Gececi bir kişiliğim var. Akşamları mühendislik fizik matematik alanında ciddi okumalar çalışmalar yaparken kafam daha açık oluyor. Herkes bana erken kalkma az uyuma gibi şeylerden bahsediyor ancak cidden uyku da çok önemli. Yaşadığım zorluk ise şu hayattaki her şey sabahçı insanlara göre düzenlenmiş. Üniversitede her zaman sabahçı olmak konusunda ittirmeler yaşıyorum. Daha özgür olduğum zamanlarda Türkiye çapında 1. olduğum zamanlar varken şimdi sabah çalışma konusundaki bazı baskılar sebebiyle yaptığım işten keyif alamayacak duruma geldim. Hala başarılıyım ancak depresyon eğilimlerim oldukça yüksek. Yataktan kalkmak aşırı zor benim için ve her zaman bir şey kaçırıyormuş gibi hissettiriliyorum. Bilemiyorum belki ileride bu konuda bir düzenleme yapabilirim o zamana kadar bu şekilde durmak zorundayım:(
Şunu fark ettim zamanı yönetemeyen insanlar gece çalışmayı seviyor bende dahil. Gündüz kafam çalışmıyor gece zihnim açık oluyor ve severek yapıyorum. Gerçekten keşke zamanı sabahçılar ve gececiler olarak ayırsalar. Böylelikle iki tür insan verimli olabilir.
Hep sabah sporu denilen bir kavram vardır hatta bir söz vardır "Erken kalkan yol alır." diye. Ben sürekli bu sözlerle büyütüldüm ve üzerimde hep bir baskı hissettim sanki sporu sabahın altısında kalkıp yapmazsam , meditasyonu sabahın yedisinde yaomazsam , kahvaltıdan hemen sonra masa başına oturup ritmik bir şekilde 1 saatte bir 20 dakikalık molalar vererek çalışmazsam verimli bir insan olmayacaktım. Uzunca bir süre kendimi böyle kandırmaya çalıştım , kendimi zorla bu çalışma stiline adapte etmeye ve bundan keyif almaya zorladım. Halbuki tek yaptığım kendimi kandırmaktı. Ben sabah sporu yapabilecek o tiplerden değildim. Ben sporu gecenin köründe yapmaktan keyif alıyordum , çalışacağım şeyleri akşamüstü çalışmak daha verimliydi bana. Günümü saat saat planlamak istemediğime karar verdim. Artık elbette günümü planlıyorum ama daha gerçekçi oluyorum zaman konusunda. Akşamüstü civarı şunu yaparım , akşam bunu yaparım gibi düşünüyorum. Artık kendimi zamana değil zamanı kendime uydurmaya gayret ediyorum mümkün olduğunca. Çünkü öbür türlüsünü denediğimde sanki zamanın acımasız tik takları arasında ufalanıp gidiyor benliğim. Panik ele geçiriyor tüm benliğimi. Sanki verimliliğin zamanla alakası varmış gibi bir yanılgıya düşüyorum. Bu yüzden artık ajandalarımı da şu gün sunu yapacağım diye tutmuyorum , bugün şunları şunları yaptım diyerek tutuyorum. Böylece kendimi yapayalnız ve hedeflerine ulaşamamış gibi hissetmekten ziyade o gün yaptığım şeyleri gördüğüm bir yer haline geliyor ajandalarım.
Ajandayı günlük olarak kullanmak ara sıra benim de yaptığım bir şey. Plan program yapmak işe yaramadığında, aslında ihtiyacımız olan şey hakikaten kafa boşaltmak ve aylaklık yapmak olduğundan ajandaları günlüklere çevirdik gibi geliyor son yıllarda. Katkın için çok teşekkürler.💜
yıllardır planlı programlı yaşamaya çalışırım olmadı. Şunu fark ettim ajandama yazmadığımda yapmam gereken şeyi kolayca yapabiliyorken. Yazdığımda yapamıyorum artık bir ödev gibi hissettirdiği için belki de bilmiyorum. Bi de artık motive olmayı beklemiyorum. Yaptığım en büyük hata olabilir. Örneğin spor yapmak istiyorum ve daha da motive olmak için internetteki sporla ilgili içerikleri tüketiyorum. Aradan 1 saat geçiyor ne enerjim kalmış ne motivem.
Yaklaşık üç senemi hayatımı düzene koymak için saati saatine, daha güneş doğmadan kalkıp meditasyon ve yoga yaparak ayrıca kilo verebilmek için ekstra spor yapmaya çalışarak, bir sürü maddeden oluşan o sözde günümü verimli geçirmemi sağlayan ajandalar, not defterleri, beni çalışmaya itecek sözlerle donattığım defterlerimi okuyarak geçirdim ve asla başarılı olamadım :D Yapmadığım yöntem kalmadığı halde hep günün sonunda aşırı isteksizlik yüzünden yatağıma yatıp saatlerce kendi kendimi azarladığımı hatırlıyorum. Sürekli verimli olmalıydım. Her saatimi farklı aktivitelerle uğraşarak geçirmemin yanı sıra hepsinden iyi sonuç almalıydım. Aynı anda hem müzik teorilerini öğrenip bir yandan meditasyon bir yandan yoga ve yürüyüşler sürekli kendimi geliştirecek bir sürü tarih, psikoloji, fizik kitapları okumalı bir yandan dizi film kültürümü geliştirmeliyim ki 'başarılı' olabileyim. Peki sonuç? Sıfır. Üç yıldır ne bir şeyi tam anlamıyla yapabildim ne de kendi kafamda ideal halime getirdiğim karakter olabildim. Kendime ne kadar haksızlık yaptığımı anlamaya başlamam birkaç hafta önce başladı. Hatta geçen günlerde sinirden ağlayarak not defterlerimi yırtıp attım. Kendimi yok sayıp diğer insanların kurguladığı 'başarılı insan' modeline uymak için ne çok kendimden ödün vermişim meğer. Sonradan anladım. Ben o sabahın beşinde kalkıp çalışmaya başlayan insan olamam. Ben akşam üstü çalışmaya başlayıp ara vermeden gece yarılarına kadar sarı ışığın altında çalışırım anca. Sabah spor yapamam mesela. Her günümü nasıl bu kadar verimli geçirebilirim ki? her şeyde başarılı olmak istemek kendimi kaybetmemi sağladı. Şimdiyse sadece kendimle vakit geçiriyorum. Saatlerdir yatakta öylece yatıyorum mesela. Bir şeyler düşünüyorum sonra kalkıp dışarı bakıyorum ve yine yatıyorum. Bazıları tembellik diyebilir ama ben bunu bu kadar hızlı hayat temposunda, kendimle baş başa kaldığım değerli anlardan biri gibi görüyorum. Bu videoda ana sayfama çıktı nokta atışı gibi. Belki de bir gün çoğu kişinin yaşadı ' her şey olmak istemek' ile ilgili bir video hazırlarsınız. Bu arada videonuz da çok hoşuma gitti, umarım daha birçok kişiye ulaşır.
Dostum kendimi gördüm sende çok güzel yazmışsın. Ne olmak istediğini iyi belirlemeli insan herkes başarılı olmak zorunda değil başarıda çok ehven bişeyde değil asıl mesele yaşamakta
evet mesele yaşamakta ama depresyon içerisinde de olabilirsin eğer depresyonda değilsen sorun yok ama depresyondaysan ve tembellik burdan geliyorsa sorun var demektir
@@TatarYorumluyor videoda eksik olan şey bu bence. Hayat, verimli olmak ve başarılı olmaktan ibaret değil. Başarılı olmak da nedir ki, önemli olan hayatı yaşamak. Kimi yat ile denizde gezerek hayatı yaşar, kimisi parkta çocuğunu sallayarak. Hayat da zaten bu, bunu kabullenememek zaten milyonlarca insanın hayatını zehir ediyor...
Daha yeni keşfettiğim bir kanalın bildiğim(bildiğimi sandığım) şeyleri tekrar düşündürmesi beni heyecanlandırdı açıkçaşı. Teşekkürler bu güzel içerikler için. Takipteyiz 💖💖
İzlanda ve İsviçre'de haftada 4 iş günü olacak şekilde çalışma sistemlerini deniyorlar 2015'ten beri, ABD'de de Microsoft gibi bazı büyük şirketler sınırsız izin hakkı sunuyorlar. Yani hiçbir gerekçe belirtmeksizin "bugün işe gitmiyorum" diyebiliyorsunuz. Bunlar tabii ki nüfusun büyük çoğunluğunun asgari ücretle 40 saatten fazla çalıştığı bir ülke için ütopik geliyor ama dünya da aslında bu yoldan dönüş arıyor. Alışkanlıklar vs ile ilgili de, Elastic Habits sistemini şiddetle tavsiye ederim. Yazar kitapta "Çoğu alışkanlık sistemi işe yaramaz çünkü sadece en iyi en motive hissettiğiniz halde işe yaramak için programlanmıştır" diyor :)
Kesinlikle, daha az çalışmanın daha verimli olduğu da her geçen gün kanıtlanıyor. Bizim için çok ütopik olmasının yanında, o ülkelerde sistem bunu nasıl çarka dahil edecek, o da merak konusu. Belki ofislerde bile vardiyalı çalışma olacak, haftada 3-4 gün çalışan daha verimli oluyor diye bu şekilde iki kişi çalıştırılıp ücreti ikiye bölebilir. Giderek daha çok kişi iki-üç işte birden çalışabilir vs. Katkın ve kitap önerin için çok teşekkürler, kitap epey ilgi çekici duruyor. :)💜
5 saniye kuralı işime yaradı. Ajandaların tek artısı tik atma motivasyonu. Yapacağın iş zaten aklında, sürekli aklında ve seni rahatsız ediyor. Netflix izliyorsun ama her bölüm bitişinde aklına işin gelip seni rahatsız ediyor. Ben böyleyim en azından. O yüzden beş saniye kuralı uygulamaya başladım verim de aldım. İş aklınıza gelir gelmez beşe kadar sayıp işi yapmaya başlıyorsunuz. Sıralı iş listem varsa kalktıktan sonra peş peşe yapıyorum eğer çok yorucu değilse. Tek bir uzun mola verip sonra devam ediyorum ve böylece kalan vakit tamamen benim oluyor. Görevlerim bitmiş aklım rahat temiz mis günü keyfime göre verimli keyfime göre verimsiz geçiriyorum. Eğer aklım vücudum yorgunsa bu işten zaten verim alamayacağım diye kendime tekrar ediyorum çünkü öyle. Aynı paragrafı beş kere dönüp okuyacağıma reel kaydırırım canım sıkılmaz. Bu mentale geçmeden önce kendime hiç boş vakit bırakmayan biriydim ve bir noktada bende patladı. Patlıyor. Planlı programlı olsanız da boş vakit bırakın. Veya görev list bitti ama boş vakitte verimli aktivite var ama canınız istemiyorsa yapmayın onu. Zaten keyfe göre yaptığınız için yaptığınız zamanlar geçekten istiyor olduğunuzdan baya verimli geçiyor.
Zamanımı yönetemediğim için ve erteleme hastası olduğum için anksiyete hastası oldum. Belkide psikolojimi yönetemediğim için zamanımı yönetemiyorumdur, bilemiyorum. Zamanımı neden yönetemiyorum? Çünki telefon bağımlılığı, aşırı şarkı dinlemek( aralıksız 3-4 saat), daydreaming sendromu (hayal kurma bozukluğu), mükemmeliyyetçi olmak ( küçük bir şeyi bile yalnış yaptığım zaman, "artık bu günden geçti yarın yaparım diyerek hep ertelemek)... bunlar yüzünden. Güne erken başlayamayınca bütün günüm çöp oluyor. Depresif oluyorum ve kendimi kötü alışkanlıklarıma veriyorum. Gececi de olamıyorum çünki geceleri kafam çalışmıyor. İşte böyle böyle 3. kez mezuna kalıcam bu yıl. Artık bir uzmandan destek almam gerektiğini düşünüyorum, çünki özgüvenim tamamen yerle bir oldu...
Sürekli müzik dinleyip hayal kuruyorum. Ders çalışmaya başlamam için şartların mükemmel olması gerekiyor. İlk mezun senem, sınava az kaldı ve halimin geçen seneden bir farkı yok. Dışarıdan bakınca umursamaz rahat görünüyorum ama çalışmadığım için kafayı yiyorum. Öyle diğerleri gibi beni hırslandıracak bir hedefim de yok. Tüm bu sistemler saçma geliyor. Varoluşsal sancılar falan çekiyorum..
@@rojincakr Biz bu duruma hayır demedikçe böyle devam edecek maalesef... Eskiden 3. kez mezuna kalan insanlara bakınca içim daralırdı, ben böyle olmayacağım diyordum ve birtaraftan da ders çalışmayı hep erteliyordum, gerçek dışı hayaller kurarak zamanımı heba ediyordum ... Sonuç 3. kez mezuna kalmak... Ben kendi durumumla barıştım ve bundan sonra her gün az-az ders çalışacağım artık. Çünki bu ingilizcede işe yaradı. Kendimi bildim bileli ingilizceyi erteliyordum ama yıl başında kendime her gün sadece 10 kelime öğrenerek ilerleyeceğim diye söz vermiştim. Ve gerçekten işe yaradı, 4 ayda bayağı şey öğrenmişim. Anladım ki, ben her gün düzenli 8- 10 saat çalışamam. Mükemmel olamam çünki mükemmel diye bir şey yok zaten. Günün sonunda kendimi tatmin edebilecek kadar çalışmalıyım. Bunun içinde gerçekçi hedef koymak lazım. Ertelemeyi yenmek istiyorsak, yavaş-yavaş ilerlemek lazım, benim bildiğim başka bir yolu yok. Şarkı bağımlılığınında çaresi yerine başka bir alışkanlık koymak. Kendinin sevdiyin başka bir meşguliyet bulmak. Yoksa tek başına yenmek çok zor. En güzel zamanlarımı çöp etti daydreaming... onu tetikleyende şarkı dinlemek oluyor genelde, yavaş yavaş azaltmak lazım. Birde, bir kanal keşf ettim. Adı "Tarih obası". Sohbetli "study with me" leri var. Motive edici samimi bir ortam var. Benim gibi bir insana çalışma hevesi kazandırdı. Sana da tavsiye ederim belki bir faydası olur.
Senin durumunu arbede yaşıyorum 4-7 saatim daydreamingle geçiyor. Ben şöyle bir video gördüm sürekli beyninde dönüp duran düşünceyi bir insan olarak düşün, fiziksel tip ver ve sanki ondan uzaklaştığını düşünerek düşünceye son ver. Ben daydreaminge başlayınca aklıma ilkokulda benimle kavga eden hiç hazzetmediğim çocuğu hayallerim önüne bariyer gibi onu aklıma getirdim. 1 hafta gibi azaldı. Hayal sürem ama motivasyon çok önemli çünkü motivasyonum düşünce hemen tekrar yapmaya başladım. Birde telefonbağımlılığım azalmadığı için de önünü kesemiyorum o yüzden müzik ve telefon bağımlılığını da azaltmaya bak derim çünkü benimde geriliyor ordan biliyorum. Ben hayal kurarken odada müzik dinlerken sık sık dolaşırım artık bileğim ağrıyor hemen
@@duygu1619 Sevmediğin birine benzetmek iyi fikirmiş deneyeceğim. Aslında benimki baya azaldı eskisine nazaran çünki dediğim gibi yerine sevdiğim başka bir şey koydum ve kulaklık kullanmıyorum artık sana da tavsiye ederim. Bu daydreaming gerçekten illet birşey, benimde ağrıdan ayaklarımı artık hissedemediyim zamanlar oluyordu...
Peki, bu kanal beni tanıyor olmalı. Nasıl oluyor da hem ilgi duyduğum konuları, hem de son zamanlarda ihtiyacım olanı bilip video yapıyorr!? Sen bir harikasınn girl!
ben almanyada ekonomi masteri yapiyorum su an tez asamasindayim. almanlar biz 10 saat falan ders calisiyoruz dediler. ben zaten disiplinsiz tembel bir turk olarak bir sekilde buraya kadar gelebilmisim. ilk dönem kafayi yedim, degil 10 saat calisamak her gun bir saat bile ders calismiyorum. final zamanlari 3 4 saat abaniyorum o da son 15 gun. kendimi manyak ettim 3 sene ben az calisiyorum bu okul bitmez diye, ve sonuc , ne her gun calisabildim, ne calisma zamanimi artirabildim. dersleri de verdim. bosuna 3 senemi kendime ha kaldim, ha kalacam , ha okul bitecek diye zehir ettim. simdi tez asamasindayim. millet her gun yaziyormus. ben 2 aydir nerdeyse bir bok yapmiyorum. ara ara bakiyorum. gene ben zamanimi güyel kullanamiyorum kaygisi. valla artik sikerler diyorum. ben her gun ders calisabilen bir tip degilim. böyle de bitiyormus demek ki. hep planladigimin arkasinda kaliyorum. bugun almanca, tez caslisicam diyorum , tezin bire yarisi biitiyor. sonuc, isterse okul son dakka bitmesin. sagligimdan oldum bu zamani yönetemiyorum kaygimdan. yönetemeyerek de oluyormus ayrica. dersler bitti bir tez kaldi, tez de biter.
Aile evinde kaldığım süre boyunca evdeki herkesin yaş aralığından dolayı sorumlulukları ve yaptıkları uğraşların farklı olması beni hep olumsuz yönde etkilemiştir. Yurda gelince fark ettim ki bir kaç akranımla sabah saatlerinde etüt odasında karşılaşıp çalışınca bunun beni olumlu yönde etkilediği ve daha çok çalışmaya motive ettiği bir gerçek. Aile evi, konfor alanı, farklı yaş aralığı kimselere derslerim hakkında yakınmak ve onların buna ancak yüzeysel tepki verebilmeleri -çalışıyorlar ve dersler onların için geride kalmış bir aşama- beni koyduğum hedeflerde gittikçe gevşek davranmaya ve en sonunda terk etmeye iten unsurlar olmuşlardır. (sadece ders olarak ele aldım ama genel olarak zamanı istediğimiz gibi kullanabilmek, aile evinden ve konfor alanından kaçmakta başlıyor gibi)
Bu ''verimlilik'' shortlarında sadece tüketim var dikkat edin. Sabah kalk su iç yüzünü yıka cilt bakımını yap snoothie hazırla smoothieni içerken 300 tl ye medyada gördüğün aldığın ajandana günlük planını yaz . Günlük planın: spor yap ama spor salonundave özel malzemelerle protrin tozu kullan yulaf hazırla (kendisinde yüksek lif var) peki ama 1 avuç takviye gıda da al . Kendine yeşil çay yap ve günün sonumda yine cilt bakımı. Kendini ödüllenidir Hem de (erkekler için) american physcho filmini izle mesela *. Günün sonunda ne ürettik peki? *: american physcho ironi ve aslında mizahla bu kapitalist sistemi eleştirmiştir. Ama ne yazıkki kapitalizme malolmuş zavallı bir film oldu artık.
Ben de aynı şeyi hissediyorum, o kafamdaki verimli kız imajında o kadar çok ürün yerleştirme var ki! Önce oyshodan bir tayt takım alayım vs gibi kafamda fikirler beliriyor.
o anda canım bir şey yapmak istemiyorsa duvara iğnelediğim direktifler, ilaçlar, ajandalar, kendime ve başkasına verdiğim tüm sözler sadece omuzumda yük oluyor. Eğer bir şeyi yapmak istiyorsam da pomodoronun verdiği o 5 dklık molalar zulüm oluyor. Gerçekten anlık olarak arzu ettiğim ve de merak ettiğim şeyleri yapmaya gücüm varmış gibi hissediyorum. Bu durumun gerçek hayatla buluştuğu noktada çok mutsuz bir insana dönüşüyorum ve buna da çoğunlukla depresyon diyor doktorlar.
Benim için de çoğu zaman aynısı geçerli. Acaba gerçekten yapmak istediğimiz şeyi nasıl yapacağımızı bilmediğimizden ya da seviyemizin çok üstünde bir yerden başlamaktan da bırakıyor olabilir miyiz? Ya da bir şeyi planlamak onu çok mekanikleştiriyor, bu da yaratıcılık ve merak duygusunu azaltıyor.
Ben genelde bir ajanda tutamıyorum çünkü planlı yaşamak istediğimde beceremiyorum. Tabii ki günlük bir rutin içinde yer alıyoruz, iş, ev ve sosyal çevre ekseninde. Ama genelde saatlerce bir şey yapmadan durabilirim. Bu manada kendimi bir disipline sokmak için bir katalizöre ihtiyaç duyuyorum genelde. Mesela resim yapmayı çok seviyorum ama uzun süre odaklanamadığım için bir resim kursuna yazıldım. Yine evde spor yaptığım dönemde, çabucak bu alışkanlıktan vazgeçtimi görünce, evime yakın bir spor merkezine yazıldım. Kitap okumaya uzun süre ertelediysem, yolculuklarım esnasında yanıma kitap alıyorum. Çünkü kendimi tanıyorum, yolculuk esnasında kitap okumaktan zevk aldığımı biliyorum. Bence zaman yönetimi değil ama zamanın bir kısmını sevdiğimiz şeylere ayırmak için kendimizi tanımak en önemli mesele bence.
Açıkçası ben bu yıl Dus a hazırlanıyorum evet planlar programlar çok anksiyetik biri yapıyor ama işi motivasyona verince de yarı yolda bırakıyor. Misal 8 saat dakikası dakikasına plan yapınca belli 6/7 saat çalışıyorum ama gelişine çalışınca da sabahtan akşama 3/4 saat oluyor. Bir de hedefine sabahtan başlayıp akşama tamamlayınca tüm akşam sana kalıyor ama sabah başlayamadığında da bu sefer motivasyonun kaçıyor ve hiç daha çalışmıyorsun belki. Şartlandırma da hem ödül hem cezaya dönüşebiliyor demek istediğim... Bir de her akşam 10da artık yatma vakti derim geç başlamış az çalışmış olsam da artık yatma vakti gelmiştir 10dan sonra çalışamam ama sonuç ne olur eline telefon alırsın gece yarısına kadar uyumazsın. Sonra sabah geç kalkar güne geç kalmışlığın motivasyonsuzluğunu yaşarsın... Her şey ideal ve mükemmel olduğunda çok iyisindir ama pürüz olursa hiç... Halbuki zaman saatlerden ibaret mi önemli olan gün mü ay mı yoksa önünde akan bir hayat mı?
Annem, zaman yönetimimin kötü olduğundan bahsediyordu ve bende ardından RUclips'a zamanımı nasıl iyi değerlendirebilecegimi öğrenmek amacıyla girdim. Girer girmez karşıma bu video çıktı. Videoyu daha izlemedim ama bunun evrenin bir işareti olduğuna inanmak istiyorum. Umarım video yararlı olur.
Neden ihtiyacın olduğuyla ilgili, sonunda yaptığım çağrıya dönüşlerini bekliyorum o zaman. 🤓💜
11 месяцев назад+16
ortaokuldan beri çok çalışkan bir öğrenci olmadığım gibi, şu anda da değilim. Hatta online bir biçimde tarot falcılığı yapıyorum 3 senedir. yoğun olduğum günler 12 saati buluyor işim. Bu yüzden Daha dakik, daha hızlı, hem okula hem de işime zaman ayırabileceğim sistemleri çok denedim. Ajanda ve promodoro tekniklerini baya bir denedim. Ama ders çalışırken de, işimdeyken de pek işe yaramadı. Ben de bu sene hiçbir yeni yıl startı ile başlamadım hiçbir şeye. Pcmdeki not defterini açtım. Her şeyi oraya rastgele bir şekilde karalayıp, o an o 3 saatteyse mesela, ne yapacaksam yazıyor, yapıyor ve o 3 saatin sonunda yatağıma miskin ve keyifli bir biçimde devam ediyorum. İnsansı bir yatış kalkış saatinden sonra özellikle okulumun olmadığı günler tamamen spontaneyim. O gün 3 saatlik işim varsa, yatarken de yapabilirim, kalkınca da. Mesele zaten her dakikayı ''ben bunu yapmazsam kerizim abi'' şeklinde kendi potansiyelimizden bile emin olmadan hareket edip daha ilk günden kendimize mükemmeliyetçi davranmamız. Tarot randevularımın olduğu günlerde de 5 saatim var. Gerekrise 100 kişi olsun randevu alan, o 5 saate sığdırmaya çalışırım. bitti. Sonra gider ekmek arası peynirimi yerim. Bir alana focuslanma kapasitem var. Bir gün içinde hem beslenme, hem uyku, hem okul, hem iş düzenimi sıfırdan başlatamam. İçerik üreticisi olmaya çalışıyorum. Bunda da aynen bunu yaptım. Metin yazmak+çekmek ve editlemek için kendime ayırdığım süre max 3 saat. sonra yüzüne bakmam. Bunun farkındalığı gelince çok daha keyifli oldum. Zaten 23 yaşında, babası memur emeklisi, okumak için çalışmak zorunda olan bir gencim. Mesleğimi elime alana kadar benim mükemmel olmak gibi bir zorunluluğum doğam gereği olmamalı. Tüketim kültürü ve bunun getirdiği içerik üreticileri bize sürekli ''25 yaşından önce overthingistandaki caddede selfieni çekmiş ol'' ''her sabah 5 te şükür defteri doldur hayatını değiştir'' gibi malca didaktik dayatmalarından gına geldi çünkü bana. Ben öyle şeyler yapamam. Hani çok param ya da zamanım olsa da yapamam. Kendime belirlediğim zaman aralığında ne yapıyorsam, ne atadıysam o. Sonra gün benim. istersem dışarı çıkarım, istersem evde kıcımı devirip cipsimi yerken kavak yelleri izlerim. Bu kafaya gelmek gerekiyor. her şeyi aynı anda yapamazsınız, önce birini oturtup sonra devamını yapıtaşı gibi koymak gerekir. Hayat zaten çalışsanız da çalışmasanız da, zamanınız hiç olmasa da çok olsa da nihayetinde boktan. Zenginler de geliyor sıçıyor, sen de. çok düşünemiyorum artık.
Günde 100 tane randevu geliyorsa, artık ajandayla pomodoroyla bu insanlara nasıl yetişirim diye uğraşmak yanlış stratejidir. Fiyat arttırarak müşteri sayını azaltman gerekiyor. Eğer çok azalırsa ve başta kazandığından daha az kazanırsan da, elinde tutmak istediğin ve uzaklaşan müşterilerine ara indirimler yapman gerekiyor. Bu arada 20'li yaşlarda öğrenciyken para kazanmak için insanlarla iletişime geçiyor olman falan takdire şayan. Ayrıca 25 yaşından önce zart zurt diyenleri takmaya gerek yok, hayat 30 yaşından sonra başlıyor.
2 месяца назад+1
@@defexthor merhaba, dediğinizi yaptım, tarot eğitimiöi bu mart ayında tamamlayınca sertifikamla birlikte hatırı sayılır bir zam yaptım, müşteri akışım hala aynı ama ben randebu günlerini bölerek sorunu çözdüm, derslere ve kendime de vakit ayırabiliyorum artık💕
toplumda kişiye prestij ve önem kazandıran her şey zamanın -bireyden bağımsız bir şekilde- disiplinli, verimli şekilde kullanılmasına bağlı. toplumun benden beklediği başarı tanımını artık umursamadığım için aylaklıklığımla belli bir dereceye kadar barışığım bu farkındalığa vardıktan sonra zaman bağımlı değişken ben ise bağımsız değişken oldum.
Hayatım boyunca hiçbir zaman zamanımı yönetemedim. Her şeyi denedim olmadı. Çoğu kişi robotlaşmış gibi gün içinde ne yapacağını planlayıp ona uyuyor. Biz insanız robot değiliz, her şey dört dörtlük olamaz. Bu tip insanlar yüzünden yıllarca hep yetersiz hissettirildim. Oysaki ben zamanı yönetmediğim zamanlarda daha verimliyim. Mesela okul zamanı ders asla çalışmazdım sadece dersi dinlerdim sonrada sınavdan bir gün önce veya sınav günü çalışırdım ve bana yeterdi. Oysaki öğretmenler ve “başarılı” öğrenciler hep zamanı planlamayı söylüyorlardı. Onlar çok çalışıp verimli olabilirler ama herkes aynı değil. Kimisi dinler aklına girer kimisi zamanını ayırıp çalışır aklına girer. Ben dinleyen taraftandım hep. Bir şeyleri dinleyerek öğrenirim çalışarak değil. Hatta sözde hocalarımız bize ders çalışmamız için program yazarlardı zerre sevmezdim ve uygulamazdım. Bir gün yaptığımda devamını getiririm diye düşünüp sonra bir daha o programa uymazdım. Ben rastgele yaşamayı seviyorum. Günümü planladığımda verimli olamıyorum kendimi kötü hissediyorum yapamadığım şeyleri görünce. Kendi kafama göre hareket ettiğimde daha mutlu oluyorum. Şimdi bu videoyu izleyince rahatladım. Suçun bende değil sistemde olduğu öğrenmek iyi geldi. O robotlaşan sürüden olmadığım için çok mutluyum. Hayat planlayarak değil yaşanarak sevilir. Umarım bu sistemi değiştirecek bir şeyler yaparlar.
Zamana olan bakış açımı gerçekten değiştirdin , seni kısa bir süre önce keşfettim. Gerçekten keyif alıyorum fikirlerini dinlemekten üzerine kendi fikirlerimi ekleyerek düşünmekten.♡
"Sabah 5'de kalk ve gününü planla" gibi ifadeler asla nesnel değil kanımca. Her insanin farklı zaman dilimlerinde dinç olma eğilimi vardır. Mesela ben, geceleri zihnimin inanılmaz açık olduğunu, sabahları düşünemediğim yaratıcı fikirlerin o zaman aklıma geldiğini fark ettim. Ders çalışırken de normalde sabahları zorlanarak çözdüğüm matematik sorularını, geceleri daha kolay bir şekilde çözebildiğimin farkına vardım. Ama bir başkasına göre tam tersi olabilir. Çünkü herkesin zaman algısı farklı. Ama maalesef sosyal hayata uyum sağlama zorunluluğumuz da bir gerçek. Bundan dolayı çok erken uyanmasam da erken kalkmaya çalışırım, çünkü hayat geçip gidiyor. Hedeflerime ulaşmak adına bazı genel geçer zevklerimden de vazgeçmem lazım. Geceleri uyanık kalmak gibi. Video için teşekkür ederiz 💞
Hayattan keyif alarak yaptığım ve bana yararı olduğunu düşündüğüm aktiviteleri, günlerce hiçbir şey yapmadığım bir dönemden sonra keşfetmiştim. Hala bazılarını düzenli yapmakta zorlanıyorum ama ne yapmaktan hoşlandığımı biliyorum. Teşekkür ederim Damla bu video çok işime yaradı ❤ kendine değer veren insan aylaklık yapar :p svhkshkhs
HAAAAAARIKA BI VIDEO!! bize dayatilan tum degerler, basarimlar o kadar tek bi noktaya dayaniyor ki.. nefret ediyorum bu sistemden ve kurtulmak imkansiz gibi geliyor umidim de yok artik :( bu yazimi bos geciriyorum, yemek yiyorum yemek yapiyorum uyuyorum uyaniyorum ve ilk defa hayatimda bunu yaptigim icin kendimi suclamiyorum. ozellikle de biraz nam salmis bi universitede okudugum icin cevremdeki herkes hayatini yuzde yuz verimlilikle gecirmek zorunda, basarili olmak zorunda. bu zaman algisinin bi sacmaligi da su ani deneyimleyememek bence. gelecege dair korku ve gelecegi hedeflemek aslinda fazlasiyla sacma, cunku henuz yasanmamis bir seye bel baglamak bizi mekaniklestiren ve tamamiyle sistemin carki konumuna getiren sey. ogrencilik hayatimi daha sektore atilamadan koca bi emek somurusunden ibaret goruyorum. hayatimi birilerine sunulacak bir tepsi gibi yasamak istemiyorum. ozellikle avatar: the last airbender zaman verimlilik ve aylaklik konusunda bana cok sey katti. uncle iroh’nun da dedigi gibi, bazen yavaslayip yasemin cayini icmekte hicbir sakinca yok.
Buluştuk, selam 👋 Bahsettiğin bu teknikler hep bana concept olarak eğlenceli geldiler sonradan kendimi incelediğimde, hiçbir zaman verimliliği için değil bu sistemi devam ettirebildiğim için mutlu oldum kısa süreli de olsa. Asla beceremedim düzen şeye sahip olmayı, hep dağınıktım. Bunun daha özel sebepleri var yaşantım ile alakalı ama onlar olmasa da düzen seven biri değilim. Kaos ile hareket eden, istediğim bir şeyleri yapmak isteyen biriyim. İstemediğimde yaptığım, öğrendiğim şey aklıma girmiyor ama sistem benden bunu bekliyor. Ben tembelim, tembel olduğum için kendime kızarım sık sık. Bunun nedeni tembel olmanın kötülüğü değil, yaşadığım sistemde tembel olmam bana ve sevdiklerime zarar vermeme neden olabiliyor diye. Çok isterim aylak olmak, istediğimi öğrenmek ve istemediğim zaman gezmek veya yeni birileriyle tanışmak ama bunun düşüncesi bile binlerce soru getiriyor yanında. Boş zaman dediğimiz şeyi kapitalizm zaten kendi ürünü haline çoktan getirdi, bir noktada iş zamanında üretileni boş zamanda tüketen halklar oluşturdu. Sen telefon üretiyorsun, ben boş vaktimde o telefon ile oyun oynuyor veya video izliyorum. Sonra ben işe başlıyorum ve kıyafet üretiyorum, sen boş vaktinde alışverişe çıkıp bunları satın alıyorsun. Birbirimizin köleliğini devam ettiriyoruz ki bu da mutlak bir kontrol yaratıyor gerçekten. Gelecekte gelecek o distopyadan korkmanın mantıksız olduğunu, zaten o distopyada yaşadığımızı hatırlatmak istiyorum insanlara sürekli. Sürekli bize hayal satılıyor, hayal ve istek pazarlama üzerine kurulu pazarlama sektörü. Firmaların çıkarttıkları ürünler, var olabilecek şeylerin var olabilme ihtimalinin verdiği hazzı satıyor. Bunun en basit örneği porno sektörü, cinsel olarak beğendiğin bir insan ile tanışıp bu aktiviteyi yaşamak varken neden bunun hazzını veya ihtimalini yaşıyorsun? Bakınca çok garip ama saymaya başlasak nedenler nedenler. Gerçekte olanı elinde tutup gölgesini vermesi komik bir şekilde Platonun idea teorisini hatırlattı. Biz idealar ile idare ederken iktidar sahibi, sermayederler Aristo gibi bu dünyayı tüketiyorlar. Belki videoda Atina Okulu resmini gösterdiğin için aklıma bu gelmiştir, bilemiyorum. Zaman kaybetmenin vereceği mutsuzluktan dolayı bir şey yapamaz hissediyorum çoğu zaman, bu da beni hiçbir şey yapmamaya itiyor tekrar. 2 gündür çalışmak istediğim bir yazılım dili var ve elimi sürmedim. Başka planlarım var ve yapmadım. Bunun birçok parametresi var tabi ama en büyük nedeni yorgun hissetmem. Geç kalmışlık hissi diye bir şey yarattı bu sistem, hayatımızın her frameini çok güzel yaşamadığımız zaman önceki framede kaybettiğimizi yeni frame'e ekleyerek kaybettiğimizi toparlayalım gibi bir kültürel alışkanlık aşıladı. Bu yüzden kendimi yorana kadar psikolojik ve fiziksel çalıştım. Yoruldum ve dinlemedim. O boş zamanlar hiçbir zaman boş olmadı, kafamda dolu düşünceler vardı en basitinden. Bir gün terapistim, "Kendini geliştirmek adına yapmadığın bir eylem var mı?" diye sormuştu ve cevap veremedim diye hatırlıyorum. Oyun oynuyorum arada ama onda bile ya huzursuzum ya oyundan bir şey elde etmeye çalışıyorum. Elde etmek istemekte hata olmamakla beraber o vakti bile "verimli" geçirmek istiyorum, rahatlamak ve mutlu olmak için değil. Başım ağrımadan, kendimi mutsuz hissetmeden, bir şeyleri kaçırıp duruyor hissini gütmeden, sevdiğim insanlara yardım etmezsem zarar görecekler korkusunu yaşamadan bomboş bir gün geçirmek istiyorum. Aylak günüm demek istiyorum, tembelin teki olduğum o gün. Üzüldüğüm konu şu ki bunu buraya yazmam veya senin bu videoyu çekmen maalesef benim pratikte hayatıma bir etki edemeyecek. Bu makale videonun kalitesi üzerine değil, çok kaliteli ve güzeldi. Bakmadığım yerlerden bakmamı da sağladı ama ben yarın uyandığımda ve bundan sonra da bu acılarla yaşayacağım. Bazen bir şeyleri bilmek ile onu çözebilmek arasında fark oluyor. Bu yolculukta da açıkçası yalnızım ve olmaya da devam edeceğim. Konuştuğumuz bu konuları kolektif olarak pratiğe geçirmek adına atmadığımız sürece de mutsuz olmaya devam edeceğimi düşünüyorum. Ha bunu hayata neden geçirmiyorsun diye sana bir eleştiri veya isyanda bulunmuyorum tabi lütfen öyle anlaşılmasın. Sadece yorgunum, içimi boşaltmak istedim. Kafamda çok şey var ve hangisini ne düzende yazmalıyım bilemiyorum. Bu yüzden giriş, gelişme ve sonuç böyle dağınık. Çok teşekkür ederim, ellerine sağlık. Umarım bir gün topluca aylaklık edebiliriz.
RUclips'da daha iyi bir video görmedim henüz. Zaman kavramına bu açıdan hiç bakmamıştım. Ufkumuzu genişlettin. Teşekkür ederiz. (Aylak değilim, sabah insanıyım ama hayatı kendime hiç bir zaman zindan etmemiştim. Keyif almayı bilmeyen çok insan görüyorum, onlara katkım olur senin videon sayesinde)
Tam da bu konuyla ilgili kitap okurken denk geldim videonuza. Svend Brinkmann Olan Biteni Kaçırma Keyfi kitabında da bu konuyu farklı farklı açılardan irdeliyor, üzerine denk gelmesi benim açımdan çok hoş oldu. Kattığınız farklı bakışaçısı için teşekkür ederim🌸
Bu yaz benim kendiliğimden farkettiğim bir şey oldu bu notion' da hep ertesi günümü planlardım sonra bunun beni strese soktuğunu farkettim ve artık o gün yapmam gerekenler yerine yaptıklarımı yazdım şu anda da bunun ne kadar mantıklı olduğunu kendi kendime farkedip kendimi takdir ediyorum saygılar
Kişisel gelişim de bir sektör ve bunu kavramak gerekiyor . Ve gelişim kitapları da bağımlılık yaratabiliyor. çünkü bir şey yaptığımızı sanıyoruz bir projeye döneme hazırlandığımızı sanıyoruz ama o dönem gelmiyor bile
Kanalını yeni keşfettim, çok iyi video olmuş. Ben de çoğunu denedim videoda dediklerinin ama hiç biri bana uygun olmadı yani "Productivity hell", o yüzden minimal tutmaya çalışıyorum.
Ben bu zaman yönetimi meselesine yüksek lisans yaptığım zaman çok kafayı takmıştım. Bir de bu süreç korona dönemine denk gelmişti. Yüksek lisans öncesinde de bu işe asıl bullet journal çılgınlığı ile giriş yaptım 😅 Bir iki yıl yaptım onu, sonra sürekliliği daha kolay olur diye küçük ajandalara geçtim. Bu konuda kitaplar okudum, “The Power of Habit” gibi. Aslında yapmam gereken işleri bitirmek ve hatta başarılı bir şekilde sonuçlandırmakla alakalı bir problemim olmamasına rağmen, bu işe kafayı takma nedenim mükemmeliyetçi ve takıntılı yapımdı. Şimdi evde olup çalışmadığım bir dönemdeyim, ve biraz daha akışına bırakarak yaşamak nasıl olur onu keşfetmeye çalışıyorum. Kullandığım yöntemlerden çok verim alamamış olmamın sebebi sanırım, bu yöntemleri ve bunların uygulanmasını idealize edip, yapamadığımda kendimi suçlamamdı. Denersin bir yöntemi ya senin işine yarar ya da yaramaz, bu kadar basit aslında. Bir diğer sıkıntı da denenenen yöntemin bize her koşulda uyacağını var saymak. Bu mümkün değil! Pomedero tekniği işin başına geçmemde yararlı olabilir, ama bütün süreç boyunca bu tekniği takip etmek zorunda değilim. Notion uygulaması tezimi planlarken çok işime yaradı ama günümü hücrelerine ayırırcasına bu şekilde planlamama gerek yok 😅 Kısacası benim için sorun bu yöntemleri aşırı idealize etmem ve bunların her zaman aynı etkililikle işe yaramasını beklememdi.
Şahsen 5 yıldır düzenli olarak bujo kullanan biriyim. Başlarken bende kutucuklar günlük hedefler vb belirlerim yapılıcakları yaptıklarımı o ay izlediğim filmleri okuduğum kitapları vs yazıyodum. Ancak bu benim için çok da uzun soluklu olmad yaklaşık 1 yıl benzer teknikler arsında dolandım. Zamanlar bir gün için 1 sayfa değil 1 hafta için 2 sayfa gibi kendime uygun aralıkta düzenler çizdim. aşşağ yukarı hergün o gün ne yaptığımı yazıyorum 2 senedir. Boş boş evde dolandıysam onları görüştüğüm insanları vs. Zaman yönetmek değil daha çok günlük gibi kullanıyorum. Ödev teslim tarihlerini ödemelerimi vs takip ediyorum ve benim için en verimlisi bu oluyo. Özellikle her ayın başına oturup yeni ay için bi giriş sayfası hazırlıyorum ve ilk aftayı çiziyorum. Her haftanın sonunda da öteki haftayı hazırlıyorum. Bu beni özellikle yaratıcılık zamanın geçtiğini algılayışım açısından destekliyo. Biraz uzun oldu. Konuşulucak çok şey var. Fırsat iin teşekkürler emeğine sağlık Başarılar.
Güzel sözlerin için teşekkürler.💜 Bujo benim de hala ara ara yapıp rahatladığım bir aktivite ama böyle bir etki için yapıyorsak dümdüz resim de yapabiliriz. Demek ki plan yapmaktan çok, rahatlamaya mı ihtiyaç var?
Rahatlamak için illa resim mi yapmalı bir insan? Ajanda süsleme, sticker seçme, doodle çizme süreci de benim için oldukça rahatlatıcı mesela. Bunu bir haftalık planın içine yapmayı seviyorum diye gereksiz demek değil ki bu @@aylakdamla
Demek istediğim bu değildi, herkes istediğini yapmakta özgür, bireysel olanı sorgulamıyorum. :) Ama ajanda, planner, bujo vs. çıkış amacı planlama ve disiplin, istikrar sağlamayken biz bunu rahatlamak için yapıyoruz, yani ihtiyaç bu yönde ki buna evrilmiş. Bu açıdan düşününce resim yapmaktan, rahatlatıcı ve yaratıcı herhangi bir etkinlikten farkı yok.
Çok iyi bi içerik olmus, resmen farkındalık icin ihtiyac. Cünkü gerçekten ajandaların ve planların kölesi gibi yasıyoruz. O tiklerin bu güne kadar sosyal medyadaki influncerlar dışında birilerinde işe yaradığını görmedim. Zaten bu güne kadar böyle bişey yoktu. Kurumlar dışında insanlar günlerini dakikası dakikasına ayarlamazdı. Mesela ben kafamdan şu şu şu iş bugün yapılacak derdim o gün biterdi bi şekilde hepsi. Herşeyi kafamda ayarlardım. Ne zaman ki bi şeyler yapmam gerekti ve düzenlemem gerekti o zaman bu tip şeylere yöneldim ve her şey daha da berbat oldu. En son nasıl olduysa anladım bi işe yaramıyo herşeyi çok afedersiniz siklemiyorum. Sikerler benden değerli mi deyip rahat kafayla işleri hallediyorum sadece. Hallolmasını beklemiyorum hallediyorum ama kasmadan, sıkmadan boyle ohh rahat kafayla keyifle. Ajanda tutanlara da tavsiye ajandanın dediklerini yapmayın. Yaptıklarınızı ajandaya yazın. Böylece gün boyunca ajandamıza yazıcak şeyler yapmaya başlarsınız. Video için tekrardan çok teşekkürler, keske daha önce karşıma cıksaymıs 💖
Ben genelde kendimin daha az yorulan, daha az dinlenmek ve eğlenmek isteyen versiyonuna program hazırlıyorum. Normal bir günde bir kere bile göstermediğim performans yazıya dökerken yapılabilir gözüküyor. Programda uymadığım tek bir şey olunca da hemen bırakıyorum çünkü önemli olan verimli bir şekilde kalan işlerimi halletmek değil, listedeki her şeyin üstünün çizilmesi 🥲 Yaşlanınca slow living yaparım artık…
Aslında okullarda 40 dakika ders 10 dakika teneffüs mantığı da bence bu "dakikliği" pekiştiriyor. Öğrenci önce dersin bitmesini beklerken ardından derse geç kalmamak için dakika başı saate bakıyor. Böylece sonsuz bir döngü yaşanıyor.
Bu robotsu görev ve tamamlama tatlı ajandalarını kullanırken görevlerimin hep aksadığını gördüm. Nedense insan olarak bir ok çıkarıp şunu şunu yaptım o yüzden bu görevi yapmadım. Boş boş düşündüm bi şeyleri sindirdim oluyordu genelde. Konu ajanda değil sanırım. O sene benim üniversite sınavımdı. Ve bir sürü bilgiyi hemen özümseyip anlamasamda günde 30-40 soru çözmem yazıyordu. Ve bir sürü görev. Ben aylaklığın bazı beyinler için olduğunu düşünüyorum. Bunu yapan arkadaşlarım vardı. (Ajanda robotları )Saygı duyuyorum başarılarına ama bu robotluğu nasıl becermişlerdi. İyi bir lisedeydim. Ama Lise birden beri duygusal çok fazla şey yaşadım. Küçük bir yerden İstanbul’a geldim. Çok küçüktüm ve benden tek istenen çalışmaktı. Ama bir türlü odaklanamıyordum. Hayatı sorguluyor test kitabının başında dalmış gidiyordum lise 1 den beri çalışmaya çalışan biri olarak. Bi sorun vardı. Yaşamaya çalışıyordum düşünerek. Ve beynim kabul etmiyordu bilgileri. Beynimin bi bildiği vardır diye düşünüyorum. Aptal da değildir zekidir beynim. Sadece insanlar gibi çıkarın başarı olduğunu değil yaşamayı çözmek olduğunu düşünüyordu. Neyseki o dönemi biraz atlattım. Şimdi hem çalışmak da geliyor içimden hem yaşamak. Ama robotsu çalışmıyorum. İçimden geldiği gibi. Bence bu düzene uyum sağlayan beyinler de var. Ama artık onlardan olmadığımı bilerek kendimce keyifli yaşıyorum
sinav oldugunda hic calisasim gelmiyor ama ayni konuyu zevkine cok iyi ögrenebiliyorum. beynim benimle inatlasiyor. strese gelemiyorum ve zaman yönetimi konusunda berbat bir gecmisim var. en iyisi spontane yasamak. ama son 20 yildir ders calisma programi yapmiyorum ve kendimi daha verimli hissediyorum.
ajanda konusunda katılmıyorum. Ajanda bir sürü işimi kolaylaştırıyor ve daha hızlı yapmamı sağlıyor. O tik atma kısmıda küçük oyun gibi geliyor. Hayatı bir oyun gibi yaşamayı deniyorum. Bazen kendi kendime morning rouitine yapıyorum ve çok eğlenceli faydalı geliyor. Sen bir gününü nasıl planlıyorsun, onu da görmek isterim. İlham alacağım her yerden bilgi almayı seviyorum. Videoda Söylediklerine de %70 katılıyorum bu arada.
Yıllarca planlı olmanın her yolunu denedikten sonra spontaneliğe, aylaklığa alan açmaya çalışıyorum. Herkesin deneyimi elbette kendine özgü, ama videoda en temelde zaman sistemini sorguluyorum zaten. :)
Emeğinize sağlık. Ben de hemen her uygulamayı denemiş biri olarak en son ikinci beyin olarak Notion ve günlük hayat kontrolü, takvim, pomodoro için Tick Tick uygulamalarına karar kıldım. Sabah 5te kalkamasam da disiplin ve rutin ile daha verimli ve mutlu hissediyorum😊
15:45 yeni yıla yeni ajanda ile temiz bir sayfayla başlayacaktım ama 2 haftadan beri erteliyorum. O ertelediğim günler bana kabus olmasın diye oralara resim çizeceğim. Pfmeögmsr Videoların çok hoşuma gidiyor. Devamını diliyorumm (◕ᴗ◕✿)
Bu tip verimlilik yöntemlerinin en büyük sorunu herkesi ayni görüp bir metodun herkes üzerinde ayni etkiyi yapacağını sanmasidir. Kendimden ornek vereyim. Erken kalkmayi seven bir insanım. Ama bazi zamanlar cok uyurum. O zaman kendime kızarım. Ama daha sonra her sabah erken kalkamayacagimi gordum. Kimisi icin sürekli erken kalkmak çok önemli olabilir, ama ben bazen tüm gece çok üretken olabiliyorum. Ben sabah değil aksam yürüyüşlerini seviyorum. Vs vs. Kısacası bu tip sacma sapan verimlilik mitlerinden ziyade gidin kendinizi taniyin. Ben ne kadar süre hangi saatte calisabiliyorum. Ben forest kullaniyordum. Hala kullanırım. Ekran süreme göz attim bir aralar ve en cok ogleden sonra kullaniyormusum. Sonra bu vakti daha verimli seyler ile değiştirmeye basladim. Oldu mu? Eh işte, kismen. Zaten öyle evreka anı gibi bir sey olmayacak. Zamanla. Biz zamana zaman tanimiyoruz. Z kuşağı olarak, cok hızlıyiz. Oyunlarda 1-2 saatte imparatorluk kurup tüm dünyaya hakim oluyoruz. Gercek hayatta ise haftalarca çalışıp gene başarısız olabilirsiniz. Biz (ben daha doğrusu, kendi adima konusayim) her sey hizli olsun, bir anda gerceklessin istiyoruz. Ama güzel şeyler zaman alir. Zaman tanımadığımız icin bu tip verimlilik yontemleri de bizde işe yaramiyor. Olmadi diyoruz, kac kez denedin de olmadi allah askina. Neyse, demek istedigim anlasildi diye düşünüyorum. Kanaliniza abone oldum. Video hosuma gitti bayağı. Feminizmi de sevmem ama ilk defa feminist birini takip edecegim. Merak ettim, feministler nasil düşünüyor? 😊
Seni internet estetikleri videonlar keşfettim ve hemen takibe aldım. Anlatımın çok akıcı ve içeriklerin güzel. İlerleyen zamanlardan kanalının çok daha büyüyeceğini düşünüyorum. Başarılar 🎉
hiç bir zaman zaman yönetmeyi beceremedim. ama beceremedim demek de saçma olur çünkü dürüst olmak gerekirse denemedim bile. hiç bir günüm bir diğerine benzemeden seneler geçirdim. benim deneyimimde ben ''boş zamanı'' bir çoğumuzun farkında olmadan yaptığı gibi uykumdan ödünç alıyorum. uyumayı gereksiz gören kasıntı bir beyaz yaka hareketi olarak değil ama uykumun boş zamanım kadar değerli olmadığını bilerek yapıyorum bunu. benim için sabit olan saatlerde kurulu olan herşey çok zor. sabah erken kalkmak ve 7 de okula gitmekten bahsetmiyorum o herkesin ortak noktası. ben o sınav öğleden sonra 2 de bile olsa yine de yetişecek şekilde düzenleyemiyorum günümü. ya absürt bir şekilde 2 saat önceden kantinde sınavı bekliyo oluyorum yada sınav başlangıç saatinde evde dişimi fırçalayıp çıkarım diye zannederek geç kalıyorum.
Her ilaç her hastaya iyi gelmez bence buradaki asıl hata gördüğümüz gibi uygulamamız 15 yaşımdayım ve iyi alışkanlıklar kazanmak zamanımdan ziyade elimdeki şansları iyi kullanmak istiyorum biri başımda dikilip dakika dakika ne yapacağımı söylese çıldırırdım herhalde o yüzden bende biraz farklı işliyor örneğin sporuma dikkat ederim ama ne zaman hangi bölge ile ilgili çalışacağım bana kalmış böyle özgürlükler beni mutlu ediyor ajandayı akademi için tutuyorum ödevlerimi bölünce dersten midem bulanmadan bitiriyorum sabahın beşinde hele şu tatil günlerinde kimse beni yatağımdan ayıramaz önemli olan saat kaçta güne başladığım değil başladığım günde yaptığım şeylerden keyif almak hal böyle olunca organize etmeyi ve planlamayı seviyorum bazende hiç bir şey yapmak istemiyorum bırak diyorum kendime çünkü bu his bile önemli. Yanlış mı yapıyorum böyle düşünerek çünkü siz benden daha tecrübelisiniz yorumunuzu bekliyorum.
yaklaşık sekiz aydan beri acaba nasıl daha verimli çalışabilirim, nasıl kendi kendimle memnun olabilirim gibi konular üzerine düşünüyordum. lisans sonrası master için bir sene ara verdim. bu arada kurumsal bir işte çalıştım. kurumsal da malum, hele de kadınsan boş günün çamasır yıkama ve temizlik günü oluyor. koskoca senede gezmek için dört yere gittim, 5 kitap okudum, gerisinde ne yaptığımdan bir haberim. şimdi o sistemden yine okula dönünce elimde devasa bir zaman kaldı. kaç tane yayın yapabilirimler, kaç tane kitap okuyabilirimler, kaç müze gezebilirimler... hepsi havada uçtu, uçtu ve yavaşça uzaklaştı. sene sonuna geldiğimde odamdan çıkacak enerjim kalmayan birine dönüştüm. yavaş yavaş, gecenin ikisine üçüne kadar yazı yazıyorum, deniz kıyısına gidip kendi yaptığım kahvemi içiyorum, bir seyir noktası var burada salıncaklı, oraya tırmanıyorum. suçlu hissediyorum ama öyle yukarıdan, yolda uzaklaşan arabaları izlerken suçluluğumu rüzgar bastırıyor. önceden bıraktığım hikayelerimi kendii kafamda tamamlıyorum, hiçbirini yazmak için enerjim yok ama bir şeyleri yapayım derken gerçekten sevdiğim bütün şeyleri bıraktığım o bir seneyi unutmaya çalışıyorum. sosyal medya bağımlığı oluşmuş, şimdi hepsi silindi. zorlanıyorum. ama bir tık daha iyiyim. işte böyle
youtube'da zaman yönetimi ve disiplinle ilgili videolar izlemeye başlamıştım bu sayede videonuz önüme düştü, özellikle bir tıp doktorunun kanalını izliyordum soft discipline diye bir videosu vardı aşağıya eklerim merak eden olursa. not aldığım kadarıyla bir işi yapma sürenizi bilmekten bahsediyordu bu sayede programı çokça doldurup heveslenip sonra yapamayınca kötü hissetmezsiniz. yaptığınız işte mola vermekten bahsediyordu. dediğiniz gibi ben de pomodorocu değilim, erken kalkabilen biri değilim. ancak anlamadığımı hissettiğim noktada bırakabilen biri de değilim. hep yetiştirmeye çalışıyorum başına oturmuşken. bir de bir konuyu önceden bilseniz bile eğer dönütünden memnun değilseniz yeniden çalışmaktan korkmama hep en başından kendi ritminizde çalışmaya açık olmak, yeniden öğrenebilir olmaktan bahsediyordu. anadilimde bi kanala da ihtiyaç duyuyordum :) videonun editini ve araştırmanızı ilgi çekici bulsam da yine şu zaman işine bi çözüm bulamadığıma üzüldüm... bizim okula başladığımız dönemde eğitim sisteminde bir değişikliğe gidildiği ve daha birey odaklı bir sisteme geçildiği söyleniyor. o zamanlar daha 8 9 yaşlarındayken ve çok az işim varken bile en çok duyduğum söz plansızsındı. bir tepki olarak mı bilmiyorum bayağı aylak geçirdim o dönemleri, sonra bu zamanı kullanamama sınav döneminde dershane ile birleşince zamanı kiraya vermek gibi oldu. boş zamanlarımda daha da kendimle kalmak istedim. lisede en başından dersleri yönetmekte zorlandım, sonra alan seçmekte, en sonunda da üniversite ve bölüm seçiminde. bunlar okuyunca ne kadar alakalı geliyor bilmiyorum ama bence boşa geçen kendim için bir şey yapamadığım her an beni daha da geriye attı. örneğin lisede istediğim kadar çalıştım, rekabeti sürdüremedim ama istediğim ümit ettiğim yerde de değilim şu an. yani bence verimli zaman kullanımı diye bir şey var. ama bunun üzerimizde yarattığı baskı ya da zorunlu eğitim döneminin öğrencilerin yaşamındaki etkisi gerçek ve çözülmesi gereken bir sorun gibi, başka videonun konusu olabilir merakla izlerim. (örneğin 18 yaşındaki bir gencin kendini birden tanımasının beklenmesi ve 25 yaşında farklı biri olduğunu görmesi, farklılaşmaya devam ederken aynı kalmanız gerekmesi...) kendini tanımak için kendinle zaman geçirmek ihtiyaç, zaman hırsızlığı ise benim gençliğimden daha da yaygın ve katmanlı şu anda. bir de zaman birliklerinden bahsedince aklıma momo geldi. çocukken okuduğum bir kitaptı yeniden okumak istiyorum, bu da öneri olsun. ajandaya gelince bu yıl sınava hazırlandığım için boş günüm olmasın istedim. imkansızmış galiba jakdlsldl ortaokulda defter dolduran halimi hatırladım, defterler benim için kendimle bağ kurma yolu. ve zaman kaybettiğimi düşünürken bu yılın da geçtiğimiz yıl kadar boş geçme düşüncesi beni korkutuyordu. kendime ödül vereyim ve bunları düzenleyeyim istedim. (davranışçılar) ajanda aldım sonra bambaşka şeyler oldu, aslında her zaman olan şeyler olsa da ben yine istediğim gibi yaşamadığım için haftaları; stresim arttı. bir yandan da hobilerime geri dönmek, okuma alışkanlığı kazanmak, hatta stresten donup kaldığım için daha çok hareket etmek, bunları takip etmek istiyorum. ajandam biraz kötü zamanları kendime hatırlattığım bir günlük gibi şu an. günlük tutmaktan farkı da bu arada günlüğe istediğim zaman yazıyorum, şu an yazdığım defterime iki yıl önce başlamıştım. her ne kadar bu videoyla ve deneyimimle çelişse de fikirlerinizi merak ediyorum, ajandaya bir aylık alışkanlık takibi, ilham aldığım şeyler, şarkılar, okuduklarım kısımlarını ve sürekli her yerden çıkan film listelerimi ekledim. aslında kulağa kötü gelmiyor? asıl yapacaklarımı farklı defterlere çizelge şeklinde yazıyorum konu başlıkları şeklinde... tt kullanıyor musunuz bilmiyorum ama bu sene bunun gündem olmasında çok etkiliydi ve lise üniversite döneminden herkes bir çözüm arıyor farklı konularda ve ortak kanal ajanda oldu. özellikle sınav sistemi, eğitimin bir parçası olarak göreve başlama hedefim olması ve bunun için de yine sınava hazırlanıyor olmak benim için korkunç bir girdap haline geldi. psikoloji alanınız değil sanırım, sosyal psikoloji benim sevdiğim derslerdendi. ama ben her iki alanda da içinde bulunduğumuz çağa sıkışmış olmakla ilgili bir çözüm göremiyorum. mecburen akıntıda bir balık olduğumu hissediyorum, bunları düşünürken daha da depresifleştiğimi bilerek kaçmanın yollarını arıyorum. yine de teşekkür ederim. iki gündür bu yorumu yazmayı erteledim kafamı toplayamadım, bir şekilde burada dursun istedim yine de. erteleme hastalığı (evet böyle deniyor), verimli ders çalışma, öz düzenleme konularında düşüncelerinizi merak ediyorum, teşekkürler! not: diziyi izleyeceğim listemdeydi...
Videoda belirttiğiniz gibi bencede saati saatine plan yapmak çok robot gibi buna katılıyorum peki sizin çalışma veya okuma düzeniniz nasıl oluyor tamamen spontane mi yoksa daha rahat videoda bahsettiğiniz gibi bu kadar "mekanik" olmayan bir düzeniniz var mı? Kanalınız çok güzel takibe aldım 💜
(Bunu yazdigim için umarim kimse benimle dalga gecmez ) Videoyu cok beğendim ve dikkatlice dinledim. Size ve konuştuklarınıza bolca hak da veriyorum videodaki çoğu problem bende de var . Peki 15 yaşında hayatını boşa yaşamamaya çalışan bir ergen olarak ne yapacağım? Ne yapmam gerekiyor imdat!
dünyanın en güzel hissi aylak adamlık, serserilik bunlar bana ne kadar zevk verse de yaparken maalesef içten içe suçluluk duyoyorum. hepsi senin yüzünden henry ford!
Üniversite sınavı zamanından sonra zamanı etkili kullanma türlerini ( dopamin detoksu )deneye deneye artık oyun oynamaktan keyif alamamaya başladım tabi bunda bir şeyi elde ettikten sonra gelen boşluk hissi de var ama zamanı çok boşa geçirince de artık azap çekmeye başladım sosyal medyayı o zaman sildiğimden beri pek kullanmıyorum çünkü robotlaşmış ve mal gibi hissediyorum kendimi bu süreci iyi bi şekilde geçirebildin mi derseniz kısmen diyebilirim neyse bu aralar yine bi dopamin detoksuna girmem lazım kendimi daha çok robot gibi hissetmeden film de izleyemez oldum zaten yoğun dopamin ala ala reseptörler bozuldu herhalde sıkılıyorlar hemen akışa da bırakamıyorum bi reset şart bakalım
Verimliliği verimsiz birine verimli olmayan bir video ile nasıl anlatabilirsiniz , zaman yönetimini anlatıp video nun konu ve içeriğini nasıl yönetemediniz anlamadım
Sabah erken kalkıp to do listemin başında yer alan “Damla’nın videolarını likela” görevime bi ✅ attım.
İşte duymak istediğim şeyler.💜
❤
❤
Gececi bir kişiliğim var. Akşamları mühendislik fizik matematik alanında ciddi okumalar çalışmalar yaparken kafam daha açık oluyor. Herkes bana erken kalkma az uyuma gibi şeylerden bahsediyor ancak cidden uyku da çok önemli. Yaşadığım zorluk ise şu hayattaki her şey sabahçı insanlara göre düzenlenmiş. Üniversitede her zaman sabahçı olmak konusunda ittirmeler yaşıyorum. Daha özgür olduğum zamanlarda Türkiye çapında 1. olduğum zamanlar varken şimdi sabah çalışma konusundaki bazı baskılar sebebiyle yaptığım işten keyif alamayacak duruma geldim. Hala başarılıyım ancak depresyon eğilimlerim oldukça yüksek. Yataktan kalkmak aşırı zor benim için ve her zaman bir şey kaçırıyormuş gibi hissettiriliyorum. Bilemiyorum belki ileride bu konuda bir düzenleme yapabilirim o zamana kadar bu şekilde durmak zorundayım:(
Şunu fark ettim zamanı yönetemeyen insanlar gece çalışmayı seviyor bende dahil. Gündüz kafam çalışmıyor gece zihnim açık oluyor ve severek yapıyorum. Gerçekten keşke zamanı sabahçılar ve gececiler olarak ayırsalar. Böylelikle iki tür insan verimli olabilir.
Hep sabah sporu denilen bir kavram vardır hatta bir söz vardır "Erken kalkan yol alır." diye. Ben sürekli bu sözlerle büyütüldüm ve üzerimde hep bir baskı hissettim sanki sporu sabahın altısında kalkıp yapmazsam , meditasyonu sabahın yedisinde yaomazsam , kahvaltıdan hemen sonra masa başına oturup ritmik bir şekilde 1 saatte bir 20 dakikalık molalar vererek çalışmazsam verimli bir insan olmayacaktım. Uzunca bir süre kendimi böyle kandırmaya çalıştım , kendimi zorla bu çalışma stiline adapte etmeye ve bundan keyif almaya zorladım. Halbuki tek yaptığım kendimi kandırmaktı. Ben sabah sporu yapabilecek o tiplerden değildim. Ben sporu gecenin köründe yapmaktan keyif alıyordum , çalışacağım şeyleri akşamüstü çalışmak daha verimliydi bana. Günümü saat saat planlamak istemediğime karar verdim. Artık elbette günümü planlıyorum ama daha gerçekçi oluyorum zaman konusunda. Akşamüstü civarı şunu yaparım , akşam bunu yaparım gibi düşünüyorum. Artık kendimi zamana değil zamanı kendime uydurmaya gayret ediyorum mümkün olduğunca. Çünkü öbür türlüsünü denediğimde sanki zamanın acımasız tik takları arasında ufalanıp gidiyor benliğim. Panik ele geçiriyor tüm benliğimi. Sanki verimliliğin zamanla alakası varmış gibi bir yanılgıya düşüyorum. Bu yüzden artık ajandalarımı da şu gün sunu yapacağım diye tutmuyorum , bugün şunları şunları yaptım diyerek tutuyorum. Böylece kendimi yapayalnız ve hedeflerine ulaşamamış gibi hissetmekten ziyade o gün yaptığım şeyleri gördüğüm bir yer haline geliyor ajandalarım.
Ajandayı günlük olarak kullanmak ara sıra benim de yaptığım bir şey. Plan program yapmak işe yaramadığında, aslında ihtiyacımız olan şey hakikaten kafa boşaltmak ve aylaklık yapmak olduğundan ajandaları günlüklere çevirdik gibi geliyor son yıllarda. Katkın için çok teşekkürler.💜
👏🏻
yıllardır planlı programlı yaşamaya çalışırım olmadı. Şunu fark ettim ajandama yazmadığımda yapmam gereken şeyi kolayca yapabiliyorken. Yazdığımda yapamıyorum artık bir ödev gibi hissettirdiği için belki de bilmiyorum. Bi de artık motive olmayı beklemiyorum. Yaptığım en büyük hata olabilir. Örneğin spor yapmak istiyorum ve daha da motive olmak için internetteki sporla ilgili içerikleri tüketiyorum. Aradan 1 saat geçiyor ne enerjim kalmış ne motivem.
Vicdanını rahatlatmak için izlemiş oluyorsun aslında videoya odak olmuyorsun gibi bir şey
Yaklaşık üç senemi hayatımı düzene koymak için saati saatine, daha güneş doğmadan kalkıp meditasyon ve yoga yaparak ayrıca kilo verebilmek için ekstra spor yapmaya çalışarak, bir sürü maddeden oluşan o sözde günümü verimli geçirmemi sağlayan ajandalar, not defterleri, beni çalışmaya itecek sözlerle donattığım defterlerimi okuyarak geçirdim ve asla başarılı olamadım :D Yapmadığım yöntem kalmadığı halde hep günün sonunda aşırı isteksizlik yüzünden yatağıma yatıp saatlerce kendi kendimi azarladığımı hatırlıyorum. Sürekli verimli olmalıydım. Her saatimi farklı aktivitelerle uğraşarak geçirmemin yanı sıra hepsinden iyi sonuç almalıydım. Aynı anda hem müzik teorilerini öğrenip bir yandan meditasyon bir yandan yoga ve yürüyüşler sürekli kendimi geliştirecek bir sürü tarih, psikoloji, fizik kitapları okumalı bir yandan dizi film kültürümü geliştirmeliyim ki 'başarılı' olabileyim. Peki sonuç? Sıfır. Üç yıldır ne bir şeyi tam anlamıyla yapabildim ne de kendi kafamda ideal halime getirdiğim karakter olabildim. Kendime ne kadar haksızlık yaptığımı anlamaya başlamam birkaç hafta önce başladı. Hatta geçen günlerde sinirden ağlayarak not defterlerimi yırtıp attım. Kendimi yok sayıp diğer insanların kurguladığı 'başarılı insan' modeline uymak için ne çok kendimden ödün vermişim meğer. Sonradan anladım. Ben o sabahın beşinde kalkıp çalışmaya başlayan insan olamam. Ben akşam üstü çalışmaya başlayıp ara vermeden gece yarılarına kadar sarı ışığın altında çalışırım anca. Sabah spor yapamam mesela. Her günümü nasıl bu kadar verimli geçirebilirim ki? her şeyde başarılı olmak istemek kendimi kaybetmemi sağladı. Şimdiyse sadece kendimle vakit geçiriyorum. Saatlerdir yatakta öylece yatıyorum mesela. Bir şeyler düşünüyorum sonra kalkıp dışarı bakıyorum ve yine yatıyorum. Bazıları tembellik diyebilir ama ben bunu bu kadar hızlı hayat temposunda, kendimle baş başa kaldığım değerli anlardan biri gibi görüyorum. Bu videoda ana sayfama çıktı nokta atışı gibi. Belki de bir gün çoğu kişinin yaşadı ' her şey olmak istemek' ile ilgili bir video hazırlarsınız. Bu arada videonuz da çok hoşuma gitti, umarım daha birçok kişiye ulaşır.
Anlatmak istediğim şey tam olarak buydu, paylaşımın ve güzel dileklerin için çok teşekkürler. Hepimizin biraz aylaklığa ihtiyacı var.💜
Dostum kendimi gördüm sende çok güzel yazmışsın. Ne olmak istediğini iyi belirlemeli insan herkes başarılı olmak zorunda değil başarıda çok ehven bişeyde değil asıl mesele yaşamakta
evet mesele yaşamakta ama depresyon içerisinde de olabilirsin eğer depresyonda değilsen sorun yok ama depresyondaysan ve tembellik burdan geliyorsa sorun var demektir
@@aylakdamlatüm video için yazıyorum:) bizim oradalarda bir söz var iyi ki instagramda karşıma çıktınız:) hay gözünün yağını yiyeyim
@@TatarYorumluyor videoda eksik olan şey bu bence. Hayat, verimli olmak ve başarılı olmaktan ibaret değil. Başarılı olmak da nedir ki, önemli olan hayatı yaşamak. Kimi yat ile denizde gezerek hayatı yaşar, kimisi parkta çocuğunu sallayarak. Hayat da zaten bu, bunu kabullenememek zaten milyonlarca insanın hayatını zehir ediyor...
Daha yeni keşfettiğim bir kanalın bildiğim(bildiğimi sandığım) şeyleri tekrar düşündürmesi beni heyecanlandırdı açıkçaşı. Teşekkürler bu güzel içerikler için. Takipteyiz 💖💖
Ne güzel bi yorum, teşekkür ederim.💜
İzlanda ve İsviçre'de haftada 4 iş günü olacak şekilde çalışma sistemlerini deniyorlar 2015'ten beri, ABD'de de Microsoft gibi bazı büyük şirketler sınırsız izin hakkı sunuyorlar. Yani hiçbir gerekçe belirtmeksizin "bugün işe gitmiyorum" diyebiliyorsunuz. Bunlar tabii ki nüfusun büyük çoğunluğunun asgari ücretle 40 saatten fazla çalıştığı bir ülke için ütopik geliyor ama dünya da aslında bu yoldan dönüş arıyor.
Alışkanlıklar vs ile ilgili de, Elastic Habits sistemini şiddetle tavsiye ederim. Yazar kitapta "Çoğu alışkanlık sistemi işe yaramaz çünkü sadece en iyi en motive hissettiğiniz halde işe yaramak için programlanmıştır" diyor :)
Kesinlikle, daha az çalışmanın daha verimli olduğu da her geçen gün kanıtlanıyor. Bizim için çok ütopik olmasının yanında, o ülkelerde sistem bunu nasıl çarka dahil edecek, o da merak konusu. Belki ofislerde bile vardiyalı çalışma olacak, haftada 3-4 gün çalışan daha verimli oluyor diye bu şekilde iki kişi çalıştırılıp ücreti ikiye bölebilir. Giderek daha çok kişi iki-üç işte birden çalışabilir vs. Katkın ve kitap önerin için çok teşekkürler, kitap epey ilgi çekici duruyor. :)💜
5 saniye kuralı işime yaradı. Ajandaların tek artısı tik atma motivasyonu. Yapacağın iş zaten aklında, sürekli aklında ve seni rahatsız ediyor. Netflix izliyorsun ama her bölüm bitişinde aklına işin gelip seni rahatsız ediyor. Ben böyleyim en azından. O yüzden beş saniye kuralı uygulamaya başladım verim de aldım. İş aklınıza gelir gelmez beşe kadar sayıp işi yapmaya başlıyorsunuz. Sıralı iş listem varsa kalktıktan sonra peş peşe yapıyorum eğer çok yorucu değilse. Tek bir uzun mola verip sonra devam ediyorum ve böylece kalan vakit tamamen benim oluyor. Görevlerim bitmiş aklım rahat temiz mis günü keyfime göre verimli keyfime göre verimsiz geçiriyorum. Eğer aklım vücudum yorgunsa bu işten zaten verim alamayacağım diye kendime tekrar ediyorum çünkü öyle. Aynı paragrafı beş kere dönüp okuyacağıma reel kaydırırım canım sıkılmaz. Bu mentale geçmeden önce kendime hiç boş vakit bırakmayan biriydim ve bir noktada bende patladı. Patlıyor. Planlı programlı olsanız da boş vakit bırakın. Veya görev list bitti ama boş vakitte verimli aktivite var ama canınız istemiyorsa yapmayın onu. Zaten keyfe göre yaptığınız için yaptığınız zamanlar geçekten istiyor olduğunuzdan baya verimli geçiyor.
Zamanımı yönetemediğim için ve erteleme hastası olduğum için anksiyete hastası oldum. Belkide psikolojimi yönetemediğim için zamanımı yönetemiyorumdur, bilemiyorum.
Zamanımı neden yönetemiyorum? Çünki telefon bağımlılığı, aşırı şarkı dinlemek( aralıksız 3-4 saat), daydreaming sendromu (hayal kurma bozukluğu), mükemmeliyyetçi olmak ( küçük bir şeyi bile yalnış yaptığım zaman, "artık bu günden geçti yarın yaparım diyerek hep ertelemek)... bunlar yüzünden. Güne erken başlayamayınca bütün günüm çöp oluyor. Depresif oluyorum ve kendimi kötü alışkanlıklarıma veriyorum. Gececi de olamıyorum çünki geceleri kafam çalışmıyor. İşte böyle böyle 3. kez mezuna kalıcam bu yıl. Artık bir uzmandan destek almam gerektiğini düşünüyorum, çünki özgüvenim tamamen yerle bir oldu...
Sürekli müzik dinleyip hayal kuruyorum. Ders çalışmaya başlamam için şartların mükemmel olması gerekiyor. İlk mezun senem, sınava az kaldı ve halimin geçen seneden bir farkı yok. Dışarıdan bakınca umursamaz rahat görünüyorum ama çalışmadığım için kafayı yiyorum. Öyle diğerleri gibi beni hırslandıracak bir hedefim de yok. Tüm bu sistemler saçma geliyor. Varoluşsal sancılar falan çekiyorum..
@@rojincakr Biz bu duruma hayır demedikçe böyle devam edecek maalesef...
Eskiden 3. kez mezuna kalan insanlara bakınca içim daralırdı, ben böyle olmayacağım diyordum ve birtaraftan da ders çalışmayı hep erteliyordum, gerçek dışı hayaller kurarak zamanımı heba ediyordum ... Sonuç 3. kez mezuna kalmak...
Ben kendi durumumla barıştım ve bundan sonra her gün az-az ders çalışacağım artık.
Çünki bu ingilizcede işe yaradı.
Kendimi bildim bileli ingilizceyi erteliyordum ama yıl başında kendime her gün sadece 10 kelime öğrenerek ilerleyeceğim diye söz vermiştim. Ve gerçekten işe yaradı, 4 ayda bayağı şey öğrenmişim. Anladım ki, ben her gün düzenli 8- 10 saat çalışamam. Mükemmel olamam çünki mükemmel diye bir şey yok zaten.
Günün sonunda kendimi tatmin edebilecek kadar çalışmalıyım. Bunun içinde gerçekçi hedef koymak lazım.
Ertelemeyi yenmek istiyorsak, yavaş-yavaş ilerlemek lazım, benim bildiğim başka bir yolu yok.
Şarkı bağımlılığınında çaresi yerine başka bir alışkanlık koymak. Kendinin sevdiyin başka bir meşguliyet bulmak. Yoksa tek başına yenmek çok zor. En güzel zamanlarımı çöp etti daydreaming... onu tetikleyende şarkı dinlemek oluyor genelde, yavaş yavaş azaltmak lazım.
Birde, bir kanal keşf ettim. Adı "Tarih obası". Sohbetli "study with me" leri var. Motive edici samimi bir ortam var. Benim gibi bir insana çalışma hevesi kazandırdı. Sana da tavsiye ederim belki bir faydası olur.
@@vina473 yardımcı olduğun için gerçekten çok teşekkür ederim. Kanala mutlaka bakacağım. Çok sağol..
Senin durumunu arbede yaşıyorum 4-7 saatim daydreamingle geçiyor. Ben şöyle bir video gördüm sürekli beyninde dönüp duran düşünceyi bir insan olarak düşün, fiziksel tip ver ve sanki ondan uzaklaştığını düşünerek düşünceye son ver. Ben daydreaminge başlayınca aklıma ilkokulda benimle kavga eden hiç hazzetmediğim çocuğu hayallerim önüne bariyer gibi onu aklıma getirdim. 1 hafta gibi azaldı. Hayal sürem ama motivasyon çok önemli çünkü motivasyonum düşünce hemen tekrar yapmaya başladım. Birde telefonbağımlılığım azalmadığı için de önünü kesemiyorum o yüzden müzik ve telefon bağımlılığını da azaltmaya bak derim çünkü benimde geriliyor ordan biliyorum. Ben hayal kurarken odada müzik dinlerken sık sık dolaşırım artık bileğim ağrıyor hemen
@@duygu1619 Sevmediğin birine benzetmek iyi fikirmiş deneyeceğim. Aslında benimki baya azaldı eskisine nazaran çünki dediğim gibi yerine sevdiğim başka bir şey koydum ve kulaklık kullanmıyorum artık sana da tavsiye ederim. Bu daydreaming gerçekten illet birşey, benimde ağrıdan ayaklarımı artık hissedemediyim zamanlar oluyordu...
Peki, bu kanal beni tanıyor olmalı. Nasıl oluyor da hem ilgi duyduğum konuları, hem de son zamanlarda ihtiyacım olanı bilip video yapıyorr!? Sen bir harikasınn girl!
Russell'ın aylaklığa övgüsünde çok sevdiğim bir mandal fabrikası metaforu vardır sanayi devrimindeki kazığı çok açık bir şekilde anlatıyor
ben almanyada ekonomi masteri yapiyorum su an tez asamasindayim. almanlar biz 10 saat falan ders calisiyoruz dediler. ben zaten disiplinsiz tembel bir turk olarak bir sekilde buraya kadar gelebilmisim. ilk dönem kafayi yedim, degil 10 saat calisamak her gun bir saat bile ders calismiyorum. final zamanlari 3 4 saat abaniyorum o da son 15 gun. kendimi manyak ettim 3 sene ben az calisiyorum bu okul bitmez diye, ve sonuc , ne her gun calisabildim, ne calisma zamanimi artirabildim. dersleri de verdim. bosuna 3 senemi kendime ha kaldim, ha kalacam , ha okul bitecek diye zehir ettim. simdi tez asamasindayim. millet her gun yaziyormus. ben 2 aydir nerdeyse bir bok yapmiyorum. ara ara bakiyorum. gene ben zamanimi güyel kullanamiyorum kaygisi. valla artik sikerler diyorum. ben her gun ders calisabilen bir tip degilim. böyle de bitiyormus demek ki. hep planladigimin arkasinda kaliyorum. bugun almanca, tez caslisicam diyorum , tezin bire yarisi biitiyor. sonuc, isterse okul son dakka bitmesin. sagligimdan oldum bu zamani yönetemiyorum kaygimdan. yönetemeyerek de oluyormus ayrica. dersler bitti bir tez kaldi, tez de biter.
Aile evinde kaldığım süre boyunca evdeki herkesin yaş aralığından dolayı sorumlulukları ve yaptıkları uğraşların farklı olması beni hep olumsuz yönde etkilemiştir. Yurda gelince fark ettim ki bir kaç akranımla sabah saatlerinde etüt odasında karşılaşıp çalışınca bunun beni olumlu yönde etkilediği ve daha çok çalışmaya motive ettiği bir gerçek. Aile evi, konfor alanı, farklı yaş aralığı kimselere derslerim hakkında yakınmak ve onların buna ancak yüzeysel tepki verebilmeleri -çalışıyorlar ve dersler onların için geride kalmış bir aşama- beni koyduğum hedeflerde gittikçe gevşek davranmaya ve en sonunda terk etmeye iten unsurlar olmuşlardır. (sadece ders olarak ele aldım ama genel olarak zamanı istediğimiz gibi kullanabilmek, aile evinden ve konfor alanından kaçmakta başlıyor gibi)
Konudan bağımsız, yazma tarzınıza bayıldım: olmuşlardır, etkilemiştir... İnönü'nün yaverlerinin anıları gibi tatlı mı tatlı geldi. Esenlikler.
Bu ''verimlilik'' shortlarında sadece tüketim var dikkat edin. Sabah kalk su iç yüzünü yıka cilt bakımını yap snoothie hazırla smoothieni içerken 300 tl ye medyada gördüğün aldığın ajandana günlük planını yaz . Günlük planın: spor yap ama spor salonundave özel malzemelerle protrin tozu kullan yulaf hazırla (kendisinde yüksek lif var) peki ama 1 avuç takviye gıda da al . Kendine yeşil çay yap ve günün sonumda yine cilt bakımı. Kendini ödüllenidir Hem de (erkekler için) american physcho filmini izle mesela *. Günün sonunda ne ürettik peki?
*: american physcho ironi ve aslında mizahla bu kapitalist sistemi eleştirmiştir. Ama ne yazıkki kapitalizme malolmuş zavallı bir film oldu artık.
Ben de aynı şeyi hissediyorum, o kafamdaki verimli kız imajında o kadar çok ürün yerleştirme var ki! Önce oyshodan bir tayt takım alayım vs gibi kafamda fikirler beliriyor.
Stanley almadan pilatese başlayamazsın sanki...
o anda canım bir şey yapmak istemiyorsa duvara iğnelediğim direktifler, ilaçlar, ajandalar, kendime ve başkasına verdiğim tüm sözler
sadece omuzumda yük oluyor. Eğer bir şeyi yapmak istiyorsam da pomodoronun verdiği o 5 dklık molalar zulüm oluyor. Gerçekten anlık olarak arzu ettiğim ve de merak ettiğim şeyleri yapmaya gücüm varmış gibi hissediyorum. Bu durumun gerçek hayatla buluştuğu noktada çok mutsuz bir insana dönüşüyorum ve buna da çoğunlukla depresyon diyor doktorlar.
Benim için de çoğu zaman aynısı geçerli. Acaba gerçekten yapmak istediğimiz şeyi nasıl yapacağımızı bilmediğimizden ya da seviyemizin çok üstünde bir yerden başlamaktan da bırakıyor olabilir miyiz? Ya da bir şeyi planlamak onu çok mekanikleştiriyor, bu da yaratıcılık ve merak duygusunu azaltıyor.
@@aylakdamla planlamaktan çok mecbur olmak her şeyi öldürüyor.
Ben genelde bir ajanda tutamıyorum çünkü planlı yaşamak istediğimde beceremiyorum. Tabii ki günlük bir rutin içinde yer alıyoruz, iş, ev ve sosyal çevre ekseninde. Ama genelde saatlerce bir şey yapmadan durabilirim. Bu manada kendimi bir disipline sokmak için bir katalizöre ihtiyaç duyuyorum genelde. Mesela resim yapmayı çok seviyorum ama uzun süre odaklanamadığım için bir resim kursuna yazıldım. Yine evde spor yaptığım dönemde, çabucak bu alışkanlıktan vazgeçtimi görünce, evime yakın bir spor merkezine yazıldım. Kitap okumaya uzun süre ertelediysem, yolculuklarım esnasında yanıma kitap alıyorum. Çünkü kendimi tanıyorum, yolculuk esnasında kitap okumaktan zevk aldığımı biliyorum.
Bence zaman yönetimi değil ama zamanın bir kısmını sevdiğimiz şeylere ayırmak için kendimizi tanımak en önemli mesele bence.
Açıkçası ben bu yıl Dus a hazırlanıyorum evet planlar programlar çok anksiyetik biri yapıyor ama işi motivasyona verince de yarı yolda bırakıyor. Misal 8 saat dakikası dakikasına plan yapınca belli 6/7 saat çalışıyorum ama gelişine çalışınca da sabahtan akşama 3/4 saat oluyor. Bir de hedefine sabahtan başlayıp akşama tamamlayınca tüm akşam sana kalıyor ama sabah başlayamadığında da bu sefer motivasyonun kaçıyor ve hiç daha çalışmıyorsun belki. Şartlandırma da hem ödül hem cezaya dönüşebiliyor demek istediğim... Bir de her akşam 10da artık yatma vakti derim geç başlamış az çalışmış olsam da artık yatma vakti gelmiştir 10dan sonra çalışamam ama sonuç ne olur eline telefon alırsın gece yarısına kadar uyumazsın. Sonra sabah geç kalkar güne geç kalmışlığın motivasyonsuzluğunu yaşarsın... Her şey ideal ve mükemmel olduğunda çok iyisindir ama pürüz olursa hiç... Halbuki zaman saatlerden ibaret mi önemli olan gün mü ay mı yoksa önünde akan bir hayat mı?
Annem, zaman yönetimimin kötü olduğundan bahsediyordu ve bende ardından RUclips'a zamanımı nasıl iyi değerlendirebilecegimi öğrenmek amacıyla girdim. Girer girmez karşıma bu video çıktı. Videoyu daha izlemedim ama bunun evrenin bir işareti olduğuna inanmak istiyorum. Umarım video yararlı olur.
3 gün önce keşfedip abone olduğum kanalın, şu ara en çok ihtiyacım olan içeriği üreteceğini öngörememiştim doğrusu.
Neden ihtiyacın olduğuyla ilgili, sonunda yaptığım çağrıya dönüşlerini bekliyorum o zaman. 🤓💜
ortaokuldan beri çok çalışkan bir öğrenci olmadığım gibi, şu anda da değilim. Hatta online bir biçimde tarot falcılığı yapıyorum 3 senedir. yoğun olduğum günler 12 saati buluyor işim. Bu yüzden Daha dakik, daha hızlı, hem okula hem de işime zaman ayırabileceğim sistemleri çok denedim.
Ajanda ve promodoro tekniklerini baya bir denedim. Ama ders çalışırken de, işimdeyken de pek işe yaramadı. Ben de bu sene hiçbir yeni yıl startı ile başlamadım hiçbir şeye.
Pcmdeki not defterini açtım. Her şeyi oraya rastgele bir şekilde karalayıp, o an o 3 saatteyse mesela, ne yapacaksam yazıyor, yapıyor ve o 3 saatin sonunda yatağıma miskin ve keyifli bir biçimde devam ediyorum. İnsansı bir yatış kalkış saatinden sonra özellikle okulumun olmadığı günler tamamen spontaneyim. O gün 3 saatlik işim varsa, yatarken de yapabilirim, kalkınca da. Mesele zaten her dakikayı ''ben bunu yapmazsam kerizim abi'' şeklinde kendi potansiyelimizden bile emin olmadan hareket edip daha ilk günden kendimize mükemmeliyetçi davranmamız.
Tarot randevularımın olduğu günlerde de 5 saatim var. Gerekrise 100 kişi olsun randevu alan, o 5 saate sığdırmaya çalışırım.
bitti. Sonra gider ekmek arası peynirimi yerim. Bir alana focuslanma kapasitem var. Bir gün içinde hem beslenme, hem uyku, hem okul, hem iş düzenimi sıfırdan başlatamam.
İçerik üreticisi olmaya çalışıyorum. Bunda da aynen bunu yaptım. Metin yazmak+çekmek ve editlemek için kendime ayırdığım süre max 3 saat. sonra yüzüne bakmam.
Bunun farkındalığı gelince çok daha keyifli oldum. Zaten 23 yaşında, babası memur emeklisi, okumak için çalışmak zorunda olan bir gencim. Mesleğimi elime alana kadar benim mükemmel olmak gibi bir zorunluluğum doğam gereği olmamalı. Tüketim kültürü ve bunun getirdiği içerik üreticileri bize sürekli ''25 yaşından önce overthingistandaki caddede selfieni çekmiş ol'' ''her sabah 5 te şükür defteri doldur hayatını değiştir'' gibi malca didaktik dayatmalarından gına geldi çünkü bana. Ben öyle şeyler yapamam.
Hani çok param ya da zamanım olsa da yapamam. Kendime belirlediğim zaman aralığında ne yapıyorsam, ne atadıysam o. Sonra gün benim. istersem dışarı çıkarım, istersem evde kıcımı devirip cipsimi yerken kavak yelleri izlerim. Bu kafaya gelmek gerekiyor. her şeyi aynı anda yapamazsınız, önce birini oturtup sonra devamını yapıtaşı gibi koymak gerekir.
Hayat zaten çalışsanız da çalışmasanız da, zamanınız hiç olmasa da çok olsa da nihayetinde boktan. Zenginler de geliyor sıçıyor, sen de. çok düşünemiyorum artık.
Günde 100 tane randevu geliyorsa, artık ajandayla pomodoroyla bu insanlara nasıl yetişirim diye uğraşmak yanlış stratejidir. Fiyat arttırarak müşteri sayını azaltman gerekiyor. Eğer çok azalırsa ve başta kazandığından daha az kazanırsan da, elinde tutmak istediğin ve uzaklaşan müşterilerine ara indirimler yapman gerekiyor. Bu arada 20'li yaşlarda öğrenciyken para kazanmak için insanlarla iletişime geçiyor olman falan takdire şayan. Ayrıca 25 yaşından önce zart zurt diyenleri takmaya gerek yok, hayat 30 yaşından sonra başlıyor.
@@defexthor merhaba, dediğinizi yaptım, tarot eğitimiöi bu mart ayında tamamlayınca sertifikamla birlikte hatırı sayılır bir zam yaptım, müşteri akışım hala aynı ama ben randebu günlerini bölerek sorunu çözdüm, derslere ve kendime de vakit ayırabiliyorum artık💕
toplumda kişiye prestij ve önem kazandıran her şey zamanın -bireyden bağımsız bir şekilde- disiplinli, verimli şekilde kullanılmasına bağlı. toplumun benden beklediği başarı tanımını artık umursamadığım için aylaklıklığımla belli bir dereceye kadar barışığım bu farkındalığa vardıktan sonra zaman bağımlı değişken ben ise bağımsız değişken oldum.
carol and the end of the worldü aşırı sevdim özellikle son bölüm bayıldım,,,,,
bugun kesfettim, ne kaa güzel bir kanal :D
Bir sürü araştırma başlığı edindim. Yine muhteşem bir video olmuş. 3-4 gündür kanalınızın bağımlısı gibi oldum sbjcdjdsd
Çok mutlu oldum, teşekkürler.💜
Hayatım boyunca hiçbir zaman zamanımı yönetemedim. Her şeyi denedim olmadı. Çoğu kişi robotlaşmış gibi gün içinde ne yapacağını planlayıp ona uyuyor. Biz insanız robot değiliz, her şey dört dörtlük olamaz. Bu tip insanlar yüzünden yıllarca hep yetersiz hissettirildim. Oysaki ben zamanı yönetmediğim zamanlarda daha verimliyim. Mesela okul zamanı ders asla çalışmazdım sadece dersi dinlerdim sonrada sınavdan bir gün önce veya sınav günü çalışırdım ve bana yeterdi. Oysaki öğretmenler ve “başarılı” öğrenciler hep zamanı planlamayı söylüyorlardı. Onlar çok çalışıp verimli olabilirler ama herkes aynı değil. Kimisi dinler aklına girer kimisi zamanını ayırıp çalışır aklına girer. Ben dinleyen taraftandım hep. Bir şeyleri dinleyerek öğrenirim çalışarak değil. Hatta sözde hocalarımız bize ders çalışmamız için program yazarlardı zerre sevmezdim ve uygulamazdım. Bir gün yaptığımda devamını getiririm diye düşünüp sonra bir daha o programa uymazdım. Ben rastgele yaşamayı seviyorum. Günümü planladığımda verimli olamıyorum kendimi kötü hissediyorum yapamadığım şeyleri görünce. Kendi kafama göre hareket ettiğimde daha mutlu oluyorum. Şimdi bu videoyu izleyince rahatladım. Suçun bende değil sistemde olduğu öğrenmek iyi geldi. O robotlaşan sürüden olmadığım için çok mutluyum. Hayat planlayarak değil yaşanarak sevilir. Umarım bu sistemi değiştirecek bir şeyler yaparlar.
Zamana olan bakış açımı gerçekten değiştirdin , seni kısa bir süre önce keşfettim. Gerçekten keyif alıyorum fikirlerini dinlemekten üzerine kendi fikirlerimi ekleyerek düşünmekten.♡
Bunu okuyunca yaptığım şeyin amacına ulaştığını hissettim, benimle paylaştığın için teşekkürler.💜
bölümü 2 saat önce atmışsın ve ilk defa izleyeceğim seni damla,güzel örneklerle başladın bakalım nasıl olacak videonun devamı
"Sabah 5'de kalk ve gününü planla" gibi ifadeler asla nesnel değil kanımca. Her insanin farklı zaman dilimlerinde dinç olma eğilimi vardır. Mesela ben, geceleri zihnimin inanılmaz açık olduğunu, sabahları düşünemediğim yaratıcı fikirlerin o zaman aklıma geldiğini fark ettim. Ders çalışırken de normalde sabahları zorlanarak çözdüğüm matematik sorularını, geceleri daha kolay bir şekilde çözebildiğimin farkına vardım. Ama bir başkasına göre tam tersi olabilir. Çünkü herkesin zaman algısı farklı. Ama maalesef sosyal hayata uyum sağlama zorunluluğumuz da bir gerçek. Bundan dolayı çok erken uyanmasam da erken kalkmaya çalışırım, çünkü hayat geçip gidiyor. Hedeflerime ulaşmak adına bazı genel geçer zevklerimden de vazgeçmem lazım. Geceleri uyanık kalmak gibi.
Video için teşekkür ederiz 💞
Hayattan keyif alarak yaptığım ve bana yararı olduğunu düşündüğüm aktiviteleri, günlerce hiçbir şey yapmadığım bir dönemden sonra keşfetmiştim. Hala bazılarını düzenli yapmakta zorlanıyorum ama ne yapmaktan hoşlandığımı biliyorum.
Teşekkür ederim Damla bu video çok işime yaradı ❤ kendine değer veren insan aylaklık yapar :p svhkshkhs
HAAAAAARIKA BI VIDEO!! bize dayatilan tum degerler, basarimlar o kadar tek bi noktaya dayaniyor ki.. nefret ediyorum bu sistemden ve kurtulmak imkansiz gibi geliyor umidim de yok artik :( bu yazimi bos geciriyorum, yemek yiyorum yemek yapiyorum uyuyorum uyaniyorum ve ilk defa hayatimda bunu yaptigim icin kendimi suclamiyorum. ozellikle de biraz nam salmis bi universitede okudugum icin cevremdeki herkes hayatini yuzde yuz verimlilikle gecirmek zorunda, basarili olmak zorunda. bu zaman algisinin bi sacmaligi da su ani deneyimleyememek bence. gelecege dair korku ve gelecegi hedeflemek aslinda fazlasiyla sacma, cunku henuz yasanmamis bir seye bel baglamak bizi mekaniklestiren ve tamamiyle sistemin carki konumuna getiren sey. ogrencilik hayatimi daha sektore atilamadan koca bi emek somurusunden ibaret goruyorum. hayatimi birilerine sunulacak bir tepsi gibi yasamak istemiyorum. ozellikle avatar: the last airbender zaman verimlilik ve aylaklik konusunda bana cok sey katti. uncle iroh’nun da dedigi gibi, bazen yavaslayip yasemin cayini icmekte hicbir sakinca yok.
Həqiqətən çox önəmli bir məsələyə toxunmusunuz. Bu cür mövzular haqqında daha çox video gəlsin👍🏻
Buluştuk, selam 👋
Bahsettiğin bu teknikler hep bana concept olarak eğlenceli geldiler sonradan kendimi incelediğimde, hiçbir zaman verimliliği için değil bu sistemi devam ettirebildiğim için mutlu oldum kısa süreli de olsa. Asla beceremedim düzen şeye sahip olmayı, hep dağınıktım. Bunun daha özel sebepleri var yaşantım ile alakalı ama onlar olmasa da düzen seven biri değilim. Kaos ile hareket eden, istediğim bir şeyleri yapmak isteyen biriyim. İstemediğimde yaptığım, öğrendiğim şey aklıma girmiyor ama sistem benden bunu bekliyor. Ben tembelim, tembel olduğum için kendime kızarım sık sık. Bunun nedeni tembel olmanın kötülüğü değil, yaşadığım sistemde tembel olmam bana ve sevdiklerime zarar vermeme neden olabiliyor diye. Çok isterim aylak olmak, istediğimi öğrenmek ve istemediğim zaman gezmek veya yeni birileriyle tanışmak ama bunun düşüncesi bile binlerce soru getiriyor yanında. Boş zaman dediğimiz şeyi kapitalizm zaten kendi ürünü haline çoktan getirdi, bir noktada iş zamanında üretileni boş zamanda tüketen halklar oluşturdu. Sen telefon üretiyorsun, ben boş vaktimde o telefon ile oyun oynuyor veya video izliyorum. Sonra ben işe başlıyorum ve kıyafet üretiyorum, sen boş vaktinde alışverişe çıkıp bunları satın alıyorsun. Birbirimizin köleliğini devam ettiriyoruz ki bu da mutlak bir kontrol yaratıyor gerçekten. Gelecekte gelecek o distopyadan korkmanın mantıksız olduğunu, zaten o distopyada yaşadığımızı hatırlatmak istiyorum insanlara sürekli. Sürekli bize hayal satılıyor, hayal ve istek pazarlama üzerine kurulu pazarlama sektörü. Firmaların çıkarttıkları ürünler, var olabilecek şeylerin var olabilme ihtimalinin verdiği hazzı satıyor. Bunun en basit örneği porno sektörü, cinsel olarak beğendiğin bir insan ile tanışıp bu aktiviteyi yaşamak varken neden bunun hazzını veya ihtimalini yaşıyorsun? Bakınca çok garip ama saymaya başlasak nedenler nedenler. Gerçekte olanı elinde tutup gölgesini vermesi komik bir şekilde Platonun idea teorisini hatırlattı. Biz idealar ile idare ederken iktidar sahibi, sermayederler Aristo gibi bu dünyayı tüketiyorlar. Belki videoda Atina Okulu resmini gösterdiğin için aklıma bu gelmiştir, bilemiyorum. Zaman kaybetmenin vereceği mutsuzluktan dolayı bir şey yapamaz hissediyorum çoğu zaman, bu da beni hiçbir şey yapmamaya itiyor tekrar. 2 gündür çalışmak istediğim bir yazılım dili var ve elimi sürmedim. Başka planlarım var ve yapmadım. Bunun birçok parametresi var tabi ama en büyük nedeni yorgun hissetmem. Geç kalmışlık hissi diye bir şey yarattı bu sistem, hayatımızın her frameini çok güzel yaşamadığımız zaman önceki framede kaybettiğimizi yeni frame'e ekleyerek kaybettiğimizi toparlayalım gibi bir kültürel alışkanlık aşıladı. Bu yüzden kendimi yorana kadar psikolojik ve fiziksel çalıştım. Yoruldum ve dinlemedim. O boş zamanlar hiçbir zaman boş olmadı, kafamda dolu düşünceler vardı en basitinden. Bir gün terapistim, "Kendini geliştirmek adına yapmadığın bir eylem var mı?" diye sormuştu ve cevap veremedim diye hatırlıyorum. Oyun oynuyorum arada ama onda bile ya huzursuzum ya oyundan bir şey elde etmeye çalışıyorum. Elde etmek istemekte hata olmamakla beraber o vakti bile "verimli" geçirmek istiyorum, rahatlamak ve mutlu olmak için değil. Başım ağrımadan, kendimi mutsuz hissetmeden, bir şeyleri kaçırıp duruyor hissini gütmeden, sevdiğim insanlara yardım etmezsem zarar görecekler korkusunu yaşamadan bomboş bir gün geçirmek istiyorum. Aylak günüm demek istiyorum, tembelin teki olduğum o gün. Üzüldüğüm konu şu ki bunu buraya yazmam veya senin bu videoyu çekmen maalesef benim pratikte hayatıma bir etki edemeyecek. Bu makale videonun kalitesi üzerine değil, çok kaliteli ve güzeldi. Bakmadığım yerlerden bakmamı da sağladı ama ben yarın uyandığımda ve bundan sonra da bu acılarla yaşayacağım. Bazen bir şeyleri bilmek ile onu çözebilmek arasında fark oluyor. Bu yolculukta da açıkçası yalnızım ve olmaya da devam edeceğim. Konuştuğumuz bu konuları kolektif olarak pratiğe geçirmek adına atmadığımız sürece de mutsuz olmaya devam edeceğimi düşünüyorum. Ha bunu hayata neden geçirmiyorsun diye sana bir eleştiri veya isyanda bulunmuyorum tabi lütfen öyle anlaşılmasın. Sadece yorgunum, içimi boşaltmak istedim. Kafamda çok şey var ve hangisini ne düzende yazmalıyım bilemiyorum. Bu yüzden giriş, gelişme ve sonuç böyle dağınık.
Çok teşekkür ederim, ellerine sağlık. Umarım bir gün topluca aylaklık edebiliriz.
RUclips'da daha iyi bir video görmedim henüz. Zaman kavramına bu açıdan hiç bakmamıştım. Ufkumuzu genişlettin. Teşekkür ederiz. (Aylak değilim, sabah insanıyım ama hayatı kendime hiç bir zaman zindan etmemiştim. Keyif almayı bilmeyen çok insan görüyorum, onlara katkım olur senin videon sayesinde)
Güzel yorumların için teşekkürler.💜
İlk defa bu videoyla kanalınızı keşfetmiş bulunuyorum. Hiç sıkılmadan çok keyif alarak dinledim. Emeğinize sağlık
Sürekli bir şeyler yapma hâlinde olmayı habire zihnimizi bir şeylerle uyarmayı bırakmalıyız hepimizin biraz ayaklılığa ihtiyacı var 🤍
Tam da bu konuyla ilgili kitap okurken denk geldim videonuza. Svend Brinkmann Olan Biteni Kaçırma Keyfi kitabında da bu konuyu farklı farklı açılardan irdeliyor, üzerine denk gelmesi benim açımdan çok hoş oldu. Kattığınız farklı bakışaçısı için teşekkür ederim🌸
Çok sevindim, hem öneriniz hem yorumunuz için teşekkürler🦋
Bu yaz benim kendiliğimden farkettiğim bir şey oldu bu notion' da hep ertesi günümü planlardım sonra bunun beni strese soktuğunu farkettim ve artık o gün yapmam gerekenler yerine yaptıklarımı yazdım şu anda da bunun ne kadar mantıklı olduğunu kendi kendime farkedip kendimi takdir ediyorum saygılar
Kişisel gelişim de bir sektör ve bunu kavramak gerekiyor . Ve gelişim kitapları da bağımlılık yaratabiliyor. çünkü bir şey yaptığımızı sanıyoruz bir projeye döneme hazırlandığımızı sanıyoruz ama o dönem gelmiyor bile
Kanalını yeni keşfettim, çok iyi video olmuş. Ben de çoğunu denedim videoda dediklerinin ama hiç biri bana uygun olmadı yani "Productivity hell", o yüzden minimal tutmaya çalışıyorum.
Ben bu zaman yönetimi meselesine yüksek lisans yaptığım zaman çok kafayı takmıştım. Bir de bu süreç korona dönemine denk gelmişti.
Yüksek lisans öncesinde de bu işe asıl bullet journal çılgınlığı ile giriş yaptım 😅 Bir iki yıl yaptım onu, sonra sürekliliği daha kolay olur diye küçük ajandalara geçtim. Bu konuda kitaplar okudum, “The Power of Habit” gibi.
Aslında yapmam gereken işleri bitirmek ve hatta başarılı bir şekilde sonuçlandırmakla alakalı bir problemim olmamasına rağmen, bu işe kafayı takma nedenim mükemmeliyetçi ve takıntılı yapımdı. Şimdi evde olup çalışmadığım bir dönemdeyim, ve biraz daha akışına bırakarak yaşamak nasıl olur onu keşfetmeye çalışıyorum.
Kullandığım yöntemlerden çok verim alamamış olmamın sebebi sanırım, bu yöntemleri ve bunların uygulanmasını idealize edip, yapamadığımda kendimi suçlamamdı. Denersin bir yöntemi ya senin işine yarar ya da yaramaz, bu kadar basit aslında. Bir diğer sıkıntı da denenenen yöntemin bize her koşulda uyacağını var saymak. Bu mümkün değil! Pomedero tekniği işin başına geçmemde yararlı olabilir, ama bütün süreç boyunca bu tekniği takip etmek zorunda değilim. Notion uygulaması tezimi planlarken çok işime yaradı ama günümü hücrelerine ayırırcasına bu şekilde planlamama gerek yok 😅
Kısacası benim için sorun bu yöntemleri aşırı idealize etmem ve bunların her zaman aynı etkililikle işe yaramasını beklememdi.
Şahsen 5 yıldır düzenli olarak bujo kullanan biriyim. Başlarken bende kutucuklar günlük hedefler vb belirlerim yapılıcakları yaptıklarımı o ay izlediğim filmleri okuduğum kitapları vs yazıyodum. Ancak bu benim için çok da uzun soluklu olmad yaklaşık 1 yıl benzer teknikler arsında dolandım. Zamanlar bir gün için 1 sayfa değil 1 hafta için 2 sayfa gibi kendime uygun aralıkta düzenler çizdim. aşşağ yukarı hergün o gün ne yaptığımı yazıyorum 2 senedir. Boş boş evde dolandıysam onları görüştüğüm insanları vs. Zaman yönetmek değil daha çok günlük gibi kullanıyorum. Ödev teslim tarihlerini ödemelerimi vs takip ediyorum ve benim için en verimlisi bu oluyo. Özellikle her ayın başına oturup yeni ay için bi giriş sayfası hazırlıyorum ve ilk aftayı çiziyorum. Her haftanın sonunda da öteki haftayı hazırlıyorum. Bu beni özellikle yaratıcılık zamanın geçtiğini algılayışım açısından destekliyo. Biraz uzun oldu. Konuşulucak çok şey var. Fırsat iin teşekkürler emeğine sağlık Başarılar.
Güzel sözlerin için teşekkürler.💜 Bujo benim de hala ara ara yapıp rahatladığım bir aktivite ama böyle bir etki için yapıyorsak dümdüz resim de yapabiliriz. Demek ki plan yapmaktan çok, rahatlamaya mı ihtiyaç var?
Rahatlamak için illa resim mi yapmalı bir insan? Ajanda süsleme, sticker seçme, doodle çizme süreci de benim için oldukça rahatlatıcı mesela. Bunu bir haftalık planın içine yapmayı seviyorum diye gereksiz demek değil ki bu @@aylakdamla
Demek istediğim bu değildi, herkes istediğini yapmakta özgür, bireysel olanı sorgulamıyorum. :) Ama ajanda, planner, bujo vs. çıkış amacı planlama ve disiplin, istikrar sağlamayken biz bunu rahatlamak için yapıyoruz, yani ihtiyaç bu yönde ki buna evrilmiş. Bu açıdan düşününce resim yapmaktan, rahatlatıcı ve yaratıcı herhangi bir etkinlikten farkı yok.
Çok iyi bi içerik olmus, resmen farkındalık icin ihtiyac. Cünkü gerçekten ajandaların ve planların kölesi gibi yasıyoruz. O tiklerin bu güne kadar sosyal medyadaki influncerlar dışında birilerinde işe yaradığını görmedim. Zaten bu güne kadar böyle bişey yoktu. Kurumlar dışında insanlar günlerini dakikası dakikasına ayarlamazdı. Mesela ben kafamdan şu şu şu iş bugün yapılacak derdim o gün biterdi bi şekilde hepsi. Herşeyi kafamda ayarlardım. Ne zaman ki bi şeyler yapmam gerekti ve düzenlemem gerekti o zaman bu tip şeylere yöneldim ve her şey daha da berbat oldu. En son nasıl olduysa anladım bi işe yaramıyo herşeyi çok afedersiniz siklemiyorum. Sikerler benden değerli mi deyip rahat kafayla işleri hallediyorum sadece. Hallolmasını beklemiyorum hallediyorum ama kasmadan, sıkmadan boyle ohh rahat kafayla keyifle. Ajanda tutanlara da tavsiye ajandanın dediklerini yapmayın. Yaptıklarınızı ajandaya yazın. Böylece gün boyunca ajandamıza yazıcak şeyler yapmaya başlarsınız. Video için tekrardan çok teşekkürler, keske daha önce karşıma cıksaymıs 💖
ne güzel video olmuş, aktı gitti
Sizi Pelin Dilara Çolak'a benzettim, görünüşünüz, konuşma stiliniz... Bir gün birlikte video çekersiniz umarım☺
merhaba. ben de bu iki youtuberı severek takip ediyorum. benzer öneriniz var mıdır?
@@sultan-karakas Uzay Zuhal var. Kazıklı Maria'yı da seviyorum ama o bu kanallardan daha farklı konumda
@@diainwonderland ikisini de takip ediyordum teşekkürler yine de :)
gerçekten videoları ağzım açık izliyorum. kafamdaki taşları yerine oturtuyor. elinize sağlık. takipteyim.
Sadece hayatımın zor ve yoğun bir dönemindeysem bu ajanda, planlama işleri işe yarıyor ben de yoksa gerçekten hep planlı yaşayamıyorum olmuyor
Weber'i baya hissettim videoda :) Çok çok gerekli bir video, son zamanlarda seni çok izliyorum. Videoların için teşekkür ederim ❤
Çok sevindim, yorumun için teşekkürler. 💜
Ben genelde kendimin daha az yorulan, daha az dinlenmek ve eğlenmek isteyen versiyonuna program hazırlıyorum. Normal bir günde bir kere bile göstermediğim performans yazıya dökerken yapılabilir gözüküyor. Programda uymadığım tek bir şey olunca da hemen bırakıyorum çünkü önemli olan verimli bir şekilde kalan işlerimi halletmek değil, listedeki her şeyin üstünün çizilmesi 🥲 Yaşlanınca slow living yaparım artık…
Evet, bu da plan yapmanın kendi içinde bir fetişizme dönüştüğünü gösteriyor bence.
Video gerçekten ufuk açıcı ama zaman politik dediğin yerde sinirlerim bozuldu gülmeye başladım .
Aslında okullarda 40 dakika ders 10 dakika teneffüs mantığı da bence bu "dakikliği" pekiştiriyor. Öğrenci önce dersin bitmesini beklerken ardından derse geç kalmamak için dakika başı saate bakıyor. Böylece sonsuz bir döngü yaşanıyor.
Bu robotsu görev ve tamamlama tatlı ajandalarını kullanırken görevlerimin hep aksadığını gördüm. Nedense insan olarak bir ok çıkarıp şunu şunu yaptım o yüzden bu görevi yapmadım. Boş boş düşündüm bi şeyleri sindirdim oluyordu genelde. Konu ajanda değil sanırım. O sene benim üniversite sınavımdı. Ve bir sürü bilgiyi hemen özümseyip anlamasamda günde 30-40 soru çözmem yazıyordu. Ve bir sürü görev. Ben aylaklığın bazı beyinler için olduğunu düşünüyorum. Bunu yapan arkadaşlarım vardı. (Ajanda robotları )Saygı duyuyorum başarılarına ama bu robotluğu nasıl becermişlerdi. İyi bir lisedeydim. Ama Lise birden beri duygusal çok fazla şey yaşadım. Küçük bir yerden İstanbul’a geldim. Çok küçüktüm ve benden tek istenen çalışmaktı. Ama bir türlü odaklanamıyordum. Hayatı sorguluyor test kitabının başında dalmış gidiyordum lise 1 den beri çalışmaya çalışan biri olarak. Bi sorun vardı. Yaşamaya çalışıyordum düşünerek. Ve beynim kabul etmiyordu bilgileri. Beynimin bi bildiği vardır diye düşünüyorum. Aptal da değildir zekidir beynim. Sadece insanlar gibi çıkarın başarı olduğunu değil yaşamayı çözmek olduğunu düşünüyordu. Neyseki o dönemi biraz atlattım. Şimdi hem çalışmak da geliyor içimden hem yaşamak. Ama robotsu çalışmıyorum. İçimden geldiği gibi. Bence bu düzene uyum sağlayan beyinler de var. Ama artık onlardan olmadığımı bilerek kendimce keyifli yaşıyorum
mühendislik okuyan ve ileride de bu işi yapacak birisi olarak aylaklığı kendim için mümkün göremiyorum
sinav oldugunda hic calisasim gelmiyor ama ayni konuyu zevkine cok iyi ögrenebiliyorum. beynim benimle inatlasiyor. strese gelemiyorum ve zaman yönetimi konusunda berbat bir gecmisim var. en iyisi spontane yasamak. ama son 20 yildir ders calisma programi yapmiyorum ve kendimi daha verimli hissediyorum.
ajanda konusunda katılmıyorum. Ajanda bir sürü işimi kolaylaştırıyor ve daha hızlı yapmamı sağlıyor. O tik atma kısmıda küçük oyun gibi geliyor. Hayatı bir oyun gibi yaşamayı deniyorum. Bazen kendi kendime morning rouitine yapıyorum ve çok eğlenceli faydalı geliyor. Sen bir gününü nasıl planlıyorsun, onu da görmek isterim. İlham alacağım her yerden bilgi almayı seviyorum. Videoda Söylediklerine de %70 katılıyorum bu arada.
Yıllarca planlı olmanın her yolunu denedikten sonra spontaneliğe, aylaklığa alan açmaya çalışıyorum. Herkesin deneyimi elbette kendine özgü, ama videoda en temelde zaman sistemini sorguluyorum zaten. :)
Ben o tik atma olayında geriliyorum. O yapay zorunluluk hissiyle yaptığım hiçbir şey bana keyif vermiyor. Herkesin motive olma şekli farklı gerçekten.
@@flyinyturt1eEvet evet, her insanın beyni farklı ve özeldir. Ben resmetmeden yapamam, bazısı yazamadan yapamaz. Deneyerek hangisi uygun bulacağız.🥰
@@selinakgundesign Evet ❤️
Muhteşem bir video olmuş. Tembellik hakkı gibi bir video daha çeker misin ❤❤❤
güzel video, tebrikler,
Bu video üzerinde düşünmediğim bir konuda beni yoran faktörleri görmemi sağladı. Teşekkürler😊
Çok güzel bir video olmuş. Kanalını çok beğendim, takipteyim❤
Ne güzel, çok sevindim.💜
@@aylakdamla 💕
Emeğinize sağlık. Ben de hemen her uygulamayı denemiş biri olarak en son ikinci beyin olarak Notion ve günlük hayat kontrolü, takvim, pomodoro için Tick Tick uygulamalarına karar kıldım. Sabah 5te kalkamasam da disiplin ve rutin ile daha verimli ve mutlu hissediyorum😊
Onat abi gelmiş :D
15:45 yeni yıla yeni ajanda ile temiz bir sayfayla başlayacaktım ama 2 haftadan beri erteliyorum. O ertelediğim günler bana kabus olmasın diye oralara resim çizeceğim. Pfmeögmsr Videoların çok hoşuma gidiyor.
Devamını diliyorumm (◕ᴗ◕✿)
Çok teşekkürler.💜
❤❤❤❤cok güzel olmuş. nostalji ve wintec ile ilgili vidioda yaparmisin
Teşekkür ederim, olabilir tabi. 🌸
Bu tip verimlilik yöntemlerinin en büyük sorunu herkesi ayni görüp bir metodun herkes üzerinde ayni etkiyi yapacağını sanmasidir. Kendimden ornek vereyim.
Erken kalkmayi seven bir insanım. Ama bazi zamanlar cok uyurum. O zaman kendime kızarım. Ama daha sonra her sabah erken kalkamayacagimi gordum. Kimisi icin sürekli erken kalkmak çok önemli olabilir, ama ben bazen tüm gece çok üretken olabiliyorum. Ben sabah değil aksam yürüyüşlerini seviyorum. Vs vs.
Kısacası bu tip sacma sapan verimlilik mitlerinden ziyade gidin kendinizi taniyin. Ben ne kadar süre hangi saatte calisabiliyorum.
Ben forest kullaniyordum. Hala kullanırım. Ekran süreme göz attim bir aralar ve en cok ogleden sonra kullaniyormusum. Sonra bu vakti daha verimli seyler ile değiştirmeye basladim. Oldu mu? Eh işte, kismen. Zaten öyle evreka anı gibi bir sey olmayacak. Zamanla. Biz zamana zaman tanimiyoruz.
Z kuşağı olarak, cok hızlıyiz. Oyunlarda 1-2 saatte imparatorluk kurup tüm dünyaya hakim oluyoruz. Gercek hayatta ise haftalarca çalışıp gene başarısız olabilirsiniz. Biz (ben daha doğrusu, kendi adima konusayim) her sey hizli olsun, bir anda gerceklessin istiyoruz. Ama güzel şeyler zaman alir.
Zaman tanımadığımız icin bu tip verimlilik yontemleri de bizde işe yaramiyor. Olmadi diyoruz, kac kez denedin de olmadi allah askina.
Neyse, demek istedigim anlasildi diye düşünüyorum. Kanaliniza abone oldum. Video hosuma gitti bayağı. Feminizmi de sevmem ama ilk defa feminist birini takip edecegim. Merak ettim, feministler nasil düşünüyor? 😊
Şimdiye kadar zaman hakkında hiç konuşulmayan konuları fark edip böyle güzel bir video çıkarman ne hoş
💛
Söyleşi kıvamında bir video olmuş, çok beğendim. Böyle videoları daha çok görmek isteriz! 🎉
Seni internet estetikleri videonlar keşfettim ve hemen takibe aldım. Anlatımın çok akıcı ve içeriklerin güzel. İlerleyen zamanlardan kanalının çok daha büyüyeceğini düşünüyorum. Başarılar 🎉
Hoş geldin💗 Çok teşekkür ederim güzel dileklerin için.✨
Yarın izlicem söz
hiç bir zaman zaman yönetmeyi beceremedim. ama beceremedim demek de saçma olur çünkü dürüst olmak gerekirse denemedim bile. hiç bir günüm bir diğerine benzemeden seneler geçirdim. benim deneyimimde ben ''boş zamanı'' bir çoğumuzun farkında olmadan yaptığı gibi uykumdan ödünç alıyorum. uyumayı gereksiz gören kasıntı bir beyaz yaka hareketi olarak değil ama uykumun boş zamanım kadar değerli olmadığını bilerek yapıyorum bunu. benim için sabit olan saatlerde kurulu olan herşey çok zor. sabah erken kalkmak ve 7 de okula gitmekten bahsetmiyorum o herkesin ortak noktası. ben o sınav öğleden sonra 2 de bile olsa yine de yetişecek şekilde düzenleyemiyorum günümü. ya absürt bir şekilde 2 saat önceden kantinde sınavı bekliyo oluyorum yada sınav başlangıç saatinde evde dişimi fırçalayıp çıkarım diye zannederek geç kalıyorum.
Son yazdığın DEHB belirtisi...
Dumduz elektronik ajanda tutuyorum. Tekniklere harcanan enerji tamamen israf.
Sınava hazırlanırken karşıma çıkmamalıydı
İyi yönden bak, zaman algın olmadan fütursuzca çalışabilirsin.🤓
Çok güzel bir video olmuş emeğinize sağlık
abla harikasın....
podcast'ı olsa keşke bu videoların bir de ne iyi olur
emeğinize sağlık güzel içerik olmuş
Her ilaç her hastaya iyi gelmez bence buradaki asıl hata gördüğümüz gibi uygulamamız 15 yaşımdayım ve iyi alışkanlıklar kazanmak zamanımdan ziyade elimdeki şansları iyi kullanmak istiyorum biri başımda dikilip dakika dakika ne yapacağımı söylese çıldırırdım herhalde o yüzden bende biraz farklı işliyor örneğin sporuma dikkat ederim ama ne zaman hangi bölge ile ilgili çalışacağım bana kalmış böyle özgürlükler beni mutlu ediyor ajandayı akademi için tutuyorum ödevlerimi bölünce dersten midem bulanmadan bitiriyorum sabahın beşinde hele şu tatil günlerinde kimse beni yatağımdan ayıramaz önemli olan saat kaçta güne başladığım değil başladığım günde yaptığım şeylerden keyif almak hal böyle olunca organize etmeyi ve planlamayı seviyorum bazende hiç bir şey yapmak istemiyorum bırak diyorum kendime çünkü bu his bile önemli. Yanlış mı yapıyorum böyle düşünerek çünkü siz benden daha tecrübelisiniz yorumunuzu bekliyorum.
vaktimi "dolu" harcamak icin sabah zorla yoga yapiyodum o zaman iyi hissettiriyodu ama suan zorunlu bir gorev gibi geliyo
güzel video
Şey pardon…. Nasil bir videoyduu buuuuuu❤❤ bayildiiiim emegine saglik
yaklaşık sekiz aydan beri acaba nasıl daha verimli çalışabilirim, nasıl kendi kendimle memnun olabilirim gibi konular üzerine düşünüyordum. lisans sonrası master için bir sene ara verdim. bu arada kurumsal bir işte çalıştım. kurumsal da malum, hele de kadınsan boş günün çamasır yıkama ve temizlik günü oluyor. koskoca senede gezmek için dört yere gittim, 5 kitap okudum, gerisinde ne yaptığımdan bir haberim. şimdi o sistemden yine okula dönünce elimde devasa bir zaman kaldı. kaç tane yayın yapabilirimler, kaç tane kitap okuyabilirimler, kaç müze gezebilirimler... hepsi havada uçtu, uçtu ve yavaşça uzaklaştı. sene sonuna geldiğimde odamdan çıkacak enerjim kalmayan birine dönüştüm. yavaş yavaş, gecenin ikisine üçüne kadar yazı yazıyorum, deniz kıyısına gidip kendi yaptığım kahvemi içiyorum, bir seyir noktası var burada salıncaklı, oraya tırmanıyorum. suçlu hissediyorum ama öyle yukarıdan, yolda uzaklaşan arabaları izlerken suçluluğumu rüzgar bastırıyor. önceden bıraktığım hikayelerimi kendii kafamda tamamlıyorum, hiçbirini yazmak için enerjim yok ama bir şeyleri yapayım derken gerçekten sevdiğim bütün şeyleri bıraktığım o bir seneyi unutmaya çalışıyorum. sosyal medya bağımlığı oluşmuş, şimdi hepsi silindi. zorlanıyorum. ama bir tık daha iyiyim. işte böyle
Merhaba kolay gelsin 🎉
youtube'da zaman yönetimi ve disiplinle ilgili videolar izlemeye başlamıştım bu sayede videonuz önüme düştü, özellikle bir tıp doktorunun kanalını izliyordum soft discipline diye bir videosu vardı aşağıya eklerim merak eden olursa. not aldığım kadarıyla bir işi yapma sürenizi bilmekten bahsediyordu bu sayede programı çokça doldurup heveslenip sonra yapamayınca kötü hissetmezsiniz. yaptığınız işte mola vermekten bahsediyordu. dediğiniz gibi ben de pomodorocu değilim, erken kalkabilen biri değilim. ancak anlamadığımı hissettiğim noktada bırakabilen biri de değilim. hep yetiştirmeye çalışıyorum başına oturmuşken. bir de bir konuyu önceden bilseniz bile eğer dönütünden memnun değilseniz yeniden çalışmaktan korkmama hep en başından kendi ritminizde çalışmaya açık olmak, yeniden öğrenebilir olmaktan bahsediyordu.
anadilimde bi kanala da ihtiyaç duyuyordum :) videonun editini ve araştırmanızı ilgi çekici bulsam da yine şu zaman işine bi çözüm bulamadığıma üzüldüm... bizim okula başladığımız dönemde eğitim sisteminde bir değişikliğe gidildiği ve daha birey odaklı bir sisteme geçildiği söyleniyor. o zamanlar daha 8 9 yaşlarındayken ve çok az işim varken bile en çok duyduğum söz plansızsındı. bir tepki olarak mı bilmiyorum bayağı aylak geçirdim o dönemleri, sonra bu zamanı kullanamama sınav döneminde dershane ile birleşince zamanı kiraya vermek gibi oldu. boş zamanlarımda daha da kendimle kalmak istedim. lisede en başından dersleri yönetmekte zorlandım, sonra alan seçmekte, en sonunda da üniversite ve bölüm seçiminde.
bunlar okuyunca ne kadar alakalı geliyor bilmiyorum ama bence boşa geçen kendim için bir şey yapamadığım her an beni daha da geriye attı. örneğin lisede istediğim kadar çalıştım, rekabeti sürdüremedim ama istediğim ümit ettiğim yerde de değilim şu an. yani bence verimli zaman kullanımı diye bir şey var. ama bunun üzerimizde yarattığı baskı ya da zorunlu eğitim döneminin öğrencilerin yaşamındaki etkisi gerçek ve çözülmesi gereken bir sorun gibi, başka videonun konusu olabilir merakla izlerim. (örneğin 18 yaşındaki bir gencin kendini birden tanımasının beklenmesi ve 25 yaşında farklı biri olduğunu görmesi, farklılaşmaya devam ederken aynı kalmanız gerekmesi...)
kendini tanımak için kendinle zaman geçirmek ihtiyaç, zaman hırsızlığı ise benim gençliğimden daha da yaygın ve katmanlı şu anda. bir de zaman birliklerinden bahsedince aklıma momo geldi. çocukken okuduğum bir kitaptı yeniden okumak istiyorum, bu da öneri olsun.
ajandaya gelince bu yıl sınava hazırlandığım için boş günüm olmasın istedim. imkansızmış galiba jakdlsldl ortaokulda defter dolduran halimi hatırladım, defterler benim için kendimle bağ kurma yolu. ve zaman kaybettiğimi düşünürken bu yılın da geçtiğimiz yıl kadar boş geçme düşüncesi beni korkutuyordu. kendime ödül vereyim ve bunları düzenleyeyim istedim. (davranışçılar)
ajanda aldım sonra bambaşka şeyler oldu, aslında her zaman olan şeyler olsa da ben yine istediğim gibi yaşamadığım için haftaları; stresim arttı. bir yandan da hobilerime geri dönmek, okuma alışkanlığı kazanmak, hatta stresten donup kaldığım için daha çok hareket etmek, bunları takip etmek istiyorum. ajandam biraz kötü zamanları kendime hatırlattığım bir günlük gibi şu an. günlük tutmaktan farkı da bu arada günlüğe istediğim zaman yazıyorum, şu an yazdığım defterime iki yıl önce başlamıştım. her ne kadar bu videoyla ve deneyimimle çelişse de fikirlerinizi merak ediyorum, ajandaya bir aylık alışkanlık takibi, ilham aldığım şeyler, şarkılar, okuduklarım kısımlarını ve sürekli her yerden çıkan film listelerimi ekledim. aslında kulağa kötü gelmiyor? asıl yapacaklarımı farklı defterlere çizelge şeklinde yazıyorum konu başlıkları şeklinde... tt kullanıyor musunuz bilmiyorum ama bu sene bunun gündem olmasında çok etkiliydi ve lise üniversite döneminden herkes bir çözüm arıyor farklı konularda ve ortak kanal ajanda oldu.
özellikle sınav sistemi, eğitimin bir parçası olarak göreve başlama hedefim olması ve bunun için de yine sınava hazırlanıyor olmak benim için korkunç bir girdap haline geldi. psikoloji alanınız değil sanırım, sosyal psikoloji benim sevdiğim derslerdendi. ama ben her iki alanda da içinde bulunduğumuz çağa sıkışmış olmakla ilgili bir çözüm göremiyorum. mecburen akıntıda bir balık olduğumu hissediyorum, bunları düşünürken daha da depresifleştiğimi bilerek kaçmanın yollarını arıyorum.
yine de teşekkür ederim. iki gündür bu yorumu yazmayı erteledim kafamı toplayamadım, bir şekilde burada dursun istedim yine de.
erteleme hastalığı (evet böyle deniyor), verimli ders çalışma, öz düzenleme konularında düşüncelerinizi merak ediyorum, teşekkürler!
not: diziyi izleyeceğim listemdeydi...
Yorum için çok teşekkürler, konuyla ilgili yeni bir video gelecek, takipte kalın.
Momo tam olarak bunu anlatan bir kitap, mutlaka çoğunuz duymuşsunuzdur ama yine de önereyim dedim.
Videoda belirttiğiniz gibi bencede saati saatine plan yapmak çok robot gibi buna katılıyorum peki sizin çalışma veya okuma düzeniniz nasıl oluyor tamamen spontane mi yoksa daha rahat videoda bahsettiğiniz gibi bu kadar "mekanik" olmayan bir düzeniniz var mı? Kanalınız çok güzel takibe aldım 💜
Soru da bu ya, mekanik bir düzenim yok, aylaklıkla barışmaya ve verimlilik sarmalından kurtulmaya çalışıyorum. Yorum için çok teşekkürler.💜
Bize kültür çalışmalarıyla ilgili okuma önerileri yapman mümkün mü🤍 nerden başlamalı?
Bu kaynaklara nerede ulaşabiliriz ?
(Bunu yazdigim için umarim kimse benimle dalga gecmez ) Videoyu cok beğendim ve dikkatlice dinledim. Size ve konuştuklarınıza bolca hak da veriyorum videodaki çoğu problem bende de var . Peki 15 yaşında hayatını boşa yaşamamaya çalışan bir ergen olarak ne yapacağım? Ne yapmam gerekiyor imdat!
Tam olarak aynı yaştayız ve aynı soruyu merak ettim umarım bir cevap buluruz.
5:29 pff o zaman çok geridelermiş çalışmışlar şimdi gerek yok ben yatingo pdmwşdöwşföeşf
Bullet journal yapabilen var mi ya😂😂 onde yapmayla uğraşıp para harcayıp sonra bir de doldurmakla ugrascan ben o kadar romantik değilim 😂
dünyanın en güzel hissi aylak adamlık, serserilik bunlar bana ne kadar zevk verse de yaparken maalesef içten içe suçluluk duyoyorum. hepsi senin yüzünden henry ford!
Üniversite sınavı zamanından sonra zamanı etkili kullanma türlerini ( dopamin detoksu )deneye deneye artık oyun oynamaktan keyif alamamaya başladım tabi bunda bir şeyi elde ettikten sonra gelen boşluk hissi de var ama zamanı çok boşa geçirince de artık azap çekmeye başladım sosyal medyayı o zaman sildiğimden beri pek kullanmıyorum çünkü robotlaşmış ve mal gibi hissediyorum kendimi bu süreci iyi bi şekilde geçirebildin mi derseniz kısmen diyebilirim neyse bu aralar yine bi dopamin detoksuna girmem lazım kendimi daha çok robot gibi hissetmeden film de izleyemez oldum zaten yoğun dopamin ala ala reseptörler bozuldu herhalde sıkılıyorlar hemen akışa da bırakamıyorum bi reset şart bakalım
Bu zaman meselesi bazen bir şeyi yapmak zorundayken yapmış gibi yapıp o işi bitirip vicdan rahatlatmaya da gidiyor bu çok tehlikeli
🎉
Pelin Dilara Çolak part 2 gibisin sjsnsnsns
Verimliliği verimsiz birine verimli olmayan bir video ile nasıl anlatabilirsiniz , zaman yönetimini anlatıp video nun konu ve içeriğini nasıl yönetemediniz anlamadım
Ben sana abone olmadım ki nasıl birdirim geldi (telefonum heklendi)