Bu adam neyine güvenerek Galatasaray gibi Türkiye'nin en prestijli okullarından birinde konferans veriyor acaba? Orada okuyan çoğu öğrenci çok daha fazla bilgi birikimine sahip
duyman ve anlaman kabul etmeni gerektirmez cunku dogrulari kabul edemeyen karakteri olan tipler dunyanin en buyuk virusudur .akil yurutmeden meydana gelen felsefenin akil yurutmeyle ve ayrica onune gelenin teori olusturdugu, tanrinin olmadigina kendini inandirdigi gibi herkese inandirmaya calisan tiplerin nasada calismasiyla olusan bilimsel kaynaklardan daha asagida oldugunu dusunup felsefeyi onemsizlestirerek. bos yapiyordur . hersey madde degildir. isitsel yani duyusal ipuclarina , tanrinin verdigi cok gelismis akil yurutme yetenegine da kulak asmak gerekiyor. canlilarin kusursuzlugunu bir kenara birak, atomlarin ve molekullerin arasinda olusan kusursuz dinamigi ve iletisim kurallarini bir akil, yaratan olmadan bir araya gelmesi bir kalemin dik dusmesi kadar imkansizdir.
cevabi dunyayi birakip cok uzaklarda ariyor olmaniz zaten cevabi bulsaniz da aramayi birakmayacaginizin yani inkar ederek kendinizi zeki, farkli oldugunuzu dusunmeniz bile kuran da yaziyor onlar ne yaparsaniz yapin inammayacaklardir kalpleri karartilmistir.
En sonda zaten iler tutar yanı olmayan fikirlerine karşı çıkan bir arkadaşa cevap veremeyeceğini bildiğinden, tartışmaya gelmedim televizyona gel orada tartışırız gibisinden bir cevapla kendince aşağılıyor ve geçiştiriyor
Sonsuz evren modelleri termodinamiğin ikinci kanunundan kaçamazlar. Bu kanunun bizi götürdüğü sonuç, entropinin sürekli arttığı ve sonunda sistemleri termodinamik dengeye getirdiği, bu yüzden tüm fiziki sistemlerin bir başlangıcı olduğudur. Ayrıca sonsuzun aşılamayacağına dair daha evvelden incelediğimiz felsefi deliller de bu modellerin hepsini geçersiz kılar. Bu bölümün en başından itibaren incelenen hiçbir model, Big Bang’in sahip olduğu delillere sahip değildir. Hatta tek bir delile bile sahip değildir. Big Bang’in temel delillerini incelerken Big Bang’i doğrulayan gözlemsel ve teorik delilleri inceledik. Ayrıca Big Bang ile bizi aynı sonuçlara götüren yıldız incelemeleri, radyoaktif elementlerin incelenmesi, termodinamik kanunlar ve felsefi deliller de bu teorinin gücüne güç katmaktadır. Alternatif olarak ortaya atılan teoriler ise hem bilimsel dayanağa sahip değildir, hem de gözlemsel ve teorik deliller ile geçersiz olmaktadır. Evrenin genişlediği anlaşıldıktan sonra, bir daha evrenin ezeli olduğunu bilimsel açıdan makul olacak bir şekilde izah etmek mümkün olmamıştır. Bundan sonraki bölümde görüleceği gibi, evrenin ezeli olduğunu savunan materyalistler, tarih boyunca; evrenin, maddenin, hatta yıldızların değişmez yapıda olduklarını savunmuşlardır. Big Bang’in ve modern fiziğin bulguları keşfedilmeden önceki bu materyalist inanç, evren ezeli ise bilimsel beklentinin nasıl olması gerektiğini göstermektedir. Bilimsel deliller ortaya konmadan önceki bu süreç samimi fikirlerin anlaşılmasına daha müsaittir, çünkü bu durumda, psikolojik durumun sonucu olarak bilimsel olanın çekiştirilmesi mümkün değildir. Yeni bulguları ve Big Bang’in verilerini materyalist yorumlarla birleştirmeye çalışmak, sadece tek Tanrılı dinlerin tarih boyunca savunduğu sonuçlardan kaçışın psikolojik bir göstergesidir. Materyalizmin biricik unsur (cevher) olarak gördüğü evrenin, ezeli değişmezliğine ihtiyacı çok açıktır; fakat Big Bang’in, bir başlangıçtan itibaren hiç durmayan bir değişimi gösterdiği de çok açıktır. binlerce filozof islama geciyor biizim 2 kitap okumamis, dusunur olmayan tenekeler islamdan cikiyor canlilarin kusursuzlugunu bir kenara birak, atomlarin ve molekullerin arasinda olusan kusursuz dinamigi ve iletisim kurallarini bir akil, yaratan olmadan bir araya gelmesi bir kalemin dik dusmesi kadar imkansizdir. : Burada birinci maddenin kritik madde olduğu anlaşılmaktadır. Descartes bu maddenin doğruluğunu uzun anlatımlarla göstermeye çalışır. Descartes’a göre sanatçının bir esere ismini veya markasını koyması gibi, Tanrı, varlığının delilini insan zihnine koymuştur. Buna itiraz olarak insanın (insan zihnindeki fikirlerin) tesadüfen oluştuğu, mükemmel varlık incelemesinin bizi Tanrı’ya götürmesinin bir önemi olmadığı söylenebilir. Ateistlerin bir kısmı: “İnsan aciz bir varlık olduğu için Tanrı’ya ve dine muhtaçtır. O yüzden Tanrı’yı ve dini uydurmuştur.” demektedirler. Eğer insan aciz ise ve bu aczi insanın, Tanrı’yı ve dini uydurmasına sebep oluyorsa bu, insan yaratılışında, Tanrı ve din kavramlarının olduğunu bazı ateistlerin de kabul ettiğini gösterir. Buna Tanrı ve din kavramlarının doğuştan insan zihninde olması olarak değil de, insan zihninin Tanrı ve din kavramlarına uygun şekilde yaratılmış olduğu şeklinde bakmak da mümkündür. Kanaatimce bu şekilde ontolojik delil formüle etmek hiçbir sonucu değiştirmeyecektir. Ayrıca bu bakış açısı itiraza daha kapalıdır. Tanrı’ya inanan bir kişi bunu Tanrı’nın ve dinin delili olarak görür; bir ateist ise bu ihtiyacın insanların doğasında tesadüfen oluştuğunu ve bu yüzden Tanrı’nın ve dinin uydurulduğunu söyler. Görülüyor ki, Tanrı’ya inananlar ile ateistler arasındaki kritik ayrım evrenin ve insanların tesadüfen mi oluştuğu, bilinçli olarak mı yaratıldıkları noktasındadır. Bir ateist, Descartes’ın insan zihninde Tanrı kavramı bulunduğuna dair çıkarımların hepsini kabul etse bile, bu fikrin (doğuştan ide’nin) tesadüfen oluştuğunu savunmaya kalkabilir. Fakat “tasarım delili” ile insanın bilinçli bir tasarımın ürünü olduğu temellendirilirse, bu sorun ortadan kalkar. Descartes, insan zihninde böyle bir fikrin tesadüfen bulunamayacağı ve Tanrı gerçekten var olmasaydı böyle bir fikrin de oluşamayacağı kanaatindedir. Descartes’ın bu yaklaşımının doğru olduğu ve bu delilin “tasarım delili”nden müstakil olarak savunulabileceği kanaatindeyim. Fakat “tasarım delili” ile bu delile yapılacak muhtemel itirazlar göğüslenebilir. “Tasarım delili”nin www.canertaslaman.comwww.bigbang.gen.tr
160 doğruluğunu anlayan kişiler için, insan zihnindeki doğuştan ide’lerin aldatmazlığı daha fazla güven kazanır TASARIM DELİLİ VE YOKTAN YARATILIŞ “Tasarım delili” ile Tanrı’nın şekil veren, bilinçli, bilgili, kudretli, dilediğini yapan bir Varlık olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre Tanrı, evrenin tüm aşamalarında etkin ve her şeye hakim olan Güç’tür. Tanrı’nın evrendeki tasarımı, Tanrı’nın tüm bu sıfatlarını temellendirmektedir. “Tasarım delili” Tanrı’nın tüm bu sıfatlarını temellendirdiği gibi, Tanrı’nın yaratıcı olduğunu da temellendirir. Evrenin tasarımı, bilimsel kanunlar çerçevesinde, evrendeki madde kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Maddenin yapı taşı olan protonların, elektronların, nötronların, kuarkların ve maddeye hükmeden güçlü nükleer kuvvet, elektromanyetik kuvvet, zayıf nükleer kuvvet ve çekim kuvvetinin bilinçli bir şekilde ayarlandığını gördük. Bu ise maddenin yaratılması ile aynı anlama gelmektedir. Evrene hakim olan fiziksel, kimyasal, biyo-kimyasal kanunların hepsi maddeye içkindir; bu kanunlar, maddenin bir özelliği olarak maddenin içine konmuştur. Bu kanunların hepsi maddenin ta kendisidir. Tüm bu kanunların evrendeki belli gayeler için kullanılması ve evrendeki düzeni oluşturmaları, bu kanunların da tasarımlandığını göstermektedir. Maddenin yapı taşlarının, maddeye hükmeden kuvvetlerin ve maddeye içkin olan bilimsel kanunların tasarımlanması; maddenin de bir tasarım ürünü olduğunu, yani yaratıldığını göstermektedir. Madde, Tanrı’nın www.canertaslaman.comwww.bigbang.gen.tr
161 yaratmasında kullandığı ezeli ve ebedi bir unsur değildir. Evrenin her şeyi gibi, evrendeki her şeyin kendisinden meydana getirildiği madde de yaratılmıştır. Madde yaratılmış bir unsur olmasaydı, “tasarım delili”nin gösterdiği gibi Tanrısal amaçlar için istendiği gibi kullanılan, bu kadar maharetli bir hizmetçi olamazdı. Maddenin belli amaçlarda kullanılmak için yaratıldığı ve kendisine içkin kanunlarıyla Tanrı’nın tasarımının ham maddesi olmak vazifesini yerine getirdiği, “tasarım delili”nin verileriyle daha da iyi anlaşılmaktadır. “Tasarım delili”, Big Bang’ten bağımsız olarak da evrenin yaratıldığını göstermektedir. Big Bang’in delilleri, termodinamik kanunlar, felsefi deliller ve “tasarım delili” evrenin yoktan yaratıldığı hususunda güçlerini birleştirmektedirler
cok kaliteli bir anlatim olmus, tesekkurler
Bu adam neyine güvenerek Galatasaray gibi Türkiye'nin en prestijli okullarından birinde konferans veriyor acaba? Orada okuyan çoğu öğrenci çok daha fazla bilgi birikimine sahip
duyman ve anlaman kabul etmeni gerektirmez cunku dogrulari kabul edemeyen karakteri olan tipler dunyanin en buyuk virusudur .akil yurutmeden meydana gelen felsefenin akil yurutmeyle ve ayrica onune gelenin teori olusturdugu, tanrinin olmadigina kendini inandirdigi gibi herkese inandirmaya calisan tiplerin nasada calismasiyla olusan bilimsel kaynaklardan daha asagida oldugunu dusunup felsefeyi onemsizlestirerek. bos yapiyordur . hersey madde degildir. isitsel yani duyusal ipuclarina , tanrinin verdigi cok gelismis akil yurutme yetenegine da kulak asmak gerekiyor. canlilarin kusursuzlugunu bir kenara birak, atomlarin ve molekullerin arasinda olusan kusursuz dinamigi ve iletisim kurallarini bir akil, yaratan olmadan bir araya gelmesi bir kalemin dik dusmesi kadar imkansizdir.
cevabi dunyayi birakip cok uzaklarda ariyor olmaniz zaten cevabi bulsaniz da aramayi birakmayacaginizin yani inkar ederek kendinizi zeki, farkli oldugunuzu dusunmeniz bile kuran da yaziyor onlar ne yaparsaniz yapin inammayacaklardir kalpleri karartilmistir.
Belliki sende olmayan şeylere sahip 👉
En sonda zaten iler tutar yanı olmayan fikirlerine karşı çıkan bir arkadaşa cevap veremeyeceğini bildiğinden, tartışmaya gelmedim televizyona gel orada tartışırız gibisinden bir cevapla kendince aşağılıyor ve geçiştiriyor
Sonsuz evren modelleri termodinamiğin ikinci kanunundan kaçamazlar. Bu kanunun bizi götürdüğü sonuç, entropinin sürekli arttığı ve sonunda sistemleri termodinamik dengeye getirdiği, bu yüzden tüm fiziki sistemlerin bir başlangıcı olduğudur. Ayrıca sonsuzun aşılamayacağına dair daha evvelden incelediğimiz felsefi deliller de bu modellerin hepsini geçersiz kılar.
Bu bölümün en başından itibaren incelenen hiçbir model, Big Bang’in sahip olduğu delillere sahip değildir. Hatta tek bir delile bile sahip değildir. Big Bang’in temel delillerini incelerken Big Bang’i doğrulayan gözlemsel ve teorik delilleri inceledik. Ayrıca Big Bang ile bizi aynı sonuçlara götüren yıldız incelemeleri, radyoaktif elementlerin incelenmesi, termodinamik kanunlar ve felsefi deliller de bu teorinin gücüne güç katmaktadır. Alternatif olarak ortaya atılan teoriler ise hem bilimsel dayanağa sahip değildir, hem de gözlemsel ve teorik deliller ile geçersiz olmaktadır.
Evrenin genişlediği anlaşıldıktan sonra, bir daha evrenin ezeli olduğunu bilimsel açıdan makul olacak bir şekilde izah etmek mümkün olmamıştır. Bundan sonraki bölümde görüleceği gibi, evrenin ezeli olduğunu savunan materyalistler, tarih boyunca; evrenin, maddenin, hatta yıldızların değişmez yapıda olduklarını savunmuşlardır. Big Bang’in ve modern fiziğin bulguları keşfedilmeden önceki bu materyalist inanç, evren ezeli ise bilimsel beklentinin nasıl olması gerektiğini göstermektedir. Bilimsel deliller ortaya konmadan önceki bu süreç samimi fikirlerin anlaşılmasına daha müsaittir, çünkü bu durumda, psikolojik durumun sonucu olarak bilimsel olanın çekiştirilmesi mümkün değildir. Yeni bulguları ve Big Bang’in verilerini materyalist yorumlarla birleştirmeye çalışmak, sadece tek Tanrılı dinlerin tarih boyunca savunduğu sonuçlardan kaçışın psikolojik bir göstergesidir. Materyalizmin biricik unsur (cevher) olarak gördüğü evrenin, ezeli değişmezliğine ihtiyacı çok açıktır; fakat Big Bang’in, bir başlangıçtan itibaren hiç durmayan bir değişimi gösterdiği de çok açıktır.
binlerce filozof islama geciyor biizim 2 kitap okumamis, dusunur olmayan tenekeler islamdan cikiyor
canlilarin kusursuzlugunu bir kenara birak, atomlarin ve molekullerin arasinda olusan kusursuz dinamigi ve iletisim kurallarini bir akil, yaratan olmadan bir araya gelmesi bir kalemin dik dusmesi kadar imkansizdir.
: Burada birinci maddenin kritik madde olduğu anlaşılmaktadır. Descartes bu maddenin
doğruluğunu uzun anlatımlarla göstermeye çalışır. Descartes’a göre sanatçının bir esere ismini veya
markasını koyması gibi, Tanrı, varlığının delilini insan zihnine koymuştur. Buna itiraz olarak
insanın (insan zihnindeki fikirlerin) tesadüfen oluştuğu, mükemmel varlık incelemesinin bizi
Tanrı’ya götürmesinin bir önemi olmadığı söylenebilir.
Ateistlerin bir kısmı: “İnsan aciz bir varlık olduğu için Tanrı’ya ve dine muhtaçtır. O yüzden
Tanrı’yı ve dini uydurmuştur.” demektedirler. Eğer insan aciz ise ve bu aczi insanın, Tanrı’yı ve
dini uydurmasına sebep oluyorsa bu, insan yaratılışında, Tanrı ve din kavramlarının olduğunu bazı
ateistlerin de kabul ettiğini gösterir. Buna Tanrı ve din kavramlarının doğuştan insan zihninde
olması olarak değil de, insan zihninin Tanrı ve din kavramlarına uygun şekilde yaratılmış olduğu
şeklinde bakmak da mümkündür. Kanaatimce bu şekilde ontolojik delil formüle etmek hiçbir
sonucu değiştirmeyecektir. Ayrıca bu bakış açısı itiraza daha kapalıdır. Tanrı’ya inanan bir kişi
bunu Tanrı’nın ve dinin delili olarak görür; bir ateist ise bu ihtiyacın insanların doğasında tesadüfen
oluştuğunu ve bu yüzden Tanrı’nın ve dinin uydurulduğunu söyler.
Görülüyor ki, Tanrı’ya inananlar ile ateistler arasındaki kritik ayrım evrenin ve insanların
tesadüfen mi oluştuğu, bilinçli olarak mı yaratıldıkları noktasındadır. Bir ateist, Descartes’ın insan
zihninde Tanrı kavramı bulunduğuna dair çıkarımların hepsini kabul etse bile, bu fikrin (doğuştan
ide’nin) tesadüfen oluştuğunu savunmaya kalkabilir. Fakat “tasarım delili” ile insanın bilinçli bir
tasarımın ürünü olduğu temellendirilirse, bu sorun ortadan kalkar.
Descartes, insan zihninde böyle bir fikrin tesadüfen bulunamayacağı ve Tanrı gerçekten var
olmasaydı böyle bir fikrin de oluşamayacağı kanaatindedir. Descartes’ın bu yaklaşımının doğru
olduğu ve bu delilin “tasarım delili”nden müstakil olarak savunulabileceği kanaatindeyim. Fakat
“tasarım delili” ile bu delile yapılacak muhtemel itirazlar göğüslenebilir. “Tasarım delili”nin
www.canertaslaman.comwww.bigbang.gen.tr
160
doğruluğunu anlayan kişiler için, insan zihnindeki doğuştan ide’lerin aldatmazlığı daha fazla güven
kazanır
TASARIM DELİLİ VE YOKTAN YARATILIŞ
“Tasarım delili” ile Tanrı’nın şekil veren, bilinçli, bilgili, kudretli, dilediğini yapan bir
Varlık olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre Tanrı, evrenin tüm aşamalarında etkin ve her şeye hakim
olan Güç’tür. Tanrı’nın evrendeki tasarımı, Tanrı’nın tüm bu sıfatlarını temellendirmektedir.
“Tasarım delili” Tanrı’nın tüm bu sıfatlarını temellendirdiği gibi, Tanrı’nın yaratıcı olduğunu da
temellendirir.
Evrenin tasarımı, bilimsel kanunlar çerçevesinde, evrendeki madde kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Maddenin yapı taşı olan protonların, elektronların, nötronların, kuarkların ve
maddeye hükmeden güçlü nükleer kuvvet, elektromanyetik kuvvet, zayıf nükleer kuvvet ve çekim
kuvvetinin bilinçli bir şekilde ayarlandığını gördük. Bu ise maddenin yaratılması ile aynı anlama
gelmektedir. Evrene hakim olan fiziksel, kimyasal, biyo-kimyasal kanunların hepsi maddeye
içkindir; bu kanunlar, maddenin bir özelliği olarak maddenin içine konmuştur. Bu kanunların hepsi
maddenin ta kendisidir. Tüm bu kanunların evrendeki belli gayeler için kullanılması ve evrendeki
düzeni oluşturmaları, bu kanunların da tasarımlandığını göstermektedir. Maddenin yapı taşlarının,
maddeye hükmeden kuvvetlerin ve maddeye içkin olan bilimsel kanunların tasarımlanması;
maddenin de bir tasarım ürünü olduğunu, yani yaratıldığını göstermektedir. Madde, Tanrı’nın
www.canertaslaman.comwww.bigbang.gen.tr
161
yaratmasında kullandığı ezeli ve ebedi bir unsur değildir. Evrenin her şeyi gibi, evrendeki her şeyin
kendisinden meydana getirildiği madde de yaratılmıştır. Madde yaratılmış bir unsur olmasaydı,
“tasarım delili”nin gösterdiği gibi Tanrısal amaçlar için istendiği gibi kullanılan, bu kadar maharetli
bir hizmetçi olamazdı. Maddenin belli amaçlarda kullanılmak için yaratıldığı ve kendisine içkin
kanunlarıyla Tanrı’nın tasarımının ham maddesi olmak vazifesini yerine getirdiği, “tasarım
delili”nin verileriyle daha da iyi anlaşılmaktadır.
“Tasarım delili”, Big Bang’ten bağımsız olarak da evrenin yaratıldığını göstermektedir. Big
Bang’in delilleri, termodinamik kanunlar, felsefi deliller ve “tasarım delili” evrenin yoktan
yaratıldığı hususunda güçlerini birleştirmektedirler