izledikçe bu işlerin zorluğunun farkına varıyorum. Cahilliğinin farkına varmak da çok önemli birşey tabii. Birşey için uğraşıp oraya çıkmak, ben de bunu yaptım' demek çok cesaret isteyen birşey. Yalnız benim aklıma hep diyaloglar takılıyor. Konuşma bir yerde oraya gidecek sandım, gitmedi. İnsan anadilinde bir film izlerken en ufak detayları farkediyor. Nedense konuşmalar, Türkçe filmlerde bana hep ama hep yapmacık geliyor. Yapmacık da değil. Bariz çok. Bir makinanın işleyişini görmek gibi. Birşey oturmuyor sanki. BUradan hareketle, bir Iran filmi izleyip 'oooo oyunculuk harika' diyoruz ama, belki de o oyunculuk biraz opak olduğu için bize öyle geliyor. Farsça bilmediğimiz için. Yani sorum şu, acaba kendi dilimizi ekranda görmeye alışkın olmadığımız için mi tuhaf geliyor, yoksa kendi dilimizde henüz oynamaya alışmış olmadığımız için mi tam oynayamıyoruz? Dilin ve algının, oyunculuğun kesiştiği yer çok karmaşık gerçekten.
Cevap vermek istedim haddim olmayarak kusura bakmayın.Bence bahsettiğiniz yapmacıklık,oyuncuların role yaklaşmasıyla ve bu rolü nizami bir şekilde oynamasıyla alakalı.Kendi dilimizi düzgün kullanan bu dilde hikayeler anlatan ana akım medya ya da arthouse filmlerin azlığından kaynaklanıyor.Örneğin house of cards dizisinde kevin spacey de aslında ingilizlere göre düzgün ve kitabi konuşuyor.
tam anlayamadım kusura bakmayın. Örnekten gidersek, izlediğimiz kısa filmde oyuncu Türkçe'yi düzgün kullandığı için ve biz buna alışık olmadığımız için mi tuhaf geliyor diyorsunuz?Yoksa dili toplum olarak iyi kullanmadığımız için (dili düzgün kullanan ana akım ya da sanat filmlerinin azlığı, hikaye anlatmayan bir toplum oluşumuz da buna katkıda bulunuyor)mi oyuncunun konuşması tutuk kalıyor? Kevin spacey House Card's da bir Amerikan başkanını oynuyor, orada yansıttığı şey o duruma gelebilmiş bir insanın konuşmasıyla örtüşüyor bence. İngilizlere göre derken sanırım 'halk'tan bahsediyorsunuz. Tabii onlara göre düzgün konuşması normal (bizde ve ABD''de işler tersine döndü ama neyse). yani düzgün konuşması gerçekçi.
tugce tugran Yani evet.Hikaye ile olan bagimızın azligi en büyük etken.Fakat bir.de oyuncuların aldığı eğitim, yetenekleri yönetmenin oyuncu üzerindeki etkisi bu kısa film ozelinde size yapmacık gelmiş olabilir kevin spacey tabii ki bir başkanı oynuyor ama aksanlı düzgün konusamayan da başkan var hayatta. Sonuçta bu durum aktörün size samimi ve inandırıcı gelip gelmemesiyle alakalı
Seste bi gariplik var, 3.15 civarı artıyor
-televizyonumuzun sesini kısalım hattaki dinleyici!
Herhangi bir nick adı altında yapılan eleştiriyi geçerli saymamak, eleştiriye tahammülsüzlüğün açık bir göstergesidir. Kendi ismini ve cismini ortaya koyup koymamak kişinin kendi bileceği iştir. Bu tercihin korkaklıkla hiçbir alakası olmadığı gibi kişinin kendini daha rahat ve özgür hissetmesine, diğer bütün etkenleri ortadan kaldırarak salt fikir üzerinden tartışabilmesine olanak sağladığı için daha adil ve doğru bir yönelim olduğunu söyleyebilirim. Öbür türlü, yapılan eleştirilere "Sen kimsin?", "Sen ne okudun?", "Ne başardın ki bunları söyleyebiliyosun?" gibi tartışılan konu dışında kalan mantıksal safsatalara kayan tartışmalar yaşanacağını kestirmek zor değil. Bu nedenle egoları bir kenara bırakıp, doğru ve haklı eleştirileri ciddiye almak, hatta böyle eleştirileri yapanlardan mutluluk duymak, kişinin yaptığı işte gelişebilmesi için son derece gereklidir.
Deniz Çakmak Hoca sadece diyorki kimliği belirli olan belirsiz olan eşit değil tahammülsüzlükle alakası yok
İlker hocam öncelikle sizi ve kanalınızı beğenerek takip ediyorum. Diyarbakır da sadece 5 alışveriş merkezinde toplamda 35 sinema salonu mevcuttur ve Diyarbakır Türkiye^nin nüfus olarak en yoğun 7 şehrinden biri ve sanılanın aksine sinemaya ve sanata yoğun ilgilidirler. Ayrıca sinemalarda şu kontrast meselesini dile getirdiğiniz için teşekkür ederim zira hafta da en az iki kere sinemaya giden biri olarak her gidişimde sinema müdürleri ile kavga ederim ama yine de şu ana kadar hiçbir sonuç alamadım. Teşekkürler, saygılar.
kesinlikle katılıyorum . öyle ki tiyatroya bilet bulmak bile inanılmaz zor burada. söylemlerim memleketçilik olarak algılanmasın . En batıdan en doğuya birçok yerde bulundum gerçekten sanata ilginin çok yüksek olduğu bir şehir Diyarbakır.
@@hevalcesur5384 Memleketimize olan bu önyargıyı yıkmak gerçekten çok zor. Ayrıca bu kanalı takip eden bi hemşerimi görmek beni mutlu etti. Desteğiniz için teşekkürler
@@mahirboru315 aslında meselenin memleketçiliğe dayandırılmasını istemem. İnsanın seçemediği özelliklerinden dolayı övülmesi ya da gömülmesi ( ki bu sadece mecazen degil ) çok canımı sıkıyor . Ben gerçekten objektif olmaya çalışarak bunu söyledim. Bende memnun oldum bu arada teşekkür ederim 🙃
@@hevalcesur5384 Dediğinize kesinlikle katılıyorum. Fakat ne yazık ki doğduğum ve büyüdüğüm bu mükemmel şehrin hep övülmesi gerekirken (özellikle tarihi açıdan) absürt bir şekilde olumsuz tarafları ile değerlendiriliyor hep. Ayrıca gıyaben de olsa tanıştığımıza bende memnun oldum 😊
@@mahirboru315 biliyorsun bu durumdan muzdarip çok insan ve çok şehir var . İşleyişe etki etmek için güçlü olmak lazım güce sahip insanların keyfi yönetim şekline tabii tutulmuş bizlerin yaptıkları devede kulak bile olmuyor çoğu zman... ona rağmen mutlu umutlu günler görmemiz dileğiyle 🌸
Süperdi. Sinema-Televizyon öğrencisi oğlumu çağırdım birlikte seyrettik. Ona iyi bir örnek oldu. Bense bir tek şey söyleyeceğim. Bekir'in buzdolabını açtığı sahne bir tık daha uzun ve biraz daha şok! bir oyunla daha iyi olurdu sanki... Selamlar
Bence de, Bekir Carte D'or kutusunda barbunya bulmuş kadar şaşırıyor.
bir an iş pornoya dönecek zannetmedim değil
Bir oyuncu olarak film seyretmenin en tatsız tarafı galiba elde olmadan oyunculuğa gereğinden fazla odaklanmak oluyor. Tabii diğer kısımlar hakkında yorum yapacak yeterliliğe sahip hissetmemek de bu konuda etkili oluyor olabilir :)
İki oyuncunun performansları arasında o kadar fark var ki, başka filmlerde oynuyor gibiler.
Londra’ya yolunuz düşerse görüşmek isterim. Keyifle takip ediyorum. Sevgiler
buzluk kapısını açtığında kesik bir baş gören insanın yüzünde daha bir şoke hali, daha bir dehşet emaresi olur gibi geliyor bana.
'Şimdi ışığı kapatın' dediğinde, gerçekten ışığı kapatanlar?