''Bütün mutlu aileler birbirine benzer ama her mutsuz ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır'' diye açılır.Mutsuz bir evliliği olan Tolstoy'un eşinin ''Kadınları bu kadar iyi yazdığın kadar birazcıkta tanısaydın çok daha iyi bir evliliğimiz olabilirdi'' demiştir.Bir aldatma öyküsünün çok ötesindedir.Kadın ruhunun bir erkeğin kaleminden anlatısı,kurgusu inanılmazdır.
Bahsetmediniz ama Tolstoy'un bence kendini anlattığı karakter Levin. Bence son bölümü de onun üzerinden dünya görüşünü anlatmak için koyuyor. Levin karakteri beni çok etkilemişti.
11:08 Bir düzeltme yapayım. Anna Karenina romanının başka kahramanı Anna Karenina değildir. Aynı Game of Thrones'taki gibi (daha doğrusu bir çok yeni romanın esin kaynağı olarak) birden fazla baş kahraman vardır ve her bölümde romanı sadece o kahramanın gözünden okuruz, baş kahramanlar aynı bölümde karşılaşsalar bile. Dolayısıyla Anna Karenina öldükten sonra dahi romanın devam ediyor olması hiç sırıtmaz çünkü Anna Karenina'nın hikayesi kitaptaki tek hikaye değildir. Hatta ben Levin'in hikayesini Anna Karenina'nın hikayesinden daha fazla sevmiştim çünkü lisede okumuştum ve Levin'den çıkarabileceğim dersler vardı. Anna Karenina'dan ve Rus sosyetesinden çıkarabileceğim pek bir şey yoktu.
Katılıyorum sana dostum ve ek olarak da şunu belirteyim ; Levin aslında Tolstoy'un kendisidir. Tolstoy yaşarken gerçekleştirmeye cesaret edemediği eylem ve söylemlerini yani gizli benliğini Levin üzerinden anlatmıştır..
Konu hazır Tolstoy-Dostoyevski seçimine kapı aralamışken Gündüz Vassaf'ın şöyle bir demeci vardı bu konuyla alakalı ; "Dostoyevski, psikolojik romancılığın başlangıcı, Tolstoy da efsanenin, Homeros'un devamı sayılır. Fakat bunlar bence yapay kategoriler. Ben ikisinde de insanı dolu dolu yaşıyorum. Tolstoy'da, Dostoyevsky'e göre daha çok tarihi panaroma, Dostoyevsky'de içimdeki çelişkili duygular var. Tolstoy'da tarihin beni, benim de tarihi yarattığımı, Dostoyevsky'de, ben diye bildiğim benin, beni her zaman şaşırtabileceğini yaşıyorum. İki kitabım var; ‘Cehenneme Övgü' ve ‘Cennetin Dibi'. Bu kitapların adlarından yola çıkarsam, Dostoyevski ile ‘Cehenneme Övgü'yü yaşıyorum. Tolstoy'la da ‘Cennetin Dibi'ni. Tolstoy benim için sonsuz, derin bir okyanus, Dostoyevski gürül gürül akan bir şelale… Tolstoy'la aşkın bütünlüğünü sorguluyorsunuz, Dostoyevski hayatınızın ilk sevişmesi… Klasik bir soru vardır ya, "Issız adaya gitsen, hangi kitabı götürürsün?" diye. Issız adaya gitsem yanımda mutlaka Tolstoy'u götürürüm. Ama evde tek başımayken gece yarısı kitabım da Dostoyevski olur. Benim için şaşrtıcı olan bu denli özgür iki insanın, dinle git gelli cebelleşmelerinde özgürleşememeleri. Ama belki Rus olmak biraz da bununla ilgili."
Bahar hanımı dinledikçe taa en başa dönüp kadını ve erkeği yeniden tanıyasım geldi. Böyle insanlar etrafımızda olsa dünyaya çok daha farklı bakıyor olurduk.
Kitapları çok iyi özetliyorsunuz, hakikaten insan belli bir süreden sonra o okuduğu kitapları okutuyor. Farklı bir perspektiften okduğunuz kitabın özetinin anlatılması hem okuduğunuz anladığınız şeyleri tekrar kafanızda canlandırıyor, hem de farklı bir bakış açısı ile bakış ile daha fazlasına sahip oluyorsunuz. Bence çok güzel bir içerik.
Anna Karenina bir aşk romanı olarak nitelendirilemeyecek kadar çok boyutludur. Anlatılan bir aldatma hikayesi değil bütün yönleriyle hayatın ta kendisidir.
Konu daha çok aşka çekilse bile kitapta Anna Karenina'dan daha fazla ön planda olan Levin karakteri de konuşulmalıydı bence (ki bu karakter Tolstoy'dan izler taşır) Bahar hanımın yorumları sıradan bir okuyucu yorumu değil bunu elbette kabul ediyorum. Ama bu kadar uzun bir romanın daha kapsamlı bir incelemesi olsa daha iyi olurdu. Örneğin Annna Karenina karakteri Puşkinin kızı Maria Gartungdan ilhamlanmış. Tolstoy'un Annanı öldürmekle ilgili tereddütü tanıdığı bir kadının intiharı üzerine son bulmuş. Üstelik Tolstoy gibi bir ahlakçının Anna'yla ilgili yarımağız bir anlatım yoluna gittiği görülüyor. Kesin konuşmuyor. Okuyucu yazarın karaktere kah acıdığını kah yargıladığını hissediyor. Levin'in tanık olduğu doğum, ölüm ve Tanrıya inanış bölümleri romanın manevi boyutunun zirveye ulaşdığı bölümler. Lütfen anlaşılmama kaygısı olmadan uzun yorumlar yapın. İlker hoca ESG'yle olan videolarda halktan yorumlar yapabiliyor ve ya sorabiliyor ama edebiyatla ilgili dialoglarda çok tıkanıyor. Bahar hanımın yorumlarını baltalamaktansa (bu kontras değil hoca kitabı okumadan hakkında konuşuyor) videodan önce biraz araştırma yapmalı.
İlker Canikligil'in en sevdiğim yanı karşısındakine toplum bakışıyla, iç sesinin tonuna kadar benzer, tepki vermesi.( 8:58'teki gibi) :) Toplumu okuyabilen ve aynı zamanda inceden eleştirirken güldüren İlker Canikligil seviliyorsun :)
13. dakikada sözü edilen çevirilerle ilgili ulus baker'in çok güzel değinileri vardı doxa'da. yayınevlerinden ziyade isimleri konuşursak iletişim yayınlarının iki dönemi var diyebiliriz. bir dönem ergin altay çevirilerinin olduğu, ki burada adı geçen çeviriler de onlar sanırım.
Çok güzel bir bölümdü. Teşekkürler Bahar Feyzan ve İlker Canikligil. Bahar Feyzan hanımefendinin anlatışı harika; kültür düzeyi ne kadar yüksek, takdir ettim :) Saygılar.
8. bölümü şöyle yorumlamıştım: Bu dünyada kişiliğimizi koruyabilmek ya da haz uğruna hayatımızı güçleştirdiğimiz her şey aslında makro ölçekte ne kadar basit, önemsiz. Kalabalık kadrodaki Anna'nın yeri, koca dünyadaki yerimiz. Tolstoy'un edebiyat anlayışını düşününce 8. bölüm kendimizden daha büyük bir idealin, inancın parçası olma tavsiyesi olarak yorumlanabilir.
Tolstoy'un o bölümü neden yazdığını bilmiyorum ancak 1980lerde basılmış bir kitap okudum. Kitabın başlığı kitabın 1960'lı yılları anlattığını söylüyordu. Fakat ilerledikçe gördüm ki bazı sayfalarda o günlerden (80lerin siyasi ortamından) bahsetmiş. Yani söylemek istediklerinin o başlık altında kamufle etmiş. Tolstoy da herhalde başına bir şey gelmesinden korktuğundan "aşk romanı" içine yedirmiş olabilir.
Giyiminiz çok güzel. Anna Karanina yorumuna uygun. Tolstoyun mühim roman ve hikayelerini ve Dostoyevskinin neredeyse hepsini okudum. Lakin sizin yorumunuz bir başka. Sağ olun .
Hocam bence sekizinci bölümü yazmasının nedeni hikayenin baş karakteri dahi o ölse bile hayat devam ediyor demek istemesi ve eğer ahlaksız kadınsa bunun poliktika gibi diğer faktörleri aslında hiç etkilememesi ve kadın hiç varolmamis gibi devam etmesini anlatması
Benim de aklıma ilk bu geldi. Bi nevi kendini trollüyor aslında. Yani ''Bunlar bunlar oldu yaşandı ama her neyse biz işimize bakalım.'' gibi. Ama okumadım belki öyle değildir.
Anna Karenina karakterini tanımlarken oğlu Seryosa'dan bahsetmemek eksik olmuş çünkü aşkı tatmadan önce Anna'nın anne kimliği vardı sadece. Kitabın adı evet Anna Karenina ama bu kitap eş zamanlı olarak ilerleyen ve iyi aşkın temsilini yaşayan Levin'in de hikayesi. O yüzden Anna Karenina öldükten sonra Levin'in sorgulamalarının sonuçlanması ve herşeyi çözmesiyle bitiyor kitap.
Kitabın ismine rağmen baş karakterin Anna değil Konstantin Dimitriç olduğunu anlamak güç değil. Bu sebeple Anna’nın ölümüne rağmen hikaye devam ediyor. Yordam Kitap’tan çıkan Hasan Ali Ediz çevirisindeki dipnotlardan okuduğum kadarıyla kitaptaki otobiyografik öğeler çok fazla ve Levin karakteri Tolstoy’un bir yansıması. Bundan dolayı sekizinci bölümün yazılma sebeplerinden birinin Tolstoy’un kendi yaşamındaki inancı bulma serüveni olduğunu düşünüyorum.
"8. Bölüm" olarak nitelenen kısmı okuduğumda şunu düşündüm: Aslında sadece 1. ve 8. bölümleri yazmak istemiş. Abi-yenge ve koca üzerinden aristokrasi, siyaset vs. ama oradaki fikirleri kim niye okusun diye böyle sürükleyici bir öyküye yedirmiş. Anna Karenina'lar gelir geçer, bunalır, aşık olur, ölür vs. ama hayat onlar hiç olmamışcasına devam eder. Biz işin magaziniyle ilgilenirken perde arkasında ne yasalar geçmektedir.
Merhaba, Çok güzel bir paylaşım büyük keyifle izledim fakat bence Anna Karenina romanında gözden kaçan kısım Levin karakteri ve yazarın o karakter üzerinden anlattığı varoluşsal problemleri olmuş. Bence bütün okuma bunun üzerine kurgulanabilir ve sekizinci bölüm de aslında o dairenin kapatılmasından ibaret. Levin, inanç ve inançsızlık arasında bir sarkaç gibidir ve temelde Tanrı'nın varlığı ve doğasıyla ilgili bir karmaşa içindedir. Romanın sonunda karısı ve oğlu için endişelenirken istemsizce dua eder ve der ki evet sormaya, şüphelenmeye devam edeceğim ama ne zaman korksam Tanrı'ya döneceğim.
Tolstoy'un romanlarındaki ek veya sona saklanan bölümler eklemesi, yan karakterlerin hikayelerini bitirme alışkanlığından ileri geliyor. Kazaklar ve Hacı Murat romanlarında da bu görülüyor. Başladığı hikâyelere ve sohbete (Hacı Murat'ta deve dikeniyle bir şey tarif eder onunla ilgili detaylara girer.) es verip konuya girer ve sonra baştaki hikâyeye devam edip onu mutlaka bitirir. Bir de unutulan bir şey var. Ülkeden ülkeye fark etse telif meselesi sayfaya bakan bir şey. Türkiye'de de mantık odur. Sayfa başına para alınırmış. Tartıyla tartılan kitap biliyorum. O nedenle bir devirde basılan romanlar hacmen epey büyüktü.
Bu kadının kitap anlatmasına bayılıyorum. Flutv'nin en başarılı programı bu olabilir. Ayrıca, kadınlarin anlatıcı olduğu programlar görmek istiyoruz daha da. İfadaki wikibedia'da çok güzel bi programdı.
Anna Karanina,çağımızın Avrupa edebiyatindaki benzerlerinden hiçbirinin kendisiyle boy olcusemeyecegi kadar kadar kusursuz mukemmel ve ölümsüz bir sanat eseridir Dostoyevski
16:07 Zaten İkinci Dünya Savaşı sonrası bireyi öne alan akıma kadar dünyanın ekseni belirgin şekilde daha tutucu taraftaymış sanki. Tahmin etmeyeceğim otobiyografilerde (CG Jung mesela) bunu hep hissediyorum.
"Adını çok sevdiğim bir romanla birlikteyiz" deyip "Kareeyna" diye nameli söyleyince ben de sonunda okuduğunuz bir roman zannetmiştim yine ters köşe oldu. :)) (Hocam hakikaten ne okuyorsunuz?)
Dostoyevski'nin "Anna Karenina'nın yazarı gibi insanlar, toplumun öğretmenleridir; biz ise sadece onların öğrencileriyiz." diye bir sözü, Tolstoy'un Dostoyevski'nin ismini hatırlamadığım romanını okuyup Puşkin den bile iyi dediği doğruysa ki görünen öyle. En iyi romancılar yine bizimkiler bakın Muallim Naci'ye ne Ahmet Mithat dan gördüğü baskı ne Recaizede'nin politik gücü geri durmasına mani olamamış vermiş Demdeme'yi :)) Not: Bir daha ki program Dante'yi konu alabilirseniz güzel olur. :)
Okuduğumuz kitapların filmleri hayal kırıklığı olur hep. Okuyucunun hayal dünyasındaki kurgu daha zengin ve sınırsız. Çok iyi yapımlar olmasına rağmen Anna K. ve Sefiller de okuyucu olarak benim için tam bir hayalkırıklığıdır. Filmini izlemektense klasikleri tekrar okuyorum ve bunu herkese öneriyorum. Bu muhteşem eserleri okumayanlar için farketmez. Onların önüne menüde ne varsa koyun zıkkımlansınlar.
Mükemmel bir seriydi, hak ettiği değeri görmedi. Tekrar tekrar izliyorum, keşke yeni bölümleri gelse.
+
+
''Bütün mutlu aileler birbirine benzer ama her mutsuz ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır'' diye açılır.Mutsuz bir evliliği olan Tolstoy'un eşinin ''Kadınları bu kadar iyi yazdığın kadar birazcıkta tanısaydın çok daha iyi bir evliliğimiz olabilirdi'' demiştir.Bir aldatma öyküsünün çok ötesindedir.Kadın ruhunun bir erkeğin kaleminden anlatısı,kurgusu inanılmazdır.
Harika yorum, bravo 8)
Tanımadan mı yazmış yani?
BAHAR HANIM SÜREKLİ KENDİNİ BİLĞİ YÖNÜNDEN GELİŞTİREN KÜLTÜRLÜ MÜKEMMEL BİR İNSAN.......BU TÜR İNSANLARA HAYRANIM...
Yeni bölümler neden gelmiyor Arşimetin kızı uyannn :(
Bahsetmediniz ama Tolstoy'un bence kendini anlattığı karakter Levin. Bence son bölümü de onun üzerinden dünya görüşünü anlatmak için koyuyor. Levin karakteri beni çok etkilemişti.
Bahar Hanım romanın geçtiği döneme uygun giyinmiş, sanki Anna Karenina arz-ı endam etmiş romanı anlatıyor gibi.
11:08 Bir düzeltme yapayım. Anna Karenina romanının başka kahramanı Anna Karenina değildir. Aynı Game of Thrones'taki gibi (daha doğrusu bir çok yeni romanın esin kaynağı olarak) birden fazla baş kahraman vardır ve her bölümde romanı sadece o kahramanın gözünden okuruz, baş kahramanlar aynı bölümde karşılaşsalar bile. Dolayısıyla Anna Karenina öldükten sonra dahi romanın devam ediyor olması hiç sırıtmaz çünkü Anna Karenina'nın hikayesi kitaptaki tek hikaye değildir. Hatta ben Levin'in hikayesini Anna Karenina'nın hikayesinden daha fazla sevmiştim çünkü lisede okumuştum ve Levin'den çıkarabileceğim dersler vardı. Anna Karenina'dan ve Rus sosyetesinden çıkarabileceğim pek bir şey yoktu.
Katılıyorum sana dostum ve ek olarak da şunu belirteyim ; Levin aslında Tolstoy'un kendisidir. Tolstoy yaşarken gerçekleştirmeye cesaret edemediği eylem ve söylemlerini yani gizli benliğini Levin üzerinden anlatmıştır..
Katılıyorum. Levin de büyük ölçüde Tolstoy'un kendinden yola çıkarak oluşturduğu bir karakterdir. Her romanında bu tarz karakterleri vardır zaten.
Konu hazır Tolstoy-Dostoyevski seçimine kapı aralamışken Gündüz Vassaf'ın şöyle bir demeci vardı bu konuyla alakalı ;
"Dostoyevski, psikolojik romancılığın başlangıcı, Tolstoy da efsanenin, Homeros'un devamı sayılır. Fakat bunlar bence yapay kategoriler. Ben ikisinde de insanı dolu dolu yaşıyorum.
Tolstoy'da, Dostoyevsky'e göre daha çok tarihi panaroma, Dostoyevsky'de içimdeki çelişkili duygular var. Tolstoy'da tarihin beni, benim de tarihi yarattığımı, Dostoyevsky'de, ben diye bildiğim benin, beni her zaman şaşırtabileceğini yaşıyorum.
İki kitabım var; ‘Cehenneme Övgü' ve ‘Cennetin Dibi'. Bu kitapların adlarından yola çıkarsam, Dostoyevski ile ‘Cehenneme Övgü'yü yaşıyorum. Tolstoy'la da ‘Cennetin Dibi'ni. Tolstoy benim için sonsuz, derin bir okyanus, Dostoyevski gürül gürül akan bir şelale… Tolstoy'la aşkın bütünlüğünü sorguluyorsunuz, Dostoyevski hayatınızın ilk sevişmesi…
Klasik bir soru vardır ya, "Issız adaya gitsen, hangi kitabı götürürsün?" diye. Issız adaya gitsem yanımda mutlaka Tolstoy'u götürürüm. Ama evde tek başımayken gece yarısı kitabım da Dostoyevski olur.
Benim için şaşrtıcı olan bu denli özgür iki insanın, dinle git gelli cebelleşmelerinde özgürleşememeleri. Ama belki Rus olmak biraz da bununla ilgili."
Bahar hanımı dinledikçe taa en başa dönüp kadını ve erkeği yeniden tanıyasım geldi. Böyle insanlar etrafımızda olsa dünyaya çok daha farklı bakıyor olurduk.
"Her zamanki gibi okumadim"
i. Canikligil
Okumamasi onemli degil, gururla soylemesi ayip.
Kitapları çok iyi özetliyorsunuz, hakikaten insan belli bir süreden sonra o okuduğu kitapları okutuyor. Farklı bir perspektiften okduğunuz kitabın özetinin anlatılması hem okuduğunuz anladığınız şeyleri tekrar kafanızda canlandırıyor, hem de farklı bir bakış açısı ile bakış ile daha fazlasına sahip oluyorsunuz. Bence çok güzel bir içerik.
En cok ozledigim program ara ara tekrar izliyorum. Burdan flu tv yoneticilerine sesleniyorum. Su seriyi devam ettirin.
Anna Karenina bir aşk romanı olarak nitelendirilemeyecek kadar çok boyutludur. Anlatılan bir aldatma hikayesi değil bütün yönleriyle hayatın ta kendisidir.
Konu daha çok aşka çekilse bile kitapta Anna Karenina'dan daha fazla ön planda olan Levin karakteri de konuşulmalıydı bence (ki bu karakter Tolstoy'dan izler taşır) Bahar hanımın yorumları sıradan bir okuyucu yorumu değil bunu elbette kabul ediyorum. Ama bu kadar uzun bir romanın daha kapsamlı bir incelemesi olsa daha iyi olurdu. Örneğin Annna Karenina karakteri Puşkinin kızı Maria Gartungdan ilhamlanmış. Tolstoy'un Annanı öldürmekle ilgili tereddütü tanıdığı bir kadının intiharı üzerine son bulmuş. Üstelik Tolstoy gibi bir ahlakçının Anna'yla ilgili yarımağız bir anlatım yoluna gittiği görülüyor. Kesin konuşmuyor. Okuyucu yazarın karaktere kah acıdığını kah yargıladığını hissediyor. Levin'in tanık olduğu doğum, ölüm ve Tanrıya inanış bölümleri romanın manevi boyutunun zirveye ulaşdığı bölümler. Lütfen anlaşılmama kaygısı olmadan uzun yorumlar yapın. İlker hoca ESG'yle olan videolarda halktan yorumlar yapabiliyor ve ya sorabiliyor ama edebiyatla ilgili dialoglarda çok tıkanıyor. Bahar hanımın yorumlarını baltalamaktansa (bu kontras değil hoca kitabı okumadan hakkında konuşuyor) videodan önce biraz araştırma yapmalı.
Devamı gelsin, Bahar Feyzan'la daha çok video istiyorum.
Bahar Hanım ile canlı yayın istiyoruz.
İlker Canikligil'in en sevdiğim yanı karşısındakine toplum bakışıyla, iç sesinin tonuna kadar benzer, tepki vermesi.( 8:58'teki gibi) :) Toplumu okuyabilen ve aynı zamanda inceden eleştirirken güldüren İlker Canikligil seviliyorsun :)
13. dakikada sözü edilen çevirilerle ilgili ulus baker'in çok güzel değinileri vardı doxa'da. yayınevlerinden ziyade isimleri konuşursak iletişim yayınlarının iki dönemi var diyebiliriz. bir dönem ergin altay çevirilerinin olduğu, ki burada adı geçen çeviriler de onlar sanırım.
Çok güzel bir bölümdü. Teşekkürler Bahar Feyzan ve İlker Canikligil. Bahar Feyzan hanımefendinin anlatışı harika; kültür düzeyi ne kadar yüksek, takdir ettim :) Saygılar.
5:55 Bahar Feyzan'ın kendi kendini koparmasını izlemek çok eğlenceli :)
8. bölümü şöyle yorumlamıştım:
Bu dünyada kişiliğimizi koruyabilmek ya da haz uğruna hayatımızı güçleştirdiğimiz her şey aslında makro ölçekte ne kadar basit, önemsiz. Kalabalık kadrodaki Anna'nın yeri, koca dünyadaki yerimiz. Tolstoy'un edebiyat anlayışını düşününce 8. bölüm kendimizden daha büyük bir idealin, inancın parçası olma tavsiyesi olarak yorumlanabilir.
İncelemeden ziyade kitabın özeti gibi olmuş
Toprak ana kitabı hakkında da konuşur musunuz?
Tolstoy'un o bölümü neden yazdığını bilmiyorum ancak 1980lerde basılmış bir kitap okudum. Kitabın başlığı kitabın 1960'lı yılları anlattığını söylüyordu. Fakat ilerledikçe gördüm ki bazı sayfalarda o günlerden (80lerin siyasi ortamından) bahsetmiş. Yani söylemek istediklerinin o başlık altında kamufle etmiş. Tolstoy da herhalde başına bir şey gelmesinden korktuğundan "aşk romanı" içine yedirmiş olabilir.
Çok iyi bir video, ancak ayrıntılı kitap özetine gerek yoktu sanki. Daha çok kitap eleştirisi değerlendirmesi iyi olabilirdi.
Atlas Silkindi , Hayatın Kaynağı ve ya Rüzgarın Gölgesi kitaplarını da konu alabilirsiniz.
kemal sunal Aynrand incelemesi geliyor demişlerdi👌🏻
Saatleri ayarlama enstitüsü değerlendirmesi bekliyoruz
Abi sırf şu giriş müziği bile iyi hissetmemi sağlıyor. Teşekkürler.
O zaman bunu daha çok beğenirsin: Daft Punk - Give Life Back to Music ruclips.net/video/IluRBvnYMoY/видео.html
"Hiç kimse durumundan hoşnut değil, ama herkes aklından hoşnut."
lütfen bahar hanım yeniden gelsin :(
o kadar keyifli ki izlemek🎈
Puslu Kıtalar Atlası gelse şahane olur 👍🏻
Giyiminiz çok güzel. Anna Karanina yorumuna uygun.
Tolstoyun mühim roman ve hikayelerini ve Dostoyevskinin neredeyse hepsini okudum. Lakin sizin yorumunuz bir başka. Sağ olun .
Hocam bence sekizinci bölümü yazmasının nedeni hikayenin baş karakteri dahi o ölse bile hayat devam ediyor demek istemesi ve eğer ahlaksız kadınsa bunun poliktika gibi diğer faktörleri aslında hiç etkilememesi ve kadın hiç varolmamis gibi devam etmesini anlatması
Benim de aklıma ilk bu geldi. Bi nevi kendini trollüyor aslında. Yani ''Bunlar bunlar oldu yaşandı ama her neyse biz işimize bakalım.'' gibi. Ama okumadım belki öyle değildir.
Oblomov olduğu için oblomovu okuyamayan arkadaşlar için oblomovu da detaylı anlatsaniz çok güzel olur bahar hanım, saygılar..
Yazarlar bu gün yaşasaydı ne yaparlardı yorumlarınıza bayılıyorum
Kitabı okusam bu kadar bilgi ve bakış açısı kazanamazdım.. Teşekkürler Arşimet'in Kızı :)
Merhaba,
Peki işbankası yayınlarından mı? İletişim yayınlarından mı tavsiye edersiniz? Bu video özelinde bunu anlayamadım
Bir bölüm de öykü konuşsanız ne kadar güzel olur 😍 harik bir video yine, bayılıyorum bu seriye ❤️
Anna Karenina karakterini tanımlarken oğlu Seryosa'dan bahsetmemek eksik olmuş çünkü aşkı tatmadan önce Anna'nın anne kimliği vardı sadece. Kitabın adı evet Anna Karenina ama bu kitap eş zamanlı olarak ilerleyen ve iyi aşkın temsilini yaşayan Levin'in de hikayesi. O yüzden Anna Karenina öldükten sonra Levin'in sorgulamalarının sonuçlanması ve herşeyi çözmesiyle bitiyor kitap.
Yine harika bir bölüm olmuş. Böyle içerikler ürettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Çok seviyorum sizi!
Orhan Pamuk - Beyaz Kale üzerine bir video ne hoş olurdu. İhsan Oktay Anar - Puslu Kıtalar Atlası da olabilir.
Cahilliğimi bu kadar güzel yüzüme değdiren program.Severek izliyorum
Kitabın ismine rağmen baş karakterin Anna değil Konstantin Dimitriç olduğunu anlamak güç değil. Bu sebeple Anna’nın ölümüne rağmen hikaye devam ediyor. Yordam Kitap’tan çıkan Hasan Ali Ediz çevirisindeki dipnotlardan okuduğum kadarıyla kitaptaki otobiyografik öğeler çok fazla ve Levin karakteri Tolstoy’un bir yansıması. Bundan dolayı sekizinci bölümün yazılma sebeplerinden birinin Tolstoy’un kendi yaşamındaki inancı bulma serüveni olduğunu düşünüyorum.
Yine nefis bir bölüm olmuş
Video 18 dakika ama 5 dakkada bitti 👏👏👏☺️
"8. Bölüm" olarak nitelenen kısmı okuduğumda şunu düşündüm: Aslında sadece 1. ve 8. bölümleri yazmak istemiş. Abi-yenge ve koca üzerinden aristokrasi, siyaset vs. ama oradaki fikirleri kim niye okusun diye böyle sürükleyici bir öyküye yedirmiş. Anna Karenina'lar gelir geçer, bunalır, aşık olur, ölür vs. ama hayat onlar hiç olmamışcasına devam eder. Biz işin magaziniyle ilgilenirken perde arkasında ne yasalar geçmektedir.
Hocam şu çeviri işini bir sonuca bağlasaydınız keşke, şimdi hangi yayın evi -nispeten- daha iyi çeviri yapıyor? İşbankası mı İletişim Yayınları mı? :)
İş bankası
@@aycaelifdas9638 8 ay sonra gelen cevap :) teşekkürler
güzel bir özet olmuş.
gene güzel bir bölüm izledik. teşekkürler :)
Monte Kristo Kontu için de böyle bir video istiyoruzz
Kitabı biliyorum ama kadın (Bahar) öyle bir anlattı ki sanki bambaşka bir romandan bahsetti. Çok hoşuma gitti anlatış tarzı 8)
Merhaba,
Çok güzel bir paylaşım büyük keyifle izledim fakat bence Anna Karenina romanında gözden kaçan kısım Levin karakteri ve yazarın o karakter üzerinden anlattığı varoluşsal problemleri olmuş. Bence bütün okuma bunun üzerine kurgulanabilir ve sekizinci bölüm de aslında o dairenin kapatılmasından ibaret. Levin, inanç ve inançsızlık arasında bir sarkaç gibidir ve temelde Tanrı'nın varlığı ve doğasıyla ilgili bir karmaşa içindedir. Romanın sonunda karısı ve oğlu için endişelenirken istemsizce dua eder ve der ki evet sormaya, şüphelenmeye devam edeceğim ama ne zaman korksam Tanrı'ya döneceğim.
@@baharfeyzan Tekrar merhaba ne açıdan ıskaladığını düşünüyorsunuz?
Bu kadındaki çekicilik kitapların çekiciliğinden daha güçlü. Olmak istediğim ben.
Sylvia plath - Sirca fanus'u da isleyebilir misiniz ?
Thanks so much🥺
Müezzinin Cinayet Listesi isimli yeni çıkan bir kitap var incelemenizi tavsiye ediyorum
bahar hanım.... soytarı isimli romanı okudunuz mu? elpis yayınlarından çıktı?
"Arşimetin kızı"serisinin devamı gelsinn:/
eyyy... siyah elbise çok otantik durmuş.. estetik..
Sonunda Bahar abla da gelmiş. Oh. 😀
Harika... çok teşekkürler:)
Bu serinin devamını ve olmaz öyle saçma tıp serisinin devamını da bekliyoruz
Çok akıcı konuşuyor 🌻
BU SERİDE İZLEDİĞİM İKİNCİ VİDEO, BİTMİŞ SANIRIM.. KEŞKE BİTMESEYMİŞ, BAHAR HANIMI ÇOK SEVDİM ÇÜNKÜÜ
yine çok güzel bir bölümdü, çeviri meselesini kapatalım artık =)
Bu kadına bayılıyorum 💙
Bence Tolstoy 8. Bölümü, her şeye rağmen hayat devam etti. Karanina nın gidişi sadece onu etkiledi. Demek için yazmıştır.
Lütfen bir sonraki video Virginia Woolf kitapları hakkında olsun feminizme yönelim
Bahar hanım, Anna'yla başlamışken Lady Chatterley'in Aşığı bölümü de gelecek mi?
Bahar Hanım Lütfen Stefan Zweig
Her videoda yaza yaza önerilen kelimelerde çıkıyor artık.
Lütfen Stefan Zweig Lütfen
Kemal Tahir bari olsun yaa :)
Gonçarov özelinde oblomov isteriz! Sadece 3 eser bırakmış olmasına rağmen çok konuşulası bir profildir
Tolstoy'un romanlarındaki ek veya sona saklanan bölümler eklemesi, yan karakterlerin hikayelerini bitirme alışkanlığından ileri geliyor. Kazaklar ve Hacı Murat romanlarında da bu görülüyor. Başladığı hikâyelere ve sohbete (Hacı Murat'ta deve dikeniyle bir şey tarif eder onunla ilgili detaylara girer.) es verip konuya girer ve sonra baştaki hikâyeye devam edip onu mutlaka bitirir. Bir de unutulan bir şey var. Ülkeden ülkeye fark etse telif meselesi sayfaya bakan bir şey. Türkiye'de de mantık odur. Sayfa başına para alınırmış. Tartıyla tartılan kitap biliyorum. O nedenle bir devirde basılan romanlar hacmen epey büyüktü.
Umarım bir gün Orhan Veli konuşursunuz
Bir kere daha çok başarılı video
Bu seriyi çok seviyorum
bahar hanım.. hayatım boyunca aradığım , hayalini kurduğum ne var ise, sizde var...büyük aşık oldum size..acayip
Peki onun aradığı şeyler sende var mı ?
@@ekin4691 bilmiyom
@@barskapcak4049 takılıyorum ya ciddi cevap vermene gerek yok 😄
@@ekin4691 asıl ben takılıyorum azizim, tabiki aradığı herşey bende var..ben meryemin yanağında ki tüyüm, beni Bahar'ın bir nefesi uçurur...
Stefan Zweig'den Ay ışığı kitabını ele alıp yorumlar mısınız?
Bu kadının kitap anlatmasına bayılıyorum. Flutv'nin en başarılı programı bu olabilir. Ayrıca, kadınlarin anlatıcı olduğu programlar görmek istiyoruz daha da. İfadaki wikibedia'da çok güzel bi programdı.
bu serinin kesilen kısımlarını daha çok merak ediyorum
Anna Karanina,çağımızın Avrupa edebiyatindaki benzerlerinden hiçbirinin kendisiyle boy olcusemeyecegi kadar kadar kusursuz mukemmel ve ölümsüz bir sanat eseridir
Dostoyevski
16:07 Zaten İkinci Dünya Savaşı sonrası bireyi öne alan akıma kadar dünyanın ekseni belirgin şekilde daha tutucu taraftaymış sanki. Tahmin etmeyeceğim otobiyografilerde (CG Jung mesela) bunu hep hissediyorum.
Şu ana kadar okuduğum en muhteşem roman. Ergin Altay'ın olağanüstü çevirisiyle beraber nehir gibi akıp gidiyor . Her zaman okumali
iletişim yayınevi ve iş bankası birbirinden farklı dediniz bunu iyi / kötü şeklinde yorumlayacaksak hangisi daha iyidir hangisi daha kötüdür?
İkisi de iyi ama iletişim daha pahalıdır.
aşkı en iyi yaşayanlar aşkı hiç tatmayanlardır.
Bahar Feyzan'a bayılıyorum abi ya :d
Hearth of darkness inceleyin
"Adını çok sevdiğim bir romanla birlikteyiz" deyip "Kareeyna" diye nameli söyleyince ben de sonunda okuduğunuz bir roman zannetmiştim yine ters köşe oldu. :)) (Hocam hakikaten ne okuyorsunuz?)
Dostoyevski'nin "Anna Karenina'nın yazarı gibi insanlar, toplumun öğretmenleridir; biz ise sadece onların öğrencileriyiz." diye bir sözü, Tolstoy'un Dostoyevski'nin ismini hatırlamadığım romanını okuyup Puşkin den bile iyi dediği doğruysa ki görünen öyle. En iyi romancılar yine bizimkiler bakın Muallim Naci'ye ne Ahmet Mithat dan gördüğü baskı ne Recaizede'nin politik gücü geri durmasına mani olamamış vermiş Demdeme'yi :))
Not: Bir daha ki program Dante'yi konu alabilirseniz güzel olur. :)
Millet anlamamış
@@ayhan_, humor yok efendim. :))
Bana kalırsa baş karakter Levin'di
Tolstoy'un ölmeden önceki okuduğu son kitabın Karamazov Kardeşler olduğu bilinmektedir.
Atlas Vazgeçti'yi bekliyoruz
yakup kadri-ankara romanı madam bovarynin direkt kopyası gibi ama aşkı memnunun gölgesinde kalmış pek bahsedilmiyor
OĞUZ ATAY TEHLİKELİ OYUNLAR GELSİN
Okuduğumuz kitapların filmleri hayal kırıklığı olur hep. Okuyucunun hayal dünyasındaki kurgu daha zengin ve sınırsız. Çok iyi yapımlar olmasına rağmen Anna K. ve Sefiller de okuyucu olarak benim için tam bir hayalkırıklığıdır. Filmini izlemektense klasikleri tekrar okuyorum ve bunu herkese öneriyorum. Bu muhteşem eserleri okumayanlar için farketmez. Onların önüne menüde ne varsa koyun zıkkımlansınlar.
Hocam okumadığım ama listemde olan bir kitapti dk 2.30 bütün herşey bitti benim için 😄
Dostoyevski öldüğünde Gorki 13 yaşındaydı, Gorki’nin o yaşta roman yazıp Dostoyevski’nin hasediyle karşılacağını pek sanmıyorum..
Bahar Feyzan'la daha çok video
Bu seri neden bitti ya :(
Aşk-ı Memnu Mu? derken dudaklarım böyle kaldı bahar hanım nasıl düzeltebilirim bunu ? :(